-
İçerik Sayısı
77.805 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
367
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Admin tarafından postalanan herşey
-
Blog (günlük) - Blogınızı Oluşturdunuzmu? Tıklayın Oluşturun.
Admin şurada cevap verdi: Admin başlık Forumdan ve Siteden En Son Haberler
Türkçe Blog 1.2 Yeni Özellikler Blog iletilerinizi açılım yapabilirsiniz Blog ve İletilerinizde BBC kodlarını kullanabilirsiniz Zenginleştirilmiş Yazı Editörünü kullanabilirsiniz. Blog ayarlarınız satır arası gibi yanıbaşınızda olacak şekilde tasarlanmışıtır. İçerik bölümlerinizin yerini üstüne basıp hareket ettirdikten sonra bırakabilirsiniz. Arkadaşlarınızı blog editörü olarak atayabilirsiniz. Bu editörler sizinle aynı yetkiye sahip olurlar. Özel Kulüp Dizinleri Oluşturabilirsiniz.Blogınızın ziyaretçilerini gösteren kutucuk eklenmiştir. Blogınızı kimler izliyor. RSS feed geliştirilmiş olarak devam ediyor. Blogımda ara alanı eklenmiştir. Sizi linkleyen veya sizin linklediğiniz blog sistemi. İncelemeler için hızlı düzenleme imkanıBaşlık anketi ekleyebilirsiniz. Dileriz bunlar hoşunuza gider tabiki yeniliklere devam diyoruz.... -
Senin ismin bundan sonra DeLİ eMİn oturan pardon The Last Of Mohicans....
-
Türkçe Blog 1.2 Yeni Özellikler
Admin şurada yorum gönderdi Admin'nın blog başlığı içinde Admin Blog (Günlüğü)
size ne yapabileceğiniz le ilgili bir film göstermek istiyorum. İçerik Bölümleri Filmi Ayarlar Bölümleri Filmi -
Sizce avatarlar kişiliklerimi yansıtıyor?
Admin şurada cevap verdi: kralx başlık Yardım - Yardım Edin - Yardım Edeyim
Merhaba, Altı yeni avatar Galerisi eklenmiştir.... Kontrol panelinize girerek avatar ayarlarınıdan değiştirebilirsiniz.... -
ATTİLA İLHAN’IN YAŞAMI Attila İlhan 15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı kentlerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza Nazım Hikmet şiiri göndermesi nedeniyle 1941’de tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı. CHP ŞİİR ARMAĞANI’NDA İKİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü kazandı. 1946’ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı yayınladı. 1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Paris’e gitti. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Bir kaç kez gözaltına alındı. 1950’Lİ YILLARDA ADINI DUYURDU 1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Paris’e gitti. Fransa’daki bu dönem Attilâ İlhan’ın Fransızca’yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar. 1957’de askerliğini yaptıktan sonra sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Ali Kaptanoğlu adıyla onbeşe yakın senaryo yazdı. ’YASAK SEVİŞMEK’ VE ‘AYNANIN İÇİNDEKİLER’ 1960’ta Paris’e geri döndü. Babasının ölmesiyle birlikte İzmir’e döndü. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968’te evlendi, 15 yıl evli kaldı. 1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazdı. 81’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti. ‘SEKİZ SÜTUNA MANŞET’, ‘KARTALLAR YÜKSEK UÇAR’ VE ‘YARIN ARTIK BUGÜNDÜR’ İstanbul’da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi’nde sürdürmekteydi. 1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür senaryosunu yazdığı dizilerdi. ATTİLÂ İLHAN KİTAPLARI ŞİİR -Duvar -isler Bulvarı -Yağmur Kaçağı -Ben Sana Mecburum -Belâ Çiçeği -Yasak Sevişmek -Tutuklunun Günlüğü -Böyle Bir Sevmek -Elde Var Hüzün -Korkunun Krallığı -Ayrılık Sevdaya Dâhil -Kimi Sevsem Sensin ROMAN Sokaktaki Adam Zenciler Birbirine Benzemez Kurtlar Sofrası Aynanın İçindekiler -Bıçağın Ucu -Sırtlan Payı -Yaraya Tuz Basmak -Dersaadet’te Sabah Ezanları -O Karanlıkta Biz -Fena Halde Leman -Haco Hanım Vay -Allahın Süngüleri-Reis Paşa ÖYKÜ Yengecin Kıskacı DENEME-ANI Abbas Yolcu Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler ANILAR VE ACILAR -Hangi Sol -Hangi Batı -Hangi Seks -Hangi Sağ -Hangi Atatürk -Hangi Edebiyat -Hangi Laiklik -Hangi Küreselleşme ATTİLÂ İLHAN’IN DEFTERİ -Gerçekçilik Savaşı -‘İkinci Yeni’ Savaşı -Faşizmin Ayak Sesleri -Batı’nın ‘Deli Gömleği’ -Sağım Solum Sobe -Ulusal Kültür Savaşı -Sosyalizm Asıl Şimdi -Aydınlar Savaşı -Kadınlar Savaşı CUMHURİYET SÖYLEŞİLERİ -Bir Sap Kırmızı Karanfil -Ufkun Arkasını Görebilmek -Sultan Galiyef -Dönek Bereketi -Yıldız, Hilâl ve Kalpak ÇEVİRİLERİ Kanton’da İsyan (Malraux) Umut (Malraux) Basel’in Çanları (Aragon) AN GELİR an gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet o eski heyecan ölür an gelir biter muhabbet çalgılar susar heves kalmaz şatârâbân ölür şarabın gazabından kork çünkü fena kırmızıdır kan tutar / tutan ölür sokaklar kuşatılmış karakollar taranır yağmurda bir militan ölür an gelir ömrünün hırsızıdır her ölen pişman ölür hep yanlış anlaşılmıştır hayalleri yasaklanmış an gelir şimşek yalar masmavi dehşetiyle siyaset meydanını direkler çatırdar yalnızlıktan sehpada pir sultan ölür son umut kırılmıştır kaf dağı’nın ardındaki ne selam artık ne sabah kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları evvel zaman içinde kalbur saman ölür kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunî süleyman ölür görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatlı bir bombadır patlar an gelir Attila İlhan ölür
-
Böyle bir veda yazısına bizde biraz karışalım dedik... Aslında forumlarda veda diye bir şey olmuyor her giden bir süre sonra geri dönüyor... Bunun samimi olarak söylüyorum ben çok giden ve geri dönen gördüğüm için size bunu bütün kalbimle söyleyebilirimmmm.. Bu nedenle Zilan veya Açelya için kalbinizdeki yeri boş bırakın..... Bir gün tekrar hoşgeldin demek üzere zilan......
-
Farkındaysanız Dünyadan ve Türkiyeden Haberleri Ayağınıza getirdik. Bundan böyle forumda Türkçe ve İngilizce Haberler Dizinleri altında otomatik olarak güncellenen haber bölümleri bulunacak ve bu size anında hizmet getirecek... Bunun nasıl yapıyoruz? RSS feed denilen bir yazılım yardımı ile Türkçe Haberler BBC Türkçe bölümünden alınmaktadır. İngilizce haberler ise Google'un dünyadaki bütün haber kaynaklarından aldığı haberlere göre yayınlanmaktadır... Geniş bilgi için tıklayınız
-
Hz. Muhammedin başına Hz otomatik olarak eklenmesi...
Admin şurada cevap verdi: Admin başlık Öneri ve Eleştirileriniz
Bir iki defa yazmanıza bir şey demiyorum ama bırakın oy verenler nasıl düşünüyorlarsa öyle oy versinler ve yazsınlar... Lütfen iki defadan çok mesaj atmayın bu başlığa... Teşekkürler.. -
RSS Feed Yardımı ile Türkçe ve İngilizce Haber Bölümleri Açılmıştır...
Admin şurada bir başlık gönderdi: Forumdan ve Siteden En Son Haberler
Farkına varmışsınızdır iki yeni dizin açıldı bunlar sırası ile İngilizce Haberler ve Türkçe Haberler... Bunlar RSS dediğimiz ve size açıklamak için şu bilgileri verebileceğimiz bir sistem yardımı ile size ulaştırılıyor... İngilizce haberler Google.Com sitesinin dünyadaki bütün haber kaynaklarından RSS feed le topladığı haberlerden oluşuyor... Türkçe haberler ise BBC Radyosunun Türkçe bölümünün sizlere sunduğu RSS feed yardımı ile oluşturuluyor.. RSS nedir? Peki nedir bu RSS ? RSS Netscape firmasının portalların dünya genelinde yaygınlaşması ile yarattığı bir formattır. Bu formatın uzun ismi Rich Site Summary. Burada Netscape firmasının amacı bu portallardaki bilgilerin diğer portallara kolay şekilde taşınabilmesiydi. Önceleri bu format çoğu geliştirimci ve yazılımcı tarafından benimsenmedi. Bunda en büyük etken Netscape firması tarafından yapılan bazı kısıtlamalar ve formatın ücretli olması idi. Bu karşılık olarak yeni bir format yaratılmasına karar verildi ve Dave Winner ve bir grup yazılımcı RDF(Resource Description Framework) tabanlı Rss 0.92yi yarattılar. Daha sonraları Netscape firması bu ücretsiz versiyon ile başa çıkamayacağını anlaması ile RSS projesini bırakdı ve RSS bugünkü halini almış oldu. Bugün hala RSS 0.92 en popular format olma özelliğini korumaktadır. Rss 0.92 nin yaygınlaşmasının ardından bazı Netscape çalışanları Rss 0.92 projesi üzerinde yenilikler yapmak istediler ve Rssi daha cok RDF teknolojisi üzerine yoğunlaşma çalışmalarında bulundular. Ancak Dave Winer bu yeni oluşuma pek sıcak bakmadı ve sonunda ik tarafıda mutlu eden Rss 1.0 yaratılmış oldu. Rss 1.0 Netscape çalışanlarının istediği gibi RDF tabanlı olmamıştı. Çünkü RDF kullanılması zor bir dil idi ve Rss in kolay kullanabilir ve yaygınlaşabilir olması fikrine ters düşmekteydi. Daha sonraları Winer bu proje üzerinde uğraşarak Rss 2.0 versiyonunu yayımladı. Burada her ne kadar yazılımlarda versiyonlar yükseldiğinde daha kullanışlı olduğu yada daha iyi özelliklere sahip olunduğu düşünülse de şu an yaygın olarak kullanılan ve kullanımı en kolay olan versiyon Rss 0.92 olarak gözükmektedir. Bizden söylemesi bu haberleri anında okumak çok hoşunuza gidecek tabiki bunlara düşüncelerinizi eklemek heralde en zevkli tarafı olacaktır... -
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
-
Unutmayın - Es Geçmeyin - Yanlış Yapmamaya Çalışın
Admin şurada bir başlık gönderdi: Öneri ve Eleştirileriniz
Forum yönetmek kolay bir iş değil (En azından bence)... Dünyada 6.5 milyar insan yaşıyor ve 6.5 milyar karekter olduğu söyleniyor bu nedenle size biraz bilgi verelim dedik... Sizin görmediğiniz tarafta neler oluyor... Öncelikle biz burada tarafsız bir ortam oluşturmaya çalışıyoruz... Herşeyi konuşabilirsiniz ama hiç bir şekilde küfür edemezsiniz. Tekrar ediyorum herşey hakkında konuşabilirsiniz ama küfür edemezsiniz. Ama bakın şimdiye kadar neler oluyor geri planda... Pen PKK ya küfür ederim diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi PKK lı olmakla suçluyor... Ben Atatürke Küfür ederim diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi Atatürkçü yapıyor... Ben Dine küfür ederim diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi Dinci Yapıyor... Ben Ateistlere küfür ederim diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi Din düşmanı ilan ediyor... Ben Ermenilere küfür ederim diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi Ermeni Yapıyor... Ben Komünistlere küfür ederim diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi Komünist yapıyor... Ben bu adama küfür ederim diyor bana hakaret etti diyor biz burada kimse küfür edemez diyoruz. Bizi O adamın tarafını tutmakla Suçluyor... (Bunlar gibi yüzlerce örnek var elimizde) Her düşünceyi savunanlar arasında kötü düşüncelilerin çıkabileceği gibi, her düşünceyi savunanlar arasından iyilerinde çıkacağı kesindir. Bunları neden yazdım bu dünyada tarafsız olmak insana yüklenen en zor görev gibi geliyor... Bazan karar vermeden iki defa veya üç defa düşünmeyi öğrendim (Aynı yazıyı beş defa okuduğumu hatırlıyorum). Çünkü kendi düşüncelerimin kararlarımda etkin olmasını istemiyorum. Herneyse özel mesajlara karışmıyoruz ama bu izlemiyoruz anlamına gelmez... Ayrıca yeni bir kural daha koyuyoruz. Eğer düşünce belirtenlere alaycı bir yaklaşımla yaklaşıldığını sezinlersek bu da uyarı olarak size geri dönecektir. Tartışmalar ve paylaşımlar başlasın artık. Alaycılığı bırakalım diyoruz... Herşeyin yazılabildiği bir forum, bir düşüncenin tartışıldığı forumlardan ve bir düşüncenin ürünü olan forumlardan daha paylaşımcı ve daha aktif olacaktır... Paylaşılan düşünceler için -
Türkçe Blog 1.2 Yeni Özellikler Blog iletilerinizi açılım yapabilirsiniz Blog ve İletilerinizde BBC kodlarını kullanabilirsiniz Zenginleştirilmiş Yazı Editörünü kullanabilirsiniz. Blog ayarlarınız satır arası gibi yanıbaşınızda olacak şekilde tasarlanmışıtır. İçerik bölümlerinizin yerini üstüne basıp hareket ettirdikten sonra bırakabilirsiniz. Arkadaşlarınızı blog editörü olarak atayabilirsiniz. Bu editörler sizinle aynı yetkiye sahip olurlar. Özel Kulüp Dizinleri Oluşturabilirsiniz.Blogınızın ziyaretçilerini gösteren kutucuk eklenmiştir. Blogınızı kimler izliyor. RSS feed geliştirilmiş olarak devam ediyor. Blogımda ara alanı eklenmiştir. Sizi linkleyen veya sizin linklediğiniz blog sistemi. İncelemeler için hızlı düzenleme imkanıBaşlık anketi ekleyebilirsiniz. Dileriz bunlar hoşunuza gider tabiki yeniliklere devam diyoruz....
-
Cevabi yazımız neden kontrolsüz yayımlanmıyor?
Admin şurada cevap verdi: bencil başlık Öneri ve Eleştirileriniz
size gorunur olan rumuzunuzun bulundugu bolumdeki su % iseretine tiklarsaniz nedenini anlarsiniz: Uyarı: (30%) ok.... -
Bloglarınıza şu andan itibaren ulaşabilirsiniz...
-
Slm, Eğer dikkat ediyorsan son bir kaç gündür yenileme çalışmaları var... Bu nedenle bazı bölümler tam çalışmıyor şu anda 10 gün içinde herşey normale dönecek biraz zaman verirsen seviniriz... Teşekkürler...
-
Gördüğünüz gibi forum yenilenmiştir. Zamanla özellklerini sizlere anlatmaya çalışacağım.... İyi eğlenceler...
-
Evet siz eklemeye devam edin bir hafta sonra resminiz gercek linkse cikacaktir.. Ayrica forum biraz degisecek...
-
Arkadaşlar, Biz forumda resim saklamıyoruz sadece link verebilirsiniz. Ama şu anda forum yenileme çalışması sürdüğü için linkler çalışmıyor bir hafta içinde forum normal durumuna gelecektir... Teşekkürler...
-
Mohikanların Sonuncusu - The Last of the Mohicans (1992)
Admin şurada bir başlık gönderdi: Yabancı Sinema
Mohikanların Sonuncusu - The Last of the Mohicans (1992 ) Amerikaya ilk ayak basanlarla yerliler arasında geçen bu ilginç serüven Amerikda o zamanlarda neler olduğu ile ilgili bilgi vermek açısından çok güzel ve izlenmesi gereken bir film. Ayrıca Daniel Day-Lewis hayranları, uzun saçlar Daniel için kaçırmayın diyoruz. Beyaz bir çocuk olan ve bir kızılderili tarafından yetiştirilen Hawkeye (Daniel Day-Lewis) ve Madeleine Stowe arasındaki hoş aşkın basamaklarını size gösterecek bu film aynı zamanda Oscar da almıştır... Oynayanlar: Daniel Day-Lewis, Madeleine Stowe ... Yönetmen : Michael Mann Ödül : Academy Award Winner ... Set against the backdrop of the American frontier, a story of war and romance unfolds as the battle for the colonies is underway. Hawkeye (Daniel Day-Lewis) and his adoptive Mohican brethren join a group of British soldiers in an effort to defeat the French and win control of the territories. The lovely daughter of a British officer (Madeleine Stowe) captures Hawkeye's heart as he continues to fight for the land in the name of his people. Starring: Daniel Day-Lewis, Madeleine Stowe ... Director: Michael Mann Genre: Action & Adventure Format: Widescreen ... Language: French, English Subtitles: English ... Awards: Academy Award Winner ... Not: Bunu eklemeyi unutmuşum... Forumu kontrol ederken birden bu isimli kullanıcıyı görünce aklıma geldi ve tekrar izledim.... -
Buraya bir göz at istersen:
-
Evet bunun yeri burası. Site tanıtımı olduğu için Web Sitesi tatıtımları altına giriyor iyi de oluyor. Dikkat edersen sitenin kimlere göre hazırlandığını tartışıyorsunu ki buda bu bölümün olması gereken özelliğidir. Sevgiler...
-
Hz. Muhammedin başına Hz otomatik olarak eklenmesi...
Admin şurada bir başlık gönderdi: Öneri ve Eleştirileriniz
Unutmayın, Neden öyle olsun diye açıklamanız gerekiyor... Bu nedenle neden karşı veya neden taraf olduğunuzu veya sizi neden ilgilendirmediğini açıkça yazmanızı istiyoruz... -
İş arayanlara ipuçları
Admin şurada bir başlık gönderdi: Ekonomi - İş Dünyası - Kariyer - İnsan Kaynakları
İş arayanlara ipuçları “Özgeçmişler kısa ve öz olmalı, dilbilgisi, yazım kuralları ve anlatıma dikkat edilmelidir” İşverenlerin artık, elemanlarda aradığı teknik özelliklere ilave olarak, işin içine psikoloji, kişilik analizi, iletişim becerileri ve davranış özelliklerini de kattığını belirten Öner, iş arayanların öncelikle iyi bir özgeçmiş yazmaları gerektiğini söyledi. Özgeçmişlerde kişisel bilgi, ulaşım bilgisi, iş deneyimi, eğitim durumu, beceriler, kariyer hedefi, yabancı dil ve bilgisayar bilgisi, referanslar ve hobilerin yer alması gerektiğini anlatan Öner, özgeçmişe yazılacak hobilere ilişkin olarak, “Hobilere genellikle kitap okumak, sinemaya gitmek, spor yapmak yazılır. Eğer hobiler yazılacaksa, ‘macera romanı okurum’, ‘belgesel film izlerim’, ‘dağcılıkla ilgilenirim’ gibi belirgin ifadeler kullanılmalıdır” dedi. Özgeçmişlerin kısa ve öz olması gerektiğini belirten Öner, dilbilgisi, yazım kuralları ve anlatıma da dikkat edilmesi gerektiğinivurguladı. Öner, özgeçmişlerde başvurulan pozisyonla ilgili olmayan özelliklerden bahsedilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Özgeçmiş yazdıktan sonra, güvenilir bir kişiye okutulmasını tavsiye eden Öner, böylece, hataların ve eksiklerin daha iyi görülebileceğini söyledi. “GÖRÜŞMEYE ZAMANINDA GİDİLMELİ” İş görüşmesine gidenlerin, kendileriyle görüşecek kişinin ad ve pozisyonunu, görüşme yerinin adresi ile nasıl ulaşılabileceğini öğrenmeleri gerektiğine dikkati çeken Öner, ayrıca görüşmeye geç kalma durumu için, bir telefon numarasının edinilmesi gerektiğini dile getirdi. Görüşmelere zamanında gidilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Öner, görüşmelerde aile üyeleri veya arkadaşlardan biriyle gidilmemesini tavsiye etti. Öner, iş görüşmelerinde ilk izlenim ve görünümün çok etkileyici olduğunu belirterek, görüşmeye giden kadınların parlak ve göz alıcı takılardan ve ağır makyajdan kaçınmaları, “parfüm şişesinden çıkmış gibi parfüm kullanmamaları” gerektiğine dikkati çekti. Öner, erkeklerin ise giysilerinin ütüsüne, ayakkabıların boyasına, saç ve sakal tıraşına dikkat etmeleri gerektiğini anlattı. DİĞER TAVSİYELER Öner’in, iş görüşmelerine ilişkin diğer tavsiyeleri şöyle: Görüşmeye birkaç dakika erken gidilirse, kişinin görünümünü düzeltmek ve kontrol için zamanı olacaktır. İyi bir başlangıç için, görüşmecinin eli uygun biçimde sıkılmalı ve abartıya kaçmadan gülümsenmeli. Ayrıca oturulacak yer gösterilmeden oturulmamalı. Otururken rahat olunmalı, el veya kucağa bir şey alınmamalı. Eller, vücut hareketlerine uyumlu ve doğal hareket etmeli. Görüşmenin başında işveren, havayı yumuşatmak için sohbet niteliğinde sorular sorabilir. İşverenin yaklaşımı ne kadar içten olursa olsun, bir iş görüşmesinde olduğu unutulmamalı ve gereken ciddiyet bozulmamalıdır. Sorulara, görüşmeyi yapan kişinin duymak istediği cevaplar ile karşılık vermenin, olumlu sonuç vereceği düşünülmemelidir. Çoğu görüşme soruları için “evet” veya “hayır” cevabı uygun değildir. Daha çok detay sağlanmalı ve mümkünse kişisel deneyimlerden örnekler verilmelidir. Görüşmede, deneyimli görüşmeciler başvuru yapanları mümkün olduğunca konuşturmak ve hakkında bilgi almak isterler. Görüşmelerde zamanın yüzde 70’i başvuru yapan kişiye aittir. Ancak devamlı konuşulmamalı, istenilen söylendiğinde konuşma bitirilmelidir. Görüşülen kişiye sadece ismi ile hitap edilmemelidir. Görüşme sırasında saate kesinlikle bakılmamalıdır. İşveren konuyu açmadan, ücret konuları sorulmamalıdır. Bilgi verirken iyi göz kontağı kurulmalı ve gülümsenmeli. Cevap vermeye istekli ve enerjik olunmalı. Görüşmecinin öğrenmek istediği başka bilgi veya başka aşamalar olup olmadığı sorulmalı. Eğer görüşmeci belirtmiyorsa, işe alınma kararının ne zaman verileceği sorulmalı. Görüşmeciye zaman ayırdığı için teşekkür edilmeli. -
Bana Bir Şeyhler Oluyor Yazan ve Yöneten: Yılmaz Erdoğan Yapımcı: Necati Akpınar Dekor: Ali Cem Köroğlu Kostüm: Sadık Kızılağaç Müzik: Metin Kalender Saç-Makyaj: Suzan Kardeş Yardımcı Yönetmen: Celal Tak Yönetmen Yardımcıları: Deniz Özerman, Derya Oyanay Oyuncular: Yılmaz Erdoğan,Demet Akbağ, Altan Erkekli, Zerrin Sümer, Sinan Bengier, Salih Kalyon, Bican Günalan, Caner Alkaya, Neslihan Yeldan, Celal Tak, Ayberk Attila, Deniz Özerman, Binnur Kaya, Tolga Çevik, Pelin Körmükçü, Özge Özberk, Nusret Karakuş Prodüksiyon Sorumluları: Seyfi İpek, Gülçin Özünal Prodüksiyon Yardımcıları: Berfin Erdoğan, Yağmur Akpınar, Ali Çika, Can Erkekli, Gürdal Tak Kostüm-Aksesuar sorumlusu: Cemile Çam Işık ve Ses: İlhan Demir, Murat Demir, Yücel Demirci Sahne Teknisyenleri: Nuri Karaköse,Yadigar Sevinçer, Ersin Korkut, Aykut Erdoğan Dekor Uygulama: Recep Özüpek, Arif Özüpek, Ali Yamaç, Ali Çevik, İbrahim Yel, Mehmet Şahin Fotoğraflar: Yücel Tunca, Bahadır Tanrıöver, Kemal İybar Barkovizyon: BKM Film Yönetmen: Ali Taner Baltacı Kameraman: Mithat İnandım Kurgu: Çağrı Türkkan Görsel Arşiv: Tuncay Özkan Ses Efekt: Erkan Altınok BEŞİKTAŞ KÜLTÜR MERKEZİ 2002 Bana Bir Şeyhler Oluyor “Anlatacaklarım var! Vaaz vermek değil niyetim, duyduğumu söylemek. Söylemeye değer şeyler duyuyorum zira. Belki hayatı daha yaşanır kılmak için ya da belki sade, ama sade anlatmak için... Sen anlat dedi Tanrı bana, anlaşılsın diye değil, hiçbir mükafat istemeden anlat... Çünkü bir mükafattır artık bir anlatıcıya doğru düzgün anlaşılmak! Sen anlat dedi... Sen sade anlat! Umudu hatırlatsın diye umutsuzluğu, çareye yol açsın diye çaresizliği anlat... Ders verme dedi kimseye, çünkü hoca denmez öğrenmesini bitirene. Çırakları olan bir çıraktır usta, olsa olsa... Sen anlat dedi bana Tanrı, sen sade anlat.... “ Yılmaz Erdoğan, “Bana Bir Şeyhler Oluyor” oyununun kahramanı Hilmi Duran’a söylettiği bu sözlerle, yazar olarak neden böyle bir oyun yazmak zorunda kaldığını açıklamakla kalmıyor, aynı zamanda kahramanının da kimliğini ele veriyor. Peki kimdir Hilmi Duran? Neden Yılmaz Erdoğan’ı ilgilendirmiş? Hilmi Duran’a benzer birçok adam yaşar yaşadığımız mahallerde. Halim selim, süklüm püklüm, girdiği hiçbir işte dikiş tutturamamış, bütün umudunu piyangoya, talih oyunlarına, at yarışlarına, bir yerlerden çıkıp gelecek bir mucizeye ve en önemlisi serbest piyasada olup bitenlere bağlamış küçük adamlar... Bir yerlerde küçük bir birikimleri varsa, üstüne karısının, annesinin kolundaki bilezikleri de satarak bir şeyler katmış ve hepsini borsaya yatırmış bu tür adamların başına gelen felaketler, çoğunlukla gazetelerin üçüncü sayfalarında küçük bir haberdir. Başka bir dünyadır o dünya, çoğumuzun içinde yaşadığı, ama bir o kadar yabancısı olduğumuz orta sınıf insanın yaşadığı... Düş kurarlar, üstelik kurdukları düşlerde de öyle ahım şahım şatafatlı bir hayat olmaz. En çok, kuracakları bir tezgahla, günün rızkını çıkarmayı diler onlar. Bugün veren Allah yarın Kerimdir desturuna sıkı sıkıya bağlı, azla yetinen, ama olsa da hiç fena olmaz diyen bu dünyanın insanı, bu memleketin mutsuz çoğunluğudur. Örneğin televizyon dizilerinin reytinglerini, kimin iktidara geleceğini onların oyları belirler, ama oralarda kazanılan paradan hemen hemen hiç pay almadıkları gibi, iktidarın da nimetlerinden yararlanamazlar. Şatafatlı hayatın seyircileridir onlar, başlarına gelen trajik hadiseleri de, onlara bir seyir dünyası kurmuş olanlar haber yapar. Yine aynı haberleri de bu kez kendileri tüketirler. Bir kısır döngüdür orta sınıf hayatların dünyası. Ne şehirli olabilmişler, ne de geleneksel hayatın dar kalıplarına sığmışlar. İki arada bir derede, çoğunlukla şehrin varoşlarında, “Viyadük altlarında” kurulmuş, “Yeni Mahalle” gibi sıfatlarla adlandırılmış yerlerde yaşarlar. İşte Hilmi Duran, böylesi bir mahallede yaşayan, ne memur, ne işçi, ne de serbest meslek sahibi olamamış bir küçük adamdır. Oyunda “şeytanı” temsil eden beyaz eşya tüccarı Adnan’ın teşvikiyle bütün parasını borsaya yatırmış, “kafasındaki rakama ulaştığı” anda da, “ev yemekleri” yapan bir lokanta açma ve bir “devre mülk” sahibi olmak düşü kuran, ama her birkaç yılda bir üzerimize gelen geleneksel ekonomik krizlerimizden birine tosladığı andan itibaren şoka giren, girdiği şokla birlikte ortaya yerde “kalakalan”, gelen “kal”dan ancak elektro şokla kurtulan, kurtuluşuyla birlikte o zamana kadar hiç duymadığı “uhrevi bir sesi” duymaya başlayan ve o andan itibaren anlattıkça anlatan bir adam... Tanrıdan duyduğu sesi insanlara anlatma vazifesini üstlenir Hilmi Duran. Bir süre sonra anlattıkları birçok insana dinlenebilir şeyler olarak gelmeye başlar. O anlattıkça dinleyenleri çoğalır. Amacı “yaralara merhem sürmek” değildir kelimelerle. O, “sadece anlatır”... Memlekette olup bitenleri, hayatı, düzensizlikleri, sakatlıkları, bu böyle olmamalı dediğimiz her şeyi... Kalabalıklar oluşur çevresinde. Ancak giderek görülür ki, “kalabalık arttıkça artmaya başlar yalnızlık”, bir kader gibi... Ve her Musa’nın bir de Firavun’u vardır. Para edecek her şey satılabilir zihniyetinin temsilcisi Adnan burada da devreye girer ve Hilmi’nin konuşmalarını dinleyenlerden para toplanan bir düzen oluşturur. Trajik bir hayat, daha büyük bir trajediye doğru yol almaya başlamıştır. Yılmaz Erdoğan, “Bana Bir Şeyhler Oluyor” oyununda, her gün televizyonlarda hikayelerini seyrettiğimiz, gazetelerde trajedilerini okuduğumuz insanları anlatıyor bir kez daha, o benzersiz bakışı ve üslubuyla... Bir de sözün gücünü gösteriyor yeniden... Hani en kadim kutsal kitap Tevrat’ta kayıt düşülmüş ya: “Önce söz vardı!” diye... Para etmeyen sözün söz olarak kabul görmediği bir çağda, “komik bir masal anlatıcısı”, bizi ağlayalım mı, gülelim mi ikileminde bırakan çok trajik, çok komik bir masal anlatıyor. Ama eşliğinde uykuya yatalım diye değil...
-
Hala birileri sanat adına çok güzel şeyler yapıyor. Lütfen BKM'yi izlemeye devam edin: http://www.bkmonline.net/