Admin

Angelina Jolie Gerçek Adı: Angelina Jolie Voight Doğum Yeri: Los Angeles, Kaliforniya Doğum Tarihi: 04.06.1975 Boy : 1.73 m Takma Adı : Angie, Catwoman Onu Ünlü Yapan Ne? Gia'daki (1998) süpermodel Gia Carangi rolü Birliktelikleri: Eşi: Billy Bob Thornton, 2003'te boşandılar. Sevgilisi: Timothy Hutton, aktör, 1998-99 Eşi: Jonny Lee Miller, aktör, Mart 96'da evlendiler 1999'da boşandılar. Ailesi: Babası: Jon Voight, aktör Annesi: Marcheline Bertrand, aktris Kardeşi: James Haven Voight, yönetmen Oğlu: Maddox Jolie, 2002'de Jolie tarafından evlat edinildi. Ödüllerinden Bazıları: 1997: Altın Küre - Bir Seride, Miniseride Ya da Tv Filminde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, George Wallace 1998: National Board of Review - Başarılı Performans Ödülü, Playing by Heart 1998: Golden Satellite - Bir Seride ya da TV Filminde En İyi Kadın Oyuncu, Gia 1998: Screen Actors Guild - En İyi Kadın Oyuncu (TV Filmi ya da Miniseri), Gia 1999: Altın Küre - Bir Sinema Filminde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Girl Interrupted 1999: Screen Actors Guild - En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Sinema Filmi), Girl Interrupted 1999 - Oskar - En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Girl Interrupted 2000: ShoWest - Yılın En İyi Yardımcı Kadın Oyuncusu 2001:Blockbuster Eğlence Ödülü - Favori Aktris (Sinema Filmi), Gone In Sixty Seconds Eğitim: - Lee Strasberg Theater Institute (11 yaşında kaydoldu) - New York Üniversitesi, Film eğitimi aldı, (gece okulu) 1997 - Beverly Hills Lisesi, 16 yaşında mezun oldu

1960 yılında dünyaya gelen Banderas’ın çocukluğu, faşist Franco’nun baskıcı rejiminin en yoğun hissedildiği yıllara rastladı. Oldukça cana yakın bir çocuk olan aktör, gelecekte büyük bir insan olmanın hayallerini kurdu. İlk zamanlar iyi bir futbolcu olmayı planlayan Banderas, ciddi bir sakatlık geçirmesi üzerine bu sevdasından erken yaşta vazgeçmek zorunda kalır. Oyunculuğa olan yatkınlığını Milos Forman’ın beğeni toplayan filmi “ Hair ” ( 1979 ) ile keşfeden aktör, ailesinin bütün itirazlarına rağmen daha 10 yaşındayken sahneye çıkmaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu tiyatro topluluğuyla birlikte İspanya’yı dolaşarak sokak gösterileri yaptı. 1981 yılında Madrid’e geçtikten kısa bir süre sonra kendini ispatlama fırsatı yakalayan aktör, İspanya Ulusal Tiyatrosu’na girmeye hak kazandı. Tiyatro yıllarında ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almadovar ile tanışan aktör, bu yetenekli ve hırçın yönetmenle birlikte sinemaya adım attı. Almadovar’ın zekasına ve sinemaya bakışına hayran kalan aktör, İspanya’da yeni bir film endüstrisi kurmaya çalışan yönetmene yardımcı olmaya karar verdi. 1982 yılında yönetmenin “ Labyrinth of Passion ” adlı seks komedisinde rol alan Banderas, “ Women on the Verge of a Nervous Breakdown ” ve “ Law of Desire ” gibi filmlerde Almadovar ile çalışma fırsatı buldu. 1983 yılında film endüstrisine ilk adımını atan Banderas, 1990 yılında Almadovar’ın “ Tie Me Up! Tie Me Down! ” adlı filminde bir ****o yıldızını kaçıran ve kendisine aşık olana kadar onu yatakta bağlı tutan karizmatik bir akıl hastasını canlandırdı. Bu filmin ardından rotasını Hollywood’a çeviren aktör, Arne Glimcher’in Pulitzer ödüllü bir romandan uyarladığı “ The Mambo Kings ” adlı filmde rol aldı. Henüz çok genç ve tecrübesiz olan Banderas, bu filmde oynayabilmek için Berlitz Okulu’nda eğitim alarak İngilizce’sini düzeltti. 1993 yılında başrollerinde Tom Hanks ve Denzel Washington’ın yer aldığı “ Philedelphia ” adlı filmde AIDS’e yakalanan sevgilisine moral vermeye çalışan bir eşcinseli canlandırdı. Daha önce Almadovar’ın “ Law of Desire ” gibi filmlerinde eşcinsel karakterleri canlandıran Banderas, Jonathan Demme’nin bu filminde hiç zorlanmadı. Karmaşık karakterleri oynamaktan büyük zevk alan aktör, sırasıyla Jeremy Irons, Meryl Streep ve Glenn Close gibi oyuncuların yer aldığı “ The House of the Spirits ” ( 1993 ), Neil Jordan’ın“ Interview With the Vampire ”, Salma Hayek’li “ Desperado ” ( 1995 ) adlı filmlerle üne kavuştu. Sylvester Stallone ile birlikte oynadığı “ Assasins ” ( 1995 ) adlı filmde acımasız profesyonel bir katili canlandıran aktör, oynadığı her rolü başarıyla ekrana yansıttı. 1995 yılında “ Two Much ” adlı filmde birlikte rol aldığı Melanie Griffith’e aşık olan aktör, sekiz yıllık eşi Ana Leza’dan boşandı ve bir yıl sonra Griffith ile evlendi. Kariyerindeki tek müzikal film olan “ Evita ”da Madonna ile birlikte oynayan aktör, 1998 yılında Catherine Zeta-Jones ile birlikte “ The Mask of Zorro ” adlı ticari filmde oynadı. 1999 yılında, Michael Crichton’ın 10. yüzyılda insan yiyen canavarları konu alan “ Eaters of the Dead ” adlı romanından uyarlanan “ The 13th Warrior ” adlı filmde başrol oynadı. Aynı yıl ilk yönetmenlik denemesine imza atan aktör, Griffith’in başrol oynadığı “ Crazy in Alabama ”i çekti. Bu filmin ardından Woody Harrelson ile birlikte Rod Shelton’ın “ Play it to the Bone ” adlı boks konulu filminde oynadı. 2000 yılı içerisinde, kızıl gerdanlı İncil müjdecisi ile seri cinayetler işleyen bir katilin maceralarını konu alan “ The White River Kid ” adlı filmde başrol oynayan aktör, aynı yıl, başka bir dünyada akıl dolu bir yaşamın sürdüğüne dair izler bulan bir dil bilimciyi canlandırdığı “ The Sparrow ” adlı filmde rol aldı. Banderas'ın Türk izleyicilerle buluştuğu son filmi, Robert Rodriguez'in yazıp yönettiği " Spy Kids " isimli komedi filmi oldu.

Gerçek Adı: James Eugene Carrey Doğum Yeri: Newmarket, Ontario, Kanada Doğum Tarihi: 17.01.1962 Boy : 1.88 m Onu Ünlü Yapan Ne? Fox Tv'deki In Living Color (1990-1994) komedi showdaki performansı Birliktelikleri: Sevgilisi: Renée Zellweger, aktris, 1999-2000 Eşi: Lauren Holly, aktris; 1996'da evlendiler; 1997'de boşandılar Eşi: Melissa Womer, aktris; 1987'de evlendiler; 1993'te boşandılar Ailesi: Babası: Percy Carrey, müzisyen Annesi: Kathleen Carrey Kardeşi: Patricia Carrey Fournier Kardeşi: John Carrey Kardeşi: Rita Carrey Kızı: Jane Carrey, annesi, Melissa Womer Ödüllerinden Bazıları: 1995: MTV Film Ödülü - En iyi komedi performansı, Dumb and Dumber 1995: MTV Film Ödülü - En iyi Öpüşme, Dumb and Dumber 1996: People's Choice Ödülü - En iyi komedi aktörü 1996: MTV Film Ödülü - En iyi komedi performansı, Ace Ventura: When Nature Calls 1996: MTV Film Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Ace Ventura: When Nature Calls 1997: MTV Film Ödülü - En iyi kötü karakter, The Cable Guy 1997: MTV Film Ödülü - En iyi komedi performansı, The Cable Guy 1998: MTV Film Ödülü - En iyi komedi performansı, Liar Liar 1998: Golden Globe - En iyi aktör (Drama), The Truman Show 1999: MTV Film Ödülü - En iyi erkek oyuncu, The Truman Show 1999: Boston Society of Film Critics Ödülü - En iyi aktör, Man on the Moon 1999: Golden Globe - En iyi aktör (komedi veya müzikal), Man on the Moon 2000: ShoWest Yılın Erkek Starı

Gerçek Adı: Thomas J. Hanks Doğum Yeri: Concord, California Doğum Tarihi: 09.07.1956 Boy : 1.85 m Onu Ünlü Yapan Ne? Bosom Buddies dizisindeki Kip/Bufy Wilson rolü Birliktelikleri: Eşi: Rita Wilson, aktrist, 1988 de evlendiler, Volunteers'ın setinde tanışmışlardı Samantha Lewes, aktrist ve yapımcı, 1980'de evlendiler, 1985'de ayrı yaşamaya başlayıp 1987'de boşandılar Ailesi: - Ödüllerinden Bazıları: 1988: Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği: En İyi Erkek Oyuncu, Big and Punchline 1993: Altın Küre: Bir Sinema Filminde En İyi Erkek Oyuncu (Drama), Philadelphia 1993: Berlin Film Festivali: En İyi Erkek Oyuncu, Philadelphia 1993 - Oskar - En İyi Erkek Oyuncu: Philadelphia 1993: MTV Film Ödülleri: En İyi Erkek Oyuncu, Philadelphia 1994: Ulusal Eleştirmenler Masası: En İyi Erkek Oyuncu, Forrest Gump 1994: Altın Küre: Bir Sinema Filminde En İyi Erkek Oyuncu (drama), Forrest Gump 1994: Screen Actors Guild: Başroldeki Bir Erkek Oyuncudan Muhteşem Performans, Forrest Gump 1994: Amerikan Komedi Ödülü: Bir Filmdeki En Komik Aktör, Forrest Gump 1994 - Oskar - En İyi Erkek Oyuncu: Forrest Gump 1995: Screen Actors Guild: Bir Filmdeki Muhteşem Performans, Apollo 13 1996: Halkın Tercihi: Bir Sinema Filmindeki Favori Aktör, Apollo 13 1996: Halkın Tercihi: Bir Sinema Filmindeki (drama) Favori Aktör, Apollo 13 1998: Emmy: Olağanüstü Mini Dizi: From the Earth to the Moon, ödülü paylaştı 1998: Broadcast Film Critics Association: En İyi Sinema Filmi (tv için yapılan), From the Earth to the Moon 1998: Altın Uydu: En İyi Mini Dizi ya da Tv İçin Yapılan Film, From the Earth to the Moon, ödülü paylaştı 1998: Altın Küre: En İyi Mini Dizi ya da Tv İçin Yapılan Film, From the Earth to the Moon 1998: Amerikan Yapımcılar Derneği: Norman Felton Yılın Yapımcısı, From the Earth to the Moon 1998: Amerikan Yapımcılar Derneği: Altın Laurel Ödülü: Gelecek Vadeden Televizyon Yapımcısı, From the Earth to the Moon 1999: ShoWest: Yüzyılın Yıldızı 1999: Halkın Tercihi: Bir Sinema Filminde Favori Aktör 1999: A.B.D. Deniz Kuvvetleri: Toplumsal Hizmet Ödülü (Saving Private Ryan) 2000: Altın Küre: Bir Sinema Filminde En İyi Erkek Oyuncu (drama), Cast Away

Philadelphia (1993) Bu filmi eklemesen olmazdı heralde 1993 yılının en güzel filmi idi ve Tom Hanks oyunculuğunun zirvesine vurmuştu bu filmde... Tabiki Danzel Washington da. Bir avukat olarak çalıştığı şirketten AİDS taşıdığı için işten atılan Andrew Beckett (Tom Hanks), kendini işten atan şirketle uzun bir hukuk savaşına girecektir. Bu savaşta kendisine diğer bir avukat ve oyuncu Oskarlı oyuncu Denzel Washington yardım edecektir. Eşcinsellik ve AİDS hakkında yanlış bilgilerin sorgulandığı bu film herkesin izlemesi gereken bir filmdir. Kesinlikle izleyin diyorum... Yönetmen: Jonathan Demme Oyuncular: Tom Hanks, Denzel Washington, Jason Robards, Mary Steenburgen, Antonio Banderas, Ron Vawter When attorney Andrew Beckett (Tom Hanks) reveals his HIV-positive status -- and his homosexuality -- to his co-workers, he soon finds himself unemployed. Seeking to sue for wrongful termination, Hanks works with the only lawyer who'll take the case: ambulance-chasing, homophobic Joe Miller (Denzel Washington). Hanks received an Oscar for his work in this Jonathan Demme-directed film -- the first major-studio picture to tackle the topic of AIDS. Director: Jonathan Demme Cast: Tom Hanks, Denzel Washington, Jason Robards, Mary Steenburgen, Antonio Banderas, Ron Vawter

Koruyucu - The Guardian (2006) Hareketli ve askeri filmlerden hoşlananlar için güzel bir film. Son zamanlarda Kevin Costner filmleri hiç iş yapmıyor buda onlardan birisi ama genede biraz değişik bir film. Ben Randall çok meşhur bir Cankurtarandır ve akadaşının ölümü ile onu cankuranların yetiştirildiği askeri okula baş öğretmen olarak atarlar ve olaylar böylece gelişir. Boş zamanınız varsa izleyin yoksa bir şey kaçırmış sayılmazsınız. Yönetmen: Andrew Davis Oyuncular: Kevin Costner, Ashton Kutcher, Gregory J. Barnett, Sela Ward Appointed to teach at an elite Coast Guard school, legendary rescue swimmer Ben Randall (Kevin Costner) is compelled to skillfully train and inspire cocky upstart Jake Fischer (Ashton Kutcher). Applying unorthodox coaching methods, Ben helps the young hotshot build his strength -- and character -- in this powerful tale of courage and endurance of the human spirit from director Andrew Davis. Director: Andrew Davis Cast: Kevin Costner, Ashton Kutcher, Gregory J. Barnett, Sela Ward

Çocuğun söylediklerini hatırlıyormusunuz o anda sanki görüntülere şiir yazıyordu ama kendi hayatını anlatıyordu ve anlattığı hayattan çıkardığı sonuç: 'Hatırlamak zorundayım' demişti ve demanında 'Dünyada o kadar güzellik görüyorum ki artık devam edemeyeceğimi sanıyorum' diye devam etmişti ve sonra 'kalbim' diyerek bitirmişti.... Ayrıca yürüdükleri caddenin nasıl iki taraflı ağaçlarla şemsiye şeklinde görüntülendiğinide hatırlıyormusunuz, uzun süre kamera arkadan konuşulanları izlemişti.. Ayrıca çocuğun gizemliliği filmi kendi içinde başka bir film izliyormuşsunuz hissine kapılmanıza neden oluyor. Ayrıca başka bir sahne daha: Kız çocuğun karşısında pencerenin önünde soyunurken çocuğun hiç kımıldamadan kayıt yapması ve babanın başka bir nedenden içeri girip çocuğu hırpalaması sahnesi insanı hemen vuruyor... Ayrıca çocuğun babasını nasıl kontrol ettiğini görebiliyormusunuz bu bana inanılmaz gelmişti.... Ve filmin sonunda çocuğun babasının kızın babasını dudaktan öpüşüne ne diyorsunuz bu bana fazla gelmişti bu filmde...

Siz hiç yolunuzu kaybettinizmi, fiziki olarak değil görünmeyen nedenlerden... Gece uyayımıyorsunuz, yolunuzu kaybettiğinizi sandığınız anda donk donk kapı çalınıyor ve karşınızda yeni yolunuz... İşte öyle kesişiyor yolları, işte öyle başlıyor bu karmaşık fakat anlaşılır ilişki ve o harika oyunculuk yeteneği ve film yönetmenliği, nerden aldı acaba bu yeteneği babasından mı almış diyeceksiniz (Francis Cappola) ???... Bu film o kadar enteresan ki sanki bir kadının yönetmenliğini yaptığını hissettiriyor size çünkü hiç aklınıza gelmeyen detayları fark ediyorsunuz ve kendi kendinize bu detayları sen olsan fark edermiydin sorusunu sorduruyor.... Saygılar...

Yeni bir korku filminde oynadı daha izlemedim ama eleştirmenler neden öyle bir filmde oynadı diye kendine eleştiri getiriyorlar... Filmin adı Labyrinth - Labirent Drama korku karışımı bir film... Bu tür filmler kişiden kişiye değişik anlaşıldığı için merak ediyorum...

O hınzır bakışlar yokmu onu bir anda sinema dünyasında arananlar arasına soktu... Ayrıca yeni filmini izledinizmi bilmiyorum ama işte linki: http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=17790

İşte Babel filmini seyrettiğimde bu film (Paramparça Aşklar ve Köpekler) yüzünden Babelin bazı bölümleri bana saçma sapan geldi. Bence yönetmen Alejandro Gonzalez Inarritu artık bu tarz filmlerden bir süre uzak durmalı diyorum ama Babel de genede Koreli kızın öyküsü ile bir şeyler yakalamış ama, ama diyorum... Ayrıca bu filmi ve Babeli sevdiyseniz bu filmide kaçırmayın derim : Dokuz yaşam: Ayrıca Gael Garcia Bernal seviyorsanız işte size bir şahaser daha Ernesto Che Guevara nın kendi hatırlarından yola çıkılarak yapılan bir yaşama bakış açısının anlatıldığı vey dünyayı en derinden etkileyen insanın nasıl o hale geldiğini anlatan çok önemli bir yapıt.

Sevgili YuceL, Geçenlerde bir yazından dolayı senin adın geçti ve şuna bir mesaj atayım dedim o arada bir şey oldu atamadım... Yazını görmek ve seni duymak çok güzel sen bu forumun oluşmasındaki temel taşlarından birisiydin ve hiç bir zaman senin güzel yazılarını ve güzel kişiliğini unutmadık... Sakın uzatma arayı tekrar gel olur mu???? ayrıca desteklediğin projede çok güzel... (The Hagia Sophia - Houston's Finest Turkish Cuisine) Saygılar

Bu filmi her duyduğumda bir kişi gözümün önünde canlanır: Edward Norton... Amerikan Tarihi X teki rolüyle gözümde ilahlaşan Edward Norton bu film ile ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu ve şiddetin ne kadar güzel anlatılacağını gösterdi herkese... Bu film bir labirenttir filmi tam anladım dediğiniz zaman birden sizi yukarıdan birisi alıp tekrar labirentte başka bir yere koyuyor ve tekrar çözmeye çalışıyorsunuz... Saygılar

Merhaba arkadaşlar, Foruma bir katkısı yok diyebilirim... Birden çok hesabı olanların banlanma olayı ile ilgili olduğunu sanmıyorum... Çünkü istedikleri anda ikinci bir üyelik açabilirler bu üyeliklerinide banlayebiliriz çünkü hidden (gizli çerez) cookie kullanıyoruz. Ama biz genede izin veriyoruz girmelerine belki düzelir ve daha sağlıklı bir ilişki içine gireriz diye.... Gelelim rakamlara: 25000 üye var 6600 üye bir veya daha çok ileti postalamış... Bu yakaşık olarak 4 te 1 denk geliyor ki buda normal diyoruz yani okumayan ve yazmayan bir toplumda yaşadığımızı unutmayalım... Aslında bize garip gelen bu değil... Daha garibi bu forumun Türkiyenin en çok izlenen forumu olması online olanların sayısı 500 civarında bu bizim forumun günde 150 000 kişi tafanıdan ziyaret edildiğini gösteriyor (yaklaşık olarak 120 bin değişik IP adresi görünüyor)... Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyormusunuz..! Bunun ne zararı var size anlamış değilim... Yani o işi yapanlar bir rumuzla katılsa ne olacak on rumuzla katılsa ne olacak. Bence böyle konular yerine içeriği önemserseniz daha çok katkınız olur... Katkı ister isimsiz birinden gelsin ister on rumuzlu birinden önemli olan katkısıdır ve içeriğidir ve sizin kazancınızdır... Eğer en çok ileti postalayan listesine gidersen sana en çok ileti postalayandan başlayarak en az ileti postalayana doğru bir liste verir... Ayrıca üye listesine giderseniz istediğiniz şekilde listeyi arayabilirsiniz... Öncelikle forumunuzu iyi anlamanız gerekiyor bu forumda istemediğiniz kadar özellik var... Saygılar...

Mozart ve Balina (2005) Mozart and the Whale Gerçek bir yaşam öyküsünden alınan bu senaryo, otistik iki insanın aşkını konu alıyor. Donald (Josh Harnett), çok duygulu ve bir matematik dehasıdır. Aynı zamanda otistik insanların bulunduğu bir destek grubununda başını çekmektedir. Gruba bir müzik ve sanat dehası olan Radha Mitchell katılacaktır. Donald Radha'ya aşık olacaktır. Tabiki iki otistik insanın ilişkisi bayağı zor ve çelişki dolu bir arkadaşlığı anlatacaktır bize... Güzel bir film mutlaka izleyin derim... Filmden bir replik 'You stole my life' Türkçesi: 'Hayatımı çaldın'. Kız arkadaşı apartmanına taşınınca ve ortalığı temizleyip düzenleyince Donald bir otistik olduğu için düzeni bozulacaktır ve kız arkadaşına sinirli bir şekilde 'You stole my life' diyecektir. Normalliği isteyen birisi ve onun tam tersi ötekisi... İzleyin pişman olmazsınız... Yönetmen: Petter Naess Oyuncular:Josh Hartnett, Radha Mitchell, Gary Cole, Allen Evangelista, Sheila Kelley, Erica Leerhsen Based on a true story, this romantic drama follows the love affair of two people with Asperger's Syndrome -- a subtle form of autism with a side of savant. Donald (Josh Harnett), an emotionally dysfunctional mathematical genius, leads a support group for those with the syndrome. When an attractive music and art genius (Radha Mitchell) joins the group, Donald's falls for her, but their unique natures make for a challenging relationship. Director: Petter Naess Cast:Josh Hartnett, Radha Mitchell, Gary Cole, Allen Evangelista, Sheila Kelley, Erica Leerhsen

Doğru söze ne denir...

Bu film bilerek kaybetmenin ne anlama geldiğini anlatan en güzel filmlerden birisi gibime geliyor... Baba konusuda da haklısın....

Ok sana bir önerim var bu filmi başka bir şey yaparken izle... Yani örneğin bilgisayarda bir şey yazarken arka planda çalıştır... Çünkü belgesel olduğu için herşey angaje olmana gerek yok her döndüğünde konuyu yakalarsın.... Dilerim yardımcı olur...

Sevgili gloria, Senden bir şey isteyeceğim zamanın olduğunda bu filmleri bize tanıtırmısın benim açtığım başlıklar gibi... Elinden geldiği kadar hemen yapmanda gerekmiyor sadece yorumunu görmek istiyoruz... ayrıca filmleri seyrettim özellikle V for Vendetta tekrar seyredeceğim senin için bakalım o film hakkında ne kadar konuşabiliriz seninle veya beni ne kadar etkileyebilirsin o 10 numarlarınla... ha ha ha şaka tabiki... Ayrıca buraya bir göz at istersen filmi çevirenler Paramparça Aşklar ve Köpekler demişler ama bende Aşk bir fahişedir demişim ...

Ne güzel, iki idik, olduk üç hasta... hadi partiye...

Evet haklısın gloria hiç biri kaçırılmamalı, filmleri yaparken ne düşünüyor diye bir zamanlar çok merak etmiştim ama filmlerinin bütünün görünce kafamda gördüğüm herşeyde bir an Akira Kurosawa imgesi oluşuyor... Bazı Amerikan filmlerinde bazı bölümlerin Akira yöntemi ile çekildiğini görüyorum ve şaşırıyorum...

Hiç kaçırma derim ...

Ne güzel 8.5 aslında değer... Bakma benim yorumlarıma ben bir sinema hastasıyım düzelmemde ...

Öncelikle hoş geldin Gloria, Yorumların çok hoş... Hatırladım o sahneyi insa iğreniyor ama bakıyor genede...

Yanılmıyorsun Gloria Hillary içgüdüsel olarak oynayan bir oyuncu özellikle erkekler ağlamaz filminde ırkçı arkadaşlarının kendisi ile olan gerçekleri görmeleri durumunda sergilediği oyunculuk yeteneği inanılmaz kelimesini hatırlatır... Ama başka bir gerçekte kendisinin Erkekler Ağlamaz filmini görmezden geldiğidir. İkinci Oscar'ını aldığında Erkekler ağlamaz filminden hiç bahsetmediği de bir gerçektir...