Admin

Düş - Sueno (2005) Meksikada büyük düşlerle Los Angelesa gelen John Leguizamo gerçeklerle tanışması uzun sürmez ve işsiz kalır. Müzisyen olan ve Amerikan rüyasının peşinde koşmaya başlar ve bir ses yarışmasına katılmak için çaba harcar... Sıradan bir film... Boş zamanınız varsa seyredin ama söylemedi demeyin değmez... Ayrıca John Leguizamoya dikkat bu çocuk bir gün yıldız olacak... Oyuncular: John Leguizamo, Elizabeth Pena, Ana Claudia Talancon,Nestor Serrano Yönetmen: Renee Chabria A Mexican immigrant (John Leguizamo) trying to make ends meet in Los Angeles enters a singing contest and achieves the American Dream -- and then some. Before long, he finds himself stuck in a romantic triangle with Mirabella (Elizabeth Peña), his forty-something neighbor, and Nina (Ana Claudia Talancón), a twenty-something veterinary student. This light romantic comedy marks the directorial debut of Renee Chabria, who also penned the screenplay. Cast: John Leguizamo, Elizabeth Pena, Ana Claudia Talancon,Nestor Serrano Director: Renee Chabria

Filmi yeni gördüm... Güzel bir film nedense Russell Crow'u çok sevmiyorum ama bu filmde güzel oynamış, Renee Zellwegerın filme pek bir katkısı olmamış diyebilirim çünkü filmde bir terslik var ne kadar yoksullar ama Renee sanki filmde makyajlı bebek gibi duruyor... Ayrıca Sideway den hatırlatığımız ve benim favorilerimden birisi olan boksör simsarı ve antrenörüde Paul Giamatti gene harika bir oyunculuk çıkarmış... Mutlaka izleyin derim...

Eğitmenler - The Edukators (2005) Die Fetten Jahre Sind Vorbei Son dönem Alman filimlerinden biri olan Edukators. Çok iyi arkadaş olan Jan, Peter berberce siyasi düşünceleri yüzünden bazı evleri kundaklarlar. Hırsızlık yapmadıkları gibi sadece evdeki eşyalara zarar verirler. Komün hayatına benzer bir yaşamla kapitalizme karşı gelmeye çalışırlar. Kundaklamaya çalıştıkları bir evde yakalanırlar ve kendilerini yakalayan kişiyi kaçırmak zorunda kalırlar... Çok güzel bir film kaçırmayın derim.... Oyuncular: Daniel Bruhl, Julia Jentsch, Stipe Erceg, Burghart Klaussner Yönetmen: Hans Weingartner Friends Jan (Daniel Bruhl) and Peter (Stipe Erceg) use a membership list from the city's yacht club to break into mansions. They don't steal, but instead stack furniture, put artworks in the toilet and stereos in the fridge, then leave a note saying, "Your days of plenty are numbered," signed The Edukators. Director Hans Weingartner grafts all the elements of a thriller onto a fascinating discussion of the need for kids to rebel … peaceably. Cast: Daniel Bruhl, Julia Jentsch, Stipe Erceg, Burghart Klaussner Director: Hans Weingartner

Koç ve TÜRSAB Formula 1’e talipİstanbul Park ihalesine ikisi yerli olmak üzere 12 şirket talip oldu. Yerli talipler Koç Holding bünyesindeki SETUR ve TÜRSAB. Formula 1 İstanbul Park’ın işletme hakkının devri ihalesinde kısa liste belirlendi. İstanbul Ticaret Odası’ndan (İTO) yapılan açıklamaya göre, İstanbul Park’ın işletmecisi Motor Sporları ve Organizasyon A.Ş.’nin (MSO) hisselerini satın almak için 2 yerli isim talip oldu. 12 yerli ve yabancı firmanın ilgi gösterdiği ihalede, Koç Holding bünyesindeki SETUR ve turizm sektörü temsilcilerinden Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Formula One Administration Limited (FOA) Başkanı Bernie Ecclestone’dan onay aldı. Resmi olarak başvuruda bulunarak İstanbul Park’a talip olan 2 kuruluş, bundan sonra tekliflerini hazırlayacak. İTO Yönetim Kurulu ve Formula Yatırım A.Ş. (FİYAŞ) Başkanı Murat Yalçıntaş, ihaleye girmek isteyen kuruluşların isimlerinin ihalenin ciddiyetini ve büyüklüğünü ortaya koyduğunu belirtti. Yalçıntaş, İstanbul Park’ın sadece İstanbul’a değil tüm Türkiye’ye ait bir proje olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “İşletme hakkını satın alma önceliği konusundaki en önemli kriter, yarışları en az bizim kadar başarıyla organize edebilme yeterliliğidir. Bu sebeple kısa listedeki isimlerin bu sayıda olması son derece makuldür. Çünkü Formula, her şirket ya da kuruluşun talip olamayacağı kadar büyük ve sorumluluğu ağır bir iştir. Sanıyorum, her iki isim de kamuoyunda olumlu karşılanacaktır. Gerek SETUR, gerekse TÜRSAB, finansman, insan kaynağı ve bilgi birikimleriyle kendilerini ispat etmiş iki güzide isimdir.” BİLGİ ODASI SÜRECİ BAŞLAYACAK Firmaların bundan sonra bilgi odasına gireceğini bildiren Yalçıntaş, “Burada firmayla ilgili tüm verilere, anlaşmalara ve mali duruma bakıp inceleyecekler ve bize teklif verecekler. Biz de teklifleri değerlendirip uygun görürsek vereceğiz. Ayrıca hiçbir zamanişletme hakkını devrederken tek kriterimiz fiyat olmamıştır, olmayacaktır” dedi.

The Legend of Zorro (2005) Zoro dizininin ikincisi olan bu film ilkine oranla çok sönük bir film.. Antonio ve Catherine Zeta'nın olması filme bir şey katmadığı gibi film kendine bir çıkış yoluda bulmamış. Yani hiç zaman harcamayın derim... Tabiki boş zamanınız varsa devam edin... Oyuncular: Antonio Banderas, Catherine Zeta-Jones, Rufus Sewell, Nick Chinlund Yönetmen: Martin Campbell Alejandro de la Vega, aka Zorro (Antonio Banderas), comes out of retirement to ensure California's statehood in Martin Campbell's sequel to his 1998 blockbuster The Mask of Zorro. It's 1850, and de la Vega lives quietly in San Francisco with wife Elena (Catherine Zeta-Jones). But when tyrants threaten to change the course of history, de la Vega dutifully dons his black mask and cape and defends California's statehood as the sword-swinging Zorro. Cast: Antonio Banderas, Catherine Zeta-Jones, Rufus Sewell, Nick Chinlund Director: Martin Campbell

Napoleon Dynamite (2004) Enteresan bir genç olan Napoleon Dynamite (Jon Heder), Idahoda yaşayan ninja tutkunu bir gençtir. Napoleon'un hayatı garip bir insan olan amcası Rico (John Gries) evlerine taşınması ile değişektir. Dışardan baktığımda bir anlam taşımayan filmi izlediğimde bir daha izleme isteği duydum. İnsanların kendilerinde olmayan yetilere varmış gibi gösterme güdülerini ve zayıf larla güçlülerin nasıl savaştığını gösteriyor... Mutlaka ama mutlaka görün diyorum... Oyuncular: Jon Heder, Jon Gries, Aaron Ruell, Efren Ramirez, Tina Majorino Yönetmen: Jared Hess This indie favorite follows Napoleon Dynamite (Jon Heder), a quirky, ninja-loving teenager growing up in the far reaches of Idaho. Napoleon's life gets complicated when his shady Uncle Rico (John Gries) shows up, a shy girl (Tina Majorino) starts showing him some attention and his best friend Pedro (Efren Ramirez) decides to run for school president. Nominated for a Grand Jury Prize at Sundance in 2004. Cast: Jon Heder, Jon Gries, Aaron Ruell, Efren Ramirez, Tina Majorino Director: Jared Hess

Elizabethtown (2005) Drew Baylor (Orlando Bloom) dizayn ettiği ayakabının bir fiyasko ile sonuçlanması yüzünden şirketi milyonlarca dolar kaybettiğinden işten atılmıştır. Bununlada kalmayarak sevgiliside ondan ayrılmıştır. Drew yaşama yeniden başlamak için çon enteresan bir zaman dilimi içine girmiştir. Babasının ölüm haberi ile ailesinin olduğu Elizabethtown gidecektir ve seyredin derim çok iyi olmasada boş zamanınız varsa seyredir. Ayrıca Kirsten Dunsta güzel oynamış. Oyuncular: Orlando Bloom, Kirsten Dunst, Susan Sarandon, Alec Baldwin Yönetmen: Cameron Crowe Drew Baylor (Orlando Bloom) is fired after causing his shoe company to lose hundreds of millions of dollars. To make matters worse, he's also dumped by his girlfriend (Jessica Biel). On the verge of ending it all, Drew gets a new lease on life when he returns to his family's small Kentucky hometown after his father dies. Along the way, he meets a flight attendant (Kirsten Dunst) with whom he falls in love. Cameron Crowe directs. Cast: Orlando Bloom, Kirsten Dunst, Susan Sarandon, Alec Baldwin Director: Cameron Crowe

Oliver Twist (2005) Yeni Versiyonu Charles Dickensın meşhur romanı Oliver Twistin yeni versiyonu. Anlatmaya gerek varmı bilmiyorum ama bir klasik ve herkesin görmesi gerekli. Konunun anlatımı ve kitabı ile olan ilişkileri ve fazlası. Tabiki Roman Polanski yi unutmamak lazım kameraların hareketei ve öykünün akıcılığıda cabası... Oyuncular: Ben Kingsley, Barney Clark, Jamie Foreman, Harry Eden, Leanne Rowe Lewis Chase Yönetmen: Roman Polanski Acclaimed director Roman Polanski (Rosemary's Baby) takes a stab at retelling a classic Dickens tale, with Ben Kingsley co-starring as Fagin, the notorious underground gang leader. As the story goes, a doe-eyed runaway orphan named Oliver Twist (Barney Clark) flees the confines of the factory walls to live among pickpockets and thieves. And, for the most part, what he finds is a surrogate family of people who actually care. Cast: Ben Kingsley, Barney Clark, Jamie Foreman, Harry Eden, Leanne Rowe Lewis Chase Director: Roman Polanski

Ok tamam....

Kurtuluş Savaşı Şehitleri Ziyaretçi Defteri

Kesişen Yollar - Monster's Ball (2001) Bir hapisanede gardiyan olan Billy Bob Thornton, aynı zaman çok aşırı derecede ırkçıdır. Zaman içinde Halle Berry aşık olan ve hayatı tam olarak değişen Billy, tam bir drama içinde kalacaktır. Güzel bir film ve Halle bu filmle oscar almıştı. Bazı bölümleri çok ağır seks içermektedir. kaçırmayın derim... Oyuncular: Billy Bob Thornton, Halle Berry, Heath Ledger, Peter Boyle, Sean "Puffy" Combs Yönetmen: Marc Forster Death row in the Louisiana State Penitentiary is the hothouse backdrop for this hard-hitting drama about racist prison guard Billy Bob Thornton, who falls in love with the wife (Best Actress Oscar winner Halle Berry) of a condemned man he helped execute. Peter Boyle plays Thornton's hopelessly bigoted father, and rapper Sean "Puffy" Combs astonishes as Berry's ill-fated, "dead man walking" husband. Cast: Billy Bob Thornton, Halle Berry, Heath Ledger, Peter Boyle, Sean "Puffy" Combs Director: Marc Forster

Kalküta’nın Çocukları - Born Into Brothels (2004) Calcutta's Red Light Kids - KalKalküta’nın Çocukları İnanılmaz bir belgesel (2005 Belgesel Oscarını aldı). Zana Briski adlı bir fotoğraf sanatçısının Hindistanın Bengal bölgesindeki Kalküta şehrinde Hayat kadınlarının çocukları ile yaptığı sıcacık bir yaşam kesintisinin belgeseli. Zana Kırmızı Işık Bölgesi denilen bu genelev bölgesini fotoğraflamak için gittiğinde fark ederki hayat kadınlarının çocukları aynı yerde içiçe yaşamaktadır.Onlara fotoğrafçılık dersi vermekle başlayan bu yolculuk sizi hiç ummadığınız bir sonuca götürecek. Çocukların ne kadar entellektüel olduklarını göreceksiniz. Onların dünyasının annellerinden ne kadar farklı olduğunu ve annelerinin ne yaptığınız çok iyi anladıklarını göreceksiniz...Mutlaka ama mutlaka seyredin diyorum.. Oyuncular: Kalkütanın Kırmızı Işık Bölgesinin Çocukları, Shanti Das, Avijit, Suchitra, Manik, Gour, Puja Mukerjee, Tapasi, Mamuni, Kochi, Zana Briski (Herself "Zana Teyze"), Sunil Halder (Avijitin Babası), Geeta Masi Yönetmen: Ross Kauffman, Zana Briski This Oscar-winning documentary is a portrait of several unforgettable children who live in Calcutta's red-light district, where their mothers work as prostitutes. Spurred by the kids' fascination with her camera, Zana Briski, a photographer documenting life in the brothels, decides to teach them photography. As they begin to look at and record their world through new eyes, the kids awaken to their own talents and sense of worth. Cast: Shanti Das, Avijit, Suchitra, Manik, Gour, Puja Mukerjee, Tapasi, Mamuni, Kochi, Zana Briski (Herself "Zana Auntie"), Sunil Halder (Avijit's Father), Geeta MasiDirector: Ross Kauffman, Zana Briski

İsteyen istediği reklamı verir. Müslüman Kuran Reklamı Hristiyan İncil Reklamı ... ... ... Veya başka bir şeyin reklamı... Pornografik olmadığı sürece... Ama genede ben böyle şeylere karşıyım diyorsanız oda sizin karşı çıkma özgürlüğünüz size hedefi göstereyim: http://www.google.com.tr Not: Ayrıca kural ihlali yapmışsın. Böyle durumlarda iletiyi siliyoruz. Sonra ne oluyor kural ihlali yaptığını unutuyor ve bize ileti gönderiyorlar. Konuyu neden sildiniz ya eleştiriye açık değilsiniz değil mi... Bak Whertus sana ne güzel söylemiş bazan bulunduğunuz yerin kurallarını okumanız gerekiyor... Büyük Küçük harf le yazı yazma ayrımını anlamanız dileği ile... Teşekkürler...

Kira - Rent (2005) Bir Broadway müzikalinden aktarılan Rent son zamanlarda seyrettiğim en güzel müzikal sinema örneklerinden birisi. Puccini'nin "La Boheme," eserinin üzerine kurulan bu müzikal bir grup insanın arasındaki ilişkilere odaklanıyor. İnişler ve çıkışlar, aşk, kırık kalpler, karşı cins arasaı ilişkiler, ve kira ödeme tabiki. Mutlaka seyredin derim. Çok eğlenceli bir o kadarda dramatik bir müzikal... Oyuncular: Rosario Dawson,Taye Diggs, Idina Menzel, Anthony Rapp, Jesse L. Martin, Adam Pascal, Tracie Thoms, Wilson Jermaine Heredia, Aaron Lohr, Jennifer Siebel Yönetmen: Chris Columbus Members of the original 1996 Broadway cast star in Chris Columbus's adaptation of the award-winning musical set in New York's East Village. Based on Puccini's "La Boheme," the story follows a group of bohemians through life's ups and down as they face true love, broken hearts, HIV, drug addiction … and of course, paying the rent. Rosario Dawson, Adam Pascal, Anthony Rapp, Jesse L. Martin, Taye Diggs, Idina Menzel and Wilson Jermaine Heredia star. Cast: Rosario Dawson,Taye Diggs, Idina Menzel, Anthony Rapp, Jesse L. Martin, Adam Pascal, Tracie Thoms, Wilson Jermaine Heredia, Aaron Lohr, Jennifer Siebel Director: Chris Columbus

Şahane Suç - The Perfect Crime (2004) El Crimen Perfecto Çok enteresan bir İspanyol filmi. Biraz komedi biraz biraz drama ama kesinlikle çok iyi bir kurgu. Alex Iglesia'asın başka bir şaheseri diyebiliriz. Kapitalizmin bize öğrettikleri ile güzel ve çirkin kavramlarımızın nasıl değiştiğini ve bizi nasıl yönlendirdiğini anlatan bir şaheser. Ayrıca alışveriş kavramı üzerine düşüncenizi tekrar sorgulayacağınız bir başyapıt. Moniva Cervera dikkatle izleyin çok güzel oynamış... Bir alışveriş merkezinde satıcı olan Guillermo Toledo bir süre sonra menejer olmayı beklerken bu görev başka bir kişiye verilince olayların akışı değişiyor... Oyuncular: Guillermo Toledo, Monica Cervera, Luis Varela, Enrique Villen Yönetmen: Alex De La Iglesia Alex de la Iglesia's hilarious crime caper stars Guillermo Toledo as Rafael, a typical Don Juan who enjoys his cushy job as a department store salesman and usually has his pick of the comely female staff. But when his bitter rivalry with co-worker Antonio ends in murder, Rafael must find an alibi -- fast. Lourdes, the one salesgirl Rafael has hitherto spurned, comes to his aid, but at a price; before long, prison seems distinctly appealing. ... Cast: Guillermo Toledo, Monica Cervera, Luis Varela, Enrique Villen Director: Alex De La Iglesia

Uzun süredir bu konu hakkında düşünüyorum: Hoşgörü Nedir? Nasıl Olmalıdır? Nasıl Algılanmalıdır? Neye, Nasıl, Neden Hoşgörü Gösterilmelidir? Bazan hoşgörünün herkesin kendine göre algıladığı değişen ve kişiye özel bir kavram olduğunu düşünürüm, bazan da hoşgörü genel bir kavrammışta herkes onu işine geldiği gibi kullanıyormuş sanırım. Her ikiside bana hoşgörünün nereye kadar ve nasıl kullanılacağını tam olarak anlatmıyor... Bir insan ne kadar hoşgörülü olmalı veya nereye kadar hoşgörülü olmaya çalışmalı... Hitler'e hoşgörülü olabilirmisiniz? İsrail'e öldürdüğü filistinliler için hoşgörülü olabilirmisiniz? Sivas'ta yakılan insanlar için hoşgörülü olabilirmisiniz? Stalin'in öldürdüğü insanlar için hoşgörülü olabilirmisiniz? bu liste uzayarak gider.... Bildiğim bir şey var yaşadığınız yerdeki renkliliğe hoş görülü değilseniz hiç bir şeye hoş görü ile yaklaşamazsınız... İnsanları dinleme konusunda hoş görü en önemlisidir. Bunu biraz açalım. Bizim insanımızda bilgiyi edinme yolu çok önemli değildir. Bunu çevrenize bakarak hemen bana başınızı sallayarak doğru dediğiniz görür gibiyim. Neden böyle söyledim? Çevrenize bakın insanlar bilgi dediğimiz yaşamanın ana temeli olan kavramları nereden öğreniyorlar. Bu öğrendikleri kavramları size gerçek doğrularmış gibi nasıl sunuyorlar. Nereden alındığını bile doğru dürüst bilmediği veya kaynağını çok iyi araştırmadığı bu bilgileri size savunmak ve kendi doğrularını o bilgiler üzrinde ispatlamaya çalışmakla görevli hissediyorlar. Hoşgörülü olmayan toplumlar hep aynı noktada kalmaya devam edeceklerdir. Farklılıklarınızı Kabul etmeden bir metre bile ileri gitmek mümkün değildir. Çünkü bu farklılıklar sizi oyalayacaktır Oyalayan farklılıklar hep engel olacaktır. Şimdilik bu kadar….

Merhaba, Öneriler için teşekkür ederiz.... Birinci önerideki konu forumda bulunmaktadır... Felsefe bölümünde Kemalizm adı altında: http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showforum=130 İkincisi bir nedeni yok demekki düşünememişiz... E-Kitap bölümünü açıyoruz... Öneriler için teşekkürler...

Bayan Brown - Mrs. Brown (1997) Kocasının ölümüne yas tutan Kraliçe Victoria (Judi Dench), Kişisel hizmetçisi John Brown (Billy Connolly) gelişi ile başka bir yön almaya başlayacaktır. Yas tutmaktan vazgeçen kraliçe yaşama daha sıkı sarılmaya ve zevk almaya başlamıştır. Doğruları söylemekten vazgeçmeyen John Brown ile kraliçe arasından duygusal ve arkadaşlığa dayalı sıkı bir ilişki başlamıştır. Kraliyet düzeni ile ilgili olan bu film size farkına varmadığınız bazı duygular tattıracaktır. Ayrıca mutlaka seyredin derim Judi Dench harikalar yaratmış... Bir o kadarda Billy Connolly. Oyuncular: Judi Dench, Billy Connolly, Geoffrey Palmer, Antony Sher, Gerard Butler, Richard Pasco, David Westhead Yönetmen: John Madden Grieving widow Queen Victoria (played imperiously by Judi Dench) withdraws into sadness for years, until plainspoken manservant John Brown (Billy Connolly) disrupts her mourning. Their friendship grows, resulting in personal and political ramifications for both. Funny, exquisitely shot and featuring sparkling performances, Mrs. Brown brilliantly portrays the woman behind an empire and the man who helped her live again. Cast: Judi Dench, Billy Connolly, Geoffrey Palmer, Antony Sher, Gerard Butler, Richard Pasco, David Westhead Director: John Madden

Balina Sırtında (2003) - Balina Sürücüsü - Whale Rider Yeni Zellandada küçük bir yerleşim birimindeki bir grubunun Balina sürücüsü soyundan Paikea geldiğini belirten bu film. Hiç bir filmle karşılaştırılamayacak bir özelliği var. Ağlayacaksınız, sevineceksiniz, bazı şeylerin sizin için hiç önemli olmadığını fakat dünyada bir yerlerde onun birileri için önemli olduğunu anlayacaksınız. Küçük bir kızın erkek olarak doğmama sancısını izleyeceksiniz. Ezilecek ama kendini kanıtlaması gerektiğini hiç unutmayacak. Dikkat: Küçük yıldız Keisha Castle-Hughes sakın gözünüzü ayırmayın ondan, zaten ayıramayacaksınız ama genede uyarayım dedim. İnanılmaz bir oyunculuk inanılmaz bir senaryo ve inanılmaz yöresel insanların katkıları ile bir şahaser... Mutlaka ama mutlaka İzleyin... Oyuncular: Keisha Castle-Hughes, Rawiri Paratene, Vicky Haughton, Cliff Curtis, Grant Roa, Mana Taumaunu, Rachel House, Taungaroa Emile Yönetmen: Niki Caro Dört ayrı ülkede gösterim posterlerini yukarıda görebilirsiniz... In a small New Zealand coastal village, Maori claim descent from Paikea, the Whale Rider. In every generation for more than 1000 years, a male heir born to the Chief succeeds to the title. The time is now. The Chief's eldest son, Porourangi, fathers twins - a boy and a girl. But the boy and his mother die in childbirth. The surviving girl is named Pai. Grief-stricken, her father leaves her to be raised by her grandparents. Koro, her grandfather who is the Chief, refuses to acknowledge Pai as the inheritor of the tradition and claims she is of no use to him. But her grandmother, Flowers, sees more than a broken line, she sees a child in desperate need of love. And Koro learns to love the child. When Pai's father, Porourangi, now a feted international artist, returns home after twelve years, Koro hopes everything is resolved and Porourangi will to accept destiny and become his successor. But Porourangi has no intention of becoming Chief. He has moved away from his people both physically and emotionally. After a bitter argument with Koro he leaves, suggesting to Pai that she come with him. She starts the journey but quickly returns, claiming her grandfather needs her. Koro is blinded by prejudice and even Flowers cannot convince him that Pai is the natural heir. The old Chief is convinced that the tribe's misfortunes began at Pai's birth and calls for his people to bring their 12-year-old boys to him for training. He is certain that through a gruelling process of teaching the ancient chants, tribal lore and warrior techniques, the future leader of their tribe will be revealed to him. Meanwhile, deep within the ocean, a massive herd of whales is responding, drawn towards Pai and their twin destinies. When the whales become stranded on the beach, Koro is sure this signals an apocalyptic end to his tribe. Until one person prepares to make the ultimate sacrifice to save the people. The Whale Rider. Cast: Keisha Castle-Hughes, Rawiri Paratene, Vicky Haughton, Cliff Curtis, Grant Roa, Mana Taumaunu, Rachel House, Taungaroa Emile Director: Niki Caro

Ağrı Dağı - Ararat (2002) Daha önce söylediğim gibi 'Her zaman karşı olduğum veya karşı olmak zorunda bırakıldığım şeyleri kendi gözlerimle görme ve onlara neden karşı olduğumu bilme gerekliliğini hissetmişimdir. Bu filmde onlardan birisi.' Film Ermenilerin iddiaları üzerine kurulmuş... Kendi deyimleri ile Ermeni Soykırımını anlatan bir film. Tabiki tamamen tek taraflı bir senaryo ve bu tek taraflılık karşı tarafı tecavüz edilen kadınlar, ve öldürülen çocuklarla kötü gösterme platformu üzerine kurulmuş... Olaylar zamanında çocuk olan ve daha sonra New Yorka yerleşen bir ressam üzerine kurulu. Film içinde film diyebileceğimiz bu film Atom Egoyana özgü bir anlatış şekli. Filmde ayrıca Türk diplomatın katili bir teröristin oğlu da oynuyor... Film Tarih açısından pek bir şey ifade etmiyor fakat Filmcilik açısından bazı güzel tarafları vaar... Zamanınız yoksa değmez. Ama diğer tarafın bakış açısını yakından görmek istiyorsanız kaçırmayın derim... Oyuncular: Christopher Plummer, Charles Aznavour, Elias Koteas, Arsinee Khanjian, Bruce Greenwood Yönetmen: Atom Egoyan

Sekreter - Secretary (2002) Akıl hastenesinden yeni çıkan genç bir kadın (Maggie Gyllenhaal) sekreter olarak başarılı bir avukatın (James Spader) yanında iş bulur. Bu iş ilişkisi zamanla sadomazoşist bir ilişkiye döner ve tutku ikisinide esir alır. Değişik bir film izlemek istiyorsanız mutlaka görün derim... Oyuncular: James Spader, Maggie Gyllenhaal, Jeremy Davies, Lesley Ann Warren, Stephen McHattie, Patrick Bauchau, Amy Locane, Oz Perkins, Jessica Tuck Yönetmen: Steven Shainberg Recently released from a mental hospital after treatment for self-mutilating tendencies, a young woman (Maggie Gyllenhaal) gets a job as a secretary for a successful attorney (James Spader) with a tendency toward angry disapproval. The mix of self-loathing (her) and egomania (him) leads them into a unique relationship charged with sadomasochism. This twisted, humorous tale of repressed passion marks Gyllenhaal's first starring role. Cast: James Spader, Maggie Gyllenhaal, Jeremy Davies, Lesley Ann Warren, Stephen McHattie, Patrick Bauchau, Amy Locane, Oz Perkins, Jessica Tuck Director: Steven Shainberg

Gece Yarısı Ekspresi (1978) Midnight Express Her zaman karşı olduğum veya karşı olmak zorunda bırakıldığım şeyleri kendi gözlerimle görme ve onlara neden karşı olduğumu bilme gerekliliğini hissetmişimdir. Bu filmde onlardan birisi. Her zaman ismini duyduğum ama bir türlü seyretmek için elime fırsat geçmeyen bir filmdi. Gelelim filmi çok önyargılı, bir ülkenin insanlarına (Turkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına) saldırmak için çifte starndartlarla yapılmış bir film olarak gördüm. Filmde geçen olaylara gelince bunların çoğu olan olaylar ama bunlar sadece Türk insanına özgü değil. Hele hele sanık sandalyesinde siz domuzsunuz diye bağırmasıda çok enteresan... Alan Parkerın ve Oliver Stonunun hemen hemen bütün filmlerini izlemişimdir. Bu filmi Amerikadaki Türk karşıtı kesimler için ısmarlama yaptıkları kesin. Esrar kaçırmak isteyen Amerikalı bir genç ve onu yakalayan Türk polisi. 4.5 yıla mahkum olan mahkumun başından geçen işkence olayları. Bence herkes seyretmeli bu filmi çünkü neye karşı olduğunuzu ve dışarıdan nasıl göründüğünü bilmeniz gerekmektedir. Türkiyede işkence yokmu? var! Dünyada işkence yokmu? Var! Neden bu nefret diye düşünüyorsunuz? Film tam bir nefret aşılama makinası gibi yapılmış... Ayrıca filmde kullanılan Türkçe sanki Türkiyede değilde fizanda çekilmiş... Oyuncular: Brad Davis, Irene Miracle, Bo Hopkins, Paolo Bonacelli, Paul L. Smith, Randy Quaid, Norbert Weisser, John Hurt, Mike Kellin, Franco Diogene, Michael Ensign, Gigi Ballista Yönetmen: Alan Parker Ayrıca bu filmle ilgili filme konu olan kişi ile yapılmış röportajı YouTube'dan izlemek için aşağıdaki linklere tıklayınız: The story of Billy Hayes (Brad Davis) is brought to life by Oliver Stone's Academy Award-winning screenplay recounting the young American's experience in a Turkish prison. When Hayes is caught attempting to smuggle drugs out of Turkey, the courts decide to make an example out of him and sentence him to 20 years in prison. With little hope of ever getting out, Hayes decides to attempt a daring escape. Co-stars Randy Quaid and John Hurt. If you really think this is a true story, I reccomend you to think again. The only true thing about this movie is that Hayes was put in jail because he commited a crime which can happen in any country. Everything else is either untrue or exaggerated. The movie shows Hayes as an innocent person while blaming Turkey for applying it's laws. This movie is pure propaganda against Turks and Turkey. The escape scene is very unrealistic. No one can escape from a prison like that. I really can't understand how this movie got an Academy Award. I think Hayes, Stone and Parker were expecting Turkish prisons as five star hotels. Cast: Brad Davis, Irene Miracle, Bo Hopkins, Paolo Bonacelli, Paul L. Smith, Randy Quaid, Norbert Weisser, John Hurt, Mike Kellin, Franco Diogene, Michael Ensign, Gigi Ballista Director: Alan Parker Also if you would like to see an interview with Billy Hayes about what happened in Istanbul, Please click below links: The Truth About Midnight Express Part One The Truth About Midnight Express Part Two

Bir şeyi ölçtüyseniz onu bana anlatmanız ve detayları vermeniz gerekiyor... Yoksa benim size onunla ilgili bilgi vermem çok zor... özellikle neyi kaşılaştırıyorsunuz, yeri, zamanı, karşılaştırma aralığı, değerler, nerede gibi bir çok bilgi

Forum istatistikleri her gün forumun kendi (24 saat) gün aşımında yenilenir.... Ne demek bu kendi forumun 24 saatlik zaman dilimi... Sunucular başka ülkede olduğu için Türkiye saati ile değil sunucu saati ile olur...

Bazan yönetmekle kullanıcı olmak arasındaki farkı çok zor anlatabiliyoruz... Neden mi? Diyelimki bir spamci geldi ve bir saat içinde 1000 tane ileti postaladı... Bu seferde kalkacaksınız aaaa bu forum iyi idare edilemiyor diyeceksiniz... Bu bir tane örnek.... İnternet çok güvenli değil bunun gibi bir çok nedenden genelde bu kurallar var... Katılım için teşekkürler