Admin

Üyelerimizden rasgele seçilen bir kitlenin (ve co-adminlerimizin) katkılarıyla Forum Kurallarımızı güncellemiş bulunmaktayız... Lütfen Forum Kurallarını bir defa olsun okuyunuz... http://www.turkish-media.com/forum/index.php?act=boardrules Unutmayın forum kurallarında eksik veya fazla gördüğüz yerleri bize her zaman ÖM'le bildirebilirsiniz... Daha güzel paylaşımlara doğru, diyoruz... Saygılar

Unravel

Venus as a Boy

Hunter

Bjork - Human Behaviour

Bir müzikalmi desem yoksa karanlıkta dans edebilenlerin öyküsü mü? yoksa bir trajedi mi? Gözün arkasındakileri gösterebilenlerin öyküsü, gözümün gördüğü değil benim algıladıklarım önemli diyebilenlerin öyküsü. Hiç gözünüzle algıladıklarınızın beyniniz tarafından ne kadar algılandığını düşündünüz mü? En başından başlayalım... Çekoslavakyadan (Çekoslavakya olduğu zamanda) Amerika göç etmiş bir Çekoslavak kadın, Selma (Björk) yavaş yavaş görme yeteneğini kaybediyor ve bunu böylece kabul etmiş, Ettiği gibide kalmamış o şekilde yaşamanın güzelliğini içine yansıtmış. Kendi sorunları yetmiyormuş gibi kapitalizmin yükünü ve 10 - 11 yaşlarındaki erkek çocuğunun da yükünüde taşımaktadır. Öylesine bir kadının (insanın) çevresindeki sıradan insanlara yöneltilen kamera diyebilirim. O sıradan insanların Selmayı koruması ve kollaması bir sinema epiği oluşturmuş... Ve bir akıllı yönetmen... Sizi bütün film boyunca bir korkunun içinde tutmayı başarabilen nadir yönetmenlerden birisi diyebilirim. Makinların Selmaya bir şey yapacağı korkusu sizi film boyunca terk etmiyor. Gelelim filmin iki çarpıcı sahnesinden birincisine, tren raylarının ve trenin geçtiği köprünün üstünde hayallerini canlandırması belkide gördüğüm en güzel dans sahnelerinden birisi diyebilirim. İkinci güzel sahne ise filmin başlangıcındaki animasyon... Görmüyorsun değil mi? Sorusuna ‘What is there to see’ ‘Orada görecek ne varki’ diye cevap veren Selma sizi gene etkileyecek konuşmaların başlamasına götürecek. Yönetmen: Lars von Trier Oyuncular: Björk, Catherine Deneuve, David Morse, Peter Stormare, Joel Grey, Cara Seymour, Jean-Marc Barr, Udo Kier, Zeljko Ivanek, Stellan Skarsgård Ve size "I have seen it all" - Hepsini Gördüm- fragmanı Cursed with a disease that threatens to take her sight, Selma Yeskova (Björk) struggles to raise money for an operation that could save her son from the same fate. To ease her anxiety, Selma relies on a dream life that takes the form of elaborate musical numbers. After she's accused of stealing, Selma's musical reverie helps her persevere against mounting odds. Director: Lars von Trier Cast: Björk, Catherine Deneuve, David Morse, Peter Stormare, Joel Grey, Cara Seymour, Jean-Marc Barr, Udo Kier, Zeljko Ivanek, Stellan Skarsgård Ve Björk Müzikleri: http://www.turkish-media.com/forum/index.p...howtopic=116706

Belgeseli yeni seyrettim... Enteresan değilmi en iyi demokrasi bizde diyen bir ülkenin kendi vatandaşlarına biçtiği kapitalist gömlek... Bir İlaç veya Sağlık sigorta şirketinin CEO (Şirket Müdürünün) yaptığı para neredeyse milyar dolarla ölçülürken içinde bulundukları sistem vatandaşlarına ölümü öneriyor... Aslında önümüzdeki yıllarda bir çok ülkenin başını ağrıtacak bir konu... Neden? Vahşi kapitalizm medya ağırlıklı sistemle insanları olmayan şeylere inandırmakta usta görünüyor ve bunu Michael Moorda bize çok iyi gösteriyor (Amerikalıların Canada ve Fransa'daki sistem bakış açıları gibi...) Michael Moore gene yapacağını yapmış ve bir sistemi yalanları ile ortaya koymuş... Bazı yerlerinden hoşlanmasamda güzel bir belgesel... Hoşlanmadığım yeri ise Küba'da itfaiye istasyonunu ziyaret sahnesi verdiği mesaj sağlıkla alakalı değil ama ne yapalım Micheal Moore bu... Unutmayın tipik bir Michael Moore klasiği... Saygılar ve seyredin derim..

Güzel bir animasyon daha, belki bir farenin bu kadar akıllı oluşunamı yoksa ilişki içinde olduğu insanın farenin kendinden akıllı olduğunu kabul edinişinemi takılsak... Aslında en sevdiğim sahne Ramy'i kavanoz içine koyarak ırmağa atmaya götürdüğünde, atmaktan vazgeçmiştir çünkü farenin kendisi için pişireceğine inanmıştır. Ama Ramy kavanozdan dışarı çıktığında kurtulma içgüdüsü ile kaçmaya başlamıştır ve bir süre sonra animasyon harikası işe başlamaştır ve karanlıkta bir çift göz hareket etmektedir... İşte o gözler bir anda filme sizi dahil ederek hiç görülmemiş bir güzelliğe sizi götürmeye başlayacaktır... Kaçırmayın...

Kötü İngilizce (2007) Broken English Enteresan bir film 30 yaşında bir New Yorklu kadın, Nora Wilder (Parker Posey), bütün arkadaşları mutlu bir şekilde yaşarken o aşksızlıktan neredeyse uçurumun ucuna gelmiştir taki karşısına çıkacak olanak dışı Fransız erkeği (Melvil Poupaud) ve kendini daha iyisine hazırlamış Nora'yı kendisi ile çelişkiye düşürecek zamanların başlangıcına itecektir. Kendisine gösterdiği yakınlığı ve yaşamın öteki tarafını kendi içindeki tutarsızlıklarlıyla elinden kaçırma aşamasına gelen Nora geri yakalamak için yaptığı güzel yolculuğu hiç unutmayacaksınız ve bir Fransız erkeğinin ne olduğunu Nora'nın ağzından Nora'ca dinleyeceksiniz... Çok güzel olmasada seyredin derim... Ben aşk filmlerini çok zor beğenen bir insanım. Aşk filmlerinde özellik ararım, kimsenin yapmadığını, kimsenin denemediğini görmek isterim... Rutinler ve tekrarlar beni sıkar bu filmdede bazı bölümler tekrar ve rutinler üzerine kurulmuş ama filmin sonu işte o beni sardı... Seyredin derim.. Yönetmen: Zoe R. Cassavetes Oyuncular: Parker Posey, Gena Rowlands, Justin Theroux, Josh Hamilton, Griffin Dunne, Drea de Matteo, Nadia Dajani, Lucy Gordon, Tim Guinee, Melvil Poupaud Writer-director Zoe R. Cassavetes' charming indie yarn follows 30ish New Yorker Nora Wilder (Parker Posey), a single woman in a dead-end job whose friends are all happily engaged romantically. But love seems to elude Nora -- until she meets an oddball Frenchman (played by Melvil Poupaud) who helps her discover life beyond her self-imposed boundaries. Gena Rowlands, Griffin Dunne and Drea de Matteo also star. Director: Zoe R. Cassavetes Cast: Parker Posey, Gena Rowlands, Justin Theroux, Josh Hamilton, Griffin Dunne, Drea de Matteo, Nadia Dajani, Lucy Gordon, Tim Guinee, Melvil Poupaud

Persepolis (2007) Uzun süredir bu kadar güzel bir animasyon seyretmemiştim... Bunu her Türk izlemeli diyorum... Çok akıcı ve içerik olarak dört dörtlük bir animasyon... Marjane sıradan bir çocuk olmak istiyor ama 1978 İran'ında bu biraz zor, Politik sorunlar onun o basit çocukluğuna çok büyük etki ediyor. Film Marjane'nin çocukluk yıllarının perspektifi diyebiliriz. Bir çocuğun gözüyle İran'a bakışı ve yetişkin olarak Fransa'dan İran'a dönüşü... Film Marjane Satrapi'nin kitabı üzerine kurulmuş ve Oskar'a aday gösterilmiştir. Mutlaka izleyin diyorum... Bir şeyden daha bahsetmek istiyorum çocuğun hard rock kaseti ararken başına gelenler bana Uçurtmayı Vurmasınlar filmindeki gardiyanların emirleri uygulama espirisini hatırlattı... Bazı filmler vardır amatör ruh içine işlemiştir bu filmde onlardan birisi... Holywood'un milyarlık filmlerine karşı savaşan filmlerden birisi. Öylesine sanatçının öngörüsünü ekrana aktaran ve kendi içinde değerlendirilmesi gereken bir film... Filmde kullanılan anime tekniğinin adı durağan animasyon ve bu tür animasyon filmi çekmek çok zor... Filmin amatör bir ruhla çekimi ve bu amatör ruhun içerik ve anime olarak karşımıza böyle bir film çıkarması çok çok hoş... Yönetmen: Vincent Paronnaud, Marjane Satrapi Seslendirenler: Catherine Deneuve, Danielle Darrieux, Tilly Mandelbrot, Chiara Mastroianni, Gena Rowlands, Simon Abkarian ve Kitap: Marjane (voiced by Chiara Mastroianni) just wants to be an ordinary kid, but that isn't easy in 1978 Iran. This profound animated film follows Marjane's childhood in a repressive society, her adolescence in France and return to Tehran as an adult. Based on Marjane Satrapi's autobiographical graphic novel, this Oscar nominee for Best Animated Feature Film also features the vocal talents of Catherine Deneuve and Simon Abkarian. Director: Vincent Paronnaud, Marjane Satrapi Cast: Catherine Deneuve, Danielle Darrieux, Tilly Mandelbrot, Chiara Mastroianni, Gena Rowlands, Simon Abkarian

Sayın üyelerimiz lütfen image banana sitesinden resim koymayınız ... Resim kotası uyguladıklarından sadece reklamları görünüyor burada.... Saygılar

Paris'te 2 Gün (2007) 2 Days in Paris - Deux Jours à Paris Kendi yönetip kendide oynayan bir yönetmen. Enteresan bir film tam olarak değerlendirebildiğimi söyleyemem biraz abandone oldum. Kişiliklerle ve kişiliklerin biririne karşı ne kadar açık ve net (dürüst) oldukları temasını ve bazan bu ilişkilerin yetiştirildiğiniz kültürün bir parçası olduğunu size hatırlatan ve bu hatırlatmalardan ortaya çıkan ve sadece sizin anladıklarınız olarak geri dönen bir film. İtalyaya Venedike yaptıkları çok kötü romantik yolcukluklarından New York'a dönmeye çalışan Marion ve Jack Pariste 2 gün kalmaya karar vermişlerdir ve Marion Paristendir. Paris'te Marion'un ailesinde kalacaklardır. Tabiki Jack kısa sürede olsa Marion un eski aşıkları ve Fransız kültürünün şokunu üstünde hissederek herkesin kısa zamanda ciddi konularda bu ortamlarda kalmasının eksikliğini ve bulunduğun kültürün dilini konuşamamanın verdiği zorlukla karşılacaşaksınız. Özellikle Paris'teki Pazar sahnesine bayıldım... Kaçırmayın... Yönetmen: Julie Delpy Oyuncular: Julie Delpy, Adam Goldberg, Daniel Brühl, Ludovic Berthillot, Albert Delpy, Aleksia Landeau, Chick Ortega, Marie Pillet, Veronica Redondo Moreno Returning from a disastrous "romantic" trip to Venice, Marion (Julie Delpy) and Jack (Adam Goldberg) stop in Paris for two days to visit Marion's parents. But Marion's Parisian ex-lovers, her overbearing parents and culture shock all conspire to make American-born Jack feel even more estranged from Marion in this quirky comedy. Delpy, who also directed, received an Independent Spirit Award nomination for Best First Feature. Director: Julie Delpy Cast: Julie Delpy, Adam Goldberg, Daniel Brühl, Ludovic Berthillot, Albert Delpy, Aleksia Landeau, Chick Ortega, Marie Pillet, Veronica Redondo Moreno

Machuca (2005) Film başladığda hiç bir bilgim yoktu... bir süre sonra kendimi Türkiyede sandım bir film bu kadar benzer olayları işleyebilirmi diye düşündüm ve çok kötü anılara geri gidiş gelişlerimle gergin seyrettiğim filmi Machuca'nın penceresinden benim penceremmiş gibi seyrettiğim ve her dakikasında kendimi sarsmak zorunda kaldığım bir film... Neyse filme dönelim artık... 1973 Şili'sinde Santiago şehrindeki yoksullukla varlık arasındaki savaşın filmi... Bu savaşın ortasındaki 3 çocuğun arkadaşlık öyküsü etrafındaki politik olaylar zinciri ve bu zincirin sonundaki Cunta rejimi ve yıkılan hayaller ve yaşamlar... Mutlak izlemeniz gereken bir film eğer izlemezseniz çok şey kaybedersiniz. Özellikle Matias Quer dikkat... Yönetmen: Andres Wood Oyuncular: Matias Quer, Ariel Mateluna, Manuela Martelli, Ernesto Malbran, Aline Kuppenheim, Federico Luppi, Francisco Reyes, Luis Dubo, Tamara Acosta, Maria Olga Matte Set in 1973 Santiago amid political unrest, this tale centers on the friendship of two schoolboys from vastly different backgrounds. After receiving a scholarship for poor kids, new pupil Pedro (Ariel Mateluna) is bullied by his rich peers. Seeking escape from his stormy home life, well-to-do Gonzalo (Matias Quer) befriends Pedro. The two grow close despite class hierarchy, but politics invade the school and threaten to destroy their friendship. Director: Andres Wood Cast: Matias Quer, Ariel Mateluna, Manuela Martelli, Ernesto Malbran, Aline Kuppenheim, Federico Luppi, Francisco Reyes, Luis Dubo, Tamara Acosta, Maria Olga Matte

Aslında filmi seyrettikten sonra kafam Indian motorsikletlerine takılmıştı epeyce araştırdım ve bir gün süremeye karar verdim bir şekilde bir yerde o motorsikleti sürmek isterim... Saygılar

Ön Sıralar (2007) Avenue Montaigne - Fauteuils d'Orchestre Öncelikle bu caddenin geçmişine ve Eyfel kulesine yakınlığından bahsetmek gerekecek... Avenue Montaigne Fransa'da Paris şehrinde ve Eyfel kulesinin çok yakınında bulunmaktadır. Avenue Montaigne ilk olarak allée des Veuves (küçük yolun pencereleri) çünkü bütün matem tutan kadınlar orada toplanırmış, fakat 18. yüzyıldan bu yana cadde/sokak çok değişmiş. Şu andaki ismi Michel Eyquem de Montaigne'den geliyor, Fransız Rönesans yazarı. Film bu caddenin şu andaki yaşamından bir kesit veriyor... En başından başlayalım diyorum: En başında tiyatro çevirir gibi başlayan ama sonradan toparlayan bir senaryo görünümü versede kendi içinde bir devinimi var ve insana bir sıcaklık veren yapıya ve biraz Amelie tarzı taşıyor denebilir. Zengin mahallesi ve sıradan tanımı oturan bir genç kız - genç kızın iç içe geçmiş yaşamlardan çıkardığı anlamlar ve izlenimleri içeren bu filmi başında tutmasamda sonradan çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim... Küçük bir restoranda garsonluğa başlayacak olan Jessica etrafındaki cadde sakinleri ile ilginç diyaloglara girecek ve bu diyalogların sizede bir şey öğreteceğinden emin olabilirsiniz. Sizce basit bir garson bütün bu sakinlerin isteklerini yerine getirebilecek mi? Zengin oyuncu kadrosunuda gözden kaçırmamak lazım... Mutlak izleyin derim... Özellikle Kızın Binanın tepesinden yağmur altında Eyfel kulesine baktığı ve kendini nokta gibi hissetmesini görmeniz gerek... Özellikle piyanistin neden artık bilet parası olanlara çalmak istememe nedeninide duymalısınız... Kısacası kaçırmayın... Yönetmen: Danielle Thompson Oyuncular: Albert Dupontel, Laura Morante, Claude Brasseur, Sydney Pollack, Cecile De France, Valérie Lemercier, Christopher Thompson, Dani, Annelise Hesm Jessica's just a waitress at the local café, but her regulars need her for a lot more than coffee. Art collector Jacques anguishes over the sale of his prized collection. TV star Catherine longs to be in movies. And famous pianist Jean just wants to be left alone. Can one waitress fill such a big order? Cécile De France, Valérie Lemercier, Albert Dupontel, Laura Morante, Claude Brasseur and Sydney Pollack star. Director: Danielle Thompson Cast: Albert Dupontel, Laura Morante, Claude Brasseur, Sydney Pollack, Cecile De France, Valérie Lemercier, Christopher Thompson, Dani, Annelise Hesme

Anket eklemek için aşağıdaki basamakları izleyebilirsiniz. Yeni başlık açar gibi YENİ BAŞLIK butonuna tıklayınız ve gelen formda 1. KONU BAŞLIĞINI DOLDURUN 2. KONU AÇIKLAMASINI DOLDURUN ve hemen konu açıklamasının altındaki BU BAŞLIĞIN ANKETİNİ İDARE ETMEK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ'a tıklarsanız bu size o başlık altında anket açma imkanı verecektir. Aşağıdaki resim bu linki göstermektedir. Yukarıdaki linke tıkladığınızda aşağıdaki bölüm açılacaktır. Öncelikle Her anketin bir Ana Başlığı vardır. önce bu ANKET GENEL BAŞLIĞI'nı doldurunuz (Unutmayın anket birden çok soru içerdiğinden bu anket sorusu değildir. Genel olarak anketinizin başlığıdır.) Hemen bunun altında ANKETİNİZİN İLK SORUSU alanı bulunmaktadır. Bu alana ilk anketinizde sormak istediğiniz ilk soruyu giriniz (Eğer anketinizde bir soru varsa tabiki sadece bir soruluk anket düzenleyebilirsiniz. Birden çok sorunuz varsa onlar için aşağıda açıklama yapacağız.) Hemen bunun altında küçük bir kutucuk ve o kutucuğun yanında Çoklu seçenek sorusu? (Kullanıcıların birden çok seçenek seçmesini sağlar) buna tıklarsanız ve kutucuğu işaretlerseniz anketi cevaplayanlar birden çok şık seçebilirler. Bunları tamamladıktan sonra İlk sorunuz için anketinize seçenek (şık) eklemeye başlayabilirsiniz. Bunu yapmak için lütfen Seçenek (ŞIK) Ekle linkine tıklayınız... Bu size aşağıdaki alanları açar ve bu alanlara seçenekleri yazmaya başlayabilirsiniz. Eğer anketinize bir ikinci soru eklemek istiyorsanız Anketine Soru Ekle linkine tıklayarak bunu yapabilirsiniz ve seçenek ekle yukarıda yaptığınızın aynısı olacaktır. Seçeneklerin sonundaki X harfi o alanı silmek içindir. X'e tıklarsanız o alan seçenekler listesinden kaldırılacaktır. Eğer biribirine bağlantılı anketler hazırlıyorsanız lütfen şu şekilde devam ediniz Örnek: Hangisi size en uygun seçenektir? a- tarak b- süpürge Eğer tarak dediyseniz Hangi Tür Tarak? a- Uzun b- kısa c- uzun saçlı dilerim anladınız İyi eğlenceler

Özgürlük Rüzgarı (2006) The Wind That Shakes the Barley Usta yönetmen Ken Loach’un son filmi sayılıyor, Altın Palmiye alan bu film, festivalde siyasi içeriği ile bir çok tartışmaya konu olduğu biliniyor. Film 1920'lerdeki ve hala sürmekte olan İrlanda - İngiltere sorununa (İngiltere'nin İrlandayı işgaline) değiniyor. Bağımsız İrlanda Cumhuriyeti’nin ve Kuzey İrlanda’nın ortaya çıkışıyla sonuçlanan olaylara ışık tutmaya çalışıyor. 1920'li yıllarda ada hala bir İngiliz kolonisidir ve İngiliz askerleri ada halkına çok kötü davranmaktadır. Damien (Cillian Murphy) IRA'nın bir uzantısı veya alt kolu olan İrlandalı Cumhuriyetçilere katılır ve olaylar böylece gelişir. Olaylar sonunda büyük trajedilere sahne olan bu film görülmesi gereken filmlerden biri listesine girmeye hak kazanıyor... Kaçırmayın derim... Yönetmen: Ken Loach Oyuncular: Cillian Murphy, Liam Cunningham, William Ruane, Padraic Delaney, Gerard Kearney, Fergus Burke, Niall McCarthy, Siobhan McSweeney, Aidan O'Hare As political tensions brew in early 1920s Ireland, brothers Damien and Teddy (Cillian Murphy and Padraic Delaney) abandon their civilian lives and take up arms to liberate their country from the oppressive "Black and Tan" squads of Britain. Winner of the Palme d'Or at the 2006 Cannes Film Festival, Ken Loach's provocative drama, co-starring Liam Cunningham, examines a microcosm of civil war in Cork, Ireland. Director: Ken Loach Cast: Cillian Murphy, Liam Cunningham, William Ruane, Padraic Delaney, Gerard Kearney, Fergus Burke, Niall McCarthy, Siobhan McSweeney, Aidan O'Hare

Türban konusu bu başlık altında devam ediyor: http://www.turkish-media.com/forum/index.p...howtopic=108061

- http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showforum=772 Saygılar

evet yoncadan hoşlanmayanlar derneğini kuracağınızı anladım.... başarılar diliyorum... Şaka bir yana yonca yerine çiçek olsa bir şey değişir mi? sorusunu cevaplamak... Saygılar

Doğum Günü Kraliçesine T-M.Com Forum Yönetiminden ve Üyelerinden.... Tıkla ve Görüntüle >>>