Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ümit Ürkmez

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    392
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Ümit Ürkmez tarafından postalanan herşey

  1. Günlük Protein İhtiyacımız Ne kadar? Protein ağırlıklı diyet ve spor yapan birçok insanın aklında olan, birçok kişi tarafından bambaşka cevaplar ile yanıtlanan bir soru: Günde kaç gram protein almalıyım? Bu yazıda normal insanların kaç gram protein alması gerektiğinden, sporcuların protein ihtiyaçlarına, proteinin vücut için neden önemli olduğundan, protein alımının üst ve alt sınırlarına kadar birçok konuya değineceğiz. Protein nedir? Cevabını biliyorsunuz. Ama yazının daha anlaşılabilir olması için tekrardan kısa bir açıklama yapmak oldukça önemli. Protein aminoasitlerin birbirine uç uca adeta bir zincir şeklinde bağlanması ile oluşmuş yapılara verilen isimdir. 20 farklı aminoasit tarafından oluşturulan ve bu sebeple oldukça fazla çeşitliliğe sahip bu moleküller hücre içinde hayati birçok fonksiyonu yerine getirmek ile sorumludur. Bunlardan bazıları Enzimlerin yapısına katılmak Hücre içi iskeleti oluşturmak Hormon ve sinyal iletimi ile görevli yapıları oluşturmak Hücre içerisinde genetiği oluşturan materyali oluşturmak olarak sıralanabilir. Günlük kaç gram protein alınmalı? Önce RDA’dan bahsedelim. RDA terimi “recommended daily amount” kelimelerinin baş harflerinden meydana gelen, günlük alınması gereken miktarı simgeleyen bir birim. Bu birim genel olarak birçok besin maddesinin etiketinde görebileceğiniz, onaylanan ve tavsiye edilen değerlerin yüzde olarak verilmesi ile oluşturulur. Protein için RDA değeri kilo başına 0.8 gram olarak belirlenmiştir. Bu değer yetişkin ve egzersiz yapmayan kişiler için geçerli. Egzersiz yapan insanlar için ise tavsiye edilen protein alımı düzeyi biraz daha fazla. Uluslar arası spor beslenmesi topluluğu (International Society of Sport Nutrition) sporcular için günlük protein alımını kilo başına 1.4 ile 2.0 gram arasında belirlemiştir. Bu değer yapılan sporun tipi, şiddeti ve süresi ile ilişkilidir. Konvansiyonel (geleneksel) antrenman teknikleri uygulandığında Dayanıklılık sporlarında sporcuların kilo başına 1.0 ile 1.6 gram Güç sporlarında sporcuların kilo başına 1.6 ile 2.0 gram Diğer sporlarda (futbol, basketbol, dövüş sanatları) sporcuların kilo başına 1.4 ile 1.7 gram arasında protein almaları önerilmektedir. Sonuç olarak; Protein alımı dikkat edilmesi gereken bir konu olmak ile beraber takıntıya dönüştürülmemeli. Hareketsiz yaşam tarzına sahip insanlar günlük kilo başına 0.8 gram protein almalı. Yaptıkları spora göre ihtiyaçlarının değişmesine rağmen sporcular genel olarak günlük kilo başına 1.4 gram ile 1.8 gram arası protein almalı.
  2. Favori Sıcak İçeceğinizdeki Şeker Miktarını Biliyor Muydunuz? Hepimiz, gazlı içecekleri yoğun olarak tüketmememiz gerektiğinin farkındayız. Bir kutu Coca Cola örneğin, yaklaşık 9 çay kaşığı şeker içerir. Aslında bu bizim için sürpriz değil. Çünkü, kutu içeceklerin kutularının üzerinde yazan içindekiler kısmından içeriğin ne olduğu konusunda kolaylıkla bilgi sahibi olabiliriz. Peki bu durum, büyük kahve dükkanlarında satılan kahvelerde nasıl? Aynı şekilde, bu dükkanlarda satılan kahvelerden de uzak durmalı mıyız? Cevap sizi biraz şaşırtabilir. İngiltere’de yayımlanan yeni bir rapora göre; büyük kahve dükkanlarında satılan bazı içeceklerin içerisinde 25 çay kaşığına kadar şeker ya da başka bir deyişle günlük dışardan alınması önerilen şeker miktarının yaklaşık üç katına kadar şeker bulunabiliyor. Araştırmayı yapan grup, büyük kahve ve fast food dükkanlarında satılan 130 sıcak içeceği inceledi. Bu büyük dükkanlar arasında Starbucks ve McDonald’s gibi herkesin yakından tanıdığı markalar da var. Bulgulara göre; büyük kahve dükkanları ve fast food zincirlerinde satılan sıcak içeceklerin %98’i, yüksek miktarlarda şeker içeriyor. İçeceklerin şeker içeriklerine göre sıralandıkları listenin başında, Starbucks meyveli içecekleri geliyor. Bu içeceklerin büyük boylarının(Starbucks tabiriyle venti) şeker içeriği yaklaşık olarak 99 gram(25 çay kaşığı). Bu rakam sizin için bir şey ifade etmemiş olabilir, bu sebeple daha detaya inelim; American Heart Association’a göre erkekler için günlük tüketilmesi önerilen ilave şeker miktarı yani içeceklerimize ya da yiyeceklerimize ekstra olarak karıştırdığımız şeker miktarı 37.5 gram (9 çay kaşığı) ve kadınlar için günlük tüketilmesi önerilen ilave şeker miktarı da 25 gram(6 çay kaşığı). Listenin devamında da yine tanıdık bir içecek var, chai latte. Büyük kahve marketlerde satılan chai latte yaklaşık olarak 80 gram şeker içeriyor. Chai latte’nin ardından da yaklaşık 74 gram ek şeker miktarı ile white chocolate mocha geliyor. Araştırmacılara göre, içeceklerdeki şeker miktarını artıran en büyük etken şuruplar. Bu şuruplar normalde kahve tüketmeyen insanları büyük kahve mağazalarının potansiyel müşterisi haline getiriyor. Fakat, bu içecekleri tüketen çoğu insan, tükettikleri şeker miktarından haberdar değil. Araştırmacılara göre; özellikle içerdikleri şeker miktarlarını göz önüne alınca, bu içeceklerin tüketiminin daha kontrollü yapılması oldukça önemli. Çalışmayı yapan bilim insanları porsiyonların Starbucks’da daha büyük olmasından kaynaklı araştırmada sıkılıkla Starbucks adının geçtiğini de ayrıca belirtiyorlar.
  3. Ağızda Yağ Çekme – Oil Pulling ve Faydaları Ağızda yağ çekme, kökleri Ayurverdik tıbba dayanan yağ çekme diğer bir deyişle “ağızda yağ çevirme” işlemidir. Kökeni ise 3000 yıl öncesine dayanmaktadır. Yeni başlayanlar bu ağız çalkalama işlemini belki 5 dakika kadar yapabilirler ama asıl olması gereken, bu işlemi her sabah, yağ ağzınızda ince bir süt kıvamına gelene kadar yaklaşık 10 ile 20 dakika arasında yapmaktır. Ayurveda´da bu yöntem “kavala” veya “gandusha” olarak adlandırılır ve susam yağı veya ghee ile oilpulling metodunu günümüze taşıyan en büyük etkenlerden biri şüphesiz Rus Doktor Fedor Karach´tir. 1990 yılında Rus doktor F.Karach, katıldığı bir kongrede 15 senelik kronik kan hastalığı ve eklem ağrısı yüzünden yataktan kalkamaz halde olmasından sırf bu yöntem ile kurtulduğunu anlatması ile bu metot yayılmaya başladı. Oil pulling uygulaması hakkında senelerdir çeşitli araştırmalar yapılıyor. 2007, 2008 ve 2011’de özellikle diş çürümesini azalttığı bilimsel olarak kanıtlandı. (45 gün, günde 15 dk. yağ çekme ile). Yağ çekme ne işi yarar ? Bakteri ve Toksinlerin Atılmasını Sağlar Bakteri ve patojenlerin vücudumuza ilk giriş alanlarından biri ağız yoludur. Patojenler ağız içinde, diş ve diş eti ceplerine yerleşebilir. Anatomik olarak bu nedenle vücudumuzda ağız ve boğaz bölgesinde savunma mekanizmaları daha fazla bulunur. Bağışıklık sistemimizin zayıf olduğu zamanlarda ve bir takım diğer etkenler sebebi ile bu patojenler vücudumuza dağılabilir. Ağızdaki bakteri florası bağırsağımızdaki bakteri florası gibi iyi ve kötü bakterilerden oluşur. Çeşitli gıdalar ağızdaki pH değerinin asitleşmesine neden olur ve alkali olmayan bir pH değerinde patojenler kolaylıkla çoğalabilir. Oil pulling – ağızda yağ çekme sırasında yağ, ağız içinde bulunan mikropları, bakteri ve bakteri toksinlerini vücudumuzdan atılmasına yardımcı olur. Bir diğer önemli nokta da geceleri vücudumuzun kendini temizlemesi ve bu sırada toksinlerin çoğunun ağzımızda birikmesi. Ağızda yağ çekme işlemi sırasında ağızda bulunan bezeler çalışır, kan dolaşımı artar ve ağzımızda bulunan bakteri ve toksinlerin yanı sıra vücuttaki toksinlerde ağzımızda toplanır. Bu yağ da hepsini içine hapseder ve toksinlerden arınmamızı sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve arındırır Ağızdaki tükürük bezelerinin yani sıra lenf sistemi de çalışmasını artırır. Tükürük bezlerinin aktive edilmesinin bir diğer avantajı da bağışıklık sistemini tekrar desteklemesi. Tükürük bezeleri aktive edildiği anda tükürüğün içinde bulunan savunma için önemli olan maddeler de aktive edilir. Uzak etkenleri de unutmamak gerek; bezelerin aktive edilmesi sayesinde vücudumuzda birtakım enzimler de aktive edilir ve bu da tüm vücudu arındırma işleminde destekler. Ağızda yağ çekme vücudu arındırma´nin yani sıra çoğunlukla periodontosis, diş çürüğü, aft tedavileri için önerilen bir uygulamadır. Aynı zamanda aşağıdaki rahatsızlıklarda da fayda sağlayabilir. Ancak bunlarla sınırlı değildir. agiz-ve-dis-sagligi-dis-tedavileri Oil Pulling Faydaları Düşük bağışıklık sistemi Ağız içi yaralar Eklem rahatsızlıkları Halsizlik Mide/Bağırsak sorunları Cilt hastalıkları Ağız kokusu Kulak/ Burun/ Boğaz rahatsızlıkları Romatizmal sorunlar Diş eti sorunları Alerji Alman-Rus tercüme bürosunun ortaklaşa hazırladığı Ruslara ait bir araştırmaya göre “Ağızdaki bezelerin önemi sadece sindirim için değil, aynı zamanda toksinlerin vücuttan atılmasında da fayda sağlar. Ağızda yağ çekme sırasında bezelerdeki kan dolaşımı 3-4 kat fazlalaşır bu da bezelerin temizleme etkisini (filtreleme gücünü) yükseltir. Yağ bu aşamada bağlayıcı olarak görev alır, çıkan toksinleri içine hapseder. Bu işlem günde bir kere en iyisi aç karnına uygulanmalı. Uygulama süresi kişiden kişiye değişebilir, akut hastalıklar için 2 hafta gibi bir süre yetebilir, kronik hastalıklar daha uzun zaman alır. Vücudunda çok fazla toksin bulunanların uygulama sırasında ilk başta şikayetleri artabilir, bu sonradan dengelenir ve azalır.” Ağızda yağ çekme sonrasındaki sıvı içeriği uygulama sonrasındaki sıvıyı mikroskop altında incelediğimizde sıvıda birtakım toksin, bakteri ve patojenler bulabiliriz. Uygulanması Sabah uyanır uyanmaz daha henüz hiç bir şey yiyip içmeden bu uygulamanın yapılması. Bir yemek kaşığı (mümkünse organik) ayçiçek yağı veya hindistan cevizi yağını ağzınıza alın ve dişlerinizin arasından geçirin. Diliniz yardımı ile uygulamaya destek verebilirsiniz. Ağzınızda yağı çalkalayın, dişlerinizin arasından emin, yağı ileri geri sürükleyin. Ağızda yağı çiğneyebilir, pipetle su içercesine yağı dişlerinizin arasından çekebilir /emebilirsiniz. Başlangıçta yaklaşık 5 dakika uygulayın – sonradan 15-20 dakika arası uygulanmalı. İşlem sonrasında ağzınızdaki yağı bir mendile tükürerek çöpe atın. Yağ tükürük ile birleştiğinde ve uygulamada oluşan hareketler sayesinde yağın sıvılığının ve renginin değiştiğini fark edeceksiniz. Uygulama aralarinda ufak paydoslar yapabilirsiniz, sadece yağı yutmamaya özen gösterin. Yanak ve çene kaslarınızda ağrı veya kramp hissediyorsanız muhtemelen kaslarınızda fazla asitleşme söz konusu veya uygulamayı çok hızlı yapıyorsunuz. Başlangıç için daha kısa bir süre ve daha yavaş hareketler ile yapmanızı tavsiye ederim. Uygulamayı yaparken günlük bakımınızı yapabilir veya kahvaltınızı hazırlayabilirsiniz. İşlem sonrasında bekleme süresi yok, ardından hemen su içebilir veya gıda tüketebilirsiniz. Uygulama öncesinde dilinizi temizlemek için bir kaşık yardımı ile dilinizin üzerindeki tabakayı sıyırabilirsiniz. (Mecburi değil, sadece ek öneri) Oil Pulling metodunu her gün veya dönemsel (yaklaşık 3-4 hafta boyu) yapmanız faydalı olacaktır. Deneyimler Okuduğum bir kitapta ağızda yağ çekme metodunu uygulayan katılımcıların aktardığı sonuçları aşağıda paylaşmak istiyorum. 119 katılımcının belirttiği sonuçlar: -97 kişide pozitif sonuç -10 kişide değişiklik yok -12 kişide negatif sonuç -222 pozitif sonucun bölge/organ ayrıntıları: 29 genel sağlık düzelmesi 7 göz 22 eklem 22 kulak burun boğaz 18 cilt 9 kalp 31 solunum yolları 9 mide bağırsak 14 sinir 5 üroloji 30 diş ve diş eti 4 diğerleri Negatif sonuç olarak en fazla mide bulantısı, baş ağrısı ve diş dolgusu problemi belirtilmiştir. Hollandalı bir doktorun kendi yaptığı minik bir çalışmaya göre: 30 kisilik bir grubun katıldığı yağ çekme uygulaması sonucu: • 6 kisi tamamen (%80-100 arasi) rahatsızlıklarından kurtulmuş. Rahatsızlıklar: depresyon, konsantrasyon eksikliği, kas krampı, migren, halsizlik, uyku bozukluğu, eklem rahatsızlığı, kabızlık, mide ağrısı… • 80 yaşındaki bir kadın bacak ülserinden kurtulmuş. • 9 kişi de yüksek oranda düzelmeler görülmüş (%50-%80) Rahatsızlıklar: menopoz sorunu, iştahsızlık, cilt kaşıntısı, soğuk el ve ayaklar, işitme probleminin azalması. • 12 kişi (%30-%50) oranında farklı rahatsızlıklarından kurtulmuş. • 6 katılımcıda yani yüzde yirmisinde iyileşme görülmemiş. Bu sonuçlara göre: Katılımcıların %20’si tamamen iyileşmiş. Katılımcıların %60’ı kısmen iyileşmiş. Katılımcıların %20’sinde iyileşme görülmemiş. Hollandalı doktorun açıklaması: “Uygulama sırasında bazı bünyelerde kısa süreli yan etki de görüldü. Bunlar halsizlik, cilt kaşıntısı, balgamın artması, ishal veya kabızlık gibi şikayetler. Pozitif etkisine bakıldığında bu geçici rahatsızlıklar herkes tarafından seve seve kabul edilir. Hem uygun hem de basit bir işlem ve %80 gibi müthiş bir başarı oranı mevcut. Kronik rahatsızlıklarda mutlaka uygulanmalı.” Dr. Frey agizda-yag-cevirme SORULAR VE CEVAPLAR: Hangi yağlar kullanılır? Asırlar önce bu yöntemi keşfedenler ayçiçek yağı kullandı. Fakat zeytinyağı da kullanabilirsiniz. En çok önerilen yağlardan biri hindistan cevizi yağı. Nedeni de en doğal yağlardan olması ve bakteri, mantar gibi virüslere karşı olan etkisi. İşlem sonrası yağın rengi nasıl değişmeli? Değişim biraz da kullandığınız yağa bağlı. Örneğin ayçiçek yağı bir süre sonra (önerilen 15 dk) iyice sıvılaşır ve rengi süt beyaza döner. Detoks işleminin değişen renkle bir ilgisi var mı? Eğer bu işlemi çok kısa süre yapıyorsanız yağın rengi pek değişmez. Önerilen yukarıda yazdığım gibi süt beyaza dönüp sıvılaşıncaya kadar uygulamak. Yağın rengi az değişti az toksin var, fazla değişti çok toksin var demek doğru bir bilgi değil. Yağı yutabilir miyiz? Hayır! Yağın kesinlikle yutulmaması gerekir. İşlemden sonra bir mendile tükürüp atılmasını öneriyorum. Kaç gün uygulanmalı? Bu yöntemi ömür boyu uygulayabilirsiniz. Tabii ki dönemsel de uygulamak mümkün. Dönemsel olarak önerilen süre 45 gün. 45 günün ardından biraz mola verip tekrar başlayabilirsiniz. İşlem sonrası dişleri fırçalayıp su içebilir miyiz? Evet, bekleme süresi yok. Uygulamanın ardından hemen dişleri fırçalayabilir veya yemek yiyebilirsiniz. İlaç kullanımı: Eğer aç karnına ilaç kullanmanız gerekiyorsa yine oilpulling´in hemen ardından ilaçlarınızı alabilirsiniz. Uygulamayı kimler yapamaz? Yeni diş veya diş eti ameliyatı olanlar oilpulling uygulamamalı. Protez dişi olanlar uygulamadan önce protezi çıkarmalı. Yan etkileri? Yağ çekmenin ardından hassas vücutlar “temizlik krizi” olarak adlandırdığımız durum ile karşılaşabilir. Bu aslında temizleme sürecinin başlamasına ve saklı olan toksinlerin gün yüzüne çıkması nedeni ile oluşabilir. Semptomları, boğaz ağrısı veya gribal enfeksiyon belirtileri olabilir. Bu durumda aslında uygulamaya ara vermek yerine devam etmenizi tavsiye ederiz. Tabii ki bu genel sağlık durumunuza da bağlı, eğer kendinizi çok kötü hissediyorsanız ara verebilirsiniz. İlginizi çekebilir: Ağızda yağ çekmenin zararları ve yan etkileri Son olarak…. Tabi ki bir terapi metodu, her şeye karşı faydalı diyemeyiz. Her bünye ayrıdır. Daima kişiye ve hastalıklara bireysel olarak bakılmalı. Oilpulling uygularsanız tüm hastalıklardan kurtulursunuz demek ne kadar yanlış ise bunu uygulamayın hiç bir işe yaramıyor demek de o kadar yanlıştır. Basit ve neredeyse masrafsız olan bu uygulamayı en azından hayatınıza dönemsel olarak eklemenizi tavsiye ederiz. Şimdi sıra sizde! Ağızda yağ çekme metodunu uyguladınız ve ne gibi faydalarını gördünüz ? Yazımıza yorum yaparak bizimle deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Sağlıkla kalın.
  4. Süt ve Kazein Proteini Gerçeği: Süt Gerçekten Faydalı Mı? Yıllarca sütün faydaları anlatıldı. Çocukların gelişimi, kemik erimesine karşı kalsiyum katkıları gibi her derde deva olduğu düşünülen mucizevi gıda ürünü gerçekten sağlıklı mı? Sütün sağlığa faydaları konusunda uzmanlar, sütün ve ayrıca kazein proteini konusunda sayılan faydaların önemli bir kısmının sektöre hizmet edenlerin uydurmaları olduğunu belirtiyor. Bebeklik dönemi dışında, süt içen tek canlının insan olduğuna dikkat çeken uzmanlar, düzenli süt içenleri önemli risklerin beklediğine de işaret ediyor. Süt ve Kazein Proteini Gerçeği Süt önemli faydaları olan bir besin sanılmaktadır. Ne yazık ki bu yanlıştır. Faydalı olan sadece doğum sonrası bebeğe verilen anne sütüdür. Anne sütü bebek için en önemli besindir. Fakat inek sütü insanın içmesi için tasarlanmamıştır. İnek sütü de buzağı için yararlıdır. İnsana ise zarar vermektedir. İnsanlarda yavru ve bebek sütten kesildiğinde, sütün sindirimini sağlayan enzimler yok olur. Yani insanda laktaz enziminin azalması insanın süte ihtiyacı olmadığının açık bir kanıtıdır. İnek sütü insanın sindirimi açısından uygun değildir. Pastörize işlemi uygulanan sütün sindirimi, daha da zorlaşır. İnek sütünde ki demir oranı çok düşüktür. Bu yüzden bebeğinize inek sütü vermeniz zaten yapabileceğiniz en büyük hatadır. Biz burada inek sütünün yetişkin insanlara zararlarından bahsediyoruz. Doğa inekleri annelerinin sütünü ve otu ayrı ayrı sindirebilecek şekilde donatmıştır. İnsanda bu durum farklıdır. İnek sütü insan midesine girdiğinde, asidik sindirim sıvıları sütün topak halini almasına, bir nevi kesilmesine neden olur. Bu peynirimsi yapılar diğer besinlerin etrafını sarar. Bu topak yapıların biran önce sindirilmesi gerekir. Bu yüzden düzenli süt tüketimi, büyük mide sorunlarına yol açar, bir süre sonra on iki parmak bağırsağı da zarar görebilmektedir. Kazein Proteini Sindirilemez ! İnsan sütü ile bir insan için bir zehir olan inek sütünün en büyük farkı : inek sütünün çok yüksek düzeyde kazein içermesidir. Bu madde ineklerin toynak ve boynuzlarının büyümesini sağlar. İnsan, boynuz ve toynaklara sahip olmadığına göre; neden insan vücudu için sindirilemez bir zehir olan kazeini ve whey protein tüketsin ki? Üstelik kazein, rennin maddesi tarafından midede parçalarnır. Bu maddenin salgısı insanda 2 yaşlarında son bulur. Ve kazein bir zehir halini alır. Damar tıkanıklıkları Böbrek taşı oluşumu Bedende yumru oluşumu Kazein proteini tarafından oluşan başlıca zararlardır. Sütün içindeki diğer maddelerinde birçok farklı zararı vardır. İnek sütü eklem ve kemik sorunlarına da neden olmaktadır. Biri Kalsiyum mu dedi ? Halkın genel kanısına göre süt en iyi kalsiyum kaynağıdır. Bu da yanlış bir inanıştır ve bilimsel bir geçerliliği yoktur. Gerçek ve sağlıklı kalsiyum kaynakları : Portakal , yeşil yapraklı sebzeler , kabuklu yemişler ,lahana ,havuç , vbdir. Harvard Universitesinde 75.000 kadın hastada 12 sene süren araştırma sonrasında, süt kullananlarda kemik kırıklarında ve kemik erimesinde bir azalma görülmeyip; Hatta fazla kalsiyum alanlarda daha fazla kemik kırıkları meydana geldiği açıklanmıştır. Oysa sodyumlu gıdalar (sofra tuzu, gazozlu içecekler ve bazı maden suları, sucuk-sosis gibi konserve et ve diger konserve gıdalar) ve et mamullerini azaltırsanız, Bol sebze, yoğurt, peynir ve meyve yerseniz, Günlük kalsiyum ihtiyacınızı salata ve taze yeşil sebzelerden, meyve ve sebze sularından elde ederseniz Kemikleriniz erimeyecek ve kolay kırılmayacaktır. Süt yaşlanma nedenidir Süt içenlerde vücuda zararlı fermantasyonlar ve oksidasyonlar (zararlı kimyasal reaksiyonlar) oluşur. Bu serbest radikaller demektir. Peki serbest radikal ise çabuk yaslanma demektir. Yani süt bir yaşlanma nedenidir. Süt alerji nedenidir Sürekli gazdan, yorgunluktan veya baş agrısından mı şikayetçisiniz? Veya depresif misiniz? Belki de nedeni süt alerjisidir. İnsanlar farkinda degil ama süt alerjisi en fazla görülen alerji tiplerinden biridir. Belirtileri hafif bir mide-barsak şikayeti ya da gaz birikimi olabileceği gibi, ASTIMA kadar varan solunum sistemi şikayetleri de olabilir. İlginizi Çekebilir: Kalbe İyi Gelen Besinler Süt sağlığa zararlı mı? Sütün yukarıda sıralanan zararları yanı sıra bilinen diğer zararları şunlardır; Tip I diabet ensidansını artırır. Vücutta gaz birikimi ve yumuşak gaitaya (büyük abdest), karın agrılarına, kalp ve damar hastaliklarina ve hatta yaşlı kadınlarda simdiye kadar bilindiğinin aksine kemik erimelerine sebep olur. Egzama,uzun süren burun akıntıları ve ciltte kızarıklıklar, sinuzit iltihaplari, ağız ve burun içinde yaralar, migren ve migrene benzer baş ağrıları, eklem ağrıları. DEPRESYON süt ve süte karşı reaksiyonlar olabiliyor. Süt içenlerin yorgunluk hissetmeleri, bağışıklık sistemininin bozulmasından kaynaklanır. Süt kalp krizlerini ve damar sertliği riskini arttırır. Çünkü süt ve süt mamulleri yüksek miktarlarda kolesterol ve yağ içerirler (tereyağı, peynir ve yoğurt) Bu da damarlarin kireçlenmesine ve kalp hastalıklarına yol açar. Süt, çok fazla miktarlarda içilirse kanser riskini de artırır. İçerdigi cok kuvvetli proteinler Meme, bagırsak ve prostat kanseriyle ilişkili bulunuyor. Meme ve prostat kanserli hastaların kanında yüksek dozda bir büyüme hormonu olan İGF-1) çok fazla olarak mevcuttur. Bu hormon aynı zamanda sütte de cok fazla miktarlarda bulunur. MS, kireçlenme, Alzheimer Multiple Skleroz (MS) nedenlerinden biri olarak alınan yüksek proteinler, dolayısıyla inek sütü sorumlu tutulmakta. Sütte bulunan aşırı D vitamini kalsiyumun hücre dışı yerleşmesini hızlandırıp , vücutta kireçlenmelere sebep olduğu da biliniyor. Süt çinko ve demir eksikliği yaparak, alerji, astım, sık enfeksiyonlar, saç dökülmesi, deri yaraları, böbrek taşı, karaciğerde yağlanma, böbreklerde büyüme yapar, depresyon, hiperaktivitede ve kansızlık oluşumunda önemli rol oynar.
  5. Juice Kürleri İçerken Yapılan 5 Hata ve Önlemler Juice kürleri eğer sizin için uygun bir kür ise vücuda detoks etkisi yapıp temizlerken aynı zamanda mental olarak ve zihin olarak da sizi rahatlatacak etkiye sahiptir. Tersi durumda ise bir çok probleme neden olabilir. Juice Cleanse konusu son zamanlarda ülkemizde de giderek popüler olan bir konu. Bu sebeple juice cleanse ile ilgili genelde yapılan 5 yanlış uygulamayı bizde sizler için listeledik. 1. Sizin için Yeterli Miktarda Juice İçmemek Bir çok Juice Temizlik/detoks paketleri günlük alım olarak 2 lt olarak hesaplanmaktadır. Bu bazen daha çok ya da daha az olarak tavsiye edilebilir. Buradaki asıl gerçek ise bu değerlerin gerçek nedenlerden dolayı seçilmemiş olması. Daha fazla juice olduğunda bu daha fazla beslenme ve daha fazla temizlik demektir. Elbette daha az juice kullanıldığında da bundan fayda sağlayabilirsiniz. Burada önemli olan nokta daha fazla içtiğinde daha çok noktada daha dengeli bir etki göstereceğidir. Günlük tüketimin 1-2 Lt arasında olduğu Juice orucunda herhangi bir sıkıntı yoktur. Bu tüketim miktarını takip edenlerde de çok ciddi değişikler gözlemlenebilir. Buradaki temel konu daha az içilen juice’in açlığı hissetmeyi ve dolayısıyla sinirlilik hali ve yorgunluk hissiyatına neden olabilir. İdeal Lt’yi en iyi siz bilebilirsiniz elbette. Günlük rutin yaptıklarınız, iş yoğunluğunuz enerji gerektiren diğer her şey dikkate alındığında 3-4 Lt’ye kadar günlük alımınızı yükseltebilirsiniz. juice-ve-yapilan-hatalar 2. Çok Fazla Meyve Suyu İçmek Meyve karışımı ile yapılmış juiceler elbette mineral ve vitamin bakımından oldukça zengin içeriğe sahiptirler. Aynı zamanda bir çok kişi için içimi ve tadı daha kolay olduğu için tercih edilirler. Özellikle yeşil yapraklı bitkilerden oluşan juicelere göre çokça tercih edilirler. En iyi sonuçların yeşil renkli juicelerce zengin ve meyve juicelerin az olduğu kombinlerde alındığı gözlemlenmiştir. Halbuki mısır şurubu, hazır gıdalar, yüksek kan şekeri, candida bakterilerinin fazlalağı gibi sağlıksız beslenmenin yol açtığı durumlar göz önüne alındığında bir çok kişinin şekerli juiceleri tercih etmek istemesi anlamlı olabiliyor. Her ne kadar meyve şekeri ile de hazırlanmış olsa sağlığa olan pozitif etkisi yavaş yavaş hissedilir. Burada asıl dikkat edilmesi gereken günlük alımların %70’inin az şekerli sebzelerden yapılmış olması gerekmektedir. Örnek olarak salatalık, domates, biber, limon yeva lime limonlar tercih edilebilir. %30’luk ya da daha az kısımda da ise havuç, pancar veya tatlı patates tercih edilebilir damak tadınıza göre. 3. Detoks Sürecinde Yeterince “Su” Tüketmemek Bir çok sağlık probleminin temelinde vücudun yeterince su ihtiyacını karşılayamamış olması yatmaktadır. Juice döneminde de detoks devam ederken tam bir bağırsak temizliği için su çok büyük bir önem arzetmektedir. Suyun buradaki etkisi sadece bağırsak temizliğine olan etkisi olmamakla birlikte tüm temizlik sürecini hzılandırabileceği gibi, cildinizde görünür bir iyileşme, kilo vermeye etki ve toksin temizliğine etkisi yadsınamaz. Günlük alınan bir çok toksin, kimyasal ve plastik, ağır metal içeren yiyecek vb şeylerin hepsi kalın bağırsakda toplanır. İşte suyun bu noktada temizliğe katkısı çok büyüktür. 4. Kafein Faktörü Bir çok kişinin teorisine göre kafein içerikli içeceklerin de detoks sürecine pozitif etkisi olacağı yönündedir. Eğer sonuçları yavaşlatmak istiyorsanız bu süreçte kafein içecekleri kullanabilirsiniz. Buradaki asıl konu kafeinin vücudun alkali durumunu negatif etkiliyor olması. PH konusunu bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Vücudun PH’ını koruduğunuz ve arttırdığınız bu detoks sürecinde içeceğiniz kafein içeren içecekler bu süreci yavaşlatacak ve vücudun asidik olmasına neden olacaktır. Bir yandan iyi bir şey yaparken diğer yandan yaptıklarınızı etkisini sıfırlarsınız. En iyi etkiyi sağlayabilmek için detoks sürecine girmeden önce 1-2 önce kafein almayı kesmeniz ve detoks sürecini bitirdikten 1-2 sonra almaya başlamanızdır. Tabi bu süre içerisinde günlük 1 fincan kadar bitki çaylarını içebilirsiniz. 5. Detokstan Hemen Sonra Eski Yeme Düzenine Geçmek Detoks döneminde tüm sindirim sitemi ve organlar kendileri yenileme dönemine girerler. Hücre bazında bir dinlenme durumu olmamakla birlikte tüm hasarlı hücrelerin sindirilmesi ve yeni hücrelerin oluşum süreci devam eder. Bu süreçte metabolizma yavaşlar. Detokstan hemen sonra eski düzende beslenmeye devam ederseniz vücudda şok etkisi yaratarak sindirim sisteminde ciddi problemlere neden olabilir. Bu yüzden detoks sürecinden çıktıktan sonra sürecine göre yavaş yavaş ve çiğ sebzelerden oluşan öğünler hazırlamanız gerekmektedir. Tüm detoks sürecinde metabolizmanın yavaşlayacağını da düşünerek bu süreçte hafif yürüyüşlerle ile metabolizmanın eski rutin hızında kalmasını sağlamanız gerekmektedir. Eğer detoks sürecinde yapmadıysanız tekrar beslenme dönemi geçildiğinde yürüyüşlerle metabolizmanın detoks önceki seviyesine çıkartılması için hafif spor yapmanız gerekmektedir. Sonuç Bu 5 maddede belirtilen konulara dikkat ettiğinizde içinde bulunduğunuz detoks sürecinden maksimum fayda sağlayabilirsiniz. Hem vücudunuzda gözle görülür değişiklik olur hem de sindirim sisteminiz bu değişiklik sürecinde alt üst olmadan yeni oluşuma uyum sağlar. Detoks ismi sizi korkutmasın. Bir kez zihinsel olarak hazır olduğunuzda gerekli hazırlıkları da yaparak bu süreci çok rahat ve etkin bir şekilde atlatabilirsiniz.
  6. Yazın En Sıcak Zamanında İçinizi Ferahlatacak 6 İçecek Önerisi Yaz sıcaklarında içinizi ferahlatacak farklı lezzetlerde birbirinden güzel ve ferahlatıcı içecekleri beğeninize sunuyoruz. Milk Shake yaz_ic-milkshakes Malzemeler; 1 Su Bardağı Soğuk Süt 2 Top Dondurma Yapılışı; Dondurma ve sütü blenderda iyice köpürene kadar çırpın. Dilerseniz karışımınıza çilek ilave edebilirsiniz. Bitti bile…Düşük kalorili nefis bir tatlı. Buzlu Kahve yaz_ic-buzlu-kahve Malzemeler; 2 Çay Kaşığı Nescafe 3-4 Küp Buz 1 Su Bardağı Soğuk Süt Yapılışı; Neskafeyi Soğuk Süte ekleyin ve buzları ilave edin. Dilerseniz tüm malzemeleri blenderdan geçirirseniz bol köpüklü hale getirebilirsiniz. Kahveniz hazır. Kavunlu Frozen yaz_ic-kavunlu_frozen Malzemeler; 1 Dilim Kavun 1 Kase Buz Yapılışı; Kavunu küp küp kesin ve mutfak robotundan geçirin. Buzu ileve edin. Buzlar parçalanana kadar 1-2 dakika tekrar çırpın. Hazır. Limonlu Buzlu Yeşil Çay yaz_ic-yeYil_cay Malzemeler; 3 Yemek kaşığı Yeşil Çay 1 Limon Taze Nane 4 Su Bardağı Sıcak Su 4 Su Bardağı Soğuk Su Buz Yapılışı; 4 bardak kaynamış suya yeşil çayı atın ve yaklaşık 10 dakika demleyin.Biraz ılıdıktan sonra süzerek 4 bardak soğuk su ile karıştırın. Suyunu sıktığınız bir limonu, taze naneyi ve son olarak buzu ekleyin. Servis yaparken içine limon dilimi ekleyebilirsiniz. Şeftalili Smothie yaz_ic-muzlu-seftalili-smoothie-tarifi Malzemeler; 1 Orta Boy Şeftali 1/2 Su Bardağı Süzme Yoğurt 1/2 Su Bardağı Soğuk Süt 2-3 Küp Buz Tarçın Yapılışı; Küçük küçük doğradığınız şeftaliyi, yoğurdu ve sütü blenderdan geçirin. Şeftali, süt ve yoğurt bir araya geldiğinde süzü uzun süre tok tutacak sağlıklı, düşük kalorili bir ara öğün içeceğiniz hazır. Portakallı Maden Suyu yaz_ic-portakal Malzemeler; 1 Maden Suyu 1-2 Dili Portakal Yapılışı; 1-2 dilim portakalı maden suyunuza ekleyin. Hazır. Maden suyu yaz aylarında kaybedilen mineralleri yerine koymak için iyi bir seçimdir. Afiyet Olsun.
  7. Sağlığınız için Zerdeçal Sütü İçmenin 8 Nedeni Zerdeçal sütü; altın süt ya da Hint dilinde bilinen adıyla haldi ka doodh, binlerce yıldır sağlığa yararlı etkisinden dolayı tüm güneydoğu Asya’da içilmektedir. Nihayet, Batı’da insanların dikkatini çekmeyi başarmış bu inanılmaz içecek sadece tadıyla değil aynı zaman sağlık problemine olan etkisiyle keşfedilmiştir. 8 adımda sağlığa etkisini birlikte inceleyelim. Eklem Rahatsızlıkları Romatizma ya da iltihaplı romatizma ve benzeri eklem hastalıklarından dünyada bir çok insan sıkıntı yaşamaktadır. Ekrem rahatsızlıklarının gerek iş yaşamında gerekse ev-sosyal yaşantıya bir çok olumsuz etkisi olmaktadır. Günlük işleri yapmamız engeller, çok basit hareketleri yaparken zorlanmalara neden olur. Zerdeçalın güçlü anti inflamasyon özelliği sayesinde eklem ağrılarını ve sertleşme problemlerinden kaynaklı ağrıları azaltabilir ve günlük hareketlerinizi kolaylaştırabilirsiniz. Soğuk Algınlığı ve Grip Sık sık soğuk algınlığı veya grip/nezle gibi hastalıklara yakalanıyorsanız, zerdaçal sütü tam size göre. Eğer bu hastalıklara yakalanma sıklığınız yüksekse bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gerekmektedir. Güçlü antioksidan yapısıyla zerdeçal sütü burada da yardımınıza hazır. Bakteri ve virüslerin etkisini azaltarak, bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve onlarla savaşabilmesinde vücudunuza destek olabilir. Düzenli Hazımsızlık Problemi Stres, düzensiz beslenme gibi modern çağın getirmiş olduğu zorluklar sindirim sisteminde problemlerine neden olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Zerdeçal sütü sindirim sistemini onarıcı ve düzenleyici etkisi aynı zamanda midede oluşan problemleri tedavi etmede etkin anti inflamasyon gücüyle yardımcı olur. Kalp Krizi Riski Yüksek kan basıncı ve yüksek kolestrol ile birlikte yüksek stres seviyesi kalp krizi ya da diğer kalp rahatsızlıklarının riskini arttırmaktadır. Zerdeçal bilinen bir diğer özelliği de çok iyi bir kan inceltici olmasıdır ki bu da antioksidan özelliğiyle birlikte kalp krizi riskini azaltmaktadır. Golden-milk Kronik Ağrılar Fibromiyalji gibi kronik ağrılar insanın günlük hayat kalitesine çok ciddi etkileri olabilmektedir. Zerdeçalın hem çok kuvvetli bir anti inflasmasyon hem de ağrı kesici özelliğe sahibi olması onun doğal aspirin olarak adlandırılmasını sağlamıştır. Bu tür ağrılar için çok iyi bir doğal bir çözümdür. Kanser Riski Kanser, adından dolayı bir çok insanın kabusu olmaktadır. Genetik olarak bu hastalığıa yatkın olabilirsiniz, günlük beslenme şekliniz ya da sigara kullanımınız kanser riskini arttıran faktörler arasında yer almaktadır. Buna bir de hareketsiz yaşam etkisi de dahil olduğunda risk daha da yüksek olabilir. Beslenme şeklini düzeltmek ve düzenli aynı zamanda sağlıklı beslenmek, sigara alışkanlığından kurtulmak ve hayatınıza biraz hareket katmak bu riski elbette düşürecektir. Bununla birlikte düzenli olarak zerdeçal sütü kullanımı da güçlü antioksidan yapısından ötürü kanser hücrelerinin DNAyı etkilemesinden korumaktadır. Karaciğer Rahatsızlıkları Karaciğer rahatsızlığı denilince ilk akla gelen sirozdur ve tüm vücudu etkilemektedir çünkü karaciğer vücudun detoks organı olarak bilinir ve bu nedenle en önemli organlardan birisidir. Aynı zamanda kan şekerini düzenlemekle görevli karaciğerde aksamalar vücüdun tüm işleyişini bozmaktadır. Zerdeçalın karaciğerin işlevselliğini korumak için en iyi baharat olduğu bilinmektedir. Kırılgan Kemikler Yaş ilerledikçe en büyük problemlerden birisi de kemik gücünün zayıflaması ve kırılganlığının artmasıdır. Düzenli zerdeçal sütü tüketimi içeriğindeki zengin kalsiyum yapısı nedeniyle kemikleri güçlendirici etkisi ile kırılmaları/çatlamaları engellemektedir. golden-milk2 Peki Nasıl Yapılır Bu Zerdeçal Sütü Yapılışı çok basittir evde kendiniz hazırlayabilirsiniz. İşte tarifi; Lazım olan ürünler 3 tepeleme tatlı kaşığı zerdeçal tozu 1/2 ajda çay bardağı su 1 çay kaşığı karabiber 1 çay kaşığı hindistan cevizi yağı ya da sade yağ (istenirse ) 1/2 çay kaşığı kakule (istenirse) 1 çay kaşığı tarçın (istenirse ) 1/2 tatlı kaşığı kadar çiğ bal (istenirse ) golden-milk-and-macaYapılışı Sos tenceresinde orta ateşte başlayıp kısığa alarak 5-6 dakika su ve zerdeçalı karıştırın. İyice pişmeli ve macunumsu kıvam almalı. Fazla kurursa biraz daha su ekleyebilirsiniz. Bu macundan 1 tatlı kaşığı kadar 1 kupa süte ekleyerek ,yine ocakta karıştırarak sıcak çikolata gibi pişirin. Tatlandırmak için çiğ bal, akçağaç şurubu veya agave eklenebilir. (Hiç tatlandırmadan kullanamak daha iyi, ancak içimi hoşunuza gitmezse azar azar tatlandırabilirsiniz.) Ilındıktan sonra içine badem yağı/susam yağı/hindistancevizi yağı ekleyin.
  8. 15.2.2021 günlük iddia tahmin tahminleri barsenola huesca ms 1 oran 1.38 wolvorhampton liverpol ms kg var oran 1.70 kasımpaşa konya ms 0 oran 1.50 altınordu samsun kg var oran 1.60 16.3.2021 günlük iddia tahminleri real madrid atalanta ms 1 oran 1.85 manchester city monchenglahbah ms kg var oran 1.48 beşiktaş başak şehir kg var 1.62 17.3.2021günlük iddia tahminleri bayern munih lazio ms 1 oran 1.60 chelsa atletico madrid ms kg var oran 1.80 antalya alanya ms2 oran 1.85 selvia elche ms 1 oran 1.28 torino sassuolo kg var oran 1.48 psg lile ms 1 oran 1.60 18.3.2021 günlük iddia tahminleri villareal dinamo kiev ms 1 oran 1.40 young boys ajax ms 2 oran 1.85 shaktar donetks roma ms kg var oran 1.48 molde granede ms 2 oran 1.95 rangres slavia prag ms1 oran 1.95 milan manchester united ms kg var oran 1.72 dinamo zagrep totenham ms 2 oran 1.75 arsenal olimpiakos ms1 oran 1.48 19.3.2021 günlük iddia tahminleri realbetis levante ms kg var oran 1.52 fulham leeds united ms kg var oran 1.28 galatasaray rize ms1 oran 1.28 fatih karagümrük kayseri ms 1 oran 1.67 heeren veen twente ms kg var oran 1.50 altay menemen ms1 oran 1.40 genk standart liege ms oran 1.50 20.3.2021 günlük iddia tahminleri feyenoord emmen ms 1 oran 1.30 istanbul altınordu ms 0 oran 3.00 ümraniye balıkkesir ms 1 oran 1.62 eskişehir adana demir spor ms 1 oran 1.50 samsun giresun ms 1 oran 1.50 metz rennes ms kg var oran 1.85 nice marsilya ms 2 oran 2.10 crotone bologna ms kg var oran 1.50 spezia cagliari ms kg var oran 1.62 inter sassuolo ms 1 oran 1.35 shcalke mönchenglahbach ms 2 oran 1.32 genclerbirligi kasımpaşa ms kg var oran 1.50 everton manchester city ms 2 oran 1.20 brighton newcastle ms 0 oran 1.58 valladolid sevilla ms 2 oran 1.67 huesca osasuna ms 0 oran 1.48 atletic bilbao elbar ms 1 oran 1.62 celtavigo real madrid ms 2 oran 1.62 yeni malatya gaziantep ms kg var oran 1.65 göztepe sivas ms kg var oran 1.65 trabzon ankaragücü ms1 oran 1.70 bayer münih stutgart ms kg var oran 1.78 köln borussia dortmund ms 2 oran 1.30 shalke 04 monchengladbach ms2 oran 1.32 verder bremen volfburg ms 2 oran 1.67 frankurt unıon berlin ms kg var oran 1.67 21.3.2021 günlük iddia tahminleri beşiktaş fenerbahçe ms kg var oran 1.38 denizli başaşsehir ms 2 oran 1.85 antalya erzurum ms 1 oran 2.10 konya alanya ms kg var oran 1.62 real sociedad barcelona ms 2 oran 1.75 atletico madrid alaves ms 1 oran 1.22 villarreal cadız ms 1 oran 1.28 valencia granada ms kg var oran 1.72 getafe elche ms oran 1.67 leicester manchester united ms kg var oran 1.50 chelsa sheffield united ms 1 oran 1.30 aston villa tottenham ms2 oran 2.05 westham arsenal ms kg var oran 1.58 adana bursa ms 1 oran 2.15 ankaraspor bolu ms 0 oran 1.55 akhisar keçiörengücü ms 0 oran 1.50 bandırma tuzla ms 1 oran 2.00 celtiç rangres ms kg var oran1.60 ajax denhard ms 1 oran 1.67 az alkmar psv eindhoven ms kg var oran 1.35 braga benfica ms 2 oran 1.43 24.3.2021 günlük iddia tahminleri filandiya bosna hersek ms 1 oran 1.85 fransa ukranya ms1 oran 1.60 malta rusya ms 2 oran 1.30 güney kıbrıs slovakya ms2 oran 1.67 slovenya hırvatistan ms 2 oran 1.55 belcika galler ms kg var oran1.50 estonya çekestovakya ms2 oran1.30 letonya karadag ms kg var oran 1.55 cebelitarık norvec ms 2 oran 1.30 turkiye hollanda ms kg var oran 1.60 portekiz azerbeycan ms 1 oran 1.50 sirbistan irlanda cumhuriyeti ms 1 oran 1.50 30.3.2021 günlük iddia tahminleri galler cekya ms kg var oran 1.75 azerbeycan sirbistan ms 2 oran 1.62 belcika balarus ms 1 oran 1.50 lüksemburg portekiz ms2 oran 1.55 güney kıbrız slovenya ms2 oran 1.50 hıvatistan malta ms 1 oran 1.50 slovanya rusya ms 2 oran 1.50 turkiye letonta ms1 oran 1.60 karadag norvec ms 2 oran1.50 cebelitarık hollanda ms2 oran 1.05 31.3 2021 günlük iddia tahminleri ingiltere polonya ms1 oran 1.30 san mario arnavutluk ms 0 oran1.30 andorra macaristan ms 2 oran 1.35 ispanya kosova ms 1oran 1.25 yınanistan gürcistan ms1 oran 1.50 avusturya danimarka ms kg var oran 1.50 iskocya faros adaları ms 1 oran 1.50 moldova israil ms 2 oran 1.30 almanya kuzey ms 2 oran 1.60 ermenistan romanya ms kg var oran 1.80 kuzey irlanda bulgaristan ms kg var oran 1.95 litvanya italya ms2 oran 1.70 3.4.2021 günlük iddia tahminleri arsenal liverpol ms kg var oran 1.48 wolesburg köln ms1oran 1.40 leicester city manchester city ms kg var oran 1.70 chelsea westbromwich ms kg var oran 1.52 hatayspor galatasaray ms kg var oran 1.52 rize fatih karagümrük ms1 oran 1.55 sivas trabzon ms kg var oran 1.50 kayseri göztepe ms kg var oran 1.62 osasuna getafe ms 0 oran 1.30 realmadrid elbar ms1 oran 1.67 granada villarreal ms kg var oran 1.67 ankara akhisar ms 1 oran 1.67 adanademir spor keçiören gücü ms1 oran 1.75 giresun istanbulspor ms 1 oran 1.50 tuzla samsun ms 2 oran 1.75 twente viteste ms 1 oran 1.70 porto santaclara ms 1 oran 1.40 4.4.2021 günlük iddia tahminleri kasımpaşa beşiktaş ms2 oran 1.55 başakşehir yenimalatya ms oran 1.62 alanya genclerbirligi ms 1 oran 1.32 ankaragücü antalya ms 1 oran 1.25 erzurum konya ms 0 oran 1.52 sevilla atletico madrid ms kg var oran 1.85 cadız valencia ms kg var oran 1.75 elche real betis ms 2 oran 1.62 alaves celta vigo ms 0 oran 1.28 manchester united brighton ms1 oran 1.50 aston villa fulham ms1 oran 2.00 newcastle united totenhamms2 oran 1.45 sovthampton burnley ms1 oran 1.70 balıkkesir bandırma ms1 oran 1.35 boluspor adana ms oran 1.70 menemen ümraniye kg var oran 1.70 altınordu eskişehir ms 1 oran 1.50 standard liege gent ms 0 oran 2.75 heerenveren ajax ms 2 oran 1.60 psv eindhoven heraeles ms 1 oran 1.70 reims rennes ms kg var oran 1.85 marsilya ldison ms 1 oran 1.35 angres monpellier ms kg var oran 1.30 bordeaux stradoure mskg var oran 1.78 nantes nice ms kg var oran 1.52 nimes saint etienne ms 1 oran 1.50 union berlin herta berlin ms kg var oran 1.65 stutgart werder bremen ms1 oran 1.70 feyenord fottuna sıttard mskg var oran 1.30
  9. D Vitaminin Önemi ve Hormonlar Üzerindeki Etkileri D Vitaminin insan sağlığına etkisi bir çok kaynakta görebileceğiniz gibi önemi artık kabul edilmiştir. D vitamini bilinen vitamin sınıfında olmasa da tanımlama gereği olarak vitamin denilmektedir. Yağda çözülen yapısı gereği diğer vitaminler içerisinde ayrılır. Vücudumuzda D vitaminin düzeyiyle ilişkili olarak varlığı sayesinde bir çok tepkime gerçekleşmektedir. Özellikle ülkemizde D vitamininin sağlığa yararı bilinse de kullanım dozu olarak yanlış yönlendirilmeler zaman zaman karşımıza çıkmaktadır. Endokrin düzeyde: Temel olarak kalsiyum dengesini düzenler ve böylelikle kas ve kemiklerin sağlıklı olmasını sağlar. Bu işlevi çok uzun yıllardır biliniyor. D vitamini oluşumu Otokrin ve parakrin düzeyde: Basit olarak ifadesiyle D vitamini tüm hücrelerin içine girer ve böylece çok çeşitli hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde etkili olur. Bu işlevi ise son yıllarda yapılan çalışmalarla gösterildi. D Vitamini yiyeceklerle vücuda girdiğinden veya UVB ışınlarıyla ciltte sentezlendikten sonra yarılanma ömrü 24 saattir. Yarılanma ömrü denilen kavram bir maddenin yarısının yok olması için geçen zamandır. Yani D vitamini vücuda girdikten 24 saat sonra yarısı yok olmuş olur. Bir sonraki 24 saatte de kalan yarısının yarısı yok olur ve böylece hızla yok olmaya devam eder. Vücuda giren D vitamininin büyük bölümü karaciğere gider ve burada metabolize olur. Bu süreç D vitaminine OH (hidroksi) eklenme sürecidir ve bunun sonunda 25(OH)D oluşur. D vitamininin bu şekline prohormon denir ve bu şekilde yarılanma ömrü 3 haftadır. Bu şekilde kan dolaşımında kalamayacağı için D Vitamini Bağlayıcı Proteini adlı bir proteine bağlanır. Emziren annelerde vücuda giren D vitamininin bir kısmı anne sütüne gider. Anne sütündeki D vitamini düzeyinin korunması için emziren annelerin mutlaka günlük doz D vitamini almaları gerekir. d-vitamini-guenes 25(OH)D megalin adlı protein tarafından böbreklere çekilir. Böbreklerde üretilen enzimler yardımıyla, bir hidroksi daha eklenerek 1,25(OH)2 D şekline dönüşür. İşte bu şekliyle aktif bir hormondur ve endokrin işlevlerini yerine getirir. Bu hormon böbreklerden dolaşıma geri gönderilir. Bağırsaklardan kalsiyum emilimini arttırarak kemiklerin güçlenmesini sağlar. Bu şeklinin yarılanma ömrü 2 saattir. Yani işini yapar ve hızla yok olur. Proteine bağlanan 25(OH)D vitamininin bir kısmı da hamilelerde plasentaya gider ve aynı böbreklerdeki gibi plasentada da aktif hormona dönüştürülür. D vitamininin otokrin ve parakrin işlevlerini sağlaması için her hücrenin içine girmesi gerekir. Proteine bağlanmış şekliyle hücrelere giremez çünkü hücrelerin böbrek gibi onu çekecek bir sistemi yoktur. Vücuda ilk girdiği şekliyle hücrelere girmesi daha kolaydır. Hücrelerde de aktif hormon şekli olan 1,25(OH)2 D’ye dönüşür, kullanılır ve hücre dışına çıkarılmaz, içinde kalır. D vitamininin kanseri önleme ve kanserle mücadeleden depresyon vb beyin hastalıklarıyla mücadeleye pek çok konuda etkili olduğu araştırmalarla gösterildi. Bu araştırmaların çoğunda olumlu sonuçlar elde edilmesine rağmen bazıları olumsuz sonuçlanmış. Bu araştırmalarda, kullanılan D vitamini miktarları ve kullanım aralıkları değerlendiriliyor ve küçük dozlarda kullanmanın veya aralıklı kullanmanın etkili olmadığı, olumsuz sonuçlanan çalışmaların bu nedenle olumsuz sonuçlandığı açıklanıyor. D vitamininin endokrin işlevini yerine getirmek üzere uzun süre vücutta kalabildiği (yarılanma ömrü 3 hafta) ancak bağışıklık sistemini güçlendirmek ve çeşitli hastalıklarla mücadele etme işlevlerini yerine getirebilmesi için yarılanma ömrü 24 saat olduğundan mutlaka günlük dozlarda kullanılması ve kanda sabit bir düzeyde tutulması gerektiği anlatılıyor. Dr. Hollis günlük dozun en iyisi olduğunu, gün aşırı almanın günlük kadar iyi olmadığı, haftalık dozun daha kötü olduğu, aylık dozun ise hiç etkili olmadığını söylüyor. 20-30 ng/ml’nin üzerinde 25(OH)D düzeyi durumunda iskelet sisteminde, kemiklerde sorun yaşanmayacağı belirtiliyor. Kemikler için kullanılan şekli olan 25(OH)D şeklinin yarılanma ömrü 3 hafta olduğundan haftada 1 veya ayda 1 bile alınsa etkili olacağı söylenmiş. Şimdi D vitamininin vücudumuza olan olumlu etkilerine birlikte göz atalım Bağışıklık Sistemi Vücudumuzun mikroplara karşı en önemli savunma mekanizması akyuvarlar olarak bilinen ve mikropları yutarak yok eden beyaz kan hücreleridir. Son yıllarca yapılan araştırmalar, D vitamininin akyuvarların çalışmasında kilit rol oynadığını kesin olarak ortaya koymuştur. Bir başka deyişle güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olarak hastalıklara direnç kazanmak için D vitamini şarttır. Tabi ki bu durum özellikle güneş ışığının azalıp mikropların kol gezdiği kış aylarında D vitaminini daha hayati hale getirmektedir. Kalsiyum Dengesi D vitamini, vücutta kalsüyum minerali seviyesini kontrol eder ve kalsiyum bağırsaklarda emilip kana karışması ve kemiklere geçerek kemik oluşumuna katılması hep D vitamini yardımıyla olur. Bu yüzden D vitamini en çok kemiklere faydası olan bir vitamindir. Fosfor Dengesi Fosfor mineralinin vücuda alınıp kullanılması da D vitamini tarafından kontrol edilir. Fosfor öncelikle dişlerimizde bulunur. Yani D vitamini kemikler için olduğu kadar dişlere de fayda sağlamaktadır. Hücre Farklılaşması Vücudumuzda oluşan yeni hücreler bir süre sonra bölünmeyi bırakarak görevleri gereği farklılaşarak organ hücrelerine dönüşürler. D vitamini bu süreçte hücrelere yardımcı olur ve hücre çoğalmasını durdurur. Kontrolsüz hücre çoğalması kansere de sebep olabilir. Bu yüzden D vitamini kansere karşı koruma sağlıyor olabilir. Zaten bilim adamları tarafından elde edilen bazı bulgular da D vitamini eksikliği ile bazı kanser türleri arasında bağlantı olabileceği yönündedir. D Vitamini ve Beyin Son birkaç yıl içerisinde yapılan çeşitli araştırmalar D vitamini eksikliği ile bazı beyin hastalıkları arasında ilişki olabileceğini göstermektedir. Alzheimer, parkinson, MS, epilepsi, şizofreni vb.hastalarında düşük D vitamini seviyesi tespit edilmiştir ve depresyonun da D vitamini ile bağlantılı olabileceği iddia edilmiştir. Ayrıca vücudumuzun D vitamini kullanarak ürettiği bazı maddeler sinir sistemi ve beyin dokularında bulunmuş ve bilim adamları bu maddelerin sinir bağlantılarını sağlamak gibi bir işlevi olabileceği sonucuna varmıştır. Bununla birlikte D vitamini beyinde tam olarak ne işe yarar, eksikliği ile hastalıkların bağlantısı nedir ve yeterli D vitamini almak bu hastalıkları önler mi, gibi pekçok soruya henüz cevap bulunamamıştır. D Vitamini ve Zayıflama Yapılan birden çok kohort araştırmasına göre yeterince D vitamini almayan insanlar yıllar içerisinde daha çok kilo almaktadır.1 Ancak bilim adamları bunun sebebini tam olarak anlayamadıkları gibi D vitamini takviyesi verilen kişilerin de kilo vermediği ortaya çıkmıştır. Buna göre D vitamini kilo kontrolü açısından bazı faydalar sağlıyor olabilir ama fazladan D vitamini almak zayıflama sağlamamaktadır. Yapılması gereken sağlığınız için gerekli ve tavsiye edilen miktarda D vitaminini doğal yollardan almaktır. İnsülin Üretimi ve Kan Basıncı D vitamini üzerinde yapılan deneyler, bu vitaminin kan şekerini dengeleyen insülin hormonu üretinde bazı katkılar sağladığı ve kan basıncının düzenlenmesine de yardım ettiğini göstermiştir. Günlük D Vitamini Gereksinimi Vücuda gereken D vitamini çok az olduğu için IU (International Unit) diye özel bir birimle ölçülüyor. 1 IU 40 mikrograma yani 1 gramın milyonda birine eşit. Günde 400-600 IU D vitamini almakla iskelet sisteminde sorun çıkmaması sağlanabilir. Günde 400-600 IU’luk dozlar otokrin ve paratokrin işlevlerini yerine getirebilmesini sağlayamaz. Günde 10.000 IU’ya kadar dozlar ve dolaşımda 100 ng/ml düzeyinde 25(OH) D olması insan fizyolojisi için normaldir, zehirli olarak nitelendirilmemelidir. Günde D vitamin damlasından 40 damlaya kadar kullanılabileceği belirtiliyor. Siz siz olun konusunda uzman bir doktor eşliğinde kullanın. Sağlıcakla.
  10. Kilo Vermenizi Engelleyen 5 Olumsuz Etken Kilo kaybı bazen yanıltıcı olabiliyor. Çoğunlukla daha az kalori tüketerek kilo vereceğimizi düşünürüz ama bazen tüm şeyleri doğru yapsanız bile kilo vermeniz yavaşlayabilir hatta durma noktasına gelebilir. Bu durumun bir çok nedeni olabilir fakat bu nedenlerden en önemli beş tanesini sizler için sıralayacağım; 1. Hayatınızdan stresi uzak tutun Kilo verirken en büyük düşmanlarımızından birisi strestir. O sessiz bir katil gibidir. Eğer stresli bir yaşam tarzınız var ise, vücudumuz stresli olduğumuz zamanlar kortizol (stres hormonu) salgılayacaktır. Günümüz toplumunda bu hormon seviyesinde yükseklik aşırı yaygındır. Kortizol seviyemiz yüksek olduğunda, vücudumuzun kas dokusu bozulur, bu durumda vücudumuzu yağ depolamasına teşvik eder.Bu da özellikle bel bölgenize kilo olarak geri döner. Bu durumu kontrol altına almak istiyorsanız, söylemesi kolay olsa da, hayatınızdaki stresi azaltmanız gerekmektedir. Stresi azaltmanız için bir nebzede olsa düzenli uyku ve meditasyon size yardımcı olacaktır. 2. Uyku düzeniniz olsun Sağlıklı uyku düzeninizin olması vücudun salgıladığı kortizol seviyesini azaltmaktadır. Eğer vücudunuzun ihtiyacı olan uykuyu alırsanız, kortizol seviyenizin azalmasının yanı sıra, büyüme(GH) hormonunda da artış olacaktır. Bu hormon kortizol üzerinde ters etkiye sahiptir. Bu sayede yağ kaybınız artar, bağışıklık sisteminiz güçlenir ve organlarınızın daha düzgün çalışmasını sağlarsınız. Uyku, aynı zamanda açlık hormonunuzu da dengeler. Eğer bir gece yatağa aç olarak girdiyseniz ve sabah uyandığınızda aç değilseniz, bu hormon sayesindedir. Bu sebeple kişiden kişiye değişmekle birlikte her gün 7-9 saat arası uyumanız sizin için yararlı olacaktır. 3. Su Tüketimi Hepimiz yeterli su tüketmenin sağlığımız için önemli olduğunu biliriz ama çoğumuz hala yeterince tüketmeyiz. Gün içerisinde yeterince su tüketmek böbrek fonksiyonlarımızı düzene sokar ve karaciğer yağlanmasını engeller. Çözüm basit: Ne zaman susamış hissederseniz su için. 4. Sindirim sistemi bozuklukları Sindirim sistemimizin en önemli öğesi bağırsaklarımızdır. Eğer yağ kaybetmek, bağışıklık sisteminizi güçlendirmek ve parlak bir cildiniz olsun istiyorsanız bağırsak sağlığınıza dikkat etmeniz gerekmektedir. Peki bağırsaklarımızı nasıl sağlıklı tutabiliriz ? -Stresi azaltmalıyız -Bazı zamanlarda daha az yemek yemeli ve bağırsaklarımızı dinlendirmeliyiz -Baklagiller, tahıllar, şeker ve pastörize süt tüketimini en aza indirgemeliyiz -Yemek yerken lokmalarımızı mümkün olduğunca çiğneyerek yutmalıyız. 5. Lifli gıdalar tüketmeliyiz Lifli gıdalar, sindirim sistemimizi düzenleyen, daha az kalorili ve tokluk hissi yaratan gıdalardır. Günümüzde lifli gıdaların tüketimi çok az seviyededir. Hepimiz ekmek gibi tahıl bazlı ürünleri yeterince tüketiyoruz. Bunun yerine ise meyve, sebze, arpa şehriye ve yulaflı ürünler tüketmemiz gerekmektedir. Sağlıkla kalın.
  11. Güne Limonlu Su ile Başlamanız İçin 10 Sebep Bir içecek düşünün ki, kolay erişilebilir olsun,cildinizi güzelleştirsin, sindiriminizi kolaylaştırsın, kilo vermenize yardımcı olsun, hem de C vitamini ihtiyacınızı karşılasın. Hayır, bu bir iksir değil sadece limonlu su. İşte basit ama bir o kadar etkili faydaları ile limonlu su. Limonlu Suyun Faydaları 1. Sindirime yardımcı olur Limonlu su içmek toksinlerin atılımını tetikler. Limon karaciğerin safra salgılamasını sağlayarak sindirimi tetikler ve atılamamış, sindirilememiş zararlı maddelerin sindirilip atılmasına yardımcı olur. Bu yüzden kansere karşı koruyucu etkisi de vardır. Amerikan Kanser Derneği hastalara her gün bağırsak hareketlerini düzenlemesi amacıyla limonlu ılık su içmelerini öneriyor. 2. Vücudunuzu temizler İdrarı arttırarak istenmeyen ve zararlı maddelerin atılmasını çabuklaştırır. Ayrıca limondaki sitrik asit karaciğerin enzim salgılamasını arttırır ve detoks işlemini hızlandırır. 3. Bağışıklık sistemini güçlendirir Soğuk algınlığına karşı savaşan C vitamini deposudur. Bolca potasyum bulundurur, bu da beyin ve sinir sistemini hızlandırır. Potasyum bunun yanında tansiyonu dengelemeye de yardımcı olur. Ayrıca limonda bolca bulunan absorbik asit iltihap giderici, astım ve diğer solunum bozukluklarının belirtilerini azaltıcı ve demir emilimini arttırıcı etkisi vardır ki demir bağışıklık sisteminin önemli bir bileşenidir. Ayrıca limonun içindeki saponin maddesinin antimikrobiyal etkisi bulunur. 4. PH değerini düzenler Limonlu suyun faydaları arasında en yararlısıdır belki de. Limonun içerisindeki mineraller ve vitaminler metabolizma tarafından emilip kana karışınca kanın alkali hale gelmesine neden olur. Hücre ve eklemlerdeki ağrı ve iltihaplanmayı durdurur. Bir çok hastalık kandaki yüksek asit değerleri sonucu ortaya çıktığından koruyucu etkisi göz ardı edilemez. 5. Cildinizi temizler ve onarır Limondaki C vitamini etkili bir antioksidan olduğundan ciltteki kimyasal etkiler sonucu vücutta oluşan serbest radikallere saldırarak bunların deri hücrelerinde yaptıkları hasara engel olur. 6. Enerji verir İnsan vücudu enerjiyi besinlerdeki pozitif yüklü molekül ve atomların vücuttaki negatif yüklü enzimler ile etkileşimi sonucu oluşan kimyasal reaksiyonlardan alır. Limon diğer besinlerin çoğundan daha fazla sayıda negatif yüklü iyon barındırır. Sindirim sistemine girdiği zaman bu reaksiyonların etkisini arttırıcı rolü vardır. 7. İyileşmeyi hızlandırır Limon içerisinde bolca bulunan absorbik asit, kemiklerin, bağ dokuların ve kıkırdakların onarımı için gereklidir. Yaraların, kırık ve zedelenmelerin daha çabuk iyileşmesini sağlar. 8. Ağız sağlığı için önemli Limonlu su diş ağrısı ve diş eti iltihabına iyi gelir. Ayrıca nefesiniz limon ve nane etkisi ile daha güzel kokar. 9. Susuzluğa(Dehydration) karşı etkili Limon ve ılık su geceden itibaren kaybedilen suyu tedarik ederek bağışıklık sistemini destekler. Yorgunluk ve bitkinlik hissini alır. Kendinizi daha zinde ve mutlu hissedersiniz. 10. Kilo kaybına yardımcı Limonun lifli bir yapısı olduğundan açlık hissini bastırır. Ayrıca alkalin besinler tüketenlerin daha hızlı kilo verdikleri bilinen bir gerçektir
  12. Kadın futbolu çağ atlayacak TFF ile Turkcell, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde önemli bir anlaşmaya imza attı. Kadın futbolunu geliştirmeye yönelik iş birliği kapsamında Turkcell, kadın milli takımlarının U19, U17 ve U15 gruplarına da destek verecek. Nihat Özdemir, bir yıldır ara verilen kadın futbolunun 17 Nisan’da başlayacağını da müjdeledi Türkiye Futbol Federasyonu ile Turkcell, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadın futbolu için önemli bir iş birliğine imza attı. Riva’da düzenlenen basın toplantısında Turkcell, Kadın Milli Futbol Takımı ana sponsorluğunun yanına Kadın Futbol Ligi’nin isim sponsorluğunu da eklediğini açıkladı ve kadın futboluna verdiği desteği büyüttü. TFF Başkanı Nihat Özdemir, Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, A Milli Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör Kırağası, A Milli Erkek Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş, TFF Yönetim Kurulu Üyesi Alkın Kalkavan ve A Milli Takım Kaptanı Didem Karagenç’in katıldığı basın toplantısında Turkcell, yapılan 2 yıllık anlaşmayla Kadın Milli Futbol Takımı ana sponsorluğunu sürdürürken, Kadınlar Futbol Birinci Ligi’nin de ilk isim sponsoru olduğunu açıkladı. Anlaşma kapsamında, kadın milli takımlarının U19, U17 ve U15 kademelerine desteğe de devam edilecek. Kalkavan: Marka değerini artıracak Toplantıda, Covid-19 pandemisi nedeniyle bir senedir ara verilen kadın futbolunun 17 Nisan’da tekrar başlayacağı, 1. Lig’in ‘bubble’ formatında Antalya’da oynanması için hazırlıkların sürdüğü müjdesini de Nihat Özdemir’den aldık. İmza töreninde ilk sözü alan TFF Yönetim Kurulu Üyesi Alkın Kalkavan, “Kadın Milli Takımımız’ın sponsorluk piramidine üç yeni marka ekledik. Kadın Milli Takımımız’ın maçları artık canlı olarak televizyondan yayınlanmakta. Kadınlar ligimizin bugünden itibaren Turkcell Kadın Futbol Ligi olarak anılmasının yaratacağı etkinin Türkiye’nin dört bir yanında futbol oynayan kız çocuklarına cesaret vereceğine ve marka değerini artıracağına gönülden inanıyoruz” dedi. Necla Güngör Kırağası: Kalite artacak Kalkavan’ın ardından Kadın Futbol Milli Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör Kırağası söz aldı, anlaşma nedeniyle duyduğu mutluluk sesine yansımıştı: “Yıllardır bir isim sponsoru olmasını hayal ettiğimiz Kadın Ligi artık Turkcell Kadın Futbol Ligi ismiyle çok daha bilinir ve kaliteli hale gelecek. Milli takımlarımız için en önemli oyuncu havuzu niteliği taşıyan ligimizin gelişimi, milli takımımızın performansınada olumlu yansıyacak.” Milli takım kaptanımız ve kadın futbolunun en doğru rol modellerden Didem Karagenç anlaşmanın önemini, bu sporun içinde senelerdir var olma savaşı veren bir futbolcunun ağzından anlattı salonu dolduranlara. Didem, çok sevdiği futbola sokakta oynayarak başlamış bir kadın futbolcu olarak, en çok bu sponsorluk sayesinde futbola başlayacak genç kızlar için heyecanlıydı. ERKAN: HAYATIN HER ALANINDA ÇiFT FORVETiZ Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan,“Turkcell olarak ‘hayatın her alanında çift forvetiz’, cinsiyet eşitliğini savunuyor ve ‘eşit işe eşit ücret’ prensibiyle hareket ediyoruz. Ayrıca, her yıl kadın çalışan sayısını artırmaya yönelik çalışmalarımızı başarıyla gerçekleştiriyoruz. Her zaman kadınların yanındayız” dedi. ÖZDEMiR: 19 YILDIR TÜRK FUTBOLUNUN YANINDA Toplantıda son sözü TFF Başkanı Nihat Özdemir aldı: “19 yıldır federasyonumuzun ana sponsorluğunu yapan Turkcell, aynı zamanda ampute futbolunun lokomotifi oldu ve e-Milli Takımımıza destek verdi. Şimdi de kadın ligimize çok ayrı bir değer katacak.”
  13. Stres Yönetimi: Stresle Kolayca Başa Çıkın Hayatın size verdiği stresi kabullenmiş olabilirsiniz. Her ay gelen faturalar, gününüzün büyük bir kısmını işte geçirmeniz ve sosyal hayatınıza zamanınızın kalmaması stresi hayatınızın bir parçası olarak görmenizi sağlamış olabilir. Fakat siz bundan daha fazlasısınız, stres yönetimi ile tüm bunların üstesinden gelebilirsiniz. Stres yönetimi ile düşüncelerinizi, duygularınızı, hayatınızı ve problemlere olan bakış açınızı değiştirebilirsiniz. Ne kadar stresli olduğunuz önemli değil, aşağıdaki 7 öneri ile artık kontrol sizde olacak. 1. Stresin kaynağını araştırın Hayatınızda büyük etki yaratan konular dışında, gündelik yaşantınızdan kaynaklı stresin kaynağına inebilmek aslında çok da kolay değildir. Burada yapılması gereken ise, stresin kaynağına yoğunlaşmanızdır. İş hayatınız, sosyal hayatınız ya da her ikisinde de stresli günler geçiriyor olabilirsiniz. Bu durumu en az seviyeye indirebilmeniz için stres yönetimi size yardımcı olacaktır. Stresin oluşmasında kendinize ait sorumlulukları almanız stresi daha kontrol edilebilir hale getirecektir. Stresli olduğunuz zamanlarda şunları düşünün; – Stresinizin kaynağını – Nasıl hissettiğinizi – Tepkilerinizi – Size neyin daha iyi hissettirdiğini 2. Stresle başa etmenin sağlıklı yollarını öğrenin Stresli zamanlarda, stres yönetimini nasıl yaptığınızı düşünün. Sağlıklı yolları mı tercih ediyorsunuz yoksa sağlıksız mı? Ne yazıkki günümüzde bir çok insan stres seviyesini düşürmek için sağlıksız olan yolları daha kolay görüyor. Peki nedir bunlar ? Stres ile Başa Çıkarken Başvurduğumuz Sağlıksız Yollar Sigara Kullanmak Rahatlamak için ilaçlara başvurmak Çok fazla alkol almak Çok fazla uyumak Sosyal hayattan vazgeçmek Stresini başkalarına yansıtmak Stresinizi hafifletmek için yukarıda sıralananları hayatınızda uyguluyorsanız, kendinize daha sağlıklı yollar bulmanızda fayda olacaktır. Stresinizi azaltacak tek bir yol yoktur, sizde stres yaratan ne ise ona ulaşmanız ve nasıl üstesinden geleceğinizi düşünmeniz gerekmektedir. 3. Hareket Edin Fiziksel aktiviteler var olan stres seviyenizi azaltmada anahtar role sahiptir. Gün içerisinde stresli hissettiğiniz anda yapacağınız 10-30 dakika arası fiziksel aktivite sakinleşmenizi sağlayacaktır. İşte bu aktivitelerden bazıları: – En sevdiğiniz dans şarkısını açın ve dans edin – Köpeğiniz varsa yürüşe çıkın – Kendiniz de yürüyebilirsiniz – Asansör yerine merdiven kullanmayı tercih edin – Yoga veya meditasyon yapın 4. Sosyal olun Sosyalleşmek, var olan stresinizi kolay bir şekilde azaltmanızın en iyi yoludur. Düşüncelerinizi başka birine anlatmanız, anlattığınız kişinin size yardımı dokunmasa bile stresinizin azalmasında faydası olacaktır. Anlattıkça açılacak ve kendinizi daha güvende hissedeceksiniz. Ayrıca sosyalleştiğimiz esnada salgılanan hormonlar da stresinizi azaltmada size olum etki yapacaktır. 5. Bu 4 kuralı benimseyin Sinir sistemimizin bir tepkisi olarak oluşan stres her zaman tahmin edilemez durumlarda oluşmaz. Bazı durumlarda vardı ki neyin size stres yarattığını bilirsiniz. Gereksiz stres öğelerinden kaçının – “Hayır” demeyi öğrenin – Etrafınızda olduğu zaman stresli hissettiğiniz insanlardan uzak durun – Yaşam şeklinizin kontrolünü elinizi alın Üstesinden gelmeye çalışın Sizi strese sokan durumlardan kaçınamıyorsanız, o zaman üstesinden gelmeye bakın. – Stresli olduğunuzu hissettiğiniz zamanlarda bu durumu karşınızdakine açıklayın – Orta yolu bulun – Zamanınızı iyi yönetin Stresi doğal karşılamaya çalışın Stresli olduğunuz zamanlarda olumsuz düşünceler beyninizi sarıyor ise buna dur demelisiniz. Stresin doğal bir tepki olduğunu kabullenmeli, durumu kontrol altına almak için neler yapabileceğinize odaklanmalısınız. – Pozitif olun – Büyük resmi görmeye çalışın – Hayat standartlarınızı tekrar gözden geçirin Değiştiremediğiniz durumları kabul edin Bazı stres kaynakları vardır ki durumu değiştiremezsiniz. Sevdiğiniz birinin ölümü veya hastalığı gibi sebepler sonucu oluşan stresi kabul etmeniz gerekecektir. Her ne kadar kolay bir yol gibi gözükmese de böyle durumlarda seçeceğiniz en sağlıklı yol bu olacaktır. – Kontrol edilemezi kontrol etmeye çalışmayın – Daima kendinizi geliştirmeye odaklanın – Affetmeyi öğrenin – Hayatınızda bulunan iyi şeyleri düşünün 6. Eğlenmek ve rahatlamak için kendinizi zaman yaratın Bulunduğunuz durumu takılı kalmak yerine, durumu nasıl düzelteceğinize odaklanmalısınız. Bu yüzden kendinize zaman ayırmalı, size iyi gelen şeyleri yapmalısınız. Gün içerisinde kendinize ayıracağınız vakitler, sevdiğiniz bir şeyle uğraşmanız sizi daha iyi hissettirecektir. Peki ne yapabilirsiniz? Yürüyüşe çıkabilir Doğada zaman geçirebilir Bir arkadaşınızla konuşabilir Egzersiz yapabilir Uzun bir duş alabilir Müzik dinleyebilir veya kitap okuyabilir İzlemekten zevk alacağınız bir film izleyebilirsiniz 7. Sağlıklı yaşayın Sağlıklı gıdalar tüketerek, gün içerisinde tükettiğiniz kafein ve şeker miktarını düşürerek, alkol ve sigaradan mümkün olduğunca uzak durarak ve yeterli uyuyarak stres yönetimini daha iyi gerçekleştirebilirsiniz. Sağlıklı kalın. Siz hayatınızda stresin üstesinden gelmek için ne gibi yollara başvuruyorsunuz ? Bu yazıya yorum yapabilir veya bizimle iletişime geçerek görüşlerinizi paylaşabilirsiniz.
  14. Zencefil Çayı ve Faydaları Zencefil, lezzetli bir baharat olmasının yanı sıra aynı zamanda dünyanın en sağlıklı baharatlarından biridir. Asya kökenli bir baharat olan zencefil, 2000 yıldır tıbbi amaçlar için kullanılmıştır. Bugün size zencefilin en popüler tüketim şekli olan zencefil çayı ve faydalarından bahsedeceğim. Zencefil Çayı ve Faydaları 1. Kansere mücadelede yararlıdır Uzmanlar tarafından yapılan çalışmalara göre, zencefilin kolon, pankreas, cilt, akciğer ve prostat kanserinin iyileşmesi sürecinde yararı olduğu anlaşılmıştır. Bu araştırmada zencefile anti-kanser özelliğini veren bileşenin 6-gingerol bileşenidir. 6-gingerolün, anti-bakteriyel, anti-enflamatuar ve anti-tümör özellikleri bulunmaktadır. Eğer bir diyet programınız varsa, bu programa zencefili de eklemeniz sizin yararınıza olacaktır. Böylelikle vücudunuzda oluşabilecek yeni kanser hücrelerini önlemeye ve var olanları yok etme konusunda tedavinize ek olarak destek sağlayabilirsiniz. 2. Mide bulantısına iyi gelir Hamilelik yaşamış kadınlar bilir, zencefil çayı hamilelikte görülen sabah bulantıları için en etkili ve en güvenli doğal çözümler arasında ilk sırada yer alır. Bu alanda yapılan araştırmalar zencefilin mide bulantısını geçirmedeki etkisini doğrular niteliktedir. Gebelik döneminde şiddetli mide bulantısı ve kusma atakları yaşayan kadınlar az miktarda zencefil ile olumlu sonuçlar elde edebilir. Üstelik mide bulantısı için alınabilecek ilaçlardan daha güvenli olduğu söylenir. 3. Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirir Vücut ısısını yükselten zencefil grip sırasında sağlıklı terlemeyi sağlayarak hastalığın vücuttan daha kısa sürede atılmasına yardımcı olur. Özellikle bulaşıcı hastalıkların yaygın olarak görüldüğü kış aylarında düzenli olarak zencefil çayı içerek bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir ve hastalığa yakalanma riskini azaltabilirsiniz. 4. Kan şekeri seviyenizi düzenler Yapılan çalışmalar göstermiştir ki zencefil kanınızdaki şeker seviyesinin düzenlenmesinde yardımcı olmaktadır. Kanınızdaki şeker seviyesinin düzenlenmesi kilo kaybı veya alımı ve gün içerisinde enerjiklik durumunuzla bağlantılıdır. Gün içerisinde enerjinizde düşme gibi problemler yaşıyorsanız, zencefil çayı ile bu soruna çözüm getirebilirsiniz. 5 . Kas Ağrılarınızı hafifletir Egzersiz yaptığınız zaman doğal olarak kaslarınızda yorulma hissedersiniz. Zencefil çayı ile kaslarınızda oluşan yorulmadan kaynaklı ağrıları hafifletebilir ve iyileşme sürecinin hızlanmasını katkı sağlayabilirsiniz. zencefil-tozu 6. Öksürüğe iyi gelir Zencefil çayı, hastalığa bağlı öksürüğün iyileşmesinde önemli etkiye sahiptir. Bir kaçık bal ile hazırlayacağınız zencefil çayının etkilerine şaşıracaksınız. 7. Pms dönemi ağrılarınızı azaltır Zencefil tıpta “dismenore” adı verilen çok şiddetli adet dönemi ağrılarını hafifletir. Yapılan araştırmalara göre pms döneminizin başlamasından 3 gün önce zencefil çayı içerseniz adete bağlı olarak yaşadığınız ağrıların hafiflediğini gözleyeceksiniz. 8. Sindiriminizi kolaylaştırır Geceleri uyumadan önce içeceğiniz bir bardak zencefil çayı, siz uyurken sindirim sisteminizin temizlenmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda gaz probleminiz var ise ona da iyi gelecektir. 9. Kilo kaybını hızlandırır Genel olarak sağlığınızı düşündüğünüzde, sağlıklı kiloya ulaşmanız, kendiniz için yapacağınız en iyi şeylerden biri olsa gerek. Aşırı kilonun, diyabet, kalp krizi, yüksek kolesterol, bazı kanser türleri ve kan basıncı seviyeniz üzerinde olumsuz etkileri vardır. Var olan diyet programınıza ek olarak, zencefil çayı ile kilo veriminizi kolaylaştırabilirsiniz. Zencefil, vücudun enerjiyi düzenlemesi için gerekli olan ancak fazlası bel çevresinde yağlanmaya yol açan kortizol hormonu seviyesini dengeler. 10. Hareket hastalığı olanlar kullanabilir Araç, uçak veya tekne tutması olarak da bilinen taşıt hareketi nedeniyle yaşanan mide bulantısına karşı zencefil kullanabilirsiniz. Bu konuda kusma, mide bulantısı gibi tekne tutması belirtileri gösteren 80 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre zencefil çayı taşıt tutmasının yarattığı rahatsızlıkları azalttığı görülmüştür. Peki bilinen yan etkileri var mı? Gıda şeklinde alınan zencefilin bilinen bir yan etkisi yoktur ve genel olarak güvenli kabul edilen gıdalar arasında yer alır. Ancak fazla miktarda zencefil özütü, tableti veya kapsülü tüketmek, ters etki yaratarak mide bulantısı ve kusmaya yol açabilir. Yukarıda zencefilin şeker hastaları için olumlu etkilerinden söz etmiştik. Ancak zencefilin kan şekerini düşüren etkisi şeker hastalığı nedeniyle ilaç kullananlarda ilacın etkisini istenmeyen boyutlarda artırarak kan şekerini çok düşürebilir. Bu nedenle şeker ilacına ek olarak zencefil takviyesi kullanmayı düşünüyorsanız önce doktorunuza danışın. Sonuç olarak herhangi bir ciddi hastalığınız varsa zencefilli ürünleri kullanmadan önce doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Yukarıda yer alan bilgiler tamamen tavsiye niteliğinde olup, tıbbi çözümler için doktorunuzdan destek almalısınız.
  15. Gripten Kolayca Kurtulmak İçin 10 Tavsiye Kış ayları geldi çattı, havalar soğudu. Soğuk havalarla birlikte grip de etkisini göstermeye başladı. Herkesin korkusu haline gelen gripten kolayca kurtulmak için bu 10 öneriye kulak verin. 1. Dinlenmeye özen gösterin Hepimizin bir işi ve okulu var ve grip olduğumuz zaman gündelik hayatımıza devam edebiliyoruz. Fakat gripten kolayca kurtulmak için dinlenmeniz şarttır. Kendinizi iyi hissetmek için vücudunuza zaman vermeniz gerekmektedir. Gripten kurtulmak için mümkün olduğunca evde dinlenmelisiniz. Yastığınız alçak ise, uyurken ekstra yastık eklerseniz nefes alıp vermeniz de kolaylaşacaktır. 2. Bol sıvı alın Hasta olduğunuz zaman sıvı tüketimini arttırmanız hastalıkla olan mücadelenizi daha kolaylaştıracaktır. Sıcak limonlu su ve ılık su tüketmeye dikkat edin. Böylelikle boğazınızdaki kuruluk azalacak ve sinüslerinizin temizlenmesini sağlayacaktır. İştahınız da azalma var ise, sıcak çorba midenizi bozmadan yemek ihtiyacınızı gidermenin en kolay yoludur. Ayrıca bu dönemde kafeinli içecekler ve alkolden uzak durmanız gerekmektedir. 3. C vitamini alın C vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirdiği araştırmalarla kanıtlanmıştır. Yüksek miktarda C vitamini takviyesi ile hastalığın daha kolay üstesinden gelebilirsiniz. Hastalığınızın başlangıç aşamasında yüksek doz (günlük 1000 mg) C vitamini almayı deneyebilirsiniz. Portakal suyu sağlıklı bir C vitamini kaynağı olmasına karşın yüksek dozu bize sunmaz. Kendinizi iyi hissettiğiniz andan itibaren yüksek doz C vitamini almayı bırakmanız gerekmektedir. Çocuklarınıza C vitamini takviyesi yapacaksanız, doktorunuza danışmanız önerilir. 4. Burnunuzu sık sık temizleyin Burnunuzu sık sık temizlemeniz solunumunuzun rahatlaması açısından önemlidir. Temizlemeyi kolaylaştırmak için sıcak bir banyo yapabilir veya tuzlu su içeren spreyler kullanabilirsiniz. 5. Sıcak su torbası kullanın Hastalığınız esnasında ağrılar oluşabilir. Bu ağrıları hafifletmek için sıcak su torbası kullanabilirsiniz. Çok sıcak olmaması şartı ile bu torba ile uyuyabilirsiniz. 6. Ateşinizi düşürün Ateşiniz var ise, düşürmek için soğuk bez kullanabilirsiniz. Soğuk su ile ıslatacağınız bezi vücudunuzda ateşin yüksek olduğu yerlere uygulayabilirsiniz. 7. Gargara yapın Basit bir tuzlu su karışımını boğaz ağrısını rahatlatmak için kullanabilirsiniz. Bir fincan suya ekleyeceğiniz bir çay kaşığı tuz ile bir dakika boyunca gargara yaparak tükürün. Boğazınızda olan ağrının rahatlamasını sağlayacaktır. 8. Bitkisel ürünler kullanın Bitkisel ürünlerin gribin tedavisinde çözüm sağladığına karşı herhangi bir kanıt olmamasına rağmen bitkisel ürünler rahatlamanızı sağlayabilir. Gribe iyi gelecek bitkisel ürünler olarak , ekinezya, gingseng ve mürver içeren ürünler tercih edebilirsiniz. 9. Okaliptus yağı buhar tedavisi İki bardak suya 5 damla okaliptüs yağı ekleyin ve bir dakika süresince kaynatın. Kaynadıktan sonra başınıza temiz bir havlu örterek sudan gelen buharı 5 dakika boyunca içinize çekin. Bu yöntem öksürüğünüzün ve tıkanıklığınızın azalmasına yardımcı olacaktır. 10. Bu gıdaları tüketin Gribin etkisini azaltmak ve iyileşmenizi kolaylaştırmak için aşağıdaki gıdaları tüketebilirsiniz. Muz Biber Yaban mersini Havuç Soğan Pirinç Siyah çay Yeşil çay Sağlıkla kalın.
  16. Çörek Otu Yağının Faydaları ve Kullanımı Pek çok doktor ve alternatif tıp uygulayıcıları vücudunuzun sağlığını desteklemek için doğal yöntemlerle geleneksel tedavileri birleştirmenin başarılı sonuç verdiğini belirtiyor. Kullanılan bu doğal tedavilerden biri de çörek otu yağıdır. Çörek otu yağının faydaları alternatif tedavi meraklıları tarafından popülerliğini artırmakta ve sıklıkla araştırılmaktadır. Çörek otu yağı, bitkisel tedavi yöntemleri içerisinde çok kullanılan ürünler arasında ilk sıralardadır. Son zamanlarda iyiden iyiye popüler hale gelen çörek otu yağı, Asya’ya özgü olan çörek otu bitkisinden elde edilmektedir. Antik Mısır çağlarından bu güne çörek otu yağı yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Mısır’ın son Helenistik kraliçesi olan Kleopatranın, cilt ve saç güzelliği için çörek otu yağı kullandığı kayıtlara geçmiştir. Çörek otu yağı ile ilgili bugüne kadar yapılan araştırmalarda herhangi bir ciddi yan etkisine rastlanmamıştır. Buna ek olarak vücudunuza bir çok olumlu etkisi vardır. Çörek Otu Yağının Faydaları Nelerdir? 1. Kanser tedavisinde destekleyicidir Yapılan araştırmalarda çörek otu yağının, kolon kanseri, akciğer kanseri, beyin tümörü hücreleri gibi bir çok kanser türünün tedavisinde destekleyici olarak kullanıldığında olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir. 2012 yılında Singapur Ulusal Üniversitesi’nde, fareler üzerinde yapılan deneylerde, klasik kemoterapi tedavisine ek olarak çörek otu yağı uygulanmış ve araştırmanın sonucuna göre yeni kanserli hücre ortaya çıkmasını engellemede olum etki yaptığı görülmüştür. 2. Şeker hastalığı tedavisinde kullanılabilir (Tip1 – Tip2 Diyabet) Endokrinoloji ve Metabolizma dergisinde yayımlanan bir makaleye göre çörek otu yağı, pankreas beta hücrelerinin kısmi onarımında, insülin direncinde ve vücutta bulunan glikoz seviyesinde olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Ayrıca araştırma göstermiştir ki, tedaviye ek olarak kullanıldığında Tip-1 diyabetin gelişimini yavaşlattığı, Tip-2 diyabetin de önlenmesini olumlu etkileri olduğu ortaya çıkmıştır. 3. Sindirimi kuvvetlendirir Kaynaklarda Hipokrat’ın sindirim rahatsızlığı tedavisinde çörek otu yağı kullandığı yazılmaktadır. Tohumlar, sindirimi kolaylaştırır, şişkinliği azaltır ve mide kramplarının azalmasına yardımcı olur. 4. Zayıflamanıza yardımcı olur Kilo alımı ve obezite üzerine şifa veren bitkiler üzerinde yapılan araştırmalar göre, zayıflamak için en etkili şifalı bitkilerin en başında çörek otu yağı gelmektedir. Çörek otu yağı, glikoz emilimini arttırmaya yardımcı olurken, bir yandan da kilo kaybınızı kolaylaştırmaktadır. 5. Saç dökülmesini yavaşlatır İçerisinde bulunana mikrobiyal bileşkenler ve güçlü antidoksanlar sayesinde, saçların uzamasına hatta dökülmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Ayrıca saçınızda bulunan kepeği önlemeye de yardımcı olur. 6. Cildinizi güzelleştirir İşte Kleopatra’nın güzel cildinin sırrı:). Cildin melanin üretimini inhibe ederek, cildinizde bulunan sivilce ve yara izlerinin iyileştirir. Cildin kurumasını ve çatlamasını engeller. Ayrıca sedef hastalığı ve egzama hastalığının tedavisi için de kullanımı bulunmaktadır. 7. Bağışıklık sisteminizi destekler Çörek otu yağında güçlü antioksidanların yanı sıra A, B, ve C vitaminleri, kalsiyum, potasyum, magnezyum ve çinko gibi değerli bileşenler bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminizi dengeleyici özelliğinin yanı sıra, fonksiyonlarınızın da kuvvetlenmesini sağlar. 8. Alerjiye ve astıma iyi gelir Yapılan çalışmaların sonucuna göre, çörek otu yağının anti-astım özelliği olduğu görülmüştür. Bunun dışında alerji giderici özelliği de bulunmaktadır. Burun kaşıntısı, hapşırma, tıkanıklık ve uyku probleminizin giderilmesinde olumlu etkileri vardır. Çörek otu yağı nasıl kullanılır ? Saç bakımı için, saç diplerine friksiyon şeklinde uygulanır. Burun tıkanıklığı ve alerjik reaksiyonlar için sabah-akşam burundan 1-2 damla damlatılır. Sağlıklı cilt için, bir çorba kaşığı çörek otu yağı ile bir çorba kaşığı zeytinyağı karıştırılır. Bu karışım ile yüz ovulur. bir saat devam edilir. Sabunla yıkanır ve durulanır. Zayıflamak için, çörek otunu çiğneyerek tüketmek zayıflamaya karşı etkili olmaktadır. Çörek otu mutlaka öğütülerek ya da iyice çiğnenerek tüketilmelidir. Bunun sebebi sindiriminin zor olmasındandır. Ancak öğütüldüğü zaman fazla bekletilmemelidir. Çünkü bekledikçe tadı acılaşmaya başlar. Çörek otu yağının zararları var mı? Çörek otu kan şekerini düşürdüğü için kan şekeri düşük olanlar gerekli önlemi almalıdır. Çörek otu beklemiş bir çörek otu yağı ise, yağın oksijen ile teması sonucu oksitlenmiş ve peroksit değerini yükseltir. Çörek otunun uzun süre yüksek dozda kullanılması, böbrek ve karaciğerde yorgunluk başta olmak üzere kullanılması, karaciğerin çalışma düzenine etki yaratır. Ayrıca kaşıntıya sebep olur. Vücudunuza zarar verebilir. Çörek otu yağının bahsedilen olumlu ve tedavi edici etkisinin yanında, uygunsuz ve özensiz kullanıma bağlı olarak istenmeyen hatta bazen beklenenin aksine etkilerinin görülebileceği dikkate alınmalıdır. Hamile iken çörek otu yağını kullanmamanız önerilir. Sıra sizde! Sağlıkla kalın.
  17. 10 Adımda Bölgesel İncelme 1. Küçük değişiklikler ile başlayın Sağlıklı bir yaşam ve kilo vermek için hayatınızda ufak değişlikler yapmanız gerekmektedir. Yapmanız gereken ilk şey tükettiğiniz sağlıksız ürünlerin yerine başka ürünler koymaktır. Örneğin hepimizin neredeyse her gün tükettiği kahve yerine yeşil çay, beyaz ekmek yerine kepekli ekmek gibi. Eğer ilk aşamada alışmakta zorluk çekiyor ve başladığınız diyetin devamı gelmiyor ise bu ufak değişiklikler ile daha kolay bir geçiş yapacaksınız. 2. Sağlığınızı düşünün Fazla kilo ve obezite yaş ilerledikçe çeşitli sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmanıza sebep olabiliyor. Bu durumu düşündüğünüzde öncelikle sağlığınız için beslenmenize dikkat etmeniz gerekiyor. Sizin için sağlıksız olan ne ise hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Bu şekilde hem sağlığınızı korumuş olacak, hem kilo almanızın önüne geçecek hem de ilerde aşırı kilolardan kaynaklı oluşabilecek sağlık problemlerinin önüne geçmiş olacaksınız. 3. Vücudunuzun kontrolünü elinize alın Bir diyetten başka bir diyete koşuyorsunuz. Sürekli diyete başlıyor fakat ilerleme kaydedemiyor ve bunun için de kendinizi suçluyorsunuz. Kendinizi suçlamayı bırakmanın vakti geldi, bütün kontrol aslında sizde. Özel olduğunuzun farkına varın, kendinizi motive edecek şeyler bulun. Ben yapamıyorum demeyi bırakın, çünkü siz de yapabilirsiniz. 4. Kalorileri sayın Yemek yemeyi seviyor olabilirsiniz, vazgeçemediğiniz gıdalar da olabilir. Peki sürekli tükettiğiniz gıdalarda ne kadar kalori olduğunu hiç merak ettiniz mi? – etmelisiniz! Yememeniz gereken gıdalar zaten tüm diyetlerde programlarında çeşitli şekillerde tarif ediliyor. Burada anlatmak istediğim ise yediğiniz porsiyonların ne kadar kalori içerdiğinin sayımını yapmanız, bunu yapabilirseniz, yediğiniz karşısında ne kadar antrenman yapacağınızı da daha rahat bilebilirsiniz. Belki de yemeden önce düşünmenize sebep olur:) Bunu da beğenebilirsiniz: Kilo vermenizi engelleyen 5 etken 5. Gerçekten aç mıyım? İşte kendinize sormanız gereken önemli bir soru, gerçekten aç mısınız? Bazen bu durum kontrolden çıkabiliyor. Aç olmasak bile ağız alışkanlığı ya da sırf keyif olsun diye yediğiniz olmuştur. Yiyeceğiniz şeylerin tüm kararı sizi elinizde. Yediğiniz her şeyin sorumluluğu da size ait. Aslında durum bazen tamamen psikolojik de olabiliyor.Bu yüzden bir şey yemeden önce ihtiyacınız var mı sorusunu kendinize sormanız, daha sonrasında yaşanacak pişmanlıkların da önünde geçmiş olacaksınız. 6. Kendi yemeğinizi hazırlayın Ne yemek istediğinizin kontrolü tamamen sizin elinizde olsun. Bu alışkanlığı edinmeniz genel anlamda yemek seçerken daha dikkatli olmanızı sağlayacaktır. Kendinize sağlıklı ve az kalori yemekler hazırlayabilirsiniz. Ayrıca işin keyif kısmını da unutmayın. 7. Spor yapın Aldığınız kalorileri vermenin en iyi yolu hareket etmekten geçiyor. Bölgesel incelme için de en önemli şey spor. Vücudunuzdan memnun olmadığınız bir yer var ise bu durumu aşmanın en pratik yolu hayatınıza sporu kaymaktır. Bir spor salonuna üye olabilir yada serbest çalışabilirsiniz. Önemli olan incelmek istediğiniz kısıma yoğunlaşmanızdır. 8. Farkındalığınızı arttırın Sağlık beslenme ve kilo vermenin belki de en önemli unsurudur. Binlerce diyet programı arasından herhangi birini seçip, programa uymak için maksimum çaba harcarız. Yine de hiç bir şey umduğumuz gibi gitmez. Burada esas konu, sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmektedir. Yediğiniz, içtiğiniz şeyler arasında tercihler yaparken her şeyin farkında olmak önemlidir. Bu kararları verirken sizin için sağlıklı olanın ne olduğunun farkında olmanız sadece zayıflamanız için yararlı olmayacak, bölgesel incelmeye de faydası olacaktır. 9. Bol su için Belki sizin için bir klasik ama ne kadar uygulayabiliyorsunuz sorusunu yine de kendinizi sormanızda fayda var. Gün içerisinde tüketmemiz gereken su miktarı yaklaşık 1.5 litre civarında, basit olarak her susadığınızı hissettiğinizde su içmeniz önerilir. Kilo vermek ve vücudunuzda bölgesel incelme sağlamak için harcadığınız emeklerin boşa gitmemesi için ve sağlıklı kilo kaybı için su çok önemlidir. Mümkün olduğunca su tüketmeye çalışın. 10. Ağırlık çalışın Bölgesel incelmede başarı sağlamak istiyorsanız, ağırlık çalışmak önemli bir yöntemdir. Spor salonlarında bize verilen programlarda bulunmakta fakat evinizde de ağırlık çalışabilirsiniz. Burada önemli olan, sizin için uygun olan ağırlık düzeyi ile başlamanız sonrasında alıştıkça seviyeyi arttırmanızdır. Kendinize hedefler koyarak artan bir seyirde çalışmanıza devam ederseniz, vücudunuzdaki yağları daha kolay yakabilirsiniz. Sonuç olarak, zayıflama yada bölgesel incelme hepsinin ön şartı sağlıklı beslenmeden geçiyor. Şikayet ediyorsanız değişim zamanı gelmiştir. Önce fikirlerinizi değiştirmekle işe başlayabilirsiniz. Anlattıklarımız, yaşam tarzınız halin geldiğinde kilolar artık korkulu rüyanız olmaktan çıkacaktır. Sağlıkla kalın.
  18. Hani uzun zamandır ailesinden oyuncak isteyen bir çocuğa oyuncak alınır, sabah uyandığında başucunda onu görür ya, seni her gördüğümde işte öyle hissediyorum. Sen benimsin, biz birbirimize aidiz. Sen benim içimdeki sızısın. Senden uzak olduğum zamanlarda, içim sızlıyor. Özlemek kelimesi sözlüklerden kaldırılmalı, çünkü bu kelime sana olan duygularıma karşılık olamıyor. Hani güzel bir günün sabahında güneşin ilk ışıkları yüzüne vurur, kendini iyi hissederek uyanırsın ya seninleyken yağmurlu bir günün sabahında bile ben böyle hissederek uyanıyorum Ben senin, benim olmadığım bir sabaha uyanmanı istemiyorum. Sen güldüğün zaman, yaşadığımı hissediyorum. Seni mutlu etmek, artık benim işim. Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz. Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!.. Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var.. Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm… Yedi ayrı iklimden yedi çesit arı getirseler yedi çesit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek! Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam! Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da… Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de… Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek… Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.
  19. 11 Muhteşem Faydası ile Matcha Yeşil Çayı Matcha çayının faydaları nelerdir? Matcha çayı hazırlanışı nasıl olmalıdır? Matcha yeşil çayı, toz çaylar içerisinde en pahalı ve en faydalı çay olarak bilinmektedir. Matcha çayı son günlerde popülerliğini arttıran bir çay çeşidi olmakla birlikte, farklı kullanım alanları da mevcuttur. Bu yazımızla ile matcha çayının üretimi, kullanımı ve faydalarına dair tüm ayırıntılara sahip olacaksınız… Matcha Çayı Nedir? Anavatanı Japonya başta olmak üzere Avrupa, Asya ülkerinde tüketilen matcha yeşil çayı, son zamanlarda Türkiye’de de popülerliğini arttırmaya başladı. Matcha çayı elde edilirken, toplanmadan önce 15 gün boyunca gölgede bırakılır ve bitkinin daha fazla klorofil salgılamasını sağlanır. Bu matcha çayının en önemli özelliklerini belirler. Çünkü klorofil çaya parlak renk verir, kuvvetli tat verir ve yüksek miktarda antioksidan içermesini sağlar. Matcha çayını diğer yeşil çaylardan ayıran en önemli özellik ise antioksidan miktarının çok yüksek oranda olmasıdır. Gyokuro cinsi çay yapraklarından elde edilen matcha çayı, buhara maruz bırakılır ve daha sonra kurutulur. Sonrasında ise fazlalıklarından ayrıldığı bir işleme sokulur. Bu işlemlerin sonucunda az miktarda bir Tencha elde edilir. Tencha ise genelde el değirmeni kullanılarak toz haline getirilir. Tencha’yı öğüterek matcha çayı elde edilir ve bu işlem 3-4 saat aralığında sürmektedir. Bazı yerlerde bu işlem daha hızlı yapılmaktadır ama hızlı bir şekilde yapıldığı zaman Matcha çayının tadı ve aroması bozulmaktadır. Bu yüzden yavaş ve düzgün bir şekilde yapmak Matcha çayından daha iyi ve güzel bir tat almamızı sağlar. Ayrıca matcha çayı soğuk çay olarak içilmekte, kek, pasta ve dondurma hazırlarken de kullanılmaktadır. Matcha çayını diğer çaylardan ayıran en büyük özellik ise içerisinde bulunan yüksek antioksidan derecesidir. Bu özellik matcha çayının faydaları arasında belki de en önemlisidir. Matcha çayı toz olarak suya karıştırılır ve bu sebeple en yüksek antioksidan miktarı olan çaydır. Diğer yeşil çaylarda da antioksidan oranı yüksek olsa da Matcha çayı kadar antioksidan derecesi yüksek olan bir yeşil çay yoktur. Serbest radikaller adı verilen elektronunu kaybetmiş moleküllerden korunmak için yüksek antioksidana sahip Matcha çayını kesinlikle tüketmelisiniz. Matcha Yeşil Çayının Faydaları Nelerdir ? 1. Antioksidan Özelliği Bulunur Matcha çayının en büyük özelliği diğer çaylarda bu kadar miktarda bulunmayan antioksidan oranıdır. Yeşil çayların içerisinde en fazla antioksidan oranı olan Matcha çayında bulunmaktadır. Ayrıca klorofil zengini olan Matcha çayı, klorofilin etkisiyle de antioksidan derece yüksek ve kansere karşı etkili bir çaydır. 2. Yaşlılığı Geciktirir Antioksidanlar içeren matcha yeşil çayı, ultraviyole ışınlarından koruyarak cilde daha genç bir görünüm verir. Bir bardak matcha yeşil çayı, antioksidanlar tarafından zengin olarak bilinen diğer besinlerden 10 kat daha fazla antioksidan içerir. Matcha çayında mevcut olan kimyasal maddeler, enflamasyon, oksidasyon ve yaşlanma ile mücadele etme özelliğine sahiptir. Dünyanın en uzun yaşayan insanları, Japonya’nın Okinawa bölgesinde yaşayan insanlardır. Bu bölgedeki insanların uzun yaşamasında, düzenli olarak tüketilen matcha çayının büyük bir etkisinin olduğu düşünülmektedir. 3. Detoks Etkisine Sahiptir Harman edilmeden bir hafta önce güneş ışığından mahrum bırakılarak gölgede tutulan matcha çayı bitkisinde, muazzam bir klorofil üretimi artışı sağlanır. Bu sayede daha yeşil bir renge bürünen matcha çayı, toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bu çay, muhteşem bir detoks etkisine sahiptir ve vücuttan ağır metallerin atılmasını da sağlar. 4. Kanseri Önlemeye Yardımcı Olur Matcha çayı kateşinler açısından oldukça zengindir ve bu özelliği ile anti-kansorejen etkiye sahiptir. Yapılan pek çok araştırma sonucunda çayda bulunan polifenollerin, kötü huylu kanser hücrelerini çoğalmasını önlediğini ve mesane, meme ve prostat kanserinin vücutta gelişmesini engellediğini ortaya koymuştur. 5. Zayıflamanıza Yardımcı Olur Matcha çayı, yeni yağ hücrelerinin oluşumunu azaltarak, dört kat daha hızlı kalori yakmayı sağlar ve metabolizmayı artırır. Yapılan araştırmalar, düzenli matcha çayı kullananların günlük 8-10 kalori daha fazla yaktıklarını ortaya koymuştur. Böylelikle, günlük uyguladığınız diyete artı olarak gün içerisinde matcha çayı tüketmeniz zayıflamanıza destek olacaktır. Diğer birçok diyete nazaran matcha çayının, kilo verirken herhangi bir yan etkisi de yoktur. 6. Enerji Verir Samuray savaşçıları, savaşa gitmeden önce çok fazla miktarda matcha çayı tüketirlermiş. Matcha hiçbir olumsuz etkide bulunmadan, vücutta enerji artışı sağlar. 1 fincan matcha çayının, 6 saat yetecek kadar enerji verici etkiye sahip olduğu söylenmektedir. matcha-cayi Matcha çayının faydaları 7. Sakinleştirici Özelliği Vardır Japon Budist rahipler, meditasyon öncesi matcha çayı içerler. Beyinde alfa dalgalarını arttırıcı etkiye sahip olan Japon matcha çayı anksiyolitik bir etkiye sahiptir ve anksiyeteyi önler. Yapılan araştırmalar neticesinde matcha çayında, beyinde alfa dalgalarını arttırmayı sağlayan benzersiz bir aminoasit olan L-teanin’in 5 kat daha fazla bulunduğunu tespit etmiştir. L-teanin, dopamin ve serotonin üretimine katkıda bulunan kimyasallar içerir. Bu özelliği sayesinde, hafızayı güçlendirir ve konsantrasyonu arttırır. 8. Bağışıklık Sistemini Güçlendirir Matcha çayında bulunan çeşitli antioksidanlar, L-teanin, EGCG, ve diğer birçok sağlıklı maddeler vücudun bağışıklık sistemini güçlendirici bir iksir gibidir. Japon matcha çayındaki kateşinler, çeşitli antijenlere karşı koruma sağlayan antibiyotik özelliklere sahiptir. Önemli miktarda A ve C vitamini, demir, potasyum, kalsiyum ve protein içerir. Ayrıca araştırmacılar, matcha çayının HIV virüslerine karşı engelleyici özelliğe sahip olduğunu tespit etmişlerdir. 9. Bağırsak Enfeksiyonlarını Önler İçinde barındırdığı yüksek seviyedeki diyet lifleri sayesinde matcha çayı, bağırsaklarda oluşabilecek enfeksiyonların önüne geçer ve bağırsaklarda tümör oluşmasını engeller. Aynı zamanda kabızlık giderici etkiye de sahiptir. 10. Kolestrol ve Kan Şekerini Düzenler Bilim adamları, matcha çayının iyi kolestrol (HDL) seviyesini arttırdığını, kötü kolestrol (LDL) seviyesini ise düşürdüğünü tespit etmişlerdir. Düzenli olarak tüketenlerin ise kan şekerini dengelediği bilinmektedir. 11. Enfeksiyonlara Karşı Korur EGCG (Kateşinler içinde en yüksek antioksidan etkisine sahip bileşik) açısından oldukça zengin olan matcha çayı, Hepatit A, B , C, ve herpes dahil olmak üzere çeşitli enfeksiyonlara karşı vücudu korumaya yardımcı olur. Ayrıca, karaciğer, eklemler, dişetleri, akciğerler ve bağırsak enfeksiyonlarını azaltır beyaz kan hücrelerini aktive eder. matcha çayı hazırlanışı, matcha çayı nedir ve nasıl hazırlanır Matcha Çayı Hazırlanışı 1-2 gram Matcha’yı kaseye koyun ve üzerine 1 fincan sıcak su ekleyin. “Bamboo whisk” kullanarak soldan sağa doğru karıştırırken köpükler oluşturmaya çalışın. Yeterince karıştırdıktan sonra matcha çayını fincanınıza boşaltın ve çayınız hazır. Sonuç olarak, matcha çayının faydaları saymakla bitmez. Siz de günlük alışkanlıklarınız arasına matcha çayını eklemelisiniz. Çayı halihazırda kullanıyor iseniz yazımıza yorum yaparak bizimle deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Sağlıklı kalın.
  20. Burada güneş doğdu, anladım uyandığını…
  21. Kadınları Etkilemenin Yolları — En İyi 124 Taktik Kadınları etkilemenin yolları (hatta kimisi için tek yolunun) zenginlik veya yakışıklılık olduğu düşünülür. Bu yazımı bu inancı yıkmak amacıyla hazırladım. Çünkü gerçekten, zenginlik ve yakışıklılık dışında yapabileceğimiz onlarca şey var kadınları etkilemek için. 124 rakamı korkutmasın sizi, bir kaç dakika içinde bitirebileceğiniz bir yazı olacak. Sadece açıklama ihtiyacı duyduğum kısımları ilk başlarda ele aldım. Yazının daha sonraki kısımları daha hızlı akacak. İsterseniz hemen başlayalım: Kadınları Etkilemenin Yolları — Gözlerle Etkileyin Temiz, güzel ve sağlıklı görünen gözler: Bir çok kadın dergisinde özellikle gözün beyaz kısmının sarı renkte olmasının itici bulunduğunu görebilirsiniz. 2. Konuşurken gözlerinin içine bakmak: Bir insanın dikkatini üzerinize çekmenin en iyi yolu budur. Konuşurken başka yere bakmayın. 3. Espiri yaptıktan sonra başka bir yere bakmak: Çoğu erkek espiri yaptıktan sonra kızın tepkisini görmek için fark etmeden de olsa kıza bakmaya devam ederler. Bu bazen olabilir ama bazende espiriden sonra başka bir yere bakmak, daha güçlü bir etki yaratır. 4. Gözlerle gülmek: Özellikle tanışma anlarında heyecandan dolayı kendimizi kasabiliriz. Bu da yüzümüze de yansır biz fark etmesekte. Yalandan gülümsemeyin, yüzünüzdeki bütün sinir uçlarını kullanmaya çalışın gülümserken. Bunun tek yoluysa rahatlamak. 5. İki kaşının ortasına bakmak: Bu karşı tarafın ruhuna bakıyormuşsunuz hissi verir. Aynı zamanda direkt gözlere bakmadığınız için sizde kendinizi daha rahat hissedersiniz. Yalandan gülümsemeyin, yüzünüzdeki bütün sinir uçlarını kullanmaya çalışın gülümserken. Kadınları Etkilemenin Yolları — Vücut Diliyle Etkileyin 6. Önce dik bir duruş: Vücut diliyle kadınları etkilemek için en temel şey budur. Ve aynı zamanda bir çok erkeğinde kaçırdığı bir şeydir bu. 7. Yayılmak: Bir yere oturduğunuzda yer kaplamak önemlidir. Bu daha dominant olduğunuzu gösteren, erkeksi bir şeydir. Ama unutmayın yer kaplamak başka, yayılmak başka. Çok yayılmayın. 8. El Cepte: Klasik erkek duruşlarından biride ayaktayken bir elin cepte diğer elin dışarıda olmasıdır. Ve aslında iyi bir sinyal göndermez, sizin bir şey sakladığınız sinyalini gönderir elinizin cepte olması. 9. Sağlam bir vücut: Şüphesiz ki çekicidir. Ama çokta abartmamanız şartıyla. 10. Bacak bacak üzerine atmak: Erkeksi bir vücut dilidir, iyidir. Ama hemen yanınızda insanlar oturuyorsa yapmayın. 11. Yavaş yürümek: Tabi kaplumbağa hızında değil. Normalden biraz daha yavaş sadece. Bir aceleniz olmadığı halde çok hızlı yürümek gibi bir alışkanlığınız varsa bundan vazgeçin, çünkü bu sizin dışarıdan bakınca rahat, sakin olmadığınızı gösteriyor. Ve böyle birinin yanında bir bayan kendini nasıl rahat hissedebilir? 12. Ayakları yere sert vurmak: Yürürken yapılan bir başka yanlışta budur. Özellikle kösele ayakkabıyla çekilmez bir hal alır. Yanınızdaki bayanla konuşurken sizin sesinizi duymasını istersiniz, ayakkabınızın çıkardığı sesi değil. Öneriyorum: Ücretsiz 60 Gün Flört Eğitimi Kadınları Etkileme Yolları — Sesinizle Etkileyin 13. Tok bir ses: Kadınları sesinizle etkilemek istiyorsanız, tabiki ilk sırada bu var. Erkeksi ve tok bir ses her zaman büyülüdür. 14. Dilbilgisini doğru kullanmak: Bu da çekicidir, çünkü bu sizin eğitimli ve kültürlü biri olduğunuzu gösterir. 15. Canlı bir ses tonu: Kalın, tok bir sese sahip olabilirsiniz ama aynı zamanda enerjikte olmasını istersiniz bunun. Çünkü monoton bir ses sıkar bir müddet sonra. 16. Yavaş konuşmak: Hızlı konuşmak özgüvensizliğin bir göstergesidir. Bu özellikle sosyal ortamlarda kesinlikle geçerli olan bir şey. Sosyal ortamlarda yavaş ve tane tane anlaşılır bir şekilde konuşmayı deneyin. Farkı kendiniz göreceksiniz. 17. Yüksek bir ses tonu: Yukarıda saydıklarımızın hepsini alıştırdınız kendinize diyelim, sesiniz duyulmuyorsa fazla bir etkisini görmeyeceksiniz. Bulunduğunuz ortama göre daha yüksek sesle konuşmalısınız. 18. Hormonlarınızın Esiri Olmayın: Yapılan araştırmalara göre erkeklerde testosteron arttıkça ses tonu düşüyor. Erkeğin sesi, hormonlarına bağlı olarak değişebiliyor. Böyle durumda kontrollü davranarak sesimizi daha tok ve kalın tutmak gerekiyor. Sonuçta yine bir yapılan araştırmaya göre kadınlar kalın sesli erkekleri, daha çekici buluyor. O zaman sesimizi geliştirmek için teknikleri uygulamak gerekiyor. 19. Bol Su İçin: Su hayatımızın vazgeçilmezidir. Günde en az 8 bardak su içmek sağlık için gerekli olduğu kadar ses telleri içinde çok gerekli. Erkeğin sesi için ses tellerinin titreşip, çatallanmadan rahat ve gür çıkmasını sağlar. Maçlarda boğaz kurur mesela çok bağırmaktan ve bir süre sonra ses telleri yorularak ses bozuk çıkar. lareks (gırtlak) su içince rahatlar ve gevşer. Nem ses telleri için çok önemlidir. Erkeğin Sesi böylece daha tok çıkar. 20. Uyku Düzeni: Düzenli uyku gece uykuda salgılanan Melatonin hormonu için çok önemli. Bilimsel Araştırmalara göre Melatonin hormonunun kanserden koruduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Özellikle gece 24.00 den önce uyku dalmak melatonin hormonunu olumlu etkiler. Dolayısıyla ses dalgalarının çıktığı gırtlağımızı, kanser hücrelerinden korumak için uykumuz düzenli olmalı. 21. İçeceklere Dikkat: Sigara, Alkol, Kafein (çay, kahve) ve Süt ürünlerini oldukça az tüketin. Mümkünse sigara ve alkolden uzak durun. Bu tür ürünler ses tellerinin kurumasına ve balgam artışına sebep olur. Dolayısıyla bunları hayatımızdan çıkarmak ses tonumuzu etkiler. Ses Kalınlaştırma Teknikleri için uygulama kolaylığı sağlar. 22. İlaçlar: Zorunlu haller dışında Mentollü nefes açıcıları, şekerleri ve pastilleri ihtiyatlı kullanın. Çünkü bu tür ilaçlar ses tellerinin kurumasına sebep olur. Dolayısıyla Ses kalınlaştırma teknikleri başarısız kalır. 23. Düzenli Alıştırmalar Yapın: Siyasetçilerin, Tiyatrocuların, topluluk önünde konuşan, seminer veren kişilerin ortak sırrı budur. Ses alıştırması yaparlar, sonrasında seslerini optimum düzeyde kullanırlar. Kadınları etkilemenin yolları arasında vücut şeklimizde çok önemli, asla öne eğik konuşmayın öne eğildiğinizde ses tellerinize bası yapmış olursunuz. Alıştırmalarımızı ev ödevi gibi her gün 30dk zaman ayırarak düzenli yapmalıyız. 24. Solumanızı Düzeltin: Doğru ve kontrollü nefes egzersizleriyle ses tellerimiz kontrolümüz altında olur. İstediğimiz ton alıştırmasını rahatlıkla yapabiliriz. Öncelikle elinizi karnınızın biraz üstüne koyun orası diyafram kasıdır. Aldığımız nefesle içimize çektiğimiz hava sanki karnımıza kadar geliyormuş gibi derin solumalıyız. Hızlı konuşmak özgüvensizliğin bir göstergesidir. Kadınları Etkilemenin Yolları — Bakımlılığınızla Etkileyin 25. Kısa tırnaklar: Bu olmazsa olmaz bir şey. Unutmayın, kendine özen göstermeyen başkasına neden göstersin ki. Kadınlar bunu çok iyi bilir o yüzden, her küçük detay önemli. 26. Yüzünüze uyan bir saç kesimi: Berbere gittiğinizde başka bir artistin saç stilini istemeyin. Sizin yüzünüze uymuyorsa, en güzel saç bile özensiz görünecektir. 27. Sakal bakımı: Özellikle biz Türk erkeklerinin dikkat etmesi gereken bir konu bu. Çünkü Türk erkeklerinin sakalları genelde bakır tel kadar keskin oluyor. Ve bu da özellikle öpüşme anlarında bir sorun. Sakal bakım ürünlerini her gün mutlaka kullanın. 28. Sakalsız bir yüz: Bu da yüz tipinize ve tarzınıza göre değişen bir şey aslında. Ama sakallarınız gerçekten sertse, tamamen kurtulmanız daha iyi olabilir. Çünkü sakalın bakımı sanıldığından zordur. 29. Parfümünüz: Kaliteli bir parfüm her zaman fark yaratır. 30. Canlı bir cilt: Kuru bir cilt her zaman iticidir. Çünkü insanı olduğundan daha yaşlı veya bakımsız gösterir. Nemlendiriciler ve kişisel bakım yağları burada da imdadımıza yetişiyor. Kadınları Etkileme Yolları — Giyiminizle Etkileyin 31. Kot, tişört, deri ceket üçlüsü: Günlük giyimde tercih edebileceğimiz şeylerin başında belki de bu geliyor. Her ortama uyan ve “kötü çocuk” izlenimi veren bir üçlüdür. 32. En fazla üç renk: Giyimde dikkat edilmesi gereken bir başka konuda giydiklerinizin rengidir. Toplamda en fazla 3 renkten oluşmalı o gün giydikleriniz. 33. Giydiklerinizin renklerinin uyumlu olması: Bu elbette kadınlar tarafından en çok dikkat edilen şeylerden biridir, özellikle giyim konusunda. Mesela kemerinizin rengiyle ayakkabınızın rengi birbirine uyuyor mu? 34. Giydiklerinizin tarz uyumu: O gün klasik giyecekseniz, bütün giydiklerinizin klasik tarzda olmasına özen gösterin. Sporsa, spor. Günlükse günlük. 35. Ucuz hemen belli olur: Ucuza güzel giyinmeyi herkes ister ama kadınlar bunun kokusunu alabilir 1 kilometre öteden. Her ayrıntıya dikkat edin o yüzden. Toplamda en fazla 3 renkten oluşmalı o gün giydikleriniz. Kadınları Etkilemenin Yolları — Aksesuarlarınızla Etkileyin 36. Gözlük seçimi: Modaya uymayın, kendi tarzınıza uygun olanı seçin. 37. Bileklik takın: Bizi diğer erkeklerden ayırma olasılığı olan her ihtimali değerlendirmeliyiz. Yine burada kalite önplana çıkıyor. 38. Kolyeden uzak durun: Erkeksi olduğu sürece sorun yok ama en iyisi uzak durmak, kadınları etkilemek istiyorsanız. 39. Yüzükler: Yüzük iyidir. Kocaman, osmanlı padişahı tarzında yüzüklerden olmadığı sürece. Kadınları Etkilemenin Yolları — İyi Bir Arkadaş Olarak Etkileyin 40. Diğer Erkeklerin Varlığı Sizi Etkilemesin: Ona bir şey söylemeden önce her zaman iki kez düşünmelisiniz, hele ki bu başka bir erkekle ya da onun hoşlanmayacağını tahmin ettiğiniz türden bir konuyla ilgiliyse. Çağrılarınıza cevap vermiyorsa veya dikkatini kafedeki başka bir erkeğe veriyorsa, küçük bir çocuk gibi köşeye sinmeyin. Ve en önemlisi de bu sebeple ona karşı tavır takınmayın. 41. Geceleri Onun Düşüncelerini Meşgul Edin: Gece vakti, aranızdaki samimiyeti artırmanın en iyi zamanıdır. Geceleri arada sırada ona telefonda mesaj yazarak başlayın ve onu geceleri daha sık aramakla devam edin yolunuza. Onun ilgisini çeken şeylerden konuşmaya devam edin. Zamanla size daha fazla ısınacak ve hatta her gece sizinle konuşmayı dört gözle bekleyecektir. Kadınları etkileme yolları arasında en önemli konulardan biridir bu. 42. Ona Açılın: Hoşlandığınız kızla aranızda bir bağ oluşturabilmenin en iyi yolu onunla hiç kimsenin bilmediği gizli bir ilişki oluşturmaktır. Sadece ikinizin olduğu ve geceleri paylaştığınız gizli sohbetler ilişkinizi çok daha heyecanlı ve gizemli hale getirir. Şimdi bunu bir sonraki seviyeye taşıyın ve hoşlandığınız kızla kendiniz hakkında başka kimsenin bilmediği sırları paylaşın. Özellikle eski ilişkilerinizden bahsedin. Bir kaç gece sonra bu tür bir konuşmanın cinsel bir temaya dönüşmesi çok muhtemel. Ya da onun tanımadığı bir kızla yaşadığınız sorunlardan bahsedin. Neler olduğunu merak edecek ve her gece sohbetinizde o gün neler yaşadığınızı merak edecektir. 43. Arkadaşlarını Kazanın: Arkadaşlarının çoğunu tanıyorsanız onlara karşı ılımlı olun. Bu elbette zorunlu değil ama kız arkadaşınız arkadaşlarıyla sizin hakkınızda konuşmaya başladığında, sizin hakkınızda iyi şeyler söylemeleri her zaman iyi bir şeydir. Etkilemeye çalıştığınız kızın en iyi arkadaşı olarak gördüğü bir kız arkadaşı var mı? Eğer en iyi arkadaşı varsa, en başta gözüne girmeniz gereken kişi odur. Ona karşı da nazik olun ve onunla arkadaş olmaya çalışın. Ve bu en iyi arkadaş, sizinde iyi bir arkadaşınız olduğunda, “yanlışlıkla” hoşlandığınız kızdan bahsedin. Eğer en iyi arkadaşı etkilemişseniz, sizin tarafınızı tutarak, hoşlandığınız kızı ikna etmeye çalışır. Ve bu işinizi büyük oranda kolaylaştırır. 44. Kendinize Bağımlı Hale Getirin: Bir kadını etkilemek için onu kendinize bağımlı kılın. Sizin için çıldırdığından emin olmadığınız sürece ona aşık olduğunuzu söylemeyin. Onunla güzel vakit geçirmeye odaklanın, ama elbette onu etkilemek için çok çabalamayın. Onun kalbini kazanmaya çalıştığınızı çok fazla belli ederseniz (örneğin çiçekler alarak ya da romantik şeyler söyleyerek) ilişkinin bütün gizemini yok etmiş olursunuz. 45. İlk Anlar: Konu kadınları etkilemenin yolları olunca bir çok şey o kadına bıraktığınız ilk izlenime bağlıdır. Erkekler bakımlı ve neşeli bir enerjisi olan kızlara tutkundurlar. Ve kızlar da bundan farklı değil aslında. Yakışıklılık, temel kriterlerden biri değil kızlar için ancak bakımlı olmak ve doğru enerjiye sahip olmanız bir kızı etkilemek için elzem konular arasında. Bir sokakta yürürken ya da bir kafe de otururken yanınızdan bir kız geçtiğinde onun hakkındaki ilk gözlemleriniz nelerdir? Yüzünü kesinlikle fark edersiniz, vücudunu ve davranış şeklini de. Kızlar da aynı şeyleri fark ediyorlar.Bu içgüdüsel bir şey. Sizi fark ettiğinde sadece bir kaç saniye içinde hakkınızda bir fikir sahibi olur. İşte bu bir kaç saniye için hazırlıklı olmalısınız. Kadınları Etkileme Yolları — Karakterinizle Etkileyin Bu konuda gerçek bir uzmandan tamamen ücretsiz 60 günlük bir eğitim almak isterseniz, karizmasirlari.com u ziyaret edin. Yazının bundan sonrası maddeler halinde olacak, başlıklar kendini açıklıyor zaten. 46. Zeki Olmak. 47.Espirili Olmak. 48. Kültürlü Olmak. 49. Saygılı Olmak. 50. Çok fazla ilgiye boğmamak (özellikle ilk flört döneminde) 51. Kolayca elde edebildiği biri olmamak. 52. Gizemli Olmak. 53. Sosyal Biri Olmak. 54. Hemen sevgi moduna geçmemek. 55. Duygularını hemen açmamak. 56. Her zaman müsait olmamak. 57. Yaşam dolu olmak. 58. Maceracı olmak (her zaman garantici olmayın) 59. Cesur Olmak. 60. Eğlenceli Olmak. 61. Bir Hayat Amacının Olması. 62. Bir Enstrüman Çalmak. 63. Hayatı Çok Ciddiye Almamak. 64. Cömert Olmak. (Tabi her şeyi siz ısmarlamayın) 65. Sakin Olmak. 66. Pozitif Olmak. 67. Bakımlı Dişler. 68. Orjinallik. (Kendi tarzının, fikirlerinin olması) 69. Bir çok alanda tecrübeli olmak. 70. Onunla uğraşmak, hafiften dalga geçmek. 71. Seçici Olmak. 72. Lider Olmak. 73. Karizmatik Olmak. 74. Alçakgönüllü Olmak. 75. Eğlenmeyi seven biri olmak. 76. Dikkatli olmak (Elinden geldiğince tabiki) 77. Israrcı olmak. (Konu kadınsa çok ısrarcı olmak iyi değil, sizden kaçar. Ama iş ve diğer konularda ısrarcı olmak sizin kararlı ve istediğinizi alan biri olduğunuzu gösterir) 78. Saygı duyulan biri olmak. 79. Organizatör olmak. 80. Güzel bir gülümseme. 81. Romantik olmak (Abartmadan) 82. Bir şeyler öğretmek. 83. Kendini nasıl taşıdığın. (Bkz. Kadınları Vücut Diliyle Etkilemenin Yolları bölümü) 84. Hazır Cevap Olmak. 85. Detayları İyi Görmek. 86. Bir çok konuda bilgili olmak. 87. Planlayıcı olmak. (Güzel aktiviteler planlamak) 88. Kaslı bir vücut. 89. Doğal Olmak. (Başkalarının ne düşündüğüne takılmadan, kendi fikirlerini, kendi hayatını yaşamak) 90. Sözünün eri olmak. 91. Dürüst Olmak. 92. Kulağına Fısıldamak. (Gizli bir şey söylüyormuş hissi her zaman ilginçtir. Nadiren kullanılması gerek) 93. Meşgul biri olmak. (Her dakika ulaşılabilir olmayın) 94. İyi bir saç. 95. Çocuklarla İyi Geçinmek. 96. Disiplinli biri olmak. (Özdisiplinden bahsediyorum burada. Başkalarını disipline etmek, despot, sinirli biri gibi görünmenize neden olabilir) 97. Dominant olmak. 98. İyi Giyimli Olmak. 99. Ünlü biri olmak (Bir çok insanın sizi tanıyor olması) 100. Tutkulu biri olmak. 101. Enerjik olmak. 102. Olgun biri olmak. 103. Kararlı biri olmak. 104. İyi bir göz teması kurmak. 105. Çiçek alın (özel olmayan günlerde) 106. Güçlü bir karakter (Yani çok acil bir şey olmadığı sürece, sakinliğinizi korumanız) 107. Ne zaman özür dileyeceğini bilmek. 108. Sizi çıldırttığında bile saygılı olmak. 109. Daha açık renkte giysiler. (Bir araştırmaya göre daha fazla dikkat çekiyor. Kırmızı özellikle) 110. Centilmen olmak. 111. Korumacı olmak (Yine, abartmadan lütfen) 112. Mükemmeliyetçi olmamak. 113. Ona yaranmaya çalışmamak. 114. Onu iltifatlara boğmamak. 115. Böbürlenmemek. 116. Kendin değil, dostların hakkında iyi konuşmak, onları yüceltmek. 117. Etraftaki erkeklerden daha iyi, donanımlı olmak. 118. “Oyuncu” olmamak. (Tavlamaya çok takıntılı olmayın yani.) 119. Oyuncu olmamak (Bilgisayar oyunlarına çok kapılmayın) 120. Sporcu olmak. (Her gün en az yarım saat spor yapmak) 121. Tertipli olmak. 122. Kişisel hijyen ve temizlik. 123. Biraz “kötü çocuk” olmak. 124. Kadınlara ne zaman, ne söyleyeceğini bilmek.
  22. Serotonin Hormonu Nedir ve Kolayca Nasıl Artırılır ? Serotonin hormonu, ruh halinizi etkileyen ve beyinde sentezlenen bir kimyasaldır. Bu özelliği ile serotonin hormonu ruh halinizi düzeltmede anahtar rolünde bir görevi bulunmaktadır. Ayrıca beyinde iletilen sinyallerin kimyasal yollarla taşınmasında görevlidir. Serotonin eksikliğinde elektrik sinyalleri gerektiği gibi iletilemez. Bu eksiklikte ortaya çıkan en ciddi sonuç duygu durumunda bozukluk yani depresyondur. Depresyon gibi zihinsel sorunlarda da genellikle serotonin hormonu seviyesinde düşüklük görülmektedir. Örneğin, panik atak ya da anksiyete hastaları üzerinde yapılan araştırmalarda bu hormonun gereken düzeyin altında olduğu tespit edilmiştir. Bu yüzden antidepresan ilaçların birçoğu beyinde serotonin miktarını artırmaya yönelik çalışırlar. Serotonin ayrıca hafıza, uyku, öğrenme yeteneği üzerinde doğrudan etkilidir. Görüldüğü gibi serotonin hormonunun ruh halimizdeki etkisi azımsanamayacak kadardır. Beyninizde bulunan serotonin seviyesini düzene sokmanız sizi daha pozitif, mutlu, kendine güvenen bir insan haline getirecektir. Serotonin neyi etkiler? İştah düzeyinizi, Vücut ısınızı, Ağrı algınızı, Depresyon, Migren, Mide ve bağırsak zarlarını. Doğal Yollarla Serotonin Hormonu Nasıl Artırılır ? Antidepresanlar genellikle serotonin tedavisinde ilk başvurulan yöntem olsa da libidonuzu ve enerjinizi düşürme gibi yan etkileri bulunmaktadır. Tabii ki modern tıbbın bize sunduğu bu nimetlerden yararlanmayın demiyorum ama daha doğal yollar ile serotonin nasıl artar sorusuna bir cevap bulmak istiyorsanız işte size yardımcı olacak bir kaç öneri; B6 Vitamini almaya özen gösterin Serotonin hormonunuzu dengelemek için B6 vitamini önemli bir etkendir. B6 vitamini açısında zengin gıdalar, ıspanak, şalgam, sarımsak, karnabahar, kereviz, balık (özellikle ton balığı, somon), kümes hayvanları (tavuk ve hindi) ve yağsız dana bonfiledir. Glutensiz tahıllardan tüketin Glutensiz tahıllar nelerdir ? • Amaranth Azteklerin kutsal gıdası olan amaranth protein, kalsiyum, demir ve lifçe yüksektir. • Esmer pirinç Pirincin bir sürü çeşidi vardır fakat esmer pirinç B vitaminince en yüksek değere sahiptir. • Karabuğday Karabuğday B vitamini, lif, demir, magnezyum, fosfor ve çinkoca zengindir. • Darı Kuş yemi olarak da bilinen darı çok yönlü besince yoğun tahıldır. Darı B vitamini, fosfor ve magnezyumca zengindir ve mısır ve pirince göre proteince daha zengindir. • Kinoa Teknik olarak çim olan kinoa ıspanak ile bağlantılıdır. Kinoa Güney Amerika da yetişir ve çeşitli renkte türleri bulunur. Kinoa protein, lif, vitamin E, magnezyum, demir, fosfor, bakır ve çinkoca zengindir. Yukarıda saydığım besinleri yemeklerinizde kullanabilirsiniz. Bu tahıllar sayesinde hem serotonin düzeyiniz artacak hem de uyku probleminiz azalacaktır. Triptofan açısından zengin gıdalarla beslenin Triptofan insan vücudu tarafından sentezlenemeyen bir amino asittir ve sonuç olarak, gıdalar ile alınması gerekir. Triptofan açısından zengin gıdalar ise: hindi eti, süt, peynir, yoğurt, kırmızı et, yumurta, soya fasülyesi, badem gibi kuru yemişlerdir. Burada önemli olan nokta protein ağırlıklı gıdaları karbonhidrat ağırlıklı gıdalar ile almamaya özen göstermektir. Araştırmalara göre bu şekilde alındığında serotonin alımınızı olumsuz etkilediği söylenmektedir. Egzersiz yapın Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre egzersiz serotonin hormonunu arttırdığı gözlemlenmiştir. Egzersiz serotonin hormonunu iki şekilde arttırır. Bunlardan ilki; beyin tarafından gönderilen serotonin üretimi sinyallerini motor aktivitenin arttırması, diğeri ise serotoninin öncü maddesi olan triptofan salgısını düzenli egzersiz ile artmaktadır. Stresten uzak durun Çağımızın en büyük sorunlarından biri de strestir. İnsanlar iş ve günlük hayat koşuşturmacasında içerisinde bir çok şekilde strese maruz kalır. Stres ise adrenalin ve kortizol üretimi sebebi ile serotoninin en büyük düşmanıdır. Serotonin düzeyini kontrol altında tutabilmeniz için stres seviyenizi düşürmeniz gerekmektedir. Bu konu ilginizi çekebilir: Stres yönetimi ile stresle kolayca başa çıkın Bol bol güneşlenin Sabahın erken saatlerinde güneş ışığından faydalanırsanız, gece olduğunda melatonin hormonu salgılanmasına da yardımcı olacaktır. Bu da sizin için daha kolay ve rahat bir uyku demektir. Her sabah yapacağınız 20 dakikalık bir yürüyüş ile hem ruh halinizi yükseltecek hem de akşam olduğunda güzel bir uyku uyuyabileceksiniz.
  23. Kalbe iyi Gelen Besinler ve Faydaları Günümüzde hayatın hızlı akması ile birlikte beslenme alışkanlıklarımız da bu doğrultuda şekillendi. Özellikle fastfood ve benzeri gıdalara yönelinmesi ile birlikte kalp ve damar sağlığınız da olumsuz olarak etkilenmektedir. Bu yüzden yaptığınız gıda seçimlerinde kalbe iyi gelen besinleri ön sıralara almanız kalp sağlığınızı ve enerjinizi büyük ölçüde etkileyecektir. Kalp ve damar sağlığınızı korumak için kalbe iyi gelen besinler listesini sizler için hazırladık. Kalbe İyi Gelen Besinler Nelerdir? 1. Karpuz Yaz aylarının değişilmezi arasında olan karpuz, hepimizin beğendiği tadının yanı sıra, düşük kalorili olması, lifli yapısı ve doğal antioksidan kaynağı olması sebebiyle kalbe iyi gelen bir besindir. Karpuzun, bol miktarda C vitamini ve antioksidan özelliği ile çeşitli kanser türlerine karşı etkili olan beta-karoten içerdiğini belirten uzmanlar, içerdiği yüksek potasyumun da kalp fonksiyonlarının ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, aynı zamanda iyi bir lif kaynağı olduğundan bağırsak hareketlerini düzenleyen ve bağırsak kanserini önlemede rol oynayan karpuzun çekirdeklerinin de, içinde bulunan cucurbocitrin adlı madde ile kan basıncını düşürmeye ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olduğunu kaydetti. 2. Yoğurt Araştırmalara göre az yağlı yoğurt tüketerek kalp rahatsızlığı riskini azaltabilirsiniz. Ayrıca içinde bulunan vitamin, lif ve antioksidanlar sayesinde sindirim sisteminiz için de yararlıdır. Tüketim önerisi olarak yağsız ve kaymaksız olanı tercih etmeniz gerekmektedir. Mümkünse geleneksel ev tipi yoğurt mayalayarak tüketin. 3. Domates Domates bir yaz sebzesi olup, yaz mevsiminde tüketilmelidir. Genel bir kural olmamakla beraber her sebze ve meyve mevsiminde tüketilmelidir. İnsan vücudu (metabolizması) mevsimlere bağlı olarak farklı çalışır. Domatesin insan sağlığına faydaları nelerdir? Antioksidan Kalp büyümesine karşı önleyici Kalbin dıştan yağlanmasına karşı hem koruyucu hem de yok edici Makula dejenerasyonuna karşı önleyici ve koruyucu olması İyi huylu prostat büyümesine bağlı idrar yapma zorluğuna karşı Yüksek göz tansiyonun düşürülmesinde olumlu etkisi vardır Kolestrolün düşürülmesinde ve dengelenmesinde yardımcı olur. Domatesin yukarıda sayılan faydalarından tam olarak yararlanabilmek için tohumdan yetişen domates olması gerekmektedir. Ne yazık ki diğer domateslerden aynı verimi almanız mümkün olmayacaktır. 4. Avakado Avakado içerdiği zengin miktardaki c vitamini ve mineraller ile kalp ve sindirim sistemi için çok faydalıdır. Lifli içeriğe sahip olduğu için sindirim sistemi organlarının tümüne faydalıdır. Avakado ayrıca kansere karşı bünyeyi güçlendirici özelliği bulunmaktadır. 5. Kara Lahana Dünya genelinde de bolca tüketilen bir bitki olan karalahana başta K, C, A vitamini başta olmak üzere, kalsiyum, manganez, folik asit deposu lifli bir gıdadır. İçerdiği önemli vitaminler sayesinde, kan pıhtılaşmasına iyi gelir, kemiklerinizi korur ve kireçlenmesini önlemeye karşı yardımcıdır. Kalp ile ilgili karşınıza çıkabilecek herhangi bir problemin riskini azaltır, bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirir. Soğuk algınlığı gibi gribal enfeksiyonların tedavi sürecinde vücudun savunma mekanizmasını arttırır. 6. Ceviz Gün içerisinde yaptığınız ufak atıştırmalarınız arasına cevizi de eklemeniz şiddetle tavsiye edilir. İçerdiği antioksidan ve omaga-3 sayesinde kalp fonksiyonlarınızı düzene sokar. Ayrıca yağlı gıdaların damarlara verdiği zararı azaltır. 7.Kinoa Kinoa görünümü ve tadı tahıla benzeyen ıspanakgiller familyasına ait bir çeşit otsu bitkidir. Etli ve besleyici yaprakları vardır, salkım salkım çiçekler açar ve bu çiçekler zengin besin değeri olan minik tohumlara dönüşürler. Kinoa diğer tahıllara göre yaklaşık iki katı miktarda lif içermektedir. Kendisi ile yakın besin özelliklerine sahip zeytinyağı ve avokadoya göre daha çok lif içerir ayrıca glütensizdir. İçeriğinde bulunan lignin pek çok kanser türlerine karşı koruyucu etki göstermekte ve kalbi güçlendirmektedir. 8. Somon Araştırmalara göre her hafta 1 defa somon tüketmek, koroner kalp rahatsızlığına yakalanma riskini %30 oranında azalttığını belirtiyor. İçerdiği omega-3 yağ asitleri sayesinde kalp ve damar sağlığımızı korumaya yardımcıdır. Omega-3 yağ asitleri vücudumuzdaki trigliserit düzeyini azaltarak damar tıkanıklığına yol açan plakların oluşumunu engeller. Elbette balığı da kızartmak yerine ızgara veya buğulama şeklinde pişirmeniz gerekmektedir. Bu şekilde kızartma yağının zararlarından da etkilenmemiş olacaksınız. 9. Badem Badem; A, B, C, E vitaminleri, lif, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, çinko, antioksidan ve E vitamini, omega6, yağ asitleri açısından zengindir. Kalp krizine karşı koruyucudur. Düzenli olarak her gün en azından 4-5 tane badem yiyenlerde koroner kalp rahatsızlığı daha az görülmektedir. Bademde mono ve poli doymamış yağ bulunur. Bu yağlar LDL (kötü huylu) kolestrolü düşürücü ve iyi kolestrolünüzü çıkartıcı etkiye sahiptir. 10. Baklagiller Baklagiller, yüksek posa içeriklerinden dolayı kalp-damar rahatsızlıklarından koruyucudur. Kan kolesterol seviyelerinizin dengelenmesinde önemli bir rol oynarlar. Haftada 1-3 kere muhakkak kurubaklagil tüketmeniz kalp sağlığınız için olumlu olacaktır. Sağlıklı kalın.
  24. Graviola (Tarçın Elması) Nedir ve Faydaları Nelerdir? Güney Amerika’da popüler olan, Guanabana olarak da bilinen soursop, bir çok içecek ve dondurmada kullanılan tatlı, dikenli, yeşil bir tropikal meyvedir. Gıda alanlarında kullanımına ek olarak, tarçın elması tıbbi alanlarda da kullanılmaktadır. Guanabana meyvesi ve graviola ağacı yaprakları, karın ağrısı, ateş, parazit enfeksiyonları, hipertansiyon ve romatizma tedavisinde kullanılmaktadır. Bu faydalarına ek olarak sakinleştirici etkisi de mevcuttur. Guanabana (Tarçın Elması) Nedir? Graviola bitkisinde yetişen tarçın elması tıbbi literatürde Annona Muricata, soursop ve guabana olarak da geçmektedir. Graviola ağacı 25-30 metre yükseliğe kadar uzanan bir ağaç olup 30 cm büyüklüğünde meyveler verebilir. Guanabana meyvesinin kabuğu çok acı olmasına rağmen meyvesi yumuşak ve tatlıdır. Soursop bol miktarda C vitamini, kalsiyum,fosfor ve az miktarda demir ile birlikte tiamin, riboflavin ve niasin gibi birkaç B vitamini türünü içermektedir. İlginizi Çekebilir : Çörek Otu Yağı Ve Az Bilinen 8 Faydası Graviola Bitkisi Kullanım Alanları Guanabana mide ağrısı, ateş, ağrı, öksürük ve astım gibi solunum problemlerine ve diğer birçok tıbbi problemi gidermek amacı ile kullanılmaktadır. İçeriğinde bulunan asetogenin adı verilen yağ asitleri sayesinde özellikle kanser gelişimini önleme veya yavaşlatma amacı ile kullanılmaktadır. Araştırmacılar soursoptaki bazı bileşiklerin doğal olarak antiviral ve antiparazitik olabileceğini ve iltihabı baskılayabileceğini de söylemektedir. Graviola Bitkisi Faydaları Amerika’ da bir ilaç firmasında tarafından yapılan testlerde 1970’’li yıllardan beri tarçın elması ve kanser ilişkisini araştırılmış ve aşağıdaki olumlu etkiler görülmüştür; Kanser hücrelerinin gelişimini yavaşlatmada ve durdurmada sıklıkla kullanılan kemoterapi ilaçlarından 10,000 kat daha etkili olduğu, Meme kanseri, kolon kanseri, pankreas kanseri, akciğer kanseri ve kolon kanseri dahil 12 çeşit kanser tipinde tarçın elmasında (Graviola) bulunan bileşenlerin yalnızca kanser hücrelerini hedef alarak yok ettiği, Kemoterapi de olduğu gibi sağlıklı hücrelere hiçbir zarar vermediği, ve seçici olarak yalnızca kanser hücrelerini hedef aldığı, Yapılan pek çok çalışma ile kanıtlanmıştır. Graviola Meyvesi Kullanım Önerileri Guanabana meyvesi ile ilgili tavsiye edilen herhangi bir tüketim miktarı bulunmamaktadır. Bununla birlikte içeriğinde bulunan alkaloid sebebiyle fazla kullanımın parkinson hastalığına benzer şekilde nörolojik semptomlara neden olabileceğinden, aşırı derecede tüketimden kaçınmalısınız. Tarçın elması veya hapları ile tedavi olmadan önce mutlaka doktorunuza danışarak tavsiye alın.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.