Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Archi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    155
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

İletiler gönderen: Archi

  1. Atatürk'ün samimi bir dindar olduğunu, yüksek ahlakına ilaveten Allah inancını gösteren bazı sözlerinden alıntıları her yönden liderliğinin gücünü gösteriyor.

     

    • Ey Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Koyduğu esas kanunlar, Kur'ân-ı Azimüşşan`daki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi ve tabii kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Bütün ilahi kanunları yapan Cenab-ı Hak`tır." (Atatürk`ün S ve D. c. 2, s. 93)
    • "Kuran 'Kitab-ı Ekmel'dir. (En mükemmel kitap) "
    • "Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim." "Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur."
    • "Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete sahiptir. Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz."
    • "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur."
    • "Türk Ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliği ile dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum..." (Atatürkün Söylev ve Demeçleri, cilt 3, s. 69-70, 29.10.1923, Fransız yazar Maurice Pernotya verdiği demeç)
    •  Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı seçildikten sonra TBMM’ye teşekkür konuşmasını şu şekilde bitiriyor:
      "Ancak böylelikle ve ALLAH’IN YARDIMIYLA, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri iyi bir biçimde yapabileceğimi umarım. "
    • "Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur… Dinsiz kimse olmaz…"
      02. 02. 1923, İzmir, Türkiye’nin Geleceği Üzerine Konuşma)
    • “MİLLETİMİZ, DİN VE DİL GİBİ KUVVETLİ İKİ FAZİLETE SAHİPTİR. Bu faziletleri hiç bir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, sf.66)
    • "DİNSİZ MİLLETLERİN DEVAMINA İMKAN YOKTUR. HER FERT DİN VE DİYANETİNİ, İMANINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu (derinlemesine araştırma) ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız. "

     

     

  2. bunlar onbinlerce yıl önce de aynen bugünkü gibi ilkel medeniyetler olduğu gibi çok gelişmiş medeniyetlerin de olduğunu ispatlayan delillerdir,

     

    çok uzağa gitmeden Mısır piramitlerinin inşasında kullanılan gelişmiş geometri ve mtematik bilgisi "bizim bildiğimiz ünlü matematik bilginleri Pisagor, Arşimet ve Öklid’in zamanından 2000 yıl öncesinde bu piramitlerin inşa edildiği göz önünde bulundurulursa" çok düşündürücü değil midir?

     

    evrim teorisi antropoloji alanında da hikayeler yazdığından yani insanın sözde evrimi hikayesine göre hayat bundan yaklaşık on bin yıl önce, Neolitik Çağ (Cilalı Taş Devri) adı verilen dönemde oluşmaya başladı diyerek hayali resimlerle betimlendiğinden, hepimizin okul kitaplarımızda gördüğü bu kahramanları düşündüğümüzde :)

    İnsanların birbirleriyle sosyal ilişkiler kurması ve kültürel değerlerin oluşması ise sözde bu tarihten bin yıllar sonra meydana geldi dediklerinden ve diğer iddialardan....

  3. Peygamberimizin Hz. Mehdi’nin ahir zamanda muhakkak çıkacağını bildiren kesin hadisleri var;

     

    * Eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah, O (Hz. Mehdi) idareyi ele alıncaya kadar o günü uzatırdı. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 10)

     

    * Eğer dünyadan bir gece bile kalsa, Allah onu uzatır ve Ehli Beytimden birisini (Hz. Mehdi) melik kılardı. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 10)

     

    * Ümmetim arasında Mehdi gelecektir... Ümmetim onun zamanında iyi ve kötünün, benzeriyle nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek, sema üzerlerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey saklamayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 9)

     

    * Dünyadan bir gece bile kalsa, Allah o geceyi uzatır ve Ehli Beyt’imden birisi gelerek dünyaya hakim olurdu. Onun adı adıma, babasının adı babamın adına uyar. Daha önce yeryüzü nasıl zulümle dolduysa, o, onu adaletle dolduracaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)

  4. Kurt-köpek konusunu net olarak aktarmıştım ben değil birim adamları derginin magazin haberini çürütmüşler zaten.

     

    Meyve sineği konusunu daha önce açıklamıştım.

     

    Bahsettiğiniz evrim makalesindeki matematiksel permutasyon hesapları ile ilk protein oluşmaz, rakamlar tesadüfen yanyana gelmez, nasılki size bu cevabı yazan biri var, yani kelimeler matematiksel hesap ve olasılıklarla yanyana gelip buraya yapışamıyorsa canlılığı da başlatan bir yaratıcı var.

     

    Tekrar edeyim; "Genetik benzerlik, ortak soy kanıtı değildir" Canlıların DNA’larındaki genetik bilginin kompleksliği akıllara durgunluk verecek derecededir. Bunlarla ilgili detayları bilimsel çalışmaları tarafsızca okumak faydalıdır, yine de siz bilirsiniz benden söylemesi...

     

    Allah değil de dünyaya uzaydan gen katkısı olmasına inanmak da enteresan değil mi? tekrar bir düşünün isterseniz. Dawkins artık evrime inanmadığını ve bu konuyu çözemediğini söylemeye başladı, yeni açıklamalarını okumanızı tavsiye ederim.

  5. Bu konuların daha geniş çerçeveden düşünelim. Linkteki videoyu izlemeniz tavsiye edilir. Aşağıdaki ayetin anlamını da bu video ile birlikte düşünürseniz umarım faydası olur.

     

    “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.(İnsan Suresi, 30)” 

     

    http://www.youtube.com/watch?v=8eCGKsamLAE

     

    Sizden bir seçim yapmanız istendiğinde düşünün. Örneğin çay ya da kahve mi içersiniz diye soruldu...Siz istediğinizi seçip keyifle içeceğinizi yudumladığınızda yaptığınız seçimin ne kadar doğru bir karar olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak yapılan araştırmalar çarpıcı bir sonucu getirdi bu da seçimlerinizden önce, isteğinizden bağımsız olarak karar zaten beyninizde verilmiştir.

    Bu gerçek bilim dünyasında müthiş bir yankı uyandırmış ve “Kader bilimsel olarak ispatlandı” şeklinde duyurulmuştur.

     

    Kısacası: kişi karar verdiğini düşündüğü andan 10 saniye öncesinde yapacağı seçim, beyninde zaten bellidir. Bu son derece çarpıcı sonuç özgür iradenin aslında hissettirilen bir algı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Geçmişimizi izliyoruz sadece bunu düşünün.

     

    Biraz çevreye, vücudunuzun işleyişine, bitkilere, hayvanlara dünyadaki bildiğimiz ve hala bilemediğimiz daha nice mucizeleri düşünüp insanın aslında Allah'ın kontrolünde ne kadar aciz bir varlık olduğunu, Allah dilemediği sürece elini bile kaldıramayacağını düşünelim, düşünmeden felsefeyle mantık yürütmekle çözülecek konular değil bunlar. Mesela hastalıklar insanın en aciz olduğu anlardır, kimseye dilemem ama kötü hastalık geçirmiş olanlar ya da sevdiği yakını bu durumda olanlar o anlarda bunu hissetmiştir bir imtihandır.

    Bunları kabul edip düşüncelerimizi nefsinizin tatminine değil de ilme yönlendirmenin en azından insanlığa çevrenize imanınıza faydası olur.

    • Beğen 1
  6. Dua konusunda belki de en büyük tehlike, kabul olmayacağı endişesiyle dua etmekten vazgeçmektir. Bu, pek çok yönden hatalı bir tavırdır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, ayetlerde vurgulanan "duaya icabet" bir şeyin "aynen gerçekleşmesi" anlamına gelmez. Çünkü insan, daha önce de belirttiğimiz gibi, bazen kendisi için zararlı olan bir şeyi Allah'tan talep ediyor olabilir. "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir" (İsra Suresi, 11) ayeti, bu durumu açıklamaktadır.

    Duada istenilen şeyin geciktirilerek verilmesinin veya tamamen farklı bir şekilde icabet edilmesinin bir nedeni, Allah'ın insanları imtihan etmesi de olabilir. Allah, kullarının sabrını denemek ve onları olgunlaştırmak için vereceği nimetleri belirli bir hikmete göre belirli sürelerin sonunda verebilir.Bu ve benzeri nedenlerden ötürü duada istenilen herşeyin hemen, tam istenildiği gibi gerçekleşmesini bekleyemeyiz.

     

    Allah'ı gerektiği gibi takdir edemeyen bir insan, doğal olarak Allah'ın dualara icabet eden sıfatını da kavrayamaz. Dua etse bile Allah'ın duasına icabet edeceğinden şüphe içindedir. Bunun sebebi dünyanın Allah'tan bağımsız olarak işlediğini, O'nun olayların akışına hiçbir müdahalesinin olmadığını, ya da "mucizeler" aracılığıyla binlerce yılda bir müdahale ettiğini düşünmesidir.

     

    • Beğen 1
  7. @@Canraşit, linki inceledim baştan sona proteinlerin nasıl tesadüferle oluşamayacağını ve bu konudaki evrimcileri eleştiren alıntıları işlemiş, Dawkins'te eleştirilmiş,

    özellikle çok uzun ve matematiksel hesaplar eklenmiş ki insanlar sıkılıp okumasın ve anlamasın, ama zaten sonuçta yazdığım detayları desteklemişler sağolsunlar.

    Bakın şöyle bir cümle var gönderdiğiniz linkte mesela:

     

    "Ortama belli bir enerjinin verilmesiyle amino asitlerin proteine dönüşme olasılığı, dinamitle patlatılan tuğlaların üst üste düşerek bir ev oluşturması kadar düşüktür."

     

    hep aynı kaynaktan okumayınız, farklı kaynaklardan yaradılışa inananların kaynaklarını da okuyup karşılaştırmanız önerilir.

     

    bence bu konuyu gereksiz uzattık.

  8. Bu konuya tek cümle ile değinmiştim bu soruyu da açıklar ama yine detaya girersek:

     

    Bu konu National Geographic dergisinde çıkmıştı,"Köpeklerin Evrimi: Kurttan Kuçuya" başlıklı bir makaleydi. Bu derginin yüzeysel evrim propogandasından başka birşey değil.Makale içinde "köpeklerin evrimi" iddiasını destekleyecek somut bir bilimsel bulgu yer almıyordu.

     

    Aslında haberin içeriği, daha ziyade; Eski Mısır'da mumyalanan köpekler, Sovyetler Birliği'nin 1950 ve 60'lı yıllarda uzaya gönderdiği "kozmonot" köpekler, hatta Sony firması tarafından üretilen "Aibo" isimli robot köpek gibi magazinsel konulardan oluşuyordu. Ama National Geographic, bu magazinsel bilgileri bazı hayali illüstrasyonlar ve "köpeklerin kökeni"ne dair yine hayali bir evrim şemasıyla süsleyerek sanki ortada "köpeklerin evrimi" tezi varmış gibi bir tablo çiziyordu.

    Gerçekte evrim teorisinin diğer iddiaları gibi "köpeklerin evrimi" iddiası da bir senaryodur. Dergi iki çarpıtma yöntemi izlemiş:

     

    1. Varyasyonların sözde "Makroevrim"e delil gibi gösterilmesi

    2. Soyu tükenmiş bazı dört ayaklı memelilerin, bu yönde bir kanıt olmamasına rağmen, köpeklerin atası olarak tasvir edilmesi

     

    Çeşitlenme ve "Makroevrim" Farkı

     

    Buradaki yanılgı herhangi bir canlı türü içindeki çeşitlenmenin, tüm canlıların tek bir ortak atadan geldiklerini öne süren Darwin'in evrim teorisine delil olduğunu sanmalarıdır. Oysa söz konusu iki kavram birbirinden çok farklıdır. Nitekim bu nedenle evrimci biyologlar da her iki kavramı "mikroevrim" ve "makroevrim" olarak birbirlerinden ayırırlar.

     

    Buu anlamak için genetik bilgisi gerekir: Her canlı türünün kendine has bir "gen havuzu" vardır. Gen havuzu, o türe ait tüm bireylerin genetik özelliklerinin toplamından oluşur. Örneğin insanların gen havuzunda, bizim yeryüzünde gördüğümüz farklı insan ırklarının, farklı fiziksel yapıların hepsinin birden toplamı vardır. Zenciler, sarı derili insanlar, çekik gözlüler veya eskimolar... Bütün bunlar insanlara ait gen havuzunun içindeki özelliklerdir. Bu nedenledir ki doğan her insan bu özelliklerin herhangi birine sahip olarak doğabilir, tabi ki anne, babasına ve sülalesine göre.

    Ama insanın gen havuzu içinde solungaç, gaga ya da kanat genleri yoktur. Dolayısıyla hiçbir insan solungaçlı, gagalı ya da kanatlı olarak doğmaz. Derisi yeşil renkte veya sırtı kabuklu olarak da doğmaz. Çünkü insanoğlunun gen havuzu içinde böyle bir yapıyı oluşturacak bir gen yoktur. Tüm fiziksel özelliklerimiz, insan gen havuzu ile sınırlıdır.

     

    İşte bu sınırlı havuz içinde, özellikle kendi içine kapalı popülasyonlarda, uzun zaman içinde bazı özellikler baskın çıkar ve böylece "çeşitlenme" meydana gelir. Örneğin Uzakdoğulu ırklarda çekik gözlülük geni baskın çıkmıştır. Pigmelerde kısa boy, Kafkasya kökenli ırklarda beyaz ten veya Afrika'daki ırklarda koyu tenin baskın çıkması da buna benzer örneklerdir.

     

    Ancak burada çok önemli bir püf noktası vardır: Söz konusu çeşitlenme, "evrim teorisi" dendiğinde kast edilen iddiayla ilgili değildir. Genetik çeşitlenme, mevcut bir türün gen havuzu ile sınırlıdır.

     

    20. yüzyıl boyunca yürütülen genetik araştırmalar Darwin'in yanıldığını ortaya çıkardı.Bugün bu gerçek, konuyu ön yargısız olarak inceleyen evrimci biyologlar tarafından da kabul edilmektedir. Bu biyologlar, tür içi çeşitlenme için "mikroevrim", Darwin'in teorisi için de "makroevrim" terimlerini kullanmakta ve birincinin ikinciye delil sağlamadığını belirtmektedirler.

    Bilinen tüm mutasyonlar ya etkisiz ya da zararlıdır. Canlılara genetik bilgi ekleyen tek bir mutasyon bile gözlemlenememiştir.

     

    Bu bilgilerin sonucunda varacağımız özet ise şudur: Bir canlı türünün genetik havuzu içinde kalan çeşitlenmeler (her ne kadar fiziksel görünüm olarak büyük çaplı olsalar bile) "evrim" anlamına gelmezler ve dolayısıyla evrim teorisine kanıt sağlamazlar.

     

    National Geographic'in tek yaptığı şey, tür içi çeşitlenmeyi "evrim" gibi göstermektir. Makalede, hepsi Canis cinsine (genusuna) ait olan köpeklerin ve kurtların çeşitlenmelerinden uzun uzadıya söz edilmiş ve bu çeşitlenme bir evrim hikayesi gibi anlatılmıştır. Oysa tüm bu çeşitlenme, gen havuzu sınırları içinde kalmaktadır. Nitekim bu gerçek National Geographic tarafından şöyle kabul edilmektedir: "Moleküler düzeydeyse değişen bir şey yok: Kurtlarla köpeklerin DNA yapısı neredeyse aynı

     

    DNA yapısında bir değişiklik olmadığına göre, ortada bir evrim de yok demektir! Dolayısıyla National Geographic'in "Köpeklerin Evrimi" haberi, yanıltıcı bir propagandadan başka bir şey değildir.

     

    Bilinmelidir ki, bu ve benzeri propaganda girişimleri, evrim teorisinin bilimsel çöküşüne bir çare getiremeyecek, aksine bu çöküşün daha açık bir şekilde ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

  9. Peygamberimiz'in Hz.Mehdi ile ilgili tevatür derecesinde ("kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber") hadisleri vardır.

     

    Mehdi ile ilgili önceden yazılan bahsedilen alametlerin hemen hemen hepsi çıkmıştır, bundan ilk mesajlarımda bahsetmiştim.

     

    Ayrıca dinimizde çok önemli bir kaynak olarak kabul edilen "Kütüb-ü Sitte"de de Hz. Mehdi hakkında birçok "sahih" hadis bulunmaktadır. Kuran'da da Mehdi'ye işaret eden ayetler var İslam alimleri açıklamalarından bahsetmiştim.

     

    @@democrossian, zaten kendisinin inandığını fakat kibirle nefsiyle mücadele ettiğini anlıyorum, düşünen bir müslüman olacağı aşikar.

     

    Atatürk Mehdi öncesi ahir zamanın büyük ve çok önemli şahsıdır. Vasiyetinde Mehdi liderliğinde Türk İslam Birliği kurulacağından bahsettiği bildiriliyor fakat vasiyet açılması ertelendi, Mehdi çıkış zamanı geldiğinde eş zamanlı açılacağı düşünülüyor.

  10. Milyon yıllar fosil kalıntıları için önemli bir süreç fakat evrimciler, sözde maymunumsu insanların Avrupa'da daha bundan yaklaşık 30-40 bin yıl önce, Afrika'da biraz daha eski bir dönemde ani bir geçiş süreci yaşadıklarını, böylece birdenbire modern insanlar gibi düşünme ve üretme kabiliyeti kazandıklarını öne sürer.

     

    Vikipedi de tarif edilen süreçte:

    Paleolitik Çağ, tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu (insanlık tarihinin %99'u) ve Buzul Çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, M.Ö. yaklaşık 10.000 yıl öncesinde Neolitik Çağ'ın başlamasına kadar süren arkeolojik çağdır. Bu çağda çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden besinleri pişirmeye ve ısınmaya başlanmıştır. Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir.

     

    13.000 yıldan daha eski örneklere de ulaşılmış ve zamanla ulaşılacaktır.

     

    İngiliz araştırmacı-yazar Michael Baigent ise Ancient Traces (Antik İzler) kitabında, 1891 yılında 260-320 milyon yıllık bir altın zincirin bulunduğunu anlatmaktadır. Bu zincirin 8 karat altın ve 16 karat başka bir metalin alışımından yapılmış olduğu anlaşılmıştır. Bir kömür parçasının içinden çıkan bu altın zincirin orta kısmı iyice eskiyip aşınmış, ama uç kısımları sağlam durumdadır ve iki ucu birbirine sıkıca bağlıdır. Aşınmış kısımın, kömür içine iyice işlemiş izi de vardır. Tüm bunlar, bulunan zincirin, kömür parçası kadar eski olduğunu göstermektedir. Kömürün çıkarıldığı madendeki yatakların tarihi ise 260-320 milyon yıl arasındadır.34 Evrimcilerin, insanın dahi olmadığını iddia ettikleri bir dönemde, medeniyetin önemli göstergelerinden biri olan altın takının bulunması, evrimcilerin çizdiği insanlık tarihi tablosunu yerle bir etmektedir.

     

    Başka bir örnek:LASCAUX MAĞARALARINDAKİ 16.500 YILLIK ASTRONOMİ HARİTALARI

    Münih Üniversitesi'nden araştırmacı Dr. Micheal Rappenglueck, Lascaux Mağaralarında yaptığı incelemeler neticesinde, bu mağaraların duvarlarında yer alan resimlerin astronomik anlamlar taşıyor olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Mağara duvarlarında yer alan figürler, fotogrametri yöntemi kullanılarak bilgisayar ortamında yeniden yapılandırılmış ve ortaya çıkan geometrik çizim, dairelerin, açıların ve düz çizgilerin birer anlam taşıyor olabileceğini göstermiştir. Bilgisayar ortamında yapılan hesaplamalara, ekliptik eğrilik, ekinoksun eksen sapması, yıldızların düzenli hareketleri, Ay'ın ve Güneş'in çap ve yarı çap ölçümleri, evrendeki kırılmalar ve bastırılmalarla ilgili tüm değerler eklenmiştir. Ve yapılan incelemeler sonucunda bu çizimlerin bazı yıldız takımlarını ve Ay'ın belirli hareketlerini işaret ettiği görülmüştür.

    BBC kanalı bilim ve teknik bölümü konuyla ilgili şu bilgilere yer vermiştir:

    Orta Fransa'da bulunan Lascaux Mağaralarındaki ünlü duvar resimlerinde tarih öncesine ait (gece) gökyüzü haritası keşfedildi. 16.500 yıllık tarihe sahip olduğu tahmin edilen harita, günümüzde Yaz Üçgeni (summer triangle) olarak bilinen üç parlak yıldızı gösteriyor. Lascaux çizimleri arasında ayrıca, Pleidas yıldız kümesinin de haritası bulundu... 1940'larda keşfedilen duvarlar atalarımızın sanatsal kabiliyetini gösteriyordu. Ancak bugün artık söz konusu çizimlerin, onların bilimsel bilgi seviyesini de gösterdiği anlaşılmıştır.   

     

  11. Mehdi bir şahıstır, şu anda dünya üzerinde faaliyettedir.

     

    O Kureyş‘ten ve Ehl-iBeyt‘imden bir kişidir.”
    (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13)

     

    Allah özellikle  ihtişam olsun, güzellik olsun diye Hz.Mehdi'ye anlı şanlı bir peygamberi yardımcı kılacaktır. Hristiyanlık en büyük din şu anda Müslümanlık ikinci sırada, Hristiyan'ların Hz.İsa'ya sevgisi tartışılmaz, Allah bu büyük din peygamberini Hz.İsa'yı 2000 yıl sonra tekrar dünyaya getirip, Kuran'a tabii edip, sonra Mehdi'ye tabii yani veziri kılacak böylece İslam'ın dünya hakimiyetini sağlanmış olacaktır.

     

    Deccali sistem, İsa Mesih (a.s.) ' ın ve Hz. Mehdi (a.s.)'n zuhuru için özel olarak yaratılmıştır. Allah dünya hayatının sonunun yaklaştığı ahir zaman adı verilen dönemde, tüm zorlukların, savaşların, terör, dejenerasyon ve korkuların hüküm sürdüğü bir zamanda, dünyaya mübarek bir şahsı gönderecek ve onun vesilesiyle her türlü zulmü ve adaletsizliği sona erdirecektir. Bu mübarek şahıs Hz. Mehdi (a.s.)'dır. Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhurunun ardından Hz. İsa (a.s.) yeniden yeryüzüne gelecek ve Hz. Mehdi (a.s.) ile birlikte, tüm dünyaya İslam ahlakını hakim kılacaktır.

  12. sadece şu cümlenizi kopyalasam yeterli olacak sanırım :)

     

    "İlk modern insanların ellerinin anatomisi tutmayı daha hassaslaştıracak şekilde değişti."  :))))

    nasıl olmuş bu değişim? tutmaya çalışırken çalışırken onlardan doğan çocuklar daha iyi tutmuş,sonra torunlar daha iyi turmuş yeğenler kuzanler filan derken derken bu işe bir son verelim artık daha fazla tutmayın demişler ve evrimi durdurmuşlar mı? biz modern insansak ultra modern insanlar tahmini ne kadar sürede ortaya çıkacak dersiniz?

    bunları bir deyiverin bilimsel olarak...

     

    bir de şu aşağıda kopyaladığınız yatan varlık ara geçiş formu mu oluyor? bu yan gelip yatan atamızın adı soyadı nedir ne kadar ara geçiş formu olarak görevini sürdürmüş ve benden bu kadar diye pes edip gitmiş, hangi hayvan geçerken buna uğramış da evrimleşmiş bunu da anlatırsanız böyle hikayelere bayılırım.

    bir de bulunmuş,çizilmiş,yapılmış diye bahsettiğiniz konuları kim bulmuş,kim çizmiş bunları da bilmeniz lazım efendim her efsaneye inanmayın....

     

    szmx.jpg

  13. Bilimsel bulgular benzer şekilde, ileri medeniyetle geri kalmış medeniyetlerin bundan binlerce yıl öncesinde de bugünkü gibi aynı çağda yaşadığını göstermektedir.

    Kısacası insanların sözde maymunsu atalarının olduğuna dair hiçbir bilimsel delil bulunmamaktadır. Evrimci kaynaklardaki hayal ürünü çizimlerde bu döneme ait tasvirler insanları güya ağaçtan yeni inmiş, sözde ilkel, maymuna benzeyen bir canlı olarak gösterecek şekildedir.

     

    -Fransa'daki Chauvet mağarasında bulunan 32 bin yıl önce çizilmiş muhteşem mağara resimlerindeki üstün sanat tekniği;

    -bugünkü Batı müziğinin temel formu olan yedi nota ölçüsüyle yapılmış 35 bin yıllık flüt fosili;

    -Urfa Göbekli Tepe'de bulunan, boyları 4-6 metre olan kırk beş heykeli de içinde barındıran 14 bin yıl önce yapılmış dev yapı;

    -piramitler, sfenksler gibi dünyaca meşhur bulgular vb. geçmişte ilkelliğin değil de gelişmiş bir sanat ve teknoloji anlayışının olduğunu gösteriyor.

     

    Son dönemde Akdeniz'in doğusunda yapılan kazılarda "Natufian" adı verilen bir kültürün izleri bulundu. Şaşırtıcı olan ise bu kültürün izlerinin M.Ö.11.000 tarihine kadar gitmesidir. Natufian kültürünün bugünün kültürüyle taşıdığı ortak noktalardan biri mezarlıklarda bulunan çiçeklerdir. İsrail'deki Hayfa adlı liman şehrinin Rakafet mahallesinde yapılan kazılarda, mezarlarda renkli ve güzel kokulu çiçeklerin kalıntılarına rastlandı.

     

    Urfa Göbeklitepe'deki muhteşem anıtın keşfinden sonra, Stanford Üniversitesi'nden Ian Hodder'in yapmış olduğu itiraftır. M.Ö. 11.500 yıllarına ait 40 ton ağırlıktaki, hayvan figürleri işlenmiş onlarca heykelin çember oluşturacak şekilde dizilmiş olmasının ortaya çıkması karşısında Hodder, insanın sözde evrimi ile ilgili şu açıklamayı yapmıştır:

     

    "Bütün teorilerimiz yanlışmış."

     

    Natufian kültürünün çiçekli mezarlarının bulunduğu kazıya İsrail'in Hayfa Üniversitesi'nden katılan Daniel Nadel ise şu itirafta bulunmaktadır:

     

    "Natufian kültürüyle her şey değişti."

     

    Her yeni buluş evrimciler için yeni bir çıkmaz meydana getirmektedir. Çünkü gerçek tarih evrimcilerin anlattıklarından çok farklıdır.

     

     

     

     

     

     

     

  14. bilim inkar edilmez, tam tersi bilim evrimin olmadığını söylüyor herşey kanıtlı,, ara geçiş fosili yokken hangi ara geçiş fosili gerçektir diyebiliriz? yukarıdaki şeker varlığa kan ısınınca tabii benim de büyük dedelerim şekermi şeker bir maymundu diyorsunuz eh siz onlarla avunun ama benimkiler akıllı ve üretken insanlardı :)

    proteinlerin nasıl tesadüfen oluştuğu ispatlanamazken?

     

    Homo Habilis basbayağı bir maymundur nesli tükenmiş bunu da diğer örnekler gibi bilim açıklıyor din değil. Çok fazla sahte bilgi var her duyduğunuza inanmayın.

     

    Homo habilis sınıflandırması 1960'lı yıllarda ailece "fosil avcısı" olan Leakey'ler tarafından ortaya atıldı. Leakey'lere göre, Homo habilis olarak sınıflandırılan bu yeni tür canlı, dik yürüme yeteneğine, göreceli olarak büyük bir beyin hacmine, taştan ve tahtadan alet kullanma yeteneğine sahipti. Bu sebeple insanın atası olabilirdi.

     
    80'li yılların ortalarından sonra bulunan aynı türe ait yeni fosiller, bu görüşü tamamen değiştirdi. Bernard Wood ve Loring Brace gibi araştırmacılar, bunların "alet kullanabilen insan" anlamına gelen Homo habilis yerine, "alet kullanabilen Güney Afrika maymunu" anlamına gelen Australopithecus habilis olarak sınıflandırılması gerektiğini söylediler. Çünkü Homo habilis, Australopithecus ismi verilen maymunlarla birçok ortak özelliğe sahipti. Aynı Australopithecus gibi uzun kollu, kısa bacaklı ve maymunsu bir iskelet yapısına sahipti. El ve ayak parmakları tırmanmaya uyumluydu. Çene yapıları tamamen günümüz maymunlarınınkine benziyordu. 550 cc.'lik beyin hacimleri de bunların birer maymun olduklarının en iyi göstergesiydi. Kısacası bazı evrimciler tarafından ayrı bir tür olarak gösterilen Homo habilis, gerçekte tüm diğer Australopithecuslar gibi bir maymun türüydü.
     
    Amerikalı antropolog Holly Smith'in 1994 yılında yaptığı detaylı analizler de yine Homo habilis'in aslında "homo" yani insan değil, maymun olduğunu gösterdi. Smith, Australopithecus, Homo habilis, Homo erectus ve Homo neandertalensis türlerinin dişleri üzerinde yaptığı analizler hakkında şöyle diyordu:
     
    Dişlerin gelişimi ve yapısı kriterine dayanarak yaptığımız analizler, Australopithecus ve Homo habilis türlerinin Afrika maymunlarıyla aynı kategoride olduklarını, ancak Homo erectus ve Neandertal türlerinin günümüz insanlarıyla aynı yapıya sahip olduğunu göstermektedir. (Holly Smith, American Journal of Physical Antropology, vol 94, 1994, ss.307-325)
  15. Sahte fosillere inanmayalım iyice araştıralım ltf:

     

    Tiktaalik Roseae, Darwinistlerin en çaresiz kaldıkları ve yenilmeye başladıkları bir dönemde acil ihtiyaçtan ön plana çıkarılmış bir sahte ara fosildir. Tıpkı, son dönemlerde Darwinistler açısından büyük bir utanç vesilesi olan İda, Ardive Austrolapithecus Sedibasahtekarlıklarında olduğu gibi.-

    Gerçekte,Tiktaalik Roseae, günümüzde de örnekleri bulunan mükemmel bir timsah türüdür. 375 milyon yıl önce yaşamıştır ve günümüzdeki timsah türleriyle tamamen aynıdır.

     

    Ambulocetus'a gelelim: Bu konuda bilimle hayalgücü arasındaki sınırı görmek için, National Geographic'in Ambulocetus rekonstrüksiyonuna bir göz atalım. Dergide yayınlanan Ambulocetus çizimi şöyle: ne şeker şey değil mi :)

    image006.jpg
    National Geographic'in küçük hileleri: Pençelere
    eklenen hayali perdeler ve yüzgece benzetilen arka ayaklar

     

    Çizime dikkat ederseniz, bir kara canlısı olan Ambulocetus'u "balinalaştırmak" için yapılmış iki küçük hileyi kolaylıkla fark edebilirsiniz:

    -Hayvanın arka bacakları, yürümeye yarayan ayaklar olarak değil de, yüzmeye yarayan yüzgeçler gibi tasvir edilmiş. Oysa gerçekte canlının bacak kemiklerini inceleyen Carroll, bu canlının "kara üzerinde güçlü bir hareket yeteneğine sahip olduğunu" belirtir.

    Hayvanın ön ayaklarına "palet" görüntüsü verebilmek için perdeler çizilmiştir. Oysa eldeki Ambulocetus fosillerinden böyle bir sonuca varmak mümkün değildir. Gerçekte fosil kayıtlarında, bu gibi yumuşak dokular hemen hiçbir zaman görünmezler. Dolayısıyla canlının iskeleti dışında kalan özellikleri üzerinde yapılan rekonstrüksiyonlar hep spekülatiftir. Bu da evrimcilere geniş bir propaganda malzemesi sunar.

     

    Bu böyle uzar gider......

     

    EVRİMCİLER tek bir proteinin tesadüfen nasıl oluştuğunu açıklasalar da böyle çocuklar için hayal çizgi film kahramanlarıyla uğraşmasalar :) Evrimci Richard Dawkins bu proteinlerin uzaylılar tarafından dünyaya saçıldığını söylüyor bu konuya da inanıyorsunuzdur şimdi hayal gücünün sınırı yok tutabilene aşkolsun...

  16. Neandertal insanı yok olmuş veya diğer ırklarla karışarak asimile olmuş insanlardır, dolayısıyla Neandertal insan geni taşımamızda bir sürpriz olmadığından bu asla evrimin kanıtı olamaz, zenci insan geni de taşıyor olabiliriz ama bu genimiz baskın olmadığından beyaz olmuşuz.

     

    Evrimcilerin yanılgısı şudur:

     

    Fosil bulguları Neandertal insanının bize göre hiçbir "ilkel" yönü bulunmayan bir insan ırkı olduğunu göstermesine rağmen, Neandertal insanları hala evrimciler tarafından maymun adam olarak resmediliyorlar. Bu Darwinizm’in bilimsel bulgulara değil, önyargı ve propagandaya dayandığının göstergelerinden yalnızca bir tanesidir.

     

     neandertal-bir-insan-irki3.jpg

     NEANDERTAL: BİR İNSAN IRKI
    Üstte, İsrail’de bulunan Homo sapiens neanderthalensis, Amud 1 kafatası yer alıyor. Fosilin sahibinin 1.80 m. boyunda olduğu tahmin edilmektedir. Beyin hacmi ise bugüne kadar rastlanılanların en büyüğüdür: 1.740 cc

  17. Mehdi'nin gelişi ile ilgili sadece imamlar değil Peygamberimiz'e ait hadisler var. İslam alimlerine göre yaklaşık 2010 yılı itibarıyle Mehdi görevde ve faaliyettedir, bundan sonra 10-15 yıl içinde de insanlar tarafından bilineceği bildirilmiştir.

     

    "Hz. Mehdi, ahir zamanda gönderileceği Peygamberimiz (sav) tarafından müjdelenmiş olan, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz (sav)'den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam'ı yeryüzüne yerleşik kılacaktır."

     

    Hz.Mehdi döneminde yobazlık ve dini zorlaştıran, dine sahte olarak eklenmiş tüm hurafeler ortadan kaldırılacaktır.

  18. Belirtilen linklere baktığımda fosil örneklerinden en meşhur olarak belirtilen resimleri eklenmiş  "Archaeopteryx" ve bununla ilgili itiraflar:

     

    bilim dünyası tarafından onaylanmış tek bir ara geçiş formu göstermeniz yeterli ama yok bulunamıyor.

     

    Alan Feduccia’nın Hayali Ara Form Archaeopteryx Hakkındaki İtirafları

     

    Archaeopteryx‘in sağlam lades kemiği (furculası), iyi gelişmiş bir göğüs kası (pectoralis) için uygun bir çıkış noktası oluşturacaktı… Dolayısıyla Archaeopteryx‘in bir kara hayvanı olduğu tezi geçersizleşmiştir. Archaeopteryx’in göğüs kemerinde onun kuvvetli bir uçucu olmasını engelleyecek bir şey yoktur. (Storris L. Olson and Alan Feduccia, "Flight Capability and the Pectoral Girdle of Archaeopteryx", Nature, 15 Mart 1979, Sayı 278, s. 248)

     

    Archaeopteryx‘in kanatlarının ve kanat tüylerinin şekli ve genel orantısı aslında modern kuşlar ile aynıdır. Archaeopteryx‘in modern uçucu kanat yapısına ve oranlarına sahip olması ve 150 milyon yıldır (Jurassic döneminden beri) bir değişikliğe uğramamış olması ve uçucu kanatlarındaki tüylerin asimetrik özellik taşıması aslında Archaeopteryx‘in kanatlarının aerodinamik olarak tasarlandığını ve en azından süzülme imkanı verdiğini göstermektedir. Archaeopteryx‘in uçamadığını söyleyen herhangi bir iddia kanat tüylerindeki asimetrik yapıyı, uçuş özelliği olması dışında nasıl açıklayabilir? (Feduccia, Alan-Harrison B. Tordoff, "Feathers of Archaeopteryx: Asymmetric Vanes Indicate Aerodynamic Function," Science, vol.203, (9 Mart, 1979), s.1021)

     

    25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır. (Pat Shipman, "Birds Do It… Did Dinosaurs?", New Scientist 1 Şubat 1997, s. 28)

  19. Kuran'da Hz.Mehdi (AS) ve islam ahlakının dünya hakimiyetine işaret eden ayetler büyük islam alimleri tarafından şerh edilmiştir.

     

    Başka bir örnek A’raf Suresi(128)

    Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; O'na kullarından dilediğini mirascı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir" dedi.

     

    ...Ebu Halid el-Kabulî, Ebu Cafer (Muhammed Bakır)’dan şöyle rivayet etmiştir: Hz. Ali'nin kitabında şunun yazılı olduğunu gördük:

     

    "... Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi." (Araf, 128)  BEN VE EHL-İ BEYT'İM, ALLAH'IN YERYÜZÜNE MİRASÇI KILDIĞI KİMSE­LERİZ. BİZ, MUTTAKİLERİZ VE YERYÜZÜNÜN TAMAMI BİZİMDİR....BENİM SOYUMDAN KÂİM (HZ. MEHDİ (AS))... BÜTÜN YERYÜZÜNE HAKİM OLUR, ... TIPKI RESÛLULLAH (SAV)'İN YERYÜZÜNDE TASARRUF ETMESİ ...GİBİ.

  20. Mehdi'nin ortaya çıkışı ile ilgili hadislerde Peygamberimiz(sav) buyurmuştur ki:

     

    "Bizden olan hak üzere Kâim (Hz. Mehdi (as)) kıyam etmedikçe asla kıyamet kopmaz. Bu da Allah’ın izin verdiği bir zamanda olacaktır. Ona uyan kurtulur, ondan geri kalan ise helak olur. Ey Allah’ın kulları, Allah’tan korkun; MEHDİ (AS) ZUHUR EDİNCE, HER ŞEYI BIRAKIP MÜMKÜN OLAN HER VESILEYLE ONA DOĞRU KOŞUNUZ. ZIRA O ALLAH’IN HALIFESI VE BENIM VASIMDIR." (Bihar-ul Envar, c.51, s.65; Isbat-ul Hüdat, c.6, s.382)

  21. Dine bilmeden inanılmaz o zaman zaten iman edilmiş olmaz tam tersine;

     

    Allah bu sırrı bir ayetinde şöyle açıklar:

    ... Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)

     

    Çünkü bilmek kişinin Allah'ın yarattığı şeylerde tecelli eden sonsuz aklına, gücüne, ilmine çok daha yakından şahit olmasını, Allah'ın kudretini, diğer insanlara göre, çok daha fazla takdir edebilmesini sağlar. Bu da O'na karşı imanının kat kat artmasına vesile olur.

  22. @ Canraşit

     

    verdiğiniz linkte evrimi ispat eden bir ara geçiş formu fosil örneğine rastlayamadım, lütfen resimli ve bilimsel bir ara geçiş fosil kanıtı gönderir misiniz?

    verdiğiniz likte aşağıdaki şekilde "bilimsel açıklamalar" var bunlar da acıklı olmasına rağmen tebessüm ettiriyor.

     

    "İşte evrim de tam olarak buna benzer. Günümüzde türümüzün yaşayan en yakın kuzenleri şempanzeler ve bonobolardır. Bunlar belki kardeşlerimiz kadar yakın değildir; ancak birinci derece kuzenlerimiz kadar yakındır. Kardeşlerimiz kadar yakın olan canlıları ise Neandertaller olarak görebiliriz. Ancak ne yazık ki kardeşlerimiz, ölmüştürler. :( Bu, onların bize tür bazında bir kardeş kadar yakın olduğumuz gerçeğini değiştirmemektedir. Şempanzelerle olan genetik benzerliğimizse, kardeşlerimiz olan Neandertallerle olan benzerlikten daha düşüktür; ancak yine de -örneğin- farelerle olan benzerliğimizden yüksektir."

     

    EK OLARAK belirtmek gerekir ki ilkel insan olarak lanse edilen "NEANDERTAL" ler:

     

    Neandertaller bundan 100 bin yıl önce Avrupa’da aniden ortaya çıkmış ve yaklaşık 35 bin yıl önce de yine hızlı ve sessiz bir biçimde yok olmuş -ya da diğer ırklarla karışarak asimile olmuş- insanlardır. Günümüz insanından tek farkları, iskeletlerinin biraz daha güçlü ve kafatası hacmi ortalamalarının biraz daha yüksek olmasıdır. Neandertaller iri yapılı bir insan ırkıdır ve bugün artık bu gerçek hemen herkes tarafından kabul edilmektedir.

    Evrimciler ise bu insanları "ilkel bir tür" olarak göstermek için çok çabalamışlar, ama bütün bulgular Neandertal insanının bugün sokakta yürüyen herhangi bir "yapılı" insandan daha farklı olmadığını göstermiştir. Bu konuda önde gelen bir otorite sayılan New Mexico Üniversitesi’nden paleoantropolog Erik Trinkaus şöyle yazar:

    Neandertal kalıntıları ve günümüz insanı kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalar göstermektedir ki, Neandertaller’in anatomisinde ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde günümüz insanlarından aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur.

     

    Fosil bulguları Neandertal insanının bize göre hiçbir "ilkel" yönü bulunmayan bir insan ırkı olduğunu göstermesine rağmen, Neandertal insanları hala evrimciler tarafından maymun adam olarak resmediliyorlar. Bu, Darwinizm’in bilimsel bulgulara değil, önyargı ve propagandaya dayandığının göstergelerinden yalnızca bir tanesidir.

  23. @ Haneke

     

    Evrim teorisine karşı çıkma sebebim Kuran ve Allah'ın yaratma sanatıyla ilgili tüm bilgilerin tesadüflere dayandırılarak haşa Allah'ın kontrolü dışında gerçekleştiği iddiasıdır. Hiçbir şey tesadüfen olmaz.İnsan vücudundaki mucizevi ve her saniyesi hesaplanmış işleyiş nasıl tesadüflerle milyonlarca yıl sonra başka bir canlıyı meydana getirebilir? mesela aklını kullanmayan insanlar milyonlarca yıl sonra beyinsiz mi doğacak?Teorinin mesnetsiz, gerçek dışı olması ve bilimsel olarak Darwin ortaya attığından beri kanıtlanmaya çalışıldığından gereksiz bir meşguliyet arzediyor. Biri kuyuya taş atar kırk kişi çıkaramaz hesabı...

    Daha önce de bahsettiğim gibi Kuran'da geçen evreler insanın gelişimini anlatır, Allah dilerse insanı şempanzeden de evrimleştirebilirdi hatta meyve sinekleri insan genetiğine şampanzeden daha benzer özellikler taşır. Yaratılan her canlı yaratılış amacıyla, dünyadaki göreviyle ve dengeyi sağlayacak şekilde farklı özelliklerde yaratılmıştır. İnsan bir sürüngenken tesadüflere bağlı nedenlerle ayağa kalkıp yürümeye başlamadı, sürüngen milyonlarca yıl önce de sürüngendi bugün de aynı özellikte, insanın ilk yaratılışı da neyse bugün de öyledir.

     

    Bazı yorumcular bu ayetlerdeki "canlıların sudan yaratılması" ifadesinde, evrim teorisine paralel bir anlam var sanır, yanlıştır. Ayetlerde canlıların sudan yaratıldığı bildirilerek, canlıların temel malzemesinin su olduğu haber verilmektedir. Nitekim modern biyoloji ortaya koymuştur ki su, dünyadaki her canlının vücudunun en temel unsurudur. İnsan vücudunun yaklaşık % 70'i sudur. Her canlı, vücudundaki su sayesinde hücre içi, hücreler arası ve dokular arası ulaşımı sağlar.

    Oysa evrim teorisi, canlılığın sözde kendiliğinden suda başlamasından insanın ortaya çıkması arasında milyonlarca farazi aşama (ilk hücre, tek hücreliler, çok hücreliler, omurgasızlar, omurgalılar, sürüngenler, memeliler, primatlar vs. ve bunların sayısız ara aşamaları gibi) olduğunu var sayar. Ayetteki sıralamada ise hiçbir şekilde böyle bir mantık ve tarif olmadığı çok açıktır. İnsanın bir damla su halinden sonra alak haline geldiği bildirilmektedir.

  24. Mehdi'ye işaret eden pekçok örnek ayet ve açıklaması var bir örnek :

     

    Tevbe Suresi (33) "Müşrikler istemese de o dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. "

     

    İmam Ca’fer Sadık Hz.leri bu ayet hakkında:
    “Vallahi! Kaim (Hz. Mehdi (a.s.)) zuhur etmeden bu ayetin ma’nası tecelli etmez."
     

    İmam Zeynel-Abidin ve İmam Muhammed Bakır Hz.leri:
    Cenab-ı Hakk muhakkak Kaim (Hz. Mehdi (as)) ile İslam dinini bütün dinlere galip getirecektir"

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.