Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Archi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    155
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

İletiler gönderen: Archi

  1. Murat Bardakçı böyle bir bilginin yer aldığı bir belge yok diyor.

    Atatürk'ün gönderdiği telgrafı gören var, Profesör Nevzat Yalçıntaş, Alıntıyı aktarıyorum:

     

    O dönemde Vahabi'lerin herşeyi yıktığını anlatan Yalçıntaş, "O zaman islam dünyasının ileri gelenleri müracaat edecek bir yer arıyorlar. Ortada doğru düzgün bir islam devleti olmadığı için Atatürk'e başvuruyorlar.

    Siz müdahale edin diyorlar. Onun üzerine Atatürk Krala telgraf çekerek, katiyen yıkıma karşı olduğunu ihtarla bildiriyor" dedi. 

     

    Murat bey'i çoğu konuda referans almam zaten.

     

  2. Muhammed'in mezarı olduğu iddia edilen yerin yok edilmesini ben de istemem. Bir gün islam dünyasındaki bağnazlık ortadan belki kalkar ve mezar açılır, bilimsel bir çalışma yapılabilir. İçinde ceset var mı, kaç yıllık, kalıntılardan ne çıkarsama yapılabilir, bakılması iyi olur. Atatürk eğer mezarın kaldırılmasını önlediyse doğru bir iş yapmış. Doğrusu odur.

     

    Diğer yandan, olumlu olarak gördüğüm yaklaşımınız için @@Archi, size teşekkür ediyorum. Olumlu yaklaşıma olumlu demek, boynumun borcudur.

    her zaman doğru bildiklerimi söylemekle yükümlüyüm, geriye kalan seçimi yapacak olan özgür iradedir,

    umarım doğru yolun bulunmasında faydası olur diye ümit ederim yalnızca.

  3. Olabilir de, siz yalnızca Atatürk'ün bu anlattığınız gibi olması nedeniyle onun yaptıklarını doğru buluyorsanız problem var demektir. Bunu anlatmaya çalışmıştım. Atatürk'ün yaptıklarını, onun inancından bağımsız olarak ve yani yalnızca bilimsel olarak doğru bulup hak veriyorsanız problem kalmaz. Tabii hak vermek zorundasınız da demiyorum. Eğer hak veriyorsanız diyorum, hak vermeniz onun inancından bağımsız olabilmelidir diyorum. Yoksa, birisi sizi onun inançsız olduğuna ikna ettiğinde onun yaptıklarını değersiz de bulabilirsiniz bu mantıkla.

    Hayır amacım bu değil, yıllarca Atatürk'ü dine bakış açısı ile ilgili eleştiren yobazlar oldu. Atatürk dini hurafelerden kurtarmak, pekçok insanın inançsız olmasına sebep olacak dine sonradan eklenmiş şekilci zorlamalardan arındırmak için çaba sarfetmiştir. Ayrıca ateist bir insan dini göstermelik, menfaatleri için yaşayan bir münafıktan saha samimidir.

  4. Bir yöneticinin, bir liderin özeli olan inanç dünyasındaki konumu, onun yöneticilik, liderlik niteliklerinin, getirdiği sistemin değerlendirilmesinde ölçüt değildir.

     

    Müslüman olsa, yalnızca bu nedenle Müslümanların onu benimsemesi yanlış olduğu gibi, Ateist veya Dinsiz olsa yalnızca bu nedenle Ateist veya Dinsizlerin onu benimsemesi de yanlıştır.

     

    Söyleyene değil, önce söylenene bakılır. Birilerinde söyleneni değerlendirebilecek kapasite yoksa, işte onlar ancak söyleyenin kendilerinden olmasını isterler, aksi halde onu ve dediklerini reddetme yanlışına düşerler.

    gerçek imanlı olmak çok önemli bir vasıftır, derin düşünebilmek beraberinde pekçok başarıyı da getirir...

    yobaz dinini değil ama gerçek dini yaşamaya çalışan bir insan için Atatürk güzel bir örnektir, her zaman Allah inancını esas alarak ve sadece Allah'a güvenerek dünyadaki görevini cesaretle tamamlamıştır. 

  5. Atatürk'ün İslam'ı öven sözlerinin neredeyse tamamı 1923 öncesine aittir yani Milli Mücadele dönemi zamanına. Halkın ezici çoğunluğu olan Müslümanlardan destek alabilmek için elbette ki İslam'ı övmek zorundaydı.

     

    Atatürk'ün İslam'ı öven sözlerinin neredeyse tamamı 1923 öncesine aittir yani Milli Mücadele dönemi zamanına. Halkın ezici çoğunluğu olan Müslümanlardan destek alabilmek için elbette ki İslam'ı övmek zorundaydı.

    Atatürk'e yobazlar dinsizlik ile ilgili pek çok iftira attılar. Atatürk'ün kimseye yaranmak gibi bir tutumu asla olmadı yaşadığı dönemde, bu kadar devrimi herşeye rağmen korkmadan yapabilmek büyük bir cesaret işidir. Kuran'ı Türkçe'ye tercüme ettirerek anlaşılmasını sağlayan Atatürk'tür, dinin hurafelerden uzak en modern şekilde yaşanması için gayret göstermiştir. Kuran'ı yanından ayırmazdı, cep Kuran'ı Anıtkabir de sergilenir ve tüm konuşmalarında Allah'a ithafen cümleler kurmuştur, samimi bir dindardı.

    Suudi Arabistan yönetimi Vahabi inancı gereği tüm mezarları düzenleyip yok ederken, Eğer  Hz.Muhammed’in mezarına dokunurlarsa askerleriyle savaşmaya geleceğini bildirmiş ve böyle tek başına Hz. Muhammed’in mezarının kalmasının sağlamıştır.

  6. 2009 yılı Mayıs ayında Darwinistler İda isimli fosili insanın atası olarak tanıttılar.

    Yapılan yoğun tanıtımlar sonrası Ekim 2009 tarihinde New York Times, BBC gibi Darwinizm yanlısı medya, haberi yalanlayarak İda'nın bir ara form olmadığı, 47 milyon yıl önce yaşamış bir lemur olduğu yani tam ve mükemmel bir varlık olduğunu açıkladı. Fosilin %95 i korunduğundan  tüm detayları incelenmiş ve ara form özelliği gösteren tek bir yapı dahi bulunamamıştır.

    Daha önce de Nebraska Adamı, Archaeoraptor, Piltdown Adamı gibi sahte yayınlar aynı Ida örneğinde olduğu gibi günlerce yazılı basın ve bilimsel kabul edilen dergilerde yayınlanmıştı.

     

    Bu örneklerin her birinde heyecanlanan Darwinistler işte kayıp halka bulundu diye düşünürken bir süre sonra sahtekarlık ortaya çıkmakta ve geri çekilmektedirler. 

     

    Bugüne kadar evrim teorisini destekleyen tek bir örnek dahi bulunanamış olmasına rağmen evrim gibi bir pagan dinine inananların "kayıp halka" çalışmaları devam etmektedir..
     

  7. Allah'ın yarattığı bir şeye ihtiyacı olabilir mi binyamin? sana bana ihtiyacı var mı? şeytan a neden ihtiyacı olsun? Allah'ın birşeyi yaratmak için tasarım yapmaya dahi ihtiyacı yok, yoktan var edendir.

    bir sebep kılması için ve şahit olması için şeytan var. Şeytan ın insan üzerinde zorlayıcı bir gücü yok sadece davet ediyor, bu davete uyan insanın kendisi, dolayısıyla bir vicdansızlık yaptığında nefsine uyduğunda suçu şeytan ın üzerine atamazsın.

    Ayet şöyledir:

    Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın... (İbrahim Suresi, 22)

     

    Ayrıca Şeytan yalan söylediğini ve boş vaadlerde bulunduğunu ahirette itiraf edecek:

    İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan vaadi vaadetti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim… (İbrahim Suresi, 22)

     

    takıldığın soru buysa o kadar detay yazıyoruz ki okuyup düşünürsen sorun bunların yanında hafif kalıyor.

  8. Allah Melekleri, Cinleri de yarattı, yarattığı sadece şeytan değil ki, herbirinin görevi var. Allah bugün yiyeceğin bir meyveyi de yarattı, bunu yerken neden yarattı diye düşünürsen sana vitamin vermek için, yaşamını sürdürmen gıda alman için yarattığını anlarsın.

    Kuran'da açıkça bildiriliyor, şeytan, ilk insan olan Hz. Adem'den bu yana insan neslini Allah yolundan saptırmak için çaba harcayan ve kıyamete kadar da harcayacak olan varlıkların genel adı, insanı da var, cini de var.

    Yine Kuran'dan ayet yazayım, bunlar ne güzel örnek, şeytan'ın özelliklerini dünyada pekçok insanda görmüyor musun? Allah'ın gücünü birebir gördüğü halde kibir,gurur,enaniyet gibi özelliklerle hala kendini güçlü görüyor. Allah'da ona kıyamete kadar süre veriyor, şeytana uyan da var uymadan Allah yolunda giden de, herşeyin yaratılışında bir sebep var bunu düşünmen lazım.

     

    Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblisin dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.

     

    (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

  9. @@Archi bak yukarıda 899999 tane soru sordum ama hiç cevabı veremediniz kaçamak cevaplar sürekli kusur döngü oldu cevaplar

     

     @@inci_nur inkar etmek için kendimizi neden şart'layalım ...ama siz kendinizi inanmak için şartladıysanız nereden bilelim ?

     

    @@Archi bak yukarıda 899999 tane soru sordum ama hiç cevabı veremediniz kaçamak cevaplar sürekli kusur döngü oldu cevaplar

     

     @@inci_nur inkar etmek için kendimizi neden şart'layalım ...ama siz kendinizi inanmak için şartladıysanız nereden bilelim ?

     

    inanmak için o kadar çok sebep var ki bunlara rağmen hala inanmamak inkar etmek, herşeyin tesadüfen olduğunu iddia etmek bir mucizedir. Bir arabayı imal edenin fabrika olduğuna inanıyorsun ama etrafındaki bu kadar kusursuz işleyişin bir sahibi olduğuna inanmıyorsun.

  10. sen şimdi bu yazdıklarını kendi özgür iradenle yazmadın mı bunu söyle? şu anda seni zorlayan bir güç var mı? bak sürekli olumsuz yönde sorguluyorsun, o kadar ayet yazdım samimi olarak etrafındaki tek bir mucize üzerinde düşünmeyi denedin mi? hiçbir şey sandığın kadar kolay değil, armut piş ağzıma düş bir dünya yok, herkes imtihan olacak ahirette karşılığını bulacak.

    Allah için bir an bizim için bir dünya hayatı görüntüsü ne kadar çok yazdık bu konularda samimi olarak istemek lazım.

    Matrix filmini seyret tavsiye ederim.

  11. @inci-nur, gerçekten çok sabırla ve saygılı bir üslupla detaylı açıklamalar yapmış, çok güzel örnekler vermiş, Allah razı olsun,

    değerli vaktini sizin sorularınıza cevap vermekle harcamış, hala bir menfaati var demişsiniz sizi tanımadan üzerinizden ne menfaat sağlayacak? cevap üslubunuza bakarak söylüyorum ,bence devam etmesine gerek yok çünkü zaten siz samimi olarak Allah'tan istemezseniz allame-i cihan üzerinize gelse, size buradan kim ne yazarsa yazsın birşey olmaz, Allah dilerse olur. Allah ahirette size bir uyarıcı gelmedi mi diye sorduğunda ne yapacaksınız? Yazdıklarınızla ilgili tüm soruların cevabı aşağıdaki ayetlerde çok açık, biraz düşünürseniz bulursunuz, biraz düşünün bu size gelen son uyarı olabilir.

     

    Yoksa siz Allah içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (3/142)
     

    Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (İnsan Suresi, 30)

    Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir Suresi, 29)

    "... Sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır" (Saffat Suresi, 96)

    Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. (Enfal Suresi, 17)

    "...Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. " (Enbiya Suresi, 35)

     

  12. Hayret bir şey... Makalenin içeriğini anlatmak tercüme değil mi? O zaman bu tercümeden de siz sorumlusunuz... 

     

    Yani tabii. Her durumda hemen evangelistleri suçlamamak lazım. Ya da cemaattensinizdir ne bilelim. Ya da evangelistleri de cemaatleri de geride bırakıyorsunuzdur. Bir yargıda bulunamayız ki uzaktan... Yazdığınıza bakarız. Yazdığınız ya tercümeden özettir, ya alıntıdır, ya kendiniz yazmışsınızdır. Biz hangisi olduğunu bilmesek de yazıda söylenenlerin çok çok yanlış olduğunu biliyoruz. Sorumlusu her kim ise...

     

    Hayır şimdi ben kendimi bildim bileli bilimsel yayın izliyorum. Hiç ara vermedim. Günden güne evrimin kanıtları çığ gibi artıyor. Hiç öyle bir evrim meğer yokmuş filan diyen yok. Kıytırık sahte bilim dergilerinde çıkar ancak böyle saçmalıklar. Öylesi ise ganimet gibi... Evangelist sitesi okuyan zart bir dergi çıkarıyor. Çok gördük biz böyle dergiler. Tekine metelik vermem. Yok firavunun secde eden cesedi bulunmuş, yok Ay'da ezan duyulmuş, yok Nuh'un gemisi bulunmuş, yok bilmem nede allah yazıyormuş... İpe sapa gelmez bir sürü hurafe. Bunların bilimle bir alakası yok ki bir bilimsel makaleyi doğru düzgün alıp yayınlasınlar. Bunlar hokkabaz ve sahtekar. Bir palavra için elli takla atarlar...

     

     

    Hayret bir şey... Makalenin içeriğini anlatmak tercüme değil mi? O zaman bu tercümeden de siz sorumlusunuz... 

     

    Yani tabii. Her durumda hemen evangelistleri suçlamamak lazım. Ya da cemaattensinizdir ne bilelim. Ya da evangelistleri de cemaatleri de geride bırakıyorsunuzdur. Bir yargıda bulunamayız ki uzaktan... Yazdığınıza bakarız. Yazdığınız ya tercümeden özettir, ya alıntıdır, ya kendiniz yazmışsınızdır. Biz hangisi olduğunu bilmesek de yazıda söylenenlerin çok çok yanlış olduğunu biliyoruz. Sorumlusu her kim ise...

     

    Hayır şimdi ben kendimi bildim bileli bilimsel yayın izliyorum. Hiç ara vermedim. Günden güne evrimin kanıtları çığ gibi artıyor. Hiç öyle bir evrim meğer yokmuş filan diyen yok. Kıytırık sahte bilim dergilerinde çıkar ancak böyle saçmalıklar. Öylesi ise ganimet gibi... Evangelist sitesi okuyan zart bir dergi çıkarıyor. Çok gördük biz böyle dergiler. Tekine metelik vermem. Yok firavunun secde eden cesedi bulunmuş, yok Ay'da ezan duyulmuş, yok Nuh'un gemisi bulunmuş, yok bilmem nede allah yazıyormuş... İpe sapa gelmez bir sürü hurafe. Bunların bilimle bir alakası yok ki bir bilimsel makaleyi doğru düzgün alıp yayınlasınlar. Bunlar hokkabaz ve sahtekar. Bir palavra için elli takla atarlar...

     

    hurafeleri boşverin, ben ise sadece Allah'ın bir kuluyum, sonsuz ilmini merak edip araştırıyorum,

    dergide bunu itraf edenler evrimci biyologlar, aşağıya başlıkları kopyalayayım da iki itirafı siz değerlendirin artık  @@democrossian

     

    Genetic Reproductive Barriers: Long-Held Assumption About Emergence of New Species Questioned

    Sep. 2, 2013 — Darwin referred to the origin of species as "that mystery of mysteries," and even today, more than 150 years later, evolutionary biologists cannot fully explain how new animals and plants arise.

  13. İddia son derece inandırıcılıktan uzak. Hiç bir aklı başında evrimci genetik bariyerlerin türleşme nedeni olmadığını söyleyemez, bu mümkün değil. Çünkü türleşme bu şekilde oluyor zaten! original.gif 

     

    Bu işte yine evangelistlerin ve onların kuklası cemaatlerin bir tercüme hokkabazlığı var. Yani bunların belgesellerde insanı gülmekten bayıltacak komiklikte tercümelere imza attıklarını biliyoruz. Bu komedyenlerin yapmayacakları saçmalık yoktur. Bunlar bilimcilerin süt karadır, kömür beyazdır dediklerini iddia etseler şaşırmam. Bunlardan her şey beklenir. Her şey... Bunlardan umulmayacak sahtekarlık ben bilmiyorum. "Bunu da yapmayalım artık, fazla kaçar" diyecekleri bir sahtekarlık yoktur! Sahtekarlıkta uzmanlaşmış bunlar.

     

    Bu hokkabazlara inanmakla büyük hata ediyorsunuz @@Archi...

     

    İddia son derece inandırıcılıktan uzak. Hiç bir aklı başında evrimci genetik bariyerlerin türleşme nedeni olmadığını söyleyemez, bu mümkün değil. Çünkü türleşme bu şekilde oluyor zaten! original.gif 

     

    Bu işte yine evangelistlerin ve onların kuklası cemaatlerin bir tercüme hokkabazlığı var. Yani bunların belgesellerde insanı gülmekten bayıltacak komiklikte tercümelere imza attıklarını biliyoruz. Bu komedyenlerin yapmayacakları saçmalık yoktur. Bunlar bilimcilerin süt karadır, kömür beyazdır dediklerini iddia etseler şaşırmam. Bunlardan her şey beklenir. Her şey... Bunlardan umulmayacak sahtekarlık ben bilmiyorum. "Bunu da yapmayalım artık, fazla kaçar" diyecekleri bir sahtekarlık yoktur! Sahtekarlıkta uzmanlaşmış bunlar.

     

    Bu hokkabazlara inanmakla büyük hata ediyorsunuz @@Archi...

    makaleyi okumamışsınız, orjinal dilde tercüme yok,

    Michigan, Berkeley,Chicago üniversitelerindeki biyologlar birleşmiş işi gücü bırakmışlar evangelistlere mi hizmet ediyorlar yoksa cemaatlere mi?

    komik ötesi, bekleyin daha pekçok bilimsel kanıt çıkacak bu sadece evrim sahtekarlığının tek bir konusu.

  14. Evrim teorisinin iddialarından biri olan "türleşme" yani "yeni türlerin evrimle ortaya çıktığı" iddiasının geçersiz olduğu, "Science Daily" de 2 Eylül'de Michigan üniversitesinden biyologların ortak görüşü olarak yayınlandı. Berkeley ve Chicago üniversitesi'nden de destek alarak yaptıkları bir araştırmanın sonucu yayınlandı.

    Bu makaleye göre türleşme(speciation) teorisinin iddiasının dayanağı olan "genetik üreme bariyerleri" konusu tekrar sorgulandı ve yapılan araştırmalarla bu şekilde yeni türler ortaya çıkarmasının mümkün olmadığı açıklandı. Kısaca genetik bariyerler türleşmenin sebebi olamaz kararı itiraf olarak ortaya kondu. Bir itirafları daha var: Darwin "türlerin kökeni" kitabında yeni türlerin ortaya çıkışını "sırların sırrı" olarak nitelemişti, bugün 150 yıldan daha fazla geçmesine rağmen biz evrimci biyologlar hala yeni hayvan ve bitki türlerinin nasıl ortaya çıktığını açıklayamıyoruz" dediler.

    Bilindiği gibi evrim iddiası ayrı kıtalarda ya da ortamlarda yaşamak durumunda kalan canlıların farklı birer türe dönüştüklerini öne sürer. Aslında farklı bölgelerde ortaya çıkan farklı özelliklerdeki canlılar popülasyon farklılıklarından başka bir şey değildir. O bölgede çiftleşmeye zorunlu kalan canlıların genetik kombinasyonu sınırlı kalmakta ve genlerindeki belirli özellikler daha ön plana çıkmaktadır. Yoksa yepyeni bir tür oluşumu söz konusu değildir.

    Merak edenler internetten makalenin tamamını okuyabilir.
     

  15. Evrim teorisine göre yeryüzünde henüz hayat yokken, cansız maddeler tesadüfler sonucunda bir araya gelerek ilk canlı organizmayı meydana getirmiştir. Bu evrimci iddiaya göre, ilk canlı organizmanın tesadüfen gelişebilecek kadar basit bir yapıya sahip olması gerekmektedir.

    Oysa evrim teorisini savunanlar henüz tek bir proteinin bile nasıl ortaya çıktığını açıklayamadılar.21. yüzyılda bilimin sağladığı bilgiler, en sade yapılı denebilecek canlının bile aslında çok kompleks olduğunu ve bu nedenle tesadüfen ve kendiliğinden oluşmasının imkansız olduğunu göstermektedir.

    Bilim adamları en küçük genoma sahip olan canlıların (ekstremofilik arke ve öbakteriler) en az kompleksliğe sahip canlılar oldukları düşüncesinden yola çıkarak, bu canlıların tesadüfen ve kendiliğinden oluşma ihtimallerini hesaplamışlardır. Burada önemle belirtilmesi gereken bir nokta ise şudur: Bu canlılar aynı zamanda bilim adamlarının dünyadaki en eski yaşam formu olarak gördükleri canlılardır.

    Genom araştırmaları sonucunda yaşam için gerekli olan en düşük protein sayısının 250 ile 450 arasında olması gerektiği ortaya konulmuştur. Yani hücrenin yapısal özelliklerini oluşturmak ve hayatın devamı için gerekli olan temel fonksiyonları yerine getirmek için aynı anda bir araya gelmesi gereken minimum farklı protein sayısı 250 ile 450 arasındadır.

    Canlılık için gereken sayıda proteinin elimizde hazır olduğunu düşünelim. Bu da tek bir hücrenin oluşması için yeterli değildir. Mikrobiyologlar veya biyokimyacılar, bu proteinlerin hücre içerisindeki organizasyonlarının da çok önemli olduğunu, aksi takdirde proteinlerin hiçbir işe yaramayacağını açıkça belirtmektedirler. Üstelik Darwinist bilim adamlarının da çok iyi bildiği gibi hücre, proteinlerden çok daha kompleks olan, proteinleri üreten organellere ve muhteşem bilgi bankası DNA’ya sahiptir. Canlı bir hücre, bütün bu yapıların tamamının aynı anda, aynı işlev ve organizasyona sahip olarak, aynı bilinç ile haraket etmeleriyle mümkün olur.

    1990’ların ortalarına kadar bakterilerin olağanüstü bir iç organizasyona sahip oldukları bilinmiyordu. Oysa, artık tek hücreli protozoanları oluşturan kompleks hücrelerin (ökaryot) bir çekirdek, organeller, zar sistemleri, bir sitoiskelet, birçok iç bölüm ve moleküler seviyede hücre içeriğini organize eden diğer içeriklerden oluştuğu bilinmektedir. 

    Bu sistemlerin tamamı, olağanüstü derecede komplekstirler. Biri diğerinden ayrı işlev göremezler.

     

  16. Yine geldik mi en klasik soruya? Teistlerin sarıldığı tek soru. "Bütün bunları kim yarattı/gelişiyor?" Madde durağan değil ki. Değişen, gelişen bir yapıya sahip.

     

    Birincisi, "yaratma" masal kavramı. Hiç bir şey sihirli değnekle yaratılamaz. Sihir bir masal kavramıdır.

    İkincisi, yaratma değil oluşumdur varlık yapısına uyumlu olan. Oluşumu oluşturanın daha öncesi, daha öncesi, daha öncesi de vardır. Bu bir devinimdir. Madde sürekli evrilir. Tanrıya gelip orada bitmez.

     

    Tanrıyı oluşturan da vardır. Bu artık biliniyor.

     

    Yine geldik mi en klasik soruya? Teistlerin sarıldığı tek soru. "Bütün bunları kim yarattı/gelişiyor?" Madde durağan değil ki. Değişen, gelişen bir yapıya sahip.

     

    Birincisi, "yaratma" masal kavramı. Hiç bir şey sihirli değnekle yaratılamaz. Sihir bir masal kavramıdır.

    İkincisi, yaratma değil oluşumdur varlık yapısına uyumlu olan. Oluşumu oluşturanın daha öncesi, daha öncesi, daha öncesi de vardır. Bu bir devinimdir. Madde sürekli evrilir. Tanrıya gelip orada bitmez.

     

    Tanrıyı oluşturan da vardır. Bu artık biliniyor.

    bence çok karışmış :) evrile devrile tesadüflerle milyonlarca yıldır mükemmel bir makineden daha mükemmel işleyen oluşumlar kendiliğinden biraraya gelivermiş demekki

    buna inanıp arkasındaki muhteşem güce inanmamak bana komik geliyor ama dilerseniz siz böyle düşünmeye devam edin.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.