
pach of neo tarafından postalanan herşey
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
su katılmaz seninle aynı fikirdeyim dostum nihayet beni tam anlamıyla anlayan biri çıktı
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
başka, bir alternatifi ,olduğunu sanan ,hayalperest arkadaşlar varmı? aramızda.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
tanrının ,varlığını yada yokluğunu ,ispatlamanın 2 yolu vardır. 1. si,,,aslında,oda şu çok açık ve net olarak söyleyebilirim,,eğer bir zaman paradoksu düşünün,,bu paradoksu kırıp zamanın dışına çıkabilirseniz,eğer,,zamandan ve mekandan bagımsız olucağınız için,,tanrıyı fiziksel olarak görme şansınız vardır,,çok enteresam birşey söyleyeceğim,,sizlere artkadaşlar,,tanrının bu boyutta güçlerinin sınırlı olduğunu düşünüyorum.. bunu yıllardır düşünüyorum,,2. si ise inançlı olun veya inançsız olun sonuçta aynı yere gidiceksiniz,,yani sizin anlıyacağınız eğer bir tanrı varsa kesinlikle ayrım yapmaz aynı derecede ölüm gerçeğine gidersiniz. 2. si ise ölmektir,tanrıyı bulmanın ikinci yolu..bu sanırım.kimsenin bu konuda başka bir alternatifi olduğunuda sanmıyorum..
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
ayrıca sevgili dostum eğer teknoloji olmasaydı.bu bilgi birikimine nasıl sahip olacaktın?hiç düşündünmü?teknoloji olmasaydı bırakın evreni araştırmayı,daha nasıl bir varlık olduğunun farkına bile varamazdın..bunun farkındamısın?
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
sana sadece tek bir örnek vereceğim bu sana yeter sevgili dostum. 16. yüzyıldada dünyamızın yuvarlaş olduğu bir toeriydi.am şimdiki zamanda dünyamısın yuvarlak olduğu ispatlanmış durumda.. yani senin anlıyacağın tabirle teknolojiye bağlı olarak ispatlanabilir teoriler vardır..yada ispatlanması mümkün olmayan. teoriler vardır sevgili dostum ..iyice araştırmanı tavsiye ederim. teorinin ispatlanması için tek geçerli yol teknolojiden geçer. sevgili dostum saygılar .. evrenin geçmişte nasıl olduğunu anlamak için 2 yol vardır..1. si 1 milyon yıl bekleyip teknoloji sayesinde evreni fethetmek tıpkı dünya örneğinde verdiğim gibi............ 2. si ise 14 milyar yıl geri gitmek ..bu bir insan için imkansız olduğu için biliyorsunuz zamanda geri gitmek imkansız ...... bir zaman makinanız varsa ve ışık hızını aşarsanız .einsteininde dediği gibi zaman paradoksunu kırabilirsiniz sevgili mirim.. YANİ BİR ZAMAN MAKİNASI varsa elinde geleceği gidip önemli veriler elde edebilirsiniz sevgili arkadaşlar.şimdi anladınızmı?ne kadarzor olduğunu küçücük bir ispatın bile.???
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
BİG BANG TEORİSİ... Büyük patlama olarak bilinir. Evrenin 13,7 milyar yıl önce aşırı sıcak bir ortamdan geldiğini savunan teoridir. Evrenin başlangıcı olduğu kabul edilir. Amerikalı Edwin Hubble evinde kullandığı dev bir teleskopla gözyüzünü incelerken yıldızların kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptadı. Bu buluşla bilim dünyasında büyük değişimler oldu. Yıldızların git gide dünyadan uzaklaştığını anladılar. Sadece dünyadan değil birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Bunun sonucunda da evrenin sürekli genişlediğini anlaşıldı. Evrenin bu şekilde başladığı ön görülür Big Bang herhangi "bir yer"de olmuş bir patlama değildir. Yani Big Bang (Büyük Patlama), adının böyle olmasına karşın, konuya aşina olmayan kimilerinin adını ilk duyduğunda hayal ettiği gibi, günümüzdeki galaksileri oluşturan maddeyi dışarı fırlatıp atan, herhangi bir noktada meydana gelmiş bir patlama değildir. Big Bang’ın ilk döneminde evrende (en azından gözlemlenebilir (evren bölgesinde) hüküm süren koşullar her yerde aynıydı. Buna karşılık maddi unsurların evrenin genişlemesi olgusuyla birbirlerinden hızla uzaklaştıkları doğrudur. Büyük Patlama terimi de işte bu genişleme hareketinin şiddetine gönderme yapmak üzere tercih edilmiş bir terimdir, özel bir yerdeki patlamayı kastetmemektedir. 1929 yılında California Mount Wilson gözlem evinde, Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların, uzaklıklarına bağlı olarak kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptadı. Bu buluş bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Çünkü bilinen fizik kurallarına göre, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar. Hubble'ın gözlemleri sırasında ise yıldızların ışıklarında kızıla doğru bir kayma fark edilmişti. Yani yıldızlar bizden sürekli olarak uzaklaşmaktaydılar. Hubble, çok geçmeden çok önemli bir şeyi daha keşfetti: Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Herşeyin birbirinden uzaklaştığı bir evren karşısında varılabilecek tek sonuç, evrenin her an "genişlemekte" olduğuydu. Evren genişlediğine göre zaman çinde geriye doğru gidildiğinde evrenin tek bir noktadan başladığı ortaya çıkıyordu.bu bile kesinlikle ispatlanmış bir teori olmaktan çok uzaktır arkadaşlar..bunun için inanılmaz derecede güçlü bir teleskop gerekmektedir henüz böyle bir teleskopun icat edilmediğini çok iyi biliyorum....
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
dostum seni anlamaya gerek yok zaten ben hayatın acı yüzünü ve gerçeklerini anlıyorumya ,,o bana yeterde artar bile sen kaderin ne olduğunu şirsel olarak yazmaya devam et dostum bak seninle bir antlaşma yapalım sevgili mirim sen kaderin şiirlerini yazmaya devam et birde 70 lik rakı al ve birazda beyaz peynir kavun ,belki daha fazla ilham gelirde.mantıklı birşeyler yazarsın sevgili mirim bende kaderin gerçeklerini yazmaya devam edim.şunu asla unutma kader 2 ye ayrılır aptalların kaderi ve akıllıların kaderi,, sevgili mirim
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
işte kaderin gerçek adı sevgili dostum çerçeveletip bir yere asarsan, sevinirim.paran varsa kendi kaderini çizmek çocuk oyuncağı sevgili dostum ama paran yoksa????????... bende sana şunu diyorum sevgili dostum sende paranın gerçeğine alışsan iyi olur.. ben çok iyiyim ama param yok bu kötü kader oluyor sevgili şair dostum.. ben çok kötüyüm ama param çok ve çok mutluyum sence kimim umurunda tanrınınmı?madem tanrı kaderimizi kontrol ediyor. o zaman para meselesinide tanrı kontrol ediyor olmalı. kendi ağzınla söylüyorsun sevgili dostum..tanrı herşeyi kontrol ediyor .tek birşey hariç oda senin kaderin insanların elinde olan senin kaderin farkında bile deyilsin sevgili dostum..bu çok üzücü gerçekten..şiir yazmakla gerçek yaşam arasında çok fark vardır sevgili dostum..bunun farkına varmıyacağın için senin için üzülüyorum..ama üzülme senin için cennette huriler var orada seni bekliyor..biliyorsun tanrının mantığında iyiliğin mükafatı olarak sex yapmak vardır. ..cennet hergün sex yapıcaksın sevgili dostum..tamda düşündüğüm gibi cennet sapıkların yeri sevgili dostum.. ..
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
ara geçiş formu olduğu halde evrime inanmamak her fırsatta utanmadan tonla dna ve fosil verilerini çarpıtan, bulunmuş olanı, ispatlanmış olanı bile yalanlarla "bulunmadı, ispatlanmadı" diye yok sayan, dinlerine kılıf bulmak için "ara geçiş formu bulunmadı, ehehe" diye taklalar atan kafaların içinde bulunduğu vahim vaziyet. ara aşama arayan elemana sorarlar "peki ya sen nesin zeki sıpa" diye: bir öncekinden bir sonrakine doğru yol alan bir canlılar sisteminde kendi konumunu "olmuş bitmiş mükemmel son hal" zanneden küstah ve cahil yaratığın hazin kişnemesi. herhalde şaka yapıyorsun tanrı 15 milyar yıl ona inanmayanlar için bekledi..diyorsun sevgili dostum.ha ha dostum sen alkol falanmı aldın? ..yazılarında ne bir kinayet var nede bir tutarlılık göremiyorum..alkol aldıktan sonramı yazıyorsun? yoksa..demekki köfteyi çakmamışssın sevgili dostum evet benim elimde bunu ispatlamak çok kolay farkındamısın? sevgili dostum ..kader tek bir yoldur dostum deyiştirmek senin elinde bir sürü örnek var merak etme ileriki günlerde bu örnekleride vericem sana,,eğer tanrı beni kontrol ediyorsa bunu ispatlamak zorunda tanrı bile olsa sevgili dostum,,am ben ispatlayabilirim tanrı olmadığımı bu örnek bile kaderin benim elimde olduğunu gösterir..sen uyumaya devam et sevgili dostum .ölüceğimi biliyorum..neden acaba hiç düşündünmü bu kitapta yazmasaydı ben yine ölüceğimi çok net bir biçimde bilecektim şimdi çaktınmı köfteyi ..eğer ben hristiyan bir ailede dogsaydım.hristiyan olucaktım şimdi çaktınmı? köfteyi ..eğer ben yahudi bir ailede dogsaydım yahudi olacaktım..şimd içaktınmı? köfteyi ..ben müslüman bir ailede doğduğum için müslüman olmak zorunda kaldım şimdi çaktınmı? köfteyi ..bunu tanrının kaderi bu nasıl bir aklı oyunudur sevgili dostum..bir insanın asla algılayamayacağı bir akıl oyunu. bu nasıl bir tanrıdır? sevgili dostum..4 tane dine müsade edip hiç bir işaret vermeden öylece beklemek nasıl? bir akıl oyunudur ..nasıl? bir tanrı anlayışıdır..gezegenimiz varolduğundan beri hep savaşlar var bitmek bilmeyen savaşlar..demekki tanrının diyer mantığında savaşta var şiddette var sevgili dostum..sen hala kadere takılıyorsun iyi bak ben neredeyim dostum.kader tanrının elinde olsaydı gerçekten herşey çok ama çok farklı olacaktı .şimdi saan soruyorum amazon ormanlarında dogan bir insanın kaderi nedir?buyur burdan yak sevgili dostum
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
işte tanrının bana öğrettiği şeyler gururla sizlere sunuyorum..ya benim gibi kötü bir tanrı olursun krallar gibi yaşarsın..yada benim kurallarıma karşı gelirsin..ben tanrı yok demiyorum sizlerin en büyük sorunu bu zaten ben tanrı var diyorum..ama sizin düşündüğünüz gibi bir tanrı asla olmadı uyanın artık..çünkü henüz kendisiyle temas kuran bir canlı türü yok .sende dahilsin buna sevgili dostum bunu ne çabukta unuttun..hatırlatayım dedim..gelelim öbür meseleye,,benim bilinç mekaniğim açık bunuda ispatlarım..oda şu eğer bilinçli olmasaydım sizler gibi hissetme duyusundan noksan olacağım için..insanlar tarafında verilmiş adetleri ve örfleri kabul etme kbüyük bir zevk olacaktı benim için halbuki benim seçme şansım var sen hal kaderin benim elimde deyil diyorsun hangisini örnek verim bilemiyorum..bir sürü örnek var ama ben sana en çarpıcı olanı vereceğim,.şimdi git başbakanla tartış eğer bunu becerebilirsen ben sana tapacağım söz veriyorum.eeee özgür irade meselesi anlarsınya
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
ya kaderin benim elimde olduğunu ispatlarsam ???o zaman durum deyişecekmi?hiç sanmıyorum şunu anlamak zorundasınız..istediğiniz kadar uzun ve kısa yazın ben her şekilde yazılarınızdaki açığı bir şekilde ortaya çıkartırım merak etmeyin..şunu kabul etmek zorundasınız tanrıyla birebir temas kurabildiyseniz eğer..o zaman kaderi çözmüşsünüz demektir..böyle birşey imkansız olduğu için yani bir insan olduğunuz için,ve asla tanrıyı algılayamıyacağınız için olsa gerek ..sorunda bu zaten size anlatmakta zorlanıyorum,çünkü algılamak istemiyorsunuz kendi algınızı oluşturmaya çalışıyorsunuz..bütün mesele bu..bir dah söylüyorum kaderin benim elinde olduğunu ispatlamaya hazırım? ya siz tam tersini ispatlamaya hazırmısınız???
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
neandertaller cennetemi gidecek? yoksa cehennememi? ...sanırım bu kitapta yazmıyor galiba .kitapta hayvanların ruhu olmadığı ve cehenneme ve cennete gidemeyecekleri söyleniyor.ama nedense cennette her istediğimiz olacak mesela be nen sevdiğim hayvanımı istiyorum tanrım.papağanımı...
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
tebrik ederim çok güzel alıntılar yapmışsın sevgili dostum sarıgöl şimdi sana müthiş sorularım var dostum 1. si herşeye gücü tanrımız ne olduda? bu gezegenin soğuması için milyarlaraca yıl bekledi?.. koskoca evreni yaratan tanrımız ne olduda milyarlarca yıl bekledi bir yaşam formu oluşturmak için?kitapta geçen tanrı ol der ve olur kelimesi şu anlam geliyor sevgili dostum yani tanr ısadece yaratmayamı gücü yetiyor?sogutmaay gücü yetmiyormu? .. 2. si.. ise milyarlarca önce tek hücreli yaşam formları ortaya çıkmaya başladı..sevgili sarıgöl arkadaşım,,madem tanrı bu evreni bizim için yarattı.e be güzel kardeşim dilimde tüy bitti artık aynı şeyleri söylemekten ..bu canlılar insanlık hangi amaca hizmet ediyorlardıda bu canlıları oluşmasına müsade etti tanrımız..onu geçtim..eğertek hücreli varlıklar atamızsa vay insanoglunun haline derim.. ..o zaamn tanrı gerç.ekten kusurlu bir varlık olduğu ortaya çıkmaktadır ...sadece insnalar için yarattım kelimesi kitapta ve gerçek yaşamda müthiş bir şekilde çelişmektedir....... 3.. son olarak..ara geçiş formları ve evrimin olduğu artık günümüzde ispatlanmıştır bilim tarafından ispatlanmıştır..dinle geçiçi bir durumdur..ve son kullanma tarihini biraz geçmiştir uzatmaları oynamaktadır.. dinler ve ve anlamsız peygamberleri..zaten tanrıyada yakıştıramam bir insana böyle bir görev vermesini ... düşünsenize ben uçmak istiyorum ama uçamıyorum sevdiğimin yanına gitmek istiyorum bedava gitmek istiyorum..bu benim en doğal hakkımdır..ama arada tanrı yapımı insanlar var gelelim özgür irade meselesine ben yolda gidiyorum bir araba kullanıyorum.. fakat ben alkollü araba kullanıyorum...ve direksiyon başına geçiyorum..ben bunu bilerek yapıyorum..şimdi ben tanrı olsam..bu kulu hiç beklemem cennetmiş cehennemmiş tanrı beklermi? yaaaa ...niçin beklesini, .. çaktınızmı köfteyi işte anlatmak istediğim bu..çaktınızmı? olayı..herşey benim elimde kaderi ben kontrol ediyorum..tanr ısadece izliyor.. oda gerçekten bir tanrı varsa??????????
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
- GERCEKTE TANRI YOKTUR
“New York’un her yerinde genelevler olması konusunda ne düşünüyorsunuz?” Papa hayretle cevap verir; “New York’ta genelev mi var?” Ertesi gün gazetenin manşeti şöyledir: “Papa’nın ilk sorusu: New York’ta genelev var mı?” Bu kısa anektod, alıntı sahtekarlığının tipik bir örneğidir. Gerek Milliyet Blog’da, gerekse diğer sayısal ve görsel basında evrim teorisini eleştirdiğini sanan – ve çok iddialı – bazı kişiler bunu yaparken iddialarını Darwin’in Türlerin Kökeni adlı kitabından, diğer evrimle ilgili kitaplardan cımbızla çektikleri alıntılarla süslüyorlar. Alıntı yazarın tam olarak ne demek istediğini yansıtmıyor. Alındığı yerde sadece bir giriş cümlesi olabiliyor. Ama çamur at izi kalsın mantığı ile bir kere yazıldıktan sonra düzeltilmesi kolay olmuyor. Böylece insanları kandırıyorlar. 17 Ocak 2011 tarihinde çıkmış bir yazıda gördüğüm cımbızla çekilmiş alıntıları hakkını vererek ve bütünü görerek anlatmak istiyorum (Kitap baskıları, yayınevleri farklı olduğu için sayfa numaraları tutmayabilir. O yüzden ben bölüm adı vermeyi tercih ediyorum). Türlerin Kökeni’nin 6. Bölümü, ‘Teorinin Güçlükleri’ başlığını taşır. Burada Darwin teorisini anlatırken karşılaştığı güçlükleri, aynı zamanda çözümlerini anlatır. Yaratılışçı arkadaşlar doğal olarak sadece güçlüklerden söz etmeyi tercih etmişlerdir ve bu onlara yeterli gelmiştir. Onların alıntısı ile birlikte alıntının öncesini ve sonrasını aktarıyorum. Parantez içindeki yazılar bana aittir. “Okur, yapıtımın bu bölümüne varmadan önce bir yığın güçlükle karşılaşmış olacaktır. Bunların bazıları bugüne kadar üzerlerinde belirli bir ölçüde duraksamadan düşünemediğim kadar çetindir; ama bunların çoğu yalnızca görünüştedir, ve gerçek olanlarsa sanırım teorim için yıkıcı değildir.” (Burada ‘sanırım’ kelimesi okuyanları acaba Darwin tereddüt mü ediyor diye düşündürebilir. Ancak İngilizce’de cümleler kurulurken kişi, cümle içinde ‘I Think’ sözcüğünü kullanabilir. Bu söz o kişinin tereddütte olduğunu göstermez. Bu cümleden sonra yaratılışçı yazarın cımbızla çektiği cümleye geliyoruz.) “Bu güçlükler ve itirazlar şöyle sınıflanabilir: 1- Birincisi, türler başka türlerden belli belirsiz aşamalardan geçerek türediyse, neden her yerde sayısız geçişsel birimlere (transitional form) rastlamıyoruz? Bugün gördüğümüz türler yerine doğada neden biçimlerin karmakarışıklığı ile karşılaşmıyoruz?” (Darwin bu cümle ile konuyu açıyor. Açıklamasını sonra yapacak. Ama alıntıyı burada kesince, yazara inanmaya hazır okuyucu Darwin’in niye hala Türlerin Kökeni kitabını yazmaya devam ettiğine akıl erdiremiyor.) 2- “İkincisi , örneğin yapısı ve alışkanlıkları bakımından yarasa olan bir hayvan, çok farklı yapısı ve alışkanlıkları olan başka bir hayvanın değişiklik geçirmesiyle oluşabilir mi? Doğal seçmenin bir yandan zürafanın kuyruğu gibi sinek kovmaya yarayan pek az önemli bir organ, ve, öte yandan, göz gibi şaşılası bir organ türetebildiğine inanabilir miyiz? 3- Üçüncüsü, içgüdüler doğal seçmeyle kazanılabilir ve değişikliğe uğratılabilir mi? Arıyı büyük matemetikçilerin buluşlarını çok önceden uyguladığı petek gözlerini yapmaya yönelten içgüdü için ne diyeceğiz? 4- Dördüncüsü, birbirleriyle çaprazlanan türlerin kısırlığını ve kısır döller vermelerini (örnek olarak at ve eşek), oysa birbirleriyle çaprazlanan çeşitlerin döl verimlerinin bozulmadan kalmasını nasıl açıklayacağız?” (Görüldüğü gibi Darwin sorunları dört bölümde toplamış. Yaratılışçıların iddia ettiği gibi bunların çözümünü bulamamış da çaresizce soruyor ve okuyucuya başarısızlığını itiraf ediyor değil. Devam ediyoruz.) “İlk iki maddeyi burada, başka bazı itirazlar gelecek bölümde (7. Bölüm), içgüdü ve hibritlik onu izleyen iki bölümde (8. ve 9. Bölümler) tartışılacaktır.” (Ben burada sadece yaratılışçıların alıntı yaptığı birinci bölümü aktaracağım. Aksi takdirde bütün kitabı yazmam gerekir ki bu da mümkün değildir) 1- “Geçişsel çeşitlerin yokluğu veya seyrekliği üzerine – Doğal seçme yalnızca yararlı değişikliklerin saklanmasıyla iş gördüğü için, her yeni biçim, tümüyle tutulmuş bir bölgede yarıştığı daha az gelişmiş ata-biçiminin ve daha az kayırılan öbür biçimlerin yerini kapmaya, ve sonunda onları yok etmeye çabalayacaktır (yani ortaya çıkan yeni türün bulunduğu ortam, çevre zaten kendi atası tarafından doldurulmuş durumdadır. Üstünse üstünlüğünü kullanarak diğer türleri yok edecektir). Böylece tükenme (soyun tükenmesi) ile doğal seçme elele ilerler. Bundan ötürü, (var olan, yaşayan) her türe bilinmeyen bir biçimin (hayat biçiminin) dölü gözüyle bakarsak, gerek ata-biçim ve gerek bütün geçişsel çeşitler, yeni biçimin (hayat biçiminin) oluşması ve yetkinleşmesi süreciyle genellikle yok edilmiş olacaktır.” (Ancak buraya kadarki açıklama sorunu tam olarak cevaplamıyor. O yüzden Darwin devam ediyor.) “Ama, bu teoriye göre sayısız geçişsel biçimler olmak gerektiğine göre, onlara yer kabuğuna gömülmüş olarak neden çok sayıda rastlamıyoruz?” (Yaratılışçılar bu cümleyi de önünü arkasını göz ardı ederek cımbızla çekip alıyorlar. Devam ediyoruz.) “Bu soruyu ‘Yerbilimsel Belgelerin Eksikliği’ bölümünde tartışmak daha uygun olacaktır; burada yalnız şunları söylemek isterim: Bu sorunun yanıtı belgelerin (kalıntıların) genellikle sanıldığından çok daha eksik olmasında gizlidir. Yer kabuğu pek büyük bir müzedir, ama doğal dermeler (yani örnek toplamalar) eksiktir ve ancak uzun zaman aralıklarıyla yapılmıştır.” (Açıklama devam ediyor. Ben burada kesiyorum.) “Peki ama, geçit bölgelerde, yaşam koşullarının geçiştiği yerlerde neden birbirine yakın geçişsel çeşitlere rastlamıyoruz? Bu güçlük, uzun süre, kafamı karmakarışık etti.” (Darwin açıklamalarını sorular ve cevaplar şeklinde yapıyor. Yaratılışçılar sadece soruları alıp cevapları bırakıyorlar. Alıntıların sayfa numaralarına bakıp onları sıraya dizmekten bile aciz bir şekilde bilim sayfalarında yer tutuyorlar. Bunları yapamazlar çünkü kitaplardan alıntıları kendileri almış değil, başka bir yerden aynen kopya ediyorlar. Orada nasıl görünüyorsa buraya da öyle geliyor. Sonra da böbürlenerek ve okuyucuyu kandırarak, çocuk yerine koyarak 'ben araştırma yaptım' diyorlar. Yukarıdaki cümle alınmış ama peşinden gelen aşağıdaki cümle alınmamış.) “Ama bunun büyük ölçüde açıklanabileceğine inanıyorum. Her şeyden önce sonuç çıkarırken son derece dikkatli olmalıyız, çünkü şimdi sürekli olan bir alan, uzun süredir sürekli olagelmiştir. Yerbilim, kıtaların çoğunun, Üçüncü Zamanın sonlarında bile, (kıta kaymaları ve depremlerle) adalara bölündüğünü göstermektedir; ve böyle adalarda, farklı türler, ara bölgelerde ara çeşitler olmadan da ayrı ayrı oluşmuş olabilir. Bugün sürekli olan (yani birbiriyle kesintisiz olarak bağıntılı olan) denizler, çoğu zaman, karanın biçiminde ve iklimde ortaya çıkan değişmelerden ötürü, bugün olduklarından daha az sürekli (kesintili) ve bir-biçim koşullarda varolmuş olmalıdır.” Açıklama ve kitap devam ediyor. Buraya hepsini aktarmak olanaksız olduğu için yapamam. Özet olarak geçmiş zaman şartları günümüz şartları ile aynı imiş gibi düşünmek doğru olmaz. Eskiden coğrafya, iklim ve doğal şartlar bugüne göre çok farklıydı ve bunlar türleşmenin ortaya çıkmasında etkili olmuşlardır. Meraklı olan kitaptan okuyabilir. Bundan başka o zamanlar Darwin’in bilmediği DNA’nın bir takım özellikleri ara geçiş formlarının neden az sayıda (yok değil) olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak bazı özelliklerin yeni nesillerde DNA’ya işlendiğini ancak baskın genlerin etkisiyle bür süre ortaya çıkmayıp bir süre sonra – belki anne ve babanın ortak etkisiyle – birdenbire ortaya çıkışını söyleyebilirim. Buna Akdeniz kansızlığı somut örnek olarak gösterilebilir. Akdeniz’de eskiden sıtma hastalığı yaygındı. İnsan geninde bir değişiklik insanı sıtmadan aşı olmaksızın korumuştur. Fakat birkaç nesil sonra hem anne hem babada olan bu özellikle doğan çocuklar bu defa kansızlık (anemi) hastalığına yakalanmışlardır. Aşağıdaki sözü söyleyen kişinin (Darwin) onların iddia ettiği gibi bir aptallık yapabileceğini düşünüyor musunuz? “Atalarla döller arasındaki her küçük fark hangi nedenle ileri gelirse gelsin – her birinin bir nedeni olmak gerekir – şuna inanmamız için gerekçe vardır: Her türün yaşama alışkanlıklarına göre önemli bütün yapı değişikliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan, yararlı farkların sürekli birikimidir.”................... ALINTIDIR...- GERCEKTE TANRI YOKTUR
arkadaşlar aranızda tercüman varmı?arkadaşın söylediklerinden hiç bir şey anlamadım.sanırım tercümanın işide çok zor olacak.anladığım kadarıyla,he he çünkü arkadaşımız sanırım buzul çağından falan kalma ben o dili bilmiyorum aranızda bilen varsa sonsuza dek sussun,bu işkenceye dayanamam,,çünkü arkadaş o dönemin şairlerinden olsa gerek tek anladığım bu teşekkürler...- GERCEKTE TANRI YOKTUR
sevgili cell ,sen diyorsunya ,mehdi gelicek ve deccalla büyük bir savaş olacak. 150 yıl içerisinde ortadoğuda bir tepede şimdi aklıma gelmiyor tepenin ismi bu kurandada geçiyor.diyorsun .evet kuranda geçiyor, sadece başka bir yerden geçmiyor ,sevgili cell..ben asıl, sana ne olacağını söylimmi ,150 yıl ,beklemeye gerek yok ,70 yıl içerisinde sistemler çökücek ekonomi çökücek ve en önemlisi SU SAVAŞLARI BAŞLAYACAK asıl dünyanın sonunu bu getiricek zaten , eğer şimdiden önlem alınmassa bir felakete dogru gidiyor gezegenimiz küresel ısınma kendini iyice hissettirmeye başladı sevgili cell bu klitaba inanmak seni kurtarmaz sevgili dostum seni kurtaracak tek şey bilinçli insanların önlem almalarıyla mümkün olacaktır..- GERCEKTE TANRI YOKTUR
son olarak birşey söylemek zorundayım,sevgili cell kuranda haram olan alkol neden yapılıyor?yada şarap neden yapılıyor? hiç düşündünmü eminim düşünmüşsündür..sadece düşünmüşsün burası çok açık sevgili dostum ,,nedenmi?haram dediklerin şeyler tanrının verdiği kutsal emanetlerle yapılıyor.ama her nedense bu konu hep sizler tarafından bir rafa kaldırıldı ,ama benden kaçmaz,ucundan yakaladım çünkü nasıl olabilir tanrının verdiği bir hammadeyi işleyip modifiye etmek nasıl haram olabilir mantık dışı bu olayı eshefle kınıyorum,sigara zararlı olabilir..burda seninle hemfikirim bende kullanmıyorum..zaten ama sigarayıda tanrının hammaddesinden yapıldığını sende biliyorsun şimdi sana soruyorum sevgili cell bu nasıl mümkün olabilir..benim aklım ve mantığım almıyor..tanrının verdiği birşey nasıl haram olabilir sevgili cell yoksa başka bir tanrı varda benmi bilmiyorum sevgili cell..- GERCEKTE TANRI YOKTUR
son olarak gelelim gerçekten insan olduğunu algılayan ve her şeyin farkında olan yaratıcı hariç bir topluluk vardır..ki bu dünyanın yüzde otuzunu oluşturur sırada gerçek insanların yaşam felsefesini anlatıcam..sizlere yani sizlere kısa olarak bir örnekle başlıyorum ben şöyle algılıyorum bir yaratıcının gerçekte olup olmadığını o istemediği sürece asla algılayamayız..fakat algıladığımız şeylerde vardır..bir evren ve bir gezegen var..ve bu gezegende insanoğlunun yaşaması için en uygun ortamlar bir itarafından çok net bir biçimde verilmiş olupbunu algılayabilmenin sadece gerçek insanlarla mümkün olabileceğini algılatmaya çalışan bir mistiki güç..olduğunu .ve algılarlar..fakat şekil ve mantık olarak.. algılayamazlar..algıladıkları şeylerle duyu organlarının sinirsel olarak gösterisinden başka bir şey deyildir..gerçekte her şey ya aydınlık yada karanlıktır..sürecektir.böylece yaratıcı için daha kolay karar verme imkanı yine onun tarafından sağlanacaktır..bu dönem evrenin ve gezegenlerin son evrimi olup..herşey başladığı yere geri dönecektir..sıfır başlangıç noktasına yani.. başa dönmek inanmayan her 2 tarafıda insan olmayı ikna etmeyi bırakıp bunun anlamsız olduğunu algılayıp zamana ve evrime bırakarak her şeyin çok hızlı bir biçimde deyiştiğini algılayarak ve hissederek yaşamaya çalışmaktır. O zaman görücekleri en son şeyler.. ve diyer inançların yok oluşunuda beraber getirip.. yeni dünya düzenini SIFIR inanç grubu oluşturacaktır.. ..bu dönemde örf ve adetler tamamen ortadan kalkacaktır..ve insanoğlu tamamen doğaya dönecek doğal olana dönecektir..- GERCEKTE TANRI YOKTUR
sen hala dinlerden bahsediyorsun dinler yüzünden ortaya çıkan kara büyülere ne demeli.burasını düşünmek bile istemiyorum. ortaçagda kaç kişinin kellesinin kesildiğini tahmın bile edemessin giyotin icadı aslında bu dönemde olduğu için sırf bu yüzden bu amaçla yapılmıştır..giyotinler .al sana muhteşem bir gelenek dostum bu nasıl olabilir tanrı nasıl bu kadar zalim olabilir zaten olmasıda imkansız nedeni din ile tanrıyı ayırmak gerekiyor.zaten ayırmadığımız için böyle oluyor..şunu asla unutma cell tanrı gerçekten bir din verseydi tek bir din verirdi..tanrı din vericek kadar aciz olsaydı ,,eminim ölümlü bir tanrı olurdu..çünkü kusurlarını örtmek için ölmeyi tercih ederdi..- GERCEKTE TANRI YOKTUR
8 yaşında bir kız çocuğunun , 40 yaşlarında sapık bir adamın tecavüz zulmüne uğraması şeklindeki kader inancı nasıl bir tanrı isteği ve tanrının biçtiği rol olabilir ? o kızın bunu yaşamasındaki sebep ne olabilir? hangi hatasının karşılığı , hangi günahının bedeli olabilir ? Soruyorum bunu nasıl bir tanrı isteyebilir ? bunun olmasına nasıl müsade edebilir ? Yoksa asıl sapık olan , sadist olan Tanrımıdır ?Sadece günahları olduğunu sanan kişilerin tanrıları vardır...din yoktur işte ispatı bundan 80.000 yıl öncesine gidin medeniyetlerin bile olmadığı bir döneme gidelim seninle amazon ormanlarının america kıtasını tamamen kapladığı yıllar afrikanın kurak olmadığı yıllar avrupanın ve asyanın ve afrikanın bilindiği yıllar insanların çiğ etle hayvanlar gibi beslendiği yıllar sence aşk olma ihtimali nedir sence mantık olam ihtimalı nedir sence hissetme ihtimalı nedir???sex varmıydı evet vardı ama hayvanca sex vardı uyan dostum artık çalışma hayatı yoktu ve en önemlisi örf ve adetler yoktu..bu çok önemli bir konu aslında örf ve adetlerin geçmişine bakalım insan yapımı olan örf ve adetler yüzünden kaç insanın haksızlığa uğrayıp intihar ettiğini düşünsenize,, benim tanrı masla örf ve adet vermez benim tanrım zaten herşey var ve mevcut durumda fazlasıyla vermiş ve demişki ben sadece yaratırım adil bir şekilde yaratırım.- GERCEKTE TANRI YOKTUR
bize açılan tek kapı hep haksızlıklarla ve esitsizliklerle dolu bir dünya olmuştur sevgili cell bende tanrıdan eminim ama senin gibi kesin yargılarla deyil bir insanın tanrıyı gerçekte nalgılayıp algılayamayacığını bildiğim için sadece emin deyilim evet bir tanrı var am üzgünüm benim tanrım seninkinden çok farklı bir tanrı işte ispatı işte TANRININ MANTIĞI BİR ŞİŞENİN İÇERİSİNE 100 ADET BÖCEK YERLEŞTİRİN VE YAVAŞ YAVAŞ HOŞLANMADIKLARINIZI ÖLDÜRMEYE VE EZMEYE BAŞLAYIN..EĞER BU MANTIK tanrının mantığı deyil diyorsan sana tek bir secenek kalıyor bunu insanlar yapıyor..ama asıl önemli olan bu mantığa izin veren tanrı..hiç boşuna araştırma bence sonuç yine aynı olacaktır bende kendimi özel hissediyorum ..müslüman olduğum yıllarda kendimi mehdi olarak düşünürdüm..şimdi gülüyorum.. ha ha- GERCEKTE TANRI YOKTUR
unutma dostum ,tanrı senin beyninde ,kitaplarda boşuna arama.- GERCEKTE TANRI YOKTUR
1. si tanrı herşeyin formülünü kitapta yazmadığı için böyle olduk zaten..2i dinler toplumu düzenlemek yerine daha çok kaosa sürüklemektedir,, sevgili dostum uyanda etrafına şöyle bir bak lütfen..3. sü formul olmasaydı sizler inanlar zaten tanrıyı bulamayacaktınız,( bu kitapları yazanlar önce förmül denklemine göre kitap yazmaktadırlar bu çok uzun bir konu sonra açıklayacağım)4. sü tanrı ne kitap yazar nede yazdırır çünkü tanrı varsa yaratır bir kitap yaratır yazmaz (tabi böyle birşey imkansız)...5.. sii evet çok fazla seçenek var..eger secenek olmasaydı buğun herkes müslüman olmak zorunda kalacaktı..tanrı var olduğu sürece bir secenek vardır her zaman..- GERCEKTE TANRI YOKTUR
Müfettişlere göre, evrenin 13,8 milyar yıl önce, muhtemelen Tanrı'nın yardımı olmadan ortaya çıkmıştır. Bu muhtemelen yoktan yaratma fikrini reddetmek için bizim içgüdüleri aykırı. Ama biz mutlaka Mandnman 150.000 yıl önce Afrika ağaçsız ovalar yaşamak için bu içgüdüsü takip etmek zorunda değilsiniz, biz kuruldu, evrenin iç işleyişini bilmek değil. Bilim adamları, yerine bizim içgüdüleri göre, onlara güvenmek zorunda fizik yasaları. - GERCEKTE TANRI YOKTUR
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.