evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Taksim Dayanışması: 21.00 eylemleri sürecek, parklarda forumlar büyütülecek!
18 Haziran 2013 Mahallelerde düzenlenen tencere tava eylemleri sürecek. Park ve meydanlarda yapılan forumlar büyütülecek. Cumartesileri Gezi Parkı nöbeti sürdürülecek Taksim Dayanışması, Gezi Parkı direnişinin 4 talebinin kabul edilmemesi ve AKP hükümetinin Gezi Parkı’na insanlık dışı bir saldırıda bulunması üzerine eylemleri yaygınlaştırarak sürdürme kararı aldı. Bugün (18 Haziran Salı) alınan kararlara göre mahallelerde 21.00’da düzenlenen tencere tava eylemleri sürdürülecek ve parklarda düzenlenmeye başlayan forumlar yaygınlaştırılacak. İstanbul’da Avrupa Yakası’nda Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda Anadolu Yakası’nda ise Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda 21.00’da forumlar düzenlenmeye başlamış ve bu etkinlikler yoğun ilgi görmüştü. Park eylemleri de yaygınlaştırılacak. Abbasağa ve Yoğurtçu dışında Elmadağ – Harbiye ahalisi Maçka Parkında, Cihangir ahalisi Cihangir Parkında, Ümraniye ahalisi Çarşı Park’ta, Bağdat Caddesi ahalisi Göztepe Parkı, Bahçelievler ahalisi Egemenlik Parkı’nda, Kuruçeşme-Arnavutköy-Bebek ahalisi Bebek Parkı’nda buluşacak. Yeni kararlar •Hastanelerde yatan direnişçiler ziyaret edilecek. •Talepler sürekli ve yeniden dillendirilecek. •21.00 ses çıkar eylemleri sürdürülecek, mahallelerde afet kaçış alanlarında yapılacak olan forumlar ile biçimlenecek. •Büyük ve kapsamlı bir forum organize edilecek. •Cumartesi günleri Taksim Gezi Parkı Nöbeti sürdürülecek ve kitlesel katılım çağrısı yapılacak. •Duran adam gibi desteklenecek ve yaygınlaştırılacak. Taksim Dayanışması ve talepleri Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nde yer alan toplumsal muhalefetin 118 örgütlü kurum ve inisiyatif tarafından oluşturuldu. Taksim Dayanışması’nın hükümete ilettiği dört temel talep; Gezi Parkı’nın şartsız olarak park olarak kalacağının açıklanması, polis şiddetinin durdurulması ve sorumlular hakkında işlem yapılması, gözaltındakilerin serbest bırakılması ve Taksim ve Kızılay başta olmak üzer kent meydanlarını ve caddeleri demokratik kitle eylemlerine kapatan yasaklamalara son verilmesi taleplerinden oluşuyor. Sendika.Org
-
Tayyip iç savaş dilini tam gaz sürdürüyor: Hakaret, yalan, tehdit…
Tayyip Erdoğan sıkıştıkça kadınlara saldırıyor: ‘Doğum kontrol ve kürtajla halkı kısırlaştırdılar’ 18 Haziran 2013 Tayyip Erdoğan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenlediği etkinlikte, kadınların kendi bedenleri üzerinde söz söyleme hakkına saldırdı: “Sezaryen ve kürtajla adeta cinayet işlediler, adeta aldattılar” Başbakan Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Rixos Otel’de düzenlediği “Aile Olmak Projesi”nin tanıtım töreninde kadınların kendi bedenleri üzerinde söz söyleme ve kürtaj hakkına saldırdı. Erdoğan yaptığı konuşmada AKP’nin “muhafazakar-demokrat” bir kimliği olduğunu hatırlatarak en temel hedeflerinin “aile” olduğunu söyledi. Kadınların doğurganlığı üzerindeki tahakküm için taaruza girişen Erdoğan, ”Bu ülkede yıllarca doğum kontrolü mekanizmalarını çalıştılar. Adeta bizim vatandaşlarımızı, halkımızı kısırlaştırdılar. Sezaryen ve kürtaj denilen olay budur. Bunları yaparken de adeta cinayet işlediler. Adeta aldattılar. Bu oyunu bozmamız lazım, onun için ailelere bu ülkede çok büyük iş düşüyor” diye konuştu. “Direniş de kürtaj da oyun” Erdoğan, 27 Mayıs’ta Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm ülkeye yayılan sokak isyanlarını “büyük oyun” olarak nitelendirmesi ezberini sürdürerek kürtaj için de benzer bir ifade kullandı: “Dert bu milletin nüfusu azalsın ve bu millet milletler yarışında geri kalsındı. Bu oyunu bozuyoruz. Bozmamız lazım, onun için ailelere bu ülkede çok büyük iş düşüyor.” Tayyip’in antropoloji ile imtihanı: “Aile insanlığın tarihiyle eşittir” Tayyip Erdoğan konuşmasında ne kadar bilimsel olduğu tartışılır bir şekilde “Aile kavramı insanlığın tarihiyle eşittir. İnsanlar, bir aile ortamında dünyaya gelmiş ve hayatlarını bu şekilde sürdürmüşlerdir” ifadelerini de kullandı. Kadınlar söz ve karar hakkı için direnişte! Kadınlar haftalardır süren direnişte barikatın önünde, TOMA’nın altında, tencere tava ile pencerede kısacası isyanın tam ortasında. AKP’nin 11 yıllık iktidarı döneminde sistematik bir biçimde sürdürdüğü kadın düşmanı politikalar, kadınları direnişin öznesi haline getirdi. “Kadın-erkek eşit değildir” , “3 de yetmez 5 çocuk” , “Kürtaj cinayettir” ,”Kız mıdır kadın mıdır bilmem” söylemleri ile kadınların emeklerine, bedenlerine ve kimliklerine saldırmaktan bir an bile geri durmayanların karşısında 22 gündür direnen kadınlar Erdoğan’ın tedirginliğinin temelini oluşturuyor. Sendika.Org
-
Tayyip iç savaş dilini tam gaz sürdürüyor: Hakaret, yalan, tehdit…
Tayyip iç savaş dilini tam gaz sürdürüyor: Hakaret, yalan, tehdit… 18 Haziran 2013 Grup toplantısında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı direnişi ile ayağa kalkan milyonlara yönelik aşağılama ve hakaret içeren söylemini sürdürdü. “Camide içki içtiler”, “Bayrak yaktılar”, “Başörtülülere saldırdılar” yalanını tekrarladı. Polis saldırılarına sahip çıkan Erdoğan, “polisin müdahale gücünü artıracağız” diyerek şiddeti daha da tırmandırma sinyali verdi. Ethem Sarısülük’ün bir polisin silahından çıkan mermi ile öldürüldüğü netleşmiş olmasına karşın, polisin biber gazı dışında bir şey kullanmadığını, onun da “en doğal hakkı” olduğunu savundu. Kazlıçeşme mitinginden sonra “Recep Tayyip Erdoğan” sloganlarıyla sokaklarda terör estiren “sivil” grupların CHP il binasına ve eylemcilere yönelik saldırılarına rağmen Erdoğan, miting sonrası bir şey olmadığını iddia etti. Erdoğan üniversiteleri, gençliği, öğretmenleri, sendikaları ve hekimleri de hedef gösterdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısındaki konuşmasının önemli bir bölümünü Gezi Parkı direnişine ayırdı ve yaşananların uluslararası boyutu bulunan bir komplo olduğunu iddia etti: “Her şey çok profosyonelce hazırlanmıştı. Taktikler, mesajlar ve tweetler kullanılacak ve hazırlanan fotoğraflar filmler adım adım hesaplanmıştı. Bazı uluslararası çevreler bu tertibin içindeyken, olmayanları kandıracak, yalan haberlerle bu tertibin içine çekecek hazırlıklar yapılmıştı.” Kazlıçeşme mavalları Hem parti içi motivasyonu sağlamak hem de dışarıya güçlü toplumsal desteği bulunan hükümet imajı vermek için bindirilmiş kıtalarla düzenlenen Kazlıçeşme mitingi ile ilgili olarak, Erdoğan çok diğer parti ve grupları da içeren farklı kesimlerin mitingde olduğunu iddia etti. Mitingde Sincan’da olduğu gibi farklı parti ve çevrelerin pankart ve flamaları da taşınmış ancak bunların çakma “Çarşı” grubu flamaları gibi, aslında AKP tarafından hazırlanmış materyaller olduğu görülmüştü. Erdoğan “Kazlıçeşme’de toplanan bir milyonu aşkın insan demokratik tepkisini coşkuyla ortaya koyduktan sonra kimseye zarar vermeden dağılmıştır. İşte demokrasi budur, demokratik hak kullanılması budur” dedi. Gerçekteyse Boğaziçili akademisyenlerin hesaplamasına göre alanda 295 bin kişi toplanmıştı. Ayrıca Kazlıçeşme mitinginin ardından “Recep Tayyip Erdoğan” sloganı atan sopalı, bıçaklı “sivil” gruplar Tophane, Eminönü, Asmalımescit ve Kasımpaşa çevresinde eylemcilere ve CHP il binasına saldırmıştı. içerde dışarda belli örgütler bu iş için hazırlıklıydı. Saldırıya uğrayanlara hakaret ve iftira Erdoğan komplo teorileriyle bezeli konuşmasında saldırıya uğrayan eylemcileri vandallıkla suçladı ve polisi mağdur ilan etti. “Dikkat edin Taksim’de diğer illerde polise karşı, kamu binalarına, sivillere karşı çok ağır şiddet uygulanırken, bu vandallık, bu barbarlık çarpıtılarak, masum bir çevre eylemi gibi lanse edildi. Her şey çok profesyonelce hazırlanmıştı. Taktikler, mesajlar ve tweetler kullanılacak ve hazırlanan fotoğraflar filmler adım adım hesaplanmıştı. Bazı uluslararası çevreler bu tertibin içindeyken, olmayanları kandıracak, yalan haberlerle bu tertibin içine çekecek hazırlıklar yapılmıştı.” Polis hiçbir şey yapmamış “Buna benzer nice yalan, fotoğraf, bilgi, belge sistemli şekilde dolaşıma sokuldu. Bunların en vahim tarafı bazı siyasetçiler, bazı sanatçılar, bazı medya kuruluşları, STK’lar bunları araştırmadan dolaşma soktular, ya da bunu sağladılar. Bu tertibin içinde olmadığı halde, Türkiye’deki bu olaylar hakkında uluslararası değerlendirme yapan herkesi daha dikkatli olmaya, bir karar vermeye davet ediyorum. Bu olaylar, daha en başından itibaren, polisin çevreci gösterilere şiddet uygulaması gibi sunuldu ve sunuluyor. Bu tamamen yanlıştır.” TTB’nin hekimlerden ve hastanelerden derlediği verilere göre ise polis saldırıları 4 ölüm, 59’u ağır 7 binin üzerinde yaralanma, 11 göz kaybı, 100 kafa travmasına yol açtı ve 6 kişi yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. “Polisimiz demokrasi sınavından başarıyla geçti” “Güvenlik güçlerimiz, demokrasi ve hukuk sınırları içinde son derece sabırlı şekilde, şiddet eylemlerine karşı başarıyla mücadele vermişlerdir. Hatta polisimiz sistemli bir şiddet hareketi karşısında, demokratik bir tavır sergilemiş ve demokrasi sınavından başarıyla geçmiştir.” “En doğal hakkıdır, biber gazı sıkar” “Biliyorsunuz gelenler oldu, kendilerini dinledim. Hepsinin hep söylediği, polis şöyle şiddet uyguladı, şunu yaptı bunu yaptı. Şiddet uyguladı da ne yaptı dedim? Biber gazı sıktı. En doğal hakkıdır sıkar.” “Polis kurşun mu attı?” Evet, attı! Erdoğan Ethem Sarısülük’ün polis tarafından ateşlenen bir silahtan çıkan gerçek mermiyle öldüğü açığa çıkmasına rağmen şunşları söyleyebilri: “Laf dinlenmediği zaman polis bu yetkisini kullanır. Kalkıp da kurşun attı mı, silah attı mı? Yok. Bakın iş. 16. 17. Güne gelince, işte Adana’da yaşanan olay. Ve daha ileri gitti Mecidiyeköy’de bir komiserimiz silahlı bir, maalesef mermi neticesinde midesinden yaralandı. Bir diğer kardeşimiz ayağından yaralandı. Rabbim onları milletimize sağlığıyla lütfetti. Biz yine şifa diliyoruz.” Milyonlarca üç beş çapulcu aynı zamanda “terörist” Erdoğan Gezi direnişçilerine terörist derken, oradaki AKP üyelerini de topa tuttu: “Ama buna benzer olayı bizim polisimiz uygulamadı. Böyle davranan polise biber gazı kullandı diye yapılmayan kalmadı. Hep bir ağızdan hepsi aynı şeyi söylediler. Dünyaya bu yönüyle takdim ettiler. Şiddet uygulayan kim? Terörist, anarşistler şiddet uyguluyor. Efendim orada çevreci gençler de var, AK partililer de var. Olabilir. Ak Parti’ye geçmiş, oy vermiş de olabilir. Bu onu temize çıkarmıyor ki. Kişi arkadaşının dinindendir. Kişi sevdikleriyle beraberdir. Bütün vaka budur.” “İçerideki hainlere, dışarıdaki işbirlikçilere” Erdoğan iç savaş komutanı edasıyla toplumun bir kesimini diğerine karşı kışkırtan üslubunu sürdürürken, gerici şoven söylemlerle bezeli kışkırtma mitinglerine devam edeceğini söyledi: “Taksim’de bir eylemciyi gösterip Türkiye ayakta yaygarası çıkaranlar, milyonlar sokağa çıktığında bunu görmemiştir. Biz kusura bakmasınlar bunu göstermeye devam edeceğiz. Hem içerdeki hainlere, hem dışardaki işbirlikçilerine göstermeye devam edeceğiz. Cuma günü Kayseri’de Cumartesi günü Samsun’da, Pazar günü Erzurum’da devam ettireceğiz. İçerideki hainler, dışarıdaki işbirlikçiler Türkiye’nin gerçek fotoğraflarını görmek istiyorlarsa, buyursunlar Kayseri’ye Samsun’a Erzurum’a baksınlar.” “Tıpkı Ankara ve İstanbul’da olduğu gibi sadece AK Partilileri değil, bu çirkin oyuna tepki gösteren her bir kardeşimizi bu mitinglere bekliyoruz. Partisi ne olursa olsun, hepsini bekliyoruz.” Sendikaları ve Tabipler Birliği’ni hedef gösterdi Erdoğan dün işbırakma eylemi yapan DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve TDHB’yi de hedef gösterdi: “Bir şeyi de açık açık konuşmak durumundayız. Bazı sendikalar, bazı STK’lar var. Dün iş bırakma çağrısı yaptılar. Ne oldu? Vaka bu. Hani ne oldu? Çünkü yaptığınız çağrı kanunsuz. Yaptığınız çağrı hukuka aykırı. Hele hele, hele hele, Tabipler Birliği’yle alakalı söylüyorum. Sen kanunsuz bir eyleme nasıl destek verirsin? Sen hastaneleri boşaltma içine nasıl girersin yahu? Sizin insan sevgisi nerede? Hastalarla ilgilenme aşkınız nerede? Bunlarda insan diye bir dert yok. Bunların herşeyi menfaate dayalıdır. Aklı selim gaip geldi ve beklediklerini alamadılar. Bunlar güya solcu, emeğin alın terinin halkın yanındalar.” “Camide içki içtiler”, “bayrak yaktılar”, “başörtülülere saldırdılar” yalanına devam Erdoğan eylemcilerin camide içki içtiği, başörtülülere saldırdığı, bayrak yaktığı yalanını sürdürdü: “Dün asla bir araya gelemeyeceklerin, nasıl bir araya geldiklerini hem Türkiye hem dünya görmüştür. Ulusalcılarla bölücülerin kardeşliğiyle, sözüm ona dindarlarla din düşmanlarının ittifakının aynı hedefe saldırdıklarını herkes görmüştür. Bir tarafta ellerinde Türk bayraklarını sallayanlar, diğer tarafta Türk bayrağını alçakça yakanlar bir araya geldiler. Bir tarafta Gazi Mustafa Kemal’i istismar ettiler, bir tarafta bölücülerin paçavralarıyla yanyana getirdiler. Bir tarafta güya namaz kıldılar, camiye ayakkabıyla girdiler ve alkol kullandılar camilerimizde. Başörtülü kızlarımıza el uzattılar.” Erdoğan’ın ağaç, tencere ve tava hassasiyeti Gaz bombası kullanımını ve polisin estirdiği terörü sahiplenen ve doğal hak olduğunu iddia eden Erdoğan ülkenin dört yanına yayılan tencere tava eylemlerini topa tuttu, Gezi direnişçilerinin ağaç söktüğünü iddia etti: “Bir tarafta ağaç dediler, hak dediler, demokrasi dediler. Ağaçları tahrip ettiler, o ağaçları tarumar ettiler. Gezi Parkı’nda kaldırım genişletmede 12 ağaç söz konusuydu. Ama bunların onlarca yıktıkları ağaç söz konusu. Yaktılar, yıktılar, saldırdılar ve herkesi rahatsız ettiler. Buyurun işte Pazar günü üniversiteye giriş imtihanı vardı. O gece sabah 4’e kadar tencere tava. Öyle devam ettiler. Bu ifademden çok rahatsız. Beni sen üçe dörde kadar rahatsız etme hakkın var mı? O yavruları rahatsız etmeye hakkın var mı? Kadıköy’den al, İstanbul’un her yerinde aynı şeyi yaptılar. Senin böyle bir hukuk okuman söz konusu mu? Böyle bir hukuk var mı yahu? Sen beni nasıl rahatsız ediyorsun. Hala tencere tava çalmayı bile özgürlük olarak niteleyenler var. Bunların özgürlük anlayışı da farklı. Bu oyun artık bozulmuştur. Önce millet, milletin hükümeti, milletin partisi olan AK Parti bozmuştur.” Meğer Gezi Parkı’nı halka açmışlar “Gezi Parkı halkın olsun diyorlardı. Çark etmeye başladılar. Bize orayı boşaltma sözü verenler anında çark ettiler. Eyleme devam ettiler. Hukuk devletinde yapılması gerken neyse, Taksim’i, Gezi Parkı’nı bu işgalcilerden temizledik. (…) kirlilik bunların ruhunda var. Biz diyoruz ki işte burası halkındır. Gezi Parkı sahibine teslim edilecek diyoruz. Tekrar Gezi Parkı’nı sahibine, halka teslim ettik. Yaptığımız iş bu.” Hala ağaç sökmekten, parka inşaat dikmekten bahsediyor Erdoğan Gezi Parkı’nın yerine inşaat projesinde ısrarcı olduğunu da gizlemedi: “Taksim Meydanı, meydan olarak 103 bin metrekare. Burada Topçu Kışlası, yeni proje olarak şehir müzesi 11 bin metrekare. Yani yaklaşık yüzde 10’a oturacak. Bunun dışı yine halkın çok rahat kullanabileceği bir düzenlemeyle en ideal bir projeyle halkın hizmetine sunulacak. Şehir müzesinin içinde kalan ağaçlar yine kalacak. Sökülen 70-80 ağaç şehir müzesinin çevresine dikilecekler. Şehir müzesi de, yok ciddi bir müzemiz Türkiye’de. Şehir müzesi olarak yok.” Öğrenci gençlik de çok nankörmüş Üniversite ve lise öğrencilerinin eylemlere katılımından rahatsızlığını gizlemeyecen Erdoğan, eğitimde paralılaşmanın, eğitim emekçilerinin güvencesizleşmesinin zirveye ulaştığı bir dönemde yaptıkları makyaj düzenlemeleri sıralayarak üniversiteleri, öğretmenleri ve öğrencileri hedef gösterdi: “10 yıl önceyi düşünün, 10 yıl önce. Bu yapılanlar yapılabilir miydi bu ülkede? Bunların kadir kıymet diye bir şey yok. Şu atılan adımların hepsi ortada. Fakat onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz özgürlüğü kazanmanın bedeli ne olursa olsun, biz bu bedeli ödeyerek özgürlüğü kazanacağız. Esnaf bunlardan illallah dedi. Üniversite öğrencilerini sokağa döküyorlar. Bazı rektör, dekan, öğretim üyeleri. Bu öğrencilere bunca imkanı veren iktidar AK Parti iktidarı değil mi? Neyini kısıtladık? Yurtsa tarihinde görmediği yurtları yaptık. Tarihinde görülmeyen burs verdik. Lisans öğrencileri 45 lira alırken 280 lira alıyor. 200 lira da beslenme yardımı alıyor. Bire on katlanmış vaziyette.” “Bunu solcuysan eğer komünist ülkelerde göremezsin. Harç harç harç, bunu da biz kaldırdık. Bu kadar hassas, bu kadar gencinin hukukunu koruyan iktidar, muhatap olduğu bu. Bu örgütler lisemize de soktu. Bu liselerdeki öğrencileri, bazı kendilerini bilmez müdürler, öğretmenler bakın kendini bilmez diyorum ve istisna ediyorum. yoksa bizim için öğretmen başımız üzerinde tutmamız gereken insandır. Ve bu yavrularımızı sokağa döktüler. Bu yavrularımıza biz, okulların yapımından tutunuz, ücretsiz kitaba kadar bütün bunları yaptık. Aynı şekilde Fatih projesiyle yeni dönemin adımlarını atıyoruz. Sınıflarımızı 30 öğrenci standardına yükseltiyoruz. Hiçbir dönemde olmayan, Milli Eğitim’e milli bütçenin yüzde 50’sini ayırma sürecini biz başlattık. Personel atamada, birinci sırada personel atamasını Milli Eğitim’de yaptık. Hala devam ediyor. Bazıları çıkıyor şu kadar eksik var. Eyvallah, tabi var. Bunu inkar etmiyoruz. Bunu sen bir anda kapatamazsın. Bu bütçeyle alakalıdır. Bizden önceki dönemde siz bunu da yapamadınız.” Bu şiddet Tayyip’i kesmemiş: “Polisin müdahale gücünü artıracağız” Erdoğan dünya çapında tepki toplayan polis şiddetini tırmandırma işareti verdi: “Polisimizde kanunların kendisine verdiği yetki dairesinde, bundan böyle hiçbir hukuka göz yummayacak, gerekeni yapmaya devam edecektir. Polisimizi daha da güçlendireceğiz, müdahale gücünü artıracağız.” Sendika.Org
-
Diktatörün Matematik Hatası
Birakalim demokrasinin ne oldugu tartismasini; Secimlerde %49 alan diktator, kendini neye gore cogunluk olarak algilamaktadir? %49 mu yoksa %51 mi daha cok? Sirketler bile hisselerini satarken, alan sirkette tek basina soz sahibi olmasin diye en fazla sirketinin %49'unu satar.
-
İşte duran adamlara gözaltı gerekçesi
TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU Kanun Numarası: 2911 Kanun Kabul Tarihi: 06/10/1983 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 08/10/1983 Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 18185 BİRİNCİ BÖLÜM: GENEL HÜKÜMLER AMAÇ VE KAPSAM Madde 1 - Bu Kanun; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller ile gerçek ve tüzelkişilerin düzenleyecekleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yerini, zamanını, usul ve şartlarını, düzenleme kurulunun görev ve sorumluluklarını, yetkili merciin yasaklama ve erteleme hallerini, güvenlik kuvvetlerinin görev ve yetkileri ile yasakları ve ceza hükümlerini düzenler, TANIMLAR Madde 2 - Bu Kanunda geçen deyimlerden; a) Toplantı; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantılarını, Gösteri yürüyüşü; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşleri, c) Mahallin en büyük mülki amiri; illerde vali, ilçelerde kaymakamı, d) Mahallin güvenlik amirleri; illerde il emniyet müdürü ve il jandarma alay komutanını, ilçelerde ilçe emniyet amiri veya komiseri ve ilçe jandarma bölük komutanını, ifade eder. Bir il'e bağlı ilçelerin, o ilin belediye sınırları içindeki kısımlarına ilişkin olarak bu Kanunun uygulaması yönünden mahallin en büyük mülki amiri, ilin valisidir. TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ HAKKI Madde 3 - Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. (Değişik fıkra: 03/08/2002 - 4771 S.K./5. md.) Yabancıların bu Kanun hükümlerine göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, İçişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Yabancıların bu Kanuna göre düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde topluluğa hitap etmeleri, afiş, pankart, resim, flama, levha, araç ve gereçler taşımaları, toplantının yapılacağı mahallin en büyük mülki idare amirliğine toplantıdan en az kırksekiz saat önce yapılacak bildirimle mümkündür. İSTİSNALAR Madde 4 - Aşağıda belirtilen toplantı ve faaliyetler bu Kanun hükümlerine tabi değildir. a) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, vakıfların, derneklerin, ticari ortaklıkların ve diğer tüzelkişiliğin özel kanunlarına ve kendi tüzüklerine göre yapacakları kapalı yer toplantıları, Kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartıyla kanun veya gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören, şenlik, karşılama ve uğurlamalar, c) Spor faaliyetleri ile bilimsel, ticari ve ekonomik amaçlarla yapılan toplantılar, d) Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların Devlet ve Hükümet işleri hakkındaki toplantı ve konuşmaları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin halk ile yapacakları sohbet niteliğindeki görüşmeler. SEÇİM ZAMANINA İLİŞKİN HÜKÜMLER Madde 5 - Seçim zamanlarında yapılacak propaganda toplantıları ile ilgili kanun hükümleri saklıdır. İKİNCİ BÖLÜM: TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ YERLERİ TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ YER VE GÜZERGAHI Madde 6 - Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il veya ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir. Şehir ve kasabalarda ve gerekli görülen diğer yerlerde hangi meydan ve açık yerlerde veya yollarda toplantı veya yürüyüş yapılabileceği ve bu toplantı ve yürüyüş için toplanma ve dağılma yerleri ile izlenecek yol ve yönler vali ve kaymakamlarca kararlaştırılarak alışılmış araçlarla önceden duyrulur. Bu yerler hakkında sonradan yapılacak değişiklikler duyurudan onbeş gün sonra geçerli olur. Toplantı yerlerinin tespitinde gidiş gelişi, güvenliği bozmayacak ve pazarların kurulmasına engel olmayacak biçimde, toplantıların genel olarak yapıldığı, elektrik tesisatı olan yerler tercih edilir. TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ ZAMANI Madde 7 - Toplantı ve yürüyüşlere ve bu amaçla toplanmalara güneş doğmadan başlanamaz. Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler güneşin batışından bir saat önceye, kapalı yerlerdeki toplantılar saat 23.00'e kadar sürebilir. UMUMA AÇIK YER SAYILMA Madde 8 - Toplantının yapıldığı yer, toplantı süresince umuma açık yer sayılır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: TOPLANTI ŞEKİL VE ŞARTLARI DÜZENLEME KURULU Madde 9 - (Değişik madde: 26/03/2002 - 4748 S.K../6. md.) Bu Kanuna göre yapılacak toplantılar, fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini başkan seçer. Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu başkan veya üyesi olamazlar. Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, yetkili organlarının kararına bağlıdır. BİLDİRİM VERİLMESİ Madde 10 - (Değişik fıkra: 03/08/2002 - 4771 S.K./5. md.) Toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilir. Bu bildirimde; a) Toplantının amacı, Toplantının yapılacağı yer, gün, başlayış ve bitiş saatleri, c) Düzenleme kurulunun başkan ile üyelerinin açık kimlikleri, meslekleri ikametgahları ve varsa çalışma yerleri, Belirtilir ve bildirime yönetmelikte gösterilecek belgeler eklenir. Bu bildirim karşılığında gün ve saati gösteren alındı belgesi verilmesi zorunludur. Bu bildirim, valilik veya kaymakamlıkça kabul edilmez veya karşılığında alındı belgesi verilmez ise keyfiyet bir tutanakla tespit edilir. Bu halde noter vasıtasıyla ihbar yapılır. İhbar saati bildirimin verilme saati sayılır. Aynı yerde, aynı gün toplantı yapmak üzere ayrı ayrı düzenleme kurullarınca bildirim verilmişse ilk verilen bildirim geçerlidir. Diğerlerine durum hemen yazılı olarak bildirilir. TOPLANTININ YAPILMASI Madde 11 - Toplantı, 6 ncı madde hükümlerine uymak suretiyle bildirimde belirtilen yerde yapılır. Düzenleme kurulu, kendi üyelerinden başkan dahil en az yedi kişiyi toplantının yapıldığı yerde bulundurmakla yükümlüdür. Bu husus, katılanların kimlikleri belirtilmek suretiyle hükümet komiserince bir tutanakla tespit edilir. DÜZENLEME KURULUNUN GÖREV VE SORUMLULUKLARI Madde 12 - Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını ister. Alınan önlemlere rağmen sükun ve düzenin sağlanamaması halinde, kurul başkanı toplantının sona erdirilmesini hükümet .komiserinden isteyebilir. Düzenleme kurulunun sorumluluğu, topluluk toplantı yerinden tamamen dağılıncaya kadar sürer, HÜKÜMET KOMİSERİ VE YETKİLERİ Madde 13 - Valilik ve kaymakamlıkça; hakim ve savcılar ve bu sınıftan sayılanlar ile Silahlı Kuvvetler, adalet, genel ve özel kolluk kuvvetleri mensupları hariç olmak üzere, il veya ilçelerdeki mülki idare amirliği hizmetleri sınıfına dahil memurları ile diğer kamu görevlilerinden müdür, amir veya bunların yardımcıları arasından bir kişi, hükümet komiseri olarak ve gerektiğinde iki kişi de hükümet komiseri yardımcısı olarak görevlendirilir. Hükümet komiseri, toplantı yerinde uygun göreceği bir yerde bulunur ve toplantıyı teknik ses alma cihazları, fotoğraf ve film makineleri gibi araçlarla tespit ettirebilir. Hükümet komiseri, 12 nci maddede öngörülen durumlarda düzenleme kurulu başkanının isteği veya toplantının sürmesini imkansız kılacak derecede genel sükun ve düzeni bozacak ve suç teşkil edecek nitelikte sözle veya eylemle saldırılı bir biçim alması halinde toplantıyı sona erdirmeye yetkilidir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TOPLANTININ ERTELENMESİ VEYA YASAKLANMASI DÜZENLEME KURULUNUN TOPLANTIYI GERİ BIRAKMASI Madde 14 - Toplantı, toplantının yapılacağı saatten en az yirmidört saat önce düzenleme kurulunun çoğunluğu tarafından, bildirimin verildiği valilik veya kaymakamlığa yazı ile bildirilmek şartıyla kırksekiz saati geçmemek üzere yalnız bir kez geri bırakılabilir. BİRDEN FAZLA TOPLANTILARI ERTELEME Madde 15 - Bir il sınırı içinde aynı günde birden çok toplantı yapılmak istenmesi halinde vali, emrindeki güvenlik kuvvetlerinin ve gerektiğinde yararlanabileceği diğer güçlerin bu toplantıların güvenlik içinde yapılmasını sağlamaya yeterli olmadığı kanısına varırsa, toplantılardan bir kısmını on günü aşmamak üzere bir kez erteleyebilir. Bu ertelemede müracaat önceliği göz önünde bulundurulur. TOPLANTININ BÖLGE VALİLİĞİ VE İÇİŞLERİ BAKANLIĞINCA ERTELENMESİ Madde 16 - a) Bir bölge valiliğine bağlı illerden; birden çok ilde aynı günde toplantı yapmak için bildirim verilmesi üzerine, toplantı güvenliğini sağlamak amacıyla ilgili valilerce bölge valiliğinden takviye istenmesi halinde, bölge valisi bu isteklerin karşılanamayacağı kanısına varırsa, takviye gönderilemeyen illerdeki toplantılar on günü aşmamak üzere bölge valiliğince bir kez ertelenebilir. Aynı günde birden çok bölge valiliğine bağlı illerde toplantı yapmak için bildirim verilmesi üzerine, toplantı güvenliğini sağlamak amacıyla ilgili bölge valilerince İçişleri Bakanlığından takviye istenmesi halinde, İçişleri Bakanlığı bu isteklerin karşılanamayacağı kanısına, varırsa, takviye gönderilemeyen bölge valiliğine bağlı illerdeki toplantılar on günü aşmamak üzere İçişleri Bakanlığınca bir kez ertelenebilir. Ertelemede müracaat önceliği göz önünde bulundurulur. TOPLANTININ ERTELENMESİ VEYA BAZI HALLERDE YASAKLANMASI Madde 17 - (Değişik madde: 26/03/2002 - 4748 S.K../6. md.) Bölge valisi, vali veya kaymakam, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir. ERTELEME VEYA YASAKLAMA KARARININ TEBLİĞİ Madde 18 - Bölge valisi, Vali veya kaymakamlarca ertelenen veya yasaklanan veya İçişleri Bakanlığı tarafından ertelenen toplantılara ilişkin gerekçeli erteleme veya yasaklama kararı toplantının başlama saatinden enaz yirmidört saat önce bir yazı ile düzenleme kurulu başkanına veya bulunamadığı takdirde üyelerden birine tebliğ edilir. Vali veya kaymakamlarca ertelenen veya yasaklanan toplantılar hakkında bölge valiliğine ve İçişleri Bakanlığına, bölge valilerince ertelenen veya yasaklanan toplantılar için de İçişleri Bakanlığına bilgi verilir. 17 nci maddede belirtilen durumlarda; toplantının en az yirmidört saat önce tebliğ şartı aranmaksızın bölge valiliği, valilik veya kaymakamlıklarca ertelenebileceği veya yasaklanabileceği haller yönetmelikte gösterilir. Toplantının ertelenen günden sonraki bir günde yapılabilmesi, düzenleme kurulunun 10 uncu maddeye göre yeni bildirimde bulunmasına bağlıdır. İL VEYA İLÇELERDE BÜTÜN TOPLANTILARIN ERTELENMESİ VEYA YASAKLANMASI Madde 19 - (Değişik ilk cümle: 26/03/2002 - 4748 S.K../6. md.) Bölge valisi, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir. (Değişik ikinci cümle: 30/07/2003 - 4963 S.K./22. md.) Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde; ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklayabilir. Yasaklama kararı gerekçeli olarak verilir Kararın özeti yasaklamanın uygulanacağı yerlerde mutat vasıtalarla ilan edilir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığına bilgi verilir. BEŞİNCİ BÖLÜM: GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİNİN ŞEKİL VE ŞARTLARI İLE ERTELENMESİ VEYA YASAKLANMASI GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİNDE UYGULANACAK HÜKÜMLER Madde 20 - Gösteri yürüyüşlerinin şekil ve şartları ile ertelenmesi veya yasaklanması hakkında da bu Kanunun 3 üncü ve 4 üncü bölümlerindeki hükümler uygulanır. Şehir ve kasaba içindeki genel yollar üzerinde yapılacak yürüyüşlere ait bildirimlerde, 6 ncı madde gereğince ilan olunan yol ve yönlere uyulmak şartıyla, yürüyüşe geçmek için seçilecek toplanma yeri ile izlenecek yol ve dağılma yerinin belirtilmesi zorunludur. ALTINCI BÖLÜM: YASAKLAR VE KANUNA AYKIRI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ AMAÇ DIŞI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ Madde 21 - (Mülga madde: 26/03/2002 - 4748 S.K../7. md.) YASAK YERLER Madde 22 - Genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamaz ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez. Genel meydanlardaki toplantılarda, halkın ve ulaşım araçlarının gelip geçmesini sağlamak üzere valilik ve kaymakamlıklarca yapılacak düzenlemelere uyulması zorunludur. KANUNA AYKIRI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ Madde 23 - a) 9 ve 10 uncu madde hükümlerine uygun biçimde bildirim verilmeden veya toplantı veya yürüyüş için belirtilen gün ve saatten önce veya sonra; (Değişik bent: 30/07/1998 - 4378/1 md.) Ateşli silahlar veya patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler ile yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşınarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyilerek veya kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılma ve kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşınarak veya bu nitelikte sloganlar söylenerek veya ses cihazları ile yayınlanarak, c) 7 nci madde hükümleri gözetilmeksizin, d) 6 ve 10 uncu maddeler gereğince belirtilen yerler dışında, e) 20 nci maddedeki yöntem ve şartlara ve 22 nci maddedeki yasak ve önlemlere uyulmaksızın, f) 4 üncü madde ile Kanun kapsamı dışında bırakılan konularda kendi amaç, kural ve sınırları dışına çıkılarak, g) Kanunların suç saydığı maksatlar için, h) Bildirimde belirtilen amaç dışına çıkılarak, i) Toplantı ve yürüyüşün 14, 15, 16, 17 ve 19 uncu maddelere dayanılarak yasaklanması veya ertelenmesi halinde tespit edilen erteleme veya yasaklama süresi sona ermeden, j) 13 üncü maddenin 3 üncü fıkrasına göre hükümet komiserince toplantının sona erdirildiği halde, k) 21 inci madde hükmüne aykırı olarak, l) 3 üncü maddenin 2 nci fıkrası hükmüne uyulmadan, Yapılan toplantılar veya gösteri yürüyüşleri Kanuna aykırı sayılır. TOPLANTI VEYA GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜNÜN DAĞITILMASI Madde 24 - Kanuna uygun olarak başlayan bir toplantı veya gösteri yürüyüşü, daha sonra 23 üncü maddede belirtilen kanuna aykırı durumlardan bir veya birkaçının vukubulması sebebiyle, Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşü haline dönüşürse: a) Hükümet komiseri toplantı veya gösteri yürüyüşünün sona erdiğini bizzat veya düzenleme kurulu aracılığı ile topluluğa ilan eder ve durumu en seri vasıta ile mahallin en büyük mülki amirine bildirir. Mahallin en büyük mülki amiri, yazılı veya acele hallerde sonradan yazı ile teyit edilmek kaydıyla sözlü emirle, mahallin güvenlik amirlerini veya bunlardan birini görevlendirerek olay yerine gönderir. Bu amir, topluluğa Kanuna uyularak dağılmalarını, dağılmazlarsa zor kullanılacağını ihtar eder. Topluluk dağılmazsa zor kullanılarak dağıtılır. Bu gelişmeler hükümet komiserince tutanaklarla tespit edilerek en kısa zamanda mahallin en büyük mülki amirine tevdi edilir. (a) ve ( bentlerindeki durumlarda güvenlik kuvvetlerine karşı fiili saldırı veya mukavemet veya korudukları yerlere ve kişilere karşı fiili saldırı hali mevcutsa, ihtara gerek olmaksızın zor kullanılır. Toplantı ve gösteri yürüyüşüne 23 üncü madde ( bendinde yazılı silah, araç, alet veya maddeler veya sloganlarla katılanların bulunması halinde bunlar güvenlik kuvvetlerince uzaklaştırılarak toplantı ve gösteri yürüyüşüne devam edilir. Ancak, bunların sayıları ve davranışları toplantı veya gösteri yürüyüşünü Kanuna aykırı addedilerek dağıtılmasını gerektirecek derecede ise yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır. Toplantı ve gösteri yürüyüşüne silah, araç, alet veya maddeler veya sloganlarla katılanların tanınması ve uzaklaştırılmasında düzenleme kurulu güvenlik kuvvetlerine yardım etmekle yükümlüdür. Toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin Kanuna aykırı olarak başlaması hallerinde; güvenlik kuvvetleri mensupları, olayı en seri şekilde mahallin en büyük mülki amirine haber vermekle beraber, mevcut imkanlarla gerekli tedbirleri alır ve olaya müdahale eden güvenlik kuvvetleri amiri, topluluğa dağılmaları, aksi halde zor kullanılarak dağıtılacakları ihtarında bulunur ve topluluk dağılmazsa zor kullanılarak dağıtılır. SUÇ İŞLEYENLERİN YAKALANMASI Madde 25 - Topluluk içinde suç işleyenleri ve suçluları yakalamak için 24 üncü maddede belirtilen emir ve ihtarların yapılmasına gerek yoktur. ÇAĞRI VE PROPAGANDA ARAÇLARI Madde 26 - Toplantı veya yürüyüşlere ilişkin çağrı veya propaganda amacıyla kullanılan basılı veya çoğaltılmış veya el ile yazılmış davetiye, levha ve ilanlarda düzenleme kurulu başkanı ile en az altı üyesinin adları, soyadları ve imzalarının bulunması; bunlardan asılması gerekenlerin, Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen yönteme de uyulmak şartıyla valilik veya kaymakamlıklarca önceden tespit edilmiş yerlere asılması zorunludur. Bu propaganda ve çağrı alet ve araçlarında, halkı suç işlemeye özendiren veya kışkırtan yazı veya resim bulunması yasaktır. Toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı tarihten bir önceki günden toplantı veya gösteri yürüyüşünün başlayacağı saate kadar, güneşin doğuşundan batışına kadarki zaman içinde olmak kaydıyla ses yükselten veya ileten herhangi bir alet veya araç ile çağrı yapılabilir. Bu süre dışında çağrı için sözü geçen alet veya araçlar kullanılamaz. Kapalı yer toplantılarında, ses yükseltici alet veya araçlarla dışarıya yayın yapılamaz. KIŞKIRTMA YASAĞI Madde 27 - Halka karşı, doğrudan doğruya veya ses yükselten veya ileten herhangi bir alet veya araç ile söz söyleyerek veya seslenerek veya basılmış veya çoğaltılmış veya elle yazılmış veya çizilmiş kağıtları duvarlara veya diğer yerlere yapıştırarak veya dağıtarak veya benzeri araç ve yollarla halkı Kanuna aykırı toplantı veya yürüyüşe özendirmek veya kışkırtmak yasaktır. Bu hareketler güvenlik kuvvetlerince derhal menedilir. YEDİNCİ BÖLÜM: CEZA HÜKÜMLERİ YASAKLARA AYKIRI HAREKET Madde 28- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./422.mad) Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme kurulu üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen nitelikleri taşımayanlar, toplantı veya yürüyüşün yapılması hâlinde, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 11 ve 12 nci maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Güvenlik kuvvetlerine veya hükümet komiserine veya yardımcılarına veya hükümet komiseri tarafından toplantı veya yürüyüş safahatının teknik araç ve gereçlerle tespit için görevlendirilenlere bu görevlerini yaptıkları sırada cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfuz ve müessir kuvvet sarfetmek suretiyle mani olanlar hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmolunur. TOPLANTI VEYA YÜRÜYÜŞÜ ENGELLEYENLER Madde 29 - Toplantı veya yürüyüş yapılmasına engel olan veya devamına imkan vermeyecek tertipler ile toplantı veya yürüyüşü ihlal eden kimse, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde dokuz aydan bir yıl altı aya kadar hapis * cezası ile cezalandırılır. HUZUR VE SÜKÜNU BOZANLAR Madde 30 - Yapılmakta olan toplantı veya yürüyüşte huzur ve sükünu bozmak maksadıyla tehdit veya hakaret veya saldırı veya mukavematte bulunanlar veya başka bir suretle huzur ve sükünun bozulmasına sebebiyet verenler, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis * cezası ile cezalandırılır. KANUNA AYKIRI PROPAGANDA VASITALARI VE SUÇ İŞLEMEYE TEŞVİK Madde 31 - Düzenleme kurulu başkanı ve en az altı üyesinin ad ve soyadları ile imzalarını taşımayan 26 ncı maddede yazılı propaganda vasıtalarını hazırlayanlar, yazdıranlar, bastıranlar, propaganda maksadıyla kullananlar veya sair surette 26 ncı maddedeki yasak ve şartlara uymayanlar altı aydan bir yıla kadar hapis * cezası ile cezalandırılır. Bu propaganda vasıtalarında halkı suç işlemeye teşvik ve tahrik eder mahiyette yazı veya resim veya işaret bulunursa veya bu maksatla başka araçlar kullanılmış olursa, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde failleri bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis * cezası ile cezalandırılır. Teşvik ve tahrik neticesi olarak suç işlenir veya suçun icrasına teşebbüs edilirse, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde teşvik veya tahrikte bulunanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis * cezası ile cezalandırılır. DİRENME Madde 32 - (Değişik madde: 22/07/2010-6008 S.K/1.md.) Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur. İhtara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak direnilmesi halinde, ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 265 inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur. 23 üncü maddede yazılı hallerden biri gerçekleşmeden veya 24 üncü madde hükmü yerine getirilmeden yetki sınırı aşılarak toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması halinde, yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri işleyenlere verilecek cezalar, dörttebire kadar indirilerek uygulanabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. TOPLANTI VE YÜRÜYÜŞE SİLAHLI KATILANLAR Madde 33 - (Değişik madde: 22/07/2010-6008 S.K/2.md.) Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23 üncü maddenin ( bendinde sayılan silah veya araçları taşı*********** katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı madde olması durumunda, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur. Toplantı ve gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve dağılmamak için direnildiği takdirde, ayrıca 32 nci madde hükümlerine göre cezaya hükmolunur. TAHRİKÇİLER VE SUÇ ORTAKLARI Madde 34 - 27 nci maddedeki yasağa aykırı hareket edenler toplantı veya yürüyüş vukubulmamış veya vukubulmuş olup da ilk emir ve ihtar üzerine dağıtılmış ise, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan dört yıla, toplantı ve yürüyüş zorla dağıtılmış ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ÇOCUKLAR HAKKINDA UYGULANMAYACAK HÜKÜM Madde 34/A - (Ek madde: 22/07/2010-6008 S.K/3.md.) Bu Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılarak direnme suçunu veya katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında propaganda suçunu işleyen çocuklar hakkında bu suçlara bağlı olarak ayrıca 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. SEKİZİNCİ BÖLÜM: ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER SUÇÜSTÜ HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI Madde 35 - (Mülga madde: 23/01/2008-5728 S.K./578.mad) HÜKÜMET KOMİSERİNE VERİLECEK ÜCRET Madde 36 - Hükümet komiserine ve yardımcılarına verilecek ücret, miktarı İçişleri ve Maliye bakanlıklarınca her yıl ortaklaşa tespit edilir ve bu ücret İçişleri Bakanlığı bütçesine konacak ödenekten karşılanır. YÖNETMELİK DÜZENLENMESİ Madde 37 - Düzenleme kurulunun, hükümet komiseri ve yardımcılarının, güvenlik kuvvetlerinin ve görevli askeri birliklerin görev, yetki ve sorumluluklarının uygulanış biçimi ile bu Kanunun 10 ve 18 inci maddelerinde belirtilen hususlar ve Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Adalet, Milli Savunma ve İçişleri bakanlıklarınca bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir. SAKLI HÜKÜMLER Madde 38 - İl İdaresi Kanunu ile diğer kanunlardaki bu Kanun kapsamına giren konularla ilgili yetkiler saklıdır. KALDIRILAN HÜKÜMLER Madde 39 - 10/02/1963 tarih ve 171 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hürriyeti Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Geçici Madde 1 - Kanunun 6 ve 26 ncı maddelerine göre yapılacak tespit ve ilan bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde yapılır. Geçici Madde 2 - Bölge valilikleri kuruluncaya kadar geçecek süre içinde bu Kanun gereğince bölge valilerine tanınmış bulunan erteleme yetkisi İçişleri Bakanlığı tarafından kullanılır. YÜRÜRLÜK Madde 40 - Bu Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra yürürlüğe girer. YÜRÜTME Madde 41 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. Mevzuat Kanunlar iş ve sosyal güvenlik mevzuatı Buradaaslinda suc, duran kisiye yapilan mudaheledir.
-
İşte duran adamlara gözaltı gerekçesi
Taksim'de dün akşam saatlerinde "duran adam" eylemine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 17 kişi kimlik polis merkezindeki işlemlerinin ardından savcının talimatıyla serbest bırakıldı. Bu kişilerin gözaltına alınma gerekçesi ise 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek... SANAT CEPHESİ'NDEN ÇAĞRI Aralarında öğretim üyesi, avukat, mühendis, yazar, işletmeci, oyuncu, ses sanatçısı ve öğrencilerin de bulunduğu grup adına yapılan ortak basın açıklamasında konuşan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Ertan Ersoy, “Çok entresan ve parlak bir fikir olarak ortaya çıkan duran adam bizi Taksim Meydanı'na sürükledi. Sadece göz kapaklarımız oynuyordu ve ağzımızdan tek kelime çıkmıyordu. Bunun dışında hiçbir şekilde slogan atma, yürüme gibi şeyler yoktu. Gözaltına alınma gerekçesi 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek. Biz burada bulunanlar olarak daha önce birbirimizi tanımıyorduk gözaltına alındıktan sonra tanıştık" dedi. ÖĞRETİM ÜYESİ, AVUKAT VE YAZAR DA VAR Sessiz eylem sonrası sonrası gözaltına alınan 17 kişi Karaköy Polis Merkezi’ne götürüldü. Gözaltına alınan aralarında öğretim üyesi, avukat, mühendis, yazar, restoran işletmecisi, oyuncu, ses sanatçısı ve öğrencilerinde bulunduğu 17 kişi kimlik tespitlerinin ardından savcının talimatıyla serbest bırakıldı. Polis merkezinde yaklaşık 8 saat süren işlemlerinin ardından serbest bırakılan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Ertan Ersoy, Yazar Tarık Görgeç, Soner Hoşoğlu, sanatçı Aydan Tunalı, Tasarımcı ve Yazar Zeki İlyas Kızılışık, oyuncu İlhan Atasever, Özkan Kaya, Nihat Durana ortak bir basın açıklaması yaptı. "SADECE GÖZ KAPAKLARIMIZ OYNUYORDU" Grup adına ortak basın açıklamasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Ertan Ersoy yaptı. Ersoy şunları söyledi: “Bizler dün gece duran adam fenomeninden etkilenip bu eylemi çok ilginç olarak değerlendirip Taksim'e gidip duran adamın sağında solunda durmak suretiyle onun pasif direnişine destek olmak amacıyla orada bulunup göz altına alınan insanlarız. Çok entresan ve parlak bir fikir olarak ortaya çıkan duran adam bizi Taksim Meydanı'na sürükledi. Sadece göz kapaklarımız oynuyordu ve ağzımızdan tek kelime çıkmıyordu. Bunun dışında hiçbir şekilde slogan atma, yürüme gibi şeyler yoktu. Sırf bunları yaptığımız için savcılığın talimatıyla emniyet güçleri tarafından göz altına alındık. Gözaltına alınma gerekçesi 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek. Bu bağlamda olay yeri inceleme tutanağı hazırlanmış, ve bu tutanakta bizlerin ‘sabit bir şekilde fiili ve sözlü saldırı olmaksızın ayakta durarak eylemlerine devam görülmüştür’ diyor; bu doğrudur aynen öyle olmuştur" dedi. "BİRBİRİMİZİ TANIMIYORDUK GÖZALTINA ALINDIKTAN SONRA TANIŞTIK" Ersoy, “Biz suç işlemedik ancak bu geçersiz gerekçelerle göz altına alındık. Biz sesimiz çıkmadığı için göz altına alınacağımızı hiç düşünerek orada ilginç bir eyleme katılırken, göz altına alındık. Bizler barışçıl bir eylem başlattık ve bu pasif eylemde bile aldığımız cevap gözaltına alınmak oldu. Dün gece toplam 17 kişi orada göz altına alındı. Gözaltına alınanlarda iki kişi avukat olduğu için hemen serbest bırakılırken, bizlere göz altı işlemi uygulandı. 8 saat göz altında kaldıktan sonra parmak izi alınma işlemleri başladığı sırada savcılıktan gelen talimatla serbest bırakıldık. Biz burada bulunanlar olarak daha önce birbirimizi tanımıyorduk gözaltına alındıktan sonra tanıştık. Biz, gözaltındayken polislere, Bizi hukuksuzca karakola getirdiniz. Biz tekrar oraya gideceğiz' dedik" diye konuştu. "NEDEN GÖZALTINA ALIYORSUNUZ" SORUSUNA "GİDİNCE ÖĞRENİRSİNİZ" CEVABI Toplantıda söz alan Zeki İlyas Kızılışık da, “Türkiye'nin bir çok yerinde bu duran adam eylemi devam ediyor. Onlar baskıyı artırdıkça bu eylem de çoğalarak sürecek. O zaman onlarda daha çok gözaltı yapacak" dedi. Soner Hoşoğlu ise, “Biz eşimle birlikte duran adam eylemini öğrendikten sonra eşimle birlikte eyleme destek vermek için Taksim'e geldik. Yarım saat civarında eyleme katıldıktan sonra eşim su almaya gitmişti ve o esnada göz altına alındık. Polislere 'Neden bizi gözaltına alıyorsunuz?' diye sorduğumuzda ‘Gidince öğrenirsiniz’ dediler. Ve bizi karakola götürüp 8 saat gözaltında tuttular" dedi. İşte duran adamlara gözaltı gerekçesi - Hürriyet GÜNDEM Gulermisin/aglarmisin? Yoksa bu gozalti gerekcesini nasilneye gore ve hangi mantik temelinde degerlendirirsin?
-
Taksim'de Tek Başına Duran Adam
@hakan_aygun: FLAŞ! BEŞİKTAŞ KARTAL HEYKELİNİN ÖNÜNDEİ HANNOVER'DA, LONDRA'DA ''DURAN ADAM''LAR EYLEME GEÇTİ!!! Su an Tum dunya ve Turkiye'ye yayiliyor.
-
Taksim'de Tek Başına Duran Adam
Taksim'deki duran adam, durmaktan vazgecti. Nedenini de kendi acikladi. "Devam edecektim ama, benim yuzumden yanimdakileri goz altina aliyorlardi." demis. Yalniz duran adam/kadinlar hem Turkiye hem de dunyada yayilmaya basladi.
-
Taksim'de Tek Başına Duran Adam
Duzeltme geldi. Duran adami degil, yanindakileri goz altina almislar.
-
Taksim'de Tek Başına Duran Adam
Duran adami bile dayanamadilar ve yanindakiler ile birlikte gozaltina aldilar. Sozcu TV
-
Ethem'in Vuruldugu Yerde Duran Kadin.
ANKARA! BİR BAŞKA #durankadin DA ANKARA'DA ETHEM'İN VURULDUĞU YERDE DURUYOR! Gezi Parkı@_duslerdiyari6m pic.twitter.com/eCwYdDSFox
-
Taksim'de Tek Başına Duran Adam
Saat aksamin 8'inden beri bir kisi Taksim'de AKM'nin onunde AKM'ye bakarak sadece ve kimildamadan duruyor. Sosyal medya yikiliyor. Herkes kendince bir yorum yapiyor ama polis dahil herkes saskin. Evet bu gencin sosyo-psikolojisini ve bu goruntunun yarattigi sosyo-psikolojiyi degerlendirmek isteyen var mi? Taksim meydanında bu genç elleri cebinde kımıldamıyor ve Atatürk posterine bakıyor, sivillerde çantasına 20:25 Taksim meydanında bu genç elleri cebinde kımıldamıyor ve Atatürk posterine bakıyor, sivillerde çantasına 20:25 pic.twitter.com/IKxuYgGq3P
-
Parki Halk Direnisi-Bolumu/Arsivi Acilmasi Talebi
Tesekkurler.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Yazilarindan algiladigim kadariyla, senin yazdiklarin teolojik noncognitivizme girer.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Bu dediginin adi teolojik noncognitivizmdir. Ya da felsefi olarak "soylenemez/aciklanamaz" v.s. olan noneffeble dir.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Dogal bir yol yoktur. Sadece insanoglunun ortaya koydugu yollar vardir. Yasam zaten sonsuzdur, cunku insanoglu biri kendi olumunu yasayamaz.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Insanoglunun yaratildigini dusunmek ve soylemek bilimsel degildir. Insanoglunun yasam tarzini ortaya koyan da degerlendiren de insanogludur.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Tanriyi kavram olarak yaratanda ona her turlu anlam ve icerigi verende varlik ve inanc olarak tartisan da sadece ve sadece insanogludur.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Evet kavram olarak insanoglunun belirttigi her sey vardir. Burada kavramin somut mu yoksa soyut mu isaret ettigi ve de kavramin ifadesi anlami icerigi ve kavramin sahiplenilmesi ve kavramagore yasamak farklidir. Koyulastirilan cumlen icin elinde bilimsel bir delil var mi?
-
İHD:Halka saldıran hükümet meşruiyetini yitirmiştir.
16 Haziran 2013 İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi dün yaşanan polis terörünü ve olaylarla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Basına ve kamuoyuna Temel hak taleplerinin, barışçıl eylemlerin Şiddetle bastırılması Kadınların yaşlıların çocukların Yaşam hakkı hiçe sayılarak hedef alınması Darbe yöntemleridir, faşistçe uygulamalardır Halka saldıran hükümet meşruiyetini yitirmiştir Siyasi tarihimizde örneğine rastlanmayan bir şekilde haklarına, özgürlüklerine, sahip çıkan, yeşil çevre ve insana yaraşır bir kentte yaşama arzusunu özgürlük talepleriyle birleştiren ve bunu alternatif dayanışma, kültür örnekleriyle, mizahıyla ortaya koyan gezi parkı direnişçilerine, halka yönelik şiddet dalgasıyla bir kez daha sarsıldık. Kundaktaki bebeğinden yaşlı ninelerimize, dedelerimize kadar her yaştan demokrasi ve özgürlük savunucuları azgın bir şiddetle karşı karşıya kaldı. Gezi parkındaki çocuklar annelerini, anneler çocuklarını kaybetti. Gezi parkında Gazze görüntüleri yaşandı. Halkın toplanma, kentin parkında bir araya gelme, konuşma, tartışma, dolaşma, forum yapma, eğlenme hakkı görülmedik bir şiddetle ezilmeye çalışıldı. Divan otelinde, TMMOB’da, İstanbul Barosu’nda ve diğer yerlerde kurulan revirlere, kapalı alanLARA gaz bombaları atıldı, atılıyor. Küçük çocukların, her yaştan insanların vücutları TOMA’lardan sıkılan asitli sularla yakıldı, yakılıyor. Gezi parkı insanlarının demokratik tartışmalarla çözüme taşımak üzere olduğu eylem, hükümetin çözümü değil, ezmeyi, iradeyi kabul ettirmeyi, boyun eğdirmeyi hedefleyen politikaları yüzünden baskıcı rejime karşı yeni bir isyan dalgasına dönüştürüldü. Halkın ilk defa bu denli geniş ve kapsamlı bir şekilde ortaya çıkan hak arama pratiğiyle güçlendirilmesi, sağlam temellere oturtulması umulan zayıf demokratik geleneğimiz ve yönetim anlayışımız bir kez daha darbelenmek istendi. Bunlar yaşanırken bir yandan da halka yönelik dizginsiz şiddet açık yalanlarla, müzakere yapılıyormuş görüntüleriyle meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Başbakan, vali ve hükümetin diğer yetkilileri bir yandan Gezi Parkı temsilcileri ve toplumun değişik kesimleri ile görüşmeler yürütürken ve süreç çözülme yönünde evrimleşmişken “ben devletim, pazarlık yapmam, başka irade tanımam, ezerim” anlayışı insanlık dışı saldırı yöntemleri ile ortaya çıkmış, vahşi bir bastırma ile topluma sınırları gösterilmek istenmiştir. Müzakere varmış görüntüsü yaratılarak halkla esas ilişki biçiminin şiddet ve bastırma olduğu ortaya konulmuştur. Yüzlerce yaralı olmasına rağmen vali açıkça yalan beyanlarla sadece 29 hafif yaralı olduğunu açıklayabilmiştir. Hükümet yetkilileri hala yaralanan, kemikleri kırılan, hayati tehlike geçiren insanlar konusunda endişeli sözler etmek yerine kendilerine yönelik saldırıları önlemek isteyen halkın polis otolarına, mala yönelik verdiği zararlardan bahsetmektedir. Mal bir kez daha candan daha değerli kabul edilmekte, halka yönelik saldırılar yüzbinlerce insandan oluşan kitleler marjinal ilan edilerek, kırılan birkaç cam ve zarar gören araçlar bahane edilerek savunulmaya çalışılmaktadır. Gezi parkı meselesi ve hükümetin halka yönelik baskıcı politikalarına yönelik tepkiler gerçek bir müzakere süreci, karşılıklı anlayış, temel insan hakları ve demokrasi kültürümüzün geliştirilmesiyle sonuçlandırılabilecekken diktatörlüklere özgü yöntemlerle bastırma seçeneğini tercih edilmiştir. Hükümet ayağa kalkan bir halkın tekrar susturulmasının ancak katliamlar ve açık darbe yöntemleriyle olabileceğini bilmiyorsa bunu göze almış olmalıdır. Ancak bu durumda da dönemin ne Türkiye’de ne de dünyada buna uygun olmadığının, Türkiye halklarının da eskisi gibi baskıları kabul etmediğinin gözden uzak tutulmaması gerekiyor. Bu ülkenin insan hakları savunucuları olarak yaşanan ve yaşanacak ihlallerin hesabını sormak bizim görevimizdir. Halka yönelik saldırıda bulunan hükümet meşruluğunu yitirmiştir. Halka daha fazla zarar vermekten, topluma saldırarak yönetme anlayışında vazgeçilsin. Başbakan ve saldırılardan sorumlu olan, kanunsuz emirleri uygulayan görevliler istifa etmeli, yargılanmalı, gözaltına alınanlar serbest bırakılmalı, yaralılar tedavi edilmeli, halktan özür dilenmelidir. Halkın özlem duyduğu insana, insan haklarına saygı duyan bir anlayışın egemen olması için herkes meşru araçlar ile demokrasi mücadelesine katılmalıdır. İnsan Hakları Derneği istanbul Şubesi Sendika.Org
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Tanri bir kavramdir ve kavram olarak vardir. Bu kavramin da yaraticisi anlamini icerigini veren varlayan yoklayan inanan inanmayan da sadece insanogludur. Bu da insan oglunun aklindaki tanrilastirmak eylemi ile paraleldir. Benim tanrilastirma eylemim yoktur. Tanri kavraminin da bilimsel ve bilissel olarak insanoglu yasam iliski duzen sistem ve kurumlasmasindaki her turlu sosyo-psikolojik sorunun gozlemini dile getirir ve sorgularim.
-
Halka Saldiranlar Insan Olamaz
Bugun AKP'nin guruhunun eyleminde diktatorun sozlerini aynen uygulamaktan cekinmeyen biatcilar ister devletin her turlu valisi emniyeti ister polisin kendisi olsun; BUNLAR T.C.DEVLETI VATANDASI OLAMAZ. Bunlarin akli yerinde olamaz. Bunlar insan olamaz. Halkin en guvensiz en tedbirsiz bir sekilde ustelik kadin ve cocuklarin oldugu bir anda ONLARA INSANLIKDISI VICDANSIZCA VAHSICE ACIMASIZCA SALDIRANLAR VE BUNUN EMRINI VERENLER INSAN OLAMAZ. Bunlar HER TURLU EKONOMIK CIKAR ADINA BESLENEN KURULMUS SATILMIS ROBOTLARDIR. Dunyanin hic bir yerinde hic bir ortaminda bu sekilde bir saldiri kadinlara cocuklara saldiri revire saldiri ve her turlu yardimi onleyen INSAN OLAMAZ. INSAN KILIGINDAKI BU YARATIKLARIN TUM DUNYA TARAFINDAN INSAN OLMADIGI KANITLANMALIDIR. Bilemiyorum ve yazacak bir sey bulamiyorum. Tomayi halkin uzerine surenler insan olamaz Halkin kitle halinde iken ortasina gaz bombasi atanlar biber gazi s1kanlar insan olamaz. Bu insanliktan cikmis yaratiklarin (hayvan bile diyemiyorum, cunku hayvana haksizlik etmis olurum) tek tek tespit edilip dunyada yasamalarina izin verilmemelidir.
-
Parki Halk Direnisi-Bolumu/Arsivi Acilmasi Talebi
Bilindigi gibi gezi parki ile baslayan halk direnisi tum ulkeye yayilmis ve dunyanin da ilk haberlerinden biri olmustur. 19. gunune geldigi su anda bile cok yogun bir gundemdir ve ulkemizin ilk gundemidir. Konu ile ilgili o kadar cok ve her duzeyde gelisim soylem eylem v.s. olmaktadir ki; butun bunlari acilan tek bir baslikta toplasmak ya da daginik olarak her birine ayri basliklar acmak; hem site yazar hem de okur kitlesi acisindan kopukluk yaratmaktadir. Bu vesile ile konu ve olay ile ilgili ozel bir bolum acilmasi ve konu ile ilgili her bir basligin da bu bolumde toplanmasini oneriyorum. Boylece hem okur bu bolumden tum gelismeleri takip eder, hem de yazar bu bolumde yeni bir basligi konuyu olayi v.s. dile getirir. Cunku gezi parki sadece bir olay degil; ulkemizde bir ilk olma vasfi ile dunyada da bir ilktir ve tum dunyanin gozu bu olaylarin gidisatini takip etmektedir. Ayrica her turlu yabanci destek mesaj video v.s. de bu konuda yapilmaktadir. Bu konunun fotograflari muzikleri videolari her turlu olayi haberi goruntuleri v.s. temelli sanati felsefesi epistemolojisi etigi ile cok genis bir yelpazedir.
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Taksim Dayanışma Platformu'ndan merakla beklenen açıklama yapıldı. Taksim Dayanışması: Bugünden itibaren tüm yurda ve hatta dünyaya yayılan mücadelemizden gelen dinamizmle ve gücümüzle ülkemizde yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişi devam ettireceğiz. Taksim Dayanışma Platformu forumlar ve toplantılar sonucunda alınan kararları internet sitelerinden açıkladılar. İşte Taksim Dayanışma Platformu'nun paylaştığı o metin! Taksim Dayanışması tarafından sabah saatlerine kadar süren toplantı ve forumlar sonucunda oluşan açıklamadır. Taksim gezi parkında ağaç katliamını durdurmak için başlayan direnişimiz, Gezi Parkı sınırlarını aşarak İstanbul halkının ve ardından Türkiye’nin dört bir yanından yurttaşların onbir yıllık AKP İktidarına karşı birikmiş olan öfkesi ile buluştu. Yüz binlerce insan sokaklarda direnişlerinin 18’inci gününü tamamladılar. Bu memleket topraklarının tanık olduğu en büyük hak arama mücadelelerinden biri olarak tarih sahnesinde yer alan bu direniş daha ilk günden başlayarak yoğun polis şiddetinin hedefi oldu. Yaşam hakkı dahil tüm insan haklarının ayaklar altına alındığı bir süreç içindeyiz. Ancak bu zulüm; kalabalıkları dağıtacağı yerde büyüttü, birbirlerini mücadele içinde tanıyan insanların dayanışmasını güçlendirdi, bütün canlıları boğan gaz bombalarının altında her türlü şiddete karşı sokakları doldurdu, direnişi birleştirdi ve bir halk hareketine dönüştürdü. Direnişin başlangıcından beri ortaya konulan son derece açık ve haklı talepleri hükümet öncelikle görmezden gelme tavrı aldı. Ardından direnişi bölme, provoke etme ve meşruiyetini zedeleme çabaları içerisinde oldu. Yerel ve uluslar arası kamuoyu önünde iktidar meşruiyetini yitirerek amacına ulaşamadı. Haklı direnişimizin baskısıyla taleplerini muhatap alma ve tartışma noktasına geldi. Ancak bu daha başlangıç ve mücadele devam ediyor. Bu direniş sırasında polis şiddetinin bir neticesi olarak 18 gün içerisinde 4 yurttaşımız; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı hayatını kaybetti. Pek çok yurttaşımız görme, işitme ve uzuv kaybına neden olacak şekilde yaralandı. Öldürülen arkadaşlarımızın acısını yüreklerimizde hissediyor ve en temel demokratik haklarını kullanırken öldürüldüklerini hatırlatıyoruz. Henüz bu ölümlerin sorumluları hakkında ciddi bir işlem başlatılmamış olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz, bu şiddetin sorumlularının yargı önünde hesap vermesinin takipçisi olacağız. Ayrıca polisin keyfi gözaltı politikası nedeniyle birçok kişi halen gözaltında tutulmaktadır. Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu süre içerisinde üzerimizde yürütülen şiddet politikalarına rağmen farklı eğilimlerin zenginliği ile bir araya gelebildiğimizi, tartışabildiğimizi, ortaklıklar yaratabildiğimizi ve birlikte mücadele edebildiğimizi gördük. Zayıflık olarak kabul edilen çoğulcu demokrasi, çoğunlukçuluğun karşısında bir direniş odağı oluşturmamızı sağladı. İktidarın üzerinden yükseldiği rant ve ekolojik tahribat politikaları karşısında yüz binlerce insan gezi parkında ağaçları savunarak kendi hayatlarını ve özgürlüklerini savundular. Gezi direnişi bir özgürlük alanı olarak polis şiddetine karşı barışçıl tutumunu korumayı bildi. Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak bu süreç boyunca öğrendiğimiz en önemli şey mücadelenin zaman ve mekânla sınırlandırılamayacağı ve bundan sonra da hayatın, kentin ve ülkenin her metre karesinde ve her anında devam edeceğidir. Direnişimizin 18.gününde 15 Haziran cumartesi günü içindeki tüm canlılar ile beraber parkımız ve kentimiz, ağaçlarımız, yaşam alanlarımız, özel yaşamımız, özgürlüklerimiz ve geleceğimiz için Taksim Dayanışması olarak nöbete devam ediyoruz. Taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu direniş, Taksim Dayanışmasının kolektif iradesinin yansıması ve bütünlüklü bir mücadelenin ortak bayrağı olacaktır. Bugünden itibaren tüm yurda ve hatta dünyaya yayılan mücadelemizden gelen dinamizmle ve gücümüzle ülkemizde yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişi devam ettireceğiz. Şu anda 18 gün öncesine oranla çok daha güçlü, örgütlü ve umutluyuz. Gundem-Milliyet
-
Bir Ankara inatlaşması: Her gece aynı sokakta eylem müdahale
Bu sabah polis cadirlari toplatma baskisi kurmustu. Su an Kugulu park sakin ve halk direnisi Tunali Hilmi ve Kennedy caddelerinde yogunlasiyor. Evet 2-3 bin kisinintoplandigi kennedy caddesinde biraz once polis saldiri duzenledi. Direnenler ordan ayrilmiyor. Durmadan da slogan atiyorlar. Ambulanslar gelince gencler yol verdi. Cok sayida yarali var. Su anda polis ile halk karsilikli beklemede ve halkin sayisi giderek artiyor. Sloganlar; Tayyip istifa Hukumet istifa Zaten baskente de bu sloganlar yakisir. Polis kennedy caddesinin diger ucundan saldirdi ve gaz bombasi yagdiriyor. Yani bombalar kalabaligin ustune atiliyor. Resmen vahset. Burada ilginc bir durum var. Halk direnisi basladigindan beri, Ankara'da polis vahseti hic bir gun durmadi. Sanki Ankara ile ilgili Diktator'un ozel bir hedefi var. Dun bile masa toplasntisi sirasinda polis vahseti devam ediyordu. Ayrica daha once beyin olumugerceklesen Ethem Sarisuluk bugun yasamini yitirdi. Tum halk direniscilerinin ailesinin toplumumuzun ve tum ulke ve dunya direnis destekcilerinin basi sagolsun. Direnis devam ettikce Ethem ve diger yasamini yitirenlerin yasatilmasina devam edilecek. Bu halk bu cagdas aydin bilincli direniscilerini unutmayacak ve unutturmayacak.