Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

dennise

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.240
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    22

dennise tarafından postalanan herşey

  1. tartisilan bi konuda iki taraf icin de mutlak sonuc surekli vurgulaniyor .. asil mesele ; iki sonucu da yanyana koymak .. tartismanin makanigi bu surekli biyerlerden devam ediyor olmasi oldukca onemli .. kontrast lazim cunku ; yuksek karsitlik lazim ben severim tartismayi ; cok severim ..
  2. Allah akilla bilinir ; goz sadece gordugunu yorumla gorur ; renkler tartisilmaz ; birine kalem gibi gorunen bi meta bi baskasina sac toplama metasi gibi gorunebilir .. Allahi gozle aramak akil disidir en basta ... goz kursunu goremez ama kursun gozun onunden gecip gider ; karanlikta ve suda geremez insan ; ama bazi hayvanla sadece karanlika ve suda gorur .. Allahin nerede sabitlendigini gozle gormeden inanmak istemeyen insanlarin kulaklarina vurulmus .. gozlerine inilmis .. Allah var demek ve alamatlerini anlatmak ilk etapta ise yaramaz ; )) ruha etki etmez .. inanmayana, inanana anlatilir gibi asla ve asla anlatilmazz ; omar123 burda cok kasmaya basladi ... Omar ; dostum bu tavir sana yakismiyor ... bilimsel verileri ortaya koyup birakmak icap ediyor .. oncelikle zararli ogretiyi ortadan kaldirmak icab eder o da darvinin materyalizmi korukleyen sozde bilimsel teorisidir .. materyalistler ve ateistlerin tek bi dayanagi var oraya guveniyorlar .. ama isin asli zaten tartisildi .. tartisilmaya da itina ile devam edilicek )
  3. tanrinin varligina kanit bulunmadigini one suren ; kafasinda zaten bir tanri modeli belirlemistir .. materyalist olmasi gereken tanri tanri
  4. oglak-terazi
  5. ahahahhaha
  6. GENETİK KOD EVRİMİ YALANLAR Bir dağın yamacında beyaz taşlarla ‘Herşey vatan için’ yazılı olduğunu ve karayolu üzerinde seyreden araçlardaki insanların bunu gördüğünü farz edelim. Kayalar doğal bir oluşum olmalarına rağmen hiç kimse bu şekilde bir dizilimin yer sarsıntıları ve fiziksel parçalanmanın etkisiyle yuvarlanarak, doğal yollarla meydana geldiğini düşünmeyecektir. Çünkü burada kayalar, kendi doğalarında bulunmayan bir mesaj iletmektedirler. Ve bu mesaj, alfabenin harfleri kullanılarak kodlanılmıştır. Buradaki kodlama, belli sembollerin (alfabenin harflerinin) bilgi taşıyacak şekilde eşleştirilmesi yoluyla yapılmıştır. Bir kod ise her zaman için bir zihnin ürünüdür. Alman Federal Fizik ve Teknoloji Enstitüsü'nün yöneticisi Prof. Dr. Werner Gitt, bu gerçek hakkında şunları söyler: "Bir kodlama sistemi, her zaman için zihinsel bir sürecin ürünüdür. Bir noktaya dikkat edilmelidir; madde bir bilgi kodu üretemez. Bütün deneyimler, bilginin ortaya çıkması için, özgür iradesini, yargısını ve yaratıcılığını kullanan bir aklın var olduğunu göstermektedir... Maddenin bilgi ortaya çıkarabilmesini sağlayacak hiçbir bilinen doğa kanunu, fiziksel süreç ya da maddesel olay yoktur... Bilginin madde içinde kendi kendine ortaya çıkmasını sağlayacak hiçbir doğa kanunu ve fiziksel süreç yoktur." 1 Nitekim mantıklı bir cümle şeklinde bir araya gelmiş olan taşları gören insanlar bu durumda bilinçli sebeplerin, örneğin civardaki bir askeri birliğin, zihinlerindeki düşünceyi kayalara bir kod yoluyla uyguladıklarını anlayacaklardır. Şimdi bu taşları zihninizde milyonlarca kez küçültüp, moleküler ebatta hücrelerinizin çekirdeğinde dizili olduğunu ve ‘genetik kod’ sayesinde size ait özelliklerin bilgisini sakladığını düşünün. Genetik kod da, kaya örneğinde olduğu gibi, doğada bulunan oluşumları, nükleotid ismi verilen molekülleri sembol olarak kullanır. Ve kayaların taşıdığı mesajın, kayaların kendisinden kaynaklanıyor olmadığı gibi, genetik bilgi de bu moleküllerin kendisinden veya herhangi bir doğa kuvvetinden kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla genetik kodun, maddeci bir bakış açısıyla hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Dean Overman bu konuda şunları söylemiştir: "Genetik kodun içerdiği bilgi, tüm bilgi veya mesajlarda olduğu gibi, maddeden yapılmış değildir. Anlam, kodun sembolleri veya alfabesinden kaynaklanan bir özellik değildir. Genetik koddaki mesaj veya anlam madde-dışıdır ve fiziksel veya kimyasal özelliklere indirgenemez ‘materyalizm koddaki anlamı açıklamaz". 2 Bilgisayar mühendisliği ve biyoinformatik alanında çalışan araştırmacılar, DNA’da bilgisayar teknolojisini ilkel kılan bir kapasite ve verimlilik bulunduğuna şahitlik etmektedirler. Los Angeles, ABD'deki Güney California Üniversitesi'nden Led Adleman'ın yaptığı hesaplamalara göre, sadece 1 gram DNA molekülü, 1 trilyon CD'ye (compact disc) eş değerde bilgiyi saklayabilmektedir Dünyanın en karmaşık bilgisayar yazılımlarından Windows kodu açık veya kapalı olarak sadece iki durumda bulunabilen elektronik ikililere dayanır. DNA kodu ise sonsuz varyasyon durumunda bulunabilen analog parçalardan meydana gelmektedir. Bu yüzden DNA mantığı, binlerce kişi tarafından yazılmış ve test edilmiş Windows mantığından binlerce defa daha komplekstir. Microsoft'un başkanı ve yöneticisi Bill Gates, "The Road Ahead" isimli kitabında şöyle yazar: "İnsan DNA'sı, bir bilgisayar programı gibidir, ancak bizim şu ana kadar üretebildiklerimizden çok, çok daha gelişmiştir" 3 Windows XP yazılımının tesadüflerle ortaya çıktığını iddia eden birisine hiç kimse itibar etmez, kendisinin akıl sağlığının yerinde olmadığından şüphe edilir. Genetik kodun kökenine dair evrimci iddialar ise çok daha akıl dışıdır. Çünkü; Genetik kodun tesadüfi oluşumlar arasından amaçsız bir süreçte seçilmiş olma ihtimali astronomik ölçüde küçüktür. Önde gelen bilgi teorisyeni ve biyofizikçi Hubert Yockey, en küçük genomda yaşamın mümkün olması için gerekli bilgi içeriğinin miktarını ölçmüş ve bunun rastlantısal olarak ortaya çıkma ihtimalinin 10186,000 ' de bir ihtimal olduğunu ortaya koymuştur. Yockey, genetik kodun rastlantısal olarak ortaya çıkması için ise doğal seleksiyonun, evrensel koda ulaşmadan önce, 1.40 x 1070 farklı genetik kod keşfetmesi gerektiğini hesaplamıştır. Gerçekleşme ihtimali 1050 'de birden küçük olan olaylar, evrenin neresinde olursa olsunlar imkansız kabul edilirler.4 Buraya kadar anlatılanları özetleyecek olursak, genetik kod 1) Maddeci bir yaklaşımla açıklanamamaktadır, 2) Tesadüfleri kesin olarak reddetmektedir, 3) Bilgisayar teknolojisinden çok daha üstün bir tasarım ortaya koymaktadır. Genetik kodla ilgili olarak maddeci bir yaklaşımla açıklanması mümkün olmayan bir dördüncü konu vardır ki, evrimcilere tam bir açmaz oluşturmaktadır. DNA, yalnız protein yapısındaki bir takım enzimlerin yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Hayatın kökeni araştırmalarının tanınmış bir ismi olan John Horgan bu ikilemi şöyle açıklar: "DNA, yeni DNA üretmek de dahil olmak üzere yaptığı işi, katalitik proteinlerin ve enzimlerin yardımı olmadan yapamaz. Kısacası DNA olmadan proteinler var olmaz, ama DNA da proteinler olmadığı durumda oluşmaz." Ünlü evrimci Dr. Leslie Orgel ise, 1994 tarihli bir makalesinde aynı gerçek karşısında şöyle demektedir: "Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır." Evrimciler, genetik kodla ilgili gerçekler karşısında her yönden kuşatılmış durumdadırlar. Ve genetik kodun kökeni konusunda düşünmeye başlayan bir evrimcinin hissedeceği tek bir his vardır: sıkıntı. Nature 'ın 20 yıl boyunca editörlüğünü yapmış olan Sir John Maddox, genetik kodun kökeni konusundaki çaresizliklerini şu sözlerle ortaya koymuştur: "Genetik kodun kökeninin, yaşamın kendisinin kökeni kadar belirsiz olması can sıkıcıdır."5 Oysa elbette, genetik kodun kökeni gerçekte belirsiz değil aksine çok açıktır. Genleri yaratan, onlara bilgiler kodlayan, onları sürekli olarak Kendi kontrolünde tutan, yüce Allah’tır. Bu gerçeğe her ne pahasına olursa olsun zihinlerini kapatan evrimciler, kendi sıkıntılarını kendileri oluşturmaktadırlar. Kayaların yuvarlanarak cümleler yazabileceğine, kağıdın üzerine rastgele dökülen mürekkebin bir kitap oluşturabileceğine inanmaya denk bir düşünceyi her durumda savunma zorunluluğu elbette sıkıcı olmalıdır. Oysa insan, evrimci ön yargıları bir kenara bıraktığında genetik kod ile açıkça görülen Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü derhal görecektir. Ciltlerce ansiklopedik bilginin gözle görülmeyen bir alanda saklanması, hücrede ‘okunması’, ‘tercüme edilmesi’, şuursuz moleküllerin başlatıp yönetebileceği bir sistem değildir. Yüce Allah genetik kodu sonsuz ilmi ile var etmiştir.
  7. son hak din haric hicbir dinle ortusmeyebilir .. ama Allah bilimin butun patentlerini zaten kendisi yaratmistir .. Evrimi ise insanlar kurgulamistir bilimin sinirlari yeniden ele aliniyor dostum ; bilimsel bir kanun Allahin iradesinin onune gecemezdi ; )
  8. hade ordan son 10 alintim sirf bilim adamlarinin incelemelerinden derlenmis bilgiler .. bilimin sinirlari yeniden ciziliyor haberin olsun .. Allahin iradesine bilimin kanunlari karsi cikamazdi ...
  9. 1. Werner Gitt. In the Beginning Was Information. CLV, Bielefeld, Germany, s. 107, 141 2.Dean L. Overman, "A Case Against Accident and Self-Organization" (Rowman & Littlefield Publishers, 1997 3. Bill Gates, Chairman and Chief Executive Officer, Microsoft Corporation, "The Road Ahead," [1995], Penguin: London, Revised, 1996, p.228 4. Hubert Yockey, Calculating Evolution, Vol. 3 No. l, p. 28 ( Cosmic Pursuit , 2003) 5. ."The Genesis Code by Numbers," Nature , 367:111, Ocak 1994)
  10. @ te bi sakinlesme var GENETİK KOD EVRİMİ YALANLAR Bir dağın yamacında beyaz taşlarla ‘Herşey vatan için’ yazılı olduğunu ve karayolu üzerinde seyreden araçlardaki insanların bunu gördüğünü farz edelim. Kayalar doğal bir oluşum olmalarına rağmen hiç kimse bu şekilde bir dizilimin yer sarsıntıları ve fiziksel parçalanmanın etkisiyle yuvarlanarak, doğal yollarla meydana geldiğini düşünmeyecektir. Çünkü burada kayalar, kendi doğalarında bulunmayan bir mesaj iletmektedirler. Ve bu mesaj, alfabenin harfleri kullanılarak kodlanılmıştır. Buradaki kodlama, belli sembollerin (alfabenin harflerinin) bilgi taşıyacak şekilde eşleştirilmesi yoluyla yapılmıştır. Bir kod ise her zaman için bir zihnin ürünüdür. Alman Federal Fizik ve Teknoloji Enstitüsü'nün yöneticisi Prof. Dr. Werner Gitt, bu gerçek hakkında şunları söyler: "Bir kodlama sistemi, her zaman için zihinsel bir sürecin ürünüdür. Bir noktaya dikkat edilmelidir; madde bir bilgi kodu üretemez. Bütün deneyimler, bilginin ortaya çıkması için, özgür iradesini, yargısını ve yaratıcılığını kullanan bir aklın var olduğunu göstermektedir... Maddenin bilgi ortaya çıkarabilmesini sağlayacak hiçbir bilinen doğa kanunu, fiziksel süreç ya da maddesel olay yoktur... Bilginin madde içinde kendi kendine ortaya çıkmasını sağlayacak hiçbir doğa kanunu ve fiziksel süreç yoktur." 1 Nitekim mantıklı bir cümle şeklinde bir araya gelmiş olan taşları gören insanlar bu durumda bilinçli sebeplerin, örneğin civardaki bir askeri birliğin, zihinlerindeki düşünceyi kayalara bir kod yoluyla uyguladıklarını anlayacaklardır. Şimdi bu taşları zihninizde milyonlarca kez küçültüp, moleküler ebatta hücrelerinizin çekirdeğinde dizili olduğunu ve ‘genetik kod’ sayesinde size ait özelliklerin bilgisini sakladığını düşünün. Genetik kod da, kaya örneğinde olduğu gibi, doğada bulunan oluşumları, nükleotid ismi verilen molekülleri sembol olarak kullanır. Ve kayaların taşıdığı mesajın, kayaların kendisinden kaynaklanıyor olmadığı gibi, genetik bilgi de bu moleküllerin kendisinden veya herhangi bir doğa kuvvetinden kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla genetik kodun, maddeci bir bakış açısıyla hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Dean Overman bu konuda şunları söylemiştir: "Genetik kodun içerdiği bilgi, tüm bilgi veya mesajlarda olduğu gibi, maddeden yapılmış değildir. Anlam, kodun sembolleri veya alfabesinden kaynaklanan bir özellik değildir. Genetik koddaki mesaj veya anlam madde-dışıdır ve fiziksel veya kimyasal özelliklere indirgenemez ‘materyalizm koddaki anlamı açıklamaz". 2 Bilgisayar mühendisliği ve biyoinformatik alanında çalışan araştırmacılar, DNA’da bilgisayar teknolojisini ilkel kılan bir kapasite ve verimlilik bulunduğuna şahitlik etmektedirler. Los Angeles, ABD'deki Güney California Üniversitesi'nden Led Adleman'ın yaptığı hesaplamalara göre, sadece 1 gram DNA molekülü, 1 trilyon CD'ye (compact disc) eş değerde bilgiyi saklayabilmektedir Dünyanın en karmaşık bilgisayar yazılımlarından Windows kodu açık veya kapalı olarak sadece iki durumda bulunabilen elektronik ikililere dayanır. DNA kodu ise sonsuz varyasyon durumunda bulunabilen analog parçalardan meydana gelmektedir. Bu yüzden DNA mantığı, binlerce kişi tarafından yazılmış ve test edilmiş Windows mantığından binlerce defa daha komplekstir. Microsoft'un başkanı ve yöneticisi Bill Gates, "The Road Ahead" isimli kitabında şöyle yazar: "İnsan DNA'sı, bir bilgisayar programı gibidir, ancak bizim şu ana kadar üretebildiklerimizden çok, çok daha gelişmiştir" 3 Windows XP yazılımının tesadüflerle ortaya çıktığını iddia eden birisine hiç kimse itibar etmez, kendisinin akıl sağlığının yerinde olmadığından şüphe edilir. Genetik kodun kökenine dair evrimci iddialar ise çok daha akıl dışıdır. Çünkü; Genetik kodun tesadüfi oluşumlar arasından amaçsız bir süreçte seçilmiş olma ihtimali astronomik ölçüde küçüktür. Önde gelen bilgi teorisyeni ve biyofizikçi Hubert Yockey, en küçük genomda yaşamın mümkün olması için gerekli bilgi içeriğinin miktarını ölçmüş ve bunun rastlantısal olarak ortaya çıkma ihtimalinin 10186,000 ' de bir ihtimal olduğunu ortaya koymuştur. Yockey, genetik kodun rastlantısal olarak ortaya çıkması için ise doğal seleksiyonun, evrensel koda ulaşmadan önce, 1.40 x 1070 farklı genetik kod keşfetmesi gerektiğini hesaplamıştır. Gerçekleşme ihtimali 1050 'de birden küçük olan olaylar, evrenin neresinde olursa olsunlar imkansız kabul edilirler.4 Buraya kadar anlatılanları özetleyecek olursak, genetik kod 1) Maddeci bir yaklaşımla açıklanamamaktadır, 2) Tesadüfleri kesin olarak reddetmektedir, 3) Bilgisayar teknolojisinden çok daha üstün bir tasarım ortaya koymaktadır. Genetik kodla ilgili olarak maddeci bir yaklaşımla açıklanması mümkün olmayan bir dördüncü konu vardır ki, evrimcilere tam bir açmaz oluşturmaktadır. DNA, yalnız protein yapısındaki bir takım enzimlerin yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Hayatın kökeni araştırmalarının tanınmış bir ismi olan John Horgan bu ikilemi şöyle açıklar: "DNA, yeni DNA üretmek de dahil olmak üzere yaptığı işi, katalitik proteinlerin ve enzimlerin yardımı olmadan yapamaz. Kısacası DNA olmadan proteinler var olmaz, ama DNA da proteinler olmadığı durumda oluşmaz." Ünlü evrimci Dr. Leslie Orgel ise, 1994 tarihli bir makalesinde aynı gerçek karşısında şöyle demektedir: "Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır." Evrimciler, genetik kodla ilgili gerçekler karşısında her yönden kuşatılmış durumdadırlar. Ve genetik kodun kökeni konusunda düşünmeye başlayan bir evrimcinin hissedeceği tek bir his vardır: sıkıntı. Nature 'ın 20 yıl boyunca editörlüğünü yapmış olan Sir John Maddox, genetik kodun kökeni konusundaki çaresizliklerini şu sözlerle ortaya koymuştur: "Genetik kodun kökeninin, yaşamın kendisinin kökeni kadar belirsiz olması can sıkıcıdır."5 Oysa elbette, genetik kodun kökeni gerçekte belirsiz değil aksine çok açıktır. Genleri yaratan, onlara bilgiler kodlayan, onları sürekli olarak Kendi kontrolünde tutan, yüce Allah’tır. Bu gerçeğe her ne pahasına olursa olsun zihinlerini kapatan evrimciler, kendi sıkıntılarını kendileri oluşturmaktadırlar. Kayaların yuvarlanarak cümleler yazabileceğine, kağıdın üzerine rastgele dökülen mürekkebin bir kitap oluşturabileceğine inanmaya denk bir düşünceyi her durumda savunma zorunluluğu elbette sıkıcı olmalıdır. Oysa insan, evrimci ön yargıları bir kenara bıraktığında genetik kod ile açıkça görülen Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü derhal görecektir. Ciltlerce ansiklopedik bilginin gözle görülmeyen bir alanda saklanması, hücrede ‘okunması’, ‘tercüme edilmesi’, şuursuz moleküllerin başlatıp yönetebileceği bir sistem değildir. Yüce Allah genetik kodu sonsuz ilmi ile var etmiştir.
  11. Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı mutasyon örneği gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların zararlı olduğu görüldü. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından nükleer silahların sonucunda oluşan mutasyonları incelemek için kurulan Atomik Radyasyonun Genetik Etkileri Komitesi'nin (Committee on Genetic Effects of Atomic Radiation) hazırladığı rapor hakkında evrimci bilim adamı Warren Weaver şöyle diyordu: ‘Çoğu kimse, bilinen tüm mutasyon örneklerinin zararlı olduğu sonucu karşısında şaşıracaktır, çünkü mutasyonlar evrim sürecinin gerekli bir parçasıdır. Nasıl olur da iyi bir etki -yani bir canlının daha gelişmiş canlı formlarına evrimleşmesi- pratikte hepsi zararlı olan mutasyonların sonucu olabilir?’4 Yıllar boyu sürdürülen "faydalı mutasyon oluşturma" çabalarının tamamı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Evrimci biyologlar, çok hızlı ürediği ve mutasyona uğratılması kolay olduğu için, meyve sinekleri üzerinde on yıllarca mutasyon denemeleri yaptılar. Bu canlılar olabilecek her türlü mutasyona milyonlarca kez uğratıldı. Ama tek bir faydalı mutasyon gözlemlenmedi. Gordon Taylor, bu konuda şunları yazar: ‘Bu çok çarpıcı ama bir o kadar da gözden kaçırılan bir gerçektir: Altmış yıldır dünyanın dört bir yanındaki genetikçiler evrimi kanıtlamak için laboratuvarlarda meyve sinekleri yetiştiriyorlar. Ama hala bir türün, hatta tek bir enzimin bile ortaya çıkışını gözlemlemiş değiller.’5
  12. DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi rastgele bir etki ancak zarar verir. Amerikalı biyolog B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar: ‘İlk olarak, mutasyonlar doğada çok ender meydana gelirler. İkinci olarak, bunlar genlerin yapısındaki düzenli değişiklikler değil, rastgele değişikliklerdir; bu nedenle çoğunlukla zararlıdırlar. Son derece düzenli bir sistem içindeki rastgele herhangi bir değişiklik, daha iyiye yönelik değil, daha kötüye yönelik olacaktır. Örneğin eğer bir deprem, bina gibi son derece düzenli bir yapıyı sarsacak olursa, binanın iskeletinde rastgele bir değişiklik olacak ve bu binayı kesinlikle geliştirmeyecektir.’3
  13. Doğal seleksiyon konusunda kullanılan yanıltıcı üsluplardan biri, bu mekanizmanın bilinçli bir tasarımcı gibi anlaşılmasıdır. Oysa doğal seleksiyonun bir bilinci yoktur. Canlılar için neyin iyi, neyin kötü olduğunu ayırt edecek bir akla sahip değildir. Bu nedenle doğal seleksiyon, kompleks yapıya sahip sistemlerin ve organların nasıl var olduklarını asla açıklayamaz.
  14. ...Harvard Üniversitesi paleontoloğu Stephen J. Gould, doğal seleksiyonun bu açmazını şöyle dile getirmektedir: ‘Darwinizm'in özü tek bir cümlede ifade edilebilir: "Doğal seleksiyon evrimsel değişimin yaratıcı gücüdür." Kimse seleksiyonun uygun olmayanı elemesindeki negatif rolünü inkar etmez. Ancak Darwinist teori, "uygun olanı yaratması"nı da istemektedir.’1 Darwin de bu gerçeği "Faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece doğal seleksiyon hiçbir şey yapamaz." diyerek kabul etmiştir... alinti
  15. yorumlara bakilirsa ; fuzuli isi cozmus ; 3 gunde bir temizlikci omar tamirci 5 gunde bir giderse duruma uyanamayabilir live de postaci gibi duruyo )
  16. adam biliyo iste tavlama islerini
  17. dostum ; sana bir arkadas tavsiyesi ; bunu bi daha asla yazma ; )
  18. yok cnm .. birbirine karistirmadim , ikisi de apayri seyler ama dikkatli dusunulurse ; evrim teorisi materyalizme bilimsel dayanak teskil eder .. evrim tanriyi reddettirir , reenkarnasyona tesvik eder .. simdi alakasi bile yok diceksin ; ) ama insan zihni bosluk kabul etmez mutlaka o boslugu dolduran destekli dusunceler uretir temelde evrimi benimseyen kisi artik sonsuzluk gudusu ile reenkarnasyonu , dunyaya bakis acisi olarak ta materyalizmi ve kapitalizmi benimseyebilir elbette duruma ve sartlara gore ozunde maymundan geldigini kabul eden kisi irkciligi daha benimseyebilir ... simdi alakalari bile yok diceksin ; ama bilinc alti bosluk kabul etmez ve ewrimin bilimsel dayanak teskil etmesi ile birsuru zararli ideolojiyi benimseyebilir .. mesela surekli catisma ile evrimin surekli devam ettigini ogrenen kisi guclu olmak icin gucsuzlere karsi vijdansiz bir bakis acisi gelistirebilir ; ki ingilizler somurge politikasi ile birsuru ulkeyi katlettiler ..
  19. hy beni ilgilendirmiyor ;P derlenmis bilgileri sitesinden hazir aliyorum .. adamin adi ciktiysa napim yahu
  20. fuzuli olaganustu deginmeler yapmissin bir altin sayfa bitti yepyeni bir altin sayfaya basliyoruz bakalim burda neler olcek
  21. bence var hatta bire bir alakali ..
  22. evrim teorisinin gelistigi ortamda ; insanlar, birkac nesil kolleri kesilen insanlarin kolsuz dogacagina inaniyorlardi .. iste evrim teorisi bu gibi hurafevari bir ortamda gelisme gosteridi ... darvin kendini bisey sandi ayriyetten de turkleri asagi irk olarak goruyordu .. yani ewrimini pek tamamlayamamis bir irk olarak goruyordu ve ewrimini tamamlayan irklar tarafindan elemine edileceklerine kanahat getirmisti ... ona gore bu doganin kanunuydu bu teori hayata bilimsel bir duzlemde gecirildiginde ise guclu gucsuzu ezmeli dusuncesi yayginlasti ... ingilizler bugun bile irkci ve ruhen soguk bir durumdadir ... tabi hepsi degil ;P ama birsuru psikopat ingiltereden cikiyor maneviyata komple kapalilar
  23. o zaman yeri kazdikca gecissel fosiller bulunmasi gerekirdi .. bi tane bile yok .. muzelerdeki yari maymun yari insan fosilleri bile ya kaldirildi ; ya da maket fosiller teorinin hayatta kalmasi icin sergileniyor .. donusebilselerdi DNA molekulleri donusumu destekleren sifrelenmelerle sifrelenmeliydi ... DNA ewrimi gecersiz kilar .. her canli ayri ayri planlanmistir .. ve bilgileri asla degisiklige ugratilamayacak sekilde kodlanmistir .. ayni havayi soluyup ayni topragin ve havanin uyumu ile canliligini surduren organizmalarin benzer ozellikler gostermesi elbette ki makuldur .. ama birbirlerinden birbirlerine donmeleri olanaksizdir ,, Allah o sekilde yaratsaydi o sekilde olmus derdik zaten ama ortada hicbir gosterge olmadigi gibi ; her bilimsel ve paleontolojik gelisme tek seferde yaratilisi gostemektedir
  24. dennise

    Hangi Çorba?

    hic yemedim .. keloglan filminde tam kizi tavlamak uzere miydi neydi oyle bi sahne vardi .. tamm iciriyodu mucize corbayi kiii .. bisey oldu .. bi olay girdi araya tarana corbasiyla ilgili butun bildigim bu .. hayal meyal bi imajinasyon yanilmiyosam yapilmasi da oldukca zahmetli .. icmeliyim
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.