Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

bitir

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    152
  • Katılım

  • Son Ziyaret

bitir tarafından postalanan herşey

  1. bitir

    Sadabad Paktı

    SADÂBÂD PAKTI Türkiye, Irak, İran ve Afganistan arasında imzalanan anlaşma (8 Temmuz 1937) . Adını İran Şahı'nın Tahran'daki yazlık sarayından almıştır. Bu anlaşma dört ülke arasındaki sınır anlaşmazlıklarının çözülmesine, dört devlette de gizli veya açık güvensizliklerin ortadan kaldırılmasına yardımcı oldu.
  2. SAÇ İnsanın başını ensesinden alnına kadar kaplayan kıllar. Saçın rengi, biçimi ve uzunluğu ırklara göre değişir. Saça renk veren, saç köklerindeki boyahtanecikler (pigment)'dir. Bunlar açık sarıyla siyah arasında değişir. Bir de kızıl saçlılar vardır ki bunlara pek sık rastlanmaz. Beyaz saç, renk veren taneciklerin yokluğundan, ya da yaşlılık sebebiyle bunların üreme imkanlarının azalmasından ileri gelir. Saçm biçimim kıl bezciğinin yapısı tayin eder. Kesitine göre saçlar düz (Moğollarinki gibi) dalgalı, (Avrupalılarla Avusturyalılarınla gibi) ve kıvırcık (Zenciler ve Hotantolarınki gibi) olur. Düz saçlarda kıl bezi düz ve derin olup, saçın kesiti dairevidir. Kıvırcık saçlardaysa bez çok eğri, az derindir; kesidi eliptik olan saç, çok sık ve düzensiz dalgalı ya da sarmal bir doğrultuda büyür. Saçm ulaşabileceği en büyük uzunluk düz ya da dalgalı saçlılarda 50 ile 100 cm. arasında, kıvırcık saçlılarda ise 10 ile 25 cm. arasında değişir. Saç hastalıklarının en önemlileri kellik (mantar parazidi) ve saç dökülmesi (alopesi)'dir. Saç dökülmesi bünyede doğuştan ya da sonra meydana gelen gelişme düzensizliklerinin sonucudur.
  3. bitir

    Sac Nedir?

    SAC Demirden ya da alüminyum, bakır, pirinç, vb'den yapılmış levha. Düz, delikli, dalgalı vb. gibi kullanılış amaçlarına göre değişen birçok türleri vardır. Madenler değişik işlemlerden geçirilerek sac haline getirilir. Demirin sac haline gelmesi haddeden geçirilmek suretiyle olur. Çağdaş endüstrinin birçok alanlarında kullanılmakta olan sac levhaları, atmosferdeki çeşitli faktörlerin tesirinden korumak için boyama, ziftleme, nikelaj gibi yollara başvurulur.
  4. bitir

    Sabun

    SABUNLAR Geniş mânâda yağlarda bulunan asitlerin metalik tuzları, dar mânâda ise yağ asitlerinin alkalin (sodyum ya da potasyum) tuzları. Sodyum tuzlarından elde edilenleri serttir ve temizleyici nitelikleri fazladır. Daha yumuşak olan potasyum tuzlan ise, sıvı sabunların hazırlanmasında kullamhr. Sabunlar, hayvani, ya da nebati yağlara doğrudan doğruya kostik alkaliler (sodyum hidroksit ya da potasyum hidroksit) katılarak elde edilir. Böylece yağlar gliserinle asitleri serbest bırakır, serbest kalan asitler alkalilerin tesiriyle sabunu oluşturur. Bu işlem iki kademede gerçekleştirilebilir: İlk safhada yağlardan hidroliz yoluyle yağ asitleri ve sulu gliserin çıkarılır, ikinci safhada ise yağ asitlerine kostik alkaliler ya da alkali karbonatlar ilave edilir.
  5. bitir

    San Francisco

    SAN FRANCİSCO Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletinde bir şehir. Batıda Büyük Okyanus, doğ-ğuda San Francisco körfezi ve kuzeyde Golden Gate arasında uzanan dağlık bir yanmada üzerinde kurulmuştur. Gerek Golden Gate ve gerekse San Francisco körfezi, eskiden bu dolaylarda bulunan vadilerin suya gömülmesiden meydana gelmişlerdir. Körfez çevresinde, San Francis-co'ya bağlı çok sayıdaki şehir ve kasaba arasında en önemlileri şunlardır: Doğu kıyısındaki Oakland, Berkeley, San Leandrokörfezin batı kıyısında San Mateo ve Palo Alto. 1936'da yapılan Oakland körfezi köprüsüyle 1937'de yapılan Golden Gate köprüsü, şehri doğuya ve kuzeye bağlar. San Francisco dolaylan ilk olarak 1542 yılında İspanyol Rodriguez Cadrillo tarafından keşfedilmiştir. 1579 ydında Sir Francis Drake gemiyle Golden Gate'den geçmiş ve körfezi keşfetmiştir. 1775 ydında ise, Juan Manuel Ayala, San Carlos gemisi ile körfez kıyılanna yanaşmış ve karaya ayak basmıştır. 1776'da da Juan Bautista de An-za, buraya bir garnizon kurarak yerleşmiştir. Bölge 1846 yılında Amerika Birleşik Devletlerine bağlanmış ve aym yıl içinde San Francisco adım almıştır. 1848 yılında çevrede altın madenlerinin bulunması, nüfusun hızla çoğalmasına yol açmış; 1860 yılında Pony Express ve 1869 yılında Union Pacific demiryolu hatlanmn kurulması bu artışı daha da hızlandırmıştır. 1914 yılında Panama Kanalı'mn açılması üzerine, Büyük Okyanus'taki limanlarla ticari ilişkiler kurma imkânı doğunca San Francisco limanının trafiği önemli derecede artmıştır. San Francisco limanının belli başlı ihraç maddeleri, Kaliforniya vadisinin verimli topraklann-da yetişen ürünler, yağlar, madenler ve mamul maddelerdir. İthal maddeleri ise, şeker, kahve, kakao, çay, trokipal meyveler, dokuma iplikleri, kauçuk, suni gübreler ve kerestedir. Körfez kıyı-lanndaki başlıca endüstri dallan Richmond'da petrol antılması, diğer bölgelerde de gemi yapımı, meyve ve sebze konservesi ile başta şekerkamışı olmak üzere çeşitli tropikal besin maddeleri endüstrileridir. Çelik alüminyum mamulleri, kimyevî maddeler, kauçuk, cam, seramik, elektronik, ve elektrik malzemeleri, çimento, dokuma ve giyim eşyası endüstrileri de gelişmiştir. Şehirdeki eğitim ve kültür kuruluştan Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi ve Sanfrancisco Üniversitesi'dir.
  6. bitir

    Protagoras

    Yunan filozofu. Gorgias ile birlikte, Yunan so -fizminin en büyük iki temsilcisinden biridir. Uzun süre Atina'da kalarak orada Euripides'ten Callias'a kadar birçok ünlü kişiyle ve özellikle Pe-rikles ile dostluk kurmuştur. M.0.444 yılında Pe-rikles tarafından, Tur'da kurulacak Yunan kolonisinin anayasasını yazmakla görevlendirilen Protagoras, dörtyüzlerin oligarşik bir yönetim kurmasıyla sonuçlanan antidemokratik hareket sırasında, dine saygısızlıkla suçlanmış, tutuklanmamak için kaçarken, denizde boğularak ölmüştür. Protagoras'ın Tannlar Üzerine, Gerçek ya da Bozucu Konuşmalar gibi çok sayıdaki eserleri günümüze ulaşmamıştır. Yalnız Yunan izafiyetinin bildirisi olarak kabul edilen iki parçası günümüze kadar gelebilmiştir. "Her şeyin ölçüsü insandır" diyen Protagoras, bu sözle herhangi bir insan için gerçeğin, ona gerçek görünen şey olduğunu anlatr mak istemiştir. Yani, bütün düşünceler gerçektir, aralannda yalnız fonksiyon ve fayda bakımından fark olabilir, bazılan daha fazla yararlı, bazılan ise daha az yararlıdır.
  7. bitir

    Rometheus

    ROMETHEUS Yunan mitolojisinin önemli kişilerinden biri. Mitolojiye göre ilk insanı yaratmış, daha sonra da Hefaistos'un Lemnos adasındaki ocağından ateşi çalarak insanlara götürmüştür. Ancak bu davranış üzerine cezaya çarptın İmiş, Kafkaslarda bir kayaya bağlanmıştır. Gündüzleri bir akbaba gelip karaciğerini yemiş, gece karaciğer büyüyüp eski halini aldığından bu işkence sürüp gitmiştir. Zeus tarafından 1000 yıl süreyle bu cezaya çarptınlan Prometheus, 30 yıl sonra affedilmiş ve Zeus'un emri üzerine Herakles tarafından hürriyetine kavuşturulmuştur.
  8. bitir

    Polonya Hakkında

    POLONYA Orta Avrupa'da bir devlet. Kuzeyde Baltık i denizi, kuzey-doğu ve doğuda SSCB, güneyde Çekoslovakya, batıda Alman Demokratik Cumhuriyetiyle çevrilidir. Alman Demokratik Cumhuriyeti'yle sınırı.II. Dünya Savaşı'ndan sonra geçici olarak Oder-Neisse hattında tesbit edilmiş ve 7 Aralık 1970'de imzalanan bir antlaşmayla kesinliğe kavuşmuştur. Yüzölçümü 312.683 km8,, başşehri Varşova'dır . Yasama yetkisi "Sejm" adı verilen Millet Meclisi'nin, yürütme yetkisi ise Devlet Meclisi'yle bakanlar kurulunun elindedir. Devlet Meclisi, Millet Meclisi üyeleri arasından seçilen 17 kişilik bir kuruldur; bu kurulun başkam aynı zamanda devlet başkanıdır. Ülke, idarî bakımdan 22 voyvodalığa bölünmüştür. Slav dil ailesinden olan Polonya dilini konuşan halkın büyük çoğunluğu Katoliktir. Yer Şekilleri: Batısında kalan Almanya ovasıyla doğulunda kalan Sarmatya ovası arasında bir geçiş bölgesi teşkil eden Polonya ovası, ülkenin hemen hemen yansım kaplar, iklim özellikle Almanya ve Sarmatya ovalarınınkinin aşağı yukan aynısıdır. Ülkenin güneyinde yeralan dağlık bölgede ve bu bölgeyle kuzeydeki ova arasında yeralan dağ kuşağında da aym iklim şartları görülür. Böylece, Polonya üç coğrafi bölgeye aynlmıştır. Kuzeyden güneye doğru sıralanan bu bölgeler, geniş Polonya ovası, daha dar olan dağlık bölge ve ince bir kuşak halinde uzanan dağ sırasıdır. Ülkenin en güneyinde yer alan bu dağlar, Südet ve Batı Karpat dağlanmn kuzey yamaçlanndan oluşur. Karpatlann, Polonya sınırlan içinde kalan kesimlerine Batı Beskidler, Doğu Beskidler ve Tatra dağları denilir. Polonya dağlanmn bir kısmı (Südetler), paleozoik devirde, bir kısmı ise (Beskid ve Tatra dağları), üçüncü jeolojik devirde oluşmuştur. Kuzeye doğru çıkıldıkça, topraklar alçalır ve Oder, VVarta, Pilica, Vistül, San Wieprz gibi ırmaklarla birbirinden aynlan birçok yaylalar halinde devam eder. Bu yaylalar dördüncü jeolojik devir buzullan tarafından biçimlenmiş, oldukça kurak bir bölge meydana getirir. Dördüncü jeolojik devir buzullanmn, ülkenin orta ve kuzey kesimlerinde yeralan ovada bıraktığı izler daha bârizdir. Kil ve kum tortulanyla örtülü olan ova, yer yer düz, yer yer de hafif engebelidir. Bu geniş ovayı, Vistül ırmağının aşağı çığınmn birbirinden ayırdığı Mazurya ve Pomeranya gibi alçak buzul tepeleri engebelendirmiştir. Kuzeyde sık sık buzul göllerine rastlanırken, güneye inildikçe, Poznanya, Cujavia, Mazovya, Podlazya ovalan gibi geniş ovalarla karşılaşılır. Bununla birlikte bu ovalarda da buzul orijinli yüseltilere rastlanır. Polonya 580 km uzunluğunda bir kıyıyla Baltık denizine açılır. Büyük kısmı lagünler ve kıyı golleriyle oyulmuş olan bu kıyıda iki geniş koy yer alır. Bu koylarda Szczecin ve Danzing limanlan bulunur. Polonya kıyılannda ırmaklar, gelgit hareketi önemli olmayan Baltık denizinden daha fazla tortu yığdığından kıyıya paralel kumluklar meydana getirirler. Polonya, ikliminin nemli olması ve su geçirmeyen topraklarının fazlalığı gibi sebeplerle, akarsular ve göller bakımıdan zengin bir ülkedir. Ülkenin en önemli akarsulan, ikisi de kuzeydeki dağlardan doğup, Baltık denizine dökülen Oder ve Vistül ırmaklandır. Polonya'nın hemen hemen bütününe bir yan kara iklimi hakimdir. İklimin ülkenin aşağı yukarı her tarafında aynı olmasının başlıca sebebi, daha soğuk olması gereken kuzey paralellerine rastlayan kıyılann iklimini ılımlı hale getiren deniz akıntılannm, paralel farklanru ortadan kaldırmasıdır. Kışlar genellikle çok soğuk, uzun ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak geçer. Yağış bol değildir (yıllık 400-600 mm); fakat buharlaşma az olduğundan, bu yağış miktan ülkenin tarım ihtiyaçlarım karşılamaya yeter. Güneydeki dağlarda, ise, gündüzle gece arasında sıcaklık farkları çok fazla olan dağ iklimi hakimdir; burada yağış miktarı yüksektir, yılda 1.500 mm yi bulur. Ekonomi ve Şehirler: Bir tanm ülkesi olan Polonya, II. Dünya Savaşı sonunda büyük bir sanayi ve madencilik bölgesi olan Yukarı Silezya'yı Almanya'dan almasına rağmen, temelde yine bir tanm ülkesi olarak kalmıştır. Bununla birlikte, son 20-30 yıl içinde, Yukan Silezya'mn yamsıra, büyük şehirlerde ve çevrelerde, hammaddelerin bol olduğu bölgelerde, yeni sanayi kuruluşları doğmuştur. Ülkenin aşağı yukan yansım kaplayan tanm alanları günden güne genişlemektedir. Çayır ve otlaklar, toprakların % 13 kadannı, Polonya'nın Orta Avrupa'nın en zengin orman ülkelerinden biri olmasım sağlayan ormanlar ise % 25 kadanm kaplar. Tanm ürünlerinin en önemlileri tahıllar, Polonya'mn dünyada başhca üreticilerinden biri olduğu ve hayvan yemi olarak da kullanılan patates, şeker pancan, keten, kenevir, tütün ve bira sanayiinde kullanılan şerbetçi otudur. Hayvancılık da önemlidir. Beslenen başhca hayvanlar domuz, sığır, koyun ve attır. Hayvancılık süt ve süt ürünleri, dericilik ve dokuma sanayilerini de besler. Baltık denizinde yapılan balıkçılık ve ormanları genişliğiyle orantılı önemde olmamakla birlikte, ormancılık da ülkenin önemli ekonomik kaynaklan arasında yerahr. Çok sayıda kereste, selüloz, kâğıt ve mobilya fabrikalan vardır. Silezya kömürü, Polonya sanayiinin temelini teşkil eder. Yukan Silezya kömür bölgesi, Çekoslovakya sımnndan Krakow'a kadar uzamr. Bu bölgede dünyamn en geniş ve yoğun sanayi bölgelerinden biri meydana gelmiştir. Bu bölgede birbirine çok yakın birçok sanayi şehri vardır. enerji kaynağı ise, Roztoki ve Mecinka gibi şehirlerde elde edilen ve Varşova, Krakow, Bielsko-Biala gibi büyük şehirlere boru hatlanyla gönderilen tabu gazdır. Polonya ağır sanayiinin önemli kısmı Silezya'da dır. Hemen hemen bütün büyük demir-çelik, makine ve kimya tesisleri bu bölgede toplanmıştır. Demir-çelik sanayünde çok hareketli bir başka bölge de, ülkenin en zengin demir yataklarının bulunduğu Czestochowa şehri çevresinde yerahr. Nowa Hu ta şehri çevresinde de demir-çelik ve metalürji sanayileri gelişmektedir. Makine sanayiinin en gelişmiş olduğu başka bölgeler ise Breslav, Ostrowiec, Varşova, Lublin, Danzig, Gdynia, Szczecin ve Elblag'dır. Optik, kimya, besin, cam, çimento, deri ve özellikle dokuma sanayileri de önemlidir. Ticaretinin büyük kısmını Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkeleriyle yapan Polonya'mn ihraç ettiği maddelerin en önemlileri kömür, çeşitli makineler demiryolu malzemesi, taşıtlar, kimya ve dokuma sanayii ürünleri ile patatestir. Ülkenin başhca limanları Szczecin, Danzig, Gdynia ve Sopot şehirleridir. II. Dünya Savaşı'mn son aylarından itibaren 3.300.000 kadar Alman, önce Almanya'nın elinde olup somadan Polonya'ya verilen topraklardan Almanya'ya göç etmiştir. Bunlardan boşalan yerlere, savaştan sonra Sovyetler Birliği'ne geçen bölgelerden gelen 2.300.000 Polonyalı yerleştirilmiştir. Yine aym yıllarda çok sayıda Ukraynah ve Litvanyah da Polonya'dan kendi yurtlarına dönmüşlerdir. Tarih: Sağlam ve kesin bir şekilde belirlenmiş sınıflan olmayan Polonya tarihi boyunca, çeşitli kavimlerin göç ve istilalanna, komşu ülkeler arasında yapılan savaşlara sahne olmuştur. Polonya, Piasti hanedammn kurucusu olan Mieszko (?-992) ile ilk defa X. yüzyılda tarih sahnesinde bir devlet olarak görülmüştür. Bu devletin temelini teşkil eden kavimler Slav orijinlidir. Mieszko döneminde Polonya Hıristiyan dinini kabul ederek kiliseye bağlanmıştır. Boleslav, Alman İmparatorluğu'nun boyunduruğundan kurtularak, devletin topraklarım Moravya'ya kadar genişletmiş; daha sonra krallığım Kabul ettirmiştir (1018). Fakat, büyük derebeyleri arasında sürüp giden düşmanlıklar, Töton şövalyelerinin baskısı gibi sebeplerle bir bunahma sürüklenen kralhk, 1241 yılında Moğollann akınlanyla altüst olmuştur. Bununla birlikte, Piasti hanedanı, din adamlan sımfı ve Moğol saldınsmdan soma toprak mülkiyetine bağlı güçlü bir asiller sınıfının yavaş yavaş oluşması, bir milli şuur meydana getirmiş ve Polonya yeniden güçlenmiştir. Büyük Kazimir adıyla tamnan III. Kazimir zamamnda bu güçlenme zirve noktasına varmıştır. Krakow Üniversitesi'nin kurucusu (1364) olan III. Kazimir, Yahudileri ve köylüleri asillere karşı korumuştur. Kazimir'in ölümünden soma kral olan yeğeni Louis d'Anjou, aym zamanda Macaristan krah olduğundan iki millet bir devletin sınırları içinde birleşmiştir. Fakat, kısa bir süre soma Louis'in kızı Edvige'in Litvanya dükü Jogaila ile evlenmesi (1386) üzerine, Polonya birlikten ayrılmış; bu evlilikle Litvanya, Rutenya ve Polonya bir federasyon halinde birleşmişler ve Jagellon hanedam doğmuştur. V. Ladislas adıyla Polonya krah olan Jogaila Töton şövalyelerini Tannenberg'de yenerek (1410), ülkesinin doğu sımrlanm Moskova Prensliği'nin zararına genişletmiştir. Yerine geçen ve 1440 yıhnda Macaristan krah ünvamm da alan VI.Ladislas (1444 yılında Osmanlılara karşı yapılan ve kaybedilen Varna Meydan Savaşı'nda ölmüştür) ve IV. Kazimir (1447-1492) zamanlarında Karadeniz ve Baltık Denizi kıyılarına Oder ırmağından Altay dağlarına kadar uzanan topraklara yayılan Polonya, Doğu Avrupa'nın en büyük devleti olmuştur. Bununla birlikte, bir burjuva sınıfının yokluğu ve köylüleri sömürerek yaşayan küçük ve zayıf bir asil sınıfın varkğı gibi sebepler Polonya'nın güçlü bir monarşi haline gelmesine engel olmuştur. Bunun sonucu olarak da, Polonya, ancak komşuları zayıf kaldığı sürece varlığını hissettiren bir devlet olarak ayakta durabilmiştir. Jagellon hanedammn son krah olan II. Sigis-mond'un ölümünden (1572) sonra. Asiller Meclisi, .f^ krah seçme hakkının kendisine ait olduğunu ileri sürmüştür. Bundan sonra da Rusların, Osmanlıların Prusyalıların ve Avusturyalıların baskıları arasında Polonya'nın gerileme ve çöküş dönemi başlamıştır. Avusturya ve Rusya tarafından Polonya krallığına getirilen II. Auguse'nin (1697-1733) isveç'e karşı yapılan savaşta Rus Çan Büyük Petro'nun yanında yer alması, isveç Krah VII. Karl'ın Polonya'yı istila etmesi sonucunu doğurmuştur. VII. Kari, ülkeyi istila ettikten sonra, krallığa Asiller Meclisi'nin adayı Ladislas Leszczynski'yi getirmiştir. Savaşın sonunda zaferi Rusya'nın kazanması üzerine II. Auguste tahtına dönmüş; fakat ölümünden sonra veraset çekişmeleri başlamıştır. Fransa, İspanya ve Sardinya krallığı Stanislas Leszczynski'yi, Rusya ve Avusturya ise III. Auguste'ü Polonya tahtına geçirmek için savaşmışlardır. Savaşın sonunda yapılan Viyana antlaşmasıyla (1738) tahta III. Auguste geçmiş; 1763 yılında ölmesi üzerine de, Avusturya, Prusya ve Rusya anlaşarak, II. Katerina'nın yakın dostu olan Polonya asillerinden Stanislas Poniatowski'yi (1764-1795), tahta çıkarmışlardır. Poniatowski, bazı reformlar yaparak ülkesinin durumunu düzeltmek istemiş; fakat asillerle Rusya'nın karşı koyması sonucunda 1772 yılında imzalanan ve bazı Polonya topraklarının Rusya, Avusturya ve Prusya'ya verilmesini öngören Petersburg antlaşmasını kabul etmek zorunda kalmıştır (1773), Bu olay, Amerikan ve Fransız ihtilallerinin de etkisiyle, ülkede bir ayaklanma hareketine yol açmıştır. Fakat Batı'daki örneklerinden ilham alan reform tekliflerinin getirilmesi, asillerin de desteklediği Rusya ile Avusturya'yı yemden harekete geçirmiş ve 1793 yıhnda bu iki ülke Polonya'nın bazı topraklarım paylaşmışlardır. Kos-ciuszko'nun yönetimindeki Polonya yurtseverlerinin umutsuz tepkisi ise Rusya, Avusturya ve Prusya'ya ülkenin geri kalan bölümlerini paylaşmalan için bir bahane olmuştur (1795), Napoleon'un yaratmış olduğu Varşova grandüklüğü, Viyana kongresinde haritadan silindikten (1807) sonra, Polonya üç komşu devlet arasında paylaşıldı. Rusya'ya katılan parçayı Ruslar Çar'a bağlı bir krallık haline getirip Varşova'yı başşehir yaptılar. Fakat bu muhtariyet de, bağımsızlık için denenen bir ayaklanmadan sonra, 1830 yıhnda geri alındı. 1863 yıhnda girişilen bir başka ayaklanma da başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra, Polonya ancak, üç komşu imparatorluğun yıkılmasından sonra bağımsız bir devlet olarak yeniden tarih sahnesine çıktı. Fakat bazı zümrelerin yönetiminde bulunan yeni Polonya Cumhuriyeti, dışta da Rusya ve Almany nın baskısıyla bir bunalıma düştü. II. Dünya Savaşı öncesi yıllarda Almanya'nın göz diktiği Polonya toprakları ve Danzig şehri, savaş için bir bahane teşkil etti. II. Dünya Savaşı Almanya'nın Polonya'ya saldırmasıyla başladı (1 Eylül 1939). Hemen hemen aynı zamanda, batıdan Alman, doğudan Rus saldırısına uğrayan ve bu iki devlet tarafından işgal edilen Polonya, II. Dünya Savaşı'nın Almanya'nın mağlubiyetiyle sonuçlanması üzerine, 1945 'te bağımsızlığa kavuştu. Ülkede sosyalist bir idare kuruldu. 1980 yıhnda, bir türlü düzelmeyen ekonomik güçlükler sebebiyle işçiler ayaklandılar, parti dışı sendikalar kurdular. Sonunda iktidar değişerek Kania yeni lider oldu. Bilahare de istifa etti. 1981'den bu yana da Wojciech Jaruzelski başkanlığında yönetilmektedir. Birleşmiş Milletler ve Varşova Paktı üyesi Polonya'da kanşıkhk henüz durulmamıştır.
  9. bitir

    Porto Rico Hakkında

    PORTO RİCO Orta Amerika'da Büyük Antiller'de bir ada. Yüzölçümü 8.897 km2, nüfusu 2.950.000'dir. Kuzeyde Atlas Okyanusu, güneyde Karayib denizıyle çevrildir. Batıda Mona geçidiyle Hispaniola Adası'ndan ayrılır. Doğuda Virgin adaları yer alır. Başşehri San Juan (nüfusu 471.406)'dır. Porto Rico ABD'ye bağlıdır. Porto Ricolular, Amen ka Birleşik Devletleri vatandaşı olmalarına rağmen, ABD seçimlerinde oy kullanma hakkına hip değildirler. Yürütme gücü genel vali, yasama gücü Millet Meclisi ve Senato tarafından uygulanır. Porto Rico, ABD Kongresi 'nde bir temsilci aracılığıyla temsil edilir. Ada hemen hemen dikdörtgen biçimindedir. İç kısımları dağlıktır. Kıy darda küçük kıyı ovaları görülür. Cerro de Punto'da yüksekliği 1.341 m.'ye varan Cordillera Central dağları batıdan doğuya uzanır. Dağların güney yamaçları oldukça diktir. Kuzey bölümü daha alçaktır. Genellikle kesintiye uğramadan uzanan kıyı ile dağlar arasında dar bir ova şeridi vardır. Irmaklar boldur. İklim tropikaldir; sıcak ve nemlidir. Özellikle kuzeydoğu alize rüzgarlarım alan kuzey kesiminde, iküm daha sıcak ve nemlidir. Yüzölçümünün üçte biri ekime elverişlidir. Bunun yarısından fazlası XVI. yüzyddan beri şeker kamışına ayrılmaktadır. Şekerkamışı genellikle kuzeydeki kıyı kuşağında yetiştirilir. Amerika Birleşik Devletleri'nin şeker ihtiyacının büyük kısmmı Porto Rico sağlar. Ekime elverişli toprakların beşte birinde kahve yetiştirilir. Kahve, daha çok nemli olan batıdaki dağların orta bölümünde üretilir. Tütün de önemli bir üründür. Batı ve güneybatıda ananas yetiştirilir. Fasulye ve mısır önemli tahıl ürünleridir. Domuz ve sığır beslenir. Ormanlar,toprakların % 13'ünü kaplar. Yeraltı kaynaklarının az olmasına rağmen, endüstri gelişme yolundadır. Porto Rico'nun yetiştirdiği ürünlerin Amerika pazarlarına girişi serbesttir. Elektrik malzemeleri giyim eşyaları, kâğıt ve çimento fabrikaları vardır. Batı kıyısındaki Mayaguez limanında milletlerarası serbest ticaret bölgesi kurulmuştur. İklimin elverişli olması sebebiyle turizm çok gelişmiştir. Turizm adanın çok önemli bir gelir kaynağıdır. San Juan'dan başka başlıca büyük şehirler: Ponce (nüfusu 176.086), Mayaguez (nüfusu 93.-893) ve Caguas (nüfusu 111.633)'dır. 1521 yıhnda kurulmuş olan San Juan, tipik bir ispanyol şehri görünümündedir. Şehirde XVI. ve XVII. yüzyıllardan kalma sanat eserleri vardır.
  10. bitir

    Prag

    PRAG Çekoslovakya'nın başşehri (nüfusu 1.191.125). Bohemya'mn ortasında Vltava ırmağının Berounka ırmağıyla birleştiği noktanın güneyinde ve Elbe ile birleştiği noktanın kuzeyinde yer ahr. Bohemya'daki kara ve demiryollarının ve özellikle Nürnberg ile Krakow ve Berlin ile Viyana arasındaki yolların bağlantı noktasıdır. Prag,X. yüzyılda Bohemya Prensliği sırasında gelişmiş ve kısa zamanda Bohemya'mn başşehri olmuştur. XIV. yüzyılda, Avrupa'nın, Paris'ten somaki en büyük şehri durumuna gelen Prag, Çekler ve Almanlar arasındaki anlaşmazlıklar ve kiliseyi eleştiren Jan Hus'un doktrinleri sonunda patlak veren Hus savaşları yüzünden uzun süre ekonomik bunahma girmiştir. Ama XVI. ve XVII. yüzyıllarda, imparator II. Rodolph (1576-1612) devrinde yeniden önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuştur. Otuz yd savaşlarında Avusturya, Hanedan Savaşı nda ve Yedi Yıl Savaşı'nda da önemli roller oynamıştır. İmparator II. Joseph (1765-1790) devrinde, şehrin dört eski merkez noktasında hükümet yapıları yapılmıştır. Bu çekirdek noktalar Vltava ırmağının sağ yakasında yükselen tepeler üzerindeki Vysehrad, sol kıyısındaki Hradcany ve Şato tepesi ile eteğindeki Mala Strana ya da Küçük alan, sağ kıyıdaki dar şerit üzerinde bulunan Stare Mesto ya da eski şehir ve güney-doğudaki Vinohrady'ye doğru yayılan Nove Mesto ya da Yeni şehirdir. 1918 yılında Çekoslovakya Cumhuriyeti'nin başşehri olan Prag, aynı zamanda Çekoslovakya'nın en önemli endüstri merkezidir. Makine (motorlu araçlar, hava ulaşım araçları, türbinler, makine araçları) kimyevî maddeler (plastik, ilâç, sentetik elyaf), besin maddeleri ve giyim eşyası endüstrileri vardır. Bunların yanı sıra gelişmiş olan diğer endüstri dalları ise, mobilya, kâğıt, deri eşya ve matbaacılıktır.Endüstri kuruluşları ırmağın kollara ayrıldığı alanları aşmış ve Vltava'nın kaynağının bulunduğu platoya kadar yayılmıştır. Güneye doğru ırmağın sol yakasında Smichov, kuzeye doğru ırmağın sağ yakasında Karlin ve Vysocany, endüstri merkezleridir. Li ben ise ırmağın Umanıdır. Prag, ülkenin ekonomik ve kültürel hayatında da en önemli rolü oynar. Üniversite 1348 yıhnda kurulmuştur. Şehirdeki diğer kültür ve eğitim kaynakları İlimler Akademisi, Politeknik, Konservatuvar, Jan Hus İlâhiyat Fakültesi, Sanat Akademisi ve Beden Eğitimi Enstitüsü'dür. Prag, Doğu Ortodoks Kilisesi ve Çekoslovakya katoliklerinin de merkezidir. Prag, keskin bir barok üslubunun yanısıra, diğer sanat akımları ve devirlerinin de izlerini taşır.Prag'daki ünlü şato, X. yüzyıldan kalıntıları da kapsar. Hradcany'de, 1344 yıhnda yapılmış olan S. Vitüs Katedrali ve S. George Kilisesi vardır.
  11. bitir

    Pretoria

    PRETORİA Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başşehri ve Transvaal eyaletinin merkezi . Johannesburg'un 45 km. kadar kuzeyinde, Transvaal'ın tam ortasındadır. 1855 yılında kurulmuş ve adını Transvaal'ın ilk başbakanı Andries J.W. Pretoius'dan almış olan Pretoria şehri, Limpopo ırmağının sağdan aldığı kollardan biri olan Apies üzerindedir, üç vadi üzerine yayılmıştır ve doğuya doğru uzanan alçak dağlarla kesilmiş geniş bir düzlüğü kaplar. Şehir merkezindeki en eski kesim, kilise alanını, eski parlamento binasını (Raadsaal), adalet sarayım ve belli başk bankaları çevreleyen dikdörtgen şeklindeki bloklardan meydana gelmiştir. Bu merkez kesimin çevresinde, sıra sıra alanlar, parklarla yamaçlara doğru yayılmış villalar vardır. Hükümet daireleri şehre hakim Meintjes Kop tepesi üzerinde kurulmuştur. Pretoria Üniversitesi, Güney Afrika'daki üniversitelerin en büyüğüdür. Kara ve demiryollarıyla hem eyaletin diğer büyük şehirlerine, hem de Lourenço Marques limanına bağlanan Pretoria, son yıllarda geniş bir endüstrileşme faaliyetine sahne olmajfa başlamıştır. 1934 yılından beri çakşan demir-çelik tesisleri, Güney Afrika'nın en büyük demir çelik fabrikalarından biridir. Eskiden burada sadece mahallinden çıkarılan cevher kullanıldığı halde, tesisin genişletilmesi üzerine, kuzeybatıdaki Thabazimbi'den demir cevheri getirilerek işlenmektedir. Kok kömürü ve kireç taşı ocaklarıyla d» demiryolu bağlantıları vardır. Güney Afrika'nı, en büyük demiryolu malzemesi atölyeleri Pretoria'dadır.
  12. bitir

    Jacques Prevert

    PREVERT, JACQUES (1900-1974) Fransız şâiri. 1930 yılında, sürrealist akımına uygun şiirler yazmış olmakla birlikte, bu akıma kesinlikle katılmamıştır. Sinema tarihinin en iyi filmlerinden bazılarının senaryolarım da hazırlamıştır. Bunlar arasında Marcel Carne'nin "Quai des Brumes (Sisler Rıhtımı, 1938), Le Jour se Leve (Son Ümit, 1939) ve Les Enfants du Paradis (Paradideki Çocuklar, 1944) adh filmleri sayılabilir. Prevert, şiir alanındaki ününü Paroles (Sözler, 1946) adh kitabıyla yapmıştır. Hem hiciv, hem de duygu ile beslenen şiiri, gerek dili ve gerekse üslûbu yönünden yaygın bir okuyucu kütlesi kazanmıştır. Diğer şiir kitapları, Stories (Hikayeler, 1946) ve Spectacle (Temsil, 1951) olan Prevert'in bazı şiirleri bestelenmiştir. Bunlardan en ünlüsü Feuilles Mortes'dur.
  13. Facebooktan yeni bir virüs şoku.Facebookta Winamp adlı uygulama tamamıyla virüs yapımcıları tarafından oluşturulmuş olsa gerekki, o uygulamadan gelen gönderiler virüs içeriyor. Kullanıcılar istemeden bir video gönderisinde bulunuyor ve bu videoyu anasayfasında gören arkadaşları izlemek istediklerinde Virüse can vermiş oluyorlar.. Facebookta birçok sayfa katılımcılarını uyarıyor bu sayfalar içerisinde Türkiye‘de mevcut.
  14. Biz internet kullanıcıları için hem ucuz hem hızlı internet çok önemli bu nedenle bir araştırma yaptım türkiyeninin en hızlı ve en ucuz internetini buldum Saniyede 10Mbit internet ayda sadece 9.90TL. İlk iki ay 9.90 TL olan bu kampanyada, 2 ay sonra aylık ücret 49TL. Ayrıca ilk 3 ay boyunca her ay telefon görüşmeleri 92 dakika bedava. sizin bulabildiğiniz bundan daha iyi bir kampanya varsa konu altında paylaşın herkes bilsin ve faydalansın.
  15. Birkaç gündür Twitter'da dolanan "Limited Offer: Receive Your Cost-free $500 iTunes Gift Card Today! tinyurl.com/freeicard" yazılı tweetler tehlike saçıyor Dünyaca ünlü DJ ve Prodüktörlerin accountları ele geçirilerek benzeri tweetler atılıyor.Çoğu kişi de bundan habersiz olduğundan dolayı linklere tıklıyorlar. Bu linkten gelen virüs, Anti-Virüs kurulumu yapmaya kalksanızda devre dışı bırakıyor.Java , DirectSound gibi olmazsa olmazları alt üst ediyor ve PC'niz ummadığınız bir anda kendi kendini yeniden başlatabiliyor. Dikkatli olun !
  16. Facebookta fotoğraflar 720 piksel olmayacak artık.Facebook'tan Justin Shaffer'in açıklamasına göre yeni yapılan değişiklik ile fotoğraflar 960 piksel boyutunda olacak ve ayrıca yüklenen fotoğraflar iki kat hızlı bir şekilde yüklenerek kullanıcıları rahatlatacak..Arayüzde ise sade ve beyaz bir renk olacak.
  17. Şimdi Windows 8 ile tanışmanın tam zamanı 2 hazirandan sonra bilgisayar almaya karar verdiyseniz.Windows 8'e 15 dolar gibi çok cuzi bir miktarda sahip olabileceksiniz.Ekim ayında piyasaya girecek Windows 8' 15 dolar karşılığında kullanıcıları ile buluşacak.
  18. Televizyondan çok uzakta oturduğunuzda, gördüğünüz resim küçülür ve ekrandaki detayları kaçırabilirsiniz. Böylece güzel bir televizyon izleme birdeneyimi yaşamanız mümkün olmaz. Aksine, TV'nize çok yakınoturduğunuzda ise, piksel sıraları ve resmin homojen görünmemesi sizi rahatsız edebilir. İdeal olarak televizyonunuzdan pikselleri ayırt edemeyecek kadar uzakta oturmamalısınız.
  19. güneş enerjisi kullanılan müthiş bir alet.. süper olmuş
  20. Birçok arkadaşımız bazı sitelere ekledikleri linklerin google backlink olarak sayılmamasından şikayetçi. alexa backlink yerine google backlink kazanmak için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır. Kalitesiz siteden link almamak. İçerik bakımından yabancı domainden link almamak Bedava bloglardan link almamak. Bunlara dikkat ettiğiniz takdirde google backlink kazanabilirsiniz.
  21. bitir

    Oracle Nedir

    Oracle veritabanı da bir ilişkisel veri tabanı yönetim sistemidir. İlişkisel Veri- tabanı Yönetim Sistemlerinin (Relational Database Management ystems - RDBMS) büyük miktarlardaki verilerin güvenli bir şekilde tutulabıldıgi bilgilere hızlı erişim imkânlarının sağlandığı, bilgilerin bütünlük içerisinde tutulabildiği ve birden fazla kullanıcıya aynı anda bilgiye erişim imkânının sağlandığı programlar olduğu daha önce anlatılmıştı. Oracle veritaban nın diğer veri- tabanlarına göre üstün özellikleri vardır. Oracle programının farklı işletim sistemleri için çalışan farklı sürümleri vardır. Oracle veritabanı sunucu olarak adlandırılan ana bilgisayara yüklenir. Bu sunucu bilgisayara kurulan veritabanı üzerinde tablolar, indeksler, eşanlamlar, tablo uzayları ve ihtiyaç duyulan kayıtlı prosedürler yaratılır. Oracle bu veritabanına erişerek uygulama programı geliştirmeye yarayan diğer ürünleri istemci bilgisayarlara kurulur.
  22. bitir

    Piyano Hakkında

    PİYANO Tuşlarla çalışan keçe kaplı tokmakların metal tellere vurmasıyla ses veren bir müzik aleti. Bartolommeo Cristofori (1655-1731) tarafından icat edildiği söylenir. Bununla beraber, Cristofori'den iki yüzyıl önce dahi, buna benzer aletler yapmaya çalışanlar olmuştur. Piyano, tuşa basıldığı sürece tokmağın telle temas halinde kaldığı klavsenden ve tellerin çekilmesi suretiyle çalman çembalodan farklıdır. Sesin yüksekliği ya da alçaklığı, tuşa basış kuvveti ile ayarlanır. Ayrıca, bu ses tonu pedalla da idare edilebilir. Pedal, ya tokmakları yana kaydırarak, her notaya bağlı tellerin hepsine birden vurmasını önler, ya da tokmakları tellere yaklaştırarak, vuruş kuvvetini azaltır. Birinci pedalın sağında bulunan ikinci bir pedal perdelerin, hareketini önleyerek, notaların titreşimini sürdürmeye yarar. Özellikle Amerika ve Kanada'da yapılan bazı piyanolarda, bu ikisinin arasına bir üçüncü pedal eklenir. Bu pedala basıldığı zaman bir nota kendisinden sonra çalınan sesleri etkilemeden ses vermeye devam eder. Piyanonun tarihçesi, tuşlarla tokmakları ve madeni tellerin gerilimine dayanabilecek tahta ve madeni çerçeveleri bağlama "hareket"inin gelişmesine bağbdır. Cristofori, 1726 yılında, modern hareket için gerekli bütün malzemeyi aracına takmış bulunuyordu. Ama bu çalışması, hayattayken değerlendirilmedi. Almanya'da Gottfried Silbermann (1683-1753) ve Johann Andreas Stein (1728-1792) denemelere devam ettiler. Özellikle Stein, hareket, çerçeve ve teller arasında yeterli bir denge kurmayı başardı. Bu aletin Avrupa'da yayılmasını sağlayanlar, Mozart ile Muzio Clementi olmuştur. Bu sanatçılar, 1770'lerde, piyano çalarak ve piyano için müzik yazarak, piyanoyu benimsetmişlerdir. Aslında dikdörtgen şeklinde olan ve çoğunlukla "çembalo" diye yanlış adlandırılan "kare" piyano da dahil olmak üzere, çeşitli biçimler denenmiş, fakat bu biçimlerin hiç biri ömürlü olmamıştır. Bunlardan sadece 1860 yılında, odalarda kullanılan standart tip olarak kabul edilen konsol piyano bugüne kadar gelmiştir. 1860 yıllarında kuyruklu piyano da bugünkü biçimine ulaşmış ve ondan sonra yapılan bütün değişiklik ve ilaveler, sadece ayrıntılarda olmuştur. İki anahtarlı piyano, pedal tahtalı piyano, çeyrek tonlu piyano ve elektronik piyano gibi çeşitli piyano denemeleri yapılmışsa da, bugün genel olarak konserlerde kullanılan piyanolar, 1860'lardan bu yana büyük değişiklikler göstermemiştir. Piyanonun gelişmesine ve yayılmasında büyük rolü olan besteciler Mozart (1756-1791), Beethoven (1770-1827), John Field (1782-1837), Chopin (1810-1849) ve Liszt (18ll-1886)dir. Muzio Clementi, J.N. Hummet ve Kari Czerny gibi besteciler de, öğrencilerinin teknik kabiliyetini geliştirmek amacıyla pek çok piyano etütleri bestelemişlerdir.
  23. bitir

    Pomaklar Hakkında

    Önemli Değil
  24. bitir

    Pirinç Madeni

    PİRİNÇ Bakır çinko alaşımlarının genel adı. Bu alaşımlarda çinko oranı %10 ile %50 arasında değişir. Pirinçler genellikle, parlak, çinko oranı yükseldikçe beyaza doğru giden san renkli alaşımlardır. Çinko oram düşük olanlar, oldukça yumuşaktır. Tel ve ince levhalar haline getirilebilir. Torna tez-gahlannda işlenerek istenen şekil verilebilir. Süs eşyası yapımında kullanılan pirinçlerde, çinko oram %40'ı bulur. Çinko oranı düşük olursa soğukta şekillendirilebilir. Bunlardan süsleme işlerinde, yüzük, küpe, broş ve kolye yapımında faydalanılır. Başka cins pirinçlerden müzik aletleri, raptiye çivileri, makine parçalan yapılabilir. İçinde %35'e kadar çinko ve gerisi bakır bulunan "alman gümüşü", gümüş renklidir. Gümüş taklidi eşya yapılır. İçinde %38.2 çinko bulunan bir bakır-çinko alaşımı olan "delta metal" çok serttir, içinde %0.8 oranında da demir bulunur. Ancak sıcakta işlenebilen bu alaşımın kopmaya karşı dayanıkkğı büyüktür.
  25. bitir

    Pigmeler

    PİGMELER Orta Afrika'da yaşayan bir topluluk. Negrillos adı ile de anılan Pigmeler, batıda Kamerun ve Gabon ile, doğuda Uganda, Ruanda ve Burundi arasındaki yağışlı orman bölgesinde yaşarlar. Genellikle Bambuti ve Babinga olmak üzere iki ırka ayrılırlar. Bu iki ırkın ortak özellikleri, kızda çalan kahverengi ten rengi, ufak tefek yapı, saçların ve gövde tüylerinin çokluğu, "arapsaçı" denilen kıvırcık saç, oldukça büyük yuvarlak kafa, delikleri yana açık enli ve yassı burundur. Pigmelerin dudakları, zencilerinkinin tersine ince olur. Babinga ırkını Bambuti ırkından ayıran özellik, biraz daha uzun boylu olmaları, kafataslarmm daha enli, burunlarının daha az yassı olmasıdır. Pigmelerin ilkel ve basit kültüre sahip olmaları ancak çok özel bir ortamda yaşamaya alışkın olmalarından ileri gelir. Taş devri araçları dahi olmayan Pigmeler, yiyeceklerini ağaçlardan meyve toplamak ve balık tutmakla sağlarlar. Dallardan yapılmış basit kulübelerde otururlar ve önlerine taktıkları ufak bir bez parçasından başka giyecek eşya kullanmazlar. Süs eşyası ve müzik aletlerini hiç bilmezler. Toplum hayatı da son derece sadedir. Herhangi bir üstün otorite yoktur. Tek eşli evlilik düzenini sürdürürler. İlkel bir tek Tanrılı dinleri vardır. Kadın erkek eşittir. Orman, temel ihtiyaçlarını karşılamaya yeterlidir. Başka toplulukların kültürleriyle kaynaşmaya belirli bir direnç gösterirler.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.