Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

seREnaDE

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    740
  • Katılım

  • Son Ziyaret

seREnaDE tarafından postalanan herşey

  1. seREnaDE

    Ermeni sorunu

    cvp vermem bile zaman kaybı size ama,bende hatırlatiiim ki bahsettiğiniz soykırım değildir... eğer öyle bir durum varsa bunun adı asimilasyon olur... hiç yoktan şeyler üretip insanların kafasını saçmalıklarla bulandırmayın... şovenist duygularınızı tatmin etmek için uygun başlıkta değilsiniz... konumuz ermeni sorunu...
  2. Ağca Türkiye'yi 12 Eylül darbesine taşıyan en önemli eylemlerden birine imza atmıştır. basit bir tetikçi değil, yetenekli bir katildir!!!!!!! sırada ne var onu merak ediyorum...
  3. bu konuda beni aydınlattığın ve araştırmaya sevk ettiğin için teşekkür ederim sedat...seninde yüreğine sağlık
  4. kuba konusuna katılıyorum birde şakır şakır rumca konuşmayı öğrenmezsem ve yüzlerce insanın olduğu bir konferansa konuşmacı olarak katılamazsam( bu fazla oldu ya )
  5. teşekkür ederim
  6. forumun en hassas bayanı vakana sende forumun en eğlenceli kişilerindensin walla ben gerildim burda ya
  7. ne zaman AB karşıtı bir şey söylense, söylenenin ne olduğuna bile bakılmadan ATEŞE BAŞLANIYOR... AB HİZMET İŞLERİ YÖNETMELİĞİ'NE GÖZ ATALIM İSTERSENİZ BANA İLGİNÇ GELDİ “Herkesi ilgilendiren” yönetmelik, işçi ve emekçileri hedefliyor. Ve bu yönetmeliğe göre çalışma koşullarını belirleyen standartlarda, standartların en düşük seviyede olduğu ülkeler belirleyici olacak. Bugüne kadar bütün yasaları aynılaştırma tipik bir AB tutumu olarak bilinirken, işçi ve emekçilerin haklarını içeren, çalışma koşullarını belirleyen yasalarda “ne kadar fark olursa o kadar iyi” anlayışı hakim olacak. Yeni “AB Hizmet İşleri Yönetmeliği”ne göre Almanya’da çalışan bir Polonyalı işçi artık Almanya’daki yasalara göre değil, Polonya’da geçerli olan yasalara göre çalıştırılacak. Yanındaki Alman işçi belki günde 7 saat üzerinden haftada 35 saat ve 10 Euro saat ücreti ile çalışırken, Polonyalı işçi günde 12 saat üzerinden haftanın 7 günü, 2 Euro saat ücreti üzerinden çalıştırılacak. Bu alanda “AB Uyum Yasası” falan geçerli olmayacak. Yönetmeliğe göre 25 AB ülkesinde aynı anda 25 değişik yasa yan yana geçerli olacak. Yani belirleyici olan işçinin çalıştığı ülkenin yasaları değil, geldiği ülkenin yasaları olacak. Bu yönetmeliğin sermaye açısından birçok faydası olacak. Artık sermaye üretimi işgücünün ucuz olduğu ülkelere taşımak zorunda kalmayacak. İşgücünün ucuz olduğu ülkelerin işçileri sermayenin ayağına gelecek. Tekeller yeni fabrikalar için harcamalardan kurtulabilecekleri gibi, kendi ülkelerinin işçilerini daha rahat disipline edecekler. Yönetmeliğin sermaye için sunduğu olanaklar bununla sınırlı değil. Örneğin Danimarka’dan bir işletme, Almanya’da kuracağı bir fabrikada Doğu Avrupalı emekçileri karın tokluğuna çalıştırabilecek. Böyle bir fabrikada Almanya’da geçerli olan yasalar ne işçiler, ne de işveren için geçerli olmayacak. Yeni yönetmeliğe göre sermaye için de, geldiği ülkenin yasaları belirleyici olacak.
  8. KENAN EVREN,YAW ADAMIN NE ÇOK SIFATI VAR BİRSÜRÜ ŞEY GELDİ AKLIMA KENDİSİ,paralarımızdaki, amblemlerimizdeki “Sola bakan ay-yıldız”ı, “Sağa bakan ay-yıldız” durumuna dönüştürmüştü, solculuk-sağcılık yüzünden, kendisi sağcı olduğu için. Ama garibim, hilalin sola bakmasıyla solculuğun propagandasının yapıldığını sanacak bir kafadaydı. Oysa o “Sola bakma”nın bir anlamı vardı, “Doğuş”u simgeliyordu. Ay doğarken, bakın gökyüzüne, hilalin ağzı sola bakar. Batarken mi? İşte o zaman sağa bakar, hilal. İşte Kenan Evren, taaa 1980’lerde görmüştü, Türkiye’nin bugünkü durumunu, yani batışını............. AKLIMDA KALAN KÜÇÜK BİR HİKAYE SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR ASLINDA
  9. hocanız kim bilmiyorum ama hiç bir yerde b söylediğiniz yazmaz... MUSTAFA KEMAL BİR OSMANLI SUBAYI İDİ.VAHDETTİNİN EMRİ İLE KARADENİZ DE İŞGALCİ GÜÇLERE KARŞI AYKLANMA ÇIKARAN TÜRK HALKINI ENGELLEMEK VE SİLAHLANMALARININ ÖNÜNE GEÇEREK,İŞGALCİLERE DAHA RAHAT İŞGAL ORTAMI HAZIRLAMA AMACIYLA KARADENİZE(SAMSUNA) GÖNDERİLDİ... BU SAYILANLAR MUSTAFA KEMALİN BİR OSMANLI SUBAYI OLARAK ALDIĞI GÖREVLER YANİ VAHDETTİNİN VE İSTANBUL HÜKÜMETİNİN İSTEKLERİDİR. ANCAK MUSTAFA KEMALİN AKLINDA ÇOK DAHA FARKLI ŞEYLER VARDIR.ONUN AMACI,BÖYLE BİR GÖREV VE STATÜDE HALKI İŞGALLERE KARŞI BİLİNÇLENDİRMEK,ULUSAL BİRLİĞİ SAĞLAMAK,ULUSA DAYALI YENİ BİR DEVLET KURMAK VE İŞGALLERE SON VERMEKTİ.NİTEKİM SAMSUNA GİDER GİTMEZ İSTANBULA GÖNDERDİĞİ "SAMSUN RAPORUNDA" BÖLGEDEKİ İŞGALLERİN TAMAMEN HAKSIZ YERE YAPILDIĞINI VE TÜRK HALKININ KÖTÜ MUAMELE GÖRDÜĞÜNÜ" PADİŞAHA İLETMİŞTİR.( İTİLAF GÜÇLERİ İŞGALLERİNE KILIF OLARAK MONDROSUN 7.MADDESİNİ GÖSTERMEKTEYDİ.) SONRASINDA HAVZA,AMASYA GENELGELERİ,ERZURUM,SİVAS KONGRELERİ İLE MİLLİ MÜCADELEN İN HAZIRLIK SAFHASI TAMAMLANIR...ZATEN MUSTAFA KEMAL AMASYA GENELGESİ MADDELERİNİN AÇIKÇA İHTİLALCİ OLMASINDAN DOLAYI,İSTANBULA GERİ ÇAĞRILMIŞ,BUNUN ÜZERİNE KENDİSİ İSTANBULA DÖNMEYEREK HEM 9.ORDU MÜFETTİŞLİĞİ GÖREVİNDEN HEMDE ASKERLİK MESLEĞİNDEN İSTİFA EDEREK YOLUNA ANADOLU HALKI İLE DEVAM ETMİŞTİR. osmanlı hilafet makamına 1517 den itibaren sahipti zaten ama o dönem padişahları bu makamı siyasi amaçlar için kullanmadılar çünkü devlet güçlüydü buna ihtiyaç yoktu... II.ABDULHAMİD İLE BİRLİKTE,DENGE POLİTİKASININ VE PANİSLAMİZM FİKİRLERİNİN BİR PARÇASI OLARAK HİLAFET MAKAMI SİYASİ AMAÇLARLA KULLANILDI.ÇÜNKÜ DEVLETİN ELİNDE KALAN SON KOZLARDAN BİRİYDİ HİLAFET VE SONA YAKLAŞILMAKTAYDI...
  10. seREnaDE

    Utanın!

    Türk-Yunan dostuğu konusundaki çabaları ile tanınan Yunan müzisyen Mikis Theodorakis Avrupa Konseyi’nde komünizmin de faşizm gibi bir “insanlık suçu” olduğunun kabul edilmesine yönelik bir faaliyet içinde olunduğuna dikkat çekti. Sanatçı, Konsey’in 24 Ocak’ta bu konuda bir kınama önerisini oylayacağını da belirterek bunun bir tarih çarpıtıcılığı olduğuna dikkat çekiyor. “www. Mikis-Theodorakis.com” sitesinde yer alan konu ile ilgili yazıda, Türkiye’den milletvekillerinin de oy kullanacağı oturum öncesinde birçok ülkede komünistler ve ilericilerin protesto gösterileri düzenledikleri hatırlatılarak, “Avrupa Konseyi tarihi değiştirmeye karar verdi. Kurbanlar saldırganlarla, kahramanlar suçlularla, kurtarıcılar işgalcilerle, komünistler Nazilerle aynı kefeye konacak; tarih çarpıtılacak.” ifadelerine yer verildi. Avrupa Konseyi’nin, Nazizmin en büyük düşmanını, yani komünistleri, suçlu yerine koyduğunun ve Nazilerle bir tutulduğunun vurgulandığı yazıda, 23-27 Ocakta toplanacak olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Genel Kurulu’nda komünistlerinin kınanmasının önerildiği vurgulanıyor. Yunan sanatçı Mikis Theodorakis yazısında “Avrupa Konseyi, bir zamanlar Gestapo’nun cellâtlarının ve Makronisos Kampı’ndaki işkencecilerin de hedefi olan, fikirlerinden caymamış Avrupalı komünistlere gelecekte zulüm edileceğini önceden ilan ediyor.” diyor. Theodorakis, “Belki de yarın komünist partileri yasaklama kararı alacaklar ve böylece Hitler ve Himmler’in hortlaklarının geçmesi için kapıyı aralayacaklar. Bilindiği gibi, bu ikisi kariyerlerine komünist partileri yasaklayarak ve komünistleri ölüm kamplarına tıkarak başlamışlardı.” diye devam eden yazısında, ancak “Avrupa Konyesi’ndeki beyefendiler”in ikinci sırada olduklarını belirtiyor ve ekliyor: “Çünkü, Amerikan hapishaneleriyle dolu olarak, harap halinde bırakılan, binlerce masum kurbanın korkunç ve aleni bir şekilde her gün işkenceden geçirildiği Irak’ta olduğu gibi, Hitlervari yöntemlerle halkları katleden büyük ağabeyleri ABD tarafından geçildiler. Avrupa Konseyi’nin, insanlığa karşı işlenen bu suç karşısında ve Guantanamo’daki çağdaş Hitlervari işkence kamplarına dair söyleyecek hiçbir şeyi yok.” Yunan sanatçı, şu soruyu da gündeme getiriyor: “Kendi ülkelerinde, Avrupa’da bile, hiçbir hakka sahip olmayan insanları işkenceden geçirmek için özel hapishanelere taşıyan CIA uçaklarına yeşil ışık yakanların, samimi olarak insan haklarıyla ilgilendiklerine nasıl inanabiliriz?” Bu insanlar savcılık taslayamayacaklarını belirten sanatçı, “Tarih mahkemesi büyük ağabeylerini Vietnam’dan Şili’ye, Güney Amerika’dan Irak’a işlediği sayısız suç için cezalandırdığında, kendileri de suça göz yummak nedeniyle sanık sandalyesinde oturacaklar, tabi eğer suç ortaklığından yargılanmıyorlarsa.” diyor. Theodorakis yazısını şu sözlerle noktalıyor: “Ne yazık ki bugün yaşayanlardan ziyade ölüler adına konuşmak durumundayım. Bu yüzden, Nazizmi yenmek ve özgürlüğü kutlayabilmek için Gestapo’da, ölüm kamplarında ve idam sehpalarında yaşamını yitiren komünist yoldaşlarım adına, bu ‘beyefendilere’ söyleyecek tek bir sözüm var: UTANIN!”
  11. seREnaDE

    Çağrışım

    ZAM
  12. ya maradona yapma bak şimdi yazıcam yine bir sayfa... baştan başlayalım ittihad-terakki cemiyeti( yani biz böyle öğrendik) paristeki jöntürkler+ suriyedeki vatan ve hürriyet(m.kemal) ve makedonyadaki osmanlı hürriyet cemiyetinin birleşimidir.. amaç; abdulhamidi tahttan indirmek,kanun-i esasiyi yürürlüğe koymak ve istibdada son vermektir.. osmanlıcılık ve islamcılık ın fikir olarak osmanlıyı kurtarmaya yetmeyeceğini gören jön türkler(paris grubu) milli devlet kurmakla kurtuluşa ulaşılabileciğini savunmuştur... ittihadçılar bi müddet osmanlıcılığı daha sonrada türkçülüğü benimsemişlerdir... enver paşanın idealidir bu tamam ama sarıkamış faciasını direkt buna bağlamak doğru olmaz diye düşünüyorum yaw yapmayın savaş hali,kim demişti cyrano sanırım adam fethe gitmiyoki,işgal edilen toprağını kurtarmaya gidiyor...aynen öyle işte ayrıca da tarihin doğru değerlendirilmesi için "yaşandığı günün koşullarında ele alınmalıdır olaylar" illa birinci elden kaynak olmanız gerekmez ki bu mümkün değil çeşitli kaynakları okuyarak ve bilgi birikimi ekleyerek de iyi değerlendirme yapılabilir...vak'anuvis olmak gerekmiyor yani
  13. sizi yormayayım ben bir önceki sayfada hayatı var bi göz atarsanız... 1922 den sonra turan fikrini gerçekleştirmek amacıyla kafkaslara geçmiştir yani dünya savaşından çok sonra
  14. kusura bakmayın ama sığ düşünüyosunuz 21.yy dayız ve siz sarıkamış olayını günümüze göre değerlendiriyosunuz... tarih bu değildir... savaş halinde şartları,ülkenin durumunu, dış politikadaki gelişmeleri ve insanların düşüncelerini irdelemeye çalışın... o zaman insanları infaz etmek o kadar kolay olmuyor...
  15. sayın santo tarih boyunca yapılan bir hataya düşüyorsunuz... gelişmişliğin ölçüsü avrupa birliği ve global dünya değildir. avrupaya bir alternatif düşünülmesi gerektiğini de zannetmiyorum
  16. gururun ne olduğunu bilmeyen millet ne demektir
  17. bunca yazının içinde enver paşa kahramandır diyen birini gördünüz yada okudunuzmu... bakın bu iki kavram çok ayrıdır birbirinden .... enver paşa vatan haini değildir diyoruz...sarıkamış faciası taktik bir hata ve enver paşanın ihtiraslarının bir sonucudur... ama öyle anlaşılıyor ki vatan haini değilse kahraman mı yani yakışır bu millete böyle kahramanlar kısmını da biraz açmanızı rica edicem kime nasıl kahraman yakışır
  18. günün bu saatlerinde yığılma oluyo forumda
  19. aşkolsun neden kusura bakiim ewt mizyalin yazılarını bende zevkle okuyorum kralx sizde çok sevilen birisiniz bu forumda gibi geldi bana
  20. sen bu forumun tatlı cadısısın sen bu forumun çıtırı olmuşsun ya noluyooo burdaa,sen kimsinn
  21. medeniyetler projesi diyince, güzel ve oldukça manalı bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim Medeniyetler buluşması Almanya’nın Başbakanı Schröder beyefendiyle salona girdiğinde fonda Mozart çalıyordu. Mozart eşliğinde iftar açılınca bunun adı da medeniyetler buluşması oluyordu! Beyaz örtülü masaların üzerinde zeytin, hurma... Eller duaya kalkmış... Fonda Mozart çalıyor. Salondakiler hep bir ağızdan haykırıyor: “Amin!” Medeniyetler buluştu! Gerçi bu bir buluşmadan çok veda ziyareti. Çünkü Alman Başbakan Schröder görevi Merkel’e devrediyor. Bizimkilere göre ise bu bir buluşma oluyor! Dolayısıyla, Schröder de medeniyet! Ama aksilik şu ki, Schröder tam medeniyetleri buluşturacakken gidiyor! Bu durumda haliyle insan merak ediyor: Şimdi biz medeniyetle buluştuk mu, bulaşamadık mı? Medeniyete eriştik mi, yoksa veda mı ettik? Görünüşe bakılırsa tam buluşurken veda ettik! Sevinsek mi üzülsek mi? İnsan nasıl üzülmesin ki, tam medeniyeti bulmuşken... Hazır medeniyet ayağına kadar gelmişken onu kaybet... Sonra bir daha başka bir medeniyet gelene kadar sabret! Bu medeniyet de tuhaf bir şey doğrusu! Çöldeki serap misali. Çölde serap bir görünüp bir kayboluyor. Bizim medeniyet de tam buluşurken veda ediyor! *** Yine de çok üzülmenin alemi yok. Çünkü biz bu sıralar medeniyetle mütemadiyen buluşuyoruz. Daha önce Bush BOP için geldiğinde de bizim medya “Medeniyetler Buluşuyor” diye manşetler atmıştı. Fakat nasıl medeniyetse İstanbul’un caddeleri, sokakları kapatılmış, halkın medeniyete yaklaşması yasaklanmıştı! Bir başka deyişle medeniyet halktan saklanmıştı! Gerçi medeniyet yalnız bizimle buluşmuyordu. O sırada Irak’ı bombalıyordu! Ama belli ki medeniyet bizi kafaya takmıştı. Daha geçen günlerde Hatay’da medeniyetle bir kez daha buluşmuştu. Gerçi medeniyet buluşmasına gelen bir yabancı profesörün cüzdanı binanın bahçesinde çalınmıştı, ama olsun. Bizim kapkaççılar, cepçiler, yankesiciler medeniyetle bulaşmamış olsa da, medeniyetin cüzdanı onlarla buluşmuştu! Yine başefendi İsrailli medeniyet Ofer ile ilk buluştuğunda Kuşadası elden gitti. İkinci buluşmada Tüpraş’ın hisseleri... Üçüncü buluşmada Galata medeniyete kurban verildi! En son Dubai medeniyetiyle buluştuğunda İstanbul’un göbeği hediye edildi! Bizde böyle pazarlamacı yönetim, böyle güzel bir ülke, medeniyette de böyle bir yalayıp yutma iştahı varken belli ki medeniyet peşimizi bırakmayacak. Medeniyetle buluşa buluşa .................... kalmayacak!
  22. BAŞKALARINI ANLAMAK BİLGELİKTİR. KENDİNİ ANLAMAK AYDINLANMADIR
  23. ŞEVKET SÜREYYA, ENVER PAŞAYI, GENÇ, İNANÇLI, MUHTERİS, DAHA DOĞRUSU HEM KADERCİ HEM DE KADERİNİ YARATAN ADAM OLARAK SAHNEDEDİR.” DİYE TANIMLAR. ENVER PAŞA’NIN VATANSEVERLİĞİ VE BU TOPRAKLARA OLAN BAĞLILIĞI GERÇEKTİR. BUNUN YANISIRA HAYAL GÜCÜNÜN GENİŞLİĞİ VE GERÇEKLERLE BU HAYALLERİN ZAMAN ZAMAN BİRBİRİNE KARIŞTIĞI DA İNKAR EDİLEMEZ. HAYALLERİNİ SÜSLEYEN İRAN, HİNDİSTAN, TURAN VE KAFKASYA’YA HAKİM OLMAK DÜŞÜNCELERİ O GÜNÜN ŞARTLARINDA GERÇEK TEMELLER OTURMAZ. ÖRNEĞİN CEMAL PAŞA ANILARINDA “HAKİKATİ SÖYLEMEK GEREKİRSE, BU BİRİNCİ KANAL SEFERİ YAPTIĞIMIZ ZAMAN HİÇ KİMSE BU KANALIN NASIL GEÇİLECEĞİNİ BİLMİYORDU...” DER. HALBUKİ ENVER PAŞA BU GÖREVİ, IV. ORDU KUMANDANLIĞI’NI, CEMAL PAŞA’YA TEKLİF ETTİĞİNDE, SURİYE’DEKİ ASAYİŞ SAĞLAMA VE KANAL SEFERİNİ HER İKİSİ DE İNANARAK İMZALAMIŞLARDI. BU SEFER GERÇEKLEŞTİĞİNDE İSE KANAL TÜRK CESARETİYLE DOLMUŞTU. KANAL’DAN ÖNCE SARIKAMIŞ’TA YAŞANANLAR İSE TAM BİR FELAKETTİ. 90.000 ASKERDEN10.000’İN SAĞ KALABİLDİĞİ, ÖZELLİKLE DE DONMAKTAN VE AÇLIKTAN KURTULABİLDİĞİ BU SEFER, SONUÇLARI AÇISINDAN KORKUNÇTU. HAYATINDA ALAY KUMANDANLIĞI DAHİ YAPMAMIŞ OLAN ENVER PAŞA TECRÜBEDEN ZİYADE GENÇLİĞİNİN GETİRDİĞİ COŞKUYLA KUMANDA EDECEKTİ ORDUSUNU. AMAÇ 1878 BERLİN ANTLAŞMASI’NDA KAYBEDİLEN TOPRAKLARI GERİ ALMAKTI VE BAŞARILI OLACAĞINA İNANIYORDU. ENVER PAŞA ORDU KUMANDANI HASAN İZZET PAŞA’NIN HAVA ŞARTLARI, SOĞUK, KARIN ŞİDDETİ GİBİ UYARILARINA KULAK ASMAZ VE TAARRUZ EMRİ VERİR. III. ORDUNUN ÖLÜM EMRİDİR BU. ENVER PAŞA İÇİN SÖYLENEBİLECEKLERİN BAŞINDA ONUN DUYGUSAL VE ACELECİ KİŞİLİĞİ BULUNUR. AMA ŞU GERÇEĞİ DE BELİRTMEK GEREKİR: ENVER PAŞA YETKİLİ OLDUĞU ANDAN İTİBAREN KİMİLERİNİ DE KÜSTÜREREK BİR ÇOK SUBAYI EMEKLİYE AYIRMIŞ VE ORDUYA GENÇ VE DİNAMİK BİR RUH GETİRMİŞTİR. GEREK SİYASİ HESAPLAŞMALAR NEDENİYLE, GEREKSE YENİDEN TEŞKİLATLANMA ÇALIŞMALARI AMACIYLA YAPILAN BU İŞLEMDE YAKLAŞIK 2000 ASKER ORDUDAN AYRILMIŞTI. BALKAN HARBİNDEN YENİK ÇIKMIŞ OLAN ORDU, TÜM YETERSİZLİKLERE KARŞIN BAŞARI VE İNANÇLA MÜCADELE ETMİŞTİR. OSMANLI ORDUSU BÜTÜN BU ŞARTLARA RAĞMEN TAM 4 YIL 10 AYRI CEPHEDE AYNI GÜÇLE SAVAŞI SÜRDÜRMÜŞTÜR. ZATEN BUNUN İÇİNDİR Kİ YORUMCULAR ENVER PAŞA’YI BÜYÜK KUMANDAN OLARAK DEĞİL, GÜÇLÜ BİR ORDU TEŞKİLATÇISI OLARAK DEĞERLENDİRİRLER. 1.DÜNYA SAVAŞI ARDINDAN, ALMANYA’NIN YENİLGİSİ VE OSMANLI’YI SEVR ANTLAŞMASI’NA SÜRÜKLEYEN ÇÖKÜŞÜN ARDINDAN KASIM 1918’DE ENVER PAŞA ÜLKEYİ TERK EDİYORDU. 1922 YILININ 4 AĞUSTOSU’NA KADAR YURT DIŞINDA ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRDÜ. VE SON GÜN ORTA ASYA’NIN PAMİR ETEKLERİNDE ÇEGAN TEPESİNDE VURULARAK ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE 42 YAŞINDA YENİK VE YALNIZ BİR ADAMDI. ENVER PAŞA YA GELENE KADAR VE ONDAN SONRA TARİH HAİNLERLE DOLUDUR... ****************************************************************************************** 19 Aralık 1914 gecesi Enver Paşa Köprüköy'deki karargâhından İstanbul'daki eşi Naciye Sultan'a şu satırları yazıyordu: "Naciye, güzel melek! Ben yakında avdeti umarken şimdi zuhur eden bir hal beni daha bir müddetçik buraya bağladı. 3. Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa orduyu idare için kendisinde cesaret göremediğini söylüyor. (..) Hep umduğum adamlar böyle çıkıyor. Şimdilik 3. Ordu'yu ben idare edeceğim." Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa'nın Harp Akademisi'nden strateji hocasıydı. Ama saraya damat olan Enver, alay, tümen, kolordu, ordu komutanlıklarında bulunmadan Almanların desteğiyle başkomutan vekilliğine atanmıştı. Şimdi de tecrübesizliğinin ve rekabet hırsının verdiği ataklıkla imkânsızı istiyordu: Rus ordusu Sarıkamış'ta kuşatılıp yok edilecekti. * * * Plan, Alman patentliydi. Alman ordusu Polonya cephesinde Ruslarla savaştaydı. Sarıkamış cephesi açılırsa Ruslar bazı birliklerini Polonya'dan Kafkaslara çeker diye umuyorlardı. Osmanlı ordusu, bir Alman generalin komutasındaydı. Enver ve ordusu onun emirlerini uygulayacaktı. Ancak 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, "Bu karda kışta, teçhizatsız birlikleri savaşa sürmenin cinayet olacağı" kanısındaydı. Enver Paşa'ya bu görüşünü açınca tokat gibi bir cevap aldı: "Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim." Ve Enver Paşa hocasını İstanbul'a yollayıp ordunun başına geçti. Yayımladığı bildiride "Başarı giysilerle değil, her askerin kalbindeki yiğitlik ve cesaretle kazanılır" dedi. Eşine yazdığı mektuplar "Allah kısmet eder de şu Moskofları bir ezersem, o vakit cicimi açık alınla kucaklarım. (..) Müsaade et, her tarafını emip öpeyim de Enver'ini ömrünce unutma" diye bitiyordu. * * * Enver Paşa sonunda Naciye'sine ve cepheden telgrafla sıhhatini sorduğu köpeğine kavuştu, ama tipi altında yalınayak Allahuekber Dağlarına sürdüğü 90 bin asker, bir daha evini göremedi. Koca ordunun tek kurşun atamadan kara gömüldüğü günlerde, İstanbul gazeteleri Genel Karargâh'ın zafer bildirisini yayımlıyordu: "Ordumuz Sarıkamış'a dek ilerleyerek kesin başarı kazanmıştır." (Bkz: Alptekin Müderrisoğlu, "Sarıkamış Dramı", Kastaş Y., 2004) İşin aslı anlaşıldığında İstanbul basınında bu kez de "Ermenilerin düşmanla ittifak yapıp orduyu arkadan vurduğu"na dair yazılar başlayacak ve hezimetin sorumlusu olan İttihat Terakki 5 ay sonra, 90 yıldır Türkiye'yi uğraştıran ünlü tehcir kararını çıkaracaktı. * * * Enver Paşa, o belalı aralık gecesi hocasına kulak kabartıp harekâtı bahara ertelese, Türkiye tarihi bambaşka gelişebilirdi. Yapmadı. Ve Sarıkamış faciası bir dönüm noktası oldu. Şimdi 90 yıl sonra "şanlı tarihimiz"de pek söz edilmeyen bu trajedinin ilk kez ve "Genelkurmay'ın himayesinde" anılıyor olması çok önemli... Bu, Sarıkamış'ı yeniden bir dönüm noktası haline getirebilir ve o hezimetle başlayan hatalar zincirini daha net görmemizi ve soğukkanlılıkla yeniden değerlendirmemizi sağlayabilir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.