-
İçerik Sayısı
3.199 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
47
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Smyrna tarafından postalanan herşey
-
-
Kuş bakışı
Smyrna şurada yorum gönderdi Smyrna'nın galeri fotoğrafı içinde Komik ve İlginç Fotoğraflar
-
Kuş bakışı
Smyrna şurada yorum gönderdi Smyrna'nın galeri fotoğrafı içinde Komik ve İlginç Fotoğraflar
-
-
İzmir Boyoz festivali 6 Mayıs Pazar Sabahı... Alsancak Vapur İskelesi Önünde... Radyo Romantik Türk ve Konak Belediyesi Başkanı Dr. Hakan TARTAN Katkılarıyla İzmirlilerle buluşuyor...
-
-
Küçük kız okulunu yıktırmak istiyor !
Smyrna şurada yorum gönderdi Admin'nın video içinde Diğer Bütün Videolar
-
-
-
Bostancı Gösteri Merkezi 7 Nisan Cumartesi günü Türk Sanat Müziğinin üç devini; Bülent Ersoy, Muazzez Abacı ve Adnan Şenses'i ağırlıyor. Tarih : 7 Nisan 2012 Saat : 21.00 Yer : Bostancı Gösteri Merkezi Şehir : İstanbul Anadolu Bostancı Gösteri Merkezi 7 Nisan Cumartesi günü Türk Sanat Müziğinin üç devini; Bülent Ersoy, Muazzez Abacı ve Adnan Şenses'i ağırlıyor. Devlerin sahnesinde Neşe-i Muhabbet adlı Alaturka gösteride, Türk Sanat Müziğinin üç devi ölümsüz eserleri hem söyleyerek hem de oynayarak üçlü bir şova imza atacaklar. Tiyatral havada gerçekleşecek bu alaturka gösteride Türk Müziği sevenler unutulmaz bir gece yaşayacaklar. Mekan: Bostancı Gösteri Merkezi Adres: Mehmet Şevki Paşa Cad. Lunapark Yanı Bostancı / İstanbul Tel: (0216) 384 72 10 - 11 Bilet Fiyatları: 1. Kategori - 112.00 TL 2. Kategori - 89.00 TL 3. Kategori - 78.00 TL 4. Kategori - 67.00 TL 5. Kategori - 56.00 TL 6. Kategori - 45.00 TL
-
Durun ve Bu Müziği Dinleyin! Hayatımızda Neleri Kaçırıyoruz? Bu yazıda okuyacağınız olay, Washington Post gazetesinin, sosyologlarla işbirliği içinde yaptığı bir deneyin sonuçlarını paylaşmaktadır. Joshua Bell ile farkındalık dolu, düşündürücü, gerçek bir hikaye... Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington D.C.'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı adet Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi, kemancının önünden geçip gider. Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder. Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder. En fazla dikkatle duran kişi ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğudur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar. Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu bile fark etmez, alkışlamaz. Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı... Bu gerçek bir hikâyedir ve Joshua Bell’in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi... Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?
-
-
-
Tarih : 13 Nisan 2012 Saat : 20:30 Yer : KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi Şehir : İstanbul Anadolu Proje Tasarım: Tilbe Saran, Ayşe Bayramoğlu, Evren Ercan, Eda Çatalçam Yazan: Ayşe Bayramoğlu Yöneten: Tilbe Saran Sahne Tasarım: Başak Özdoğan Işık Tasarım: Ayşe Ayter Müzik: Serpil Günseli Oynayanlar: Güler Ökten, Zerrin Sümer, Tilbe Saran, Şebnem Sönmez, Evren Ercan, Serpil Göral, Eda Çatalçam, Maria Akgüllü Aile yadigârı bir köşkte bir düğün hazırlığı ve o düğün telaşının cereyan ettiği bir mutfak… Gelin, gelinin annesi, anneannesi, en yakın arkadaşı; damadın annesi, damadın ablası, evin emektar yardımcısı ve düğün gecesi için ayarlanmış bir yardımcı kız… Herkes, az sonra başlaması planlanan düğün için hummalı bir hazırlık içinde... Herhangi bir evde, herhangi bir ailenin yaşayabileceği, herhangi bir düğün telaşı bu. Her iki ailenin de sırlarını duyulmaya başlandığı mutfak; yıllardır görülmemiş hesapların açıldığı bir mekâna dönüşür. Anne ve kız, anneanne ve anne, damadın annesi ve ablası kendi hikâyelerini anlattıkça, birbirleriyle ama aslında kendileriyle, “kim oldukları” gerçeğiyle yüzleşirler. Büyük özen gösterilerek yetiştirilmiş bir genç kız olan Duygu, Duygu’nun eğitimli ve modern annesi Ahsen, Duygu’nun İstanbul hanımefendisi anneannesi Saffet, ailenin 30 yıllık emektarı, herkesin sığındığı en güvenli liman Şerbet, damadın her fırsatta kız tarafını iğneleyen annesi Neriman, Neriman’ın ilk evliliğinden doğma, damadın üvey ablası Nazife, Duygu’nun tüm çocukluğunu bir arada geçirdiği en yakın arkadaşı, özgür ruhlu Pelin ve düğün günü için tutulmuş bir yardımcı kız… Hiçbirinin, birbirinden farkı yoktur aslında. Hepsi bir sebeple “mağdur” ve bir başka sebeple “fail”dirler. Sekiz kadının her biri, birer kurbandır. İçinde yaşadıkları eril dünyayla baş edebilmek için buldukları tek yol, aynı eril sistemin bir parçası olmaktır. Başlangıçta daha geleneksel bir yapıya sahip olan damat tarafıyla, İstanbullu kız tarafının arasındaki sosyal statü farkından kaynaklanıyormuş gibi görünen ufak pürüzler, giderek kökleri çok daha derinde bir duruma; erkeklerin dünyasında “kadın” olma durumuna işaret eder. Oyunla İlgili Notlar Şiddet her yerdedir. Ataerkil toplumun kadınları maruz bıraktığı şiddeti o derece içselleştirmişlerdir ki, eril söylem artık onların da söylemi olmuştur. Şiddet içlerindedir, şiddet her yerdedir; çünkü şiddete maruz kalan her birey, bir gün şiddetin uygulayıcısı olur. Oyunculardan teknik ekibe kadar, “Düğün”ün tüm kadrosu kadınlardan oluşuyor. “Düğün”; farklı köken ve yaşlardan, toplumda kadın olarak var olmanın çeşitli sıkıntılarını yaşamış dört kadının bir araya gelerek, ortak dertlerine dair bir farkındalık yaratma çabasından doğdu. Çekirdek kadroya (Evren Ercan, Eda Çatalçam, Tilbe Saran, Ayşe Bayramoğlu) sonradan dahil olan oyuncular ve teknik ekip de hazır bir metne değil, sürece dahil oldular. “Düğün”, öğretmenlerle öğrencilerin, ustalarla çırakların buluştuğu bir oyun… Ekipte Tilbe Saran’ın ve Şebnem Sönmez’in eski öğrencileri var. “Düğün” Tilbe Saran’ın ilk yönetmenlik denemesi. “Düğün”, AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahneye konuyor. Başarılı tasarımcı Özlem Süer, oyuna gelinliğin tasarımıyla katkıda bulundu. Projenin arkasında görünmeyen bir kadın ordusu var. Metni oluştururken danışılan pek çok araştırmacı, yazar, akademisyen, analitik psikoterapist kadınların yanı sıra; ekibin evlerinde yardım eden emektar dostları da metnin oluşmasına büyük katkıda bulundu. “Düğün”; kadınları, kadınların güçlerini, güçsüzlüklerini, zorluklarla karşılaştıklarında bunları çözme yöntemlerini, kadınlık hallerini anlatan bir oyun… Şiddet şiddeti doğurur. İçselleştirilmiş şiddet dile yerleşir, gizlenir ve yeniden şiddet üretir. Kadın, bu eril sistemde var olabilmek için şiddetin uygulayıcısı haline gelir ve böylece bir kısır döngü oluşur. Bu dört kadın, Evren Ercan, Eda Çatalçam, Tilbe Saran, Ayşe Bayramoğlu; bu kısır döngüyü bir yerinden bozmak arzusuyla yola çıktı. “Düğün” ekibinin en büyük hedefi; hayatında hiç tiyatroya gitmemiş kişilere de bu oyunu izletebilmek... Ekip, oyundan elde edilecek gelirin belli bir yüzdesini henüz belirlenmeyen bir kadın derneğine ya da ilgili bir projeye aktarmayı amaçlıyor. Tiyatrolar dışında cezaevleri, fabrikalar, ıslahevleri gibi mekânlarda oynamak ise, oyunu bir anlamda bireysel sosyal sorumluluk projesi olarak gören ekibin bir diğer hedefi... Bu düğüne herkes davetli. Mekan: KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi, İstanbul Adres: Bayar Cad. Buket Sok. No: 20/1 Kozzy AVM. Kat:2 KOZYATAĞI / İstanbul Bilet Fiyatları: Tam 45.00 TL-Öğrenci 35.00 TL
-
Carmen / Ballet Flamenco Maria Carrasco
Smyrna şurada bir takvim etkinliği gönderdi: Etkinlik Takvimi
şuna kadarBallet Flamenco Maria Carrasco Topluluğu Carmen 6-7-8 Nisan’da TİM Show Center’da… Tarih : 06-08 Nisan 2012 Saat : 21:00 Yer : Türker İnanoğlu Maslak Show Center Şehir : İstanbul Avrupa Prosper Merimée’nin klasik eseri Carmen’in Maria Carrasco tarafından sahneye aktarılan bu uyarlamasında flamenko müziği, Carrasco’nun özgün koreografisiyle buluşuyor. Maria Carrasco, Carmen’i canlandırdığı bu muhteşem eseriyle birçok ülkede gerek dansı gerekse sahne ve kostüm tasarımıyla seyircileri ve eleştirmenleri kendisine hayran bıraktı. 25 kişilik kadro tarafından sahnelenecek gösteride İspanyol dansı, flamenko, Arjantin tangosu ve modern dans bir araya geliyor. Göz alıcı kostümler, muhteşem ışık düzeni ve detaylı sahne tasarımının yanı sıra mükemmel danslarıyla da seyircileri büyüleyen Carmen’de Maria Carrasco bu evrenselleşmiş efsaneyi bir kadının gözünden yorumluyor: “Carmen’i algılayışım yıllar içinde değişti. Bu seneler geçtikçe gelişen bir iş. Eserin içine daha çok girdikçe yeni nüanslar, günümüzün modern kadınında kendini gösteren farklı özellikler keşfediyorsunuz. Onun asiliği, yerleşik kurallara uymaması, özgürlüğüne olan düşkünlüğü, içgüdülerini mutlaka tatmin etme eğilimi, o zamanın ahlak anlayışını çiğnemesine neden olan isyankar ruhu güçlü bir çekim oluşturuyor.” Carmen bir özgürlük, kıskançlık ve tutku hikayesi. Fransız yazar Prosper Merimée, dünyanın en ünlü puro sarıcısı olacak bu kadının hikayesini arkadaşı Montijo Kontesi’nden dinledikten ancak 15 yıl sonra kağıda aktarmaya karar vermiş. Ünlü yazarın birkaç gün içinde bitirdiği bu kısa roman, döneminin romantizminin yanı sıra egzotikliği, dizginlenemeyen tutkuları, insanların hayatında büyük tahribatlara neden olan aşkları ve trajik kaderleri ölümsüzleştiriyor. Ballet Flamenco Maria Carrasco Topluluğu Farklı lirik topluluklarında koreografi üzerine çalışıp İspanyol dansı ve flamenkonun en önde gelen isimleriyle sıkı bir eğitimden geçen Maria Carrasco “Flamenkonun Yeni Değerleri Yarışması”na katılmak için 1994’te kendi ismini taşıyan grubu kurdu. Madrid Şehir Meclisi’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen bu yarışmada kazandıkları birinciliğin ardından şehrin en ünlü Flamenko mekanlarında sahne alan grup eleştirmenlerin ve seyircilerin haklı övgüsünü topladı. 1995-96 yılları arasında gerek İspanya’da gerekse Polonya, Ekvator, ABD, Meksika ve Küba gibi yabancı ülkelerde birçok festivale katılan grup, flamenkoya kattıkları gençlik, tazelik ve yoğunlukla dikkatleri çekti. 1997’de sahnelediği ilk gösterisi “Al Compás de la Palabra” için ünlü İspanyol aktör Nicolas Dueñas’ın yanı sıra flamenko uzmanı ve şair Francisco Almazán ve hikayenin anlatımını üstlenen Máximo Valverde ile işbirliği yaptı. Müzik, şiir ve flamenkoyu birleştiren bu gösteri İspanya’nın birçok şehrinde başarıyla sergilendi. 1998’de grup ikinci gösterisi “Tiempos flamencos” ile seyirci karşısına çıktı. İspanya’nın yanı sıra Portekiz ve Lübnan’da da sergilenen gösteri, grubun 1999’da Japonya ve Güney Kore’ye düzenlediği turnelerde sahnelendi. Grup, 2000 yılında “Tiempos Flamencos” gösterileri ile Madrid Yaz Festivali’nde (Veranos de la Villa) flamenko dansını temsil etmek üzere Juaquin Cortes ve Antonio Canales ile seçildi. Maria Carrasco 2002 yılında grubunun en tutkulu ve orijinal gösterilerinden biri olan “Carmen”ne imza attı. Bu evrensel hikayeye kendi tarzının orijinalliğini katan Carrasco’nun çalışmasında tango, flamenko ve modern dans gibi farklı tarzlar bir araya geldi. 2002’de bu kez Carmen ile Madrid Yaz Festivali’nde yer alan grubun gösterisi sezonun en büyük şovu olma başarısını elde etti. Madrid’in yanı sıra İspanya’nın farklı şehirlerinde ve ardından Orta Amerika’da sergilenen Carmen, sahne sanatları alanındaki en saygın organizasyonlardan “VII.Max Awards of the Performing Arts”ta “En İyi Dans” kategorisinde, Maria Carrasco ise “En İyi Dansçı” kategorisinde finale kaldı. Grubun 2005’te sergilediği “Embrujo”, yüzyıllarca geriye giden tarihi çerçevede başrolü sanat ve İspanyol kültürüne veren, teknik, duygular ve mükemmelliği birleştiren büyüleyici bir görselliği seyirciyle buluşturdu. Dansın sihirli renklerini teatral sürprizlerle süsleyen gösteri, zamanımızın en etkileyici flamenko eserleri arasında yerini aldı ve İspanya’nın tanı sıra Portekiz, Orta Amerika ülkeleri, Pekin ve Dakar’da sergilendi. 2006’da çocuklara yönelik olarak hazırladığı “Sinderella” gösterisinde Maria Carrasco İspanyol dansını eğlenceli ve canlı bir koreografi, ilginç sahne tasarımı ve yaratıcı kostümlerle küçükler için unutulmaz hale getirdi. Guatemala’da düzenlenen Festival Paiz’e İspanya temsilcisi olarak katılmak üzere seçilen gösteri burada en iyi çocuk şovu seçildi. Maria Carrasco’nun Sanatsal Çizgisi Maria Carrasco’nun dansa olan tutkusu 4 yaşındayken başladı. Bu sanat dalına karşı doğuştan yeteneği ve samimi eğilimi sayesinde İspanyol dansındaki kariyerini olağanüstü bir sanatsal kişilikle birleştirmeyi başardı. Flamenkonun en usta isimlerinden aldığı yıllar süren yoğun bir eğitimin ardından eğitimini yurtdışında, klasik ve çağdaş danslar alanında sürdürdü. Sahne, ışık ve kostüm tasarımı konusunda yüksek lisans yapan Carrasco ünlü lirik gruplarında öğretmenlik yapmakta ve yurtdışındaki önemli okullarda İspanyol dansıyla ilgili özel dersler vermektedir. Madrid Şehir Meclisi tarafından düzenlenen prestijli bir yarışma olan “Flamenkonun Yeni Değerleri Yarışması”na katılmadan hemen önce kendi topluluğunu kuran ve bu yarışmada birincilik kazanan Maria Carrasco kısa sürede yetkin eleştirmenlerin ve seyircilerin övgüsünü kazandı. O günden bu yana başarıdan başarıya koşan sanatçının kazandığı ödüller arasında İspanyol Radyo Televizyon Birliği tarafından verilen “Gümüş Anten”, Boğa Güreşi Birliği Meclisi Ödülü ve 2008’de aldığı “Altın Mikrofon” sayılabilir. Kendi topluluğunun başında toplam 7 gösteriye imza atan Carrasco aynı zamanda bu gösterilerin yönetmenliğini ve koreografilerini de üstlenen isim oldu. Antonio Machado, Miguel Hernandez ve Lorca’nın sözlerini içeren ve flamenko ile tiyatro arasındaki bağı gözler önüne seren “Al compás de la Palabra”yı “Tiempos Flamencos”, “Carmen”, “Aires Flamencos”, “Embrujo”, “La Cenicienta” ve “Al Compás de Lorca” takip etti. Tüm bu gösterileri yurtdışında da sergileyen Carrasco’nun İspanya dışında turne düzenlediği ülkeler arasında ABD, Japonya, Güney Kore, Kosta Rika, Guatemala, Nikaragua, El Salvador, Honduras, Meksika, Küba, Portekiz ve Ekvator sayılabilir. Sanatçının kariyeri boyunca ürettiği en tutkulu projelerden biri olan “Carmen”, sahne sanatları alanındaki en saygın organizasyonlardan “VII.Max Awards of the Performing Arts”ta “En İyi Dans” ve “En İyi Dansçı” kategorilerinde finale kalmıştır. “Tiempos Flamencos” gösterisi, Lübnan’daki Cervantes Enstitüsü tarafından flamenkoyu tanıtmak üzere Unesco Binası’nda düzenlenen organizasyon için seçilmiştir. Ürdün Kralı tarafından “Carmen” gösterisini sergilemek için davet edilen sanatçı farklı ülkelerde düzenlenen festival ve kurumsal organizasyonlarda da sahne almıştır. İspanya’nın başkenti Madrid’deki Kral Juan Carlos Üniversitesi’ne bağlı Alicia Alonso Dans Akademisi’nde ders vermeye devam eden Maria Carrasco gerek İspanya gerekse başka ülkelerde sahnelediği gösterilerde modern ve özgün flamenko tarzını, gücünü ve karakterini onun farklı sanatçı kimliğinden alan kendi grubuyla birlikte sergilemeye devam etmektedir. Mekan: Türker İnanoğlu Maslak Show Center, İstanbul Adres: Büyükdere Cad. Derbent Mevkii 34457 MASLAK / İstanbul Bilet Fiyatı: 1. Kategori - 120.00 TL 2. Kategori - 100.00 TL 3. Kategori - 80.00 TL 4. Kategori - 60.00 TL -
Türk Pop Müziği’nin en köklü gruplarından biri olan MFÖ, yıllara meydan okuyan performansları ve dinleyicisinin çok iyi bildiği şarkılar ile 07 Nisan'da sahnede. Tarih : 07 Nisan 2012 Saat : 22:00 Yer : Jolly Joker İstanbul Şehir : İstanbul Avrupa MFÖ, en önemli çıkışını 1984 yılında “Ele Güne Karşı” albümüyle yaptı. Albüme adını veren bu şarkı, o sene yılın şarkısı seçildi. Bunu, 1985 yılında “Peki Peki Anladık”, 1986 yılında “Vak The Rock”, 1987 yılında “No Problem”, 1989 yılında “Best of MFÖ”, 1990 yılında “Geldiler”, 1992 yılında “Agannaga” ve “Dönmem Yolundan”, 1995 yılında Rock sound’u ağırlıklı “M.V.A.B” izledi. 1985 ve 1988 yıllarında ülkemizi Eurovision şarkı yarışmasında başarı ile temsil eden Grubun üyeleri kariyerlerinde solo albüm çalışmaları dışında film, tiyaro, reklam ve TV dizilerinde de oldukça başarılı çalışmalara imza atmışlardır. Ancak grup üyeleri hiçbir zaman tek başına sahne performansı sergilemeyi seçmemiş, bugüne kadar MFÖ olarak sahne almışlardır. Geçtiğimiz sene yapılan iki plak anlaşması gereği grubun 2 şarkılık maksi single’i Temmuz ayında satışa sunulmuştur. Collection Albümü ise Ekim ayı içersinde piyasaya çıkmıştır. Tamamıyla yeni parçalardan oluşacak 2. albüm AGU ise 2006’ın başlarında müzik marketlerdeki yerini almıştır. Adres: Balo Sok. No: 22 BEYOĞLU / İstanbul Bilet Fiyatları: VIP - 121.50 TL Normal - 61.00 TL
-
renkliyim, renklisin, renkliler..
Smyrna şurada galeri fotoğrafı gönderdi: Komik ve İlginç Fotoğraflar
-
12°C | °F Açık Rüzgar: Güney yönünde 8 km/s hızında Nem: 67%
-
Akarsuya bırakılan mektup
Smyrna şurada yorum gönderdi Radya'nın video içinde Sanat-Şiir-Edebiyat Videoları