Zıplanacak içerik

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. Suna Kan, (d. 1936, Adana). Türk keman virtüözü. Suna Kan, müziğe 5 yaşında babasından keman dersi alarak başladı. Ankara Devlet Konservatuvarı'nda Lico Amar gözetiminde eğitim gören sanatçı, devlet tarafından 1949'da özel bir yasaylaFransa'ya gönderilip, Paris Konservatuvarı'nı birincilikle bitirdi. Türkiye'de ve uluslararası alanlarda birçok başarı elde etti. Piyanist Ferhunde Erkin'le kurduğu keman-piyano ikilisi ile yurdun pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. Şu anda Bilkent Üniversitesi'nde öğretim görevlisidir. Ankara Oda Orkestrası'nın kurucusu ve başkemancısı olan Suna Kan, 1971'de Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 1996 yılında Sevda Cenap And Vakfı Onur Altın Madalyasını aldı. 1997 yılında Müşerref Hekimoğlu'nun yazdığı "Suna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Keman" adlı kitap Sevda Cenap And Vakfı tarafından yayınlandı. Ödülleri * Cenevre Yarışması (1954) * Viotti Yarışması (1955) * Münih Yarışması (1959) * Long-Thibaud Yarışması (1957) - "Paris Kenti Ödülü" * Vitring yarışması(1958) * Kulitibang yarışması(1965) * Temtobant yarışması(1956) deniz yarışmasında birinci oldu Beraber çalıştığı orkestralar * Londra Senfoni * Los Angeles Filarmoni * Bamberg Senfoni * Moskova Senfoni * Fransa Ulusal Radyo Senfoni Beraber konser verdiği şefler ve solistler * Istvan Kertesz (Şef) * Walter Susskind (Şef) * Zubin Mehta (Şef) * Hans Rosbaud (Şef) * Louis Fremaux (Şef) * Gotthold Lessing (Şef) * Michel Plasson (Şef) * Yehudi Menuhin (Solist) * Igor Bezrodni (Solist) * Pierre Fournier (Solist) * Andre Navarra (Solist) * Frederick Riddle (Solist) vikipedi
  2. Gürer Aykal (1942, Eskişehir) Türk orkestra şefidir. Yaşam öyküsü Eskişehir Mahmudiye’de doğdu. Müziğe babasının verdiği derslerle başlayan sanatçı, 1953 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’na girmiş, Necdet Remzi Atak’ın öğrencisi olarak keman bölümünü bitirdikten sonra kompozisyon bölümüne geçerek Adnan Saygun’un sınıfından mezun olmuştur. Eğitim Şeflik öğrenimini yurtdışında yapan Aykal, 1969’da kompozisyon bölümünü bitirip orkestra yönetim uzmanlığı için devlet bursu ile İngiltere'ye gönderildi. Londra'da Gluldhall Müzik Okulu yüksek yöneticilik sınıfında ve Royal Academy’de; İtalya’da Academia Chiciana ve Roma’daki Santa Cecilia’da çalışmalarını tamamladı. Orkestra şefliği alanında tecrübelerinden yararlandığı isimler arasında George Hurst, Andre Prévin ve Franco Ferrara gibi ünlü şefler vardır. İngiltere’de Royal Academy’yi bitirdiğinde, bu diplomayı 21 yıl içinde almayı başaran ilk kişiydi[kaynak belirtilmeli]. Türkiye’de yasal olarak atanan ilk orkestra şefi oldu ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şef yardımcılığına atandı. Canta Cecilia Konservatuarı’ndan onur derecesiyle mezun olmuştur. Kariyer Sanatçı, 1973 yılında yurda dönmüş, kazandığı başarılarla “Devlet Sanatçısı” unvanıyla onurlandırılmıştır (1981). 1999’da kendi isteğiyle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan ayrıldı, bu dönem Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nı kurdu. 2000–2004 yılları arasında Antalya Orkestrası’nı kurup geliştirdi. ABD’de toplam 16 yıl şeflik ve genel müzik direktörlüğü yapan Aykal, 1991–2003 yılları arasında El Paso Teksas Senfoni Orkestrası Daimi Şefliği’ni ve Genel Müzik Direktörlüğü’nü yürüttü ve ayrıca “Profesör Emeritus” unvanı aldı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın daimi şefi Gürer Aykal, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne (MSGSÜ) kadrolu profesör olarak atandı (2006). Aynı zamanda konservatuvarın 'Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı Başkanlığı' görevini de üstlenen Gürer Aykal, Borusan İstanbul Filarmoni'nin Daimi Şefliği görevini ve Genel Müzik Direktörlüğünü de yürütüyor. Aykal’ın eğitimci yönü, yurtiçi ve yurtdışında diğer üniversitelerdeki orkestra şefliği profesörlüğünü de kapsamaktadır. ABD’de Indiana (Bloomington) Üniversitesi, Teksas Tech ve UTEP Üniversiteleri’nde ileri orkestra şefliği dersleri veren Aykal halen Bilkent Üniversitesi’nde bu görevi sürdürmektedir. Uluslararası performansları Yurtdışında da birçok orkestrayı konuk şef olarak yöneten Aykal’ın kariyerinde yer alan orkestralardan bazıları şunlardır: * Londra Filarmoni, * Moskova Devlet Senfoni, * Dublin Radyo Senfoni, * Bergen Senfoni, * Nortdeutsche Rundfunk Senfoni, * Helsinki Filarmoni, * Kurku Senfoni, * Palermo Senfoni, * Nürnberg Senfoni, * New York Festival, * Lübeck Senfoni, * Rochester Filarmoni NY, * Singapur Senfoni, * Bloomington Filarmoni, * Prag Senfoni, * Sofya Senfoni, * Bratislava Senfoni, * Varşova Radyo Senfoni, * Krakov Senfoni. Çoğunluğu Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasıyla eşlik ettiği ünlü solistlerden bazıları şöyle sıralanabilir: * André Navara, * Pierre Fournier, * Alicia Dela Rocha, * M. Andre, * İgor Oyştrak, * Viktor Pikayzen. * Maxim Vengerov Gürer Aykal, Türk bestecilerinin bazı yapıtlarının dünyada ilk seslendirilişini de gerçekleştirmiştir. Bu yapıtlar arasında Adnan Saygun’un 4. Senfoni’si, Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan’ı, Conserto da Camera’sı, 2. Piyano Konçertosu, Orkestra çeşitlemeleri; Necil Kazım Akses’in 2. Senfoni’si, “Bir Divandan Gazel”i; Ferit Tüzün’ün Çayda Çıra Bale Suiti; İstemihan Taviloğlu’nun “Klarnet Konçertosu”; Muammer Sun’un “Hıdırellez” bale müziği ve “Kurtuluş” filminin müziği bulunmaktadır. vikipedi
  3. Şampiyon, Türkiye'de yarışacak Dünya Supersport Şampiyonu Kenan Sofuoğlu, Pazar günü İzmir'deki Türkiye Şampiyonası'nda rakipleriyle mücadele edecek. 2009 Dünya Supersport Şampiyonası'nı 3. sırada tamamlayan 2007 Dünya Şampiyonu Kenan Sofuoğlu, Motosiklet Federasyonu'nun faaliyet programında yer alan ve sezonun son son yarışı olan Türkiye Pist Şampiyonası'nın 7. ayak mücadelesinde Türk yarışçılarla buluşacak. Motosiklet Federasyonu Başkanı Süleyman Memnun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya şampiyonu sporcuların bir çok ülkede kendi ulusal müsabakalarına birer kez katıldıklarını söyledi. Dünya Supersport Şampiyonası'nın sona ermesinin ardından Kenan Sofuoğlu'nun da Türkiye'de yarışacağını belirten Memnun, şöyle konuştu: ''Türkiye'deki bütün sporcular Kenan Sofuoğlu ile aynı pistte yarışmak ister. Çünkü Kenan, bir hedeftir. Herkes Kenan Sofuoğlu gibi başarılı olmak ister. Sporcular Kenan'ın rakibi değiller ama diğer taraftan da yarışmak için heyecan duyuyorlar. Sporcular kendi aralarında kaynaştığı gibi Kenan ile yarışarak performanslarını da görmek isterler. Kenan, burada kendileri için bir ölçü olacaktır.'' Şampiyonaya yaklaşık 100 sporcunun katılmasını beklediklerini dile getiren Memnun, ''Dünya şampiyonu sporcular ağustos ayında yarışlara ara verildiğinde veya sezon bittiğinde ulusal müsabakalara katılırlar. Kenan da sezon sonunda katılacağı için şampiyonanın son ayağını özellikle İzmir'e alıyoruz'' dedi. Ayrıca Pazar günü Pınarbaşı Pisti'nde Süpermoto yarışları da gerçekleştirilecek. 06.11.2009 Kaynak : AA
  4. Legendary şurada cevap verdi: HaykoLiq başlık Fan Club
    ZAMAN GEÇTİ çok zaman geçti üstünden çok zaman geçti üstünden çok zaman geçti üstünden ağır ağır ölür beden arama yoktur neden bulursun kendiliğinden bir yol keşke dinlesen beni kimler üzdüyse seni unut geçmişi geriyi sen ol çok zaman geçti üstünden çok zaman geçti üstünden ağır ağır ölür beden arama yoktur neden bulursun kendiliğinden bir yol keşke dinlesen beni kimler üzdüyse seni unut geçmişi geriyi sen ol çok zaman geçti üstünden (nakarat) ah çeker bu yürek ah canım sen bilmezsen kim bilir zor zamanlar gördüm ah canım söyleyemem dert benimdir su gibidir berakktır bu gönül kana kana iç iyi gelir kor alevler yaktı bu gönül söndürmeye kim gelir BEN GİDEYİM ateşini gördüm yandım yanında kor ettim yalanını bildim bak en sonunda öğrendim ateşini gördüm yandım yanında kor ettim yalanını bildim bak en sonunda öğrendim çok sevmeyi isterdim ah canım yol vermedin ben neyleyim tuz basmadan yarama ah canım görünmeden ben gideyim ateşini gördüm yandım yanında kor ettim yalanını bildim bak en sonunda öğrendim ateşini gördüm yandım yanında kor ettim yalanını bildim bak en sonunda öğrendim MELEKLER Bir olsun gönlünde,bir olmasam da Bir olsun gönlünde bir olmasam da bir Yine geldi kör gün niye ötsün bülbül İçim acır gündüzler ,yakar Yine geldi kör gün niye ötsün bülbül İçim acır gündüzler ,yakar Bir olsun gönlünde,bir olmasam da Bir olsun gönlünde bir olmasam da bir Yine geldi kör günler niye ötsün bülbüller içim acır gündüzler ,yakar Yine geldi kör günler niye ötsün bülbüller içim acır gündüzler ,yakar Bir olsun gönlünde,bir olmasam da Bir olsun gönlünde bir olmasam da bir
  5. Hikmet Şimşek, (d. 1924 Pervari, Siirt - ö. 12 Ekim 2001, İstanbul). Türk müzisyen, orkestra şefi. Hikmet Şimşek, Harp Okulu'ndan müziğe ilgisi nedeniyle 1946 yılında ayrıldı ve Ankara Devlet Konservatuvarı'nın kompozisyon bölümüne girdi. Burada Eduard Zückmeyer ve Ferit Alnar ile çalıştıktan sonra Adnan Saygun'un öğrencisi oldu. 1953'te mezun olarak, aynı konservatuvara öğretmen olarak atandı. Konservatuvar orkestra ve korosunu yöneterek şefliğe ilk adımını atan Hikmet Şimşek, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nı başarılı bir şekilde yönetince dikkatleri üzerine çekti ve yurt dışına kursa gönderildi. 1959 yılında yurda dönünce de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na yardımcı şef olarak atandı. 25 yıla yakın bir süre boyunca burada şeflik görevinde bulundu. Bunun yanı sıra, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda öğretmenliğe de devam etti. Türkiye'de büyük çoğunluk onu pazar günleri TRT 1 ekranında yönettiği Pazar Konseri adlı program ile tanıyordu. 15 yıl süren bu program ile Türk halkına dünya baş yapıtlarını tanıttı. Pazar Konseri dışında 5 yılı bulan "Çağdaş Türk Bestecileri" programıyla TRT-INT kanalıyla dış ülkelere de program hazırlayan Hikmet Şimşek, çocukların müzik eğitimine katkıda bulunmak için altı yıl sürdürdüğü ve her hafta çeşitli kanallarda dokuz kez yayınlanan "Birlikte Söyleyelim" programını hazırladı. Hikmet Şimşek'in konserlerinin en önemli özelliklerinden biri de çalacağı parçaları seyircilere anlatmasıydı. Bu programda da olmak üzere yaşamı boyunca çocuklardan büyüklere kadar her yaş grubuna müziği anlattı ve icra etti. Başarıları dolayısıyla ile pek çok ülke tarafından Liyakat Nişanları aldı. Bunun yanında 1981 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanına lâyık görüldü. Budapeşte Filarmoni Orkestrası ile yaptığı "Dört Türk Orkestra Eseri" ve Macar Radyo Orkestrası ile doldurduğu "Orkestra Eşliğinde Türk Halk Türküleri" plakları, 1984 Avrupa Müzik Yılı nedeniyle Fransız Plak Akademisi'nin ödüllerini aldı. Hikmet Şimşek klasik müzik alanında birçok ilki başaran müzikçilerden biriydi. Türkiye'deki ilk müzik festivallerini yönetti. Evrensel müziğin yurt alanına yayılmasında öncülük ederek Ankara Radyosu Oda Orkestrası ile Çoksesli Korosu'nun ve televizyon müzik bölümünün kurulmasına hizmet etti. Bu kuruluşlarda iki yıl süreyle yöneticilik yaptı. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve Bursa Senfoni Orkestrası'nın da kuruculuğunu üstlendi. Hikmet Şimşek, çağdaş, evrensel Türk müziğinin gönüllü misyoneri olarak yurtiçinde sunduğu bini aşkın konser, radyo ve televizyon programlarının yanı sıra, yurtdışında yönettiği 200 kadar konserin büyük çoğunluğunda bu eserlerin tanınmalarını sağladı. Türkiye'deki birçok ilk etkinliğin yanı sıra, yurtdışında plak kaydı yapan ilk Türk orkestra şefiydi. Atatürk yılı nedeniyle Avrupa'da Atatürk adına yaptığı konserlerde 19 Türk eserini yönetti ve bant kayıtlarını yaptırarak radyodan yayınlattı. Hikmet Şimşek, ressam Nihal Şimşek ile evliydi.
  6. Legendary şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Fan Club
    İdil Biret, (d. 21 Kasım 1941, Ankara), Türk piyano sanatçısı. Çocukluğu ve müzik eğitimi İdil Biret’in müziğe olan ilgisi 2 yaşında başladı. Dört yaşında Bach'ın prelüdlerini çalmaya başladı. İlk derslerini Mithat Fenmen'den aldı. 1948 yılında, henüz yedi yaşındayken, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Biret'in yurt dışında eğitiminin gereksinimlerinin karşılanması için TBMM'ye bir teklif sundu. Bu teklif sonucunda İdil Biret için özel olarak çıkartılan kanunun adı "Harika Çocuklar Kanunu"dur. Bu kanun çerçevesinde eğitimi için ailesiyle birlikte Paris Konservatuarı'na gönderilen Biret, burada 20. yüzyılın önemli pedagoglarından Nadia Boulanger ile çalıştı. 8 yaşında paris radyosunda ilk konserini verdi. Fransız piyanist Alfred Cortot'dan dersler aldı. İdil Biret'ten ömrü boyunca "en değerli öğrencim" olarak söz eden hocası Alman piyanist Wilhelm Kempff, onunla müzikal ilişkisini] hayat boyu sürdürdü. Biret 11 yaşındayken Kempff ile Mozart'ın İki Piyano İçin Konçertosu'nu Paris Champs-Elysees tiyatrosunda çaldı. Zaman zaman Kempff'in Positano'da verdiği master class'lara katıldı. Kempff'in 90. yaşı için düzenlenen konserde çaldı. Sanat yaşamı Biret, Paris Ulusal Konservatuarı’nı Yüksek Piyano, Eşlikçilik ve Oda Müziği dallarında birinci olarak bitirdiğinde 15 yaşındaydı. 16 yaşından itibaren çeşitli dünya sahnelerinde yer aldı. Amerika’daki ilk konserini 21 yaşında, Rachmaninoff’un Üçüncü Piyano Konçertosu’nu çalarak Erich Leinsdorf yönetimindeki Boston Filarmoni Orkestrası ile gerçekleştirdi. İlk Rusya turnesini piyanist Emil Gilels’in çağrısı üzerine yaptı ve bu ülkede büyük başarı kazandı. Yıllar içinde bu ülkede yüze yakın konser verdi. Biret beş kıtayı kapsayan konserlerinde Atzmon, Copland, Kempe, Keilberth, Sargent, Monteux, Fournat, Leinsdorf, Pritchard, Scherchen, Rozhdestvensky, Mackerras gibi ünlü şeflerle çaldı; Montreal, Berlin, Montpellier, Nohant, Royan, Dubrovnik, Atina, Ankara ve İstanbul festivallerine katıldı. Boston Symphony, Orchestre National de France, Orchestre Suisse Romande, London Symphony, Leningrad Philarmonic, Leipzig Gewandhaus, Dresden Staatcapelle, Tokyo Philarmonic, Sydney Symphony ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde dünyanın her yerinde konserler verdi. Kraliçe Elisabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Liszt (Almanya) gibi birçok uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği yapan İdil Biret'in aldığı ödüller arasında "Lili-Boulanger" (Boston), "Harriet Cohen/Dinu Lipatti" (Londra), Polonya hükümetinin "kültür liyakât" ve Fransız hükümetinin "Chevalier de I'Ordre National de Merite" nişanları da bulunmaktadır. İdil Biret, 1971 yılından beri Devlet Sanatçısı'dır. Stüdyo kayıtları Bugüne kadar sanatını icra ettiği plak ve CD'lerin sayısı 80'i geçmektedir. Biret'in 60'larda ve 70'lerde Atlantik ve Finnadar için yaptığı kayıtlar romantik repertuvardan çağdaş bestecilere uzanan bir yelpazededir. Sanatçı 1980'lerde plak tarihinde ilk kez Beethoven senfonilerinin Liszt tarafından yapılan uyarlamalarının tamamını seslendirmiştir. Daha sonra Frederic Chopin'in bütün piyano eserleri, Johannes Brahms'ın bütün solo piyano eserleri ve konçertoları, Sergei Rachmaninoff'un bütün piyano eserleri Biret tarafından kayda alınmıştır.[1] Bu icralar pek çok eleştirmenin hayranlığı ile karşılanmış ve sanatçının "çağımızın en önde gelen piyano ustalarından biri" olarak nitelenmesine yol açmıştır.[kaynak belirtilmeli]1995'te Chopin'in bütün eserleri dizisi Varşova'da yapılan "Chopin Plakları Büyük Ödülü" yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır. Aynı yıl kaydettiği Fransız besteci Pierre Boulez'in üç sonatını içeren CD Paris'te yılın "Altın Diyapozon" ödülünü almış ve Le Monde gazetesi tarafından 95 yılının en iyi plakları arasına seçilmiştir. 1997 yılında, 100. Ölüm Yıl Dönümü nedeniyle Brahms'ın tüm solo piyano eserlerini 5 konserlik bir dizide seslendirmiştir. Biret ayrıca 2002'de Ligeti'nin etüdlerini kayda almıştır. Biret dünyanın en geniş repertuvarlı piyanisti ünvanını taşımaktadır.[kaynak belirtilmeli] Biret'in Stravinsky'nin "Ateş Kuşu" süiti uyarlaması, hocası Kempff'in uyarlamalarını çaldığı plaklar da önemli kayıtlardandır. Biret, 2007 yılında Chopin yorumları nedeniyle Polonya Cumhurbaşkanı tarafından "Üstün Hizmet Nişanı" ile onurlandırılmıştır. İdil Biret, daha önce tamamını plak haline getirdiği ve konserlerde seslendirdiği Beethoven senfonilerinin Liszt uyarlamaları dizisine 2000'lerde bestecinin tüm konçerto ve sonatlarını kayda alarak devam etmiştir. 2008'in Aralık ayında 5 kıtada piyasaya çıkan "Beethoven edisyonu", bestecinin konçerto, sonat ve senfonilerinin ilk toplu sunumu olmaktadır. Bu serinin tümü sanatçıya ait bir etiketle çıkmıştır. Hakkında yazılan eserler Fransız yazar Xardel'in piyanistin hayatını ve görüşlerini anlatan "İdil Biret-Une pianiste Turque en France” (Fransa’da bir Türk Piyanist İdil Biret) kitabı 2006 yılının Eylül ayında Fransa'da yayınlanmıştır. 2007'de "Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti: İdil Biret" adıyla Türkçe olarak da yayınlanmıştır. İdil Biret'in de yer aldığı "Piyanistler" adında birçok piyanistle yapılan söyleşilerden oluşan bir kitap yazan Dominique Xardel, yalnızca İdil Biret'i anlatan bu yeni kitabında sanatçının hayatı ve kariyerinin yanısıra bir çok değişik konudaki düşüncelerini de aktarmaktadır. Kitap 2007'nin Ekim ayında Stacatto-Verlag yayınevi tarafından Almanya'da "Idil Biret: Eine Türkischen Pianistin auf den Bühnen der Welt" adıyla yayınlanmıştır. Sanatçı hakkında ayrıca Üner Birkan'ın yazdığı "Piyanodaki Harika" adlı kitap bulunmaktadır. Ödül nişanları • 1952 yılında Paris Konservatuvarı'ndaki Yüksek Solfej ve Deşifraj bölümlerini Birincilik Ödülü ile bitiren Biret, 1957 Haziran'ında Konservatuvar'da devam ettiği Piyano, Oda Müziği ve Eşlikçilik sınıflarının her birinden Birincilik Ödülü ile mezun oldu ve "Birincilerin Birincisi" unvanını aldı. Reine Laurent Ödülü ve Popelin mükafatlarını kazandı. • 1954, 1964 Lily Boulanger Memorial, Boston • 1957 Paris Konservatuvarı, Konservatuvar Birinciliği • 1961 Harriet Cohen - Dinu Lipatti Altın Madalyası, Londra • Adelaide Ristori Nişanı, İtalyan Hükümeti • Chevalier de l'Ordre du Mérite, Fransa • 1971 Devlet Sanatçısı, Türkiye • 1974 Kültür/Liyakat Nişanı, Polonya Hükümeti • 1988 Boğaziçi Üniversitesi, Onursal Doktora • Eskişehir Anadolu Üniversitesi Onursal Doktora • 1995 Uludağ Üniversitesi, Onursal Doktora • 1995 Grand Prix du Disque Chopin, Varşova • 1995 Altın Diyapozon, Fransa • 1996 Sevda Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası • 2003 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Onursal Doktora • 2007 Polonya Üstün Hizmet Madalyası (Chopin eserleri kayıt ve seslendirmeleri nedeniyle) • 2007 35. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, Onur Ödülü Diskografi 1. The Art of Idil Biret: Bach - Brahms - Chopin - Debussy - Kempff Liszt/Berlioz - Rachmaninov - Schumann - Tschaikowsky 1997 2. yasemin doğdu adlı eseri 2000 yilin da 04.04.2000 tarihinde besteledi. 3. Brahms, Variations on a theme by Schumann op. 9 / Handel op. 24 / Paganini op. 3 4. Brahms, Piano Sonata No. 1 in C op. 1, Piano Sonata No. 2 in F Sharp Minor op. 2 5. Brahms, Piano Sonata No. 3 in F Minor op. 5 / Four Ballades op. 10 6. Brahms, Piano Pieces op. 76 / Two Rhapsodies op. 79, Fantasies op. 116 7. Brahms, Three Intermezzi op. 117 / Piano Pieces op. 118 & 119 Scherzo op. 4 8. Brahms, Waltzes op. 39 / Hungarian Dances Nos. 1 - 10, Naxos,# Brahms, Variations op. 21 9. Brahms, Theme and Variations / Sarabandes / Gavottes, Gigues / Canons / Rakoczy March 10. Brahms, 51 Exercises WoO 6 11. Brahms, Waltzes op. 39 (2. versiyon) 12. Brahms, Piano Concerto No. 1 op. 15; Schumann, Introduction and Allegro op. 134 13. Piano Concerto No. 2 op. 83, R. Schumann: Introduction & Allegro appassionato op. 92 14. Brahms, Piano Concerto No. 1 op. 15; Schumann, Introduction and Allegro op. 134 15. Piano Concerto No. 2 op. 83, Schumann: Introduction & Allegro appassionato op. 92 16. Boulez, Piano Sonatas Nos. 1 - 3 17. Fryderyk Chopin, Complete Piano Music 18. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 1 19. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 2 20. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 3 21. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 4 22. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 5 23. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 6 24. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 7 25. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 8 26. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 9 27. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 10 28. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 11 29. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 12 30. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 13 31. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 14 32. Chopin, Complete Piano Music, Vol. 15 33. Chopin, Complete Piano Music, Piyano Konçerto No. 1 op. 11 34. Chopin, Complete Piano Music Piyano Konçerto No. 2 op. 21 35. Piano Music for Children: Debussy, Tschaikovsky, Schumann 36. Faure, Nocturne No. 13 B-Flat op. 119 from "Rarities of Piano Music at «Schloß vor Husum»" 1989 37. Kempff, Italian Suite op. 68 - Piano Sonata op. 47, Transcriptions of Bach - Gluck - Händel - Mozart 38. Berlioz/Liszt: Symphonie Fantastique 39. Rachmaninov, Complete Works for Piano Solo, the four Piano Concertos, Paganini-Rhapsody 40. Rachmaninov, Etudes Tableaux op. 33 & op. 39 41. Rachmaninov, Préludes op. 23 / Cinq morceaux de fantaisie op. 3 42. Rachmaninov, Transcriptions and Arrangements (Bach, Behr, Bizet, Kreisler, Liszt, Mendelssohn, Mussorgsky, Rimsky-Korsakoff, Schubert) 43. Rachmaninov, Piano Sonata No. 1 in D Minor op. 28 / No. 2 op. 36 44. Rachmaninov, Morceaux de Salon op. 10 / Three Nocturnes, Four Pieces 45. Rachmaninov, Piano Concertos Nos. 2 & 3 46. Rachmaninov, Variations on a Theme of Chopin op. 22 and other Piano Works 47. Rachmaninov, Piano Concertos Nos. 1 & 4, Rhapsody on a Theme of Paganini 48. Rachmaninov, Piano Concertos Nos. 2 & 3 49. Rachmaninov, Piano Concertos Nos. 1 & 4, Rhapsody on a Theme of Paganini 50. Saint-Saens, Piano Concerto No. 2 in G Minor op. 22 & No. 4 in C Minor op. 44 51. Bach, Piano Concerto No. 1 D minor BWV 1052 & W. A. Mozart - Violin Concerto No. 5 KV 219 52. Beethoven, Piano Concertos No. 1 op. 15 & No. 4 op. 56 53. Beethoven, Piano Concertos No. 2 op. 19 & No. 3 op. 37 54. Piano Concerto No. 5 op. 73 "Emperor" 55. Liszt, Six Transcendental Studies after Paganini, Sonata in B Minor 56. Saint-Saens, Piano Concerto No. 5 in F op. 103 & Ravel, Piano Concertos in G Major & D Major for Left Hand 57. Ludwig Van Beethoven, The Complete Piano Sonatas, Volume 1, No. 7 op. 10/3, No. 21 op. 53 «Waldstein», No. 25 op. 79 58. Ludwig Van Beethoven, The Complete Piano Sonatas, Volume 2, No. 23 op. 57 «Appassionata», No. 28 op. 101, No. 31 op. 110 59. Robert Schumann, Fantasiestücke (Fantasy pieces) op. 12 & Johannes Brahms, Three Intermezzi op. 117 60. Johannes Brahms, Variations on a Theme of Haendel op. 24, Variations on a Theme of Paganini op. 35 61. Sergei Prokofiev, Piano Sonate No. 7 & Bela Bartok, Six Roumanien Dances - Suite op. 14 - Six Bulgarian Dances - Allegro Barbaro 62. Ludwig van Beethoven, Piano Sonata No. 15 "Pastoral" & Johannes Brahms, Eight Capricci and Intermezzi op. 76 63. Sergei Rachmaninov, Variations on a Theme of Corelli op. 42, Moments musicaux op. 16 64. Sergei Rachmaninov, Variations on a Theme of Corelli op. 42, Moments musicaux op. 16 65. Pierre Boulez, Piano Sonata No. 2 & Anton Webern, Variations op. 27 66. Alban Berg Piano Sonata op. 1 with chamber music of Schoenberg and Webern 1975 67. Maurice Ravel: Serenade grotesque, Gaspard de la Nuit & Igor Strawinsky: The Five Fingers, A Waltz for Children, Three Scenes of Petrouchka, 1976 68. Sergei Prokofiev, Piano Sonata No. 2 - Frédéric Chopin, Two Mazurkas - Alexander Scriabi, Piano Sonata No. 10, 1977 69. İlhan Mimaroğlu (* 1926), Sessions, Castiglioni - Cangianti, Bouccourechliev - Archipel IV, Brouwer - Sonata «Pian e Forte», 1978 70. Hector Berlioz, Symphony Fantastique op. 114, Piano version by Franz Liszt, 1979 71. Sergei Rachmaninov, Prelude in C sharp minor - Nikolai Miaskovsky, Piano Sonatas No. 2 and No. 3 - Alexander Scriabin, Five Preludes op. 74, 1980 72. Gustav Mahler, Piano Quartet - César Franck, Piano Quintet, 1982 73. Ludwig van Beethoven, Piano Sonata No. 8 "Pathétique", Piano Sonata No. 29 "Hammerklavier", 1986 74. Ludwig van Beethoven / Franz Liszt, Complete Symphonies, piano version by Liszt, 1986 75. Beethoven / Liszt, Symphonies No. 6 and No. 9, piano transcriptions by Lizst, 1990 76. Beethoven / Liszt, Symphonies No. 4 and No. 5, piano transcriptions by Lizst, 1990 77. Beethoven / Liszt, Symphonies No. 3, piano transcription by Lizst, 1990 78. Beethoven / Liszt, Symphony No. 9, 4th Movement with complete symphony in original version, 79. Beethoven / Liszt, Symphony No. 6, 1st Movement with some other works for orchestra 80. Franz Schubert, 13 Songs, piano version by Franz Liszt 81. Richard Wagner, 7 Opera pieces, piano version by Franz Liszt 82. Maurice Ravel, Gaspard de la Nuit - Miroirs - La Valse 83. Frydyric Chopin, Selected Piano Works, Etudes op. 10 Nos. 3-6, 8, 12; Etudes op. 25 Nos. 1, 5, 7; Waltzes op. 18, op. 34/1-3, op. 42, op. 64/1-3, op. 69/1-2
  7. Acrab: Beta Scorpio. 2° 29´ Yay burcundadır. Mars ve Satürn karakterinde olup, kötülük ve bazen gaddarlık verir. Acrux:: Alpha Crucis. 11° 11´ Akrep burcundadır. Jüpiter karakterindedir. İhtişam, lüks ve gösterişi anlatır, bu tip bir yaşamı çok sevmeyi ifade eder. Aldebaran: Alpha Tauri. 9° 05´ İkizler burcundadır. Mor renkli bir yıldızdır. Ve Mars karakterindedir. Genel ya da askeri şan, şeref ve cesareti ifade eder. Satürn ya da Mars ile birleşiyorsa ölüm ile tehtit edilmeyi anlatır. Boğanın güney gözünü sembolize eder. Agena: Beta Centauri. 23° 06´ Akrep burcundadır. Venüs ve Jüpiter karakterindedir. Başarıyı simgeler. Algol: Beta Persei. 25° 28´ Boğa burcundadır. Satürn ve Jüpiter karakterinde olup mor renklidir. Cinayet ve adam öldürmeyi anlatır, Ay ile birleştiğinde başın kesilmesini simgeler. Alnilam: Epsilon Orionis. 22° 46´ İkizler burcundadır. Jüpiter ve Satürn karakterinde olup, geçici mutluluk ve başarıyı simgeler. Alphard: Alpha Hydrae. 26° 36´ Aslan burcundadır. Satürn ve Venüs karakterindedir ve moral bozukluğunu ifade eder. Alphecca: Gamma, Alpha Coromae Borealis. 11° 32´ Akrep burcundadır. Venüs ve Merkür karakterindedir. Sanatsal yetenekleri ifade eder. Alpheratz: Sirrah, Alpha Andromedae. 13° 40´ Koç burcundadır. Venüs ve Jüpiter karakterinde olup, sevgi, mutluluk ve zenginliği ifade eder. Antares: Vespertillio, Alpha Scorpii. 09° 04´ Yay burcundadır. Mars ve Jüpiter ile zayıf olarak Merkür karakterindedir. Akrebin başını sembolize eder. Düşüncesizliği, düşüncesizce cesareti, ani tavırları, girişim ve teşebbüsleri, zor kullanmayı, şiddet ve tecavüzü, zulum ve baskıyı, verimliliğin yok olmasını, iflası ve ölümü anlatır. Arcturuse: Arctur, Alpha Bootis. 23° 32´ Terazi burcundadır. Mars ve Jüpiter karakterindedir. Şan ve şerefi anlatır. Asellus Australis: Delta Cancri. 08° 01´ Aslan burcundadır. Mars ve güneş karakterindedir. Kör olmayı, gözlerdeki ağır hastalıkları, sık sık yakalanılan mikrobik rahatsızlıkları ve yüksek ateşi ifada eder. Atair: Alpha Aquilae. 01° 04´ Kova burcundadır. Satürn ve Merküri karakterindedir ve çok parlak bir yıldızdır. Ağır hastalıkları, kayıplar ve iflası, aşırı hırs ve ihtirası, büyük açılar ve ızdırabı anlatan sert etkili bir yıldızdır. Bellatrix: Gamma Orionis. 20° 16´ İkizler burcundadır. Mars ve Merküri karakterindedir. Para için evliliği, devamı olmayan şan ve şöhreti, sonradan yaşanacak yıkımları, iflas ve felaketleri, büyük tehlikeleri anlatır. Güneş veya Ay iye birleştiğinde kaza sonucu kör olmayı işaret eder. Orion´un sol omzunu sembolize eder. Betelgeuze:Betelguese, Alpha Orionis. 28° 04´ İkizler burcundadır. Mars ve Merkür karakterindedir. Zenginliği, evlilikle gelecek onur ve mutluluğu, cazibeyi ve tercih edilmeyi anlatır. Canopus: Alpha Carinae. 14° 16´ Yengeç burcundadır. Satürn ve Jüpiter karakterinde olup, gemi ile seyahatlerde tehlikeyi ifade eder. Capella: Alhajith, Alpha Aurigae. 21° 10´ İkizler burcundadır. Mars ve Merkür karakterinde tanınmış bir yıldızdır. Şan, şeref, korunma ve mutluluğu gösterir. Capella, MC-Tepe Noktası´na yakın yerlerde Güneş ya da Ay ile birleştiğinde veya Yükselen Burç ile ilişkide evlilik ile gelecek olan zenginlik, onur ve mutluluğu anlatır. Castor: Apollo, Alpha Aurigae. 21° 10´ İkizler burcundadır. Merkür karakterindedir ve hile, yalancılık ve iki yüzlülüğü ifade eder. Denep: Alpha Cygni. 04° 46´ Balık burcundadır. Venüs ve Merkür karakterinde olup, öğrenme hırsını anlatır. Deneb: Zeta Aquilae. 19° 07´ Oğlak burcundadır. Mars ve Jüpiter karakterindedir. Nüfüzlu olmak ve hükmetmeyi ifade eder. Deneb kaitos: Diphda, Beta Ceti. 01° 51´ Koç burcundadır. Satürn karakterindedir. Ruhsal ve bedeni rahatsızlıkları ve bünyenin zayıflığını ifade eder. Denebola: Beta Leonis. 20° 57´ Başak burcundadır. Şanssızlığı ve iyi giden bir olayın kötü sonuçlanacağını işaret eder. Kazanılan şan ve şöhretin felaketler sonucu yitirilmesi, Güneş ile birleşen yıldızın yaratacağı sonuçtur. El nath: Beta Tauri. 21° 51´ İkizler burcundadır. Mars karakterindeki bu yıldız başarıyı simgeler. Fomalhaut: Alrisha, Alpha Piscium. 03° 09´ Balık burcundadır. Venüs ve Merküri karaktetindedir. Ünü, şan ve şöhreti simgeler. Eğer MC´ye yakın yerlerde Güneş ile birleşiyorsa sosyal liderliği ifade eder. Gredi: Alpha Capricorni. 03° 10´ Kova burcundadır. Venüs ve mars karakterinde olup, muhabbeti, sevgiyi, hürmeti anlatır. Hamal: Alpha Arietis. 06° 59´ Boğa burcundadır. Mars ve Satürn karakterindedir. Gaddarlık ve acımasızlığı ifade eder. Eğer Güneş ile birleşiyorsa ölüm ile sonuçlanacak çekişme ve ihtirası anlatır. Hyaden: Regengestirn, Yıldız kümesi. 04° - 06° İkizler burcundadır. Mars ve Neptün karakterinde olup, güdülerin hastalık derecesine yükselmesini ve hissi melekeyi ifade eder. Markab: Alpha Pegasi. 22° 49´ Balık burcundadır. Mars ve Merküri karakterindedir. Pegasus´un kanatlarını sembolize eder. Mor ve parlak bir yıldızdır. Yaralanmalara karşı dikkatli olmayı ifade eder. Güneş ya da Ay ile birleşiyorsa büyük acıların arkasından gelecek ün ve başarıları, acı, ızdırap ve çileyi anlatır. Menkar: Alpha Ceti. 13° 38´ Boğa burcundadır. Satürn karakterinde bir sabit yıldızdır. Hastalık ve Tarımsal başarısızlıkların beklentisini ifade eder. Güneş ya da Ay ile birleştiğinde hastalıklara neden olduğu gibi, MC üzerinde olduğunda utanç, onur yitirme, iflas, planların felaketle sonuçlanması etkilerini yaratır. Mirach: Beta Andromedae. 29° 46´ Koç burcundadır. Venüs karakterindedir. Uzun sürecek evlilikleri, güzellikleri ve uygun fırsatları ifade eder. Polaris: Alpha Ursa Minoris. Al Ruccaab, Polar yıldız. 27° 54´ İkizler burcundadır. Satürn ve Venüs karakterinde olup, tarımsal sıkantılar, kıtlık, hastalıklar ve şanssızlıkları ifade eder. Pollux: Beta Geminorum, Herkules. 22° 35´ Yengeç burcundadır. Mars karakterinde bir yıldızdır. Utanmazlık, vurdumduymazlık, soğukkanlılık gibi davranış biçimlerini anlatır, horoskopta güçlü konumda ise gaddarlık, acımasızlık duygularını verir. Procyon: Alpha Canis Mindris. 25° 10´ Yengeç burcundadır. Mars ve Merküri karakterindedir. Sembolik olarak küçük köpeği temsil eder. Şiddete varan kuvvetli aktiviteyi, başarıya ulaşmak için hırs ve arzulu olmayı, ihtirası ancak sonuçta yaşanacak trajediyi anlatır. Ras alhague: Alpha Ophiuchi 21° 42´ Yay burcundadır. Satürn ve Venüs kakarterindedir. Cinsel konulardaki saplantı ve çarpıklıkları, cinsel sorunları ve bunların ruhsal dışa vurumunu, cinsel yaşamın toplum ilişkilerine sorun olmasını ifade eder. Rastaban: Beta Drakonis. 11° 15´ Yay burcundadır. Satürn ve Venüs kakarterindedir. Küçük kazaları ifade eder. Regulus: Ksalb, Alpha Laonis. 29° 21´ Aslan burcundadır. Mars ve Jüpiter karakterindedir ve mor renkli parlak bir yıldızdır. Genel konumlarda şansı ifade eder. Işıklar ile birleştiğinde ise evliliğin getireceği şan ve zenginliği, ancak hayatın sefalet ile son bulmasını anlatır. Sembolik olarak Aslanın başını temsil eder. Pleidas: 20° 30´ Boğa burcunda bulunan yedi yıldızdır. Boğanın boynuzunu sembolize ederler. Yıldızlar Güneş yada Ay ile birleştiklerinde ya da doğum sırasında Yükselen Burç üzerinde iseler, yüzde yaralara, utanç ve onur yitirmeye, tutuklanma ve hapis olmaya, insani duyguların yitirilmesine, agresiviteye işaret ederler. Çok sert etkili bir gruptur. Rigel: Beta Orionis. 16° 08´ İkizler burcundadır. Boğanın Güney gözünü temsil eden iyi huylu bir yıldızdır. Jüpiter ve Mars karakterindedir. ASC yada MC ile birleşiyorsa yüksek onur, zenginlik ve her alanda mutluluk habercisidir. Ün ve buluş yeteneğini simgeler. Sirius: Alpha Canis Majoris, Canicula. 13° 23´ Yengeç burcundadır. Mars, Jüpiter ve Satürn karakterindedir. İtibarı ve sosyal mevkiyi ifade eder. Spica: Azimech, Alpha Virginis. 23° 08´ Terazi Burcundadır. Venüs ve Mars karakterinde olup, Sanat ve bilim sevgisini ifade eder. Unuk el haia: Alpha Serpentis. 21° 23´ Akrep burcundadır. Satürn ve Mars karakterindedir. Her tür kaza ve aksilikleri, kullanılan cihaz ya da eşyeların arızalarını ifada eder. Vega: Wega, Alpha Lyrae. 14° 36´ Oğlak burcundadır. Venüs ve Merkür karakterindedir. Zenginlik ve itibarı temsil eder. Vindemiatrix: Epsilon Vinginis. 09° 16´ Terazi burcundadır. Satürn ve venüs karakterindedir. Zor konumları ifade eder. Zosma: Delta Leonis. 10° 35´ Başak burcundadır. Satürn ve Venüs karakterindedir. Egoistliği ve moralsizliği ifade eder. Zuban el genubi: Kiffa Australis, Alpha Librae. 14° 23´ Akrep burcundadır. Satürn ve Mars karakterindedir. Şanssızlığı ifade eder. Zuban elschemali: Kiffa Borealis, Beta Librae.18° 40´ Akrep burcundadır.Jüpiter ve Merkür karakterindedir. Başarı ve şansı temsil eder.
  8. YILDIZLARIN TİTREMESİ Geceleri gökyüzünde gördüğümüz yıldızların birçoğu bizim güneşimizden de büyüktürler ama o kadar uzaktadırlar ki, ancak birer nokta olarak gözükürler. Gezegenlerin yıldızlardan farkları, güneş sistemimiz içinde bizimle beraber güneşin etrafında dönüyor olmalarıdır. Bu nedenle çok uzak olan yıldızlar gökyüzünde 'sabit' dururken, gezegenler sürekli yer değiştirirler. Bu gezegenler güneşe yakınlık sırası ile Merkür, Venüs, dünyamız. Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüto'dur. Güneş sistemimizde bile mesafeler o kadar büyüktür ki. dünyamıza 8 dakikada gelen güneş ışığı, Neptün'e ancak 4 saatte ulaşır. Zaten güneş sistemimizde bulunmalarına rağmen Neptün ve Plüto teleskop kullanmadan dünyamızdan görülemezler. Güneş Neptün'e o kadar uzaktır ki, bu gezegenden bakıldığında görünümü parlak bir yıldızdan farksızdır. Güneş ışıklarının dünyamıza gelmek için 8 dakikada aldığı bu yolu, saatte 1000 kilometre hızla giden modern bir jet uçağı ancak 17 yıl civarında gidebilirdi. Güneş sistemimizin dışındaki mesafeler ise inanılmaz. Örneğin, Andromeda galaksisinin ışığı dünyaya 2.2 milyon yılda ulaşmaktadır. Yani biz bu galaksiyi bu kadar yıl evvelki hali ile görüyoruz. Şimdi ne yapıyorlar acaba? Aysız berrak bir gecede gökyüzünde gözle görülebilen yıldız sayısı 7000'dir. Küçük bir teleskopla 25 milyon yıldız görülebilir. Ama örneğin ABD'deki Mount Palomar gözlem evindeki teleskopla tüm gökyüzü taranabilse 2 milyar yıldız görülebilir. Halbuki sadece Samanyolu galaksisinde 100 milyar yıldız olduğu tahmin edilmektedir. Yıldızların göz kırpıyormuş gibi ışıklarının kırpışmasının sebebi, çok uzaktan geliyor olmaları ve atmosferimizdir. Yeryüzünde nispeten ılınan hava devamlı olarak yükselme meylindedir. Bu durum gece de devam eder. Yıldızların zayıf ışıkları bu yükselen hava dalgası içinde kırılırlar. Bazen gözümüze tam olarak ulaşamazlar, yani kesik kesik gelirler. Bu evimizdeki sıcak radyatörün veya bir ateşin ya da yazın çok sıcak yolların üzerindeki yükselen havanın arkasındaki şekillerin görüntüsünü dalgalandırmasına benzer. Gerçi görülebilir gezegenlerden gelen ışıklar da yükselen hava dalgaları ile kırılır ama onların ışıkları daha güçlü olduklarından gözümüze ulaşmada kesinti olmaz ve göz kırpmazlar. Dev Kaynak
  9. Nevit Kodallı (Doğum 12 Aralık, 1924, ölüm 1 Eylül, 2009 Limonlu, Mersin) Türk besteci, kompozitör.Ortaokulu Mersin’de bitiren Nevit Kodallı, 1939 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon bölümüne girdi. Necil Kazım Akses ile kompozisyon, Ferhunde Erkin’le piyano, Ernst Preatorius ve Hasan Ferit Alnar’la teori ve müzik tarihi çalıştı. Konservatuarın ileri devresini 1947’de bitiren besteci, 1948’de devlet bursuyla Fransa’ya gönderildi. Paris’te Ecole Normale de Musique’de Arthur Honegger’in kompozisyon, Jean Fornet’nin orkestra şefliği öğrencisi olarak çalışan besteci, ayrıca Nadia Boulanger’den özel dersler aldı. 1953'de yılında Türkiye'ye dönen Nevit Kodallı, aynı yıl Ankara Devlet Konservatuarı’nda kompozisyon öğretmenliğine getirildi. 1955 – 1991 yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde orkestra şefliği, 1971 – 1981 yılları arasında Devlet Balesi’nde yönetmenlik, 1989 – 1993 arasında Ankara Konservatuarı’nın müzik ve müzikoloji bölümü başkanlığı yaptı. Kültür Bakanlığında "bakan danışmanı" olarak çalıştı. Emekli olduktan sonra Mersin’e yerleşen Nevit Kodallı, Çukurova Devlet Konservatuarı’nda dersler verdi ve Mersin Filarmoni Derneği’nin danışmanlığını yaptı. Oğlu Murat Kodallı da piyanist ve orkestra şefidir. Oğlunun eşi Yelda Kodallı ise Koloratur soprano'dur. Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Nevit Kodallı'nın (85) 01.09.2009 tarihinin akşam saatlerinde, Limonlu Beldesi'ndeki Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Deniz Bilimleri Enstitüsü'ne ait plajda denize girdiği sırada aniden fenalaştı. Eşi Olcay Kodallı hemen sağlık ekiplerini çağırdı ancak Kodallı, hastaneye götürülürken yolda yaşamını yitirdi. Kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilen Kodallı'nın naaşı, Erdemli Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Nevit Kodallı yaklaşık 4 ay önce de beyin kanaması geçirmişti. Kazandığı Ödüller * Fransa’nın edebiyat ve güzel sanatlar alanında sunulan "Officier" nişanı * 1981 yılında "Devlet Sanatçısı" unvanı * 1997’de Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın “Onur Ödülü Altın Madalyası * Anadolu Üniversitesi Fahri doktora * Cumhuriyet Üniversitesi Fahri doktora BAŞLICA YAPITLARI Oratoryo ve Kantat 1) 1950 - 1952 “Op. 13 Atatürk Oratoryosu”, soprano, tenor, bariton, koro ve büyük orkestra için, Cahit Külebi’nin şiiri üzerine, İlk seslendirme: Ankara Devlet Operası Solistleri ve Hans Herner yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. 2) 1973 “Op. 25 Cumhuriyet Kantatı”, solo tenor, koro ve orkestra için, ilk seslendirme: Hikmet Şimşek yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Solist: Cemil Sökmen Opera ve Bale Müziği 1) 1954 - 1956 “Op. 16 Van Gogh”, beş perde; solistler, koro ve orkestra için, ilk temsil: Ankara Devlet Operası, şef: Kodallı. 2) 1962 - 1964 “Op. 19 Gılgamış”, dört perde; solistler, koro ve orkestra için, Orhan Asena’nın librettosu üzerine; ilk temsil: Ankara Devlet Opera ve Balesi, şef: Kodallı. 3) 1958 “Op. 17 Antigone”, büyük orkestra için, 4) 1976 “Op. 27 Hürrem Sultan”, büyük orkestra için, ilk seslendirme: Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, şef: Nevit Kodallı Orkestra Eserleri ve Konçertolar 1) 1946 “Op. 5 Suit”, ilk seslendirme: Hans Rosbau yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 2) 1948 “Op. 9 Sinfonia (do majör), ilk seslendirme: Hans Rosbau yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 3) 1969 “Op. 22 Telli Turna”, küçük orkestra için “suit”, ilk seslendirme: Hikmet Şimşek yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 4) 1980 “Op. 24 Ebru”, “kentet”in orkestra düzenlemesi, ilk seslendirilme: Hikmet Şimşek yönetimindeki C.S.O. solist: Gülay Uğurata 5) 1974 “Op. 26 Güzelleme”, küçük suit, ilk seslendirme: Ankara Halkevi Orkestrası 6) 1983 “Op. 28 Viyolonsel Konçertosu”, ilk seslendirme: Hikmet Şimşek yönetimindeki C.S.O. solist: Ali Doğan Oda Müziği ve Koro Eserleri 1) 1945 “Op. 3 Passacaglia ve fugue”, yaylılar orkestrası için 2) 1945 “Op. 4 Sextet”, yaylı çalgılar için, ilk seslendirme: Ankara Radyosu, Orhan Borar, Fethi Kopuz, Behzat Şarıl, Naci Bolgi, Nusret Kayar, Enver Kakıcı 3) 1947 “Op. 8 Kuartet No:1”, yaylılar için, ilk seslendirme: Tibor Varga Kuarteti, Darmstadt 4) 1949 “Op. 10 Sinfoniette”, yaylılar orkestrası için, ilk seslendirme: Darmstadt Tiyatro Orkestrası, Şef: Herman Scherchen 5) 1954 “Op. 15 Poema”, solo keman için, ilk seslendirme: Lico Amar, İsviçre Radyosu 6) 1966 “Op. 21 Kuartet No:2”, yaylılar için, ilk seslendirme: Suna Kan, Ulvi Yüvelen, Ruşen Güneş, Doğan Cangal 7) 1971 “Op. 23 Ebru”, piyanolu beşli, ilk seslendirme: Viyana Solistleri 8) 1962 “Op. 20 Beş Halk Türküsü”, ilk seslendirme: Ankara Devlet Opera Korosu Şan ve Piyano Eserleri 1) 1946 “Op. 7 Yedi Şarkı” ilk seslendirme: Evin Örge, Bülent Arel 2) 1949 “Op. 11 Pastiches” ilk seslendirme: Radyo Paris, Solist: Aydın Gün 3) 1954 “Op. 14 iki şarkı” ilk seslendirme: Cemil Sökmen 4) 1958 “Op. 18 Garip Şarkılar Albümü” ilk seslendirme: Selim Ünokur ve Nevit Kodallı 5) 1942 “Op. 1 Ballad”, ilk seslendirme: Bülent Arel 6) 1945 “Op. 2 Piyano için Parçalar” ilk seslendirme: Nevit Kodallı 7) 1950 “Op. 12 Sonat” ilk seslendirme: Nevit Kodallı 8) 1946 “Op. 6 Ostinato”, çocuklar için ilk seslendirme: Nevit Kodallı (Nevit Kodallı’nın ayrıca 250 dolayında tiyatro müziği, çok sayıda marş ve çocuk şarkısı vardır.) vikipedi
  10. Cemal Reşit Rey, (25 Ekim 1904, Kudüs – 7 Ekim 1985, İstanbul) Yaşamı Çocukluk ve Gençliği Cemal Reşit Rey sarayla yakın ilişkileri olan, son Osmanlı ailelerinden birinin oğluydu. 25 Ekim 1904'te Kudüs'te doğdu. Babası Ahmet Reşit Rey, o dönemde Kudüs'e mutasarrıf olarak atanmıştı. Cemal Reşit'in müziğe yeteneği o yıllarda ortaya çıktı. Diğer çocuklar sokakta oynarken o bulduğu bir akordiyonu çalmaya ve ondan çıkan sesleri taklit etmeye çalışıyordu. Beş yaşındayken ailece İstanbul'a geldiler. Burada bir yandan ilkokula giderken, bir yandan da piyano çalışmaya başlar. Galatasaray Lisesi'nde okumaya başladığı yıllarda babasının politik durumu nedeniyle 1913 yılında zorunlu olarak Paris'e taşınırlar. Burada özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Raymond Poincare aileye sahip çıkar. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına çok az zaman vardır ve Ahmet Reşit Bey ve ailesi dünyanın kültür başkenti Paris'te yaşamaya başlarlar. Cemal Reşit Bey daha çocuk yaşlarında Gustav Mahler'i orkestra yönetirken görecek, konservatuvarda onu müdür ve ünlü besteci Gabriel Faure dinleyecektir. Faure onu dinledikten sonra ünlü pedagog Marguerite Long'a telefon açar ve "Madam size bir Türk çocuğu gönderiyorum ve hiçbir şey söylemiyorum, kendiniz göreceksiniz" der. Sonra babasına dönerek "Oğlunuz hayatta müzikten başka hiçbir şey yapamaz" diye onun müzik dehasını hemen keşfeder. Claude Debussy'nin öğrencisi, Maurice Ravel'in en yakın dostlarından ve eserlerini en iyi yorumlayan piyanistlerden biri olan Marguerite Long, 19 yaşına kadar hiç para almadan Cemal Reşit'in eğitimi ile yakından ilgilenecektir. Ahmet Reşit Bey ve ailesi, savaş başlayınca Paris'te uzun süre kalamazlar. Cenevre'ye yerleşirler. Cemal Reşit eğitimine burada Cenevre Konservatuvarı'nda devam ederken, normal lise eğitimini de sürdürür. Konservatuvarın ustalık sınıfına kadar yükselir ancak 1919'da babası dahiliye nazırlığına atanınca İstanbul'a gelirler. Baba oğlunu hemen İstanbul'da bir piyano öğretmenine götürür. Ancak çocuğun piyano bilgisi öğretmeninkinden fazladır. Cemal Reşit bu kez tek başına Paris'e eğitime gönderilecek, tekrar Marguerite Long'la çalışmaya başlayacaktır. Konservatuvarda Gabriel Faure'den müzik estetiği dersleri alır. Besteci, piyanist ve orkestra şefliği üzerinde eğitim görür. Daha okul yıllarında besteleriyle ilgi çekmeye başlar. Olgunluk Dönemi Cemal Reşit, cumhuriyetin ilanından iki ay önce Paris Konservatuvarı'ndan mezun olur. Bu arada İstanbul Belediyesi Darülelhan'a (ilk konservatuvar) batı müziği bölümü açılmasına karar verilir ve hoca olarak genç Cemal Reşit çağrılır. Bu onun için dünyanın en büyük sevincidir. Henüz 19 yaşındadır, onu Avrupa'da büyük bir kariyer beklemektedir ancak hocalarının tüm engellemelerine karşın İstanbul'a döner. Belki Batı'daki büyük kariyerini bırakmıştır ama, Cemal Reşit Rey Türkiye'de klasik müziğin kuruluşuna öncülük etmiş, pek çok öğrenci yetiştirmiş ve yaşamı boyunca müzik dünyasının hep bir numarasında yaşamıştır. Türkiye'ye döndükten sonra yaşamı boyunca artık kendi ülkesinden hiç ayrılmayacak, çeşitli orkestralar kurup, bunlarla yurt içi ve dışında konserler yönetecek, dünyanın en ünlü sanatçılarını şef olarak Türkiye'de ağarlayacak, Türkiye'de bir yandan klasik müziğin yaygınlaşması için çalışırken, öte yandan yazdığı operetlerle tiyatro dünyasında unutulmayacak eserlere imza atacaktır. Cemal Reşit Rey'in yaşamı sürekli çalışarak, üreterek geçti. Ailesiyle birlikte oturdukları Nişantaşı'nda Şair Nigar Sokak'taki konakta anne babası, ağabeyi Ekrem Reşit, kız kardeşi Semine ve eşi Semih Argeşo ile birlikte yaşıyorlardı. Semih Argeşo Cemal Bey'in kurup yönettiği İstanbul Senfoni Orkestrası'nın baş kemancısıydı. Semine Hanım da orkestrada keman çalıyordu. Konakta hem ciddi klasik müzik çalışmaları yapılıyor, hem de ağabeyi Ekrem Reşit'le birlikte müzikaller üzerine çalışıyorlardı. Cemal Bey'in müzikalleri zevk almasının ötesinde yapacağı klasik müzik çalışmalarında özellikle yurt dışı konserlerinde değerlendirmek için para kazanmaya yönelik olarak da yaptığı oluyordu. Çünkü özellikle o yıllarda Türkiye'de klasik müzik yapmak bir misyoner gibi çalışmayı gerektiriyordu. Babasının ölümü, ardından Semine Hanım ve eşinin ayrı bir eve çıkarak konaktan ayrılmaları, Ekrem Reşit Bey'in ve 1962'de annesinin ölümü ile Cemal Bey'in konak yaşamı son buldu. Koca İstanbul'da tek başına kalmıştı. Yanında ağabeyine çok iyi baktığı için aile emektarı olan Rıfkı Ergün ve ailesiyle birlikte Serencebey'de bir apartman dairesine taşınır. Orkestradan emekli olan Cemal Bey, piyano dersleri vermekte, yine evi eski dostları ve öğrencileri ile dolup taşmaktadır ama artık o eski debdebeli günler geride kalmıştır. Bir zamanlar şık giysileri ile her yerde dikkat çeken Cemal Reşit Rey üzerinde eski kıyafetleri, mütevazı evi ile onu eskiden tanıyanların içlerini acıtmaktadır. Giderek Rıfkı Ergün'ün ailesini kendi ailesi gibi görmeye başlar. Hele içlerinde sağır dilsiz olan Melek'i özel bir ihtimamla büyütür. 1970'lerde Cemal Reşit Rey, Haldun Dormen'in sahneye koyacağı bir müzikalin siparişini alır. Ağabeyinin ölümünden sonra müzikal yazmamaya karar veren Rey, Erol Günaydın'ın yazacağı metinleri müzikleyebileceğini söyleyerek herkesi şaşırtır. Erol Günaydın'la kısa süre içinde çok iyi dost olurlar ve Yaygara 70 büyük başarı kazanır. Ardından Uy Balon Dünya isimli ikinci bir müzikal yapılır ama aynı başarıyı yakalayamaz. 1980'lerde Cemal Bey iyice kendi dünyasına çekilir. Onuncu Yıl Marşı Cumhuriyet'in 10. yıl kutlamaları için 1933'de bir marş yarışması düzenlenir. Cemal Reşit Rey, güftesi Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbel'e ait olan şiir üzerine bir beste yapmaya karar verir. Uzun süre uğraşıp, herkesin coşku ile birlikte söyleyeceği bir marş oluşturmaya çalışır. Ancak ağabeyi Ekrem Reşit'e yaptığı çalışmayı bir türlü beğendiremez. Sonunda Cemal Bey'in aklına mehter ritmi gelir ve besteyi yapar.Herkesin rahatlıkla söyleyebileceği bir eser çıkar ortaya. Ankara'da eseri piyanoda çalarak kendi seslendirir. Marşı degerlendirecek olan heyetin içinde bulunan dönemin Milli Eğitim Bakanı Cemal Bey'in "Cumhuriyet" sözcüğünde majörden minöre geçtiğini bunu da cumhuriyeti küçük düşürmek için yaptığını iddia eder ancak Cemal Reşit şu örnekle durumu kurtarır: "Minör küçük anlamına gelir ama müzikte bu anlamda kullanılmaz. Beethoven'in Napoleone'un kahramanlıkları için yazdığı Eroica'nın ikinci bölümü de do minör tonundadır." Jüride bulunan bir başkası ise bir kahramanlık öyküsü olan Marseillaise'in de minör tonundan olduğunu söyleyince durum tatlıya bağlanır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. Yıl Marşı böylece ortaya çıkmış olur. Operetleri Cemal Reşit Rey, operet yazmaktan ve ağabeyi ile sahne sanatçıları ile birlikte yaşanan anılardan her zaman en sıcak biçimde söz etmişti: "Zerafet, incelik, nükte, hoşgörü... Bir sırada elli kişi oturmuş ve elli kişi de gülüyorsa bu bir sosyal hadisedir. Operet bestelediğim yıllar hayatımın en zevkli, en neşeli yıllarıdır. Sahne sanatçıları ile kısa sürede kaynaşmıştık. Onlarla konakta buluşur, şarkılar söyler çalışırdık. rahmetli biraderimin ölümü ile operet devri benim için kapanmış oldu." Cemal Reşit Rey, 1932-1942 yılları arasında ağabeyi Ekrem Reşit Rey'le birlikte operet ve revü müzikleri besteler. Cemal Reşit Bey, bir yandan ciddi klasik eserlerini yazarken, ağabeyi ile birlikte Viyana, Paris havasını İstanbul'da yaşatmaya çalışmakta, sahneye konulan her oyun İstanbul'da büyük sükse yapmaktadır. Cemal Reşit Rey'in bu popüler çalışmaları kimi klasik müzik sanatçısı tarafından onun zamanını boşa harcaması olarak görülmesine rağmen, Cemal Bey bu çalışmaları hiçbir zaman küçümsememiş, sanat ve eğlenceyi düzeyli biçimde bir araya getiren operet ve revülerinden hep sevgi ile söz etmiştir. Rey Kardeşler'in ilk operet çalışmasını dönemin Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Muhsin Ertuğrul ve İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ talep eder. Üç Saat Opereti bu istek üzerine yazılır. Beş ay süreyle kapalı gişe oynayınca, Muhsin Ertuğrul gelecek sezon için onlardan yeni bir müzikal talebinde bulunur. İkinci operet Lüküs Hayat olur. Rey Kardeşler'in yazdıkları operetler içinde en beğenileni her zaman Lüküs Hayat olmuştur. Üçüncü yıl için yazılan operet Deli Dolu olur. Deli Dolu'da ana fikir iki yüzlülüktür. Eserde orkestrayı dönüşümlü olarak Hasan Ferit Alnar ve Cemal Reşit Rey yönetirler. sahnede kullanılan karikatürler Cemal Nadir tarafından çizilir. Deli Dolu'nun ilk orkestrası mali sıkıntılar doluyasıyla 10 kişiliktir. 1979'da İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenirken Cemal Bey, orkestrayı yetmiş kişiye çıkartır. 1937'de Hava Civa yazılır. Eserin ilk temsili 1943 yılında Avni Dilligil yönetiminde Ses Operet ve Tiyatrosu'nda yapılır. Ancak savaş yılları ekonomik krizi de beraberinde getirmiş ve eser daha küçük bütçeli olarak sahneye konulmuştur. Eserin baş kadın oyuncusu Semiha Berksoy'dur. Rey Kardeşler'in bu operetlerin dışında revü çalışmalarıda vardır. Adalar, Alabanda ve Aldırma. Bunlardan Alabanda'da Safiye Ayla oynamıştır. Cemal Reşit Rey'in ağabeyinin ölümünden sonra operet çalışmaları biter. Ailede birbirinin arkasına gelen ölümler ve maddi sıkıntılar sonucu satılan konaktan kalan para ile taşındığı Serencebey'deki küçük apartman dairesindeki yalnız yaşam, yaşlılık dönemindeki Cemal Reşit Rey'i sanat dünyasından da uzaklaştırmıştır. 60'lı yılların sonlarında Haldun Dormen onu ziyarete gider ve birlikte yeni bir operet çalışması yapmalarını önerir. Ağabeyinin ölümünden sonra operetlere veda eden Cemal Bey, şarkı sözleri için Erol Günaydın'la çalışmaya razı olur. Yaygara 70 isimli oyun büyük bir başarı kazanır. Ardından aynı ekiple Uy Balon Dünya isimli yeni bir çalışma daha yapılır ancak çok başarılı olmaz. 1971 yılında son opereti olan Bir İstanbul Masalı'nı besteler. Son Yılları 1985'de Lüküs Hayat 51 yıl aradan sonra yine aynı sahnede İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelenecektir. Cemal Bey, gala gecesi için özel olarak hastaneden çıkarılır ve Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'na getirilir. Eser yıllar sonra yine büyük bir başarı kazanmıştır. Haldun Dormen ve Gencay Gürün onu alkışlar arasında sahneye çıkarırlar. Anlatılmaz derecede mutludur. Seyirci onu dakikalarca ayakta alkışlar. Bu onun son sahneye çıkışı olacaktır. Ertesi gün tekrar hastaneye yatırılır ve buradan ikinci çıkışında Edirnekapı'daki aile mezarlığına defnedilecektir. ESERLERİ Operaları 1) Faire Sans Dire, tek perde. Libretto: Ekrem Reşit Rey (Alfred De Musset’ten yararlanılarak) 1920. 2) Yarın Marek, üç perde, dört tablo. Libretto: Xaiver Fromentin 1920. 3) Sultan Cem, beş perde, on iki sahne. Libretto: Ekrem Reşir Rey (Roussel Despierre’nin senaryosuna göre) 1924. 4) Zeybek, üç perde. Libretto: Ekrem Reşit Rey 1926. 5) Köyde bir facia, tek perde. Libretto: Ekrem Reşit Rey 1929. 6) Çelebi, dört perde. Libretto: Ekrem Reşit Rey 1942 – 1945. Orkestrasyonunun tamamlanması 1973. Operet ve Müzikalleri 1) La Petit Chaperon Rouge, iki sahne, 1920. 2) Üç saat, üç perde, 1932. 3) Lüküs hayat, üç perde, 1932. 4) Deli dolu, üç perde, 1934. 5) Saz Caz, üç perde, 1935. 6) Maskara, üç perde, 1936. 7) Hava Cıva, üç perde, 1937. 8) Yaygara 70, 1969. 9) Uy balon dünya, 1970. 10) Bir İstanbul masalı, 1971. Cemal Reşit Rey’in ayrıca üç müzikal komedisi (revü’sü) vardır. 1) Adalar revüsü, 1934. 2) Alabanda, 1941. 3) Aldırma, 1942. Orkestra Yapıtları 1) Bebek Efsanesi (Senfonik Şiir), 1928, 2) Karagöz (Senfonik Şiir), 1930 – 1931. 3) Enstantaneler (Senfonik İzlenimler), 1931. 4) Scéne Turques (Halk Dansları Üzerine) dört parça, 1928. 5) Paysages de Soleil (Senfonik İzlenimler), 1931. 6) Inıtation (Senfonik Şiir), 1935. 7) Senfoni No:1, 1941. 8) L’appel (Senfonik Şiir), 1953. 9) Fatih (Senfonik Şiir), 1953. 10) Katibim (Piyano ve orkestra çeşitlemeler), 1953. 11) Senfonik Konçerto (İkili Orkestra için), 1963. 12) Senfoni No:2, 1969. 13) Türkiye (Senfonik Rapsodiler). 14) 50. Yıla Giriş (Senfonik Bölüm), 1973. Konçertoları 1) Konçerto Kromatik (Piyano ve Orkestra için), 1932 – 1933. 2) Keman Konçertosu, 1939. 3) Piyano Konçertosu, 1949. 4) Gitar Konçertosu, 1978. Konçertant Parçaları 1) Introduction and Dance (Viyolonsel ve Orkestra için), 1928. 2) Konçertant Parçalar (Viyolonsel ve Orkestra için), 1955. 3) Andante ve Allegro (Keman ve Yaylılar Orkestrası için), 1967. Oda Müzikleri 1) Sonat (İki Piyano için), 1924. 2) Kentet (Beş Üflemeli Çalgı için), 1932. 3) Ondes Martenot ve Yaylı Çalgılar için Poem, 1934. 4) Yaylı Çalgılar Kuarteti, 1935. 5) Kısa Parça (Keman ve Piyano için), 1936. 6) Kuartet (Piyano ve Yaylılar için), 1938 – 1939. 7) Sextour (Tenor, Piyano ve Yaylılar Dörtlüsü için), 1939. 8) Colloqye Instrumental, 1957. 9) 12 Prelüd ve Füg (İki Piyano için), 1969. Şan ve Orkestra Eserleri 1) Anadolu Türküleri (Dört Parça), 1926. 2) İki Anadolu Türküsü, 1930. 3) Mystique (Mevlana’nın “Mesnevi” Mukaddimesi), 1938. 4) Üç Anadolu Türküsü, 1970. 5) Vokal Fantezi, 1980. Şan ve Piyano Eserleri 1) Je Me Demande, (Şiir: Ekrem Reşit Rey), 1919. 2) Üç Melodi (Paris’te Fromont Yayınevince basılmıştır), 1920. 3) Initiales sur un Banc (Şiir: Ekrem Reşit Rey), 1921. 4) Chanson du Printemps (Şiir: Ekrem Reşit Rey), 1922. 5) Au Jardin (Şiir: Philoxene Boyer), 1923. 6) L’Offrande Lyrique (sekiz ezgi), 1923. 7) Nocturne (Şiir:Ekrem Reşit Rey), 1925. 8) 12 Anadolu Türküsü (Paris’te Heugel Basımevince yayınlandı), 1925 – 1926. 9) Vatan (Hulusi Öktem’in “Mekteplerde Musıki” adlı kitabında yayınlanmıştır, 1930. 10) Dört Melodi (Şiirler: Baki Süha Ediboğlu), 1956. Koro eserleri 1) Anadolu Halk Türküleri (Dört sesli koro için), 1926. 2) İki Parça (Eşliksiz kadın korosu için “Yunus Emre’nin şiirleri üzerine”, 1936. 3) On Halk Türküsü (dört sesli koro ve piyano için), 1963. Marşları 1) 10. Yıl Marşı (piyano ve şan; bando için düzenlemeleri yapılmıştır), 1933. 2) Denizciler Marşı (şan ve piyano için; bando düzenlemeleri yapılmıştır), 1935. 3) Yedek Subay Marşı (piyano ve bando düzenlemesi yapılmıştır), 1940. 4) 100. Yıl Marşı, 1981. Piyano yapıtları 1) Scéne Turques, Anadolu Türküleri üzerine 6 parça (Heugel yayınevi, Paris), 1928. 2) Paysages de Soleil, (Anadolu Halk Dansları üzerine 6 parça), 1930 – 1931. 3) Sonat, 1936. 4) Pelerinages Dans la Ville Qui N’est Plus que Souvenir (Ankara Devlet Konservatuarı Yayını), 1940 – 1941. 5) Fantezi, 1948. 6) İki Parça, 1959. 7) On Halk Şarkısı (koro şarkılarının piyano uyarlaması, Ankara Devlet Konservatuarı Yayını), 1967. Sahne müzikleri 1) Özyurt, 1933. 2) Macbeth, 1934. 3) Kral Lear, 1936. 4) Hamlet, 1936. 5) Benli Hürmüz (Radyo Yayını için) Ödülleri 1) Cenevre Konservatuarı Solfej Birincilik Ödülü (1914-1915) 2) Cenevre Konservatuarı Piyano Birincilik Ödülü (1914-1915) 3) Cenevre Konservatuarı kadın Birincilik Ödülü (1915-1916) 4) Cenevre Konservaturarı parnak Birincilik Ödülü (1915-1916) 5) İspanyol Hükümeti’nin awrosyo el Sabio Nişanı (1953) 6) İtalyan Hükümeti’nin sllio walle Soliderieta Nişanı (1957) 7) Fransız Hükümeti’nin Chevalier de la Legion d’Honneur payesi 8) Fransız Hükümeti’nin Officier de la Legion d’Honneur payesi 9) TİSAV- Elli Yıl Sahnede Kalanlar Ödülü (1980) 10) İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Osman Hamdi Ödülü (1981) 11) Atatürk Sanat Armağanı (1981) 12) Devlet Sanatçısı Ünvanı (1981) 13) Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Profesörü (1984) 14) Sevda-Cenap And Vakfı Altın Onur Madalyası (1995) vikipedi
  11. Ulvi Cemal Erkin, (d. 14 Mart 1906 – ö. 15 Eylül 1972), Türk senfonik müzik bestecisi Hayatı Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra yetenekli gençler için açılan yarışmayı kazanarak Cezmi Rıfkı Erinç ve Ekrem Zeki Ün ile birlikte 1925'te devlet tarafından Paris Konservatuvarı'na gönderildi. Ayrıca, burada uzun yıllar Amerika’da kompozisyon öğretmenliği yapan ve ilk kadın orkestra şefi olarak da bilinen Nadia Boulanger ile École Normale de Musique de Paris'te kompozisyon çalıştı. 1930 senesinde Türkiye'ye geri dönerek Musiki Muallim Mektebi’nde piyano ve armoni öğretmenliğine başladı. Aynı okulda öğretmen olan piyanist Ferhunde Remzi ile 29 Eylül 1932'de evlendi. 1943 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin açtığı beste yarışmasının büyük ödülünü Ahmet Adnan Saygun ve Hasan Ferit Alnar'la paylaştı. Ulvi Cemal Erkin bu yarışmaya Köçekçe ve Piyano Konçertosu ile katılmış ve Piyano Konçerto'su ödüle layık görülmüştür. Ulvi Cemal Erkin, o dönemde verdiği bir mülakatta konçerto yazma fikrini, kendisine, ünlü piyanist Alfred Cortot'nun verdiğini söyledi. Bu piyano konçertosu aynı senenin 11 Mart'ında Riyaseti Cumhur Orkestrası tarafından şef Dr. Ernst Praetorius yönetiminde ve Ferhunde Erkin'in solistliğinde seslendirildi. Dönemin Almanya büyükelçisi Franz von Papen'nin girişimleri ile 8 Ekim 1943 tarihinde bombardıman altındaki Berlin'de Berlin Şehir Orkestrası tarafından seslendirildi. Berlin Şehir Orkestrası'nı Fritz Zaun yönetti. Solist Ferhunde Erkin oldu. Ulvi Cemal Erkin, 15 Eylül 1972 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata veda etti. Ödüller ve nişanlar Ulvi Cemal Erkin, Palm Academique, Legion d'Honneur şövalye ve officiale nişanları ile ufficiale derecesinde İtalyan Cumhuriyet nişanını almıştır. 1971 senesinde devlet sanatçısı olan besteciye ölümünden sonra, 1991 senesinde Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından onur altın madalyası verilmiştir. PTT de 1985 senesinde besteci adına bir pul çıkartmıştır. Eserlerinden bazıları ve ilk çalınışları * 20 Nisan 1946; 1. Senfoni (bestecilerimizin senfonik alanda yazdığı ilk eser). * Piyano için sonat. 15 Ocak 1948’de eşi tarafından çalınmıştır. * Keman konçertosu. 2 Nisan 1948’de Ulvi Cemal Erkin yönetiminde Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası eşliğinde Lico Amar tarafından Devlet Opera ve Tiyatro Binası’nın açılış töreninde çalınmıştır. * 2. Senfoni. 2 Temmuz 1958’de, Karl Oehring yönetiminde, Münih Filarmoni Orkestrası tarafından Almanya’da seslendirildi. * Keloğlan bale müziği. 2 Haziran 1950. Koreografisinin Dame Ninet de Valois’nin üstlendiği, Erkin’in “5 damla piyano” eserinin orkestralaması. * Altı prelüd. İlk defa 20 Kasım 1949’da Gülay Uğurata’ın resitalinde çalınmıştır. * 7 halk türküsü: Divan, Ah Hanifem, Çamdan Sakız Akıyor, Ayın Ondördü, Maya, Türkmeni, Bülbül. * 15 Aralık 1972 Şef Hikmet Şimşek yönetiminde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde, bas Ayhan Baran tarafından “Ah hanifem, Çamdan Sakız Akıyor, Ayın Ondördü ve Divan” söylenmiştir. Türkülerin tamamı gene Ayhan Baran tarafından 6 Ocak 1978’de seslendirilmiştir. * Konçertant Senfoni. 1966’da yazıldı. 10 Kasım 1967’de Prof. Lessing tarafından yönetildi. Piyanoda Verda Erman vardı. * Senfonik Bölüm (Büyük Orkestra için) 1968-1969’da yazılmıştır. 8 Ekim 1976’da Şef Perisson yönetiminde seslendirilmiştir. Sanatı 1930'lu yılların başından itibaren, Türkiye’nin kültürel değişim döneminde, hem eğitim hem de müzik alanında önemli roller oynayan Türk Beşleri’nden biri de Ulvi Cemal Erkin’dir. Türk makamlarına ait dizileri almış, ancak makamlara ait seyirler yerine farklı yürüyüşler ve melodik yapılar kullanarak asıl makamın önerdiğinden farklı renkler ve hisler yakalamıştır. ESERLERİ Şan ve orkestra eserleri 1. “Bülbül ve Ayın Ondördü”, soprano ve küçük orkestra için, 1932. 2. “Yedi Halk Şarkısı”, basbariton ve orkestra için, 1936 – 1939.. Koro eserleri 1. “İki sesli Halk Şarkıları”, (On parça), 1936.. 2. “Yedi Halk Türküsü”, Karma Koro İçin, 1943.. 3. “On Halk Türküsü”, Karma Koro İçin, 1963.. 4. “Yedi Halk Şarkısı”, Şan ve Piyano için, 1936.. Orkestra eserleri 1. “İki Dans”, büyük orkestra için, 1930.. 2. “Bayram”, büyük orkestra için, 1934.. 3. “Köçekçeler” orkestra için rapsodi, 1943... 4. “1. Senfoni”, 1944 – 1946. 5. “2. Senfoni”, 1948 – 1951. 6. “Senfonik Bölüm”, büyük orkestra için, 1969. 7. “Senfonik Episodlar”, (yarım kaldı), 1970 – 1971. Konçertoları 1. Piyano Konçertosu, 1942. 2. Keman konçertosu, 1947. Solo çalgı ve orkestra eserleri 1. “Konçertino”, piyano ve orkestra için, 1932. 2. “Senfoni Konçertant”, piyano ve orkestra için, 1966. Oda müzikleri 1. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, 1935 - 1936 2. “Beşli”, piyano, iki keman, viyola ve viyolonsel, 1943. 3. “Sinfonietta”, yaylılar için, 1951 – 1959. Piyano eserleri 1. “Beş Damla”, piyano için, çocuklar için yedi kolay parça, 1931. 2. “Duyuşlar”, piyano için on bir parça, 1937. 3. “Sonat”, piyano için, 1946. 4. “Altı Prelüd”, piyano için, 1965 – 1967. Keman ve piyano eserleri 1. “Ninni, Improvisation ve Zeybek Türküsü”, 1929 – 1932. Sahne Yapıtları 1. “Karagöz”, çocuk oyunu için müzik, 1940. 2. “Keloğlan”, bale müziği, 1950. Opera Çevirileri 1. Pietro Mascagni/Cavalleria Rusticana, (Erkin ve Fuat Turkay). 2. Georges Bizet/Carmen, (Erkin ve Akses). 3. Charles Gounod/Faust, (Erkin ve Akses). 4. Giuseppe Verdi/Aida, (Erkin ve Akses). 5. Gioacchino Rossini/Sevil Berberi, (Erkin ve Akses). 6. Giacoma Puccini/İl Tabarro,(Erkin ve Halil Bedii Yönetken). 7. Giuseppe Verdi/Othello, (Erkin ve Akses). 8. Richard Strauss/Salome, (Erkin ve Saadet İkesus). 9. Ludwig van Beethoven/Fidelio, (Erkin ve Akses). vikipedi
  12. Necil Kazım Akses, (d. 6 Mayıs 1908 İstanbul - ö. 16 Şubat 1999 Ankara). Türk senfonik müzik bestecisi. Yaşamı Çağdaş Türk müziğinin kurucu ve öncü kuşağı olan ve "Türk Beşleri" olarak tanınan grubun üyesidir. Harbiye Nezareti posta müdürlerinden Mehmet Kazım Bey ve daha sonra Kandilli Kız Lisesi Müdiresi olacak olan Edebiyat öğretmeni Emine Hanım'ın oğulları, Necil Kâzım Akses yedi yaşında keman dersi almaya başladı. İstanbul Erkek Lisesi'nde eğitim gördü. Bu sırada Dârülelhan'da Cemal Reşid Rey'in armoni sınıfına yazıldı. Özel olarak önce Mesud Cemil ve sonra Sezai Asal ile viyolonsel çalıştı. 1926'da kendi olanaklarıyla Avusturya'ya giderek Viyana Devlet Müzik ve Temsil Akademisi'ne yazıldı. Burada Walther Kleinecke'nin viyolonsel ve Joseph Marx'ın kompozisyon öğrencisi oldu. Bir yıl sonra Türk hükümetinin bursunu kazanarak, eğitimine devam etti. Viyana Akademisi'nin yüksek lisans derslerini sürdürürken, Prag Devlet Konservatuvarı'na da kaydoldu. Josef Suk ile yüksek kompozisyon ve Alois Hába ile mikrotonal müzik çalıştı. Her iki kurumun da ileri devre kompozisyon bölümlerinden mezun olarak 1934'te yurda döndü. Necil Kâzım Akses aynı yıl, Ankara'da Musiki Muallim Mektebi'nde öğretmenliğe ve müdür muavinliği görevine başladı. 1935'te, Ankara Devlet Konservatuvarı'nın kurulması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı'nın çağrılısı olarak Türkiye'ye gelen Alman besteci Paul Hindemith'in yardımcılığını üstlenmiştir. 1936'da yeni kurulan bu konservatuvara kompozisyon öğretmeni olarak atandı. Aynı yıl Bela Bartok, Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkin ile birlikte Adana'nın Osmaniye ilçesindeki folklor araştırmalarına katıldı. 1948'de Konservatuvar müdürlüğü, 1949'da Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü yaptı. Kültür ataşesi olarak Bern'de (1954) ve Bonn'da (1955-1957) bulundu. 1958-1960 yıllarında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü oldu. 1971'de yeniden aynı görevi üstlendi. 1972'de kendi isteği ile emekli oldu. Necil Kazım Akses, 1971'de "Centre Mediterranéen de Musique Comparée et de Danse"ın kurucu yönetim kurulu üyesi ve başkan vekili seçildi. Bestecinin aldığı nişan ve unvanlar şöyle sıralanabilir: 1957'de Federal Alman Cumhuriyeti'nin birinci sınıf hizmet nişanı; 1963'te İtalyan Hizmet Nişanı olan "Cavaliére Ufficiale" rütbesi ve 1972'te "Commendatore" nişanı; 1973'te Tunus Burgiba Sanat-Kültür nişanı. 1971'de Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanı, 1981'de Atatürk Sanat Armağanı, 1998'de İstanbul Üniversitesi Fahri Doktor unvanı. Bestecinin yurt dışında çalınan yapıtlarından bazıları şunlardır: Ankara Kalesi, Fritz Zaun yönetiminde Berlin Şehir Orkestrasıyla 1943'te çalındı(ve Polydor plak şirketince plağı yapıldı). Ballad, yurt dışında en çok çalınan yapıtı olup, 1950'den başlayarak Londra, Edinburgh, Birmingham, Münster, Paris, Teplice, Cluj, Brüksel, Viyana, Bükreş, Tunus, Prag ve Moskova'da yönetildi. Poem'i 1949'da Franco Caraccioto yönetiminde ve çellist Antonio Saldarelli solistliğinde Roma'daki RAI Senfoni Orkestrası tarafından seslendirildi. Itri'nin Nevakâri Üzerine Scherzo, Sofya, Moskova, Kahire, Budapeşte'de çalındı. Birinci Senfoni 1968'de Lessing yönetimindeki Viyana Tonkünstler Senfoni Orkestrası tarafından; 1972'de Keman Konçertosu ile birlikte Niyazi Tagizade yönetimindeki Azerbeycan Devlet Senfoni Orkestrası tarafından Bakü'de seslendirildi. İkinci Senfoni, Muhammed Nazar Mommadov yönetimindeki Orkestra Saz tarafından 1997'de Türkmenistan'da çalındı. Keman Konçertosu EXPO 2000 Hannover'daki Dünya Fuarı münasebetiyle, diğer bazı Türk eserleri ile birlikte, Cihat Aşkın'ın solistliğinde ve Rengim Gökmen yönetimindeki NDR – Radyo Filarmonisi tarafından seslendirildi. 1990'lı yıllarda Yaylı Çalgılar Dörtlüleri (Numara 1 ve 4), Avrupa'da Dusseldorf, Prag, Bratislava, Budapeşte, Pecs ve Helsinki kentlerinde seslendirildi. Daha çok büyük senfonik formların yaratıcısı olarak tanınan Necil Kazım Akses'in besteleri belirli evrelerle incelenebilir: Avrupa'daki öğrencilik yıllarına rastlayan ilk çalışmaları 1929'dan 1930'lu yılların sonlara kadar olan dönemi kapsar. Piyano için Prelüd ve Fügler, Allegro Feroce, Piyano Sonatı ve Mete Operası bu dönem ürünlerindendir. Bu dönemi yeni bir atonal stil yaratma istek ve arayışları olarak nitelendirilebilir. 1934'te yurda döner dönmez Atatürk'ün emriyle Bayönder başlıklı operasını besteler. Çalışmalarında kuşağının diğer bestecileri gibi geleneksel Türk müziği ve halk müziğinin etkileri vardır. Ancak bu öğeleri doğrudan armonize etmek yoluyla değil, stilize ederek kullanır. 1940'lar ile yeni dönemine girer. Bu dönem ile ve özellikle senfonik eserleri ile bir "Akses stili" belirginleşmeye başlamıştır. Bu stilin özelliğini ezgisel yönden Türk modlarına (makam) dayalı olmak, armonik yönden ise bestecinin kendi deyimiyle, a-modalite teşkil eder. Ankara Kalesi, Ballade, Birinci Senfoni, Keman Konçertosu, Itri'nin Nevakâr'ı Üzerine Scherzo, On Piyano Parçası gibi büyük soluklu eserleri bu dönemi ile ortaya çıkmaya başlar. Orkestrasyon giderek daha yoğunlaşmaktadır. Necil Kazım Akses'in 1976'da Bir Divandan Gazel ile başlayan ve ölümüne dek süren bestecilik evresi son dönemini oluşturur. Besteci bu ileri olgunluk döneminde solistler, korolar ve geniş orkestra için yine büyük çaplı yapıtlar üretmiştir. İyice yoğunlaşan orkestra yazısında, rastlamsallık gibi yirminci yüzyıl müziğinin getirdiği birçok söylemden yararlanmıştır. Bu yönleri ile de "Türk Beşleri"nin yeniliğe en açık üyesi olarak seçkinleşmiştir. Bestecinin 85 yaşındayken yazmaya başladığı bariton solo, koro ve orkestra için hazırlanmış büyük eserini Çanakkale Şehitlerine armağan ediyordu. 'Ölümsüz Kahramanlar' başlığı altında sunduğu bu 6.Senfonisinin ilk bölümü tamamlanmış bir şekilde durmaktadır. Necil Kâzım Akses yaşamının son dönemlerine dek Ankara Devlet Konservatuvarı'nda kompozisyon dersi verdi. Öldüğü sırada aynı zamanda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde kompozisyon derslerini sürdürmekteydi. Akses, besteciliği yanında, yeni ve genç kuşakların yetişmesini sağlayan büyük bir öğretici olarak da öneme sahip bir sanatçıdır. Akses 16 Şubat 1999 Salı günü sabahı 91 yaşında öldü. Bestelerinin yayın hakkı SACEM'e aittir. Ödüller 1. 1957’de Almanya’nın birinci derece “Yaratıcı Hizmet Ödülü” 2. 1963’te, İtalya’nın “Cavalliere Officiale unvanı”, 3. 1973’te, İtalya’nın “Commendatore Madalyası”, 4. 1973’te Tunus’un “Habib Burgiba Sanat, Kültür Madalyası” 1971 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanıyla onurlandırılan Necil Kazım Akses, 1981 yılında “Atatürk Sanat Armağanı”nı, 1992 yılında And Vakfı’nın “Onur Ödülü Altın Madalyası”nı almıştır.Türk 5 lerindendir. Yapıtlar Operalar 1. “Mete” tek perde, 1933. 2. ”Bayönder”, tek perde, 1934. 3. “Timur” (tamamlanmadı), 1956. Şan ve Orkestra 1. “Şiir ve Müzik”, basbariton ve orkestra için, 1935. 2. “Senfonik Destan”, soprano, koro ve orkestra için, 1973. 3. “Solocular Geçiti”, soprano, mezzo-soprano, bariton, basbariton ve orkestra için, 1976. Koro 1. “Çokseslendirilmiş Türküler”, 1938 2. “Konservatuvar Marşı”, (Erkin ile birlikte), 1940. 3. “Eşliksiz Koro Kompozisyonları”, 1947. 4. “On Türkü”, eşliksiz karma koro için, 1964. 5. “50. Yıl Marşı”, 1973. 6. “İstanbul’a Gönül Veren Ozanlar”, eşliksiz koro için, 1983. Şan ve piyano 1. “Portreler”, 1965. 2. “Şiirlerle Müzik”, 1975. 3. “Hayır mı, Evet mi”, 1988. Orkestra 1. “Çiftetelli”, senfonik dans, 1940 2. “Ankara Kalesi”, senfonik şiir, 1942. 3. “Ballade”, büyük orkestra için, 1947. 4. “Eskilerden İki Dans”, 1960. 5. “1. Senfoni”, 1966. 6. “Itri’nin Nevakarı Üzerine Scherzo”, büyük orkestra için, 1970. 7. “Sesleniş”, 1973. 8. “2. Senfoni”, yaylılar için, 1978. 9. “3. Senfoni”, 1980. 10. “Orkestra Konçertosu”, 1976 – 1977. 11. “Barış için Savaş”, senfonik şiir, 1981. 12. “4. Senfoni” (Sinfonia Romanesca Fantasia), viyolonsel ve orkestra için, 1083 – 1984. 13. “5. Senfoni” (Atatürk Diyor ki), retorik senfoni, koro, çocuk korosu, tenor ve org için, 1988. Konçerto Şiir, viyolonsel ve orkestra için, 1946. Keman Konçertosu, 1969. Viyola Konçertosu, 1977. Idyll, viyolonsel ve orkestra için, 1980. Oda Müzikleri 1. “Allegro Feroce”, klarnet, saksafon ve piyano için, 1930. 2. “Poéme”, keman ve piyano için, 1930. 3. “Sonat”, flüt ve piyano için, 1933. 4. “Üç Şiir”, mezzo soprano ve yaylılar dörtlüsü için, 1933. 5. “Trio”, yaylılar için, 1945. 6. “1. Yaylılar Dörtlüsü”, 1946. 7. “2. Yaylılar Dörtlüsü”, 1971. 8. “3. Yaylılar Dörtlüsü”, 1979. 9. “4. Yaylılar Dörtlüsü”, 1990. Solo çalgı için Eserleri 1. “Prelüd ve Fügler”, piyano için, 1929. 2. “Beş Piyano Parçası”, 1930. 3. “Sonat”, piyano için, 1930. 4. “Minyatürler”, piyano için, 1936. 5. “Piyano için On Parça”, 1964. 6. “Capriccio”, viyola için, 1977. 7. “Hüzünlü Melodi”, viyola için, 1984. Sahne Eserleri 1. “Antigone” için müzik, üflemeli çalgılar için, 1936. 2. “Kral Oedipus” için müzik, kadınlar korosu ve üflemeli çalgılar için, 1936. 3. “Jül Sezar”, için müzik, üflemeli çalgılar için, 1936. Atatürk'ün eğitim için yurt dışına gönderdiği 5sanatçıdan sadece biri. vikipedi
  13. Ahmed Adnan Saygun (d. 7 Eylül 1907, İzmir – ö. 6 Ocak 1991, İstanbul). Klasik batı müziğinde yapıtlar vermiş bir Türk bağdarı, müzik eğitimcisi ve budun müzik bilimcisidir (etnomüzikolog). İlk Türk operasının bestecisi de olan Saygun, devlet sanatçısı ünvanını alan ilk sanatçıdır. Cumhuriyet Dönemi Türk musikisinin en çok seslendirilen eserlerinden Yunus Emre orotoyosu en önemli yapıtıdır. Yaşamı Önemli din bilginleri yetiştirmiş İzmirli köklü bir aileden gelen Saygun'un babası sonradan İzmir Milli Kütüphanesi 'nin kurucuları arasında yer alacak olan Mahmut Celalettin Bey'dir. Adnan Saygun, daha ilkokul yıllarında başladığı müzik çalışmalarına, sanat eğitimine ağırlık veren bir okul olan İzmir İttihat ve Terakki İdadisi 'nde, 13 yaşında İzmir'de İsmail Zühtü (nazariyat) Rosati (piyano) ve Tevfik Bey (piyano) yanında yaptı. 1922 yılında Macar Tevfik Bey'in öğrencisi oldu. 1925 yılında Fransız La Grande Encyclopedie'den müzikle ilgili makaleleri çevirerek birkaç ciltlik büyük bir 'Musiki Lugati' meydana getirdi. 1926 yılında İzmir Erkek Lisesi 'nde bir süre müzik öğretmenliği yaptıktan sonra, 1928 yılında devlet bursuyla müzik eğitimi için Paris'e gönderilerek orada Vincent d'Indy (kompozisyon), Eugene Bozzel (Füg), Madam Bozzel (armoni), Paul le Flem (Kontrapunt), Amedee Gastone (Chant Gregorien), Souberbilelle (org) ile çalıştı. Paris'teyken Op. (Opus) 1 sıra numaralı Divertissement adlı orkestra eserini yazmıştır. Saygun’un bu bestesi 1931 yılında Paris’teki bir beste yarışmasında ödül kazanmış, Paris ve Varşova 'da seslendirilmiştir. Eser böylece, 1925'de Cemal Reşit Rey'in yine Paris'te seslendirilmiş bulunan iki eserinden sonra yurtdışında icra edilen üçüncü Türk orkestra eseri olmuştur. Saygun, 1931'de Türkiye'ye dönüp bir süre müzik öğretmenliğinden sonra, çalışmalarını kompozitör, etno-müzikolog ve kompozisyon hocası olarak sürdürdü. 1934 yılında Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nı bir yıl boyunca yönetti. CSO şefi olduğu dönemde devlet başkanı Atatürk 'ün talebiyle, Türkiye'yi ziyaret edecek olan İran Şahı şerefine ilk Türk operası olan Op. 9 Özsoy Operası nı bir ay gibi çok kısa bir sürede yazdı. Bu opera, Türk Milleti’nin doğuşunu, İran ve Türk milletlerinin kökü uzak tarihe dayanan kardeşliğini ifade etmekteydi. Devlet konservatuvarlarında etnomüzikoloji bölümleri açılması yönünde çalışmalar yapmış, ancak bunlar Atatürk'ün desteğine rağmen maalesef ilgili kurumlarca hayata geçirilememiştir. 1934 yılında yine Atatürk'ün talebiyle Taşbebek operası nı besteledi. Bu operada yeni Cumhuriyet insanının doğuşunu anlattı. Kulağındaki bir rahatsızlık nedeniyle tedavi için İstanbul'a giden Saygun, İstanbul Belediye Konservatuarı'nda öğretmenliğe geri döndü. Saygun, Yunus Emre Orotoryosu adlı ünlü yapıtının seslendirilişine kadar sürecek olan bir gözden düşme dönemine girmişti. Ankara'da yeni bir konservatuar kurma çalışması vardı ne var ki bu çalışmalar Saygun'un savunduğu kültürel ulusallık fikrini değil, evrensel müzik anlayışını destekleyenler tarafından sürdürülmekteydi. Konservatuar, bu iş için danışman olarak getirilen konservatuar Paul Hindemith'in evrenselci müzik görüşleri doğrultusunda 1936 yılından kuruldu. Adnan Saygun ise 1936 yılında ülkemize gelen Macar besteci ve etnomüzikolog Bela Bartok'a Anadolu gezisinde eşlik etmekteydi. Birlikte özellikle Osmaniye dolaylarından derledikleri türküleri notalaştırdılar. Çalışmaları, "Bela Bartok’un Türkiye’deki Halk Müziği Araştırmaları” başlıklı bir kitap haline getirilerek 1976 yılında Macar ilimler Akademisi tarafından İngilizce bastırılmıştır. 1942'de tamamladığı Yunus Emre Oratoryosu 1946 yılında Ankara’da seslendirildi ve büyük başarı kazandı. En önemli eseri kabul edilen bu eser, daha sonra Paris'te ve 1958'de Birleşmiş Milletler kuruluş yıldönümü verilesiyle New York 'ta ünlü orkestra şefi Leopold Stokowski yönetiminde seslendirilmiştir. Bu eserle Saygun, çocukluğunda İzmir Kemeraltı Çarşısı 'nın Dervişler Caddesi 'nde (bugün Anafartalar Caddesi) Mevlevi dervişlerden duyduğu ezgileri Avrupa ve Amerika'ya, Birleşmiş Milletler çatısı altına, sonradan eserin çevrileceği 5 ayrı dile taşımış oluyordu. Yunus Emre den sonra, Kerem, Köroğlu, Gilgameş başta olmak üzere üç opera, “Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan” gibi koral eserler, 5 senfoni, çeşitli konçertolar, orkestra, koro, oda müziği eserleri, vokal ve enstrümantal parçalar, sayısız türkü derlemeleri, kitaplar, araştırmalar, makaleler yazdı. 1971'de yürürlüğe giren Devlet Sanatçılığı Kanunu çerçevesinde ilk Devlet Sanatçısı unvanı Adnan Saygun'a verilmiştir. A. Adnan Saygun, bir konser için Ankara'ya gelen ancak ülkelerindenk Nazi baskısı nedeniyle geri dönmeyen Budapşete Kadın Orkestrası üyelerinden Macar asıllı Irén Szalai (sonradan Nilüfer adını almıştır) ile 1940 yılında evlenmiştir, çiftin çocuğu olmamıştır. Saygun, 6 Ocak 1991 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Orkestra, oda müziği, opera, bale, piyano üzerine birçok yapıtı olduğu gibi, etnomüzikoloji ile müzik egitimi konularında yayınları vardır. Çalışmaları ve diğer belgeleri Ankara ’da Bilkent Üniversitesi bünyesinde kurulan “Ahmet Adnan Saygun Müzik Eğitim ve Araştırma Merkezi”nde bulunmaktadır. Ahmed Adnan Saygun’un yapıtlarının seslendirme üzerindeki hakları SACEM’e aittir. Yayınlanan bir kısım yapıtlarının telif hakları Southern Music Publishing, New York ve Hamburg’taki Peer Musikverlag’a aittir. Müzikolog Emre Aracı tarafından kaleme alınan kapsamlı bir biyografisi Adnan Saygun – Doğu Batı Arası Müzik Köprüsü adı altında Yapı Kredi Yayınları tarafından 2001 yılında yayımlanmıştır. Besteleri 1 Divertimento orkestra için 1930 2 Suit piyano 1931 3 Ağıtlar tenor ve solo erkek korosu 1932 4 Sezişler iki Klarnet 1933 5 Manastır Türküsü koro ve orkestra 1933 6 Kızılırmak Türküsü soprano ve orkestra 1933 7 Çoban Armağanı koro 1933 8 Klarnet, Saksafon, piyano ve vurma çalgılar için müzik 1933 9 Özsoy opera 1934 10 İnci’nin Kitabı piyano 1934 (Orkestra düzenlemesi 1944) 11 Taşbebek opera 1934 12 Sonat viyolonsel ve piyano, 1935 13 Sihir Raksı orkestra 1934 14 Suit orkestra 1936 15 Sonatina piyano 1938 16 Masal ses ve orkestra 1940 17 Bir Orman Masalı orkestra için bale müziği 1943 18 Dağlardan Ovalardan koro 1939 19 Eski Üslupta Kantat 1941 20 Sonat keman ve piyano 1941 21 Geçen Dakikalarım ses ve orkestra 1941 22 Bir tutam keklik koro 1943 23 Üç türkü bas ve piyano 1945 24 Halay orkestra 1943 25 Anadolu’dan piyano 1945 26 Yunus Emre oratoryo, 1942 27 1. kuartet 1942 28 Kerem opera 1952 29 1. Senfoni 1953 30 2. Senfoni 1958 31 Partita viyolonsel 1954 32 Üç ballad ses ve piyano 1955 33 Demet keman ve piyano 1955 34 1. Piyano Konçertosu 1958 35 2. Kuartet 1957 36 Partita keman 1961 37 Trio obua, klarinet, arp 1966 38 Aksas Tartılar Üzerine 10 Etüt piyano 1964 39 3. Senfoni 1960 40 Töresel Musiki 1967 41 10 halk türküsü bas ve orkestra 1968 42 Duyuşlar üç kadın sesi korosu 1935 43 3. Kuartet 1966 44 Keman Konçertosu 1967 45 Aksak Tartılar Üzerine 12 Prelüd piyano 1967 46 Nefesli Çalgılar Beşlisi 1968 47 Aksak Tartılar Üzerine 15 Parça piyano 1967 48 Dört Lied ses ve piyano (orkestra içinde düzenlenmiş) 1977 49 Dictum yaylı sazlar orkestrası 1970 50 Üç Prelüd iki arp 1971 51 Küçük Şeyler piyano 1956 52 Köroğlu opera 1973 53 4. Senfoni 1974 54 Ağıtlar II tenor, koro, orkestra 1975 55 Trio klarinet, obua ve piyano 1975 56 Ballad iki piyano 1975 57 Ayin Raksı orkestra 1975 58 Aksak Tartılar Üzerine 10 Taslak piyano 1976 59 Viyola Konçertosu 1977 60 İnsan Üzerine Deyişler I ses ve piyano 1977 61 İnsan Üzerine Deyişler II ses ve piyano 1977 62 Oda Konçertosu yaylı çalgılar 1978 63 İnsan Üzerine Deyişler III ses ve piyano 1983 64 İnsan Üzerine Deyişler 4 ses ve piyano 1978 65 Gılgameş opera 1970 66 İnsan Üzerine Deyişler 5 ses ve piyano 1979 67 Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan solistler, koro ve ork 1981 68 Dört Arp İçin Üç Türkü 1983 69 İnsan Üzerine Deyişler 6 ses ve piyano 1984 70 5.Senfoni 1985 71 2. piyano Konçertosu 1985 72 Orkestra için Çeşitlemeler 1985 73 Poem üç piyano için 1986 74 Viyolonsel Konçertosu 1987 75 Kumru Efsanesi bale müziği 1989 Kitapları 1. Türk Halk Musıkisinde Pentatonizm, 1936. 2. Gençliğe Şarkılar: Halkevi ve Mektepler için, 1937. 3. Rize, Artvin, Kars Havalisi Türkü, Saz ve Oyunlar Hakkında Bazı Malumat, 1937. 4. Halk Türküleri: Yedi Karadeniz Türküsü ve bir Horon, 1938. 5. Halkevlerinde Musıki, 1940. 6. Yalan (Sanat Konuşmaları), 1945. 7. Lise Müzik Kitabı I-II-III (Halil Badi Yönetken ile birlikte), 1955. 8. Karacaoğlan(Yeni Bilgiler-Bir Rivayet-Melodiler), Ankara, Ses ve Tel Birliği, 1952. 9. Musıki Temel Bilgisi I – 1958,.II – 1962,.III –1964,.IV – 1966. 10. Mod öncesi Ezgilerin Sınıflandırılması, 1960. 11. Toplu Solfej,I – 1967, II – 1968. 12. Töresel Musıki, 1967. 13. Bela Bartok’s Folk Music Research in Turkey, Budapeşte, Akádemiai Kiadó, 1976. 14. Atatürk ve Musıki: O’nunla Birlikte, O’ndan Sonra..., Ankara, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı, 1982. Çevirileri 1. E.F. Richter: Armoni ve Kontrapuxkt……………………1963 2. S. Jadassohn: Armoni ve Kontrapuxkt……………………1924, 3. Albert Keim: Wagner’in Hayatı ve Eserleri……………...1924, 4. La Grande Encyclopédie: Tüm müzik terimleri……..1925/26, 5. Charles Koechlin: Kontrapuxkt…………………………..1931, 6. Ludwig van Beethoven: Carnet Intime (özel notlar)……..1938, 7. André Gédalge: Traité de la Fugue (Füg El Kitabı)………1941 vikipedi
  14. APANSIZ UYANIRSAN Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bilki seni düşünüyorum, seni düşünüyorum Gecelerden bir gece uyanırsan apansız Uzaklarda elemli garip bir kuş öterse Bir ceylan ağlıyorsa, dağlarda yapayalnız ve birgün kabrimde sarı çiçek açarsa Bilki seni düşünüyorum, seni düşünüyorum Güfte: Ü.Yaşar Oğuzcan, Beste: Rüştü Şardağ, Makam: Hicaz AVUÇLARIMDA HALA SICAKLIĞIN VAR Avuçlarımda hala sıcaklığın var inan Unuttum dese dilim, yalan billahi yalan Hasretindir içimde hep alev alev yanan Unuttum dese dilim, yalan billahi yalan Güfte, Beste: Yusuf Nalkesen, Makam: Kürdili Hicazkar UNUTULMAZ Kalbe dolan o ilk bakış unutulmaz unutulmaz Sevda ile ilk uyanış unutulmaz unutulmaz İlkbahar yaz mevsim mevsim Birkaç mektup birkaç resim Unutulmaz unutulmaz Sahil boyu boş yamaçlar isim yazılan ağaçlar Öpülen, koklanan saalar unutulmaz unutulmaz İlkbahar yaz mevsim mevsim Birkaç mektup birkaç resim Unutulmaz unutulmaz Kah gülünür kah ağlanır, yollar gurbete bağlanır İnsan unuturum sanır unutulmaz unutulmaz İlkbahar yaz mevsim mevsim Birkaç mektup birkaç resim Unutulmaz unutulmaz Güfte: Mehmet Gökkaya, Beste: Erol Sayan ŞARKILAR SENİ SÖYLER Şarkılar seni söyler dillerde nağme adın Aşk gibi, sevda gibi huysuz ve tatlı kadın En güzel günlerini demek bensiz yaşadın Aşk gibi, sevda gibi huysuz ve tatlı kadın Güfte: F. Özlem, Beste: Muzaffer İlkar
  15. NUR İÇÖZÜ: ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUMASINI SAĞLAMALIYIZ Çocuk ve Gençlik edebiyatının başarılı isimlerinden Nur İçözü, yeni romanı Yüreğimin Kıyısında ile bir kez daha genç okurları ile buluşuyor. Yazar, yeni romanında, müzik kariyerinde hızla ilerleyen genç bir kızın keman tutkusunu-sevdasını dokunaklı bir kurguyla anlatıyor. Otuz sekiz yıldır yazıyor Nur İçözü. Gazetecilik yaşantısında çocuk ve gençlik dergileri yöneten İçözü, gençlerin yaşama bakışlarını, beklentilerini, duygularını, düşüncelerini usta bir yazar gözüyle inceliyor. Çocuk edebiyatı yazarlığını da bu şekilde özetliyor; “Kaynak bu geçmişte yatıyor işte... Çocuk edebiyatı ciddi bir misyon... Geleceğin insanına şekil veren bir sanat kolu. Diğer sanat dallarından farkı ve önemi yalnızca estetik değerler değil, aynı zamanda kişiye düşünsel zenginlik de kazandırması. Eğitim sözcüğünün çocuk edebiyatında bu şekilde değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım. Amaç öncelikle eğitim vermek için kitabı bilgilerle donatmak değildir. Çocuk yazınını erişkin yazınından ayıran incecik, görünmez çizgi de yazarın ustalığında yatar.” Yüreğimin Kıyısında: Yaprak, Sibel ve Furkan’ın hikayesi Yaprak, Sibel ve Furkan… Üçü de pırıl pırıl genç insanlar… İki önemli ortak noktaları var; ilki, her üçünün de sanatçı kişilikleriyle varolması... İkinci özellikleri ise Nur İçözü’nün yeni romanı Yüreğimin Kıyısında bir araya gelmeleri. Roman, bir yandan üç gencin yaşamını gözler önüne sererken bir yandan da ebeveynleri gündeme taşıyor. ‘Sanatçı’ eğitiminin zorluklarını göğüsleyen anne ve babalar gerçek hayatın kahramanları olmalarının yanında İçözü’nün romanında da aynı işlevi yükleniyorlar. Bu arada toplumsal açılımları da atlamıyor yazar. Her genç, kendi başına çoğunluğun bir örneğini teşkil ederken yan karakterler de romanın gerçek hayattaki diğer uzantılarına ulaşıyor, Türkiye’de sanat yapmanın ‘gerçeği’ni taşıyor okura. İçözü, başarılı gözlemleri ile ‘gerçeği’ karamsarlıktan uzaklaştırıp, umuda ve ardından gençlerin başarısına dönüştürüyor. Üç ayrı dünyanın betimlendiği roman, ana karakter Yaprak’ın ekseninde, sevdaya dönüşen sanatın yalnız ve uzun yolculuğunu aktarıyor okura. Nur İçözü, gençler için olduğu kadar anne-babalar için de iyi bir roman ortaya koyuyor. Yüreğimin Kıyısında, hem gençlerin hem anne-babaların okuması gereken bir roman. Nur İçözü ile Çocuk ve Gençlik Edebiyatını konuştuk: Çocuk edebiyatı inanılmaz büyüklükte bir vaha… Siz, uzun yıllardan bu yana çocuk edebiyatında ürün veriyorsunuz. Türkiye’de çocuk edebiyatının durumu hakkında bir yazarın çok daha güncel bilgilere sahip olduğunu düşünüyorum. Çok sıklıkla konuşulan bir soru olsa da yine de güncelliğini yitirmeyen bir konu, çocuk edebiyatının durumu… Üstelik, uçları pek çok noktaya ulaşan bir konu aynı zamanda… Çocuğun eğitiminden ülkenin kültürel yapısına dek… Ama sorunlar yerine ben gelişmeleri konuşmak istiyorum. Türkiye’de çocuk edebiyatında gelişmeler yaşanıyor mu? Nur İçözü: Son 10 yılda ülkemizde Çocuk ve Gençlik Edebiyatı’nın büyük bir sıçrama yaptığını görmemek olası değil. Yirmi yıl öncesinde ‘Çocuk’ ve ‘Gençlik’ yazınına ürün veren sanatçıların sayısı neredeyse bir elin parmaklarıyla sınırlıyken, günümüzde bir çırpıda onlarca isim saymak olası. Bir yıl içinde yayınlanan kitap sayısını ise, hiç abartmıyorum yüzlerce sözcüğüyle tanımlayabiliriz. Ancak dediğiniz gibi, bunca isim arasında kaçı geleceğe taşınacak, kaç kitap istenen nitelikte, tartışmaya değer. Ancak her şeye karşın sevindirici bir gelişme içinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Özgün ve nitelikli yapıtlarıyla bu alana katılan yeni değerler, deneyimleriyle Çocuk ve Gençlik yazınına yapıtlarını sunmaya devam eden yetkin kalemler kitaplarıyla çocukların beklentilerini karşılamayı sürdürüyorlar. Ayrıca yayınevlerinin çeşitli yarışmalar açarak gençleri ve yazar olmayı düşünenleri bu alana ürün vermeye özendirmesi çok anlamlı. Akademik çevrelerde Çocuk ve Gençlik Edebiyatı’nın giderek ilgi alanı hale gelmesi, bu konularda bilimsel çalışmalar yapılması sevindirici. Örneğin Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen ve 4-6 Ekim tarihleri arasında’nin gerçekleşecek II: Ulusal çocuk ve Gençlik Edebiyatı sempozyumunda çocuk ve gençlik edebiyatının pek çok sorunu incelenecek, öneriler,beklentiler dile gelecek. Türkiye’de çocuk edebiyatı platformu var mı? Bu, çocuk edebiyatı yazarlarının buluştuğu bir platform mu? İlgi gören her alanda olduğu gibi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı alanında da sivil toplum kuruluşları daha iyiye, daha güzele ulaşmak, bunun gereği olan çalışmaları yapmak için çalışmalar sergiliyor. ÇİKEDAD ve ÇGYD’yi bu alanda kurulan sivil toplam örgütlerine birer örnek olarak gösterebilirim. Çocuk ve İlkgençlik Kültürü ve Edebiyatı Araştırmacıları Derneği (ÇİKEDAD) kurucularının ve üyelerinin genelde akademisyenler tarafından oluşturulduğu ancak çocuk edebiyatı alanında uzun yıllar çalışmalarıyla ve araştırmalarıyla yer edinmiş yazar ve editörlerin de bünyesinde yer aldığı bir dernek. Çocuk edebiyatı alanında çeşitli akademik çalışmaların ve bu bağlamda düzenlenen bilimsel çalışmaların her zaman yanında olmaya özen gösteriyor. Ayrıca düzenlediği kurultaylarla da bu alanın bilimsel çevrelerde ve yeni yetişmekte olan öğretmen adaylarında ilgi odağı olmasını sağlıyor. Özellikle genç eğitimcilerin çocuk edebiyatının önemini kavraması için çalışmalar yapıyor, On yılı aşkın bir süredir bu alanda çalışmalar sergileyen Çocuk Yayımları Derneği ise, geçtiğimiz yıl küçük bir değişiklikle gerçek işlevine uygun olarak ÇOCUK VE GENÇLİK YAYINLARI DERNEĞİ adını aldı. Bu dönem yönetim kurulu başkanlığını sürdürdüğüm ÇGYD, çocuk yazınına gönül ve ürün veren yazarlar,çizerler, yayıncılar, yazılı, görsel ve işitsel medya mensupları, çocuk tiyatrosuna emek ve yapıt sunan sanatçılar, kütüphaneciler ve akademisyenler gibi geniş bir üye grubunun oluşturduğu bir sivil toplum örgütü. ÇGYD’nin önemli bir özelliği ise, merkezi İsviçre’de bulunan Uluslar arası Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (IBBY)’nin üyesi olması. Dünyanın hemen hemen her ülkesinden yalnızca bir derneğin üye olduğu bu kuruluşta ÇGYD de Türkiye’yi temsil etmektedir. Ayrıca ÇGYD, nitelikli ürün verilmesi konusunda özendirici bir işlev oluşturması amacıyla geçtiğimiz yıl YILIN KİTABI seçimini yapmaya başladı.. Geleneksel hale getirmeyi hedeflediğimiz bu seçim, bu yıl da 2005 ‘te yayınlanmış çocuk kitapları arasında gerçekleşecek. Okul Öncesi Öykü, Çocuk Romanı ve Tasıram-resimleme dallarını kapsayan seçmenin her üç dalda önemli akademisyenlerden oluşan seçici kurulları oluştu. Bir başka çalışmamız ise TYS; ÇİKEDAD işbirliğiyle yaptığımız Çocuk Edebiyatı Yolculukları. Yolculuk deyince bunun gerçek anlamda kentten kente yayılan bir yolculuk olmasını gönül istiyor elbet, Ancak bu sözcükle iki yıldır, çocuk edebiyatının kapsadığı konular ve sorunlarıyla ilgili çeşitli duraklarda süren bir çalıştayı kastediyorum. Her ayın belli bir günü gerçekleşen bu yolculuklarda, konusunun uzmanı arkadaşlarımız o ayın yolculuğuyla ilgili sunumlarını yapıyor ve ardından konu tartışmaya açılıyor. Yaptığımız duyurularla çocuk edebiyatına ilgi duyan herkesi yolculuğumuza katılmaya davet ediyoruz. Sizi de bekleriz Çocuk edebiyatına yazar yetiştirmek kadar okur yetiştirmek de çok önemli… Türkiye’de okur sayısının çoğalmasında çocuk edebiyatının önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum… Son yıllarda çocuk okur sayısında artış var mı? Bu konuda yayınevleri ile yazarlar ortak çalışmalar yapıyor mu? Artan nüfusumuza oranla ilgi aynı şekilde büyüyor mu bilmem. Ancak ben kendi gözlemlerime dayanarak bunca yayınevinin çocuk yayıncılığına yönelmesinden beklentilerinin en azından ticari anlamda karşılandığı izlenimini ediniyorum. Elbette ki her üründe olduğu gibi, çocuk edebiyatı ürünlerinde de nitelikli olan yaşamını sürdürecek, Rekabet iyi bir şey aslında ve bence sonuçta çocuğa ve eğitimciye yarayacak. Çünkü niteliksiz yapıtlar , bilinçle hazırlanmış, özgün , nitelikli çocuk edebiyatı ürünleri karşısında ister istemez azalacak, Önemli olan burada bilinçli öğretmeni yetiştirebilmek. Öğretmen adaylarının çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı ürünlerini izlemelerini, okumaları sağlayabilmek şart.. Aile önemli bir olgu, eğitimli bir ailenin çocuğunun yaşamında olumlu örnekler sergilemesi doğal, Ancak konumuz çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ülkemizin en uzak bölgesindeki çocuğu da ilgilendiriyor. Bu nedenle ben önce öğretmen diyorum. Çocuk edebiyatı, çocuğun hayal gücünü harekete geçirdiği gibi, çocuğa hayata dair birtakım bilgiler de verir. Bu anlamda çocuk kitabı yazmanın kritik noktaları nelerdir? Yazar yola nasıl çıkar? Her yazarın kendine özgü bir yol haritası vardır. Konuları kendi önceliklerinden çok, çocuğun önceliklerini göz önünde tutarak seçen yazarların yapıtlarının hedef kitleye ulaşması daha kolay olur diye düşünüyorum.. Ancak burada yazarın çok dikkatli bir ölçü kullanması gerek. Yapıtı mutlaka çocuğa görelik ilkesiyle kaleme alınmalı, ancak çocuğu ciddiye alarak oluşturulmalı. Ciddi sözcüğü nedense bizde çatık kaşla, somurtuk bir yüzle bağdaştırılır. Oysa ki, edebiyatta en ciddi olunacak dallardan biri de mizahtır. Çünkü dozunu kaçırdığınız anda hemen basıtleşir, yozlaşır,bayağılaşır. Biliyorsunuz ben kitaplarımda güldürü öğelerine sıkça yer veren bir yazarım. Çocuklara yönelik mizah kitaplarım da olduğu için konuyu çok yakından izleyen biri olarak örnekleme yapmam gerekirse izninizle yine kendimden yola çıkayım.. En beğenilen mizah kitaplarımdan biri olan BU GÜN NE CADILIK YAPTIM’ı okuyan çocuklarla yaptığım bir söyleşide içlerinden biri kalkıp bana yazarlık yaşamımın en büyük ödülünü şu soruyla verdi: “Nasıl oluyor da bizi bize böylesine güzel anlatabiliyorsunuz?” İşte önemli olan bu. Çocuğun satır aralarında kendini bulması ancak hiç küçümsenmediğini, tersine önemsendiğini duyumsayabilmesi…. Benim yazarlık haritam bu. Çocuğa göreliği hiç göz ardı etmeden, yalın ama dilimizin kendine özgü melodisini duyumsatmaya özen göstererek, neredeyse her konuyu okurumla paylaşabilmeye çalışıyorum. Çocuğun hayal gücünü harekete geçirmek cümlesine gelince: Aslında keşke biz yetişkinlerin hayal gücü çocuklarınkine ulaşabilse. Bizim yaptığımız daha doğrusu yapmaya çalıştığımız şey onların düş gücünü daha sanatsal bir ortamda, kalıcı yapıtlarla buluşturmaya özendirmek oluyor sanırım. Çünkü her söyleşiden sonra çocukların gözlerinde farklı ışıklar görüp, “Ben de yazar olacağım,” sözlerini işitiyoruz. Kaçının bu sözü gerçekleştireceğini bilemem, ama düşlerin, düş kurmanın önemini fark etmeleri,.büyümenin bu özel yetenekten vaz geçmek anlamına gelmediğini öğrenmeleri önemli. Biliyorsunuz bilimsel buluşlar için bile önce düş gücü gerek. Nur İçözü’nün çocuk edebiyatı tanımı nedir? Bu tanım zaman içerisinde değişiyor mu? Akıp giden zamana ayak uyduramayıp yerinizde durmaya çalışırsanız kaç yaşında olursanız olun bir anda ihtiyarlayıverirsiniz. Kişinin ihtiyarlaması, günün gereklerini, gereçlerini, göz ardı edip olayların akışını görmekten kaçınmasıdır diye düşünüyorum. Bu sözlerimin gunumuzun populer kültür akımını(Ne demekse) desteklediğim şeklinde algılanmasını istemem. Demem o ki, kişi kaç yaşında olursa olsun gününü yaşamayı,sorgulamayı, düşünmeyi,eleştirmeyi bildiği oranda genç kalmayı başarır. Yazar elbette ki tanıklığını yaptığı olayları, geçmişi yapıtlarına taşıyabilir, hatta zaman zaman yapıtlarına bunları yansıtmalıdır,. Ancak günümüzü yaşamaktan ve yansıtmaktan da asla vaz geçmemelidir. Edebiyatçının bu ışık altında kendi sınırlarını ve yol haritasını belirlemesi çok önemli . Örneğin ben ne denli moda olsa da, hiçbir zaman bilim-kurgu kitapları yazamayacağımdan eminim. Buna teşebbüs bile etmem. Cünkü çok özgün bir alan. Bilimsel altyapıyı gerektiren bir alan. Edebiyatçılığın yanında dergicilik geçmişi olan bir yazarsınız… Çocuk kitaplarının ve yazarlarının en ciddi sorunlarından biri de çocuk kitaplarının basında olması gerektiği kadar yer almaması… Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Bu, yapıtlarını çocuk edebiyatı alanında sunan yazarların ortak sorunu. Gazeteci kimliğimle bu konunun yazılı ve görsel basında yeterince yer almayış nedeni olarak öncelikle ilan politikasını görüyorum. Eğer yayınevleri çocuk kitaplarını da tıpkı yetişkin kitaplarında olduğu gibi ilan verme kapsamı içine alırlarsa; yayınladıkları ürünler de medyada daha çok yer bulabilir. Ama bu ne derece doğru? Asıl sorgulanması gereken zaten bu. Çocuk, gerek dergicilikte gerekse sözünü ettiğiniz basın kuruluşlarının gözünde önemli bir yerde değil. Toplumun geleceğini onların oluşturacağı yazık ki hep göz ardı edildi, ediliyor. Okuyan, okuduğunu anlayan, düşünen, eleştiren, sorgulayan bir toplumu gerçekten istiyorsak ÖNCE ÇOCUK demeyi de daha fazla gecikmeden öğrenmeliyiz Çocuk dergileri de sizin ilgi alanlarınız arasında… Çocuk dergileri, tıpkı çocuk kitapları gibi çocuğun yanında anne-babanın da ilgilenmesi gereken yayınlar… Yayımlanan dergiler konusunda neler düşünüyorsunuz? Günümüzün çocuk dergiciliği anlayışı tek sözcükle özetlenebilir: İçler acısı. Bu alanda küçük de olsa umutlandırıcı örnekler yok değil, ama yüzde doksanını dış kaynaklı dergilerin tıpkı basımlarının oluşturduğu bir gruptan söz ediyorum. Bu konu öylesine uzun tartışılabilir ki sayfalarımıza sığmaz.Geçtiğimiz yıl Virgül’de Çocuk Dergiciliğiyle ilgili oldukça uzun bir yazım yanılanmıştı. Üstelik o yazı belli bir çalışmanın kısa bir özetiydi. Çocuğu ciddiye alan ve geleceğe yatırım yapmanın çocuktan geçtiğini, çağdaş bir anlayışla bağdaştıran yayıncılarımızın gecikmeden bu alana da yönelmesini dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden. Röportaj: Şebnem Atılgan Virgül Dergisi
  16. Hüseyin Yurttaş HAYATI Hüseyin Yurttaş, 1946 yılında Foça’nın Kozbeyli Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Menemen’de okudu. Parasız yatılı okuduğu Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’ndan 1964 yılında mezun oldu. Van, Amasya, İzmir illerine bağlı köylerde on yıl çalıştıktan sonra İzmir’e atandı. 1983 yılında öğretmenlikten istifa etti. Yayıncılık ve dağıtımcılık işiyle uğraştı. 1990 yılı sonunda bu işi de bıraktı. Yalnızca yazarak yaşamaya çalıştığı bir dönemin ardından (sonradan Atatürk Kitaplığı adını alacak olan) Bornova Belediye Kitaplığı ve Okumaevi’ni kurdu. Bu görevinden 1994 yılında ayrılarak emekli oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri ve yazıları yayımlanan Hüseyin Yurttaş, arkadaşlarıyla birlikte İzmir’in en uzun ömürlü edebiyat dergisi Dönemeç’i çıkardı. Anı, anekdot ve düşüncelerini içeren deneme tadındaki yazılarına yer verdiği “Cumartesi Sohbeti” adlı köşesiyle, 1995-2001 yılları arasında Yeni Asır gazetesinde yer aldı. 2003’te yayımlanmaya başlayan Ünlem dergisinin çıkışına ve yayımına katkıda bulunanlar arasındadır. Yurttaş’ın bugüne kadar yayımlanmış şiir kitapları: İlk İşim Uyanmak (1970), Gelincik Günleri (1977), Uzun Yollar Yolcusu (1978), Uzunçalar (1979), Sanayi Çarşısı (1980 Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü, 1980), Gecede Kanat Sesleri (1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nde mansiyon, 1984), Çürüme (1986), Kod Adı: Mansur (1992 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, 1993), Kirli Tarih ( 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Ödülü ve 1994 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, 1993), Sevgiden Ötesi Cehennem (1995), Yirminci Yüzyıl Ağıtları (1996), Aşkların Gizli Defteri (1998) Aşka Bahar Yetmez (2001), Ra (2005). Kayıp İklimler (2007). Düzyazılarından oluşan ve “Ayna Kırıkları” genel başlığı altında topladığı kitapları: Bir Sıcak Merhaba (1996), Bu Şehir, Bu Topraklar (1999), Kış Masalları (2001), Özgürlük Çiçekleri (2005) ve Düşlerde Uçmak (2006) adlarını taşıyor. Ömrün Issız Günleri (2001) Buğulu Camların Ardı (2007)ilk öykü kitapları, Saklı Kimlik (2003) ve GDO Ülkesi (2005, Robotlar Ülkesi (2008) romanlarıdır. Yurttaş’ın çocuk kitapları ise şunlardır: Güvercin Kayaları Eşekler Cenneti, Astronot Çekirge, Çınar Dede, Dağdaki Yabancı, Çamlı Kuledeki Giz, Beyaz Bisiklet, Uzaylılar Gelince, Cüceler Gezegeni, Sevgiyle Dönsün Dünya (1992 Çankaya Belediyesi ve Damar Dergisi İlkbahar Ödülleri Çocuk Şiiri Birinciliği), Kör Kaptanın Serüvenleri, Sakar Tay, Tavşancı Dede, Mavi Bilye, Akıllı Köpek Alabaş, Dağa Düşen Uçak, Küçük Telsizci, Irmak Çocukları, Deli Uçurtma, Küçük Balıkçılar, Kıyıdaki Tekne, Gülce Kızın Düşleri, Hınzır Çiçek, Sarıbey, Konuşan Kukla, Aslan İbiş, Arkadaşım Cingo, Meraklı Maymun, Cingöz Balık, Hınzır Kelebek, Niyet Tavşanı, Kahraman Kazlar, Yaralı Fok, Hayvanlar Şenliği, Hasan Dede’nin Hayvanları. Hüseyin Yurttaş, TÖMER’in düzenlediği ankette en başarılı on çocuk yazarı arasına girerek ödül aldı (1997). ESERLERİ Şiir Kitapları İlk İşim Uyanmak (1970), Gelincik Günleri (1977), Uzun Yollar Yolcusu (1978), Uzunçalar (1979), Sanayi Çarşısı (1980 Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü, 1980), Gecede Kanat Sesleri (1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nde mansiyon, 1984), Çürüme (1986), Kod Adı: Mansur (1992 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, 1993), Kirli Tarih ( 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Ödülü ve 1994 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, 1993), Sevgiden Ötesi Cehennem (1995), Yirminci Yüzyıl Ağıtları (1996), Aşkların Gizli Defteri (1998) Aşka Bahar Yetmez (2001), Ra (2005) Kayıp İklimler (2007). Düzyazıları * Bir Sıcak Merhaba (1996) * Bu Şehir, Bu Topraklar (1999) * Kış Masalları (2001) * Özgürlük Çiçekleri (2005) * Düşlerde Uçmak (2006 Öykü Kitapları * Ömrün Issız Günleri (2001) * Buğulu Camların Ardı (2007) Romanları Saklı Kimlik (2003), GDO Ülkesi(2005), Robotlar Ülkesi(2008). Çocuk Kitapları Güvercin Kayaları, Eşekler Cenneti, Astronot Çekirge, Çınar Dede, Dağdaki Yabancı, Çamlı Kuledeki Giz, Beyaz Bisiklet, Uzaylılar Gelince, Cüceler Gezegeni, Sevgiyle Dönsün Dünya (1992 Çankaya Belediyesi ve Damar Dergisi İlkbahar Ödülleri Çocuk Şiiri Birinciliği), Kör Kaptanın Serüvenleri, Sakar Tay, Tavşancı Dede, Mavi Bilye, Akıllı Köpek Alabaş, Dağa Düşen Uçak, Küçük Telsizci, Irmak Çocukları, Deli Uçurtma, Küçük Balıkçılar, Kıyıdaki Tekne, Gülce Kızın Düşleri, Hınzır Çiçek, Sarıbey, Konuşan Kukla, Aslan İbiş, Arkadaşım Cingo, Meraklı Maymun, Cingöz Balık, Hınzır Kelebek, Niyet Tavşanı, Kahraman Kazlar, Yaralı Fok, Hayvanlar Şenliği, Hasan Dede’nin Hayvanları. Kazandığı Ödüller * 1980 Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü "Sanayi Çarşısı" ile * 1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü "Gecede Kanat Sesleri" ile (mansiyon) * 1992 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü "Kod Adı Mansur" ile * 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Ödülü "Kirli Tarih" (dosya)ile * 1994 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü "Kirli Tarih" (kitap)ile vikipedi
  17. Yalvaç Ural (d. 1945, Konya), Türk gazeteci, yazar. Özellikle çocuk edebiyatı alanında eserler vermiştir. Yaşamı 1945 yılında Konya'da memur bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi ilkokul öğretmeni, babası ise Toprak Mahsulleri Ofisi'nde eksper müdürü idi. Öğrenimini Anadolu'nun değişik il ve ilçelerinde sürdürdü. Kabataş Lisesi'nde başladığı lise öğrenimini İstanbul'da Atatürk Erkek Lisesi'nde tamamladı. Lise yıllarında müzik ve edebiyata ilgi duydu. Yalvaç Ural, liseden sonra gazeteciliği meslek olarak seçti ve Milliyet Gazetesi'nde editör olarak çalışmaya başladı. Gazetecilik yaşamı çok sayıda farklı yayınevi ve gazetede sürdü.23 yılda 25 çocuk dergisi yayımladı. Yurtdışında yayımlanan Türkçe dergilere katkıda bulundu. Yalvaç Ural'ın "Gölcüğü Küçük Avcılar" adlı öyküsü İngilizce'ye çevrilerek, 1996 yılında Oxford University Press tarafından ortaöğretim çocukları için hazırlanan Dört Türk Öykücüsü adlı kitapta yer aldı.Yalvaç Ural'ın Feridun Oral ile birlikte hazırladıkları "Korkuluğun Kalbi" kitabının ilk baskısı Avusturya'da Almanca olarak basıldı.Bir yılda iki baskı yapan kitap Avusturya'nın komşu ülkesi Almanya'da 1995'te en çok satan kitaplarından biri oldu. Yalvaç Ural'ın Sihirli Pabuçlar kitabı ilk kez, minik bir kitap olarak basıldı.Daha sonra Hollan Televizyonu "Nederlandse Omroep Stichting" bu kitabı çok sevdi ki Sihirli Pabuçlar'ı Yalvaç Ural'a 10 bölümlük, bilgisayar anmisayonla yapılmış, bir TV Çizgi Film Dizisi yaptırdı.Sihirli Pabuçlar TRT tarafından da 27 bölümlük Çizgi Film olarak Denge Animasyon'a hazırlatıldı. 2 yıl bu çizgi film gösterimde kaldı. Ayrıca yine TRT aracılığıyla İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya Televizyonlarına satılan Sihirli Pabuçlar, Almanya'da ise korsan kaset olarak piyasaya çıktı.Sihirli Pabuçlar'ın yanında Evliya Çelebi'nin Gezileri - Az Gittik Uz Gittik, Tekir Noktalama İşaretlerini Öğretiyor gibi diğer Yalvaç Ural eserlerinin animasyon dizileri hazırlandı. 1996 yılında Yalvaç Ural'ın Müzik Satan Çocuklar (Çingenece:Gili baši i violina) adlı öyküsü Çingenece olarak basıldı.Ve bu kitap dünyada ilk kez Çingenece basılan çocuk kitabı özelliğine sahiptir.Bu kitap Makedonya'da yine Yalvaç Ural'ın La Fonten Orman Mahkemesinde adlı öyküsü ile birleştirilip tek kitap haline getirildi.Makedonya'daki okullarda Müzik Satan Çocuklar kitabı yardımcı ders kitabı olarak okutulmaya başlandı.Yalvaç Ural'ın Gözü Boynuz ile İzi Yaldız kitabı Makedonya'da ve Macaristan'da da basıldı.Yalvaç Ural'ın şiirleri Yunanca'ya da çevrildi. Sarı Trampet adı ile bir çocuk dergisi yayımlayan Yalvaç Ural, bu isim altında çocuklar için bir televizyon programı hazırlamış ve Milliyet gazetesindeki köşesine de bu ismi seçmiştir. 65 çocuk kitabı yayımlayan Yalvaç Ural, yetişkinler için dört kitap ve bir şiir kitabı yayımlamıştır. Çocuk edebiyatındaki çalışmaları ile yurtdışında da ünlenen Yalvaç Ural, Hollanda'daki 5. Uluslararası Çocuk şiir Festivali'nde, "Armonikanın Şairi", "Dünya Çocuk şiirinin şampiyonu" diye adlandırılmıştır. Ödülleri * 1979 - 2. Uluslararası Çocuk Kitapları Fuarı birincilik ödülü * 1980 - Milliyet Sanat Dergisi Oyun Ödülü * 1983 - Türk-Yunan Dostluğu Abdi İpekçi Şiir Başarı Ödülü * 1986 - Polonya Gülümseme Nişanı * 1992 - Çocuk Vakfı Ödülü * 1996 - TÖMER Yılın En İyi 10 yazarı ödülü Polonya Gülümseme Nişanını alan kişiler * Henry Richardson Labouisse, Jr (ABD; UNICEF Genel Yönetmeni) * Wojciech Żukrowski (Polonya; Uluslararası Çocuk Kitapları Dostları Polonya Bölüm Başkanı) * Sergiej Obrazcow (SSCB; Kukla Tiyatro Kurucusu) * Hanna Ożogowska (Polonya; Çocuk Kitapları Yazarı) * Tove Jansson (Finlandiya; Dünyaca Tanınmış Çocuk Edebiyatı Eleştirmeni) * Peter Ustinov (İngiltere; Sinema Sanatçısı, Yzar) * Yalvaç Ural (Türkiye; Şair ve Yazar) * Cengiz Aytmatov (Kırgızistan; Yazar)
  18. Yavuz Bahadıroğlu (1945 - Pazar, Rize) yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısı. Gerçek adı Niyazi Birincidir. Evli ve üç çocuk babasıdır. 1971de İstanbulda gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı. Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı Sunguroğlu ve ardından yazdığı Buhara Yanıyor romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlının çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri Biz Osmanlıyız. Yavuz Bahadıroğlu, roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı. Halen ulusal bir radyoda günlük yorumlar yapıyor ve bir günlük gazete köşe yazarlığı sürdürüyor. Ayrıca tarihi sevmekle kalmayıp bize hatırlatan nadir yazarlarımız arasındadır. Yavuz Bahadıroğlu, yazdığı tarihi romanlarıyla birçok gence tarihini öğretip sevdirme başarısını gösteren ender Türk romancılarındandır. ESERLERİ Uzaklar Yakındır Merhaba Söğüt Biz Osmanlıyız Mısır'a Doğru Kara Şövalye Elveda Buhara Sunguroğlu 1-2 Kirazlımescit Sokağı Şirpençe Buhara Yanıyor Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı 4.Murat 1.Murat Çelebi Mehmet Yıldırım Bayezid 2.Murat Orhan Gazi Osman Gazi Kanuni Sultan Süleyman Yavuz Sultan selim Zindanda Şahlanış
  19. Aziz SİVASOĞLU Doğum Tarihi :1950 - (Samsun/Çarşamba) Eğitimci şair. 1950 Çarşamba (Samsun) doğumlu. Öğretmenliğin yanısıra yayın sektöründe çalıştı. Halen YA-PA'da editör olarak görev yapıyor. Sadece çocuklar için yazan Sivaslıoğlu'nun birçok kitabı bulunmakta. 1. Okul Öncesi Çocukları İçin En Güzel Şiirler Hazırlayan: Aziz Sivaslıoğlu Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 2. 2 Yaş Çocukları İçin Zıt Kavramlar Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 3. Baştan Sona Okul Öncesi Eğitim 2: Vücudumuz ve Sağlığımız Toplumsal Yaşam Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 4. 2 Yaş Çocukları İçin Oyuncaklarım Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 5. 2 Yaş Çocukları İçin Vücudum Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 6. Bak-Öğren 10 Taşıtlar ve Trafik Aziz Sivaslıoğlu Engin Özatalay; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 7. Bak-Öğren 11 Haberleşme Aziz Sivaslıoğlu Engin Özatalay; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 8. Doğamız / Bilgi Evi (Okul Öncesi Eğitim Seti 7) Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Nilüfer Dericioğlu Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 9. Bak-Öğren 1 Evimiz Ailemiz Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 10. Bak-Öğren 7 Renkler Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 11. Baştan Sona Okul Öncesi Eğitim 4: Kullandığımız Araç Gereçler Doğamız Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 12. Baştan Sona Okul Öncesi Eğitim Seti (4 Kitap Takım) Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; İstanbul 358 sayfa. 13. 2 Yaş Çocukları İçin Hava Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 14. Bak-Öğren 20 Saat Kaç Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 15. Baştan Sona Okul Öncesi Eğitim 1: Ben Kimim? Okulumuz Evim - Ailem Atatürk Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 16. 2 Yaş Çocukları İçin Besinler Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 17. 2 Yaş Çocukları İçin Evim Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 18. 2 Yaş Çocukları İçin Giysilerim Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 19. 2 Yaş Çocukları İçin Güvenli Yaşam Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 20. 2 Yaş Çocukları İçin Hayvanlar Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 21. 2 Yaş Çocukları İçin Sağlığım Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 22. 2 Yaş Çocukları İçin Taşıtlar Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 23. 2 Yaş Çocukları İçin Yaşantım Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Tayfun Barışkan Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 24. Bak-Öğren 12 Meslekler Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 25. Bak-Öğren 14 Spor 1 Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; . 26. Bak-Öğren 15 Spor 2 Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 27. Bak-Öğren 16 Sanat Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 28. Bak-Öğren 17 Çevremiz Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 29. Bak-Öğren 18 Önemli Günler Haftalar Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 30. Bak-Öğren 19 Mevsimler Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; 31. Bak-Öğren 2 Kullandığımız Araç ve Gereçler Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 32. Bak-Öğren 3 Vücudumuz ve Beş Duyu Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 33. Bak-Öğren 4 Meyveler Sebzeler Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 34. Bak-Öğren 5 Hayvanlar 1 Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 35. Bak-Öğren 6 Hayvanlar 2 Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 36. Bak-Öğren 8 Şekiller Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 37. Bak-Öğren Dizisi Büyük Boy Set (20 Kitap Bir Çantada) Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir 38. Baştan Sona Okul Öncesi Eğitim 3: Ulaşım İletişim Aziz Sivaslıoğlu Rengin Zembat; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 39. Büyük Sözlüğüm (Varlıklar ve Kavramlar) Aziz Sivaslıoğlu; Resimleyen: İlkay Uçar Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 40. Çiziyorum Yazmaya Hazırlanıyorum Aziz Sivaslıoğlu Oğuz Demir; Resimleyen: Oğuz Demir Ya-Pa Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 41. Fırtına Balıkçılar Aziz Sivaslıoğlu Çınar Yayınları; Çocuk Kitapları Türk Yazarları; 42. Hayat Seni Öpüyorum Aziz Sivaslıoğlu Özcan Yayınları; Türk Şiiri;
  20. Aytül Akal 1952 yılında, İzmir'de doğup büyüdüm. 1971 yılında İzmir Amerikan Kız Koleji'ni bitirdim. 1999'da uzaktan eğitimle Washington International University'den mezun oldum ve 'Eğitim' dalında yüksek lisansımı yaptım. Çok küçükken başladım yazı yazmaya - yazmak bir tutkuydu benim için. Çocukluğumdan bu yana, çeşitli dergilerde yazılarım ve röportajlarım yayınlandı. Yetişkinler için şiirler içeren ilk kitabım 'Kent Duygusu' 1981 yılında yayımlandı. 80'li yıllarda çocuklar için yazmaya başladım. İlk masal kitabım 'Geceyi Sevmeyen Çocuk' 1991 yılında yayımlandı. 1995'te iki yazar arkadaşım Aysel Gürmen ve Ayla Çınaroğlu ile birlikte, çocuk edebiyatına nitelikli yapıtlar kazandırmak amacıyla Uçanbalık Yayınları'nı kurduk ve çocuk kitaplarımızı yayımlamaya başladık. Bu güne kadar 2 - 15 yaş grubundaki çocuklar için 100'e yakın kitap yazdım. Masallarla başlayan yazın serüvenimi öykü ve oyunlarla sürdürürken, ilkgençlik için serüven romanları (Süper Gazeteciler) yazdım. Yazar Mavisel Yener'le sürdürdüğümüz tek tema üzerine şiirleşmelerimizi, 'Mavi Ay', 'Kar Sesi' ve 'Denizin Büyüsü', karışık temalar üzerine şiirleşmelerimizi ise, 'Kuş Uçtu Şiir Kaldı' ve 'Şiirimi Kedi Kaptı' adlı şiir kitaplarında topladım. Bu kitapların, tasarım açısından da çocuk yazınını sıra dışı bir çizgiye taşıdığına inanıyorum. Ayrıca yetişkinler için biri şiir (Kent Duygusu'1971), ikisi öykü (Beni Bırakma Hayat'99, İki Ucu Yolculuk'01 - Bilgi Yayınları) olmak üzere üç kitabım yayımlandı. Dergi ve gazetelerde yazılarım, çocuk kitapları için tanıtım ve eleştirilerim, yazar, çizer ve çevirmenlerle röpotajlarım yayınlanıyor... Bazı öykü ve masallarım ders kitaplarında yer alıyor. Amacım, ülkemizde çocuk edebiyatının standardını yükselterek çocukların okuma alışkanlıklarını geliştirmelerine yardımcı olmak. Yazarlığımı, ortağı olduğum ticaret ve sanayi şirketindeki idari görevlerimle birlikte yürütüyorum. Evren ve Alper adlı iki harika oğlum var YURT DIŞI ÇALIŞMALARI 'Sihirli Kapı' ve 'Mevsimler Kralı'nın Maceraları' adlı 8 resimli kitabım, Avusturalya'lı yayıncı Writers Exchange E-Publishing tarafından basıma hazırlanmaktadır. Bazı masallarım yurt dışında yaşayan Türk çocuklarının ana dilini geliştirme projesi çerçevesinde. Hollanda Tilburg Üniversitesi Dil ve Edebiyat bölümü tarafından yayımlandı. Savasta maddi-manevi zarar gören Irak'lı çocukların eğitimi ve desteklenmesi amacıyla İngiltere'de geliştirilen bir projenin sonucu olarak, Lines In The Sand (Kumdaki Çizgiler) adlı antoloji, 2003 yılı Haziran ayında İngiltere'de Francis Lincoln Yayınevi tarafından basıldı ve geliri Irak'lı çocuklara verilmek üzere Unicef'e bırakıldı. Projeye katkıda bulunmak üzere farklı ülkelerden eserlerini gönderen dünya sanatçıları arasından yalnızca 150 yapıt seçilerek antolojiye alındı. Sanatçıların savaşa karşı duruşunu yansıtan ve tüm dünyada Unicef aracılığıyla ve Amazon gibi büyük kitapçılar üzerinden siparişle satışa sunulan bu antolojide benim "The Quarrelsome Trees" (Kavgacı Ağaçlar) adlı masalım yer almaktadır. Yurt dışında çeşitli kütüphanelerin web-sitelerinde biyografim ve bazi kitaplarımın tanıtımları yer almaktadır Masallarım, Almanca-Türkçe olarak Almanya’da TALISA Kinderbuch-Verlag oHG tarafından basıldı. Eserleri * Geceyi Sevmeyen Çocuk * Canı Sıkılan Çocuk * Kardeş İsteyen Çocuk * Sabahı Boyayan Çocuk * Masalları Arayan Çocuk * Geceyi Unutan Fil * Şımarık Fil * Kızamık Olan Fil * Büyük Yatakta Kim Yatacak * İki Kavgacı Ağaç * Gezmeyi Seven Ağaç * Dilek Ağacı * Dünyanın En Güzel Ağacı * Meraklı Uzay çocuğu * Üç Uçan Çocuk * Kimin Yatağı Uçuyor * Uzaylı Çocuğun Ödevi * Çöp Kafalı Çocuk * İp Bacaklı Uzaylı Çocuk * Fasulye Motorlu Uçan Daire * Çikolata Çocuk * Reklamları Çizen Çocuk * Canı Sıkılan Aydede * Cadı Burunlu Fabrika * Park Yiyen Robot * Denizin Altını Merak Eden Vapur * Buruşuk Kağıt Parçası * Rengini Arayan Top * Yaramaz Trafik Lambası * Işığını Yitiren Yıldız * Bu Dünya Kimin? * Suda Oynamayı Kim Sevmez * Küçük Kertenkele * Ormandaki Apartman * Masalını Arayan Ejderha * Ormanın Renkleri Kimde * Ormanın Yeni Komşuları * Eğlence Ülkesini Arayan Dinozor * Yatağın Altındaki Harfler * Soru Balonları * Kitap Perisi * Karanlıktan Korkan Çocuk * Sinderella Olmak İsteyen Çocuk * Üç Sihirli Öpücük * Üç Gözlü Çocuk * Uyumak İstemeyen Zürafa * Işıkları Dolaşan Çocuk * Bana Bir Rüya Ver * Ben Büyüküm * Dağınık Çocuk * Küçük Anne * Nerden Çıktı Bu Kardeş? * Yaşlı Çocuk * Terlikleri Kim Giyecek? * Bütün Oyuncaklar Benim * Ben Ne Zaman Büyüyeceğim? * Ben Ne Olacağım? * Ben Minicik Bir Bebektim * Ben Minicik Bir Bebektim-2 * Atatürk Olmak * Şeker Canavarı * Uyku Canavarı * Kitap Canavarı * Oğlum, Ben Çocukken * Kızım, Ben Çocukken * Oğlum, Nerdesin * Kızım, Nerdesin * Babam Duymasın * Aç Perdeyi Ben Geldim * Süper Gazeteciler * Süper Gazeteciler-2 Parktaki Esrar * Sanatçının Sihirli Odası/The Artist's Magical Studio * Kardeşimin Sihirli Okulu/My Brother's Magical School * Öğretmenimin Sihirli Şapkası/The Teacher's Magical Hat * Dedemin Sihirli Dolabı/My Grandad's Magical Wardrobe * Küçük Prens'in Doğum Günü/The Little Prince's Birthday * Saray Horozu'nun Doğum Günü/The Palace Cockerel's Birthday * Mevsimler Kralı'nın Doğum Günü/The King of Seasons' Birthday * Kraliçe'nin Doğum Günü/The Queen's Birthday * Mavi Ay, A.Akal-Mavisel Yener * Kar Sesi, A.Akal-Mavisel Yener * Denizin Büyüsü, A.Akal-Mavisel Yener * Kuş Uçtu Şiir Kaldı, A.Akal-Mavisel Yener * Şiirimi Kedi Kaptı, A. Akal-Mavisel Yener * Ay Kaç Yaşında A. Akal-Mavisel Yener * Kırmızı Şemsiye A. Akal-Mavisel Yener * Beni Bırakma Hayat (Bilgi Yayınları) * İki Ucu Yolculuk (Bilgi Yayınları)
  21. GÜLSÜM CENGİZ (AKYÜZ) (1949-....) Isparta'ya bağlı Sütçüler'de doğdu. İstanbul İlköğretmen Okulu'nu bitirdi. 14 yıl süreyle İstanbul ve Balıkesir'de öğretmenlik yaptı. Daha sonra bu görevinden ayrılarak yayıncılıkla uğraştı. Çeşitli ansiklopedilerde editörlük ve yönetmenlikten sonra Demet Yayıncılık'ı kurdu. Ardından çeşitli gazete ve dergilerde çocuk yayınları editörlüğü, radyo programcılığı ve çocuk sayfası yönetmenliği yaptı. Kuşlar Kralı Kim Olacak (1990) adlı eseriyle Sıtkı Dost Çocuk edebiyatı mansiyonu, Makas Kesmez İğne Dikmez Olmasa Ellerimiz (1997) ile TOBAV vs Çankaya Belediyesi ödüllerini, Ayşe'nin Günleri (1993) ile de Almanya'nın Mainz kentinde "Sıradışılık Ödülü"nü kazandı, Yapıtları : (şiir) Eylül Deyişleri Sevdamız Çiçeklenir Zulada ESERLERİ'NDEN BAZILARI Bez Bebek Akdenizin Rengi Mavi Sihirli Köpükler Sihirli Ellerin Öyküleri Damlacık Televizyon Çocukları Seti (10 Kitap Takım) Köprü Olmak İsteyen Çivi Sihirli Ellerin Öyküleri Bıcırık Bir Dilim Ekmek İçin Adadaki Hazine Kitap Antoloji Gökyüzündeki Sevinç Ormandaki Kulübe Andersen: Masalcılar Masalcısı
  22. The Secret (Sır) Yazarı:Rhonda Byrne Kitabın beni etkileyen, altını çizdiğim alıntılarım Büyük öğetmen Neville Goddard'ın 1954 yılında vermiş olduğu "Düzeltmenin budama makası"başlıklı konferansın alıntımı sizinle paylaşmak istedim. Neville, her günün sonunda, uykuya dalmadan önce, o gün yaşadıklarınızı düşünmeyi önerir ve istediğiniz gibi gitmeyen bir olay ya da an olduysa, bunu da zihninizin içinde sizi mutlu edecek biçimde gelişmiş gibi yeniden düşünmenizi söyler. Bu olayları beyninizde tam istediğiniz gibi yeniden yarattığınızda, o günün frekansını temizleyerek, ertesi gün için yeni bir frekans yaymaya başlarsınız. Böylece, geleceğiniz için kendi isteğiniz doğrultusunda yeni görüntüler oluşturmuş olursunuz. Resimleri değiştirmek için asla çok geç değildir. Kendinizi bir parça kötü hissettiğinizde, bundan bahsetmeyin; sıkıntınızın artmasını istemiyorsanız tabii. Bu durumdan, düşünme biçiminizin sorumlu olduğunu bilin ve elinizden geldiği kadar çok; "Kendimi harika hissediyorum. O kadar iyiyim ki" deyin ve bunu hissedin. Birisi size nasıl olduğunuzu sorduğunda kendinizi harika hissetmiyorsanız bile, kendinizi iyi hissetme düşüncesini aklınıza getirdiği için ona teşekkür edin ve cevap olarak; nasıl olmak istiyorsanız onu söyleyin. Yapmış olduğu küçük işler için eşi tarafından taktir edildiğini bilen bir koca ne yapmak ister? Daha fazlasını yapmak ister. Takdir edilmek her zaman aynı etkiyi verir; bir şeyleri harekete geçirir; ve daha çok onayı kendisine çeker
  23. Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) 19 Ağustos 1864'te İstanbul'da doğdu. 8 Mart 1944'te Heybeliada'da yaşamını yitirdi. Heybeliada'daki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnedildi. Roman ve öykü yazarı. Eserlerinde 19 ve 20'nci Yüzyıl başındaki İstanbul yaşamını gerçekçi bir biçimde yansıttı. Hünkar yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu. 3 yaşında iken annesinin ölümü üzerine Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula burada başladı. Babası tekrar evlenince 6 yaşında İstanbul'a anneannesinin Aksaray'daki Konağı'na döndü. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve İdadide öğrenim gördü. 1878'de Mekteb-i Mülkiye'ye girdi. 1880'de hastalık nedeniyle ikinci sınıfta iken okulu bıraktı. Kısa bir süre Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalıştı. 1887'de Ahmed Mithad Efendi'nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başladı. Batı uygarlığının yaşantısını taklit ederken gülünç duruma düşen insanları anlattığı ilk romanı "Şık" aynı yıl bu gazetede tefrika şeklinde yayınlandı. Paul Bourget, Paul de ****, Alfred de Musset gibi Fransız yazarlardan çeviriler yaptı. 1894'te İkdam gazetesine geçti. Kendisine büyük ün sağlayan ilk eseri "Mürebbiye" ile "Metres", "Tesadüf" ve "Nimetşinas" bu gazetede tefrik edildi. Sansürün "Alafranga" (1911'de "Şıpsevdi" adıyla basıldı) romanını yasaklaması üzerine yazarlığı bıraktı. 1908'e kadar suskun kaldı. İkinci Meşrutiyet döneminde Ahmet Rasim ile birlikte 37 sayı süren "Boşboğaz ile Güllâbi" adlı mizah dergisini çıkardı. Sabah ve Vakit gazetelerinde çalıştı. 1912'de Heybeliada'ya taşındı. Kütahya milletvekili olduğu 1936-1943 dışında tüm yaşamını Heybeliada'da geçirdi. 1924'te Son Posta gazetesinde tefrik edilen "Ben Deli miyim" romanı ahlaka aykırı bulunarak yargılandı, beraat etti. Anneannesinin yalısında dadılar arasında geçirdiği çocukluk ve gençlik yılları, İstanbul yaşamı ve insanlarını tüm detaylarıyla öğrenmesini sağladı. Ev kadınlarının çeşitli konulardaki düşüncelerini öğrendi. Batılı yazarların yanısıra Türk halk edebiyatından da yararlandı. Romanı ahlakın aynası olarak gördü. Geniş bir okur kitlesine ulaşabilmek için yalın bir dil kullandı. Çok okunan bir yazar olmasını da bu yalınlığına bağladı. Eserlerinde toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri, kadın-erkek ilişkilerini, din sorunlarını konu aldı. Zeki ve kurnazların, saf ve cahilleri kandırarak işlerini yürüttükleri çarpık bir düzenden kurtulmak için akılcı düşüncenin gelişmesi gerektiğini savundu. Dar sokakları, ahşap evleri, konakları, yalıları ve çarşılarıyla hep İstanbul'u işledi. Romanlarında döneminin İstanbul'un her kesiminden, sınıfıntan insana yer verdi. Külhanbeyler, züppeler, fahişeler, hanımefendiler, mahalle kadınları, paşalar, memurlar, beslemeler, imamlar, esnaf. Çevre betimlemeleri üzerinde durmaktansa karakterlerini güçlendirmeyi tercih etti. Bu karakterleri yerel şivelerle konuşturmakta ustalaştı. Emile Zola'nın deneysel roman yöntemini benimsedi ve uyguladı. Ömrünün son otuz yılını Heybeliada'daki köşkünde yazarak geçirdi. En çok ürün veren, en çok okunan ve sevilen yazarlardan biri oldu. ESERLERİ ROMAN Şık (1889) İffet (1896) Mutallâka (1898 Mürebbiye (1899) Bir Muadele-i Sevda (1899) Metres (1900) Tesadüf (1900) Şıpsevdi (1911) Nimetşinas (1911) Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912) Gulyabani (1913) Cadı (1912) Sevda Peşinde (1912) Hayattan Sayfalar (1919) Hakka Sığındık (1919) Toraman (1919) Son Arzu (1922) Tebessüm-i Elem (1923) Cehennemlik (1924) Efsuncu Baba (1924) Meyhanede Hanımlar (1924) Ben Deli miyim (1925) Tutuşmuş Gönüller (1926) Billur Kalp (1926) Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu (1927) Mezarından Kalkan Şehit (1928) Kokotlar Mektebi (1928) Şeytan İşi (1933) Utanmaz Adam (1934) Eşkıya İninde (1935) Kesik Baş (1942) Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür (1943) Ölüm Bir Kurtuluş mudur (1954) Dirilen İskelet (1946) Dünyanın Mihveri Para mı Kadın mı (1949) Deli Filozof (1964) Kaderin Cilvesi (1964) İnsanlar Maymun muydu (1968) Can Pazarı (1968) Ölüler Yaşıyor mu (1973) Namuslu Kokotlar (1973) ÖYKÜ Kadınlar Vaizi (1920) Namusla Açlık Meselesi (1933) Katil Bûse (1933) İki Hödüğün Seyahati (1934) Tünelden İlk Çıkış (1934) Gönül Ticareti (1939) Melek Sanmıştım Şeytanı (1943) Eti Senin Kemiği Benim (1963) OYUN Hazan Bülbülü (1916) Kadın Erkekleşince (1933) Tokuşan Kafalar (1973) İki Damla Yaş (1973) Gülbahar Hanım TARTIŞMA Cadı Çarpıyor (1913) Şekavet-i Edebiye Tartışmaları (1913) Sanat ve Edebiyat (Ölümünden sonra H. A. Önelçin derledi, 1972) Türk Dili ve Edebiyatı
  24. Edip Cansever (1928-1986) 8 Ağustos 1928'de İstanbul'da doğdu. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986'da yaşamını yitirdi. İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. Kapalıçarşı'da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976'dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. İlk şiiri 1944'te İstanbul dergisinde yayınlandı. Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini "İkindi Üstü" kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, her şeye yaşama sevinciyle bakan bir gencin avarelikleri, duyguları ön plandaydı. 1951'de "Nokta" dergisini çıkardı. Bu dergi genç şairlerle ve yazarlarla tanışmasını sağladı. İlk kitabından 7 yıl sonra yayınladığı "Dirlik Düzenlik" bu dönemin ürünüdür. Bu kitaptaki şiirlerde düşünceyi dil içinde eritmeye yönelen, özlü bir söyleyiş ve çarpıcı biçim arayan, toplumsal eleştiri için mizah aracını kullanan bir tutum görüldü. 1957'de yayınlanan "Yerçekimli Karanfil" ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu. İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi dönemin sanat yayınlarında şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bıraktı. "Dize işlevini yitirdi" gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi. Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. "Nerde Antigone", "Tragedyalar", "Çağrılmayan Yakup" bu dönemin ürünleri. Yine de İkinci Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmadı. Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiire yöneldi. Çok farklı imgeler kullanırken bile düşünce öğesini gözardı etmedi. Yapıtlarına tutarlı bir bütünlük kazandırdı. Şiirinde düzyazı olanaklarını kullanmaktan da çekinmedi. Yalnız şiirleriyle değil tepkileri ve yaşama biçimiyle de kendisinden söz ettirdi. Sürekli yazan, yayınlayan bir şair olarak ilgileri hep üstünde tuttu. ESERLERİ ŞİİR İkindi Üstü (1947) Dirlik Düzenlik (1954) Yerçekimli Karanfil (1957) Umutsuzlar Parkı (1958) Petrol (1959) Nerde Antigone (1961) Tragedyalar (1964) Çağrılmayan Yakup (1966) Kirli Ağustos (1970) Sonrası Kalır (1974) Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) Sevda ile Sevgi (1977) Şairin Seyif Defteri (1980) Yeniden (1981) Bezik Oynayan Kadınlar (1982) İlkyaz Şikayetçileri (1984) Oteller Kenti (1985) DÜZYAZI Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra 1987) ÖDÜLLERİ 1958 Yeditepe Şiir Armağanı Yerçekimli Karanfil ile 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Ben Ruhi Bey Nasılım ile 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü Yeniden ile

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.