Alık Olduğumu Kimseye Söylemeyin...
-*-Gloria-*-
Ben artık yöntemi öğrendim, hay allah acaba ne yazsam diye düşünmüyorum, direk yazmaya başlıyorum. Nasılsa başlayınca gerisi çorap söküğü gibi geliyor Bakalım bakalım bu çorabı nasıl sökeceğim
Çorap söküğü dedim de bak hemen aklıma geldi işte... Ben şimdi kendime terapi yapacağım…
Şimdi lütfen ayaklarımızı uzatıyoruz, ve koltuğa doğru şöyleeee bir uzanıyoruz. Uzandık mı? O halde gözlerimizi kapatıp, taaaaa çocukluğumuza geri dönüyoruz… Soruyorum size, lütfen cevap verin sayın Gloria? Kaç yaşındasınız?
- Cevap veyiyoyum, beç
Evet tam üstüne bastım, şu an tam beş yaşındayım. Giresun’dayım ve orada dedem, babaannem, bir de dedeannemle birlikte yaşıyorum. Dedeanne kavramı size tuhaf geldi değil mi? Kesin tuhaf gelmiştir, nerden biliyorum? Çünkü ne zaman dedeanne desem, hep herkes bana tuhaf tuhaf bakıyor. Dedeannem, yani dedemin annesi, anlaşılmayacak bir şey yok, ama niye ısrarla ben dedeannem diyince insanların suratına o acayip bakış yerleşir anlamam bir türlü…
Herneyse geç şimdi bunları Sayın Gloria, bunlar beş yaşındaki bir çocuğun sorgulayacağı şeyler değil, sizi mantığa davet ediyorum.
Beş yaşındayım, babaannemi, beni evlatlık alan bir teyze, dedemi beni evlatlık alan bir amca, dedeannemi beni evlatlık alan amcanın annesi, kendimi de uçaktan atılmış bir bir evlatlık zannediyorum. Nedeni çok basit, çünkü annemi ve babamı tanımıyorum, hatırlamıyorum da… Onlar o zamanlarda çalışmaya çalışan ebeveynler olduğundan ancak ve ancak yılda birkaç ay gelip, beni görüyorlar, sonra da dönüp gidiyorlar. Eeeee çocuk hafızamla bir yıl önce gördüğüm bir kadınla bir adamı hatırlamamam da çok doğal… Evlatlık meselesine gelince bu aslında tamamen “güvendiğim dağlara kar yağdı meselesi...”
Alık bir zamanıma denk geldi herhalde, bir gün hem de evin epey kalabalık olduğu bir gün, ağzımdan “Neden benim de diğer çocuklar gibi bir annem ve bir babam yok?” diye bir soru çıktı ve o kalabalığın içinden tanıdığım, sevdiğim ve hatta bana asla yalan söylemeyeceğini düşündüğüm bir insan, “Aaaaa çocuğummmm sana anlatmadılar mı? Seni uçaktan attılar, bu teyzeyle amca da sana acıyıp, seni evlatlık edindiler” diyiverdi… İşte o gün, hayatımın darbesini yediğim ilk günüm oldu… Bir şey itiraf edeyim mi? En az üç gece bu meseleyi kendime dert edip, uyuyamadım… Hatta beni uçaktan atan annem ve babama da acayip kızdım, gizli gizli, içli içli ağlayıp durdum… Ne günahım vardı benim beeeee, siz şimdi ne diye beni uçaktan attınız ki? Durun şimdi burada acıklı bir türkü girmek lazım… Evet girdim
Ben bir yaralı ceylanııııımmmmmmmm (gerisi aklıma gelmiyor)
Bu arada ben hala mevzuya gelemedim haberiniz olsun, sıkıldınızsa kusura kalmayın, başladınız bir kere okuyacaksınız artık…
İşte ben o günlerde annem ve babamı sürekli hayal eder bir vaziyette hayalet gibi dolaşmaktayken, birden gözüm, dedeannemin ip eğirmek için kullandığı çıkrığa takıldı. Çıkrık nedir bilmeyenler için de aşağıya onun bir resmini koyuyorum ki herkes neden bahsettiğimi anlasın, ayyyy çok düşünceliyimmm beeeee

Çıkrığı gördüğüm o an işte kafamda birden şimşekler çaktı… Meğer ben Uyuyan Güzelmişim…. Naaasıll yani dediğinizi duyar gibi oldum, söylim şöyle yani:
Hani uyuyan güzel masalında kötü peri, prenses için “18 yaşına geldiğinde eline bir iğ batacak ve prenses ölecek” diyor ya ya işte babaannem bana bu masalı anlatırken, ben ona “iğ, ne demek” diye sorduğumda, o da bana, “dedeannenin ip eğirdiği, çıkrık var ya, işte iğ onun gibi bir şey” diye cevap vermişti. Tabi o zaman benim o tanımdan yola çıkarak kendimi uyuyan güzel zannetmem biraz imkansızdı, ama başıma gelen o melun uçak kazası olayı üzerine doğal olarak aklım birden başıma geldi yani… O zaman anladım ki, “Eveeet ben kesin uyuyan güzelim ve bir prensesim, kral annemle, kral babam da aslında iyi insanlar, sırf benim elime iğ batmasın diye, beni korumak için uçaktan attılar ama işte şanssızlık eseri ben yine içinde iğ olan bu eve geldim… Eyvaaaahh, şimdi o iğ benim elime batacak ve ben hemen uyuyacağım, sonra da tam 100 yıl boyunca uyanmayacağım… Eğer prens gelmezse de hiç uyanmayacağım, acaba prens gelir mi kiii
Görüyorsunuz dimi, tüm 5 yaş fantezi sınırımı bir anda doldurduğum ve 1 yıl boyunca fantezi kurma hakkımı bir anda yitirdiğim yetmezmiş gibi bir de güzelim masalı kendimce bir korku filmi haline getirdim. İşte o günden sonra da uzunca bir süre, yani annemle babamın bir kral, kendimin de bir prenses olmadığını öğreninceye kadar o iğ denilen, uyku ilacına dokunmamak için ne derin çabalar sarfettim ama şimdi o çabayı ne siz bana sorun ne de ben size anlatayım
****
Tamam Sayın Gloria, artık bugüne dönebilirsiniz... Sizinle görüşmemiz 1 saatti ve maalesef randevunuz bitti... Lütfen toparlanın artık ve ayaklarınızı da o koltuğun üzerinden aşağı indirin, sonra da ayakkabılarınızı giyip evinize doğru yol alın lütfen… Hadi canımmmm hadiiiiiii, hadiiiiiiiii...
Offf aman iyi be gittik, pis cimriiii
Ben biir küçüüük cezveyiim
Köşe bucak gezmeeeeyim
****
Bu da günümün karikatürü...
8 Yorum
Önerilen Yorumlar