Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Türkiye Cumhuriyeti'nin Kilit Taşı: Laiklik


Misafir bilimselci

Önerilen İletiler

 

Hem türban serbest olsun, hem de laiklik yerinde kalsın, diyemezsiniz.

 

 

Her şeyden önce laiklikle çatışırsınız. Türban şer'i devleti arzu etmenin açık bir göstergesidir. Bu düşüncemi, her seviyedeki yargı organı teyit etmektedir. Ben de zaten hukuki dayanağa göre ifade ediyorum.

Kemer şeklindeki yapıların, örneğin köprülerin, menfezlerin tam orta kısmındaki taşa, kilit taşı denir. Bu taş, yapının ayakta durmasını sağlar. Köprü üzerine binen yük, her iki ayağa, kilit taşından itibaren dairevi kemer sayesinde, intikal ettirilir. Kilit taşı yerinden oynatılırsa köprü yıkılır. Onun için çok önemlidir.

 

TC Devleti'nin kilit taşı da laikliktir. Laiklik yerinden sökülürse TC Devleti de yıkılır. Evet, yıkılır. Yerine şer'i devlet gelir.

 

Hem türban serbest olsun, hem de laiklik yerinde kalsın, diyemezsiniz. Her şeyden önce laiklikle çatışırsınız. Türban şer'i devleti arzu etmenin açık bir göstergesidir. Bu düşüncemi, her seviyedeki yargı organı teyit etmektedir. Ben de zaten hukuki dayanağa göre ifade ediyorum.

 

Sayın Başbakan da, ''Ben laik değilim'' diyerek, fikrini açık açık beyan etmiştir. Yani karısının ve çocuklarının türban takmasını istiyor ve taktırıyor. Laik devletin, laik olmayan, başka bir deyişle, laikliği benimsemeyen bir başbakanı var. Onun için Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, resmi resepsiyonlarda, eşlerine türban taktıranların eşlerini davet etmiyor. Meclis Başkanı, Başbakan, bakanlar eşsiz geliyor, 5-10 dakika kalıp ayrılıyorlar. Onlar da tepkilerini böyle gösteriyorlar. Bir garip durum.

 

Birisi, ben böyleyim, beni halk seçti, diyor. Diğeri bu anayasal düzene aykırı, diyor. Ortada bir yanlışlık var. Demek ki anayasa yetersiz kalıyor; kanunlar yetersiz kalıyor: Mademki türban şer'i devleti arzu etmenin bir göstergesi, öyle ise yasalara, başta anayasaya bunu önleyici hükümler konulması gerekir. Böylece devletin tepesinde, resepsiyonlardaki bu son derece çirkin durum, önlenmiş olur.

 

Şimdi, düşünüyorum, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Genelkurmay Başkanı, yurtdışı temaslarında herhalde zor durumlarda kalıyorlardır. Bu nasıl iş, bir yandan biz laik ülkeyiz, diyorsunuz, bir yandan da başbakanınızın, bakanlarınızın çoğunun eşleri türbanlı, bu bir çelişki değil mi, diye soruyorlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Türkiye'deki tüm yargı kararları, devlette ve kamu kurumlarında memurların türbanlı olmasını yasaklarken nasıl oluyor da başbakanınızın eşi türbanlı oluyor, diye yönelttikleri soruları cevaplandıramıyorlardır herhalde.

 

Türbanlı olarak üniversitelerimize kız öğrenciler alınmıyorlar.

 

Devlet dairelerinde, resmi müesseselerde türbanlı olmak da kabul edilmiyor. Çünkü türban, yargı kararlarında, laik düzene bir başkaldırı mahiyetinde algılanıyor.

 

Bunlarla ilgili olarak yargı organına başvuruldu ise de yargı, birçok seviyede, anayasal düzen ve TC'ye hayat varen hukuk kuralları karşısında bu uygulamanın yerinde olduğunu kabul ederek davaları, reddettiğini biliyoruz. Hatta aynı şekilde İnsan Hakları Mahkemesi dahi TC Devleti'ne hak verdi ve bu tür uygulamayı yerinde buldu. Birçok Avrupa ülkesinin yargı organları da bu tür başvuruları reddetmiştir.

 

Gelgelelin Meclis Başkanı'nın eşi, Başbakan'ın eşi ve çocukları, birçok bakanın eşi, hatta AKP'lilerin çoğunun eşleri türbanlı, Meclis Başkanı, Başbakan, bakanlar, devletimizin üst kademelerinde resmi görevlerde olan kişiler resmi toplantılarda, resmi ilişkilerde türbanlı eşlerini yanlarında bulunduruyorlar. Memuru türbanlı olamıyor, Başbakanın eşi türbanlı oluyor... Bu bir çelişki değil mi? Bu yanlış değil mi?..

 

Yanlışlığın nereden kaynaklandığını, şimdi açıklıyorum. Sanırım bana katılacaksınız. Memur için, üniversite öğrencisi için yargıya gidildi...

 

Ama Başbakanımızın, Meclis Başkanımızın, bakanlarımızın yukarıda belirttiğimiz uygulamaları için hiç yargıya gidilmedi ki.. Gidilse, hiç yargı organı, böyle devam edin, der mi?

 

Peki, yargıya kim gidebilir?.. Bence, herkes... Çünkü, beni temsil etmiyorlar mı?.. Bunlar milletin görevlendirdiği görevliler, değil mi?.. Öyle ise herkesin dava açma hakkı vardır, kanısındayım. Veya kural koyarsınız, bunların seçilmelerini önlersiniz. Yine demokrasi yolu ile elbette. Türban TC'nin karşısına üç kaynaktan çıkmaktadır. Bunlar tarikatlar, imam hatip liseleri ve Kuran kursları. İşte, bunun için tarikatlar devlet kontrolü altına alınmalıdır. İmam hatip liseleri ve Kuran kursları kapatılmalıdır. Din eğitimi, herkesin mensup olduğu dine göre, laik okullarda, 15 yaşından sonra verilmelidir

 

Bunu yapmadığınız takdirde, şimdilik, imam hatip liselerinden mezun olan insanlar, yani laik olmayanlar laik devleti idare ederler, laik devletin kurumları ile çatışırlar. İleride de sakalı göbeğinde, başında yeşil takke olanlar ülke yönetimini alırlar. Yani kilit taşı sökülür.

 

Mehmet Selim OKÇAY

Cumhuriyet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mademki türban şer'i devleti arzu etmenin bir göstergesi, öyle ise yasalara, başta anayasaya bunu önleyici hükümler konulması gerekir.

 

Sevgili bilimselci rumuzlu arkadaşım :

Türkiye'mizin en önemli meselesi bu mesele değil,bunun farkında olmanıza rağmen yeni projeler üretemediğinizden olsa gerek sürekli bunu gündemde tutmaya çalışıyorsunuz.Yahudi iş yapamayınca eski defterleri karıştırırmış misali.

Yukarıdaki cümleyi özellikle yazınızdan alıp çıkardım,çünkü çok yanlış.Hem demokratik olacaksınız,hem insan haklarına saygılı olacaksınız,din ve vicdan özgürlüğündan bahsedeceksiniz...Ama iş türbana gelince vay anam yasak!

Bence siz başınızı kuma gömmüşsünüz.Varsayalım ki bütün suç bu türbanda olsun.Heralde siz,yakınlarınız ve sizin gibi düşünenler türban takmıyorsunuzdur.E memlektin hali ortada.Siz bu memleket için ne yaptınız?Neden bir türlü muasır medeniyet seviyesine ulaşamıyoruz?Bütün engelleri bu türbanlılar mı çıkarıyor?

Eğri oturalım doğru konuşalım.Bizim asıl meselemiz üretken bir toplum olmayışımız.Kısacası tembeliz.Rumuzunuz gibi davranın,araştırın.Yılda kaç bilimsel makale yayınlanıyor bu ülkede?Kaç patent alınıyor?Kaç buluş yapılmış?Bu ülkeye neden hala karayolu yapılıyor?Neden demiryollarına hala önem verilmiyor?Petrole bağımlılığımız neden arttırılıyor?İnsanlarımız dış ticaret açığımız artıyorken neden hala ithal ürünlere rağbet ediyor?

İşte bizim asıl meselelerimiz bunlar,bunlar üzerinde düşünüp çözüm üretirsek hep beraber artık türban mürban gündeme gelmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Hem türban serbest olsun, hem de laiklik yerinde kalsın, diyemezsiniz.

 

TC Devleti'nin kilit taşı da laikliktir. Laiklik yerinden sökülürse TC Devleti de yıkılır. Evet, yıkılır. Yerine şer'i devlet gelir.

 

Hem türban serbest olsun, hem de laiklik yerinde kalsın, diyemezsiniz. Her şeyden önce laiklikle çatışırsınız. Türban şer'i devleti arzu etmenin açık bir göstergesidir. Bu düşüncemi, her seviyedeki yargı organı teyit etmektedir. Ben de zaten hukuki dayanağa göre ifade ediyorum.

 

Peki, yargıya kim gidebilir?.. Bence, herkes... Çünkü, beni temsil etmiyorlar mı?.. Bunlar milletin görevlendirdiği görevliler, değil mi?.. Öyle ise herkesin dava açma hakkı vardır, kanısındayım. Veya kural koyarsınız, bunların seçilmelerini önlersiniz. Yine demokrasi yolu ile elbette. Türban TC'nin karşısına üç kaynaktan çıkmaktadır. Bunlar tarikatlar, imam hatip liseleri ve Kuran kursları. İşte, bunun için tarikatlar devlet kontrolü altına alınmalıdır. İmam hatip liseleri ve Kuran kursları kapatılmalıdır. Din eğitimi, herkesin mensup olduğu dine göre, laik okullarda, 15 yaşından sonra verilmelidir

 

Mehmet Selim OKÇAY

Cumhuriyet

 

Teşekkürler sevgili bilimselci canalıcı bir konu ve yazara, paylaşımınıza teşekkürler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah nurunu tamamlayacaktır.

 

Sizler istemesenizde yırtınıp dursanızda BU VATANIN ESAS SAHİPLERİ BU VATANI SİZİN GİBİLERE ARTIK ASLA BIRAKMAYACAK.

 

Yıllardır yönetimdeydiniz en son 2002 yılında memleketi ne hale getirdiniz. Bu vatana en büyük ihaneti sizler yaptınız.

 

CHP zihniyetinin 1990 yıllarda özellikle belediyelerde ülkeyi sürüklediği kaosları asla unutmadık. Ve millet olarakta bunun cevabını güzel bir şekilde verdik...vermeyede devam edeceğiz inşallah

 

İSKİ skandalları, çöpler, hava kirliliği, grevler, yolsuzluklar, susuzluk vs...

 

Bunların hepsini bu millete siz yaşattınız. Böyle binlerce örnek verebilirim. Beledilere bile gitmeden direk kartlarla yıllar boyu maaş alan birçok insan biliyorum...

 

Baylar artık bitti. Elinizden geleni yapın ardınıza koymayın. Bu konuda gocunmuyoruz.

 

Ama asla karşımıza çıkıp VATANSEVER lik nidaları atmayın...

 

MASKENİZİ HERKEZ GÖRDÜ...

 

Artık bu yöntem bayatladı yeni birşeyler bulun. Atatürkçülüğe sözde kendinizce Bilimselliğe (ki ben hiç bilimsel bir katkınızıda göremedim ya gören varsa söylesin !!!!) sığınıp ateizm felsefenizi bizlere yutturamazsınız...

 

Bugün M. K Atatürk gelse eminim sizler gibilerin karşısına ilk o çıkardı !!!!!!!

 

Sizler Yaratıcı'nın mülkünde yaşıyor Yaratıcı'nın nimetlerinden istifade ediyorsunuz, Sonrada kalkıp Yaratıcı'nın nimetlerine nankörlük ediyorsunuz...Bu en büyük zulümdür...

 

ZARARA RIZASIYLA GİRENE MERHAMET EDİLMEZ, ÇÜNKİ LAYIK DEĞİLDİR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

by_x_men duygu sömürüsü yapmaya gerek yok. Yazdıklarım içersinde ARAPLARLA ALAKALI TEK BİR İBARE DAHİ YOK.

 

 

VEHİMLERİNİZLE SUÇ İCAT EDİP ÜZERİMİZE ATMA YÖNTEMİNİZDE BAYATLADI BUNUDA DEĞİŞTİRİN. ARTIK CİDDİ BİR DEĞİŞİME İHTİYACINZ VAR ...

 

HEM BİLİMSELCİ OLUYORSUNUZ HEMDE İNANÇLARI YÜZÜNDEN ( ASLINDA KORKTUĞUNUZ İÇİN KORKACAK NE VARSA ORTADA...) BU VATANIN ÖZ EVLATLARININ OKMASINA ENGEL OLUYORSUNUZ.

 

EVET TAM TAMINA BİLİMSEL BİR YÖNTEM BU...TEBRİKLER..

 

OLAYLARA AT GÖZLÜĞÜYLE BAKMAYI BIRAKINDA 2002 YILINA KADAR MEMLEKETİ NE HALE GETİRDİNİZ ONUN HESABINI VERİN.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Tunceli Bedensel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi'nin TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın da katılımıyla yapılan açılış töreninde kız öğrenciler, bu kez başörtülerini türban gibi bağlayarak folklor gösterisi sundu.

 

 

Meclis Başkanı Arınç törenlere katıldı, kızlar başlarını kapattı...

 

Tunceli Bedensel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi'nin TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın da katılımıyla yapılan açılış töreninde kız öğrenciler, bu kez başörtülerini türban gibi bağlayarak folklor gösterisi sundu.

 

Cumhuriyet İlköğretim Ökulu öğrencisi olan folklorcü kızlar başlarını türbana benzer biçimde bağlayarak Arınç ve izleyicilerin karşısında oynadı. Arınç folklörcüleri alkışlarken, izleyiciler kız folklörcülerin ilk kez yöresel kıyafette başlarını türban biçiminde bağladığını belirterek şaşkınlıklarını ifade etti. Kızların başının kim tarafından kapatıldığı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yetkililerince araştırılırken, vatandaşlar, “Her törende başı açık olarak gösteri yapan ekibin başını kim kapattıysa ortaya çıksın'' dedi.

 

Cumhuriyet İlköğretim Okulu kapalı olduğu için "Tunceli Gençlik Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi Halkoyunları Ekibi" olarak gösterilerini sunan kızlar, 29 Ekim'deki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde başları açık gösteri yapmıştı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Folklor çarpıtması Tunceli’yi ayağa kaldırdı

 

 

Tunceli Bedensel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’nin açılışında gösteri yapan folklorcu kızlara başörtüsü giydirildiği yönündeki spekülasyonlar büyük tepki gördü.

 

Yayınları ‘saçmalık’ olarak değerlendiren Meclis Başkanı Bülent Arınç, “Bu tür asparagas haberlerle beni, Tunceli halkını küçültmeye kalkmak, buradan rejim sorunu çıkarmak, laiklik tehlikesine işaret etmek kargaları bile güldürecek basitlikte bir olaydır.” derken, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, yayınları şaşkınlıkla izlediğini söyledi. Söz konusu iddialar, Tuncelilileri de kızdırdı. Konuya ilişkin yorumunun çarpıtıldığını belirten DTP’li Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, ne zaman demokrasiden ve barıştan yana doğru şeyler söylenmiş ise bunun suni gündemlerle yok edilmeye çalışıldığına dikkat çekti. En sert tepki ise Tunceli Bedensel Engelliler Derneği’nden geldi. Yönetim kurulu üyeleriyle Doğan Haber Ajansı Bürosu’nun önüne siyah çelenk bırakan Dernek Başkanı Bedri Es, şehirdeki o kadar güzelliklere rağmen folklor ekibindeki başörtüsünün ön plana çıkarılmasını kınadıklarını bildirdi. Es, “Verdiğimiz emeğin arka planda kalması bütün üyelerimizi derinden üzmüştür.” diye konuştu.

 

Geçtiğimiz cumartesi ilk kez bir Meclis başkanı ağırlayan Tuncelililer, aynı gün devlet ve millet işbirliğiyle 2 milyon YTL’ye yaptırılan Bedensel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’ne de kavuştu. Ancak medyanın tavrı sebebiyle bu sevinci doyasıya yaşayamadılar. Çünkü bazı gazeteler ildeki sıcak tablodan ziyade, folklor ekibinin giyimini öne çıkardı. Bu durum hem açılışı gerçekleştiren Meclis Başkanı Arınç’ı hem ona eşlik eden Bakan Çubukçu’yu hem de Tuncelilileri üzdü.

 

Rusya’ya hareketinden önce konuya değinen Arınç, ilköğretim öğrencilerinin başlarının sırf kendisi orada olduğu için kapatıldığı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Arınç, kente gitmeden önce Doğan Haber Ajansı muhabirinin ‘Arınç, Tunceli’ye geldiğinde PKK eylem yapacak’ şeklinde haber yaptığını; ancak ildeki sivil-asker yetkililerin kendisini arayarak böyle bir şeyin söz konusu olmadığını bildirdiğini aktardı. Arınç, aynı muhabirin temasları sırasında kendisine cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili soru sorduğunu, cevap vermemesi üzerine ise “Biz haber yapacak bir şey buluruz.” dediğini kaydetti. “Haber yapacak bir şey buldular sonunda; folklor yapan kızların başının örtülü olması ve buna dayalı yorumlar...” diyen Arınç, medyaya kendisini yenilemesi çağrısında bulundu: “Değerli arkadaşlar, yalvarıyorum. Basın bu hale düşmemeli. Gallup’un yaptırdığı son ankette güvenilir kurumlar sıralamasında medya en alt sırada yer alıyor. Bu tür haberlerle, asparagaslarla, saçmalıklarla, beni ve Tunceli halkını küçültmeye kalkmak, buradan rejim sorunu çıkarmak, buradan laiklik tehlikesine işaret etmek kargaları bile güldürecek basitlikte bir olaydır. Orada bine yakın kişi vardı. Bu çocukların başı açık mı, kapalı mı kimsenin aklına geldi mi? Ya bu haberi çok önemseyerek, bir iki cümle söyleyen bir iki siyasetçiye ne demeli? Türkiye’nin gündemi bu değil. Türkiye’nin rejimi böyle saçmalıklarla yıkılacak, örselenecek bir güçsüzlükte değil. Bu tür felaket haberlerinden, paranoyaya dönüşmüş başörtüsü haberlerinden bıktık artık. Her önüne geleni istediği gibi eleştiren, yalan haberle insanları suçlayarak çuvaldız batıran bir basının iğneyi kendisine batırması lazım.”

 

Çubukçu: Şaşkınlık içindeyim

 

Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da konuya ilişkin haberlerin veriliş şeklini şaşkınlık içinde izlediğini bildirdi. Bakan Çubukçu, başörtüsü ve yemeninin folklorda yeri olduğunu hatırlattı. Tunceli’ye terör ve suikast haberlerine rağmen gittiklerine işaret eden Bakan Çubukçu, Meclis Başkanı’na büyük ayıp yapıldığının altını çizdi. Çubukçu, “Devlet-millet işbirliğiyle yapılan rehabilitasyon merkezinde verilecek hizmet bu tür haberlerle gölgelenmeye çalışılıyor. Bölge halkı ile bütünleşmemizi önlemeye yönelik bir çabaydı diye düşünüyorum. Başörtüsü ve yemeni folklorda vardır. Başörtüsü sorunu haline getirmek gereksiz. Türklerin geleneksel folklor kıyafetinin sorun haline dönüştürülmesi üzücü.” ifadelerini kullandı.

 

‘Fes yerine yazmayı tercih ettik’

 

Tunceli Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nde görevli folklor antrenörü Yücel Yazır ise tartışmaya konu olan giysinin geleneksel giysi olduğunu söyledi. Her yörenin kendine has folklor kıyafeti bulunduğunu belirten Yazır, “Tunceli’de havanın aşırı sıcak olmasından dolayı fes yerine yazma takmayı tercih ettik. Folklorcularımızın kullandığı giysi Tunceli’nin geleneksel giysisidir. Meclis Başkanı’mız ve bakanımızın ziyaretine yönelik bir kıyafet uygulaması yapılmamıştır.” dedi.

 

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Emeğimiz gölgelendi, derin üzüntü duyduk Tunceli Bedensel Engelliler Derneği Başkanı Bedri Es ve yönetim kurulu üyeleri, Rehabilitasyon Merkezi’nin açılış töreninin amacının dışına çıkarılmasını kınadı. Doğan Haber Ajansı Tunceli Bürosu’nun önüne “Yine engellileri yok saydınız” yazılı siyah çelenk bırakan Es, “Merkezin taşıdığı büyük değer ve anlam yerine, folklor ekibindeki kızların türban tipindeki başörtüsü ile gösteri yapmasının öne çıkarılması, merkezin yapımına içten destek ve katkı sağlayan, başta Tunceli halkı olmak üzere işadamları, Alevi kültür merkezleri, cemevleri, katkı sunan diğer sivil toplum örgütleri ve Tuncelili bedensel engelliler tarafından derin üzüntü ve tepki ile karşılanmıştır.” dedi.

 

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Görüşlerime yorum katılması beni şaşırttı

 

Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, konuya ilişkin yorumlarının çarpıtılmasından dert yandı. “Törene dair görüşümün yorum katılarak genişletilmesi beni şaşırtmıştır.” diyen Abdil, ne zaman demokrasiden ve barıştan yana doğru şeyler söylenmişse bunun suni gündemlerle yok edilmek istendiğine dikkat çekti. Abdil, şu görüşleri dile getirdi: “ Benim ‘folklor ekibindeki kız öğrencilerin başlarını türbanla kapattıran sorumlunun mutlaka ortaya çıkartılmasını istedi’ şeklinde herhangi bir açıklamam olmamıştır. Halkoyunları ekibinin giymiş olduğu kıyafet konusunda görüş bildiremiyorum; bu yorumun halkoyunları uzmanları tarafından yapılması doğru olacaktır.”

 

 

 

 

 

İşte yukardaki açıklamalar artık pes doğrusu.. Evet Bilimsellik dersimiz devam ediyor...Tebrikler.. Bizleri hiç şaşırtmadınız ..Allah'a şükürler olsun ki BİLİM siz gibilerden çok uzaklarda......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben de seni çılgın Türk zannediyordum..

 

bozan

Çılgın Türklerden rahatsızlığını farketmemek imkansız ve Bende onlardanın ve Vatan ahiniyim sevgili bozan ve bununla gurur duyuyorum...

Bir kere olsun sende gurur duyduğun bir şey söyle...

Bekliyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili dipnot demek sen de vatan hainisin... Çok ilginç...Ben de seni Bursa Nutukçularından zannediyorum..

Bu arada size de hoşgeldiniz diyorum...

Gurur duyduğum bir şeyi size ifade etmek isterim elbette ben Bozan'ım. Şimdilik bununla iktifa ediyorum, zamanın trendine göre yeni birşeyllerle gurur duymak ya da yeni bir şey olmak gerekirse bana haber ver ben de olayım...

 

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çılgın Türklerden rahatsızlığını farketmemek imkansız ve Bende onlardanın ve Vatan ahiniyim sevgili bozan ve bununla gurur duyuyorum...

Bir kere olsun sende gurur duyduğun bir şey söyle...

Bekliyorum...

Gurur duyduğum bir şeyi size ifade etmek isterim elbette ben Bozan'ım. Şimdilik bununla iktifa ediyorum, zamanın trendine göre yeni birşeyllerle gurur duymak ya da yeni bir şey olmak gerekirse bana haber ver ben de olayım...

 

bozan

Bekliyorum sevgili Bozan...

Dost sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hem türban serbest olsun, hem de laiklik yerinde kalsın, diyemezsiniz.

 

 

eğer bunu söylemekte ve kendinizi kandırmakta ısrar ederseniz

 

(Aslıda cin gibi bilirsiniz de....)

 

(Kandıramaya çalıştığınız aslında başkalarıdır.!)

 

üstüne gömleksiz ceket giymiş pantolonsuz dolaşan bir zatı muhteremden farkınız olamaz...!

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vatanı korumak vatan içinde varolabilmek milli mücadelemizi unutmamakta yatar çünkü malesef kendi içlerinde kin-çirkinlik dolu vatan düşmanlığı olan ve bunun adına ALLAH yolundaki mücadelemiz diyen gruplar arasındayız. Tarih tekerrür etmekte insanımızı yozluktan çıkarmanın arayışına girmeliyiz. Malesef insanımız bir kutu erzağa 4 yılı heba edebiliyor.

 

Bir oyun önemini siyasi hayat içinde doğru siyasetten uzak çok insan var. Bakınız gençlik diyemiyorum mutlak çoçukların üzerine düşülmeli zira özel denilen okullarda Atatürk düşmanı nesiller yetişmekte.. Bizler Son nefesimize kadar Laik Cumhuriyetin Bekçileri Olacağız Gerekirse Atalarımız gibi kanımızı son damlasına kadar akıtırız. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

 

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biz zamanlar engizisyon mahkemeleri ile korunan ve tartışılması yasaklanan kavramlar vardı. Laiklik ilkesi ile insanlar Aristonun eserlerinden başkaca eserleri de okuma imkanı buldular. Skolastik düşünce yerini özgür düşünceye bıraktı ama ne yazıktır ki bu gün laiklik kavramı da Tartışılmazlar arasındaki yerini aldı. Ve Anayamızda da Tartışılmaz ve değiştirilmez kabul edilerek bir anlamda engizisyon mahkemelerince korunan ortaçağ kafasındaki fikirler gibi mahkemelerce de koruma altına alındı. Yani bu ülkede hala İnsanlar laikliği tartışamıyor. Çünkü laiklik mutlak doğru olarak kabul ediliyor...............

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bayım, bazı değerler vardır bunlar tartışılmaz, neden tartışılmaz biliyor musunuz? İçi boşaltılmasın diye, istenilen yere çekilemesin diye, kimse istediği anlamı yükleyemesin diye... Nasıl bir düşüncedir bu, engisizyona benzeterek böyle bir açıklama yapıyorsunuz? Demokrasi, Laiklik ve Cumhuriyet tartışılamaz ancak tam anlamıyla uygulanıp uygulanmadığı sorulabilir. Eğer bu konuları tartışmaya açarsanız hele ki bugünlerde o zaman zaten amaçları rejimi yıkmak olanların işine gelecek adımlar atmış olursunuz. Yoksa sizin amacınız bumu?

 

İnsani, ahlaki ve toplumsal değerler vardır... Ailevi değerler vardır; her ailenin kendine özgü olan... Her milletin de kendine özgü değerleri vardır... Anlatabiliyor muyum???

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biz zamanlar engizisyon mahkemeleri ile korunan ve tartışılması yasaklanan kavramlar vardı. Laiklik ilkesi ile insanlar Aristonun eserlerinden başkaca eserleri de okuma imkanı buldular. Skolastik düşünce yerini özgür düşünceye bıraktı ama ne yazıktır ki bu gün laiklik kavramı da Tartışılmazlar arasındaki yerini aldı. Ve Anayamızda da Tartışılmaz ve değiştirilmez kabul edilerek bir anlamda engizisyon mahkemelerince korunan ortaçağ kafasındaki fikirler gibi mahkemelerce de koruma altına alındı. Yani bu ülkede hala İnsanlar laikliği tartışamıyor. Çünkü laiklik mutlak doğru olarak kabul ediliyor...............

 

Sen Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetten,

Laiklikten,

Demokrasiden,

Çağdaşlıktan,

Uygarlıktan,

Tabiki anlamazsın bu normal...

Ama normal olmayan bir şey var..

Başta Kuran ve tartışmasız hadisler olmak üzere, İslamiyetin temel kaynaklarının hiçbirinde, halkı Müslüman olan bir devletin siyasal düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda, tek bir satır yoktur. Geçmişte ve günümüzde kimi toplumlar İslamiyetin toplumsal yaşamla ilgili düzenlemelerini kendi yorumlarınca, siyasal bir düzen olarak değerlendirir ve kendilerince oluşturdukları böyle bir düzene çoğu kez, ''şeriat düzeni'' adını verirler. Fakat bunun, hiçbir mantıksal temeli yoktur...

Bunu bile Atatürkçü ve Kemalistlerden öğreniyorsunuz...

Çok acı değilmi bu sizce?... :lol::lol::lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bayım, bazı değerler vardır bunlar tartışılmaz, neden tartışılmaz biliyor musunuz? İçi boşaltılmasın diye, istenilen yere çekilemesin diye, kimse istediği anlamı yükleyemesin diye... Nasıl bir düşüncedir bu, engisizyona benzeterek böyle bir açıklama yapıyorsunuz? Demokrasi, Laiklik ve Cumhuriyet tartışılamaz ancak tam anlamıyla uygulanıp uygulanmadığı sorulabilir. Eğer bu konuları tartışmaya açarsanız hele ki bugünlerde o zaman zaten amaçları rejimi yıkmak olanların işine gelecek adımlar atmış olursunuz. Yoksa sizin amacınız bumu?

 

İnsani, ahlaki ve toplumsal değerler vardır... Ailevi değerler vardır; her ailenin kendine özgü olan... Her milletin de kendine özgü değerleri vardır... Anlatabiliyor muyum???

 

Sen Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetten,

Laiklikten,

Demokrasiden,

Çağdaşlıktan,

Uygarlıktan,

Tabiki anlamazsın bu normal...

Ama normal olmayan bir şey var..

Başta Kuran ve tartışmasız hadisler olmak üzere, İslamiyetin temel kaynaklarının hiçbirinde, halkı Müslüman olan bir devletin siyasal düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda, tek bir satır yoktur. Geçmişte ve günümüzde kimi toplumlar İslamiyetin toplumsal yaşamla ilgili düzenlemelerini kendi yorumlarınca, siyasal bir düzen olarak değerlendirir ve kendilerince oluşturdukları böyle bir düzene çoğu kez, ''şeriat düzeni'' adını verirler. Fakat bunun, hiçbir mantıksal temeli yoktur...

Bunu bile Atatürkçü ve Kemalistlerden öğreniyorsunuz...

Çok acı değilmi bu sizce?...

 

sevgili sardunya...Sevgili dip not...

 

yazdıklarınızın hepsine katılıyor ve altına bende imzamı atıyorum...

 

belki bu yazdıklarınız çok yararlı ve benim gibi bir çok arkadaşda sizlere katılıyor...

 

fakat bütün bu yazılanların bu arkadaşa bir şeyler ifade edeceğini düşünüyor musunuz...

 

Bu vatan için kanlarını hiç düşünmeden bu topraklara akıtmış atalarımız dedelerimiz...

 

bu insanların ata ve dedelerine rağmen bu mücadeleyi her şeyleri pahasına verip kazanmadılar mı...

 

bu insanların ata ve dedeleri tarafınan o dönemlerlerde de kendsinin örneklediği bu düşünce ve davranışları

 

onlar bu vatan ve bu gelecek için mücadele ederken iş birlikci tavırlarıyla göstermiyorlar mıydı...

 

yazık ki ne yazık ...

 

selamlar sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili DipNot Ecdadı tıpkı senin ecdadın gibi kurtuluş savaşında şehit omuş bir kişi olarak Vatanıma ve Milletime bağlıyım. Kurtuluş savaşını sadece Mustafa Kemal ve onun kafasındakiler yapmadılar zaten unutma ki arkadaşım ne kazım karabekir ne rauf orbay ne refet bele ne rafet bey hemen hemen Mustafa Kemalin silah arkadaşlarından hiç biri onun gibi düşünmüyordu. Ama bir konuda hepsi ortak düşünüyordu. Vatanın kurtulması ve halkımızn bağımsızlığı. Yani sizin örnek aldığınız Mustafa Kemal ile benim örnek aldığım Kazım Karabekir arasındaki düşünce farkları bağımsızlık ya da vatanın kurtulması ile ilgili değildir. ittihat ve terakkicilerin Milliyetçi ulusal devlet düşüncelerine karşı Kazım karaebekir ve etrafındakilerin ise Ümmetçi ve Arapları ve kürtleri de kapsayan ve günümüz ülke sınırlarımızın yaklaşık 5 katına eşit sınırlarda kurulacak Federal( Belki üniter) bir devletti düşlenen yönetim şekli de cumhuriyetti unutmayın arkadaşlar birinci mecliste dindar milletvekilleri çoğunlukta olmalarına rağmen saltanat kaldırılmıştır. Cumhuriyetin kurulmasına kimsenin karşı çıktığı da söylenemez. mesele bugün olduğu gibi Mustafa kemalin tek güç olduğunu kabul edip etmemekte idi. Modernleşme ve çağdaşlaşma meselesi ise her nedense sizler tarafından imal edilmiş gibi sunulmaktadır. sayın dipnot sayın sardunya bizim modernleşme demokrasi uygarlık gibi konularda hiç bir çekincemiz yok. Bu konularda en az sizler kadar duyarlıyız. Benim ve benim gibilerin karşı çıktığı husus modernleşmenin Kemalizmle eş tutulmasıdır. Oysa ki kemalist olmayanlar da pekala modern olabilirler. sizin algılayamadığınız husus budur.

 

Ayrıca laiklik konusunda onlarca yıldır kimseye söz hakkı tanımadınız. Laiklik tanımını Atatürkün de etkilendiği fransız sisteminde yer aldığı şekliyle yaptınız. Oysaki anglo sakson hukuk sistemlerinde laiklik daha ılımlı uygulanan bir sistemdir. Bu ülke de çağdaşlaşma modernleşme kavramlarını ağızlarına sakız yapanlar her nedense laiklik konusunu tartışmaya kapamanın bağnazlık olduğunu irticanın en alası olduğunu unutmaktadırlar. ........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..............

 

Modernleşme ve çağdaşlaşma meselesi ise her nedense sizler tarafından imal edilmiş gibi sunulmaktadır. sayın dipnot sayın sardunya bizim modernleşme demokrasi uygarlık gibi konularda hiç bir çekincemiz yok. Bu konularda en az sizler kadar duyarlıyız. Benim ve benim gibilerin karşı çıktığı husus modernleşmenin Kemalizmle eş tutulmasıdır. Oysa ki kemalist olmayanlar da pekala modern olabilirler. sizin algılayamadığınız husus budur.

 

Ayrıca laiklik konusunda onlarca yıldır kimseye söz hakkı tanımadınız. Laiklik tanımını Atatürkün de etkilendiği fransız sisteminde yer aldığı şekliyle yaptınız. Oysaki anglo sakson hukuk sistemlerinde laiklik daha ılımlı uygulanan bir sistemdir. Bu ülke de çağdaşlaşma modernleşme kavramlarını ağızlarına sakız yapanlar her nedense laiklik konusunu tartışmaya kapamanın bağnazlık olduğunu irticanın en alası olduğunu unutmaktadırlar. ........

 

 

 

sayın nizamulmulk,

 

Uzmanlar, insanlarda var olan kişilik ve ruh yapısını [doğadaki hareket ve olguları yorumlayış şekli(dünya görüşü)] belirlemenin, düşünceleri ile yaptıklarının biri birine uyması gerektiğini vurgulamışlar.

 

"Modernleşme ve çağdaşlaşma meselesi ise her nedense sizler tarafından imal edilmiş gibi sunulmaktadır.

Bu konularda en az sizler kadar duyarlıyız."

 

Bu bilimsel çerçevede sözlerinizi irdeleyelim bakalım.

 

"Bu ülke de çağdaşlaşma modernleşme kavramlarını ağızlarına sakız yapanlar"

 

Çadaş, modern, özgürlükçü, laik,bilimsel bir dünya görüşü...

Bunlar, bizlerin dünya görüşleri, ilkelerimiz, açıkça her tarafta, her zeminde gurur duyarak belirtmekteyiz.

Dünya görüşümüze ait ilkelerimizide her fırsatta vurgulamaktayız.

 

Yaşantımıza gelince;

Yukardaki ilkelerimize uygun yaşantılarımızda var.

Bunları görebilmek ve yaşayabilmek için ,bizlerin yaşamına şahit olman gerekir.

Özele inmek istemezdim ama gerekti sanırım.

Benim iş yerimin isminde bile "Çagdaş" ibaresi mevcut.

Bir halk sözü vardır " Yiğidin özü ne ise sözü de odur" derler.

 

"Sizin kadar" dediğine göre "modern çağdaşlık" görüşü sen veya bizler yanlış yorumluyoruz.

Görüşler, temel ilkeler üzerine inşa edilirler.

 

İddialarının doğruluğunu ve yurtseverliğini ispatlaman için.

Dünya görüşünü ve ilkelerini açıklamaya davet ediyorum.

Unutmaki, modern çağdaş düşüncedeki kişililerde açıklık ve netlik ilkesi de mevcuttur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili ulu önder Atatürkü'n Modern çağdaşlık, yurtseverlik üzerine sözleri;

 

* Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

 

* Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır.

 

* Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

 

* Kadınlarımız erkeklerimizden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

 

* Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

 

* Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

 

* Pozitif (Müsbet) bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

 

* Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

 

* Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

 

* Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.

 

* Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz böyle bir dindir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Bilimselci:

Benim Dünya Görüşüm Türkiye sınırları içerisinde yaşayan herkesin bu vatanın sahipleri arasında olduğu ve bu ülkede Komunistinde şeriatçının da Milliyetçinin ve Atatürkçünün de Bu ülkenin benim kadar sahibi olduğunun kabulüyle başlar. Hiç bir sınıfın Zümrenin bir başka görüş sahibini bu vatana ihanetle suçlaması bu vatanı kendi sahip olduğu düşünceler dışında hiç bir düşüncenin ileriye götürmeyeceğinin kabul edilmesi açık bir ifadeyle Atatürk ilke ve inklapları gibi kişilere tartışma alanı bırakmayan ve kutsal nitelik büründürülen hiç bir fikrin benim dünya görüşümü oluşturması söz konusu olamaz. Ben bir müslüman olmakla beraber Kemalizmi körü körüne reddeden bir insan da değilim Kemalizmin de bir çok konuda mantıklı ve tutarlı görüşlerinin olduğu muhakkaktır. Ama Mustafa Kemalin hemen hemen her meselede anılması bu ülkede herkesin kendi görüşünü meşrulaştırmak için Mustafa Kemali kullanmasına sebep olmadı mı? Sayın Bilimselci acaba neden komunistler Stalin lenin ve marksın fotoğraflarının yanına Mustafa kemali de koyarlar? Acaba Neden HY kitaplarının ön sayfasına Mustafa kemalin fotoğrafını koyar Neden bu ülkede Mustafa Kemali seven ve sevmeyen herkes Mustafa Kemalin kendi fikirlerine uyan sözlerini referans olarak sunar? Sence türkiyede her görüş sahibi takiyye mi yapıyor? Yoksa Mustafa Kemal kullanılmadan görüşlerinin yaşama şansımı yok? hasılı sayın bilimselci Ben Kemalizme düşman değilim. Ama Mustafa Kemalin sadece bir kesime mal edilmesini de kabullenemiyorum. Çünkü söz konusu kesim defalarca bu ülkenin meşru hükümetinin darbeyle iktidardan düşürülmesi için gösteriler yaptı Anıtkabire çıktı. Bunlar demokraside yer alamayacak hususlardır. bakın sayın bilimselci biz hala bu forumda birbirimizle seviyeli bir dille konuşabiliyoruz. Sizce sadece sizin gibi düşünmediğim için bu ülkede vatan haini ilan edilebilir miyim?

 

sonuç olarak sayın bilimselci ben kimim sorusuna net ve açık bir şekilde cevap vermek gerekirse: Ben her şeyden önce bir müslümanım, İslamın bağnaz uygulama şekillerini ise en az sizin kadar tasvip etmem. Bu gün Bir iran'ın veya Arap ülkelerinde uygulanan islami modellerin Bizim dinimize pek de uyduğu söylenemez. Yani sayın bilimselci ben yaşadığım ülkeden memnunum. Ülkemizde laiklik katı bir şekilde uygulanmasına rağmen ileriki dönemlerde daha ılımlı bir laiklik anlayışının uygulanacağını ve ülkemizdeki laik antilaik kavgasınn da son bulacağına inanırım. Kaldı ki Ben laikliğin din ve vicdan özgürlüğü için olmazsa olmaz oduğuna inanırım. ama Bu laikliğin tartışılmaz olduğu anlamına gelmez. Benim görüşümde tartışılmaz yoktur. Bununla birlikte Çağdaşlaşma ve uygarlaşma kavramlarının mevcut Kapitalist sistemi aynen taklit etmekten geçtiğine de inanmam. Bu anlamda kemalistlerin sosyal demokrasiyi bir politika olarak benimsemelerini de takdir ediyorum. Çünkü her geçen gün insancıllığını kaybeden kapitalist sistem Ekonomik durumu iyi olmayan insanların köle durumuna düşürülmesine sebep olmaktadır. işte bu noktada Devlet Fakirlere sağlık eğitim gibi sosyal hizmet niteliğinde yardımlarda bulunarak onlara da yaşam hakkı tanır. Bu anlamda Sosyal demokrasiye yakın olduğumu söyleyebilirim. Yine Arkadaşım ben milliyetçiliğin ancak dış devletlere karşı bir anlam ihtiva edeceğine inanırım. Yani siz kendi ülkenizde yaşayanlara ben daha fazla milliyetçiyim bu ülke benim ben bu ülkeyi daha çok seviyorum diyemezsiniz. ancak dış ülkere karşı kendi ülkenizi savunabilirsiniz. Yani bir Yunanistan ile on iki ada ve egedekli karasuları ve kıtasahanlığı sorunu konusunda milliyetçi bir yol izleyebilir ve taviz vermeyebilirsiniz. ama kendi Ülkeniz sınırlarında yaşayan insanlra milliyetçilik taslama hakkınız yoktur. Yine ermenilere karşı tezler geliştirip Ortada bir soykırım olmadığını savunabilirsiniz. yine israil ve suriye ile su probleminizi milliyetçi çizgide çözebilirsiniz. Ya da türk devletleriyle bir uluslararası platformda birlikler oluşturabilirsiniz. Milliyetçilik anacak bu druumlarda bir anlama kavuşur.

 

Sonra ben düşünce özgürlüğünün sınırsız bir şekilde uygulanmasını savunurum. hiç bir görüş sahibinin ayrıcalığı olmadığına ve herkesin görüşlerini dilediği şekilde ve sınırlamalara tabi olmadan açıklama özgürlüğünü savunurum.

 

Ben ülkemi seviyorum. gözümü kırpmadan canımı verecek kadar. Ama sizin gibi sevmiyorum. Ben ülkemi kültürüyle, insanıyla, Ezanıyla, Atatürkçüleriyle, komunistleriyle, milliyetçileriyle, kürtleriyle, Askleriyle birlikte seviyorum. Ben her kesimiyle birlikte ülkemdeki bütün insanları seviyorum. Sayın bilimselci görüşler ne kadar farklı olursa olsun biz ortak bir kültürün ve tarihin evlatlarıyız. Davranış kurallarımız bile ayniyet göstermektedir bir çok meselede. Bu anlamda bu ülkeyi görüşümle birlikte değil bütün görüşlerle birlikte seviyorum.

 

ve tekrar söylüyorum.. Modernleşme uygarlık gibi kavramlar sizin anladığınız şekilde olmamakla birlikte bizler tarafından da olmazsa olmaz olarak kabul edilmektedir. Ben Uygarlaşmanın her şeyden önce bağımsızlıktan geldiğine inanırım bu nedenle ülkemizde izlenen ekonomik politikaları yanlış buluyorum. Çünkü Türkiye imf ile masaya oturarak zaten özgürlüğünü masadan kalkıncaya kadar tatile çıkarmış demektir. Bu nedenle uygarlaşma için her alanda bağımsız olmak gerektiğine inanırım. Ardından bilmin öncülüğünde ekonomik gelişmeleri de takip ederek muassır medeniyetler arasındaki yerimizi almamız gerektiğine inanırım. Medenileşmenin ise sadece kılık kıyafet ve dinden uzaklaşma ile olacağına da inanmam. pekala dinimize bağlı kalarak insancıl kimliğimiz yitirmeyerek de medeni bir toplum halini alabiliriz. kaldı ki medeni kelimesi Medine kelimesinden türemiştir. Bunu da unutmamak lazım.

 

umarım arkdaşım az da olsa görüşlerim hakkında bir bilgi sahibi olmuşsunuzdur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.