Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:


Misafir İ'tezele

Önerilen İletiler

Kur'an-ı kerim ALLAH(C.C.)'ın apaaçık vaadidir.

 

Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitabın âyetleridir. (12:1)

 

Ta Sin Mim. (26:1)

Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir. (26:2)

 

Dediginiz gibi Kuran'da aynısını soyler: "apaçık Kitab'ın âyetleridir."

 

O zaman belki bizlere "Elif Lâm Râ" ve "Ta Sin Mim" ne oldugunu kolayca açıklarsınız. Degilmi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitabın âyetleridir. (12:1)

 

Ta Sin Mim. (26:1)

Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir. (26:2)

 

Dediginiz gibi Kuran'da aynısını soyler: "apaçık Kitab'ın âyetleridir."

 

O zaman belki bizlere "Elif Lâm Râ" ve "Ta Sin Mim" ne oldugunu kolayca açıklarsınız. Degilmi?

 

 

Ya sin de bunlardan biri ve Elbette apaçık; Okuma yazma öğrenmeye çalışan birinin unutmamak için tekrarları.

 

İnsan hayalleri ile bunlara sayfalar dolusu yorumlar yazar, sonra bunlara da tefsir diyorlar.

 

Doğup yaşayıp ölüyoruz, her canlının geriye bıraktığı sürekli değişimlere uğrayan DNA molekülü, İnsanın ve bazı canlıların buna ek öğrendiğini, yeni gelen nesile bunları öğreterek bırakmasıdır. İnsan geliştirdiği teknolojiyi de bırakıyor, sahip olduğu mallarını,kurguladığı yanlış ve doğruları.

Doğruları ayırıp sürdürmekten aciz insan, sözde mükemmel canlıdır. Sınırlı duyuları bugüne dek var olmasını sağlayabilmiş de olsa hatalar yapar, hep doğru kavrayamaz. Diğer canlıların kamuflaj renkleri, biçimleri, çevrenin rastgele oluşturduğu doğal oluşumları bir şeylere benzetme hataları yapar. Sadece yeryüzünde değil bulutlarda yıldızlarda figürler çizer burçlar üretir. Fikir yürütebilen zihni vardır insanın doğru veya yanlış.

 

Samanyolu tv de erzurum -http://video.bilgiblog.com/video/haber/videoara/sabah_ezaninda_gorunun_bulut_gozler-

 

Konya’da -http://www.vaziyet.net/tag/konyada-cikan-goze-benzer-bulutlar/-

 

Aynı film İnegölde -http://betaplayer.dailymotion.com/video/x5hqjn_bursa-nın-inegöl-ilcesinde-ezan-oku_webcam-

 

Adıyamanda, Manisada, Tokatta aynı film, yerel tv lerde haber, aynı evler gündüz vakti ezan efekti ekleyerek sabah ezanı olduğu yalanıyla.

Sadece algılama hataları yapmaz, bunların sonucunda ürettiği düşünceleri de yanlış olabilir. İnsan zihni yaratıcıdır, yarattığı sanat hoşa giden, farklı ürünlerdir. Yaratan insanın ürünlerinin diğerleri üzerinde çok farklı etkileri vardır hele bunlar diğerinin hayal edemeyeceği kadar uçuksa.. Sanat ulaşamadığı arzularının, korkularının, eksikliklerinin tamamlayıcısı olduğunda kabul görür. Canlı varlıklar hep doğrulara varamaz, yaratan da hatalar yapar dener, devam ettirir olmazsa yok eder. Ona öğretilenlerden birisi de, içgüdüsel destek ile de öğrendiğini korumaktır.

İçgüdüsel destek; öğrendiklerinin kendi benliğini oluşturması nedeniyle varlığını koruma amacıyla ortaya çıkar. Ve beyinler ancak bu bilgiler doğrultusunda olanları kabul edip geliştirebilir.

Beynine kayıt edilenleri silebilmek biyolojik olarak da zor olmasına rağmen, bu her bireyin sahip olduğu özellik değildir. 9 köyden kovulanların, arada bir çıkan insanların özelliğidir. Bu nedenle çoğunluk hep yanlışları savunur. Lavoisier'in başı kesildiğinde bir matematikçi "onun kellesini kesmek 1 dakika, ama insanlığın böyle bir başı dünyaya getirebilmesi yüzlerce yıl" demiş.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ona öğretilenlerden birisi de, içgüdüsel destek ile de öğrendiğini korumaktır.

Yorumunuzu tamamiyle begendim. Bilhassa, yukardaki cumleniz durumu en guzel ozet ediyor. Kuranin "apaçık" oldugunu ogrenen arkadaslar, bunu "Kuranin" kendisi soyledigi icin inanmislar ve şuphe etmeye cesaret edemezler çünkü:

 

Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. (2:2)

 

Ve bu kitab "apaçık" tir diyerek, defalarca tekrarlamıştır. Mamafih, arkadaşlar bu satırları okuyunca ...

 

O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. (3:7)

 

Insanoglu kendi kendine düşünme, muhakeme, mantık yetenegini bir yana birakmis bu çeliskili yazıları kabul etmek için, dediginiz gibi " içgüdüsel destek ile de öğrendiğini korumaktır" diyerek devam eder.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 yıl sonra...

Islam dinini elestirmekle insanlari elestirmek bir degildir. Biri "din" digeri insan. Eger bir arkadas Islam dinini inceleyip ve kadinlari "taşlama" ile oldurmelerini vahşi bulup, kucuk yastaki bebekleri 50 yaştan uzeri erkeklere, Muhammedin sunneti diye, verip evlendirmelerini "çirkin" bulurlarsa, bu Islam dininin bozuklugudur. Onu elestirmekle insaniyetini takip eder.

 

Ikincisi, Kurandaki kutsallik "ogretilmis" bir dusunce idir. Gerçekle alakasi yoktur. Nitekim, oturup içindekilerini okuyunca, Kuran'daki sozlerin, - kutsallik bir yana - insaniyete karsi dolu sozlerdir.

 

örnek: Kuran'da diger dinlere "saygi" varmi?

örnek: Yabanci ulkelere gidip , orada sana camii yapmana musade verirler. Istedigin ibadeti yapmak ozgurlugun var, yabanci ulkelerde. Aynisini, yabancilar gelip Malatya, Bingol, Konya'ya gip bir kilise yapabilirlermi? Niye saygi yok diger dinlere?

örnek: Diger dinler bir yana, Muslumanlar aralarinda degisik mezheplere bile saygi goztermezler. Niye Alevilere saygi gosterilmez?

 

Saygi göstermek tek yön degildir!

 

 

Selamlar,

eksik bilgi ile tartisma olmaz, olmamali da. Kadin taslama felan yok islamda. Sagdan yanasan seytanlarin oyunlarina gelmeyin. Uyduruk hadisler veya hikayelerle Din olmaz. ORnegin sut konusu sut kardesligi tartisilmis.

 

Sut cok onemli ve genetik olarak annenin cocuga aktardigi muazzam bir gidadir. Kan karakterini bu genetik haritadan alir. Memenin bir onemi olmadigini dusunuyorum. Sut ve kan ile ilgili bilimsel makalelere bakabilirsiniz.

 

sozum ona uyduruk mealler, uyduruk hadisler.... Bunlarla bir yere varamazsiniz. Mevsim arkadasa da emeklerinden dolayi tesekkur ederim.

 

Akil kitabidir Kuran, aklini kullanabilen, ayetler arasi baglantilari kurabilen insanlara hitap eder. Cimbizlama yok denilen ayetlerin gercek manalarina bakarak ve sosyoljik durumunu da inceleyerek dogru sonuca varabilirsiniz bu ayetlerde. Bilmediginiz ya da saglam gercek bir zemine dayanmayan iddalariniz cok komik oluyor, lutfen alinmayin. BIraz arastirma biraz bilgi lutfen..  Bu kadar aciz misiniz? Oturup 29 harf arapca harfleri ve bir kac dil kuralini ogreniniz. Basittir. Sonrasinda diyeceksiniz ki ya bu cevirileri yapanlar ya salak, ki gercekten bazi cevirleri yapanlar ya salak ya da seytanin ta kendisi.

 

Aklederek okuyunuz Kurani. Tek onerim bu olur. Bir celiski yakaladiginizda da arastirin.. Selamlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

 Sn. İ'tezele,

 

AHZAB-50,51,52.AYETLERİN MEVCUT MELLERİ HATALIDIR,BUNLARIN DOĞRU MEALİ VE AÇIKLAMASINI AŞAĞIYA ALIYORUM

 

Ahzab-50.ayetin doğru meali

 

50-Ey Peygamber! Biz,mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini; sağ elinin altında (himayende) bulunanlardan Allah’ın sana (himayelerini) verdiği kimse(siz)leri; seninle birlikte (Mekke den Medine’ye) göç etmiş (bulunduğundan dolayı yalnız ve kimsesiz kalan) amca ve hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını; ve (evlendirilmesi hususunda) kendini (koşulsuz) Peygamber'e sunan ve peygamberin de kendisini evlendirmek istediği mü'min bir kadını-ki bu (koşulsuz velayet) yalnızca sana hastır, diğer mü'minler için değildir-(işte bütün bunları himayende tutmanı) sana helal kıldık/bunlarla ilgili sorunları çözdük. Doğrusu biz, eşleri ve ellerinin altında (himayelerinde) bulunan kimseler hakkında üzerlerine yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki (mesajlarımızı tebliğ edip anlatmaktan) güç bir duruma düşmeyesin.Zaten Allah sonsuz bağışlayan ve merhamet edendir. ''şeklindedir. (Ahzab-50) 

 

Yani zulüm diyarından/Mekke den kaçıp yabancı şehre/Medine’ye göç eden kimsesizlerin,ki hz peygamberin eşleri ve bu tip akrabaları da bunların içindedir,işte bütün bunları himaye etmek,ihtiyaçlarını karşılamak ve gözetip korumak görev ve sorumluluğu hz.peygambere veriliyor.

 

Bu nedenle,Ahzap-50.ayetin evlilikle asla bir ilgisi yoktur,zira bu ayetin vermiş olduğu mesajla  hicret eden bu insanların sorunlarını gidermek ve ihtiyaçlarını karşılama görevi hz.peygambere yüklenmiştir.İşte ayet bunu anlatıyor.

 

Bu ayetin cinsellik ve özellikle bu derecedeki akraba evlilikleriyle hiç bir ilgisi bulunmuyor.Zira Hz.peygamber Medine’ye hicret ederken bu derecedeki akraba kadınlarından hicret edenler de etmeyenler de vardı,işte kendisiyle hicret  edenler  yalnız ve kimsesiz kaldıklarından hz. peygamber onları kendi himaye ve sorumluluğu altına alıyor, Mekke de kalıp hicret etmeyenlerin ise peygamberin onları sorumluluk ve himayesi altına alması mümkün olmuyor.Bu nedenle ayette ’’….sadece seninle birlekte hicret edenler…..’’ deniliyor.

 

Çünkü ayette geçen ‘’ هَاجَرْنَ مَعَك ‘’ seninle göç edenler’’ifadesi ile,Enfal: والذين آمنوا ولم يهاجروا ما لكم من ولايتهم من شيء حتى يهاجروا : 72 ]  ‘’ Öte yandan  iman eden,zulmün egemen olduğu diyardan (Mekke den) göç eden,Allah yolunda mallarıyla canlarıyla çaba gösterip duran kimselere ve (onlara) kol kanat açıp, yardım edenlere gelince; işte bunlar (sahiden) birbirlerinin veli ve hamileridir. Fakat inanmış oldukları halde (sizin beldenize) göç etmemiş olan kimselere gelince; onların korunup gözetilmesinden hiçbir bakımdan siz sorumlu değilsiniz,ta ki (sizin yanınıza) göç edecekleri vakte kadar...’’şeklindeki ayet de bunun böyle olduğunu göstermektedir.   (  الله اعلم)

 

2-Ayete geçen ‘’وامرأة مؤمنة ان وهبت نفسها للنبي واراد النبي ان يستنكحها  ‘’şeklindeki cümlenin anlamı ise şöyledir.‘’ Şayet bir kadın kendisini herhangi biriyle koşullsuz evlendirmek için peygambere sunar ve peygamberi kendine veli ve yetkili kılarsa,peygamber de onu evlendirmek isterse…’’ şeklinde olur.   Yani burada bir kadının peygamberle evlenmek için değil,belki kendisini başkasıyla evlendirsin diye kuşulsuz olarak kendini sunan böyle bir kadına vurgu yapılıyor…)

 

فأن الله سبحانه لايتكلم عن الجنس ايضا ولكن عندما هاجر الرسول صلوات الله عليه كان معه زوجاته و فئة من النساء فخاطبه الله واخبره بأنه المحلل لهن ( محلل لهن فقط اي مُحرم يعني مسؤول عنهم في السفر وعندما يحلون في المدينة لأنها مدينة جديدة عليهن ولا يعرفن فيها احدا . فيقول له الله يايها النبي انا احللنا لك ازواجك لانك طبعا اتيت اجورهن وماملكت ايمانك ( خادماتك) لانهن اقسمن اليمين وفي عهدتك وبنات عمك وبنات عماتك وبنات خالك وبنات خالاتك اللاتتي هاجرن معك وانظروا الى هاجرن معك هيً اكبر دليل على صدق مااشير اليه لان لو كان معناه النكاح فلماذا اللاتي هاجرن معه فقط كان النبي يستطيع النبي ان يتزوج اي بنت ( خال وخالة وعم وعمة )

وامرأةً مؤمنة ان وهبت نفسها للنبي( واذا امرأة ليس لها محرم او معيل وهاجرت اوسافرت مع الرسول فالرسول يكون لها مُحرم

ان اراد النبي ان يستنكحها فالرسول يستطيع ان يكون وليها في حالة نكاحها وهنا يستنكحها معناه ليس ان ينحكها النبي ولكن ينكحًها لغيره وهذه الرخصة للنبي فقط ولايستطيع اي شخص ان يكون محرم لبنت خالة اوخالته اوعمه اوعمته او اي امرأة غريبة عنه (خالصة لك من دون المؤمنين). والذي يبدو جليا في تكملة الآية (قد علمنا مافرضنا عليهم في ازواجهم........) لان الله قد بين للمسلم ما الفئة من النساء يكون مسؤؤل عنها (ماليا واخلاقيا لاجنسيا) كمعيل ماديا ومعين في السفر ( الزوجة وملك اليمين ) لكي لايتحرج النبي من هذا الامر

 

Ahzab-51.ayetin doğru meali.

 

51: Onlardan (o mevcut eşlerinden boşanma tazminatlarını ödemek ve mağdur etmemek şartıyla) istediğini bırakabilir/ boşayabilirsin. istediğini de yanında tutabilirsin,(talaki reci ile )bırakmış olduklarından da arzu ettiğini (tekrar nikahına) almanda sana bir vebal yoktur.Bu,onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere razı olmaları için daha elverişlidir.Allah,gönüllerinizde olanı bilir.Ve Allah (her şeyi) bililen,Halim olandır.

 

 

Ahzab-28-29.ayetlerde hz.peygamberin hanımlarına onunla birlikte kalmak veya ayrılmak şıklarından birini seçmeleri teklif edilmiş,onlar da hz.peygamberle birlikte kalmayı tercih etmişlerdi. Ahzab-51.ayette de karşılıklı olarak aynı seçim hakkı hz.peygambere verilmiş,o da mevcut hanımlarından ayrılmamayı uygun görmüştür.   

 

Yani Ahzab-28-29 ve 51.ayetlerde hz.peygamber  ve eşleri için verilen bu örnekle,birlikte kalmak istemeyen evli çiftlerinin de,birbirlerinden ayrılma hakkına sahip olduğuna dair bir hüküm de verilmiştir,

 

İşte burada hz.peygambere tanınmış bir ayrıcalık söz konusu değildir.Zira ne bir kadın kendini peygambere hibe ediyor,ne de hz.peygamber dilediği şekilde  eşlerine gidebilir.Yani Ahzab-51. ayet, hz.peygamberin dilediği şekilde eşleri arasında muamelede bulunabileceğine değil,belki onları mağdur etmeden tazminatlarını vermek şartııyla boşanmak isteyenleri boşayabilir,arzu etmeleri halinde yine onları tekrar talakı reci ile nikahı altına alabilecğine vurgu yapıyor.

 

تفسير البغوي  )   وقال ابن عباس : تطلق من تشاء منهن وتمسك من تشا)

 وحدثنا عبد الله بن محمد بن إسحاق قال : حدثنا الحسن بن أبي الربيع قال : أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن الزهري في قوله تعالى : ترجي من تشاء منهن قال : ( كان ذلك حين أنزل الله أن يخيرهن) )   (أحكام القرآن للجصاص)

 

 

Hem İbni Abbas’in rivayetini nakleden (Tefsirül Bağavi,) hem de (Ehkamül Kur’an lil Cessas)  isimli tefsirde yukarıdaki metinde konu aynen bu şekilde anlatılıyor….)

 

Ahzab-52.ayetin doğru meali.

 

52: Bundan böyle (nikah akdiyle) sahip olduğun eşler dışında başka biriyle nikahlanman, bunları başka hanınmlarla değiştirmen,kendilerini güzel bulup beğensen bile.asla sana helal değildir.''şeklindedir.

 

(Not:Kur’an’ın değişik yerlerinde geçen ‘’ما ملكت يمينك  ‘’ Ma meleket ‘’ himayende bulunan veya bazı meallere göre ‘’elinin altında bulunan ‘’ kim olduğu ayetin siyak ve sibakından anlaşılıyor.

 

Ayetin siyak ve sibakından hareket ederek bazı ayetlerde bundan maksat ‘’ nikah akdiyle kişinin himayesindeki eşi demektir. Ayrıca bunun cariye ile de bir alakası yoktur.Çünkü kur’an-ı Kerimde cariyelere  (أمة ) denir. Buna dair iki ayet vardır biri BAKARA suresi  (221.ayet olan  ولامة مؤمنة خير من مشركة الخ ) diğeri ise NUR suresi  32.ayettir…..)

 

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KUR’AN APAÇIK MI,AÇIKLAYICI MI ?

 

(26:2) Şuara-1 vb.ayetlerin mevcut mealleri hatalıdır.

 

İşte doğru meal şöyledir

 

1-Tâ. Sîn. Mîm.

2-Şunlar açıklayıcı kitabın âyetleridir.’’şeklindedir.

 

İşte aşağıdaki tefsir metinlerinde de ayetin anlamı // açıklayıcı…’’ yani hakkı batıldan,doğruyu yanlıştan ayıran, ilahi mesajları açıklayan ayetlerdir…’’şeklindedir.

 

 (تفسير الجلالين )  تلك أي: هذه الآيات آيات الكتاب القرآن والإضافة بمعنى من المبين المظهر الحق من الباطل)

(تفسير فتح القدير) والمراد بالكتاب هنا القرآن ، والمبين : المبين المظهر  والإشارة بقوله : تلك آيات الكتاب المبين إلى السورة)

------------------------

 

(3:7) Ali İmran-3.ayetin mevcut meallerin bir çoğunda yine bir hata söz konusudur.

 

 

Ali İmran-7.ayetin doğru meali şöyledir.

 

7-O ki,Kitab'ı sana indirdi; ondan bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânası açık ve yorum götürmez) âyetlerdir ki,bunlar Kitab'ın anasıdır. (Hüküm ihtiva etmeyen) Diğer bir kısmı ise müteşâbih (birbirine benzer çeşitli mânâlar taşıyan ve yorum isteyen) ayetlerdir.gönüllerinde eğrilik olanlar ise,fitne çıkarmak ve kendilerine göre yorumlamak için onun müteşabih (benzer) âyetlerinin ardına düşerler.Onun tevilini ise ancak Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar,"Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır."derler.Fakat bunu aklı selim sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.’’ şeklindedir.

 

Bu nedenle,

 

a) Meallerdeki apaçık ifadesi yerine //açıklayıcı // ifadesi doğrudur.

B)’Onun tevilini ilimde derinleşmiş olanlar da bilebilir..’’        

c) Surelerin başındaki (Elif Lâm Râ- Tâ. Sîn. Mîm vb.) gibi ‘’hurufu mukatta’a’’söz konusu surede okunacak mesajlara farklı harflarla insanların dikkatlerini çekmek içindir.

 

Yani var gibi görülen sorunların tek sebebi meallerdeki çeviri hatasıdır. Kur’an’ın Arapçasında ise hiçbir sorun yoktur !!!

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Suheyla, 11 Mar 2010 - 18:02 tarihinde , dedi ki

 

(Islam dinini elestirmekle insanlari elestirmek bir degildir. Biri "din" digeri insan. Eger bir arkadas Islam dinini inceleyip ve kadinlari "taşlama" ile oldurmelerini vahşi bulup, kucuk yastaki bebekleri 50 yaştan uzeri erkeklere, Muhammedin sunneti diye, verip evlendirmelerini "çirkin" bulurlarsa, bu Islam dininin bozuklugudur. Onu elestirmekle insaniyetini takip eder.

Ikincisi, Kurandaki kutsallik "ogretilmis" bir dusunce idir. Gerçekle alakasi yoktur. Nitekim, oturup içindekilerini okuyunca, Kuran'daki sozlerin, - kutsallik bir yana - insaniyete karsi dolu sozlerdir.

örnek: Kuran'da diger dinlere "saygi" varmi?

örnek: Yabanci ulkelere gidip , orada sana camii yapmana musade verirler. Istedigin ibadeti yapmak ozgurlugun var, yabanci ulkelerde. Aynisini, yabancilar gelip Malatya, Bingol, Konya'ya gip bir kilise yapabilirlermi? Niye saygi yok diger dinlere?

örnek: Diger dinler bir yana, Muslumanlar aralarinda degisik mezheplere bile saygi goztermezler. Niye Alevilere saygi gosterilmez? ) (alıntı.)        ------------------------------------------------------------------

 

CEVAP:

 

1-İslam dininin temel kayanğı kur’an’ı kerimdir.Peygamberler dahil,dini bir kural ve hüküm koyamazlar.Dini hüküm ve kuraları koyan sadece evrenin yaratcısı olan Allah’tır. Peki islam  dininni temel kaynağı olan kur’an’ı kerim de ‘’recm’’ denilen taşlama var mı?  Zina ve fuhuş yapanın kur’an daki cezası nedir,bilir misiniz?

2-Kur’an’ı kerimin küçük yaştaki bebeklerin evlendirilebileceğine dair bir hükmü veya onayı var mı?  varsa gösterir misiniz?

 

3-İslam dinini ve onun kitabı olan kur’an’ı kerimi (müslüman olsa bile) bilmeyenlerin söyledikleri  yanlışları islam dinine hangi mantıkla mal ediyorsunuz?  Eğer islam dini hakkında bir iddiade bulunur veya yorum yaparsanız,direk kur’an’a baş vurmalısınız. Eğer söz konusu hüküm kur’an da varsa tamam, yoksa ne diye cahil insanları referans gösteriyorsunuz? Evet,tekrar diyorum bu iddialarınızın dayanağını kur’an dan göstermek durumdasınız?

 

4-Kur’an da diğer dinlere saygı var mı? şeklindeki sorunuzun da bir anlamı yok.Çünkü kur’an’ı kerim müminlere başkalarının inançlarına asla sövmemeleri/hakaret etmemeleri emreder ve ve bunu kesin bir dille yasaklar.  

 

KUR’AN DA DİĞER DİNLERE VE İNANÇLARA SAYGI !

 

Enam-108:Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına,kutsal değrlerine,inançlarına) sövmeyin /hakaret edip sagısızlık yapmayınn; sonra onlar da haddi aşarak ve bilgisizce Allah'a/kutsal değer ve inançlarınaza söverler…..’’ deniliyor.

 

(Bu ayetin hükmü gereğince hiçbir kimse başkasının dinine,inancına,meşrebine,mezhebine, düşüncesine ve kutsal değerlerine asla sövemez,saygısızlık yapamaz  ve hakaret edemez.Bu tür tutum ve davranışlar tamamen yasaklanmıştır…)

5-Kur’an’ı kerim camiye ne kadar saygı gösteriyor ve önem veriyorsa,kiliselere,sinagöklere vb.ibadet hanelere de aynı önemi saygı ve önemi veriyor.

 

KUR’AN DA MABETLERİN ÖNEM VE SAYGINLIĞI !

 

Hac-40: Onlar,başka değil,sırf «Rabbimiz Allah'tır» dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi,elbette içlerinde Allah'ın ismi anılan manastırlar, kiliseler,havralar ve mescidler yıkılır giderdi.Ve Allah kendi (dini)ne yardım edenlere elbette yardım edecektir Şüphesiz ki Allah (her şeyi hükmü altında tutacak kadar) güçlüdür,her şeye galiptir.''deniliyor.

 

İşte burada ‘’Manıstırlar,Kiliseler ,Havralar,Mescitler vb.’’ aynı saygınlıkta ve birlikte zikredilmiştir. Kur’an bunlara bu sagınlığı ve önemi vermişse,bir müslüman bunun tersini  yapamaz,yaparsa inandığı kur’an’a ve islam dinine aykırı davranmış olur.

 

5-İnsanın inancı ne olursa olsun kur’an’ı kerimde yüce Allah bütün insanlara değer vermektedir. Bunun istisnaisi yoktur.

 

KUR’AN’A GÖRE HER İNSAN DEĞERLİ VE SAYGINDIR.

 

İSRA-70: Gerçek şu ki,Biz insanoğlunu/bütün insanları üstün ve saygıdeğer kılmışızdır…’’

 

İşte insanların inançlarına bakılmaksızın her insan değerli ve saygın bir varlıktır.

 

6-Kur’an’ı kerimi ve islam dinini doğru öğrenmiş olan hiçbir müslüman ne kilisenin,ne de başka bir dinin Mabetlerinin yapılmasına asla karşı çıkamaz,nerede bir dinin mensupları varsa,orada kendilerine ait mabet yapma hakkına saiptirler,dinen,hukuken ve vicdanen kimse  olamaz.!!!

 

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi bu konuda bazı arkadaşların anlamsız eğilip bükülmesine anlam veremiyorum.yani yok ilim yok fıkıh lazım diyenlere hele küfredesim geliyor.kardeşim apacık yazıyor kuranda kuranın anlaşılması apacık yazıldığı ve kurandan başka hiç kimseye kimsenin lafına inanılması gerektiğine.kuranda seyhlerden tarikatlardan fıkıhtan mı bahseder ki bize sonradan türeyen bu şeylerle kuranı anlatmaya calışıyorsunuz.Yani şimdi neden ötürü bu ayetlere değişik yorumlar getirerek savunmaya gecişiyorsunuz sanki bir hata varmış gibi.kuranda yazılan ayetlere müslümanlar uyar doğal olarak peygamberde bircok karısı ve bir çokta cariyesi vardır bunlar harammı?haram değilse bunları olmamış gibi sanki hiç bir karısına hiçbir cariyesine el sürmemiş gibi sacma sapan fikirlere giriyorsunuz.hz hafsa ile evlenişi:       Hz. Ömer şöyle anlatıyor: Bedir savaşında da bulunmuş olan, kızım Hafsâ'nın kocası Huneys b. Huzâfe es-Sehmî Medine'de vefat ettiğinde, Osman'a giderek "Eğer istersen Hafsa'yı sana nikahlayayım"dedim. O da "Bana biraz zaman ver de düşüneyim"dedi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra da evlenmek istemediğini söyledi. Bunun üzerine Ebubekir Sıddîk'a gittim ve ona da "Eğer istersen kızım Hafsa'yı sana nikahlayayım!"dedim; fakat o ne müsbet ve ne de menfi hiç bir şey söylemedi. Bu yüzden onâ Osman'dan daha çok kırıldım. Aradan birkaç gün daha geçmişti ki Hz. Peygamber, Hafsa'yı benden istedi. Ben de onu kendisine verdim. Daha sonra bir gün Ebubekir Sıddîk'la karşılaştık. Bana şunları söyledi: "Kızın Hafsa'yı bana teklif ettiğin gün sana cevap vermemiş olmama herhalde gücendin. Fakat bunun bir sebebi vardı. Şöyle ki ben Hz. Peygamber'in Hafsa'dan bahsettiğini duymuştum. Bunun için de onun sırrını ifşa etmek istemedim. Şayet Hz. Peygamber almamış olsaydı onu ben kabul edecektim"(1).

Hz. Ömer şöyle anlatıyor: Osman'ı Hz. Peygamber'e şikayet ettiğimde "Kızın Hafsa, Osman'dan daha hayırlısıyla evlenecektir. Osman da kızından daha hayırlisıyla evlendirilecektir"buyurdular. Böylece Hz. Peygamber kendi kızını Osman'a verip kendisi de kızım Hafsa. ile evlendiler (2).

Alın neyin kafasını yaşıyosanız bunuda kafanıza göre evirin çevirin.hz muhammed hz hafsayı babasının evine gönderir o günde hz hafsanın günüdür yanı sıra ondadır ancak hz hafsa geri döner ve hz muhammedi kendi odasında hz mariye ile bulur ve öfkeyle artık ne söyler bilinmez ama hz muhammet onu susturur ve sakinleştirip hz mariye ile illel ebet bir daha görüşmeyeceği üzere yemin eder ve derki sende bunu kimseye söyleme.oda hz ayseye söyler ve bu ayetler iner.

 

Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.

  blank.gif66:1 - Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir. blank.gif66:3 - Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi. blank.gif66:4 - Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz eğildi. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır. blank.gif66:5 - Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir. blank.gif66:10 - Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kulun (nikahı) altında idiler, onlara hıyanet ettiler. (Kocaları,) Allah'tan hiçbir şeyi onlardan savamadı. (Onlara): "Haydi girenlerle birlikte siz de ateşe girin!" denildi. blank.gif70:12 - Eşini ve kardeşini, blank.gif70:30 - Ancak zevcelerine ve cariyelerine karşı hariç. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar. blank.gif72:3 - Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk. blank.gif80:36 - Eşinden ve oğullarından. blank.gif111:4 - Karısı da odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir).

malasef bizim kafamızda yüzyıllardır oluşturulan kulaktan dolma tamamen palavra bir ermiş şeyh şıh dini ve felsefi bir düşünce oluşmuştur.o yüzden bu kadar fıkıh ilim diye kuranda yazanları kıvırma gayretine girenler var.girmeyin kardeşim hz muhammed bir insandı ve hanımları da seviyordu.islamla özellikle osmanlı zamanın da 13.yy da oluşan ve bence sonun başlangıcıdır medreseler ve sufilerdir yani mevlanıdır, Şah Nakşbend Muhammed Bahâüddin Buhârî dir, yunus emredir, bunlar kuranda yazmayan bir hayata

kuranda yazmayan bir yola girmişlerdir ve insanları kuranın tam tersine çalışmamaya dünya malına önem vermemeye,budisttler gibi inzivaya çekilmeye cinsel oruc tutmaya varana kadar sacma sapan seyleri kafamıza sokmuşlardır.felsefeleride sapkınlıktır dilerseniz ayrı bir başlıkta sufileri anlatırım.yani hanımları sevmesi malı mülkü olması gayet doğal ve kuranda da haram değil kıvırmaya gerek yok.bence bu konuda bir gariplik yok ama allahın yazdığı bir kitabın ve bütün dünya insanlarına üstelikte son kitap son din olarak gönderdiği bir kitabın ve üstelik biz herşeyi açıkladık içinde hiç bir eksik bırakmadık derken sadece o günü ve oranın insanlarının problemlerini hatta yerel problemleri üzerine yoğunlaşan bir kitap gönderir mi bence tartışılabilir bu insanı dinden çıkarmaz bilakis sonucuna göre insanı allaha dahada yaklaştırabilir.(tartışma derken bilimsel olarak bu işten anlıyan profosyenel insanlardan bahsediyorum o zamanki tarihi gecmiş tarihi ve dinler tarihini özelliklede dönem insanları psikolojosini çok iyi anlayabilecek insanları kastediyorum)çok uzun oldu ama düşüncelerimi anlatma ve yazmada gercekten çok kötüyüm ve tam olarak anlatamadım ve çok uzun oldu.hepinizden özür dilerim arkadaşlar.sorularınıza seve seve cvp veririm ancak seviye ve terbiye içinde olanlara.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlarda evlatlığının eşi ile evlenebilmesinin önünü açan ayetler.

 

Ahzap 37- Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir.

 

38- Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir.

------------------------

 

ZEYD,HZ.PEYGAMBERİN EVLATLIĞI MIYDI ?

 

Zeyd bin Harise’nin hz.peygamberle evlatlık iddiası sadece bir kuruntudur,bunun hz.peygamberle bir evlatlığı söz konusu olmamıştır.İşte aşağıdaki gerekçelerle bunun ispatı.!

 

a) Zeyd,gerçekten hz.peygamberin evlatlığı mıdı ?

b ) Evlatlık olabilmesinin koşulları yerinde midi ?     

c) Hz.peygamber ile Zeyd arasındaki yaş buna müsait midi.?

d) Zeyd,hz peygamberin kucağında veya evinde mı büyüdü.? 

                                                                                    

Bu sorulara doğru yanıt verildiği zaman görülecektir ki,Zeyd’in hz.peygambere olan evlatlık iddiası sadece bir kuruntuydu.              

 

Bunun izahını yapalım:                                                                                                                       

 

 Hz.Zeyd,islamiyeten önce köle olarak hz.Hatice’nin eline geçiyor,dul ve kırk yaşında olan hz.Hatice 25 yaşında olan hz.Muhammed’le evleniyor.O zaman Hatice’nin kölesi olan Zeyd'in yaşı 21 iken Hz.peygamberin de yaşı 25 idi. Yani Zeyd hz.peygamberle çocukluk dönemini hiç geçirmemiş ve onun evinde de büyümemiştir.

 

 

Peki 25 yaşındaki bir adam,21 yaşındaki bir adamı nasıl evlatlık edinir.? İkisi de neredeyse yaşıt sayılırlar. Böyle bir evlatlığın hukuki,ahlaki ve dini bir izahı var mı?. Evlatlık edinmek küçük yaştan başlıyor.21 yaşından sonra evlatlık olabilir mi?.Birinin başkasına evlatlık olabilmesi için küçük yaştan beri onun himayesinde yetişip büyümesi gerekir. Halbuki Zeyd için böyle bir durum söz konusu değildir.

 

Çünkü,Hz.Muhammed’in doğum tarihi 571,Zeyd’in doğum tarihi ise,575 miladı.Peki bu yaştan sonra bir evlatlıktan nasıl söz edilebilir?  21 yaşında olan Zeyd bir bebek veya çucuk muydu.? Hz.peygamber ona süt mü emzirtmiş.? Onu kendi evinde mi büyütmüş ki evlatlığı olsun.? İşte bunların hiç biri gerçekleşmiş değildir.

 

Bu nedenle Kur’an da da ifade edildiği gibi bu sadece bir iddia idi. kur’an buna ”ادعياء ”ed’iya’’ evlatlığı iddia edilen, böyle çağırılan’’diye şeklinde bir ifadeyi kullanmıştır.Yani kur’an,”تبني ” tebenni, ”gerçek evlatlıktan hiç söz etmemiştir.

 

Özetle,

Bu evlatlık kuru bir iddiaden ibarettir. Bu evlatlık için hiçbir koşul gerçekleşmiş değildir.Ve dolayısıyla Zeyd hz. peygamberin evlatlığı sayılmadığından ondan boşanmış ve dul kalmış olan Zeynep ile hz.peygamberin evliliğinde etik olmayan hiçbir durum söz konusu değildir.  

 

AHZAB-37.AYETİN AÇIKLAMALI DOĞRU MEALİ ŞÖYLEDİR.

 

37: Hani Allah’ın kendisine (islam nimetini) lütfettiği ve senin de kendisine iyilik ettiğin (hürriyetine  kavuşturduğun) kimseye ‘’Eşini yanında tut,(sakın boşama !) ve bu hususta Allah’tan sakın’’ diyordun. Allah’ın ortaya çıkaracağı bir durumu (Zeyd’le Zeynep arasındaki geçimsizlik ve Zeyd’in boşama talebi) içinde saklıyor ve (duyulması halinde bu geçimsizliği daha da alevlendirebilecekleri hususunda bazı münafık) insanlardan korkuyordun. Halbuki (her konuda) Allah,kendisinden korkmana daha layıktır. Zeyd,eşiyle ilişkisini kestiğinde,biz seni  ona eş kıldık ki,EVLATLIKLARI İDDİA EDİLENLERİN eşleriyle ilişkisini kesince,(boşayınca) onlarla evlenmelerinde müminler üzerine bir güçlük olmasın.Allah’ın emri ise her zaman gerçekleşir.’’ şeklindedir.

 

في ازواج ادعيائهم الخFi ezavaci ed’iyaihim…’’  evlatlıkları iddia edilenler…’’

 

Aşağıdaki tefsir metinlerine göre de hz.peygamberin içinde sakladığı şey Zeyd’in kendi eşiyle  olan geçimsizlik ve boşama talebi idi. Bunun dışında hiçbir şey değildi.Hz.peygamberin onların bu durumunu içinde saklıyor, kimseye söylemiyordu,çünkü müşrikler,münafıklar bu durumu duysaydılar,bunu alevlendirerek boşanmaları için ellerinden geleni yaparlardı ve sonunda bakınız Muhammed kendi eliyle evlendirdiği karı kaco mutlu olamadı diye aleyhte propaganda yaparlardı.

 

 Bkz : زاد المسير  ) والثالث : إيثارة لطلاقها، قاله قتادة، وابن جريج، ومقاتل )

قوله تعالي وتخفي في نفسك ما الله مبديه: إشارة لطلاقها ، قاله ابن جريج   (تفسير الماوردي  )    Bkz  )    

 

Özetle,Zeyd hz.peygamberin evlatlığı değildi ki, bu evlilik dine,hukuka,örfe veya ahlaka aykırı bir davranış olsun !!!

 

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arastırmacı kardeşim sen ne diyosun farkındamısın acaba neyi savunuyorsun senden bir önce evirip çevirme olaylarına ihtiyac duyulmadığını anlatmaya calışmıştım ama sen de evirip ceviriyorsun be kardeşim.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı: Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

 

şimdi iddia edilenleri nerden çıkarıyorsun 1 2.si ise biz bugun iddia edebiliriz ama o zaman kim neden iddia etsin bugun sen birine bu senin evlatlığın diye iddia edermisin:)cahiliye döneminde evlatlık öz den ayrı tutulmazdı ki günümüzdede aynıdır sanırım bugun sen bi çocuğu evlat edinsen sonra bu büyüyüp evlenip boşanmak istese sende sorsan neden oda deseki o çok iyi bir insan bana fazla senin gibi iyi bir insana layıktır ve sen evlensen ne derler veya ne deriz?o zamanda insan lar aynen bugun milletin sana söyleyeceklerini hz muhammede söyleyeceklerinden ki buna müslümanlarda dahildir bu ayet inmiştir ve hep evlatlıklarıyla evlenmenin hayalini kuran müminler güçlük yaşamasın hayatları kolaylayşın ve yaşam standartları artsın diye bu ayet inmiştir.(şimdi hz muhammet mecbur kalmıştır çünki nikahı göklerde kıyılmıştır ve sadece müminlere örnek teşkil etmesi sebebiyle evlenmiştir diye sacmalıyacak arkadaşlar sacmalayın.yüce her seye gücü kudreti yeten allah bunu bir ayetle direk olarak yazabilirdi evlatlıklarının esleriyle evlenmek müslümanlara helaldir diye.bu yüzden o zamanda yaşayıp görmemekle beraber şu rivayet kurandda yazan ayetlerin manasından dolayı daha yatkın geliyor akla.hz muhammed bir gün evlatlığını görmek için evine gider ama evlatlığı evde değildir eşide ev haliyle acık olup peygamberimiz onu görüp etkilenmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arastırmacı kardeşim sen ne diyosun farkındamısın acaba neyi savunuyorsun senden bir önce evirip çevirme olaylarına ihtiyac duyulmadığını anlatmaya calışmıştım ama sen de evirip ceviriyorsun be kardeşim.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı: Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

 

şimdi iddia edilenleri nerden çıkarıyorsun 1 2.si ise biz bugun iddia edebiliriz ama o zaman kim neden iddia etsin bugun sen birine bu senin evlatlığın diye iddia edermisin:)cahiliye döneminde evlatlık öz den ayrı tutulmazdı ki günümüzdede aynıdır sanırım bugun sen bi çocuğu evlat edinsen sonra bu büyüyüp evlenip boşanmak istese sende sorsan neden oda deseki o çok iyi bir insan bana fazla senin gibi iyi bir insana layıktır ve sen evlensen ne derler veya ne deriz?o zamanda insan lar aynen bugun milletin sana söyleyeceklerini hz muhammede söyleyeceklerinden ki buna müslümanlarda dahildir bu ayet inmiştir ve hep evlatlıklarıyla evlenmenin hayalini kuran müminler güçlük yaşamasın hayatları kolaylayşın ve yaşam standartları artsın diye bu ayet inmiştir.(şimdi hz muhammet mecbur kalmıştır çünki nikahı göklerde kıyılmıştır ve sadece müminlere örnek teşkil etmesi sebebiyle evlenmiştir diye sacmalıyacak arkadaşlar sacmalayın.yüce her seye gücü kudreti yeten allah bunu bir ayetle direk olarak yazabilirdi evlatlıklarının esleriyle evlenmek müslümanlara helaldir diye.bu yüzden o zamanda yaşayıp görmemekle beraber şu rivayet kurandda yazan ayetlerin manasından dolayı daha yatkın geliyor akla.hz muhammed bir gün evlatlığını görmek için evine gider ama evlatlığı evde değildir eşide ev haliyle acık olup peygamberimiz onu görüp etkilenmiştir.

 

 

beymen66 kardeşim,

 

‘’o zamanda insanlar aynen bugun milletin sana söyleyeceklerini hz muhammede söyleyeceklerinden ki buna müslümanlarda dahildir bu ayet inmiştir ve hep evlatlıklarıyla evlenmenin hayalini kuran müminler güçlük yaşamasın hayatları kolaylayşın ve yaşam standartları artsın diye bu ayet inmiştir…’’ (diyorsunuz)

 

1-Değerli kardeşim,buna itırazım yok,zaten ayet bunun için inmiştir. Benim anlatmak istediğim Zeyd hz. Peygamberin gerçek evlatlığı değildi,çünkü Zeyd’in hz.peygambere evlatlığı olabilmesi için hiçbir koşul gerçekleşmemişti. Bu nedenle kur’an burada gerçek evlatlığı ifade eden (تبني )‘’tebenni’’ kelimesini değil, gerçek evlatlığı çağrıştırmayan ( ادعياء) ‘’ed’iya’’ifadesini kullanmıştır. Ama yine ayetin mesajı genel olup,ister gerçek evlatlık olsun,ister gerçek olmasın,bu evlattan boşanan kadınla evlenebileceğine dair hüküm belirtmiştir. Yani Zeyd gerçek anlamda hz.peygamberin evlatlığı değildi,geleneksel rivayetlerin anlattıkları yanlıştır diyorum.

---------------------------

‘’(şimdi hz muhammet mecbur kalmıştır çünki nikahı göklerde kıyılmıştır ve sadece müminlere örnek teşkil etmesi sebebiyle evlenmiştir diye sacmalıyacak arkadaşlar sacmalayın.yüce her seye gücü kudreti yeten allah bunu bir ayetle direk olarak yazabilirdi evlatlıklarının esleriyle evlenmek müslümanlara helaldir diye ‘’  (diyorsunuz)

 

2- Bir kere göklerde nikahı kıyılmıştır iddiasını yapmak veya böyle bir söz söylemek kur’an’a da aykırıdır. Çünkü yüce Allah ne göktedir,ne de birilerinin nikah memurluğunu yapar.Böyle bir inanış ise insanın imanını zedeler. Ayrıca  kur’anda‘’Onu sana nikahladık’’diye şeklinde bir ifade de yoktur…

 

Ahzab-37.ayete (زَوَّجْنَاكَهَا ) ‘’zevvecnekeha’’…Seni ona eş yaptık’’şeklindeidir,Seni ona nikahladık değil, yani nikahı kıyan Allah değildir,nikahı kıyan dul Zeyneb’in ailesidir. Bu ifadeyle yüce Allah’’ bu yapılan evliliğe onay ve imkan verdiğini belirtiyor’’. Çünkü nikahı kıyan haşa Allah olsaydı Arapça ayetinin de şöyle olması gerekirdi.  (انكخناكها ) ‘’enkehnakeha’’Seni ona nikahladık’’şeklinde olması lazımdı.Ama ayet böyle değildir.Bu nedenle nikahı kıyan ailesidir,buna onay veren ve olanak tanıyan ise yüce Allah’tır.

---------------------------

‘’bu yüzden o zamanda yaşayıp görmemekle beraber şu rivayet kurandda yazan ayetlerin manasından dolayı daha yatkın geliyor akla.hz muhammed bir gün evlatlığını görmek için evine gider ama evlatlığı evde değildir eşide ev haliyle acık olup peygamberimiz onu görüp etkilenmiştir.  (diyorsunuz)

 

3- Bu anlattığınız ve inanmaya çalıştığınız rivayetin de uydurma ve yalandan başka bir şey değildir.Çünkü,bu uyduruma rivayetinden hareket edersek,sanki o güne kadar hz.peygamber Zeyneb’i hiç  görmemiş ve o gün görünce onadan etkilenmiştir.

 

Oysa bir araştırın Zeyneb hz.peygamberin halasının kızı değil midi? bir aile gibi hep birlikte yaşamamış  mıydı? hz.peygamberin halasının kızı Zeynep ve ailesi istemediği halde,israr ederek onu Zeyd ile evlendiren hz.peygamber değil miydi? Neden Zeynep ve ailesi Zeyd’i istemedikleri halde (azatlı bir köle olmasından dolayı,) hz.peygamber ısrarla Zeyneb’i onunla evlendiriyor?  Halbuki o zaman hz.peygamber Zeyneb’i kendine istetseydi hiç tereddütsuz seve seve ona verirlerdi,niye o zaman bunu yapmadı? Yani bütün bunlara rağmen hz.peygamber kendi eliyle evlendirdiği halasının kızını yeni mi görüyordu ki, ondan yeni etkilenmiş olsun.? Bunun mantığı izahı var mı?  Bari olayları, gördüğünüz rivayetleri akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirin ve ondan sonra kararınızı veri

İşte Hz. Resul Zeyd'in evine girdi, Zeynep'i gördü beğendi...iddiası tamamen uydurma ve yanlıştır, çünkü Hz Resul bir eve gireceği zaman önce selam verirdi - cevap gelmezse toplam 3 kere, yine cevap veren olmazsa eve girmez geri dönerdi, sahabi Hz Resul'un daha çok selamına muhatap olmak için 3 selamını da bekler sonuncuda selamı alıp eve buyur ederlerdi... - Kızı Fatıma'nın evine bile böyle girerdi. Uygunsuz ortamda olan aile evine Hz Resul'un destursuz fütursuzca girişi imkansızdır.Ayrıca bakire iken ,kendi akrabası olduğu için her anında kendisini gördüğü ve hicap ayeti de inmediği için evlilik öncesi yıllarca yanında gördüğü Zeynep'i beğenmeyip,-genç- bakire iken kendisini cezbetmeyen,kendi eli ile bizzat evlendirdiği halasının kızına -Haşa- evlendirince mi ilgi duydu Hz Resul...Bu i-ftira-ddianın mantıklı bir yanı var mıdır ? Zeyd , daha evlatlıkların eşleri ile ilgili hüküm ayeti inmeden, Hz Resul'e gelip, "Boşayayım,siz evlenin" nasıl desin.? Hangi erkek bunu yapar? Biraz mantıklı düşünmeniz gerekmez mi? İnsanın kendi namus,haysiyet ve onuruna aykırı böyle bir şey söyleyebilir mi ? Hangi erkek boşanmış eşini başkasına teklif eder? Kısaca iftira baştan sona mantık hataları ve yalanlarla dolu...!

 

Ayrıca ben neden böyle bir yorumda bulunmuşum ? Çünkü,

 

-Ben yüce Allah’ın kur’an da kullandığı kelime olan ( ادعياء) ‘’ed’iya’’ ifadesinden bunun böyle olduğunu anlıyorum. Acizane ben Arapça eğitimini gören ve Rabbime şükürler olsun Arapçaya vakıf olan biriyim.Arapçada gerçek evlatlık (تبني ) ‘’tebenni’’ kelimesiyle ifade edilir, ( ادعياء) ‘’ed’iya’’) ise,iddia edilen,iddia ile çağrılan vs.anlamlara gelir.Mesela: Bu kelimenin Arapça çekimini yapalım,

 

 ادعي – يدعي – ادعاء (iddea,yeddei,iddia,) gelir. ) bunlar,‘’mazi,muzari ve masdar’’ kipleridir. Anlamları ise şöyle olur: İddea/iddia etti, --  Yeddei/iddia eder veya edecek, --- İddia/ iddia etmek.

 

.hz.peygamber Zeyd ile ne zaman tanışıyor?

 

 

-Zeyd hz.Hatice tarafından hz.peygamberin velayetine verilirken  yaşı 21 ve hz.peygamberin yaşı da 25.idi. Yani hz.peygamber Zeyd’i kendi evinde büyütmemiş,onu emzirtmemiş ve onu küçüklüğünde kendi evinde himaye etmemiştir,neredeyse ikisi de yaşıt sayılırdı.Ama evlatlık edinmek ise küçük yaştan başlıyor,21.yaşına geldikten sonra değil.Bu nedenle hz.Zeyd’i hz. peygamberin evlatlığı değil,kendini hz.peygamberin hizmetine ve onun davasına adamış biri olarak görebiliriz..Çünkü evlatlık edinme koşullarının hiçbiri yerine getirilmiş değildir. İşte bu yaştan sonra Zeyd hz.peygamberin hanei saadetinde kalmayı tercih ettiğinde ona bu gözle bakılıyordu, ama onların hz.Zeyd’e bu gözle bakmaları veya onu hz.peygamberin evlatlığı saymaları,onu hz.peygamberin gerçek evlatlığı yapamaz, çünkü evlatlık koşullarının hiçbiri gerçekleşmiş değildir.Ayrıca bu konuda olduğu gibi bir çok konuda da uydurma rivayetlerin etkisi altında insanlar kalmıştır.İşte bundan dolayı görüyoruz ki,yüce Allah’ın kelami olan kur’an’ı kerim bile maalesef bu uydurma rivayetlerle yorumlanmaya çalışılmıştır.Oysa kur’anın ayetlerini açıklayan yine ayetlerdir. Ayrıca bugün elimizde bulunan Kütübi-Sitte dediğimiz hadis kitaplarında hz.peygambere ait olmayan,akıl,mantık ve bilimle çelişen ve hatta kur’an’a aykırı olan nice uydurma rivayetler bulunmaktadır. Çünkü hz.Peygamberin hadisleri zamanında ve onun gözetiminde yazılıp kayıt altına alınmadı,hatta hz.peygamber kur’an dan başka kendi sözlerinin yazılmasına bile müsaade etmezdi.Bu Kütübi-Sitte ise,hz.peygamberin vefatından 200-250 sene sonra yazılmaya başlanmıştır.O da kayıtlı belgelerden değil,çünkü o zamana kadar hadisler derlenmiyor ve kitap haline getirilmiyordu, işte bu yüzden hadisler arasına nice yalan uydurma rivayetler de girmiştir.bu dediğiniz rivayet/söylenti de bunlardan sadece bir tanesidir.Ama dinimizi bu tür uydurma rivayetlerden  değil,aslı,orjinali korunmuş olan sadece kur’an’ı kerimden öğrenmeliyiz. Fakat Mevcut mealleri kur’an’ın Arapça orijinal metniyle karşılaştırdığımızda maalesef yine bir sürü meal hatasıyla karşılaşıyoruz. Oysa Allah’ın kelami olan kur’an’ı kerim  bu geleneksel tefsir ve meallerde bulunan bu tür hatalardan tamamen beridir. Kur’an da hiçbir sorun olmamsına  rağmen,sorunlu gibi yapan işte bu tür hatalı meal ve uydurma rivayetlerine dayalı yorumlardır.

-Son olarak şunu sormak istiyorum,hangi hukuk,din,örf,adet ve geleneğe göre evlatlık edinme zamanı 21 yaşından sonra başlıyor?  Peki buna göre biri kendi yaşıtı sayılan başka bir insanı evlat edinebilir mi?  İşte Zeyd,hz.peygamberin evinde ve himayesinde büyümemiş,21 yaşında bir adam iken hz. peygamberle yeni tanışmıştır,bu yaştan sonra nasıl onun evlatlığı olabilir?   Zaten bu nedenle kur’an’ı kerim de buna (تبني ) ‘’tebenni’’ değil, ( ادعياء) ‘’edi’ya’’ ifadesini kullanmıştır. Haydi siz, yaşıtınız olan birini kendinize evlat edinin bakalım,eğer siz kendi yaşatınız olan birini evlatlık edinebilirseniz, bunu hz.peygamber için de söyleyebilirsiniz !!!     Halbuki hz.peygamber Zeyd’le tanışınca onun yaşı 25, Zeyd’in yaşı da 21 idi. Ayrıca o zaman ikisinin yaşını sağlam kaynaklardan da öğrenebilirsiniz.

 

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.