Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

şeb-i yelda...

  • başlık
    51
  • yorum
    405
  • görüntü
    129.745

Bu blog hakkında

"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir / Muptela-i gama sor kim geceler kaç saat"

Bu blogdaki başlıklar

Prens, Güℓ ve ßüℓbüℓ @--๑ஐ๑--

ßir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ülkelerden birinde yaşayan bir yakışıklı prens varmış... Saray ahalisi Prenslerini çok severmiş, onu yerlere göklere sığdıramaz, ona olan sevgilerini kelimelerle anlatamazlarmış. Lakin Prens yıllardır sarayın dışına çıkmadığından halkı onu asla göremez, göremediği gibi de sadece saray ahalisinden duyduklarıyla onu tanırlarmış. Prens sarayın dışına çıkmak istemediğinden değil aslında sadece çekin

gloria

gloria

Doğru Kişi, Doğru Yer, Doğru Zaman

ßu aşk ilk defa, bundan çok çok uzun yıllar önce Afrodit ile Adonis arasında yaşanmış… Afrodit güzeller güzeli bir tanrıçaymış... Adonis ise kendisine yeterince tapınılmadığından cezalandırılarak bir mersin ağacına dönüştürülen Myrrha’nın oğlu…   Afrodit, ölümlülerinin en güzeli olan Adonis'i doğduğu an görmüş ve ona ilk görüşte aşık olmuş... Onu kimseler görmesin diye gözlerden uzak tutabilmek adına Yeraltını Tanrıçası Persephone’ye emanet etmiş… Ama güzellik bu, başa bela işte, Adonis’i

gloria

gloria

Japon Balıklarım Ölmesin, Bir El Atın!

Bir ay kadar önce Radya arkadaşım facebooktan bana şuna benzer bir mesaj göndermiş; "Feng Shui'ye göre kırmızı balıklar huzur, uyum ve zenginlik elde etmek istediğimiz her yerde güçlü tedavi niteliğindeymiş. Örneğin dişçiler tedirgin ve gergin hastalarını bu hissiyattan kurtarmak için bekleme salonlarına kırmızı balıklar koyarlarmış. Özellikle yalnız yaşayan insanların evlerinde iki adet kırmızı balık beslemeleri hem evin hem de kişinin enerjisini yükseltirmiş. Kırmızı balıklarımız için her türl

gloria

gloria

Eğer Ben Olmasaydım...

“Sen her şeyden değerlisin ve hiçbir şey, özellikle canını acıtan hiçbir şey senden daha değerli değildir.” Bunu bu zamana kadar birçok arkadaşımdan, dostumdan ya da çevremdeki herhangi bir kimseden defalarca duymuşumdur. Sizlere de söylemişlerdir eminim. Ama hayatta bazen kendinizi başkaları yüzünden değersiz hissettiğiniz ve bu sözlerin size hiçbir anlam ifade etmediği öyle anlar oluyor ki; “canınızı acıtan o şey her neyse” sizden daha değerli sanıyorsunuz. Oysa ki unutmamak gerekir bazı şeyle

gloria

gloria

Michelle, Ma Belle

ßu sabah saat 7:00 de kalktım... Bilen bilir uyku ile ilgili problemimi, gunde 3 saatten fazla uyuyabiliyorsam kendimi o gün için şanslı sayarım ki nitekim bugün 4 saat uyumuşum... Ne güzeeeel... Hemen fırladım yataktan, giyindim ve hızla evden dışarı çıktım... OoOo hava ne kadar soğukmuşş öyleee, buz, buzzzzzz... Dırrrrr, kar yağacak sanırım... Karı da çok severim ama bugün yağmasın lütfen... Çünkü arabanın lastikleri kabakkkkkkk ve zincir de yok zaten... Üstelik olsa da ben zincir mincir takam

gloria

gloria

Sana ithafen...

Şimdi artık neden o telefonlarıma cevap vermediğini biliyorum, meğer sen yokmuşsun, gitmişsin, bir elveda bile demeden gidivermişsin, kıymışsın o güzel cana… Oysa o can benim huzur arayışımdı, benim huzur kelimesiyle tanımladığım, benim yanında huzuru bulduğum bir insan kendi içinde nasıl bu kadar huzursuz olabilirdi ki…   Biz seninle her şeyi konuşuyorduk, gurur yapıp kendi kendimize itiraf edemediğimiz şeyleri bile birbirimize itiraf ediyorduk. Biz birbirimizin farkındaydık, biz birbirimizi

gloria

gloria

Bir Shapeshifter Hikayesi

İçimde bir yazma, kağıda dökme ve olanı biteni ölümsüzleştirme ihtiyacı var. Gözümün önünde harfler uçuşuyor, bir araya geliyor sonra kelimeleri oluşturuyor, daha sonra onlardan da anlamlı cümleler meydana geliyor… Ve ben şu an sadece gördüklerimi yazıyorum. Yazdığım hiçbir şeyden mesul değilim yani… Gördüğüm her şeyden mesulüm de diyemeyeceğim çünkü şu an gördüklerimi yaratan ben değilim… Başka bir şey o, Belki Tanrı, belki anı, belki o, belki bu, her neyse işte takılmıyorum zaten ben o kısma

gloria

gloria

Ömer Hayyam Hakkı

Hellenistik dönemde yaşamak istiyorum ben… Bir sabah uyanıp kendimi Hellen uygarlığının bir yerlerinde bulmak istiyorum. Ya da en iyisi Helen’in kendisi olmak istiyorum ben; Paris beni kaçırsın da Truva Savaşı’na neden olayım istiyorum.   Sonra bir de hedonist olmak istiyorum. Tek amacımın zevk almaktan ve mutluluktan ibaret olduğunu düşünmek istiyorum. Olmuşken bir de köpük banyosu istiyorum ben… Böyle köpük köpük…   Bazen de Ömer Hayyam olmak istiyorum; “İç bade, sev güzel Var ise ak

gloria

gloria

Doğa takvimi

Dedemle babaannemin kullandığı duvar takvimlerinin üzerine dedem, her zaman şuna benzer notlar tutardı: "Çaldağı'na ilk kar düştü." Köyümüz Akyoma'nın tam karşısındaki dağın adıdır Çaldağ, etrafımızdaki en yüksek yer orası olduğundan karın ilk düştüğü yer de orasıdır, o nedenle önemlidir oraya kar düşmesi, kış geliyor demektir bu.   "Zemheri zamanı," Bu da çok gördüğüm takvim üstü notlarından birisiydi dedemin. Anadolu'nun diğer birçok yerinde rastlanacağı gibi her ayın değişik bir adı vardır

gloria

gloria

Çocukça (mı acaba?)

ßir soru;   Çocukluğumuzun, içinde, aynı anda barındırdığı saf sevgiyi ve saf acımasızlığı hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm, yaklaşık bir yarım saattir aklıma gelip giden bir sürü çocukluk anısının içinde dolanıp duruyorum ve düşünüyorum… Bazıları bir korku filminin sahnesi gibi… İnanılmaz… Dehşet verici…     Okuyunca “Ne var ki bunlar da, bunlarda bir şey mi?” diyebilirsiniz ama şimdiki aklımızla hiçbirimiz bunları yapmaya yeltenmiyorsak, bunlar da bir şeydir aslında… Ve dehşet v

gloria

gloria

7 Yaşındaydım ve Okula Gitmem Gerekiyordu...

ßir Ağustos günü başladı herşey ve ben daha 7 yaşında miniminicik bi kız çocuğuydum... 7 yaşındaydım, miniciktim ama içimdeki üzüntü ve keder ne yaşıma ne de miniminicikliğime yakışıyordu...   Ben tam 7 yıl boyunca annemle babamı ve kardeşlerimi sadece yaz tatillerinde gördüm ve her yaz tatili bittiğinde onları unuttum, yüzlerini, kim olduklarını, benim için ne ifade ettiklerini...     Sonra her yaz tatili geldiğinde onları yeniden hatırladım... Yabancıydılar onlar aslında bana, koskoca

gloria

gloria

Beşibiryerde

ßeşibiryerdeleri bilmeyen yoktur herhalde değil mi?   Evet evet tam da aklınıza ilk gelen beşibiryerdeler benim size bahsettiklerim, yani 12 eylül darbecileri Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun olan beşibiryerdeler deeeeeeğiiiillllll, tabii ki de onlar gelmedi aklınıza biliyorum, benim bahsettiğim 5 tane Cumhuriyet altınından oluşan ve bir kırmızı kurdeleye geçirilip, düğünlerde gelinlerin boynuna takılan karizmatik beşibiryerdeler... Peki nedir ba

gloria

gloria

Ben En İyisi Kendime Bir Sal Yapayım...

Artık neden bu kadar güçlü bir kadın olduğumu biliyorum çünkü zor anlarımda ben hep yalnızdım ya da yalnız bırakıldım. Üstelik her defasında önce yardım istedim. Beni yalnız bırakmamalarını söyledim. Yanımda olun dedim ama olmadılar ya da olamadılar. Belki de bu yüzden kendimi başka bir insanla sonsuza kadar beraber düşünemedim hiç; çünkü ben kendimi hep yalnız hissettim.   Yalnızlık normal zamanda iyi güzel hoş da bazen bir de kendini "en yalnız" hissettiğin ya da "yalnızlığın da ötesinde" h

gloria

gloria

2008 ile Hesabımı Kapıyorum...

ßu yılı böyle güzel bitireceğimi birkaç ay önce soyleselerdi hayatta inanmazdım. Çünkü bir kaç ay önce kendimden, hayattan ve neredeyse herkesten nefret edecek bir ruh halindeydim... Çok canım acıyordu, dokunsalar kırılacak camdan bir kalp gibiydi kalbim... Dokunmayın bana diyordum, dokunmayın, canıııııııııım acıyooor...   Oysa şimdi, son birkaç gündür ve hatta son zamanlarda demek daha doğru olacak, o halde son zamanlarda, çok şey öğrendim yaşantımdan....   2008'e dönüp baktığımda hatırlaya

gloria

gloria

Fotoğraf Arkasındaki Yazılar

Bu hafta sonu büyük temizlik yaptım evde, uzun zamandır içlerinde ne olduğunu dahi bilmediğim dolapların, sağda solda kalmış kutuların, poşetlerin içlerini açtım, birçoğunu attım, bir kısmının da varlığına şaşırdım kaldım. Neler neler varmış meğer zulamda benim…   Sonra bir fotoğraf buldum, 19 yıl öncesine ait… Bana posta ile gelmişti o fotoğraf, o zamanlar ne dijital mailler vardı hayatımızda, ne de cep telefonları, Günlerce beklemiştim gelmesini…   Belki de bana böyle bir fotoğraf gönderdi

gloria

gloria

"Şeb-i Yelda" Hali...

Bazı sesler adamı yazmaya zorluyor, yanlış anlaşılmasın 'gaipten gelen sesler'den bahsetmiyorum, henüz o kadar şizofren olmadım ayrıca gaipten sesler gelmez bana çünkü ben ateistim, din min, gaip maip anlamam! Offf binyamin şurada ciddi ciddi bir yazı yazacağız, yine aklıma sen geliyorsun gülesim geliyor amaaaaa... Tamam konuya geçiyorum. Bazı sesler derken bazı dinlediğim sesler, yani sanatçı sesleri... Kim olduklarını söylemeyeceğim ama o sesleri bir araya topladım ve youtube da bir mix yaptım

gloria

gloria

"Her Gece bAŞKa Bar'da buluşmak üzere"

Bu yıl bir aylık yaz tatilimizi 4 bayan arkadaş Akçay'da geçirmeye karar verdik. Akçay'ı bilen bilir, kalabalık, curcunalı akşamlara sahiptir. Bazen bu kalabalık her ne kadar güzel olsa da bazen de insanın algısını bozar, yorar... Gez dolaş, alışveriş yap, otur bir mekanda çay iç, kahve iç nereye kadar.. tatil süresi 1 ay olunca insan arada şöyle güzel bir mekanda oturup müzik dinlemek de istiyor ama bu kadar kalabalığa rağmen Akçay'da şöyle keyifle canlı müzik dinleyeceğimiz bir mekan neredeyse

gloria

gloria

BİR İTİRAFIM VAR

BİR İTİRAFIM VAR   En küçükken ip cambazı olmak isterdim çünkü babamın beni götürdüğü sirkteki ip cambazından çok etkilenmiştim.   Sonra biraz büyüdüm çöpçü olmak istedim çünkü şu an moda olan hani şu renk renk lastik çizmeler var ya ben küçükken bir ara yine moda olmuştu ama annem “Ne o öyle, çöpçü çizmeleri gibi” diyerek bu isteğimi reddetmişti. Hani yani çöpçü olsam o çizmelerden benim de birer tane olabilirdi.   Az daha büyüdüm astronot olmak istedim çünkü çoğu arkadaşım astronot olma

gloria

gloria

Transylvania

Bugün üçüncü kez Tony Gatlif’in Transylvania isimli filmini izledim. Tuhaf duygularımın filmidir bu film… Güzel anlarımın filmidir. Ve aynı zamanda kötü anlarımın da… İçimin sessizliğe gömüldüğü anların filmidir ve bağıra bağıra ağlamak istediğim anlarımın…   İlk izlediğimde her şey yolundaydı, güzeldi hayat benim için ve bu film o kadar da yakmamıştı canımı… Diğer tüm Tony Gatlif filmlerini izlediğimden, bunu da izleyeyim dediğimden izlemiştim… En az diğer Tony Gatlif filmleri kadar güzeldi

gloria

gloria

Bu Aralar Rüyalarım da Bir Enteresan!

Bu aralar rüyalarım bir enteresanlaştı, sanki geçmişimle hesaplaşıyormuş gibiyim.   Eski aşklarım giriyor rüyama, özlediklerimse sarılıp öpüyorum yanaklarından, vedalaşıyorum her biriyle; konuşamadıklarım ama konuşmak istediklerimse konuşuyorum onlarla. Ne kadar çok aşkım varmış benim demiyorum, belli kişiler gördüklerim, hep içimde tuttuklarım, ısrarla saklamak istediklerim… Ama bu günlerde tek tek ayrılıyorlar içimden…   Hani sana neyin var derler oturur anlatırsın; hatırladığın, bildiğin,

gloria

gloria

Peki...

“Ben sadece sevdim...” İçinde ne barındırır bu cümle?   Emek? Özveri? Acı? Çok Acı? Umutsuzluk? Ayrılık? Hepsi?   Ben söylerim, sen dinlersin. Söylemesi gereken sadece söyler mi? Umut ederek mi söyler? Daha mı çok acı çeker söylerken? Kıvranır mı acıdan?   Dinlemesi gereken peki? O ne yapar o zaman? Ne yaşar? Ne hisseder? Hiçbir şey mi? Çok şey mi?   Hiçbir şeydir belki... Sevme der, sevmeseydin der. Ne kadar kolay söyler.   Sev desem ben olur muydu peki? Sevseydin deseydim... Ben bun

gloria

gloria

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni

Bugünümü sana ayırıyorum, sadece sana. Senin için şarkılar dinleyip seni anlatanı bulmak, yüreğimi seninle doldurup sonra da onları kağıda dökmek ve sana yüreğimde yeniden yeniden yerler açmak için. Her yerim sen olsun istiyorum, çepeçevre seninle sarılmak, havanın ısıtamadığını seni düşünerek ısıtmak, içtiğim çayda tadını bulmak, tadını buluncaya kadar içmek. Biliyorum bunları seni bilmeden yapmak çok zor. Ben, seni bilmek istiyorum!   Sana bakmayı seviyorum, yüzündeki her izi, her hareketi e

gloria

gloria

Adını Ne Koysam?

Bir şey var içimde, belki bir duygu, bir türlü tarif edemediğim… Adını koyamadığım, bulmaya çalıştığım… Hani bazen canın bir şey yemek ister ama ne istediğini bilmezsin ya tıpkı öyle; tarif edilmesi zor, lakin içinde kokusunu, tadını duyduğun, hissettiğin ve dilinin tam ucunda…   Karanlığı çağrıştırıyor ama korkmak gibi değil, dokunmak gibi; dokunacağını sanıp dokunamamak gibi. Sesi kulağında olmak, yüzünü dönsen sanki görebilecek olmak ama görememek gibi.. Yani var gibi ama aslında yok da gib

gloria

gloria

Çünkü Hep O Bana Yazıyor, Şimdi de Ben Ona Yazmak İstedim.

Yani Oruç Aruoba'ya;   Geçenlerde twitter üzerinden sohbet ettiğimiz bir arkadaş (ki ortak noktamız Oruç Aruoba olan) bana; "Bu kitabı okumuş muydun?" diye sordu.     Okumaz mıyım, hem de en sevdiğim kitabı... "İLE"   Bu kitabı elime her aldığımda aklımda hep değişik imgeler oluşur, öyle imgeler ki bazen gözlerim bile dolar... Kitabı okurken oturduğum yer, beklediğim kişi, bir türlü geçmeyen zaman, sonra zaman geçer ve gelen... Sonra gelenle gittiğim...   Bu kitap, sanki benim yazd

gloria

gloria

MUTSUZLUĞUN GERÇEKLİĞİ

Mutluluk dediğimiz şey ara ara geliyor insan ömrüne ama sonra hemen gidiyor. Mutsuzluk ise sadece mutluluğun geldiği zamanla, gideceği zaman arasında terkediyor bizi... Yani mutsuzluk neredeyse her an bizimle aslında, mutluluk ise geçici olan...   Mutsuzluk insanı ayakta tutmaya zorluyor. Mutsuzluk, aslında bizi güçlü yapan... Mutluluk ise hayata karşı olan tüm direncimizi kırıyor. Bizi savunmasız hale getiriyor. O yüzden gittiğinde kendimizi bir anda yerde ve yerle bir buluyoruz, felç oluyor

gloria

gloria

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.