Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

şeb-i yelda...

  • başlık
    51
  • yorum
    405
  • görüntü
    129.739

Fotoğraflar yine...


gloria

1.259 görüntü

Dedeannem henüz daha ikinci çocuğuna hamileyken askerde olan eşinin ölüm haberini almış. 1920’lerde… Sonra dedem doğmuş, babasız, daha doğmadan yetim yani… Babasının ismini vermişler ona.

 

Dedeannem, gencecik bir kadın… Hiç düşünmemiş evlenmeyi, oysa o dönemlerde iki çocuğuyla baş başa kalmış genç bir kadının yokluk başta olmak üzere daha birçok sorunla ciddi bir mücadele vermiş olması gerek. Günümüzde kadınların artık bir erkeğe neredeyse ihtiyacı yok, yalnız yaşayan, bekâr annelik yapan çok kadın var tanıdığımız bildiğimiz ama onun gençliğinde cesaret isterdi herhalde bir başına kalmak. Cesaretli kadınmış, güçlü ve kararlı da…

 

Ben tam dört günde doğmuşum, ters geldiğimden doktorlar sezaryen yapmak istemişler ama o zamanlar sezaryen günümüzdeki gibi çok yaygın değilmiş, ailem istememiş, onun yerine belki de daha tehlikeli olan vakumla beni doğurtma işlemini kabul etmişler. İşte annemin tam dört gün süren beni doğurma eylemi sırasında dedeannem, annemin başından bir dakika dahi ayrılmadığından doğmayla ismimi de ondan almışım. Ailemin bütün kadınları çok güçlüdür de benim gözümde en güçlüleri hep dedeannemdir, bana ismiyle beraber bunun da miras kaldığını düşünmüşümdür hep.

 

Öldüğünde ben 10 yaşındaydım, 7 yaşına kadar beni babaannem, dedem ve dedeannem birlikte büyüttüler. O yüzden bu üçüne bağlılığım çok kuvvetlidir. Hafızamda onlarla birlikte tuttuğum birçok anı kayıtlı, unutmak istemem. Onları unutmaktan korkarım, demans mesela çok ürkütür beni… Dedeannem ölmeden birkaç sene önce demans nedeniyle bizi unutmaya başlamıştı, sadece bizi değil, yemeğini yemeyi bile hatırlayamamak, üzerine örttüğün yorganın çiçek desenlerini gerçek sanıp toplamaya çalışmak, ocağı yakıyorum diye evi yakmaya çalışmak… Belki de yıllarca mücadelesini verdiğin hayatın ağır gelmesindendi tüm bu unutkanlıklar… Hayatın, birçok insana sefa ve şans getirirken, onu unutmuş olmasını unutmak istedi belki de… Hayatı unuttu o da…

 

Babaannem ben 25 yaşındayken, ona veda bile etmemizi beklemeden kalp krizinden öldü, çok ani oldu ölümü… Oturduğu yerden kalkarken yığılıverdi aniden. Sonrasında dedemin bana sarıldığını hatırlıyorum, ‘Ne yapacağız biz şimdi?’ diye… O zaman çok düşünmüştüm, gerçekten de ne yapacağız diye… Ben bir şey yapmadım, yaşıyorum hala ama dedem öldü.

 

İşte bu üç insanı, yani her biri canımın bir parçası olan o üç insanı bir daha da aynı anda bir arada göremeyeceğimi sanırken, bu sabah elime geçen bir fotoğrafta üçünü bir arada yeniden yan yana görmek öyle içime işledi ki, gözyaşım sevgi oldu, özlem oldu akıverdi yanaklarımdan…

 

Ve sonra da cümle oldular bana..

 

73yj.jpg

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.