Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

hizbi_genc

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    17
  • Katılım

  • Son Ziyaret

1 Takip eden

hizbi_genc Hakkında

  • Doğum Günü 01-01-1983

Diğer Bilgiler

  • Website URL
    http://
  • ICQ
    0

hizbi_genc - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  2. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  3. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  4. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  5. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  6. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  7. hizbi_genc doğum gününüz kutlu olsun!

  8. bakıyorum da forum amacından olduğunca uzaklaşmış. basta da belirttiğim gibi amacım delillerimi sunmak, karşıt kişilerden de aynı şekilde kanıt beklemekti. kesinlikle şahsi tartışmalara girmek ıstemıyorum ama tavırlara bakılırsa devam ettiğim surece bunu yapmaktan başka carem de olmayacak. konusmayı, anlaşmayı, tartışmayı ve karşılıklı olarak empati kurmayı ögrenemediğimiz, saplantılarımızdan kurtulamadıgımız, inatlarımızı bir kenara bırakamadıgımız ve bildiğim bildik çıkmazından kurtulamadığımız sürece de kanıtların delillerin bi anlamının olmayacagı aşikardır. ne güzel özetlemiş üstad: "ne kadar anlatırsan anlat; anlattıkların, karşındakinin anladığı kadardır"
  9. Bakıyorum da GERCEKLERİ GÖRÜNCE işi teorıye dokmeye baslamıssın bıle kardesım. ayrıca senın verecegım hadıslerı tahlıl edecek bir birikiminin oldugunu da hiç sanmıyorum. sen anca kolayına gelenı yapıp ınkar edersın.
  10. *** Hz. Ali(a.s) seçilmiş olsaydı dediğine cevap olarak bir çok delilim mevcut. daha önceki yazılarımdan birinde bunlardan biri olan GADİR-İ HUM olayından bahsetmiştim. diğerlerini de fırsat buldukça aktarmaya devam edicem. ayrıca hadisin sağlamlığı açısından hadisleri aktaran alimlerinizi de aktarıyorum ki inceleme fırsatı bulasınız. Hak İmam'ın Hz. Ali(as) Oldugunun Kanıtlarından Bazıları 1- Resulallah(s.a.a'dan aktarılan ** 12 İmam gelecektir, hadisi ** Gadir-i Hum ** Ayakkabı hadisi ** Hilkat hadisi ( nurdan yaratıldı hadisi) ** İlim Şehri hadisi ** Meclis Kapısının sadece Hz Ali(as)'ye açık bırakılması hadisi ** Sefine hadisi( Nuh'un gemisi) ** Sakaleyn hadisi ( 2 emanet) ** Tayr-i Meşviy Hadisi-(Kızartılmış kuş) 2-Ashab'tan aktarılan onlarca hadis
  11. beyler işlerimden dolayı ilgilenemıyorum diye bakıyorum da ortalıgı bos bulunca atıp tutmussunuz. sızler gıbı kulaktan dolma, ordan burdan bulma, bos sozlerle konusmayı beceremiyorum. gevezelik ve ukalalık yapmayı da bilmiyorum ama size gereken cevabı en iyi sekilde verecegımden suphenız olmasın. ikincisi EMPATİ kardeşim ispatlıcam diye tutturmus degılım, boş boş konusacagına verdıgım kaynaklara bakmıs olsaydın zaten ispatlamıs oldugumu görürdün.
  12. yazdıklarını detaylarıyla okudum. işlerimden dolayı ilgilenemıyorum ama cevaplarını en kısa zamanda verecegımden süphen olmasın. Allah'a şükür veremıyecegımız cevap ıspatlayamayacagımız iddiamız yoktur.
  13. TATHİR AYETİ Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah, sadece siz Ehlibeyt’ten her türlü pisliği uzak tutmayı ve sizi tertemiz kılmayı ister” 1- Tirmizi, Sahih’inde Ömer b. Ebu Seleme’den şöyle naklediyor: “Tathir ayeti, Ümmü Seleme’nin evinde Peygamber’e(s.a.a) naziL olduğunda, Peygamber(s.a.a) Fatıma, Hüseyin ve Ali’yi çağırdı ve sonra örtüyü onların üzerine çekti ve buyurdu: “Ey Allah’ım! Bunlar benim Ehlibeytim’dir. Öyleyse pisliği onlardan uzak et ve onları temizle”Ümmü Seleme anlatıyor ki: “Ben arz ettim Ey Allah’ın Nebisi! Acaba ben de mi onlarlayım;” Hazret buyurdu: “Sen kendi yerindesin, sen hayır üzeresin.” 2- Tirmizi Sahih’inde Enes b. Malik’ten şöyle nakleder: “Allah Resulü(s.a.a) altı ay kadar sabah namazı sırasında Hz. Fatıma’nın kapısının önünden geçer ve her geçişinde şu ayeti tilavet ederdi: “Allah, sadece siz Ehlibeyt’ten her türlü pisliği uzak tutmayı ve sizi tertemiz kılmayı ister.”3- Müslim, Sahih’inde Aişe’den şöyle naklediyor: “Bir sabah vakti Allah Resulü(s.a.a) sırtında bir örtüyle dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali geldi, Onu örtünün altına aldı; sonra Hüseyin geldi, onu da örtünün altına aldı, sonra Fatıma geldi, onu da örtünün altına aldı; sonra Ali geldi, onu da örtünün altına aldı ve sonra bu ayeti tilavet etti….. “Allah sadece siz Ehlibeyt’ten her türlü pisliği uzak tutmayı ve sizi tertemiz kılmayı ister.” İmran suresi “Artık sana gelen bunca ilimden sonra onun hakkında seninle çekişip-tartışmalara girişirlerse de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım.” “Hiçbir kimse, Allah’ın emri gereği yapılan bu mübahele (karşılıklı lanetleşme) zamanı, Hz. Peygamber’in Hıristiyanlar karşısında Ali bin Ebi Talib, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’den (a.s) başka Müslümanlardan bir kimseyi bile buna katmış olduğunu iddia etmemiştir.
  14. >Müslim bin Haccac “Sahih”de, (Sahih-i Müslim), >Ahmed bin Hanbel “Müsned”de, >Hafız Ebu Naim İsfehani “Hilye” de, >İbn-i Abdulbirr “İstîab”da, >Ebubekir Hatib-i Bağdad-i “Tarih-i Bağdadi”de, >Muhammed bin Talha Şafii “Metalib’us- Süul”da, >İbn-i Esir “Nihaye”de, Sibt bin Cevzi “Tezkire”de, >İbn-i Sabbağ Maliki “Fusul’ul- Muhimme”de, >Allame Nuruddin Semhudi “Tarih’ul- Medine”de, >Seyyid Mümin Şeblenci “Nur’ul- Ebsar”da, >İmam Fahr-u Razi “Mefatih’ul- Gayb” tefsirinde, >Celaluddin Süyuti “Dürr’ül- Mensur”da, >İmam Sa’lebi “Keşf’ul- Beyan” tefsirinde, >Taberani “Evset”te, Hakim “Müstedrek”in c. 3, s. 151’inde, >Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 4. babında, >Mir Seyyid Ali Hemedani “Meveddet’ul- Kurba”nın ikinci Mevedde'sinde, >İbn-i Hacer-i Mekki “Savaik”te, Taberi Tefsir ve Tarihinde, >Muhammed bin Yusuf Genci “Kifayet’üt- Talib”in yüzüncü babanın 233. sayfasında ve diğer birçok büyük Sünni alim Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: “Şüphesiz ki Ehl-i Beyt’imin sizin aranızdaki misali (konumu), Nuh’un gemisinin misali (konumu) gibidir. Kim ona bindiyse kurtuldu, kim de ondan uzaklaştıysa helak oldu.” CEVHER VARKEN PUL NEYE YARAR ASLINI BİLMEYEN KUL NEYE YARAR HERKES BİR YOL TUTTURMUŞ GİDİYOR AMA MEVLAYA VARMAYAN YOL NEYE YARAR.
  15. ******Hz. OSMAN****** 75 - 76 diğer bir rivayete göre ise 88 yıl yaşamış, hicretin 24. yılında halifelik makamına gelmiş, 12 yıldan 12 yahut 8 gün eksik bir müddet halifelik makamında kalmıştır. Hicretin 35. yılının Zilhilcesinin 18 günü öldürülmüştü. Hz. Resul’un Rukayye, sonra da Ümmü Külsüm adlı 2 kızını aldığından Zü’n-Nüreyn, yani iki nur sahibi diye anılmıştır. Kavminin 3. sahsı olması bundandır. Osman, ana tarafından kardeşi Velid b. Ukbe’yi Kufe’ye tayin etmiş, Hazret-i Resul’un sürdüğü Hakem’i ve oğlu Mervan’ı Medine’ye getirtmiş, kızını Mervan’a vermiş beytülmalden ona 100 bin dirhem ihsanda bulunmuş, diğer kızını Haris b. Hakem’e verip ona da beytülmalden 100 bin dirhem bağışlamıştır. Ebu-Süfyan’a 200 bin dirhem vermiş. Osman’ın Ümeyyeoğulları’na beytülmalden ihsanı, o zamanın parasıyla 126 milyon 775 bin dirhemi tutmaktaydı. Beytülmal, istenildiği gibi sarfedilir olmuştu. Toplum şartlarının değişmesi ahlakı da değiştirmişti. Yoksullar zengin olmuşlar, köleler çoğalmıştı. Saraylar kurulmuş, tahtlat düzülmüştü. Perdeciler, kapıcılar, hizmet eden hadımağaları türemişti. ------------------------------------------ Osman’ın Emriyle Ammar b. Yasir’in Dövülmesi Osman’ın taş kalpliğini gösteren işlerinden birisi de Ammar-ı Yasir’i dövdürmesi ve ona hakaret etmesidir Ammar-ı Yasir, Resulullah (s.a.a)’in özel sahabelerindendi. Kendi büyük alim ve tarihçilerinizin de yazığı gibi İslâm dünyasında tüm şehirlerde zulüm, baskı, yağma ve rüşvet artınca, büyük sahabeler toplanıp Osman’a mektup yazarak yapılan zulümleri ona anlattılar ve şefkatle; eğer Emevilerin zulümlerinin önünü almaz ve onları savunmaya devam ederse, böyle bir davranışı kötü sonucunun İslam’ın zararına ve daha çok kendi aleyhine tamam olacağını ona hatırlattılar. Mektubu kimin götüreceği hususunda da istişarede bulundular. Nihayet mektubu Ammar’ın götürmesini kararlaştırdılar. Çünkü Ammar’ın fazilet, takva ve yüceliğini Osman’ın kendisi de itiraf ediyordu. Resulullah (s.a.a)’in Ammar hakkında buyurmuş olduğu şu sözlerin nakli defalarca onun kendisinden duyulmuştur: “İman, Ammar’ın eti ve kanıyla karışmıştır.” “Cennet üç kişiye özlem duymaktadır: Ali bin Ebi Talib’e, Selman-i Farisi’ye ve Ammar-ı Yasir’e.” İşte bundan dolayı, ashabın isteği üzerine Ammar mektubu alarak Osman’ın evine gitti. Ammar Osman’ın evine yetiştiğinde, o evden çıkmak üzereydi. Avluda Ammar’ı görünce; “Ya Eba Yakzan!(Ammar’ın Künyesi) Bir işin mi vardır?” diye sordu. Ammar; “Hayır, özel bir işim yoktur; ama Resulullah (s.a.a)’in ashabından bir grup kimseler, bu mektupta senin hayır ve salahına olan bir takım sözler yazarak onu benimle sana gönderdiler, lütfen okuyun ve cevabını verin.” Osman mektubu alıp birkaç satır okur okumaz rengi değişti, öfkeyle mektubu yere attı. Ammar halifenin bu tavrını görünce şöyle dedi: “İyi yapmadın, Resulullah (s.a.a)’in ashabının mektubunun saygınlığı vardır, neden onu yere attın? Okuyup cevap vermeniz gerekirdi.” Osman çok sinirli bir halde; “Yalan söylüyorsun” diyerek kölelerine; Ammar’ın dövülmesini emretti. Köleler, Ammar’a saldırıp onu kötü bir şekilde dövdüler, sonra yere yıkarak tekmelemeye başladılar; hatta (çok şefkatli ve ince kalpli olan!) Osman’ın kendisi de birkaç tekme onun karnına vurdu. Ammar bayılıp kendinden geçti. Ammar’ın akrabaları gelip onu oradan alarak müminlerin annesi Ümmü Seleme’nin evine götürdüler. Öğleden gece yarısına kadar baygındı. Dört namazı kazaya kaldı, uyandığında onların kazasını yerine getirdi. Yaşlı olan zavallı Ammar, bu tekmeler neticesinde fıtık hastalığına yakalandı... Bu olayın tafsilatı kendi alimlerinizin güvenilir kitaplarında mevcuttur. İbn-i Ebi’l- Hadid Nehc’ul- Belağa Şerhi’nde, Mes’udi de “Müruc’uz- Zeheb”in c.1, s. 437’sinde Osman’ın yanlışlıklarını yazdıklarında şöyle diyorlar: “Hüzeyl ve Ben-i Mahzum kabilelerinin Osman’dan ayrılmalarının sebebi, onun Ammar-ı Yasir ve Abdullah bin Mesud’u dövdürmesinden dolayı idi.” Ebuzer’in İncitilerek Sürgün Edilmesi ve Onun Rebeze Çölünde Vefatı Osman’ın, Resulullah (s.a.a)’in yakın sahabesi ve İslâm aleminin ikinci şahsı olan Cundeb bin Cunade (Ebuzer-i Gifari)’ye karşı takındığı amel ve davranışları, her özgür insanı düşündürmektedir. Her iki fırkanın muhaddis ve tarihçilerinin itiraflarına göre, Osman, 90 yaşındaki yaşlı ihtiyarı (Ebuzer’i) aşağılayıcı ve incitici bir şekilde Medine’den Şam’a, Şam’dan Medine’ye ve oradan da çıplak deveye bindirerek kızıyla birlikte Rebeze çölüne sürgün etti.Ebuzer orada dünyadan göç etti ve yetim kızı o ürkütücü vadide yalnız başına kaldı. Büyük alim ve tarihçileriniz, örneğin; İbn-i Sa’d “Tabakat”ın c. 4, s. 168’inde, Buhari, Sahih’in “Zekat Kitabı”ında, İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin c. 1, s. 240’ında, yine c. 2, s. 375 ila 387’sinde, Yakubi “Tarih-i Yakubi”nin c. 2, s. 148’inde, 4. Asrın meşhur muhaddis ve tarihçisi Ebu’l- Hasan Ali bin Hüseyin Mes’udi (Ö: 346) “Müruc’uz- Zeheb”in c. 1 s. 438’inde ve yine sizin diğer büyük alimleriniz, Osman ve onun Muaviye ve Mervan gibi Emevi uşaklarının, Resulullah (s.a.a)’in mahbubu olan o yaşlı ve mümin insana yaptıkları amelleri, Hz. Ali’ye, onu yolcu ettiğinden dolayı yaptığı hakaretleri ve vahiy hafız ve katibi olan Abdullah bin Mesud’a da bu suçtan dolayı 40 kırbaç vurduklarını kendi kitaplarında yazmışlardır. İbn-i Esir’in Nihaye’siyle Tarih-i Yakubi’in 1. ciltlerine, özellikle de İbn-i Ebi’l- Hadid’in “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin c. 1, s. 241’ine müracaat ediniz. Bunlar halifenin Muaviye’ye yazdığı mektubu kaydetmişlerdir. Muaviye Şam’dan Ebuzer’i halife Osman’a şikayet ettiğinde, Osman ona; Ebuzer’i işkenceyle Medine’ye gönderin” diye yazdı. Mektubun aslı şöyledir: “Cundeb'i (Ebuzer’in ismi), yaşlı (zayıf) ve palansız bir deveye bindirerek onu, gece-gündüz durmadan hareket ettiren kötü ahlaklı birisiyle bana gönder.” Bu emir gereğince, Resulullah (s.a.a)’in sevgili sahabesi olan o yaşlı ve temiz kalpli insanı, çok feci bir şekilde Medine’ye gönderdiler. Tarih kitaplarının yazdığına göre, Ebuzer Medine’ye vardığında, baldırlarının eti (yaralanmış olduğundan dolayı) dökülüyordu. Acaba Ebuzer, Allah ve Resulünün hakkında tavsiyede bulundukları ve sizin büyük alimleriniz de o tavsiye ve sözleri kendi kitaplarında naklettikleri yüce şahsiyete sahip bir kimse değil miydi? Nitekim Hafız Ebu Naim İsfehani “Hilyet’ul- Evliya”nın c. 1, s. 172’sinde, İbn-i Mace Kazvini “Sünen-i İbn-i Mace”nin c. 1, s. 66’sında, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefî “Yenabi’ul- Mevedde”nin 59. babında, İbn-i Hacer Askalani “İsabe”nin c. 3, s. 455’inde, Tirmizi “Sahih-i Tirmizi”nin c. 2, s. 213’ünde, İbn-i Abdulbirr “İstiab”ın c. 2, s. 557’sinde, Hakim “Müstedrek”in c. 3, s. 130’unda, Süyuti de “Cami’us- Sağir”de Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: “Allah (c.c) beni dört kişiyi sevmemi emretti ve bu dört kişiyi kendisinin de sevdiğini bana bildirdi.” Ya Resulullah (s.a.a) onların isimlerini bize söyleyin dediklerinde; “Onlar Ali, Ebuzer, Mikdad ve Selman’dır” buyurdular. Demek ki bu dört kişi, Allah ve Resulünün sevdikleri insanlardır. Acaba siz beylerin insaf ve vicdanı, onların, Allah ve Resulünün sevdikleri insana böyle adaletsizce davranmalarına ve daha sonra da ismini ince kalplilik ve şefkat koymalarına müsaade ediyor mu? Nitekim sizin büyük alimleriniz, Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: “Ümmet arasında, doğruluk, sadakat, züht ve takva açısından Ebuzer’in misali, İsa’nın Beniisrail arasındaki misali gibidir.” Sizin büyük alimlerinizden olan Muhammed bin Sa’d “Tabakat”ın c. 4, s. 167’de, İbn-i Abdulbirr “İstiab”ın c. 1, s. 84’ünde (Cundeb babında), Tirmizi “Sahih”in c. 2, s. 221’inde, Hakim “Müstedrek”in c. 3, s. 342’sinde, İbn-i Hacer “İsabe”nin c. 3, s. 622’inde, Muttaki-yi Hindi “Kenz’ul- Ummal”ın c. 6, s.169’unda, imam Ahmed “Müsned”in c. 2, s. 157’sinde, İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin c.1, s. 241’inde (Vahidi’den naklen), Hafız Ebu Naim İsfehani “Hilye”de, “Lisna’ul- Arap” ve “Yenabi’ul- Mevedde” müellifleri de Ebuzer-i Gifari hakkındaki hadisleri çeşitli senetlerle nakletmişlerdir. Onlardan biri şudur: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: “Yeryüzü, Ebuzer’den daha doğru konuşan birisini üzerinde taşımamış; gök de (bulutlar da), ondan daha doğru konuşan birisinin üzerine gölge salmamıştır.”
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.