Φ ramell Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Şart koşan taraf Baykal. "Cumhurbaşkanı uzlaşma ile seçilsin" ısrarına yeni şartlar ilave ediyor. AK Parti liderinin "Cumhurbaşkanı seçiminde uzlaşma ararız" çıkışından sonra, Baykal kuşatmasını daraltıyor: "Anayasa tanımına uygun, Anayasa'yı içine sindirmiş, açıkça ya da gizlice Anayasa'nın temellerini değiştirme özlemi içinde olmayan, açıkça ya da gizlice bir siyasi partinin uzantısı konumunda olmayan, dürüst, saygın, tarafsız bir kişi cumhurbaşkanı olmalıdır." Baykal'ın bu kayıt ve şartları formüle ederken epeyce zihin yorduğu anlaşılıyor. Mefhum-ı muhalifinden yola çıkarsak Baykal'ın uzlaşma peşinde olmadığı, cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden siyasî rakibini yıpratmaya çalıştığı açık. Çünkü Baykal uzlaşma için bir çerçeve sunmuyor; AK Parti'yi ve AK Parti'nin çıkartacağı adayları "Gizli anayasaları olan, rejimi değiştirmeyi amaçlayan taraf" olarak ve bir ön şart halinde mahkûm ediyor. Meclis dışından, "Sezer gibi" bir cumhurbaşkanı adayına "evet" demenin ötesinde AK Parti'yi "rejime karşı işlediği suçlardan" bu vesile ile adeta nedamet getirmeye davet ediyor. Amacın üzüm yemek üzere uzlaşmak değil, nizâ çıkartarak bağcıyı dövmek olduğu ortada. O zaman Başbakan'ın önerdiği uzlaşma nasıl sağlanacak? .... Uzlaşma her şeyden önce kurallar üzerinde uzlaşmadır. Çatışmaların demokratik çözümüne dair anayasal kurallar üzerinde uzlaşılırsa fiilî olarak ortaya çıkacak problemlerin tamamı, sorun çatışma konusu yapılmadan kendiliğinden çözülür. Bu yüzden CHP liderinin bir kişi üzerinde uzlaşma önerisi ve bu kişi ile ilgili kayıt ve şartları sıralaması uzlaşma arayışı anlamına gelmemektedir. O zaman demokratik kurallar ve kurumlar üzerinde inşa edilmiş uzlaşmalar değil kişiler; dolayısıyla keyfilik egemen olur. Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı seçiminin, hatta bunun ötesinde cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluklarının üzerinde bir uzlaşmaya ihtiyacı var. Her cumhurbaşkanı seçimi bir krize yol açıyorsa ve her cumhurbaşkanı kullandığı yetkileri uzlaşma dışı kullanıyorsa sorun kişilerde değil kurallardadır. Keyfince rektör atayan, yasaları son dakikaya kadar bekleterek veto eden, topluma marjinal bir ideoloji dayatan bir cumhurbaşkanı uzlaşmayı temsil edebilir mi? Böyle bir cumhurbaşkanının yeni modelini talep etmek uzlaşma anlamına gelir mi? İktidar Partisi'nin cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluklarının parlamenter sistemle uyumlu hale getirilmesi önerisi, kurallar üzerindeki uzlaşma için bir başlangıç noktası olabilir. Kurallar yerine kişiler üzerinde uzlaşma teklifi azınlıktan geliyorsa; o zaman ortada bir uzlaşma değil siyasette üstünlük sağlama arayışı var demektir. Siyaset üzerindeki askerî vesayet bütünüyle tasfiye edilse, silahlı güç ile demokratik kurumlar arasındaki ilişki evrensel standartlara oturursa cumhurbaşkanlığı seçimi her seferinde bir krize neden olur mu? Elbette olmaz. Peki o zaman CHP, cumhurbaşkanının isminden önce askerî vesayetin bütünüyle tasfiyesi konusunda uzlaşır mı? Tartıştığımız mevzûyu bütünüyle gündemden çıkartacak olan asıl uzlaşma bu değil mi? Mümtaz'er Türköne- Zaman Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Yıllardır uyutuyorlar milleti; şimdi düşünüyordum Fransa'yı mesela; adamlar o kadar kanlı süreç sonrası şu an gelişmiş bir ülke konumunda Avrupa'da önemli söz hakkı olan bir ülke ama Avrupa'ya da şöyle bir genel bakış attığımda gelişmiş ülke toplumlarının gittikçe demokrasi oyunu içinde daha özümsemiş bir biçimde rol aldığını ama en ufak bir sapmaya dahi tereddütle bakabilecek bu insanların aynı zamanda uyuştuğunu da görmekteyim... Geçen akşam tekrar "cezalandırıcı"yı izledim TV'de, önceki izleyişimden baya bi zaman geçmişti ne de olsa... Ve oradaki birilerinin uyuşturduğu toplum modelini şu anki batının biraz abartı geleceği olarak gördüm; medeni görünümlü otlar topluluğunu bir kenara koyabilirseniz onlara hükmederek kendi hükümdarlığınızı ilan edip hepsini sömürebilirsiniz... Bunların hepsi oyundur... Devlet gelişen teknikle birlikte belirli amaca hizmet eden "modern baskı" aracı olmuştur gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda, üçüncü sınıf insanlar da kaynak kıtlığı düşünülerek gözden çıkarılır ve üzerilerinden bolca da siyaset yapılır; hele bir de bunlardan bazıları önemli değerlere sahipse(maddi-manevi) vay onların haline... ali0_1: Hüzünlendin mi Zorro... Dayanmak zor bu yalanların göz önünde tutulmasına; acı bir olay... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Bence AKP önce kendi için uzlaşsın. Ondan sonra uzlaşıdan bahsedebilir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, Erdoğan farklı, Arınç farklı, Gül farklı konuşuyor. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Bence AKP önce kendi için uzlaşsın. Ondan sonra uzlaşıdan bahsedebilir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, Erdoğan farklı, Arınç farklı, Gül farklı konuşuyor. Koltuk derdine dusunce aralarindan kara kedi gecti galiba... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Demokrasiden bahseden bir iktidar yani AKP.Adil ve demokratik olmayan bir secim sistemi ile mecliste azinil oylari cogunlugu gaspetmis.Bu secim sistemini o getirmedi buna bir diyecegim olamaz ama adama sorarla,arkadas sen 5 yildir hükümetcilik oynuyorsun,heüp demokrasiden esitlikten haktan hukuktan adaletten bahsediyorsun.Peki neden bu 5 yil icinde daha demokrat halkin büyük cogunlugunu temsil ettirebilecek bir secim sistemini bulup getirmedin.Sen iktidara gelmeden önce mangalda kül birakmayip dokunulmazliklari kaldiracagiz diye halkin gözünün icine baka baka söz verdin(YALAN SÖYLEDIN).Peki halkin sadece 3 te birinin oylari ile gaspettigin meclis yetmiyormus gibi birde ne yüzle ve ne hakla Cankayaya kusaniyorsun sana bu hakki kim veriyor.Sen ancak yüzde 34 ün Cumhurbaskani olabilirsin benim Cumhurbaskanim olamazsin,ben seni Cumhurbaskani olarak takmam.Cünkü senin Cumhurbaskaninda Laiklik karsitidir Atatüerk karsitidir,Cumhuriyet karsitidir.Bunlarin hepsi belgelenmis ve arsivlerde saklanmaktadir. Önce sivil yönetim adam gibi olmalidir,sivil yönetim halki ve ülkeyi refaha kavusturmalidir,sivil yönetim hernekadar belirli bir siyasi cizgiyi takip ediyorda olsa ülkenin milli degerlerine sahip cikmalidir onlari tu kaka yapma yerine.Eger sivil yönetim adamligini ispat ederse,ülkeyi babasinin ciftligi gibi kullanmaktan veya yönetmekten vazgecerse,ulusu birbirine düsürecek siyasetler izlemese,ülkeyi tehlikeli bir yola sokmazsa o zaman sivil yönetimin üzerinden askerin vesayetide kalkar cünkü ülke artik emin ellerdedir.Kimse kimseyi kandirmaya calismasin,Ülkeler sahipsiz degildir,sivil yönetimin tehlikeye<attigi ülkeyi savunacak olan güc ulustur silahli kuvvetler bu ulusun silahli kuvvetleri oldugu icin halkin görevini üstlenir. Askerin kayitsiz sartsiz siyasetten arinmasi sivil iktidarlarin ülkenin üniter yapisini tartismaya acacak tarzda yönetimiyle endekslidir.Silahli kuvvetlere karsi cikanlarin argümanlari nedir?Ülkede teröre cesaret verilir tarzda bir siyasi yaklasim vardir.Ülkenin üniter yapisi AB dayatmalari ile tartisilir bir hale getirilmistir.Ülkede sivil yönetimin acik acik bölünmeyi hazirlar tarzda söylemleri ayrilikcilar tarafindan Türkiyeye<karsi kullanilmaktadir.Bunun disinda birde rejimle kavgali bir yönetim vardir ülkemizin basinda.Bu rejimi alasagi edip kendi dinci rejimlerini getirmeye calisan.Peki bunlari kim durdurabilir.Fazla ileri gitme diyebilir.Tek parti olma avantajini dikta rejimine cevirmek isteyen bir sivil yönetime ancak ülkenin silahli gücleri dur diyebilir. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Evet bugün Şenerde katıldı "farklı açıklama " furyasına. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.