Φ restpektif Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Din ile tolumsal yasam birarada dusunuldugunde, ister istemez, kadinin tolumdaki yeri on plana cikiyor. Iki yil once Afganistan'in daglik bir bolgesine, uzun yillardan sonra ilk kez kar dusmustu. TV'den haberi izledigimde cok onemli bir ayrintinin es gecildigini gordum. Goruntulerde erkekler, kucuk - buyuk, doyasiya egleniyor, ilk kez kar gormenin sevinciyle tepelerden asagilara dogru kayiyorlardi. Hepsinin yuzunde o sevincin izlerini goruyordunuz. Kameralar doga guzelliginin tadini cikaran erkekleri bir koseden, uzaktan izleyen kadinlari da gosteriyordu. Mahcup, suregiden eglenceye ozentiyle bakan yuzler hic sahip olamayacaklari bir hayalle isildiyor, gulumsuyordu. Oylesine bir zavallilik ve kenara itilmislik halleri vardi ki; kendi kaderlerine boyun egislerindeki o guleryuzlu asalet karsisinda erkekligimden utandim. Bu nasil bir cifte standart, nasil bir haksizlik ki bir tarafta eglenenler, ote tarafta seyredenler.. Gozlerim yasararak isyan ettim duruma. Boyle olmamali, olmamali diye... Sonra ulkem insanlarini dusundum. Butun gayri insani davranislarini, ahlaksizliklarini kadinin ortusu ve namusu ardinda gizleyenleri dusundum. Kendisi caninin cektigi herseyi yapan, din, ahlak, tore, namus vs dinlemeyen ama bir mal gibi sahiplendigi kadini en dogal haklarindan dahi mahrum eden erkeklerimiz... Bir otobus yolculugu temmuz sicaginin ortasinda. Klimasi olmayan otobuste nemle birlesen sicakligin insani bunalttigi bir zaman. Onunuzdeki koltukta bir cift oturuyor. Adam kisa kollu gomlek giymis, gomleginin dugmelerini acmis, killi gogsuyle pencereden suzulen serinligi kucakliyor. Yanindaki esine eldiven bile taktirmis, sadece yuzunun bir bolumu acikta. Kadin sicagin etkisiyle istemsiz hareketlerde bulunuyor, bazen guya gorunmemesi gereken yerleri, bir anligina serinlikle bulussun diye aciveriyor. Adam her seferinde durtukluyor kadini. Uyariyor. Bu adil olmayan manzara karsisinda aklimdan gecen tek sey; o erkege kadinin elbiselerini giydirmektir. Belki o zaman anlayabilir kadin olmanin bu toplumda ne denli zor bir is oldugunu... Geleneklerini bir dinle veya dinsellestirdigi ideolojilerle yogurmus toplumlarda genel egilimler birer tabu halini alirlar. Kendi degerleriyle uyusmayan her turlu hareket ve davranis otomatik bir mekanizmayla toplumdan soyutlanir. Soyutlanan seylerin illa ki dini veya ideolojik degerlerle cakismasi da sart degildir. Cunku sonucta, her davranis ve hareketi sahip oldugu kaliplarla degerlendiren ve bunlari boylelikle tabu haline getiren bir toplum vardir karsinizda. Ornegin sigara izmaritini arabanin penceresinden disari firlatmak, yere tukurmek, erkeklerin kadin pesinde kosmasi, eglenmesi gibi hareketlerin normal karsilandigi bir yerde sort giymek, cene sakal birakmak, erkeklerin uzun sac birakmasi, kadinlarin ornegin pantolon giymesi, eglenmesi vs toplumsal ahlaka uygun gorulmeyen davranislar olabilir. Bu tur gelenegin zorlayiciligiyla oturmus kabuller insanlarin kendilerini bireysel anlamda gelistirmelerine en buyuk engeldir. Dogru ve yanlis genel egilimlerle degil ama evrensel insani degerler icinde algilanmalidir. Toplumda henuz yer etmemis hayat tarzlarina karsi inanilmaz kinayici usluplarla ve mudahalelerle hep karsilasiyoruz. Oysa insani olan; bir baskasina kendisini dayatmadigi ve zarar vermedigi surece herkesin bireysel tercihlerine saygili olmaktir. Her turlu baski ve haksizlik karsisinda da yine insani durus sahibi olabilmek ve mucadelesini o dogrultuda surdurebilmektir. Elbette ki buyuk insan topluluklarindan yuzyillara dayanan aliskanliklari kolay kolay birakmalarini beklemek fazlasiyla hayalcilik olur. Zevk aldigim aktiviteler uzerinde dusunuyorum sonra. Dini anlayisin hakim oldugu bir yerde bu aktivitelerin dinle cakisma noktalari beni hep endiselendirmistir. Tiyatro, sinema, muzik, konserler, sporun degisik dallari... Bunlardan kadini cikardiginiz zaman herseyin nasil da yavan kalacagini dusunuyorum. Veya kadinin rollerini hep budadiginiz zaman... Hayir, kadini bir cinsel obje olarak kullanilmasi durumlarindan bahsetmiyorum. Ama kadinin da tipki erkek gibi bunlarin icinde yer aldigi, etkin oldugu, kendini ifade ettigi durumlardir sozkonusu olan. Bir de, dekordan tutun islenen temalara kadar sahneyi dinsellestirdiginizi dusunun. Nereye gitseniz tektip bir hitap sekli. Bunlara diktator beseri sistemlerde de tanik oluyoruz. Ne demek istedigimi oralara bakip anlayabilirsiniz. Kisacasi; ornegin cok begeniyle izledigim bir tiyatro oyununu dinsel formlar icinde hayal ettigim zaman, o oyunun bana cok yavan geldigini hissediyorum. Hayatin kendisi de boyle olsa gerek... Cunku hayatin zenginligi farkliliklarda saklidir. Ve cunku toplumsal hayata gereginden fazla mudahale eden butun sistemler insani zevklerle guzellik icinde orulebilecek dunyayi zindana cevirirler. Belli bir kultur duzeyine ulasmis gunumuz muslumanlarinin da bu celiskilere hep tanik olduklarina inaniyorum. Dunyanin bizi getirdigi zihinsel donusumle dinsel kaliplari uyusturmak oldukca zor bir is. Nitekim bircok kisinin, yapageldiklerinin dinle uyusmadigini kabul etmektense, bunlari gormezden geldiklerine tanik oluyoruz. Yani din icinden gunumuz hayatina dair bir yasam rehberi olusturmak adeta imkansiz. Sablonik yaklasimlar bizi gerceklerden kopariyor ve duvarlara hapsediyor, bizi bu dunyanin insani olmaktan cikariyor; birtakim seyleri gormezden gelmek ve yorumlari zorlamak ise bizi neye inandigimizi bilmeyen, o yuzden de hayata dair net hedefleri olmayan bir konuma getiriyor. O halde ne yapmali?.. Amacim duzeyli bir tartismadir bu konuda. Yazimin hakaretvari cevaplara malzeme edilmemesini ozellikle rica ediyorum. Bunlar benim dusuncelerim. Gonul ister ki, guzel katilimlarla belki birbirimizi ikna derecesine kadar ilerletiriz tartismayi. Bilgilerimiz, yargilarimiz seviyeli bir ortamla daha da zenginlesir diye umuyorum. Baska bir zaman da, dini formlarla kendisini topluma dayatan din disi argumanlara deginmeyi dusunuyorum. Yine umulur ki, her iki konuda da ortak bazi noktalara ulasabiliriz. Selam ile.. Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 eline sağlık respektif gayet güzel anlatmışsın ve sonuna kadar katılıyorum. kadınları farklı gören erkekler kendilerini hiç onun yerine koyuyorlarmı acaba. toplumun bu hale gelmesinin tek sebebi dinlerdir. muhammetler iyilik yapayım derken insanlığa nasıl zarar vereceğini düşünmemiş ve aradan asırlar geçmiş haala düzelememişiz. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Sayın respektifin yazdıklarına katılmamak elde değil.Ancak tüm bu olmusuzluklar Abrahamın dediği gibi insanların kendi düşüncelerinden değil,bizzat dinden kaynaklanıyor. bir iki örnek verelim Zevk aldigim aktiviteler uzerinde dusunuyorum sonra. Dini anlayisin hakim oldugu bir yerde bu aktivitelerin dinle cakisma noktalari beni hep endiselendirmistir. Tiyatro, sinema, muzik, konserler, sporun degisik dallari... Bunlardan kadini cikardiginiz zaman herseyin nasil da yavan kalacagini dusunuyorum. Çıkarmak zorundalar çünkü bunu emreden kuran Ahzap suresi 32- Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin. 33- Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. 34- Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır. Din ile tolumsal yasam birarada dusunuldugunde, ister istemez, kadinin tolumdaki yeri on plana cikiyor. Iki yil once Afganistan'in daglik bir bolgesine, uzun yillardan sonra ilk kez kar dusmustu. TV'den haberi izledigimde cok onemli bir ayrintinin es gecildigini gordum. Goruntulerde erkekler, kucuk - buyuk, doyasiya egleniyor, ilk kez kar gormenin sevinciyle tepelerden asagilara dogru kayiyorlardi. Hepsinin yuzunde o sevincin izlerini goruyordunuz. Kameralar doga guzelliginin tadini cikaran erkekleri bir koseden, uzaktan izleyen kadinlari da gosteriyordu. Mahcup, suregiden eglenceye ozentiyle bakan yuzler hic sahip olamayacaklari bir hayalle isildiyor, gulumsuyordu. Oylesine bir zavallilik ve kenara itilmislik halleri vardi ki; kendi kaderlerine boyun egislerindeki o guleryuzlu asalet karsisinda erkekligimden utandim. Bu nasil bir cifte standart, nasil bir haksizlik ki bir tarafta eglenenler, ote tarafta seyredenler.. Gozlerim yasararak isyan ettim duruma. Boyle olmamali, olmamali diye... Ali İmran 14- İnsanlara; kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının malıdır..(Zalike meta ul hayatidddünya) Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır. Ayetin metninde geçen ''meta'' kelimesinin açık anlamı eşya;mal demektir. Böyle olmasına rağmen bir çok mealci cesaret edip bu anlamı verememiş Abdülbaki Gölpınarlı Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşlere, güzel ve cins atlara, hayvanlara ve ekinlere karşı insanların aşırı sevgisi vardır ve bu sevgi, insanlar için bezetilmiş bir sevgidir. Fakat bunlar, dünya yaşayışına ait birer matahtan ibarettir. Sonucu varılıp gidilecek yerin güzelliğiyse ancak Tanrı katındadır. Ali Bulaç Meali Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır. Diyanet İşleri Meali Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır. Diyanet Vakfı Meali Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzelyer, Allah'ın katındadır. Edip Yüksel Meali Kadınları, çocukları, yığınlarla altın ve gümüşü, eğitilmiş atları, davarları ve ekinleri sevmek gibi zevkler insanlara alımlı görünür. Bunlar dünya hayatının nimetleridir. Oysa gidilecek en güzel yer ALLAH katındadır. Elmalılı Hamdi Yazır İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacakyerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır. Ömer Nasuhi Bilmen İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten, alâmetli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden (ileri gelen) şehvetler sevgisi tezyin edilmiştir. Bu, dünya hayatının menfaatidir. Halbuki güzel, dönüp gidilecek yer, Allah Teâlâ'nın nezdindedir. Muhammed Esed KADINLARA, çocuklara, altın ve gümüş (cinsin)den birikmiş hazinelere, soylu atlara, sığırlara ve arazilere yönelik dünyevî zevkler insanoğlu için çekici kılınmıştır. Bütün bu zevkler bu dünya hayatında tadılabilir, ama hedeflerin en güzeli Allah katında olanıdır. Suat Yıldırım 14 – Kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, güzel cins atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin hoşuna giden şeyler insanlara cazip gelmektedir. Bunlar dünya hayatının geçici bir metaından ibarettir. Asıl varılacak güzel yer ise, Allah'ın katındadır. [13,29; 38,25. 40.49] * Süleyman Ateş Meali Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış altın ve gümüşten, salma atlardan, davarlardan ve ekinlerden gelen zevklere aşırı düşkünlük, insanlara süslü (cazip) gösterildi. Bunlar, sadece dünya hayatının geçimidir. Asıl varılacak güzel yer, Allah'ın yanındadır. Şaban Piriş Meali Kadınlara, evlatlara, öbek öbek yığılmış altın ve gümüşe, güzel cins atlara, davarlara ve ekinlere karşı aşırı sevgi insanlara çekici ve hoş gösterildi. Oysa bunlar, dünya hayatının nimetleridir. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır. Ümit Şimşek Meali 14. Kadınlara, oğullara, yığılıp istiflenmiş altınla gümüşe, cins atlara, davar ve ekinlere olan zevk düşkünlüğü insanlara hoş gösterilmiştir. Fakat bütün bunlar dünya hayatının malıdır. Varılacak en güzel yer ise Allah katındadır. Yaşar Nuri Öztürk 14 Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşten oluşturulmuş yığınlara, salma atlara, davarlara ve ekinlere tutkunlukların sevgisi, insanlar için süslenip püslenmiştir. Tüm bunlar geçici-iğreti hayatın nimetidir. Allah'a gelince, varılacak yerin en güzeli onun yanındadır. Bir tek Ümit şimşek doğru anlamı vermiş. Suat yıldırım ise meta kelimesini tercüme etmeden olduğu gibi bırakmış. Dikkat edilirse mal olarak verilen listenin içinde kadınlarda var.Kadının bir eşya gibi görüldüğü bir kitabın inanırlarından başka türlüsünü beklemek zaten hayal olur. Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 eline sağlık respektif gayet güzel anlatmışsın ve sonuna kadar katılıyorum. kadınları farklı gören erkekler kendilerini hiç onun yerine koyuyorlarmı acaba. toplumun bu hale gelmesinin tek sebebi dinlerdir. muhammetler iyilik yapayım derken insanlığa nasıl zarar vereceğini düşünmemiş ve aradan asırlar geçmiş haala düzelememişiz. Sayin abraham, benim ozellikle vurgu yapmaya calistigim konu; bir sekilde toplumlarimizda yer etmis insani olmayan algilama ve davranis kaliplarimizdir. Bunlarin kokeninde elbette hem dinin kendisi hem de gelenekle yogrulmus dinin farkli yorumlari vardir. Kaynaklara yonelmek elbette yerinde bir yaklasim olacaktir. Fakat ozellikle muslumanlarin da bunu kendi inanclari icinde teshis edip cozume dair dusunmeleri gerektigine inaniyorum. Bu tur konular inancli insanlar arasinda uzerinde pek dusunulmeyen sorunlardir. Bu yuzdendir ki gerek dinlerin toplum icindeki yasanisi, gerekse de sistem boyutuna cikmis hali bireysel ve toplumsal yasama asiri derecede mudahaleci olagelmistir. Dolayisiyla mesele daha cok bir zihniyet sorunudur. Zihniyet acisindan farkliliklara tahammul ve bireysel tercihlere saygi ise salt dini inanclara dayandirilamayacak kadar degisik nedenlere dayanir. Bundan hareketle, cozumun yine toplumun deger yargilari icinden uretilebilecegine inaniyorum. Cunku aksi taktirde sozkonusu asiriliklar daha uc noktalarda kendilerini gosterirler. Gunumuzde, ozellikle musluman genclerin yasanti duzeyinde bircok sorunu asmis olduklarini goruyoruz. Ilk etapta bu durum inanclariyla bir celiski olarak gorulse de, dinin geleneksel formlarindan yavas yavas uzaklastigini gostermesi bakimindan dikkate degerdir. Dindar bir hayati oldugunu soyleyen buyuk bir kesim icinden cok kucuk bir azinligin seriat istemesi ise bu donusume guzel bir ornektir. Halbuki seriat dinin yasanma seklidir; hem bireysel hem de devlet bazinda. Boyle oldugu halde dindarlarin uzak durusu ancak dinin yasam seklinin hayatin gercekligiyle ortusmedigine olan gizli bir farkindalikla aciklanabilir. Islam'daki ictihad kapisinin kapanmasi bu ortusmezligin en temel nedenidir. Bu bakimdan, sadece dini yasam seklinin degil ama ilginctir, dini hitaplarin da artik inananlari heyecanlandirmadigi gorulur. Cunku gercekte ortada duran kural ve teferruatlarin baska zamanlara ve insanlara hitap ettiklerini goruruz. Iste tam da bu acidan muslumanlarin koklu bir zihniyet donusumune, yenilenmeye de ihtiyaclari oldugu kanaatindeyim. Hickimsenin inanc ve dusuncesini karalama mantigi icinde degilim. Bu yanlis anlasilmamali. Kimseye gelin vazgecin bunlardan deme hakkim da yok, ki bunun cozum degil tersine sorun teskil edecegine inaniyorum. Ama sayet toplumumuzda belirgin arazlar varsa, haksizliga ugrayan ister kadin olsun ister insanlarin baska bir kesimi, bunlari acik yureklilikle ortaya koymak ve beraberce cozum uretmek gerekiyor. Ornegin egitim almis bir musluman, salt musluman oldugu icin, kendi insaninin kadina yonelik ahlaki olmayan davranislarini gormezden gelmemeli. Sorun geleneklerde mi, Arap kulturunun bize yansiyisi mi, devlet sistemi mi, din mi, dinin yorumlari mi, hepsi mi... her ne ise bunlari tartismak insani bir gorevdir. Gozumuzun onunde cereyan eden haksizliklar ve yanlisliklar karsisinda, belki ucu bana dokunur korkusuyla ilgisiz kalamayiz. Selam ile.. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Sayin abraham, benim ozellikle vurgu yapmaya calistigim konu; bir sekilde toplumlarimizda yer etmis insani olmayan algilama ve davranis kaliplarimizdir. Bunlarin kokeninde elbette hem dinin kendisi hem de gelenekle yogrulmus dinin farkli yorumlari vardir. Kaynaklara yonelmek elbette yerinde bir yaklasim olacaktir. Fakat ozellikle muslumanlarin da bunu kendi inanclari icinde teshis edip cozume dair dusunmeleri gerektigine inaniyorum. Bu tur konular inancli insanlar arasinda uzerinde pek dusunulmeyen sorunlardir. Bu yuzdendir ki gerek dinlerin toplum icindeki yasanisi, gerekse de sistem boyutuna cikmis hali bireysel ve toplumsal yasama asiri derecede mudahaleci olagelmistir. Dolayisiyla mesele daha cok bir zihniyet sorunudur. Zihniyet acisindan farkliliklara tahammul ve bireysel tercihlere saygi ise salt dini inanclara dayandirilamayacak kadar degisik nedenlere dayanir. Bundan hareketle, cozumun yine toplumun deger yargilari icinden uretilebilecegine inaniyorum. Cunku aksi taktirde sozkonusu asiriliklar daha uc noktalarda kendilerini gosterirler. Gunumuzde, ozellikle musluman genclerin yasanti duzeyinde bircok sorunu asmis olduklarini goruyoruz. Ilk etapta bu durum inanclariyla bir celiski olarak gorulse de, dinin geleneksel formlarindan yavas yavas uzaklastigini gostermesi bakimindan dikkate degerdir. Dindar bir hayati oldugunu soyleyen buyuk bir kesim icinden cok kucuk bir azinligin seriat istemesi ise bu donusume guzel bir ornektir. Halbuki seriat dinin yasanma seklidir; hem bireysel hem de devlet bazinda. Boyle oldugu halde dindarlarin uzak durusu ancak dinin yasam seklinin hayatin gercekligiyle ortusmedigine olan gizli bir farkindalikla aciklanabilir. Islam'daki ictihad kapisinin kapanmasi bu ortusmezligin en temel nedenidir. Bu bakimdan, sadece dini yasam seklinin degil ama ilginctir, dini hitaplarin da artik inananlari heyecanlandirmadigi gorulur. Cunku gercekte ortada duran kural ve teferruatlarin baska zamanlara ve insanlara hitap ettiklerini goruruz. Iste tam da bu acidan muslumanlarin koklu bir zihniyet donusumune, yenilenmeye de ihtiyaclari oldugu kanaatindeyim. Hickimsenin inanc ve dusuncesini karalama mantigi icinde degilim. Bu yanlis anlasilmamali. Kimseye gelin vazgecin bunlardan deme hakkim da yok, ki bunun cozum degil tersine sorun teskil edecegine inaniyorum. Ama sayet toplumumuzda belirgin arazlar varsa, haksizliga ugrayan ister kadin olsun ister insanlarin baska bir kesimi, bunlari acik yureklilikle ortaya koymak ve beraberce cozum uretmek gerekiyor. Ornegin egitim almis bir musluman, salt musluman oldugu icin, kendi insaninin kadina yonelik ahlaki olmayan davranislarini gormezden gelmemeli. Sorun geleneklerde mi, Arap kulturunun bize yansiyisi mi, devlet sistemi mi, din mi, dinin yorumlari mi, hepsi mi... her ne ise bunlari tartismak insani bir gorevdir. Gozumuzun onunde cereyan eden haksizliklar ve yanlisliklar karsisinda, belki ucu bana dokunur korkusuyla ilgisiz kalamayiz. Selam ile.. Tebrik ederim.. tek kelimeyle böyle bir konuyu buraya bu kadar güzel taşıdığınız için gerçekten tebrik ederim... Ben en azından inançlı ,Kuran a göre yaşamaya çalışan, her tür biyolojik duyguyu coşkusal yaşayabilen bir kadın olarak söyleyebilirim ki gerçekten de geçmişten günümüze ne tam anlamıyla dinden ne tam anlamıyla siyasetten kaynaklanan bir çok sorunumuz var... zihniyetler kültürler insanların birbirlerine baskı kurmada ,,güçlünün güçsüze yaklaşımında bir çok noktada bozuk uygulayımlar söz konusu ... mesela benim gibi dindar bir bayanı ele alalım ve sadece Kurana dayanan öğreniş biçimimi... yani Kuran dışındaki bütün tefsirleri hadisleri kaynakları okumadığımı düşünelim... Kabe de hacca gittiğimiz yerde kadın erkek karışık bir halde namaz kılınırken ,, ya da en geri kalmış dediğimiz islam ülkelerinin bir çoğunda erkeklerin önde bayanların arkada da olsa aynı ortamda imamı görerek namaz kıldıklarını düşünürsem,, önemli bir imam geldiğinde onun dini konuşmalarını dinlemek için cuma namazına bayanların koşturduğunu düşünürsem...şu anda bizim ülkedeki hem de kendini en ileri islam ülkesi gibi algılayan bizim ülkedeki uygulamaları anlamama imkan kalmıyor... ya da örneğimi sizin yazdığınız tiyatro, resim ,spor gibi kavramlardan verelim... hangi kutsal kitabın içinde tiyatro ya da resim ya da vs yapmayın kavramı geçer... ya da dövme yaptırırsan şu bu... hangi kutsal kitapta dövmenin adı geçer... ya da kadınların zinetini koruması erkeğin daldan dala kendine farklı paylar çıkarması... hangi kutsal kitaptır erkeğe bu hakkı veren... kadının gönlünün hoş tutulması gerekirken dine göre,, sözün güzelini seçmeliyken erkekler yine dine göre ,,nasıl bir uygulamadır kadını rencide eden ya da baskı altına ya da daha da ileri gidip kadına yumruk gösteren.. bir çok önemli bilim adamı var bunları araştıran ... toplumların bu derece kanlı ve savaş dolu ve insanlık dışı eylemlerini inceleyen, insanların birbirini algılayamaması ..anlaşamaması noktasının temellerini araştıran... kendi doğamızdan en çok da insan olduğumuz kadar biyolojik olarak memeli bir hayvan oluşumuzdan ve doğamıza aykırı tutumların, dayatmaların bizleri sürüklediği çarpık davranışlardan, davranış bozukluklarından...... mesela Freud ... mesela onun öğrencisi Wilhelm Reich ... gerçekten mutlaka okunası insanlar bana göre... bu konuda yazılabilecek o kadar çok şey var ki ama şu an malesef yeterli zamana sahip değilim... tekrar ve tekrar sizi tebrik ediyorum yazınızdan ,düşünce sisteminizden ötürü... saygılarımla sevgimle... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Uzun süredir bir İslamcı eleştirisi yapmayı düşünüyordum;siz atmışsınız ilk adımları... Şimdi ben öncelikle şunu sormak istiyorum:Kıllarını göstererek serinleyen adamın davranışı ne kadar ağırbaşlıdır ki hanımına da aynı "rahatlığı" vermesini isteyebiliriz??? Ya da "zevk" ne kadar ruh besleyici bir haldedir çağımızda ki hanımlara da daha fazla tatmalarında yardımcı olalım??? Katılıyorum bayana hala kalıp geleneklerin ışığında bakılması hata;ama bence öncelikli sorgu yeryüzündeki insani düzen hakkında olmalı;çünkü geri planda kalan bayan kadar açlıktan ölen Afrikalıyı da düşünmek için bu genel bakışa ihtiyacımız var... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Sosyal bir varlık olan insan ilkel yaşamdan toplumsal yaşama geçişte bir takım kurallar da çeşitlilik göstermiştir ve toplum bu kurallara göre düzenlenir olmuştur.Bu kurallardan biri de din kurallarıdır.Bunun diğer kurallardan tek farkı ilahi bir iradenin ürünü olduğunun kabulü ve sorgulamadan koşulsuz itaattir. 1400 sene önce yazılan bir kitabın kadınlar için getirdiği kurallardan bazıları şunlardır: Nisa 20 / 21.. Eğer bir eşi bırakıpta yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbirşeyi geri almayın.. Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alırmısınız...? Vaktiyle siz birbirinizle haşır neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız.. Bakara..228.. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları gibi, kadınlarında erkekler üzerinde belli hakları vardır.. Ancak, erkekler kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler. Bakara..282.. ..........Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun.. Eğer iki şahit bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile iki kadın olsun.. Nisa..34.. Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebi ile ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.. Onun için saliha kadınlar itaatkârdır.. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi kimse görmesede namuslarını koruyucudurlar.. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve bunlarla yola gelmezlerse dövün.. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın, çünkü Allah yücedir, büyüktür.. Ahzab 51... Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini yanına alırsın. Boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur.. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur.. Allah kalplerimizde olanı bilir.. Allah hakkıyla bilendir, halimdir... Nisa Suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Nisa Suresi(4)12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir. Hal böyle olunca özellikle dinin kadını ikinci sınıf gören kurallarının toplumsal yansımalarına şaşırmamak gerekiyor.Bundan utanç duymaya gerek yok çünkü din kuralları kadınlar için bunları emrediyor. “Yasalardan korku namuslu adamı yaratır, ama erdemli adamı değil” Marmier Din kuralları da ne yazık ki yukarıda ilk ileti de bahsedilen böyle insanları yaratıyor. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Bakara(*) Sûresinin 231 . Ayetinde Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Bakara(*) Sûresinin 232 . Ayetinde Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak güzellikle anlaştıkları takdirde, eşleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. Bununla içinizden Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilmektedir. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara(*) Sûresinin 235 . Ayetinde (Vefat iddeti beklemekte olan) kadınlara kendileri ile evlenmek istediğinizi üstü kapalı olarak anlatmanızda veya bu isteğinizi içinizde saklamanızda sizin için bir günah yoktur. Allah biliyor ki siz onlara (bunu er geç mutlaka) söyleyeceksiniz. Meşru sözler söylemeniz dışında sakın onlarla gizliden gizliye buluşma yönünde sözleşmeyin. Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikah yapmaya kalkışmayın.58 Şunu da bilin ki Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah’a karşı gelmekten sakının ve yine şunu da bilin ki Allah gerçekten çok bağışlayandır, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) Bakara(*) Sûresinin 241 . Ayetinde Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerinin sağlanması onların hakkıdır. Bu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir borçtur Âl-i İmrân(*) Sûresinin 195 . Ayetinde Rableri onlara şu karşılığı verdi: “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükafatın en güzeli Allah katındadır.” Nisâ(*) Sûresinin 19 . Ayetinde Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir. Açık bir hayasızlık yapmış olmaları dışında, kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur.8 Nisâ(*) Sûresinin 32 . Ayetinde Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, onun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Nisâ(*) Sûresinin 34 . Ayetinde Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.12 Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı13 korurlar. .... devamını bilerek almadım çok takılıyorlar çünkü Nisâ(*) Sûresinin 75 . Ayetinde Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zâlim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? Nisâ(*) Sûresinin 98 . Ayetinde Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan25, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar başkadır. ....... ne anlamda üstünlük ,, bilek anlamında bünye anlamında... buna itirazı olan bayan varsa ayrı tartışalım. Nisâ(*) Sûresinin 124 . Ayetinde Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar Nisâ(*) Sûresinin 127 . Ayetinde Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: “Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor.” Kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim kızlara, zavallı çocuklara ve yetimlere adil davranmanıza dair, size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız şüphesiz Allah onu bilir. !!!! nasıl bir halka gelmiş hala geçerli bir ayet,öyle bir zamanda kadına tanınan onca hak Nisâ(*) Sûresinin 128 . Ayetinde Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Nisâ(*) Sûresinin 129 . Ayetinde Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. Tevbe(*) Sûresinin 67 . Ayetinde Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). Kötülüğü emredip, iyiliği yasaklarlar, ellerini de sıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir. Tevbe(*) Sûresinin 68 . Ayetinde Allah erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kafirlere, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. O, onlara yeter. Allah onlara lanet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap vardır. Tevbe(*) Sûresinin 71 . Ayetinde Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Tevbe(*) Sûresinin 72 . Ayetinde Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır. en sevdiğim öğüt.. Yûsuf Sûresinin 23 . Ayetinde Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi. Yûsuf Sûresinin 24 . Ayetinde Andolsun kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı. Yûsuf Sûresinin 25 . Ayetinde İkisi de kapıya koştular. Kadın Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.” Yûsuf Sûresinin 26 . Ayetinde Yûsuf, “O benden arzusunu elde etmek istedi” dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, O (Yûsuf) yalancılardandır.” Yûsuf Sûresinin 27 . Ayetinde “Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir.” Yûsuf Sûresinin 28 . Ayetinde Kadının kocası Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce dedi ki: “Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür.” Yûsuf Sûresinin 29 . Ayetinde “Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.” Yûsuf Sûresinin 30 . Ayetinde Şehirde bir takım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler. Yûsuf Sûresinin 31 . Ayetinde Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Haşa! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” dediler. Yûsuf Sûresinin 32 . Ayetinde Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: “İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak.” şimdi bunda herkes Yusuf un yakışıklılığını konuşur da başka adama saldırmış kadının sofra kurduracak kadar sağlam ayakta oluşunu kimse idrak etmez... "(Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.” hani taşlama dayak ceza ??? adamdaki medeniyete bak...aranızdan hangisi bu kadar ileri gidebildi... Nahl Sûresinin 97 . Ayetinde Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. Nûr(*) Sûresinin 2 . Ayetinde Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun. Nûr(*) Sûresinin 3 . Ayetinde Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah’a ortak koşan bir kadınla evlenir. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah’a ortak koşan bir erkek evlenir. Bu mü’minlere haram kılınmıştır. Nûr(*) Sûresinin 4 . Ayetinde Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. Nûr(*) Sûresinin 23,24 . Ayetinde İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır. Nûr(*) Sûresinin 26 . Ayetinde Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır.2 O temiz olanlar iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır. Nûr(*) Sûresinin 60 . Ayetinde Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. çoğunun bildiği gibi yaşlanınca kapatmak gerekmiyor demek ki... rabbim elbet menapozu da bilir değil mi.... Ahzâb(*) Sûresinin 32 . Ayetinde Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin. ee erkeklere sözü yumaşak söylememek ne güzel öğüt... hemen ümide kapılanlar düşünülünce Ahzâb(*) Sûresinin 35 . Ayetinde Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. ayrım bunun neresinde sizi bilmem de ben yaz yaz bitiremedim.. Rabbim ne güzel açıklar ayetlerini... Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Uzun süredir bir İslamcı eleştirisi yapmayı düşünüyordum;siz atmışsınız ilk adımları... Şimdi ben öncelikle şunu sormak istiyorum:Kıllarını göstererek serinleyen adamın davranışı ne kadar ağırbaşlıdır ki hanımına da aynı "rahatlığı" vermesini isteyebiliriz??? Sevgili Ali, verdigim ornekle kendisine her turlu hakki taniyan erkegin kadina karsi en uc noktadaki anlayissizligina dikkat cekmek istedim. Dolayisiyla, killi gogsunu ruzgara acmis kisinin davranisinin ne derece agirbasli oldugunu veya kadinin da benzer bir harekette bulunmasi gerektigini ne soyledim ne de ima ettim. Sozkonusu olan; erkek egemenliginin anlayis ve tavirlarindaki bozukluktur. Ya da "zevk" ne kadar ruh besleyici bir haldedir çağımızda ki hanımlara da daha fazla tatmalarında yardımcı olalım??? Zevkin insani olaniyla asiriliklari birbirine karistirmamak gerekiyor. Kisiyi sadece tanrisal bir zevke mahkum edip, ya da herseyi o yonde degerlendirip dunyevi olani gozardi etmek insan dogasiyla uyusmaz. Muzigi kutsal kitabin okunusundan ibaret gormek, sanati dini formlar icine hapsetmek, herseyi ama herseyi o olculer icinde yasamaya calismak bireyin psikolojisinde ve zihniyetinde oldukca yipratici bir isleve sahiptir. "Huzur Islam'dadir" denir ama ozellikle bizim toplumumuzda dindar genclerin toplumun en huzursuz insanlari oldugu gorulur. Bu benim kendi gozlemim. Nedeni ise; kendilerini en dogal seylerden mahrum etmeleridir. Dine ters duser kaygisidir. Dogal duygularin bastirilmasiyla inanilmaz karakter bozukluklarinin ortaya cikmasi kacinilmazdir. Insanimizin birbirlerine karsi bu derece anlayissiz ve tahammulsuz olmalarinda toplumun bu baskici yapisi onemli rol oynar. Bu durum da sadece dindarlar icinde degil ama herkes icin gecerlidir. Cunku sonucta herkes ortamdan payini aliyor. Firsat eline gectiginde bastirilmis duygulari en uc duzeylerde yasayan ve gittikleri hicbir yerde bir turlu kendi kisiligini bulamayan bireyler buna guzel ornektir. Katılıyorum bayana hala kalıp geleneklerin ışığında bakılması hata;ama bence öncelikli sorgu yeryüzündeki insani düzen hakkında olmalı;çünkü geri planda kalan bayan kadar açlıktan ölen Afrikalıyı da düşünmek için bu genel bakışa ihtiyacımız var... Yeryuzundeki insani duzenlerin, ozellikle kapitalizmin bugun geldigi noktada insani nasil bir hastalikla karsi karsiya biraktigi gozler onundedir. Bati'da bircok psikologun, ornegin yalnizligin cagin hastaligi oldugunu belirtmesi dikkate degerdir. Herseyin cikar temeli uzerine kuruldugu dunya sistemlerinde insandan yana birseylerden bahsetmek oldukca guctur. Ama yine de ogrenilebilecek, alinmasi gerekenler de vardir. Yeryuzunde haksizliga ugramis herkes gercek anlamda insan olmayi basarmislarin ilgi alanidir kuskusuz. Dindar insanlarin da bu soyleme sahip cikmasi ve dert edinmesi takdir edilecek bir davranistir. Bunlar elbette gundeme getirilmeli, hatta gundeme getirmekle kalinmamali, asgari tepkiler konmalidir. Ancak bir gozlemimi paylasmama izin verin: Musluman toplumlar surekli olarak kendi hakliliklarini batinin medeniyet elestirisi uzerinde kanitlamaya calisiyorlar. Bati soyle kotudur, boyle zalimdir, somurucudur vs gibi elestirilerin tek yonlu bir anlam ifade edebilmesi imkansizdir. Cunku bu yolla musluman toplumlar bir turlu ozelestiriye yonelememislerdir. Bati oyle de, biz nasiliz? Bati insani mutsuz da biz mutlu muyuz? Dunyanin bu hale gelmesinde sadece bati mi sorumluluk sahibidir? Oncelikle kendimize donmemiz ve varsa alternatifimiz, ortaya koymaliyiz. Ki bana sorarsaniz; Afrikali'nin ac kalisinda sadece bati sorumlu degildir, musluman olsun olmasin, kendisini haksizlik karsisinda konumlandiramamis, alternatif olusturamamis tum toplumlar da sorumludur. Iste bu yuzden, bir baskasini elestirmeden once kendi icimizdeki bozukluklari teshis edip cozume gitmemiz gerekiyor. Aksi taktirde batinin ne kadar kotu olusuyla kendimizin daha az kotu oldugumuz avuntusundan ileri gidemeyiz. Selam ile.. Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 ...Kabe'de hacca gittiğimiz yerde kadın erkek karışık bir halde namaz kılınırken ,, ya da en geri kalmış dediğimiz islam ülkelerinin bir çoğunda erkeklerin önde bayanların arkada da olsa aynı ortamda imamı görerek namaz kıldıklarını düşünürsem,, önemli bir imam geldiğinde onun dini konuşmalarını dinlemek için cuma namazına bayanların koşturduğunu düşünürsem...şu anda bizim ülkedeki hem de kendini en ileri islam ülkesi gibi algılayan bizim ülkedeki uygulamaları anlamama imkan kalmıyor... Bu cok onemli bir husus sayin fft. Ben uzunca bir suredir yurt disinda yasiyorum ve su an bulundugum yerde ozellikle Lubnan'dan gelmis cok sayida gocmen var. Basortulu ve dindar kadinlarin toplumsal yasam icindeki aktiflikleri karsisinda hayrete dustum. Bir erkegin sahip oldugu tum ozgurlukleri doyasiya yasiyorlar. Erkeklerle birlikte camiye, oradan is hayatina, oradan degisik etkinliklere... Kisacasi, hicbir sekilde baski altinda degiller. Ortunmeleri, dindar olmalari hayati insani bir sekilde yasamalarina hicbir engel teskil etmiyor. Bu durumun, icinde bulunduklari toplumun ozgurluk anlayisiyla dogru orantili olduguna inaniyorum. Ayni kadinlar bir Islam toplumunda bu denli ozgur olamazlardi. Iste konunun bu yonde bir acilim gostermesi gerekiyor. Bulundugumuz musluman toplumlarda bu zihinsel donusumun onunu acmak, baskici zihniyetleri en azindan marjinal hale getirmek gerekiyor. Selam ile.. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Sevgili Respektif kendimi daha iyi ifade etmeye çalışacağım o zaman... İslam benim için doğru yol;evet;ama bir de Müslümanların onu yaşayışı vardır değil mi??? Şimdi iş insanların samimiyetinde yatıyor biraz da;dediğiniz çarpıklıkların tümü İslam eleştirisi adında değilde İslamcı kesim eleştirisi adında yapılabilir;bu anlayışı sanırım siz de gösteriyorsunuz... Peki bir Müslüman şu çağda yaşayan insan değil mi??? O insan çağın getirilerine açık değil midir doğal olarak;ve daha Yahudi mistikçiliği etkilerinden, pagan anlayış dönüşlerinden;eski geleneklerden bahsedilirken bazı şeyleri "Müslüman" lara yüklemek doğru mudur??? Kıllı örneğine gelince Orada şunu ifade etmeye çalıştım;kadın o durumda geri planda falan değil aslında;erkek haddini fazlaca aşmış.Bugün insan ilişkileri(şehvetileşmiş) ve yaşatılmaya çalışılan zevk alemi açısında da durum böyle;kayıtsız bir anlayış var, herkes kendini yüceltmek peşinde koşarken dengeden uzaklaşıyor... İslami kesim eleştirisi yapılırken aslında İslama yönelenlerin İslam'ı algılamaları üzerindeki etkiler eleştiriliyor... Misal inanmayan arkadaş gitmiş kendince kadına aşağı bakıldığını anlatmaya çalışmış şurada ama gayet sakin yaklaşan diğer bir arkadaş katlarcasını sunmuş hemen ona da tekrar saygılarımı sunarım... Yani ben hala "Huzur İslam'dadır" diyorum;ve bunu söylemek için çooook nedenim var... Saygılar... Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Sevgili Ali, ben hicbir din veya dusunceyi direkt olarak hedef almadim hicbir zaman, bu benim bakic acima ters. Cunku samimiyetle inanan insan larin duygularini rencide etmeyi kendime bir hak olarak telakki etmiyorum. Velev ki, bana ne kadar sacma gelirse gelsin. Aldigim kultur bunu gerektiriyor. Dolayisiyla, elbette uzerinde durdugum yasantinin ve toplumsal uygulamalarin kendisidir. Sayet sozkonusu uygulama ve kultur kalibi, icinde haksizligi - hak ihlalini barindiriyorsa, bunlari elestirmek gerekiyor. Yahudi mistikciliginden ve Pagan anlayisindan bahsetmissiniz temel nedenler konusunda. Ben bu konuda daha da ileri gidiyorum. Yani meselenin temelinde sadece dinin kendisini gormuyorum. Adeta genlerimize nufuz etmis birtakim hastaliklardan kurtulmak icin konuyu olabildigince acmaliyiz. Ucu nereye varirsa varsin. Islam'da kadin gibi konularda muslumanlarin tarih icindeki degerlendirme seyrini baska konularda yazdigim yazilarla aciklamaya calistim. Kisisel dusuncelerimin kimseyi baglamayacagini ve tartismaya acik oldugunu da her zaman belirtiyorum. Hicbir kalibin icine girmeden, hicbir seye tabi olmadan, gucum yettigince bazi seyleri anlamaya calisiyorum. Su an geldigim noktada ise; Dinin o binlerce farkli farkli yorumlarini gordugumde, dogrusu hangisinin gercegi temsil ettigini bilmenin son derece zor oldugunu goruyorum. Bu baglamda bana dusen; uygulamalari bilimsel veriler isiginda olusmus evrensel degerleri kistas almaktir. Eger insanin mutlulugunu saglayan bir alternatifle ortaya cikilirsa, nerden gelirse gelsin, teslim olmak durumundayim. Ama yok sevgili Ali, yok. Teoride hersey guzel de, pratikte karsimiza insani her acidan gerileten davranis zincirleri cikiyor. Itiraz noktam burasi ve gelin her turlu haksizliga hep beraber karsi cikalim diyorum. Huzur Islamda'dir dusuncesine saygi duyuyorum. Ben huzur Islamda degildir demiyorum. Basta da belirttigim gibi inanca saygi temel prensip olmali. Ama bir gercegi gostermeye calisiyorum: O da, muslumanlarin huzur icinde olmadigi gercegidir. Selam ile.. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Benim de anlatmaya çalıştığım Müslümanların İslam'dan uzaklaşmaya başladığıdır... Misal Türkiye:Kaçımız Kur'an'ı kendi dilinden çevirebiliyor;ya da tarikatlara giren Yahudilerin neler eklemiş olabileceğini kaçımız anlayacak;ya da geleneklere karşı kaçımız iyi de bunlar sizin atanızın;gelin esas olana bakın yapmayın diyebilcek... Kendini yetiştiren insan yolunda yürüyor;inanın öyleleri var... Bize düşen de pratik yok ama demeden teoriyi tam anlamıyla içimize yerleştirebilmek ve onu kullanabilmek... Ama bir gercegi gostermeye calisiyorum: O da, muslumanlarin huzur icinde olmadigi gercegidir. Ben de size nicelikten çok nitelik önemlidir diyor ve huzur içinde,bilgi ile yaşayanların olduğunu söylüyorum... Saygılar... Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Sevgili Ali, ben hicbir din veya dusunceyi direkt olarak hedef almadim hicbir zaman, bu benim bakic acima ters. Cunku samimiyetle inanan insan larin duygularini rencide etmeyi kendime bir hak olarak telakki etmiyorum. Velev ki, bana ne kadar sacma gelirse gelsin. Aldigim kultur bunu gerektiriyor. Dolayisiyla, elbette uzerinde durdugum yasantinin ve toplumsal uygulamalarin kendisidir. Sayet sozkonusu uygulama ve kultur kalibi, icinde haksizligi - hak ihlalini barindiriyorsa, bunlari elestirmek gerekiyor. Yahudi mistikciliginden ve Pagan anlayisindan bahsetmissiniz temel nedenler konusunda. Ben bu konuda daha da ileri gidiyorum. Yani meselenin temelinde sadece dinin kendisini gormuyorum. Adeta genlerimize nufuz etmis birtakim hastaliklardan kurtulmak icin konuyu olabildigince acmaliyiz. Ucu nereye varirsa varsin. Islam'da kadin gibi konularda muslumanlarin tarih icindeki degerlendirme seyrini baska konularda yazdigim yazilarla aciklamaya calistim. Kisisel dusuncelerimin kimseyi baglamayacagini ve tartismaya acik oldugunu da her zaman belirtiyorum. Hicbir kalibin icine girmeden, hicbir seye tabi olmadan, gucum yettigince bazi seyleri anlamaya calisiyorum. Su an geldigim noktada ise; Dinin o binlerce farkli farkli yorumlarini gordugumde, dogrusu hangisinin gercegi temsil ettigini bilmenin son derece zor oldugunu goruyorum. Bu baglamda bana dusen; uygulamalari bilimsel veriler isiginda olusmus evrensel degerleri kistas almaktir. Eger insanin mutlulugunu saglayan bir alternatifle ortaya cikilirsa, nerden gelirse gelsin, teslim olmak durumundayim. Ama yok sevgili Ali, yok. Teoride hersey guzel de, pratikte karsimiza insani her acidan gerileten davranis zincirleri cikiyor. Itiraz noktam burasi ve gelin her turlu haksizliga hep beraber karsi cikalim diyorum. Huzur Islamda'dir dusuncesine saygi duyuyorum. Ben huzur Islamda degildir demiyorum. Basta da belirttigim gibi inanca saygi temel prensip olmali. Ama bir gercegi gostermeye calisiyorum: O da, muslumanlarin huzur icinde olmadigi gercegidir. Selam ile.. sözler güzel ama son kelime müslümanlar olmamalı idi bence ,,çağların ve çağımızın hastalığı huzur içinde olmamak, Wilhelm Reich bu konuda kabile ortamında doğayla iç içe yaşayan insanların ,en sağlıklı insanlar olduğu olgusunu kullanır... ve bütün sinirceli ve hastalıklı davranışların temelinde yatan cinsel sorunlara dikkat çeker.. Bedensel Boşalmanın işlevi adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim..ve ardından Dinle Küçük Adam .... bizler doğal olandan ,engelleyemediğimiz biyolojik yapımızdan uzaklaşıp belli kalıplar içinde ona aykırı yaşadığımız sürece ,sanırım sinirceli ve şiddet ,öfke eğilimli insanlar olmaya devam edeceğiz... Ha peki doğamız ile uyum içinde yaşamak aynı zamanda dindar olmak aynı zamanda politika ve yönetimler... olamaz mı... herşey olur özünde... ama daha insanlığın çok fırın ekmek yemesi lazım... kadına uygulanan davranışlarda ,en çokta bu bağlamda yani cinsel olarak erkeğin kendine olan güvensizliğini düşünüyorum... dul bir kadına yapılan muameleler(kafalarındaki benden önceki takıntısı),,tam anlamıyla vücutlarındakki gerçek elektrik akımını sağlayamadıkları için kadından tiksinme, boyut takıntısı.. bi ton nedenle bugün erkekler kadınların hayatını zehir etmekte ve malesef hayatı sinirceli olan kadında zaten sinirceli çocuklar yetiştirmekte.. erkekteki bir boyut takıntısının,, iş hayatına bile diktatörce yansıması, patron olup işçiyi ezme,koca olup kadını ruhen rencide etme,,sadece ve sadece kendi üstünde gördüğü insan karşısında ezilip büzülme... nerden nereye ama bilim adamları şüphesiz bunları daha güzel açıklıyorlar... önce yaratılış olarak özümüzü ne olduğumuzu düşünmeli ve bu öze en uygun uygulamaları kural edinmeliyiz... ama malesef sinirceli kişilikler söz konusu olduğunda bu konuları bile açık açık konuşmak söz konusu olamıyor.. yalnızca etrafınızda gözü dönmüş nemden huy kapan kişiliklerle karşılaşıyorsunuz.. söz konusunu dönüp dolaştırıp dinime yani islama getirecek olursam,kitaptaki kadın erkek ilişkilerine baktığımda ben hiçte gündemdeki islam toplumlarının uygulamalarına anlam veremiyorum.. dinimiz gerçekten medeniyetin en üst düzeyinde bana göre.. ve bunu yalnız ben değil islam ülkelerindeki bir çok kadın vurguluyor... Duvarların Arkasında(Ayşe Böhürler) adlı belgeseli bulup izleyebilirseniz islam ülkelerindeki kadınların , erkeklerin dinimize göre yaşamadığı konusunda hem fikir olduğunu görürsünüz.. neyse söz konusu cinsellik olunca işte bu bağlamda da tekrar size ismini yazdığım kitapları okumanızı tavsiye eder ve bu konudan kaçarım.. bu mevzuya bir dalarsam tepkiler beni aşabilir.. saygılarımla.... Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 5657 - Misver İbnu Mahreme radıyallahu anhüm anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh nikâhı altında Fatma radıyallahu anh olduğu halde Ebu Cehl'in kızına tâlib oldu. Bunu işiten Hz. Fâtıma, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek: "Kavmin, kızları için senin hiç gadablanmayacağını zannediyor. İşte Ali, Ebu Cehl'in kızıyla evlenecek!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm kalktı (minbere çıktı) şehadet getirdi ve şu hitabede bulundu: "Emmâ ba'd! Ben Ebu'l-Âs İbnu'r-Rebî'e (kızımı) nikâhladım. Bana konuştu ve doğruyu söyledi (vaadetti ve vaadini tuttu.Şurası muhakkak ki ben helal olanı haram kılmıyorum, haramı da helal kılmıyorum). Fâtıma benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer. Allah'a yemin olsun Resülullah'ın kızı Allah düşmanının kızıyla ebediyyen biraraya gelmeyecektir!" Râvi der kî: "Ali istemekten vazgeçti." 5658 - Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın minberde şöyle söylediğini işittim: "Benî Hişam İbnu'l-Muşre ailesi, kızlarını Ati İbnu Ebi Talib'le eşlendirmek için benden izin istiyor. Ben izin vermedim, vermiyorum ve vermeyeceğim! Ancak, Ebu Tâlib'in oğlu kızımı boşayıp, kızlarını almak isterse o başka! Şunu iyi bilin, Fâtıma benden bir parçadır. Onu üzen beni de üzer. Ona eziyet olan bana da eziyet olur." Buhârî, Fezâilu'l-Ashab 16, 12, 29, Cum'a 29, Humus 5, Nikâh 109, Talâk 13; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 96, (2449); Ebu Dâvud, Nikâh 13, (2071); Tirmizi, Menâkıb, (3866). Bu hadisten anlaşıldığına göre dünyada hiç bir kadın kocasının ikinici bir evlilğine razı değil,velevki peygamber kızı olsun. Zaten aksini düşünmek kadın onurunu ayaklar altına almaktır Bu nasıl bir çifte standarttır anlayan varsa gelsin beriye.Muhammed, kendi kızı söz konusu olunca babalık duyguları galeyana gelerek damadının ikinci bir evlilik yapmasına asla izin vermiyor. Peki sormak gerekmez mi kendisi bir sürü kadınlarla evlenirken onların babaları neler hissediyor acaba hiç düşünmüşmüdür? Peki ya allaha etfederek kurana koyduğu ayetlerle diğer müslümanlara dörde kadar poligaminin yolunu açmak neyin nesidir.Her kadının babasıının peygamberlik gibi bir otoritesi yokki eğer razı değilse babasını devreye sokarak itiraz edebilsin. Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Benim de anlatmaya çalıştığım Müslümanların İslam'dan uzaklaşmaya başladığıdır... Muslumanlar ne zaman Islam'dan uzaklasmaya basladilar? Peygamber donemi haric, ornek olarak gosterilebilecek, Islam'dan uzaklasmamis bir Islam toplumu olusmus mudur? Muslumanlarin soyleyegeldiklerinden biridir; basimiza ne geldiyse Islam'dan uzaklasmayla geldi soylemi. Iyi de, uzaklasilmamasi gereken Islam nedir? En basitinden en karmasigina nasil bir sistem oneriyor? Cagimizda en cok tartisilan sorunlara ne gibi cozumler oneriyor? Evet, inanc duzeyinde Islam'in insanlik icin en iyisi oldugunun savunulmasina saygi duyuyorum, ama nasil olacak bu? Ornekler uzerinden bir dusunce sistemini elestirmek huyum degildir fakat yine de Iran ornegini vermek isterim: Ayetullah Humeyni'nin cok buyuk bir iddiasi vardi. Tarih boyunca ozlenen Islam toplumunun devrimin ikinci neslinde kendini gosterecegini soyluyordu. Ama ne oldu? Devrimin ikinci nesli bugun Islam'dan nefret ediyor. Universiteli gencler dine karsi konumlanmis durumda ve belki Iran, tarihinde hic olmadigi kadar ateist nufusa sahip bugun. Oysa Iran Amerikan bakis acisinin surekli kukla medya yoluyla gosterdigi olcude baskici bir yapiya sahip degildi. Bir zamanlarin Turkiye'sindeki sistematik iskence Iran'daki kotu uygulamalari kat kat gecerdi. Bunun cevabini salt emperyalist propaganda ile gecistiremeyiz. Isin temelinde bireysel hayata mudahalenin cekilmezligi vardir. O yuzden tekrar tekrar soruyorum: Nedir uzaklasilmamasi gereken Islam? Misal Türkiye:Kaçımız Kur'an'ı kendi dilinden çevirebiliyor;ya da tarikatlara giren Yahudilerin neler eklemiş olabileceğini kaçımız anlayacak;ya da geleneklere karşı kaçımız iyi de bunlar sizin atanızın;gelin esas olana bakın yapmayın diyebilcek... Bahsettiginiz yanlislari ayiklayabilecek bir sistem dunyanin hicbir yerinde olusturulamamistir. Kur'an'in mezarliklarda okunup duvarlarin en ust koselerinde bulundurulmasi, adeta ona yaklasmanin imkansiz hale getirilmesi Muaviye'yle baslar. Sadece bir toplumun gelenekleriyle veya farkli kulturlerden etkilenislerle tahrif edilmis bir inanc sistemiyle karsi karsiya degiliz. Ortada 1400 yillik bir surec duruyor. Bunlardan silkinmedikce, dini bir alternatif olarak sunamazsiniz insanligin dertlerine. Kanaatimce musluman toplumlarin en buyuk sorunu cehalettir. Bu cehalet, saplanti haline getirilmis kuruntular yoluyla gelismeyi imkansiz kilmaktadir. Kendi dinini anlamadigi gibi, yanlislarini da dinsellestirmek yoluyla dokunulmaz hale getiriyor. Zihinsel gelisimi sekteye ugratan, dinin dogru anlasilmasinin onundeki engel bu cehalet midir, yoksa dinin yasanis sekli mi cehalete neden olmustur? Biliyorum, cok girift bir soru bu. Iki etken de gecerli olabilir. Ama bir etken mutlaka atesleyici olmustur. Teshisi dogru koymak gerekiyor. Tum bu kesmekesin icinde, dinin vaadlerinden uzak durmanin dine baglanmaktan daha hakli nedenlere dayandigini dusunuyorum. Kendini yetiştiren insan yolunda yürüyor;inanın öyleleri var... Bize düşen de pratik yok ama demeden teoriyi tam anlamıyla içimize yerleştirebilmek ve onu kullanabilmek... Ben de size nicelikten çok nitelik önemlidir diyor ve huzur içinde,bilgi ile yaşayanların olduğunu söylüyorum... Oyle insanlara sonsuz saygi duyuyorum. Lakin benim de elestirdigim niceligin kendisidir. Realite ile idealite arasindaki buyuk ucurumdur. Niteliksel bir gelisim yok diyorum yani. Bireysel anlamda kisi elbet kendisini bir yere tasiyabilir ve teorik duzlemde huzura kavusabilir, ancak ayni kisiyi huzur buldugu teorik hayatin pratiklesmis olanina koydugunuzda, iste o zaman kendisini celiskiler diyarinda buluverir. Genel olarak boyle ama yine de her acidan olgunlasmis ve gercekle ters dusmeyen bireysel gelisim orneklerini de inkar etmiyorum. Selam ile.. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Muslumanlar ne zaman Islam'dan uzaklasmaya basladilar? Peygamber donemi haric, ornek olarak gosterilebilecek, Islam'dan uzaklasmamis bir Islam toplumu olusmus mudur? Muslumanlarin soyleyegeldiklerinden biridir; basimiza ne geldiyse Islam'dan uzaklasmayla geldi soylemi. Iyi de, uzaklasilmamasi gereken Islam nedir? En basitinden en karmasigina nasil bir sistem oneriyor? Cagimizda en cok tartisilan sorunlara ne gibi cozumler oneriyor? Evet, inanc duzeyinde Islam'in insanlik icin en iyisi oldugunun savunulmasina saygi duyuyorum, ama nasil olacak bu? Ornekler uzerinden bir dusunce sistemini elestirmek huyum degildir fakat yine de Iran ornegini vermek isterim: Ayetullah Humeyni'nin cok buyuk bir iddiasi vardi. Tarih boyunca ozlenen Islam toplumunun devrimin ikinci neslinde kendini gosterecegini soyluyordu. Ama ne oldu? Devrimin ikinci nesli bugun Islam'dan nefret ediyor. Universiteli gencler dine karsi konumlanmis durumda ve belki Iran, tarihinde hic olmadigi kadar ateist nufusa sahip bugun. Oysa Iran Amerikan bakis acisinin surekli kukla medya yoluyla gosterdigi olcude baskici bir yapiya sahip degildi. Bir zamanlarin Turkiye'sindeki sistematik iskence Iran'daki kotu uygulamalari kat kat gecerdi. Bunun cevabini salt emperyalist propaganda ile gecistiremeyiz. Isin temelinde bireysel hayata mudahalenin cekilmezligi vardir. O yuzden tekrar tekrar soruyorum: Nedir uzaklasilmamasi gereken Islam? Bahsettiginiz yanlislari ayiklayabilecek bir sistem dunyanin hicbir yerinde olusturulamamistir. Kur'an'in mezarliklarda okunup duvarlarin en ust koselerinde bulundurulmasi, adeta ona yaklasmanin imkansiz hale getirilmesi Muaviye'yle baslar. Sadece bir toplumun gelenekleriyle veya farkli kulturlerden etkilenislerle tahrif edilmis bir inanc sistemiyle karsi karsiya degiliz. Ortada 1400 yillik bir surec duruyor. Bunlardan silkinmedikce, dini bir alternatif olarak sunamazsiniz insanligin dertlerine. Kanaatimce musluman toplumlarin en buyuk sorunu cehalettir. Bu cehalet, saplanti haline getirilmis kuruntular yoluyla gelismeyi imkansiz kilmaktadir. Kendi dinini anlamadigi gibi, yanlislarini da dinsellestirmek yoluyla dokunulmaz hale getiriyor. Zihinsel gelisimi sekteye ugratan, dinin dogru anlasilmasinin onundeki engel bu cehalet midir, yoksa dinin yasanis sekli mi cehalete neden olmustur? Biliyorum, cok girift bir soru bu. Iki etken de gecerli olabilir. Ama bir etken mutlaka atesleyici olmustur. Teshisi dogru koymak gerekiyor. Tum bu kesmekesin icinde, dinin vaadlerinden uzak durmanin dine baglanmaktan daha hakli nedenlere dayandigini dusunuyorum. Oyle insanlara sonsuz saygi duyuyorum. Lakin benim de elestirdigim niceligin kendisidir. Realite ile idealite arasindaki buyuk ucurumdur. Niteliksel bir gelisim yok diyorum yani. Bireysel anlamda kisi elbet kendisini bir yere tasiyabilir ve teorik duzlemde huzura kavusabilir, ancak ayni kisiyi huzur buldugu teorik hayatin pratiklesmis olanina koydugunuzda, iste o zaman kendisini celiskiler diyarinda buluverir. Genel olarak boyle ama yine de her acidan olgunlasmis ve gercekle ters dusmeyen bireysel gelisim orneklerini de inkar etmiyorum. Selam ile.. İslam'dan uzaklaşma Peygamber efendimizin ölümüyle birlikte kaçınılmaz olandır.Öyle ki tarih okurken hepimiz dört halife devrinde savaşılan yalancı peygamberleri görmüştür.Bu kaçınılmaz olandır.Ve hatta benim görüşüme göre bu yeryüzünün zorunlu işleşiyidir.Nasıl mı??? Kur'an'da en çok dikkatimi çeken ayetler Peygamberlerin şüphesiz herkesi doğru yola döndüremeyeceğini;onların müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderildiğini anlatan ayetler ve doğru yoldan nasıl sapıldığı ile inanmayanların tavırlarına dair ayetlerdi.Aslında bu sorularınızın cevabı Orada.Diyorum ki:Kıyamete doğru öngörülen zaten "kötü"ye gidişattır;ve bazıları İslam aleminin nicelikçe çok ama gerçekte az olacağının kıyamet alametleri arasında gösterildiğini söyler(Hadis'te de geçiyor olabilir,tam hatırlamıyorum). İslam nasıl mı en iyi olacak??? Bir kere İslam her şeye rağmen kendinden önce gelenler kadar pagan ve insan etkisine maruz kalmadığı gibi Kur'an'dan yararlanıldığında günlük yanılgılardan da rahatça ayıklanabilirsiniz.Ben daha meal okumayı tamamlayamadım;ama okuduğum kadarıyla dahi gördüğüm çevredekilerin daha Kur'an mealini arada bazı meşhur ayetlere bakarak okumuş sayıldıklarıydı. İslam'ı anlamak için Kur'an'a;ulaşılabildiği kadarıyla güvenilir Hadisler'e ve İslam medeniyetinin altınçağına bakış çok önemli.Daha önce de belirttiğim gibi şu an kendimi yeterli görmüyorum yaşanması gereken İslam budur demeye... Verdiğiniz örneğe gelince;İran kendi anlayışı içinde hareket etmektedir;bu her Müslümanı bağlayacak diye bir şey yoktur... Cehalet sorunu ise geri kalan toplumun en büyük sorunu olduğu gibi bu altın çağdan günümüze bozulma ve dış sömürülerin de etkisiyle gerçekleşmiştir.Mesela Osmanlı'da mevki olayına işin ehlinin gelmesi İslami bir hüküm müdür?Ya da Bağdat kütüphanesi gibi bir altın tahrip edilirken Müslümanlar'ın yapacak ne kadar çok şeyi vardır?Peki ya demokrasi konusunda da bahsettiğim gibi İbn Rüşd'ün bahsettiği bozulan Endülüs'e ne demeli?Bunlar bana göre sürecin doğal getirileri;insanlar rehavete de düşecek, azacak da, zorbalara da maruz kalacak, zorba da olacak;yoksa daha önce de niye uyarıcı ve müjdeleyiciler geldi??? İslam 1400 yılı değil ilk insandan bugüne kadarını kapsar... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.