Misafir karabekir Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Bir Cumhurreisinin ihtiyari referandum'a kendi rızasıyla asla gitmek istemeyeceğini sanırdım. Nihayetinde böylesi bir hareket 2'li bir sonucu ortaya çıkartabilir. Anayasa maddeleri kabul edilirse kendisinin meşruluğu bitmiş, yaptığı hata yüzüne vurulmuş olur, Yok anayasa değişikliği halk tarafından "Hayır" la sonuçlandırılırsa bu kez de iktidarın meşruluğu, güvensizliği ortaya çıkar ve Cumhurreisi lehine bir sonuç doğar. Aslında bu tipten Anayasa değişiklikleri çıkartılan maddelerden çok, onu savunan odaklar dikkate alınarak "Hayır" veya "Evet" kararı verilmiştir bugüne kadar. Ve Türk Halkı böylesi sandıklar önüne geldiğinde genelde "Evet"li oylar vermiştir... Normal şartlar altında Cumhurbaşkanlarından hiçbirinin böyle birşeye yelteneceğini sanmazdım ancak, bir dönem Mesut Yılmaz "benim siyasi hayatıma mal olsada yapacağım" demişti bir vakıada... Müslüm Baba'da benim meselem mühim mesele demiyor muydu...Hadi "EVET"lisi... Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Bir Cumhurreisinin ihtiyari referandum'a kendi rızasıyla asla gitmek istemeyeceğini sanırdım. Nihayetinde böylesi bir hareket 2'li bir sonucu ortaya çıkartabilir. Anayasa maddeleri kabul edilirse kendisinin meşruluğu bitmiş, yaptığı hata yüzüne vurulmuş olur, Yok anayasa değişikliği halk tarafından "Hayır" la sonuçlandırılırsa bu kez de iktidarın meşruluğu, güvensizliği ortaya çıkar ve Cumhurreisi lehine bir sonuç doğar. Aslında bu tipten Anayasa değişiklikleri çıkartılan maddelerden çok, onu savunan odaklar dikkate alınarak "Hayır" veya "Evet" kararı verilmiştir bugüne kadar. Ve Türk Halkı böylesi sandıklar önüne geldiğinde genelde "Evet"li oylar vermiştir... Normal şartlar altında Cumhurbaşkanlarından hiçbirinin böyle birşeye yelteneceğini sanmazdım ancak, bir dönem Mesut Yılmaz "benim siyasi hayatıma mal olsada yapacağım" demişti bir vakıada... Müslüm Baba'da benim meselem mühim mesele demiyor muydu...Hadi "EVET"lisi... Sayın Cumhurbaşkanı doğru olanı yaptı. Hukuk sistemini kendi çıkarları doğrultusunda, halk üzerinde mazlum edebiyatı yaparak değiştirmeye çalışan hükümet yetkilileri karşısında takındığı tutum doğru ve bir çok kesimin alkışladığı bir tutumdur. Eğer Anayasa Mahkemesinden çıkacak olan karar Sayın Sezer'in öngörüsüne aykırı olursa yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi, kendisin meşruluğu bitmiş ve yaptığı hata yüzüne vurulmuş olmayacak, sayın Sezer yasalarla kendine verilmiş olan hakkı kullanmış olacaktır. Anayasa Mahkemesi de herzamanki gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özgür ve bağımsız yargı organı olarak, devletimizin yasalarına uygun bir şekilde karar vermiş olacaktır. Yani kimsenin yüzüne bir şey çarpılmayacak, kimse yasaları çiğnemeyecek, kimse de meşruluğundan bir şey yitirmeyecektir; zaten bunların olması için de bir gerekçe yoktur. Ben tüm arakdaşlarımı bu tip sert ve keskin söylemlerden uzak durmaya akıl ve mantık ölçülerinde hareket etmeye davet ediyorum. Aynı şekilde Anaysa Mahkemesi Sayın Sezer'in öngörüsüne paralel yönde bir karar verecek olursa ( ki ben öyle olmasını umarım, tahminlerimde o yöndedir) yine daha önceleri olduğu gibi ve bundan sonra da olacağı gibi, bu karar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özgür ve bağımsız mahkemelerinden çıkmış, yasalar doğrultusunda verilmiş bir karar olacaktır. Yani kimse kimseye kurşun sıkmayacak, kimsenin hakkı çiğnenmeyecektir. Ama tabi bazıları bunun tersini iddia edebilir. Bunu daha önce yaptılar çünkü. Ben tüm arakdaşlarımı böyle bir karar durumunda şiddet ve kin içeren tavırlardan uzak durmaya, her zaman ki sağduyulu duruşlarını muhafaza etmeye davet ediyorum. Bu arada müslüm babanın meselesi müslüm babanın çözeceği iştir . Ülke meselelerini jiletsiz ve kansız ortamlarda çözmek daha mantıklıdır. Ülke için "Hayır"lısının olmasını temenni ederim. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Sayın Cumhurbaşkanı doğru olanı yaptı. Hukuk sistemini kendi çıkarları doğrultusunda, halk üzerinde mazlum edebiyatı yaparak değiştirmeye çalışan hükümet yetkilileri karşısında takındığı tutum doğru ve bir çok kesimin alkışladığı bir tutumdur. Eğer Anayasa Mahkemesinden çıkacak olan karar Sayın Sezer'in öngörüsüne aykırı olursa yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi, kendisin meşruluğu bitmiş ve yaptığı hata yüzüne vurulmuş olmayacak, sayın Sezer yasalarla kendine verilmiş olan hakkı kullanmış olacaktır. Anayasa Mahkemesi de herzamanki gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özgür ve bağımsız yargı organı olarak, devletimizin yasalarına uygun bir şekilde karar vermiş olacaktır. Yani kimsenin yüzüne bir şey çarpılmayacak, kimse yasaları çiğnemeyecek, kimse de meşruluğundan bir şey yitirmeyecektir; zaten bunların olması için de bir gerekçe yoktur. Ben tüm arakdaşlarımı bu tip sert ve keskin söylemlerden uzak durmaya akıl ve mantık ölçülerinde hareket etmeye davet ediyorum. Aynı şekilde Anaysa Mahkemesi Sayın Sezer'in öngörüsüne paralel yönde bir karar verecek olursa ( ki ben öyle olmasını umarım, tahminlerimde o yöndedir) yine daha önceleri olduğu gibi ve bundan sonra da olacağı gibi, bu karar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özgür ve bağımsız mahkemelerinden çıkmış, yasalar doğrultusunda verilmiş bir karar olacaktır. Yani kimse kimseye kurşun sıkmayacak, kimsenin hakkı çiğnenmeyecektir. Ama tabi bazıları bunun tersini iddia edebilir. Bunu daha önce yaptılar çünkü. Ben tüm arakdaşlarımı böyle bir karar durumunda şiddet ve kin içeren tavırlardan uzak durmaya, her zaman ki sağduyulu duruşlarını muhafaza etmeye davet ediyorum. Bu arada müslüm babanın meselesi müslüm babanın çözeceği iştir . Ülke meselelerini jiletsiz ve kansız ortamlarda çözmek daha mantıklıdır. Ülke için "Hayır"lısının olmasını temenni ederim. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Sayin Rua kendinizi bosuna yormayin,siz ben yani Türkiyeyi savunan Laikligi ve Cunhuriyeti Atatürk ilke ve inkilablarini savunanlar ne dersek diyelim,bu saydigim kavranlarin karsisinda olanlar bildiklerini okuyacaklardir.Onlar icin önemli olan ülkenin degil kendi ideolojilerinin kazanmasidir,yoksa referandummus falan filan gibi seyler onlari pek ilgilendirmez onlari ancak müslüman cumhurbaskani ilgilendirir,referandumu savunmalari ise tamamen kendi saflarindan ortaya atilmis olmasindandir.Inaniniz li eger onlarin hesaplarina cikarlarina uymayan bir konuda referandum ortaya atilmis olsa idi simdi mangalda kül birakmiyacak kadar referanduma karsi gelirlerdi.Biz onlari taniyoruz,onlar hangi kiliga girerlerse girsinler Cumhuriyet karsti olduklarini saklayamazlar cünkü bir sekilde siritacaktir.Orduya Cumhurbaskanina Anayasa mahkemesine saldirmalarinin perde arkasinda bu hazimsizlik yatmaktadir.Yani onlar icin Türkiye önemli olmamistir olamazda olsa idi hayatlari, takiyye yapmakla Laikligi gercek anlamindan saptirip dinsizlik olarak carpitmakla kendi hesaplarina< uydugunda Atatürkcü olmakla uymadiginda Atatürke saldirmakla gecmezdi. Bunlar cuma namazindan cikip Türban gösterisi yaptiklarinda demokratik haklarini kullandiklarini provake edilmediklerini savunmus ama demokrasi ve Cumhuriyet mitingleri oldugunda provake edilmis bindirilmis kitalar diye saldiranlardir.Bunlar o kadar hazimsizdirlarki demokratik haklarini kullanarak özgürce miting yapanlari o mitinglerde atilan AKP karsiti sloganlari atanlari mahkemeye verecek kadar siradan ve basittirler. Bunlarin demokrasisi ancak bu kadardir,beyni asirlar öncesinde kalmis olanlardan bundan daha farkli bir demokrasi anlayisi beklenemez. saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 anayasa degişiklikleri için referanduruma gidilecek. ne sorulacak halka? en önemlisi cumhurbaşkanını kim seçsin diye sorulacak. halk mı seçsin yoksa meclis mi? kime sorulacakdı? halka, halk inisiyatif alsın mı diye soracaklar. halka halkı sormak gibi bişi olsa bu. acaba cumhurbaşkanını ben seçmek istemiyorum diyecekler de çıkabilir mi? valla garip bir ülke olduk yani.!!! halka soracaklar; başkanını seçmek istermisin. Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Sayin Rua kendinizi bosuna yormayin,siz ben yani Türkiyeyi savunan Laikligi ve Cunhuriyeti Atatürk ilke ve inkilablarini savunanlar ne dersek diyelim,bu saydigim kavranlarin karsisinda olanlar bildiklerini okuyacaklardir.Onlar icin önemli olan ülkenin degil kendi ideolojilerinin kazanmasidir,yoksa referandummus falan filan gibi seyler onlari pek ilgilendirmez onlari ancak müslüman cumhurbaskani ilgilendirir,referandumu savunmalari ise tamamen kendi saflarindan ortaya atilmis olmasindandir.Inaniniz li eger onlarin hesaplarina cikarlarina uymayan bir konuda referandum ortaya atilmis olsa idi simdi mangalda kül birakmiyacak kadar referanduma karsi gelirlerdi.Biz onlari taniyoruz,onlar hangi kiliga girerlerse girsinler Cumhuriyet karsti olduklarini saklayamazlar cünkü bir sekilde siritacaktir.Orduya Cumhurbaskanina Anayasa mahkemesine saldirmalarinin perde arkasinda bu hazimsizlik yatmaktadir.Yani onlar icin Türkiye önemli olmamistir olamazda olsa idi hayatlari, takiyye yapmakla Laikligi gercek anlamindan saptirip dinsizlik olarak carpitmakla kendi hesaplarina< uydugunda Atatürkcü olmakla uymadiginda Atatürke saldirmakla gecmezdi.Bunlar cuma namazindan cikip Türban gösterisi yaptiklarinda demokratik haklarini kullandiklarini provake edilmediklerini savunmus ama demokrasi ve Cumhuriyet mitingleri oldugunda provake edilmis bindirilmis kitalar diye saldiranlardir.Bunlar o kadar hazimsizdirlarki demokratik haklarini kullanarak özgürce miting yapanlari o mitinglerde atilan AKP karsiti sloganlari atanlari mahkemeye verecek kadar siradan ve basittirler. Bunlarin demokrasisi ancak bu kadardir,beyni asirlar öncesinde kalmis olanlardan bundan daha farkli bir demokrasi anlayisi beklenemez. saygilarla +1 Değerli politika, görüşlerine katılmamak mümkün mü? Keşke mümkün olsaydı! Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 anayasa degişiklikleri için referanduruma gidilecek.ne sorulacak halka? en önemlisi cumhurbaşkanını kim seçsin diye sorulacak. halk mı seçsin yoksa meclis mi? kime sorulacakdı? halka, halk inisiyatif alsın mı diye soracaklar. halka halkı sormak gibi bişi olsa bu. acaba cumhurbaşkanını ben seçmek istemiyorum diyecekler de çıkabilir mi? valla garip bir ülke olduk yani.!!! halka soracaklar; başkanını seçmek istermisin. olayı bu kadar basit bir şekilde açıklamak yanlış. halk seçmesin diyecekler var tabi. mesala ben. bu çok mu garip? bu halka yağ çekmenin çok iyi bir yolu. halka sorlarım. vay be. halka soracak olana bak. demokrasiyi, laikliği,çağdaşlığı bize öğretene bak! bu kavramların ne olduğunu bile bilmeden kalkıp halka sanki herkes bu güne dek yanlış biliyormuş gibi tekrar tanımını yapana bak! bir kez olsun türkiye'nin yararına birşey yapsınlar yahu. bu ne aymazlıktır. halka soracaklarmış. demokrasinin gereği buymuş. bu millet demokrasiyi bu adamlardan mı öğrenecek. emperyalist uşakları gitsin abd de demokrasiyi yaşasın. türk ulusu abd nin demokrasisine muhtaç değildir. bu palavraları afganistan'da, ırak'ta anlatsınlar. tabi artık becerebilirlerse. bu anayasa değişikliği son derece tehlikelidir. aynı zamanda anaysamız meclisin cumhurbaşkanı seçememesi durumunda (mad. 102) DERHAL (!) seçimler yenilenir diyor. buradaki DERHAL sözcüğü tesadüfen gökten düşmemiştir. bunun bir anlamı var. anayasa şunu söylüyor; kanun değişikliği vs. gibi önemli hususlarda değişiklik yapamazsın. DERHAL seçime gideceksin. ben buradan hareketle yüce yargının, bu paketi yasalara aykırı bulacağını düşünüyorum. bir referandum durumunda da oyumu HAYIR yönünde kullanacağım. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 5 yıldır halkını aklına getirmeyen bir hukumet, pardon br basbakan yan tek br adam, baktıki kendi atayamıyor cumhurbaskanını bari halka gidelim dedi... Simdi asıl soru su kendi atayamadıgı zaman cumhurbaskanını baska ne yapabilir? Yasalar derki meclis cumhurbaskanını secemyorsa meclis yenlenir... yani sayın basbakan atayamadıgı icin butun meclis yenilenir genel secim yapılır. peki biz ne yapıyoruz? Sayın basbakan magdur basbakan zavallı aciz basbakan eliinden şeker alınmıs basbakan. babasının makamını kardesine verecekken engellenen basbakan aglaya aglaya cıktı millete gidelim dedi Elinde baska secenek yokken sanki kendi insiyatifindeymiş gb millete gidelim diyerek ***** ****** reklam yaptı... Simdi cıkmıs cumhurbaskanını lekelemeye calısıyor... Neden kimse sormuyor sayın basbakana madem millete bu kadar guveniyordu 5 yıldır bu yasaları cıkarmak neden aklına gelmedi? salagız dimi biz ? kafamız basmıyor boyle durumlara.... madem ki halk secsn istiyordu neden kardesini atamak istedi? mademki halkına bu kadar guveniyor aylar once elindeki yasa cıkarma gucunu kullanmadı? neyseki 22 temmuzda barajı asamayacaklar ve butun bu hayller sandıga gömülecek..!!!! belkide tayyip erdogan meclse grmek icin siirtten bagımsıs aday olmalı.... Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Türkiye'de öyle bir anlayış iktidardaki biz ne istersek onu yaparız yapamazsak kanunları buna uydurur yine yaparız diyecek kadar hukuk devleti anlayışından uzak diktatör anlayışında. Cumhurbaşkanını halka seçtirmek için bu acele neden bunun alt yapısı hazırmı mecliste 367'yi bulsalardı bunu halka götüreceklermiydi, tabiki hayır ama bunların politikada primleri mağduriyete bağlı galibiyet anlayışı. Halkın gözünde istenmeyen adam oldular yada Türk halkını çok aptal sanıyorlar biz bunları nasıl olsa kandırırız bu millet dramatizmi sever diyemi düşünüyorlar? Referanduma gitme kararı alındı bunun için resmi gazetede yayınlanmasından sonra 120 gün geçmesi gerekiyor. Bu 120 gün Ekim ayını buluyor ve yeni meclis bu taslağı yeniden gözden geçirecek. Ancak anlaşılmaz ve kabul edilemez olan Akp diktasının hala Türk medyasında tüm çıplaklığı ile yer almaması. Türk milletini Cumhurbaşkanlarına karşı kışkırtan bir medya ve onlara tabi bir iktidar devletin bütün kurum ve kuruluşlarını halka karşıymış gibi gösteriyorlar. Bu oyun bozulmalı Akp iktidarı 22 Temmuz'da sandığa gömülmeli ve yargılanmalı. Bu yaptıkları son hamlede bir işe yaramayacak. Burası Türkiye Cumhuriyeti dilerim bunu unutmazlar. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 olayı bu kadar basit bir şekilde açıklamak yanlış. halk seçmesin diyecekler var tabi. mesala ben. bu çok mu garip? arkadaşım sadeligin içindeki gerçegi görmek gerek. meseleyi hemen ideolojik olarak ele almak yanlış olur. sorun 'yag' çekmek falan degil. sorun halka şunu sormak; 'cumhurun başını seçmek istermisin'..mesele bu işte. kim siyasi irade beyanını kabul etmek istemez. bu çok absürt ve hayalci olur. gerçekse herkesin bu maddeye gayet dogal olarak evet demesidir. valla hayır diyeni yani ben bu ülkede yaşayan biri olarak başkanımı seçmek istemiyorum demek nasıl bir akılla düşünmeyi gerektirir, ben bunu merak ederim. sistem mistem, şöyle olmuş böyle olurmuş bunları bir kenara bırakın. mesele irade beyanında bulunup bulunmamakdır. tabi ben anayasal bir darbe ile bu işin halka sorulmayacagına adım gibi eminim.bahsede girerim. olmayacak böyle bir şey. hukuk tatilde bu ülkede!!!! Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2007 Eğer Anayasa Mahkemesinden çıkacak olan karar Sayın Sezer'in öngörüsüne aykırı olursa yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi, kendisin meşruluğu bitmiş ve yaptığı hata yüzüne vurulmuş olmayacak, sayın Sezer yasalarla kendine verilmiş olan hakkı kullanmış olacaktır. Anayasa Mahkemesi de herzamanki gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özgür ve bağımsız yargı organı olarak, devletimizin yasalarına uygun bir şekilde karar vermiş olacaktır. Yani kimsenin yüzüne bir şey çarpılmayacak, kimse yasaları çiğnemeyecek, kimse de meşruluğundan bir şey yitirmeyecektir; zaten bunların olması için de bir gerekçe yoktur. Bunlar cuma namazindan cikip Türban gösterisi yaptiklarinda demokratik haklarini kullandiklarini provake edilmediklerini savunmus ama demokrasi ve Cumhuriyet mitingleri oldugunda provake edilmis bindirilmis kitalar diye saldiranlardir.Bunlar o kadar hazimsizdirlarki demokratik haklarini kullanarak özgürce miting yapanlari o mitinglerde atilan AKP karsiti sloganlari atanlari mahkemeye verecek kadar siradan ve basittirler.Bunlarin demokrasisi ancak bu kadardir,beyni asirlar öncesinde kalmis olanlardan bundan daha farkli bir demokrasi anlayisi beklenemez. Türkiye'de öyle bir anlayış iktidardaki biz ne istersek onu yaparız yapamazsak kanunları buna uydurur yine yaparız diyecek kadar hukuk devleti anlayışından uzak diktatör anlayışında. Cumhurbaşkanını halka seçtirmek için bu acele neden bunun alt yapısı hazırmı mecliste 367'yi bulsalardı bunu halka götüreceklermiydi, tabiki hayır ama bunların politikada primleri mağduriyete bağlı galibiyet anlayışı. Halkın gözünde istenmeyen adam oldular yada Türk halkını çok aptal sanıyorlar biz bunları nasıl olsa kandırırız bu millet dramatizmi sever diyemi düşünüyorlar? Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2007 arkadaşım sadeligin içindeki gerçegi görmek gerek.meseleyi hemen ideolojik olarak ele almak yanlış olur. sorun 'yag' çekmek falan degil. sorun halka şunu sormak; 'cumhurun başını seçmek istermisin'..mesele bu işte. kim siyasi irade beyanını kabul etmek istemez. bu çok absürt ve hayalci olur. gerçekse herkesin bu maddeye gayet dogal olarak evet demesidir. valla hayır diyeni yani ben bu ülkede yaşayan biri olarak başkanımı seçmek istemiyorum demek nasıl bir akılla düşünmeyi gerektirir, ben bunu merak ederim. sistem mistem, şöyle olmuş böyle olurmuş bunları bir kenara bırakın. mesele irade beyanında bulunup bulunmamakdır. tabi ben anayasal bir darbe ile bu işin halka sorulmayacagına adım gibi eminim.bahsede girerim. olmayacak böyle bir şey. hukuk tatilde bu ülkede!!!! mesle bu kadar basit. peki bugüne kadar neden bu soruyu sormak akıllarına gelmedi. bence ne benim ne de diğer arkadaşların söylediklerini anlmak istiyorsun. zaten hükümet bunun farkında. insanlar düz mantıkla hareket edip, "ne güzel cumhurbalkanını ben seçeceğim" diyerek bir de üstüne üstlük bu hakkı kendisine vereni halkçı demokrat zannederek hareket edeceği hesabı yapılıyor. halka soralım ın mantığı bu. "hayır" diyen olursa "bakın bunlar demokrat ve halkçı değil" diyorlar. bu çok çirkin bir siyasal anlayış. siyasetin kendine göre bir 'etik'i vardır. sistemi bir kenara nasıl bırakırız. o zaman herkes istediğini yapsın. ilkokulda 3. sınıflara mümessil seçmiyoruz arkadaşım. bak anayasaya, hukuka olan saygının boyutunu göstermişsin. anayasal darbe. türkiye yeni bir kavram daha kazandı hayırlısı olsun. sizler, hukuk sizin istediğiniz gibi karar verdiği zaman hukuka saygı duyuyorsunuz. eğer sizin hoşunuza gitmeyen bir karar verilirse işte böyle, hukuku tatile gönderiyorsunuz. bu şekilde bir yere varamazsınız. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2007 1.cisi Anayasa Mahkemesinden çıkacak karar ile Cumhurbaşkanının meşruluğu arasında bir kolerasyon kurmadım. Bu akla ziyan olur. Referandum sonucu ile Cumhurbaşkanı arasında kolerasyon kurdum ki, referandum halkın iradesini temsil eder. Meşruluk ise Max Weber'in söylemiyle; "Yönetilenlerin yönetenlere beslediği inanç" tır. Haa, bu kavramı açar, genişletir, değiştirebiliriz ancak her halukarda meşruluk onaylanma demektir. Demokrasilerde onaylama mevkiinde olan kurum-güç halktır. O halde yönetimin meşruluğu konusunda kararını verecek halk bunu referandum ile gösterecektir. Önümüzdeki anayasa değişikliği nedir? Cumhurbaşkanının halk seçsin mi seçmesin midir? Cumhurreisimizin bu konudaki tavrı nedir. Veto gerekçelerini okuduğumda Cumhurreisimiz'in düşüncesinin halk seçmesin olduğu görülmektedir. (Gerekçelerine değineceğim)..Ve Cumhurreisimiz şimdi bu metni halka götürmektedir, başka yol kalmadığı için...(Diğer yol Anayasa Mahkemesine başvurudur ve halka gitmeden zannımca Anayasa Mahkemesince bu değişiklik Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilecektir o da ayrı bir tartışmanın konusu) O halde halk evet Anayasa Değişikliğini kabul ediyoruz derse; Cumhurbaşkanının "ihtiyari" olarak istediği halk karar versin ve ben de bu değişikliği istemiyorum yönündeki eğiliminin halk nazarında negatif, kötü, onaylanmayan bir eğilim olduğu görülecektir. Eğer halk, anayasa değişikliği kabul etmeyip de "HAYIR" derse bu kez de iktidarın çıkarmış olduğu bir değişikliği "Onaylamamak" paralelinde iktidarın meşruluğu ortadan kalkacak ve Cumhurreisinin meşruluğu ise en seviyeye yükselecektir...Mesele budur, başka bir yöne çekmeye de gerek yoktur.. Cumhurreisimiz, Cumhurbaşkanı mevcut yetkileri ile bir de halk tarafından seçilirse bu bir rejim değişikliğidir, Türkiye buna henüz uygun değildir gibi gerekçelerle Anayasa değişikliğini veto etmiştir. Bana göre bu yanlıştır. Çünkü değişen sadece seçim şeklidir. Bu meşruluğunu artırır ancak yetkileri değişmedikten sonra bu bir rejim değişikliği, krallık, dikdatörlük, yarı başkanlık falan değildir... Yine aynı sistem yürürlüktedir. Cumhurbaşkanının yetkileri yine aynıdır. Halkın birini seçmesi onun yetkilerini artırmaz. Sadece meşruluğunu artırır...Dolayısıyla iyice tartışılmamış olmamasının bir önemi yok...Karşı çıkan arkadaşlara bir şey sormak istiyorum. Mensubu olduğunuz siyasi düşüncenin bir an dışına çıkın ve Cumhurreisinin bizzat seçmek ister misiniz istemez misiniz bir ona karar verin...Selamlar ile... Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2007 Gelelim AKP, eğer Cumhurbaşkanını seçebilse idi böyle bir değişikliği ister miydi meselesine: Aslında o zaman bir mesele kalmamış oluyor zira Cumhurbaşkanı seçilmiş oluyor. Cumhurbaşkanı seçildiğinde de böyle bir değişikliğe gerek yok. Ancak, daha önce Tayyip Erdoğan başkanlık sistemini ortaya atmıştı. Şu anki Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönündeki değişiklik böyle birşey değil hiç şüphesiz. Sanırım ilerleyen zamanda başkanlık sistemi tartışmalarını da göreceğiz. O şimdilik ayrı bir yerde kalsın... AKP böyle bir değişikliği konjöktür gerektirdiği için yapmış bulunuyor. Çünkü halkı arkasına almadan kendilerinden olan bir Cumhurreisinin hiçbir ahval ve şerait içerisinde AKP tarafından seçtirilmeyeceği sarahate kavuşmuş vaziyette. Böyle olunca AKP inanılmaz bir demokrasi hamlesi ve sol vuruşla halka yöneldi. AKP halka yönelmeden de bu değişikliği gerçekleştirebilirdi. Cumhurbaşkanını seçme işini bir sonraki meclise bırakır ve bu meclise de 276 milletvekili ile girerse zaten Cumhurbaşkanını kendisi seçebilirdi. Ancak, mevcut anayasa değiştirilmeden (şu 184 toplantı yeter sayısı ile ilgili madde) Cumhurbaşkanını seçmek mümkün olmayacaktı... Bu sebeple AKP, diğer partileri bir nevi köşeye sıkıştırdı. Bu anayasa değişikliği belki halkı kullanarak diğer partileri köşeye sıkıştırmak için yapılmış olabilir. Ancak, dikkate diğer ikinci husus ise kendisini sol olarak adlandıran bir parti AKP'den daha fazla bunu isteyerek AKP'yi köşeye sıkıştırabilirdi. Yani diğer partiler evet hemen 22 Temmuz'da Cumhurbaşkanını halk seçsin biz bu işte varız deselerdi AKP'nin bu blöfü, hamlesi boşa düşerdi. Diğer partilerin de halkçılıkları ortaya konulmuş olurdu. Şimdi diğer partiler düştükleri konum itibariyle daha marjinalleşerek, daha bir koparak halktan ve yanlışa başta düştüklerini geç kavrayarak, düştükleri yanlışı savunmak zorunda kalmışlardır. Bu ise daha da fazla AKP'nin işine yaramaktadır. Biz halkı ilgilendiren ise; neden böyle olduğu meselesinden ziyade bizim ne kadar belirleyici olduğumuz meselesidir. Bu değişiklikle Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda halk söz sahibi olacak mıdır. EVET. O halde şimdi dönüp buna bakıyoruz... Herkes buraya dikkat etmeli. Seçtiğiniz bir Cumhurbaşkanı sizi temsil edecek... Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2007 Max Weber'in 1800’ lü yılların sonuna doğru yapmış olduğu yüzeysel ve kaba meşruiyet tanımlarını 2007 yılında tartışacak değilim. Zira bu tanımlar 1800 lü yıllardan sonra geliştirilmiş ve farklılaşmıştır. Akp nin bu hamlesi halka yöneliş ve sol bir vuruş olarak tanımlamak doğal olarak olanaksızdır. Çünkü akp ne halkçı ne de sol bir partidir. Bu kavramların hiçbirini savunmaz ve programında da yoktur. Akp nin bu hamlesini daha çok “ böyle beceremedik o zaman böyle yapmaya çalışalım, artık yerlerse” anlayışıyla bağdaştırıyorum. Akp nin ciddi anlamda acelesi var. Bu acele, bir kez daha meclisin kapısından içeriye girememe kaygısından kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu partinin bir dahaki mecliste cumhurbaşkanı seçecek yetkisi muhtemelen olmayacaktır ve bu kaygı anayasa üzerinde olur olmaz değişiklikler yapma ihtiyacı duymalarına neden oluyor. Diğer sol parti olarak bahsettiğiniz CHP, AKP den önce aynı hamleyi yaparak AKP yi köşeye sıkıştırmayı düşünmez. Çünkü bu tarz popülist söylemleri yok. Bu mantık daha çok akp gibi günübirlik çıkarcı politikalar peşinde koşan partilerin tarzıdır. CHP bu değişikliğin ülke için tehlikeli olacağı fikrine sahip. Ve CHP tabanının CHP nin halkçılığı ve demokrasi taraftarlığı konusunda bir kuşkusu olmadığı için CHP kimseye “bakın biz halkçıyız, o yüzden cumhurbaşkanını halka seçtiriyoruz” gibi bir söylemle popülist politikalar üretme gereksinimi duymamıştır. Bugüne kadar seçilen cumhurbaşkanları da Türk Halkı’nı temsil ediyordu. Böyle bir temsil için halkın doğrudan seçimine gerek yoktur. Kaldı ki halk tarafından seçilme durumunda “senin cumhurbaşkanın, benim cumhurbaşkanım” tartışmaları ortaya çıkacaktır. Bu yöntemi uygulayan ülke sayısı çok az. Benim bildiğim kadarıyla 3 ülkede uygulanıyor. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da bu tarz bir seçim yaşandı ve halk sokağa döküldü. Seçilen cumhurbaşkanını istemeyenler sokaklarda araba ve iş yerlerini yağmaladılar. Kaldı ki bu bahsettiğimiz ülke cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi şeklinde bir sistemi uzun zamandır uyguluyor ve bunun için sosyal, siyasal ve hukuki alt yapısı var. Ama orada bile nasıl sorun olabileceğini gördük. AKP geldiği günden beri Türkiye’yi karıştıran, polemik yaratan bir tutum sergiledi ve bu çabası giderayak da devam ediyor. Sonuç olarak halkın doğrudan verdiği oyla seçilen cumhurbaşkanı bir öncekilerden daha meşru olmayacak ve dahası günümüz anayasasında istendiği gibi bir uzlaşma ortamında seçilmediği için, belli bir kesimin temsilcisi olacağından bu noktada meşruiyeti tartışılır duruma gelecektir. Türkiye böyle bir değişime hazır olmadığı gibi ihtiyaç da duymamaktadır. Bu, kelimenin tam manasıyla kandırmacadır ve halkımız Akp tarafından kandırlmakta, geleceği çalınmakta, ülke bir kargaşa ortamına sürüklenmeye çalışılmakta, bölünme ve kamplaşmaya itilmektedir. Tekrar ifade etmek gerekirse, Sayın Sezer yeterince meşru bir ortamda seçilmiş meşru bir cumhurbaşkanıdır. Halkın bu değişikliğe evet ya da hayır demesi kimsenin meşruiyetini etkilemeyecektir. Anayasa Mahkemesi de meşru bir yargı organımızdır. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mevcut hukuk kuralları çerçevesinde karar verir. Dileğimi yineliyor; mahkemenin kararına herkesin saygı duyması, ülkenin yapay polemiklerle vakit harcamaması gerektiğinin altını çiziyorum. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2007 Max Weber'in 1800’ lü yılların sonuna doğru yapmış olduğu yüzeysel ve kaba meşruiyet tanımlarını 2007 yılında tartışacak değilim. Zira bu tanımlar 1800 lü yıllardan sonra geliştirilmiş ve farklılaşmıştır. Akp nin bu hamlesi halka yöneliş ve sol bir vuruş olarak tanımlamak doğal olarak olanaksızdır. Çünkü akp ne halkçı ne de sol bir partidir. Bu kavramların hiçbirini savunmaz ve programında da yoktur. Akp nin bu hamlesini daha çok “ böyle beceremedik o zaman böyle yapmaya çalışalım, artık yerlerse” anlayışıyla bağdaştırıyorum. Akp nin ciddi anlamda acelesi var. Bu acele, bir kez daha meclisin kapısından içeriye girememe kaygısından kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu partinin bir dahaki mecliste cumhurbaşkanı seçecek yetkisi muhtemelen olmayacaktır ve bu kaygı anayasa üzerinde olur olmaz değişiklikler yapma ihtiyacı duymalarına neden oluyor. Diğer sol parti olarak bahsettiğiniz CHP, AKP den önce aynı hamleyi yaparak AKP yi köşeye sıkıştırmayı düşünmez. Çünkü bu tarz popülist söylemleri yok. Bu mantık daha çok akp gibi günübirlik çıkarcı politikalar peşinde koşan partilerin tarzıdır. CHP bu değişikliğin ülke için tehlikeli olacağı fikrine sahip. Ve CHP tabanının CHP nin halkçılığı ve demokrasi taraftarlığı konusunda bir kuşkusu olmadığı için CHP kimseye “bakın biz halkçıyız, o yüzden cumhurbaşkanını halka seçtiriyoruz” gibi bir söylemle popülist politikalar üretme gereksinimi duymamıştır. Bugüne kadar seçilen cumhurbaşkanları da Türk Halkı’nı temsil ediyordu. Böyle bir temsil için halkın doğrudan seçimine gerek yoktur. Kaldı ki halk tarafından seçilme durumunda “senin cumhurbaşkanın, benim cumhurbaşkanım” tartışmaları ortaya çıkacaktır. Bu yöntemi uygulayan ülke sayısı çok az. Benim bildiğim kadarıyla 3 ülkede uygulanıyor. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da bu tarz bir seçim yaşandı ve halk sokağa döküldü. Seçilen cumhurbaşkanını istemeyenler sokaklarda araba ve iş yerlerini yağmaladılar. Kaldı ki bu bahsettiğimiz ülke cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi şeklinde bir sistemi uzun zamandır uyguluyor ve bunun için sosyal, siyasal ve hukuki alt yapısı var. Ama orada bile nasıl sorun olabileceğini gördük. AKP geldiği günden beri Türkiye’yi karıştıran, polemik yaratan bir tutum sergiledi ve bu çabası giderayak da devam ediyor. Sonuç olarak halkın doğrudan verdiği oyla seçilen cumhurbaşkanı bir öncekilerden daha meşru olmayacak ve dahası günümüz anayasasında istendiği gibi bir uzlaşma ortamında seçilmediği için, belli bir kesimin temsilcisi olacağından bu noktada meşruiyeti tartışılır duruma gelecektir. Türkiye böyle bir değişime hazır olmadığı gibi ihtiyaç da duymamaktadır. Bu, kelimenin tam manasıyla kandırmacadır ve halkımız Akp tarafından kandırlmakta, geleceği çalınmakta, ülke bir kargaşa ortamına sürüklenmeye çalışılmakta, bölünme ve kamplaşmaya itilmektedir. Tekrar ifade etmek gerekirse, Sayın Sezer yeterince meşru bir ortamda seçilmiş meşru bir cumhurbaşkanıdır. Halkın bu değişikliğe evet ya da hayır demesi kimsenin meşruiyetini etkilemeyecektir. Anayasa Mahkemesi de meşru bir yargı organımızdır. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mevcut hukuk kuralları çerçevesinde karar verir. Dileğimi yineliyor; mahkemenin kararına herkesin saygı duyması, ülkenin yapay polemiklerle vakit harcamaması gerektiğinin altını çiziyorum. Selamlar... Yazıma vermiş olduğunuz cevap için teşekkürler. Bir iki kısma değinip bıracağım. Max Weber'in meşruluk tanımının önemi halkı temel almasıdır. Bu ise "sol" düşüncenin merkezidir. Her ne ise, zaten meşruluğu geliştirebilir, değiştirebiliriz demiştim. Yine de demokrasilerde birçok farklı tanım olmasına rağmen en önemli meşruluk merkezi halkın iradesidir. Sol vuruşla ilgili mesele aslında kinayeli bir söylemdi. Yani hem sağ gösterip sol vurmak ve hem de halka dönmek. Bu popülist bir politikanın eseri olabilir ancak sırtını halka yaslamaya çalışmak (özellikle CHP'nin halka tepeden bakan, halkı dönüştürmeyi esas alan yaklaşımına karşı) aynı zamanda sol bir adımdı. AKP'yi sol olarak tanımlayabilir miyiz tanımlayamaz mıyız buna değinmeyeceğim. Kendileri, kendilerini muhafazakar demokrat olarak tanımlamışlardı. Bugün gelinen noktadaki hamleleri ise halka yönelmek babında, onun elindeki gücü artırmak babında bence sol bir hamledir. AKP'nin meclisin kapısından girememe kaygısı diye bir kaygıyı dillendirmişsiniz. Zannımca bu konuda ya ciddi değilsiniz veya temenniniz o yönde. Ben gireceğini ancak 276'nın altında bir kapasite ile gireceğini düşünüyorum. CHP'nin popülist söylemleri vardır onu da bir ara ayrıca tartışırız. Gelelim bugüne kadar seçilmiş Cumhurbaşkanlarının Türk Halkını temsil etmesi hadisesine. O, kendilerinin hüsnü kuruntularıdır. Öyle istemişlerdir. Evet Türk halkını temsil ediyoruz diye birçok şeyi yapmışlardır ancak... Tarihte Ali Fuat Başgil hadisesi yaşanmıştır. İsterseniz ne olmuş bir bakın. Türk halkı kime teveccüh göstermiş kim seçilmiştir. Senin Cumhurbaşkanın, benim Cumhurbaşkanım tartışması bugünde yapılıyor dikkat ettiyseniz eğer. Bunun önüne geçmek mümkün değil. Senin iktidarın, senin partin. Bakın, Cumhurbaşkanının yetkileri değiştirilmiyor. Dikkat edilmesi gereken önemli nokta da budur. Seçim şekli değişiyor ve daha demokratik bir yöne evriliyor. Türkiye bana kalırsa çok uzun zamandır böyle bir değişime ihtiyaç duymaktadır. Zira ilk olarak, Kenan Evren'i bu halk seçmemiştir. Bu seçim şekli Kenan Evren için getirilmiş ilk önce. Kenan Evren halkı mı temsil etmiştir.EVET. Kendisi öyle demiştir. Pekiyi halk Kenan Evren'i seçermiydi? Halk Ali Fuat Başgil yerine başka birini seçermiydi. Bugün AKP'ye en fazla karşı çıkılan konulardan biri halkın %34'ünden oy alıp da Mecliste tamamına yakınını temsil ediyor olması değil midir? Pekiyi diğer Cumhurbaşkanları halkın kaçta kaçından oy almışda halkın tamamını temsil ediyorlardır. Mahkemelerin kararlarının uygulanacak olup olmaması ayrı mevzudur saygı duyulması ayrı mevzudur. Bir de böyle garip bir vakıa var. Karara saygı duymak. NİYE. NASIL. Karara saygı duyulur mu? Bunlar da akla zul sorular. Tekrarla karara iktidarın saygı duyması demek onu uygulaması demektir. Onu eleştirmemek değil. AKP bu kararı uygulamıştır, kararın gereğini ifa etmiştir. Tarihte inanılmaz mahkeme kararları verilmiştir. Mahkeme karar vermiştir diye o karar doğru demek değildir bu. Sadece bundan başka uygulama yoktur demektir. Hatırlatırım ki, Türkiye Mahkemelerinden verilmiş birçok karar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden bozularak geri gelebilmektedir. Dolayısıyla her üst mahkeme alt mahkemenin kararını bozduğunda o karara saygı duymamış mıdır demektir. Ben de Cumhurbaşkanlığı seçimiyle uğraşılmamasını, Türkiyenin böyle bir gündeme sürüklenmemesini isterdim. Ancak CHP yaklaşık 1 yıldır sürekli bu noktada muhalefet yaptı. Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanı. Bir kaleyi kaybetme korkusuyla hareket ettiler. Mecliste Cumhurbaşkanı seçemeyen AKP değildi, seçtirtmeyenler vardı. AKP'nin bu süreçte yanlışları var mıydı. Evet. Erken açıklama/ma kısmından bahsetmiyorum. Ancak, Türkiye yi bu gündeme sürükleyenleri de dikkatli tespit etmek gerekiyor. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2007 mesle bu kadar basit. peki bugüne kadar neden bu soruyu sormak akıllarına gelmedi. bence ne benim ne de diğer arkadaşların söylediklerini anlmak istiyorsun. zaten hükümet bunun farkında. insanlar düz mantıkla hareket edip, "ne güzel cumhurbalkanını ben seçeceğim" diyerek bir de üstüne üstlük bu hakkı kendisine vereni halkçı demokrat zannederek hareket edeceği hesabı yapılıyor. halka soralım ın mantığı bu. "hayır" diyen olursa "bakın bunlar demokrat ve halkçı değil" diyorlar. bu çok çirkin bir siyasal anlayış. siyasetin kendine göre bir 'etik'i vardır. sistemi bir kenara nasıl bırakırız. o zaman herkes istediğini yapsın. ilkokulda 3. sınıflara mümessil seçmiyoruz arkadaşım. bak anayasaya, hukuka olan saygının boyutunu göstermişsin. anayasal darbe. türkiye yeni bir kavram daha kazandı hayırlısı olsun. sizler, hukuk sizin istediğiniz gibi karar verdiği zaman hukuka saygı duyuyorsunuz. eğer sizin hoşunuza gitmeyen bir karar verilirse işte böyle, hukuku tatile gönderiyorsunuz. bu şekilde bir yere varamazsınız. sevgili kardeşim ; o zaman halka sormanın sakıncalarını ortaya koyarlar/sınız olur biter . bizde neyi ne için tartıştıgımızı biliriz yani. meseleyi uzatmanın bir anlamı yok. bu sistemin ruhu son kertede halkdır. ben bu şekilde biliyorum, ya da böyle olacakdır. bundan farklı bir demokrasiyi de kabul etmek mümkün degildir. bu tam bir kandırmaca olurdu zaten. düşüne biliyormusunuz, anayasa degişikliklerini anayasa mahkemesine götürmek de ne demek oluyor. demokrasilerde son söz halkındır. yargıçların falan degil. anayasaların kabulü zaten halkdır, halk oyudur. halk oyu olmayan bir yasa anayasa degildir, olsa olsa başka bir şeydir. yoksa bizim anayasa 'halka' sorulmadan mı kabul edildi.? yani lafın kısacası sadede gelelim. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.