Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Nuh`un Gemisi


atlasrüzgarı

Önerilen İletiler

:clover::clover::clover: Greenpeace Ağrı dağına Nuh`un gemisini dikerek biraz ilgi uyandırmaya çalışıyor.Belki bunda sizinde desteklerinizle dikkat çekebilir ve hedefine ulaşır. :angry: Bu protesto ile kyotoyu imzalamayanlara ve küresel ısınmadan evdeki ayşe teyzeyi sorumlu tutanlara en büyük uyarı yapılacak ve gerçektende sular yükselipte topraklar sular altında kalmaya başlayınca herkes bir an bunu düşünecek, önemli olan bu işi o zamana bırakmamaktır. :ermm::clover::clover:

 

Eğer bize destek vermek istiyorsanız aşağıdaki linklere girmenizi ve mail göndermenizi bekliyoruz.

 

http:// www.greenpeace.org.tr

 

http://www.greenpeace.org/turkey/energy-revolution/

 

http://ayazmelih.8m.com

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 hafta sonra...

İklim değişikliği Nuh’un Gemisi efsanesinin ilk kez anlatıldığı zamanlardan bu yana görülmemiş büyüklükte kuraklıklara, su krizlerine, kıtlıklara, toplu göçlee, deniz seviyesinde yükselmelere, aşırı hava olaylarına ve sellere neden olacaktır. İklim değişikliği, milyarlarca insanın hayatını alt üst ederek gezegenimizdeki doğal yaşamı geri dönülmez biçimdedeğiştirecektir

...”

 

Altı ayrı dilde söylenir bu sözcükler... Onüç ayrı dilde yollanır Dünya’ya mesaj:

 

“İklimi Kurtarın. Hemen!”

 

 

Bu gezegen canlı ve nadide bir varlık. Tüm canlılığıyla, bize hayat veriyor ve bakıyor. Ona ektiğimiz her tohum, kat kat büyüyüp bize geri dönüyor. Bu döngü içinde, onu koruyup kollamak, onda yaşam bulan herkesin sorumluluğu. Gerektiğinde insiyatif alıp, kent konforumuzdan biraz olsun feragat etmek, gelecekte, çok daha büyük felaketlerden bizi koruyacaktır.

 

Nuh’un Kampı sakinleri farklı ülkelerden, dillerden, dinlerden gelip, 1 ay boyunca doğada, medeniyetten (!) uzak, zor koşullar altında, ortak bir kaygı için çabaladılar ve sonunda başardılar. Gemi bitti, açılışı yapıldı. Ancak, bu sadece bir başlangıç. Yolun kalanını bütün insanlık hep birlikte yürüyeceğiz. Bugünkü blogda söz onların...

 

 

Beate (Tırmanıcı / Almanya):

Bu, son yıllarda katıldığım en büyük Greenpeace eylemiydi. Türkiye’li iş arkadaşlarımızla birlikte çalışmak çok harikaydı. Birlikte geleceğe doğru gitmemizin en iyi yolu bu. Birlikte, dünyayı değiştireceğiz, birlikte dünyayı kurtaracağız!

 

 

Ilai Ben Amar (Gönüllü / İsrail):

 

Bence proje oldukça orjinal. Bu projeyi yapmak cesaret istiyor. Bu ruhun hala varoladuğunu görmek ilham ve cesaret verici. Almanya ve Türkiye ofisini takdir ediyorum. Umarım, aynı ruh ve iş birliğiyle gelecekte de bir çok proje gerçekleştiririz.

 

 

Okan Bayülgen (Sanatçı / Türkiye):

 

Bu benim katıldığım ilk Greenpeace eylemi-organizasyonu. Üstelik şöhretli kontenjanından burada bulunuyorum. Bir gece ve tüm ertesi gün boyunca eylemcilerle beraber çalışmak bana herşeyden önce bir işe yaramış olduğum hissini verdi. Kendim için değil! Herkes için! Bilim için! Dünya için! Bu müthiş topluluğun bir parçası olmaktan bir, iki gün için de olsa gurur duydum!

 

 

Ahmet Bektaş (Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü / Türkiye):

 

Geminin bitmiş halini ilk defa bu sabah, seher vaktinde birlikte gördük, ve çok güzel görünüyordu. Evet, bu iklim değişikliğine dair önemli bir uyarı. Ama, insanların Almanya, Türkiye ve diğer ülkelerden gelerek, iklimi kurtarmanın gerekliliğini göstermek için biraraya gelmesi de çok büyük bir umut ve eylem sembolü.

 

 

Uçman Sungur (Tırmanış Danışmanı / Türkiye):

 

Küresel ısınmaya karşı bugün burada tarihi bir gün yaşadık. Ağrı bildirgesi umarız bir milat olur!

 

 

Oktay Şancı (Greenpeace Gönüllüsü / Marangoz / Türkiye):

 

Ağrı Dağı son güne kadar Nuh dedi, peygamber demedi. Ama amacımızın uğruna sonunda boyun eğdi.

 

 

Kemal Ataç (Nuh’un Kampı Bekçisi / Türkiye):

Bu proje için çok seviniyorum. Tüm Iğdır ve bizim köy için güzel bir şey. Herkesin bunun kıymetini bilmesi lazım. Buradaki arkadaşlarla güzel günler geçti.

 

 

Yeliz Mursuloğlu (Gönüllü/ Türkiye) & Nazım Keven (Tırmanıcı / Türkiye):

 

Farklı ülkelerden, farklı dillerden, farklı geçmişlerden ve kültürlerden gelmiş onlarca insanla birlikte bu projede bulunmak, ortak bir amaç için birleşildiğinde ne kadar güzel bir atmosfer oluştuğunu görmek ve buna ufak da olsa kendi çapında bir katkı yapabilmek muhteşem bir duygu. Dünyamız ve gelecek kuşaklar için birşeyler yapabildiysek ne mutlu bize! Sabah güneşi ve akşam yağmuru arasında gemide çalışmak, yağmuru, fırtınası, çocuğu ve güzelliğiyle Ağrı Dağı’na çıkmak ve bütün bunları üzerinde yaşadığımız gezegen için yapmak keyiflerin en büyüğü.

 

 

Banu Dökmecibaşı (Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu / Türkiye):

 

8 yılını Greenpeace’de geçirmiş biri olarak en etkileyici projelerden birini son gününde bile olsa görmek ve ucundan tutmak çok keyifliydi. Özellikle iklim değişikliğinin en fazla denizler üzerinde etkisi olduğunu bilince burada olmak daha da anlamlıydı!

 

 

Mel (Gönüllü / Avusturalya):

 

Sanki gerçek değil gibi... ama gerçek... Greenpeace bir tablo gibi görünen Ağrı Dağı eteğinde harika el işiyle yapılmış bir gemi inşa etti. Annemin, ucağında bebek bir kanguruyla (Joey) çekilmiş fotoğrafını geminin içine yapıştırdığım an, benim için çok özel bir andı. Bana, iklim değişikliğini kurtaracak daha fazla şey yapmam için ilham verdi.

 

 

Khaled (Arap Dünyası Enerji ve İklim Değişikliği Kampanyası Sorumlusu / Mısır):

 

Bir çok beklentiyle buraya gelmek, uzun bir yolculuğun ardından kampa ulaşmak... harika doğanın tam ortasına... Ekibin ruhuna hayran kalmış bir şekilde... Ekibe katılmak ve onlarla birlikte çalışmak çok değerliydi. Umut verdi, bu motivasyonla tüm dünyada değişim yaratabiliriz. Farklı ülkelerden ve geçmişlerden gelmiş bütün bu insanların bir parçası olduğum için gerçekten çok mutluyum.

Umarım mesajımız bütün insanlığa ve hükümetlere ulaşır. Umarım bu insanlar ve kurumlar arasındaki engelleri kaldırmak için bir başlangıç olur... Umarım farklılıklarımızdan keyif almaya ve birbirimizi tamamlamaya devam edebiliriz. Burada ruhun ve problemlerin pasaportu yok. Bu hissettiğim işaret ve mesaj... Bu ekibin ve projenin bir parçası olmak... bu harika ruhun varlığının enerjisini taktir etmeyi açıklamanın önünde kelimeler kifayetsiz kalıyor... Teşekkürler...

 

 

Murat Sığın (Sanatçı Menajeri / Türkiye ):

 

Kendimi zorla davet ettirmekle ne kadar isabetli davrandığımı güzel Iğdır’a vardığımda ve güzel insanlarla (Greenpeace’çilerle) tanıştığımda anladım ve bu anlamlı etkinlikte bulunmanın gururuyla dönüyorum. Teşekkürler...

 

 

Rainer ( Usta Marangoz / Almanya):

 

Rainer, Nuh ve gemisi hakkındaki “asıl hikaye”yi yazmayı öneriyor. Çünkü birkaç bin yol önce neler olduğunu bilmiyoruz. Nuh hakkında çok esprili yeni bir tarih yazmak bugün ve dün arasında sakin bir bağlantı kurmamızı sağlayabilir:

Gemiyi inşa eden Nuh muydu, yoksa onun büyükbabası mıydı? Geminin adı “Titanic” miydi? Vesaire...

 

 

Onur Bozada (Tırmanış Takımı Tur Rehberi / Türkiye):

 

Ağrı Dağı’nın eteğinde geçen bir muhteşem hafta... Ahşap, kekik, nane kokuları, kamp hayatı, dağ manzarası, rüzgar, güneş ve dolunay ile dolu... Şehir hayatına huzur dolu bir mola oldu benim için... Daha yaşanabilir bir dünya için çalışmanın sevinci ile birleşince sadece HUZUR VE SEVİNÇ içerisindeyim diyorum...

 

 

Sergej Kokoriu ( Marangoz / Rusya):

 

Yeni arkadaşlar ve Türkiye hakkında izlenimler edindiğim için çok mutluyum. Çok çalışmak durumunda olduğumuzdan fazla konuşamadığımız, iletişim kuramadığmız için üzgünüm. Greenpeace’in gerçekleştireceği başka bir projede yer almaktan mutluluk duyarım, bu yüzden tekrar görüşmek dileğiyle...

 

 

Bilge Öztürk (Greenpeace Akdeniz-Türkiye Yüzyüze Projesi Koordinatörü):

 

Zor geçen haftalar, günler, saatlerden sonra, Ağrı Dağı’nın eteklerine gelmek, üstelik “iklimi kurtarın” mesajını rüya gibi bu yerde dünyanın dört bir yanına iletmek hep beraber, muhteşemdi... Açıkçası biraz burukluk da vardı içimde daha gelmeden(ah keşke bir aydır burada olabiyseydim dedim, imrendim), buraya gelince daha da arttı, ama sanırım hiç gelememekten de iyi... Dünyanın bu çok güzel noktasına (her yerde güneş başka batıyor, ama buradaki batışı bambaşka), bu güzel yerdeki insanların yanına bu kadar geç gelmek biraz pişmanlık duygusu yaratıyor... bu nedenle benim burada olmama sebep olan herkese ve kendime teşekkür ediyorum...

 

Dün akşam herşey bittikten sonra, güneş batmak üzereyken, gemiye binip, fotoğraflara baktığımda, huzur doldu içime, burada bu iş için çalışan onlarca insanın yanı sıra, daha binlercemizin aynı kaygıları hissetmesi, aynı yolda yürüdüğümüzü bilmek, yalnız olmamak içimi huzurla doldurdu... Dün burada, sevdiklerinin fotoğraflarını bize internet üzerinden gönderenlerle birlikte binlerce iklim aktivisti vardı J Nuh’un gemisiyle çıktık yola ve tüm karar alıcı liderler duysun ki, biz bu yolculuğa devam edeceğiz onlar bizimle aynı yola gelene kadar...

 

Huzur, barış, insanların - dünya liderlerinin dünyayı ve tüm canlıları en az kendileri kadar sevdikleri-sevgi dolu bir gelecek dileğiyle...

 

 

Hilal Atıcı (Greenpeace Akdeniz-Türkiye Enerji ve İklim Değişikliği Kampanyası Sorumlusu):

 

Planlanması üç ay, uygulanmasını ise bir aydır yürüttüğümüz Ağrı Dağı’nda Nuh’un Gemisi’ni inşa etme projemiz ve bu büyük projenin tüm alt çalışmaları dün gerçekleştirdiğimiz açılışla birlikte sona yaklaşmakta... ancak içimde büyük bibr heyecanla birlikte herşeyi zamanında ve kusursuz yetiştirebilmenin ağırlığını hala derinden hissediyorum. Gönderdiğimiz mesaj güvercinleri dünyadaki pekçok basın ve tv kuruluşuna ulaşmışlar. Dileriz, iklim felaketini önleme sorumluulğunu üstlenmesi gereken liderlere de ulaşırlar. Bu dağın eteklerinde, bazan bulunuduğum yerden sonsuzluğa baktığım hissine kapılıyorum. Bazen de iklim felaketinin büyüklüğü yüzünden ne kadar küçük bir dünyada yaşadığımızı düşünüyorum. Arkada, Nuh’un Gemisi’nde dünyanın dört bir yanından sevdiklerini kurtarmak isteyenlerin gönderdiği fotoğraflar duruyor... Ben de duruyorum ve hep burada bu dinginlik ve henüz canlılarını dolayısıyla ruhunu kaybetmemiş bu dağda durmak istiyorum...

 

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Serdal ( IT Sorumlusu / Almanya):

 

Merhaba,

 

Ben Serdal Erdal, Almanya’da yaşıyor ve çalışıyorum. Hamburg’ta doğdum, büyüdüm. 8 yıldır Greenpeace’te çalışıyorum ve bu projede teknik sorumlu olarak bulundum. Vakit buldukça geminin yapımında yardım ettim ve projeyi gerçekleştiren ve gemiyi görmeye gelen insanların fotoğraflarını çektim. 20 yıldır ilk defa Türkiye’ye geldim! Burada bir çok şey olumlu anlamda değişmiş ve umarım bu değişim devam eder. Gelir gelmez, Almanya’da neyi özlediğimi anladım. Doğuda, saf bir şekilde yaşayan bu dost canlısı insanlar, aynı zamanda oldukça rahatlık veriyorlar. Bundan çok keyif aldım ve bunu özleyeceğim! Hepinize sevgiler

 

 

Tessie Bevers (Greenpeace Hollanda Web Blog Yazarı ):

 

Bu özel projenin bir parçası olmak üzere buraya çağırıldığım için çok mutluyum. Bu Türkiye’ye gelişim ve Van’la Doğubayazıt arasındaki yolculuk bile bana muhteşem izlenimler verdi. Geminin ve Ağrı Dağı’nın bu güzel vadide ortaya çıkışını görmek kendimi çok şanslı hissettirdi. Gemide çalışmaktan çok mutlu oldum. Artık ahşap bir zemini tam olarak nasıl yapmam gerektiğini biliyorum. Açılış zamanına geminin yapımını zorunda olmak zaman zaman stresliydi ve herkes çok yoruldu. Ama yine de, harika ekibimizdeki herkesin uyumlu bir şekilde çalıştığını görmek çok iyiydi. Bence yaptığımız şeyden gurur duymalıyız. Gemi, tam bir sanat eseri oldu. Arkasındaki Ağrı Dağı’yla birlikte, kayaların üstünde oturan Nuh’un Gemisi harika bir manzaraydı. Bütün kalbimle umuyorum ki, dünya liderleri bir an önce iklim değişikliğini durdurmak için yapmaları gereken her neyse yaparlar.

 

 

Peter (Tırmanıcı / Avusturya):

Biz, tırmanıcılar olarak, bu projeye katıldığımız için çok teşekkür ederiz. Umarız, tırmanış, Nuh’un Gemisi’ne iklmi korumasında faydalı olur.

 

 

Gerwald Herz (Tırmanış Koordinatörü / Avusturya):

 

Bu fantastik Ağrı Projesi’nin bir parçası olmak harika bir tecrübe. Projenin başından beri burada çalışan biri olarak, bir sürü harika Alman, Avusturyalı, Belçikalı ve Türkiyeli insanla tanıştım. Zirve eyleminin organizatörlerinden biri olarak, muhteşem Ağrı Dağı’na bir deneme, bir asıl tırmanış yapma şansım oldu. Bu, Greenpeace’te katıldığım en meydan okuyucu eylemlerden biriydi. Aynı zamanda en iyi projelerden de biriydi. Burada birlikte çalıştığım herkese çok teşekkürler.

 

 

Ortrun (Greenpeace Almanya Medya Sorumlusu):

 

Bu Ağrı Dağı bizim için gerçekten çok zor bir süreç oldu. Gemi için gerekl olan keresteden tutun, herşey için pazarlık etmek, internet bağlantısı için gerekli olan teknik altyapıyı hazırlamak, geminin zamanında hazır edilmesi, canlı yayın aracının en olmayacak zamanda teknik sorunlar yaşaması... Ne gemi, ne de medya ilgisi kolayca geldi, herşey için çok çabaladık. Attığımız küçük büyük bütün adımlarda başarıya ulaştık. Hep birlikte, bir rüyayı gerçekleştirdik. Ne harika bir zaman!

 

 

Derk Byvanck (Greenpeace Akdeniz Kampanya Direktörü / Hollanda):

 

İki gün önce Ağrı Dağı’na nihayet vardım. Gemi göz kamaştırıcıydı, koskocaman, sanki kızgın bir gemi tarafından bir kayanın üzerine fırlatılmış gibi. Güçlü ve davetkar görünüyordu. Otobüsden inip, kampa girdiğimde, geminin midesinden tumtum, kggggg, orrr, eiiiiiiieh, bom bom sesleri geliyordu. Sesleri kampın her yerinden gece gündüz duyuyordunuz. Bu, zamanla yarışan Greenpeace marangozlarının sesiydi. Nuh’un Gemisi, VIP gelmeden yalnızca bir saat önce hazırdı. Geniş ve alçak bir çadırın altında, karlı zirveden yeni dönen, sessiz ve yüzleri yorgun tırmanış takımıyla tanıştım. İstanbul ofisiyle birlike organize ettiğin, üzerinde kafa yorduğun ve kararlar aldığın şeyleri canlı görmek çok tuhaf. Sanki, kağıtlardan ve laptopumdan dışarı çıkıp, alabildiğine yeşille, koyunların, keçilerin, koyu sarı dişli çobanların arasına katıldım. Tepenin aşağısında, kayaların arasına gizlenmiş, küçük sarı, mor, mavi çadırları gördüm. Çok romantikti. Tanıdık birini bulma çabası içinde, alçak, uzun plastik bir şeyin (bu bir çadır mıydı?) içine daldım. Bir yığın kablonun arasında yürüdüm ve birden bire tıpkı bir şelale ya da arı kovanına girmişim gibi, bir ses duvarıyla çepeçevre sarıldım: telefon, skype, laptoplara okunan lanetler, birbirine bağıran insanlar. Evet, bir başka ofis daha. Katılmam gerektiğini, yardım etmem gerektiğini, benim de bağırmam, lanet okumam ve bildiriler yazıp, onaylamam gerektiğini biliyordum. Ama arkamı döndüm, kimsenin beni görmediğini umarak çimlere oturdum ve günün ilk birasını içmeye başladım, İstanbul’da, ofiste, yüzlerce gazeteciden gelecek olan telefonlarla yüzleşmek zorunda kalan Yeşim’e, Başak’a, Güneş’e “Şerefe” dedim. Umarım bir şekilde duymuşlardır.

 

 

Andree (Greenpeace Almanya İklim ve Enerji Değişikliği Kampanya Sorumlusu):

 

Andree, Greenpeace Nuh’un Gemisi’ni ait olduğu yere; Ağrı Dağı’na getirdiği için çok mutlu. Bir çok kişi bu fikri düşünmüştü ancak, doğru etiksel çalışma çerçevesini bularak bunu hayata geçiren Greenpeace oldu. Şimdi, bu gemi Türkiye’li insanlara emanet! Andree, herşey yolunda gittiği ve oldukça stresli ama bir o kadar da ilginç zamanları arkamızda bıraktığı için memnun. Greenpeace Akdeniz ofisindeki bütün harika insanlarla birarada çalışmaktan çok keyif aldı. Bir gün gelip, gemiyi ve Türkiye’de yaşayan insanları ziyaret edecek. Kendinize iyi bakın!

 

 

Gözde Baykara (Lojistik Koordinatörü / Türkiye):

 

Bu kişi, Nuh’un çocuklarından biri olmaktan mutluluk duyar, hayatta kalmak için dağ tepelerine gemi yapmak zorunda kalmadığımız günler hayal eder, Ağrı Dağı’na saygılarını sunar, işine döner...

 

 

Oğuzhan Yılmaz (Lojistik Koordinatörü / Türkiye):“Birgün dünya yaşanmaz hale geldiğinde, gökkuşağı savaşçıları onu kurtarmak için mücadeleye başlayacak ve her dinden ve ırktan insanlar onların arkasında birleşecek.” Herhalde Greenpeace’in hikayesini bilen her insan bu cümleyi az çok hatırlayacaktır. Ağrı Dağı’nın eteklerinde dünyanın dört bir köşesinden gelen insanlarla çalışırken ve tüm bu yorucu sürecin sonunda projenin deklarasyonunu İngilizce, Türkçe, Arapça, Rusça dinlerken o efsanevi hikaye benim için gerçek bir tecrübeye dönüştü. Evet gökkuşağı savaşçıları bu kez Ağrı’da Nuh adıyla bir araya geldiler ve biliyorlar ki daha birçokları arkalarından gelecekler...

 

 

Tuna Türkmen (Greenpeace Akdeniz-Türkiye Gönüllü Koordinatörü):

 

Bana kalırsa bu proje, iklim değişikliğine karşı zihniyet değişikliği amacıyla oluşturuldu. Gezegenimiz yokuş aşağı iklim değişikliğine sürüklenirken artık sorun bu felaketin yaklaşıp yaklaşmadığı değil. Yıllarca iklimin insan eliyle değiştiğini insanlara anlatabilmek ve kanıtları gösterebilmek için çabaladıktan sonra şimdi bir adım ilerideyiz. Yine zor bir görevimiz var. Bütün dünya bir felakete doğru sürüklendiğimizin farkında. Karar alıcıları ve alışılmış ekonomik değer sistemini değiştirmeden, fosil yakıt bağımlılığını tedavi etmeden, topyekun bir enerji devrimi yaratmadan; yaklaşan iklim felaketini durdurmamız mümkün değil. Siyasi ve ekonomik dengeler hala sığ tartışmalar ve küçük hesaplar ekseninde şekillenirken bu eylemsizliği kırmak temel amacımız. Bütün dünya liderleri tavşanın ışığı görünce donup kalması gibi donup kalmış durumda. Bu bağlamda, Greenpeace, G8 liderleri başta olmak üzere iklim değişikliğine karşı dünya liderlerinin harekete geçmesini talep ediyor. Bu bir dilek değil doğrudan ve acil bir talep. Bir ölüm kalım meselesi. İşte tam da bu yüzden, Türkiye’nin en doğu ucunda, bir dağın başında bir ay geçiren bu güzel insanlar, dur durak bilmeden çalışarak bu mesajı, bu aciliyeti dünyaya anlatmak için çabaladılar.

 

 

Serkan (Marangoz / Türkiye):

 

Açılıştan iki gün sonra, kampın kapanışından iki gün önce, Haziran’ın ikisinde son işler yapılıyor ve geminin son rütuşları atılıyor. Plana göre bitmiş olması gerekiyordu ama gelişini saatler önce gördüğümüz, kampı sallayan öğleden sonra fırtınaları , kullandıgımız çam ağacında oluşan kesim hataları ve malzeme transferi sırasında yaşanan tıkanmalar 31 Mayıs’ta açılışı yaptığımız ‘Ağrı Bildirgesi’ni okuduğumuz zaman da gemiyi, Nuh’un Gemisi’ni tam anlamıyla yetiştirmemize şu anda yaptığımız dayanıklılık detaylarına vakit bırakmadı. Şu anda Almanya’da sokaklarda, binalarda binlerce insan bilfiil bizim seçtiğimiz, başımıza koyduğumuz karakterlerin insan türüyle beraber milyonlarca farklı canlının yaşamını kökten değiştiren ve değiştirecek, gezegenin bizim icin yaşanabilir sağlığıyla oynamasına karşı toplanmiş, hep beraber çözümler üretiyor ve haykırıyor “Tek şansımız enerji devrimi, tek şansımız Güneş ve Rüzgar”. Tüm bu eyleyen türdaşlarıma, Ağrı Dağı’nın eteğinden Nuh’un Gemisi’nden rüzgara ve güneşe bulayıp sevgiler ve iyi şanslar dileğimi gönderirim. Kolay gelsin arkadaslar! Bence bir çok yolla teorik olarak ıspatladığımızz ve bilfiil etkilerini yaşadığımız ve dünyanın başka bölgelerinde ada devletlerin yok olmasını, milyonlarca insanin suda boğulana kadar, son kuvvet çırpınan fareler gibi ölecek veya kendi gezegeninde kaçak durumuna düşüp, kalacak, yaşayacak yer arıyacağını kestirmemek, anlamamak ve bu kararları alan seçilmiş kişilere haykırmamak, değişmelerini degiştirilmelerini, gezegene uyum sağlamalarını sağlamak için her türlü eyleme geçmemek mümkün değil demek isterim. Ağrı Dağı’nın eteğinde, Nuh’un efsanesinden sonra bir bütün gerçek uzanmakta, insanın eliyle tüm gezegen için yaptığı sembolleştirdiği ve tam anlamıyla olduğumuz, bulunduğumuz yeri durumu özetleyen. Umuyorum, layıkıyla korunur bakılır, sevilir ve bizim, hepimizin, tüm canlıların olur. Özellikle Iğdır ve Doğubayazıt halkının, arkadaşların, Nuh’un Gemisi’ne sahip çıkmalarını dilerim. Gemi yapımında kısa bir süre de olsa yardımcı olan, kereste tasiyan çivi çakan Moğollar’ın dedigi gibi..

Bu dünya bizim ve bişey yapmalı!

Heyyyyyyyyyyyyyy.

 

 

Rafael (Marangoz / Türkiye):

Nuh’un Gemisi’ni inşa etmek çok sembolik bir eylemdi. Üç hafta önce bir gönüllü olarak buraya vardığımda temel henüz bitmişti. Şimdiki bitmiş haline baktığımda ise, kullandığımız aletler artık etrafta saçılı değil. Merak ediyorum; acaba neden bu kadar farklı görünüyor? Sanki ona elimi hiç değmemişim gibi ve sanki inşaat ekibinin hiç parçası olmamışım gibi.

 

 

Wolfgang Adnan Sadık (Proje Genel Direktörü / Almanya): Wolfgang Adnan Sadık (Proje Genel Direktörü / Almanya)

Farklı kültürlerden gelen bir çok insana liderlik etmenin; bir çok sorunu, çatışmayı ve olumsuz duyguyu çözmenin, benim için harika bir deneyim olduğu kanısındayım. Ama en çok da, öncelik belirlemenin, Akdeniz ve Avrupa kültürlerinde ne kadar farklı olduğunu görmek çok ilginçti. Tırmanış takımını filme alırken, eşyaları taşıyan eşeğin birdenbire durup su içmeye başlaması ve sahibinin gamsız bir şekilde, eşeğin su içmesi bitene kadar durup beklemesi, farklı kültürlerin nasıl farklı öncelikleri olabileceğinin en güzel örneğiydi. Şimdi biliyorum ki, kültürel farklılıkları doğru zamanda, doğru öncelikleri koyarak aşabiliriz.

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.