Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tarih'in Kur'an-ı/Kur'an-ın Tarihi


Tengeriin boşig

Önerilen İletiler

"Bilim Felsefesi" nasıl ki "Bilim'in Yöntemleri" üzerinde düşünerek Pozitif Bilimler'e yardımcı oluyorsa, Sosyal Bilimler'den "Tarih"te "Tarih Felsefesi" ile bu şekilde denetlenmekte ve yordanmaktadır.

 

Tarih Felsefesi iki öykünme içersindedir.

İlki; Metodoloji olarak Tarih Biliminin incelenmesi,

İkincisi; Süreç olarak Tarihi olay ve olguların neliği, nedenleri ve kaynaklarının irdelenmesi, incelenmesi...

 

Biz burada İkinci açılımını irdeleyeceğiz...

 

Tarih Felsefesi Üç kısıma ayrılır:

 

Metafizik Tarif Felsefesi: Tarihin ve dahi varoluşun Tanrı tarafında yönetildiğini ve onun kararıyla her oluşumun olduğunu irdeleten Tarih Felsefesi disiplinidir. Benim anlayabildiğim kadarıyla, özellikle Gazali'den sonra ortaya çıkmış "Din Kaynaklı" Tarih anlayışıdır. Halk arasında anlaşıldığı anlamıyla "Kader(cilik)" Metafizik Tarih Felsefe'sinin temelini oluşturur. Tanrı istemiş ve Zaman olmuştur, buna bağlı olarak Tarih olmuştur ve sonrası da bundan farklı olmayacaktır... "Tarih Tekerrürden İbarettir" görüşünü benimser. Lakin bu kavram bugün "Geçmişten Ders Almak" anlamına gelmektedir.

 

Bireyci Tarih Felsefesi: Tarihi yapanın "Karizmatik Önderler" olduğu savından yola çıkmaktadır.

 

Diyalektik Tarih Felsefesi: Tarihi insanlar arası ilişkilerin oluşturduğunu irdeler. Tarihin olgusu zaman ve makana göre olgusunu ve yapısallığını şekillendirir. Devinim içersindedir. "Tarih Tekerrürden İbarettir" görüşüne karşı çıkar. Tarih "Değişimden İbarettir".

 

 

Şimdi temel kavramları ben vermeye çalıştım.

Bazı şeyleri söylemek yerine, hatalarımızı bu konudaki tartışmanın seyrinde farketmeliyiz diye düşünüyorum.

 

Neyse,

Tartışmanın verimliliğine göre herkes kendi hatasını kavrayacaktır zaten.

 

Şimdi cevaplamak gerekir:

"Kur'an-ın Tarih içersindeki yeri nasıl ele alınmalıdır?"

 

Hangi Tarih Felsefesi açısından...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Kur'an-ın Tarih içersindeki yeri nasıl ele alınmalıdır?"

 

Felesefe = Karışıklık

 

hiçbir yere varamayız, felesefe göreceli bir kavramdır, dolayısıyla zevkler ve renkler tartışılmaz kadar anlamsız bir olgudur.

 

İnsanları birbirine bağlamaz, sınıflandırır

 

Herkes değişik bir felesefe etrafında toplanacağı için gerçeği irdeleyemeyiz ve ben bu durumdan nefret ediyorum

 

Fala inanma faldan geri kalma = Felsefe yap, felsefeye inanma

 

Kişisel görüşümdür

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felesefe = Karışıklık

 

Fala inanma faldan geri kalma = Felsefe yap, felsefeye inanma

 

Kişisel görüşümdür

 

Sayın Tarafsız, ilk defa hakkınızda yanılmışım.

Sizden böyle bir niteleme beklemezdim doğrusu.

Felsefe olmasaydı, Bilim ve Mantık, Topal ve Çolak olurdu...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felesefe = Karışıklık

 

hiçbir yere varamayız, felesefe göreceli bir kavramdır, dolayısıyla zevkler ve renkler tartışılmaz kadar anlamsız bir olgudur.

 

İnsanları birbirine bağlamaz, sınıflandırır

 

Herkes değişik bir felesefe etrafında toplanacağı için gerçeği irdeleyemeyiz ve ben bu durumdan nefret ediyorumFala inanma faldan geri kalma = Felsefe yap, felsefeye inanma

 

Kişisel görüşümdür

 

Al bendende o kadar sevgili tarafsız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe'de çok güzel bir tümce vardır:

"Felsefe Yapmıyorum ve yapmayı sevmem" demek bile Felsefe yapmaktır...

 

Ne büyük bir tezattır ki "Kendi görüşlerini" sunmaktan zevk alan bir çok insan söylediklerinin "Göreceli" olmuş olabileceği korkusuna düştüğü an en baştan Felsefe'yi reddeder...

 

Her zaman söylerim:

"İnançlı insanları eleştiren insanlar, genelde onları eleştirdikleri şeyleri kendileri, kendilerini meşrulaştırarak yaparlar..."

 

Ayrıntılamaya gerek yok:

"İnançlılar Felsefe yapamazlar ve yapmazlar, Allah istemedikçe düşünemezler." diyebilen kimselerin,

"Felsefe gereksiz ve boştur." diyebilmesi ve çelişkisinin farkına varamaması ne kadar hazin ve üzücü...

 

Bunu söylerken yaptığınız nedir peki?

Düşünmek, fikir üretmek, bir görüş ortaya koymak ve kısaca bir dünya görüşü tanımlamak ve savunmak...

Yani "Felsefe Yapmak"...

Çelişkinin alası...

 

Yine böyle bir çelişkiyi "Kur'an-ın Formül Kitabı Olmadığı"nı söyleyip, onu formülle çürütme gayretine düşülmesinde de görmüştük bir kaç gün önce...

Uzatmanın gereği yok, net görebiliyorum...

 

İnsanların kendilerini meşru göstermek uğruna çelişkilerini görmezden gelmesi ve hatta haklılık iddia edebilmesi de çok hazin...

 

Felsefe niçin gereklidir biliyor musunuz?

Öğrendiklerinizi temellendirebilmeniz ve Çelişkilerinizi aşabilmeniz için...

 

Konu bu değildi ve aslına bakılırsa ileti yazmaya cesaret edebilecek arkadaşlar olsa idi çok faydalı bilgiler edinebileceğimizi ve hatta Felsefe'yi küçümseyen arkadaşların lehine olabilecek paylaşımlarda bulunabileceğimi umuyordum lakin görüyorum ki en başta önyargılar hapsediyor zihnimizi Felsefe'den önce...

 

Sanıyorum ki benim "Felsefe"ye sığınarak "İnanmaklığı"ı dikte edeceğimi falan sandılar...

Üzücü...

 

Neyse,

Umarım çelişkilerinizin farkına varabilmişsinizdir...

 

Kalıcı bir etki bırakabildimse ne mutlu bana...

Lakin bırakamadımsa yine de kaygılanması gereken ben değilim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"İnançlılar Felsefe yapamazlar ve yapmazlar, Allah istemedikçe düşünemezler." diyebilen kimselerin,

"Felsefe gereksiz ve boştur." diyebilmesi ve çelişkisinin farkına varamaması ne kadar hazin ve üzücü...

 

Bunu söylerken yaptığınız nedir peki?

Düşünmek, fikir üretmek, bir görüş ortaya koymak ve kısaca bir dünya görüşü tanımlamak ve savunmak...

Yani "Felsefe Yapmak"...

Çelişkinin alası...

 

--------------------------------

 

Bu konuda seninle aynı fikirdeyim Tengeriin boşig..

 

Felsefe, önce kanıt ister, sonra inanır..Dinde ise bunun tam tersidir..Dinde öncelik inancındır, zaten daha en baştan, sorgulamadan inanmışsınızdır..

 

Bu açıdan din ve felsefe karşıttır birbirine..Çünkü dinde herşeyin cevabı önceden verilmiştir ve inançlı kimse bu cevapları zaten benimsemiştir. Evren nedir, nasıl yaratılmıştır, insan nedir, ölüm nedir, iyi ve kötü nedir vs...Hepsinin cevabı kitapta zaten vardır..Ama felsefe bu ve benzer sorulara mantık ve akıl gücüyle cevap bulmaya çalışır.Hazır cevapları sorgusuz kabul etmez. Peşin hüküm ve dinleri irdeler, eleştirir..

 

Kısacası bütün düşünce üretmeler ve görüş ortaya koymalar, felsefe yapmaktır zaten...

 

sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

[b

 

Tarih Felsefesi Üç kısıma ayrılır:

 

Metafizik Tarif Felsefesi: Tarihin ve dahi varoluşun Tanrı tarafında yönetildiğini ve onun kararıyla her oluşumun olduğunu irdeleten Tarih Felsefesi disiplinidir. Benim anlayabildiğim kadarıyla, özellikle Gazali'den sonra ortaya çıkmış "Din Kaynaklı" Tarih anlayışıdır. Halk arasında anlaşıldığı anlamıyla "Kader(cilik)" Metafizik Tarih Felsefe'sinin temelini oluşturur. Tanrı istemiş ve Zaman olmuştur, buna bağlı olarak Tarih olmuştur ve sonrası da bundan farklı olmayacaktır... "Tarih Tekerrürden İbarettir" görüşünü benimser. Lakin bu kavram bugün "Geçmişten Ders Almak" anlamına gelmektedir.

 

Saygılarımla...[/b]

 

Metafizik ancak mitoloji ve ilahiyat'ın konusu olabilir sayın boşig; "Tarih" in değil. Dolayısıyla, metafiziksel inanış süreçlerinin ve içeriklerinin tarih felsefesi içerisinde değerlendirmesi son derece yanlış ve olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Üstelik "Tarih"in , deney ve gözlemlere dayalı diğer pozitif bilimler gibi değerlendirilmesi neticesinde tutarlı bir felsefe oluşturulabileceğini de düşünmüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuda seninle aynı fikirdeyim Tengeriin boşig..

 

Felsefe, önce kanıt ister, sonra inanır..Dinde ise bunun tam tersidir..Dinde öncelik inancındır, zaten daha en baştan, sorgulamadan inanmışsınızdır..

 

Bu açıdan din ve felsefe karşıttır birbirine..Çünkü dinde herşeyin cevabı önceden verilmiştir ve inançlı kimse bu cevapları zaten benimsemiştir. Evren nedir, nasıl yaratılmıştır, insan nedir, ölüm nedir, iyi ve kötü nedir vs...Hepsinin cevabı kitapta zaten vardır..Ama felsefe bu ve benzer sorulara mantık ve akıl gücüyle cevap bulmaya çalışır.Hazır cevapları sorgusuz kabul etmez. Peşin hüküm ve dinleri irdeler, eleştirir..

 

Kısacası bütün düşünce üretmeler ve görüş ortaya koymalar, felsefe yapmaktır zaten...

 

sevgiler...

Sağolun Sayın Didem...

Açıkça söylemem gerekirse Felsefe'yi gereksiz bulan hiç bir kimse ile herhangi bir ve en ufak bir konuda dahi tartışmak verimli olmuyor ve zevk vermiyor. Zaten artık tartışmalara pek sık girmiyorum, sıkıcı olmaya başladı. Herkes aynı şeyleri söyleyip duruyor...

 

Ben hep değişime inandım ve değişebilme kararlılığında oldum.

Durağan zihniyetleri yadsıdım...

 

Lakin burada;

Karşısındakini "Görmezlikle" suçlayıp kendi görmezliğinde çırpınan,

Karşısındakini "Doğmatiklikle" suçlayıp kendi düşüncelerini doğmatikleştiren,

Karşısındakini "Düşünmemekle" suçlayıp kendisi düşünmeyen,

Karşısındakini "Değişememekle" suçlayıp kendisi değişemeyen,

Karşısındakini "Anlamamakla" suçlayıp hala kendisi anlamaya bile çalışmayan,

Karşısındakini "İnatla" suçlayıp kendisi inatçılık yapan,

Karşısındakini "Ahlaksızlıkla" suçlayıp kendisi ahlaksızlıklık yapan (küfür ve hakaret eden)

 

Karşısındakini "Çelişkilikle" suçlayıp kendi çelişkilerini görmezden gelen...

Kısacası karşısındakini bir şeylerle itham edip, aynı şeyleri kendisini ve yaptıklarını meşrulaştırarak yapan kimseleri gördükçe, kendi değişimimi sorgular hale geldim...

Yani bu insanların verdikleri ile mi değişiyorum ben?

Ya da bu insanlar beni nasıl oluyor da değiştirebiliyor?

Ya da niye değişiyorum ki, onlar değişecekken...

 

Ben her insanın fikirlerini değerli buluyorum, ediniyorum ve anlamlı kılıyorum.

Bende değişim yaratmasına, yani olumlu fikirlerin ve bilgilerin olumlu değişimler yaratmasına izin veriyorum.

Kısaca herkesin "Doğruları"nı topluyorum diyebiliriz...

 

İki seçenek var;

 

Ben her insanın fikirlerini edinip değişiyorum.

Ancak fikirlerini edindiğim insanlarda en ufak bir "tık!" bile yok...

 

Bu noktaya gelince soruyorum:

"Ya bende bir sorun var, ya onlarda..?"

 

Sorun bende ise değişiyorum, demek ki değişmemeliyim...

 

Sorun onlarda ise yine değişmemeliyim:

Çünkü kendi değişimini sağlayamayan ve bundan korkan kimselerin beni değiştirebilememesi gerekir diye düşünüyorum...

 

Bu foruma geleli 3 aydan biraz fazla oldu ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim:

Burada

Tek "çelişkileri" olan,

Tek "hataları" olan,

Tek "eksik bilgileri" olan,

Tek "kusurları" olan kişi sanırım ki benim...

Çünkü böyle olduğunu açıkça ve sıklıkla söyleyen ve kendisini yeren bir tek ben varım sanırım...

 

Diğer arkadaşlar kusursuz...

 

Kimseye hitap etmiyorum ve kimse üzerine alınmasın...

Kimseyi hedef alarak yazmadım...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Metafizik ancak mitoloji ve ilahiyat'ın konusu olabilir sayın boşig; "Tarih" in değil. Dolayısıyla, metafiziksel inanış süreçlerinin ve içeriklerinin tarih felsefesi içerisinde değerlendirmesi son derece yanlış ve olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Üstelik "Tarih"in , deney ve gözlemlere dayalı diğer pozitif bilimler gibi değerlendirilmesi neticesinde tutarlı bir felsefe oluşturulabileceğini de düşünmüyorum.

 

Hele şükür...

Sayın Yam_yam niye bu kadar geç kaldınız?

Ben açıkçası umudumu kesmiştim...

 

Devam edeyim o zaman...

 

"Tarih"in yorumlanması ne yazık ki "Metafizik Felsefe"yi de ilgilendirmiş ve "Tarih Felsefesi"nin böyle bir yorumu da ortaya çıkmıştır.

 

İletinizin işaretlediğim noktasına aynılığıyla katılıyorum ve bende bunu yordamak istiyordum.

Ne yazık ki önyargılara kurban olup en baştan yadsındık, Felsefe ile beraber...

 

Gelelim mevzuuya...

 

Dediğim gibi Tarih'i anlamak için çeşitli Felsefeler ortaya çıkmıştır ve atılmıştır.

Bunlardan en temel etkide bulanan iki Felsefe:

Metafizik Tarih Felsefesi...

Materyalist Tarih Felsefesi...

 

Tarih'in "Metafizik Yorumu"nun "Olumsuz" olacağından bahsetmişsiniz, size katılılıyorum lakin tartışmanın yararlı olabilmesi için bunu açmanızı isteyeceğim, mazur görürseniz... Çünkü diğer arkadaşları da belki bu tartışmaya çekmek gerekir diye düşünüyorum...

 

Diğer bir noktada "Tarih'in pozitif bilimler gibi ele alınıp tutarlı bir Felsefe oluşturup oluşturulamayacağı" yorumunuz.

Buna "Tam olarak" katılmıyorum.

Çünkü "Toplum" olarak insanlarında dinamikleri vardır.

Gerçek kabulleri vardır.

Ben "Sosyal Bilimler"e (Psikoloji, Tarih, Toplumbilim, Felsefe vs...) hevesli olduğum ve bunlarla ilgili olduğum için belkide böyle kabulleniyorum lakin yinede inanıyorum ki bu Bilimler bir "Felsefe" edinmede son derece etkilidirler...

 

Yine de tartışabiliriz ve umarım sizde diğer arkadaşların bulunduğu önyargılı tepkilerde bulunmazsınız...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tengeriin boşig

 

ben felsefe boştur diye bir imada bulunmadım

 

felsefe = karışıklık dedim

 

ister istemez insanlar kendi dünya görüşü etrafında toplanacağı için sonuçlarına inanamamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorum

 

Felsefe yap, felsefeye inanma

 

Tabiki hepimiz burada felsefe yapıyoruz ama size anlatmak istediğim şey, felsefenin gerçek bir sonuç doğuramayacağı

 

zevkler ve renkler tartışılmaz kadar anlamsız bir olgudur dedim.

 

herkesin kişisel görüşü farklı olabilir ama bilimsel gerçeklik farklı olamaz

 

işte bütün sorun burada

 

bu nedenle bir gerçeği ortaya çıkartırken felsefeye inanmamalıyız,

 

önce gerçekler ortaya çıkarılacak, ondan sonra felsefe yapılacak

 

bu bağlamda din ve felsefe olayına tamamen boş olarak bakıyorum

 

umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir

 

felsefeye çok ihtiyaç vardır, ama bu anlattığım kavramlardan arındırılmış olduğu zaman.

 

kısaca tek cümleyle tekrar özetlemek istiyorum

 

felsefenin gerçeği olmaz, gerçeğin felsefesi olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hele şükür...

Sayın Yam_yam niye bu kadar geç kaldınız?

Ben açıkçası umudumu kesmiştim...

 

Şu ara işlerimin yoğunluğundan foruma pek zaman ayıramıyorum sayın boşig.

 

Devam edeyim o zaman...

 

"Tarih"in yorumlanması ne yazık ki "Metafizik Felsefe"yi de ilgilendirmiş ve "Tarih Felsefesi"nin böyle bir yorumu da ortaya çıkmıştır.

 

"Tarih" kelimesi iki farklı anlamı işaret eder. Bunlardan ilki, geçmişte yaşanan toplumsal olayları, diğeri de bu olayları konu edinen bilimi adlandırmak için kullanılır. Sizin de bahsetmiş olduğunuz gibi "Metafiziksel tarih felsefesi" bu iki anlamdan birincisi için kullanılır. Tarih biliminin ortaya koyduğu bilgileri kendi öğretisine göre yorumlar ve bu bilgileri kısmen değiştirir. Örneğin, tarih biliminin geçmişte yaşanmış bir savaşın kazanan tarafı için ortaya koyduğu "nasıl" sorusunun cevabını, kendi öğretisine göre değiştirebilir. Tarih biliminin savaşı kazanan tarafın üstünlükleri üzerine getirmiş olduğu bilgileri yok sayarak, bu üstünlüğü metafiziksel varlıklara dayandırabildiğini biliyoruz. Bunun en somut örneğini de Bedir Savaşı için Allah'ın müslümanlara 3.000 melek ile yardım ettiğini bildirmesi ve müslümanların da savaşın kazanılmasında en büyük payın bu durum olduğuna inanmasıdır.

 

İletinizin işaretlediğim noktasına aynılığıyla katılıyorum ve bende bunu yordamak istiyordum.

Ne yazık ki önyargılara kurban olup en baştan yadsındık, Felsefe ile beraber...

 

Gelelim mevzuuya...

 

Dediğim gibi Tarih'i anlamak için çeşitli Felsefeler ortaya çıkmıştır ve atılmıştır.

Bunlardan en temel etkide bulanan iki Felsefe:

Metafizik Tarih Felsefesi...

Materyalist Tarih Felsefesi...

 

Tarih'in "Metafizik Yorumu"nun "Olumsuz" olacağından bahsetmişsiniz, size katılılıyorum lakin tartışmanın yararlı olabilmesi için bunu açmanızı isteyeceğim, mazur görürseniz... Çünkü diğer arkadaşları da belki bu tartışmaya çekmek gerekir diye düşünüyorum...

 

Tarih, eğer ders alınması gereken bir olgu ise, buna engel olacak en büyük etken de tarihin metafiziksel süreçlerle yorumlanması çabası olacaktır. Tarih biliminin olabildiğince objektif olarak ortaya koymaya çalıştığı vakaların yanlı olarak değiştirilmesine ve bu haliyle de alınması gereken derslerin de önüne geçilmesine neden olur. Örneğin siz Jeofiziği "Metafiziksel Jeofizik Felsefesi" olarak ele alır da, depremleri bir tanrının kızgın olduğu kullarını helak etme yollarından biri olarak değerlendirirseniz, depreme dayanıklı bina yapmanızın bir anlamı yoktur. Zira siz ne kadar dayanıklı bina yaparsanız yapın, tanrı o binaları da yerle bir etmeye kadir olacaktır. Dolayısıyla bu konuda en önemli söylemlerden biri olan "Deprem öldürmez, bina öldürür" den alınması gereken dersi de önemsemeyecektir.

 

Diğer bir noktada "Tarih'in pozitif bilimler gibi ele alınıp tutarlı bir Felsefe oluşturup oluşturulamayacağı" yorumunuz.

Buna "Tam olarak" katılmıyorum.

Çünkü "Toplum" olarak insanlarında dinamikleri vardır.

Gerçek kabulleri vardır.

Ben "Sosyal Bilimler"e (Psikoloji, Tarih, Toplumbilim, Felsefe vs...) hevesli olduğum ve bunlarla ilgili olduğum için belkide böyle kabulleniyorum lakin yinede inanıyorum ki bu Bilimler bir "Felsefe" edinmede son derece etkilidirler...

 

Benim tarih üzerinden tutarlı bir felsefe oluşturulamayacağı yönündeki düşüncemin asıl müsebbibi de insanların sahip oldukları bu dinamiklerdir. Bunu biraz açmak istiyorum...

 

Aynı gruptaki maddeler, aynı şartlarda hep aynı tepkiyi verirler. Ancak bu durum insanlar için geçerli değildir. Bir maddeyi tanıyabilmeniz için o madde üzerinde bir süre araştırma yapmanız yeterlidir. Aynı gruptaki diğer maddeler de incelediğiniz maddenin özelliklerine sahiptirler ve diğerlerini incelemenize gerek yoktur. Oysa ki her insan farklı özelliklere ve dinamiklere sahiptir. Bir insanı inceleyip de, "tüm insanlar böyledir" değerlendirmesi yapmak mümkün değil. "O labaratuvar tüpüne x maddesi değil de, z maddesi konulsa idi, sonuç şöyle olurdu" demek mümkün. Ama "x imparatorun yerine z imparatoru olsa idi sonuç şöyle olurdu" demek mümkün değil; deseniz de bu söylemle ortaya koyacağınız yorumlar muteber olmayacaktır.

 

Bana göre, Fen bilimleri insan felsefesine yön veren araçlardan biridir. Ancak bence felsefeye yön veren tarih değil, tarihe yön veren felsefedir.

 

Yine de tartışabiliriz ve umarım sizde diğer arkadaşların bulunduğu önyargılı tepkilerde bulunmazsınız...

 

Saygılarımla...

 

Öyle olmayacağından emin olabilirsiniz... Ama yine de değerlendirme size ait...

 

(İletimdeki yazı fontları benim stilim değil ama sizinkilerin içinden ayrıştıramadım)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi cevaplamak gerekir:

"Kur'an-ın Tarih içersindeki yeri nasıl ele alınmalıdır?"

 

Hangi Tarih Felsefesi açısından...

 

Saygılarımla...[/b][/font][/size]

 

Bu arada "tarih içerisindeki yeri" derken, Kur'an'ın içeriğinden mi, yoksa sonuçlarından mı bahsediyoruz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tengeriin boşig

 

ben felsefe boştur diye bir imada bulunmadım

felsefe = karışıklık dedim

 

ister istemez insanlar kendi dünya görüşü etrafında toplanacağı için sonuçlarına inanamamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorum

 

Felsefe yap, felsefeye inanma

 

Tabiki hepimiz burada felsefe yapıyoruz ama size anlatmak istediğim şey, felsefenin gerçek bir sonuç doğuramayacağı

 

zevkler ve renkler tartışılmaz kadar anlamsız bir olgudur dedim.

 

herkesin kişisel görüşü farklı olabilir ama bilimsel gerçeklik farklı olamaz

 

işte bütün sorun burada

 

bu nedenle bir gerçeği ortaya çıkartırken felsefeye inanmamalıyız,

 

önce gerçekler ortaya çıkarılacak, ondan sonra felsefe yapılacak

 

bu bağlamda din ve felsefe olayına tamamen boş olarak bakıyorum

 

umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir

 

felsefeye çok ihtiyaç vardır, ama bu anlattığım kavramlardan arındırılmış olduğu zaman.

 

kısaca tek cümleyle tekrar özetlemek istiyorum

 

felsefenin gerçeği olmaz, gerçeğin felsefesi olur.

Sayın Tarafsız...

Bakınız, Sayın Yam_yam konuya nasıl yaklaşacağını çok iyi anladı.

Sizinle aramızda bir kopukluk ve yanlış anlaşılma oldu.

Ama ben üstüme alayım ve eksik açıklama yaptığımı belirterek yineleyeyim.

Ben burada "Felsefe Yapmak"tan bahsetmiyorum.

Her Bilim Dalı, bir sonraki adımını atabilmek içinde Felsefeye ihtiyaç duyar.

Zira: "Bilimsiz Felsefe Sağır ve Dilsiz, Felsefesiz Bilim ise Kör'dür"

Ben "İnsanların Felsefe" yapmasını katetmedim kesinlikle.

Kastettiğim şey, Bilimlerin devinimlerini ve gelişimlerini sağlayan Fikirler, Akımlar yani Felsefeler ve görüşlerdir.

Herhangi bir "Bilim Dalı"nın Felsefe olmadan yaşayabilmesi imkansızdır.

Pozitif Bilim'ler Materyalist Felsefe'den beslenirler.

Sosyal Bilimler'de kendi felsefelerini oluşturmuştur:

"Eğitim Felsefesi"

"Tarih Felsefesi"

"Toplum Felsefesi"

vs...

Yani "Bilimlere Ön Ayak Olan Felsefe"lerden bahsettim.

Kişisel görüşlerimizden değil.

Bakın, özellikle söylüyorum, ki benim kendimi temellendirdiğim nokta da aslında budur,

Bu tartışma, ki eksikliklerim varsa, öncelikle benim için

Ve sonralığıyla diğer eksiklikleri olan arkadaşlar için yararlı olacaktır...

 

Bu arada "tarih içerisindeki yeri" derken, Kur'an'ın içeriğinden mi, yoksa sonuçlarından mı bahsediyoruz?

 

Sayın Yam_yam,

İçeriğinden ve Sonuçlarından genel olarak bahsediyorum.

Bakın benim eleştirmek istediğim asıl nokta şudur:

İslam Tarihçiliğinde ilk kaynak olarak Kur'an ele alınır.

Oysa Kur'an sadece ve sadece bir inanç kitabıdır.

İçindeki Tarihi Bilgiler "Yer/Mekan" ve "Zaman" nüvelerinden büyük oranda yoksundur.

Oysa Tarih Biliminin en temel özelliği "Yer" ve "Zaman"a bağımlı olmasıdır.

Metafizik Tarihçilik'i bu yüzden yadsıyorum.

Bildiğiniz gibi Kur'an-ı bu şekilde alışla başlayan büyük hata

Kur'an-ın ve Hz. Muhammed'in döneminde dahi olmayan ve sonrada uydurulan bir takım akımlar ortaya çıkarmıştır: Kıyas vs. gibi akımlar...

 

Benim öncelikle ortaya attığım ve her zaman arkasında durduğum savım,

Kur'an-ın hiç bir şekilde "Bilim Kitabı" olmadığıdır.

Pozitif Bilim Kitabı olmadığını bir çok kereler söyledim ve aksinin ispatlanabildiğini görmedim, her ne kadar bir takım arkadaşlarımız kendilerinde çelişselerde...

Şimdi göstermek istediğim ise Kur'an bir de "Sosyal Bilimler Kitabı"da olmadığıdır.

Sadece ve sadece "İnanç" olarak kalabilecek olduğudur.

"Sosyoloji" "Tarih" ya da "Felsefe" "Psikoloji" kitabı olmadığını da ortaya koymak istiyorum.

 

Tarih biliminin savaşı kazanan tarafın üstünlükleri üzerine getirmiş olduğu bilgileri yok sayarak, bu üstünlüğü metafiziksel varlıklara dayandırabildiğini biliyoruz. Bunun en somut örneğini de Bedir Savaşı için Allah'ın müslümanlara 3.000 melek ile yardım ettiğini bildirmesi ve müslümanların da savaşın kazanılmasında en büyük payın bu durum olduğuna inanmasıdır.

İşte bu tür nitelemeler sadece manevi nitelemelerdir, moral kaynağıdır.

"Tarih Bilimi" böyle kanıtları kabul etmez.

 

Bireysel Dünya Görüşlerinin ya da felsefenin elbette ki farklılıkları olacaktır.

Lakin her insan aynı Bilimsel Veriden hareket etse bile kaçınılmaz bir gerçek vardır ki, bireysel olarak ta insanların dünyayı anlama çabalarının olduğu ve dünyayı Anlamada yalnız kaldıklarıdır. Çünkü dünya hakkındaki kararı en son noktada yine insanın kendisi verecektir.

İnsanların ortak/genel Bilimsel Doğrulardan hareket etmeleri gerektiğini kabul ediyorum lakine kaçınılmaz olan sizinde söylediğiniz gibi Bireysel farklılıkların ve dinamiklerin var olduğudur.

O yüzden Felsefe gereklidir ve kaçınılmazdır.

Her insan aynı düşünse idi bu en başta Diyalektiğin/Etkileşimin doğasına aykırı olurdu ve Düşünce dinamikleri durağanlaşırdı.

Gelişim için, insanların farklı düşünmeleri gerekir ve bir ihtiyaçtır...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Tarafsız...

Bakınız, Sayın Yam_yam konuya nasıl yaklaşacağını çok iyi anladı.

Sizinle aramızda bir kopukluk ve yanlış anlaşılma oldu.

 

Tengeriin boşig, ben konuyla direkt alakalı bir şey söylemedim zaten

 

sadece sonucu söyledim

 

Felesefe = Karışıklık

 

felsefe inançlarla paralellik gösterir, herkesin kendi doğrusu vardır ve bu kendi inancına göre şekillenir, işte bu felsefenin çıkmazlarıdır.

 

bu nedenle açtığın konunun cevabını, gerçek doğrular olarak değil, kişisel doğrular olarak alacağız. Ve her insan kendi görüşü ve inancı etrafında toplanacağı için, gruplaşma olacak. Şimdiye kadar olduğu gibi.

 

 

saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tengeriin boşig, ben konuyla direkt alakalı bir şey söylemedim zaten

 

sadece sonucu söyledim

 

Felesefe = Karışıklık

 

felsefe inançlarla paralellik gösterir, herkesin kendi doğrusu vardır ve bu kendi inancına göre şekillenir, işte bu felsefenin çıkmazlarıdır.

 

bu nedenle açtığın konunun cevabını, gerçek doğrular olarak değil, kişisel doğrular olarak alacağız. Ve her insan kendi görüşü ve inancı etrafında toplanacağı için, gruplaşma olacak. Şimdiye kadar olduğu gibi.

saygılar.

 

Sevgili tarafsız,

 

Tespitlerinin hemen büyük çoğunluğunu doğru buluyorum.

Yukardaki tespitinin de; metafizik felsefe için olduğunu tahmin ediyorum.

Ancak bilim felsefesi için aynı şeyleri söyleyemeyiz.

 

"Felsefe=karışıklıktır", "inançlar'a paraleldir" eşitlemeleri doğrumudur ?

Böyle tanımlarla felsefe bilimini görmezden gelebilirmiyiz ?

 

Bu görüşü tekrar irdelemek için hemen şunu söyleyeyim ;

Madde ile ilgilenen her disiplin bilimdir.

Kimisi pozitif, kimisi sosyal.

Bilimlerin içeriğinin açıklanması, tanımı, tartışılması da felsefedir.

Bu yüzden tüm bilimlerin ayrı bir felsefesi vardır.

Bütün olarak ta "bilim felsefesi" olarak isimlendirilir.

Bunu kabul etmek durumundayız.

 

Ve kısaca felsefenin özelliklerinden bahsedeceğim:

 

* Felsefe, madde kaynaklı akılcılıkla, doğruyu bulma, tanımlama disiplinidir.

* Felsefe bilimlerin anasıdır.

* Bilim, kendi başına kendi anlamını bilemez.

* Bilimi anlamlandırmayı üstlenen disiplin felsefedir.

* Bilim felsefesi ve metafizik felsefe olarak üzere ikiye ayrılır.

* Bilim üzerinde yürütülen mantık bilim felsefesini oluşturur.

* Bilim ile bilim felsefesi her zaman kuramsal olarak karşılıklı etkileşim içindedirler.

Felsefe, (Bilim felsefesi) bilimlerle ve onların gelişimine, yöntem ve ilkeler açısından yardımcı olmak, bilimlerin kullandığı kavramların anlam içeriğini tartışmak ve belirlemek, bilimin vardığı sonuçların doğruluk değerlerini irdelemek, bu sonuçlardan sonra da yeni ufuklar açmaktır.

 

Sayın Boşig'in şu tanımına katılmamak mümkün değil:

Her Bilim Dalı, bir sonraki adımını atabilmek içinde Felsefeye ihtiyaç duyar.

 

Felsefe=karışıklık, doğru değildir.

Felsefe disiplini olmadan doğruları tanımlamak, ve geliştirmek mümkün olamaz.

 

Selamlar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili tarafsız,

 

Tespitlerinin hemen büyük çoğunluğunu doğru buluyorum.

Yukardaki tespitinin de; metafizik felsefe için olduğunu tahmin ediyorum.

Ancak bilim felsefesi için aynı şeyleri söyleyemeyiz.

 

"Felsefe=karışıklıktır", "inançlar'a paraleldir" eşitlemeleri doğrumudur ?

Böyle tanımlarla felsefe bilimini görmezden gelebilirmiyiz ?

 

Bu görüşü tekrar irdelemek için hemen şunu söyleyeyim ;

Madde ile ilgilenen her disiplin bilimdir.

Kimisi pozitif, kimisi sosyal.

Bilimlerin içeriğinin açıklanması, tanımı, tartışılması da felsefedir.

Bu yüzden tüm bilimlerin ayrı bir felsefesi vardır.

Bütün olarak ta "bilim felsefesi" olarak isimlendirilir.

Bunu kabul etmek durumundayız.

 

Ve kısaca felsefenin özelliklerinden bahsedeceğim:

 

* Felsefe, madde kaynaklı akılcılıkla, doğruyu bulma, tanımlama disiplinidir.

* Felsefe bilimlerin anasıdır.

* Bilim, kendi başına kendi anlamını bilemez.

* Bilimi anlamlandırmayı üstlenen disiplin felsefedir.

* Bilim felsefesi ve metafizik felsefe olarak üzere ikiye ayrılır.

* Bilim üzerinde yürütülen mantık bilim felsefesini oluşturur.

* Bilim ile bilim felsefesi her zaman kuramsal olarak karşılıklı etkileşim içindedirler.

Felsefe, (Bilim felsefesi) bilimlerle ve onların gelişimine, yöntem ve ilkeler açısından yardımcı olmak, bilimlerin kullandığı kavramların anlam içeriğini tartışmak ve belirlemek, bilimin vardığı sonuçların doğruluk değerlerini irdelemek, bu sonuçlardan sonra da yeni ufuklar açmaktır.

Sayın Boşig'in şu tanımına katılmamak mümkün değil:

Felsefe=karışıklık, doğru değildir.

Felsefe disiplini olmadan doğruları tanımlamak, ve geliştirmek mümkün olamaz.

 

Selamlar..

 

Sevgili bilimselci bu dediklerinize katılmamak elde değil. Ancak bir şeyi doğru tanımlamak ile o şeye bağlı kalmak aynı şeyler değildir.

 

Bu dediğim müslümanlar içinde geçerli. Sözde kuran onlar için kutsaldır,kurana bağlıdırlar ama gerçekte böyle olmadığını,kurana değilde kendi hayalllerinde ürettikleri şirin bir islama inandıkları defalarca kanıtlandı.Dolayısıyla boşig bey istediği kadar felsefeden bahsetsede şimdiye kadar ortaya koyduğu yazılar,bir şeyler ile itham edip doğrusunu ortaya koymadan kaçmalar boşig beyin felsefeden ne anladığını açıkça göstermektedir.Benim için bu tür insanların söylediklerini değil,davranışları beni bağlar. Kuran insan sözüdür deyip arkasından güzel bir kitaptır diye savunması onun felsefeden ne anladığının kanıtıdır.

 

Bu açıdan boşig bey, felsefe tanımını doğru yapmış bile olsa, iş müzakereye gelince aynı şeklide felsefeye bağlı kalacağını sanmıyorum. Ve bu konuyla ilgili açtığı başlığında bir tuzak olduğunu düşünüyorum.

 

Zira forumda yaptığı haksız eleştirilere bakınız. İddia var ama kanıt yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili bilimselci bu dediklerinize katılmamak elde değil. Ancak bir şeyi doğru tanımlamak ile o şeye bağlı kalmak aynı şeyler değildir.

 

Bu dediğim müslümanlar içinde geçerli. Sözde kuran onlar için kutsaldır,kurana bağlıdırlar ama gerçekte böyle olmadığını,kurana değilde kendi hayalllerinde ürettikleri şirin bir islama inandıkları defalarca kanıtlandı.Dolayısıyla boşig bey istediği kadar felsefeden bahsetsede şimdiye kadar ortaya koyduğu yazılar,bir şeyler ile itham edip doğrusunu ortaya koymadan kaçmalar boşig beyin felsefeden ne anladığını açıkça göstermektedir.Benim için bu tür insanların söylediklerini değil,davranışları beni bağlar. Kuran insan sözüdür deyip arkasından güzel bir kitaptır diye savunması onun felsefeden ne anladığının kanıtıdır.

 

Bu açıdan boşig bey, felsefe tanımını doğru yapmış bile olsa, iş müzakereye gelince aynı şeklide felsefeye bağlı kalacağını sanmıyorum. Ve bu konuyla ilgili açtığı başlığında bir tuzak olduğunu düşünüyorum.

 

Zira forumda yaptığı haksız eleştirilere bakınız. İddia var ama kanıt yok.

 

Sevgili Katakuta,

 

Yorumlarına tabiiki katılıyorum.

Belirttiğim gibi Tarafsız kardeşimlede çelişkim olamaz.

Görüşlerimiz farklı değilki..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili bilimselci bu dediklerinize katılmamak elde değil. Ancak bir şeyi doğru tanımlamak ile o şeye bağlı kalmak aynı şeyler değildir.

 

Bu dediğim müslümanlar içinde geçerli. Sözde kuran onlar için kutsaldır,kurana bağlıdırlar ama gerçekte böyle olmadığını,kurana değilde kendi hayalllerinde ürettikleri şirin bir islama inandıkları defalarca kanıtlandı.Dolayısıyla boşig bey istediği kadar felsefeden bahsetsede şimdiye kadar ortaya koyduğu yazılar,bir şeyler ile itham edip doğrusunu ortaya koymadan kaçmalar boşig beyin felsefeden ne anladığını açıkça göstermektedir.Benim için bu tür insanların söylediklerini değil,davranışları beni bağlar. Kuran insan sözüdür deyip arkasından güzel bir kitaptır diye savunması onun felsefeden ne anladığının kanıtıdır.

 

Bu açıdan boşig bey, felsefe tanımını doğru yapmış bile olsa, iş müzakereye gelince aynı şeklide felsefeye bağlı kalacağını sanmıyorum. Ve bu konuyla ilgili açtığı başlığında bir tuzak olduğunu düşünüyorum.

 

Zira forumda yaptığı haksız eleştirilere bakınız. İddia var ama kanıt yok.

Sayın Katakuta,

Hakkımdaki önyargılarınız beni gerçekten üzdü.

Hiç bir art niyetim ve tuzağım olamaz...

Hiç bir zamanda olmamıştır.

Ha eğer ki bu konu bir tuzaksa, merak etmeyin böyle mantıksız bir tuzağa düşmeyecek benden çok daha zeki insanlar var ve bu konudaki iletilerini büyün bir kendine güven ile yazmış bulunmaktalar.

 

Diğer konularda yaptığım "Felsefi" yorumlara gelince...

Ben her zaman söylüyorum: Ne anlıyorsam onu dile getiriyorum.

Çürütülemeyen görüşlerimi elbette savunmaya devam edeceğim.

Lakin çelişkili ve haksız olduğum görüşlerim bana kanıtlandıkça bunları kabul ediyorum. Hatta kendim dile getiriyorum. Sayın Tarafsız, Sayın BrainSlapper, Sayın Bilimselci ile bu şekilde bir çok tartışmamız oldu. Hatta Sayın Tarafsızı tebrik dahi ettim, bana eksikliğimi gösterdiği için...

Peki ya siz ya da benim hakkımda bu şekilde düşünen arkadaşlarım?

Siz hiç değiştiniz mi?

Hep ben mi haksızım?

Hiç mi hata yapmıyorsunuz, ki hiç hata yaptığınızı itiraf ettiğiniz ya da hatanızı kabullendiğiniz bir iletinize rastlamadım...

Yoksa ben mi hata yapıyorum çelişkilerimi aşmaya çalışmakla.

Yoksa sizin gibi mi yapmalıyım. "Hatalarım Olabileceği"ni söyleyip söyleyip, kendimi laf altından "Kusursuz" ilan mı etmeliyim?

Başka sitelerden görüşleri aynen kopyalayıp, kendi düşüncemmiş gibi mi sunmalıyım?

"Felsefe Tanımını Doğru Yapmış Bile Olsammm..."

Adımın Boşig olması yetiyor sanırım...

"Doğru"da olsa bir söylediğim, sırf ben söylediğim için "Yanlış" gurubunda olmak zorunda.

Reddedilmek zorunda sizler tarafından...

Doğru söylemeye hakkım yok çünkü...

En baştan kötüyüm değil mi? Art niyetliyim...

Mutlaka ve mutlaka tuzak peşindeyim...

 

Hiç bir şey söylemiyorum...

 

Ayrıca ben hiç bir iddiada bulunmadım. Sizin hiç bir temele dayanmadan ortaya attığınız ve dahi başka yerlerden kopyaladığınız fikirleri açmanızı, temellendirmenizi rica ettim. Gücünüze gittiyse bu sizin sorununuzdur...

 

Neyse, işi kişiselleştirmeyelim...

 

------------------

 

Sayın Bilimselci,

Bu konudaki son ve kesinlikle son iletim size hitaben...

Açıkça söylüyorum ki,

Ben "Bireylerin Dünyayı Anlamada Oluşturdukları Görüşlerden, Felsefelerden" BAHSETMİYORUM...

Ben, "Bilim"lerin ihtiyacı olan "Felsefe"lerden BAHSEDİYORUM...

Bu konuda ne kadar açık olabilirim ki daha?

 

Her Bilim, mutlaka ve mutlaka Felsefe'ye ihtiyaç duyar.

Tarih'te bir Bilim'dir ve devinimi için Felsefeye ihtiyaç duyar.

Bu açıdan bir takım görüşlere muhtaçtır.

Özellikle Gazali'den bu yana Din Tarihçiliği "Kadercilik" anlayışına dayalı olarak "Metafizik" olarak ele alınmıştır.

Oysa ki Tarih yani Süreç "Diyalektik/Etkileşimsel"dir...

 

Neyse, daha fazla yazmaya artık hiç hevesim kalmadı.

Madem ki bir tuzaktı kurduğum, böyle bir ithamın ve şüphenin varlığı dahi burada yer almama, fikrimi yazmaya en büyük engeldir.

 

Tartışmanın seyri açısından tüm arkadaşlarıma başarılar dilerim.

 

Bu dediğim müslümanlar içinde geçerli. Sözde kuran onlar için kutsaldır,kurana bağlıdırlar ama gerçekte böyle olmadığını,kurana değilde kendi hayalllerinde ürettikleri şirin bir islama inandıkları defalarca kanıtlandı.Dolayısıyla boşig bey istediği kadar felsefeden bahsetsede şimdiye kadar ortaya koyduğu yazılar,bir şeyler ile itham edip doğrusunu ortaya koymadan kaçmalar boşig beyin felsefeden ne anladığını açıkça göstermektedir.Benim için bu tür insanların söylediklerini değil,davranışları beni bağlar. Kuran insan sözüdür deyip arkasından güzel bir kitaptır diye savunması onun felsefeden ne anladığının kanıtıdır.

 

Bu açıdan boşig bey, felsefe tanımını doğru yapmış bile olsa, iş müzakereye gelince aynı şeklide felsefeye bağlı kalacağını sanmıyorum. Ve bu konuyla ilgili açtığı başlığında bir tuzak olduğunu düşünüyorum.

 

Zira forumda yaptığı haksız eleştirilere bakınız. İddia var ama kanıt yok.

Sevgili Katakuta,

 

Yorumlarına tabiiki katılıyorum.

Belirttiğim gibi Tarafsız kardeşimlede çelişkim olamaz.

Görüşlerimiz farklı değilki..

Teşekkür ederim Sayın Katakuta

Ve

Size de teşekkür ederim Sayın Bilimselci...

:clover::clover::clover:

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili tarafsız,

 

Tespitlerinin hemen büyük çoğunluğunu doğru buluyorum.

Yukardaki tespitinin de; metafizik felsefe için olduğunu tahmin ediyorum.

Ancak bilim felsefesi için aynı şeyleri söyleyemeyiz.

 

aynı fikirdeyiz

 

benim vurgulamak istediğim şey

 

felsefe = karışıklık

 

felsefe karışıklık için var edilmemiş bunu biliyorum ama sonuç olarak durum ister istemez böyle oluyor

 

felsefesiz bir yaşam tarzı düşünemiyorum ama felsefe çok kişisel bir kavramdır, yani gerçeği aramak için ihtiyacımız olan şey değil

 

felsefe yapan insanlara dikkat edin, sadece kişisel çıkarımlar kuramlar var

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aynı fikirdeyiz

 

benim vurgulamak istediğim şey

 

felsefe = karışıklık

 

felsefe karışıklık için var edilmemiş bunu biliyorum ama sonuç olarak durum ister istemez böyle oluyor

 

felsefesiz bir yaşam tarzı düşünemiyorum ama felsefe çok kişisel bir kavramdır, yani gerçeği aramak için ihtiyacımız olan şey değil

 

felsefe yapan insanlara dikkat edin, sadece kişisel çıkarımlar kuramlar var

 

saygılar

 

Sayın Tarafsız,

Son iletimi yazdığımı düşünmüştüm ama ne yazık ki tekrar size bir ileti yazmak ihtiyacı duydum...

 

Felsefe iki anlama bürünmüş durumdadır:

1- Bireylerin dünyayı anlamada gösterdikleri çabanın ürünü olarak "Dünya Görüşü" anlamındaki "Felsefe"

2- Bilimlerin elde ettikleri verileri ele alıp yorumlayan, yordayan ve ortaya bir sonuç çıkarmaya öykünen ve dahi Bilimlerin daha sonraki adımları nasıl ve nereye atacağını, ne şekilde ve hangi yöntemlerle atacağını yordayan, yorumlayan, ele alan "Disiplin" olarak "Felsefe"...

 

Ve ben İKİNCİSİ'nden BAHSEDİYORUM...

 

Daha nasıl açıklayabilirim?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diğer konularda yaptığım "Felsefi" yorumlara gelince...

Ben her zaman söylüyorum: Ne anlıyorsam onu dile getiriyorum.

Çürütülemeyen görüşlerimi elbette savunmaya devam edeceğim.

Lakin çelişkili ve haksız olduğum görüşlerim bana kanıtlandıkça bunları kabul ediyorum. Hatta kendim dile getiriyorum. Sayın Tarafsız, Sayın BrainSlapper, Sayın Bilimselci ile bu şekilde bir çok tartışmamız oldu. Hatta Sayın Tarafsızı tebrik dahi ettim, bana eksikliğimi gösterdiği için...

Peki ya siz ya da benim hakkımda bu şekilde düşünen arkadaşlarım?

Siz hiç değiştiniz mi?

Hep ben mi haksızım?

Hiç mi hata yapmıyorsunuz, ki hiç hata yaptığınızı itiraf ettiğiniz ya da hatanızı kabullendiğiniz bir iletinize rastlamadım...

Yoksa ben mi hata yapıyorum çelişkilerimi aşmaya çalışmakla.

Yoksa sizin gibi mi yapmalıyım. "Hatalarım Olabileceği"ni söyleyip söyleyip, kendimi laf altından "Kusursuz" ilan mı etmeliyim?

 

Boşig bey,

 

Ben ve benim gibi düşünenler burda kuranın insan sözü olduğunu,daha doğrusu semitik dinlerin öyle olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz.Yani asıl mücadele bu minval üzerinde gidiyor.Benim kuran hakıında yaptığım bir tesbite itiraz edip,havada olduğunu iddia ediyorsanız,ister istemez otomatikmen kuranın Allah sözü olduğunu destekliyorsunuz anlamına gelir. Oysaki önceleri bunun tersini söylemiş ve muhammedin içine doğan sözler olduğunu söylemiştiniz.

 

 

Bu durumda benim size karşı olan eleştirilerim şahsınıza değil,fikirlerinizedir. Yani konu, şahısların hatalı veya tutarlı olması değil.İstediğiniz kadar görüş değiştirebilrisiniz bu açıdan sizi zerre kadar kınamaya hakkım olamaz. Ancak bunu açıkça bildirmeniz gerekli olduğunu düşünüyorum. En azından ben, muhatabımın hangi konumda olduğunu bilmeliyim ki ona göre düşüncerimi söyleyebileyim.Ben sizi değiştiğiniz için değil,son geldiğiniz aşamada yeniden kuranı savunma pozisyonunda gördüğümden, kuran hakkında yapılan bir tesbite gerekli olan delilleri sunmadan ''havada bir iddia'' şeklindeki iddianıza çıkştım.

 

Olay bundan ibarettir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oysaki önceleri bunun tersini söylemiş ve muhammedin içine doğan sözler olduğunu söylemiştiniz.

 

Aynı kategorideki aynı konudaki, aynı durumu bildiren bir birine zıt anlam taşıyan iki ifade çelişkidir..

Yukarda ffade edilen yada kastedilern durum farklı birşeydir ve orada çelişme yoktur değişme vardır..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Boşig,

 

Toparlayalım;

Açtığın başlık; "Tarih'in Kur'an-ı/Kur'an-ın Tarihi".

Ancak daha ilk iletinde, Tarih bilmini metafizikmi yoksa bilim felsefesimi betimlesin sorusu sormuş gibi idin.

Sonra da nasıl bir ilgi kurabildi isen; Kur'an'ın tarih içindeki yeri nedir sorusunu sordun.

İnsanlarda haklı olarak sana "Kur'an'ın içeriğinimi, yoksa tarihe olan etkenliğinimi soruyorsun" diye soru yönelttiler.

Cevap vermedin.

 

Daha sonra başlığın çoğunluğu da felsefenin gerekliliği ile kişilerin değişip değişmeme konusuna odaklandı.

 

Sevgili Katakuta'nın yorumuna katılışımın sebebi şu ki:

Felsefenin tanımını forumda en iyi yapan bir insansın...

Ancak bir bilim dalı olan Tarih bilmini betimleyecek olan felsenin söz konusu edildiğinde; metafizik felsefeyi neden söz konusu ediyorsun ?

Sen ki, bilimle inançları dolayısı ile metafizik felsefe ile bilim felsefesini net olarak ayıran bir kişisin.

Bunu defalarca belirttiğin halde..

 

Tekrar kalkıp bir başka açıdan da Kur'an'ın bir bilim dalı olan tarih bilminin içerisindeki yerini; hangi amaçla neye dayanarak soruyorsun ?

Bu iki açıdanda girişimin ilginçleşiyor.

 

Ayrıca değişim konusunda kendinin değişebileceğini, ben ve benim gibilerinde asla değişemeyeceğini söylemekteki kastın ne ?

Buna cevabımı yine soruyla vereyim.

Bizim gibilerin değişebileceği değişkenlik ne olabilir ?

Belirtebilirmisin ?

 

Selamlar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Boşig,

 

Toparlayalım;

Açtığın başlık; "Tarih'in Kur'an-ı/Kur'an-ın Tarihi".

Ancak daha ilk iletinde, Tarih bilmini metafizikmi yoksa bilim felsefesimi betimlesin sorusu sormuş gibi idin.

Sonra da nasıl bir ilgi kurabildi isen; Kur'an'ın tarih içindeki yeri nedir sorusunu sordun.

İnsanlarda haklı olarak sana "Kur'an'ın içeriğinimi, yoksa tarihe olan etkenliğinimi soruyorsun" diye soru yönelttiler.

Cevap vermedin.

Çok güzel Sayın Bilimselci...

 

Niçin bunları yaptım:

Tartışılsın diye...

 

"Tarih'in Kur'anı/Kur'an-ın Tarih İçindeki Yeri" derken, Kur'an-ın Tarihe etkisinin tartılışmasını istedim.

Asıl amacım "Tarih Bilimi"nde "Kur'an"ın etkisi nedir?

Yani "Tarih Bilimi"nin "Metafizik Felsefe"ce de ele alındığını biliyoruz.

Ve bu kaçınılmaz olarak "Kutsal Kitap" eksenli oluyor.

"İncil" ve "Tevrat" içinde geçerli bu.

Yahudiler tarihi binlerce yıl öncesinden başlatırlar.

Peygamberlerin varlığını hiç bir kanıta ihtiyaç duymadan kabul ederler...

Aslında tek tartışılması gereken Kur'anın yeri değil, diğer kitaplarında yeridir.

Demek istediğim "Tarih Bilimi"ni "Kutsal Kitap Kaynaklı" olarak ele almak ne kadar doğru ve tutarlı bir yaklaşımdır?

Bu Kur'an-ın hem içeriğini hem de etkenliğini kapsar.

İçerik olarak Kur'an Tarih açısından "Bir Kaynak Kitap mıdır?"

Etken olarak Kur'an "Bir Tarih Felsefesine Sahip Bir Kitap mıdır?"

Bu soruyu süreç içersinde sormak istemiştim sadece...

 

Daha sonra başlığın çoğunluğu da felsefenin gerekliliği ile kişilerin değişip değişmeme konusuna odaklandı.

 

Sevgili Katakuta'nın yorumuna katılışımın sebebi şu ki:

Felsefenin tanımını forumda en iyi yapan bir insansın...

Ancak bir bilim dalı olan Tarih bilmini betimleyecek olan felsenin söz konusu edildiğinde; metafizik felsefeyi neden söz konusu ediyorsun ?

Metafizik Felsefeyi söz konusu ettim;

Çünkü "Tarih Bilimi"nin "Metafizik Felsefe"ce ele alınamayacağının anlaşılması gerektiğini ispatlamak istedim.

Çünkü Tarih "Metafizik Felsefe"cede yönlendirilmiştir yüzyıllarca...

Ve bundan arındırılması gerekmektedir...

Bunun arındırılması içinde tartışılması, yani "Söz Konusu" edilmesi gerekmektedir.

 

Tekrar kalkıp bir başka açıdan da Kur'an'ın bir bilim dalı olan tarih bilminin içerisindeki yerini; hangi amaçla neye dayanarak soruyorsun ?

Bu iki açıdanda girişimin ilginçleşiyor.

Kur'an-ın Tarih içindeki en önemli yeri, kimilerince "Kur'an"ın "Tarih"i yorumlamada bir "Otorite" olarak kabul edilmiş olmasıdır.

Aynen İncl'inve Tevrat'ın olduğu gibi.

Nasıl ki tüm Bilim'ler "Din"den soyutlanmak zorundaysa, Sosyal Bilimler'inde "Yordanması"ndan "Dinlerden Bağımsızlaşması" gerekmektedir...

Bağlantıyı kurmamın nedeni budur...

Açık olduğumu düşünüyorum...

 

Ayrıca değişim konusunda kendinin değişebileceğini, ben ve benim gibilerinde asla değişemeyeceğini söylemekteki kastın ne ?

Buna cevabımı yine soruyla vereyim.

Bizim gibilerin değişebileceği değişkenlik ne olabilir ?

Belirtebilirmisin ?

 

Selamlar..

"Sizin Gibi"lerin değişemeyeceğini söylemek istemedim aslında, bir anlık gerginlikle söyledim.

Ama yine korkmayın o nitelemem "Sizin Bir İnançlıya Dönüşmeniz Gerektiği" ya da "Dönüşmeniz Bağlamında Değişmeniz" anlamında değil...

Lakin şu var ki, sizce inançlı olmak "Haksız Olma"nın ön koşulu mudur ve "Haksız Olmak" için yeterli midir?

Bazen sırf bir inançlı söyledi diye bazı fikirleri kabul edemediğiniz oluyor mu?

 

Ama bunu tartışmak istemiyorum, lütfen... Asıl konudan sapmayalım...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok güzel, Sayın Bilimselci...

Niçin bunları yaptım:

Tartışılsın diye...

...............

Çünkü "Tarih Bilimi"nin "Metafizik Felsefe"ce ele alınamayacağının anlaşılması gerektiğini ispatlamak istedim.

Çünkü Tarih "Metafizik Felsefe"cede yönlendirilmiştir yüzyıllarca...

Ve bundan arındırılması gerekmektedir...

Bunun arındırılması içinde tartışılması, yani "Söz Konusu" edilmesi gerekmektedir.

...............

Nasıl ki tüm Bilim'ler "Din"den soyutlanmak zorundaysa, Sosyal Bilimler'inde "Yordanması"ndan "Dinlerden Bağımsızlaşması" gerekmektedir...

Bağlantıyı kurmamın nedeni budur...

Açık olduğumu düşünüyorum...

 

Sayın Boşig,

 

Vakit bulup, senin ve sana cevap verilen iletileri tekrar okudum.

Bu kez pek çelişkiye düşmemişsin söylediğin şeyler hep yukardaki gibi.

Ancak bizimkiler gibi açık değil.

Bizler gibi açık olabilmek için, yukardaki değerlendirmelerin çerçevesinde aşağıdakileri de kabullenip, artık telaffuz etmen gerekir.

Eğer bunu yapamıyorsan ya yeteri kadar açık değilsin ya da, bizler gibi değişmeyi beceremiyorsun.

 

Metafizik (inançlar), bilim'e alternatiftir. (alternatifin anlamını biliyorsun varsayıyorum)

Ahlak bilimi de dahil olmak üzere, tüm bilimlerin yorumunu da, analizini de yanlış yapacaktır.

 

Tarih biliminim metafizikçe ele alınamayacağını (yanlış olacağını) söylüyorsun.

Tüm bilimlerin (bilhassa ahlak ve sosyal bilimler), inançlarca değerlendirilemeyeceğini, yapıldığında da "yanlış olacak"ın altını çizemiyorsun.

Açık olmadığın/olamadığın konu burası.

Bunu yapabilirsen eğer...

 

Artık bizler gibi düşündüğün/yorumladığın açığa kavuşacak;

Ve bizler için, "asıl değişmeyen, dogmacı sizlersiniz" yorumun da yanlış olacak.

 

Açtığın bu başlıkta;

Bizler gibi düşündüğün için, uzun süre katılmadım.

Yorumlarına inançlılar katılmayacaklar diye düşünüyordum.

Haa !.. çiçek göndermedim ama, oda şimdi olsun.

:):clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.