Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

İSRÂ SÛRESİ

(77) Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın.

 

LOKMÂN SÛRESİ

(29) Görmedin mi ki Allah geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah işlediklerinizden hakkıyla haberdardır.

 

AHZÂB SÛRESİ

(38) Allah'ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri kesinleşmiş bir hükümdür.

 

AHZÂB SÛRESİ

(62) Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asla değişme bulamazsın.

 

FÂTIR SÛRESİ

(13) Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay'ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu Allah'tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O'nundur. Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler.

 

FURKÂN SÛRESİ

(53) O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.

 

ZÜMER SÛRESİ

(5) Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.

 

BAKARA SÛRESİ

(22) O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah'a ortaklar koşmayın.

 

RA'D SÛRESİ

(4) Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için (Allah'ın varlığını gösteren) deliller vardır.

 

HİCR SÛRESİ

(22) Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz.

 

ENBİYÂ SÛRESİ

(30) İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?

 

HAC SÛRESİ

(5) Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir "alaka"dan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir "mudga"dan3 yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hale gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.

 

Örnek ayetler değişmez düzenin ve sistemin işleyişine delildir... sünnetullah yani din yoldur bu yolda Hakka yürüyenler için yaratılan kainatın bir sisteme dayandırıldığı ve değişmezliğinin kanun olduğu, yani rastlantısallığın mümkün olmadığı gerçektir... eğer sistemsiz ve düzensiz bir rastlantısallık olsaydı devamlılıkta ve tekamülde kusur, eksik, sapma çok fazla olurdu...

 

Rüzgarların aşılayıcılığı, gece ve gündüzün birbirini örterce uzayıp kısalması, belli bir yörüngede dönmeleri, tatlı suyun tuzlu suya karışmaması, bitkilerin erkek ve dişi özelliği taşıyarak çift oldukları, suyun yaşam kaynağı olması, yaratılan her canlının yaşamına su ile başlaması ve bunu Kuran'ın bildirmesi, göğün ve yerin bir zamanlar bitişik, (bütün) olduğu, her bitkinin suya olan gereksiniminin farklı olduğu.... v.s. gibi misallari bilmek için 1400 yıl önce bir bugünki bilgilere sahip olunması gerekirdi...

 

Sevgili Sarıgöl'üde bahsetmiş olduğu doğa düzeni budur, sayın katakuta, bu ayetlerin sizin için bir anlam içermeyeceğini biliyorum, ancak sürekli hafife aldığınız ve uydurulmuş bir kitap dediğiniz Kuran (haşa) 14 YY önceki insanlık bilgisinin çok çok üzerinde bir bilgi içeriği ile detayları ve oluşumları açıklamaktadır... Şimdi bizler için olağan ve bilinen doğa olaylarında değişiklik olmayacağını inanan, inanmayan herkes kabul eder... Önemli olan bu bilgilerin hangi ortama nasıl verildiğidir, üstelik Kuran'ın çağlar üstü hitabında yeni manalar bulmak ve ifade etmekte onu dilediğimiz gibi yorumlamak değil, bilakis anlayış ve bilgi zenginleştikçe bir başka pencerenin daha açılmasıdır... Örnek ayetlere devam edeceğim...

 

selamlar

  • Cevaplar 75
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

HİCR SÛRESİ

(29) Hani Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin" demişti.

 

 

Biyoloji bilgisine sahip olanlar bilir ki, insan bedeninde ve diğer canlılarda, toprakta saf halde bulunan madenler ve mineraller çeşitli miktarlarda bulunmaktadır... Ve beden öldüğünde toprağa karışmasıda kendisinin ondan olduğuna kanıttır... Allah'ın insana ruhundan üflemeside insan diye bilinen varlığın sureti haktan nur taşıdığını yani Allah'tan bir zerre bulundurduğu ve o yüzden kutsal olduğundandır...

 

KEHF SÛRESİ

(37) Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni (eksiksiz) bir insan şeklinde düzenleyen Allah'ı inkâr mı ediyorsun?"

 

Önce toprak sonra döl suyu, meni, döllenme ile kan pıhtısı, cenin, bebek ve insan... Şimdi tıp bu şekilde açıklıyor değilmi ama toprak kısmı hariç... peki ilk oluşum nedir?

 

ENBİYÂ SÛRESİ

(22) Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş'ın Rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.

 

Bir zamanlar biri demişti, ne belli Tanrının bir tane olduğu demişti... Allah ise ne bir tanrıdır, ne put... Doğa ve sistemin düzenleyicisi olan tek Yaratıcı'dır...

 

KÂF SÛRESİ

(6) Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik yoktur.

 

Evrende düzensizlik hüküm sürer diyenlere sormalı evrende eksik olan bir şey var mıdır? Bu işleyişin ve devamlılığın, doğumun ve ölümün belli süreler içinde devamlılık göstermesi düzensizlikten mi kaynaklanmıştır?

Gönderi tarihi:
Kendinize bir sorun "Kuran'ı baştan sona kendi dilimde hiç okudum mu?"

Ve kendinize dürüstçe cevap verin lütfen.

"Biraz oradan, biraz buradan okudum. Çeşirli tarihlerde, çeşitli sureleri okumuştum. hepsini birlikte düşünürsek, hepsini okumuş sayılırım." demeyin.

 

Soru basit: Baştan sona kendi dilinizde okudunuz mu?.

 

Sevgili sardunyam,

 

Bu başlığa çok aktif aktılmıyordum, senin sorun üzerine katıldım.

O nedenle kendi tecrübemi ifşa ettim.

Sen yukarıdaki soruya içtenlikle cevap verebilirsen sevinirim.

 

Bu bir inanma - inanmama sorusu değil.

İslamiyetin herhangi bir şeyine eleştiri falan yok.

Fikir tartışmasına girmeyi gerektirecek bir durum yok.

Araştırma gerektirecek bir durum da yok.

O nedenle rahatça cevaplayabilirsiniz.

 

Dini foruma katılan diğer arkadaşlardan da samimi yanıtlar bekliyorum.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Evet Brain, KURAN'I baştan sona tam 3 kez okudum, hala okumaya devam ediyorum ve evet kendi dilimde yani Türkçe okudum... Ve özellikle baştan sona okudum ki bütününü kavrayayım... Ne oldu şaşırdınız mı hiçte sandığınız gibi ikinci okumamda sıkılmadım aksine geçen gün bir konuyu düşünüyordum ve açtım Tarık suresine baktım bir kez daha hayran kaldım... Ürperdim, şaşırdım, dondum... Ama bunu size tarif bile edemem...

 

NET BİR CEVAP VEREYİM... KURANI KENDİ DİLİMDE BİR KEZ İNİŞ SIRASINA GÖRE, İKİ KEZ DÜZENLENİŞ SIRASINA GÖRE TAM 3 KEZ ANADİLİMDE OKUDUM...

 

ikna oldunuz mu?

Gönderi tarihi:
Sevgili Sarıgöl'üde bahsetmiş olduğu doğa düzeni budur, sayın katakuta, bu ayetlerin sizin için bir anlam içermeyeceğini biliyorum, ancak sürekli hafife aldığınız ve uydurulmuş bir kitap dediğiniz Kuran (haşa) 14 YY önceki insanlık bilgisinin çok çok üzerinde bir bilgi içeriği ile detayları ve oluşumları açıklamaktadır... Şimdi bizler için olağan ve bilinen doğa olaylarında değişiklik olmayacağını inanan, inanmayan herkes kabul eder... Önemli olan bu bilgilerin hangi ortama nasıl verildiğidir, üstelik Kuran'ın çağlar üstü hitabında yeni manalar bulmak ve ifade etmekte onu dilediğimiz gibi yorumlamak değil, bilakis anlayış ve bilgi zenginleştikçe bir başka pencerenin daha açılmasıdır... Örnek ayetlere devam edeceğim...

 

selamlar[/b]

 

Değildir sayın sardunyam. Bakalım sarıgöl ne demiş.

 

SÜNNETULLAH

 

 

 

Allah'ın sünneti, kanunu. Lügatte "yol" manasına gelen sünnet, "Allah" adıyla birlikte kullanıldığında, Allah'ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar; Cenab-ı Allah'ın yaratıkları hakkındaki hüküm ve âdetleri anlamına gelir.

 

Kâinatta meydana gelen olaylar Allah'ın koyduğu birtakım kurallara, kanunlara tabidir; her şeyde bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Evrenin yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar tabiat olayları bu kanunlara bağlı olarak gerçekleşir. Meselâ, neslin devamı erkek ve dişi canlının birleşmesi sonucunda oluşan döllenme ile sağlanır. Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Ateş yakıcıdır; su ise söndürücü. Suyun kaldırma kuvveti; yerin çekim gücü vardır. Yağmurun yağması için suyun buharlaşıp bulut haline gelmesi zorunludur... Kâinatta insanlar tarafından alışılmış ne kadar tabiat kanunu varsa bunların hepsi Allah'ın kâinatı yaratırken koyduğu kurallardır; normal şartlarda değişmez. Ancak, bu ilahi kanunlar eşyanın zorunlu bir neticesi olmadığından dolayı Allah dilerse insanların alışageldikleri tabiat olaylarının dışında bazı harikulade olayları da meydana getirmeye kadirdir.

 

Sarıgöl kocaman başlı atmış. SÜNNETULLAH/ALLAHIN KANUNU.

 

Bu kavram kuranda üç ayette geçer.Diğer ikisini konunun bağlamında koparmamak için önceki ayetlerle yazdım.

 

Bu söylediklerini kesinlikle kuran ile alaksı yok.Zaten olmadığı için tek bir ayet bile vermemişsin,veremezsin.

Şimdi ''sünnetullah'' kavramının geçtiği iki ayeti bağlamları içinde görelim bakalım senin dediği gibi mi, yoksa başka bir şeyden mi bahsediliyor.

 

Fetih suresi

 

18- Andolsun o ağacın altında (Hudeybiye'de) sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır.

 

19- Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

20- Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.

 

21- Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir.

 

22- Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.

 

23- Allah'ın öteden beri gelen kanunu(sünnetullah) budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.

 

Şimdi savaşlardan ve ganimetlerden bahseden bu ayetlerden,doğa kanunları anlamını çıkarmak mümkünmü? Bu olsa olsa doğa değil,dağ kanunu olur.

Ahzap suresi

 

57- Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara *******yıcı bir azab hazırlamıştır.

 

58- Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.

 

59- Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

60- Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar.

 

61- Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler.

 

62- Allah'ın bundan önce geçenler hakkındaki kanunu (sünnetullah) budur. Ve sen Allah'ın kanununu değiştirmeye asla çare bulamazsın.

 

Peki bu ayetlerde varmı doğa kanunları ile bir konu? Peygamberin taraftarlarına eziyet edenlerin öldürülmelerinden bahsediyor değilmi. O zaman bu ayete görede allahın her peygambere, eziyet edenleri öldürün diye emretmiş olduğu anlamı çıkıyor.

 

Hani nerde fizik yasaları şeklinde çıkardığın anlam ?

 

Sarıgöl bu soruya itiraz edemedi.

 

Şimdide sünnetullah kavramı geçen son ayetide inceleyelim bakalım

 

İsra suresi

 

76- (Ey Muhammed!) Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekler ve o takdirde onlar da senin ardından pek az kalacaklardır.

 

77- Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin.

 

Neymiş burdaki Allahın değişmez sünneti, anlamışsınızdır herhalde. Peygamberleri yurdundan çıkaranları az bir müddet sonra allah helak etmiş değilmi?.Allahın değişmeyen sünneti geçen ayetlerin tamamında savaşlardan,ganimetlerden,ve peygambere karşı çıkanların öldürülmelerinden bahsediyor

 

Bizleri cımbızlıyor diye suçlarsınız,ama siz cımbızlamanın alasını yapmışsınız. Bu üç ayetin (ahzap 62,İsra 77,Fetih 23) haricinde sizin verdiğimiz ayetlerin hiç birinde allahın değimeyen sünneti kavramı yok.Sünnetullah kavramı geçen ayetleri bağlamından kopararak,gök cisimlerinden bahseden ayetlere monte etmişsiniz.

 

Eğer illa zorlama yöntemle bir şeyler çıkarmaksa maksadınız,size kimse engel olamaz.Buyrun kendi kitabınızla istediğiniz gibi oynayın.Demiştim zaten kimse kuranı beğenmiyor,habire kendi istedikleri anlamları kurana söyletmeye çalışıyorlar,kimsenin ne allahtan nede cehennemden korktuğu filan yok.

Gönderi tarihi:
Hepsini birarada, kendi dilinizde anlayarak okumanın, ne sakıncası olabilir ki? Bunu yasaklayan bir dini hüküm var mı?

 

 

Benim sorum çok basit: Bu kitabı, baştan sona kendi dilinizde okudunuz mu?

 

 

Sizden rica ediyorum: KURAN'I KENDİ DİLİNİZDE BAŞTAN SONA OKUYUNUZ.

Saygılar.

 

 

hiç bir sakıncası olmaz, bilakis anlayarak okumak daha iyi.

 

benim demek istedigimi anlamamışsınız.

 

Kur'an bir roman degildir hatta Kur'an hiç bir 'kitap' degildir. Kur'an'a normal bir kitap gibi yaklaşmak istenileni bulamamakla eşdeger olabilir.normal kitap ömürde kaç kez okunur ki!

Kur'an okumak bir ibadettir ve ibadetin en makbulu az yada çok olmasından ziyade sürekli olmasıdır. Kur'an agır, agır okunmalı ve anlamı üstünde düşünerek okumalı.

Sahabe (r.a)nin ahlakı buydu Kur'an karşısında. Kur'an'ın 'muhafızı' olmak hafızı olmakdan daha evladır. Muhafızı olunmayan bir Kur'an'ın hafızı olmak züldür.

 

Kur'an'ı kendi diliylede, kendi dilimlede baştan sona okudum.

yani rica ettiginiz için tekrar ve sizin sordugunuzun tam karşılıgı olarak cevap verdim.

yoksa okudugumun sayısını unuttugumu söylemek kafi gelmeliydi.

hergün ama öyle ama böyle okuyorum zaten.

 

selamlar.

Gönderi tarihi:

Allah'ın değişmeyen sünneti kavramı Kur'an da yok diyenlere ayet.Umulur ki öğüt alırlar...

 

İstikbaren fiyl Ardı ve mekres seyyi`ve la yehıykulmekrusseyyiü illâ Bi ehlih fehel yenzurune illâ sünnetel evveliyn felen tecide lisünnetillahi tebdiyla ve len tecide lisünnetillahi tahviyla

fatır 43

 

Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli-düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın.

Gönderi tarihi:
Değildir sayın sardunyam. Bakalım sarıgöl ne demiş.

Sarıgöl kocaman başlı atmış. SÜNNETULLAH/ALLAHIN KANUNU.

 

Topici açtığımda aynısını ilk iletimde bende savundum, alıntı bir iletiydi ve bir uzman yorumuydu... Ayrıca Sarıgöl'ün ifade ettiği ile benim ifade ettiklerim çelişmiyor, aksine birbirini tamamlıyor...

 

Bu kavram kuranda üç ayette geçer.Diğer ikisini konunun bağlamında koparmamak için önceki ayetlerle yazdım.

Sarıgöl bu soruya itiraz edemedi.

 

İtiraz edilecek bir durum yok ki ortada, aynı konuyu farklı açılardan değerlendiriyoruz, siz sünnete peygamberin uygulaması diyebilirsiniz, ama zaten peygamberin uygulamaları Kuran'dır, yani sünnetullahtır... Doğa kanunları da düzendir, sünnet her anlamda düzendir... düzenlemektir... ve o düzenlemelerde değişme olmaz... yalnız bir not peygambere atfedilen bir sürü uydurma şeyde vardır, bunları ayıklayarak ifade ediyorum... Yani Kuran'a birebir uygun tutumlar uygulamıştır Resulullah...

 

Şimdide sünnetullah kavramı geçen son ayetide inceleyelim bakalım

 

İsra suresi

 

76- (Ey Muhammed!) Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekler ve o takdirde onlar da senin ardından pek az kalacaklardır.

 

77- Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin.

 

Neymiş burdaki Allahın değişmez sünneti, anlamışsınızdır herhalde. Peygamberleri yurdundan çıkaranları az bir müddet sonra allah helak etmiş değilmi?.Allahın değişmeyen sünneti geçen ayetlerin tamamında savaşlardan,ganimetlerden,ve peygambere karşı çıkanların öldürülmelerinden bahsediyor

 

Bizleri cımbızlıyor diye suçlarsınız,ama siz cımbızlamanın alasını yapmışsınız. Bu üç ayetin (ahzap 62,İsra 77,Fetih 23) haricinde sizin verdiğimiz ayetlerin hiç birinde allahın değimeyen sünneti kavramı yok.Sünnetullah kavramı geçen ayetleri bağlamından kopararak,gök cisimlerinden bahseden ayetlere monte etmişsiniz.

 

Eğer illa zorlama yöntemle bir şeyler çıkarmaksa maksadınız,size kimse engel olamaz.Buyrun kendi kitabınızla istediğiniz gibi oynayın.Demiştim zaten kimse kuranı beğenmiyor,habire kendi istedikleri anlamları kurana söyletmeye çalışıyorlar,kimsenin ne allahtan nede cehennemden korktuğu filan yok.

 

Oda bir sünnet ama benim eklediğim ayetlerde geçen değişmez kanunlarda sünnet. biri ayrı diğeri ayrı birşey değil...

Peygamberini tebliğ için gönderen Allah elbette O'nun koruyucusu, gözeticisi ve yardımcısı olacaktır, işte bu değişmez sünnettir... meselenin nereye çekilmek istendiği yine belli oldu, ganimet... onlarca kez tartıştık, gamimet bir savaş sonucudur, savaş dışında uygulanan bir durum değildir ve her savaş bütünüyle hoş gelmez insana ama insan bir sürü sebepten ötürü savaşmak zorunda kalabilir...

 

Son açıklamanız tamamen sizi bağlar, aynen iade ederim düşüncelerinizi, beğenmeyen, değiştirmeye çalışan, küçümseyen, eksik arayan, dilediği manayı bulmaya çabalayan sizsiniz... Biz bırakın oynamayı sürekli doğru anlamak için ince eleyip sık dokuyoruz...

 

Ve değerli arkadaşım Ali-ilmek önce hoşgeldiniz ve katkınız için teşekkürler... Evet arkadaşımız da ayetle karşılık vermiş... :clover:

Gönderi tarihi:
Allah'ın değişmeyen sünneti kavramı Kur'an da yok diyenlere ayet.Umulur ki öğüt alırlar...

 

İstikbaren fiyl Ardı ve mekres seyyi`ve la yehıykulmekrusseyyiü illâ Bi ehlih fehel yenzurune illâ sünnetel evveliyn felen tecide lisünnetillahi tebdiyla ve len tecide lisünnetillahi tahviyla

fatır 43

 

Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli-düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, ]Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın.[/b][/i]

 

Allahın değimez sünneti,diğer ayetlerde ve bu ayettede görüldüğü gibi,allahın kin ve nefretinden asla taviz vermediği anlaşılıyor.

 

Allah, muhammeden öncekilere hangi değişmez kanunları uygulamış, buyurun kendiniz okuyun

 

 

3. Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.

 

4. Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.

 

5. Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.

 

6. Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.

 

7. Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.

 

8. O çağırana koşarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.

 

9. Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: "Cinlenmiştir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı.

 

10- Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı.

 

11. Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.

 

12. Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.

 

13. Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.

 

14. Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.

 

15. Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

 

16. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)

 

17. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

 

18. Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

 

19. Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.

 

20. (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.

 

21. Nasılmış benim azabım ve uyarım?

 

22. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

 

23. Semûd da o uyarıları yalanladılar.

 

24. "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.

 

25. "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).

 

26. Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.

 

27. Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.

 

28. Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.

 

29. Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.

 

30. Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.

 

31. Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.

 

32. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

 

33. Lût kavmi de uyarıları yalanladı.

 

34. Biz de onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût ailesini seher vakti kurtardık,

 

35. Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.

 

36. (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,

 

37. Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

 

38. Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.

 

39. "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

 

 

40. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

 

41. Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.

 

42. Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık.

 

Bu kıssalardan hisseye gelince;

 

43. Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var?

 

44. Yoksa "Biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz." mu diyorlar?

 

45. Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.

 

46. Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır.

 

47. Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

 

48. O gün yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler, "Cehennemin dokunuşunu tadın!" (denilecek).

 

49. Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.

 

50. Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir.

 

51. Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur?

 

52. İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.

 

53. Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.

 

54. Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.

 

55-Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

 

--------------------------------------------------------------------------------

Gönderi tarihi:
Evet Brain, KURAN'I baştan sona tam 3 kez okudum, hala okumaya devam ediyorum ve evet kendi dilimde yani Türkçe okudum... Ve özellikle baştan sona okudum ki bütününü kavrayayım... Ne oldu şaşırdınız mı hiçte sandığınız gibi ikinci okumamda sıkılmadım aksine geçen gün bir konuyu düşünüyordum ve açtım Tarık suresine baktım bir kez daha hayran kaldım... Ürperdim, şaşırdım, dondum... Ama bunu size tarif bile edemem...

 

NET BİR CEVAP VEREYİM... KURANI KENDİ DİLİMDE BİR KEZ İNİŞ SIRASINA GÖRE, İKİ KEZ DÜZENLENİŞ SIRASINA GÖRE TAM 3 KEZ ANADİLİMDE OKUDUM...

 

ikna oldunuz mu?

 

İfadenize ve dürüstlüğünüze güveniyorum.

 

Buna dayanarak, bazı sorular sormak istiyorum.

Öncelikle şekle ilişkin sorularımı sorayım:

 

1. Şu tespite katılıyormusunuz: Kuran'da akıcılık yoktur. Konu bütünlüğü yoktur. Daldan dala atlama çoktur. Tekrarlar çok fazladır.

 

Şimdi içeriğe ilişkin orularımı sorayım:

 

2. Kitabın bütünlüğü içinde, kavgacı üslup dikkatinizi çekti mi?

 

3. Kitapdaki nefret, tehdit, hakaret dolu üslup dikkatinizi çekti mi?

 

4. Bazı hikayeler (Lut, Musa, İbrahim, Şeytan'ın Kovulması, Semud Kavmi vs.) onlarca kez tekrar edilirken, bazı hikayelerin "eksikliği" dikkatinizi çekti mi? Mesea Eykeliler kimmiş na'apmışlar? Mesela Tübba halkı, Ress halkı na'apmış? Neden o hikayeler bir kez olsun anlatılmamış? Hiç dikkatinizi çektimi?

 

Yüzlerce soru sorabilirim.

 

Bu foruma açtığım ve katıldığım başlaıklarda var bazıları.

 

Sizden ricam: KURAN'I KENDİ DİLİNİZDE BAŞTAN SONA YENİDEN OKUYUNUZ.

 

"Birşey düşünüyordum Tarık Suresini okudum, hayran oldum, başka bir gün aklıma başka birşey geldi, başka bir sure okudum, mest oldum." şeklindeki okumalarda, söylediğim bütünlüğü yakalamak güçtür.

 

"Biraz oradan, biraz buradan okudum. Çeşirli tarihlerde, çeşitli sureleri okumuştum. hepsini birlikte düşünürsek, hepsini okumuş sayılırım." demeyin.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
hiç bir sakıncası olmaz, bilakis anlayarak okumak daha iyi.

 

benim demek istedigimi anlamamışsınız.

 

Endişe etmeyin benim anlama kabiliyetim iyidir.

 

evet ben okudum ve kaç kere okudugumu da unutmuş olarak okudum.

ama öyle normal kitap gibi bir oturuşta şunu okuyayım da, bakalım ne anlayacagım diye bir okuma degil

 

Yukarıdaki sözünüzden ve aşağıdaki şu sözünüzden;

 

hergün ama öyle ama böyle okuyorum zaten.

Kuran'ı baştan sona değil, parça parça okuduğunuz anlaşılıyor.

 

Zira insan hergün sadece "bir sure, birkaç sure" okuyabilir.

 

Sizden de ricam: KURAN'I KENDİ DİLİNİZDE BAŞTAN SONA YENİDEN OKUYUNUZ.

(nancınıza göre, "Kur'an okumak bir ibadettir", ben istediğim için okumak istemiyorsanız, bu ibadeti düşünerek okuyunuz)

 

"Biraz oradan, biraz buradan okudum. Çeşirli tarihlerde, çeşitli sureleri okumuştum. hepsini birlikte düşünürsek, hepsini okumuş sayılırım." demeyiniz.

 

*

 

sardunyam'a Kuran okuma tecrübesiyle ilgili olarak sorduğum sorulara siz de cevap verebilirsiniz

 

*

 

Sizinle veya sardunyam ile okudunuz okumadınız tartışmasına girmek değil amacım.

 

Sadce rica ediyorum: KURAN'I KENDİ DİLİNİZDE BAŞTAN SONA OKUYUNUZ.

Saygılar.

Gönderi tarihi:
İfadenize ve dürüstlüğünüze güveniyorum.

Buna dayanarak, bazı sorular sormak istiyorum.

Öncelikle şekle ilişkin sorularımı sorayım:

1. Şu tespite katılıyormusunuz: Kuran'da akıcılık yoktur. Konu bütünlüğü yoktur. Daldan dala atlama çoktur. Tekrarlar çok fazladır.

Şimdi içeriğe ilişkin orularımı sorayım:

2. Kitabın bütünlüğü içinde, kavgacı üslup dikkatinizi çekti mi?

3. Kitapdaki nefret, tehdit, hakaret dolu üslup dikkatinizi çekti mi?

4. Bazı hikayeler (Lut, Musa, İbrahim, Şeytan'ın Kovulması, Semud Kavmi vs.) onlarca kez tekrar edilirken, bazı hikayelerin "eksikliği" dikkatinizi çekti mi? Mesea Eykeliler kimmiş na'apmışlar? Mesela Tübba halkı, Ress halkı na'apmış? Neden o hikayeler bir kez olsun anlatılmamış? Hiç dikkatinizi çektimi?

 

 

Size neden yalan söyleyim ki, Kuran'ın tamamını okumaya baştan sona sıralı okumaya çok uzun zaman önce başladım... Siz ayetlerin iniş sırasına göre baştan sona okudunuz mu?

 

1. tespite katılmıyorum, Kuran akıcıdır, bütünlüğüde vardır... Tekrarlamalar içinse Kuran'ı gönderen Allah'ın dileğidir, ondaki hikmeti anlayamamak bu tekrarlar neden var diye sormadan, tekrarlar çok fazla demek kolaycılıktır...

2. kavgacı değil, uyarıcı, azarlayıcı, ve elbette gönderilme sebebi ona iman edilmesi olan kitap kendisini inkar edenlere, alay edenlere azabı hatırlatacaktır.

3. Allah'ın peygamberi ile, dini ile, kitabı ile alay eden, ondan nefret eden, ona hakaret edenlerde var.

4. Anlatılan hikayelerin tekrarlanması Allah'ın bileceği iş... Bazılarının eksikliğide muhakkak gerekli olmalı... Yani size şunu sorayım, madem bu Kitap uydurma diyorsunuz Kuran'da pek çok şaşırtıcı bilgiyi vermeyi akıl eden peygamber neden tekrar etmek gereği duysun ki? Hikayeleri birer kez anlatıp kitabı tamamlaması gerekmezmiydi?

 

 

Yüzlerce soru sorabilirim.

Bu foruma açtığım ve katıldığım başlaıklarda var bazıları.

Sizden ricam: KURAN'I KENDİ DİLİNİZDE BAŞTAN SONA YENİDEN OKUYUNUZ.

"Birşey düşünüyordum Tarık Suresini okudum, hayran oldum, başka bir gün aklıma başka birşey geldi, başka bir sure okudum, mest oldum." şeklindeki okumalarda, söylediğim bütünlüğü yakalamak güçtür.

"Biraz oradan, biraz buradan okudum. Çeşirli tarihlerde, çeşitli sureleri okumuştum. hepsini birlikte düşünürsek, hepsini okumuş sayılırım." demeyin.[/b]

Saygılar.

 

Daha öncede söyledim Kuran'ı bir kez iniş, iki kez düzenleniş sırasına göre 3 kez baştan sona sırayla okudum... ordan oraya atlamadan, elime alıp dileciğim ayeti seçmeden, baştan sona okudum...

 

Tarık suresini okumadan önce birşey düşünüyordum ve okuduğumda ondan çok etkilendim... Bu demek değil ki, ben birşey düşünüyorum sonra Kuran'ı alıyorum herhangi bir yerinden başlıyorum, böyle zaman zaman konulara göre araştırmalarda yapıyorum ama sıralı olarak okumayıda yaptım... Yine yapacağım hayatımın sonuna kadar baştan sona okuyabildiğim kadar okuyacağım... Bunu siz tavsiye ettiniz diye değil kendim deneyimledim her defasında çok daha fazla etkilendiğim için merakla bir sonraki tamamlamayı bekliyorum...

 

Yalnız bir konuda çok yeteneklisiniz açık ve net ifade etmeme rağmen istediğiniz gibi yorumlamakta kabiliyetlisiniz, bu durumda sizin Kuran hakkında yaptığınız yorumlar benim için şaibeli... Çünkü ne söylediğim ortadayken başka birşey söylemişim gibi yapıyorsunuz demek ki siz anlamak istediğiniz gibi anlıyorsunuz...

 

Kuranı okuyup onda kendinize göre hiçbir mükemmellik bulamamanıza şaşırmamak gerek... :)

 

selamlar

Gönderi tarihi:
Yalnız bir konuda çok yeteneklisiniz açık ve net ifade etmeme rağmen istediğiniz gibi yorumlamakta kabiliyetlisiniz, bu durumda sizin Kuran hakkında yaptığınız yorumlar benim için şaibeli... Çünkü ne söylediğim ortadayken başka birşey söylemişim gibi yapıyorsunuz demek ki siz anlamak istediğiniz gibi anlıyorsunuz...

 

Kuranı okuyup onda kendinize göre hiçbir mükemmellik bulamamanıza şaşırmamak gerek... :)

 

Sizin herhangi bir sözünüzü çarpıtmadım.

Okudum dediniz, güveniyoprum dedim.

 

Kuran konusundaki bilgimin müslümanların çoğundan iyi olduğunu iddia edebilirim. Zira ben de müslümandım, hem de iyi bir müslümandım, bir zamanlar. Bugün sizin oturduğunuz yerde idim. İnanmayanlara rasyonel açıklamalar yapmaya çalışıyordum.

 

1. tespite katılmıyorum, Kuran akıcıdır, bütünlüğüde vardır... Tekrarlamalar içinse Kuran'ı gönderen Allah'ın dileğidir, ondaki hikmeti anlayamamak bu tekrarlar neden var diye sormadan, tekrarlar çok fazla demek kolaycılıktır...

 

Hangi edebiyat eleştirmenine götürüseniz götürün, Kuran'ın akıcı olmadığını, bütünlükten yoksun olduğunu ve bıktırıcı tekrarlar barındırdığını söyleyecektir.

 

Tekrarların nedenini ben düşündüm: Cevabını da buldum. Başka hikaye bulunmamasından dolayı sürekli aynı hikayeleri anlatmış durmuş Muhammed.

 

Muhammed'in o tekrarları yapmasının nedeni: "Bazı hususları vurgulamaktır" şeklindeki müslüman savunması geçersizdir. Vurgulamak istiyorsa, bu bölümü şu kadar kez okuyun derdi. Namaz sırasında ve tespih çekme sırasında yapılan tekrarlar gibi.

 

2. kavgacı değil, uyarıcı, azarlayıcı, ve elbette gönderilme sebebi ona iman edilmesi olan kitap kendisini inkar edenlere, alay edenlere azabı hatırlatacaktır...

 

İkinci tespitime katıldığınızı düşünebilir miyim? Ben kavgacı demişim, siz azarlayıcı demişsiniz.

 

3. Allah'ın peygamberi ile, dini ile, kitabı ile alay eden, ondan nefret eden, ona hakaret edenlerde var.

 

Allah veya Muhammed onlarla mahalle kavgasına mı tutuşmuş? Beğenmediği insanlarla "aynı ağzı ve üslübu" mu kullanmış?

 

4. Anlatılan hikayelerin tekrarlanması Allah'ın bileceği iş... Bazılarının eksikliğide muhakkak gerekli olmalı... Yani size şunu sorayım, madem bu Kitap uydurma diyorsunuz Kuran'da pek çok şaşırtıcı bilgiyi vermeyi akıl eden peygamber neden tekrar etmek gereği duysun ki? Hikayeleri birer kez anlatıp kitabı tamamlaması gerekmezmiydi?

Bazı hikayelerin eksik olması neden gerekli imiş? Bunu siz mi söylüyorsunuz?

Eykeliler? Ress Halkı? Tübba Halkı?

 

Muhammed çocukluğunda/gençliğinde şam'a giderken Lübnan/Suryiye hattındaki Roma, Antik Yunan harabelerini görmüş "bunları Allah helak etmiş olmalı" diye düşünmüş olabilir mi? Ama bu düşünce dışında bir bilgi sahibi olmadığı için, hiklayeleri eksik bırakmış olabilir mi?

 

Tekrarlar konusunda yukarda düşüncemi belirttim. Şurda daha ayrıntılı belirttim. tekrar dönüp okumanızı tavsiye ederim.

Kaynak tükenince, eski hikayeler sürekli servise sunulmuş. Başka açıklaması yok.

Eğer tekrarlanması gerekiyorsa birşey, namazda olduğu gibi, şunu üç kere, şu beş kere, şunu otuzbeş kere okuyun derdi.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sizin herhangi bir sözünüzü çarpıtmadım.

Okudum dediniz, güveniyoprum dedim.

 

Kuran konusundaki bilgimin müslümanların çoğundan iyi olduğunu iddia edebilirim. Zira ben de müslümandım, hem de iyi bir müslümandım, bir zamanlar. Bugün sizin oturduğunuz yerde idim. İnanmayanlara rasyonel açıklamalar yapmaya çalışıyordum.

Hangi edebiyat eleştirmenine götürüseniz götürün, Kuran'ın akıcı olmadığını, bütünlükten yoksun olduğunu ve bıktırıcı tekrarlar barındırdığını söyleyecektir.

 

Çarpıtmadınız diyelim ama istediğiniz gibi yorumladınız, herzaman yaptığınız gibi... Kuran konusunda bilgiye hangi anlamda sahipsiniz? Okudum, anladım ve değersiz buldum diyorsunuz yani böyle bir sonuca varmışsınız, üstelik bu konuda yanılıyor olabileceğinize ihtimal bile vermiyorsunuz... İyi bir müslümanlıktan kasıt nedir? Ben bunun bir kriteri olduğunu sanmıyorum en azından bunu kişinin kendisi söyleyemez, bir öğretmenin bir doktorun ben iyi bir öğretmenin, iyi bir doktorum demesi gibi göreceli bir durumdur bu... kendinize göre iyisinizdir de Allah'ın sizden olmanızı istediğiniz gibi olmayabilirsiniz, ki birşeyler eksinmiş ki siz Kuran'ın bilgisine sahiptim demenize rağmen o inançtan ayrılma gereği hissetmişsiniz...

 

Ben bir yerde durmuyorum ki siz benim bulunduğun yerde daha önce bulunasınız, ben inandığım herşeyi savunduğum gibi dinimide neden seçtiğimi, nasıl ikna olduğumu, nasıl değerlendirdiğimi, kendi açımdan ifade ediyorum, katılanda olur, katılmayanda, zaten fikirleri fikir yapan bireylerdir... düşünce üreten herkesin bir fikri vardır...

 

Kuran'ı edebiyatçılar yorumlayamaz, en azından Kuran insan kaynaklı yazarların ve eleştirmenlerin onu yorumlamasından ayrıdır... Yani başka bir örneği yoktur ki, eleştirilsin... Herhangi bir katagoriye koyamayacağınız bir eseri ancak kişisel olarak değerlendirebilirsiniz, herkeste bunu yapıyor siz edebi bulmuyorsunuz ama ben zaten o bir edebi eserdir demiyorum... Eşi olmayan, herhangi bir katagoriye konulamayan İlahi kaynaktır... Yorumlar ancak kişilere özgüdür çünkü muhatabı onu okuyanlardır...

 

Tekrarların nedenini ben düşündüm: Cevabını da buldum. Başka hikaye bulunmamasından dolayı sürekli aynı hikayeleri anlatmış durmuş Muhammed.

 

Muhammed'in o tekrarları yapmasının nedeni: "Bazı hususları vurgulamaktır" şeklindeki müslüman savunması geçersizdir. Vurgulamak istiyorsa, bu bölümü şu kadar kez okuyun derdi. Namaz sırasında ve tespih çekme sırasında yapılan tekrarlar gibi.

İkinci tespitime katıldığınızı düşünebilir miyim? Ben kavgacı demişim, siz azarlayıcı demişsiniz.

Allah veya Muhammed onlarla mahalle kavgasına mı tutuşmuş? Beğenmediği insanlarla "aynı ağzı ve üslübu" mu kullanmış?

 

Bazı hikayelerin eksik olması neden gerekli imiş? Bunu siz mi söylüyorsunuz?

Eykeliler? Ress Halkı? Tübba Halkı?

 

Allah kavgaya tutuşmaz, ama yarattığı varlığa hitap etmesinde tercih O'na aittir... Dilediği gibi hitap eder...

 

Bu çok abes bir sonuç, herşeyi düşünen Hz. Muhammet, nedense bunu düşünmemiş mi? Aynı hikayeleri anlatmaya neden gerek duymuş olsun ki?

 

Kuran mealcileri, Kuran'da geçen bazı ayetlerin başlarında yer alan, elif, ram, ra, nun gibi alfabetik harfler için bile fikir ayrılığına düşüyorlar, çünkü O kitabı gönderen Allah gibi, Kuran'da herşey aşikar olduğu gibi, herşeyden bir sırda bulunuyor, onu insanların yazdığı eserlerden ayrı tutan bir çok özelliğinden biride bunlardır... Tekrarlarda dikkati çekme, üzerinde durma, hatırlatma gibi tahmin edilir sebepler olabileceği gibi, şimdilik bizim için sır olan sebeplerde olabilir...

 

Eksik bulduğunuz hikayelerde anlatılmayan şeyleri siz mi biliyorsunuz?

 

Muhammed çocukluğunda/gençliğinde şam'a giderken Lübnan/Suryiye hattındaki Roma, Antik Yunan harabelerini görmüş "bunları Allah helak etmiş olmalı" diye düşünmüş olabilir mi? Ama bu düşünce dışında bir bilgi sahibi olmadığı için, hiklayeleri eksik bırakmış olabilir mi?

 

Tekrarlar konusunda yukarda düşüncemi belirttim. Şurda daha ayrıntılı belirttim. tekrar dönüp okumanızı tavsiye ederim.

Kaynak tükenince, eski hikayeler sürekli servise sunulmuş. Başka açıklaması yok.

Eğer tekrarlanması gerekiyorsa birşey, namazda olduğu gibi, şunu üç kere, şu beş kere, şunu otuzbeş kere okuyun derdi.

 

Saygılar.

Olabilir mi? Bir ihtimal ki düşünmüş olsa ne olur, gördüğümüz her nesneyi düşünüyoruz bizde... Ama anlatılan hikayelerde bir kısmı çokça tekrar ediliyorken, bir kısmı neden eksik kalmışın iyi değerlendirilmesi gerek... Çünkü sizin iddia ettiğiniz gibi Kuran'ı Hz. Muhammet yazmış olsa bütün bunları düşünmüş olması gerekir, şimdi bunun ardından şunu sorabilirsiniz, Allah düşünememiş mi? Allah kavramı o kadar sonsuz ki biz onun yapıp ettiği hiçbir şeyin nedenini, nasılını tam olarak bilmiyoruz ki, Ama iman ettiğimiz Allah bunca harikuladelik yaratırken, yaratmış olduğu insan dahi çok üstün düşünceler ortaya koyabiliyorken yani Allah hatadan münezzehken hiçbir şeyi zaten unutmaz, ne yaptıysa bunu bilerek yapmıştır... Onun dilemesidir başka birşey değil...

 

Kuran'da şu kadar tespih çekin, şu sayıca şunu okuyun diye herhangi bir öğüt yok, ilk emrince OKU tabiri insanın gördüğü, duyduğu, haberdar olduğu herşeyi hakkınca okumasıdır... ki Rab'bini tanısın... sizin bahsini ettiğiniz şeyler birer gelenektir... Kandillerde adetle kılınan namazlar gibi... ananedir...

 

Selamlar

Gönderi tarihi:

Çarpıtmadınız diyelim ama istediğiniz gibi yorumladınız, herzaman yaptığınız gibi... Kuran konusunda bilgiye hangi anlamda sahipsiniz?

 

Analiz yapabilecek kadar iyi.

 

İyi bir müslümanlıktan kasıt nedir? Ben bunun bir kriteri olduğunu sanmıyorum en azından bunu kişinin kendisi söyleyemez, bir öğretmenin bir doktorun ben iyi bir öğretmenin, iyi bir doktorum demesi gibi göreceli bir durumdur bu... kendinize göre iyisinizdir de Allah'ın sizden olmanızı istediğiniz gibi olmayabilirsiniz,

Kendime göre değil, çevremdeki insanların beni tanımlamasına göre "iyi bir insanım".

Bana soracak olursan, kendini beğenmeyen bir insanım.

Daha çok hırslı olabilmeyi isterdim.

Benden birisi bir şey isteyince, ihtiyacım varken, hayır iyebilmeyi isterdim.

Gerektiğinde kararlı ve acımasız olabilmeyi, "yufka yürekli" olmamayı isterdim.

Bencil olabilmeyi isterdim.

Çabucak affeden ve çabucak gönlü alınabilen, yani çabucuk kandırılabilen bir insan olmamayı isterdim.

Soğukkanlılığımı herzaman koruyabilmeyi isterdim.

 

Aynı hikayeleri anlatmaya neden gerek duymuş olsun ki?

Cevabı alıntı yaptığınız yazımda var: Başka hikaye bilmediği için aynı hikayeyi anlatmış durmuş.

 

Hiç yurtdışında bulundunuz mu?

Gazeteleri internetten takip edebilirsiniz.

Ya gazeteler dışındaki süreli yayınlar?

Türkiyeden getirdiğiniz bir dergiyi, kaç defa okuduğunuzu unutursunuz.

Muhammed'in hikayeleri de aynı. Başka hikayesi olmadığı için, sürekli tekrarlamış durmuş o hikayeleri 23 sene boyunca.

 

Kuran mealcileri, Kuran'da geçen bazı ayetlerin başlarında yer alan, elif, ram, ra, nun gibi alfabetik harfler için bile fikir ayrılığına düşüyorlar, çünkü O kitabı gönderen Allah gibi, Kuran'da herşey aşikar olduğu gibi, herşeyden bir sırda bulunuyor, onu insanların yazdığı eserlerden ayrı tutan bir çok özelliğinden biride bunlardır... Tekrarlarda dikkati çekme, üzerinde durma, hatırlatma gibi tahmin edilir sebepler olabileceği gibi, şimdilik bizim için sır olan sebeplerde olabilir...

 

Galatasaray taraftarları da düşünüyorlar: "re re re, ra ra ra, cim bom bom" ne demek. O nakaratta da bir sır var demek ki.

Ya da türkülerimizde, şarkılarımızda geçen "la la la la .." falan gibi şeyler de sırlarla dolu demek ki.

 

Eksik bulduğunuz hikayelerde anlatılmayan şeyleri siz mi biliyorsunuz?

 

Eksik hikayeler Kuran'da var. Sizin bilmeniz gerek. Zira nereye Eyk, nereye Tübba, nereye Ress diyor Muhammed bilemiyoruz.

Bizim bildiğimiz tek şey var. O da Bugünkü Suriye ve Lübnan'ın da eski Roma ve Antik Yunan harabeleriyle dolu olduğu.

 

Olabilir mi? Bir ihtimal ki düşünmüş olsa ne olur,

 

Şu olur: Kuran'ın Muhammed'in düşünceleri ve izlenimlerinden ibaret olduğuna ilişkin iddiamızı destekleyecek bir kanıt daha ortaya çıkmış olur.

 

Ama anlatılan hikayelerde bir kısmı çokça tekrar ediliyorken, bir kısmı neden eksik kalmışın iyi değerlendirilmesi gerek...

 

Kendinize ve çevrenizdeki müslümanlar bir sorun bakalım: Bu Eyke halkı, Ress Haklı, Tübba halkı hikayelerinin neden eksik olduğunu bir kez düşünmüşler mi?

 

Kuran'da şu kadar tespih çekin, şu sayıca şunu okuyun diye herhangi bir öğüt yok,

Kuran'da olmadığını biliyorum. Demek istediğim şu: Bazı masalların çok okunmasını istiyorsa, Muhammed bir hadis bırakırdı, bu şekilde amaca ulaşılırdı. Yani tekralar, içeriksizlikten dolayı, sürekli aynı kaseti döndür döndür çalmaktan kaynaklanmıştır.

 

sizin bahsini ettiğiniz şeyler birer gelenektir... Kandillerde adetle kılınan namazlar gibi... ananedir...

 

Kuran'da ibadetin içeriği ve niteliği ayrıntılı değil. Yukarıda söylediğiniz şeyleri "yani bunlar ananedir" sözlerini, katakuta'nın ibadet ritüellerine ilişkin yazdığı yazıda söylediniz ve objektif bir şekilde katakuta'yı destekleyebildiniz mi?

 

Ayrıca bu sözlerinizden dolayı sizi tebrik ederim.

Sadece bazı ibadet içerikleriniz değil, Kuran'ın ve dinin, bütünüyle eski putperest kültürlerin geleneklerinin devamından başka birşey olmadığını görebilmeniz dileğiyle.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Katakuta sen "Allah'ın değişmez sünneti diye bir kavram Kur-an'da yok" dedin değil mi?Şimdi öyle bir "KAVRAM"gördük ki varmış.Ayette bu kavram açıkça yazılmış.

 

Gelelim Allah'ın bu sünnetinin sadece kafirler üzerinde "kin,nefret" için geçerli olduğu iddanıza.Allah'ın sünneti herkes için geçerlidir.Bu sünnetten kişilerin kendilerine etiket takarak kurtulacaklarınıda sanmayın.Kendisine müslümanım diyende öyle yaşamıyorsa aynı akibete uğrar.

 

Bu kavramı birde şöyle anlamayı deneyin.Kafir olan yani gerçeği örten kişi (gerçeği önce kendisine örtüyor!)tüm hayatını bu gerçeğe göre değilde kendi düşüncesinde geçerli kabul ettiği bir kurallar silsilesine göre yaşıyor.Oysa etrafında dönüp duran her şey o kişinin kabul etmediği sisteme göre bir işleyiş içinde.Her sünetullaha uymayan adımında o kişi işleyen sistemin diğer unsurlarınca otomatik olarak ezilir.Bu sizin hayal ettiğiniz gibi; Bu adamlar sanıyor ki tanrı benim söylediklerime çok kızdı...vay sen bana bunları nasıl dersin al o zaman sana dedi sanıyorlar"şeklinde değil.Kafir sabahtan akşama /akşamdan sabaha Allah'a küfretse Allah'tan bir şey eksilmez,müminde sabahtan akşama /akşamdan sabaha Allah'a ibadet etse Allah'a bir şey eklenmez.Kur'an daki uyarıları bir şahsın emrettiklerine uyulmadığı için gururuna yediremeyip insanları cezalandırması şeklinde almak yerine o sünnetullahın her şey için geçerli olduğunu anlayıp, cezalandırıldığınızı düşündüğünüzde de sistemle uyuşmayan/sünetullah ile oturmayan bir eylemin, tavrın gerçekleştiğini ve bu yanlışı ne kadar tekrarlarsanız yine aynı şeyin olacağını anlamanız gerekir.Bu isimlendirmeye bakmaz.Yani biri çıkıp ben müslümanım deyip bu sünetullaha uymayan bir hal ile yaşıyorsa oda bunun karşılığını görür.İş etikette değil yani.

 

Bu yukarıda anlattıklarımın paralelinde düşünün lütfen.Kur-an'ın ayetlerini okurken öncesine/sonrasına baktığınız gibi o ayetlerin Kur-an'ın bütünlüğü içinde de bakmanıız gerekir.Ayetlere sizi destekleyenler hangileri diye bakmayın.İlk önce O'nun ne dediğini kendi fikirlerinizi katmadan ,hüküm vermeden,önyargısız ve KENDİ BÜTÜNLÜĞÜ içinde anlayın ve yap dediklerini bir süre deneyerek gözlemleyin..Daha sonra kendi fikirleriniz ile bu kıyasa girişin.Tıpkı karşınızdaki bir insanı anlamak istediğinizde yapmamız gerektiği gibi.Benim anlattıklarıma ya da etrafınızdaki müslümanların anlattıklarına tabi olun demiyorum.Bunu kendiniz için bir kez yapın.Yok ben bunu yaptım,tarafısz ve önyargısız bir şekilde bütünlüğü içinde onu anladım.Anladığımda bu;bir tane tanrı varmış her şeyi o yaratmış onun dediklerini yapmassamda beni yakacakmış gerisinde de hikaye anlatmış benimde umrumda olmadı ben onu takmam safsata bunlar sonucuna vardı iseniz.Dilediğiniz gibi yaşamak ve inanmakta elbetteki serbestsiniz.Benim inancıma göre sizi rızıklandırıp yaşatan Allahtır.Sizin hangi hal ile öleceğinizi de bilemem.Bu yazdıklarımıda bir öneri olarak alır diler uygular diler uygulamassınız.Her halukarda benim ne bir kazancım ne de kaybım olur.Bundan emin olun.

Gönderi tarihi:
Katakuta sen "Allah'ın değişmez sünneti diye bir kavram Kur-an'da yok" dedin değil mi?Şimdi öyle bir "KAVRAM"gördük ki varmış.Ayette bu kavram açıkça yazılmış.

 

Nerde böyle bir şey demişim alıntılayıp göstersene.

Gönderi tarihi:
Bizleri cımbızlıyor diye suçlarsınız,ama siz cımbızlamanın alasını yapmışsınız. Bu üç ayetin (ahzap 62,İsra 77,Fetih 23) haricinde sizin verdiğimiz ayetlerin hiç birinde allahın değimeyen sünneti kavramı yok.Sünnetullah kavramı geçen ayetleri bağlamından kopararak,gök cisimlerinden bahseden ayetlere monte etmişsiniz.
Gönderi tarihi:
Analiz yapabilecek kadar iyi.

bu sadece bir iddia...

 

Cevabı alıntı yaptığınız yazımda var: Başka hikaye bilmediği için aynı hikayeyi anlatmış durmuş.

Hiç yurtdışında bulundunuz mu?

Gazeteleri internetten takip edebilirsiniz.

Ya gazeteler dışındaki süreli yayınlar?

Türkiyeden getirdiğiniz bir dergiyi, kaç defa okuduğunuzu unutursunuz.

Muhammed'in hikayeleri de aynı. Başka hikayesi olmadığı için, sürekli tekrarlamış durmuş o hikayeleri 23 sene boyunca.[/b]

Galatasaray taraftarları da düşünüyorlar: "re re re, ra ra ra, cim bom bom" ne demek. O nakaratta da bir sır var demek ki.

Ya da türkülerimizde, şarkılarımızda geçen "la la la la .." falan gibi şeyler de sırlarla dolu demek ki.

 

O kadar yanlış yerden bakıyorsun ki manzarayı görmenin imkanı yok, yurtdışına çıkıp ilk defa gördüğümüz yerleri aklımızda eksik ya da farklı hatırlarız o yüzdende bunu bir kitapta yazmayız... ya da biz bir şey uyduruyorsak uydurmada bizim için bir engel bulunmaz, neden belli gerçeklere kitlenelim, nasılsa gerçeklerden bahsetmiyoruz, bize engel olan nedir?

 

şimdi Kuran'la neyi kıyasladığınıza bakın, sonra Allah alay edenlere azabımı nasıl tattıracağım dediğinde zorunuza gitsin, madem ki buna kulak asmıyorsunuz, madem alay etmede sınır tanımıyorsunuz, ikazlarada takılmayın...

 

Eksik hikayeler Kuran'da var. Sizin bilmeniz gerek. Zira nereye Eyk, nereye Tübba, nereye Ress diyor Muhammed bilemiyoruz.

Bizim bildiğimiz tek şey var. O da Bugünkü Suriye ve Lübnan'ın da eski Roma ve Antik Yunan harabeleriyle dolu olduğu.

Şu olur: Kuran'ın Muhammed'in düşünceleri ve izlenimlerinden ibaret olduğuna ilişkin iddiamızı destekleyecek bir kanıt daha ortaya çıkmış olur.

Kendinize ve çevrenizdeki müslümanlar bir sorun bakalım: Bu Eyke halkı, Ress Haklı, Tübba halkı hikayelerinin neden eksik olduğunu bir kez düşünmüşler mi?

 

Ben inanıyorum ki Kuran'da eksik, noksan, kusur yoktur...

 

Siz varsayımlardan bahsediyorsunuz ama atladığınız bir nokta var, ben "düşünmüş olsa ne fark eder" derken Resulde bir insan elbette düşünecek, seyehat edecek, insan ne yaparsa oda yapacak... Ama bu demek değil ki o kendi düşüncelerini Kuran'a eklemiştir... Zamanın pur pesert Kureyşlileri bile ona "Emin" diyecek kadar güvenilir buluyor, yalan söylediğine, haksızlık ettiğine, dünya malına tamah ettiğine şahitlik edecek biri yok, siz 1400 yı sonra onu hiç tanımadan, anlamadan, ve nedense nefrete dönük bir hisle bunları kendinizde değerlendiriyorsunuz... Elbette tutarlı olmuyor...

 

Bu hikayelerde anlatılmak istenen anlatılmıştır, Brain, yani anlatılmayan kısımları gerekli olmayabilir... istersen o hikayeleri bulalım bir tanesini değerlendirelim...

 

Kuran'da olmadığını biliyorum. Demek istediğim şu: Bazı masalların çok okunmasını istiyorsa, Muhammed bir hadis bırakırdı, bu şekilde amaca ulaşılırdı. Yani tekralar, içeriksizlikten dolayı, sürekli aynı kaseti döndür döndür çalmaktan kaynaklanmıştır.

Kuran'da ibadetin içeriği ve niteliği ayrıntılı değil. Yukarıda söylediğiniz şeyleri "yani bunlar ananedir" sözlerini, katakuta'nın ibadet ritüellerine ilişkin yazdığı yazıda söylediniz ve objektif bir şekilde katakuta'yı destekleyebildiniz mi?

 

Kuran'da namazdan bahsedilir ama nasıl kılınacağını peygamber göstermiştir, oruçtan bahsedilir Ramazan ayına erişen bir ay boyunca güneş doğuşundan, batışına kadar yemeden içmeden, her türlü dünyevi hazdan uzak durur denilir, peygamberde bunu uygulamalı gösterir...

 

bilinen bir gerçek var peygamber çokça namaz kılardı, sünnet namazlarıda bundan kaynaklanıyor... rehber aldığın insana benzer davranışlar sergilemek abes bir durum değildir...

 

Allah'ı çok zikretmekte bir ibadettir ve bir dipnotta şudur, Kuran'da biz müslümanlara helal ve haram olarak bildirilenlere dikkat etmek ve helal olan davranışı sergilemek yani Kuran'ın bildirdiğine uygun yaşamakta ibadettir...

 

Peygamberin farz olarak bildirmediği diğer ibadet olarak adlandırılanlar "anenedir" mezhepler arasında ki farklar en çok bu ananelerde ortaya çıkar... çünkü emir değildir, geleneksel bir durumdur...

 

bunları iyi ayırmak gerekir...

 

Ayrıca bu sözlerinizden dolayı sizi tebrik ederim.

Sadece bazı ibadet içerikleriniz değil, Kuran'ın ve dinin, bütünüyle eski putperest kültürlerin geleneklerinin devamından başka birşey olmadığını görebilmeniz dileğiyle.

 

Saygılar.

 

İbadetlerde farz ve sünnet birbirine karışmış durumda, özünde ise sünnet olarak adlandırılanlar bir ibadet değildir, ibadet farz olandır... çünkü ibadet yalnız ALLAH için yapılır...

Gönderi tarihi:

Sayın ali ilmek,benim hakkımda bir iddiada bulundunuz ve dediniz ki

 

ALINTI(ali-ilmek @ Apr 7 2007, 02:44 AM)

Katakuta sen "Allah'ın değişmez sünneti diye bir kavram Kur-an'da yok" dedin değil mi

 

Bende sizden bunu kantılamanızı istedim,bana kanıt olarak şu yazımı getirmişsiniz

 

Bizleri cımbızlıyor diye suçlarsınız,ama siz cımbızlamanın alasını yapmışsınız. Bu üç ayetin (ahzap 62,İsra 77,Fetih 23) haricinde sizin verdiğimiz ayetlerin hiç birinde allahın değimeyen sünneti kavramı yok.Sünnetullah kavramı geçen ayetleri bağlamından kopararak,gök cisimlerinden bahseden ayetlere monte etmişsiniz.

 

Ben bunu kime demişim,sardunyam adlı kişiye. Ne diyorum orda, Kuranda bu kavram geçmez mi diyorum yoksa sizin verdiğiiniz ayetlerde mi geçmez diyorum değilmi ??

 

Bu yazımın içinde ''Kuranda Allahın değimez sünneti diye bir ifade kullanmışmıyım, hayır.

 

Bunu yanlışlıkla yaptığınız var sayarak özür dilemenizi bekliyorum,aksi takdirde sizi ****** ilan edeceğim.

Gönderi tarihi:
bu sadece bir iddia...

 

Bu konuda polemikten öteye gidemeyiz.

Kimin ne bilgiği Kuran konusunda yazılardan anlaşılır zaten.

 

Zamanın pur pesert Kureyşlileri bile ona "Emin" diyecek kadar güvenilir buluyor, yalan söylediğine, haksızlık ettiğine, dünya malına tamah ettiğine şahitlik edecek biri yok, siz 1400 yı sonra onu hiç tanımadan, anlamadan, ve nedense nefrete dönük bir hisle bunları kendinizde değerlendiriyorsunuz... Elbette tutarlı olmuyor...

 

Yanlış bilinen şeylerden biri.

 

Muhammed için kullanılan emin ifadesi, "karakter" tanımlayan bir ifade değildir.

Mal teslim edilen, kayyum demektir. Bugün de kullanılır Arapçada.

Muhammed'in çobanlık yaptığı günlerden kalma bir lakaptır.

"Davar teslim edilen kişi" anlamındadır, "çoban" anlamında kullanılmıştır

 

Muhammed'in karakterini, Kuran'dan ve hadislerden biliyoıruz.

Faraziye konuşmuyoruz.

 

Mala tamah etmeyen adam, gamimeti yasallaştırıp 1/5'işi kendi almaz.

Mala tamah etmeyen adam, katlettiği bir toplumun hurmalıklarına toptan el koymaz.

Kadına tamah etmeyen bir adam, soyunu sopunu kestiği bir kızı koynuna almaz.

Kadına tamah etmeyen bir adam, kendinden ayrılmak isteyen eşlerini "dünya malını mı istiyorsunuz, ahireti mi" diyerek, onları tehditle yanında alıkoymaz.

Kadına tamah etmeyen bir adam, kendi eviyle evlendirdiği evlatlığının elinden karısını almaz.

Haksızlık etmeyen bir adam, "bana tuzak kuruyorlar" diye uyduruk bir bahaneyle savaş çıkarıp, Medine Yahudilerine savaş açıp onları yerlerinde, yurtlarından, canlarından etmez.

Merhametli olan bir adam, gölgesinde hurmasını yiyip, Ali'nin sabahtan akşama kadar kelle kesmesini seyretmez.

Amacı insanların kalbini kazanmak olan bir adam öfke saçmaz, affedici olur.

Barışsever olan bir adam, bir kaç serseri müslüman bir kadınının çarşafını asıldılar diye bir kabileye savaş açıp onları sürmez, sadece suçluların cezalandırılmasıyla işi kapatır.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sayın ali ilmek,benim hakkımda bir iddiada bulundunuz ve dediniz ki

Bende sizden bunu kantılamanızı istedim,bana kanıt olarak şu yazımı getirmişsiniz

Ben bunu kime demişim,sardunyam adlı kişiye. Ne diyorum orda, Kuranda bu kavram geçmez mi diyorum yoksa sizin verdiğiiniz ayetlerde mi geçmez diyorum değilmi ??

 

Bu yazımın içinde ''Kuranda Allahın değimez sünneti diye bir ifade kullanmışmıyım, hayır.

 

Bunu yanlışlıkla yaptığınız var sayarak özür dilemenizi bekliyorum,aksi takdirde sizi ****** ilan edeceğim.

 

Katakuta Özür dilerim.Ben kelime olarak açıkça nickinizle yok dedin dememişim ama soru cümlesi olarak ima etmişim.Haklısınız söyledikleriklerimden bu anlamı algılamış olmanız normal.Siz kelime olarak bunu söylememişsiniz.İma ettiğim şey için tekrar özür diliyorum.

Gönderi tarihi:
Endişe etmeyin benim anlama kabiliyetim iyidir.

Kuran'ı baştan sona değil, parça parça okuduğunuz anlaşılıyor.

 

Zira insan hergün sadece "bir sure, birkaç sure" okuyabilir.

 

Sizden de ricam: KURAN'I KENDİ DİLİNİZDE BAŞTAN SONA YENİDEN OKUYUNUZ.

(nancınıza göre, "Kur'an okumak bir ibadettir", ben istediğim için okumak istemiyorsanız, bu ibadeti düşünerek okuyunuz)

 

Saygılar.

 

 

anlayamıyorsunuz sayın Brain.

 

ben ne demişim ;

 

''Kur'an'ı kendi diliylede, kendi dilimlede baştan sona okudum.

 

 

yani rica ettiginiz için tekrar ve sizin sordugunuzun tam karşılıgı olarak cevap verdim.

yoksa okudugumun sayısını unuttugumu söylemek kafi gelmeliydi.

hergün ama öyle ama böyle okuyorum zaten.''

 

her gün ama öyle ama böyle okuyorum demek ; namazda okuyorum anlamında demekdir, anlayışınız olsa bunun ayırdına varırdınız.

Gönderi tarihi:
Katakuta Özür dilerim.Ben kelime olarak açıkça nickinizle yok dedin dememişim ama soru cümlesi olarak ima etmişim.Haklısınız söyledikleriklerimden bu anlamı algılamış olmanız normal.Siz kelime olarak bunu söylememişsiniz.İma ettiğim şey için tekrar özür diliyorum.

 

Önemli değil,bende özür dileme erdemini gösterdiğniz için teşekkür ediyorum.

Gönderi tarihi:

Örneğin bir fare kapanı bile bir çok ayrı parçadan oluşmaktadır...

 

1-Bir zemin oluşturabilmek için tahta bir platform.

2-Fareyi yakalama görevini gerçekleştirecek olan metal kapan.

3-Uçları uzatılmış,fare yakalandığında metal kısmı platformun üzerine kapatacak yay.

4-Hafif bir basınç meydana geldiğinde hemen kapanan hassas yakalıyıcı.

5-Tuzak çalıştıktan sonra,yakalayıcıyı ve kapanı tekrar eski konumuna getirecek bağlantıları tutan metal çubuk.

 

Bu parçalardan biri olmadan tuzak çalışır vaziyette kalamaz.

Ve bu parçalar kendiliğinden biraraya gelerek bu kusursuz sistemi oluşturamaz.

Eğer bir yerde fare kapanı görürseniz,,emin olursunuz ki bu birisi tarafından tasarlanmış ve oluşturulmuştur.

İkincisi bu düzeneğin aşamalı olarak oluşmadığını,tasarlanarak bir bütün olarak yaratıldığını anlayacaktınız.

 

Yani önce sadece tahta tek başına olacak,sonra olmadı ikinci kısım,olmadı ilave olarak üçüncü kısım……Hayır fare kapanının bu şekilde yaratılmadığını,komple bir sistem(bütün) olarak tasarlanıp BİRDEN üretildiğini anlayacaktınız hemen.Tasarlayıcısı tahtanın boyutundan,tellerin nereye nasıl tutturulacağına kadar ürünü komplike bir şekilde ele alıp yaratmıştır.

 

Bunun yanısıra bir bisikletin bir motorsiklete dönüşmesi de küçük değişimlerle ve tesadüfle olamaz.O bisiklete motor takmak gibi devrimci ve bambaşka-komplike bir parça takmadan gerçekleşemez…Hele şansa-kendiliğinden hiç olamaz.

Kendiliğinden olan olaylarda örneğin bisikletin bir vidası çıkar ve gelişmek şöyle dursun daha da işlemez hale gelir ancak sistem.Kaldı ki bisiklete eklenecek olan motor kendi içinde bir bütünlük ve indirgenemezlik taşıyacaktır.Daha da önemlisi müthiş bir zekanın izlerini taşıyacaktır.O motorun içinde tek bir parçayı çıkartırsanız ortada motor falan kalmayacaktır.Komple olarak tasarlanıp üretilmek zorundadır.Canlılardaki tasarım da buna paraleldir.Hiçbir canlı kendiliğinden değişimle daha iyi hale gelemez.

 

Ve fare kapanı örneğinde olduğu gibi,birçok hayati biyolojik sistem de (bazı konfor unsurları hariç) indirgenemez karmaşıklığa sahiptir.Nasıl ki fare kapanında örneğin yayı çıkarttığımızda sistem çöküp mahvoluyorsa,aynı şeyi biyolojik sistemlerde de görüyoruz.Hem de bu fare kapanıyla kıyaslandığında çok daha karışık,gelişmiş ve indirgenemez sistemleri….bisikleti falan değil,uzay teknolojilerini görüyoruz.

 

O sistemin oluşması için ise aşamalı-kör bir değişim değil,birden ve tasarımlı-bilinçli-bütün halinde bir oluşum şarttır.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.