Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

REŞAT ALTAY'IN YAZILMAMIŞ ANILARI

 

Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay merkeze alındı dün...

Malumunuz, Altay, sürekli linç, suikast, cinayet haberleriyle gündeme gelen Trabzon'daki güvenlik zaafını izah ederken, suçu reform yasalarına atmış, "Avrupa Birliği uyum kanunları istihbaratı zayıflattı" demişti.

Demokratikleşme hevesi Emniyet'te zaaf yaratmasa, polisin elinde yetki olsa, hiç bunlar başa gelir miydi?

Dilerim Altay, Trabzon'daki ağır mesai günlerinden sonra Ankara'da boş vakit bulur; anılarını yazar.

Biz de Türkiye'nin son 30 yılının hikâyesini onun kaleminden okuruz; okudukça sürekli baş sayfaya dönen kanlı bir tarih kitabı gibi...

***

Mesela o kitap 30 yıl öncesinden bir sahneyle başlayabilir:

16 Mart 1978 Perşembe günü...

Öğleyin...

İstanbul Üniversitesi çıkışında 100 kişilik öğrenci grubunun üzerine bomba atılıyor.

7 ölü, 47 yaralı var.

Esmer, kısa boylu, hırkalı bombacı, TNT'yi solcu grubun üzerine atıp üniversitenin merdivenlerinden kaçmaya başlıyor. Öğrenciler kaçışırken Beyazıt Kütüphanesi önünden de otomatik silahlarla yaylım ateşi açılıyor.

Gençler de polis de yere kapaklanıyor.

Ayağa kalktıklarında polis ateş açan saldırganları takip için fırlıyor.

Arkadan bir ses:

"Geri dönün" diye bağırıyor.

Polis geri dönüyor. Katiller kaçıyor.

Geri dönen polislerden biri Yahya Gergin...

Olayın ayrıntılarını yıllar sonra 32. Gün'den Rıdvan Akar'a anlatıyor. Meğer normalde 30-40 polisin görev yaptığı kapıda o gün sadece 9 polis görevlendirilmiş. Failleri kovalarken kendilerine "Geri dönün" diye bağıran amiri de merak edip araştırmış.

O komiser yardımcısının adı Reşat Altay'mış.

***

Belki o günü yazar Altay anılarında...

Sonra bandı 14 yıl ileri sarar:

Nisan 1992...

Çiftehavuzlar'da bir örgüt evi... 3 Dev-Sol militanı kıstırılıyor. İstense beklenip teslime zorlanabilirler. Ama hayır; polis evi basıyor ve 3'ünü de öldürüyor.

Bu yargısız infazın ardından 22 polis hakkında "kasten adam öldürmek" suçlamasıyla dava açılıyor.

Daha sonra "Zor kullanma yetkilerini kullanmışlardır" diye beraat eden sanıklar içinde ileride Susurluk davasında tanıyacağımız isimler var:

İbrahim Şahin gibi... Ayhan Çarkın gibi...

Tanıdık bir polis daha var:

Reşat Altay.

***

Ne kadar renkli anılar bunlar...

4 yıl daha geçiyor... Sayfalar çevriliyor...

3 Kasım 1996...

Susurluk skandalı patlıyor. Kazada ölen Abdullah Çatlı'nın bütün ilişkileri ortaya seriliyor.

Çatlı'nın telefon kayıtları incelemeye alınıyor. Ve şaşırtıcı sonuç ortaya çıkıyor:

Kırmızı bültenle aranan Çatlı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi'nin müdürüyle 5 kez telefonla görüşmüş.

Kim var şubenin başında?

Doğru tahmin ettiniz:

Reşat Altay...

***

Altay anılarını yazsa, bu ilişkileri anlatsa, bütün bunlara rağmen nasıl sürekli terfi edip Gaziantep'e, Bursa'ya, Trabzon'a emniyet müdürü olduğunu izah etse, biraz da Trabzon'daki örgütlenmelerden bahsetse iyi olmaz mı?

Türkiye'nin son 30 yılının hikâyesini onun kaleminden okurduk böylece; ilerledikçe hep baş sayfaya dönen kanlı bir tarih kitabı okur gibi...

 

can dündar

Gönderi tarihi:

YAPTIĞI TANIKLIK 28 YILDIR PEŞİNDE  

 

(19.02.2006 Akşam Gazetesi,Süleyman ARIOĞLU / KIRKLARELİ)

 

 

İstanbul Üniversitesi’nde 16 Mart 1978’de dönemin en kanlı olaylarından biri yaşandı. Sol görüşlü öğrencilerin üzerine bomba atıldı ve çocuklar silahlarla tarandı. Eczacılık Fakültesi’nde okuyan 7 öğrenci öldü, birçoğu yaralandı. Olay yerinde güvenlik önlemi almaya çalışan polisler, kaçan teroristleri yakalamak için peşlerine düştüklerinde, iddiaya göre bir komiser yardımcısı geri dönmeleri emrini verdi. Öğrencilerin katilleri kaçmayı başardı. Olayın birinci derece görgü tanıklarından bir polis memuru, Sıkıyönetim Mahkemesi’ndeki ifadesinde; saldırganları yakalamalarına komiser yardımcısının engel olduğunu anlattı. O emri verdiği ileri sürülen komiser yardımcısı bugün Kırklareli İl Emniyet Müdürü Reşat Altay. Aleyhine ifade veren polis memuru ise aynı ilde müzikhol ruhsatı almaya çalışan Yahya Gergin. Gergin’in iddiasına göre, Altay, 28 yıl öncesinin kiniyle, Gergin’in ruhsat almasını engelliyor. Gergin, 16 Mart’ı şöyle anlattı:

 

ÇORAPLARIMA KAN BULAŞTI

 

“Üniversitenin önünde 9 memur, 1 komiser muavini görevliydik. Sol görüşlü öğrenciler okuldan çıktı. Merdivenlerde 20-25 kişilik sağcı grup vardı. Bunlar slogan atmaya başladı. Başımızdaki amir olay çıkmasın diye slogan atanları geriye çekmemizi istedi. Öğrencilerle birlikte Süleymaniye istikametine gideceğimiz zaman merdiven başındaki iki görevli arkadaştan biri, arkasından atılan bombayı havada gördü ve ‘bomba!’ diye bağırdı. Bağırışı duyan kendini yere attı. Biz de attık. Üniversite Kütüphanesi’nin oradan silahlar patlamaya başladı. Herkes kaçmaya başladı. Kaçan şahısları kovalamaya başladık. Arkamızdan birisi ‘Gitmeyin, geri gelin’ diye bağırdı. Saldırganlar iki silahı atıp kaçmış. O silahları bulduk ve döndük. Döndüğümde arkamdan bağıranın kim olduğunu sordum; Komiser Muavini Reşat Altay olduğunu söylediler. Altay, Kumkapı Birliği’nin başındaydı. Yaralıların ve ölenlerin taşındığı arabaya bindiğimde çoraplarıma kadar kan bulaştı. Ölenlerin vücutları parçalanmıştı.”

 

HER GECE RÜYAMA GİRİYOR

 

Olayın ardından Sıkıyönetim Mahkemesi’nde ifade verdiğini anlatan Gergin, bu konuyla ilgili bir de 1996’da ifade vermek zorunda kaldığını söyledi. 1996’da olayda ölenlerin arkadaşları 16 Mart Katliamı davasını yeniden açtı. Yahya Gergin’in tanıklık yapması istendi. O günleri hatırlamak bile istemediğini söyleyen Gergin, “Ölen öğrenciler her gece rüyama girdi. Vicdan muhasebemi yaptım. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidip, bildiklerimi anlattım” diyor.

 

Tanıklığı sebebiyle sürgün edildiğini, meslekten ihraç edildiğini ve “hayatının mahvolduğunu” söyleyen Gergin, memleketi Kırklareli’nde 2004’te yeni bir sürprizle karşılaştı. Aleyhine tanıklık ettiği Reşat Altay, İl Emniyet Müdürü olarak Kırklareli’ne atandı. Gergin, “Altay tayin olduğunda çiçek yaptırıp hoş geldin demeye gittim. İsmimi söyleyince beni hatırladı. Bana ‘Hakkımda niye şahitlik yaptın’ diye sitem etti” dedi.

 

Gergin 2005’te de, şimdi müzikhol olarak çalıştırmak istediği mekanına oğlu adına ruhsat başvurusunda bulundu. Belediye, yerin asayiş yönünden sakıncalı olması nedeniyle ruhsat vermeye uygun olmadığı cevabını verdi. 16 Mart katliamı ile ilgili ifade veren tek polis memurunun kendisi olduğunu söyleyen Gergin, “Maalesef başıma gelen her şey bu ifadeden dolayı” diyor...

 

 

BEN KENDİ HAYATIMI ZOR KURTARDIM

 

Emniyet Müdürü Reşat Altay, Gergin’in iddialarının doğru olmadığını söylüyor: “Niyeti nedir bilmiyorum, ama söyledikleri doğru değil. Beni karalamaya çalışıyor. Ruhsatı vermeye yetkili kurum Belediye, ben hangi yetkiyle ruhsat vermeyeceğim ki! Gitsin, yargıda hakkını arasın. 16 Mart’ta ben yeni mezun bir komiser yardımcısıydım. Orada hayatını zor kurtaranlardan biri de bendim. Üstelik olay yerinde onca emniyet amiri, başkomiserler varken, bana mı kalmış ‘bırakın dönün’ demek. Bu iddialar doğru değil. Eğer bu iddia doğru olsaydı soruşturmalarda suçlanırdım.”

 

----------------------------------------------------------------------------------------------

 

UMARIM ANKARA GÜNLERİNDE UZUN UZUN YAZAR DA,

BİZ DE "REŞAT BEY'İN" ANILARINDAN BİRTAKIM ŞEYLER ÖĞRENİRİZ!..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.