Φ denizz Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2007 değerli arkadaşlar.ülkemizle ilgili eski yeni bir çok olumsuzluklarla ilgili bu forumda feryatlar dile getiriyorsunuz.şikayetler ediyor,tespitlerde bulunuyorsunuz.laiklikten geri gidiş,yolsuzluklar,kötü yönetimler, şehirleşme ile ilgili sorunlar ,kadrolaşma vs vs .tamamda bu durumu değiştirmek için şimdiye kadar ne yaptınız.medeni toplumlar aynı zamanda örgütlü toplumlardır.şimdi soruyorum.siyasi partilere üyemisiniz,üye iseniz parti çalışmalarına aktif olarak katılıyormusunuz yoksa üyeliğiniz kağıt üzerindemi.ülkemizin esenliği için kendinize uygun kaç sivil toplum örgütünde çalışmalarınız var. geliriniz varsa bunlara aidat ödüyormusunuz.en son ne zaman bir mitinge katıldınız.aranızda kazancı iyi olanlar kaç tane öğrencinin eğitimine katkı sağladı.çeşitli zamanlardaki protesto kampanyalarına faks ve mail ile katılırmısınız.özetle şikayetçiler korosunun sesi, rengi belli olmayan bir üyesimi,örgütlü yapıların içerisinde ülkesi ve sahip çıkmak istediği değerler için mesaisini koyan varsa parasını harcayan,katkı sağlayanlardanmısınız. Alıntı
Φ onur0226 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 yapmamız gerekenler konusunda gerçekten haklısın... peki neden böyle değiliz? sanırım kendi yaşamımızla siyasal yaşam arasında bir bağlantı kuramadığımızdan olsa gerek... yani siyasal yaşamın günlük yaşamımızı direk etkilediğinin farkında olmadığımız için.... bu ne demek? bu,halktan kopuk siyaset demek..tepeden inmecilik demek... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 katıldığım bir toplantıda bir bey şöyle söylemişti. "biz söyleniyoruz, söylemiyoruz" çok haklı buldum... kahve köşelerinde, ev muhabbetlerinde, forumlarda sürekli söyleniyor ama herhangi bir sorumluluk almaktan çekiniyoruz, üşeniyoruz nasıl olsa birileri bişeyler yapacaktır sıra bize gelene kadar.(!) demokratik haklarından habersiz olan toplumların hepsinde bu sorun var. demokrasiyi özümsemeyen liderlerde eleştiriyi hakaret olarak algılıyor ve işi gücü bırakıp bu eleştiriyi yapanlara hakaret davaları açıyorlar... oysa gelişmiş ve demokratik ülkelerde başkanlar ve başbakanlar ağır şekilde eleştiriliyor ve bu yüzden kimse ceza almıyor. 80'li yıllarda yaşadığımız sıkı yönetim döneminde siyasi meselelerde varlık göstermek isteyen bir gençlik büyük zararlar gördü ve sindirildik. hala o düşünce ve korku ile bakıyoruz... siyasi partilere güvenmiyoruz, sivil toplum örgütlerine güvenmiyoruz ve hatta birbirimize güvenmiyoruz... ve ortak bir düşünce ortaya koyamıyoruz... birazda kanıksadık mı nedir bütün bu hali tepkisiz ve etkisiz bir toplum olduk... Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Arkadaşlar, bugün yaşamakta olduğumuz siyasi durum yıllar öncesinden gelen bir birikimin sonucudur. 1980 sonrası Özal ile başlayan, o dönemdeki ve sonrasında yönetimi devam ettiren hükümetlerden destek alan (gelişebilecek ortam bulan) muhafazakar ve din istismarı yapan zihniyet bugünlere kadar geldi. Bu uzun bir süreye yayılmış, örgütlü bir çalışma idi. Tabanda Allah-Kitap-Namaz-Ezan-Bayrak edebiyatı yapılırken, yukarda holdingler vasıtasıyla trilyonlar toplandı. Bu paraların nerelere gittiği ise hiç bir zaman açıklanamadı. İşin dikkate değer tarafı ise, bu örgütün tabanından tavanına kadar üyelerin birbirlerine bağlılıklarıydı. Biz bugün hala "söylenirken", Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bu zihniyetler yapmayı düşündüklerini hayata çoktan geçirdiler. Biz ise hala sosyal devlette, siyasi ahlakta, ekonomide, hukukta, adalette, eğitimde, sivil toplumda, anamızda babamızda, yanımızda yandaşımızda eksiklikler arıyoruz. Söylemler için zaman geldi arkadaşlar, sardunyam'ın söyledikleri de çok doğru bence. Sevgiler. Alıntı
Φ trevize Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Ben de size soruyorum, ''sorulan sorulara cevap vermek için ülkesini seven laik ve demokrat bir vatandaş olmak şart mıdır, yoksa ülkesini seven ama laik ve demokrat olmayan vatandaşlar da cevap verebilir mi?''. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Laik ve demokrat olmayanlar da herkes gibi cevap verebilir ancak Cumhuriyet'le yönetilen, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak yönetilmeye çalışılan bir ülkede, laik olmayan birinin ülke sevgisinden ve samimiyetinden şüphe ederim. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Laikligi dinsizlik olarak yorumlayip,inancli insanlarimizi Laik Cumhuriyete karsi kiskirtmaya yönelik calismalar yapanlarin vatan bayrak ve millet sevgisinden kusu duymak her Türk vatandasinin görevidir. saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Bireyler özünde laik olmak zorunda degildir. laiklik olacaksa ancak kurum ve kuruluşlarıyla Devlete yakışır. Yani demokratik olarak konuşacaksak bu böyledir. hem laiklik evrensel birşeyde degildir ki vatan millet sevgisi buna baglı olsun. Eger kapsayıcılık bakımından söyleniyorsa ( ki inanmam ) kişinin vicdanını es geçemezsiniz laikligin olmadıgı zamanlarda vatan ve millet sevgisi yok diyemiyorsak bunun da böyle kabul görmesi lazımdır. daha evrensel kabul gören olguları sınırlı düşüncelerle itham etmek akla ziyandır... saygılar Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Bireyler özünde laik olmak zorunda degildir. laiklik olacaksa ancak kurum ve kuruluşlarıyla Devlete yakışır. Yani demokratik olarak konuşacaksak bu böyledir.hem laiklik evrensel birşeyde degildir ki vatan millet sevgisi buna baglı olsun. Eger kapsayıcılık bakımından söyleniyorsa ( ki inanmam ) kişinin vicdanını es geçemezsiniz laikligin olmadıgı zamanlarda vatan ve millet sevgisi yok diyemiyorsak bunun da böyle kabul görmesi lazımdır. daha evrensel kabul gören olguları sınırlı düşüncelerle itham etmek akla ziyandır... saygılar Laik olmanın ön şart olmadığı ülkelerde vatan-millet sevgisinden de ön şartsız bahsedebilirsiniz. "Bknz: İran" Kimse çıkıp da size "laik misin?" diye sormaz bile. Kişi vicdanı ile bir alıp veremediğimiz olduğunu da sanmıyorum. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetle yönetilen devleti hazmedip, O'nun ilkelerini hazmedememeyi sorguluyoruz. Seveceğiniz/sevdiğinizi iddia ettiğiniz ülke "laik"tir arkadaşlar, laik de kalacaktır. Anayasanın değişmez maddelerindendir bunlar. Akıl fikir ziyanını bir yana bırakınız, hazım problemlerinizde Talcid veya Kompensan endikedir. Tavsiye ederim. Sevgiler. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Laik olmanın ön şart olmadığı ülkelerde vatan-millet sevgisinden de ön şartsız bahsedebilirsiniz. "Bknz: İran" Kimse çıkıp da size "laik misin?" diye sormaz bile.Kişi vicdanı ile bir alıp veremediğimiz olduğunu da sanmıyorum. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetle yönetilen devleti hazmedip, O'nun ilkelerini hazmedememeyi sorguluyoruz. Seveceğiniz/sevdiğinizi iddia ettiğiniz ülke "laik"tir arkadaşlar, laik de kalacaktır. Anayasanın değişmez maddelerindendir bunlar. Akıl fikir ziyanını bir yana bırakınız, hazım problemlerinizde Talcid veya Kompensan endikedir. Tavsiye ederim. Sevgiler. bu türden ayrıştırıcı akıl yürütmeler muhataplarınızın nasıl düşünmesi gerektigine kadar gider. Anayasalar gökten inmemiştir ki degiştirilmesi kabul görmesin, yani laiklik için söylemiyorum bütün maddeleri bile degişebilir, bunlar olmayacak türden hadiseler degildir. Atatürk tarihi bir kişiliktir ve insandır dogru kararları almıştır lakin insan hatadan münezzeh degildir, bunu Atatürk adına yapanlarda yanılmaz layüsel degillerdir. Ülkemiz laik olabilir bu başka bir şey, lakin ilelebet bu şekilde kalıcak demek evvelinde de bu şekildeydi demekle aynı şeydir,birey ve toplumlar zaman içinde devamlı degişim içindedirler. bu yadsınamaz. hazım problemim yok ama olursa denerim. tşkler. saygılar Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Sevgili aslan34, Aynı fikirde olmayışımıza sevindim, konunun canlı kalacağına işarettir. Ancak, değişmeyecek kurallar için gökten iner/yerden çıkar türünden parametreler koymak yanlış olur. Gökten inen inmiş zamanında, lafımız sözümüz yok onun için. Fakat söylemleriniz şu andaki anayasal değerler içerisinde suç teşkil eder. Anayasamızın 2. maddesi laik devlet düzenini işaret eder, 4. maddesi ise bunların değiştirilemeyeceğine hükmeder. Aksi halde görüş bildirmek şu şartlar altında suçtur. Önemle hatırlatırım. Bu forum da adli makamlar nezdinde IP numaranız ile birlikte kanıt teşkil eder. Sevgiler. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Sevgili aslan34,Aynı fikirde olmayışımıza sevindim, konunun canlı kalacağına işarettir. Ancak, değişmeyecek kurallar için gökten iner/yerden çıkar türünden parametreler koymak yanlış olur. Gökten inen inmiş zamanında, lafımız sözümüz yok onun için. Fakat söylemleriniz şu andaki anayasal değerler içerisinde suç teşkil eder. Anayasamızın 2. maddesi laik devlet düzenini işaret eder, 4. maddesi ise bunların değiştirilemeyeceğine hükmeder. Aksi halde görüş bildirmek şu şartlar altında suçtur. Önemle hatırlatırım. Bu forum da adli makamlar nezdinde IP numaranız ile birlikte kanıt teşkil eder. Sevgiler. Anayasanın degişebilir ve degişmesi gerektigini siyasetçisinden tutunda herkesin rahatça söyleyebildigi bir eylem, kaldı ki anayasa profesörleri bile söylüyor, şimdi onlarda mı suç işliyorlar. saygılar. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Anayasanın değiştirilebilir maddeleri üzerinden bahsedersek, haklısınız. Fakat anayasamız aynen şöyle yazar ; IV. Değiştirilemeyecek hükümler MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Madde 2'yi de hemen hatırlatayım; MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Önemle hatırlatırım. Sevgiler. Alıntı
Φ Anakonda Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Evet denizz gerçekten son derece önemli bir konuya temas etmişsin. Çeşitli basın kuruluşlarından hepimiz takip etmişizdir. Mikrofon kime uzatılsa şikayetin ve yakınmanın bini bir paradır. Herkesin mutlaka söyleyecek bir sözü yakınacak bir meselesi vardır. Acaba bu insanlar gerçekten böylesine çok,zor,büyük ve içinden çıkılamaz problemlere sahip oldukları için mi böyledirler? Yoksa aslında o derece abartılacak bir durum yokturda halk olarak biz yakınmaya ve şikayet etmeye çok mu meraklıyızdır. Bizi böyle yapan hep çözümü başkalarından bekleyen "devlet baba" cı zihniyetimizmidir. Yada bir türlü sahip olamadığımız ya da sıkı sıkıya sarıldığımız toplumsal aşağılık kompleksimiz mi? Görüyorum ki konu senin açtığından farklı bir mecraya doğru kaymaya başlamış bile. Aslında hepimizi ortak bir paydada buluşturabilecek böylesi bir başlığı bile bizi ayıranlara malzeme etmemek lazım. Ben bireysel anlamda çok aktivist olduğumu söyleyemem. Ancak herhangibir konudaki tepkimi ve fikirlerimi gerek yüzyüze gerekse her türlü iletişim aracını kullanarak mutlaka ortaya koyarım. Ülkemizde hemen her konuda gerçek anlamda kuruluş amaçlarına hizmet edebilen ilkeli çizgisi belli ve net sivil toplum örgütlerinin kurulması ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şimdiye kadar doğrudan veya dolaylı destek verdiklerim olmuştur ama var olanların hiçbirine üye olmadım kendi adıma.... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Anayasanın değiştirilebilir maddeleri üzerinden bahsedersek, haklısınız. Fakat anayasamız aynen şöyle yazar ;IV. Değiştirilemeyecek hükümler MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Madde 2'yi de hemen hatırlatayım; MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Önemle hatırlatırım. Sevgiler. laikligi icad edenler bile mutlak manada bakmıyorlar da bize ne oluyor. taklitler asılları geçer derlerdi . dogruymuş. saygılar. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Kimden/kimlerden bahsettiğinizi anlayamadım. İsim, tarih ve kaynak belirtmeniz gerekiyor fikrimce. Sevgiler. Alıntı
Φ denizz Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 değerli dostlar.konu başlığını açarken gayem şu idi.cumhuriyet değerlerinin(bazıları her ne kadar kabul etmesede) toplumumuza getirdiği kazanımlar tehlike altında.farkındayız yada değiliz türkiye laik yönetim yapısını devlet sistemine yerleştirmiş aksaklıklarına,eksikliklerine rağmen demokratik parlementer sistemin yürüdüğü şaibesiz serbest seçimlerin yapıldığı bir ülke.petrol zengini değiliz, değerli yeraltı zenginliklerimiz olsada en azından şu an istifade edemiyoruz. tartışma ve karşıt görüşleri anlama kültürümüz her geçen gün artıyor.100 milyar dolara yakın ihracatımız var bu rakamın%70 de sanayi ürünleri.yükseköğrenim yapan gençlerimizin oranı gittikçe yükseliyor.bilimde sanatta spor dallarında insanlarımız dünya capında başarılara koşuyorlar.güçlü bir ordumuz ağırda çalışsa köklü ve oturmuş bir adalet sistemimiz mevcut.ülkemizin gelişme hızı eleştirilebilir,geldiğimiz noktayı yetersiz bulabiliz ama bu düzeyi yakalamış yegane müslüman ülkeyiz.tüm bunlar laik cumhuriyet rejiminin,medeniyet nerede ise yüzümüzü oraya dönmeliyiz düstürunun bize verdikleri.bizi biz yapan binlerce yıllık kültür birikimimizi batı medeniyetinin değerleriyle harmanlayarak elde ettiğimiz özgün bir yapının eserleri.arkadaşlar özellikle son 25 senedir cumhuriyeti kuranların bize bıraktıkları , hazır bulduğumuz çaba sarfetmeden elde ettiğimiz emanetleri,hassasiyetleri bir mirasyedi rahatlığı ile yediğimizi düşünüyorum.ayaklarımızın altındaki halı yavaşça çekiliyor farkında değiliz.hatta gerici ,tutucu değişime farkında olmadan uyum gösterip bu durumu içselleştiriyoruz bile denilebilir. dikkat çekmek istediğim nokta .birey olarak yapmamız gerekenleri yapmıyor,sorumluluk duymuyor hep başkalarından bekliyoruz.toplumsal sorunların bireysel çabalarla değil örgütsel yapılarla çözülebileceğini bilelim. sevgiler Alıntı
Φ denizz Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 arkadaşlar.ülke yönetiminde aklın egemenliğini,demokrasiyi talep eden arkadaşların son dönemlerdeki olumsuz gidiş karşısındaki hareketsizliklerini yeniden düşünüp özeleştirilerimizi yapıp bundan sonrasını konuşursak daha olumlu hareket etmiş olmazmıyız.laikliğe inanmıyan kişilerle bu konu başlığı altında paylaşacağımız pek fazla bir şey olduğunu şahsen zannetmiyorum. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Anayasanın degişebilir ve degişmesi gerektigini siyasetçisinden tutunda herkesin rahatça söyleyebildigi bir eylem, kaldı ki anayasa profesörleri bile söylüyor, şimdi onlarda mı suç işliyorlar.saygılar. her Anayasada değiştirilebilir maddeler ve değiştirilemez maddeler vardır. Önce bunun ayrımı öğren. Sen bir ülkenin anayassındaki diyelim "Ülkenin rejimi cumhuriyettir" maddesini değiştiremezsin. Türkiye Cumhuriyeti anayasasındada hangi maddelerin değiştirilemiyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edilemiyeceği açık seçik olarak belirtilmiştir. Hiç bir Anayasa'Nın asli maddeleri değiştirilemez. Yani devletin tipinin, yönetim biçiminin vs yazılı olduğu maddeler değiştirilemez. Bunlar ancak anayasının toptan ortadan kaldırılması ile yapılabilir. Bunuda yapacak tek makam "Kurucu Meclis" tir. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Ben de size soruyorum, ''sorulan sorulara cevap vermek için ülkesini seven laik ve demokrat bir vatandaş olmak şart mıdır, yoksa ülkesini seven ama laik ve demokrat olmayan vatandaşlar da cevap verebilir mi?''. laik ve demokrat olan vatandaşlar, laikliğin ilke olduğu, demokrasi ile yönetilen ülkenin güç kaynaklarıdır. çünkü laiklik bütün inançlılar için eşitliktir. demokrasi de fikir özgürlüğü ve idarecilerin seçimle getirilmesidir. şimdi bunlarla meselesi olan bu ülkeyi sadece taşı toprağı için mi sever? milletini de sever mi? laik değilse bağlı bulunduğu inanca ait olanları mı benimser, demokrat değilse kendi düşüncesine uygun olmayanları sindirir mi? bende bunları sormak isterim... laik ve demokrat olmayanlar elbette fikirlerini söylerler demokrasinin özü ve faydasıda budur. bu türden ayrıştırıcı akıl yürütmeler muhataplarınızın nasıl düşünmesi gerektigine kadar gider.Anayasalar gökten inmemiştir ki degiştirilmesi kabul görmesin, yani laiklik için söylemiyorum bütün maddeleri bile degişebilir, bunlar olmayacak türden hadiseler degildir. Atatürk tarihi bir kişiliktir ve insandır dogru kararları almıştır lakin insan hatadan münezzeh degildir, bunu Atatürk adına yapanlarda yanılmaz layüsel degillerdir. Ülkemiz laik olabilir bu başka bir şey, lakin ilelebet bu şekilde kalıcak demek evvelinde de bu şekildeydi demekle aynı şeydir,birey ve toplumlar zaman içinde devamlı degişim içindedirler. bu yadsınamaz. hazım problemim yok ama olursa denerim. tşkler. saygılar açık konuşun sayın aslan34 laiklik ilkesi ve anayasanın değiştirilemezleri sizce değişmeli mi? Alıntı
Φ trevize Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Sayın Sardunyam, En azından demokrat olduğunuzu kabul etmek gerekiyor. Ben kendim Şu anda uygulanan anlamda demokrasiye inanmıyorum. Laikliğe gelince, tanımını tekrar rica ediyorum. Ben internetten araştırdım, onları zaten biliyorum, benim öğrenmek istediğim, sizin tanımınız. Beni kırmazsanız sevinirim:) Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Sayın Sardunyam,En azından demokrat olduğunuzu kabul etmek gerekiyor. Ben kendim Şu anda uygulanan anlamda demokrasiye inanmıyorum. Laikliğe gelince, tanımını tekrar rica ediyorum. Ben internetten araştırdım, onları zaten biliyorum, benim öğrenmek istediğim, sizin tanımınız. Beni kırmazsanız sevinirim:) sayın trevize laikliğin size göre, bana göre tanımı olmaz. anayasada yazan ne ise odur. hukuk devletini benimsemiş olanlarda bu yasalar hakkında kişisel fikir beyan etmezler. benimsememiş olanlar tartışmak ister, çünkü rahatsızlık duydukları bir şeyler vardır. sizin laiklikten duyduğunuz rahatsızlık nedir? anayasal anlamda!!! Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 laik ve demokrat olmayanlar elbette fikirlerini söylerler demokrasinin özü ve faydasıda budur. [/b]açık konuşun sayın aslan34 laiklik ilkesi ve anayasanın değiştirilemezleri sizce değişmeli mi? Başkalarının inaçlarını yaşamasına izin vermek ve saygı duymak laikligin tekelinde olan tavır alışlar degildir. Başkalarının düşüncelerini ifade etmelerini ise sadece demokrasiye yamamak geçmiş bütün medeniyetleri hafife almak, kötüsü yok saymak demektir. Genel geçer fikirlerin gündemde olması, onların evrensel oldugu anlamına gelmez...Neden daha iyi ve olgununu düşünmeyelim ki, bundan zararımız ne olabilir ki...? Türkiyedeki laiklik uygulamalarını ise bu tartışmanın dışında tutmak işin özünü es geçmemek anlamında degerlendiriyorum. Anayasaların degişmez hükümleri bulunması insanın düşünme yetisini yadsımamızı gerektirmez. Pratikle alakalı durumlarda 'dogmatik' tavır alışlar sorunları arttırır.. Toplumsal konsensüs ve konjektürel etkenler neyi nasıl düşünmemiz ve uygulamamız açısından yeterli fikirler sunar. Normal yaşam şartlarında olması gerekende budur. Varoluş herşeyin başında gelir, farklılıkları aynı çatı altında toplamak güç devşirir. saygılar. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 sayın aslan34 Laik Türkiye Cumhuriyetinde inançlarınızı yaşayamıyor musunuz? Ve siz başka inançlara sizin inancınıza gösterilmesini istediğiniz saygıyı gösteriyor musunuz? bunları ne söylemek istediğinizi daha iyi anlamak için soruyorum. Demokratik haklarınızı yetersiz mi buluyorsunuz? Anayasal hükümlerde değişmezlerin neden değişmez olduğunu düşünüyorsunuz? Demokrasilerde her düşüncenin ifadesi meşrudur ama farklı düşüncelerin genele yayılmaya çalışmasını engellemekte bir haktır. Herkesin herşeyden şikayeti olabilir... Önemli olan insanların özgür ve eşit şekilde yaşamaları ve kendilerini ifade etmeleri değil midir? daha iyisini yapmaktan kastınız nedir? kafanızda nasıl bir sistemle yönetilmek var bunu anlamak zor. laiklikten ve demokrasiden şikayet etmek daha fazla özgürlük ve eşitlik istemekten kaynaklanır gibi gelmiyor bana, bunlardan şikayet etmek kişilerin kafalarında olanı hayata geçirmeye imkan bulmayı istemelerinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. toplumumuzda her kesimden insanın farklı beklenti ve tavırları var herkesi memnun etmek zor çünkü demokrasiyi sindirebilmiş bir millet değiliz. Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Bir insanın özgürlüğünün sınırı başkasının özgürlüğünün başladığı yere kadardır".Demokrat olmayanlar yorum yapamazlar mı "diye bir soru ise; abesle iştigaldir.Demokrat olunmadığına göre bu , başka görüşlere saygılı olunmadığı anlamına gelir ki; öyleyse bu tip adamların zaten demokratlıktan ve demokrasiden söz etmeye hakları da yoktur. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.