Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

onur0226

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    75
  • Katılım

  • Son Ziyaret

onur0226 tarafından postalanan herşey

  1. onur0226 doğum gününüz kutlu olsun!

  2. demirel'in esnekliğiyle ,mantığıyla; sezer'in ezberciliği kıyaslanamaz dahi..kukla bir cumhurbaşkanıydı..o kadar..asla fazlası değildi..ne isteniyorsa onu yaptı..kendini oraya getirenlerin istediklerini..eğer bu bir kişiyi ''iyi cumhurbaşkanı'' yapmaya yetiyorsa,söyleyecek pek bir sözüm yok..
  3. yapmamız gerekenler konusunda gerçekten haklısın... peki neden böyle değiliz? sanırım kendi yaşamımızla siyasal yaşam arasında bir bağlantı kuramadığımızdan olsa gerek... yani siyasal yaşamın günlük yaşamımızı direk etkilediğinin farkında olmadığımız için.... bu ne demek? bu,halktan kopuk siyaset demek..tepeden inmecilik demek...
  4. sopranoları öneririm...hiç izlememiş olan varsa... cnbc de
  5. sanırım yanlış anlamışım sayın politika...bu yüzden özür dilerim... ilk jyazınızda alıntı yaptığım kısımda ''türkiye seyirci olmakla kalmıyor,kan dökenlerle stratejik ortaklılar yürütüyor.'' cümlesinden sonra yeni bir paragrafa başlasaydınız sanırım bu tür bir yanlış anlaşılma olmayacaktı...böyle yapmadığınız için bu cümleler arasında direk bir bağlantı kurmaya çalıştım.. o yüzden yanlış anlamışım... tekrar özür dilerim... saygılar
  6. türkiyenin nükleer silah üretip üretmediğini bilmiyorum... ancak bir zamanlar (soğuk savaş döneminde ) türkiyede ''konuşlandırılan'' nükleer silahlar hakkında bilgi için... http://www.medya35.com/news_detail.php?id=8
  7. düşüncelerinizin akışından türkiyenin kararlı bir devlet politikası uygulayabilmesi,buna sahip olabilmesi için müslüman devletlerle 'stratejik ortaklık' kurması gerektiğini savunduğunuz anlaşılıyor...yani türkiye'nin çıkarının batıda değil doğuda olduğunu düşünüyorsunuz... eğer öyleyse; türkiyeyi batıya iten en önemli faktörün rejimi olduğunu(batı ve doğunun bugünkü durumunu da düşünerek böyle söylüyorum...) ve bu rejim değişmeden ,ülkenin yön de değiştiremeyeceğini de savunuyor musunuz?
  8. hem 'başörtülü' kadın getirttiler deniyor... hem chp lilerin''biz başörtüsüne değil türbana karşıyız '' sözü hatırlatılıyor... en sonunda da ''chp meclis grubuna 'türbanlı' hanımları doldurup din istismarı yaptı.'' deniyor... türban ve başörtüsü...haberi bu gözle okumakta fayda var...
  9. bu düşüncelere nasıl vardığını bilmeden ,neden onun sözlerini dikkate alayım ki?o kişinin kariyeri,ona koşulsuz inanmamı mı gerektiriyor? art niyetli olması ve beni yanıltması ihtimaline karşı beni koruyacak olan nedir o halde?
  10. seinfeld final yaptı iki hafta önce...
  11. seda sayana çok güldüm... reha muhtarın kaza yapanın ne düşündüğüne takması da güzel...adam kazada ölmemiş stresten ölecekmiş nerdeyse...
  12. nükleer silah teknolojisi hakkında ek bilgi:amerika her yıl nükller silah teknolojisi için aşağı yukarı 27 milyar dolar harcıyormuş...
  13. bu öngörülere nasıl ulaştığını da açıklamış mı peki?neden böyle olacakmış?
  14. karşılaşılan bir soruna bilimsel bir çözüm arayışı... grup çalışması... doğudan farklı bir şekilde söz edilmesi... 12-13 yaşındaki insanların bunu başarması...vs... pek çok açıdan mutluluk veren bir haber bu....
  15. ihtiyacı kadarıyla yetinebilendir...
  16. ankara üniversitesinde okuyorum...kampüs tandoğanda...okuldan çıkınca bazen kızılaya yürürüm spor olsun diye... su alırım ,içerim ve pet şişe kızılaya kadar elimde kalır....öle sallaya sallaya giderim...tek bir çöp kutusuna rastlayamazsınız o yol boyunca... durum bu olunca yere çöp atana da pek karşı koyamıyorsunuz.... bi de şöyle bir durum var...çoğu yerde çöpleri toplamak yerine çöp kutusunu yakarlar çöpten kurtulmak için...çöp kutusunun kendisi çöp olur....insan çöpüne kıyamaz nerdeyse o kutuya atmak için... yani sorun bana göre tamamiyle toplumsal bilinçlenmeyle alakalı... çevreye karşı sorumsuzluğumuzun tek göstergesi de çö*p olayı değil...ormanların yağmalanmasıdır şudur budur...hepsi bana göre birbiriyle bağlantılı.... baya bir alacak yolumuz var bunlara karşı duyarlılık için...
  17. aslında gazete ve televizyonlarda onlara bol bol rastlıyoruz....ama farklı başlıklar altında...
  18. bu belgeseli ben de izlemiştim...belgesel bir kaç bölümden oluşuyor...adı da yanlış hatırlamıyorsam ''planet earth''tı...izlemeyen arkadaşlar varsa biyerden bulup indirmelerini tavsiye ederim....zira bugüne kadar izlediğim tartışmasız en güzel belgeseldi... penguenlere gelince ben de çok şaşırmıştım...üstelik o bekleyenler erkek penguenler...özellikle penguenlerin soğuğa karşı koyabilmek için gösterdikleri davranış inanılmazdı...birbirlerine mümkün olduğuynca yaklaşıyorlardı...böylece sürekli en dıştan içe doğru hareket ederek sırayla soğuk havayı kendi vücütlarıyla karşılıyorlardı...ikiş ay boyunca oldukları yerde aynı davranışı sergiliyorlar... dediğim gibi inanılmaz...izlemediyseniz ve bir yerlerden bulabilirseniz kaçırmayın bence...
  19. otobüs kelimesini ele alalım...zamanında buna otobüs yerine çok oturgaçlı götürgeç denemezdi.... çünkü dilimizde çok oturgaçlı götürgeç dendiğinde akla gelecek bir şey yoktu...bu yüzden yabancı kelime aynen alındı... bir sebebi de yabancı kelime yerine geçecek türkçe kelimenin kullanım kolaylığı durumu var... insan kelimeyi kullanırken yabancı mı yoksa kendi dilinde bir kelime mi diye düşünmüyor...ne çağrıştırdığına ve anlatmak istediğini doğru anlatıp anlatamadığına bakıyor... yani birkaç sebebi var bunun duruma göre değişen...kullanım kolaylığı,terim olması,sık kullanımı,türkçe karşılığının olmaması...gibi.. saygılar...
  20. mozartı hristiyan kabul ederek nesnel davranamayacağını savunuyorsunuz sanırım... ancak mozartın eserinde ,hz. isa'yı da ,hz. muhammed'i de kesik baş figürüyle simgelemesi ,bu eserde her iki peygamberi de aynı zeminde değerlendirdiğinin (daha doğrusu değerlendirmeye çalıştığının) göstergesidir... nesnellik tanımınıza dayanarak bu tarafsızlığın mümkün olmadığını söyleyeceksiniz. ancak unutmamak gerekir ki sanatçının nesnelliği bir iddaadır..bir yargı değil...bunu başaramamış olabilir belki...ancak bu yine de eseri hazırlarken art niyetli olduğu anlamına gelmez...tam aksine nesnel davranmaya çalışması dahi art niyetten uzak olduğunun kanıtıdır... sanat eleştiriye elbetteki açıktır..ancak kınamaya değil... daha önce de söyledim,sanat eseri sanat açısından eleştirilir...kullandığı vasıtalar açısından değil... sanatı kınıyorsak ,kullandığı vasıtaları kınıyoruz demektir ki,bu da benim sanat anlayışımla bağdaşmaz...sanat kınanamaz...buna açık değildir bir kere... kötü sanat dediğimiz zaman anlatımdaki kötülüğü,sıradanlığı kastederiz...bir yetenek göremediğimizi kastederiz... sanat eserini incelemek bir tercihtir...merkel in de dediği gibi herkes operaya gitmeme hakkına sahiptir...bunun yanında ''neden böyle bir eser meydana getirilmiş '' demek bana pek mantıklı gelmiyor....eserde bizi rahatsız eden bir unsur varsa bunun eseri sergileyenleri pek de ilgilendirdiğini sanmıyorum...
  21. mecliste tek başına iktidar olmuş bir parti...bütün sorumluluk onda.... muhalefetin eylemleri kaderimizi değiştirecek bir durum yaratmamış...başka bir insan ön plana çıkmamış... medyada tek görünen adam tayyip erdoğan ... gözönünde başka kimse yok ki başka bir aday yok ki ödülü başkası alabilsin... başka kim seçilecekti yılın adamı.... tayyip erdoğan ı halkın gözünde şişirmek için verilmiş bir ödül... propaganda amaçlı....başka bir şey değil... tek başına iktidar olan her partinin lideri, ülkede o yıl içinde olağanüstü bir durum olmadığı taktirde bu ödülü alabilir... tayyip erdoğanlık bir konu değil yani bu...
  22. sayın la boheme sondan başlıyayım... evet bence de bu nabza göre şerbet politikası... bu durumu sürdürmek ,yani orhan pamuk u eleştirmek avrupa tarafından tescillenmiş birini aykırı kabul etmek sürdürülebilir bir şey değildir. ab üyeliğimizi desteklemeyenler için sürekli kaşınacak bir konu sunmak demek olur...bu yüzden bırakılmıştır..vurgu ermeni soykırımı hakkında söylediklerine değil de nobel e kaydırılmıştır... orhan pamuk ve ifade özgürlüğü meselesine gelince: ermeni soykırımı meselesine bakarsak daha iyi anlarız... siz de ben de konunun tarihçilere bırakılması konusunda hemfikiriz... ancak avrupadakiş genel duruma bakarsak şunu görürüz...avrupa da hükümetler konunun tarihçilere bırakılmasındansa tek tek yasaları hükümetten geçirerek hiçbir bilimsel zemine dayanmadan ermeni soykırımı yoktur demeyi suç haline getirmekteler...bunun ise kamuoyunun desteği olmadan sürdürülmesinin olanağı yoktur..orhan pamuk yaptığüı açıklamayla avrupa kamuoyunu konuya biraz daha inandırmış ve bizim olayı tarihçilere bırakalım tezi avrupa kamuoyunda giderek daha az desteklenir olmuştur...olayın bilimsel yoldan ziyade propagandayla süregitmesine ve sonuca yaklaşmasına hizmet etmiştir... tarihçilere bırakalım diyoruz ve bunun doğru olduğunu düşünüyoruz ama ab ile müzakereler çerçevesinde avrupa kamuoyu farklı düşünüyorsa bunu elde etmemiz de bir o kadar zor olacaktır... işte orhan pamuk bunu bile bile böyle bir zamanda bu tarz bir açıklma yapmıştır...ve bu kadar gözönünde olduğu bir dönemde bu açıklamanın etkisinin daha yoğun daha şişkin olacağını bile bile yapmıştır... benim karşı olduğum nokta burasıdır...sıradan bşr zamanda böyle bir açıklama yapacak cesareti yokken ,tutmuş en popüler olduğu,nobel e aday olduğu anda bu açıklamayı yapmıştır...sırtını avrupaya dayamıştır...kendi halkına değil... elbetteki kimse ona neden bölyle bir açıklama yaptın diyemez...veya bu yüzden onu yargılayamaz da ... ancak neden böyle bir zamanda açıklama yaptın diye sorarım... sonra da gelmiş artık politika konuşmayacağım diyor....neden konuşmayacaksın? halkı kırdığın ,tepki topladığın için mi?böyle olacağını bilmiyor muydun? benim işim değil mi diyorsun?anlamıyorum mu diyorsun politikadan?o zaman neden ermeni measelesi hakkında konuştun? bu politikadan konuşmayacağım cümlesi işin anahtarıdır bana göre... bu güne kadar hiç bir yerde orhan pamuk aleyhine bir yazı yazmadım...ancak ne zaman ki bu cümleyi söyledi...kendini de kişiliğini de ele verdi... kendi çıkarı için başkalarının kaderini etkileyecek bir eylemde bulunduğunu itiraf etti... saygılar...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.