Φ sardunyam Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 gerçekten duyu organlarının düşünmenin en önemli ölçütü olduğuna inanmanız beni şaşırtıyor. sizin mantığınıza göre bunlardan biri eksik olursa düşünemez sonucu ortaya çıkıyor ki bu mümkün değil... körlere ve sağırlara uygun bir öğretim ile onlarında bilimi öğrenmesi mümkün. ve bu mantıkla duyu organları olan bütün hayvanların düşünebilmesi gerekirdi ama insan düşüncesini duyguları ile yönlendiriyor. insanda hayalgücü, duygu, mantık gibi özellikler var ve insan düşüncesini hızlandıran en önemli şey "kelime" üretmesidir. yani eşyaya isim vermesi... eğer eşyayı adlandıramamış olsaydı düşünce bu kadar gelişemezdi... eşyaya ad koymada bir duygu eylemidir. kelime üretmede "gırtlak" yapısını kullanabilme özelliğine bağlı... diline değil. bunun yanında insan konuşma yeteneğine sahip olmasa bile işaret dili ile kendisini ifade edebiliyor ve alfabeyi öğrenebiliyor. körler içinde aynı şey geçerli. önemli olan eşyaya isim verebilmesi, kelime üretebilmesi yani duygusal eğilimlerinden kaynaklanan düşünce yeteneğidir... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 gerçekten duyu organlarının düşünmenin en önemli ölçütü olduğuna inanmanız beni şaşırtıyor. sizin mantığınıza göre bunlardan biri eksik olursa düşünemez sonucu ortaya çıkıyor ki bu mümkün değil... sardunyam, sanırım okuduğunu algılayamama sorunun var, durmadan yazılı bir metni yanlış aktarıyorsun, ben sana hiçbir yerde duyu organlarından biri bile eksik olursa insan düşünemez demedim, tam tersini söyledim, duyu organlarından birinin bile çalışması insanın düşünmesine neden olur dedim. hayvanların düşünce gücü ile insanların düşünce gücü arasında çok büyük bir fark var, duyu organlarından aldıkları verileri değerlendirme biçimleri(yetenekleri) birbirinden çok farklı diye anlattım ve sen hala bütün hayvanların insan gibi düşünebilmesi gerekirdi manasına getiriyorsun. sana artık ne diyeceğimi bilemiyorum, önce okuduğunu anla sonra tartışalım (önce bu sorununu halledelim). Sanırım okuyunca özür dilemek zorunda kalacaksın yada yanlış anlamışım deyip dolaylı olarak özür dilemiş olacaksın. Artık konuyu bırakmış senin okuduğunu anlama özrünü tartışıyorum yani. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 ... ben sana hiçbir yerde duyu organlarından biri bile eksik olursa insan düşünemez demedim, tam tersini söyledim, duyu organlarından birinin bile çalışması insanın düşünmesine neden olur dedim. Sanırım "İnsan x Bilgisayar" karşılaştırmasına son verecek olan tanım bu... Peki, aslında benim konuyu yoğunlaştırmak istediğim nokta şu ve Sevgili Tarafsız Arkadaşım, cevaplarsanız çok sevineceğim: "Canlı Bir Organizma Olarak Beyin Düşünebilir mi? Düşünürse bunun süreçleri nelerdir, nasıl meydana gelir...?" Bakın bir önyargı ile yada belli bir kasıtla sormuyorum bunu... Amacım "Ruh Düşünür" gibi bir tezi doğrulamak ta değil... Sadece konu açığa kavuşsun istiyorum... Cevaplarsanız sevinirim... Saygılarımla... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 "Canlı Bir Organizma Olarak Beyin Düşünebilir mi? Düşünürse bunun süreçleri nelerdir, nasıl meydana gelir...?" Tengeriin boşig beyin tek başına hiçbirşey düşünemez, sadece düşünme gücü ve yeteneği vardır, daha henüz bir ceninken bile yavaş yavaş gelişen organlar ve duyular insanın doğduğunda örneğin kör ve sağır olmasına rağmen düşünmesini sağlar. Ama bu sadece vücuttaki hislere bağlı olarak(açlık hissi, üşüme hissi gibi) tat alma,koku ve dokunma(deri) duyularıdır. Bebek bu duyularıyla aldığı verileri tekrar değerlendireceği için daha en baştan düşünme oluşacaktır. Duygular ise zaman içinde duyu organlarından alınan sayısız verilerin değerlendirilmesiyle oluşacaktır. Bu konu çok uzun olduğu için, ve o kadar zamanım olmadığı için çok yazmaya gerek duymuyorum. Çünkü forum boyunca bunu açıklamaya çalıştım kendimce. Zeten son konumuz "insanlar duyguları olmadan düşünemezler, düşünme duygulardan oluşur" gibi bir iddiaydı. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Tengeriin boşig beyin tek başına hiçbirşey düşünemez, sadece düşünme gücü ve yeteneği vardır, daha henüz bir ceninken bile yavaş yavaş gelişen organlar ve duyular insanın doğduğunda örneğin kör ve sağır olmasına rağmen düşünmesini sağlar. Ama bu sadece vücuttaki hislere bağlı olarak(açlık hissi, üşüme hissi gibi) tat alma,koku ve dokunma(deri) duyularıdır. Bebek bu duyularıyla aldığı verileri tekrar değerlendireceği için daha en baştan düşünme oluşacaktır. Duygular ise zaman içinde duyu organlarından alınan sayısız verilerin değerlendirilmesiyle oluşacaktır. Bu konu çok uzun olduğu için, ve o kadar zamanım olmadığı için çok yazmaya gerek duymuyorum. Çünkü forum boyunca bunu açıklamaya çalıştım kendimce. Zeten son konumuz "insanlar duyguları olmadan düşünemezler, düşünme duygulardan oluşur" gibi bir iddiaydı. Peki, yine de açıklamanız için çok sağolun... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Beynin bilgi toplaması, depolaması, bilgiler arasında geçiş yapması.. Bunları bulup çıkarması gibi faktörleri elbete bilinen bir şeydir.. Ancak imtihanın bir muhatabı olarak, muhakeme ve karar ruhun işidir.. Bu iddamı yineliyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Sardunyam Stephen W. Hawking'in, duyu organlarından bir tanesi bile çalışmıyorsa düşünemez zeka üretemez. Hele hele uzay bilimleri için hiçbir şey yapamaz. Duyu organlarımız, Göz/görme , Kulak/işitme, Dil/tat alma - konuşma, Burun/koku alma, Deri/dış etkileri hissetme Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 sardunyam, ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum sen özet olarak dedinki "Hawking duyu organlarını kullanamıyor, ama müthiş bir zekaya ve ilme sahip " yani duyu organlarından biri bile çalışmıyor ama düşünebiliyor manasına geliyor. ben de sana "hawkingin duyu organlarından biri bile çalışmıyorsa düşünemez" dedim. Yani mademki Hawking düşünüyor, demekki duyu organlarından biri bile çalışıyordur anlamına geliyor. Nasıl bunca yazı içinden herşeyi yanlış anlıyorsun çok şaşırıyor ve üzülüyorum. Kaç defa yazdım bu mesaja gelene kadari "duyulardan birinin bile çalışması düşünmeye yeter dedim" hala neden tam tersini söylediğimi iddia ediyorusun anlayamıyorum !!! bunda hiçbir yanlış yok. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Ancak imtihanın bir muhatabı olarak, muhakeme ve karar ruhun işidir..Bu iddamı yineliyorum.. İddialar kanıt geretirir. Aksi halde ortada bir sürü iddia dolaşır, sen bir şey dersin, ben birşey derim, başkası bir şey der ve hangisinin uydurma olmadığını anlayamayız. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 tarafsız sanırım bir yanlış anlama var bu yüzden özür dilerim ama alıntı yaptığım yazınızda "bir tanesi bile çalışmıyorsa düşünemez" demişsiniz. buda yanlış anlamaya çok müsait bir ifade sanırım... neyse söylemek istediğinizi anladım siz düşünceyi duyulara bağlıyorsunuz, ben ise duygulara bağlıyorum bu konuda biliminde düşünce ve duyguyu ayrı tutmadığını ifade etmek istiyorum... örneğin duygusal zeka... hayvanlarda bulunmayan insana özgü düşünce biçimi, hayal gücüne, duyguya dayalı düşünce türü... insan bu özellikleri sayesinde kelime üretiyor yani eşyayı isimlendiriyor ve ona anlam yüklüyor... selamlar Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 İddialar kanıt geretirir. Aksi halde ortada bir sürü iddia dolaşır, sen bir şey dersin, ben birşey derim, başkası bir şey der ve hangisinin uydurma olmadığını anlayamayız. Ruhun fotoğrafını çekmedim.. Teori olarak kabul ediniz.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 tarafsız sanırım bir yanlış anlama var bu yüzden özür dilerimsardunyam, ben sabırlı bir insanım, yanlış anlama olduğunu kabul ettiysen sorun yok. Önemli olan yazdıklarımızı netice itibariyle doğru anlayıp ona göre devam etmek. saygılar Ruhun fotoğrafını çekmedim..Teori olarak kabul ediniz.. Tabiki kabul ederim, bilinmeyen ne olduğu belli olamayan birşey hakkındaki her düşünce teoridir zaten. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Tabiki kabul ederim, bilinmeyen ne olduğu belli olamayan birşey hakkındaki her düşünce teoridir zaten. Evet teorinin anlamı odur doğru.. Bilmin laboratuvarına girememiş şeyler ıspatlanmamış oluyor.. Daha doğrusu madde olmayan şeylerin ıspatı çok güç.. Bu yüzden akla ve mantığa yöneliyoruz ve bunu nakilden yada deneyden değil akıldan bulmaya çalışıyoruz.. Belki bir gün buda ıspatlanır. Bir zamanlar "zaman" ezeli zannedilirdi.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Bu yüzden akla ve mantığa yöneliyoruz ve bunu nakilden yada deneyden değil akıldan bulmaya çalışıyoruz.. Ama herkesin akıl ve mantığı farklı çıkıyor. O zamanda onlara akılsız falan diyemiyoruz. Çünkü kimin doğru kimin yanlış olduğunu bilemiyoruz. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2007 İnsan maddeyi biliyor, görüyor, dokunuyor, tanıyor... madde ötesi denilen tabiri (teistlerin görüşü) tanımlamıyor tanımıyor. beyin bir maddeden oluşuyor nasıl çalıştığını ve neleri kontrol ettiğini bilimsel deneyimlerle biliyor ancak hala nasıl akıl yürüttüğünü çözebilmiş değil. İnsan bütünüyle ele alındığında maddeden farklı özellikler taşıyan bir canlı... pek çok canlıda bulunan ortak özelliklerinin yanı sıra insana özgü algılarıda var. şimdi bizler henüz konuşmayı öğrenememiş olsaydık ve kelimeleri üretmeden nasıl bir gelişim sergilerdik acaba diye düşünüyorum. o zaman daha hayvani davranışlarmı sergilerdik?... nasıl iletişim kurardık ve eşyayı nasıl tanırdık? insan konuşabilen tek canlı türü bu özelliği onu diğer canlı türlerinden ayırıyor. farklı bir beyne sahip ve farklı dna yapısı var. bütün bu özelliklere nasıl sahip olduğuda bilimin muamması. akıl herkeste farklı işlemez ve doğanın kendisinin bazı kuralları var... olasılıklar ve imkansızlıklar doğanın düzeninde var... madde bilimi bunu sorguladımı acaba? bir şekilde bir araya gelen madde parçacıkları zaman içerisinde gelişti ve bu hale geldi diyelim peki o zaman maddenin gelişimi durdumu neden artık doğa farklı canlılar üretmiyor ve madde neden özelliklerini değiştirmiyor? bu kadar değişime kendisi uğradıysa o zaman değişiminin hala devam etmesi gerekmezmi? ve madde bir tesadüf eseri canlılığa ulaştıysa neden canlılar birbirinden doğmak zorunda? o oluşumun ilk haliyle devam etmesi gerekmezmiydi? Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 sardunyam süper sorular sormuşsun, böyla araştırmaya çalışan, sorgulayan insanlar görünce memnun oluyorum. Ama üzülürek belirteyimki bu soruların cevapları hep teorik olarak var. Yani ortada kesin bir şey yok. Tesadüfte olmuş olabilir, Tanrı da yaratmış olabilir, evrim de geçirmiş olabilir, bazı cansız maddelerin bizim gözlemleyemediğimiz düşünme yeteneğide olabilir, bir çok tanrı bir araya gelip yaratmışta olabilir, hatta ve hatta bunların hepsi yaratılmamışta hep varmış ta olabilir. Bunlardan hangisini seçersen seç hepsinin değeri aynıdır, çünkü yanlışlanamamıştır. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 sardunyam süper sorular sormuşsun, böyla araştırmaya çalışan, sorgulayan insanlar görünce memnun oluyorum. Ama üzülürek belirteyimki bu soruların cevapları hep teorik olarak var. Yani ortada kesin bir şey yok. Tesadüfte olmuş olabilir, Tanrı da yaratmış olabilir, evrim de geçirmiş olabilir, bazı cansız maddelerin bizim gözlemleyemediğimiz düşünme yeteneğide olabilir, bir çok tanrı bir araya gelip yaratmışta olabilir, hatta ve hatta bunların hepsi yaratılmamışta hep varmış ta olabilir. Bunlardan hangisini seçersen seç hepsinin değeri aynıdır, çünkü yanlışlanamamıştır. Çok haklısınız sayın Tarafsız... İşte inançların bireysel olan kısımları da bu... Bu yüzden kimin neye inandığı önemli değil... O yüzden inandığınız şey, sizin kişisel doğrularınız olmakan öteye gidemiyor. Bu da inancın bireysel olmasını gerekli kılıyor, çünkü ispatlayamıyorsunuz. Adı bu yüzden "İnanç"... Ben bir "Tanrı"yan inanıyorum ancak bu söylediklerinizde de çok haklısınız... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Çok haklısınız sayın Tarafsız... İşte inançların bireysel olan kısımları da bu... Bu yüzden kimin neye inandığı önemli değil... O yüzden inandığınız şey, sizin kişisel doğrularınız olmakan öteye gidemiyor. Bu da inancın bireysel olmasını gerekli kılıyor, çünkü ispatlayamıyorsunuz. Adı bu yüzden "İnanç"... Ben bir "Tanrı"yan inanıyorum ancak bu söylediklerinizde de çok haklısınız... Evet , bu yüzden her zaman için gerçekleri tartışma eğilimindeyim, Tabiki bir çok şeyden mana üretip kendi manevi dünyamızı oluşturacağız, bu çok doğaldır. Doğal olmayan şey ise, hayali,manevi dünyayı gerçekmiş göstermek, ona göre davranmak ve ona göre davranmayanların psikolojisini bozmak, bunun en iyi örneği "DİNDİR" İnsanlar yapmak istemedikleri, inananamadıkları hayali bir dünya için, sorumlu tutuluyorlar. Bir çok insan korku ve endişe duyuyor, inanan insan bile korku ve endişe duyuyor. Neden ? gerçek olup olmadığı, hayal olup olmadığı, başka alternatif durumların olup olmadığı belli olmayan bir şey için !!! Dinlerin en büyük yanlışı budur. Bu nedenle dinlerin karşısındayım. Zaten anlamsızlıkları,çelişki ve tutarsızklıkları burada dile getirip, herkesi doğruyu bulmaya çalışıp, doğru metodlarla düşünmeye sevk ediyoruz. Bunuda gerçeklerle uğraşarak yapıyoruz, gerçekler kişisel değildir çünkü. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 sardunyam süper sorular sormuşsun, böyla araştırmaya çalışan, sorgulayan insanlar görünce memnun oluyorum. Ama üzülürek belirteyimki bu soruların cevapları hep teorik olarak var. Yani ortada kesin bir şey yok. Tesadüfte olmuş olabilir, Tanrı da yaratmış olabilir, evrim de geçirmiş olabilir, bazı cansız maddelerin bizim gözlemleyemediğimiz düşünme yeteneğide olabilir, bir çok tanrı bir araya gelip yaratmışta olabilir, hatta ve hatta bunların hepsi yaratılmamışta hep varmış ta olabilir. Bunlardan hangisini seçersen seç hepsinin değeri aynıdır, çünkü yanlışlanamamıştır. teşekkür ederim sayın tarafsız her fikir önce bir teoridir bazıları zamanla ispatlanır ve kabul edilir değişmezler olur. bilim adamlarının yaptığı tüm araştırmalar önce teoridir deneyimlemek mümkün olursa ya ispat edilir ya çürütülür. inanç faktörü onun için bu açıdan değerlendirilmelidir teoride olsa bazılarımız teoriye göre sorguladıkları evrende aradıkları cevapları tam manasıyla bulamasalarda akıl yürütürken ben tesadüfün olasılıklarını düşük görüyorum o yüzden bütün bu varlığı yaratan bir güç olmalıdır demesi bile inanmasına yeterli bir cevaptır. kimilerine yetmez onlar daha somut cevaplar arar zaten oda hiç kimseyi bağlamaz. kimi yetinir kimi yetinmez önemli olan "din, dil, ırk, başarı, güç" gibi ibarelerden önce insan olduğunu unutmamaktır. Zaten insan olmayan için bu ibarelerinde bir önemi yokki... ben Allah'a inanıyorum, kendi sorgularıma yeterli cevabı bulduğumu düşünüyorum şimdi inançla alakalı olmayan insanla alakası olan sorgularım var... Evrim nedir? Tam olarak nasıl gerçekleşmektedir? Evrimin kuralları nelerdir? Bir canlı ne kadar süre içerisinde evrimleşebilir? bunlarında cevabı net değil ama kendilerince yeterli buldukları yanıtlar olduğunu düşünenler kabul ediyor ve evrime inanıyor... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Sardunyam Sende insanların çeşitli inançlarına ve mantığa sahip olduğunu kabul ediyorusn yukarıdaki yazından anladığım kadarıyla Şimdi sana şöyle bir soru sorayım Birisi evrime inanıyor Birisi birden fazla Tanrının olduğuna inanıyor Birisi gördüğümüz herşeyin tanrının kendisi olduğuna inanıyor Birisi tesadüflere inanıyor Birisi hiç inanmıyor Şimdi bu insanların inançlarına saygı duyuyor musun, yani böyle inançlara sahip olduklarından dolayı onları suçlayabilir misin ? cevap vermek isteyen herkes verebilir. Evrim nedir? Tam olarak nasıl gerçekleşmektedir? Evrimin kuralları nelerdir? Bir canlı ne kadar süre içerisinde evrimleşebilir? Ben hem evrime inanıyorum hemde Tanrıya, Tanrının bir modeli yoktur bana göre, yani her noktaya müdahele eden bir varlık kavramı yoktur bana göre. Evrim konusu artık ezberlenmiştir, ama darwinin evrim teorisini desteklemiyorum. Evrim vardır ama darwinin ayrıntılarına göre olmadığı anlaşılmaktadır. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 madde bilimi bunu sorguladımı acaba? bir şekilde bir araya gelen madde parçacıkları zaman içerisinde gelişti ve bu hale geldi diyelim peki o zaman maddenin gelişimi durdumu neden artık doğa farklı canlılar üretmiyor ve madde neden özelliklerini değiştirmiyor? bu kadar değişime kendisi uğradıysa o zaman değişiminin hala devam etmesi gerekmezmi? ve madde bir tesadüf eseri canlılığa ulaştıysa neden canlılar birbirinden doğmak zorunda? o oluşumun ilk haliyle devam etmesi gerekmezmiydi? Doğa neden farklı canlılar üretmiyor ? Üretmediğini nereden biliyorsun sevgili sardunyam? Doğa 3,5 milyar yıldır sürekli farklı canlılar üretiyor. Ancak unutmaman gereken, tüm canlıların temel yapı taşlarının aynı olduğudur. Yeni canlılar oluşurken de bu temel yapı taşları değişmiyor. Canlılar birbirlerinden doğmak zorunda, çünkü bu bir temel doğa kanunudur. Bu kanuna "biyogenez" diyoruz. Burada teistler için de bir sorun yok, asıl sorun ilk canlı oluşumunda. Teistler bunu da kabul edebilirlerse eğer tüm tanrı inançları dumura uğrayacak. Bu yüzden "olmaz, olamaz" gibi karşı söylemlerde bulunuyorlar. Oysa ki fosil kayıtlarını zamanda geriye doğru götürürsen bunun hiç de mantık dışı olamayacağını görürsün. Fosil kayıtlarını zamanda geriye doğru doğru götürdüğünde canlıların gelişmişlik seviyeleri düşer. 3,5 milyar yıl öncesine ait gelişmiş bir canlının fosiline rastlayamazsın. O döneme ait yalnızca tek hücreli canlıların fosilleri vardır. Sen maddenin hangi özelliğini değiştirmeyi istiyordun ki sevgili sardunyam? Bir örnek verirsen belki sana yardımcı olabilirim... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Ben hem evrime inanıyorum hemde Tanrıya, Tanrının bir modeli yoktur bana göre, yani her noktaya müdahele eden bir varlık kavramı yoktur bana göre. Evrim konusu artık ezberlenmiştir, ama darwinin evrim teorisini desteklemiyorum. Evrim vardır ama darwinin ayrıntılarına göre olmadığı anlaşılmaktadır. Sayın Tarafsız, size "Panenteist" diyebilir miyiz peki... Sadece tanımlamak için sordum, o kadar... Biliyorsunuzdur belki, Mevlana ve Nur'ul Arabi'nin düşüncelerini "Tekamül" açısından "Panenteizm" olarak niteliyorlar. Gerçi ben katılmıyorum ancak şöyle bir tanımı var Panenteizm'in: Cansız'dan => Canlı'ya Canlı'dan => Tanrı'ya ulaşmayı amaç olarak edinen bir süreç olarak tanımlanır... Tanrı'yı da Evrimi'de "Tekamül" açısından kabullenirler... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Sayın Tarafsız, size "Panenteist" diyebilir miyiz peki hayır, çünkü benim Tanrı inancım, bilinen tanrı modeli değildir, ve tamamlanmış değildir, fikirlerim kanıtlara delillere göre değişebilir. Ben sadece uzaya baktığımızda gördüğümüz boşluğun,varlığın bir sahibi, etkeni olmalı diye düşünüyorum, ama yinede kendimle çelişiyiorum çünkü o gördüğüm varlığın sahibininde nasıl var olduğuna şaşıyorum, yani mantığımın ve düşüncemin sınırı yok. Ve en sonunda şu kanıya varıyorum "biz aslında hiçbirşey bilmiyoruz, ama inanılmaz bir düşünce gücümüz var" Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 "biz aslında hiçbirşey bilmiyoruz, ama inanılmaz bir düşünce gücümüz var" Çok Haklısınız... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Sardunyam Sende insanların çeşitli inançlarına ve mantığa sahip olduğunu kabul ediyorusn yukarıdaki yazından anladığım kadarıyla Şimdi sana şöyle bir soru sorayım Birisi evrime inanıyor Birisi birden fazla Tanrının olduğuna inanıyor Birisi gördüğümüz herşeyin tanrının kendisi olduğuna inanıyor Birisi tesadüflere inanıyor Birisi hiç inanmıyor Şimdi bu insanların inançlarına saygı duyuyor musun, yani böyle inançlara sahip olduklarından dolayı onları suçlayabilir misin ? Ben bütün insanların inanç seçimlerine saygı duyuyorum beni alakadar etmiyor kimin neye inandığı ya da inanmadığı yeterki insani değerlerde buluşabilelim... hakaret, incitici söz, alay, içeren sözler sarfedenlere saygı duyamıyorum buda kusurum... Doğa neden farklı canlılar üretmiyor ? Üretmediğini nereden biliyorsun sevgili sardunyam? Doğa 3,5 milyar yıldır sürekli farklı canlılar üretiyor. Ancak unutmaman gereken, tüm canlıların temel yapı taşlarının aynı olduğudur. Yeni canlılar oluşurken de bu temel yapı taşları değişmiyor. Canlılar birbirlerinden doğmak zorunda, çünkü bu bir temel doğa kanunudur. Bu kanuna "biyogenez" diyoruz. Burada teistler için de bir sorun yok, asıl sorun ilk canlı oluşumunda. Teistler bunu da kabul edebilirlerse eğer tüm tanrı inançları dumura uğrayacak. Bu yüzden "olmaz, olamaz" gibi karşı söylemlerde bulunuyorlar. Oysa ki fosil kayıtlarını zamanda geriye doğru götürürsen bunun hiç de mantık dışı olamayacağını görürsün. Fosil kayıtlarını zamanda geriye doğru doğru götürdüğünde canlıların gelişmişlik seviyeleri düşer. 3,5 milyar yıl öncesine ait gelişmiş bir canlının fosiline rastlayamazsın. O döneme ait yalnızca tek hücreli canlıların fosilleri vardır. Sen maddenin hangi özelliğini değiştirmeyi istiyordun ki sevgili sardunyam? Bir örnek verirsen belki sana yardımcı olabilirim... Sevgili yam_yam ürettiğini nereden biliyorsun peki, günümüzde hakkında bilgi sahibi olduğumuz canlı türlerinin ataları incelendiğinde hepsinin zincirleme gelişim gösterdiklerini görüyoruz. bana şunu söyleyebilir misin öerneğin kedi tarihin eski canlılarından biri ama farzedelim öyle değil bana nasıl oluşacağını açıklar mısın? Bir tür nasıl ortaya çıkıyor mesela ve bu gelişme nasıl cereyan ediyor? 3,5 milyar yıl önce tek hücreli canlıların fosillerinin varlığı canlının bir anda nasıl çok hücreliye geçişini açıklıyor mu? 3,5 milyar yılın hangi döneminde ve nasıl hücre bölünmesi gerçekleşti? ne kadar zaman aldı? bunların cevabı var mı? Evrim Kuramı ispatlanamamıştır. Biyologlar hiç bir zaman, bir türün evrimini gözlememişlerdir. En ünlü biyologlar ve bilim adamları bile artık Evrim Teorisinin yetersiz olduğunu kabul etmektedirler. Tüpte henüz tek bir canlı hücre oluşturulamamıştır. maddenin 3 halini biliyoruz en azından kimya maddeyi üç ana başlıkta topluyor katı maddenin tanımlanırken türlerini incelediğimizde farklı özellikleri barındırdığını görebiliyoruz örneğin toprak doğadaki katı maddenin bir türü, kaya parçasıda öyle, çakıl taşıda... bunlar benzer özellikler taşıdıkları gibi farklı özellikleride var birde gaz türlerinde yanıcı ve yanmayan türler var bu özellikleri sağlamak için gereken uygun koşullar nelerdi ve bu özellikleri değiştirmek mümkün mü? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.