Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KİTABİ DİNLERİN BİRBİRLERİYLE ACIMASIZ MÜCADELELERİ YANLIŞTIR.


bahtiyar_mustafa

Önerilen İletiler

1-

 

KİTABİ DİNLERİN BİRBİRLERİYLE ACIMASIZ MÜCADELELERİ YANLIŞTIR.

 

“BİR İNSANI HAKSIZ YERE ÖLDÜREN (HAYATINI YOK EDEN) BÜTÜN İNSANLARI ÖLDÜRMÜŞTÜR. BİR İNSANI DİRİLTEN (HAYATINI KURTARAN) İSE BÜTÜN İNSANLARI DİRİLTMİŞTİR (HAYATINI KURTARMIŞTIR).”

 

ALLAH VE HZ.MUHAMMED’İN (s.a.v) GÖRÜŞÜ BUDUR.(Kur’an-ı Kerim Maide 32)

 

Dört incili de satır satır tarasınlar, hiç birisinde ‘’Oğul’’ kelimesi geçmez. Allah’ın İsa Mesih (A.S)‘ e hitaben ‘’Ey oğul, ey oğlum ” diye bir hitabına rastlanmaz. Hazreti İsa’nın da “Ben Allah’ın oğluyum” diye bir sözüne rastlanmaz. Baba, oğul, ruhul kudus terkibi sentezine) bileşimine de rastlanmaz. İncillerde bu sözcükler olmadığına göre kesin olarak belli ki; Roma’da Kralın(Constantinus) savaşı kazanması için Hıristiyanlardan, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edeceğini vaad etmesi ve Hıristiyanlarında kılıçla kendisini desteklemeleri sonucu savaşı kazanması ile Hıristiyanlık Roma’nın resmi dini olmuştur. Böylece o zamana kadar 3.asırda yok olan kiliseler de açılmış ve kilise babaları İncillerde olmadığı halde “üçleme “ teorisini ve “Tanrının Oğlu” ibaresini İncile rağmen kendileri oluşturmuşlardır.Ve Hıristiyan halklara böyle öğretmişlerdir. Sonuçta Tevhid dini olan İseviliği bozarak şirk yoluna sapmışlardır.

 

İncillerin metinlerinde “Oğul, oğlum veya Mesih tarafından Ben Allah’ın oğluyum “ terimleri asla yoktur. Ancak, İncillerin dipnotlarına yorum olarak metnin dışında yorumlar yapıldığı görülmektedir. Dipnotlar ve yorumlar, İncil ayetleri değildir. Bu ve buna benzer yorumlar yapmış olabilirler. Havari olan Petrus’dan da böyle sözler duyulmamıştır. Pavlus ve benzerleri ise, havari değildirler. Onların sözlerine itibar edilmez.

Ayrıca İncil, Allah’ın kitabı olduğundan; Allah’ın diğer kitapları Tevrat, Zebur ve Kur’an’a ters(Aykırı) düşmesi de düşünülemez. Tevrat, Zebur ve Kurân’da da, “Oğul, Allah’ın oğlu ve teslis üçleme “ terimlerine rastlanmaz. Musa’ya verilen on emrin; birinci emri de aynen “Ya Musa, Rabbin yanında başka ilah-tanrı tanımayacaksın” diye buyurmaktadır. Yani İlah tekdir-birdir. O da evrenin ve insanın yaratıcısı Alemlerin Rabbı Allahu Azimuşşandır.

Gerçek budur kardeşlerim. Dört kitabın içeriği de bu gerçeği vurgular. Allah’ın kitapları birbirine aykırı olmaz.

Kilise babaları, Hz.Muhammed’in (S.A.V) kılıçla İslam dinini kabul ettirdiği propagandasını sürekli yapmaktadırlar. Ancak Hıristiyanlar da, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edeceğini kendilerine vadeden Krala, kılıçları ile yardım etmişler ve kralın karşısındaki Romalıları feci şekilde öldürmüşlerdir. Zaten ondan sonra Hıristiyanlık, Roma’da kanlı bir savaş sonucu Roma’ya yerleşmiştir. Bu bir tarihi gerçektir.

Hıristiyanlığı Roma kralının kabulü neticesinde ayrıca şu olmuştur: Sinagoglara karşı kilise- ibadethaneler yapılmış sinagoglar dışlanmış ve kilise “Tanrının tek evi” olarak ilan edilmiş Yahudilik de dışlanmıştır. Yani Roma’da silahlı bir savaş sonunda muvaffak olununca, Yahudilik ve sinagoglar dışlanmış ve Hıristiyanlık tek din olarak ilan edilmiştir. Bu suretle bir nevi Yahudilerden intikam almışlardır. Bunlar miladi 300 yılında olmuş, daha o zaman Hz.Muhammed(S.A.V), dünyada bulunmadığı gibi Kur’an’da yok idi. Bunlar hep Yahudilere karşı yapılmıştır.

Ayrıca Hıristiyanlık Roma’da devlet haline gelince, Roma’nın kuzeyine doğru ve Roma İmparatorluğu’nun bütün topraklarına yayılırken de silah-kılıç kullanılmıştır.

 

Roma İmparatorluğu dışındaki insanlar kendi iradeleri ile Hıristiyanlığı kabul etmiş değillerdir. Kanlı savaşlar olmuştur. Yani miladi 300 yıllarında ve son yıllarda Hıristiyanlar, Hıristiyanlığı yaymak için çok kan dökmüşlerdir. Hazreti Musa’da Filistin’e girerken, oradaki çok cabbar-kuvvetli olan Kenanileri tamamen öldürmüştür. Tevrat’ın Huruc kısmını okuyanlar bilir. Kur’an’da bunu açıklamıştır. Yani Musa ve İsrailoğulları, Kenanileri kılıçtan geçirdikten sonra, Erd-i Mukaddese(Kutsal Topraklara) girmişlerdir. Davut ve Süleyman’ın savaşları ise herkesin malumudur. Mecbur olmadıkça Hazreti Muhammed(S.A.V) de savaşmamıştır. Tıpkı Musa, Davut, Süleyman ve Talut gibi. Demek ki, Peygamberimizden evvelki Peygamberler de Allah’ın dinini yerleştirmek için karşıtları ile savaşmış ve çok kan dökmüşlerdir. Hz.İsa’ya ise Yahudiler sahip çıkmamış üstelik İsa’yı dışlamışlardır. Hz.İsa’nın çevresinde Romalılarla savaşacak bir güç oluşmamıştır. Oluşsa bile Romalılar ve Sezar o zamanın çok kuvvetli bir devletidir. Onlarla savaşmak Ben-i İsrail’in tamamen yok olmasını gerektirebilirdi. Hz. Mesih bu ve benzeri nedenlerle Sezar ile savaşmamayı (Ben-i İsrail güçsüz olduğu için ) önermiştir. Yoksa müşrik ve zalim Sezar’a ve Romalılar’a bir hak tanımamıştır. Sezar, zalim ve kafirdir. Bir Hak Peygamber’in, batıla kafir ve zalime hak tanıması düşünülemez. Sezarın Hakkı Sezara sözü Mesih’e ait değildir. Hiçbir peygamber zalime ve kafire hak tanımaz. Zira Mesih Hak, Sezar batıldır. Hak, batıla hak tanımaz. Mesih’in dediği mealen şudur:

“Bu çok güçlü zalime güç yetmez. Öyleyse Sezar ile uğraşmayın.” Bu konu ile ilgili olarak www.varliktanveriler.com sitemizde “Sezarın Hakkı Sezara Tanrının Hakkı Tanrıya” başlıklı yazımızda çok detaylı açıklamalar vardır. Bu veriye göz atmanızı salık veririm.

Peygamber olarak 3 peygamber mescid (mabed) yapmıştır. İlk mescidi yapan ceddimiz Hz. İBRAHİMDİR. Mekkede’ki “Beyt-i Atik” (Kâbeyi), inşa etmiştir ve yanında musalla (namazgâh) yeri ayırmıştır kendisine. Namaz, Arapça selat demektir. Anlamı Tanrı’ya dua-niyaz yalvarış ve yakarıştır ve ayakta olur. Makamı İbrahim’e Musalla, İbrahim’in makamı musalla namazgâhtır.” Vettehizu min makam-ı ibrahime musella” (Bakara 125) Ayakta Tanrı’ya dua etme yeridir. Diğer ikisini evlatlarından Hz.Süleyman Ve Hz.Muhammed (S.A.V) yapmıştır.

Mescidi Aksa’yı Süleyman Peygamber Kudüs’te ve üçüncü olarak da Mescidi Kubayı Medine’de Hz.Muhammed (S.A.V) yaptırmıştır. Bu üç peygamber dışında

 

mescid (mabed) yaptıran yoktur. Musa ve İsa Peygamberler mescid (mabet) yapmamış ve yaptırmamışlardır. Hz.İbrahim ve iki oğlu İsmail ve İshak soyundan sadece 3 peygamber mescit yaptırmıştır. Bunlar Hz.İbrahim, Hz.Süleyman ve Hz.Muhammed (S.A.V) dir.

Hz.İsa Mesih(A.s) efendimiz de diğer bütün peygamberler ve Adem babamız gibi CESET VE RUHTAN ibarettir. Ruh, Allah’ın Zatı olmayıp, Allah’ın emri (Durumu halı) kadim sıfatıdır. Allah’ın ruhu emri, Adem’de ve bütün evlatlarında vardır. Eğer ruh olmasa, akıl ve düşünce olmaz. Akıl ve düşünce hayvanlarda yoktur. Sadece insanlarda vardır. O da, Allah’ın verdiği ruhtan gelmektedir. Allah, zatı ile arşın üstündedir. Emri sıfatı ve ruhu ile her yerdedir. Hz.İsa Mesih (A.S) Allah’ın ruhul kudus ile teyit ettiği yüce bir peygamberdir. Allah’ın sevgili kullarındandır.

“Ve eyyednahu biruhul kudusi” (Biz onu ruhul kudus ile teyid ettik, pekiştirdik, kuvvetlendirdik.) (Bakara 87) İşte Hz.İsa Mesih A.S, kendisini teyid eden ruhul kudusun gücü ile o olağanüstü mucizeleri göstermiştir. Gücünü ruhul kudusten almıştır. Ruhul Kudus kime gitse, o kişi çok mistik-ruhani olur ve olağanüstü mucizeler onda zuhur eder. Hz. Muhammed (S.A.V) ise, Allah’ın ruhum dediği ilk ruhtur.İlk tecellisidir, ilk taayyunu belirmesidir. Ruhul kudus ve Ruhul Emin de dahil bütün ruhların membaıdır. Güneş gibidir. Diğer ruhlar yıldızlar gibidir. Ancak ruhul kudus, ay gibi çok parlaktır ve güçlüdür. Hz.Muhammed (s.a.v)’in ruhu külli ruhdur. Bütün ruhların babasıdır. Eb-i mukaddestir (Mukaddes babadır)

Allahu Taala, kadim var olandır. Ve Allah’ın varlığı nurdur ve nurda kuvvet vardır.

 

“Allahu nurussemavati vel ard” ( Allah, göklerin ve yerin nurudur). (Sure-i Nur 35)

 

Nur olan Allah, sınırsız, kenarsızdır. Allah’ın sınırı kenarı olmaz. Sınırı olursa çevresinde yokluk düşünülür ve Allah sınırlı bir varlık olur. Sınırlı varlık da Allah olamaz. Allah için, sınır hudut kenar düşünülemez. Bu nedenle sınırsız nur olan Allah ne bedene, ne kalbe, ne de ruha sığmaz. Allah, muteal her şeyi aşkındır, yücedir. Kilisenin, Allah İsa‘nın ruhu ile zırhlandı sözünün hiçbir bilimsel akli ve felsefi değeri yoktur. Zira Allah, sınırsız nurdur. Sınırsız olan varlık, sınırlı varlıklara sığmaz. Hululiye ‘’Allah Filana girdi” gibi laflar Allah’ın sınırsızlığı karşısında imkansızdır. Ancak Allahu Taala’nın zatı, ruh- kalp aynasına yansır. Güneşin aynada göründüğü gibi. Yansıma aynaya girme değildir. Güneş bir aynaya sığmaz ama parlak aynada yansır. Bu bir yansımadır. Yansıma ayrı, hulul etme-girme ayrı şeydir. Yahudilerin ve Nasaraların(Hıristiyanların) “ Biz Allah’ın evlatları ve sevgilileriyiz”(*) sözü de Allah’ın birliği gerçeğine aykırıdır. ALLAHIN SEVGİLİLERİ, Peygamberleri, velileri ve kendisine aşık aziz kullarıdır.

Böyle söylediklerine göre; demek ki bütün Yahudiler ve Hıristiyanlar hep Allah’ın oğulları ve kızlarıdır. (vay diğer insanların halına) Ayrıca hepsi kendilerince, Allah’ın oğlu ve kızı olduğuna göre, İsa Mesih’in oğul olarak ne anlamı ve kutsiyeti kalır? Her Yahudi ve her Hıristiyan bir İsa Mesih’tir! Şu da var: O zaman ibadete, sinagoglarda ve kiliselerdeki dualara ne gerek var. Zaten tüm Yahudiler ve Hıristiyanlar, İsa ve Musa gibi kurtulmuşlardır. Ne günah işlerlerse işlesinler Allah’ın oğulları, kızları ve sevgilileridirler. Her yaptıkları cinayet, zulüm, her türlü kötülük zaten kendilerine kalacaktır.

 

Bu kadar saçmalık ve şaşkınlıklara pes doğrusu……

Zira Allah, oğullarına ve kızlarına ve dahi sevgililerine ceza vermez. O zaman da dünyada suç, dehşet, cinayet, gasp, katil vb. tüm günahlar cezasız kalır.

 

( Dostoyevski’nin SUÇ VE CEZA isimli eserinde dediği gibi: “Suç varsa ceza olacaktır. Suç yoksa ceza da yoktur.“ ). Sonsuz afçılığı savunan kilise bu çelişkinin içindedir. ALLAHU TAALA İSE KESİN OLARAK ADİLDİR. AĞIR SUÇ İŞLEYENLERE CEZA VERECEKTİR.

“ Allah istediğine gadap eder(ceza verir) istediğini affeder.- Yağfirö limen yeşau ve yuazzibü men yeşau-(Allah) dilediğini bağışlar-affeder, dilediğine azap eder…”(Al-i İmran-129, Maide-18,40)

(*) "Ve kaletil yehudü vennesara nahnü ebnaullahi ve ahibbahu-Yahudiler ve Hıristiyanlar dediler ki: "Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz..."(Maide 18)

 

Allah nurdur, parçalanmaz ve evlatları olmaz. Allah, erkek ve dişi değildir. Yani Allah’ın cinsiyeti yoktur. NURUN(IŞIĞIN) CİNSİYETİ OLMAZ. CİNSİYET, BİYOLOJİK VARLIKLAR İÇİNDİR. ALLAH NUR OLDUĞU İÇİN BİYOLOJİK VARLIKLAR GİBİ BÖLÜNÜP PARÇALANMAZ, BÖLÜNÜP TEKRAR BÜTÜNLEŞMEZ. BİYOLOJİK VE CİSMANİ NESNELER PARÇALANIR. ALLAH, SONSUZ NUR VE MÜKEMMELDİR. MÜKEMMEL OLANIN, SENTEZE İHTİYACI YOKTUR. O BİR MUTLAK BÜTÜNDÜR. SENTEZ KABUL ETMEZ. HEPSİ KENDİNİN TECELLLERİ VE BELİRTİLERİDİR. DENİZ VE BELİRTİLERİ OLAN KÖPÜKLERİ GİBİ. KÖPÜKLER DENİZLERDEN OLUR VE YİNE DENİZDE YOK OLUP, GİZLENİR.

 

”ALLAH HER ŞEYİ KAPLAMIŞTIR”

 

“ELA İNNEHU Bİ KÜLLİ ŞEYİN MUHİT”-(Fussilet 54)DİKKAT ALLAH HER ŞEYİ İHATE ETMİŞ- KAPLAMIŞTIR” HER ŞEY ALLAH’IN KABZESİNDEDİR.

ALLAH’IN VARLIĞI, NURDUR VE KADİM VARDIR. ALLAH BİZATİHİ MEVCUTDUR ( ALLAH KENDİLİĞİNDEN MEVCUTDUR). ALLAH İLK NEDENDİR (TÜM NEDENLERİN NEDENİDİR). O SONSUZ BİR NUR, SONSUZ KUDRET (Güç), SONSUZ, KENARSIZ MUTLAK BİR BÜTÜNDÜR. ALLAH TÜM ALEMLERİ YARATMIŞ VE HEPSİNİ İHATE ETMİŞ, KAPSAMIŞ KAPLAMIŞTIR. BU NEDENLE ALLAH, HER ŞEYİ İHATE ETTİĞİ İÇİN HER ŞEY VE HERKES ONUN ABDI-KULU KÖLESİDİR.

 

 

KÖLE- KUL, KENDİSİNİ EGEMENLİĞİ ALTINA ALAN ALLAH’ın BİR NEVİ ESİRİ VE MAHKUMUDUR.ONUN EGEMENLİĞİNİN DIŞINA ÇIKMASININ İMKANI YOKTUR. ONUNİÇİN ALLAH KURAN’DA İNSANA HİTABEN “NEREYE FİRAR” BUYURMAKTADIR. YANİ “HANGİ YÖNE KAÇSAN BEN VARIM” ANLAMINADIR. İŞTE ALLAHIN AŞKINLIĞI, YÜCELİĞİ DE BUDUR.

Kilise babaları bu şekilde Allah’ın yüce bir peygamber ve sevgili kulu olan İsa’yı ve ruhul kudusu da ilahlaştırarak bir Tanrı Üçlemesi (sentezi) yapıp sonsuz ve sınırsız nur olan Allah’ın tekliğini birliğini bozup,tekrar Romalıların çok Tanrılılık çukuruna yuvarlandılar, müşrikleştiler ve milyonlarca İsevi kardeşlerimizi de bu karanlık çok tanrılılık şirk çukuruna sürüklediler.

Aslında İsevi kardeşlerimiz masumdurlar. Bütün bu yanlışları Hıristiyan din adamları yapmıştır. Masum olan İsevi Kardeşlerimiz, bu anlattığımız gerçekleri bilmediklerinden, kendi din adamlarının yalan yanlış ortaya attıkları görüşleri gerçekmiş gibi kabul edip bilmeyerek, şirke düşmüşlerdir. Aslında Hıristiyan kitleler suçsuzdur, masumdur. Ama çağımız gerçekleri araştırma ve öğrenme çağıdır. Araştırma yapmadan kendilerine ezberletilmiş olanı söylemeye devam ederlerse kendileri de suçlu olur. Çünkü Allah, insana ruh akıl, düşünme ve araştırma yeteneği vermiştir. İşte bu yanlış öğreti sonucu Hıristiyan kitleler, Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v) ve Mesih (A.S)’nin mistik ruhani manevi yolundan zaman içinde uzaklaşmış ve cismani dünyevi zevklere yönelip şekilci olup, İsevi ruhanilikten uzaklaşmış dünyevi cismani seksi zevklere dalmışlardır. Ve bu suretle kiliseden de uzaklaşmışlardır. Hıristiyan kitleler kilislerde gerçek manevi ve ruhani bir zevk bulamamışlardır. Bu nedenle ruhani mistik zevkten uzaklaşıp maddi zevklere yönelmişlerdir.

 

“Ve rehbaniyyetenibtedeuha ma ketebnaha aleyhim illebtiğae ridvanillahi fema reevha hakken riayetiha- Uyguladıkları ruhbanlığı biz onlara yazmadık; Allah’ın rızasını kazanmak için yaptılar. Fakat buna gereği gibi uymadılar..” (Hadid 27)

Allahu Taala, Kur’an’da rahbaniyeti Hıristiyanlara, emretmediğini fakat onların (din adamlarının) Allah için, bu rahbaniyeti icat ettiklerini ancak, sonradan ona da uymadıklarını buyurmaktadır. Yani rahbaniyeti (dünya zevklerinden yüzde yüz uzaklaşmak, evlenmeme ve cismani konulardan tamamen uzak durma, çok az yeme- içme vs.gibi) Allah, emretmemiş ancak Rahbaniyeti de kötü saymamıştır. Rabbımız dünya zevklerinden yüzde yüz uzaklaşmanın insanlar için ağır bir yük olacağından ve insanlarında yüzde yüz dünya zevklerinden kopamayacağı için olacak ki, bu ağır yükü insana yüklememiştir. Ancak kendisine yaklaşmak için, yapan kullarını da men etmemiştir. Kur’an’ın beyanı budur. Peygamberimizin(S.A.V) ‘’Dinde rahbanlık yoktur” kutsal sözünün anlamı rahbanlık yoktur anlamına değildir. Tanrı, rahbanlığı emretmemiştir. Tanrı emretse o zaman dinde ruhbanlık olur. “Dinde ruhbanlık yoktur” bu anlamadır. Ama Kur’an’dan anlaşılıyor ki, “ruhbanlık” yapanlara da yapmayın buyurulmamaktadır. Yani bireyi bu konuda serbest bırakmıştır. Tanrı aşkına düşüp, değil bu dünyayı ukbayı da cenneti de istemeyen kullar vardır. Yani dünya ve ahiret zevkini de terk edip, sadece Allah’ın zatını ve cemalini isteyen kulları vardır. Bunlar Hak Aşıklarıdır. Bu Hz. İsa(A.S), Ruhul Kudüs, İncil ve İseviyet ile ilgili gerçekleri kitaplarımızda (Varlık, Muhammed İsa Adem, İslam’da Şeriat ve Tarikat) ve internete (www.varliktanveriler.com) yüklemiş olduğumuz verilerde; İsevilerin bu açıkça anlattığımız gerçekleri araştırıp tetkik etmeleri lazımdır. Etmezlerse sorumlu olurlar.

Şimdi bir Müslüman olarak bir gerçeği açıklayacağım:

 

Ruhul kudus, Hz.İsa’ya teyiden gönderilmiş ikinci bir ruhtur. Onun için çok mistik ve çok olağanüstü güçlere sahip olmuştur. Kur’an’da, bu Hıristiyan din adamlarının kendilerinin icad etmiş olduğu ve sonradan uymadıkları ruhbaniyeti yaşamadıklarından ancak yaşıyor görünmekten giydikleri kisve ve davranışları ile öyle göründüklerinden, bugün Hz.İsa adına yani İsevi-ruhani yaşam diye bir şey, Hıristiyan aleminde kalmamıştır. Binde bir istisnalar hariç. İstisnalar kaideyi bozmaz diye bir gerçek vardır.

 

 

KAYNAK

27 KASIM 2006

KAZIM YARDIMCI/ADIYAMAN/TÜRKİYE

 

Not:Bu yazı yazarın sürekli olarak yazı yazdığı "Adıyamanda Bugün" isimli yerel gazetede 1 Aralık 2006 tarihinde yayınlanmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.