Φ delifırtına Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Kaç yaşında olursak olalım annemizin şevkatine ihtiyacımız var dimi He he kahve sözü vermiştim de kahvelisini bulamadım.Bugünlük çayla idare et arkıdeş Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 ------------- babam güneş annem denizdir benim.. tüm yanılsamalardan öteye.. gerçekliğin kalbindedir kırmızı gül üm.. hora teperim onlar için.. hora teper coşarım.. ellerinde kırmızı güller taşıyanlar için.. ---- heheyt....heyyttt... ..... gerçek annemi de görmeyeli çok oldu..yarın gidemde bi görem..ne dertler yakınır artıkın oğluna bilemem.. ne haberr..fırtınaların en delisi.. sağoll.. Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 KöR / eBe Çerçeveye sığmadı yalan Koptu birden Dişlerimle dizdiğim inci tesbihler Kucağım(d) a kuruldu kuşku salıncağı Neyi var bugün suflecinin? Neden aynı cümleye takılı aklım? Koptu inceldiği yerden işte film Bu kadar çirkin olmamalı hayat Basit sevmemeli şair dediğin.. Hangi umudu katık etmeli şimdi yarınlara? --- (üzgünüm şiirini senden habersiz topiğime taşıdım..şair bencilliği iştee ..bu gün bişe düşünemiyorum..ayy ayy uykumda var..harikaydı..tebrikler..) Alıntı
Φ alamet-i farika Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 bakınız sayın çift g.li figgarocuum... benin ailemdeki tüm kadınlar boydan fakir lakin cillop gibidirler ayıptır sölemesi...ne sibel canın poposu ne de hülya avşarın selülitleri bulunmamaktadır kendilerinde. lakin bendeniz it gibi çalışmaktan vücudumun muhtelif yerlerinde oluşan varislere ''durun biraz; biraz duruuuuunnnn'' diyememekteyimdir. peki ne uğruna : ah bir zengin olsam yaba daba daba yaba daba tırınım tırının tın...'' hayır çünküm parayla saadet olmas.denedim biliyorum... peki ne? tatmin mi? yani ben ayakaları yere basan,sağlıklı,akıllı,mektep medrese görmüş bir kız çocuğuyum kimselere ihtiyacım yok...hayır? peki? baba beni hacıya gönder? yok bu da değil...bana kulluk etmiyor artık... ne o zaman çift g.li figgarom... bilgilisin malum...bunu da çözüversene? Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 valla frozen çok güzel bir müzikti..hani bazen huzur için mezarlığa gider gezerim.. mezarlıklar bana müthiş huzur verir..sessizlik..ağaçlar..yaşamlar sonucu verilen o tüm savaşlar sonucu elde edilen en büyük zafer ; çıplak bir mezar taşı gerçeği..gülümsetir beni.. --bu müzikte çok huzur vericiydi..sağol..ruhumu dizginledin.. defalarca dinledim.. .. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 ben bu şarkıya ruhumun sesi derim.. umarım dinleyince üzüntümü anlamışsındır..çünkü çok haklısın söylediklerinde.. ve ne tesadüfki bende huzur bulmak için giderim mezarlığa saatlerce dolaşırım..zincirlikuyunun girişinde bir yol vardır..o yol bana hayatın anlamı gibi gelir... özür dilerim seni dinlemediğim için... Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 :unsure:Ben sadece kendimi zannediyodum bunu yapmaktan hoşlanan.Benim de mezarlıktan hiç çıkasım gelmez. Hele büyüdüğüm yerin mezarlığına gidince.Babanemi dedemi ziyarete diye giderim sonra bi bakarım falanca komşu,falanca akraba.Fellik fellik gezerim içeride Gelmişken bi şiir bırakayım figgaro Unutulmuş... Kumun üzerinde bırakılmış bir su tanesi Denizin unutkanlığıdır. Uzak dağlarda kalmış bir bulut, Rüzgarın unutkanlığı. Toprağa düşmüş bir gümüş kanat, Geçen kuşun unutkanlığıdır. Hayale dalmak ve ağlamak ihtiyacı, Gençlik yıllarının unutkanlığı... Boscho Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2007 bakınız sayın çift g.li figgarocuum...benin ailemdeki tüm kadınlar boydan fakir lakin cillop gibidirler ayıptır sölemesi...ne sibel canın poposu ne de hülya avşarın selülitleri bulunmamaktadır kendilerinde. lakin bendeniz it gibi çalışmaktan vücudumun muhtelif yerlerinde oluşan varislere ''durun biraz; biraz duruuuuunnnn'' diyememekteyimdir. peki ne uğruna : ah bir zengin olsam yaba daba daba yaba daba tırınım tırının tın...'' hayır çünküm parayla saadet olmas.denedim biliyorum... peki ne? tatmin mi? yani ben ayakaları yere basan,sağlıklı,akıllı,mektep medrese görmüş bir kız çocuğuyum kimselere ihtiyacım yok...hayır? peki? baba beni hacıya gönder? yok bu da değil...bana kulluk etmiyor artık... ne o zaman çift g.li figgarom... bilgilisin malum...bunu da çözüversene? uzun yürümelerden sonra yorgun düşerek; bu bir çocuk oyunu,ben seni çektim çekerek... şimdi nerden öğreneceksiniz onu, gelmiyorsa bazı şeyler,çocukluktan geçerek... asiyecim canım..şu yukardaki kıtanın son dizesi..sankim birazda tılsım onda gibi.. --birde heraklitos meselesi..hani sormuş ya ahali heraklitos a..hocam insanın kaderi nedir..?...tek kelimeyle karakteridir.. demiş..düşündürücü.. --asiyecim tutsağım..cıvıldaşan serçem..nasıl mutlu olmuşumdur nasıl..hani gelmişsin topiğime..gerçi gece balkondan seyreylerken denizi , mehtabı, bir iki fondiple..uykusuzluğun ayyuka çıkmış mahmurluğuda olsa ofiste şu an yüzüm..güldürdün beni ama katıla katıla..titreterek ve kendime getirerek.. hadi şimdi de beni kurtarmayı eyle..çok bilen çok yanılırmış.. çift "g" liden asiye ye... Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2007 :unsure:Ben sadece kendimi zannediyodum bunu yapmaktan hoşlanan.Benim de mezarlıktan hiç çıkasım gelmez.Hele büyüdüğüm yerin mezarlığına gidince.Babanemi dedemi ziyarete diye giderim sonra bi bakarım falanca komşu,falanca akraba.Fellik fellik gezerim içeride Gelmişken bi şiir bırakayım figgaro Unutulmuş... Kumun üzerinde bırakılmış bir su tanesi Denizin unutkanlığıdır. Uzak dağlarda kalmış bir bulut, Rüzgarın unutkanlığı. Toprağa düşmüş bir gümüş kanat, Geçen kuşun unutkanlığıdır. Hayale dalmak ve ağlamak ihtiyacı, Gençlik yıllarının unutkanlığı... Boscho Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2007 ben bu şarkıya ruhumun sesi derim.. umarım dinleyince üzüntümü anlamışsındır..çünkü çok haklısın söylediklerinde.. ve ne tesadüfki bende huzur bulmak için giderim mezarlığa saatlerce dolaşırım..zincirlikuyunun girişinde bir yol vardır..o yol bana hayatın anlamı gibi gelir... özür dilerim seni dinlemediğim için... .. ...... Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 OLRİC Friday, 16. March 2007, 17:17:23 OLRİC (Koca Bir Ömrü Harcamak Dedikleri Gerçeğin Altını Seninle Çizdim BEN) Güçlü olmak artık beni yoruyor olric herkese karşı dimdik olmak... arkasında durmak attığım her adımın yoruyor... Ki buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde… beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı uyan olric ... doğrul... ..........seni bekliyor..... düş değil gerçek ..............seni bekliyor... yanımdaymışsın yalanına kendimi kandırırken derdin tam orta yerine düştüğümün farkında değildim elbet kimseye arka bahçelerimden geçen katarların ağırlığını duyurmadım duymayın da artık beni... bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaşlı kıpırtısını yaşıyorken... o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin kıstırılmışlığı ile pusuyorum bazen.... uzun süre gecelere küsüyorum... uzun süre kendime küsüyorum... uzun süre kaleme...kağıda küsüyorum...hayata küsüyorum denizin en sığ yerinden başladık yol almaya olric şimdi kara görünmüyor gerimizde… bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa olric en iyi kendime yazarım ben... `kış´ dedim, `henüz gitmek için hazırlık yapmıyor´... hala (d)üşüyorum...(mart) sen acıyı biriktirmeyi seversin olric… sen biriktirmeyi seversin....hadi devam et şimdi …kuru yaprakları... deniz taşlarını… gözyaşını… sorulamamış soruları … senden kalan sesleri… yaşanamamış paylaşılmışlıkları… birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü… ve özlemi biriktirmeye… siyah dedim en güzel taşıdığım renk... ve herkesin üzerinden akan renk... şimdi bunca karanlığın üstüne oturup bir mektup yazmalı ilkbahara ve yaz´a `hadi renklerini topla da gel´ demeli... Sen de sıcağı pek sevmezsin olric… güz´ü severdin sende…son baharı severdin bu yüzden mi hep sonbaharlarda sevdik biz… sonbahar gibi hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde yaprak yaprak… yön seçmeden… Ben yüzüme kondurduğum hüzünle boyardım her şeyi… sen hazan yüzlüm olurdun olric… Yağmur da başladı olric… Rüzgarın en delisi beni buluyor yine… O an, `dünyayı karış karış dolaşsam´ diyorum kendime... Gülümsüyorsun... ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm… ki gözlerin hep güler(di) senin… şimdi Dünyayı karışlamayı unutuyorum gözlerinde... martıları da seversin sen olric…Gülümsüyorsun yine.. Ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm… Oysa ben bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıkmıştım sokağa... martılar dolan gözlerinde yitiverdim... yağmur hızlandı…rüzgar da... `kış´ dedim, `çok azimli.´ Beni hırpalamak istiyor… az mı hırpalandım ben olric… kapıyı vurup çıkışlarımın kar´ı dondurmadı mı beni… daha bir buza kesmedi mi içim… dönüşlerimdeki mora kesmiş parmaklarımı hissetmeyişim ve yüzümde donmuş gözyaşları mı ısıtmaya çalışırken sende hep dondun ... ama ellerimde ki mektupları göremedin olric… `Onları şimdi adreslerine doğru fırlatıyorum´ dedim… Rüzgarın yağmurun önüne savurdum bir bir... Uçtular ıslanarak.... bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa… ben de takıldım köşelerine… biliyorsun ya En güzeli senin hiç gitmeyeceğini bilmek (di) olric... çekilip içimin kuytularına her ne varsa birikmiş içeride dökmek var aklımda yeni mektup sayfalarına… tut beni olric… beni her şeye rağmen tut… yoksa karanlıklarda yok olacağım… Ki Aşk; acıtan… kanayan yaranın yanında gözlerinin özlemi… göz yaşlarımızın tuzlu tadı…karanlığın gölgesinin ayak izi … belki sen… belki ben…belki biz olamayışımız… belki aşk´ın korkuya galip gelemediği meydan… Ki aşk hep sahip olduğum da hiç fark edemediğim olric!... Belki ben etiketimi serseri mayın yapıştırmışlığımdan… belki korkusuzluğumdan bir o kadar adam gibi oluşumdan… belki de sivri topuk giyip salınamayışımdan böyleyim… içimde ki güç uzun zamandır beni havalandıramayacak kadar ışıksız… kanatlarımsa hiç olmadı melek değilim…yada var… olsam olsam şeytan…ama şeytanda bir melek di değil mi ... kullanma kılavuzum yok sorun beklide bu olric… yanıldığım bir gerçek Önce bir şeyleri resmetmenin zorluğunu fark ettim... Sen ki resmedilemeyecek kadar gizlere bürünmüşsün.. ne kadar kazısam hep pentimento olric..!. İçimin saklısına böyle bitimsiz bir acı yerleşmişken nasıl söylemeli… kime ne anlatmalı… kimden ummalı bir çıkış... ki Yusuf çık o kuyudan çığlıklarıyla ürperirken ruhum… Olmayacağını bile bile... seni inadına kirletmeyen…seni büyüten… seni allayan pullayan… seni bir başka raftan alıp bir başka rafa koyan ve bir türlü en uygun mekanı bulamayan… sana ki hiçbir mekanı yakıştıramayan aşk´tı Ben…Aşk belki... diyerek çıktım yola… Aşk belki… her bitenle başlayandı… Başlayamadım olric!... aşk dediğim benden doğandı... gidişimin en büyük nedeni Uzaklarına çekilip… uzaklarından bakmak… seni yeniden doğurmaktı… Kim bilirdi ki gitmeye karar verenin… gitmek için hangi sözün ardına gizlendiğini? Dönmek için elbet gitmek gerekir ama sen fazla açıldın kıyından… Çek kürekleri olric... çek kürekleri ... biliyorsun ki ne kadar çeksen asla kıyılara ulaşamayacağız! Kış yüklenmişken beyaz dallarına ağaçların.. ocak´tı şubat´tı en son mart´tı… Kış ağırlığını taşıtıyorken kalplere… buza kestiriyorken yürekleri… bana dönük adımlarının yavaşlaması havanın soğukluğundadır kandırmacasındayım… Oysa ağırlığı veren… içimdeki Hüznün çığlığında ellerimi sıkışımla avuçlarıma dolan kan… acısıyla burkulan yüzümdeki göz yaşları… ve hiç bitmeyeceğini düşündüğüm karanlığın orta yeri... Eğer yeniden gelseydim hayata deyip kalakalıyorum… "Eğer yeniden gelme şansım olsaydı hayata... tüm hatalarımı yeniden yaşardım" diyen şairin dibe vurmuş umutsuzluğuyla karşı karşıyayım… Bir daha dönemeyecek olmak... bir daha başlayamayacak olmak... bir daha gelmeyecek olmak…bir dahası olmayacak olric... bir dahası hiç olmayacak ... En keskin can alıcı virajlarını takipteyim şimdi dönülesi yolların... Kış hâlâ duruyor olduğu yerde... Ben duruyorum… sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara …. Oysa bilmiyorsun ben Uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde… Yazılanlar çoktan yazıldı... yaşandı ve bitti olric... yazılanlar çoktan yazıldı bitti... asla yinelemeyeceğiz bir daha! Nereye gitsem yabancıyım… ve yabancı dediğim güz hep başka…hazan başka… Havada dolanan yağmur yüklü bulutun tadı başka… yeşiline aldandığım sonbaharda solan yaprağın izi başka… bilmiyorsun… kaç gece intihar sehpalarına kendim vurdum tekmeyi kaç gece giyotin altında kesildim kaç gece namludan baktım dolunaya… kaç gece senden bittim…uçurumundan düştüm kaç kere bilmiyorsun olric… seni aramıyorum uzun zamandır…seni bulmuyorum… seni yabancılaştığım… kaybettiğim … bulamadığım kendimde bile aramıyorum … ki bulduğum yerde yitirme kesinliği karşımda apaçık duruyor… bile bile sokuyor kendini akrep… bile bile gizli ölümlere mezar kazıyorum… boğazıma dayalı bıçağın sancısı kanadıkça biraz daha ölüyorum… bundan sonrası hissizlik… ötesi ise silikleşecek… sus olric… sus sonsuza kadar… ne sesini duymak istiyorum ne sessizliğini... hiç bilmedin içimde kanayan sancının derinliğini Artık hiçbir şeyine dönmeyeceğim gözlerimin ışıltısı sönmüş yüzümü Ki seni her sabah suskunluğumla bıraksaydım bu kadar yok olmayacak bu kadar tiz´leşmeyecektin… yürek atışlarının "dursun artık" istemiyle bakakalacaksın… nafile... nafile... bir kere başladın mı artık "bitmek" denen kayboluyor… sürekli başlıyorsun… sürekli ardı ardına bağlanmış ip gibi asılı kalıyorsun zamana… dursa ne çıkar… başladı ve bitmeyecek…sadece yön değiştirecek… görüntü değiştirecek…isim değiştirecek…renk... mekan... dil... ama bitmeyecek hiç olric… ki her şeye bir sözleri var olric… ben ne kadar her şeye susuyorsam onlar o kadar her şeye çok tanıdıkmış gibi görünüyorlar… kim olric kim …. kim sendeki senden ...başka bir sen oluşturmadan seni kabul etmeyi ...ta baştan kendine söylemiş ta baştan göze alabilmişti ki… kışın dondurucu soğuğu kadar dayanılmazdı zaman… kitap raflarına kafamı gömüp aradığım asıl bulmak istediğimdi… aradığım neydi olric… kış ki önümü kesmeyi sevdi hep… ama ben kış´a inat bir cümleyle açtım yolları bildin hep!... ahh işte… "hep olmayacakları mı ister insan… hep olmayacağa mı yönlendirir yoksa olayları" içimdekiler eylül dansından geri kalanlar ver elini olric… aşk´ın bizi bıraktığı sahilden başlayıp bırakalım içimizdeki tüm gereksiz cam kırıklarını… ben elime bez bebeğimi alıp oturayım cam pervazlarında… ben uçurayım uçurtmamı…sen bilyelerini yuvarla yokuş aşağı ver elini olric.. "her şey güzel olacak …buda geçecek… sen güçlüsün" diye diye yolu yarıladık bak!... Az´ım olric...azımsanıyorum...azım sanıyorum!... gidip bir köşede biriktirme zamanım geldide geçti bile… ki az zamanda ne şiirler biriktirmiştim içimde… sen şiirleri bilir misin olric? Ben bildiğini bilirim… yorgunluğumun kimsesizliğinde titrediğin her gece … olric bir tek sendin omzunda dinlendiğim... Sen ile ben olric… öğrenmeliydik yalnızlığın kaç bucak olduğunu... ve bir ve iki ve üç olric…dönüş yok… Sen ve ben…tükendiğinde yittiğinde her şey "yaşandı bitti" diyebilecek gücü şimdiden toplamalıydık… Geç mi kaldık? Olric… Geç kaldığımızı anlamak için bile mi çok geç kaldık yoksa Doğruya… ne varsa beklenen.. arası kapatılamayacak mesafelerce geç kaldık… Bitmek varsa eğer… geçmişi ak sayfalara kaydedecek … silmeyecek beyaza boyayacak zaman bitti olric... Bir an da… hiç olmayacak bir zamanda… nedir bu kalabalık bu kurtlar sofrası? Ellerinde pankartlar… `Aşk bir ihtilâldir!´ – `Aşk bir başkalaşımdır!´ – `Aşk bir yitiştir!´ – Aşk bir ihanettir! Semender ateşiyle etrafımı sarmışlar elini uzat olric… uzat elini... ben kendi ihtilâlimden endişeliyim….. ben her dokunduğumu inciten… ben her uzandığımı yok edecek bir felaket kadar felaket! Aşk belki… ağlamaktır...ağladıkça anlarsın…anladıkça ağlarsın… Nasıl da eritir göz yaşı insanı…Gel seninle bir daha ağlayalım … Yaşanmışlara… yaşanmamışlara… bir de hiç yaşanamayacaklara Ağlamak güzeldir olric… ağlamak ki yüreğin temizlik eylemi derler… Ama bilmezmisin cam kırıkları temizlenmiyor olric! Her gün bir şeyler değişiyor… ardımda Bıraktığım hiçbir şeyin bıraktığım gibi kalmadığını biliyorum… kendimin bile o küçük şehirdeki gibi olmadığını bilmek her defasında içimi bir parça daha acıtıyor… kalan sadece benden ufak tefek parçalar… çocukluğumu gömmüşüm o şehre…küçük mutluluklarımı... zamansa inadına tepeleyip geçiyor her şeyi… beni… seni… anıların her anını... zaman ilerledikçe silineceğine netleşiyor geçmiş… satır araları canlanıveriyor isimler yüz hatlarına bürünüp çıkıyorlar karşıma… Ne desem az… ne desem çok… ne desem boş…ne desem yersiz ve yetersiz Aşk´ına vurdum başımı… iflah olmam…BEN ADAM OLMAM… ne kadar su verirsen ver…artık susuzluğumu gideremezsin ne kadar ışık tutarsan tut… artık karanlığımı ışıtamazsın içimde hiç dinmeyen bir fısıltı olarak kalacaksın olric!... seni kaybetmek bir daha bulamamak demekti… geç anladım! Şimdi gölgemize gitmeleri yerleştirip `uzak´ dedikleri yeri hedefleyelim gel seninle Olric... seninle konuşmalıydım olric çok çok önceleri ilk karşılaştığımda…kırılmamışken…incinmemişken.. henüz bu kadar yorulmamışken… şimdi ne kadar konuşsam gözlerindeki o pus hiç gitmiyor... hiç gitmeyecek... anlıyorum… Neden bu kadar üzgün suskunluğuna anlatıyordun acını? neden hep denizin karşısına … aynı yalnızlığın içinde kayboluyordun? neden hep susuyordun? neden hep susuyorduk? neden hep... seninle konuşmalıydım olric ne kadar da benden olduğunu anlatmalıydım…. kendini artık dinlemek zorunda olduğunu bir şekilde anlatmalıydım sana boş boş baktığın kalabalıklardan değil… kendinden medet... o...benim evet... yani sen ben olric, sen olric... seninle konuşmalıydım olric zaman aktı geçti yanından… durdun hep…bir şeyler geçip giderken senden çok şey alıp götürdüğünü bile bile durdun… sevgililer hep gider olric...biz kalırız artakalan onlardan ve bize bıraktıkları cam kırıkları... bir gün yarın diye bir şey olmayacak olric… yarın´ımız bize varmadan ne mümkünse ya yapmalıyız beraberce yada ölmeliyiz olric…ya tut elimden..yada bırak ölelim… ki rüyalarım kabusa dönüşüp bizi kirletiyor olric… Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma olric... Düşlerin en güzelini en güzel yapan… senin duruşun... bakışın... ve suskunluğundu. Kendine "Yüzünü dökme küçük kız" dedirtecek kadar hazandın.. Söylesene olric bu defa susma ...Bir dahası olur mu düşlerin? Şimdi Al yalnızlığımı ört üzerine olric... Belki o vakit bırakıp her şeyi… gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden… evet korkularla inançsızlıklarla…kırılmışlıklarla…karşı karşıyayız… ama bil ki korkular ille de sebepli olric... "Sevdiğini incitir insan" diyenleri haklı çıkaracak kadar acıyla yanışım. Ne ekersen onu biçersin diyen rüzgarım sonrasındaki fırtınalarım… Bir şiire vurulup da hiçbir şiir olamayışım... ve nerede… nasıl… ne zaman sonlanacağını artık pek de umursamadığım… bilemediğim hayatım… Hepsi bir "yaşandı bitti" noktasının etrafında dolanıyor… nokta gelip koyuyor sonunu… hadi durma Al yalnızlığımı ört üzerine olric... Duruyorum...susuyorum... uzun zamandır... Birgün´ü bekliyorum sanırım… bir gün her şey iyileşecek deyip içimde Öyle büyük fırtınalar biriktiriyorum ki… o fırtınaların her birinde "okkalı küfürler" çığlığıma kapılıp kayboluyor... Yutuluyorum olric… doğru olanı yapmak her zaman mutlu etmiyor olric... Mutlu olmak adına tüm düşüncelerimi bir kenara bırakma arzusuyla yırtarken yazılmışları... yaşanmışlıkları ki ben mutluydum olric.. mutluyduk..mutluymuşum…biliyorum ki artık… kendi istemedi mi gelmeyecek mutluluğum… sahip olmayacak hayatımıza olric.. işte bu yüzden al yalnızlığımı ört üzerine… Al yalnızlığımı olric. Giderken hiç gitmeyen… kaçarken hep beni izleyen… her adreste karşıma çıkan sensin olric... Bak yağmur yağıyor yine… üstelik gri…. Bu aralar yağmurların rengi hep gri... Sen… yağmur ve bir bardak demli çay... birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz… sen çayı çok seversin olric…yağmuru da ben… sensiz çay ısıtmıyor içimi olric… bilmiyorsun ki "koca bir ömrü harcamak" dedikleri gerçeğin altını seninle çizdim ben... seni özlüyorum…yağmur içimde …hep seni özlüyorum olric... bul beni! Çek çıkar düştüğüm kuyudan… ki biliyorsun ben var halimle yok olma çabasındayım… nefes aldığın her anı hayata döndürememenin telaşındayım.. yazıyorum olric…okuya okuya bul beni… ne imla..ne satır arası... ne paragraf.. boşluk yok olric...dopdoluyum... Buralarda kalakaldım olric... bir o kadar durgun…Öyle bir şey işte... görüyorum ki Benimle birlikte hiçbir şey kalakalmıyor… zaman durmuyor insanlar durmuyor Rüzgar esiyor yine…sular akıyor… saat inadına tik tak...akşam oluyor… sabah oluyor… ağaçlar bir döküyor yapraklarını bir çiçek açıyor... ben hariç Hiçbir şey kalakalmıyor olric... Hüzne bulanmadan yaşanmıyor ki olric... İlk açılan yaranın bir daha kapanmayacağını… ilk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceğini… hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirivereceğini nereden bilebilirdin ki olric... Şehirler değiştiriyorum…olric… "içimden şehirler geçiyor sen her durakda duruyor inmiyorsun"lara takılıp kalıyorum… Şehirler değişiyor olric… ben değişiyorum… değiştikçe kanıyorum… dünya da değişiyor ya... Bir… yaşanmışlıklar olduğu gibi duruyor işte... "Sen yok desen de...ay dolunay işte..." ve ben vazgeçip her şeyden hayatlardan bir gölge gibi çekiliyorum uzaklara... Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 uzun bir şiirdi..acıdım sana minik bir bölüm arkadaşıma... kıymetimi bilirsin artık ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış kayadan seken kurşun en serseri yanımız olur kimi zaman ve ben hep kendimi terk ederim senden her katilin aşkı her aşkın katili bir öncekinin faili hep ben olurum hep ben ölürüm içime uzanan koridorların ortasından Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Bunları o kalbin içinden senin için topladım doğumgünü çocuğu Mutluluk daima yanıbaşında olsun.Hayat yolunda daima güçlü olasın inşallah hep böyle iyi kalarak Bu da hediyen Dalgalı Alıntı
Misafir redblack Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 YENİ YAŞINDA DİLERİM İSTEDİĞİN TÜM GÜZELLİKLERE SAHİP OLURSUN. DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN !!!!! İYİKİ DOĞMUŞSUN , İYİKİ VARSIN !!!!! Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 Bugün bir değişiklik yap mumlara püf de!!! öte seni komaz ki yalnız, ıpıssız sen kadar umursar seni sen denli sever. vazgeçmez ki senden bir an bile, an içinde. çağırır her zerrede duyarsın, kulağını tıkasan da. kaçtığın her yerde aynı hayal saklandığın her gecede aynı düş. zamana saklı geçmiş ve gelecekler şimdiyi kutlarlar da garip bir akış içinde kayar giderler avucundan. geçmiş de sen, gelecek de kendi attığın düğümleri çözdükçe bir bir tüm çırpınışlar dinecek sen kalacaksın geriye özgürce... İyi ki doğmuşsun Alıntı
Φ alamet-i farika Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 şimdi hani ara ara giriyorum ya ben malumunuz ; ondan sebep kaçırıyorum belirli gün ve haftaları... misal iki gün önce kabotaj bayramıymış kaçırdım... figgarocuum çift g'li bilginim; ondan sebep şahsınızda tüm deniz insanlarının ve bandırma vapurunun bayramını kutlar ellerinizden öperim...hatta yaşasın halkların kardeşliği diyerek bu kutlama şeysine sosyal bir mesaj da iliştirerek kendimi tebrik ederimdir... sizi kurtarmaya gelince, kelin ilacı olsa başına sürermiş isimli son şarkımı size ithaf ediyorum,ara ara icra eyleyiniz efem... saygıdır hürmettir, ki asla kusur etmem bu konularda... Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 şimdi hani ara ara giriyorum ya ben malumunuz ; ondan sebep kaçırıyorum belirli gün ve haftaları... misal iki gün önce kabotaj bayramıymış kaçırdım... figgarocuum çift g'li bilginim; ondan sebep şahsınızda tüm deniz insanlarının ve bandırma vapurunun bayramını kutlar ellerinizden öperim...hatta yaşasın halkların kardeşliği diyerek bu kutlama şeysine sosyal bir mesaj da iliştirerek kendimi tebrik ederimdir... sizi kurtarmaya gelince, kelin ilacı olsa başına sürermiş isimli son şarkımı size ithaf ediyorum,ara ara icra eyleyiniz efem... saygıdır hürmettir, ki asla kusur etmem bu konularda... sağolasındır ..anlamışımdır..teşekkür ederim.. asiyecim cıvıldaşan serçecim..belki olurda gün..dervan durur..o zaman halklar olur kardeş.. --hani gelmişsin topicimee..şeref en ayyukundadır barometre göstergesinde..gerçi duvarda asılı termometre de gösterir 50 yii..sıcaaakkk..çookkk sııcaaaakkk..halcikleri hepimizin dilinde.. asiye bizi ufaktanda olsa kurtarsana..atsana şöle buz gibim bir havuza..belkim o zaman yaparızda havuz kenarında yeni çıkarttığın şarkınıda çalaraktan..abidikk gubidikk tiviss.. ---- asiye beni...biziii kurtarsana.. yassık sanaaaa.. Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 red black ve ra dya...sizlere teşekkür ediyorum.. sadece benim diğil..herkezin doğum günü kutlu olsun.. Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 bu şiiride kendime gönderiyorum.. GÖL Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için Demirleyemez miyiz? Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak, Seyrine doyamadığı o canım su yanında Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak Oturdum tek başıma! Altında bu kayanın yine böyle inlerdin, Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara, Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin O güzel ayaklara. Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin, Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta Suları usul usul yaran kürekçilerin Gürültüsünden başka Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi. Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses Şu sözleri söyledi: "Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz Akmaz olunuz artık! En güzel günümüzün tadalım o süreksiz Hazlarını azıcık!" "Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün Hep onlar için akın; Günlerle birlikte dertlerini götürün, Mesutları bırakın." "Nafile isteyişim geçen saniyeleri Akıp gidiyor zaman; Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri Ağaracak birazdan" "Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin Kadrini bilmeliyiz! İnsan için liman yok, sahil yok zaman için, O geçer biz göçeriz!" Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar, Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak Matem günleri kadar... Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda? Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek? Demek vefasız zaman, o demleri bir daha Geri getirmeyecek... Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık, Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri? Alıp götürdüğünüz derin hazları artık Vermez misiniz geri? Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman! Siz ki zaman esirger, tazeler havasını, Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan Bari hatırasını! Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda, O kapkara camlarda, sularına upuzun Dökülen kayalarda! İster meltemlerinde, ister ürperişle esen Seslerde, ister uzak ister yakında olsun, Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen Ay ışığında olsun! Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan, Meltemini dolduran kokular, hep beraber, Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan, Desin ki: "Seviştiler." Alphonso de Lamartine Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2007 Aşk Tek Kişiliktir -------------------------------------------------------------------------------- tek kişilik kalabalıktır aşk. aşk tek kişiliktir; ikinci bir kişiye bilet yoktur. kendinin yayasıdır aşkta ikinci kişi, kendinin mayası; herkes sevgisini sever... aşk nedir incil'e göre? nedir tevrat'a, zebur'a, kurân'a göre? bu kitaplardaki aşklar küfürler neyin rengine göre? insandır, insan aslolan, insana göre bir bedeni o kıyısızlığa bırakma saati geldiğinde gitmek bir yalnızlıktır. bütün gitmeler bir yalnızlıktır kalmaya göre... sevginin ve cesaretin cesetleriyle günler ağır ve kirli tortusunu bırakırken ömrümüze; günler, düşlerimize, özlemlerimize...uzaklığın şakağında kaç namlu kimbilir yakın olmasın diye? sonra biz buradan uçurumlara teslim olan gençliğimizle! en rezili belki parayla insan arasındaki yalnızlıktır; hiçbir inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir aşk, hiçbir kitap bu yalnızlığın kurallarını bozamıyor bu da bir yalnızlıktır... 'yalnızlık bir yağmura benzer' yağmurdan önce biz, bütün çılgınlıkları bir bir bölüştük, bir bir türküleri, telaşlı koşuşları, bir bir silahları, tabuları, ayrılıkları; çoğaltıp yalnızlığımızı feodal tekkelerde ellerimizin üstünde bir el bile yokken bölüştük vuruşları. sonra bir geceydi ve yalnızdık; çoğalttık susuşları... yağmura yakalandığımız geceye çarptık; geceye olmadı. ama biz paramparçaydık! ve hayat gaspetti o mağrur duruşları... hâlâ dağların üstünde, zambakların içinde işte şu hayat; destan ve yalnız hayat! yalnızlığa halay halay ellerim; kırılası kırılası ellerim! benim ellerim, yuh ellerim, şair ellerim... kalemimi silahıyla koruyan, kalemi de silahı da yalnız ellerim; 'yalnızlık bir yağmura benzer' yağmurda sırılsıklam ellerim... daha birileri biryerlerde yaralardan söz ediyor; sonra binlerce ses o bir sesin üstüne, belki de yüzbinlerce... ama kime anlatılır ki yara, orada yara olarak yalnız. yarayı anlatan, anlatırken; yara ise orada yara olarak yalnız! destan ve yalnızdır hayat kırılası ellerim! herkes kendine göre bir yalnızlıktır! İyi ki doğmadınız hiç doğmayanlar ya da doğması olasılık kalanlar, doğarken biz de spermdeki olasılık kadardık; o olasılıkla doğmak veya doğmamak üzere yalnızdık. şimdi de yaşamak ve ölmek hâlâ bir olasılıktır. hep mengenede, kaderde en çok da yaşamak bir olasılıktır. sevişmek ey, yaşamak bir olasılıktır! yalnızlığı sevişirken eksiltiyor, eskitiyor ve eskiyoruz... seviştiğim gece emzirdiğim gecedir, özümü katarım ona; geceyi kanatırım gece beni kanatır. gece insanlığımız insanlığımız ise yalnızlıktır... giderek insanlaşıyor, uygarlaşıyor ve insansızlaşıyoruz... 'görgü tanıklarının ifadelerine göre' günlerin dağınık yüzü ter ve keder içinde; zanlıları her sabah o resmi geçitlerde... işte hayatlarımız intiharların ve cesaretlerin sustuğu yerde; hayatlarımız diğer hayatların da cesetleriyle... hayatlarımızda kimselerin bilmediği yalnızlıklar; ama kimseler bilse de bilmese de yalnızlık var ey bütün yalnızlıklar! -------------------------------------------------------------------------------- Yılmaz Odabaşı eşliğinde MUTLU YILLAR:)) Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 28 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 28 Haziran , 2007 teşekkürler ilyada.. ... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2007 iyi tatıller arkadaşım...güzel bir yaz diliyorum Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 iyi tatıller arkadaşım...güzel bir yaz diliyorum sağol sedoş..sana da iyi tatiller.. Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 anıcığım topicçiğim ben geldim vefasızın.. ..ne o söylem hoşuna gitmedi mi..yine mi aynı geyik be figgaro..diyosun.. --iyi hadi düzeltelim o zaman.."anı bey nasılsınız efendim..çol çocuk nasıl..yenge sıhhattedir umarım..bir iki zırvalayıp kaçacağım..saygılar sunarım.." ..oldumu efem..olmadıysada oldur artık.. ---tren garıydı..treni bekler iken yanıma geldi oturdu..tanımıyordum..yedinci kocasıda üstüne ev yapacağım demiş ..yapmadığı için onuda boşamış.. ilki dövüyomuş..ikincisi başka kadına kaçmıç..valla üçten sonrasını hatırlamıyorum.. --susmuş dinliyodum..çok konuşuyodu..konuşmasının sonunda lafı şuna getirdi.."acaba bildiğiniz yerde uygun bi koca varmı" ..sonrasında nasıl kaçtım oracıktan bilmiyorum..tren garının erkekler tuvaletinde buldum kendimi..ahh ahh şu tuvaletlerde olmasa ne yaparız.. ..kaçacak en güzel yer.. işte ölee anıcığım topicçiğim ortalıkta dolaşmak bana gelmiyor..ben yine arada gelip burada yazayım..dimi.. öle yapayım..görüşürüz..beni ösle.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.