Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN ÜSTÜ AZ PERUK... (Madde bir: Erkek senin saçından tahrik oluyor ey nisa taifesi, kapa o saçını... Bunu diyen kutsal değil, başka insanlar... )


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Türban Üstü Az Peruk...

 

Madde bir: Erkek senin saçından tahrik oluyor ey nisa taifesi, kapa o saçını... Bunu diyen kutsal değil, başka insanlar. Hangi akla hizmet söyledikleri de belli değil. Çünkü hep söylüyorum, en yakın başvuru adresiniz en yakınınızdaki kutsal kitabınızdır, bir zahmet gidip bakınız. Orada saçını gösterme diye bir emir var mı? Ziynetlerinizi örtünüz, göstermeyiniz diyor, ve örtülerinizi de omuzlarınıza kadar salınız diyor. Amaç o kadar meydanda ki anlamamak için özel çaba gösteriliyor ve kadının saçı bir dinin neredeyse simgesi haline getiriliyor.

 

Madde iki: Başını örtmeyi samimi olarak inancının bir gereği olarak gören kadınlar, başlarını örtüyor. Ama bunların örtüsü adı üstünde: Başörtüsü!.. Türban değil, türban üstü peruk olacak kadar komik, inancın özüne ve sözüne aykırı bir siyasi simge değil.

 

Madde üç: Burada karşımıza kör inanç çıkıyor. Bu inanç kör görmüyor, anlamıyor. Bir türlü kullanıldığını, bir türlü üzerinden siyaset yapıldığını anlayamıyor. O siyasi düzen ön görüldüğü haliyle hayata geçirildiğinde elde edeceği özgürlüğün sadece "kapanma özgürlüğü!" olacağını sanıyor. Özgürlük dendiğinde aklına sadece saç göstermeme özgürlüğü geliyor. İnancı gözünü ve dimağını öylesine kapatmış ki, ne eğitimi görürse görsün, hangi üniversitenin hangi bölümünden derece derece üstüne mezun olursa olsun, kafası türban üstüne peruk takma izan ayarında takılı kalıyor.

 

Madde dört: Bir kere olsun, tanrı aşkına bir kere olsun düşünün! Sizin de erkek çocuklarınız var, var olacak belki. Erkek kardeşleriniz, arkadaşlarınız, akrabalarınız var. Bu erkekler sizin saçınızdan tahrik olup kendini kaybedecek kadar zavallılar mı? Sizin saçınız tanrının size verdiği bir ceza mı? Şu uçsuz bucaksız evreni düşünün, Dünya gezegenindeki bir kadının uzayan hücreleriyle uğraşan bir tanrı olabilir mi?

 

Madde beş: İnandığınızı söylediğiniz inancın kitabı her surede diyor ki: "Aklınızı kullanın!".. Size akıl verdik diyor.. Akıl!!.. O akıl, saçı göstermemek için takılan bir örtünün üstüne saç takılmasına nasıl izin veriyor? Sadece bu bile, taktığınız örtünün aslında bir siyasi simge, bir kullanılma aracı, bir korkaklığın kadınları ön saflara sürmesi olduğunu göstermiyor mu?

 

Madde altı: "Bir çocuğu eğitmek istiyorsan, işe anneannesinden başlayacaksın"

 

Akıl, öğretileni bellemek değildir. Akıl, öğrenilmiş davranışları sorgulama zahmetine girmeden sergilemek değildir. Ve akıl, insan olma değerini kör inanca kurban etmek değildir.. Akıl, her şeyden önce bunun sadece insan ırkında olan bir yeti olduğunu anlamaktır. Kadın ya da erkek değil, insan!

 

Ama o insanı anneler şekillendiriyor ilk adımda. Ve o ilk adım o kadar önemli ki, kadın bugün, hesaplarını uzun vadeyle yapanların oyuncağı oluyor. Hem de saçlarından suçluluk duyacakları kadar. Hem de saçı saçla örtecek hale gelene kadar. Yoklukları, kendi elleriyle tescillenecek kadar.

 

Madde yedi: Ben demiyorum, kutsalınız diyor: "Aklınızı kullanın!"

 

Örtmeyin artık, kullanın!...

:):clover:

11johnwilliamwaterhousebc2.jpg

 

 

 

___________________________________________________________

Kaynak: Sevgili aysegül engin'e sevgi ve saygılarımızla...

Gönderi tarihi:

Madde 1- Ayetin tefsirini tefsir alimleri yapar, ikinci bir husus sadece ayetle değil sünnetlede sabittir..

Kadının saçı yabancı erkeğe haramdır..

 

Madde 2- Kimin neden başını kapattığını sorgulamak ve yargılamak kimseye düşmez, siyaside olabilir, dinide olabilir zevk için olabilir.. Kişisel özgürlüktür...

 

Madde 3- Başörtüsünün siyasete alet ediliyor diye, kadının saçını açması gerekmez.. Senin inananlara ve inançlara kör deme hakkın yok, kimse kör değil, köylü kadınlar bile biliyor bu mevzuları.. Ama dediğim gibi siyaset meselesi diye saçını açması gerekmiyor..

 

Madde 4- Saç direk tahrik unsuru değildir, örtünmenin hikmeti çok geniştir..

 

Madde 5- Evet aklımı kulanıyorum ve türban üzerine peruk olayına karşı çıkıyorum, çünkü maksat kendine ait bir uzvu gösterip götermemek değil, karşı tarafın size ilgi duyması ile ilgilidir, bu yüzden perukta aynı vazifeyi görerceğinden ha açmış ha peruk takmış bence olumsuz..

 

Madde 6- Başın açılması yada kapnamsıyla aklın uzaktan yakından alakası yoktur..

Akıl nimettir, aklı kullanabilmek yetidir, başarıdır, kazançtır..

Üretken olmak, saygılı olmak, başkalarının inançlarına saygı duymak aklın yoludur..

Aklıyla vatanına milletine üreterek katkıda bulunabiliyorsa başın ha açık olmuş ha kapalı bir fark yoktur..

 

Madde 7- Örtünmek emirdir hem ayetle hem sünnetle sabittir..

Akletmekte emirdir..

Sonsuz evrende neden Allah kadının hücreleriyle uğraşıyor mantığı olumsuz bir mantıktır..

Kuralın küçüğü büyüğü olmaz..

Koskoca devlet benim kafemde sigarayı yasaklıyorsa, koskoca devlet neden uğraşıyor kafemle diyemem..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Yani şimdi türbanı çıkartıp yerine peruk takınca günah olmuyor mu?

Saçıyla başıyla bir bayan başka erkekler için bir cinsellik abidesi

olarak görülürse pekala perukla da görünce aynı tehlike vardır.

Ayrıca şunu da söylemeliyim ki sadece tesettür takıntısı olan birçok

sapık da sokaklarda dolaşmaktadır...

Gönderi tarihi:
Türban Üstü Az Peruk...

 

Madde bir:

Madde yedi: Ben demiyorum, kutsalınız diyor: "Aklınızı kullanın!"

 

Örtmeyin artık, kullanın!...

:):clover:

11johnwilliamwaterhousebc2.jpg

___________________________________________________________

Kaynak: Sevgili aysegül engin'e sevgi ve saygılarımızla...

Tabiki türban takıntısı olmayan ama anlayan sadıklara önemle duyurulur... :)

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

TÜRBAN.

 

Müminelere de, yani mümin kadınlara da söyle: Gözlerini indirsinler, helal olmayan erkeklere bakmaktan sakınsınlar, zira bakmak, zinanın postacısıdır, derler. Ve avret yerlerini korusunlar, tamamiyle örtüp, zinadan korunsunlar. Ve zinetlerini teşhir etmesinler. Kadının zineti denince örfte, taç küpe, gerdanlık, bilezik ve benzeri takılar, sürme, kına ve benzerleri ve elbise süsleri gibi şeyler akla geliverir. A'râf Sûresi'nde "Ey Adem oğulları! Her mescide gidişinizde zinetli elbiseler giyin" (A'râf, 7/31) âyetinde zinetin elbise demek olduğu da geçmişti. O halde bu zinetleri açmak bile yasaklanmış olunca, bunların mahalli olan vücudu açmak öncelikle yasaklanmış olur. Yani vücudlarını açmak şöyle dursun, üzerlerindeki zinetleri bile açmasınlar. Bununla birlikte bir kısım âlimler, burada zinetten maksadın, zinetin takıldığı, kullanıldığı yer olduğu fikrini kabul etmişlerdir ki, yüz, sürme ve allık yeri; baş, taç yeri; saç, örgü ve büklüm yeri; kulaklar, küpe yeri; boyun ve göğüs, gerdanlık yeri; el, yüzük ve kına yeri; bilekler, bilezik yeri; pazular, pazubent yeri; baldırlar; halhal yeri; ayaklar da, eller gibi kına yeridir. Bunlardan başka vücudun kısımları da aslında açılmaz.

 

Bu âlimlerden bazıları muzaafın hazfi veya zikr-i hâl, irade-i mahal ile "ziynet yeri" takdirinde bir mecaz gözetmiştir. Buna delil olarak da, kadının vücudundan ayrı olduğu zaman o zinetlere normal olarak bakmak ve alıp satmak ittifakla caiz ve mübah olduğunu ifade ve kabul etmişlerdir. Bazıları da yine bu delil ile, kadının asıl zineti, vücudunun güzel yaratılışı, zinet yapmaktan gaye de vücudun süslenmesi olduğunu kabul ederek bu zinetten maksadın, yalnız vücut olduğunu kabul etmişler ve kadınların birçoğu yapmacık zinetten uzak bulunmakla zaten zinetli oldukları halde yaratılış zinetinin zaten hepsinde bulunması ve her kadın bedeninin özünde bir zinet olması hükmün genelliği hakkını yerine getirme noktasından bu tahsisin bir destekleyicisi olduğunu söylemişler ve buna göre şu mânâyı vermişlerdir: Kadınlar yaratılıştan zinetleri demek olan vücudlarının hiçbir tarafını açmasınlar.

 

Doğrusu, doğal olan güzelliklere, zinet denilmekten çok "cemal" denilmesi daha yaygın ve zinet tabiri yapma şeylerle süslenen takılarda meşhur ise de "Kadınlardan, oğullardan, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşten...aşırı sevgi ile bağlanılan bu gibi şeyler insanlar için bezenip süslendi" (Âl-i İmrân, 3/14) âyetinin delaletiyle zinet kavramının yaratılıştan olana da sonradan yapmaya da şâmil olduğunda şüpheye yer yoktur. Zinet ve güzelliğin hakkı da meydana çıkarılmasını kendi sahiplerine tahsis edip başkalarından gizlenmektir.

 

ALINTI.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.