Φ *NATALIA* Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2007 Sana şiirler okuyacağım, gitme Güneşler doğacak yalnızlığımdan Sana bir ışık getireceğim Büyük aydınlığımdan Sana bir dolu umut getireceğim Küçük ellerine sığmayacak Sana Afrika gecelerini getireceğim Sımsıcak... Sana çiçekler getireceğim Bozulmuş güz bahçelerinden Sana bir serinlik getireceğim Yağmur tanelerinden... Sana avuç avuç yıldız getireceğim Güneşimden başka Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim Köpük köpük dalga dalga Sana bir rüzgar getireceğim Dağlardan, tepelerden Gitme, sana zamanı getireceğim Zamanın bittiği yerden... Ümit Yaşar OĞUZCAN Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Anne bana daha iyi bir yalan bul! Kendimi avutmaya gücüm yok artık Kendimi sırtımda taşımaktan yoruldum, Anahtarı kırılmış kapı gibiyim... Kilitliyim üstelik, kimsesizin biriyim, Suya atılmış buz parçası gibiyim... Vakitsiz bir yağmurum, Bir gün bir yerde apansız dinebilirim... Anne beni bu kez doğurma bir daha!... alıntı teşekkür ederim ablacım çaresizlik çok başka bişey Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 KUM Sen kum nedir bilmezsin Deniz görmedin ki. Yum gözlerini zamanı düşün, Deniz bir gözünde Kum bir gözündedir. Sen taş nedir bilmezsin Dağa çıkmadın ki. Yürü ufuklara doğru, Dağ bir ayağında Taş bir ayağındadır. Sen kül nedir bilmezsin Ateş yakmadın ki, Uzat ellerini gökyüzüne, Ateş bir elinde Kül bir elindedir. Sen kan nedir bilmezsin Ölmedin, öldürmedin ki. Yat toprağa boylu boyunca, Ölüm bir yanında Kan bir yanındadır. Sen aşk nedir bilmezsin Beni sevmedin ki. Ağla, ağlayabildigin kadar, Bütün güzellikler sende Aşk bendedir. nasılsın şiir dostum..? yazan şahıs sevdiğine bayağı bir sert dalmış yaa tabi herkesin düşüncesine saygımız var iyiyim diloş umarım sende iyisindir, buraya gelmen unutulmamak güzel Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Sana şiirler okuyacağım, gitme Güneşler doğacak yalnızlığımdan Sana bir ışık getireceğim Büyük aydınlığımdan Sana bir dolu umut getireceğim Küçük ellerine sığmayacak Sana Afrika gecelerini getireceğim Sımsıcak... Sana çiçekler getireceğim Bozulmuş güz bahçelerinden Sana bir serinlik getireceğim Yağmur tanelerinden... Sana avuç avuç yıldız getireceğim Güneşimden başka Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim Köpük köpük dalga dalga Sana bir rüzgar getireceğim Dağlardan, tepelerden Gitme, sana zamanı getireceğim Zamanın bittiği yerden... Ümit Yaşar OĞUZCAN biliyormusun, bilmiyorum ama ben bu adamın şiirlerine bayılıyorum nati sende güzel bir tane seçmişsin teşekkür ederim Alıntı
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu... Demdir, Derya dibinde yangınlar, Kan kesmiş ovalar üstünde MAYIS... Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası korugan'ların. Ölünmüş, canım,ölünmüş Murad alınmış... Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı,kınsız,uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir zıkkım sigaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık... Ahmed ARİF Alıntı
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Umarsız yolların düş sakinleri Çınar altı konaklar her bahar vakti Sönmüş yıldızları fırsat bilip Dertleşirler meltem rüzgarları gibi İçimde kilometrelerce üzgün düşler Hasat zamanını hasretle bekler Belki de canımdaki acı bu Söz ister her akşam kalbim seni ister Boşluğunu dolduramaz hiçbir saadet Yıldıramaz beni kederlerim azıcık sabret Ağlamak mı dersin yoksa gülmek mi Göçüp gittiğimde kalbinde hep beni yad et Kapımda soğuk ayaz akşamlar Odamda sonbahar kokusu var Yitirilmiş sessiz sedasız anlık duygular Çalıyor bedenimden gel ruhumu sar Ey gelmişine yandığım uçsuz bucaklar Kim silebilir kaderimi şaşarım Alt etmişim hayatımı dolar taşarım Hani dilinin ucuna gelir takılır ya Hani gözlerin bakmaya kıyamaz ya İşte öyle bir adam yaşar sol yanımda Kum saati gibi tükenen ömrümü Sil baştan alıp geriye saramıyorum ki Adı yok bu şiirin anlatamıyorum ki. Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Yiğit harmanları, yığınaklar,Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu... Demdir, Derya dibinde yangınlar, Kan kesmiş ovalar üstünde MAYIS... Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası korugan'ların. Ölünmüş, canım,ölünmüş Murad alınmış... Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı,kınsız,uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir zıkkım sigaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık... Ahmed ARİF çok teşekkür ederim gecem Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Umarsız yolların düş sakinleriÇınar altı konaklar her bahar vakti Sönmüş yıldızları fırsat bilip Dertleşirler meltem rüzgarları gibi İçimde kilometrelerce üzgün düşler Hasat zamanını hasretle bekler Belki de canımdaki acı bu Söz ister her akşam kalbim seni ister Boşluğunu dolduramaz hiçbir saadet Yıldıramaz beni kederlerim azıcık sabret Ağlamak mı dersin yoksa gülmek mi Göçüp gittiğimde kalbinde hep beni yad et Kapımda soğuk ayaz akşamlar Odamda sonbahar kokusu var Yitirilmiş sessiz sedasız anlık duygular Çalıyor bedenimden gel ruhumu sar Ey gelmişine yandığım uçsuz bucaklar Kim silebilir kaderimi şaşarım Alt etmişim hayatımı dolar taşarım Hani dilinin ucuna gelir takılır ya Hani gözlerin bakmaya kıyamaz ya İşte öyle bir adam yaşar sol yanımda Kum saati gibi tükenen ömrümü Sil baştan alıp geriye saramıyorum ki Adı yok bu şiirin anlatamıyorum ki. teşekkür ederim zeyynepp çok güzel bir şiir Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Biraz uzun ama güzel.. ister oku ister dinle ARAZ "Yalnizim çünkü sen varsin" "gel" desen gelirdim gittigin uzakta bendim dag gibi bir ihanetten düstüm bu kendime son gelisim ölümbaz öpüsler kusuyorum ceplerime kendimi suçüstü yakaliyorum ve kentsizligimin isimsizligini Araz'a uyak düsüyorum gözlerime senden düsler sürüyorum islak bileklerim kan bayramina yatiyor bana en büyük tehdit yine ben oluyorum sonra bir duraga yaslaniyorum sonra bir kente ve sen gidiyorsun ben kaniyorum diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir sey söylemiyorsun" oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun yorgun Haliç'e biraz inat biraz ihanet birakiyorum ellerinden bir tedirginligi bir tehdidi avuçluyorum aklima düsüyorsun düsüyorum düsünce üsüyorum azgin hüzünlerle körlügüme göçüyorum ayriligin saati kaç geçiyor bilmiyorum yalanlarimla bir hiçlikteyim beni içinden kaç bu kentte her yagmur kendini aglar aklima düssen yalnizlik oluyorum agzimdaki uykudan öpmüyorsun nicedir nerde kimi üsüyorsun artik kendini yakan bir atesim kendimize birbirimizden düsler yapamiyoruz simdi bos duraklara yaslaniyorum bos kentlere oysa "gel" desen gelecektim gün düslerime dönüslerimde bakisin içiyor beni gözlerimden gövdemi düsürüyorum güz yavrusu duraklara uzakligina uzaniyorum sevdigin sonbahar geçiyor üstümden ama artik hiçbir gögü içmiyorsun dudaklarimdan yikiliyorum sarkilara "kimseler biliyor" yalnizlik dostumdu simdi korkum oluyor oysa "gel" desen gelecektim artik her sey kimiltisiz bir geceye dönüsüyor güz artigi saçlarimda oynasan sensizlik göz karana yenik düsüyor en korkak yanlarimdan kendimi yitirdikçe sana gidiyorum göbek çukurumda sobelere karanlik uyutuyorum düs saticisi ispiyoncu bir ihtiyarin insafina kaliyorum uysal yalnizliklar satin aliyorum gülüsümle ödeyerek ve içimde yalanci bir katil tasiyorum yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarima cüzamli ruhlar cehennemine gidiyorum ben kirli sözlerimi temize çekme oysa "gel" desen gelecektim gözlerim ihanete ihbar tasiyor kuskulu bir cinayeti fisildiyor kaslarina sözü namluna sürmelisin simdi en yarali yanimdan vurmalisin beni çünkü uçmak düsmeyi göze almaktir avlunda biraktigim az kullanilmis intiharlari deniyorum ne vakit nikotinli ellerinden yola çiksam sususuna kan döküyor gözlerim sen gözüne çig kaçti saniyorsun oysa bilmelisin Araz'im kimsenin içi görünmez ve hiç bulamadiklarini asla yitiremezsin bak simdi aramizda sessiz kaliyor söylenecek bütün sözler her sabah aksam oluyorsun alnindan ellerine damliyorsun yüzündeki yagmurla iniyorsun kente içine dert oluyorsun kentin disina yagmur yüreginde dagiliyor kristal sehirler duvarlarin kan öksürüyor ve sen baskalarinin gözlerini yüzümde aramamayi ögreniyorsun beni bir duraga yasliyorsun beni bir kente gidiyorsun oysa "gel" desen gelecektim susmak en inatçisi olmaktir yalnizligin en susmakta neydi öyle sen en dinlerken biliyorum Araz'im insan kendini bulmamali, hep aramali gittigin yerden basliyorum öyleyse gece cinnetlerimi de alip yanima denize bakmayi bilmeyenler bir gün mutlaka bogulur iste bundandir gözlerinden kaçislarim siz hiç yar saçinin bir telinden kendinize gurbet yaptiniz mi ben simdi gurbetim içimde tasiyorum heba olsa da senlerce yilim oysa "gel" desen gelecektim ömrümden düsürdügüm sol anahtarlarina takiliyorum hep ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden sairler ölüdür derler inanmiyorum en karanlik ceketimi giyiyordum isiga kördüm çünkü simdi ise günese ilerliyorum dirilmek için kimligi paslaniyor eski bir anarsistin gecenin kör gözünden utaniyorum hadi bana en militan kelimelerle saldir batir içime cümlelerini beyhude bir dehset birak hak ediyorum gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep siziyor içime can kaybindan ölüyorum cenazemde namaz kilacagim zan altindayim yalanima inaniyorum yorgun söylentiler kaniyor solgun yaralarimdan kirilir mi bilmem hüznümde tasidigim kin kinim kendime sususum sana küsüsüm tüm dünyaya üstü kalsin ihanetimin "gel" desen gelecektim yine bir tren geçiyor içimden sen kesiliyorum gülüsümün karsiligi saçlarin bir rüzgarin öyküsünü tasiyor görmüyorum söylemiyorsun kiriliyorum hiçligimin etleri yolunuyor sizofrenik bir gecede sana bir öykü çikariyorum agzimdan süsle beni ey ask geçtigin yerleri öpüyorum yarisi yanik bir askin küllerini tasiyorum dislerindeki nikotin tadi terkimde sirenler ve ates hatlari içip sesini peydahliyorum kendimden ve kentimden islak ceplerimi buluyorum el yordamiyla yasadisiyim tutukla beni gözlerimden kalemim bitti yitirdi siirini suur öldü kanimdaki mürekkep baligi solumdaki sise intihar etti intiharlar bir aski kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek yasamak için geç bir zaman ölmek için ise erken çok davullu bir senfoni sürçüyor dikis tutmaz ayriligimda kirpiginden yapilma bir daragacina geceyi asiyorum yoksun bu yagmurlar islatmiyor beni bir duraga yaslaniyorum sensiz gidisinin en sessiz harfinden yirtiliyorum "gel" desen gelecektim oysa kulaklarimdan bordo denizler dökülüyor simdi herkes biraz sen biraz aci gögsümde bir vagon gizli sözler batiyor firtinalar çikiyor üstüme sakagimda intihar acemisi bir sairin delilik provalari arkandan uluyan kapilardan söküyorum kokunu yoklugunu kokluyorum yoklugunu yokluyorum çöz gözlerimi senden hadi ücranda yak bakisimi gözlerine bekçi sevdam dünden ve senden kalmayim içine her düsen kendi kesfi saniyor seni oysa sen melekleri bile kiskandiracak kadar kendinsin ve kendini acitmak istiyorsun ama güller kendine batamaz bilmiyor musun "gel" mi diyorsun herkes kendi gördügüne bakar peki hayatin rüzgarinda kime yelkeniz kipirdamadan duramayiz bir ask boyu hadi en kanadigimiz yerden susalim "gel" desen gelirdim "git" dedin ve gittin Aska... Rüzgara... Ayriliga... Zamana... eyvallah... Yazan : kahraman tazeoglu Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum gece yarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım şiirlerim kül rengi kumrular gibi uçuşuyorlar bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor ayazın avucunda unutmuştun ellerini karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın hatta ricardo bile hani vatansız ricardo burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı oysa au vieux chatalet’de akşam sabah beraberdik üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim montmarte metrosu civarında seni gözden kaybettim o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cigara gibi sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren o saklasın varsın seni sevdigini biliyorum ben yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü bir gazete aldım ama evde okuyacağım kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam seni öldürmek için çareler tasarlasam sükut bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü ve ben unutulsam yazdığım şiirler senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım eski padişahlar gibi unutulsa birer birer ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam ellerim oldum olasıya seni unutsalar yarı gecenin içinden bir zenci sütbeyaz bakıyor rue lafatette’de dünden bugüne geçiyorum eflatun gözlerini bir grog kadehinde unuttum Atilla İlhan Alıntı
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Yüregimdeki çocuk Yüregimde bir çocuk Sevinçle hüznü Bir arada yaşıyor Bir elinde umut çiçekleri Digerinde mutsuzluk dikenleri... Yüregimdeki bu çocuk aglıyor, Batmış eline Mutsuzluk dikenleri... Umut çiçekleri Gönlünü okşuyor... Kendisini Bekleyen geleceği Umut çiçeklerinde Biliyor... Yüregimdeki çocuk Ellerin de Umut çiçekleri, Gözlerinde Bir ümit ışıgı yanıp sönerken Kendisine sevgiyle uzanacak Bir dost eli bekliyor... Yüregimdeki çocuk Bir elinde umutsuz dikenleri Digerinde umut çiçekleri Gözlerinin içi gülüyor... Yüregimdeki bu çocuk Gelecekten umutlu Hayatla barışık yaşıyor... Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Biraz uzun ama güzel.. ister oku ister dinle kalemim bitti yitirdi siirini suur öldü kanimdaki mürekkep baligi solumdaki sise intihar etti intiharlar bir aski kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek yasamak için geç bir zaman ölmek için ise erken [/color][/b] çok teşekkür ederim lilaç Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gercekten romantik olmayan,yagmur altinda yurumekten hoslanmayan tam kafa dengi bir arakdassin...Cogu seyi bosversende,bos vakti gecirmek icin birebirsin Saka maka,tanistigimiza memnun oldum...Forumda benim gibi cok gec yatan tek kisi mi desek iste o sensin Ama ben daha gec yatiyorum haberin olsun sende ölesin bende mennun oldum sıklıkla beklerim Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum gece yarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım şiirlerim kül rengi kumrular gibi uçuşuyorlar bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor ayazın avucunda unutmuştun ellerini karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın hatta ricardo bile hani vatansız ricardo burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı oysa au vieux chatalet’de akşam sabah beraberdik üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim montmarte metrosu civarında seni gözden kaybettim o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cigara gibi sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren o saklasın varsın seni sevdigini biliyorum ben yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü bir gazete aldım ama evde okuyacağım kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam seni öldürmek için çareler tasarlasam sükut bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü ve ben unutulsam yazdığım şiirler senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım eski padişahlar gibi unutulsa birer birer ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam ellerim oldum olasıya seni unutsalar yarı gecenin içinden bir zenci sütbeyaz bakıyor rue lafatette’de dünden bugüne geçiyorum eflatun gözlerini bir grog kadehinde unuttum Atilla İlhan çok hoş bir şiir aça çok teşekkür ederim Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Yüregimdeki çocuk Yüregimde bir çocuk Sevinçle hüznü Bir arada yaşıyor Bir elinde umut çiçekleri Digerinde mutsuzluk dikenleri... Yüregimdeki bu çocuk aglıyor, Batmış eline Mutsuzluk dikenleri... Umut çiçekleri Gönlünü okşuyor... Kendisini Bekleyen geleceği Umut çiçeklerinde Biliyor... Yüregimdeki çocuk Ellerin de Umut çiçekleri, Gözlerinde Bir ümit ışıgı yanıp sönerken Kendisine sevgiyle uzanacak Bir dost eli bekliyor... Yüregimdeki çocuk Bir elinde umutsuz dikenleri Digerinde umut çiçekleri Gözlerinin içi gülüyor... Yüregimdeki bu çocuk Gelecekten umutlu Hayatla barışık yaşıyor... hayata her zaman olumlu bakmak lazım zeyynepp hayat bu ne zaman ne olacağı belli olmaz ki Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 sevgiler çok doğru bir söz aça ve bu kadar duygusal olduğunuda bilmezdim Alıntı
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2007 Affın Erdemi Bir gün trenle seyahat eden birisi tesadüfen son derece huzursuz olan genç bir adamın yanına oturmuş. Bir sure sonra , genç adam , uzak bir hapishaneden henüz çıkmış bir mahkum olduğunu açıklamış. Mahkumiyeti ailesine o kadar utanç vermiş ki , ne ziyaretine gelmişler , ne de bir mektup yollamışlar. Ama fakir oldukları için seyahat edemediklerini , cahil oldukları için mektup yazamadıklarını umuyor ; her şeye rağmen kendisini affetmiş olmalarını hayal ediyormuş. Ailesinin işini kolaylaştırmak için , kendilerine mektup yazıp tren kasabanın eteklerindeki çiftliklerinden geçerken bir işaret koymalarını söylemiş. Ailesi kendisini affetmişse , raylara yakın bir elma ağacına beyaz bir kurdele bağlayacaklarmış. Eğer kendisinin geri dönmesini istemiyorlarsa , hiç bir şey yapmayacaklar , o da trende kalıp Batıya gidecek , belki de bir serseri olacakmış. Tren , kasabasına yaklaşırken heyecanı o kadar artmış ki , pencereden dışarı bakmaya cesaret edemiyormuş. Kompartıman arkadaşı kendisiyle yer değiştirip onun yerine elma ağacına bakacağını söylemiş. Bir dakika sonra elini genç mahkumun koluna koymuş , “ Şuraya bak ” demiş. Göz pınarlarında biriken yaşlarla gözleri parlıyormuş. “ Her şey yolunda , bütün ağaç bembeyaz kurdelalarla bezenmiş ”. O anda bir ömrü zehirleyen tüm acılar , adeta , birden dağılmış , kaybolmuş. "Affetmezseniz sevemezsiniz. Sevgisiz hayat ise anlamsızdır" Alıntı
Misafir redblack Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 Bütün sırlarını yaksam ormanın Bütün denizlerin batılarını Gün olur Kalkar mı gölgeler Coşar mı yatağında kuruyan nehir Demirci Hadi de bana Ter karışınca ateşle Külle sabır Yürekteki tuz ve kan Bedeni incindikçe Ağıt yakmaz mı Demir Bir hırçın öfke Dilin ucundaki nem Susturur mu içi Yumuşar mı avuçta kırmızı toprak Yeşerir mi közde açelya Söyle Öpsem gecenin gözlerinden Öpsem ateşi Kurulur mu denge Buluşur mu duyguyla akıl Bu kadar uzaksa insan kendine Yakınlarda serin bir liman nasıl bulunur Alıntı
Misafir kleo Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 Bill Gates Bill Gates Microsoftsun bir seminerinde bilgisayar sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir benzetme yapmış. "Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu atmamız mümkün olacaktı" Birkaç gün sonra VW firmasının bir basın açıklaması yayınlanmış. "Eğer otomotiv sektörü Bill Gates in işletim sistemi gibi gelişmiş olsaydı, her alacağımız arabada tek koltuk olacak, diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda kalacaktık; arabamız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışacak; gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı ışıkları yerine üzerinde ARABANIZ GEÇERSİZ BİR İŞLEM YÜRÜTTÜ VE KAPATILACAKTIR yazan tek bir lamba olacaktı. Ayrıca her kazadan sonra arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir düğmenin üzerinde HAVA YASTIKLARI AÇILACAK EMİN MİSİNİZ diyen bir ışık yanacaktı" Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 doğru duygusal diilim ben güzel şiirin için teşekkürler Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2007 çok teşekkür ederim arkadaşlar ayrıca duygusalsın aça Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2007 Uyusun Şiirlerim Bilir misin kaçıncı metresinde yer insan hayatının vurgununu deniz ise bahane söyle kaç kulaç sonrası kollarından ayrılır derman tükenir gücün doğrusu yaşama hevesin de yoksa nefes alma zamanı umutla ciğerlerine dolan hava keseciklerinin ölümü getirmesi gibidir aşk geçince kırkını inadınla kıran kırana yüreğinde dalyanları birbirine katan sevgilinin uzanamadığın ellerindedir geçmişin ve geleceğin yaz kış bilmez tebeşiri yazmak istese de suda dağılır gider kim koyacak önümüze, bizi haklayacak aklayacak paklayacak teneşiri yakamozlar deri ustaları gibi yüzünü bir acıya bir neşeye çevirir mehtap bu gizler çilelerini ayın yüzünde hüzünle devşirir ya deniz yıldızı dibinde deryanın dorukları nereden bilir gün ışığı derinlerden süzülüp gelen kaç deniz atının terkisinden atmıştır saçları ak alnı pak süvarisini durdurun bu zalim gidişi dinginliğine sığınsın susmaların yaşamak yoruldum artık susturun kelimelerimi şiir uzan uykuna aşk peşimi bırak Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2007 çok teşekkür ederim abla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.