Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Şiddetle kınıyorum.

Mum yakarak (1.058.718) taraftar oldum fakat ;

Cinselliğin tabu olarak görüldüğü toplumlarda cinsel eğilim ,

Daha kolay kandırılacak çocuklara yöneliyor.

Hastalık teşhis edilirse, tedavi kolaylaşır.

Çarpıklığı, kültürel değişim ve eğitimle kökten halletmek gerekiyor.

la_boheme,

Seninle (sizlerle) tartışacağım hiç aklıma gelmezdi.

Ne demiş bilimselci;

"Hastalık teşhis edilip tedavi edilmeli."

Kültürel değişimle, eğitimle...

La_boheme cevap vermiş:

 

Bilimselci dediklerinin coguna katilamiyorum

Çok dedikleri ne imiş, sadece eğitim.

Teşhis'i ne imiş imiş bilimselci'nin ;

Sadece bir kelime, bir öneri: Eğitim.

"Çok şeyler" derken, bilinc altında başka şeylermi var yoksa ?

 

Ve devam etmiş la_boheme;

 

cinsel sapkinligin ne dinle ne irkla nede egitim seviyesiyle alakasi var..

Teşhis, tedavi ; Yok.

Sadece yapmayın !

O halde Allah vergisi. Yada doğa'nın oluşturduğu gen yapısı.

Tedavisi nedir ? Eğitim neki ? Aldatmaca !..

Yapmaması için Asalım, işkence yapalım, yok olmadı hapse atalım.

 

Bunlar kültürüne ters geldi değil mi ?

Geriye hangi alternatif, kalıyor sen söyle;

Ve söylemiş.

 

Oncelikle cocuklara verilen egitim onemli derim...

Brovo ! yine alt yapısı galip gelmiş.

Bu buluşundan büyüklere hiçmi pay ayırmıyorsun ?

Bence bir kısmını da onlara ayır, asmaktan kesmekten iyidir.

 

Emperyalizmdeki ekonomik çarpıklık, yoz kültürü oluşturan bir bataklık.

Cinsel sömürü, uyuşturucu kullanımı okullara kadar yayılmış.

Sigara kullanma alışkanlığı 7-8 yaşındaki çocuklara kadar yaygın.

Fuhuş ürküntü verecek boyutta, eğitim bilimsellikten uzak.

Dincilik, ona bağlı töreci itaatkar beyinler yetiştirme çabasında.

Sorgulamak, okuyup araştırmak lüks sayılıyor.

Her yerde vahşet-şiddet, cinsel sömürü kol geziyor, değerler yok oluyor.

Kısaca insan yaşamına kapitalist/emperyalist yabancılaşma egemen olmuş.

Yoz kültür, toplumu karabasan gibi sarıyor.

Ancak çelişkiler yumağı olan kapitalist sistem, kendi karşıtını da yaratmaktadır.

Daha iyi bir dünya da ve ülkede yaşamak isteyenler bu çürümeyi aşmanın yollarını da bulacaktır.

Nedir bu yol ? :

Kültürel değişim ve Eğitim.

 

Emperyalizmin çarpıklığından kaynaklanan bütün çarpık davranış ve zihniyetler (yoz kültür);

Ancak, yine kendi diyalektik çelişmesinden oluşan, bilim kaynaklı evrensel ahlaki eğitimle son bulacaktır.

 

Sen, aydın bir kişi olarak benim eğitim teşhisime karşı çıkıp,

Beni hayal kırıklığına uğrattın la_boheme.

Ya öz eleştiri, ya da tartışmaya devam.

  • Cevaplar 110
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Sevgili arkadaşım özellikle kendinden alıntı yaptığın ilk bölüme katılıyorum.Eğitim +cinsel eğitim.Çünkü bizim gibi aşırı muhafazakar ve içe dönük toplumlarda çok küçük yaşlardan itibaren cinsellik ayıp,günah gibi gösterilerek tabulaştırılıyor.Çocuk büyüdükçe hormanlar değişiyor ve doğal olarak bunlar ailede tabu olduğu için başka yollardan öğrenme gereği duyuyor.Öğrendiği yollarda ya genellikle ticari amaç güden dergiler ***** filmler yada kötü deneyimlerle .Bu yüzden özellikle çocuklarda her konu yaşının gerektirdiği şekillerde anlatılmalı ve okullarda bu tarz eğitim verilmelidir.

 

Bu konuda bazı arkadaşlar şunu söylüyor "içeride nasıl olsa böylelerini yaşatmıyorlar içiniz rahat olsun" Bence içleri iyice huzursuz olmalı bunun açılımı bana göre tek bir cümleyle şudur:Devletin ve hukuk sisteminin aczi

 

"Sorgulamak, okuyup araştırmak lüks sayılıyor" evet ne yazık ki ve çocuklar da bu zihniyetle yetiştiriliyor.Bir çocuğa hediye olarak kitap götürüldüğünde yada büyüklerine hediye olarak bir kitap alabilirsiniz dendiğinde hemen alayvari dudak bükmeler başlıyor.Hal böyle olunca da bu olaydan daha kötülerine de hazırlıklı olmalıyız gibime geliyor.

Gönderi tarihi:

Bir insan doktor, mühendis oluyor olurken mutlaka kendini eğitiyor, kitaplar okuyor insanlar tanıyor peki hiç iç dünyasını geliştirmiyor mu? kendisini ne yönde geliştiriyor da böyle şeylere gerek duyuyor. hiç anlayamıyorum. demek ki, akademik eğitimle alakalı birşey değil bu. cahil diye horgörülebilecek insanlar bile bu kadar aşa...lık bir duruma sokmazlar kendilerini.

 

ancak bir nokta var sevgili bilimseciye katılıyorum. eğitim, bilinçlendirme şart... hayatın her yerinde ve her türlü sorunda eğitimsiz toplumlarda daha dramatik olaylar cereyan ediyor. ama sapıklık eğitilebilir birşey midir gerçekten merak ediyorum. bu gibi ruhlar hasta ruhlar değil mi? insan kendisini bu kadar rezil durumlara sokar mı? benim hafsalam almıyor. psikolojim bozuluyor.

 

Emperyalizmdeki ekonomik çarpıklık, yoz kültürü oluşturan bir bataklık.

Cinsel sömürü, uyuşturucu kullanımı okullara kadar yayılmış.

Sigara kullanma alışkanlığı 7-8 yaşındaki çocuklara kadar yaygın.

Fuhuş ürküntü verecek boyutta, eğitim bilimsellikten uzak.

Dincilik, ona bağlı töreci itaatkar beyinler yetiştirme çabasında.

Sorgulamak, okuyup araştırmak lüks sayılıyor.

Her yerde vahşet-şiddet, cinsel sömürü kol geziyor, değerler yok oluyor.

Kısaca insan yaşamına kapitalist/emperyalist yabancılaşma egemen olmuş.

Yoz kültür, toplumu karabasan gibi sarıyor.

Ancak çelişkiler yumağı olan kapitalist sistem, kendi karşıtını da yaratmaktadır.

Daha iyi bir dünya da ve ülkede yaşamak isteyenler bu çürümeyi aşmanın yollarını da bulacaktır.

Nedir bu yol ? :

Kültürel değişim ve Eğitim.

kesinlikle katılıyorum. emperyalizmin dejenere ettiği toplumlarda parasal güç için çocuklar dahil her türlü ahlaki değer pazara çıkartılıyor. çocuk derken bile içim acıyor, böyle bir şey ile bağdaştıramıyorum. bu konuda mantıklı düşünemiyorum. çözümünü çaresini bulamıyorum. :crying:

 

Rahmetli Recep Yazıcıoğlu'nun bir sözü vardı. "güçler ayrılığı" dünya da ve ülkemizde güçler var, bunlar için yani emperyalizm için satılamayacak, harcanamayacak hiç bir şey yok bunu biliyorum. para her şey demek ise o zaman biz gerçekten boşa ümit besliyoruz insanlık için... :closedeyes:

Gönderi tarihi:
Bir insan doktor, mühendis oluyor olurken mutlaka kendini eğitiyor, kitaplar okuyor insanlar tanıyor peki hiç iç dünyasını geliştirmiyor mu? kendisini ne yönde geliştiriyor da böyle şeylere gerek duyuyor. hiç anlayamıyorum. demek ki, akademik eğitimle alakalı birşey değil bu. cahil diye horgörülebilecek insanlar bile bu kadar aşa...lık bir duruma sokmazlar kendilerini.

 

Sevgili arkadaşım ben bunun eğitimle alakası olduğunu sanmıyorum insanı insan yapan insani değerler,eğitimle verilmez bu, insanın özünde olması gereken bir durum bakın bir doktor bir mühendis iyi bir eğitim almış değilmi?Eminin aileleride ellerinden geleni yapmıştır yetiştirirken,ama insanın özünde yoksa vicdan körelmiş para hırsı herşeyin üstesine gelmişse eğitim falan hikaye hani bir söz varya Allah'tan korkmaz kuldan utanmaz diye işte bunlar böyle insanlar.

Gönderi tarihi:

Eğitim önemli gerçekten çok önemli ancak böyle meselelerde eğitim insanı insan yapmıyor. Eğitimliside bunu yapıyorsa eğitimsizi ne yapmaz diye düşünüyor insan. Çocuk ******* yapanların, izleyenlerin, bunları filme çekenlerin nasıl eğitileceğini bilmiyorum.

 

Ancak tek bildiğim şey cezaların yetersizliğidir bunları yapanların yanına kalıyor. 3/5 yılla kurtarıyorlar o zamanda biz çıldırıyoruz.

 

Küçücük masum çocukların üzerinden sapık eğilimlerini tatmin etmeye çalışmak bir hastalıktır. Caydırıcı cezalar verilmedikçe de önüne geçilemeyeceğini düşünüyorum.

Gönderi tarihi:

Arkadaşlar eğitimle öğretimi karıştırmayın lütfen burada kasdedilen meslek sahibi olanların aldığı ÖĞRETİM değildir.Önemli olan aldıkları yada alamadıkları eğitimdir.Şimdi sorarım sizlere aranızda yüksek öğrenim görüp meslek sahibi olanlar vardır.Kaçınız cinsel eğitim aldı ailelerinden. Bunlar sürekli ayıp ve günah sorduğun zaman sus terbiyesiz ne biçim konuşuyorsun sen denmedi .Bunlar kimi insanı etkilemeyebilir ama kimi insanı da kötü etkiler.Bunun meslek sahibi olmakla alakası yoktur.Dediğim gibi EĞİTİMLE ÖĞRETİMİ BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR.

Gönderi tarihi:

para kazanmak uğruna çocukları pornoya çalıştıran insanların cinsel eğitime ihtıyacı yoktur..ki bakın doktor bile bunu yapabiliyor..

 

verdiği zarardan ahlaki azap duymayan ve tedavisi güç olan(özelliklede kişi istemedikçe)bu tarz insanlara sosyopat ve piskopat denmektedir..eeg dalgalarında da gariplik bulunmamıştır,bu tarz insanlrın tedavısı güçtür..

Gönderi tarihi:

La_boheme,

 

İletimdeki öz'ün: "Tek çare, bilim kaynaklı evrensel kültürel eğitimdir" olduğu halde,

Bu öz'ü ya anlamayarak yada okumayarak "özeleştiri" yerine "tartışmayı" seçtiğine göre.

Polemik yapma gardı almış gibisin.

Ama ben şu aşağıdaki açıklamamı yaptıktan sonra tartışmayı kişisel boyuta indirgemeyeceğim.

 

İletimi okumuşsun ama anlamamışsın

Ya da kendi kafana göre yorumlamışsın.

Bence aceleye getirip birkaç iletiyi çabucak karalamaktansa, anlayıp cevaplandırmak daha gerçekçi olur.

Şu örnekteki gibi:

 

Sevgili bilimselci bence sizin hataniz bu konuyu da dine yada yobazliga baglamaniz...

Emperyalizmin çarpıklığından kaynaklanan bütün çarpık davranış ve zihniyetler (yoz kültür);

Ancak, yine kendi diyalektik çelişmesinden oluşan, bilim kaynaklı evrensel ahlaki eğitimle son bulacaktır.

 

Yine okuyup anlamadığın bir değinme:

Egitim!!!ama hangi egitim?Egitimde bolumlere ayrilmaz mi

Emperyalizmin çarpıklığından kaynaklanan bütün çarpık davranış ve zihniyetler (yoz kültür);

Ancak, yine kendi diyalektik çelişmesinden oluşan, bilim kaynaklı evrensel ahlaki eğitimle son bulacaktır.

 

 

Sapkın ilişkiler Allah'tan yada doğadan gelmiyor.(izah etmişim)

Ama yine anlamamışsın:

Bunun nedeni sapkin iliskiler dedim...Avrupada cinsellik 12 yas grubuna dusmusken insanlara normal cinsellik, normal gelmiyor.Inanin bu dedigimi anlamanizi beklemiyorum...Ama bu yas grubunda baslayan bir erkegi bir sure sonra normal iliski sarmiyor...Bunlar avrupanin gercekleri...Cocuk pornosunun en yaygin oldugu yerlerden biri Amerikadakiler cok mu egitimsizler sizce?

Emperyalizmdeki ekonomik çarpıklık, yoz kültürü oluşturan bir bataklık.

Cinsel sömürü, uyuşturucu kullanımı okullara kadar yayılmış.

Sigara kullanma alışkanlığı 7-8 yaşındaki çocuklara kadar yaygın.

Fuhuş ürküntü verecek boyutta, eğitim bilimsellikten uzak.

 

Bu da anlaşılmamış.

Eğitim'i kabullenmediğin için söylemiştim:

(eğitim'in başka ne alternatifi olabilirki?)

 

Asip kesen siz oldunuz ben degil daha dogrusu dedikerimden o anlami siz cikardiniz!!!

Tabiyki buyuklerede pay cikcaz cunku cocuklar kendi kendilerini egitemezler aile yardimi olmali tabi anne veya baba

cocugunu malzeme yapmak istemese!!!

Tedavisi nedir ? Eğitim neki ? Aldatmaca !..

Yapmaması için Asalım, işkence yapalım, yok olmadı hapse atalım.

 

Söylediğini de kendin yalanlıyorsun...

 

Bilimselci dediklerinin coguna katilamiyorum cunku cinsel sapkinligin ne dinle ne irkla nede egitim seviyesiyle alakasi var...

Biz sizinle egitim diyoruz...Tabiyki bir egitim olamali ama nasil bir egitim?

Oncelikle ulkemizin ekonomisi cocuklara gerekli imkanlari saglamaktami?

 

Kültür'ün, alınan eğitim birikimlerinin toplum içerisinde yansıtılması olduğunu da bilmiyorsun.

Ayrıca, öğrenim ile eğitimi de karıştırmaktasın.

 

Son olarak benim savundugum kulturel degisimden cok aile ici egitim!!!

Son olarak:

.Biz iyi arkadasiz sevgili bilimselci arkadaslarda bazen dusunce ayrimina girebilir degil mi?

 

"İyi arkadaşlık"lar ortak paydalarla mümkündür.

Hele de temel doğrular söz konusu ise.

Ben objektif değilim (!).

Sen ise, sapkınlıkların tedavisinde temel olan eğitimi kabullenmiyorsun.

Gönderi tarihi:

Eğitimle öğretimin temelde birbiri ile bir farkı yok aslında,ben hala bunun eğitimle alakası olduğunu sanmıyorum geçtiğimiz yaz bir yazı dizisi okumuştum bir gazetede pedofiller (sübyancı) hakkında her kesimden insanda görülebilen bir çeşit ruh hastalığı diye anlatılıyordu,hapishanelerde suçu sabitlenmiş kişiler ile yapılan ropörtajlarada uzun,uzun yer verilmiş yazıda,okuyunca insanın tüylerini diken,diken eden şeyler öğreniyorsunuz.

Mesela sırf çocuklu dul kadınlar ile evlilik yapanlar yada sırf bu yüzden evlenip çocuk sahibi olanlar düşünebiliyormusuz kendi çocuklarına bile....Dayanılmaz bir istek duyduklarını fakat her eylemden sonra pişmanlıklar yaşadıklarını bu pişmalığın geçici olduğunu ilk fırsatta tekrar aynı suça meyillendiklerini anlatıyorlar.

İster ruh hastalığı olsun ister sizin söylediğiniz gibi eğitimsizlikle alakalı olsun hiç birşey bu insanların yaptıkları suçu hafifletemez nefsini terbiye etmeyi başaramamış bu insanların toplumda yeri yok söz konusu çocuklar olunca sonuna kadar idamı savunuyorum.

Diyorum ya insan her suça bir kılıf uydurabilir çalar açtı diye düşünürüz adam öldürür ağır tahrik olmuştur deriz tabiki bunların hiç biri onaylanacak şeyler değil ama çocuklara karşı işlenen suçlara bir anlam yükleyemiyor insan,insani duyguları körelmiş vicdan olgusunu içlerinde tamamen kaybetmiş bu sözüm ona insanlara bahaneler aramanın hiç bir faydası yok.

Gönderi tarihi:

Eğitim ve öğretim yadsınamaz bir faktör, ailelerin de kendilerini ve çocuklarını iyi eğitmeleri gerektiğini biliyorum...

 

Sevgili gelincik eğitim ile öğretimin birbirine karıştırıldığını ifade etmişsiniz. Eğitim öğretimden bağımsız tutulamaz ki, bir insan öğrenirken eğitilir. Eğitilirken de öğrenir.

 

Ancak insanların çok değişik saplantılı ruh halleri var bunların psikolojide isimleri var. Ama bütün bunların nedenlerini tartışırken sonuçları gözden kaçırıyoruz. Ve o sonuçlar yüzünden huzursuzluklar yaşıyoruz.

 

Şimdi en yakın zamanda çocuk ******* yapanların cezalarının ne olacağı çok önemli. Çünkü halkın bu kadar üzerinde durduğu konunun sonuna kadar takipçisi olması gerekiyor eğitecek zamanınız yoksa ve kaybedecek çok şeyiniz varsa suçu işleyenlerin ve potansiyel suçluların verilecek cezalardan sakınması gerekir. Bu en azından yeni canların yanmasını önler diyorum.

Gönderi tarihi:

Seçme yaşına gelmeden, babası yaşında adamlarla evlendiriyorlar kızları...

Adı üstünde "reşit değil."

Ehliyet vermiyorsun...

Trafiğe sokmuyorsun...

Ama gerdeğe sokuyorsun.

Beşikten sözlü.

İlkokulda nişanlı.

30 yaşında torun sahibi olan var.

14'ünde evlen, 15'inde doğur...

Doğurduğunu 14'ünde evlendirsinler...

15'inde doğursun.

Al sana, 30'unda anneanne.

45'inde nine.

 

*****

 

Parayı bastırıp... Torunu yaşında kız çocuklarını şehvetle koynuna alan ***** moruğa, "damat" deniyor bu ülkede.

 

****

 

Sonra diyorlar ki, "Türkiye nasıl olur da, çocuklara karşı cinsel suçlarda dünya birincisi olur?"

Ya nerede olacaktı?

 

****

 

Elalemin "suç" saydığı...

Bizde olmuş "örf, adet."

Bu insanlık ayıbıyla mücadele etmeden, çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarla mücadele edemez Türkiye.

Çünkü sorun, adli değil.

Ahlaki.

 

http://www.sabah.com.tr/2006/11/22/yaz1365-40-131.html

 

 

Sabah gazetesi yazarlarından Yılmaz Özdil böyle özetliyor konuyu.

 

Geçen gün adını şu an hatırlayamadığım bir gazetede doğuda yapılan evlilikler ile ilgili bir araştırmaya rastladım. Evli kadınların %30'u 16 yaşından önce evlendiklerini söylemişler. Bu ne peki?

 

Bugüne kadar 12-13 yaşlarındaki kızların, dedesi yaşındaki adamlarla evlendirilmelerine ne diye ses çıkartılmadı ? Arada dini nikah olunca, torunu yaşındaki çocuğu koynuna alanlar pedofilden sayılmıyorlar mı? O zaman bir yerlerde bir yanlışlık var. Ya ahlaki anlayışımızda bir yanlışlık var, ya da örf ve geleneklerimizde.

Gönderi tarihi:

sayın yam yam

 

çok güzel bir tespit...söylediklerinize katılmamak mümkün değil... :clover:

 

 

''

Seçme yaşına gelmeden, babası yaşında adamlarla evlendiriyorlar kızları...

Adı üstünde "reşit değil."

Ehliyet vermiyorsun...

Trafiğe sokmuyorsun...

Ama gerdeğe sokuyorsun.

Beşikten sözlü.

İlkokulda nişanlı. ''

Gönderi tarihi:

Sevgili Sardunyam eğitim ve öğretimin ayrılamayacağı konusunda dedikleriniz teorik olarak doğru ancak bugün ailelerde ve okullarda yapılan ne yazık ki sadece ve sadece öğretimdir.Bir arkadaş doktorlar bile yapıyor ne cindsel eğitimi gibi bir şey söylemiş ancak benim söylemeye çalıştığım şey çocukluktan itibaren alınacak eğitimdir.Zaten belli bir yaşa kadar insanı eğitme şansınız var mesleki eğitime başladığı aşamada zaten yapılacak pek bir şey kalmamış oluyor.

Gönderi tarihi:

Sürekli birbirleri yerine kullanılan Eğitim ve Öğretim kavramlarının bu başlıkta da tartışmaya dönüştüğünü görünce..

 

Teknik anlamda temelden konunun irdelenmesi gerektiğini düşündüm...

 

Aşağıda ifade edilenler ve alıntılar umarım aynı şeyleri farklı pencerelerden

 

yada farklı şeyleri aynı pencereden ifade ediyor olmamızın

 

yada yanlış değerlendirmelerimizin önüne geçer...

 

 

" Eğitim ve öğretim" birbirlerinden bağımsız düşünemeyeceğimiz iki kavramdır.

 

Ancak kişinin değişimi ve gelişiminde farklı etkilere sahiptirler.

 

" Eğitim:" Bireyin Davranışlarının değişimini…

 

" Öğretim:" Bilgi anlamında gelişimini… Amaçlar…

 

 

Sürekli birbirleri yerine kullanılan bu iki kavram arasındaki farklılıkları daha iyi anlamak için…

 

Tanımlamalar şeklinde ele alırsak neden aralarında bazı ayrımlar olduğunu daha iyi kavrayabiliriz…

 

 

"Eğitim, belirlenen hedefler doğrultusunda bireylerin yaşantılarında, davranışlarında değişiklikler oluşturma sürecidir."

 

Ve beraberinde…

 

“Eğitim, bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir”.

 

“Öğretim ise, öğrenci gelişimini amaçlayan ve öğrenmenin başlatılması, sürdürülmesi ve

 

Gerçekleştirilmesi için düzenlenen planlı etkinliklerden oluşan bir süreçtir.”

 

 

Daha geniş bilgilenmek için;

 

" Eğitim nedir.? " üzerine detaylar için tıklayın...

 

" Öğretim Nedir.? " üzerine detaylar için tıklayın...

 

" Eğitim & Öğrenme İlişkisi " üzerine detaylar için tıklayın...

*tna

Gönderi tarihi:

La_boheme,

Bu kez anlamadığını söylemeyeceğim ama...

*Sapkınlıkların, eğitimle düzeltilebileceğine itirazından sonra ;

(eleştirimden sonra zoraki de olsa aile eğitimi demişsin)

*Bu kez de, Kültür mefhumunun(değişiminin) eğitimle alakası olmadığını,

*"Eğitim seviyesinin", eğitimle alakası olmadığını,

*"İyi arkadaşlık" için, "kendi doğrularının" önemini,

savunan bir kişi ile tartışmanın çok zor, hatta imkansız olduğunu kabulleniyorum.

 

Ve yaşamında başarılar diliyorum...

Gönderi tarihi:

Sevgili arkadaşlarım;

 

Bir süredir yazışmalarınızı izliyorum.Birkaç konuya değinmek istiyorum..

 

Eğitim konusunu ela alalım.Birbiri ardına yazdığım 2 iletide,sözkonusu rezil işe bulaşan bir doktor ve mühendisi yazdım ve ardından bir tespitimi paylaştım sizlerle:

 

Bir önceki iletimde de dediğim gibi;Bir kişinin yaptığı tüm mesleği karalamamalı.Benim asıl dikkatimi çeken,bu aşağılık işi yapanların eğitim düzeyleri.Biri uzman doktor biri mühendis..Para kazanmak desek,çoğu kişiden fazla kazandıkları malumunuz.Peki sebep ne,bunların evlatları yok mu,kardeşleri yok mu..?

 

Burada 2 akademik eğitim almış insandan bahsettim.Sonrasında arkadaşlarım,aile eğitiminin asıl olduğunu söylediler.Doğru mu sizce..?Bence bu da yeterli gelmiyor.İzninizle kendi ailemden örneklendirerek anlatmak istiyorum:

 

5 kardeşin en küçüğüyüm.Hepimiz aynı anne babanın çocuklarıyız.Üçümüz aynı ilkokula,ikimiz aynı ortaokula ve liseye gönderildik.Bunlara rağmen 5 kardeşin,5'ide birbirinden çok farklı.Aldığımız aile eğitimi aynı.Elbette küçük farklılıklar olabilir ama sonuçta öğretilen değerler,yapılması,yapılmaması gerekenler aynı şekilde öğretilmiştir.Demakki aile terbiyesi/eğitimi de bir yere kadar etkili..

 

İşte tam burada karakter yapısı ve arkadaş çevresinin etkisi devreye giriyor.Eğer sağlam bir karakter oturtabilmişsek,çevremizdeki insanların yanlışını,eksilerini artıya çevirebilir,yanlışlara düşmemeyi başarabiliriz.Yok karakter yapımız zayıf kaldıysa,çevremizdekilerin davranışlarını (İyi/kötü) ve hareketlerini taklit etmeye başlarız.Birde özenti girerse işin içine o zaman işler çığrından çıkmaya başlamıştır zaten..

 

Çeşitli duygulara,içgüdülere sahibiz.Kimimiz aldığı aile ve okul eğitimini etkisiyle veya sosyal/hukiki yaptırımların korkusuyla bunu bastırırlar.Bastırmak sözü biraz yanlış kaçıyor olabilir,kontrol ediyor diyelim.Bu duyguların kontrolü sağlanamadığında ve kişide de sapkın eğilimler mevcutsa,eninde sonunda bu sapkınlıklar ortaya çıkarak,çoğumuzun lanetlediği böyle olaylar gerçekleşmektedir.Bazılarımız da çeşitli konulardaki hırslarımızın esiri oluruz (Başarı,para,kariyer,vs..)Bu hırsların güdümünde tepki çekecek birsürü yanlışın içine sürükleniriz..

 

Sonuç olarak;Ne eğitimi alınırsa alınsın,kişinin karakteri bozuksa fayda etmez.Çevrenize baktığınızda ne demek istediğimi eminim anlayacaksınız.Okulda öğretmenlerimiz,evde ailemiz ve içinde bulunduğumuz toplumsal kurallar bize nelerin yanlış,nelerin doğru olduğunu öğretselerde.Bunlara uymak veya uymamak kişinin kendine kalmıştır.Eğer bu kurallara uyulmuyorsa,sonuçlarına katlanmayı da göze almış olmak gerekir.Ve böyle rezil eylemlerin yaptırımlarıda caydırıcı olmalıdır ki,hayvani içgüdülerini bastıramayan bu tip insanlar kimseyi ısıramasın..

 

Saygı ve sevgilerimle..

Gönderi tarihi:

Sevgili arkadaşım taurus,

 

Konuyu, birşeyleri teşhis edip sonuçlandırmaya çalışma gayretin çok güzel.

Daha da netleştirilmesi açısından senden öğrenmek istediklerim var.

 

Sevgili arkadaşlarım;

 

Bir süredir yazışmalarınızı izliyorum.Birkaç konuya değinmek istiyorum..

 

Eğitim konusunu ela alalım.Birbiri ardına yazdığım 2 iletide,sözkonusu rezil işe bulaşan bir doktor ve mühendisi yazdım ve ardından bir tespitimi paylaştım sizlerle:

Burada 2 akademik eğitim almış insandan bahsettim.Sonrasında arkadaşlarım,aile eğitiminin asıl olduğunu söylediler.Doğru mu sizce..?Bence bu da yeterli gelmiyor.İzninizle kendi ailemden örneklendirerek anlatmak istiyorum:

 

5 kardeşin en küçüğüyüm.Hepimiz aynı anne babanın çocuklarıyız.

...............

Üçümüz aynı ilkokula,ikimiz aynı ortaokula ve liseye gönderildik.Bunlara rağmen 5 kardeşin,5'ide birbirinden çok farklı. Demakki aile terbiyesi/eğitimi de bir yere kadar etkili..

 

Burada sevgili La_boheme ile de çeliştiğimiz "aile eğitimi"nin,

Ayrıca da "akademik eğitim" in de yeterli olmadığının teşhisini yapmışın.

Aynen bende katılıyorum.

 

İşte bundan sonrasında da, çözüm için daha belirgin/net teşhişler yapmamız gerekiyor.

 

İşte tam burada karakter yapısı ve arkadaş çevresinin etkisi devreye giriyor.Eğer sağlam bir karakter oturtabilmişsek,çevremizdeki insanların yanlışını,eksilerini artıya çevirebilir,yanlışlara düşmemeyi başarabiliriz.Yok karakter yapımız zayıf kaldıysa,çevremizdekilerin davranışlarını (İyi/kötü) ve hareketlerini taklit etmeye başlarız.Birde özenti girerse işin içine o zaman işler çığrından çıkmaya başlamıştır zaten..

 

Çeşitli duygulara,içgüdülere sahibiz.Kimimiz aldığı aile ve okul eğitimini etkisiyle veya sosyal/hukiki yaptırımların korkusuyla bunu bastırırlar.Bastırmak sözü biraz yanlış kaçıyor olabilir,kontrol ediyor diyelim.Bu duyguların kontrolü sağlanamadığında ve kişide de sapkın eğilimler mevcutsa,eninde sonunda bu sapkınlıklar ortaya çıkarak,çoğumuzun lanetlediği böyle olaylar gerçekleşmektedir.Bazılarımız da çeşitli konulardaki hırslarımızın esiri oluruz (Başarı,para,kariyer,vs..)Bu hırsların güdümünde tepki çekecek birsürü yanlışın içine sürükleniriz..

 

Aile eğitiminin ve normal (akademik eğitim'in bile) yeterli oladığına göre ;

"Sağlam bir karekter"in oluşamamsını sanki arkadaş çevresine, öz duygulara ve kabullenişlere bağlamışsın.

Bu na da katılıyorum.

Bu şekildeki oluşumları söylediğin gibi her yerde görebiliyoruz.

 

Kötü karekterin oluşum nedenleri;

Aile eğtimi, normal eğitim, arkadaş çevresi, ve öz duygular (gen yapısı)

Bunlar senin teşhislerin.

 

İzninle "kötü karekter oluşumu"na neden olan, bir kaç etken de ben vurgulamak istiyorum.

-Emperyalizmin yoz kültür propagandaları. (tv, gazteler (medya) internet ve reklamlar)

-Hiç değişmez tabularımız'ın var oluşu. (ayıp, günah, ne derler, azmış vs)

Kabul edersen eğer "kötü karekter oluşumu" na, bunlar da benim katkılarım olsun.

 

Gelelim bu "kötü/olumsuz karakter"in nasıl düzeltilebileceğine:

 

Sonuç olarak;Ne eğitimi alınırsa alınsın,kişinin karakteri bozuksa fayda etmez.Çevrenize baktığınızda ne demek istediğimi eminim anlayacaksınız.Okulda öğretmenlerimiz,evde ailemiz ve içinde bulunduğumuz toplumsal kurallar bize nelerin yanlış,nelerin doğru olduğunu öğretselerde.Bunlara uymak veya uymamak kişinin kendine kalmıştır.Eğer bu kurallara uyulmuyorsa,sonuçlarına katlanmayı da göze almış olmak gerekir.Ve böyle rezil eylemlerin yaptırımlarıda caydırıcı olmalıdır ki,hayvani içgüdülerini bastıramayan bu tip insanlar kimseyi ısıramasın..

 

Eğer "ne eğitimi olursa olsun" sonuç değişmiyor ise,

Yine sonuçsuz kalıyor ve yine "iyi karekter" tesadüflere bırakılmış oluyorsa.

Yani bir başka değişle şu ana kadar var olan değerler de kafi gelmiyorsa.

Sonuçta kötü karekterler mutlak oluşuyor.

 

Tekrar değinmekte yarar var:

*Yetersiz veya olumsuz aile eğitimi.

*Yetersiz veya olumsuz eğitim.

*Arkadaş etkenliği.

*Kişiye has öz duygular.

*Emperyalizm'in yozlaştırma etkileri

*Tabularımız.

 

Teşhislerimiz (ikisi benim katkım) bunlar...

Ben bilimsel görüşlü birisi olarak işi şansa, yada bunların olumsuzluğuna bırakmak istemiyorum.

Kesin çareyi birlikte bulalım istersen sevgili arkadaşım taurus.

Ne dersin ?

 

İyi dileklerimle...

Gönderi tarihi:

Elalemin "suç" saydığı...

Bizde olmuş "örf, adet."

Bu insanlık ayıbıyla mücadele etmeden, çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarla mücadele edemez Türkiye.

Çünkü sorun, adli değil.

Ahlaki.

 

Yam_yam :clover: yazdığın yazı çok doğru tespitler içeriyor. Sana katılıyorum değerli arkadaşım, artık birşeylerin değişmesi gerekiyor, ilk önce de kafaların. Söylenildiği gibi, çocuk yaşta evlendirilen evlatlar, kendilerinden 20/30 yaş büyük neredeyse ebeveynleri ile yaşıt kişilerle evlendiriliyor ve bu halk arasında normal karşılanıyor. Oysa fiziksel olarak erişkinliğe ulaşamamış çocukların ne ruh yapıları bu evlilik kurumunu yürütecek kapasitededir ne de fiziksel olarak gelişimlerini tamamlamamışlardır. Yine de evlendirilenlerin birde çocuk sahibi olduğunu düşünüyoruz ve her şeyden önce kendisi çocuk olanın nasıl çocuk yetiştireceğini merak ediyorum...

 

Aile eğitimi hakkında tartışılıyor bende fikrimi söylemek istiyorum. Yaşlandıklarında kendilerine bakılması ve soyunu devam ettirmek için çocuk dünyaya getiriliyor. Oysa her şeyde bir ehliyet aranırken isteyen istediği kadar çocuk yapmakta serbest. En basiti bir işe başvuracaksınız sizden o işi yapıp yapamayacağınızın hesabını soruyorlar. Ama kendisini bile eğitememiş insanlar bir insan dünyaya getiriyorlar ve nelere mal olacağının hesabını yapamıyorlar. İşte bu bakımdan sosyal devlet olma zamanı gelmiştir. Devlet ehil ebeveynler yetiştirmelidir ve çocuklara her şeyden daha çok önem vermelidir. Aile içinde şiddete ve tacize uğrayan evlatların takipçisi olmalı ve kurumlarını sürekli denetlemelidir. Ancak bütün bunlar imkansız gibi geliyor çünkü daha devletin başındakiler bile işin vehametinin farkında değiller. Şimdi çocuk olanların yarın birer yetişkin olacağını biliyoruz iyi eğitilememiş, ahlaki, insani, vicdani değerleri kavrayamamış bir nesil yetişiyor. bu çok acı bir tablo. Bir mahallede bulunan tek bir kötünün bütün mahalleliye zararı vardır bir de düşünün ki o mahallede 10 kötü olduğunu. Bunun bütün topluma yayılma riski var. Sizler iyi çocuklar yetiştiriyor olabilirsiniz ama toplumun büyük çocunluğunda bilinçsiz ve sorumsuz çocuklar oluşmaya başladı. Bunu devlet ya şimdi çözer ya da vakıa büyür ve artık önüne geçilemez.

 

Aileler çocuklarını eğitirken kendilerini de eğitmelidir. Ve her çocuğun farklı birer birey olduğunu bilerek her birinin kendi ruh yapısına göre bir eğitim metodu geliştirmelidir. Diyelim ki 10 çocuğunuz var ve aynı metodla hepsine aynı eğitimi veriyorsunuz genelde doğru gibi gözüküyor ancak aynı eğitimi verirken her bir çocuğun kendi kişisel yapısını gözönünde bulundurarak eksik yada fazlalarını görmek gerekir. Nelere meyilli olduklarını fark etmek gerekir. Bunları yapabilmek içinde dikkat gerekir. Yani işin özü her birey bu dikkati gösteremez.

 

Bugün geldiğimiz sonucun nereden ve nasıl başladığını düşünün. 70'li yıllarda doğanların 80'lerde nelerle tanıştıklarını, 90'larda neleri gördüğünü düşünün. bu ülke uzun yıllardır enflasyon, avrupalılaşma, yozlaşma, sanattan uzaklaşma, ahlaktan uzaklaşma gibi sorunları yaşıyor ve geldiğimiz yer bir sonuçtur. Kendi öz kültürü ile dünya kültürü arasında kalmış ve melezleşmiş bir kültürle yaşamaya devam etmekte olan bir toplumuz biz. Avrupa'da cinselliğin başlangıç yaşı bizde resmi olarak evlendirilme yaşından ufaktır. Şimdi Avrupa bunun faydasını görmüşmüdür. 15 yaşında kürtajla tanışan bir kızın yaşayacağı ruhsal travmayı düşünün.

 

Aslında biz kendimizi eleştirirken ve değişimden söz ederken neyi kriter alacağımızı ve nasıl bir değişim göstereceğimizi iyi bilmemiz gerekiyor. Çünkü dünya da örnek alabileceğimiz bir topluluk yok öyle ise biz kendi öz kültürümüzü, bilimsel değerlerle örtüştürüp yeni bir başlangıç yapmalıyız diye düşünüyorum.

 

Ama bu imkanlı birşey mi, valla onu bende bilmiyorum. :unsure::)

Gönderi tarihi:

Kesin çareyi birlikte bulalım istersen sevgili arkadaşım taurus.

Ne dersin ?

 

Sevgili Bilimselci...Sevgili Taurus...

Başlığa katkısı bulunan diğer arkadaşlarla birlikte Geldiğimiz noktada...

Konunun çözümüne yönelik temel tespitler noktasına ulaştık gibi görünüyor...

İzninizle bende "çareyi birlikte bulalım" önerinize katılmak ve

kendi penceremden katkılarda bulunmak istiyorum...

 

***

*Yetersiz veya olumsuz aile eğitimi.

*Yetersiz veya olumsuz eğitim.

*Arkadaş etkenliği.

*Kişiye has öz duygular.

*Emperyalizm'in yozlaştırma etkileri

*Tabularımız.

 

 

Konunun açılımı için yapmış olduğunuz bu tespitler arasından ilk olarak

bu tür ahlaki sorunların temel kaynağı olarak gördüğüm

" Yetersiz veya olumsuz aile eğitimi." ni ele almak istiyorum...

 

Çünkü;İnsani değerlerimizin gelişiminde aile içi eğitimin birinci derecede önemeli olduğunu düşünüyorum...

 

Taurusunda gündeme getirdiği senin ve diğer arkadaşlarında farklı yönleriyle ele aldığı

Öğrenimlerini üst düzeyde tamamlayan insanların, yaşam boyu sürecek olan eğitimlerinde

Gerekli temel altyapıyı alamadıkları için bu tür insan ahlakına aykırı davranışlar içinde olmalarının

kaçınılmaz bir gerçek olacağını ve çözümlerin oralardan başlayarak üretilmesi gerektiğine inanıyorum...

 

***

Kişilik gelişiminin insanın yaşamı boyunca süregeldiğini kabul etsek de,

kişilik gelişmesi ve yapılanmasında temelin çocukluk döneminde atıldığı gerçeği geçerliliğini korumaktadır.

Ailenin çocuk üzerindeki ilk etkileri son derece önemlidir.

Anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocuklukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirlemektedir.

Olumlu veya olumsuz herkes birbiriyle ilişkidedir.

(kardeşler arası, anne-baba, anne-çocuk veya baba-çocuk çatışması v.b.)

Aile içindeki çatışmalar da aile içindeki her bir bireyi etkiler.

 

Kendi kişiliklerimizin de gelişmesine geriye dönerek bakarsak

Aileden iki önemli şeyi aldığımızı yada alamadığımızı yada eksik kalan bir şeyler olduğunu görürüz...

 

Bu iki şeyden bir "SEVGİ" , diğeride "EĞİTİM" dir..

 

Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir.

 

Eğitim ise; öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları,

değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar

 

Burada olumsuz aile tutumları; "ailenin verdiği sevgi ya yetersiz veya aşırı",

 

" eğitim ise gevşek ya da sıkı" olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

"Aşırı sevgi tutumunda", (aile çocuğu sevgiye boğucu, onu çok koruyucu ve aşırı kollayıcıdır).

 

Bunun sonucunda kişiliklerimizde bağımlılık ve güvensizlik gelişir.

Karşılaştığımız her zorlukta kendimize güvensiz olduğumuz için başakalarına yaslanır, onlara güveniriz...

"Yetersiz sevginin, aşırı sevgiye göre sonuçları daha da ağır olmaktadır."

 

Sevgi yetersizliği veya yokluğu sonucu, kendimize ve çevreye karşı güvensizlik ve olumsuz duygular gelişir.

 

Doğal olarak aşırı sevginin veya yetersizliğinin de dereceleri vardır.

 

"Sevgi yetersizliğinin en aşırı ucu, çocuğu terk etmek veya kabullenmemektir."

"Sıkı eğitim", olur olmaz yasaklar koyma ve yaşanmaz kurallar ile yetişmekdir.

Sıkı eğitim ve disiplin uygulayan aileler kendi tasarladığı bir kalıba göre yetiştirme amacını güderler.

Böyle aileler fiziksel cezayı ön planda kullanmakta,

kişileri sıkı bir denetim altında tutarak,kendilerini yönetme fırsatı vermezler.

 

Bireyin kendine güvenini ortadan kaldıran,

onun kişiliğini hiçe sayan bir disiplin yöntemi olan sıkı eğitim ile büyüyen kişiler

Kibar, sessiz, uslu ve dürüst olmalarına karşın küskün, çekingen, kolay etkilenebilen,

huysuz ve aşırı hassas bir yapıya sahip olabilmektedir.

 

"Gevşek eğitim"de "hoş gör, boş ver" anlayışı egemendir.

Bu anlayışta "Her şeyi hoş gör; çocuktur her şeyi yapar; çocuk özgür olmalıdır;

onun her dediğini yapın; ona sevgi verin yeterlidir" şeklinde yüzeysel ve asılsız öğretiler vardır.

Bu tutumla yetiştirilen çocukların bencil, sabırsız ve anlayışsız oldukları görülmektedir.

 

Aşırı denetim pasifleştirirken, aşırı hoşgörü şımarmaya neden olmakta ve kişisel olgunlaşmayı engellemektedir.

 

Bazı ailelerde ise disiplin bulunur, ancak ne zaman ve nerede uygulanacağı belli olmaz.

Ailenin tutumu aşırı hoşgörü ile katı cezalandırmalar arasında gidip gelir.

Bir günün bir güne uymadığı tutarsızlıklar olabileceği gibi

anne-babanın birbirine çok aykırı ceza ve eğitim anlayışları ortaya çıkar.

"Böyle bir ortamda yetişen kişilikler hangi davranışın ne zaman ve nerede yapılacağını ayırt edemez."

 

Bu tutum sonucunda "iç çatışmalar" ve "huzursuzluklar" gelişir,

 

ardından "dengesiz ve tutarsız" bir yapının oluştuğu gözlenir.

 

 

Olumsuz Aile tutumları içinde, bu iki değerden yoksun ve yetersiz gelişen kişiliklerin

( psikolojik sorunlara sahip ve bunu etrafa yansıtmakta çekince duymayan kişi) olma olasılıkları çok yüksektir.

 

***

 

Sonuç olarak;

Birey olarak herbirimizin kişiliklerini içinde yaşadığı Aile ve toplumun etkileri belirler.

 

Türk aile ve eğitim sistemine bakıldığında, genelde otoriter, kısıtlayıcı,

aşırı koruyucu ve kontrol edici bir yapının ortaya çıktığı,

çocukların saygılı, baş eğici, pasif ve uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği

kurallara uygun davranışlar ödüllendirilirken,

aktif, sorgulayıcı, atılgan davranışların cezalandırıldığı görülmektedir.

 

 

Başka bir deyişle, toplumumuzda çoğunlukla pasif ve söz dinleyen kişilikler

 

Ailesi ve çevreleriyle olumlu ilişkilere girmekte,

 

Kendi görüşlerini ifade edebilen aktif ve girişken kişiler ise çatışma kaynağı olmaktadır.

 

 

Hoşgörülü ve demokratik ailelerde büyüyen insanlar, arkadaşları ile ilişkilerinde daha etkin, daha girişken,

 

yaratıcı fikirler ileri sürebilen ve fikirlerini söyleme eğiliminde görülen kişiler olmaktadır.

 

"Sevgi ve şefkat" insan ruhunun üretebildiği en gönül okşayıcı duygulardır.

 

"Sevgi, övgü ve takdir" insana değerli olduğu duygusunu verir;

 

değerli olduğunu hisseden insan da çevresine değer verir.

 

 

Hepimizin ortak amacı kişiliklerimizin fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı yetişmesidir.

 

Bunda Aile içi ilişkilerin ve tutumlarının etkisinin büyük olduğu gerçeği yadsınamaz.

 

Herbirimizin Çevremize yönelik tutumlarımızın sağlıklı olması,

 

Ve çevremizin bize karşı tutarlı davranışlar göstermesi...

 

Kendi içimizde barışık, dengeli, huzurlu kişilikler geliştirmemize ,

 

ve birbirimize karşı sevgi ve saygılı davranışlar içinde olmamıza bağlıdır.

 

*tna

Gönderi tarihi:

Sevgili Bilimselci ve Gece kuşu;

 

İkinizede teşekkür ederim.Tabu konusu başka açılardan da alınabilir,ama senin dediğinde doğru tabiki.Aslına bakarsan yine dediğim noktaya geliniyor;Karaktere bağlı olarak,tabular ya durumu iyileştirir ya içinden çıkılamaz bir hale getirir.Neyse,problem bu değil..

 

Dediğiniz gibi neler yapabiliriz bir bakalım:

 

Bence 1. ve en önemli kural kişinin sorunu olduğunu kabul etmesidir.Eğer sorun kabul edilirse,çözüme ulaşılabilir.Aksi halde çözüm çok güçleşir,belki de imkansızlaşır..Bu yetişkin ve sapkınlık diye nitelendirdiğimiz düşünce ve eylemlerde bulunan insanlar için geçerlidir.Henüz düşünce safhasında,kişi profesyonel yardım alma yoluna başvurmalıdır ki ülkemizde psikolog ve psikiyatrlara bakış açısı ve gitme alışakanlığının durumu pek te içaçıcı olmadığından uzak bir çözüm ihtimalidir..

 

Daha önemli ve etkili bir çözüm yolu da aile tarafından uygulanabilinir.Henüz gelişme çağını yaşayan birey ailesi tarafından izlenerek,tespit edilen olumsuzluklar gelişme safhasındayken yok edilerek,topluma sağlıklı bireyler kazandırılabilir.Bildiğiniz gibi çocukken yönlendirmek çok daha kolaydır..

 

Yukarıda yazdığım paragraftaki çözüm yolu beraberindebaşka bir konuyu getiriyor:AİLELERİN EĞİTİMİ Anne babalara,çocuklarını büyütürken/eğitirken nelere dikkat etmeleri gerektiğini,psikolojik olumsuzlukların işaretlerinin neler olduğunu,nerelerden yardım alınabileceğini ve bunlara benzer konularda eğitim verilmesi taraftarıyım.Bu nasıl yapılabilir:

 

*Bebek sahibi olacağını anlayan çiftler tabiki doktora ve doktor kontrolüne girer.En kötü ihtimalle sağlık ocaklarının takibi altında olurlar.Tespit edilen bu çiftlere,beraberce katılabilecekleri bir saatte haftanın 1 veya 2 gününde bu tip eğitimler verilebilir.Katılımın sağlanması içinde parasal ceza gibi yaptırımlar uygulanabilinir..

 

*Bu eğitim henüz okul dönemindeyken tüm çocuklarımıza zorunlu ders olarak çocuk eğitimi dersi verilebilinir ki daha da etkili olacağına inanıyorum..

 

*Reklam kuşaklarına geçişlerde,spot bilgilerle bilgilendirme yapılabilinir.Kanallara bu spotları koyma zorunluluığu getirebilinir..

 

Bu yazdıklarım,benim düşündüğüm birkaç çözüm yolu.Ama yetişkinlerin problemlerini çözmenin yolunun,başta da dediğim gibi kendi istekleri ve tercihleri doğrultusunda olabileceğinin farkındayız sanırım.İşte bu noktada da çözüm yolunu tercih etmeyenleri yaptırımlarla buna zorlama gerçeğine geliyoruz.Bu yaptırımlar sosyal açıdan;dışlama,ayıplama,vs.. olurken,hukuki açıdan para ve hapis cezası olarak karşımıza çıkmaktadır.Diğer insanlara zarar verme eğilimli böyle insanların,ceza görmesi hem toplumsal huzur için hemde toplum vicdanı için gereklidir.Bu sağlanamazsa kendi adaletini arama ihtiyacına giren insanlar,dolayısıyla linç kültürünü doğuran sonuçlar ortaya çıkar.Kimi eylemlerin karşılığında gösterilen cezaların yetersizliği de hem eylemi yapanı tekrar yapmak konusunda cesaretlendirecek,hemde bahsettiğim kendi adaletini kendin sağla psikolojisini besleyecektir..

 

Sevgi ve saygılarımla..:clover:

Gönderi tarihi:

Söz konusu çocuklara duyulan cinsel eğilim için teşhis ettiğimiz aşağıdaki etmenlerden:

*Yetersiz veya olumsuz aile eğitimi :

Bu konuda sevgili gecekuşu'nun son derece isabetli tespitleri var.

Herkesin yararlanacağını umuyorum.

 

*Yetersiz veya olumsuz eğitim :

Ebeveyinlerin eğitimi konusuna da sevgili gecekuşu arkadaşımız fazlası ile değinmiş.

 

*Arkadaş etkenliği ;

Hiç inkar edilemezki, çocuklar cinselliği arkadaşları ile tanımaktalar.

Bu yüzden çocuğun arkadaşlarından alacağı 3-5 eksik ve doğru olmayan bilgilerle yanlış yönlenebilirler.

Çocuklardaki bu yanlış ve eksik bilgilenme, milli eğitimin çocuklara vereceği bilimsel cinsel eğitimle düzeltilmelidir.

Ben şahsım olarak en büyük eksikliği burada görüyorum.

Çocuğun aile içerisinde alacağı cinsel konudaki bilgiler sağlıklı olmayabilir.

Ailenin bu konuda uzman olmayabileceği gerçeği son derece önemlidir.

Çocuklar'ın cinsel eğitimi uzman öğretmenlerce bilimsel ahlaki ölçülerde yapılmalıdır.

 

*Kişiye has özel duygular:

Ergen kişilerin öz yapılarından yada yanlış eğitimlerinden gelen değişik cinsel tercihleri olduğu gibi.

Hiçte hoş ve doğru olmayan çocuklara karşı ilgileri de maalesef bir gerçektir.

Ergen olmayan ve henüz olma çağlardaki çocukların cinsellikten iğrendiklerini eğitim yolu ile sık sık vurgulamak gerekli.

Böyle bir olayla karşılaşan bir çocuğun, ilerdeki sosyalliğinde çok büyük olumsuzluklar yaşayacağının önemi, her ergene öğretilmeli.

Bu öğreti, yine uzman kişilerce, lise ve üniversite dönemlerinde gerçekleştirilebilir.

 

*Emperyalizm'in yozlaştırma etkileri :

Emperyalist zihniyet insanları her konuda sömürdüğü gibi.

En zayıf oldukları konu cinsellikte de yoz kültür oluşturmuştur.

İnsanların seks'i görünümlerini seks'i anlayışlarını en üst düzeyde tutup duygularını tahrik etmektedir.

Daha sonrada bu zaaftan yaralanıp önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.

 

İnsanların yemek içmek gibi en doğal ihtiyacı olan cinsellik,

Emperyalizmin kötü emellerine bırakılmamalıdır.

Bilim kaynaklı sosyal ahlak buna izin vermez.

 

*Tabularımız ;

İnançlar, örf ve adetlerimizden gelen cinsel tabularımız.

Cinselliği, ona ait ayrıntıları, en büyük namus olarak insanların beyinlerine kazımış,

Bu konuda yaşanılanları cinayet işlettirecek kadar gündemde tutmuştur.

Ama asıl namusun, doğruluk ve dürüstlük olduğunun önemine değinmemiştir.

Çocuklar da, büyüklerin bu hassasiyetlerinden çok olumsuz bir şekilde etkilenmektedirler.

Gönderi tarihi:

Sevgili Bilimselci ve Gecekuşu yazmış olduğunuz yazılar benim kısa yazılarımın bir açılımı olmuş sanki.Gecekuşu aile boyutunu çok güzel anlatmış ve bence olay ailede başlayıp aslına bakarsanızda ailede bitmektedir.Herşeyin doğru ayarlarda verilebilmesi sonraki yaşamlarında çocuğun hem ahlaki hemde kültürel düzeyinin oluşmasında çok büyük bir yarar sağlamaktadır.

 

Bilimselci arkadaşım ise arkadaş ve emperyalist düzenin etkileri üzerinde oldukça doğru tesbitler yapmış.Ama bana göre ailede sağlam bir eğitim alan çocuk zaten bu doğrultu da hareket ve yaşam tarzı belirleyeceğinden arkadaş ve emperyalist düzenin zararlarından çok fazla etkilenmeyecektir.Gecekuşunun verdiği eğitim ve öğretimin açıklanması ile ilgili linklerde eğitim için şöyle diyor: Eğitim,bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla istendik değişme meydana getirme sürecidir ve okullarda edinilen argo konuşma,kopya çekmek gibi davranışlar eğitimin hatalı yan ürünleridir.Bu bağlamda bakıldığında cinsel eğitim tabulaştırılması tu kak.öcü ve tiksinilecek bir şeymiş gibi gösterilmesi ve bunun sonucunda edinilen ve kimi zaman sapıklık olarak ortaya çıkan davranış biçimleri bu hatalı eğitim yan ürünleridir.

 

Bence bu nokta da en büyük görev aileye düşmektedir ve bana kalırsa öncelikle de ailelerin bu anlamda eğitilmesi gerekmektedir.

Gönderi tarihi:
Sevgili Bilimselci ve Gecekuşu yazmış olduğunuz yazılar benim kısa yazılarımın bir açılımı olmuş sanki.Gecekuşu aile boyutunu çok güzel anlatmış ve bence olay ailede başlayıp aslına bakarsanızda ailede bitmektedir.Herşeyin doğru ayarlarda verilebilmesi sonraki yaşamlarında çocuğun hem ahlaki hemde kültürel düzeyinin oluşmasında çok büyük bir yarar sağlamaktadır.

 

Bilimselci arkadaşım ise arkadaş ve emperyalist düzenin etkileri üzerinde oldukça doğru tesbitler yapmış.Ama bana göre ailede sağlam bir eğitim alan çocuk zaten bu doğrultu da hareket ve yaşam tarzı belirleyeceğinden arkadaş ve emperyalist düzenin zararlarından çok fazla etkilenmeyecektir.Gecekuşunun verdiği eğitim ve öğretimin açıklanması ile ilgili linklerde eğitim için şöyle diyor: Eğitim,bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla istendik değişme meydana getirme sürecidir ve okullarda edinilen argo konuşma,kopya çekmek gibi davranışlar eğitimin hatalı yan ürünleridir.Bu bağlamda bakıldığında cinsel eğitim tabulaştırılması tu kak.öcü ve tiksinilecek bir şeymiş gibi gösterilmesi ve bunun sonucunda edinilen ve kimi zaman sapıklık olarak ortaya çıkan davranış biçimleri bu hatalı eğitim yan ürünleridir.

 

Bence bu nokta da en büyük görev aileye düşmektedir ve bana kalırsa öncelikle de ailelerin bu anlamda eğitilmesi gerekmektedir.

 

Sevgili arkadaşım,

Tüm ailelere bu konuda bilinç ulaştırılsa bile, ben yine tedirginim.

Bu seferde eğitici özelliği (öğretmenlik) eksik olacak ebeveyinlerin.

Ya eğitimin ulaşmayacağı feodal yapıdaki aileler ne yapacaklar ?

Tabiki çocuğun cinsel eğitimi için okul ve uzmanlık gerekli.

 

Ana yüreği işte bir endişe...

Bırakıver çocukları uzmanların eline sevgili arkadaşım. :)

Gönderi tarihi:

çocuklarla cinsel ilişkiye gırmekten zevk alan her çeşit insana rastlayabiliriz..bunların içinden çok iyi eğitim ve öğretım görmüş bireylerde vardır..

peki bunların yanısıra bırde ahlaki eğitim gerekli değil midir :unsure:

ayrıca bu tarz insanlar hasta kabul edılmektedır..ve kendılerı istemedıkçe tedavılerı zor..madem tedavılerı de zor.cezalar ağırlaştırılmamalı mı..

Gönderi tarihi:
Sevgili arkadaşım,

Tüm ailelere bu konuda bilinç ulaştırılsa bile, ben yine tedirginim.

Bu seferde eğitici özelliği (öğretmenlik) eksik olacak ebeveyinlerin.

Ya eğitimin ulaşmayacağı feodal yapıdaki aileler ne yapacaklar ?

Tabiki çocuğun cinsel eğitimi için okul ve uzmanlık gerekli.

 

Ana yüreği işte bir endişe...

Bırakıver çocukları uzmanların eline sevgili arkadaşım. :)

 

Sevgili arkadaşım önce sana şunu sormam gerekiyor :

-Bu uzmanlar kimlerdir?

 

Eğer cevabın okuldaki öğretmenlerse ,kusura bakma ama beni ikna etmem için çok uğraşmam lazım.Çünkü ben - öğretmen olan arkadaşlar varsa ben bir tek Sedelinayı biliyorum lütfen kusuruma bakmasınlar - bu anlamda çok düşünen ve çocuklara bir şeyler vermek için uğraşan öğretmene pek rastlamadım diyebilirim ve zorunlu olmasa çocuklarımın okula bile gitmesinden yana değilim.Çünkü bu sistemdeki okullarda artık salla başını al maaşını zihniyeti taşıyan kendilerini hiç bir anlamda yetiştiremeyip çocukların bile gerisinde kalan öğretmenlerle gerekli eğitimin ve öğretimin verilebileceğini sanmıyorum.TABİİKİ BÖYLE OLMAYAN İDEALİST VE KENDİNİ YETİŞTİRMİŞ ÖĞRETMENLERİ TENZİH EDERİM.

 

Benim arkadaşlarım içinde 5-6 tanesi öğretmen ve onların ortak olarak söyledikleri bir şey var.Gerçi söyledikleri ders konusunda ma benim az sonra söyleyeceğim şeye de uyuyor.Diyorlar ki; çocuklara okula gelirken bir şey öğretmeyin çünkü yanlış öğreteceğiniz birşeyi düzeltmek doğruyu öğretmekten daha zordur.

 

Ailelerin eğitilmesi gerektiğini söylerken cinsel eğitimle ilgili yanlışlar ailede başlıyor.Çocuk öncelikle anayı babayı örnek alıyor.Bu yüzden önce aileler eğitilmeli.Bunun için kız çocukların özellikle okutulması daha da büyük önem taşıyor.Ailelerin eğitilmesi konusunda özellikle küçük yerlerde kahvehanelerde muhtarlık odalarında -bu tip yerlerde olursa kahve gibi adamların gitmeme durumunu da en aza indirmiş oluruz- o köyün ,kasabanın vs. öğretmeni, doktoru ihemşiresi gelip sohbet babında konuşmalar yapabilirler aslında bu zor bir şey değil .Kapalı toplumlar da kadınlar belki erkeklerle aynı anda dinlemekten utanabilir sıkılabilirler o zaman onlar için bayan görevliler bu işi yapmalı.En azından kadınlar kızlarına erkekler de oğullarına bu anlamda yardımcı olabilseler bu bile çocukların yanlış yollardan bu eğitimi almamaları açısından faydalı olur..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.