Φ siyahx Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Sevgilerimiz karşılıklı canım kardeşim benim Hatırlarsan tatlılığını geri almıştım sadece cadılığın kalmıştı ama tatlılığının yanında birde ultra veriyorum ultra tatlı cadım benim Alıntı
Φ xminex Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Sevgilerimiz karşılıklı canım kardeşim benim Hatırlarsan tatlılığını geri almıştım sadece cadılığın kalmıştı ama tatlılığının yanında birde ultra veriyorum ultra tatlı cadım benim heyytt beee terfii ettimm deseneee... çoookk saolll canımmm abimm benimm... Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 heyytt beee terfii ettimm deseneee... çoookk saolll canımmm abimm benimm... Ne demek görevimiz Alıntı
Φ inanna Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Hemen herkesin bir anı defteri düşündümde benim niye yok kimsenin bana bir anı defteri açacağı yok bari ben kendim açayım dedim sizinle hiç yazışmadım ...ilk geldiğim zaman şöyle isimlere bakıp önyargıda bulundum..tabi ki sizinle ilgili de..kara adam ... buna hiç dokunma .. kaldıramazsın dedim kendime ...şimdi anı defterinizi okuduğumda ,sizinle ilgili yazılanları okuyunca , yanılmışım dedim ve gerçeğimi de gördüm ...kara olan siz değil benmişim o günlere raslayan...selam hoş insan... Alıntı
Φ sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 uman tanrım ustam duydun mu sana şu övgüleri... acepaa.... şaka bi yana da be ustam atışmıyoruz biz ama neden... sorıyım dedim..yoksa ben çok mu tembelim..yoksa müdür okuldan ayrıldı die mi neyse öyle böyle de şaka bi tarafa ne de güzel tanımış arkadaşım seni...siyahın içindeki x= beyaz ışık... ee az dersini almadım... öle bi burayı da fethedeyim baree dedim.... Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 sizinle hiç yazışmadım ...ilk geldiğim zaman şöyle isimlere bakıp önyargıda bulundum..tabi ki sizinle ilgili de..kara adam ... buna hiç dokunma .. kaldıramazsın dedim kendime ...şimdi anı defterinizi okuduğumda ,sizinle ilgili yazılanları okuyunca , yanılmışım dedim ve gerçeğimi de gördüm ...kara olan siz değil benmişim o günlere raslayan...selam hoş insan... Merhaba inanna güzel sözlerin için teşekkür ederim.Bende sizin varlığınızdan haberdar değildim buda benim kara'lığım olsun aramıza hoşgeldiniz inşallah hoşça vakit geçirir güzel paylaşımlarda bulunursunuz. uman tanrım ustam duydun mu sana şu övgüleri... acepaa.... şaka bi yana da be ustam atışmıyoruz biz ama neden... sorıyım dedim..yoksa ben çok mu tembelim..yoksa müdür okuldan ayrıldı die mi neyse öyle böyle de şaka bi tarafa ne de güzel tanımış arkadaşım seni...siyahın içindeki x= beyaz ışık... ee az dersini almadım... öle bi burayı da fethedeyim baree dedim.... Patronun olmadığı yerde bizim ne işimiz var dimi atışacağımız zaman ben sana söylerim Görende istanbulu fethettin sanacak Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı I Uzun boylu ağrılara atıldım. Sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım. İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte: “Dünyanın şavkı kendine, efkârı bize mi? ” demekte; kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte, kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara düşmekteydiler. Uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar, günlerin rahmine yaslarken düşlerini, bazen apansız ölmekte, ölmekteydiler... Ama şalvarları gül desenli Döne’ler, yeniden dillenip döllenmekte, doğrulup yeniden dillenmekte ve sokakların, a(damların) , kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler.. II (Gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, Nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “büsüvi”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar düzine- ler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler…Hep aynı nakaratta köhne bir hayat...) Sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller... Sonrası pazaryerleri: Patates, pırasa vs. Taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da… Bu ay da sürüm sürüm turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda. Defolu çıkmış hayat kimin umurunda! III Kimin umurunda yeni donlar giyen eski kadınlar ve bilumum “öteki”ler. Dolup boşalan kültablaları, bozuk sifonlar, ****** adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar. Kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder… /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ IV “-Vay anasını bu maçı da alamadık abiler; ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler! ” İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, en pahalı düşleri dolara endeksleyip en ucuz pazarlara sürmekteydiler. Sonrası aşkın ve şarabın şanına düşen gölgeler. Gölgeler… Kimin umurunda? Yoruldu yorgunluk da; aşk bir yana, düş bir yana! Paranın sultası düştükçe, düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya, her şey hızla ayrışmakta. Üstelik gün ortası, ışıkta! Her şey pazar ve karmaşa... /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../ V İyi yürekli çocuklar, o aşınmış saçaklarda, yollarda ısrarla yanlış atlara binip, ısrarla düşmekteydiler... “-Yok yoluna geçti geçen günler ..k yoluna kaldı kalan günler geride! Bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler? Camları buğulu bir genelev odasında vizite fiyatına...” Solarken gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar... VI Sürerdi… Yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat. “Bu maçı da alamazken abiler”: iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, büyüdükçe kirlenmekte, kirlendikçe ölmekte, öldükçe bilmekte, bildikçe acımakta, acıdıkça görmekteydiler ki her fırtınadan ve anıdan geride herkes figüran yaşamın sahnesinde... VII Sahnesinde yaşamın, kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler. Minibüslerde ter ve çürük sperm kokusu. Sahnesinde, aşklarla rus ruleti ve tel kaçıran çorapların kederi(!) Sahnesinde, brüt bir yaşam, net bir ölüm, bırak rezil gündüzleri geceye yaslan gülüm… VIII İyi yürekli çocuklar o mahallelerden düzineler halinde geçmekteydiler... Uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler… -İşte bu vuruşlar sürdükçe, maç mı alınır ulan sayın abiler? İpne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler! Aşkta, düşte, işte birer birer inerken beyaz bayrakları: /B i z i m ç o c u k l a r b ü t ü n m a ç l a r d a y e n i l d i l e r.../ Yılmaz Odabaşı kardeşim çok güzel bir şiir Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı I Uzun boylu ağrılara atıldım. Sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım. İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte: “Dünyanın şavkı kendine, efkârı bize mi? ” demekte; kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte, kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara düşmekteydiler. Uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar, günlerin rahmine yaslarken düşlerini, bazen apansız ölmekte, ölmekteydiler... Ama şalvarları gül desenli Döne’ler, yeniden dillenip döllenmekte, doğrulup yeniden dillenmekte ve sokakların, a(damların) , kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler.. II (Gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, Nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “büsüvi”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar düzine- ler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler…Hep aynı nakaratta köhne bir hayat...) Sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller... Sonrası pazaryerleri: Patates, pırasa vs. Taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da… Bu ay da sürüm sürüm turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda. Defolu çıkmış hayat kimin umurunda! III Kimin umurunda yeni donlar giyen eski kadınlar ve bilumum “öteki”ler. Dolup boşalan kültablaları, bozuk sifonlar, ****** adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar. Kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder… /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ IV “-Vay anasını bu maçı da alamadık abiler; ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler! ” İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, en pahalı düşleri dolara endeksleyip en ucuz pazarlara sürmekteydiler. Sonrası aşkın ve şarabın şanına düşen gölgeler. Gölgeler… Kimin umurunda? Yoruldu yorgunluk da; aşk bir yana, düş bir yana! Paranın sultası düştükçe, düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya, her şey hızla ayrışmakta. Üstelik gün ortası, ışıkta! Her şey pazar ve karmaşa... /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../ V İyi yürekli çocuklar, o aşınmış saçaklarda, yollarda ısrarla yanlış atlara binip, ısrarla düşmekteydiler... “-Yok yoluna geçti geçen günler ..k yoluna kaldı kalan günler geride! Bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler? Camları buğulu bir genelev odasında vizite fiyatına...” Solarken gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar... VI Sürerdi… Yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat. “Bu maçı da alamazken abiler”: iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, büyüdükçe kirlenmekte, kirlendikçe ölmekte, öldükçe bilmekte, bildikçe acımakta, acıdıkça görmekteydiler ki her fırtınadan ve anıdan geride herkes figüran yaşamın sahnesinde... VII Sahnesinde yaşamın, kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler. Minibüslerde ter ve çürük sperm kokusu. Sahnesinde, aşklarla rus ruleti ve tel kaçıran çorapların kederi(!) Sahnesinde, brüt bir yaşam, net bir ölüm, bırak rezil gündüzleri geceye yaslan gülüm… VIII İyi yürekli çocuklar o mahallelerden düzineler halinde geçmekteydiler... Uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler… -İşte bu vuruşlar sürdükçe, maç mı alınır ulan sayın abiler? İpne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler! Aşkta, düşte, işte birer birer inerken beyaz bayrakları: /B i z i m ç o c u k l a r b ü t ü n m a ç l a r d a y e n i l d i l e r.../ Yılmaz Odabaşı kardeşim çok güzel bir şiir Ellerine sağlık kardeşim Alıntı
Φ sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Patronun olmadığı yerde bizim ne işimiz var dimi atışacağımız zaman ben sana söylerim Görende istanbulu fethettin sanacak ee el ele verir onu da yaparız...bi o kaldı zaten Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 ee el ele verir onu da yaparız...bi o kaldı zaten Daha forumu fethedemedik onu nasıl becericez Alıntı
Φ sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Daha forumu fethedemedik onu nasıl becericez oda doğru yaa...bilmiyom artık bakarız çaresine artık.. olsun çaktırmayalım biz yine de Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 siyahx karete yapmaktadır yani yapamamaktadır Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 siyahx karete yapmaktadır yani yapamamaktadır frozen bak arkanda biri var siyahx Alıntı
Φ xminex Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 ayyy çook yaşayınn sizz emii çook güldümm yaaa Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 frozen bak arkanda biri var siyahx siyahx sonunda etkisiz hale getirilmiştir... frozensiyahx Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 siyahx sonunda etkisiz hale getirilmiştir... frozensiyahx Yahu arkadaşım niye böyle yapıyorsun biz dost değilmiyiz yakışıyormu hiç sdana böyle şeyler Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yahu arkadaşım niye böyle yapıyorsun biz dost değilmiyiz yakışıyormu hiç sdana böyle şeyler arkadaştık demi pardon Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 arkadaştık demi pardon ben çiçek sevmem pasta falan yokmu Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 ben çiçek sevmem pasta falan yokmu akşama kapına bırakırım pastanı başka bir emrin Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 akşama kapına bırakırım pastanı başka bir emrin İntikamım kötü olcak Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 İSTANBUL Orda, adamı düşündüren denizler vardır - ışıltılı ve berrak-, şurda gemiler durmuş, kimbilir, zincirleri ne ağırdır. Sarayburnu, Kızkulesi, Haydarpaşa... Bak işte Köprü, Böyle ayak altında bütün gün. İşte yollar gıcır gıcır, İşte Sultanahmet Meydanı şu gördüğün Nihayet, ilerde deniz, Mis gibi balık kokar. Daha sonra Adalar Ve hep çam ağaçları. Oranın mehtabı tatlı olurmuş, Öyle derler, Rüyadaymış gibi yaşar insan. Galiba böyle görülür İstanbul Bir kartpostal önünde durup İştahla bakarsan. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Bir Yılbaşı Gecesi Niye geldin 47 senesi? Sanki geçen yıldan memnun muyduk? Uzak düştük bütün ahbaplardan, Ne ısındık, Ne doyduk. Çocuğumun elindeki ekmek Ben laf söyledikçe azaldı, Bu yüzden şiirler ceplerimde Her zaman yarım kaldı. Gün geçtikçe zayıfladı karım, Gün geçtikçe işimden soğudum. Öyle zamanlar oldu ki Yaşadığımı unuttum. Hey sokaklar uçup giden sokaklar Bir zaman bende gezerdim. Çarşı Pazar kalabalık gördüm mü Korsan gibi dalıp girerdim. İnanılmaz genişlikte çayırlar görmüştüm İnanılmaz mavilikte denizler. Kızlar vardı diri, pırıl pırıl Sudan yeni çıkmış balığa benzer. Öyle kadınlar gördümki koy başını göğsüne Yaz günlerini yaşa. Hey hovardalık günlerim benim Geri gelmez bir daha. Arkadaşlarım da oldu zaman zaman, Çoğu hergele çıktı. Öylesini gördüm ki bazen Altın gibi çocuktu. Boş ver filan oğlu filan Yılbaşı gecelerinde tasalara boşver! Bilmezmisin rüzgar estikçe Çiçeklerin kokusu uçar gider. Bilmez misin ağaçlar sallandıkça Meyveler dökülür yere, Gün olur yeniden bahar gelir Dünyamız yeşerir birden bire. Hoş geldin yılbaşı gecesi Geçen yıllardanda memnunduk, Gelecek günleri düşündük de Hem ısındık, hem doyduk cahit külebi Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 cemile'min gezdiği dağlar meşeli imanım, haydi üç gün oldu cemilem ben bu derde düşeli. gaydiri gubbak cemile'm, nasıl nasıl idelim de biz bu işe nikahımızı kıysın, ünnen gelin hoca memiş'e. cemile gız ne gezersin hayatta, basma da fistan, parlak da potin ayakta. gaydiri gubbak cemile'm, nasıl nasıl idelim de biz bu işe nikahımızı kıysın, ünnen gelin hoca memiş'e. cemile'nin fistanı saman sarısı imanım, haydi gören sancak cemile'm gızı memur garısı. gaydiri gubbak cemile'm, nasıl nasıl idelim de biz bu işe nikahımızı kıysın, ünnen gelin hoca memiş'e. sen nişanlıydın ya hani .. nikah falan kıyılması mevzuu geçiyo ya canım türkümüzde... o bakımdan şeettirmiştim Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.