Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Aklıma geldi yaw..


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Ölenler için neden devamlı son nefesini verdi denir de son nefesini aldı denmez..

 

Aslında cevabı basit ama arkadaşların yorumunu merak ettim..

Gönderi tarihi:
Ölenler için neden devamlı son nefesini verdi denir de son nefesini aldı denmez..

 

Aslında cevabı basit ama arkadaşların yorumunu merak ettim..

 

 

yaşam olayında nefes alıp vermek var.

nefes alındığında akcigerlerdeki kaslar gerilmiş durumdadır.

ama insan ölmüşse kasları kontrol edemez... :sweatingbullets:

Gönderi tarihi:

bir insan ölürken nefes almaz verir çünkü cigerlerindeki havayı boşaltması lazımdır

Gönderi tarihi:

yaşam olayında nefes alıp vermek var.

nefes alındığında akcigerlerdeki kaslar gerilmiş durumdadır.

ama insan ölmüşse kasları kontrol edemez... :sweatingbullets:

 

ok ama bu ölmüşler için geçerlidir. Son nefesini verirken insanlar henüz yaşıyorlardır. Son nefesini verdikten sonra ölürler...

Gönderi tarihi:
ok ama bu ölmüşler için geçerlidir. Son nefesini verirken insanlar henüz yaşıyorlardır. Son nefesini verdikten sonra ölürle

 

bende aynı şeyi söylüyorum.

insan nefes aldığında hala yaşıyordur kasları kontrol edilir.

ama ölmüşse olmaz.yani son nefesini vererek ölür.ölür ve kas kontrolü bitmiştir.... :D

Gönderi tarihi:

bir insan ölürken nefes almaz verir çünkü cigerlerindeki havayı boşaltması lazımdır

ciğerlerindeki havayı boşaltması lazımdır demek doğru olmaz.ciğerlerindeki hava boşalır. Bu tıpkı direksiyon hakimiyetini kaybetmeye benzer araç olması gerektiği gibi hareket eder.

Gönderi tarihi:

aslında aklıma gelmişken hazır konu da uygunken şu bilgiyi de aktarmak istiyorum...

21 gram isimli filmi izlemişseniz bilirsiniz. Bu filmin esin kaynağı şu araştırmadır:

 

1907 yılında, ABD Massachusetts'de bir deneysel çalışma tasarlayan Dr. Duncan Mcdoughall, ölüm döşeğindeki 6 hastasının ölmeden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını ölçtüğü bir tartı-yatak tasarlar. Böylece Ruhun, ölüm anında bedeni terk edip etmediğini, dolayısıyla bir ağırlığı olup olmadığını belirlemek ister. Tüm hastalarının ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda, ağırlıklarından 1 onsun dörtte üçünü kaybettiklerini görüyor. Bir onsun 28 grama eşit olduğundan yola çıkarak, bu kaybın 21 gram olduğunu bulan Dr. Mcdougall, ölen kişinin bedenini terk eden ruhun 21 gram geldiği sonucuna varır...

 

Fakat Mcdoughall'ın bu çalışması American Medicene dergisine konu olmuş , oldukça ses getirmiş ve tepki görmüştür ve buna mukabil şu açıklamalar yapılmıştır:

 

Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, 'ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını' açıklayarak, meslektaşını topa tutmuş.

 

Din bilginleri, psikiyatristler ve ölüm anına yakından tanıklık eden yoğun bakım uzmanları ise, ruhun ağırlığının söz konusu olmadığını, bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylüyor. Çünkü, boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gram.

 

BU ŞEKİLDE AÇIKANINCA DAHA İYİ OLDU SANIRIM... lazımdır kelimesi zaten benim de kulağımı tırmalamıştı Bodrumlu, senin açıklamanı daha çok beğendim bu arada :)

Gönderi tarihi:

hekim nerdesin soru senlik .

 

nefesi alırken bile ölse öldükten sonra çiğerlerini boşaltması gerekir.bunu refleks olarak yapar.

Gönderi tarihi:
aslında aklıma gelmişken hazır konu da uygunken şu bilgiyi de aktarmak istiyorum...

21 gram isimli filmi izlemişseniz bilirsiniz. Bu filmin esin kaynağı şu araştırmadır:

 

1907 yılında, ABD Massachusetts'de bir deneysel çalışma tasarlayan Dr. Duncan Mcdoughall, ölüm döşeğindeki 6 hastasının ölmeden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını ölçtüğü bir tartı-yatak tasarlar. Böylece Ruhun, ölüm anında bedeni terk edip etmediğini, dolayısıyla bir ağırlığı olup olmadığını belirlemek ister. Tüm hastalarının ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda, ağırlıklarından 1 onsun dörtte üçünü kaybettiklerini görüyor. Bir onsun 28 grama eşit olduğundan yola çıkarak, bu kaybın 21 gram olduğunu bulan Dr. Mcdougall, ölen kişinin bedenini terk eden ruhun 21 gram geldiği sonucuna varır...

 

Fakat Mcdoughall'ın bu çalışması American Medicene dergisine konu olmuş , oldukça ses getirmiş ve tepki görmüştür ve buna mukabil şu açıklamalar yapılmıştır:

 

Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, 'ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını' açıklayarak, meslektaşını topa tutmuş.

 

Din bilginleri, psikiyatristler ve ölüm anına yakından tanıklık eden yoğun bakım uzmanları ise, ruhun ağırlığının söz konusu olmadığını, bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylüyor. Çünkü, boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gram.

 

BU ŞEKİLDE AÇIKANINCA DAHA İYİ OLDU SANIRIM... lazımdır kelimesi zaten benim de kulağımı tırmalamıştı Bodrumlu, senin açıklamanı daha çok beğendim bu arada

 

 

 

:wacko::wacko:

sustum... :huh::thumbsup::flowers:

Gönderi tarihi:
aslında aklıma gelmişken hazır konu da uygunken şu bilgiyi de aktarmak istiyorum...

21 gram isimli filmi izlemişseniz bilirsiniz. Bu filmin esin kaynağı şu araştırmadır:

 

1907 yılında, ABD Massachusetts'de bir deneysel çalışma tasarlayan Dr. Duncan Mcdoughall, ölüm döşeğindeki 6 hastasının ölmeden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını ölçtüğü bir tartı-yatak tasarlar. Böylece Ruhun, ölüm anında bedeni terk edip etmediğini, dolayısıyla bir ağırlığı olup olmadığını belirlemek ister. Tüm hastalarının ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda, ağırlıklarından 1 onsun dörtte üçünü kaybettiklerini görüyor. Bir onsun 28 grama eşit olduğundan yola çıkarak, bu kaybın 21 gram olduğunu bulan Dr. Mcdougall, ölen kişinin bedenini terk eden ruhun 21 gram geldiği sonucuna varır...

 

Fakat Mcdoughall'ın bu çalışması American Medicene dergisine konu olmuş , oldukça ses getirmiş ve tepki görmüştür ve buna mukabil şu açıklamalar yapılmıştır:

 

Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, 'ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını' açıklayarak, meslektaşını topa tutmuş.

 

Din bilginleri, psikiyatristler ve ölüm anına yakından tanıklık eden yoğun bakım uzmanları ise, ruhun ağırlığının söz konusu olmadığını, bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylüyor. Çünkü, boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gram.

 

BU ŞEKİLDE AÇIKANINCA DAHA İYİ OLDU SANIRIM... lazımdır kelimesi zaten benim de kulağımı tırmalamıştı Bodrumlu, senin açıklamanı daha çok beğendim bu arada :)

 

güzel bi açıklama olmuş

zaten ölüm sonrası beden soğuduğu için ısı kaybından dolayı bi düşüş olcaktır

bana göre nefes aldığımızda diyafram genişler kaslar çalışmaı durduğunda diyaframda çalışmayacak.

hava basıncı yüksek olandan yerden alçak olan yere doğru hareket ettiğinden içerdeki hava dışarı çıkmak isteyecektir.

oldumu :P:)

Gönderi tarihi:
aslında aklıma gelmişken hazır konu da uygunken şu bilgiyi de aktarmak istiyorum...

21 gram isimli filmi izlemişseniz bilirsiniz. Bu filmin esin kaynağı şu araştırmadır:

 

1907 yılında, ABD Massachusetts'de bir deneysel çalışma tasarlayan Dr. Duncan Mcdoughall, ölüm döşeğindeki 6 hastasının ölmeden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını ölçtüğü bir tartı-yatak tasarlar. Böylece Ruhun, ölüm anında bedeni terk edip etmediğini, dolayısıyla bir ağırlığı olup olmadığını belirlemek ister. Tüm hastalarının ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda, ağırlıklarından 1 onsun dörtte üçünü kaybettiklerini görüyor. Bir onsun 28 grama eşit olduğundan yola çıkarak, bu kaybın 21 gram olduğunu bulan Dr. Mcdougall, ölen kişinin bedenini terk eden ruhun 21 gram geldiği sonucuna varır...

 

Fakat Mcdoughall'ın bu çalışması American Medicene dergisine konu olmuş , oldukça ses getirmiş ve tepki görmüştür ve buna mukabil şu açıklamalar yapılmıştır:

 

Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, 'ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını' açıklayarak, meslektaşını topa tutmuş.

 

Din bilginleri, psikiyatristler ve ölüm anına yakından tanıklık eden yoğun bakım uzmanları ise, ruhun ağırlığının söz konusu olmadığını, bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylüyor. Çünkü, boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gram.

 

BU ŞEKİLDE AÇIKANINCA DAHA İYİ OLDU SANIRIM... lazımdır kelimesi zaten benim de kulağımı tırmalamıştı Bodrumlu, senin açıklamanı daha çok beğendim bu arada :)

 

gloriacım bilgiler için çok teşkkürler :):clover:

Gönderi tarihi:

yettim kahin

nefes almak pasif bir olayken nefesi dısarı vermek icin kasların kasılması gerekir.

ölüm anında en cok calısan kaslar en hızlı sekilde kasılır. Vücutta diyafram ve göğüsteki nefes için calısan kaslar en cok calısan kaslar oldugu icin ölüm anında ilk olarak bunlar kasılır. dolayısıyla akcigerlerde az miktarda dahi hava kalmıs olsa bile bu kasılmaya baglı olarak hava dısarı cıkacaktır.

birde ölüm anında (bilmiyorum tanıklık eden varmı ama ben cok tanık oldum )insanlar nefes aclıgı ceker ve hep nefes almak icin ugrasır. dolayısıyla akcigerlerde her zaman normalden biraz daha fazla hava vardır.

yeterlimi kahin

Gönderi tarihi:

hekim nerdesin soru senlik .

 

nefesi alırken bile ölse öldükten sonra çiğerlerini boşaltması gerekir.bunu refleks olarak yapar.

cümle çok çelişkili şöyleki:1-)nefesi alırken bile ölse öldükten sonra ciğerlerini boşaltması gerekir(allah korusun boşaltmassa...) :lol::lol::lol:

2-)bunu refleks olarak yapar(kim cesetmi?)alaylı bir şekilde yazdım, amacım dalga geçmek değil.bu olayın kişinin konrolü dışında olduğunu vurgulamak içindi. stop eden bir mekanizmada ki her hareket onun dışında gerçekleşir diye düşünüyorum :unsure::unsure:

Gönderi tarihi:
Ölenler için neden devamlı son nefesini verdi denir de son nefesini aldı denmez..

 

Aslında cevabı basit ama arkadaşların yorumunu merak ettim..

 

o üzüntüyle millet onumu düşünecek :lol:

Gönderi tarihi:

Ölenler için neden devamlı son nefesini verdi denir de son nefesini aldı denmez..

 

Aslında cevabı basit ama arkadaşların yorumunu merak ettim..

aslında atalarımız bir insanın öldüğünü anlatmak için ''son nefesini aldı ve öldü'' deselerdi biz bugün neden ''son nefesini verdi ve öldü'' demiyoruz diye de tartışabilirdik :lol::blushing::P

çokmu uçtum acaba :P

birde şu var nefes yaşamak için vardır.ölen için NEFES ALMAK zor,NEFES VERMEK ise doğal ve çaba gerektirmez :sweatingbullets: inşaallah karışık olmadı

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.