Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SENİ BİR ANIT BIRAKTIM KENDİNE!


frozen

Önerilen İletiler

AŞK

 

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git

Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı

Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü

Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti

Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz

Sanki hiç olmamıştı

 

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı

İstanbullar

Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların

dünyaların

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek

Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti

Çünkü iki kişiydik

 

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya

Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız

Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu

İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde

Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik.

 

Cemal Süreya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 1b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,

Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri

Düşün, olasılık, atom fiziği

Ve bizi biz eden amansız sevda,

Atıp bir kıyıya iki zamanı

Yarının çocukları, gülleri için

Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,

Koymuş postasını,

Görmüş restini.

He canım,

Sen getir üstünü.

 

Uy havar!

Muhammed, İsa aşkına,

Yattığın ranza aşkına,

Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!

Benim de boş yanım hançer yalımı

Ve zulamda kan-ter içinde, asi,

He desem, koparacak dizginlerini

Yediveren gül kardeşi bir arzu

Oy sevmişem ben seni...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben bal arısı gibiydim senden önce

Bak pervanelere döndüm seni görünce

Yana yana kül olsam her an

Yine de senden ayrılamam

Yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam

Yana yana kül olsam her an

Yine de senden ayrılamam

Bin yıl yaşasam yine sana doyamam

 

Sana gönlümü verdim nazlı güzel

Seni ağlatsam gözlerim açık gider

Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel

Yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel

Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel

Sana gönlümü verdim nazlı güzel

 

Zuhal Olcay - Pervane - Başucu Şarkıları 2

Söz - Müzik:Özdemir Erdoğan

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sarhoş akşamların aldırmaz neşesi

Bir anda yağmura bıraktı yerini

Fransız şarkılarından hiç anlamam ama

Bu akşam arkadaş oluyorlar bana

 

Dilberin sesi içimin hüznü

Bir dudak uzandı bir dudağı öptü

Ah aşk varlığın bir dert

yokluğun daha kötü...

 

İki ucu aşklı değnek

Nedeni bu olsa gerek

Varsa ağlarsın yoksa ağlarsın

İki ucu aşklı değnek

İki gözü yaşlı yürek

Uslanmaz mısın, ders almaz mısın?

Güneş nasıl hem yeşertir hem de yakar

Öylesine yaşandı bitti aşklar...

 

Dans edilirken ufak barın ortasında,

Garson kız göz kırptı gibi geldi bana

Yan masada bir yaşlı çift elele

Sözler bitmiş ama kalpleri hala gözgöze...

 

Murat Köseoğlu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşkın coğrafyasını sana anlatayım mı?

İstersen sözlerime sevgiler katayım mı?

 

 

Orda dereler, tepeler hep dümdüz görünür.

Karanlık, yıldızsız, geceler gündüz görünür.

Ayrılık çökerse gelin duvaklı dağlara,

Yazlar küsüp, bulutlar ağlayıp, güz görünür.

 

 

Aşkın coğrafyasını sana bildireyim mi?

İstersen akan gözyaşını sildireyim mi?

 

 

Orda volkanlar aşk ateşiyle sana patlar.

Çöldeki toprak gibi susuz kalırsa çatlar.

Orda aşkından mecnun olan o kadar çok ki,

Sevgilisine varmak için kanyona atlar.

 

 

Aşkın coğrafyasını sana öğreteyim mi?

İstersen gönlünü birazcık eğleteyim mi?

 

 

Orda şimal rüzgârı vızır vızır saz çalar.

Yeşeren bozkır kendini platoya salar.

Menderes menderes nazlı akan akarsular,

Mavi okyanusun derinliklerine dalar.

 

 

Aşkın coğrafyasını sana dinleteyim mi?

İstersen feryat edip arzı inleteyim mi?

 

 

Orda sevgililer yaylada el ele gezer.

Mevsimler hep bahar olur, güle güle gezer.

Mutluluklar derinden gayzer gibi fışkırır,

Hoplayıp zıplayıp sakat olan bile gezer.

 

 

Aşkın coğrafyasını sana yaşatayım mı?

İstersen kalbine aşk ateşi atayım mı?

 

 

Orda aşkıyla yanardağları delenler var.

Ah! Aşk odunu yakıp cezbeye gelenler var.

Orda sevgilisine kırk yıl odun taşıyıp,

Onun bir bakışıyla yıllarca gülenler var.

 

 

Aşkın coğrafyasını sana göstereyim mi?

İstersen alize rüzgârı estireyim mi?

 

 

Orda inançla yüklenmiş rahmet bulutları var.

Orda güzel ülkemin şanlı hudutları var.

Yirmi birinci yüzyılın Türkiyesi için,

Genç, dinamik, ileriyi gören umutlar var.

 

 

Aşkın coğrafyasını son kez anlatayım mı?

İstersen ben usanmam on kez anlatayım mı?

 

 

Ah! Bu coğrafya beni şair etmiştir canım,

Bu coğrafyada neler neler bitmiştir canım,

Yarla kalp kalbe verip, mor dağlara çıkınca,

Izdıraplar mı kalır, dertler bitmiştir canım.

 

 

08.02.2007

--Aşkın Coğrafyası--

 

 

*Tarık Torun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gel demedim ki

Gelirdin oysa

Koşa koşa.

 

 

Sım sıkı kapadım kavanozun kapağını

Gururum tozlu raflarda kaldı

Sevdamsa dim dik ayakta

Biliyorum dualarım gitmeyecek boşa

 

 

Umut işte geleceğini düşlemek

Ama...

 

 

Sallanan sandalyem bahçe kapısını gören tarafta

Duyduğumda gıcırtısını,

Yavaşça açılışını...

Koşacağım sana

Kollarına

 

 

Tükenmeden beden

Bari bir haber yolla

Güvercinle,

Ulak'la.

 

 

*Sevim Erdoğan Tezel

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

OMZUNDA GÖZ İZLERİ *Kördür camlar

Sağırdır

Haykırır dudağının mührü

Çığlık çığlığa �suskunluğun-

Bir nefes taşmaz dışarı �tutuklu-

Kırılır parmak uçların

Kırılırgözpınarlarınınkapısı

Kan tutar yüreğini

Döner başın

 

 

Bu ev yas tutar

Bu perdeleri solgun pencere

Pervazına kuş konmaz

-Kuşlar- sustan anlamaz

Sen yürürsün

Yol durur

Kalp durur

Avuçların �buz- camda

Cam ayaza yenik

Sen yürürsün

Ardınsıra yürür kış

Her adımın kar

Kar kör

Sen sağır

Avuçların buz

Yas tutar unutulan

Bu evde

Camda

Pervazı sessiz

Sen yürürsün

 

 

Omzunda göz izleri... *

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hoşgeldin Dünyama Adı Bende Saklım...*

 

 

**

 

 

*Hoş geldin.

Bir kere geldin artık.

Bir kere girdin o kapıdan.

Hoş geldin ömrüme, hoş geldin hudutlarıma.

Buralar benim hayatım.

Şu çizgiler alnımdaki, benim hayatımın hudutları.

Aslında uzun zamandır bir sürü hudut karakolu dikip, bir sürü asker

koymuştum.

İzin vermiyordum topraklarıma girilmesine.

Sen öyle masum ve sade bir ritimle girdin ki,

''Tamam" dedim, "Buyursun girsin ömrüme..".

 

 

Hoş geldin.

Gelir gelmez yağmur yağdı farkındayım.

Allah'ın hikmeti işte.

Elimizde olmaz bazen her şey.

Ya da bahane ederiz işte böyle.

Aslında bulamaz mıydım bir şemsiye?

Bal gibi de bulurdum da, işime gelmedi.

Özlemişim yağmurda ıslanmayı.

İyi de geldi bu serinlik yangınına yüreğimin.

Sen gelmeseydin istemezdim yağmur falan yağsın.

Sen girdin ya o kapıdan içeri, değil yağmur taş yağsa koymaz artık.

Hoş geldin.

Simdi geç otur bakalım şöyle köşesine alnımdaki çizgilerin.

Artık nasıl olduğunu biliyorum, telaş etmiyorum farkındaysan.

Gençliğimde bende bir telaş, her gelen memnun olsun diye yer açardım da,

Her giden bir çizgi daha atar giderdi alnıma.

Şimdi bana kırış kırış gelen alnıma, bir çizgi de sen atacaksın anlaşıldı.

 

 

Hoş geldin.

Boş ver adını, gözlerini göster bana.

O çizgiler boşuna olmadı. Gözlerine baksam anlarım derdini, üzme kendini.

 

 

Hoş geldin.

Bil ki bir kere girdin mi o kapıdan, bu hudutlar bırakmaz adamı.

Artık benden biri olur çıkarsın.

Tehlikelidir ama zevklidir benden biri olmak.

Benden olmak, benimle ıslanmak demek.

Eğlenirken zatüre olmayı da göze alabilmek demek.

Ama ağlarsan gecenin bir yarısı,

Kaf Dağı'nda bile olsa kopup gelecek bir omuz demek sorgusuz yaslanılacak.

 

 

Hoş geldin ömrüme.

Hoş geldin hudutlarıma.

Hoş geldin yağmuruma.

Hoş geldin hayatıma.*

 

 

*Hoş geldin dünyama.*

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir

adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

 

 

sen say ki

ben hiç ağlamadım

hiç ateşe tutmadım yüreğimi

geceleri, koynuma almadım ihaneti

ve say ki

bütün şiirler gözlerini

bütün şarkılar saçlarını söylemedi

hele nihavent

hele buselik hiç geçmedi fikrimden

ve hiç gitmedi

bir topak kan gibi adın

içimin nehirlerinden

evet yangın

evet salaş yalvarmanın korkusunda talan

evet kaybetmenin o zehirli buğusu

evet isyan

evet kahrolmuş sayfaların arasında adın

sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

bu sevda biraz nadan

biraz da hıçkırık tadı

pencere önü menekşelerinde her akşam

 

 

dağlar sonra oynadı yerinden

ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

sen say ki

yerin dibine geçti

geçmeyesi sevdam

ve ben seni sevdiğim zaman

bu şehre yağmurlar yağdı

yani ben seni sevdiğim zaman

ayrılık kurşun kadar ağır

gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

yine de bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç **

 

 

*Ahmet Hamdi Tanpına*

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,

 

 

Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,

 

 

Dağlara dönmeli yüzünü insan.

 

 

Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;

 

 

Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....

 

 

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi

denemeli!

 

 

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,

 

 

Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.

 

 

Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,

 

 

Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,

Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;

 

 

Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip

 

 

Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş

gözlüklerini;

 

 

Gördüğünü hissedebilmeli!

 

 

Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce,

 

 

Değerli olabilmeli hayat!

 

 

İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

 

 

Başkasının yerine koyabilmeli kendini;

 

 

Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!

 

 

Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

 

 

Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; Sevgisiz, soysuz

kalarak!

 

 

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,

Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...

 

 

Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını...

 

 

Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; Öfkesine, isyanına

ortak olabilmeli doğanın!

 

 

Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği;

 

 

Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! Çalışmadan başarmayı,

sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu Olmayı beklememeli!

 

 

Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; Bir fırsat yaşamdan yeni

bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı!

 

 

Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç Çaresiz

kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, Neşesizdir

kahkahaların;

 

 

Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...

 

 

Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı!

 

 

Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...

 

 

Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,

Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!

 

 

Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...

Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle

tekrarlamaması için!

 

 

Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı,

ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

 

 

Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;

Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin

sevdiklerinin;

 

 

Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...

 

 

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;

 

 

Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli

insan!

 

 

Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...

 

 

Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!*

 

 

CAN DUNDAR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saman alevi aşklardı yaşadığımız

 

 

Oysa ben,

 

 

Korlanmış ateş isterdim.

 

 

Bilemezdim!

 

 

Gökten boşalan yağmurun ıslatacağını,

 

 

Güneşin kavuracağını,

 

 

Karın donduracağını,

 

 

Kasırganın yönümü değiştireceğini.

 

 

Oysa ben,

 

 

Sevda yüklü yağmur bulutları bekleyen,

 

 

Kurumuş toprak

 

 

VE

 

 

Engin deniz de yelkenli olmak isterdim...

 

 

Necla TOPÇU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saman alevi aşklardı yaşadığımız

 

 

Oysa ben,

 

 

Korlanmış ateş isterdim.

 

 

Bilemezdim!

 

 

Gökten boşalan yağmurun ıslatacağını,

 

 

Güneşin kavuracağını,

 

 

Karın donduracağını,

 

 

Kasırganın yönümü değiştireceğini.

 

 

Oysa ben,

 

 

Sevda yüklü yağmur bulutları bekleyen,

 

 

Kurumuş toprak

 

 

VE

 

 

Engin deniz de yelkenli olmak isterdim...

 

 

Necla TOPÇU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bahar, yalvarırım çek git işine!..

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Bahar, yalvarırım çek git işine!..

Salma üstüme çiçeklerini,

...aklımı çelme!..

Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.

Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...

Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...

Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek...

Yapma bunu bana bahar,

Böyle üstüme gelme...!

 

 

* * *

 

Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...

Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...

Kalbimin buzları erimiş.

Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir...

Bir de sen çıldırtma beni...

Krizdeyim ben... tembelliğin sırası değil, uyamam sana...

Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.

Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni...

Bulutların üşüşmesin başıma...

Girme kanıma benim...

...yoldan çıkarma...!

 

 

* * *

 

Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,

afrodizyakların en etkilisi,

Sevdanın suç ortağısın.

Kıyma bana...!

Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.

Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin...

O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...

Ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin

uçuştuğu günbatımları...

Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...

Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında...

Yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz...

Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye...

Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...

Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak.

 

 

* * *

 

İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...

İş açma başıma...

Git işine!

Yoldan çıkarma beni!...

 

Can Dündar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaybolan Sevdalar

 

Güneşin üzerinden doğup battığı

bir şehir gibiyim,soğuk ve karanlık.

bütün acılar,kederler beni bulmuş

dağılmış,savrulmuş,kahrolmuş sevdalarım.

 

Ne pişmanlıklar fayda etmiş ne hüzün

ne çaresizlikler çare olmuş derdime

avuç avuç acı basmışlar yarama

tutuşmuş,yanmış,zehrolmuş sevdalarım.

 

Dudaklarımda kurumuş tebessümler

gözlerimde yaş olmuş sevinçlerim

ümitlerim eriyip,umutlarıp tükenince

yıkılmış,dökülmüş, yok olmuş sevdalarım.

 

İçimdeki sabır kayaları çatlamış

mutluluklar balonmuş birer birer patlamış

sıra bana gelince kader üçe beşe katlamış

alınmış,çalınmış,kaybolmuş sevdalarım...

 

(21 Ağustos 2002)

 

Birol Hepgüler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:hiç yalnız bırakmayan dostuma.. :rolleyes:

 

Biliyorum, ağaçların yaprakları arasından sızan loş bir ışıkla ardımdaki karanlıkta süzülüyorum... Her yaprağın hışırtısı, başka anlamlar veriyor yollara. Soğuk ve ıslak molalarımda, imlalara takılmadan, ilk defa kollarımı hayata hiç olmadığı kadar açıyorum.. İnadına yaşıyorum artık, inadına dipdiri belalar buluyorum yaşamaya.. Kirli, beyaz bir sisin içinde, hep orada, hep aynı yere ışıyan yıldızlar arıyorum gecelerime. Yarım kalsın istemiyorum hikayem, hayatımda eksilen ne varsa tamamlayıp, giderken dolansın istemiyorum yaralarım ayağıma...

 

 

Parmaklarımda canımı yakan kelimelerin tuhaf acısı, saçlarımı avuçlarımın arasına alıp, sıkıyorum başımı.. Damla damla akıp da kaybolsam diyorum, sessizce, yazmadan, okumadan, duasız, sus payım bile olmadan, damla damla, usulca.

Korkmadan basıyorum toprağa, dağlara doğru kaldırıyorum başımı, uzak, derin, dipsiz bir boşluk yok artık gördüğüm yerde, üşümüş parmaklarımı göğsüme gizleyerek, yüreğim düşecekmiş gibi bakıyorum gökyüzüne, yaramı öpüyor rüzgar, sarmalıyor, kucaklıyor, kestirmeden giriyor hep içime. Kıyısında dursam da yaşamın, olsun, kıyısından da olsa tutunuyorum işte, gittiği yere kadar...

 

Şiddetli kasırgalardan yol boyu halı..

Yürümek

cesaretti,

Durmayı seçti çoğu..

 

Varsın kasırga olsun ismi..

Tekrar tekrar ölebilirim....

alıntı..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kalbim

 

Siyah beyaz bir film gibiydin herkes uyurken izlediğim

 

Sevgilim benim çok özledim

 

Her zaman gitmek istediğim tatil yerleri gibiydin

 

Dergi sayfalarında hiç gidemediğim

 

Bu bir masal başı iyi mutsuz sonlu

 

Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak

 

Kalbim ellerim kadar küçük değil

 

Kalbim ellerim kadar küçük değil

 

En çok sevdiğim şarkıydın herkesten çok sevildin

 

Sevgilim benim çok özledim

 

Ben küçük bir kız heyecanlı oyuncaklarım tahtadandı

 

Hepsi kırıldı yapıştırdım

 

Bu bir masal başı iyi mutsuz sonlu

 

Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak

 

Kalbim ellerim kadar küçük değil

 

Kalbim ellerim kadar küçük değil

 

Ben küçük bir kız heyecanlı oyuncaklarım tahtadandı

 

Hepsi kırıldı yapıştırdım

 

şebo..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dostluğunuza layık olmak onur

 

 

Kaybolan Sevdalar

 

Güneşin üzerinden doğup battığı

bir şehir gibiyim,soğuk ve karanlık.

bütün acılar,kederler beni bulmuş

dağılmış,savrulmuş,kahrolmuş sevdalarım.

 

Ne pişmanlıklar fayda etmiş ne hüzün

ne çaresizlikler çare olmuş derdime

avuç avuç acı basmışlar yarama

tutuşmuş,yanmış,zehrolmuş sevdalarım.

 

Dudaklarımda kurumuş tebessümler

gözlerimde yaş olmuş sevinçlerim

ümitlerim eriyip,umutlarıp tükenince

yıkılmış,dökülmüş, yok olmuş sevdalarım.

 

İçimdeki sabır kayaları çatlamış

mutluluklar balonmuş birer birer patlamış

sıra bana gelince kader üçe beşe katlamış

alınmış,çalınmış,kaybolmuş sevdalarım...

 

(21 Ağustos 2002)

 

Birol Hepgüler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Telefonda konuşamam bilirsin,

Mektuplarıysa ertelerim hep,belkide yazım çirkin diye.

Çok düşündüm, çok kurdum,

Karar verdim hep vazgeçtim,ama sana yazabilirim nihayet.

Aslında söz vermiştim,duygularımı kilitlemiştim,ta ki sen açana dek.

Korkma sevgi dilenmeyeceğim ama bilirsin beni işte

Bitiririm her şeyi bir dikişte

 

Aşk bu,savaş bu binlerce yıldır sürüp giden

Aşk bu,savaş bu kadın ve erkek arasında

 

Artık saymıyorum yılları,bana deyip geçen hayatları,

Zaten pek de sevmem insanları.

Ama kimi dostlar var sevdiğim,sokak köpekleri beslediğim,

Bazı güzel anılar biriktirdiğim.

Tutku garip bir şey ve çok vahşi,

Ve çok hırslıydım zaten bende o yüzden de yağmaladım seni...

Kolay değildir bilirim,bir aşkı bir kalbe koymak,

Hele bir başkasını severken sen.

 

Teşekkürler,bir zamanlar beni cok sevdiğin için

Bu mektup da olmadı,kelimeler toparlanmadı,işte şimdi çöpe gidiyor.

Yinede mektubuma son verirken,

Seni her zaman çok seven,

Ben..

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaşam bir ıstaka;

gelir vurur ömrünün coşkusuna.

Hani tutulur dilin,

konuşamazsın…

 

 

Tırmandıkça yücelir dağlar.

Sen mağlupsun sen ıssız

ve kalbinde kuşların gömütlüğü;

tutunamazsın!

 

 

Eloğlu sevdalardan dem tutar,

aşk büyütür yıldızlardan;

senin ise düşlerin yasak,

dokunamazsın...

 

 

Birini sevmişsindir geçen yıllarda.

Açık bir yara gibidir hâlâ.

Hâlâ ne çok özlersin onu,

ağlayamazsın…

 

 

Yolunda köprüler çürür.

Sesin, sessizlik sanki bir uğultuda.

Savurur hayat kül eyler seni,

doğrulamazsın!

 

 

Yapayalnız bir ünlemsin

dünyayı ıslatan şu yağmurlarda.

Her şey çeker ve iter,

anlatamazsın...

 

 

Yaşam bir ıstaka,

gelir vurur işte ömrünün coşkusuna.

Sesinde çığlıklar boğulur ama,

bağıramazsın…

 

 

Sonra vakt erişir, toprak gülümser sana;

upuzun bir ömrün ortasında

ne hayata ne ölüme

yakışamazsın…

 

 

Yazdırmalısın mezar taşına:

Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,

aslında hiç olmadım ben bu oyunda

ömrüm beni yok saysın… *

 

 

Yılmaz Odabaşı*

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kişisel birşey değil bu

Yaşamak zor buralarda

Kimdendi bu yara diye

Kalbine sorduğunda

Gerçeği istiyorsan

Diyeceklerimi unuttum

Garip geliyor dostlar

İz bırakmadan kaybolunca

 

Bilirim geri gelmezler ama

En güzel günleriydi onlar hayatımın

 

Bazen bir fısıltı çıkar

Bağırmaya çalışınca

Tek bir umut bile yokmu

İnsan geçmişle yaşayınca

Sonkez inan yalan olsada

Bazen bir rüya yeter

Kendimi kandırabilirim

İkimizde görürsek eğer

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurumuş kuyunun suyu

İncirin sütü çoktan çekilmiş

Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi

Ayrık otları dikenler bürümüş

Bardaktaki su, denizde kum kadar umarsızdım

Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi

Ayrık otları dikenler bürüdü

Anne, ben geldim

Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?

Anne, ben geldim

Ben, oğlun, hayırsızın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevmek inanmaktır.

Sevmek yaşamaktır.

Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır.

Sevmek sevdiği olmaktır.

Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki

gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur.

Sevmek paylaşmaktır . Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini

bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.

Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler

yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide.

Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa

sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş

gibi görünmek vardır o yüzden.

Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey

varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun

adına istersin. O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü

istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler

de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin

kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu

sevgilinin isteği belirler.

Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan

sevmektir.

Sevmek; sevmek istemektir.

Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm

gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlasılmayı beklersin, ne onu

anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını.

Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında.

Sevmek, gücenmemektir.

Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi ögrenmek demektir.

Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun

tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü

kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen

öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna

koymaktır sevmek.

Sevmek ölmektir.

Sevmek, ölmesini bilmektir.

Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık

onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir.

Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama

almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek!

Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden.

Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla

boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir.

Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve

tebessümle yanıt verebilmektir.

Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama

döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek

sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek

yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her

şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere.

Sevmek yürümektir gönüllerde.

Sevmek güvenmektir.

Sevmek onaylanmaktır.

Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok

ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır,

doğallıktır, özdenliktir sevmek.

Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın

Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek.

Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı

yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek.

Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir.

Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir.

Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme

yürümektir. Sevgilinin olmadığı Cennete de gitmemektir sevmek.

Sevmek, sevgiliyi cennet etmektir.

Sevmek bir olmaktır.

Sevmek yaşamaktır.

Ve sevmek inanmaktır.

Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.

Sevmek sevmesini haketmektir.

Sevmek sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır.

Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır. S

evmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi.

Sevmek sevmesini bilmektir.

Sevmek ölmesini bilmektir.

Sevmek SEVMEK olmaktır.

AŞK olmaktır.

Aşk bir kere sevmektir.

Sevmek aşkın kendisi olmaktır.

Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz..

 

alıntı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Biraz sarhoş biraz aşığım ben uyurken siz umudu ararım

Yok ellerimde aşkım yok ne üzgün ne kırgınım

Üvey çocuk olmadım üvey anne olmadım üvey insanlıkmı alın yazım

Aşkına doyamadım karardı aydınlığım

Üvey aşklar mıymış alın yazım

Acıyı da derdi de severim ben yanımdan geçer beni büyütürler

Yok yok olmaz inancım yok ne üzgünüm ne kırgınım

Üvey çocuk olmadım üvey anne olmadım üvey insanlık mı alın yazım

Aşkına doyamadım karardı aydınlığım

Üvey aşklar mıymış alın yazım

 

şebo..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kim dedi sana ,

Pimi çoktan çekilmiş bu el bombasını hesapsızca avuçla.

Bak her yanın paramparça?

 

Göçe hazırlanmalı artık,yorgun kervanların en ön sıralarında.

Bu yakıcı çöllerde serap görme hayalini zahir zamanlara bırakıp ,kavrulan adımları saymalı, değerli hiç birşey sırtlanılmamış hazine yanlarında.

Yandıkça bilmeli geçecek ,bütün yorgunlukların izi iner inmez kaybolunca kumlarda bitecek,dudaklarım görevini unutacak kadar ilaçsız kalınca dinecek tüm sızılar.

Bakacağım ki vaat edilenlere benimde vurmuş yolum.

Varamam sandığım uzak seraplar gözlerimin önünü mesken bellemiş.

 

Mahşeri kavruluşların en basitinde yora yora ruhumu ,öğreneceğim geri kaldığım derslerin ikmalde takılan yarımlıklarını.En temel derslerden zayıf almışım ben. Tenefüslerde oyalanırken kaçırmışım yaşam gereksinimleri en önemli yanlarını.Yakalanıp tek ayak üzerinde bekletilmem bundan.

Bakmayın öyle.

Bundan işte hep kara tahtalara sevdalanmam.Alışkınım tozlu tebeşir kokusuna ve kapı arkası çöp leşlerinin arkadaşlığına.

Eskiyen umutlarım serildi önünüze umarsızca.

İndirseniz ne olur ki gözlerinizi düşlerimden.

Utanıyorum işte?

 

Papatyalarda şaşkın ?

Türküleri hiçbir dile yakıştıramadık ortak oluşlarda.Soldan saydım sıraları şaşırarak.Eksik bir işaretin izinsizce kaytarışı yola sermiş alfabeyi boylu boyunca.

Paçavra gazetelerle örtüyorum üstlerini kendi cinayetim cesetlerin.Vurdumduymazlar geçerken üzerini okuyorlar da ,bir ucundan kaldırıp tanıdık mı diye bir bakış savurmuyorlar .Kimseye atmam suçu oysa.Ellerimle başlattığım suçlarımla kirletmem tertemiz adınızı.

 

Bu nasıl yara??

 

Ağlamanın da tadı kalmadı ,bu hayat tuzlu yaşlarımdan bile iğrenmeyi öğretti bana.Karıştı kavramlar dişli çarkta.Ucuna takılmış savuruyorum kızıl saçlarımı deli rüzgarlara.İçime çekince erken yorulan nikotine yanmış ciğerlerim yanıyor.Kimse sonunda ayağa kalkmıyor bu oyunun bu defa.Perdeler sessizce kavuşurken birbiri ardına soğuk zemine yapışıyor dizlerim.Bu sızı çocukluktan aşikar bana.Ne uzun zaman olmuş diyorum, takılıp düştüğüm taşlar şimdi kocaman geliyor bana.

Bu acı başka.

 

Annem hala şaşkın bu deli hikayeden.Gülerken gözlerime gebe yaşların tezatlarından boyun büküyor.Secde yerine bıraktığı duaları sıyırıyor beni her yeni intiharımdan.Yakışmıyor kulağıma okunan ezana bu histeri yara.

Geceleri duvarlarıma çaldığım renkler mazgal grisi.Bu karanlıklarda iğreti duruyor papatyalar.

Dinmeyen yaşlar yakışmıyor adına.

 

Almayı unuttunuz eskilerinizi bavulumdan.Beceremedim biçmeyi arta kalanlardan yeni bir elbise ,hiç biri uymadı üzerime.

Son deliliği bu emin olun bitmeyen türkülerimin.Ben yüreğimde kalan kulak dolgunu nidalarınızı ninni diye dinlerim üzülmeyin.Her sabah yeniden gömüp gözlerimi şehrime,her gece tekrar dirilirim aynı dehlizlere.

 

Mevsimler gibi şaşırdı yolunu sözlerimin gerçekliği.her adımım sicilimi bıraktı kaynar asfaltta.Takipleriniz değiştirmeyecek yolları yanılmayın.

Yine bana ,yine oyunuma,yine kuyularıma çıkacak yolunuz.

Varılacak adresi süsleyemedim işte.ışıltılardan gözlerim yandı da, sizi de layık göremedim aynı kazaya.

 

Her rüzgarında şimdi İSTANBUL?un acıları kuşlarımın ağzına yem diye tembihliyorum.Biraz uzaklaşsa bu lodos içime oturan acıyı ısıtacağım biliyorum.

Ne yanına yapışsam ellerime sivri çiviler batıyor.

Ne yanına yapışsam yumruğum kadar dedikleri kalbim yanıyor.

Suçsuzum oysa?

Deli kız türkü söylüyor.

 

tuba yılmaz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O Gece

Önce bir tereddüt içimde ,

Sonra yıktı geçti korkunun

surlarını,

Önde kalbim ,

Arkasınde bir kucak sevgi...

Hiçbirşey yoktu etrafımda

Kimse...

Sana doğru yaklaşırken

adım adım.

Yüreğim çoktan atılmıştı önüme,

Hızlı kalp atışlarıyla.

Bir kucak sevgi,arkasında

Ben...

Benmiydim?

Sana doğru yürüyen ,

Yoksa bir sevdamı...

Ama..

Çoktan varmıştı,çıkmıştı

Tam yanıbaşındaydı.

Aşkınla çarpan yüreğim,

Bir kucak sevgi ve ruhum...

Peki duydunmu

O sessizlikte

Rüzgarın bile esmediği anlarda

Hissetinmi yüreğinde

Kalbimin,

Bir kucak sevginin

Ruhumun ve aşağıdan benim

Seni seviyorum haykırışlarını

 

 

Ahmet Şaşmaz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.