Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SENİ BİR ANIT BIRAKTIM KENDİNE!


frozen

Önerilen İletiler

Bişey değil sevgili frozen :clover: Geçenlerde birgece TV'de bir şiir programında dinledim bu şiiri...

Bende dinlerken çok duygulanmıştım -_-

 

Bitti Diyorsun...

( aşk'ları suskunluklar vurur)

 

 

bitti diyorsun

kocaman bir hava boşluğu oluşuyor yüreğimde

birden üşüyorum

çok üşüyorum

garip bir dengesizlik../..yön devinimi

otomatik bir yüreğim yok ki,

o girsin devreye ve kurtarsın beni

 

ne garip değil mi..?

şimdiki zamanı yaşayıp,

gelecek zamanı düşünürken,

birdenbire geçmiş zaman kipinde takılı kalmak

ve dalıp gitmek garip bir bilinmezliğe

hemde çok garip

türk dili edebiyatı şeklinde yaşanıyor aşklar

türk dil kurumuna kendini beğendirmek ister gibi

 

bitti diyorsun

kırılıyor düşler birer birer

ortalık düş kırıklığı sitesi

ortalık yangın yeri

nasıl toplarsın diye sorsam..

hayır../..cevaplama

konuşmama hakkına sahipsin

söylediklerini aleyhine delil olarak kullanabilirim

istersen bir avukat tut diyeceğim ama

bir avukat bile temizleyemez,

çıkardığın yangının küllerini

 

susuyorum

susmak ağır gelsede

bu kadar kolay işte

kocaman bir yaşanmışlığı,

sokaktan geçen eskiciye verir gibi,

arkanı dönüp de gitmek

üstüne kaç para aldın,

yetti mi bir akşamlık otuzbeşliğine..?

 

bitti diyorsun

vuruyor bütün dalgalar yüreğime

vuruyor umarsızlığın bütün bedenime

şarkılar söylüyorum hiç durmadan

şarkılar söylüyorum bir kalemde silebilenlere

 

bitti diyorsun

bu kadar kolay söylüyorsun

cinsiyetsiz bir sevda bırakıyorsun şehir çöplüğüne

 

bitti diyorsun

tek bir kelimeyle kan döküyorsun.. Pelin ONAY

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 1b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gitmeler

hiç sevmem gitmeleri

gitmeler zaman alır

insan hiç olmadığı kadar kırılır

hele birde sevmişse zamanında

olmazdır gitmek, olurun yanında yer alır

 

tüm gitmelerden nefret ediyorum

 

yüzüme bakmandan korkuyorum en çok

sana sarılıp ağlamaktan

susmandan ve beni bırakmandan

öfkemi yenemiyorum

 

tüm gitmelerden nefret ediyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vurgun Buyruklar Dillendi Yüreğimde.

 

______Sen gitmelerin eşiğindeyken

________Vurgun buyruklar dillendi yüreğimde

 

Biraz ellerim yandı

Buz tutmuş gecelere inat

Biraz anaları ağladı memleketimin

Biraz da anılar

Yenik düşmüş savaşçı gibi

Göçebe bir yanım

Uykusuzluğa direnen gözlerim

Kan çanağı

Biraz öfkelendim kendime

Biraz kızdım

Aynada ki yarım yüzüme

 

Ölüm de olsan kal bende

_______Kal ne olur

__________Gitme

 

 

____Sen gitmelerin eşiğindeyken ben dokuz kez öldüm can

______Dokuz ***** bıçak yedim sırtımdan

 

Zebaniler arasında ezildi ruhum

Sıra sıra vicdansızlık

Yaprak yaprak zulüm yağdı üzerime

Bu Eylül namussuzluğunda

 

Her köşe başında umudum vuruldu oyy

Yüreğin namlusunda kurşun yoruldu oyy

 

Yitirdi heybetini yürüyüşlerim

Karanlığın bağrına bastığım ayaklarım paramparça

En sıkı prangalarla tutsak

Turkuaz düşlerim

Söküldü dudaklarımda ki masum tebessüm

 

En hoyrat rüzgar gençliğime esti

Hallaç gibi dağıldı hayallerim oyy

Bu gitmeler infazıma ferman kesti

Kapılarda boğuldu hayallerim oyy

 

Zehirli hançer de olsan kal böğrümde

______Kal ne olur

_________Gitme... İmdat ÖZCAN

 

 

İyigeceler frozen :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iyi geceler radya :clover:

 

Güneşin yeni doğduğunu sana haber veriyorum

Yağmurun hafifliğini toprağın ağırlığını

Ve bütün varlığımla kara yılan seni çağırıyorum

Seni çağırıyorum parmaklarımdan süt içmeğe

Pamuğun ağırlığını yapan dağın hafifliğini

Sana haber veriyorum yeni doğduğunu güneşin

 

Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk

Günahlarım kadar ömrüm vardır

Ağarmayan saçımı güneşe tutuyorum

Saçlarımı acının elınde unutuyorum

Parmaklarımdan süt içmeğe çağırıyorum seni

Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk

 

Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın

Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

 

Seni süt içmeğe çağırıyorum parmaklarımdan

Kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sıkı Tutun

 

Önce topraktım şimdi ağaç oldum

Derya denizler gibi dalgalandım şimdi duruldum

Kendimi buz gibi çok sert zannederdim

Meğer ne kolaymışım hemen eriyiverdim

 

Her şey dün gibi inan gelir geçer

Bilemezsek kıymeti hayat bizi içer

 

Bu benim gurur gecem görsün cümle alem

Yıkamaz kimse inan kalbimdir benim kalem

İşte uzattığım sana yeminli elim

Sımsıkı tut ki bu yolda düşmeden yürüyelim

 

Her şey dün gibi bilemezsek kıymeti

 

Tut ki elimden düşmeden yürüyelim

Tut ki elimden düşmeden yürüyelim

Tut ki elimden düşmeden yürüyelim

Tut ki elimden birlikte yürüyelim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşk iki kişiliktir

 

 

Değişir rüzgarın yönü

Solar ansızın yapraklar;

Şaşırır yolunu denizde gemi

Boşuna bir liman arar;

Gülüşü bir yabancının

Çalmıştır senden sevdiğini;

İçinde biriken zehir

Sadece kendini öldürecektir;

Ölümdür yaşanan tek başına

Aşk iki kişiliktir.

 

Bir anı bile kalmamıştır

Geceler boyu sevişmelerden;

Binlerce yıl uzaklardadır

Binlerce kez dokunduğun ten;

Yazabileceğin şiirler

Çoktan yazılıp bitmiştir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk iki kişiliktir.

 

Avutamaz olur artık

Seni bildiğin şarkılar;

Boşanır keder zincirlerinden

Sular tersin tersin akar;

Bir hançer gibi çeksen de sevgini

Onu ancak öldürmeye yarar:

Uçarı kuşu sevdanın

Alıp başını gitmiştir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk iki kişiliktir.

 

Yitik bir ezgisin sadece,

Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.

Düşlerinde bir çocuk hıçkırır

Gece camlara sürtünürken;

Çünkü hiç bir kelebek

Tek başına yaşayamaz sevdasını,

Severken hiçbir böcek

Hiç bir kuş yalnız değildir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk iki kişiliktir.

 

Ataol behramoğlu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkesine Dönen Kadin

.

nafile bir çabadir ifsadan sakinman nemesis

saklamaya çalisilan yenilgi mutlak bir yenilgidir

 

evvelini görseydiniz anlardiniz itlerin dostluguna muhtaç çagirislarini

Tanri’nin bahsettigi harikuladeliginden bir kazanim yaratma çabasini anlardiniz

sanri:

farkliligi kaderine yol çizecekti

tepeden seyredecekti siradan yasayislari

yilan gibi iz birakiyordu bu yüzden adinin bulastigi yitirilmis sevislere

yarilan gögüslere seytanca ögütler bagisliyordu

oysa zamanin nisangahiydi kader

ve sonra son denilen yerde ilk yine yeni yeniden yasaniyordu

 

aldatiliyor olusunuz muhbirligime gerekçedir

beni yadirgamaktan kendinizi aliniz

ah bir tanisaydiniz bir tanisaydiniz

mütemadiyen servet yoklayislariydi dünü

ve özensiz kizil saçlarinda duran nice parmak izlerine yenildi kriminal

yollara atildi ah yataklardan sürüldü

simdi kaybedise kurdu tetigi

heykellerden alinacak intikami var

neon isiklarinin yalancisiyim

 

siz bilmezsiniz ve bilmiyorsunuz

masum hezeyanlar çogaltan gözleri günahlari utandiran yüzleri iyi tanir

anlasilamamakti en büyük sikayeti

en büyük kuskusu anlasilmaktir

hepinize çiçekler savuruyor evet

sarap mahzenlerine inecek zamani yok

olanla avunmaya çalisacaktir

birden bosalan gözleri sahit olsun

yazdiklari yalandir vallahi yalandir

 

cinayete ortak arayan çehre tebessüme

ve yataklik edecek magluplara muhtaçtir

.

Abdullah Çevik

.

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

Suç yeri aksam üstü

.

1

 

suyun yanagini isaretler el yazmasi kirbaç

yanik kokusuna sürtünen içim

akil çiçeginin öpüserek kirdigi uyku çömlegi

müflis yürek dolunay / derelerden boylanir isyan / gün isigi hizasiz

kabuk baglar yazi / çorabin heybesine saklanir bekleyis

sözcükleri degisir sabitlendiginde ask

kirkina ugurlanir çocuklugu mülteci baharin

dilden siçrar irmak / kül rengi tüccari: hüzün

kagidin içsizligidir beyaz / ney üflemeyi ögrenir kalem

kibrit çöpünün gözlerinden akar yol

zarfin dösüne çizdim resmini / bosluga aglasin serçe

 

dumanin sümügüne yapisir, yolda kalmisligim / gece uçsuz

 

suç yeri aksam üstü / uzun namlulu bir geniz öksürür denize

gögüs uçlariyla hirpalar kitap / çali süpürgesi geçer zihninden

isanin süt annesidir yalnizlik

hey tanrim, gökkusagini geçir yüregimden

körler alfabesinde yoklarim nabiz atisini hüznün

dokundukça okunur serçelerin tasidigi uçurum

tensel ilahilerde alevlenen kumas / ayirt edilmis soluk

yildiz tütsülerini çogaltir gece

evcil dersleri kirip / kaçiyoruz en yaban öykülere

kitapsiz deftersiz sevisiyor serçeler / hüzün yakuttan bir magara

.

Nehreyn

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

Çine Bir Sarki

.

Bir su dökülürdü

Ellerin dökülürdü omuzlarima

Sarar dürer uzaga alirdik uykuyu

Kuyu diplerinden bir kavga

Su yüzüne nasil

Nasil bildirirdi kendini

Kaygu

 

Bir su dökülürdü

Ellerin dökülürdü omuzlarima

Sevgimiz isir isimaz

Bir marti kopardi geceden

Islak saçlarina, sinsi

Sevda adina ne kurulmussa

Eskirdi

 

Ezgi, agir ve bugulu

Sarardi basagrilarimla uzak

Masal baskentlerinden

Çin'den bir sarki dügümlenirdi:

 

-Ming eskici degildi ama

Yamardi her gün

Kürek kemiklerine ölümü

Sizlardi önünde

Kaderi küçük kizlarin

Nerde o, derdim, nerde o

Kral sofralarindan

Soframa uzanan degnek

Sizlardi kürek kemikleri

Ming eskici degildi-

 

Çin

Hiç yasamadigim çiplak ve yaban

Dügümlenirdi kas çatislarinda:

 

-Bilmedigi halde okumayi

Isimleri tanirdi

Ölüsü olan

Su biraz egik yuvarlak Çing

Bu gururluca çizgi Çang

Ve kan damlar gibi parlak

Sehit listeleri-

 

Gece böyle güzel

Kara ve yalin

Uzat sokaklari

Tek bir çiçek atilsin suya

Çünkü resmi yapilmaz yalnizligin

.

Sennur Sezer

.

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biz buğuyu kanat diye takınan iki aşıktık

söz vermiştik, asla ölmeyecektik

zaten göz kapamaya alışıktık

 

şimdi yarısı bile kalmadı bende gözlerimin…

tüm ertelemeler namına biriktirdiğim; biraz anne özlemi,

biraz da parmakları serpiştirilmiş kendimsiz yüceltme paydoslarında,

belinden kavranılan, "he ce le ne mez" korkaklığıma iliştirilmiş deliliğim.

Sana değdiremediğim her dokunuşa, hayalimdeki çocuğumla dertleşir misali

damızlık sözler sıralıyorum.

 

kelebeklerin renk renk saçlarına asılan yalanlar kopunca

ömürleriyle beraber, birbirlerine aşık iki ırmak gibi kaybolmak pahasına

denizde sevişir saatler. biri diğerini kovalarken ezdikleri güzelliklerin

farkına varamazlar. yaralı bir ayna misali çatladı mı düşleri insanın,

normaller karışıveriyor. Küçük- dökük, kırık-büyük suretler… peki aynadan

pürüzleri silen biz değil miyiz? ya kıran? doğru olan hangi görünen? bak,

karışıverdim. söyle, hangi pişkin hakikat idi ki dumura uğratabildi

köylerini? neydi desene gördüklerin? pas tutan dudakları akşam kılan

hüzünler çökmeye mi tutuşurlar günlerinde? hey gidi kaf dağında sicim sicim

insicam. hey gidi dağında kaf kuklası oynatan…

 

 

bülbüllere altın tasta dut ısmarlayan mezarlar gam tüttüler mi

kurtulan olmazmış dillerinden. hele ki sızısı sevgisine perde olarak

çekildiyse… tül tül yabandım. Baykuş yuvalarında bile talandım. öten

uğursuzlar utanmadan kendi leşlerine sulandılar. açsana, siyah dilencileri

kapında kuyrukta kararma uğraşındalar. üzerimde kırıntıları kalan

gülücüklerini yalan fundalıkları ile süpürdüm. yine de gırtlağımı kurutuyor,

gözlerine susadım. tutuklu tüm hallerin, serabım!

 

 

tamamlayabileceğim hiçbir yanının olmadığını anlatan yokluğun

ve eksiltebileceğim… okyanusların teranesinde kuş olup gözlerime sinen

buharlar dili kolu bağlı bakışlara mütercim ve inadına dağdağalı. un ufak

olsun dilerim vazgeçilmez mevsimlerin. dolanır gökkuşağın boynuna,

sallandırır seni doymak bilmez göklerin midelerinde. ülserleştirir her

leşin. kefareti sonsuz kere ölümdür, sonsuz kere öldürmenin. kefareti

sensizlik kere ölümdür...

 

 

*HARES

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Köpüksüz Düşlerim

 

Rüzgârın eleğinden geçmiş buğday tanelerine...

 

 

 

Sokak aralarına sıkışmış gençliğimi bir kenara bırakıp eski aşklarımın

gölgesinde serinlenirsem, kelimelerimin kıyısına vurduğu kâğıdım açmaz

kapılarını bana ve ben ölesi yalnızlıklara dalarım. Ellerim karanlıkta

mürekkebe bulanırken, gözlerim maverada eşini arar. Titreşimlerimi

yansıtırken kâğıdıma, gece de en acınası yanlarını köreltip boynuna urganlar

geçirilmiş bir bedenin utanç duvarlarına attığı son taşa şahitlik eder.

Bense gözlerinin izi kaldığı her kelimem de bir muştu yaşar, gökyüzünde

özgürlük türküleri söyleyen uçurtmamın ipini biraz daha salarım ellerimden.

Anlatılası her olayı göbek bağı kesilmemiş çocukluğumuzdan artırdığımız

düşlerle ilişkilendirir, eriyecek bir pota ararım cümlelerin zirvesinde...

 

 

 

An olur sancılar düşer yüreğimize, an olur sorular. Hani güvercinlerin

kalplerine kazıdığımız sözlere ne oldu, yoksa onlar da benim gibi

kelimelerinden gemiler mi yaptılar bilinmez limanlara gönderilmek üzere?

Ağlamak için duvarlar arayanlar çaputlarını mandallarımızla asarken

diyarlarımıza, bizler sırtımızı mı döndük iç dünyamıza? Hani boş çerçeveler

takılı umutlarımızı savuracaktık ya gökyüzüne ne oldu yamalı sözlerimize, ne

oldu bize?

 

 

 

Hayatın mendilime bıraktıklarına bir defa daha bakıyorum bu sabah ve gene

düş kırıklığımı şekersiz içiyorum. Serseri bir mayın misali bekliyorum

kıyıma vuracak ilk gemiyi. Yükseklere kanat çırpmam ondandır ve ondandır

kuru ekmeğe tamahım, diye geçiriyorum içimden. Uçurumların sarhoş edici

atmosferine tutulursam bir gün, ağıtların çınlatır dağları ben figanlarına

sarılıp uyurum, biliyorum. O zaman bırak beni ellerinden ve denize düşen bir

taş parçası olayım. Her halemde aşkını büyütürken silikleşeyim ve sonunda

yok olayım gözlerinde. Bir ömür hatırlanamayan nakaratlara ilişip kalayım

zihinlerde, uyanışım yüzyılları bulsun ve ben gözbebeklerine doğayım.

 

 

 

Özgürlük damarlarımda gezinsin dursun ama ben gene de utanayım ve

bakmayayım çıplak krala. Bir kadavra kadar da olsa tutunayım hayata ki

direnişlerine kalemler kırılmış bir ülkünün sokağa döktükleri arasında

bulayım seni. Davamızı ve yarınlarımızı sardığımız düşleri açalım ve suya

yazalım destanlarımızı.

 

Örtün üstümü dağlar, şiirlerle gömülmüş bir ölüm beni bekliyor. Yüreklerde

acısı duyulmuş bir yankının iz düşümü olayım çaresizliklere adanmış

coğrafyalarda. Kesilmiş bileklerimden akan kan damlaları son mürekkebim

olsun ve bitsin cümlelerim son nefesimde.

Cemal Kaya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kırık Bir Veda..

Kırık bir veda döküldü gözlerimden ayak uçlarıma. Başımı döndüren yüreğini yüreğime niyet tutarken göz yaşlarımı ardından kaybettim. Hükümsüzdür sadece yüreğine..Kırık bir veda..

 

 

 

Belki dostane belki de ölümüne sevdalı bir masalın kahramanıyım. Toprağıma kaybettiğim yaşlarımın ömründeyim. Musallamı sorarsalar bilinsin adımı unuttum..

 

 

 

Mazi gözlerimden bulut misali yağarken; sisli bir sabahın ilk mahmurluğuna çalıyor yarınım. Gecenin koynundan düşen bir meçhulüm. Bana bir ad var mı?

 

 

 

Alyazmalım, gönülsazım, yanık türküm..

 

 

 

Yüreğime düştüğün o sonbahar ikindisinden beri aklım hep hayalinle ayazlarda. "Üşüyor ellerim "dediğinde yanında yoksam bilki ellerim kayıp ayazlarımda.

 

 

 

İlkbahardan kalma en sevdiğin papatyalar var sol yanımda. Sesin hala kulaklarımda; "Gelecek baharda sözüm olsun sana papatyalardan taç yapacağım"..

 

 

 

Alyazmalım, gönülsazım, yanık türküm..Gelmiyor bahar..Baharlar uzak.. Baharımsın ama yoksun..Papatyalarım soluk..

 

 

 

Biliyor musun sana susmalarımın adını koyamadım. Yüreğime damlayan sızıyı duydum ama adını koyamadım. Bana bir ad var mı?

 

 

 

Ne çok birikmişim var gizimde. Sarhoş ellerimi daldırdığım umutlarımı tek tek kaldırıyorum ömür defterimden. Kırık bir vedanın ardı sıra yanık bir türkü tutturmuşum, sol yanımdan sızlayan bir yaranın izine..

 

 

 

Yazan ben söyleyen yine ben.Duymazsın ki bilesin..

 

Bir garip aşık dediler yüreğimin kör kuyularına

 

En kuytularda saklım adını görmediler sevdama

 

Mehtaplı gecenin en koyu aydınlığı dediler

 

Çöllerde bulunan serabın kum taneleri dediler

 

Kaybolan yıldızın çobanı dediler

 

Bilmediler yüreğine yüreğimi

 

Ömrüne ömrümü bildiğimi..

 

 

 

Seni gördüya gözlerim, ah gözlerin ah, benim çeyizim..Gözlerin derdimin merhemi yüreğimin sihirli sözü ela gözlerin..

 

 

 

Gönülzenginim, ömür nazarım, sevdam..

 

Yağmur yağıyor zamanın ipine astığım sabahlarımı gecelere sallıyorum. Sen yine yoksun ve ben senin yoksulunum. Her güne bildiğim nefesimi ömrüne vermekteyim..

 

 

 

Ömrüme biçilen yazıma razıyım..Gel desem biliyorum ama dilime vurulan kilidin ucu kırık, kelimelerim ömür boyu muhabbet. Gardiyanımın gözleri kör..

 

Bir çiçek olsam hep yanında kalsam. Beklediğin çiçeğin.. Hani her daim söylediğin; "Ben ömrümde hiç çiçek almadım" dediğin, işte o çiçek olsam. Bir gül, bir karanfil, bir menekşe..

 

 

 

Yüreğime düşen çocuksun, içimde kıpır kıpır büyüyen.. Bugün acaba hangi yaramazlığı anlatacak diye beklediğim içimdeki bensin.

 

 

 

Sevdam, aşkıma nefes bildiğim, ömür kuşum..

 

Ellerime değen yüreğini kıskanırım gözlerinin değdiği nazarlardan. Gamzene vurulduğum tebessümünden gözlerimi, ben seni benden kıskanırım..

 

 

 

Varsın mecnun desinler yüreğimin atışına.Ömrüne yağan yarınıma bugünsüz desinler. Bilmesinler seni benim ellerimde.. Ben seni sensiz yaşıyorum buralarda..

 

 

 

Dostum, ömrüm, karanlık ışığım, canım..

 

Seni seviyorum ömrüme mühürlüm.. Varsın yanık sevdalara değmesin adımız benim masalım sensin..

 

 

 

Kırık bir veda; masalımın sonu.. Bir yürek naaşı var, adım yok..

 

ALINTI

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*

* * "her seçim bir kaybedistir" *

 

*Her tercih bir vazgeçistir çünkü... *

 

*Sabah ise gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik firsatindan vazgeçmis

olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat bin bir seçenegi dayar burnunuzun ucuna...

'Ne giysem' telasindan, ögle yemeginde 'Ne alirdiniz?' diye basucunuzda

biten garsona, 'hangi kanaldaki filmi izlesem' kararsizligindan 'bize oy

verin' diye bagrisan partilere kadar her sey, herkes, her an sizi israrla

bir tercihe zorlar. *

 

*Yastiginiza teslim olmussaniz, belki disarida isil isil bir günden

vazgeçmis olursunuz. Bahar esintileri tasiyan bir elbise belki o gün

yasaminizi isildatabilecekken, agirbasli bir sadelige karar vermekle

muhtemel bir tanisikligi tepersiniz. Belki yemediginiz musakka,

ismarladiginiz Izmir köfteden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o

anki ruh halinize daha uygundur. Ama yasam, vazgeçtiginiz seye iliskin ipucu

vermez. Geri dönüp, o günü gökkusagi desenli bir elbiseyle yeniden yasama

sansiniz yoktur. *

 

*Bu seçim oyununda vazgeçtiginiz sey, seçtiginizden daha degerliyse

pismanlik kaçinilmazdir. Ama neyin degerli oldugunun karari da yine size

aittir. Ve vazgeçtiginiz sey bazen bir saray, bazen söhret sahnesinin

pariltili neonlari da olsa, çogu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz. Çünkü

duvarlarina sevdiginizin kokusu sinmis bir ev ya da sevdiginiz kadinla

paylasamadiginiz bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir

degerlerdendir. *

 

*Hayata bir baska gözle bakmayi ögrendiyseniz, bu seçimde kazandiklarini

sananlara yalnizca aciyarak gülümsersiniz. Her seyin siradanlastigi bir

dünyada bazen kaybetmek en dogru seçimdir. Ve o dünyada en yerinde tercih;

vazgeçistir.... *

 

*CAN DÜNDAR *

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Düsünce*

 

*Yillar var ben onu hiç unutmadim

O beni sorar mi hatirlar mi ki?

Büsbütün silinip gitti mi adim?

Gönlünün vefasi bu kadar mi ki?

 

Döktügü yaslari unutmus mudur?

Kendini aldatip avutmus mudur?

Vaadini tutmus mu unutmus mudur?

Simdi baskasina meyli var mi ki?

 

Bilsem uzaklarda kimler agliyor

Kimlerin kalbini aski dagliyor?

Acep kederli mi yas mi bagliyor?

Yoksa eskisinden bahtiyar mi ki?

 

*

 

* Orhan Seyfi Orhon *

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir yerlerde tıkanıp kaldıysa hayat, soluk almak güçleştiğinde,

Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,

Dağlara dönmeli yüzünü insan.

Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;

Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği NE varsa,

Gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını zamanın bir nehir,

Kendisinin bir sal olup DA, O dursa DA yolculuğun devam ettiğini

anlamalı.

Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,

Her aksam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,

Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;

Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip

Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş

gözlüklerini;

Gördüğünü hissedebilmeli!

Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce,

Değerli olabilmeli hayat!

İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

Başkasının yerine koyabilmeli kendini;

Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!

Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;

Sevgisiz, soysuz kalarak!

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,

Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...

Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını...

Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda;

Öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!

Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği;

Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli!

Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu

Olmayı beklememeli!

Ama küçük, AMA büyük; her hayal kırıklığı, her acı;

Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı!

Çünkü hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç

Çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan,

Neşesizdir kahkahaların;

Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...

Ne, herkesi düşünmekten kendini, NE; kendini düşünmekten herkesi

unutmamalı!

Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya DA hep almak için...

Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,

Söyleyecek bir şey bulamadığında DA dinleyebilmeli!

Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...

Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle

tekrarlamaması için!

Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!

Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;

Ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin

Sevdiklerinin;

Zaman bulabilsin;

Bir teşekkür, bir elveda için...

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer;

Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;

Ama herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark

Edebilmeli insan!

Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...

Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!

 

Can Dündar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HANİ, ÖLÜMDÜ BİR BAŞINA YAŞANAN,

 

 

AŞK İKİ KİŞİLİKTİ...?

 

 

 

 

Yoktun

Yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesi vardı

avuçlarımda o gece...

Hayallerim gözümün önünde dans etti...

Düşlerimdi gökyüzünden bana göz kırpan,

yıldızlar değil;

yalnızlığımda...

Oysa aşk iki kişilikti...

 

 

 

 

 

Çayım vardı; bir kupa elimde,

diğer elimde ise

o gece yeryüzüne düşen

ilk yağmur tanesi...

Çiseleyen yağmur bile

ürpertemedi bedenimi;

hayalin gibi...

Bense yalnızdım; yokluğunda...

Sadece yalnızdım işte bu aşkta,

oysa aşk iki kişilikti...

 

 

 

 

 

Denizin dalgalarımıydı azan;

içimde ki volkanlar misali...

Oysa içim azdıkca, sustu dudaklarım...

Ben sustum, bulutlar haykırdı isyanımı...

Şimşekler vardı yüreğimde ürkütücü!..

Korkutan...

Sadece ben duydum,

ben hissetim içimdeki yalnızlığın sesini...

Dudaklarım suskun, gözlerimde yaş...

Sen ise sadece yoktun!..

Sadece yok!!!

Oysa ölümdü tek başına yaşanan,

aşk iki kişilikti...

 

 

 

 

 

Gökyüzü bir kızardı,

bir kapkara oldu saçların gibi...

Bak, o bile seni hatırlattı bana,

gözlerinin karası gibi...

Gözlerin gibi öfkeliydi yıldırımlar o gece...

Yeryüzüne düşen ilk yağmur tanesiydi elimdeki,

elimde hayallerim bile yitmişti...

Umutlarımdı yanımda olan nicedir,

hayallerim ve düşlerim...

Ne zaman terk ettiler beni,

hiç bilemedim...

Sense sadece yoktun, SADECE YOK!!!...

Oysa, yalnızlıktı tek başına yaşanan, aşk iki kişilikti...

 

 

 

 

 

Ellerimdeki yağmur tanesini bıraktım denize,

özgürlüğüne kavuşsun diye...

Büyüdü, büyüdü deniz oldu...

Sonra deniz büyüdü büyüdü okyanus oldu...

Okyanuslar geçilmez, dağları aşılmazdı

ve kırılmış kalbim bir düşman gibi seni andı...

Sense sadece yoktun... Sadece yok!!!

 

 

 

 

 

Bıraktım kalan son hayallerimi de

özgürce gökyüzüne...

Özgürce döndüler önce başımın üstünde

sonra uçtular semaya...

Bir öpücük kondurdum her birine,

kokumu sana taşısınlar diye...

Duydun mu?

 

 

 

Sen ise sadece yoktun bu aşkta,

sadece yok...

Bense, iki kişilik yaşadım bu aşkı,

yorgun bir kambur gibi üzerimde,

BİR BASIMA KATRAN GECELERDE!..

Senden kalan son hatıraydı, yüreğimdeki AŞKIM;

onu da semaya bıraktım...

ÖZGÜRCE!

Geriye kalan sadece CAN kırıkları!..

 

 

HANİ, ÖLÜMDÜ BİR BAŞINA YAŞANAN, AŞK İKİ KİŞİLİKTİ...

ALINTI

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saklımdasın-----Erdal Güney

 

 

saklımdasın ey yar

 

yürüyorum ey yar

insanların arasında

kimi yorgun kimi dökük

kanar sabır yarasında

 

özlüyorum seni zamanla barışamadım

geçip gidiyor ömür günlere doyamadım

 

ucum yok bucağım yok

saklımdasın ey yar haberin yok

yıllar geçti sönmedi ateş

yanıyorum ey yar haberin yok

 

üşüyorum ey yar

yangınların ortasında

yürek kırgın yürek talan

kanar sevda yarasında

 

kahırlı yılları çizdin alnıma

dost eyledin beni göçüp giden kuşlara

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nenem bidenem kendin gibi güzel bir şiir..teşekkürler.. :wub:

 

sevgili zates hoşgeldin... :) şiirlerle süslemişsin yine..hepside çok güzel... :clover:

 

Bir düşündük bin ah işittik

hergeçen gün incitildik

Tütsü yaktık temizlendik

Dumanından

zehirlendik

Yalanlarla avutulduk

Zor yollarla durdurulduk

Bir kadeh içtik keyiflendik

İlaçlarıyla uyutulduk

 

Yalnız kaldım bu şehirde

Bana sorsan döndük dehlizlere

Tutsak kaldık içimizde

O yatakta yokuz yerimizde

 

Ucurumun kenarında

Bizi iten rüzgarında

Cok güvenli değil ama

Düşmememek için tutun bana

 

Yalnız kaldım bu şehirde

Bana sorsan döndük dehlizlere

Tutsak kaldık içimizde

O yatakta yokuz yerimizde

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beni Anlamayışına

 

 

 

Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın

Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını

Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını

Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık

Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

 

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına

Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar

Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına

Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar

Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar

Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu

Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu

Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi

Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi

Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde

Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde

Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın

O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

 

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere

Her gece ışığını ruhumdan alacaksın

Aldanma gururunu okşayan çiçeklere

En güzel güllerini ruhumla alacaksın

 

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden

Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi

İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden

Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

 

Sen hala anlamadın sevginin en hasını

Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını

O, coşkun bir denizin sularına yürürken

Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını

Gittiği her iklime sevdanı götürürken

Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

 

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk

Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık

Görmedin bir arslanın can çekişen resmini

Yalnızlık kitabında okumadın ismini

Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların

Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların

Karanlık köşelerde acı acı gülmedin

Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin

O Celali uykudan uyanmadın, uyanma

Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma

 

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine

Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm

Feryadı kayaları parçalayan sesine

Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm

Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına

Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini

Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne

Dudağında kuruyup dağılan sözlerini

Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi

Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi

Karalar bağlamadın beni anlayamazsın

O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

 

Nurullah Genç

 

beğendiğine sevindim frozen abla :D:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bak şu sözüde beğendim küçük erbay :lol: ''Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar'' :clover:

 

öyle yıkma kendini

öyle mahsun, öyle garip...

nerede olursan ol

içerde, dışarda, derste, sırada,

yürü üstüne üstüne

tükür yüzüne celladın

fırsatçının, fesatçının, hayının...

dayan kitap ile

dayan iş ile

tırnak ile, diş ile

umut ile, sevda ile, düş ile

dayan rüsva etme beni!

 

ahmed arif..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Binmediğim hiç bir otobüs

Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde

Gittikçe azalıyor hayat

Neyi erken yaşadıysam

Hep ona geç kalıyorum

Sana göçüyorum her sonbahar

Yolların çıkmıyor aşkıma

Unuttuğun yağmurların adı saklımda

Seni içimden terk ediyorum

 

Susmaktan yoruldum

Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri

Efkar demliyorum gözlerimde

yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum

Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi

Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp

Seni içimden terkediyorum

 

Ne unutacak kadar nefret ettin

Ne hatırlayacak kadar sevdin

Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum

Beni hep bulmamak için aradın

Yanılgımdın

Yandığımdın

Yangındın

 

Sensizliğe yenilmek

Sana yenilmekten zor olsada

Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak

Seni içimden terk ediyorum

 

Şimdi

İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan

İki yarım kaldık

Tamamlayamadık bizi

Elinden tutamadık yanlızlığımın

Saçlarımıda uzaklarına gömdün

 

İçimin mavisi senin okyanusundandı

Al! geri veriyorum.

Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun

Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim

Sana bensizliği terkediyorum

 

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin

Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

 

Ne tuaf değil mi?

İçimi acıtanda sendin

Acımı dindirecek olanda

"Ya öldür beni"dedim

Ya da git benden

İçi bulanık bir sevdanın ucunda

Seni kaybettim

Aldırmadın aldırmalarıma

Bir gecede yakıp yârini

Şafaklara sattın ihanetini

Küllerime basanlar bile utandı yaptığından

İşte soluk bir ömrün son nefesi

 

Benden

İçimden

Terkediyorum

 

KAHRAMAN TAZEOĞLU

 

 

sen yeterki şiir iste abla... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vakitsiz Ayrılık

 

Ve bitti sonunda...

İmkansızlık örtüsünü yırtıp

söz verdiğimiz geceden

seksen beş gün sonra

söylenecek söz değil şiir bile yok

bir veda,bir sebep...nasıl ayrılık bu!

Vakitsiz ayrılık desem...

Hangi ayrılık vakitlidir ki zaten.

Ütüsüz gömlek gibi huzursuzum,

yetim ifadesi duruyor ellerimde

en sevdiğim Çamlıca bile

şarkılar söylemiyor ela gözlerime

 

Kolay olanı seçtin düşmüş kozalaklar gibi

Rüzgara,yağmura direnebilmektir yiğitlik

Oysa sen güneş açtı diye özeniverdin

Bahar sevdalısı muhacir kuş leyleğe

 

Ne yapayım şimdi; çamaşır,bulaşık

Ütü,yemek,biçki-dikiş ve nakış

Unutturur mu dersin saatler,günler

Hatta yaşanacak hicran dolu seneler

İlk göz ağrımı seni bana?

 

Unutsaydı Cahit Sıtkı unuturdu ölmeden

Söyletme beni,unutsaydı

İlk göz ağrım unuturdu ilk göz ağrısını!

 

Her şey seni hatırlatıyor

Ruhsuz fincanlarda kahve kokusu

Çaydanlığın dibindeki kireç tortusu

Mehtaplı gecedeki yalnızlık duygusu

Kırmızı Zambak ve daha neler...

Hepsi alışmış sana bana sevdamıza

Nasıl karışsınlar ki yalnızlığa!

 

Seni unutmak için ilkin

Telefonumu sattım yok pahasına

...pişman olup geri döndüm dükkana

Zalım! Satıvermiş hatıralarımı

Duygusuz belki taş yürekli bir adama

Sonra terk ettim bu şehri ve seni

Kilometrelerce uzağa Bitlis’e gittim

Tövbeler ettim sevgiye-sevgiliye

Dinlemedim yüreğimi,söz vermiştim zihnime

Kurtulmuştum güya ıstıraplarımdan...

Gürün’de görünce yıldızları,hilali

Sere serpe uzanırken dağların kucağında

Gözlerin,ille de gözlerin geldi aklıma

 

Olmamıştı,göle çaldığım maya

ihanet ermemişti Nasreddin Hoca’ya

 

 

Çalkalanmış gazoz şişesi misali

Dönüverdim sensizliğime,İstanbul’a.

Kıvranırken içimde hicran yaraları

Çocukluğumun geçtiği sokaklara

Gazi Çınarcık’a gittim.

Güneş tarifsiz doğup dağların ardında

Şaire gün doğururcasına batıyordu

Sığmıyordum dünyaya ve kızıyordum

Madam Bovary’nin yaptıklarına.

Bu kez içimde depremler oluyordu

Ruhsuzca veda ediyordum Çınarcık’a.

Ve denizin ortasında anlamıştım

Geri dönüyordu acılarım İstanbul’a.

 

Tam beş ay oldu sen gideli

Sen gideli gözüme uyku girmedi

Yüzüm bir lahza gülmedi

İçimde kopan fırtına bir anlık dinmedi

Radyoda benim için bestelenmiş gibi

Hasret,hicran şarkıları bitmedi

Devlet ekonomisi düzelmedi

Amerika’da ikiz kuleler çöktü

Türkiye Afganistan’a asker gönderdi

Ben yine çok şey öğrendim haayttan

Mesela Rumi aylardan Teşrin-i Sani...

 

Seni unutmak için Spilbergh gibi

Hayal gücümü çalıştırdım fayda etmedi

Dualar ettim gündüz ve geceleri

İş aradım durdum mesaili

Nefret etmeyi denedim olmadı

Bir top kumaşı diktim olmadı

Doluya koydum almadı

Boşa koydum dolmadı

Seni unutmak için

Ne yaptım ne ettimse olmadı

Olmadı unutamadım seni!

Dedim ya;

Bu ayrılık çok vakitsizdi.

 

Esra Aksu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hoş bulduk sevgili frozen

zaten bezeli olan bir sayfaya katkım olsun istedim

sonsuz teşekkürler

 

 

 

Diyorsun ki;

İçimde sana dair henüz oluşmaya başlayan bir kıpırtı var.

Diyorsun ki;

Seni hayatıma katmak istiyorum.

Diyorsun ki;

Mutluluk varılacak yer değil yürünen yolsa gel beraber yürüyelim.

 

 

Kulağa çok hoş geliyor söylediklerin biliyor musun?

Bilinmeze açılan yolun karşı konulmaz çekiciliği, sınırsızca paylaşabilmek, bu yolculuğun daha bir çok yolculuğu beraberinde vaat ettiği masmavi bir ufuk düşlemek.

En çok da özlemlerimin ve tüm yaşamak istediklerimin gerçekleşme olasılığı sımsıcak bir düş gibi tepemde dolanıyor.

Boğazda bir vapur düşlüyorum sonra.

Vapurda omzumun yanıbaşında başka bir omuz. Yanımda durmasından sevinç duyduğum.

Yüzümü okşayan rüzgar. Sevebileceğim başka bir yüzle paylaşmaktan gocunmadığım.

Bedenimde dolanıp dizlerimin bağını çözdüren tatlı bir telaş düşlüyorum.

Güzellikler kuşanıyorum sözcüklerinden. Dünyayı kurtaracak güzellikler hem de.

 

 

Diyorum ki;

Yalnızlığımdan hoşnutum ben.

Diyorum ki;

Kendini ve o kıpırtını alıp gidebildiğince uzağa git benden.

Yalnızlığıma ilişme...

 

Alıntı ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Terk edilen benim sen neden ağlıyorsun ki?

Sevda yangınlarında küle dönen benim,

Sen neden savruluyorsun ki?

Hasret dalgaları yüreğime çarpmakta iken,

Sen neden kahırlanıyorsun ki?

 

'Ben gidiyorum'dediğin günü hatırlıyormusun?

 

Sana 'gitme' dediğimde masum tavrını takınıp ardını dönüp gidişini,

 

Bir canı,

Bir ömrü,

Bir sevdalı yüreği katledişini?

 

Şimdi ağlama..

 

İnanmıyorum ki..

Yanan ben,küllenen,savrulan ben iken,

 

Sen neden acıyorsun ki?

Bilemezsin bırakılıp gidilmeleri,

 

Sen giden oldun..

 

Bilemezsin yanmaları yıllar boyu yüreğinle,

Ben yanan oldum..

 

Terk edilen benim sen neden ağlıyorsun ki?

 

Ve ölen,

Ve biten,

Ben oldum sen daha ne biliyorsun ki?

Belki bir şehrin bir yerlerinde oturmuş üzülüyorsundur sende..

Belki yüreğin kanıyordur benim gibi..

 

Bilirim duygusalsındır,

Bilirim hassassındır..

 

Belki karanlık bir köşede sende üzülüyorsundur..

Kimbilir belki de..

 

Belki de bir kibrit çöpü yanışı kadar arada düşünüyorsundur beni..

Belkide bir hazan mevsiminin uzun soluklu bitişi arasında...

 

Gelmek istiyorsundur geri dönmek,

Belkide eski günlerde ki gibi,

 

Kollarımda ölmek...

Ah be sevdam ah!

 

Ölmek..ölmek..

 

Belki de bir şehrin bir yerlerinde küçük ölümler yaşıyorsundur..

Belki yüreğin kanıyordur benim gibi...

 

Ben mi?

Kim bilir belki de bende bir şehrin sokaklarında seni soluyorumdur..

Belki de her önüme gelen sahipsiz gölgelere seni soruyorumdur?

 

Sen Ne Biliyorsun Ki.....

 

Alıntı ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.