Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 bana sadece beslenme zaruretinde geçerli olan ızdırarı tedaviye de sokup, sonrada islamı öğrenmeye davet etme. şimdi resim yasağı konusunda olduğu gibi bana sana ders vermeye de davet etme. Isdırar sağlıkla ilişkilidir.. Ve tıp neyi tavsiye ediyorsa ona uymak zorunluluktur.. Bana islamı öğreteceksen buyur arkadaşım.. Birde senin fıkıh pencerenden bakalım.. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 bak yine kafana göre yorumlama,ızdırar açlık halinde taamın haram olup olmamasıyla ilgilidir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Arkadaşım bilmediğin şeyi yazma şuraya ya... Bak okuda öğren.. Şiddetli sıkıntıya düşmek, bir şeye muhtaç olmak. Aynı kökten bir isim olan zarûret kelimesi "şiddetli sıkıntı" anlamına gelir. "Zarûret beni şunu yapmaya mecbur etti", "Filan şuna ve şuna muzdar kaldı, yani şiddetli sıkıntı yüzünden şunları şunları yapmak zorunda kaldı" denir (İbn Manzûr, Lisânü'l-Arab, Beyrut 1955, IV, 483). Dinde ızdırar hâli; insanı dinin yasak ettiği bir şeyi yapmaya veya yiyip içmeye mecbur bırakan durumdur. Bu, insanın, yasak olan şeyi yapmadığı takdirde öleceğini veya ölüme yaklaşacağı bir sınıra geleceğini kesin olarak veya gâlib zanla bilmesidir. Burada, kişinin ölüm sınırına kadar sabretmesi şart değildir. Şiddetli sıkıntı hali ortaya çıkınca İslâm'ın haram kıldığı şeyler mübah olur. Bunlardan hayatını sürdürecek kadarını yiyip içmesi caiz olur (es-Serahsî, el-Mebsût, XI V, 48; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', VII, 176; es-Suyûtî, el-Eşbâh ve'n-Nezâir, s.61; Ali Haydar, Düraru'l-Hukkâm Şerhu mecelleti'l-Ahkâm, 21. mad . şerhi)... Gördüğün üzere.. Izdırar sağlıkla yada ölüm kalımla ilişkilendirilmiştir.. Burada yemek içmek keyfiyetinden değil sağlık açısından zorunluluktan bahsediliyor.. Artık bütün yazdıklarımızı tefsir edeceğiz bu gidişle.. Çünkü anlanmıyor...!!!!!!! Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 vay be işine gelmeyince ben kuranda yazandan başkasına inanmam. işine gelince bırak hadisi mezhep yorumlarına bile inanırım bin suveyd peygamberimize, haramla tedaviyi sorunca "haramla tedavi olamyınız" "o bir deva değil, bilakis hastalık (amili) dir" der. kuranda ızdırara gelince kişinin açlık sebebiyle ızdırar haline düşmesidir. açlık çeken ve ızdırar olan kimse, haram sayılan yiyecekleri belli şartlarda yiyebilir der. tedaviden ise bahsetmez kuran haramla. aksine yasaklar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Al arkadaşım Kur'an-ı Kerimdende ıspat getirelim.. Ama şuınu bilki o meshepler senin gibilerin kalkıpta kafalarına göre tefsir yapmamları için,ilim ehli tarafından oluştuurlmuştur ve Kur'an ve sünnetten kıl kadar sapmamışlardır.. Oku... Şüphesiz size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesilen hayvanı haram kılmıştır. Fakat darda kalana başkasının payına el uzatmamak ve zarûret miktarını asmamak üzere günah sayılmaz. Çünkü Allah bağışlayandır, merhamet edendir" (el-Bakara, 2/173). "Size ne oluyor ki, Allah size darda kalmanızın dışında, haram olanları uzun uzun anlatmışken adının üzerine anıldığı şeyi yemiyorsunuz" (el-En'âm, 6/119; bk. el-En'âm, 6/145; en-Nahl, 16/115; el-Mâide, 5/3) Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız" (el-Bakara) Kesinlikle inkar edeceksin biliyorum ama napalım yazıyorum işte.. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 ya insan kendi alıntı yaptığı ayeti bir okur ya. şimde ben ne demişim "kuranda ızdırara gelince kişinin açlık sebebiyle ızdırar haline düşmesidir. açlık çeken ve ızdırar olan kimse, haram sayılan yiyecekleri belli şartlarda yiyebilir der. tedaviden ise bahsetmez kuran haramla. aksine yasaklar. " adam bana cevap olarak ayetleri yazmış Şüphesiz size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesilen hayvanı haram kılmıştır. Fakat darda kalana başkasının payına el uzatmamak ve zarûret miktarını asmamak üzere günah sayılmaz. Çünkü Allah bağışlayandır, merhamet edendir" (el-Bakara, 2/173). "Size ne oluyor ki, Allah size darda kalmanızın dışında, haram olanları uzun uzun anlatmışken adının üzerine anıldığı şeyi yemiyorsunuz" (el-En'âm, 6/119; bk. el-En'âm, 6/145; en-Nahl, 16/115; el-Mâide, 5/3) ayetler tedaviden mi bahsediyor, yoksa açlık halinde yiyecekten mi. zira domuzla, ölü etiyle vs tedavi den bahsediyor olamaz dimi. ayetler ne diyor, açlık halinde haram yiyecekten bahsediyor. domuz eti, ölü eti ve diğer haram yiyecekler. yani ölüm derecesinde açlık halinde yenilebilir diyor. ben ne demişim, ızdırar tedaviyle ilgili değil, açlık halinde haram yiyeceklerin yenip yenmemesiyle ilgili. peygamberimiz “Allah hem derdi hem de devayı göndermiş, her hastalığa bir çare yaratmıştır. Tedavi olun, ancak tedavide haramı kullanmayın” diyor. yav hep söylüyorum. copy paste yaparken bir okuyun bari içeriğini Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Okumadığım ayet'i nedne postalayım.. Buyur o ayetten br kısım... "Fakat darda kalana başkasının payına el uzatmamak ve zarûret miktarını asmamak üzere günah sayılmaz" Ne anladın sen bu kısımdan..?? Arkadaşım anlamadığın şey ne biliyormusun... O ayettegeçen ızdırar halinin keyfiyet olmaması.. Ve sonuçta sağlıkla alkalı olmasıdır.. İşin ucunda hayati tehlike vardır.. Yani sağlık ve hayatta kalma mücadelesidir... Ya bu kadar basit bir konu bile bu kadar uzatıyorusunya.. Gerçekten hakkında pek iyi düşünmüyorum.. Ne yapmaya çalışıyorsun arkadaşım.. Yazılanlar açık seçik değilmi... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 şimdide fakih oldu vatandaş, ayet yorumluyor yani peygamberimiz kuranda ki bu ayetleri bilmiyor, ve "haramla tedavi olmayınız" diyor sanki. peygamberimiz, "“Allah hem derdi hem de devayı göndermiş, her hastalığa bir çare yaratmıştır. Tedavi olun, ancak tedavide haramı kullanmayın” derken bu vatandaşş, açlık haliyle ilgili emredilen ızdırar hükümlerinden. tedaviyi çıkarıyor. zira peygamberimiz bu sonuca varamamışki, haramla tedaviyi şart falan belirtmeden yasaklamış vay be Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Peki sen ne anladın anlatsana.. Ölümle, açlıkla, sağlıksızlık, hayatiyetsizlik aynı değilmi.. Yani ölmek tıbbi değilmi.. Hem sana gelen bir ızdırar'ın ölümle sonlanacağını nereden biliyorsun.. Yani illa öleceği kesin görülenlermi bu ızdırar ruhsatından faydalanabilir.. Adı üstünde ızdırar yani zorunluluk.. Ayrıca bahsettiğin o hadis-i Şerif'in orjinalini istiyorum bir zahmet.. Bakalım işin iç yüzü neymiş... Alıntı
Φ yağmur Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 ölüm bir şoförün arabasından inmesi bir atlının atından inmesi yada bir ustanın kullandığı alet edavattan el kesmesidir. belki ölüm bu şekilde daha iyi anlaşılır burdanda şu çıkar şimdi sorarım atından inen adam atı elinden alınınca yok mu olmuştur? Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2006 Peki sen ne anladın anlatsana.. Ölümle, açlıkla, sağlıksızlık, hayatiyetsizlik aynı değilmi.. Yani ölmek tıbbi değilmi.. Hem sana gelen bir ızdırar'ın ölümle sonlanacağını nereden biliyorsun.. Yani illa öleceği kesin görülenlermi bu ızdırar ruhsatından faydalanabilir.. Adı üstünde ızdırar yani zorunluluk.. Ayrıca bahsettiğin o hadis-i Şerif'in orjinalini istiyorum bir zahmet.. Bakalım işin iç yüzü neymiş... "Haram ile tedâvî olmayınız" (Ebû Davûd, Tıb, 11) "Şüphesiz ki Allah sizin şifanızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır."(eş-Şevkanî, Neylü'l-Evtâr, VIII, 203). "Âllah Teâlâ ümmetimin şifasını, onlara haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır"(bk. Ebu Dâvud, Tıbb, II; Tirmizî, Tıbb, 7; İbn Mâce, Tıbb, II, Ahmed b. Hanbel, II, 305, 446, 478; eş-Şevkânî, a.g.e., VIII, 203; İbn Teymiyye, I, 270). "Şüphesiz ki Allah Teâlâ şarabı haram kılınca ondan bütün faydaları almıştır" (Aynı eser, IV, 77) Tarık b. Süveyd, ilaç için şarap yapmanın hükmünü sorunca Peygamber Efendimiz, "Şüphe yok ki o deva değil, bir derttir" (Müslim, Eşribe, 12) buyurmuştur peygamberimiz ızdırarla ilgili ayetleri bimliyor muyduda bunalrı emretti. senden daha iyi yorumladığı kesin dimi sen kalkacaksın kafana göre yorumlayacaksın kuranı ondan sonra, doğrusunu yazanlara saldıracaksın. hadi bilimsel teorileri okumadan, kafanıza göre karşı oluyorsunuz ahkam kesiyorsunuz. bari dini konularda bunu yapmayın. Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Sevgili dostlarım . Ben de mesele hakkında bir kaç hususu yazayım.. Kuran'da bilindiği gibi kan domuz eti leş ve allah'tan başkası adına kesilen adaklar haram kılınmıştır fakat zaruret halinde bunlar da yenebilir, burada dikkate edeceğimiz şey zaruret yani ızdırar durumudur.. ( innemâ harrama aleykumu meytete ve'd-deme ve'l-lahme'l hınzıri ve ma ühille li gayrillahi bih. Femen izturra gayra bağin vela âdi.. ) Mesele budur fıkıhta ıztırar halinin durumu açıkça izah edilmiştir... Fıkıhta bazı arkadaşların bildiği kiminin bilmediği buyüzden kafadan attığı üzere daraltma ve açma vardır.. Iztırar hali yalnızca aç kalmaktan ibaret de değildir. Zaruret hastalık da yolda kalmışlıkta vesaire diğer tabii olmayan durumlarda vakidir.. Bozan Alıntı
Φ unbeliever Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 arkadaşlar; öncelikle siteye yeni geldiğim için herkese merhaba demek istiyorum. şimdi baştaki konunun çok dağılmış olduğunu gördüm. ben tekrar konuya dönmek istiyorum. mevzu anladığım kadarıyla, canımız , ruhumuz varmıdır. canımız vücudumuzun neresindedir. 5 dakika önce herşeyi yapan bir insan öldükten beş dakika sonra neden birşey yapamaz. ölen insanın içinden bişey çıkıp gitmiştir. böyle birşeyi tabiat gerçekleştiremiyeceğine göre allaha neden inanmıyorsunuz...... gibi soru ve açıklama zincirlerinden ibaret. can ve ruh diğer bütün soyut kavramlar gibi, ölümü açıklamak için koyulmuş mistik kavramlardır. insanının canlılığını, solumasını , hareket etmesini sağlayan şey ise kesinlikle biyolojik enerjidir. yani ATP... tabiatta devamlı bir enerji dönüşümü mevcuttur. en basit anlatımıyla, insan tarafından yapılmış makineler elektrik enerjisinin veya yanma ile açığa çıkan enerjinin, kinetik enerjiye dönüşmesiyle, çalışır. biyolojik enerjide, aldığımız besinlerin çeşitli kimyasal reaksyonlarla, ATP ye dönüşmesidir. daha insanın tek hücreli devresindeyken bile hücre bölünmesi için ATP ye ihtiyacı vardır. yani vücut içindeki hücre, doku ve organ organizasyonunda , kan dolaşımı, hücreye madde alışverişi, solunum v.b. gibi hayatsal olayların başlayabilmesi için, kesinlikle bir enerji gerekir buda ATP ile olur. ve insan bu şekilde, enerji alıp vererek yaşar. ölümüne gelince. bu organizasyonun aksamasıdır.bu aksama ayağana giden damarların tıkanması veya ayağa giden sinir hücrelerinin tahribiyle olursa büyük ihtimalle ya felç olursun, ya kangren. buda ayağının işlevini yapamaz hale gelmesidir. senin bakış açınla baktığımızda,( beş dakika önce herşeyi yapan bir insan neden öldükten sonra bişey yapamaz.) heralde ayağımızın canı çıktı dememiz gerekir. tamamen ölüme gelince.... bu organizasyondaki aksaklığın, daha hayati önemi olan organ ve hücrelerde meydana gelmesi(örn: kalp, beyin.) solunumu veya dolaşımı etkileyeceği için sonuç kesin ölümdür. ve artık insanda kurdun kuşun besin ve enerji kaynağıdır. yani hala insanın enerji dönüşümü bir şekilde devam ediyordur. çıkan can veya ruh değildir. enerji tükenmesidir benim bakış açımla... ve bu durumda enerjimizde vücudumuzun herhangi bir yerinde değil, heryerindedir. sürekli sabit değil değişkendir. saygılar........... Alıntı
Φ yağmur Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 arkadaşlar; öncelikle siteye yeni geldiğim için herkese merhaba demek istiyorum. şimdi baştaki konunun çok dağılmış olduğunu gördüm. ben tekrar konuya dönmek istiyorum. mevzu anladığım kadarıyla, canımız , ruhumuz varmıdır. canımız vücudumuzun neresindedir. 5 dakika önce herşeyi yapan bir insan öldükten beş dakika sonra neden birşey yapamaz. ölen insanın içinden bişey çıkıp gitmiştir. böyle birşeyi tabiat gerçekleştiremiyeceğine göre allaha neden inanmıyorsunuz...... gibi soru ve açıklama zincirlerinden ibaret. can ve ruh diğer bütün soyut kavramlar gibi, ölümü açıklamak için koyulmuş mistik kavramlardır. insanının canlılığını, solumasını , hareket etmesini sağlayan şey ise kesinlikle biyolojik enerjidir. yani ATP... tabiatta devamlı bir enerji dönüşümü mevcuttur. en basit anlatımıyla, insan tarafından yapılmış makineler elektrik enerjisinin veya yanma ile açığa çıkan enerjinin, kinetik enerjiye dönüşmesiyle, çalışır. biyolojik enerjide, aldığımız besinlerin çeşitli kimyasal reaksyonlarla, ATP ye dönüşmesidir. daha insanın tek hücreli devresindeyken bile hücre bölünmesi için ATP ye ihtiyacı vardır. yani vücut içindeki hücre, doku ve organ organizasyonunda , kan dolaşımı, hücreye madde alışverişi, solunum v.b. gibi hayatsal olayların başlayabilmesi için, kesinlikle bir enerji gerekir buda ATP ile olur. ve insan bu şekilde, enerji alıp vererek yaşar. ölümüne gelince. bu organizasyonun aksamasıdır.bu aksama ayağana giden damarların tıkanması veya ayağa giden sinir hücrelerinin tahribiyle olursa büyük ihtimalle ya felç olursun, ya kangren. buda ayağının işlevini yapamaz hale gelmesidir. senin bakış açınla baktığımızda,( beş dakika önce herşeyi yapan bir insan neden öldükten sonra bişey yapamaz.) heralde ayağımızın canı çıktı dememiz gerekir. tamamen ölüme gelince.... bu organizasyondaki aksaklığın, daha hayati önemi olan organ ve hücrelerde meydana gelmesi(örn: kalp, beyin.) solunumu veya dolaşımı etkileyeceği için sonuç kesin ölümdür. ve artık insanda kurdun kuşun besin ve enerji kaynağıdır. yani hala insanın enerji dönüşümü bir şekilde devam ediyordur. çıkan can veya ruh değildir. enerji tükenmesidir benim bakış açımla... ve bu durumda enerjimizde vücudumuzun herhangi bir yerinde değil, heryerindedir. sürekli sabit değil değişkendir. saygılar........... sayın unbeliver öncelikle hoşgeldin diyorum konuyu biraz açarsan yani tek hücre derken bir çocuğun anne karnındaki başlangıcından mı bahsediyorsun yoksa sende evrimcilerden misin ve konuyu evrim teorsi üzerine oturtuyorsun? açıklarsan ona göre cevab yazalım Alıntı
Φ unbeliever Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 teşekkür ederim yağmur... öncelikle konuda bahsettiğim tek hücreli dönem, çocuğun anne karnındaki başlangıcı.(aslında pek doğruda olmamış iki hücreli dönem demem gerekirdi. sperm hücresi ve annenin yumurta hücresinin birleşimi olan zigot dönemi.) evrimcimisin sorusuna gelince.... evrim teorisi, henüz teori olarak varlığını sürdürdüğü için böyle birşeye körü körüne inanmam. tıpkı yaradılış teorisi ve bu konudaki diğer teorilere inanmadığım gibi. belki duymak istediğin bu değildir.( belkide budur tartışacak bi adam daha çıktı diye.) ama bana en yakın gelen ve ispatlanma olanağı olan evrim teorisidir... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Mesele budur fıkıhta ıztırar halinin durumu açıkça izah edilmiştir... Fıkıhta bazı arkadaşların bildiği kiminin bilmediği buyüzden kafadan attığı üzere daraltma ve açma vardır.. Iztırar hali yalnızca aç kalmaktan ibaret de değildir. Zaruret hastalık da yolda kalmışlıkta vesaire diğer tabii olmayan durumlarda vakidir.. Bozan abi her zamanki gibi engin bilginle ve mükemmel anlatım tarzınla olaya noktayı koymuşsun saolasın.. O saydığı hadisler elbette doğrudur haramda şifa yoktur.. Izdırar halinde ancak mir miktar kullanım caizdir.. Bu ızdırar halinin sadece ölüm olmadığını bir türlü anlatamadım gitti arkadaşa.. Teşekürler Bozan abi.. Saygılar.. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 bana, hikaye anlatılsın demedim ki. açık soruyorum, Peygamberimiz bu ayetleri yorumlayamamıştır mıda. kati olarak haramla tedaviyi, şart vs gözetmeden yasaklamıştır. ızdırara halinin tedaviye de uygulanacağını bilmiyor mudur. Kuran ve hadisler açık olarak belirtmişken. bana bir mezhebin yorumunu sunmayın. ha bunu kabul ediyoruz derseniz. ben hatırlatırım hemen size bunu başka konularda ne zamandan beri, hadislerde net olarak açıklanan konularda içtihat yapılıyor. ha yok yapılır derseniz bunu da hatırlatırım. Alıntı
Φ yağmur Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 teşekkür ederim yağmur... öncelikle konuda bahsettiğim tek hücreli dönem, çocuğun anne karnındaki başlangıcı.(aslında pek doğruda olmamış iki hücreli dönem demem gerekirdi. sperm hücresi ve annenin yumurta hücresinin birleşimi olan zigot dönemi.) evrimcimisin sorusuna gelince.... evrim teorisi, henüz teori olarak varlığını sürdürdüğü için böyle birşeye körü körüne inanmam. tıpkı yaradılış teorisi ve bu konudaki diğer teorilere inanmadığım gibi. belki duymak istediğin bu değildir.( belkide budur tartışacak bi adam daha çıktı diye.) ama bana en yakın gelen ve ispatlanma olanağı olan evrim teorisidir... sayın unbeliver benim gayem tartışmak değil ben bu forumda tartışmayla bir yere varıldığını görmedim dolayısıyla sonunda fayda olmayan bi tartışmaya da devam etmek bence boşa zaman kaybından başka bir şey değildir.gayem doğruları paylaşmak ve bana göre yanlış gelen yerleri sormak, gerçekten yanlış ise orta yolu bulmak doğru ise doğruyada kafa tutmak aptallık olur öyle değil mi? bizim bu forumda tartışma amaçlı değil iddia ettikleri teorilerle ilgili sorduğumuz sorulara başda kendileri ikna olmuş değiller ve böyle bir şey sorduğumuzda forumu incelersen hep bi adres verirler oraya bakın derler yada bi cevab gelmez.cevab gelmeyince onların müslümanlara yönelik itham ettikleri anadan babadan görme dini inanç yani taklid etmeyle ezberci olduğumuzu ileri sürerler fakat kendileride aynı şekilde bilim kisvesi adı altında bilimden nasibini hiç almamış bir takım insanların peşine takılıp onları taklid etme vardır.ikiside mevcuttur. ama gerçek şudur ki binlece peygamberler gelmiş birbirlerini görmemiş birbirlerinden habersiz ve onların varisleri olan alimler gelmişmiştirki bunlar tahkiki iman ile irşad etmiştir.bunların doğruluğunda şüphe etmeyen insanlar dediklerine inanmışlar ve dini yaşamaya çalışmışlardır.bu iş şuna benzer peygamber bir evi gösterir ve bu evde filanca var der şimdi peygamberin doğruluğundan şüphe etmeyen o evde birisinin olduğuna inanır ve bu inancından şüphe etmez çünkü peygamberi önceden tanıdığı için birde hiç yalan söylemediğini bildiği için bu sözünede inanır bu inanç her ne kadar taklidi bir inançta olsa tahkiki inanç gibi sağlamdır çünkü içinde şüphe yoktur. ama evrim teorisi karanlık çıkmazı olan bi teoridir evrim teorisine inanan bir insan aynı zamanda şunada inanması gerekir bir çocuk annesini doğurmuştur bu olasılığın olma ihtimali yüzde kaç ise evrim teorisinin olma ihtimalide o kadardır işte iyice düşününce evrim teorisi böyle bir ihtimal oluyor ve biz soruyoruz bir çocuğun iki annesi olabilirmi?yani bir çocuk iki anneden mi doğdu? Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 bana, hikaye anlatılsın demedim ki. açık soruyorum, Peygamberimiz bu ayetleri yorumlayamamıştır mıda. kati olarak haramla tedaviyi, şart vs gözetmeden yasaklamıştır. ızdırara halinin tedaviye de uygulanacağını bilmiyor mudur. Kuran ve hadisler açık olarak belirtmişken. bana bir mezhebin yorumunu sunmayın. ha bunu kabul ediyoruz derseniz. ben hatırlatırım hemen size bunu başka konularda ne zamandan beri, hadislerde net olarak açıklanan konularda içtihat yapılıyor. ha yok yapılır derseniz bunu da hatırlatırım. Sevgili Cyrano şunu da hatırlatıyorum, ve bitiriyorum, zira bana gelen mesajlarda meselenin anlaşıldığı anlaşılıyor '' E ve lem yekfihim enne enzelne aleyke'l-kitabe yutla aleyhim'''... ( Ey nebi ) Kendilerine okunmakta olan kitabı ( Kuran ) sana indirmemiz onlara yetmiyor mu hala ?, yani sevgili dostum yoksa sen de başkaları gibi bana kuranda yazması yetmez mi diyorsun ? Ya da peygambere mekkelilerin dediği gibi biz bu kuranı beğenmedik bize başaka kitap getir mi diyorsunuz ? Allahın ayetini yazdık bir önceki ileti de ve izah ettik bundan mutmain olmadıysanız bu sizin bileceğiniz bir şey... bozan Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Hayır Allah'ın ayetlerini işinize geldiği gibi yorumlamayın diyorum. İlgili hususta hadiste açık ve net olarak belirtilmişken, kafanıza göre içtihat yapmayın diyorum. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2006 İçtihat yapan yok arkadaşım zaten yapamayızda.. Eğer küçük yorumlarımız varsa onlarda rastgele değildir.. Belli bir fıkhi temel üzerinedir.. Alıntı
Φ unbeliever Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2006 sayın unbeliver benim gayem tartışmak değil ben bu forumda tartışmayla bir yere varıldığını görmedim dolayısıyla sonunda fayda olmayan bi tartışmaya da devam etmek bence boşa zaman kaybından başka bir şey değildir.gayem doğruları paylaşmak ve bana göre yanlış gelen yerleri sormak, gerçekten yanlış ise orta yolu bulmak doğru ise doğruyada kafa tutmak aptallık olur öyle değil mi? bizim bu forumda tartışma amaçlı değil iddia ettikleri teorilerle ilgili sorduğumuz sorulara başda kendileri ikna olmuş değiller ve böyle bir şey sorduğumuzda forumu incelersen hep bi adres verirler oraya bakın derler yada bi cevab gelmez.cevab gelmeyince onların müslümanlara yönelik itham ettikleri anadan babadan görme dini inanç yani taklid etmeyle ezberci olduğumuzu ileri sürerler fakat kendileride aynı şekilde bilim kisvesi adı altında bilimden nasibini hiç almamış bir takım insanların peşine takılıp onları taklid etme vardır.ikiside mevcuttur. ama gerçek şudur ki binlece peygamberler gelmiş birbirlerini görmemiş birbirlerinden habersiz ve onların varisleri olan alimler gelmişmiştirki bunlar tahkiki iman ile irşad etmiştir.bunların doğruluğunda şüphe etmeyen insanlar dediklerine inanmışlar ve dini yaşamaya çalışmışlardır.bu iş şuna benzer peygamber bir evi gösterir ve bu evde filanca var der şimdi peygamberin doğruluğundan şüphe etmeyen o evde birisinin olduğuna inanır ve bu inancından şüphe etmez çünkü peygamberi önceden tanıdığı için birde hiç yalan söylemediğini bildiği için bu sözünede inanır bu inanç her ne kadar taklidi bir inançta olsa tahkiki inanç gibi sağlamdır çünkü içinde şüphe yoktur. ama evrim teorisi karanlık çıkmazı olan bi teoridir evrim teorisine inanan bir insan aynı zamanda şunada inanması gerekir bir çocuk annesini doğurmuştur bu olasılığın olma ihtimali yüzde kaç ise evrim teorisinin olma ihtimalide o kadardır işte iyice düşününce evrim teorisi böyle bir ihtimal oluyor ve biz soruyoruz bir çocuğun iki annesi olabilirmi?yani bir çocuk iki anneden mi doğdu? bir çocuk annesini doğurmuştur. ve bir çocuğun iki annesi olabilirmi kısmlarının, konuyla alakasını çözemedim. biraz açabilirmisin. yani bunların evrim teorisiyle alakası nedir ? ayrıca evrim teorisinin ve diğer teorilerin ispatlanabilirliğinin fazla olması hepsinin bilimsel teoriler olmasıdır. fakat yaradılış teorisi hiçbir bilimsel deneyle ispatlanamaz. doğrudan kabullenme gerektirir. ve bilimde koşulsuz kabullenme sadece bilimsel kanunlar için geçerlidir. teoriler için değil. Alıntı
Φ yağmur Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ağustos , 2006 sayın unbeliver benim gayem tartışmak değil ben bu forumda tartışmayla bir yere varıldığını görmedim dolayısıyla sonunda fayda olmayan bi tartışmaya da devam etmek bence boşa zaman kaybından başka bir şey değildir.gayem doğruları paylaşmak ve bana göre yanlış gelen yerleri sormak, gerçekten yanlış ise orta yolu bulmak doğru ise doğruyada kafa tutmak aptallık olur öyle değil mi? bizim bu forumda tartışma amaçlı değil iddia ettikleri teorilerle ilgili sorduğumuz sorulara başda kendileri ikna olmuş değiller ve böyle bir şey sorduğumuzda forumu incelersen hep bi adres verirler oraya bakın derler yada bi cevab gelmez.cevab gelmeyince onların müslümanlara yönelik itham ettikleri anadan babadan görme dini inanç yani taklid etmeyle ezberci olduğumuzu ileri sürerler fakat kendileride aynı şekilde bilim kisvesi adı altında bilimden nasibini hiç almamış bir takım insanların peşine takılıp onları taklid etme vardır.ikiside mevcuttur. ama gerçek şudur ki binlece peygamberler gelmiş birbirlerini görmemiş birbirlerinden habersiz ve onların varisleri olan alimler gelmişmiştirki bunlar tahkiki iman ile irşad etmiştir.bunların doğruluğunda şüphe etmeyen insanlar dediklerine inanmışlar ve dini yaşamaya çalışmışlardır.bu iş şuna benzer peygamber bir evi gösterir ve bu evde filanca var der şimdi peygamberin doğruluğundan şüphe etmeyen o evde birisinin olduğuna inanır ve bu inancından şüphe etmez çünkü peygamberi önceden tanıdığı için birde hiç yalan söylemediğini bildiği için bu sözünede inanır bu inanç her ne kadar taklidi bir inançta olsa tahkiki inanç gibi sağlamdır çünkü içinde şüphe yoktur. ama evrim teorisi karanlık çıkmazı olan bi teoridir evrim teorisine inanan bir insan aynı zamanda şunada inanması gerekir bir çocuk annesini doğurmuştur bu olasılığın olma ihtimali yüzde kaç ise evrim teorisinin olma ihtimalide o kadardır işte iyice düşününce evrim teorisi böyle bir ihtimal oluyor ve biz soruyoruz bir çocuğun iki annesi olabilirmi?yani bir çocuk iki anneden mi doğdu? bir çocuk annesini doğurmuştur. ve bir çocuğun iki annesi olabilirmi kısmlarının, konuyla alakasını çözemedim. biraz açabilirmisin. yani bunların evrim teorisiyle alakası nedir ? ayrıca evrim teorisinin ve diğer teorilerin ispatlanabilirliğinin fazla olması hepsinin bilimsel teoriler olmasıdır. fakat yaradılış teorisi hiçbir bilimsel deneyle ispatlanamaz. doğrudan kabullenme gerektirir. ve bilimde koşulsuz kabullenme sadece bilimsel kanunlar için geçerlidir. teoriler için değil. sayın unbeliver insanın dünyaya başka bir alemden geldiği ispat edilirse evrimcilerin hayal ürünü de çıktığı fitne kuyusuna geri döner hamd olsun allah insanın ilk atası olan adem a.s ve havva annemizin cenneten indiğini bize kuranda bildirdi kuranda yazılı olan bilginin doğruluğunu biz bu dünyada iken bilmeliyiz eğer insanlar bilmese idi o zaman insanlar kıyamet gününde bilmediği şeyden nasıl hesab verirdi. işte az düşünen fakat düşüncesinde samimi olan düşüncelerinin sonunda kuran la aynı olduğunu görecektir hamd olsun allaha bize insanın cenneten indiğini zaman deliliyle gösterdi şu anda vaktim dar istersen bunu allah izin verirse size yazmaya çalışacağım selamlar Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Selamlar, yukarda bir yerlerde konuyu kendi adıma bitirmiştim, daha sonra yam yam bey'in bir iki cümlesiyle konunun uzamasına neden olacak şeyler yazmıştım...Her ne ise, ben kendi adıma konuyu bitirip Bozan abimizin buyruğu doğrultusunda okumadığım ve bilmediğim şeyleri okumaya koyulacağım...Allah nasip ederse...Kendi adıma konuyu kapatmış bulunuyorum zira konunun geri kalan kısmı evrime ve ıztırar haline kaymış gibi görünüyor...Ve dahası Hay hakkında ve de literatür hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduğumu şiddetle ve başağrısı ile farkettim... Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Babil yazıtlarında ve kutsal metinlerdeki mübalağalı ifadeleri saymazsak, günümüzde ortalama insan ömrü, geçmişe nazaran çok daha yüksektir... sevgili yam yam yazdığın bu iletinde hem haklısın hem haksız... Doğru insan ömrünün ortalaması uzamış ve bu bilimin sayesinde olmuş...insan yapısı gittikçe bozulmamışmıdır bozulan çevremiz gibi bu bilimin sayesinde olmuş... Ancak bir yerden sonra bilim kar etmiyor... Şöyle bir ölüm olaylarına bakın o kadar tuhaf durduk yere hiç bir sebep yokken hiç olmayacak mış gibi gelen anlarda ölümler yaşanıyor buda mı hiç bir şey ifade etmiyor... Ölüme yoktur ilaç sevgili yam yam... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.