Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Gökyüzünün Sahipleri

 

 

 

Uzanıp yatağıma pencerenin önündeki

Dalıp giderim gökyüzüne düşünürüm eskileri

Yıldızları seyrederim hatırlatırlar gözlerini

Unutturmazlar seni gökyüzünün sahipleri

Bu yıldızlar yakar her gece yüreğimi

Yine onlar yıkar bütün hayellerimi

Yaşatırırlar bana seni ve sensizliği

Rahat bırakmazlar beni gökyüzünün sahipleri

Uzaktalar onlarda en az senin kadar bana

Asla dokunamam bilirim onlarada sanada

Bakmakla yetinirim düşündürürler seni

Unutturmazlar asla gökyüzünün sahipleri

Yıllardır seyreder gözlerim gökyüzünü

Yıllardır göremedim ben bir kere yüzünü

Yıldızlar olmasa unuturdum belki seni

Ama müsade etmediler gökyüzünün sahipleri

  • Cevaplar 150
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Sevda Sözlerim Vardı Rüyalarda Çıkardı

 

 

 

Sevda sözlerim vardı rüyalarda çıkardı

Hayallerimiz vardı sen çekip gidene kadar

Umutsuzluğa bulandı kalbim ortada kaldı

Yalnız bir çocuk gibi çaresizliği tattı

Oysaki senindim ben senin esirindi beden

Ruhum avuçlarında tek sahibimdin sen

Böyle ansızın vurdun beklemediğim bir anda

Sensizikte yok oldum kayboldum yollarında

Şimdi gözlerim kapıda belki dönersin diye

Bir umut bekliyorum belki seversin yine

Bazen kendimi unuttum ama hiç unutmadım seni

İstesemde olmadı kabullenemedim sensizliği

Gönderi tarihi:

 

Sensizim

 

 

 

Sen yoksun artık yalnız bu yüreğim

Esmiyor artık deli fırtınalar bu yürekte

Nedensizce çekip gittin yalnız bıraktın

Sensiz ben yaşayamam dedim anlamadın

İmkansız olmayı seçtin gittin sen

Zalim yüreğine söz geçiremedim ki

İstemedim ben böyle olsun mecbur bıraktın beni

Mahvettin bu yüreği, tek başımayım şimdi, sensiz...

Gönderi tarihi:

Bir Gezinin Ardından

 

 

Hayat mı dedi birisi?

Hah! gülerim

Avucumdaki kadınları

Bir bir üflerken gördüm

hayatı, ozon deliğinde

takılı kalmış

Biraz daha büyürken

Önce sarhoş bir geminin

kalktığı limandı, hayat

Bir kanat çırpınışında

dolaşırdım limanları

Basıp kaymadan önce

yosunlu zeminine zamanın

Anlat durma

Nerede kaybolduk biz?

kaçıncı yok oluşumuz?

Hangi bataklıkta oynuyordu

çocuklar? . Hatırla

Dündü, evet dün

Sandukası ağır ağır

açılırken zamanın

Gördük

Susuz bir çeşmenin

başında can veren

Tarihi... gerçek gibi

görünüyordu geçmiş

ve geçmişte dolanır gibi

yaldızlı, sıcak taşlarında

yürüdük, dolanıp bir dağa

'Anlamaktı' sonumuzu amaç

İşte! Hayat dedi birisi

Hah! gülerim

Yüreğimi yasladığım yaralı

bir geminin kaburgasından

can alan, umut mu?

yeniden başlayacak olan

istemiyorum öyleyse

Başlasın tufan...

Gönderi tarihi:

sarhoş Bir Gemi Gibi

 

 

 

Sarhoş bir geminin

Kalktığı ilk limandı

Bir kanat çırpışında

Dolaşırdım tüm kıyıları

Basıp kaymadan önce

Yosunlu zeminlerine

Zamanın

Ölüm gri dedi biri

Habili doğuruyorum

Ölüme inat

Aklımın bittiği yerde

Gönderi tarihi:

Hey Yar!

 

 

 

Ne bir gül isterim,nede bir halı.

Ne şifa dileğim ne Anzer balı.

Yarimin verdiği bir kuru dalı.

Nice al güllerden üstün sayarım.

 

Kabuğa aldanmam isterim özü.

Çok arşın eyledim yokuşu düzü.

Yarin söylediği bir tatlı sözü.

Nice bülbüllerden üstün sayarım.

 

Ecel ne zamandır bilinmez önü.

Aşka gidenlerin neredir yönü?

Yarin dizlerinde geçen bir günü.

Nice mevsimlerden üstün sayarım.

 

Garip Hayati'yim tutun elimi.

Yare laf söylersem bağ'lan dilimi.

Yarsız yaşamdansa erken ölümü.

Nice ömürlerden üstün sayarım.

Gönderi tarihi:

Bir Sevdanın Ardından

 

 

 

Giden geri dönsede, giden değildir dönen,

Kalbimde bir fenerken,şimdi oldu bir sönen,

Gönlüne al demiştim,saraymıydı istenen,

Şimdi böyle bir tutkum, asla olsun istemem.

 

Çektiğim her özlem bil,dahada yaklaştırdı.

Aşk değil bir sevdaydı,çok kutsiyet taşırdı.

Gözden ırak olunca,gönülleri şaşırdı.

Derya dediği sevda,bir bardağı taşırdı.

 

Duyguları ifade, kelime haznem yetmez,

Öyle bir tutku idi,sanırdım ki hiç bitmez,

Küllendi bir kez üstü,şimdi artıkhiç tütmez,

İnan unutacağım,gönlüm beni dinlemez.

Gönderi tarihi:

Bırak

 

 

 

yalnızca adı saklı düşler soldum lalezar mevsimleri

yarım danslar örgütledim poyraz esintileri gibi

inan

kısa cümleler hatırlayamadığımdan

yalnız bir dokun bitimi

seni kuramadım parçalarından

karabalık bir orkestıra eşliği

ve zaten sen

olmak istemedin

ellerimden

seni..

Gönderi tarihi:

Acı bir hayat.

 

 

 

Bir tek senin aşkın mı aşk?

Sen misin sevda yanığı kaçak

Ben seni sevdim seveli yandım

Yandım,yandım sende söndüm

 

Hayat bana bir dargın bir barışık

Her günüm senle karma karışık

Çakmak, çakmak gözlerinde ışık

Senin sevdan bende, barut fişek

 

Ulaşılmayı beklerken ayrılık

İkimizin kaderi olsa gerek

Bana ayrılık yazan felek

Sensizliğini bana giydirecek

 

Yapma be sevdam ağlama artık

Bu kader senin değil benimdir

Sana gelen bu ayrılık, firak

Bende oluyor acı bir hayat

Gönderi tarihi:

Ayrılık Şiiri

 

 

 

Her satırı

Mendireğe dizili karabataklara benzeyen

Bir mektup bırakarak

balıkçı koyundan

sisler icinde uzaklaşan kayık gibi

bir sabah usulca ayrıldın

koynumdan

 

Bütün yolcularını

Boğaz köprüsünün çaldıgı

Araba vapurunun

boş seferleri

gibi yanlızca rüzgâr

gezinir sensiz

yüreğimde

 

Durgun bir sudur aslında deniz

ki çocukların acemi oltalarını denedikleri

kuytu bir iskelenin

tahtaları altına yazdıgım

ayrılık siirini okudukca

dalgalanır...

 

 

Gönderi tarihi:

Aşka ve Sevgiye Dair

 

 

 

Aşk ikidir sevgi bir;

Aşk yalan,sevgi gerçektir.

Aşk sudur,sevgi susuzluk.

Bu yüzden sevgi hasrettir,

Özlemektir,beklemektir.

Asıl maharet:

Susuzken suyu içmek değil

Karşısına geçip seyretmektir.

Aşk haykırmaktır,sevgi ağlamak;

Aşk açmaktır,sevgi katlamak.

Sevgi saklamaktır

Yüreğini,gözlerini

Ve de ellerini saklamak

Bahar geldiğinde…

Bir çiçeğe,yeşile,çimene

Aşık olamazsın ama seversin.

Arkadaşına aşık olamazsın

Ama seversin.

Toprağa fidanı aşkla değil

Sevgiyle dikersin.

Sevgi için ölünür,aşk öldürür.

Aşk kıskançtır,nankördür

Sevgiyi öldürür.

Aşk Kabil’dir,sevgi Habil.

Aşkla sevgi aslında kardeştir

Babaları insandır,Adem’dir

Aşk için şiirler yazarsın,

Şarkılar yaparsın;

Sevgiyi anlatamazsın.

Çünkü yüreğine sığdıramazsın.

Kalbini aşka kapatabilirsin

Ama sevgiye kapatamazsın

Sevgi gizli,aşk aşikardır.

Yüz vermeyince unutursun

Sen aşığım diye daha kendini kandır.

Dedim ya sevgi gerçek,aşk yalandır.

Dahası da var:

Aşkın gözü kördür,

Fazla naz aşık usandırır;

Aşk oyun,aşık oyuncaktır.

Sevgi ise yaşamdır,hakikattir.

Aşk aceledir,

Sevgi usul usul sabırlıdır.

Acele işe hem şeytan karışır.

Aşk ateşlidir

Çünkü hastalıklıdır.

Sevgi ılıktır

Çünkü sağlıklıdır.

Velhasıl bu iki kardeşin hikayesidir

Aşka ve sevgiye dair…

Gönderi tarihi:

 

Sevgili

 

 

 

Şeyda bülbüllerinin şakıyan sesi olsam

Buram buram aşk kokan avuçlarına dolsam

Parmakların ucunda sevgi olup kök salsam

Sonsuza kadar kalsam bıkar mısın sevgili?

 

İzin verirsen bana düşlerine gireyim

Sevdamın hakkı olan hayalleri dereyim

Yeşilleri süsleyip illerine varayım

Dönüp bir kez yüzüme bakar mısın sevgili?

 

İpekten kanatlarım incinecek korkarım

Yol ırak, dağlar sapak kaybolursam ürkerim

Yüzün gülmezse bana yüreğimi burkarım

Sevgi ile karşıma çıkar mısın sevgili?

 

Ruhsatsız bir sevdayı ben nasıl sözleyeyim

Sığmıyor yüreğime nereye gizleyeyim

Söyle revaysa bana daha da özleyeyim

Sevgi er meydanıdır yıkar mısın sevgili?

 

Şahı oldun hayatın, herkes kalbimin yadı

Gam yemem yaşadım ya sevginle ben miladı

Varsın gülsün el alem geçmesem de sıratı

Mahşerine beni de çeker misin sevgili?

 

Arının peteğinde bal olamadım ama

Dünyana girdim diye acı veririm sanma

Delik deşik yüreğim tutmuyor artık yama

Son kurşunu da bana sıkar mısın sevgili?

 

Hercai çiçeklerin kokusu ellerinde

Hicazkar şarkıların nağmesi dillerinde

Bir avuç buse olsam özlemin çöllerinde

Vuslatın ateşini yakar mısın sevgili?

Gönderi tarihi:

Kabahat Seni Sevende

 

 

 

hayat rüya gibi aşk bir kumar gibi kaybettim seni sevgili

yağmur gibi yaşlar akar gözlerimden bulamadım ey sevgili

aşk dolu geceler kadar yanlızım sensizim sensiz

seni başıma taç gözlerime yaş ettim

şu hasta kalbime aşkını ilac ettim

aşk bu mudur ey sevgilim

bir aşk vardır bir gönülde

kabahat seni seven şu benim deli deli gönlümde

Gönderi tarihi:

Sabret

 

 

 

Son defa

Sevmek istedim

 

Kahretsin ki

 

İlk defa öğrendim

Aşık olmayı

 

şimdi

ne sevgi istiyorum

ne de başka aşk

 

dilim susmayı

sen de

beklemeyi öğren yüreğim

a

..k

....ı

....m

 

.......s

.........a

...........b

.............r

..............e

................t

 

Gönderi tarihi:

Aşkta Yarın Yoktur Sevgili

 

 

 

Aşk Bu Dünyanın Ölçüleriyle Açıklanamaz Sevgili

O İlkel Bir Acıdır, Yaban Bir Ağrıdır.

Gelir ve İçimizdeki O Çok Eski Bir Şeye Dokunur.

Sonra Bir Perde Açılır ve Yolculuk Başlar

Bu Yolculukta Artık Para, Tarifeler

Beklentiler, Randevular, Taksitler, İş,

Anneler ve Korkular Yoktur

Aşkın Kendi Gerçekliği Vardır Sevgili.

İnsan Başka Bir Işığa Teslim Olur,

Daha Derinden Anlamaya Başlar, Bilgeleşir

Hiç Bilmediği Sezgileriyle Buluşur

Yükü Çok Ağırdır, Kendiyle Buluşmuştur

Hem Dışındadır Dünyanın, Hem de Tam Ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin Yakılan

Yoksun Adamın Hissettikleri de Onunladır,

Yitirdikleri de...

New York'ta, Bir Sokakta,

Kartondan Kulübesinde Yaşayan Kadının

Çıplak Yalnızlığı da

Her Şey Onunladır, Ona Emanettir Sanki,

Ama O, Çıldırtıcı Bir Yalnızlık İçindedir Yine de...

Aşkın Kültürlü Olmakla, Bilgili Olmakla da İlgisi Yoktur Sevgili,

Kanımıza Karışan İlkel Acı, O Yaban Ağrıyla

Hiçbir Kitabın Yazamadığı Hakikatlere Daha Yakınızdır,

İnan...

Kim Demiştir Hatırlamıyorum,

Aşk Varlığın Değil, Yokluğun Acısıdır Diye.

Belki de Bu Yüzden İlk Gençliğimde,

O Yoğun Aşık Olduğum Yıllarda,

Gözüme Uyku Girmez, Dudağımda Bir Islıkla

Bütün Gece Şehri, O Karanlık, O Hüzünlü Sokakları Dolaşır,

İnsanları Uykularından Uyandırmak İsterdim.

Uyanıp, İçimde Derin Bir Sızıyla Uyanan

O Derin Sancının Acısına Ortak Olsunlar Diye...

Aşk Çok Eski Bir Şeydir Sevgili

Onun İçinden O Çileli Çocukluğumuz Geçer

Sevdiğimiz İnsanların Çocuklukları da...

Oradan Üvey Anneler, Eksik Babalar, Parasız Yatılılar Geçer

Ve Sonra Aşk Bütün Bunları Alır, Daha da Eskilere Gider,

Hep O İlkel Acıya, O Yaban Ağrıya...

İnsan Bazen Nedensiz Yere Umutsuzluğa Kapılır

Kimselere Veremez Sevgisini,

Kimselere Derdini Anlatamaz, Evlere Kapanır...

Bazen Denizler Kıyılar Çeker İnsanı.

İnsan Bu Kapılmayı Anlayamaz,

Oysa

Çok Eski Bir Yerde Yaşanmasından Korkulup

Vazgeçilmez Aşkların Sızısıdır Bu.

Bu Sızı, Bu Yenilgi Mevsimlerle Yıllarla Devrilir Başka İnsanlara...

Bir İnsanın Yaptığı Bir Hatanın

Tüm İnsanlara Yayılması Gibi...

İşte Şimdi Biz de Sevgili,

Ya Olmadık Zamanlarda Umutsuzluğa Kapılıp,

Soluğu Evlerde Alacağız,

Ya da Denizler, Kıyılar Çekecek Bizi.

Nasıl Biz Başkalarının Korkularını Taşıyorsak,

Başkaları da Bizim Korkularımızı Taşıyacak,

Yenilgimizi, Umutsuzluğumuzu...

Birazdan Sabah Olacak...

Para, Tarifeler, Beklentiler, Randevular, Taksitler,

İş, Anneler ve Korkular Başlayacak...

Bunlar Varsa Bizim İçin Geçerliyse

Aşk Yoktur ve Hiç Olmamıştır Sevgili.

Birbirimizi Kandırmayalım...

Hadi Güne Hazırlan,

Yaşadıklarımızı Unutmaya Çalış

Aşk Bize Güvenip Verdiği Büyüsünü,

Sırlarını, Cesaretini, Bilgeliğini ve O İlkel,

O Yaban Ağrısını Geri Alacak

Bunlar Olurken İçimiz Bir an Üşüyecek,

Sonra Geçecek...

Hadi, Oyalanma Birazdan Yarın Olacak...

AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİ

Gönderi tarihi:

Sevgi Damlalarıdır Gönülleri Besleyen

 

 

 

Düşlerim semada yoldaşım oldu,

Uçmayı bilen aklım gönüldaş buldu.

Uçtukca uçtum başka diyarlara,

Güneşle günün dansettiği ufuklara.

Yükseldim yedi kat göklere,

Ulaştım ömür boyu beklenenlere.

 

Benliğim vücudumun dışına çıktı.

Aranan kapılar ardına dek açıktı.

Ruhum, bir yaprağın üzerinde titreyen,

Berrak yağmur damlası gibi temizlendi.

 

Kalbimdi; canımdan içre canla bezenen.

Yüce aşktı, göklerden yağmur olup çiseleyen.

 

Sevgi damlalarıdır gönülleri besleyen,

Gül açtırıp, ebemkuşağı gibi renklendiren.

 

 

 

Gönderi tarihi:

Konuş Sevgili

 

 

 

Sen susarsan,

Aşk susar sevgili.

Konuş;

Konuş ki ulaşayım sana karanlıklardan.

Ellerini uzatırsan çekip alacaksın beni rüyalarımdan.

ve;

pembe üzüm rengi bir cennet yaratacaksın.

sonra beni renkten renge boyayıp

Odandaki her bir duvara asacaksın

hep bana bakcak zeytin karası gözlerin

Ve dilinde hep bir düş olacak

Sen susarsan aşk susar sevgili.

konuşursan;

Açılacak sevdiğin tüm çiçekler renk renk.

Kendini rengarenk bir çicek bahçesinde bulacaksın.

Gittiğimi sandığında aslında kalmıştım.

Kendimi senin yalnızlığına adamıştım.

odamda ki her bir duvarıma senin resmini asıp

Sana şarkılar yazmıştım.

Ben gittiğimde kalmıştım oysaki unuttun.

ama susmuştun.

sen susarsan aşk susacaktı sevgili.

Konuşsan rüya bitecekti.

ellerini uzatsan bir cennet yaratacaktık.

Konuş sevgili....

Konuş ki yaşayalım birbirimizi....

Gönderi tarihi:

Adı Yok / Sevdamın..

 

 

 

olmuyor böyle sevgili olmuyor!

ne bir ses ne bir haber

günler saatler sensiz geçiyor

sevda keyif ehli yaşanmaz...

 

seveceksen kendinden vereceksin

sevdikçe karşılığını göreceksin

taviz vermemek aşkı öldürür...

aşk acısıyla tatlısıyla tuzuyla

pişmeli ki olsun aşk kalıcı..

engeller inişler çıkışlar zorluklar

aşkı yormaz zirveye yüceltir..

sevgi aşk sabırla emekle istekle

ilmek ilmek renk renk dokunmak ister..

sevgiyi tatmak için sevgiyle bakmalı

hesapsızca karşılıklı gönülden akmalı

ihmal aşkı unutturur soldurur sevgili...

 

Şimdi..!

ya herşeyinle benim ol,

yada her şeye rağmen benim ol...

varlıkta yoklukta sevinçte üzüntüde

yanımdalığına güvenirsem eğer

yakarım dünyayı ben seninle...

ya bana seni ver en şeffaf yürekle

ve kal seviş benimle sonsuza dek

yada dön git eflatun sevgilere...

 

karar senin yârim

Gönderi tarihi:

Tut ki Gidiyorum

 

 

 

Bir amansız aydın akşamı

Yorgun kaldırımlarında serseri adımlar

Bir güvercinin kanı damlıyor şehre

Bir ucuz haber bülteni asılsız bir ihbar

Ben yakmışım Aydını

Sıla rengi gözlerine yandığım kadar

Sıla rengi gözlerinde ben rehin

Ben kayıp ben kaçak

Katil zanlısıyım bu şehrin

Tut ki aranıyorum

İçindeyim bütün faili meçhul cinayetlerin

Hüküm giymiş yüreğimde alaca bir ayrılık

Ve dem tutmuş sevdanla yakıyorum kendimi

Ardımda bıraktığım üç emanet

Türküm sılam ve sen sevgili

 

Yanıbaşıma sensizlik yağdı her gece

Bir ani ölüm ansızın pusuladı benliğimi

Ve sevda tütülü saatlerde

Bir masum karanfil yalayıp geçti

Bütün sevdalıların alnını

Yanıbaşıma sensizlik düştü her gece

Sıla rengi gözlerin işgal etti düşüncelerimi

Sensiz kaç yalnızlık uğurladım canevimden

Düşlerimi kirli havasına terkettim İstanbul'un

Tanımadığım üç beş kişiye ödünç verdim meteliklerimi

Ve bu bela kokulu şehrin sokaklarında

Kaç kişi gördü

Hasretinin zehir izmaritlerini ezdiğimi

Kimler bildi sensiz soluklarımda intihar koktuğunu

Soğuk bir gecenin sırtında nöbetteyken hayat

Kaçı anladı yaralı aklımda misafir yokluğunu

Hasretimden kimler haberdar

Beni İstanbul'a kim öğretti

Nerden geliyor bu infilak sesleri

Yüreğimdeki yangını kim ihbar etti

 

Seni özleyince yanıyor şehir

Bir kor düşüyor sağ yanıma

Bir çığ telaşı

Hani o kimsenin bilmediği türden

Her sabah şehri sisler kaplıyor

Bir tren kalkıyor usulca gözbebeklerimden

Sana adanmış şiirimde bir şair ağlıyor adıma

Ve sensizliğin şafağında bir postacı

Hasretin pulsuz mektubunu koyup gidiyor kapıma

Seni özleyince kanıyor şehir

Bir çocuğun buğulu bakışlarında

Saklı kalıyor tebessümler

İçimin ıssız iklimlerinde bir sevdadır büyüyor

Bir papatya beyazı dokunuyor tenine akşamların

Gözlerin bir sevda niyetine dalıyor yüreğime

Bir kibrit alevinde düşler

Ötesine savruluyor zamanın

Bozbulanık bir hasretlik

İnce ince işleyince içime

Okları bana değiyor ayrılığın

Gözlerin bir türkü niyetine dalıyor yüreğime

Türkümüze kurşun sıkıyor ihanet a canım

İstanbul benzemiyor sıla rengi gözlerine

Umuda kurşun sıkıyor ihanet işte

Ayrılık niyetini bozuyor sevdanın

Hani çekilir bu sevdanın yükü de

Yokluk alıyor sabrını adamın

 

Bir amansız aydın akşamı anlayacağın

Yorgun kaldırımlarında ben

Hasretin kanı damlıyor şehre

Can göçüyor bir virane sensizlikten geçerken

Hüküm giymiş yüreğimde alaca bir ayrılık

Dem tutmuş bir sevda

Üç yalnızlık üç emanet

Uğruna ölümle tanış çıktığım

Hani yummadan gözlerimi

Birbaşıma bütün şehri yaktığım

Tut ki gidiyorum

Sıla rengi gözlerinde kurşunlayıp hasreti

Bir amansız İstanbul akşamında yakıyorum kendimi

Ardımda bıraktığım üç emanet

Türküm sılam ve sen sevgili

Gönderi tarihi:

Uzak, Şehir ve Hayal

 

 

 

Yedi sükût sakladım cennet oldu rüyama,

Adını kim koydu ey sonsuzluğun yarısı!

Hayal satıyor zaman sis konuyor hülyama,

Çığlıklar bestelendi sana olsun darısı!

 

Nedir yalnızlık suda, ya da sende adalar?

Düşleri fayton taşır sükûnetin kâtibi!

Kimin kalbinde yeşil derin uykuya dalar?

Kimdir bu manzaranın kuş yürekli sahibi!

 

Köprü kurdum tarihle buz kesti ayaklarım;

Meğer sükût tutarmış gölgelerde avcılar!

Kaç güvercin sitemi işittin kulaklarım!

Sadakatin ecrini kimden alır acılar?

 

Sırtında yük mü dersin sur kokan bulutlara?

Kim astı kirpiğine bu destansı yazgıyı!

Müjde dedin duydum ben göz kırptın umutlara,

Çöz at artık kanasın gül yaran şu sargıyı!

 

Ey çok sesli hayatın çok renkli solgun yüzü:

Al senindir zaten öpülmemiş bir bahar...

Sende kaybettim en son ey topraktan gökyüzü!

Kalbim yine baharı senin avcunda arar...

 

Kaç sığın sularına güneşin Kız Kulesi;

Öpsün seni alnından sesin renkli Üsküdar!

Adın kokuyor tarih bu bahçenin lalesi,

Dalgalar kulağına söyle neyi fısıldar!

 

İki yakası açık uslanmaz bir çocuksun!

Var git yollar senindir istediğin hayale...

Seni bulan gönlünde sonsuzluğu okusun,

Merhem olsun yüreğin gül kokulu melâle...

 

Çok ışıklı yaşama nazar eder galata:

Kalbindeki gözün mü, ya da nedir niyeti?

Yalnızlık senfonisi besteliyor hayata;

Kim kırdı yüreğini ya bu neyin diyeti!

 

Haliçin sol yanında kimin kalbidir atan?

Herkes bilir utanma fatih senin sevgilin!

Sana güzel yâr seçmis seni böyle yaratan,

Adını vustlat koymuş kurdelesi gül gelin!

 

Meşhur bir düş mü dersin uzağından kurulan?

Yaradan yüreğine hangi ruhu üfledi!

Seni görüp kaderce gözlerine vurulan,

Mecnun olup zamandan hayalini eledi!

 

Ey hayale ruh olan, ey zamanda can şehir!

Kelimeler müptela mana üfleyen ney’e!

Güllerin damarında kan diye akan şehir:

Hangi dilde okusam aşk çıkıyor sen diye!

 

Sır tutan ellerine yağmur kurusu düştü;

Alnın kime sadakat kime verdin sözünü!

Yedi sükût demiştim ne de güzel bir düştü:

Mihrimah avucunda rüzgâr öpsün yüzünü!

 

Kaç minare yemindir güneş sırtında batan?

Saçlarına kızılı sarmak da nerden çıktı!

Yine seher olunca sessizliği unutan,

Hangi dervişin ki o, sesi hala ılıktı!

 

Sesi hala ılıktı boğazın ve zamanın,

Kim koydu söyle bana cebine bu öyküyü!

Bilirim eğik boynun önünde bu fermanın,

Sen kadar ağır olsun, isterse de kuş tüyü!

 

Gözü yaşlı yaşamak ve gülistan ve gülzâr.

Sen eski bir saatin eskimeyen vaktisin!

Akşam sana gelirken elde hep aydınlık var;

Çift yürekli gülzârın ebediyet aktisin!

 

İçin dolu İbrahim, ateş yükün yanmakta...

Kaç oğul kurban ettin adın oldu İstanbul!

Issızında bir şair söyle neyi anmakta?

Al üstüne de aşkı, nefes al öyle durul!

 

Durul sen ve sen kalbin masiva yumağında;

Hatırla da de bana gemiler nerde yürür!

Kelime sana mebni şiir ören ağında,

Güvercin mi hicret mi hangisi seni bürür!

 

Yakın sana sen ve o, fetih estiren rüzgâr!

Kuş kanadı tadında muhâcir esen hasret!

Diner bir gün demişti, dua kabule mazhar...

Şimdi gamzen mi Fatih sen mi Fatih’te sûret!

 

Zihni soru gülzârın: Kaç bülbüllü bir gül bu?

Toprak desen kül tutmaz, içi rüzgâr yemini!

Akşam dediğin serin, serin sende aşk ve su!

Sözü eskimez ahdin, eskise de zemini...

 

Zaman sende seyyahken, mülteci zaman sana;

Ey peygamber müjdesi, kaç dualık aminsin!

Sana doğar güneş, bil; ay, yıldız her an sana...

Tut elimi tarihim tut da feryadım dinsin!

 

Güneş gitmez korkma sen, gitmeden kalbin senin!

Güzelim saçlarında gül tutarken sadakat!

Binbir renkli sırrı bu sonsuzluğu çizenin...

Sana uzak düş kurmak inan kalbe meşakkat!

Gönderi tarihi:

En Derin Sevgili

 

 

 

Tut ki ben seni beyaz güller gibi gönlüme diktim

Hasretin kara topragini yüregimde okyanusa cevirdim

Oysa sevgim ugruna mahseri iple cektim

Korkma sevgili sana ah edip kin beslemem

Lugatimda yok yalandan tek bir kelimem

En derin sevgili, mavi mavi bekledim

Gelmedin…

Dolunay gecesini gözpinarima mendil ettim

Amma Sen...Sen...baska Sevda’lar ülkesindeydin

Gözyaslarim sana degil....en derin sevgiliye

Ilk ask-a olan sevgimin evrenine

Mavi mavi sevdim seni en derin sevgili....sevgili...s-e-v-g-i-l-i

Avuclarimdan kayip giden zamana sigdiramadin beni

Bana bu aski, ihaneti yasattigin icin tesekkür ederim

Aldirma sen yüregime kazinmisligima aldirma....aldirma...a-l-d-i-r-m-a

Gönderi tarihi:

Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?

 

 

 

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

 

Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?

 

Sevmek için güzele mi bakmalı?

 

Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?

 

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

 

Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

 

Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?

 

Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?

 

Solması için gülü dalından mı koparmalı?

 

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

 

Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?

 

Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.