Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ATİLLA İLHAN VEFAT ETTİ


şirin

Önerilen İletiler

Ayrılık Sevdaya Dahil

 

Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın

En görkemli saatinde yıldız alacasının

Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader

Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın

Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları

Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan

Onu çok arıyorum onu çok arıyorum

Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları

Bir yerlere yıldırım düşüyorum

Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan

Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu

Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş

Tedirgin gülümser

Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili

Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar

Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili

Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar

Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu

Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte

Yansımalar tutmuş bütün sahili

Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil

Çünkü ayrılanlar hala sevgili

Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık

Hava ağır toprak ağır yaprak ağır

Su tozları yağıyor üstümüze

Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır

Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı

Karanlık çöktü denize

Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin

Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin

Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan

Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince

Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice

Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak

Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına

Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle

Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız

İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız

Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi

Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı

Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ

 

 

Attilâ İlhan

 

Ünlü şair ve yazar Atilla İlhan vefat etti. İlhan'ın, gece saatlerinde evinde hayatını kaybettiği bildirildi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...............................................

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

 

 

 

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra

 

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara

 

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara

 

Geceler uzar hazırlık sonbahara..

 

 

 

Atilla İLHAN

 

ALLAH RAHMET EYLESİN.

 

:clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir TheLastofMohicaN

AN GELİR

 

an gelir

paldır küldür yıkılır bulutlar

gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet

o eski heyecan ölür

an gelir biter muhabbet

çalgılar susar heves kalmaz

şatârâbân ölür

 

şarabın gazabından kork

çünkü fena kırmızıdır

kan tutar / tutan ölür

sokaklar kuşatılmış

karakollar taranır

yağmurda bir militan ölür

 

an gelir

ömrünün hırsızıdır

her ölen pişman ölür

hep yanlış anlaşılmıştır

hayalleri yasaklanmış

an gelir şimşek yalar

masmavi dehşetiyle siyaset meydanını

direkler çatırdar yalnızlıktan

sehpada pir sultan ölür

 

son umut kırılmıştır

kaf dağı'nın ardındaki

ne selam artık ne sabah

kimseler bilmez nerdeler

namlı masal sevdalıları

evvel zaman içinde

kalbur saman ölür

kubbelerde uğuldar bâkî

çeşmelerden akar sinan

an gelir

-lâ ilâhe illallah-

kanunî süleyman ölür

 

görünmez bir mezarlıktır zaman

şairler dolaşır saf saf

tenhalarında şiir söyleyerek

kim duysa / korkudan ölür

-tahrip gücü yüksek-

saatlı bir bombadır patlar

an gelir

attilâ ilhan ölür

 

anısı önünde saygıyla eğiliyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

görünmez bir mezarlıktır zaman

şairler dolaşır saf saf

tenhalarında şiir söyleyerek

kim duysa / korkudan ölür

-tahrip gücü yüksek-

saatlı bir bombadır patlar

an gelir

attilâ ilhan ölür

 

 

 

an gelir atilla ilhan ölür,

an geldi atilla ilhan öldü.

 

bu toprağa dair elimizde övünebileceğimiz bir eserdi o,

ve onu da yitirdik, onu anlayan ve onu sevenler için hayat biraz daha anlamsız,

biraz daha yavan artık, dilerim gittiğin yerde de huzur içinde olursun...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN SANA MECBURUM

 

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum

 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

Bu şehir o eski İstanbul mudur?

Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

Sokak lambaları birden yanıyor

Kaldırımlarda yağmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun

 

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur

İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

Birkaç hayat çıkarır yaşamasından

Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

 

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor

Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor

Durup köşe başında deliksiz dinlesem

Sana kullanılmamış bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalanıyor

Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun

 

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun

Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor

Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin

Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin..

 

ATTİLA İLHAN

 

yaşamak hep yakın ölümse hep uzak gelir insana aslında ölüm daha yakın :(

 

pia

 

ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın

ellerini bir tutsam ölsem

böyle uzak uzak seslenmese

ben bir şehre geldiğim vakit

o başka bir şehre gitmese

otelleri bomboş bulmasam

içlenip buzlu bir kadeh gibi

buğulanıp buğulanıp durmasam

ne olur sabaha karşı rıhtımda

çocuklar pia'yı görseler

bana haber salsalar bilsem

içimi büsbütün yıldız basar

bir hançer gibi çıkıp giderdim

 

ben bir şehre geldiğim vakit

o başka bir şehre gitmese

singapur yolunda demeseler

bana bunu yapmasalar yorgunum

üstelik parasızım pasaportsuzum

ne olur sabaha karşı rıhtımda

seslendiğini duysam pia'nın

sırtında yoksul bir yağmurluk

çocuk gözleri büyük büyük

üşümüş ürpermiş soluk

ellerini tutsam pia'nın

ölsem eksizsiz ölürdüm...

 

attila ilhan

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk edebiyatının usta kalemi Attila İlhan,

 

Atilla İlhan için Perşembe günü, Atatürk Kültür Merkezi’nde bir tören yapılacak.

 

ve hayatı hakkında,kitapları , şiirleri, çevrileri,romanları hakkında not düşmek istedim :( çok üzgünüm:(

 

Attila İlhan; 15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı kentlerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza Nazım Hikmet şiiri göndermesi nedeniyle 1941’de tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.

 

CHP ŞİİR ARMAĞANI’NDA İKİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI

Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü kazandı. 1946’ta mezun oldu.

 

İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı yayınladı.

 

1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Paris’e gitti. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Bir kaç kez gözaltına alındı.

 

1950’Lİ YILLARDA ADINI DUYURDU

1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Paris’e gitti. Fransa’daki bu dönem Attilâ İlhan’ın Fransızca’yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini Türkiye çapında duyurmaya başladı.

 

Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar. 1957’de askerliğini yaptıktan sonra sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Ali Kaptanoğlu adıyla onbeşe yakın senaryo yazdı.

 

’YASAK SEVİŞMEK’ VE ‘AYNANIN İÇİNDEKİLER’

1960’ta Paris’e geri döndü. Babasının ölmesiyle birlikte İzmir’e döndü. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968’te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

 

1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazdı. 81’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti.

 

‘SEKİZ SÜTUNA MANŞET’, ‘KARTALLAR YÜKSEK UÇAR’ VE ‘YARIN ARTIK BUGÜNDÜR’

İstanbul’da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi’nde sürdürmekteydi. 1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür senaryosunu yazdığı dizilerdi.

 

ATTİLÂ İLHAN KİTAPLARI

 

ŞİİR

Duvar

Sisler Bulvarı

Yağmur Kaçağı

Ben Sana Mecburum

Belâ Çiçeği

Yasak Sevişmek

Tutuklunun Günlüğü

Böyle Bir Sevmek

Elde Var Hüzün

Korkunun Krallığı

Ayrılık Sevdaya Dâhil

Kimi Sevsem Sensin

 

ROMAN

Sokaktaki Adam

Zenciler Birbirine Benzemez

Kurtlar Sofrası

Aynanın İçindekiler

Bıçağın Ucu

Sırtlan Payı

Yaraya Tuz Basmak

Dersaadet’te Sabah Ezanları

O Karanlıkta Biz

Fena Halde Leman

Haco Hanım Vay

Allahın Süngüleri-Reis Paşa

 

ÖYKÜ

Yengecin Kıskacı

 

DENEME-ANI

Abbas Yolcu

Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler

ANILAR VE ACILAR

Hangi Sol

Hangi Batı

Hangi Seks

Hangi Sağ

Hangi Atatürk

Hangi Edebiyat

Hangi Laiklik

Hangi Küreselleşme

 

ATTİLÂ İLHAN’IN DEFTERİ

Gerçekçilik Savaşı

‘İkinci Yeni’ Savaşı

Faşizmin Ayak Sesleri

Batı’nın ‘Deli Gömleği’

Sağım Solum Sobe

Ulusal Kültür Savaşı

Sosyalizm Asıl Şimdi

Aydınlar Savaşı

Kadınlar Savaşı

CUMHURİYET SÖYLEŞİLERİ

Bir Sap Kırmızı Karanfil

Ufkun Arkasını Görebilmek

Sultan Galiyef

Dönek Bereketi

Yıldız, Hilâl ve Kalpak

 

ÇEVİRİLERİ

Kanton’da İsyan (Malraux)

Umut (Malraux)

Basel’in Çanları (Aragon)

 

 

 

 

 

 

 

 

Ve de Belki de hepinizin bildigi, herkesin sevdigi Atilla Ilhan'in en guzel siirilerinden birisi olan

 

 

Ucuncu sahsin siiri

 

Gözlerin gözlerime degince

Felaketim olurdu aglardım

Beni sevmiyordun bilirdim

Bir sevdigin vardı duyardım

Cop gibi bir oglan ipince

Hayırsızın biriydi fikrimce

Ne vakit karsımda gorsem

Oldürecegimden korkardım

Felaketim olurdu aglardım

Ne vakit macka'dan gecsem

Limanda hep gemiler olurdu

Agaclar kus gibi gulerdi

Bir ruzgar aklımı alırdı

Sessizce bir cigara yakardım

Kirpiklerini egerdin bakardın

Üsürdüm icim ürperirdi

Felaketim olurdu aglardım

Aksamlar bir roman gibi biterdi

Jezabel kan icinde yatardı

Limandan bir gemi giderdi

Sen kalkip ona giderdin

Benzin mum gibi giderdin

Sabaha kadar kalırdın

Hayırsızın biriydi fikrimce

Güldümü cenazeye benzerdi

Hele seni kollarına aldımı

Felaketim olurdu aglardım

 

 

 

Kolay gelsin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zurnachattt.jpg

 

 

 

 

 

 

HARP KALDIRIMINDA AŞK

 

sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin

hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş

bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde

ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız

 

yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara

eksik olan bir şey var sana bana dair

belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif

ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş

heybetli gurupların belirdiği saatlerde

 

sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin

acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan

her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış

nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne

 

şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor

güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini

belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış

senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda

mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun

gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını

 

sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin

ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek

 

kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne

yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız

yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık

dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir

 

ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor

saatler bizim değil kitaplar bizim değil

bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey

kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz

ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim

buna rağmen mutluluğa inanıyoruz

 

ATTİLA İLHAN

 

 

 

Bazen cümleler yetersiz kalır duyguları ifade etmekte zorlanırız.İşte öyle bir andayım

Üzgünüm hemde çok sanırım onu en iyi kendi şiirleri anlatır ....

 

 

sevgiler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ADIMLA NASIL BERABERSEM

 

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların

bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan

koşar gibi yürüyüşün

karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

 

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların

uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın

karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

 

adımla nasıl berabersem öylece beraberiz

seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye

gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat

koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz

ve sonra her zaman her ölümlüye

aynı şartlar altında kısmet olmıyan

gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

 

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların

sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

 

Atilla iLHAN

 

 

 

sen bize kalbimiz kadar yakınsın......

 

 

allahtan rahmet , yakınlarınada baş sağlığı dilerim.........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul Ağrısı

 

kanatları parça parça bu ağustos geceleri

yıldızlar kayarken

şangur şungur ayaklarımın dibine dökülen

sen eğer yine İstanbulsan

yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim

pançak pançak şiirler tüküreceğim

demek yine ben

limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor

kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler

Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları

mavi asfaltlara çökmüş

diz bağlıyor

eğer sen yine İstanbulsan

kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan

Sirkeci Garında tren çığlıklarıyla bıçaklanıp

intihar dumanları içindeki Haydarpaşadan

Anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlıyan

sen eğer yine İstanbulsan

aldanmıyorsam

yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa

kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar

yine senin emrindeyim

utanmasam

gözlerimi damla damla kadehime damlatarak

kendimi yani şu bildiğin Attila İlhanı

zehirleyebilirim

sonbahar karanlıkları tuttu tutacak

Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor

imtihan çığlıkları yükseliyor üniversiteden

Tophane İskelesinde diesel kamyonları sarhoş

direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler

uykusuz dalgalanıyor

ulan İstanbul sen misin

senin ellerin mi bu eller

ulan bu gemiler senin gemilerin mi

minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında

liman liman götüren

ulan bu mazut tüküren bu dövmeli gemiler senin mi

akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar

neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor

antenlerinden

neden

peki İstanbul ya ben

ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy

gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu Abbas

ya benim kahrım

ya senin ağrın

ağır kabaranlarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi

burgu burgu içime boşalttığın

o senin ağrın

o senin

eğer sen yine İstanbulsan

yanılmıyorsam

koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim

Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok işçilerine

satır satır okumak istediğim

sen

eğer yine İstanbulsan

eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

ulan yine sen kazandın İstanbul

sen kazandın ben yenildim

kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar

yine emrindeyim

ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa

parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam

hiçbir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa

yanılmıyorsam

sen eğer yine İstanbulsan

senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar

gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan

bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

ulan bunu sen de bilirsin İstanbul

kaç kere yazdım kimbilir

kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken

1949 Eylülünde birader mırç ve ben

sokaklarında mohikanlar gibi ateşler yaktık

sana taptık ulan

unuttun mu

sana taptık

 

Attila İlhan

 

 

 

...kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler...

Gercekten kafıyeler boynu bukuk kaldı

huzur ıcınde yatsın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz

 

Galiba eski liman üzerindesin

Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak

Dudaklarınla cama çizdiğin

En fazla sonbahar otellerinde

Üniversiteli bir kız uykusu bulmak

Yalnızlığı öldüresiye çirkin

Sabaha karşı öldüresiye korkak

Kulağı çabucak telefon zillerinde

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

Hiçbir sevişmek yaşamışlığım

Henüz boş bir roman sahifesinde

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Ne çok çığlıkların silemediği

Zaten yok bir tren penceresinde

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yabancı bir şarkı gibi yarım

Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Uykumun arasında çağırdığım

Çocukluk sesimle ağlayarak

 

Sen benim hiçbir şeyimsin

 

ATTİLA İLHAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.