Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Protest Kaan İnce’ye Madem bu putlar yasa savaş istiyor tanrılar nereye baksam ihanet neye dokunsam kan sormaz mıyım, nerdesin ey tanrım Madem yetmiyor gücü sevginin yaşamı onarmaya herkes herkese düşman çiçeklerin alnında kan lekeleri kalbinden güneşi hançerliyor insan Madem katliamlarla boğuluyor dünya acımasızlıklar kin kusuyor cennet adına cehennemi yaşıyoruz ve bütün umutlar kördüğüm Bırakıp burda bu koca yüreği çekip gidiyorum ben de Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ateş Gözlü Kuşlar Ey nerdesiniz, kanatlarını maviyle yıkayan ateş gözlü kuşlar ve sevdasını bir papatya gibi göğsünde dokuyan çocuklar biz ki ölesiye sevdalanmazdık siz olmasaydınız ışıklarla devşirmezdi umudunu gelincik tarlaları bir avuç maviye tutsak kalmazdı gözlerimiz ve özgürlük büyümezdi yüreğimizin çağlayanında bir öfke gibi şimdi yoksunuz her akşam dalgın bir su gibi akıp giderken bakışlarımız dalgalarını yitirmiş suskun bir denizde bir kızıl tomurcuk harelenir kirpik uclarımızda her sabah bin şafağın yangınında tutuşurken yanaklarımızda gözyaşı ey ışık yüzlü çocuklar alın bizide alın terkinize gittiğiniz yöne götürün bizki, sizinle her bahar bir yaprakta tanımlardık aşkı ve başımızı dağyelleriyle bağlardık en dayanılmaz fırtınalarda bile karanfiller büyütürdük içimizde şimdi yoksunuz hüzün aç kurtlar gibi kemirirken yüreğimizi ağrılarda kanayan bir gül olur gülüşümüz, tetiği çeken ellerde cemreler düşerken kankızılı sevdalara fırtınalara özlemler savurarak kalakaldık yaralarla dolu bir ihanetin ortasında şimdi yoksunuz evler yıkık sokaklar boş bakışlar dalgın öksüz bir tomurcuk filiz sürer kirpikuclarımızda her sabah dallar boynu bükük, kuşlar yaralı, insanlarda bir telaş ak güvercin kanatlarına ateşle yazılır sevdalarınız durmadan açıkartırmalarla kirleniyor gökyüzü bir tek kan izleriniz kaldı yitikler listesinde Kahretsin 1984 İstanbul Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Dedim Ya Safım Kendime Sone Dedim ya safım El Bağlayıp Aşka Ağlarım Gece gözlerini kapayınca gözlerin başlar sen gözlerini kapayınca zifiri karanlıklar uğultular yağar göklerden, alev-ateş ırmaklar içini çeker bir çocuk, bir şarkı çıldırır dudaklarda ben kapanıp içime yarama taş basarım kötülük etseler bile pusarım aşka el bağlayıp susarım üzülürüm bir zalimin bile boynu bükükse ve kırıksa kanadı bir kuşun benimde kırılır kanadım kolum acılara düşer yolum dedim ya safım acırım herkese boynunu bükse bir çocuk bir annenin yüreği tekmelense dayanamam oturup ağlarım ne zaman seher yelleri esse uzaklardan yüreğime papatya işlemeleri örülür tel tel ışıklardan mor ötesi tünellerden sevdalar çağırır beni bir ateş olup sarıp sarmalar gönül coğrafyamı dedim ya safım bana kötülük edeni bile bağışlarım bu yüzden doğru yalan her söze kanarım aşka el bağlayıp küllerimde yanarım her ayrılığın terkisinde bir aşk taşıdım hayata her aşkın terkisinde bin özlem yaşadım düşlerimi denedim ırmaklarla, gözlerimi bağışladım unutulmuş istasyonlarda bir başıma kaldım, ağlarım dedim ya safım doğrulara akar pınarım bukelamun gibi rengim yok bu yüzden her şeye kanarım aşka el bağlayıp ağlarım can çekişir dudağımda kelebek ölüleri nerede kötülük görsem söner yıldızları gözlerimin kör olurum ah ömrüm, gençliğim, ey sevdiğim kimsesiz bir çocuğun yüreğine çizip resimlerimi kayıp mezarlara gömdüm yüzüme siper ettiğim gülüşlerimi ve acılarımı sevdalı bir kuşun kanadına bağlayıp el açıp aşka ağlarım gücüm yetmiyor artık karşılamayı yalanları ve yeniden yaşamayı ikiyüzlü aşkları, talanları bir çöl akşamında yarım kaldı ömrüm suya düştşü düşlerim ey der susarım hey der pusarım aşka el bağlayıp ağlarım yıldızlara sevdalıysan ve seviyorsan hilesiz sende el bağlayıp ağla ben yüreğimi uzak iklimlerde yitirdim ağlamayı öğrendim ardından sisler ve sanrılar kaldı elimde acılar ve ihanetler dönüp bakamam geriye anla sorma nerde kaldı hayallerim kim açtı bu kahrolası çukurları yüreğimde hangi iklimin kederinde kayboldum Şimdi dünyanın bütün yalnızlıklarına gözlerim yağıyor dönüp bakamam geriye anla aşka ve acıya el bağlayıp ağla dedim ya safım her yalana kanarım kim ne dese inanırım bu yüzden yok dünyada yerim herkesi kendim gibi sanarım hep aldanırım dedim ya safın biriyim aldatır bir çocuk bile beni kim ne derse inanırım ben Kazım oğlu Nuri Can kendi yüreğimin içine saklanıp kendi hülyamda yaşarım bana kötülük edenlere bile kötülük düşünmem herkesi severim düşmanımda olsa bağışlarım dedim ya safım bir çocuk bile aldatır beni kim ne derse inanırım Nuri Can _________________ Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 En Güzel Aşk Hikayesi sendin hayatımın kaynağı gülgüzelim, tutkum, özlemim vazgeçilmezim, yüreksesim seninle uçardım güvercin kanatlarında bir ipekböceği sabrı bir güvercin aklığı bir anne sıcaklığı ve bir kumru saflığıyla severdim seni bilmezdin dudağımda bir ıslıkla bin sevda masalında beklerdim seni gelmezdin her gece sevgimi göğe yıldız diye serperdim görmezdin gülüşün bahar buğusu olurdu gülüşün bir avuç su gülüşün gül gülüşün karanfil kokusu seni görmediğim gün iki damla özlem iki damla hasret çiçeği olur düşerdin yüreğime damla damla kirpiklerimin kıyısında martı olurdun susardı bütün denizler seni özlediğimde gelmezdin bir sevda masalında arardım seni bir çiçeğin dalında, bir gülün alında saçlarını koklardım tel tel dudağına en güzel şiirler yakıştırırdım ayışığı dökerdim bakışlarına her gece bilmezdin güz biter kış gelir giderdi yaz biter bahar gelir geçerdi gelmezdin buğulu camlara yazardım adını yüreğime kazardım yüzünü gözlerimde sesini ruhumda saklardım görmezdin İsterdim ki, baharda toprak olayım rüzgarda yaprak olayım kırmızı balonlara yükleyip yüreğimi her gece sana yollayayım isterdim ki, en güzel aşk öyküsü olsun aşkımız yüreklere yazılsın şiir şiir dünyada bütün sevenler, sevmeyenler gelenler, geçenler bizi okusun isterdim ki, sonsuzluğun öyküsü olsun aşkımız hayatın kaynağı, sevginin bağı gülün saflığı en güzel aşk hikayesi olsun aşkımız 8/08/1977/ Nijmegen Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ey Hayat Yüreğimin yüzüme yansısıdır hüznüm Ömrümün alnacında Ki aynaları hep kırık Fırtınalar sellerle yıkadım yaralarımı Alev ateş ırmaklarla Kimseye sevgilim diyemedim ömrümce Doya doya sarılamadım Sevdaki tek ülkemdi benim Bir rüzgar gülü gibi Dönendim durdum uçurumlarda Her gece bir sevgilinin koynuna düşürdüm düşlerimi her sabah bir gelinciğin yaprağında üşüdüm bir öpüşün bir dokunuşun ödentisine sakladım gülüşlerimi şiirler neyi anlatır insanlara ey hayat şarkılar neyi ya yaralı bir ceren gibi içimde taşıdığım bu aşk üstünde, acılar içinde kıvrandığım yatak bu soğuk, ıssız, insafsız geceler sevginin rengi nasıldır, neyi anlatır ölümler ya menekşe kokan yeniyetme bir bahar satır aralarında boğulan çığlıklar yalnızlığıma uzanan bütün eller yalancı dilim suskuyla yoruldu, gönlüm aşkla dudaklarımda yosun bağladı çığlığım herkes kendi gerçeğinde kalıyor oysa öfkesinin yanardağında uzat ellerini ey hayat, iplerin koptugu yerde umut ile sevgi birleşince yerleşince yüreğe aydınlığın kanı sisler çözülsün, geceler geçilsin varılsın ufkun şafağına umut tükenmez insanda ey hayat, sevgi tükenmez Nuri Can Geçer mi? Üşümesi Kalbimin Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gül Yaprağına Gömdük gittin kaç gece başımı duvarlara vurdum esen rüzgarlara kokunu sordum bilmezsin gittin ağrılar birikti yureğimde pınarlar boşaldı gözlerimde silmezsin gittin umutları yel aldı, sevinçleri sel aldı bir yürek dolusu yalnızlık kaldı gelmezsin gittin öksüz kaldı içimizdeki imge dağları bur kara gecelerde umarsız kaldım dikenli teller yırtıyor yüreğimi görmezsin Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Güz geldi sevdiğim güz Güz geldi sevdiğim güz Sonsuz bir rüzgar başladı gittiğin yerde Toprağın rengi sarı bir hüzün Yapraklar savrulup gitti çoktan Acılara yöneldik biz, yangınlara Alnımızın çizgilerinde savrulup gidiyor zaman Eski bir kitap gibi belleğimizin sayfalarında anılar Dönüp dönüp içimize bakıyoruz Bir ölüye bakar gibi uzaktan Günlerin hayhuyları içinde Sağır duvarları ardında gecelerin Kirlenmiş nehirler gibi Yalnızlık sızıyor sokaklardan içimıze doğru Ah sevmeyi bilmedik biz, sevinmeyi bilmedik Yorulduk ah çekip ağlamaktan Uzat ellerini sevdiğim, dost ellerini Acıların buzul mevsimindeyiz artık Aç açık sevgisiz ve çıplak Yeryüzüne sığdıramadığım bu yalnızlıkla Koma beni yorgun bir kentin ortasında Koparma kollarımı yaşam denen zincirden Uzat ellerini sevdiğim, dost ellerini Ölüm son kıyımızsa beraber yürüyelim Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Hazandır Hazandır Umudun burçlarında yapraklar savrulur Acılar giyinmiş ağaçlar saçlarında ölümün Dışarıda şiiri yazılmamış bir sevdanın ateşi tutuşuyor Geceler kan kusuyor sokaklarında suskunluğun Hazandır Doğulu rüzgarların öfkesiyle sarsılıyor yaşam Sisler ve sanrılar eteğine tutunmuş kalmıs bir serçe Çırpınıp duruyor bir balık suyu tutuşmuş bir denizin dalgalarında Hükmünü sürüyor güz dudaklarında bir çocuğun Hazandır Topa tutulmuş yürekler ağını örüyor ucube bir karanlık Kimse kimsenin acısını duymuyor, böluşmüyor yasını Ah yüreğim nasıl üşümez, nasıl düşmez pervasız uçurumlara Korku estirirken fırtınalar yarasında kan yorgunluğun Hazandır Uykuyu bırakın uykucular uyanın Uyanın hantal gecelerin derin uykularından Bu kaçıncı sestir boğulan dudağı uçuk sabahlarda Kaçıncı infazıdır, ihanetin, ihparın sütübozukluğun 18/10/1987 İstanbul Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Kaçacağım İnsanı Gördüğüm Yerde Dağlara çıkacağım bir gün dağlara duraksız bir rüzgar yalayıp geçerken alnımı işlerken iliklerime nisan yağmurları bu kirli aşağılık ilişkilerden sıyrılacağım taç yapraklarında saklanacağım çiçeklerin kelebeklerin kanatlarında uçacağım yüreğimin kırıklarını toplayıp avuçlarıma insanı gördüğüm yerde kaçacağım yeni bir türkü yakıştırıp sesime fırlatıp atacağım dudağımda arabesk şarkıları yeni güzellikler katacağım hayatıma yeni sevdalar yeni duyarılıklar tüm kirli ilişkileri, yüreğimin yangınında yakacağım kar düşerken ömrümün satıraralarına şarkılar üşürken yüreğimde çırılçıplak içimin kırık saksılarında, bin çiçek açacağım ışıklı gülücüğünde bir çocuğun binlerce sevda şiiri yazacağım ve kuşlar uçarken gökyüzünün mavi kanatlarında lekesiz yanına sarılıp hayatın uyuyacağım bir ince gül yakıştırıp sesime her suyun sesine bir şiir bırakacağım kaçacağım insanı gördüğüm yerde yüreğimin kırıklarını toplayıp avuçlarıma ağlamayacağım bir daha ağlamıyacağım 17/ 04/ 1986 Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Küs Çiçeği bir rüzgar olsam ıssızda hıçkırsam tenhalara pınarlara seslensem, tomurcuklara okşasam incinmiş yaprakları incinmiş sesimle ay ışığı olsam ısızda akıp gitsem su gibi derelere yalnızlıkları yıkasam, sevgisizlikleri yıldızlar bir yanımı alıp gitse, güneş bir yanımı her gece, kapısı kapalı evlere düşsem, pencerelere nazlı bir şafak olsam ıssızda kızıl bir nar gibi serilsem gökyüzüne yıldız gülücükleriyle terli çocukların lekesiz alınlarından öpsem her sabah gün konmuş yanaklarından ay bir yanımı alıp gitse, güneş bir yanımı dağ deniz savrulsam bir bahar başlasa yeşil yaslasam başımı omuzuna dağların bir yol çiçeği gibi küs ve yorgun ağlasam nazlı bir çocuk avuçlarına saklasa gözyaşlarımı uzanıp uyusam incinmiş kirpiklerine bir daha uyanmasam Nuri CAN ‘Nijmegen 1978 Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Küskün Çiçek Siz bir küçük dağlı kızdınız yavru bir ceylanın gözlerinde ağlarken gördüm sizi munzur’un tepesinde öyle yalnız çaresiz ve tek başına ellerinizde deste deste umut vardı umutla bakıyordunuz dünyaya, barışla ağladığınızda, gözyaşlarınız umut oluyordu hasret oluyordu, rüzgar oluyordu haykırıyordu dağların eteklerinde ağladığınızda hâle hâle oluyordu gözlerinizden küçük yağmur taneleri dökülüyordu çağlayanlara ve çağlayanlarla beraber düşüyordunuz yüreğimin orta yerine damla damla gözyaşı olup ey munzur dağlı küskün çiçek siz bu dağlarda kanadı yaralı kuşsunuz umutsunuz bulutların arkasındaki ışıltı gökyüzünde binlerce yıldızsınız yeryüzü ve gökyüzünün kesiştiği nokta da unutulmuşsunuz bakışlarınız hilal hilal saçlarınız lüle lüle ipek kanatlı bir kelebeğin ipeksi kanatlarıdır çiçekleri okşayan elleriniz yeryüzü sizin için renklidir güneş ay yıldızlar ve gökyüzü sizin için mavi munzur sizin için mutludur bir masal fısıldayın istedim o masalda hayalleriniz yaralarınız içinizde yanan ateşler kır çiçekleri ateş böcekleri ve size ihanet edenler olsun bir dağ yamacının güzelliğine saklayıp kelimelerinizi sustunuz boynu bükük menekşeler gibi karşımda boyun büküyordu bakıp gözlerinize ıslak dağ menekşeleri rengarenk kelebekler konuyordu saçlarınıza bu dağlarda menekşeler hep boynu büküktü belki belki, gelin gelin ağlıyordu gelincikler bu yüzden suskundunuz ve bu yüzden ben yalnız gözlerinizle konuştum şiirlerim hep sizi yazacak, sizi anlatacak uzaklarda olsam bile hep yanınızda olacağım neşenizle açıp, acınızla solacağım vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim küsme, yine geleceğim yaram yaranıza kardeş sevdam sevdanıza eş derdim derdinize dost gönlüm gönlünüze yoldaş güleceğiz hep beraber vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim 29/07/1982 Munzur yaylası Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Masal çiçeği ne zaman seni düşünsem bir kuş ötüşünde bahar gelir dağlara kanatlarında yüreğimi okşar ellerin bütün ağaçlar yüregimde tomurcuklanır bütün çiçekler gözlerimde bin bahar saflığına bürünür hayat Nerede seni görsem sevinç çığlıkları saçar gözlerim sokaklara güzelleşir yeryüzü nereye baksam maviye bulanır sevdaya akan bütün duygular yüzünün güzelliğiyle yıkarım yüzümü her sabah ve sen en güzel masal çiçeğim olursun nerede sesini duysam avuçları gül kokan çocukların duaları yağar üzerime. akan pınarlara sesini, öptüğün çınarlara nefesini taşırım. ne zaman ışısa vefa gögünde hilal yıldız gülücükleri dökülür denizlere çağıl çağıl ne zaman seni ansısam sevgiye bin çiçek açar yüreğim sen kokan kötülükler alır gider başını bu şehirde bir ceylan iner pınarlara su gibi yudum yudum hava gibi nefes nefes sevgin dolar her yere ellerini hissederim ellerimde sımsıcak bilirim ki aşk en güzel masal çiçeğidir gönüllerde mutlu mavi çiçekler açtıran insan hayatında bütün dillerde sevgi şiiridir masal çiçeği bütün dudaklarda sevinç nağmesi ben ki yalnız seni sevdim bu yalancı dünyada yalnız senin oldum taştıkça aşkın ırmakları seninle bütünleşti hayatımın tüm renkleri her hissetiğimde yüreğimde yüreğini sımsıcak yağmursun sen, gökkuşağısın rüzgarsın, baharsın, aşksın, hayatsın tek mümkünüsün ömrümün, tek umudumsun her güz mavi çiçekler açan bahar çiçeğimsin gök kuşağından, gün ışığından ayrılırken ben sana sarılırım yedirenk sevinçlerle her gece Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Sevgiden bir dünya Bir dünya istiyorum kötülükleri kirli sularda boğulmuş iyiliklerle yoğrulmuş dostluğa kanat çırpan güvercinleri kardeşliğe meyve veren ağaçları olsun... bir işim olsun sabah gidip, akşam döneyim emeği anlımın teri, sömürülmediğim hakkımın yenilmediği işçi diye hor görülmediğim... bir çevrem olsun yüzlerde sevgi okunan kürdü lazı çerkezi tüm insanları eş zencisi beyazı, kadını erkeği hepsi dost, hepsi kardeş... bir eşim olsun hüzünüyle hüzünlenip neşesiyle güleceğim beni en iyi anlayan bir ömür seveceğim... bir evim olsun tek katlı çiçek bahçeli küçük, barınabileceğim kadar çocuklarımın gülüşleriyle dolup bakışlarıyla aydınlanacak... geçinip gideyim işte ne zengin ne fakir kimseya muhtaç olmadan herkesi seveyim herkes de beni, kardeşçe ve ben ben olayım... Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Şiiranne Hangi dal inlemez kırıldığı yerden? hangi yaprak bilmez ayrılığı? sonbahar rüzgarları esince... el sarar mı yaraları şiiranne? bak akşam oldu nereye ve kime sığınır bir çocuk kimsesi yoksa yürekteki öksüz çiçek gözyaşıyla beslenirse kuruyup gitmez mi şiiranne? anısı olur mu küçük rüzgârların? kırılınca düş kanatları. incinmez mi minik eller? nazlı bedenler üşümez mi şiiranne? yıldızlar örtmezse üstünü nasıl ısınır çocuk gülüşleri uyan ey sabah yeli! uyan çiçeklerin nazlısı uyan ey küskünü gül ömrün İşte kurşun, delik-deşik et yüreğimi dökülsün hüznün kırıntıları bir acıyı, bin acıya sarıp bir rüzgarın sesinde alıp götürmez mi yaralı ırmaklar? yanaklarında iki damla yıldızla alıp götürmez mi? gözlerindeki buğuyu alıp götürmez mi? siyah gülün uğultusunu yüreğinden şiiranne bak düş bulutları da gitti ıhlamur kokuları da nilüferlerin yaprağını döktüğü yer de şiiranne şiir gibi yaşamak nasıldır? şiir gibi büyümek şiir gibi ölmek bu nasıl bir dünya şiiranne gülün acısı mıdır insan? benim aklım almıyor benim aklım almıyor şiiranne... Nuri CAN _________________ Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Taştan Anılar Gibi Hayat Zaman sararmış yapraklar gibi Savrulurken hayatın uçurumlarına Sonsuzluğu avuçluyoruz hep beraber Tarihin kirli dönencelerinde Banka cüzdanlarıyla ölçülüyor yaşam Aşklar ki, bir gecelik ilişkiler kadar değersiz Dökülen yapraklar gibi geçersiz dostluklar Kara bir leke taşıyor yarınına herkes Eski incelikler, ilişkiler yok artık Unutulmuş sevdalar üşütür yüreğimizi İçli türküler yakışmıyor artık sesimize Müzik diye sözsüz sözcükler tıkılıyor kulaklarımıza Kimse kimseyi anlamıyor Kimse kimseyi bağışlamıyor umutlarıda kirletiyoruz hep beraber Kirli bir kefen örerek cesetlerimize utanarak bakıyoruz geleceğine çocuklarımızın Gün gelecek Herkes kendi yarattığı ceheneminde yanacak Duygu kalmayacak sevgi kalmayacak Yürekler taşlaşacak taştan anılar gibi İnsan olup olmamanın önemi kalmayacak Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Titreyen Kar Tanesiyim Ömrüm zemheride buzdağı acıdan titreyen kar tanesiyim bedenim kış yorgunluğunu kuşanmış güneş de doğmuyor artık, yıldızımda söndü bir mevsim daha ardında bıraktı gitti gözlerimi ne zaman bir çift turna havalansa bilki ben ölesiye dağlarımı özlerim bir bıraksam uykulara düşecek gözkapaklarım kapanacak gözlerim bir daha, bir daha hiç açılmayacak bir dağ isterdim başımı yaslayacak bir gök sarıp kucaklayacak bir yıldız isterdim uzaklarda ışıyacak benimkisi bir hayal işte biliyorum bunların hiç biri olmayacak bir türkü düşer dilime akşam olunca yarası kanayan acılardan seslenir sesim üşürüm gurbet olurum kendime, hasret olurum donar bakışlarım, donar haykırışlarım donar gözyaşlarım öylesine efkarlıyımki dostlar, ölesiye her sabah penceremden kovduğum hüznü her akşam kapıdan selamla karşılarım diyorumki, bir akşam kollarımı gerip çarmıha yüreğimi alıp gitsinler sabahı uzak kentlere tutup bir denize serpsinler gözyaşlarımı ki, balıklardan başkası bilmesin ey hayat ihanetin hançeri saplanınca kalbime sevda adına vur boynumu adım mezartaşım olsun adım gözyaşım bağışlamasın beni hiç bir hatıra yağmurlar yağsın serviler üstüne rüzgarlar essin doruklardan bir tutam kül olsun sevdam dağılsın okyanuslara kimseler bilmesin bir yaprağın ürpertisine sarıp acımı dikenli teller içinde yangınlı çöller içinde ölüm sessizliğinde kalayım Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Bir Bana Dokunuyor Yaşamak Bir masal çiçeği gibi yaşam açmış göğsünü bahara dallar salkım – saçak şiir sevincin ırmakları akıyor yüzünde mevsimlerin düşleri süslüyor bir bir bir çocuk dalmış uykuya yanağı gülücüklerle terli alnında gün devrişir bir ben kalmışım boynu bükük bir bana dokunuyor yaşamak Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Vatan Haini bir Asker Gökmavisi bir çiçeğim ıssızdağbaşlarında bir rüzgarın sesini duyarım, bir de pınarların akşam olunca yüreğimde kırlangıçlar beslerim bir fısıltı gibi içime seslerim sevgilimin ismini gözleri kocaman bir göğüm ben yağmurun yağmadığı ülkelere her akşam gözlerimden billur damlaları dökerim sevgiler yeşersin diye, kin yerine benki hala çocuk yanıyım kirlenmiş dünyanın kardeleniyim, menekşesiyim rüzgarıyım, su sesiyim savaşa sürülmüş bir askerim, bir şair karıncayı incitmek istemeyen ben her çığlıkta yüreğime bin yumruk düşerim atılan her kurşunda ben vurulurum ölüm gibi işler içime açılan her yara ağlayan ben olurum, kanayan yanım benim bacım, benim anam, benim anadolum her akşam küçücük bir kuytuya gizleyip özlemlerimi içimdeki çocuğa sevda türküleri dizerim, mermi yerine sevgi yağarım pervazına yüreğimin sevda ve gül işlerim dağlara her gece gözlerime ayışığı yükleyip içimde bembeyaz çiçekler beslerim sayın komutanım ben bir askerim, bir şair her sabah rüzgarın sesi olurum hıçkırırım tenhalara üşüyerek ve utanarak severim kan düşmüş kır çiçeklerini sonra bir serçe konar dudaklarımn pervazına düşenlere yanar yüreğim, vurulanlara anaların gözyaşlarıyla yıkarım yaralarımı gün olur yüreğimi sevgilerle beslerim gün olur bütün savaşlara küserim kimseyi öldürmek istemeyen ben suçumu itiraf ediyorum vatan haini bir askerim sayın komutanım *(Askerde yazdığım bir şiir) Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ver Sesini Rüzgar Konuşsun Ver sesini rüzgar konuşsun umudu sevdalara bölen yüreğin bergüzar olsun yarınlara şavkın vursun aynalara küçüğüm sabahın gözleri güneş kokuyor gecenin gözleri korku al bu gül desenli baharı yaşamın kilimine doku sevinç sana yakışıyor küçüğüm bir gül dalısın sen yol yol düşlere uzanan aysız da olsa geceler titreme üşür, üzülür anan bir elin gün güneş bir elin özlem yoğursun umudu dik bahçene gülü senin dikeni benim olsun ABC Öğretmen Dergisi 1980 Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yarasına Kurban Olduğum kardeşime Ne günler geçirdik Ah kardeşim Hüzünlü bulutlardan Sicim sicim boşalan Yağmurlar gibi Şimşek çaktıkça İnledikçe gök Uğuldardık içimızde Ulu dağlar gibi Üstbaş ıslak Saçlar dağınık İnsanlar geçiyordu Başları önünde Delik deşik yürekleri Bir ölüye ağlar gibi Bir tren kalkıyordu sirkeciden Alaman ellerine Sağır duvarları ardında gecelerin Ürkütülmüş göçmen kuşlar gibi Türküler üşüyordu bir yanımızda Bir yanımız ayrılığa yanıyordu ateşten sıcak Geride kalanlar Yürekleri gözlerinde Alev alev ağlıyordu Yıllar su gibi akıp giti Çığ düştü yollarına sılanın Varamadık bir daha sevginin seherine Tutuştu hasretin saçları Külümüzde kaldı sevgiler Soldu umudun çiçekleri Gurbetki mezarın oldu Bir daha dönemedik Şuncacıkmıydı hayat Baharının ondokuzunda Bir ağıdın sonsuz çığlığına Bırakıp gittin bizi Bir ömür ardında ağlar bırakıp Yarasına kurban olduğum kardeşim 20/ 07/ 1970 Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yaşamak Adına Tut ki, bahar çiçek açmış bahçeler gonca gonca bir taraftan güneş doğmuş ufuktan bir taraftan, kokular saçılmış yeryüzü cennetine ne acı kalmış ne açlık ne korku ne de düşmanlık umutlar boy vermiş güne alıp başını gitmiş karanlık tut ki, sabah güneş pırıl pırıl kuşlar cıvıl cıvıl tabiat renk renk bir gülüş dudaklarda bir sevinç her tarafta bir sefoni bir ahenk sarmaş dolaş insanlar bacı kardeş yan yana bir türkü dillerinde yarınlar adına ne haksızlık ne sömürü ne mahpusluk ne işkence ne ayrılık ne de gurbetlik bitmiş acılar tükenmiş hasretlik tut ki, aydınlık gök mavi mi mavi umutlar ak mı ak ve sevda gönüllerde kıpkızıl bir gül adı yaşamak 1980 Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yüreğimi Alıp Gittiler Aşılmaz dağlardı yüklenen yarınlarıma Yollara özlemimi yıllara ömrümü taşıdım Donan yüreğimdi dünya içine gözlerimi sakladığım Beyaz bir güvercindi oğlum Al bir tomurcuk kızım Tuttukça parçalandı soluğum Yaklaştıkça ıradı yıldızım Fırtınadan fırtınaya tutuldum Rüzgardan rüzgara Düşleri dökülen mevsimlerde savruldukça unutuldum Dilsizdim kimsesizdim Çağlayanlar akıyordu içime Kimseye anlatamazdım Benki Kalabalıkları yıllarca özlemlerimde yaşadım Yüreğimde taşıdım yalnızlıkları Kuşların kanatlarına yükleyip acılarımı her sabah Yol boyunca kanardım Yağmurlar yağdı serviler üstüne Rüzgarlar esti doruklardan Bir tutam kül oldu sevdam Dağıldı okyanuslara Bir sabah kollarımı gerip çarmıha Yüreğimi alıp gittiler sabahı uzak kentlere Bir yaprağın ürpertisine sarıp acımı Dikenli çöller içinde Kuşların suların konuştuğu yerde Ölüm sessizliğinde kaldım Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yürüdüm Yürüdüm yüreğimin yollarına sererek hıçkırıklarımı yağmur yağmur tomurcuklara yağdı gözyaşlarım en içli sevdalarla beslerken yüreğimi kimseler duymadı kimseler görmedi gözlerimde sel sel taşan yalnızlığı öldüm kirletilmiş gökyüzüne savurarak hayallerimi yükleyip cesedimi yüreğimin ağrılarına kayboldum korkunç uğultusunda rüzgarların yolculuklara hüzün rengi veren şiirlerle kan rengi şarkılar bıraktım kalanlara ey gecelerinde kahrolduğum hayat sokaklarında sırılsıklam ıslandığım şehir bilinki artık hiç bir şey avutmuyor beni yüregimin içini sevgi ile doldurup yakıyorum sabahın seher yellerine savuruyorum küllerini kurtulmak için prangalardan yokum artık yokumsayın beni ölmüş gibi değil, hiç doğmamış gibi 17-10-1980 Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Kalbimde hasretin hıçkırıkları Yıllarca anlatsam sana sevgimi kalemler tüketsem bitirememki çıkarmak istesem kalbimdekini hasret ırmağına götürememki sensin bu gönlümün gülü dikeni sensin bu ömrümün sevda yelkeni aşkın hançeriyle vursanda beni gözlerim görmeden ben ölememki gönlümde acının cam kırıkları gözümde hasretin hıçkırıkları kalbine saklarsan ayrılıkları senin sevdiğini ben bilememki duy artık gönlümün haykırışını şu seven kalbimin yalvarışını kırma gönlümdeki sabır taşını ölünceye kadar bekleyememki Can Ozan ömrümce seni aradım kanadıkça kalbim hasretle sardım hep isyan ettim böyle, hep ağladım gözyaşım silmezsen ben gülememki Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Çingenem dermansız bir hasreti (sevdayı) yükleyip yüreğine gittin yazılmamış bir şiirin dizeleriydi dilinde aşk biliyorum yalancı, yapay sevdalar harcın değildi senin sen gül-i rana, sen aşkın hilesiz yanı, çingene kız daha neydi ki yaşın sarhoş masalarında kucaklarda gezdirirlerdi tamamlanmamış bir şiirin dizeleri gibi gözyaşların dizilirdi yanaklarına sıra sıra düşler ki tek avuntundu bir tek düşlere tutunurdun ceylan gülüşlünle bilemezdin ki düşleri de yakarlar Çingenem şerefin beş para etmediği yerlerde kirli sularla yıkasan da saçlarını bilirim yüreğin lekesiz , tertemizdi senin şerefsizliğin bol olduğu yerde doğdun sen namus, ar haya erbabı geçinip körpecik dudaklarında şarap içenlerin olduğu yerde üşürdün hep o küçücük pencerende bilirdim dalıp dalıp uzaklara giderdin ağlardın şiir olur dökülürdü gözyaşların ısınmak için düşlerini yakardın yalnızların donarak öldüğü gecelerde… “bir tek sen beni insan yerine koyuyorsun” derdin bilirim hor görürlerdi seni, kimsesizdin oysa sen dünyanın en güzel insanıydın dünyanın en güzel kızıydın gönlümde bir ben bilirdim içindeki güzelliği bir de yıldızlar dünyayı yakmak isterdim dokunduklarında sana yetmezdi gücüm, kahrolurdum gözyaşların kor olur yakardı içimi oturup ağlardım senin yerine senden habersiz başımız önümüze eğik şimdi nasıl bakarız yüzüne senin namussuzların yüreğini kirlettikleri yerde denemeler.n/can Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.