Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yoktun! Sustum Yoktun! sustum ve susmak kırgınlıksa sustum işte bir dağbaşı ıssızlığında Sustum kilitlerimi kapadım sustum yaralarımı sardım sustum demedim kimselere bir çığlık kanıyor en derininde yüreğimin! Yolcuyum uzak çok uzaklardan geldim yorgunum ellerim boş, boynum bükük gözyaşı dolu heybemde kalbimi alıp getirdim sana ayrılıklarla delik deşik kalbimi başka bir şeyimde yoktu getirecek Dalımda güz türküleri koynumda ateş seni aradım bir kentin sokaklarında yapayalnız ve yorgun yoktun Çocuklara sordum ağladılar ırmaklara sordum çağladılar Çiçeklere sordum boyun büktüler ağaçlara sordum yaprak döktüler sığındığım kuşlar da uçtu gitti bir başıma kaldım ortalarda Senki yetim bir bahçede bir tomurcuktun hayatın kollarında çiçeklerin nazlısı, küskünüydün gönlümün bütün gün seni aradım yorgun ve yalnız acılı bir yel gibi dolaştım durdum sokakları yoktun Pınarlara sordum akıp gittiler yıldızlara sordum bir bir söndüler sigaramı efkâr ettim savurdum gökyüzüne sonbahar sardı boynumu yaprak yaprak sonra yavaş yavaş bedenime girdi acı senden ne bir ses vardı, ne de bir nefes Gülüşünü, gözlerini, sesini takıp koluna vedalar bıraktığım durakta şiirler okudum aklımı yitirdiğimi sanıp, acıyan gözlerle bakıyordu herkes Sonra gözlerimi, ağlamaktan yorgun gözlerimi ulaşamayacağım uzaklara yolcu ettim kara trenlere mendil sallayarak. duygularımı bir vagona kilitleyip bin ah sürüp dudaklarıma sustum! ne kadar susulacaksa o kadar sustum ... İstedimki, kalbinin durduğu yer kalbimin durduğu yer olsun... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Bir Tomurcuk Gül Aşkına Seni kanayan bütün yaralara sarıyorum ey şiir seni kanayan bütün acılara kaynağına küsmüş pınarlara çatlayan tomurcuklara, baharlara çığlıklara, demir parmaklıklara seni yarınlara umutla bakıp sesini yitirmiş çocuklara adıyorum ey şiir ürkütülmüş güvercin kanadına yazıyorum seni unutma bizi unutma yüreğini kanatanı bir tomurcuk gül aşkına seni yaşanmamış sevdalara adıyorum ey şiir tadılmamış nice sevdalara bir rüzgarın nefesine bir ırmağın sesine gözü yaşlı analara yüreği tekmelenmiş babalara savaşlara, dostluklara, arkadaşlıklara açılmamış bir goncanın kokusuna aşkını gizleyen bir kız çocuğunun soluğuna karıyorum seni ey şiir bir çınarın yaprağına yazıyorum seni unutma bizı unutma yüreğini kanatanı bir tomurcuk gül aşkına seni gül kıyımlarına yürekte üşüyen incecik kıpırtılara adıyorum ey şiir dillere destan şarkılara., yüreklere mühür aşklara ve ölümsüzlüklere, sonsuzluklara yazıyorum seni... kirpiklerimizde incinmiş bir damla şiirle bir sevda durağında bekliyoruz seni unutma gül damıtırken ayışığı gül bakışlardan...! ve sevgiler kanatlanırken güvercin uçuşlarında sıcaklığına duyarlı bir defne dalında bekliyoruz seni... acıları sevmek en çok sana yakışır ey şiir yüreğinde üşüyen incecik kıpırtılara seni kanayan bütün yaralara sarıyorum üşüyen bütün yaralara apaydınlık yarınlara unutma bizı unutma yüreğini kanatanı bir tomurcuk gül aşkına Nuri CAN 12/ 12/1980 İstanbul Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gitme yollarda kalır gözlerim, türkülerim öksüz kalır en çok... ısıtan ışığımsın,deli çılgın inadımsın,inadına sevdamsın,kavgamsın en zor... Gitme Sevdamsın Isıtan ışığımsın, inadına sevdam, bitmeyen kavgamsın gitme gönlümün güneşi bir bozkır ıssızlığı gibi bu şehrin karanlık sokaklarında bırakıp beni gitme gitme közüm, gitme korum, gitme gözüm... Gidersen bütün duvarlar yıkılır üstüme kimsesizleri ağlar gözlerimde bu şehrin hüzün sarar sokakları her gece hicran yağar göklerden yağmur yerine... gitme gece gözlüm, gitme bahar yüzlüm gitme öksüzüm Ellerin yağmur sıcağı senin gözlerin düğün çiçeği dudağın gelincik bakışın ay vurup ömrümün göçmen kuşlarını hançerleyip kalbimi gitme gitme ışığım, gitme sevdam, gitme kavgam... Gitme sevdamsın gidersen duman olur ağarım sokaklara incecik bir yağmur olur yağarım uyku tutmaz geceleri uzak yıldızlara takılır kalır gözlerim kaybolup giderim bu kalabalık şehirde gitme delikızım, gitme yürek sızım, canyıldızım Gitme gönlümün nazlısı bakışlarımı bir boşluğa ilmikleyip sonsuz kederimle başbaşa bırakıp gitme gitme çöl olur, gitme ölüm olur bir yaprak gibi kurur gider ömrüm rüzgarda aysız, güneşsiz kalırım, susuz, havasız gitme ölürüm gitme Gitme gece gözlüm, gitme öksüzüm gidersen bu şehir sensiz kalır seni ararım bütün duraklarda bütün sokaklarda seni ağlarım gitme anılara kar yağar gitme dört mevsim ayaz olur dört mevsim sonbahar gitme ey yar ağlatma beni sevda kapılarında eğme boynumu üşürüm, donarım her gece sokaklarda Gitme yüreğimin sızısı gitme alnımın yazısı, gönlümün nazlısı gitme duman olur, tufan olur, ah olur kuşlarda çekip gider bu şehirde ne güneş doğar, ne sabah olur her saniye bir can verir ömrüm ölürüm sevda kapılarında ölürüm gitme gitme Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Dokunma İki Gözüm Dokunma iki gözüm Sorma Ben kimim, adım ne, nereden geldim kim açtı bu kahrolası çukurları yüreğimde kimi sevdim, kime özlemim kaç yıl sevda doldu iliklerime kaç yıl eksildim. Tut ki bir pınarım suyu kesik Akamadım nazlı nehirlere tut ki Susturulmuş binlerce türküyüm Baştanbaşa aşk ve ateş Say ki, küle gömülmüş bir sevdadan düşleri islenmiş bir yaranın acısı damlıyor içerime hasretin alevi damlıyor uzun zaman eveldi toplayıp suskularımı bir denize fırlattım yalnız balıklar görsün yalnız balıklar öpsün diye gözyaşlarımı Sorma ben kimim, yaşım kaç nasıl düştüm bu kaldırım taşlarına ne anılar geçti üzerimden, ne acılar, ne ihanetler bütün sevdiklerim kırgın Tut ki incinmiş bir gülüşüm Gecikmiş bir düş Bir ateşin çemberinde Yarım kalmış sevinçler kanayan Tut ki kar altında sevincim Bütün mevsimlere küsüm anasız babasız bir öksüzüm Kanadı kırık bir serçeyim tut ki Dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek Ateşin zulmünü gördüm Suyun ihanetini Baştanbaşa aşk Baştanbaşa hasret Susturulmuş Milyonlarca türküyüm Dokunma iki gözüm Sorma Ben kimim, adım ne, nereden geldim neden acılı dolaşır damarımda kanım Bir sarı çiçek Bir sarmaşık belki çözer dilini yüreğimin Upuzun yolların düğümlediği ihanetlerin kilitlediği.... Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Olur mu Olur Olmaz Deme Gönül Dostuma Bakarsın bir gün çıkıp gelmişim turna kanatlarına yükleyip yüreğimi olur mu olur olmaz deme sakın gözlerimde nazlı bir bahar dudağımda gurbet türküleri içimde tomurcuklanan hasretlerle merhaba demişim günaydın demişim, gülaydın demişim düşmüşüm yüreklere bir tomurcuk gül gibi belki bir sabah bakarsın yine beraber bir bulut çizmişiz Munzur’un göğüne dudaklarımızda o eski ıslık birlikte tırmanmışız dağlara yüksek tepelerde konaklamışız Birlikte ıslanmışız yağmurlarda delicesine baharın geldiğini, yaylaların yeşerdiğini kumrularin seviştiğini görmüşüz halaylarlar çekmişiz beraber, türküler söylemişiz ve yeni bir umudu karşılar gibi uzak yollarda gurbetten gelen bir dostu beklemişiz olur mu olur olmaz deme sakın bakmışsın çiçek açmışız saksılarda kırlarda sarmaşık olmuşuz ikimizin yüreği ile sevdalanmışız sarılmışız bir gelin çiçeğine yeni doğmuş bir bebek gibi merhaba demişiz dünyaya olur mu olur olmaz deme sakın özlemlere kar yağınca gönül dağında bakmışsın yine çıkıp gelmişim yağmurlarla bölüşmüşüz acıları, hasreti, sevinci birlikte aralamışız perdesini anıların gün akıp gitmiş üzerimizde oyunlara dalmışız yine, geç kalmışız eve kulaklarımız da yıldız hikayeleri ayışığına batmış üstümüz, başımız yüzümüz, gözümüz gül yarası olur mu olur olmaz deme sakın pencereni açık bırak her gece bakmışsın aşıp denizleri dalga dalga rüzgarın kanatlarına binip sana gelmişim bakmışsın yine beraber çıkmışız gurbete hasret çiçekleri koklamışız yollarda yıldızlar düşürmüşüz toprağa yüreğimizden birlikte söylemişiz sevda türkülerini birlikte üzülmüşüz, birlikte gülmüşüz birlikte koşmuşuz dere boylarında yamaçlarda yoldaş olmuşuz kekliklere birlikte yorulmuşuz, yıkanmışız çağlayanlarda olur mu olur olmaz deme sakın bakmışsın bir gün çıkıp gelmişim sarılmışız onca yılın hasretiyle gözlerimizde iki damla hasret çiçeği yeni bir güneş alıp dalımıza nar gibi düşmüşüz yola bir sen, bir ben, bir de dostluğumuz yorgun hayatlarımızın akşamında üşüyen yaralarımız saçı ağarmış umutlarımızla yüzümüz, yüreğimiz gurbet yarası dertleşip gitmişiz kolkola ...../ unutmam seni sen gönül dostumsun benim, gülüşü gül kokan yüreğini yazamadığın şiirlere sakladım şiirleri yüreğime unutmadım son sözlerini, gülen gözlerini bilirim gözlerin güneştir senin, yüreğin gökyüzü sensizlik bir uçurum şimdi şimdi her gece bir mektup yazarım sana bulutlara asarım, rüzgarlara atarım unutmadım korktuğumuz geceleri okuduğumuz kitapları yediğimiz dayakları babalarımızdan görmesekte biribirimizi, duymasakta sesimizi buluşuruz bir gün elbet gönülden gönüle giden o yolda yılda bir de olsa ziyaret edemiyorsam seni halimi aramızdaki ulaşılmaz dağlara ver vefasızlığıma değil mevsim kış üşüyorsun belki unutma dostumsun sen, gülüşü gül kokan her zaman açık gönül kapım ..../ öldün beni de öldürdüm yüreğime gömdüler seni Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 YENİLDİM Gülmek için, Ağlamak için, Hatta nefes almak için; Kanımın son damlasına kadar savaştım, Ama yenildim. * * * Bu beklediğin andır, Gel al emanetini Korkunun ecele faydası yok, Biliyorum. Ama korkuyorum. Yinede karşı koymayacağım, Çünkü yorgunum. Bunca zamandır direniyorum, İşte pes ediyorum. Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ölüm Vakti Hilal'e Bu bahar erken geldi ölüm dostlar goncası açılmadan mor dağların ecel erken geldi, acı da, hüzün de ağlıyor işte aydınlığın teninde su ağlıyor işte bahçelerde gülün kokusu nazlı Hilal'in uykusu karda üşümüş bir gelincikti yüreği yinede dört bir tarafa sevgi sıcağı saçardı sevgi masalları anlatırdı insandan insana yürekler mutlu mavi çiçekler açsın diye kirli bir dünyada o hep gül ve umut koktu avuçları gül kokan çocukların dualarında geriye dönüp baktım yoktu bir sabah erken geldi ölüm son selamım bende kaldı Adını bir gül dalına astım üstüne Hilal'e diye yazdım yükledim selamımı nazlı bir buluta ona götürsünler diye anlaştım gitti Hilal bembeyaz hayaller serildi kırlara bu sabah rengarenk çiçeklerle örüldü çimenler Şimdi dışarda bahar rüzgarları şarkılar suskun, gönüller suskun gözlerde bir buğu Çığlık çığlığa kuşlar Aksi Seda'nın sesi kısık yaslı, dudaktaki kelimeler boğazlarda düğüm düğüm hıçkırık kanadı kırık kuşların gagalarında kaldı düşleri o en sevdiğim turna kuşuydu en sevdiğim güvercin en sevdiğim dağ kırlangıcı kanatları rengarenk bir kelebekti umut, yaşam ve dirençti ey mavi bulut al götür yüreğimin sıcağını ört üstüne yıldızlara bakıp üşümesin nazlı bedeni... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ah! Mümkün Olsa Ah! mümkün olsa acıdan sevinç sevinçten umut yapardım bölüp yüreğimi acılara dünyadaki bütün çocuklara sevgi satardım Ah! mümkün olsa rüzgar olur eserdim bozkırlarda dağ bayır dolaşır usulca odalarına sızardım çocukların üstlerini örter alınlarından öper her gece bir masal anlatır sonra usulca çekip giderdim Ah! Mümkün olsa bozkırda ağaç olurdum her bahar yeşerip meyve verirdim her yaz çocuklara sonra döküp yapraklarımı sonbaharda savrulup giderdim rüzgarlarla Ah! mümkün olsa ulu bir çınar olurdum baharı yaşardım dört mevsim yağmurla yıkardım saçlarımı rüzgarla kurulardım sevgiden bir elbise giyip çocukları kucaklardım her kış Ah mümkün olsa yol başlarında soğuk bir pınar olurdum gezerdim diyar diyar su verirdim bağrı yanmışlara üstümde pırıl pırıl güneş dallarda cıvıl cıvıl kuşlar akıp giderdim sonsuza Ah! Mümkün olsa toprak olurdum buğday yetiştirirdim bağrımda gül olur açardım bağ bahçe çocuklara salardım kokumu bulut olur billurdan damlalar dökerdim yağmur olur yağardım damla damla çisil çisil yağmurun yağmadığı ülkelere Ah! mümkün olsa baharı yaşardım her mevsim güneş olur her sabah umutla doğardım yeniden sevgiyle bakardım insanlara umutla bakardım, dostlukla gelecek güzel aydınlık günlere Ah! mümkün olsa savaştan barış barıştan insan yapardım acıdan sevinç sevinçten umut umuttan dostluk yapardım kurşun yerine çocuklara her sabah şiir atardım Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Almira Gelincikler hep boynu bükük müdür bu şehirde? hep ağlar mı salkım söğütler? sözcükler yeter mi bir sevdayı anlamaya, anlatmaya? Almira gök gözlü kız İnsanın konuştuğu dil sevdaca değilse nasıl anlatılır nasıl anlaşılır donmuş duygularla sevda “anlat! ” diyorsun benim konuştuğum dil sevdacadır sevda ise kalp dilidir nasıl anlatırım Almira sözcükler yeter mi bir sevdayı anlamaya anlatmaya dil yeter mi? sevda dili sevdacadır sevda çekenler bilir Almira sen hiç sevdalandın mı gökteki kuşa yerdeki suya annesiz bir çocuğun gözlerindeki acıya oğlunu yitirmiş bir anneye bakıp ağladın mı hiç? ormanlarda kuşlarla denizlerde balıklarla gökyüzünde bulutlarla konuştun mu hiç? bilir misin? akşam evine ekmek götüremeyen işsiz bir babanın ezikliğini tütünü bitmiş bir mahkumu hapishanede ırzına geçilmiş bir kadının acısını duydun mu hiç yüreğinde? ben seninle ancak sevda dilince konuşurum konuşursam Almira kelebeklerin dilince çiçeklerin dilince özğürlüğün dilince kinden düşmanlıktan uzak dostluk ve kardeşlik dilince sen ırmakların dilinden ağladın mı hiç Almira? yaşam bir oyundur Almira bir filmde bir rol maskeli bir balonun önceden hazırlanmış tekstleridir elimizde okuruz aptalca, sahtekarca ve derinliksiz sevda kardeşlikle bütünleşmemişse dostlukla bütünleşmemişse tüm kaygılardan uzak savaş ve düşmanlıklardan uzak özgürlük ve dostluk üzerine kurulmamışsa sevda değildir sevda, sevda demekse ve sevdan sevdaya denkse işte o zaman sevda, sevdadır Almira kaygısız, yalansız ve içten 02-06-2005 Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Şiiranne Hangi dal inlemez kırıldığı yerden? hangi yaprak bilmez ayrılığı? sonbahar rüzgarları esince... el sarar mı yaraları şiiranne? bak akşam oldu nereye ve kime sığınır bir çocuk yoksa kimsesi yürekteki öksüz çiçek gözyaşıyla beslenirse kuruyup gitmez mi şiiranne? anısı olur mu küçük rüzgârların? kırılınca düş kanatları. incinmez mi minik eller? nazlı bedenler üşümez mi şiiranne? yıldızlar örtmezse üstünü nasıl ısınır çocuk gülüşleri uyan ey sabah yeli! uyan çiçeklerin nazlısı uyan ey küskünü gül ömrün İşte kurşun, delik-deşik et yüreğimi dökülsün hüznün kırıntıları bir acıyı, bin acıya sarıp bir rüzgarın sesinde alıp götürmez mi yaralı ırmaklar? yanaklarında iki damla yıldızla alıp götürmez mi? gözlerindeki buğuyu alıp götürmez mi? siyah gülün uğultusunu yüreğinden şiiranne bak düş bulutları da gitti ıhlamur kokuları da nilüferlerin yaprağını döktüğü yer de şiiranne şiir gibi yaşamak nasıldır? şiir gibi büyümek şiir gibi ölmek bu nasıl bir dünya şiiranne gülün acısı mıdır insan? benim aklım almıyor aklım almıyor şiiranne... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Küskün Çiçek Siz bir küçük dağlı kızdınız yavru bir ceylanın gözlerinde ağlarken gördüm sizi munzur’un tepesinde öyle yalnız çaresiz ve tek başına ellerinizde deste deste umut vardı umutla bakıyordunuz dünyaya, barışla ağladığınızda, gözyaşlarınız umut oluyordu hasret oluyordu, rüzgar oluyordu haykırıyordu dağların eteklerinde ağladığınızda hâle hâle oluyordu gözlerinizden küçük yağmur taneleri dökülüyordu çağlayanlara ve çağlayanlarla beraber düşüyordunuz yüreğimin orta yerine damla damla gözyaşı olup ey munzur dağlı küskün çiçek siz bu dağlarda kanadı yaralı kuşsunuz umutsunuz bulutların arkasındaki ışıltı gökyüzünde binlerce yıldızsınız yeryüzü ve gökyüzünün kesiştiği nokta da unutulmuşsunuz bakışlarınız hilal hilal saçlarınız lüle lüle ipek kanatlı bir kelebeğin ipeksi kanatlarıdır çiçekleri okşayan elleriniz yeryüzü sizin için renklidir güneş ay yıldızlar ve gökyüzü sizin için mavi munzur sizin için mutludur bir masal fısıldayın istedim o masalda hayalleriniz yaralarınız içinizde yanan ateşler kır çiçekleri ateş böcekleri ve size ihanet edenler olsun bir dağ yamacının güzelliğine saklayıp kelimelerinizi sustunuz boynu bükük menekşeler gibi karşımda boyun büküyordu bakıp gözlerinize ıslak dağ menekşeleri rengarenk kelebekler konuyordu saçlarınıza bu dağlarda menekşeler hep boynu büküktü belki belki, gelin gelin ağlıyordu gelincikler bu yüzden suskundunuz ve bu yüzden ben yalnız gözlerinizle konuştum şiirlerim hep sizi yazacak, sizi anlatacak uzaklarda olsam bile hep yanınızda olacağım neşenizle açıp, acınızla solacağım vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim küsme, yine geleceğim yaram yaranıza kardeş sevdam sevdanıza eş derdim derdinize dost gönlüm gönlünüze yoldaş güleceğiz hep beraber vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim 29/07/1982 Munzur yaylası Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Merhaba! doğan gün dalucları tomurcuklar dağların esen rüzgarı sıvırcık kuşlarının sevinci bahar güneşe koşan çocuklar bahardalı analar, babalar ey dünya merhaba! ben geldim... Ben Bersu Dilse Can... yeni dünyalıyım. aydınlık dünyalardan güneş getirdim size sevda getirdim sol böğrümde oymak oymak kar akımsı umutlarımla çimil çimil sizin için, bizim için, gelecek güzel günler için... Ben Bersu Dilse Can... durgun bir su gibi berraktır adım alabildiğine mavi, alabildiğine engin çakmaktaşı yalazlarında ak gedikli yıldızların acı ve sevinciyle beraber, öylesine taze, öylesine körpe, öylesine kutsal gülpembemsi düşlerim, kan sıcağı duygularımla emdiğim sütün akında selam getirdim size sizin için, bizim için, gelecek güzel günler için... Merhaba! Ben Bersu, yeni dünyalıyım. gösterin bana dostlar hayatın yolunu yaşamak ve yaşatmak için sevdamı yeşertmek için filizlerimi... Aydınlık bir çağa koşmaktır amacım Anam, babam, kardeşlerim, bacım ... Ve sizler baştacım... Merhaba! Ben Bersu Dilse Can... 27-12-2005 Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Şair Ve Şiir Fırtınalar, seller mi yıkar yaraları? Acılar, ayrılıklar mı? eylül düşmüş bir ormanda mavilere kanat çırpan ateş gözlü bir serçe mi hıçkırık?.. bir gülün çınlamasıdır belki şiir? üşüyen incecik imgelerde ki,duyarlı rüzgarlarla hep sevişir şair dipsiz uçurumlarda her dize derin bir çığlık... sevgi bir bahar yağmuru mu? damla, damla yağan gönüllere sevda bir ateş, ayrılık rüzgar mı ? sevgiye hasret kalanlara. yaralı bir şehir mi şiir? sevdalı bir nehir mi? akıp giden sonsuzluğa. dalgın bir dal mı hüzünler naz ağacında? suskuların alnacında yürek yansısı mı yüzler? ki, aynaları hep kırık... 18/ 9/ 1980 Köln Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gam Vakti Her gece yüreklere bir şiir ırmağı dökülür bir mavi dize sevdalı bir ayışığı dalgalarla boğuşur kavuşamaz denize giderim yıldızlarda gider öksüz kalır limanlar bir sızı düşer gedize iner gökyüzü damla damla dize dize ay sendeler su ateş kül ve rüzgâr şiir olur dökülür kirpiğinde nazlı bir kızın bütün özlemlere bedel gül aşk toprak kül ve gönül arı olur gezer çiçek çiçek hasbahçede masum sevgilere bedel yel ne bilsin yaprağın ürperişini dalında el ne bilsin nasıl güleyim ayışığım sarıyıldızım nazlıkızım şimdi gam vaktidir Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yüreğimize Sonbahar Düştü Ey hüznü sonbaharın ey gözleri bozkır ağıdı kaç dilde ağlayacağız daha kaç dilde susacağız dayanır mı yürek bu kadar acıya ay gülümsemiyor yıldızlar da küs yer duman duman gök bulut bulut sırtını dönmüş umut heyhat! bir uçurum kıyısında düştük düşeceğiz elini vermiyor hayat! Ey hüznü ayrılığın ey gözleri gül sağanağı kaç şarkıda ayrılacağız daha kaç şarkıda kavuşacağız dayanır mı yürek bu kadar hasrete? geçtiğimiz bütün anılar hüzün bütün yollar tutulmuş çözülmüşüz, dağılmışız... ne yana dönsek sonbahara düşüyor kalbimiz uzun saçlı ayrılıklar bağlıyor adımlarımızı gün geriye döndü her yer karanlık o kadar yalnız ve çaresiziz ki kaybolduk ışığı tükenen kör kuyularda bütün hızıyla koşarak bir korku kovalıyor ardımızdan dilimizde ağıtlar yüreğimizde ağır bir depremle kalakalmışız kederli iki dağ arasında ne yana dönsek tufan onulmaz bir acının közünde kızıl saçlı ateşlerde yanıyor hayallerimiz savrulan sokaklarında ömrümüzün yüreğimize sonbahar düştü hayat gülmüyor bize Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Avcılar peşinde ömrümüzün Yaralı yavru bir ceylandır bakışın hüznün yamacında ürkek ve tedirgin avcılar peşinde ömrümüzün hayat ki ihanet dolu ey gül hayat ki acımasız. ister tuz bas yarana ister dağla acını dinmez sızı Gül açar dağlarda bir kez gülseydin oysa ışık olur yayılırdı evrene gözlerin sevda olur dolardı gönüllere Yüreklere de kar yağar ah gül buz tutar bakışlar dalgın sularda yangınlar içinde de olsa insan üşür bazan ihanet görmüşse sevdiklerinden Dünya ki bir değirmen ey gül öğütür her gece hayallerimizi ve ardına bakmadan savrup götürür uzak iklimlere dönmemek üzre.... Sorma ırmaklar nereye akar kuşlar nereye uçar yaşam nereye gider ölüm nereye acının dili yok acının dili yok hüzünlere yazılsada yazgımız yuvarlanıp yuvarlanıp gitsede nehirlerde kanasada yaramız fark etmesede kimse ekle yüreğini yüreğime ey gül tutuşturalım bir ucundan her dem içimize batan bu hayatı... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 TAŞIR MI? YÜREĞİN BUNCA AĞRIYI Taşır mı? yüreğin bunca ağrıyı ihaneti göç eder mi? acılar başka bir acıya yakınlaştıkça kıyısına uzaklaşır mı? aşk dayanır mı? söz dudağındaki son sancıya paylaşır mı? yalnızlığını bir dağbaşı ıssızlığı dönersen cevizağacın tanır mı? seni özlem dediğin saçlarını okşayan ninen mi? seslensen bu kıyıdan alır mı? seni bir gün çağlayanlara vurunca türkülerini havalanır mı? sesinden yine bir kuş dalgası aşk filizlenir mi kalbinde o nazenin kızın kapanır mı? içindeki kırık sevda yarası ay buluttan çıkınca yıldızlar gülümser mi? eser mi? başında yine kavak yelleri dudağını öptüğün gül, sevdasına küser mi ? arar mı? kıyı köşe seni mahmur gözleri Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Kirlenen Umutlar Zaman sararmış yapraklar gibi Savrulurken hayatın uçurumlarına Sonsuzlugu avuçluyoruz hep beraber Tarihin kirli dönencelerinde Banka cüzdanlariyla ölçülüyor yaşam Aşklar,bir gecelik ilişkiler kadar değersiz Dökülen yapraklar gibi geçersiz dostluklar Kara bir leke taşıyor yarınına herkes Eski incelikler, ilişkiler yok artık Unutulmuş sevdalar üşütür yüreğimizi İçli türküler yakışmıyor artık sesimize Müzik diye sözsüz sözcükler tıkılıyor kulaklarımıza Kimse kimseyi anlamıyor Kimse kimseyi bağışlamıyor umutlarıda kirletiyoruz hep beraber Kirli bir kefen örerek cesetlerimize utanarak bakıyoruz geleceğine çocuklarımızın Gün gelecek Herkes kendi yarattığı cehenemde yanacak Duygu kalmayacak sevgi kalmayacak Yürekler taşlaşacak taştan anılar gibi İnsan olup olmamanin önemi kalmayacak Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 SEVDA Kİ TEK ÜLKEMDİ Yüreğimin yüzüme yansısıdır hüznüm Ömrümün alnacında Ki aynaları hep kırık Fırtınalar sellerle yıkadım yaralarımı Alev ateş ırmaklarla Kimseye sevgilim diyemedim ömrümce Doya doya sarılamadım Sevdaki tek ülkemdi benim Bir rüzgar gülü gibi Dönendim durdum uçurumlarda Her gece bir sevgilinin koynuna düşürdüm düşlerimi her sabah bir gelinciğin yaprağında üşüdüm bir öpüşün bir dokunuşun ödentisine sakladım gülüşlerimi şiirler neyi anlatır insanlara ey hayat şarkılar neyi ya yaralı bir ceren gibi içimde taşıdığım bu aşk üstünde acılar içinde kıvrandığım bu yatak bu soğuk ıssız insafsız geceler sevginin rengi nasıldır ey hayat, neyi anlatır ölümler menekşe kokan gül kokan yeniyetme bir bahar ya satır aralarında boğulan çığlıklar yalnızlığıma uzanan bütün eller yalancı dilim suskuyla yoruldu, gönlüm aşkla dudaklarımda yosun bağladı çığlığım herkes kendi gerçeğinde kalıyor oysa öfkesinin yanardağında uzat ellerini ey hayat, iplerin koptugu yerde umut ile sevgi birleşince yerleşince yüreğe aydınlığın kanı sisler çözülür, geceler geçilir varılır ufkun şafağına umut tükenmez insanda, sevgi tükenmez. Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Savaş gözyaşı ve kan Vahşi çığlıklarla savrulurken çöl Ölüm askerleri kol geziyor korkunun vadilerinde Topa tutuluyor dört bir yandan sığınaklar Ayaklar altında kaldı kardeş ülkem ve düşlerim Bilirim birazdan ateşe verilecek evler Ölüm sirenleri dolaşacak kapıları birer birer Tutuşturacaklar kardeş ülkemi bir baştan bir başa Çocuklar doğmadan ölecek Sevişmeden dökülecek çiçekler Ayinsiz törensiz gömülecek oğullarım kızlarım Alıp götürecek sevinçleri gözyaşı ve kan Çiçeklerin alnında kalacak kan lekeleri Bir tomurcuğun rahminde büyüyecek Çaresiz kalacak yaşam, kurşuna dizilecek umutlar Gepegenç ölümlerin üstüne düşecek ay Kızaracak utancın yüzü, utanmayacak yeryüzü Nuri Can Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 El Bağlayıp Aşka Ağla Gece gözlerini kapayınca gözlerin başlıyor sen gözlerini kapayınca zifiri karanlıklar uğultular yağar göklerden, alev-ateş ırmaklar içini çeker bir çocuk, bir şarkı çıldırır dudaklarda ne zaman seher yelleri esse uzaklardan yüreğime papatya işlemeleri örülür tel tel ışıklardan mor ötesi tünellerden sevdalar çağırır beni ve bir ateş olup sarıp sarmalar gönül coğrafyamı aşka el bağlayıp yanıyorum ben ki, her ayrılığın terkisinde bir aşk taşıyorum her aşkın terkisinde bin özlem yaşıyorum düşlerimi deniyorum ırmaklarla, gözlerimi unutulmuş istasyonlarda, bir ayrılıp bir kavuşuyorum ey dudağımda kelebek ölüleri ey yıldızları gözlerimin ey ömrüm, ey gençliğim, ey sevdiğim kimsesiz bir çocuğun yüreğine çizip resimlerimi kayıp mezarlara gömüyorum, yüzüme siper ettiğim gülüşlerimi ve acılarımı sevdalı bir kuşun kanadına bağlayıp ardından el açıp aşka ağlıyorum gücüm yetmiyor artık karşılamayı baharları yeniden ve yeniden yaşamayı sırılsıklam aşkları şimdi bir çöl akşamı yarım kalmış ömrüm ey deyip susuyorum ve ağlıyorum ardından aşka el bağlayıp sende el bağlayıp ağla ben yüreğimi uzak dağbaşlarında yitirdim ağlamayı öğrendim ardından sisler ve sanrılar kaldı elimde dönüp bakamam geriye anla sorma nerde kaldı hayallerim kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde hangi iklimin kederinde kayboldum Şimdi dünyanın bütün yalnızlıklarına gözlerim yağıyor dönüp gelemem geriye anla ve aşka el başlayıp ağla Nuri CAN 17/11/88/nijmegen Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Şehir ve Kar Yüreğime kar yağıyor beyaz bir kefen örtüyor yalnızlığımı kar altında uyuya kaldı sevinçlerim yine de gülümsüyorum umutla bakıp yüzüne gül kızımın ısınıyor hayallerim içimde karlar eriyip eriyip gidiyor kızım gülümsedikçe bahara sakladığım yeşillerimde yeniden yeşeriyor umut Yüreğime kar yağıyor üşüyor havada sesim bembeyaz bir sessizlik içinde sokaklar sustuklarımın ve söyleyemediklerimin izleri sahipsiz kalıyor kar üstünde silip süpürüyor rüzgarlar içimde gemalmaz bir isyan habire koşuyor hüzün versede yaşadıklarım her gün biraz daha gülümsüyorum yine de kızımın hatırına... yüzüme sakladığım çocukluğumla N.Can ey gül ey güller gülü bağrımın ödülü Ey gül-i Rânâ durdum divana bir tas su ver yar aşkına Bir kelebeğin kirpiğinde asılı kalmış yanlış rüzgarlara savruluyor şiirler Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Darağacı Darağacı Zıpkın yemiş bir balıktı yüreğimiz ışıklı denizlerde çırpındıkça, açılıp kanadı yaralarımız çağcıl acıların labirentinde sarsıldıkça ihanetlerle yaşama sarıldık Dalgalandıkça kudursun diye sevgi denizleri uğuldasın diye ıssız dağlar bütün akarsuları gözlerimizde topladık bütün rüzgarları soluğumuzda dünyanın bütün dillerinde zulmü haykırdık çığlık çığlık Üşüyerek sarılıp bir umuda acının gündönümlerine ateşler yaktık Bin soluk çırpıntısında bitimsiz bir yamacı tırmanırken yüzyılları içilmiş alın terlerinin akıyla durulduk urartu ateşleri yakarak çıktık körkaranlıklardan ki, sabah ateş kanatlı bir dağdı zaten devşirilmiş bir eylül ortasında vurulduk Boynumuzdaki kementleri yarınların gün doğumuna uzatarak ve bir sevdayı yüklenerek darağaçlarında dik tutup başımızı yokuşlarda hesapsız böldük ikiye karanlığı keskin bir sancı gibi Dünyanin bütün çöllerini yeşertebilecekken kendi yüreğimizin yangınında kavrulduk Nuri Can Alıntı
Misafir yemyeşim Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 bune böle sessizliğin kızı?? doldurmuşsun topici.. Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 bune böle sessizliğin kızı?? doldurmuşsun topici.. valla doldurmadım nuri can ait bunun 10 mislişiir var Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.