Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gitme Gitme figan düşer denizlere sular çekilir yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır boynunu büker kır çiçekleri kelebekler ölür gitme bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk şaşırır yönünü rüzgarlar bütün pınarların suyu çekilir solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm gitme öksüz kalır içimdeki imge dağları saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez çiçekler açmaz bahçemde ah gülüm gitme acılara mahkum olur yüreğim ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar alışamam yokluğuna, yokluğun ölüm gitme içimdeki bütün vagonlar devrilir bir kar yağar istasyonlara, üşürüm gitme kal sevdiğim terketme beni umutsuz çaresiz bekletme beni bütün ormanlar ateşe verilir kuşlarda gider bu kent de, ölürüm gitme kal menevşeler açsın dağlarda sevince dönüşsün gökyüzü iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm yokluğuna alışamam yokluğun ölüm gitme bütün ormanlar ateşe verilir kuşlarda gider bu kent de, ölürüm Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum Gidiyorum bütün acılarımı vurup sırtıma umutları bırakıp başucuna ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp şiirlerimi sarıp bohçama yüreğimin yangınına gidiyorum hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal gidiyorum gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum gidiyorum başımda gam gözlerimde nem toplayıp önüme düşen gölgelerimi bütün hatıraları bırakıp geride ardımdan çekip kapıyı usulca başımı alıp gidiyorum buralardan şafak sökmeden kimseler görmeden yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için hoşça kal suyundan çimdiğim dere kana kana içtiğim pınar say ki, hiç yaşamadım bu yerlerde nazlı çiçeklerini okşamadım baharın bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü çekip gidiyorum buralardan çekip gidiyorum bir bilinmeze doğru hem yol, hem yolcu olmaya acılarımla başbaşa kalmaya bütün yıldızları takıp kanatlarıma rüzgarların uğultusunda kaybolmaya gidiyorum Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde gecelerin zifiri saçlarında çıkıp yola dağlı bir ırmak gibi çarpa çarpa kıyılara bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime ne okuyacak bir şiirim gözlerimin içinde iki damla gözyaşı gibi bakmadan ardımdaki uçurumlara alıp götürüyorum yüreğimdekileri de hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Destina Aşklara vurur bülbülüm, yuvalanır gönlümün gülüstanına gülüşün can sıcaklığımdır üşüdüğümde, soluğun ateş yak savur küllerimi çölüme döneyim. orman fısıltıları kulağımda, rüzgar ıslıkları yağmur tutuşmaları, sevgi buluşmaları aşkın düştüğü yer… yangın yalnızca nefesin dindirebilir volkanımı rüzgarın merhem olur yarama süründüğüm bilki derin kuyularında hasretimin suyu sensin ve nasılsan öylece gel salınışın rüzgarıyla ırmakların sesiyle ay serenatları dökülsün kulağıma dudağıma işlesin meltem meltem seher yağmurları gözlerinin içinde sönmüş bir tutam yıldız gibi kalayım uçurumlara tutsak bir rüzgarım, yağmurlarla yaralı sesim fırtınalarda çırpınan suyum, hıçkıran ışık karlı dağlarda uzak bir ses gibi solgun bir anıyım şimdi bu uzak kentte kuşların göçüp gittiği mevsimlere benziyor yüzüm ömrümün bütün dallarını silkeledi hayat umudun bütün bahçelerinden kovuldum bir acıyı aşmak için, bin acıyı sırtıma vurdum uzak düştüm saçlarıma karanfil eken yıldızlardan sahipsiz mezarlıklar ülkesinde çıplak dolaşıyorum şimdi içinden kırılmış bir gölge başka hangi duvara yaslanabilirki aşktan öte ve nasıl dayanabilirki sevinçler yoksa terkisinde çekilen acıların Ah Destina yaralı kızım, utangaç yıldızım yaslı gelinim, anadolum, sarı sızım, sorma beni baktığım her pencerede doğulu ezikliğim yurdundan kovulmuş bir coğrafyasızım çıktığım her yolculukta türküler tutuşur içimde şimdi uzak bir sızıda nar ile közlenip çoğalan yalnızlıklarla yeryüzüne dağılıyor kalbim kalbimki, zemherinin ortasında kanatları üşümüş yavru bir kuş nereye uçsun, bir umut yoksa kanadında esen yellerin bırak bende başlasın bu ateş sende bitsin aşktan öte ne varsa kalbimde savur gitsin gecelerin uzun kirpiklerine yalnızlığımı iliştirip ağlayayım ey göğsümde nar sıcağı, çığlığıma sinen duman içime soğurmuş küllerini bırak kızıl bir sabahın bırak ki, dağılsın ıstırap yüklü bulutlar ateş oflayan ormanında bu ahın gün ışığıyla işlenmiş bir çiçeği koparıp göğsümün üstüne bastırıyorum her akşam dindirsin diye yüreğimdeki sızıyı tam da usumun ortasına düşerken gülbaharülkem Ah Destina’m, kara kızım, uzun saçlı hasretim kül rengi kirpiklerinde nehirler yürüyenim gelirsen sevdiğim çiçekleri getir gönlünün güneşli bahçelerinden, nilüferlerin zülüflerinden ve derin kuyularından hasretin, su getir koca İstanbulu getir bana gelirken mis sokağını, karanfil konağı, kitapçı dükkanlarını üç beş dergi, diline dolanan bir şarkıyı, bir çınar altını mor salkımlı düşlerini getir istiklal caddesinde el ele dolaşan yeniyetme sevdalıları yıldızlarını getir bana kaygısız bir gecenin ayışığı gülüşünle sarıl içimdeki feryada aşkın ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben. düşsüzüm düşlerine al beni, soluksuz sevişmelerine sakla dudaklarınla kapat dudaklarımı, soluduğumda uyuduğumda, alnımdan öperek uyandır beni ki, denizlerin sevgiyle köpürdüğü saatlerde şiirin yedirenk çakılları vursun kıyılarıma aşk bir yanımı alıp götürsün, özlem bir yanımı bir ömür sevgi yağmurunla ıslanayım şimdi ayışığıyla süslenmiş penceremde sen gecegözlü güvercinimsin, özlem yüklü şiir’im bırak güllere vursun gülüşün, harelensin denizlerin yüreğine yanaklarında aşkın solmayan rengi saklayıp gecelere gizini, yıldızlara uzansın mavi düşlerin Bense çevire çevire dört duvarımı, bir ömür aşkınla böyle yanar kalayım Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Edalı Kız Gel sen yoksun bütün sokaklarına kar yağıyor ömrümün nefesim üşüyen bir gelincik ayazı bütün geceler aysız durmadan bir ezgi savruluyor dudaklarında gecelerin hüznün uzayan saçlarında kimsesizliğim kanıyor yağmalanmıs bir ömrün ortasından sızarak yaralı gönlümün ırmaklarına doluyor gel her gece bır deprem oluyor ey çağlayan bir suda yittirdiğim şiir edalı kız seslen bana nerdesin, hangi uzak şehirdesin bir rüzgarın kanatlarına vursam duyulur mu sesim gel erişilmez uçurum diplerinde kaldı özleyişler yaralı ceylanlar sekiyor bakışlarımda tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz her durakta boynu bükük bir çocuk üşüyor ve ben bu yağmurlar dolusu yalnızlığımla bütün bulutlardan sana koşuyorum gel yürekler boş, bakışlar anlamıyor beni her akşam vakti el ayak sesleri çekilirken caddelerden vurup yüreğimi narlı sevdalara yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor kimse bilmiyor her gece dudağımda bir şiir’in kanadığını ey yavru bir kuş gibi düşlerimin arasından uçup giden uçarı kız yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı farkında değilim şimdi geçen günlerin değişen mevsimlerin yağan karlar altında kaldı kalbim gel geçmiş bahar sokaklarına çıkar beni bahçesi tarumar bir çiçeğin kirpiğindeyim bir kar çölünün ortasında bir insan mahşerinin içinde, yapayalnız her bakışta bir hüzün her hüzünde bir bakış kanamada bir sonsuz rüzgar başladı gittiğin yerde gel gel bahar sokaklarına çıkar beni, şiir edalı kız yıldızları sönmüş bir gecenin sayfalarında ışıksızım özlemler damıtıyorum durmadan karanlığın yapraklarına kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar göçüp gitti kuşlar çoktan ve ben bölüp her gece iklimlere o sevda tılsımı türküleri işleyip alnımın çizgilerine tel tel kalbimi sana rehin tutuyorum gel hasret ki yolları kanamalı ağır bir hüzündür geçip giden günlerin terkisinde rüzgar koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü her mısrada çığlık çığlık yüreğim gel ömrümün bütün sokaklarına kar yağıyor şimdi Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Ey Denizler Kraliçesi Myra Ey gönül mihrabımda sultan ey sabah yıldızının kızı ey eşsiz dolunay ışığı ey vefa göğünde hilal denizler kraliçesi Myra ben ki gam rüzgarlarında bir geda ay bakışının dilencisi bir avareyim sen benim en güzel hayalçiçeğimsin ben senin aşkınla deli-divaneyim ey yeryüzü kraliçesi ey gökyüzü kraliçesi ey denizler kraliçesi Myra gel sevgilim ol sevgisizlikler ülkesinde mutluluk ağacında hayal çiçeğim ol dost gelişinle gel, gül gülüşünle gel uyandır beni elem uykusundan güneşim ol, ayım ol doğ ufkuma sıcaklığın sarsın dünyamı muhtacım sana gelmiyorsan, gelemiyorsan açık bırak gönül kapını yükleyip yüreğimi bir martının kanadına dalga dalga aşıp denizleri rüzgarın kanadında ben geleyim damardaki kanın, dudakdaki tadın ölümsüzlüğün adıdır adın ey sonsuzluğun hikayesi Myra seni sevmeseydim ne gülün alı olurdu ne menekşenin moru, ne de ateşin koru olmazdı yeşilin tonu seni sevdiğim için gözlerin mavi, bakışların ay denizler dalgalı seni sevdiğim için saçların yağmur rengi gülüşün gül, dudakların kızıl milyon kere tutuşsada denizler yüreğimde sorma kıyılarım niye yanar, niye ağlar martılarım umutlarım Sende saklı... beni sende seni bende çoğalt, çoğalt ki, dağlara yaslanan hayalini seveyim denizlerde dalgalanan kalbini masumluğuna yıldız gülüşüne gül düşüreyim ve ben ve ben ve ben yüzyıllarca yalnız seni seveyim... yalnız seni seveyim, seni seveyim, seveyim, seve, sev, se, s... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Hoşçakal Gönlümün Nazlısı Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün önümdeki uçurumlara aldırmadan varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın o gerçekleşmeyen hayallerim. ardımda yaralı bir yürek kederli bir ömür ve yoksul anılar bırakarak çekip gidiyorum sevdiğim hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı hoşçakal gidiyorum başım önümde, gözümde nem duramam artık ey aşk, ey sevdiğim hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam hiç bir anı kabul etmiyor beni bedenim buz gibi soğuk yüreğim param parça keder kış kadar soğuk ellerim ardımda yoksul bir sevda ve bana ait ne varsa bırakıp gidiyorum sevdiğim hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü hoşçakal bütün yaprakları dökülmüş dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım çınar ağacını yaslı meçhule giden acılar yüklü bir gemide uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi şarkıların sustuğu, aşkların vurulduğu limanlara gidiyorum sevdiğim hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü hoşçakal bir yıldız daha kaymadan gözlerimden yüreğimden bir arzu daha sönmeden gidiyorum ey aşk, ey sevdiğim bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları ağlamamalı bu yürek bir daha bir acıyı, başka bir acıyla sarıp alıp dağların ve yıldızların gölgesini yüzümde kış, bakışlarımda kar yorgun akan bir ırmak misali kimsesiz sokaklara bırakıp yanlızlığımı gidiyorum sevdiğim hoşça kal gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı hoşça kal bütün borçlarını ödedim bu sokakların, alacağımı aldım geri dönmez bir mevsimdeyim artık, duramam ey aşk bu şehre sığamam bu hüzünle yoksa acılar üşütür beni kar kavurur anılarımı donar bakışlarım üşürüm... üşürüm ey aşk sorma nereye, hangi dağın ardına? ne kadar uzağa varır yolum? kim yoldaş olur bana ? dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde ? çiçek açtığında mor dağlar sorma sazımdaki hüznü içimdeki sızıyı boynu bükük karanfilimi ve yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara sırılsıklam yalnızlığımı alıp yanıma gidiyorum hoşça kal bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür gözlü yar hoşçakal Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Seven Yüreğime Sor Beni Her gece kan-ter içinde uyanıyorsam eğer hasretin ateş olup giriyorsa koynuma ıslanıyorsa kirpiklerim seni her andığımda her düşündüğümde hızla çarpıyorsa kalbim sensiz bir kez olsun gülmüyorsam bu şehirde savruluyorsam sokak sokak ürperiyorsam yaprak yaprak esip geçen rüzgarlara sor beni hasret ateşleri yağıyorsa üzerime her gece kül ateş, ateş alev, alev kor olup yakıyorsa kahroluyorsa kalbim seni her andığımda ve tanımıyorsa hiç bir kural yüreğim kaçmak istedikçe sana dönüyorsam yine ölüyorsam aşkından her gün dirhem dirhem ateş - alev sevdalara sor beni seninle gözgöze geldiğimde ben lal olmuş bülbül, sen gül oluyorsan düğümleniyorsa boğazım çıkmıyorsa sesim, daralıyorsa nefesim konuşamıyorsam tek bir kelime depremsi bir titreme başlıyorsa bedenimde ve çözülüveriyorsa dizlerimin bağı deli - divane gönlüme sor beni kirpiklerimden süzülen damlalar islatiyorsa yüreğimi her gece hep bulutlarda saklıyorsam seni düşüyorsan içime tane tane her yağmur yağıdığında kirpiklerimin kıyısında martı olup uçuyorsan susuyorsa denizler seni düşündüğümde gelip seriliyorsan kıyılarıma sular gibi gelip sokuluyorsan uykularıma gelip sokuluyorsan rüyalarıma sensiz geçen gecelere sor beni damarlarımda aşk olup dolaşıyorsan şiir olup doluyorsan kulaklarıma masmavi bir coşku oluyorsan bedenimde aşkça çıkıp ırmaklarla dertleşiyorsam her gece ay gibi akıyorsan yüreğime beyaz tüller içinde yalnız yıldızlarla paylaşıyorsam seni sevdiğimi sana anlatamıyorsam bir kır çiçeği hüzün saçıyorsa gözlerime su olup akıyorsam, ateş olup yakıyorsam ve beceremiyorsam sensiz yaşamayı ve ölmeyi şu seni ölümüne seven yüreğime sor beni Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Dudağımdaki Gelincikler Bir yanım gül bir yanım uçurum şimdi ben ömrümü hangi seherlere bırakıp giderim sen yoksan gazel düşmüş yapraklar gibi gün olur anılarda ararım belki solmuş çiçeklerde, incecık gülücüklerde öksüz çocuklar gibi bükerim boynumu gün olur yağmur olur dökülürüm sokaklara hüzünlenirim belki dumanlı bir dağ gibi nerden bileceksinki kayıp sevdaların yurdu olduğunu yüreğimin acıyıp durduğunu bu yüzden kanayıp durduğunu bir ömür ben ki hayatın solgun gülü gözleri öksüz çocuğuyum dünyanın güvendiğim bütün dağlara kar düştü nerden bileceksinki ruhumun zindanda soluduğunu zifiri bir gecenin uğultusu olduğunu ömrümün kısılmış sevdaların sesinde unutulduğumu yaşlandığını dudağımdaki bütün imgelerin ve beni hiç bir aşk şiirinin kabul etmediğini artık nerden bileceksinki kalbinin orta yerinden ihanet kurşunları yemiş bir tarihi taşıdığımı içimde vurulduğunu sevdiğim bütün seslerin ihanetin kol gezdiği sokaklarda .../ sen en sevdiğim serçe kuşusun en sevdiğim dağ kırlangıcı al götür buralardan uzaklara sesimi rüzgarlara götür, dağlara, baharlara götür kırılgan yanımı gülüşünü ver bana gülüşüm olsun üşümesin dudağımdaki gelincikler Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 İki Damla Rüzgar Kadife saçlarını savurunca yel vurunca hayalin gözlerime üşüyünce nergiz gülünce gül çağlayınca nehir gel gel yudum yudum, yürek yürek gel konuş benimle bu uzak dünyada sevdamı çizip mavi bulutlara her gece iki büklüm her gece iki damla gözyaşı iki damla hasret çiçeği ile bekledim seni gelmedin kardelenim, kelebeğim, meleğim öyle kırılgan, öyle titrek, öyle ince seni beklerim her gece su ve şiir rengi akar sol yanım eririm senin için hece hece sen ki, iki damla yağmur, iki damla çiy İki damla gözyaşı, iki damla sevinç olur düşersin yüreğime gizlice sen ki, iki damla rüzgar iki damla kor, iki damla öfke olur tutuşturursun bedenimi her gece ey hayatımın kaynağı ey güzel hikayem ey ölümsüzlüğün adı aşkım nerdesin gel gel ey saçlarıma düşen kar hayatıma esen rüzgar yüreğime saplanan hançer gel artık ne olursun yoksan varsın dal yetim kalsın solsun gül bülbül figan etsin hazan rüzgarları essin dört mevsim yoksan üryan düşsün ağaçlar dal kırılsın hüzün döksün gül gel gel de şiirler oku bana masallar anlat mutlu, mavi çiçekler açan Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Buğulu Camlarda Kaldı Adın sendin hayatımın kaynağı algülüm, gülgüzelim, gözgülüm papatyanın akı, karanfilin alı özlemim, vazgeçilmezim seninle uçardım güvercin kanatlarında her akşam bir ipekböceği sabrı bir güvercin aklığı bir anne sıcaklığı ve bir kumru saflığıyla severdim seni bilmezdin dudağımda bir ıslıkla bin sevda masalında beklerdim seni gelmezdin her gece sevgimi göğe yıldız diye serperdim görmezdin gülüşün bahar buğusu olurdu gülüşün bir avuç su gülüşün gül gülüşün karanfil kokusu seni görmediğim gün iki damla özlem iki damla hasret çiçeği olur düşerdin yüreğime tane tane kirpiklerimin kıyısında martı olurdun susardı bütün denizler seni özlediğimde gelmezdin bir sevda masalında arardım seni bir çınarın dalında, bir gülün alında saçlarını koklardım tel tel dudağına en güzel şarkılar yakıştırırdım ayışığı dökerdim bakışlarına her gece bilmezdin güz biter kış gelir giderdi yaz biter bahar gelir geçerdi gelmezdin buğulu camlara yazardım adını yüreğime kazardım yüzünü gözlerimde sesini ruhumda saklardım görmezdin İsterdim ki, baharda toprak olayım rüzgarda yaprak olayım kırmızı balonlara yükleyip yüreğimi her gece sana yollayayım isterdim ki, en güzel aşk öyküsü olsun aşkımız yüreklere yazılsın şiir şiir dünyada bütün sevenler, sevmeyenler gelenler, geçenler hep seni okusun isterdim ki, sonsuzluğun öyküsü olsun hayatın kaynağı, sevginin bağı gülün saflığı en güzel aşk hikayesi olsun aşkımız Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Sen Ve Ben Masalı Sen bir çiçek olsaydın sevda çöllerinde ömrümce yaş dökerdim kurumayasın diye seni yalnız güneşin aklığı güllerin sıcaklığı ile beslerdim ve mehtabın büyüsü ile süslerdim yapraklarını her sabah kızıllığında yeniden koklamak için sen bir defter olsaydın, ben kalem olurdum seni yazardım gece gündüz şiirlere, romanlara, dağlara, bulutlara, rüzgarlara elimin ulaştığı, gözümün gördüğü heryere seni yazardım dilime destan, yüreğime mühür kazardım bir ömür seninle yaşamak, seninle yaşlanmak için sen bir ceren olsaydın avcıların önünde sevgimi siper ederdim vurulmayasın diye yaralarını rüzgarın diliyle okşar güllerin eliyle sarardım ve seni dağların moruyla gizler pınarların diliyle seslerdim kem gözlerden, katı yüreklerden korumak için sen bir çoban olsaydın sürüler peşinde kalbimde taşırdım hep yorulmayasın diye ve kavalını rüzgarın nefesi ile üfler çağlayanların sesiyle dinlerdim her gece ayışığında duygularını okşamak için sen bir kardelen olsaydın dağların eteğinde ben yaprak olurdum rüzgarda titreyen dört bir yana kokular saçar dururdum her dem aşkın ile sarhoş olmak için sen bir dal olsaydın, ben toprak olurdum sen bir göl olsaydın, ben ırmak olurdum kalbine akardım gece gündüz senden uzak kaldığımda ağlar dururdum sen güneş olsaydın, ben dünya olurdum dönerdim ekseninde durmadan her sabah, her akşam yeniden buluşmak için ve saçlarını gökyüzünün mavisi ile yıkardım her dem güzelliğinden sarhoş olmak için Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Umutlarım Sende Saklı Mutluluk ağacımda sevinç çiçeğimdin bir zamanlar bir zamanlar bütün dudaklarda şiir bütün yüreklerde sevgi gülüydün bak çiçek, çiçek dağlar yine yudum, yudum sevda bahar, bahar umut oysa bir yaralı kekliğim şimdi ben hep uzakları arar uçurumlar büyütür gözlerim durmadan ey benim bahçemdeki sevinç gönlümdeki hasret gözlerime yağmur diye düşürdüğüm acılarıma tipi, saçlarıma kar yağmadan gel gel, kırılmadan dudağımdaki son menenekşe gel ki yüreğine sığınayım umutlarım sende saklı ey uçurum çiçeğim ay beyazım gülbeyazım gel ay koksun mutluluk yine dağlarda gel dal kurumadan solmadan yaprağım gönül haneme konuk ol gel Gün/eş/im Ol.... Eş/im Ol.. kurusun gözlerimin pınarı artık bil ki ben sensiz yaşayamam güvercinim, turnakuşum, gülgüzelim bu yürek sensiz yaralı bu can sensiz ölü bu ses sensiz bir ah! herkes duydu bu feryadı bir sen duymadın yollarda sonbahar rüzgarları esiyor artık şimdi sana gelecek ne el, ne ayak, ne de göz kaldı şimdi seni anlatacak ne şarkı, ne şiir, ne de söz kaldı ömür yorgun gönül suskun sustuğum rüzgara sesimi, baktığım uzaklara gözlerimi taşımaktan yorgunum... milyon kere çoğaltıp hüzünleri sorma, ellerim niye yanar sorma, gözlerim niye arar tek mümkünüm sensin üşüyorum, umudunu bana ödünç ver umutlarım sende saklı gel/ Gün/eş/im Ol.... kurusun gözlerimin pınarı Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Masal çiçeği ne zaman seni düşünsem bir kuş ötüşünde bahar gelir dağlara kanatlarında yüreğimi okşar ellerin bütün ağaçlar yüregimde tomurcuklanır bütün çiçekler gözlerimde bin bahar saflığına bürünür hayat Nerede seni görsem sevinç çığlıkları saçar gözlerim sokaklara güzelleşir yeryüzü nereye baksam maviye bulanır sevdaya akan bütün duygular yüzünün güzelliğiyle yıkarım yüzümü her sabah ve sen en güzel masal çiçeğim olursun nerede sesini duysam avuçları gül kokan çocukların duaları yağar üzerime. akan pınarlara sesini, öptüğün çınarlara nefesini taşırım. ne zaman ışısa vefa gögünde hilal yıldız gülücükleri dökülür denizlere çağıl çağıl ne zaman seni ansısam sevgiye bin çiçek açar yüreğim sen kokan kötülükler alır gider başını bu şehirde bir ceylan iner pınarlara su gibi yudum yudum hava gibi nefes nefes sevgin dolar her yere ellerini hissederim ellerimde sımsıcak bilirim ki aşk en güzel masal çiçeğidir gönüllerde mutlu mavi çiçekler açtıran insan hayatında bütün dillerde sevgi şiiridir masal çiçeği bütün dudaklarda sevinç nağmesi ben ki yalnız seni sevdim bu yalancı dünyada yalnız senin oldum taştıkça aşkın ırmakları seninle bütünleşti hayatımın tüm renkleri her hissetiğimde yüreğimde yüreğini sımsıcak yağmursun sen, gökkuşağısın rüzgarsın, baharsın, aşksın, hayatsın tek mümkünüsün ömrümün, tek umudumsun her güz mavi çiçekler açan bahar çiçeğimsin gök kuşağından, gün ışığından ayrılırken ben sana sarılırım yedirenk sevinçlerle her gece Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Menekşe Gözlerinde Ölmek Bir dağ serinliğini vurup gönül ülkeme upuzun yollara vurdum kendimi mecalsiz üşüdü bakıp kimsesizliğime turna kuşları üşüdü börtü-böcek ve tüm dağ çiçekleri gitsem ayaklarım ıslak, başım dönüyor sevda hayatın neresinde duruyor ey yar herkes bildi sevdiğimi, bir sen bilmedin ıpıslak hayaller düşerken düşülkeme yağmur olup aktı gözlerim dünyanın üzerine ırmak olup ağladım, sel olup çağladım rüzgar olup estim çığlık çığlığa herkes duydu feryadımı, bir sen duymadın kaç yıl gözlerim yollarda seni bekledim kaç yıl oldu sensizim, avareyim, divaneyim kaç yıl oldu sözlerim dudaklarımda suskun şiirlerim dudaklarımda öksüz hayalin gözlerimde perişan gidenler dönüp geldi ey yar, bir sen gelmedin yüreğime yazdım seni ey vefasız yar aldığım nefese yazdım sen artık benim vazgeçilmezimsin bilki ömrüm yettikçe seni her gün bekleyeceğim alnım çizgi, yüzüm hüzün, saçlarıma ak düşse de yine seni delikanlı yüreğimle seveceğim Ve bir gün ölürsem de menekşe gözlerinde öleceğim... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Çek İpimi Öleyim Güleyda Küçüktüm büyüdüm yitirdim çocukluğumu büyüdükçe ikiyüzlülüğü tanıdım tanıdıkça yaralandım yaralandıkça boğazıma düğümlendi hayat anlatamam yaşım kaç şimdi? ülkem neresi sorma Yanlış bir adreste gün tüketiyor ömrüm durmadan yürüyorum sancılar saklı yüreğime. ayaklar altında linç edilmiş bir hüzün benimkisi öyle yalnız, gölgesiz, duldasız, düşsüz ve dilsiz geçen trenler de almıyor beni Ben bir garip adamım Güleyda yüreğim yorgun, ben yorgun her yangından yaralı çıktım sevgisiz, duyarsız, umarsız bir dünyada kumar oynadım hayatla, kaybettim. cebim yok, param yok nerde akşam, orda sabah ben hep kaybettim gelen aldattı giden ağlattı Yüreğim ah! bir sen anlarsın beni bir sen aldatmadın bir de Güleyda düşperim dağ yüreklim güzeller güzeli Güleyda Bir düştü Güleyda bir rüzgar esti düştü dalımdan kaldım sokaklarda yalnız başıma bir daha kapım açılmadı sevgiye ışıklar yanmadı içimde bir daha bütün kapılar kapandı yüzüme ağlayacak bir yerimde yok çok özledim Güleyda çek ipimi, öleyim ben hep kaybettim ömrümün yaz vaktidir bu mevsimde sevmek en çok bana yakışır özlemek de.. ölmek de... çek ipimi öleyim Güleyda... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gönlümün Menekşesi Ey gönlümün uçurumuna her seher gül ve rüzgar dokuyan uçarı kız ey nazlı çiçek, narin kelebek, vahşi menekşem. ey büyülü dağım… bir ömür tırmanıp ulaşamadığım… bakışın yağmur senin, gözlerin deniz, ellerin gül, saçların meltem ah! ki, başımı döndürürsün her dem seni sevmek bir masal en güzel masal sensin ey ormanların uğultusu baharın buğusu dağların kokusu ey yanan yüreğime en mübarek su gözlerin denizin üzerinde ayışığı gözlerin gözlerimde ateş, dudağımda gül, ömrüme can gözlerin geceye söylenmiş şarkı seni özlemek bir şiir en güzel şiir sensin senki sularda nilüferimsin vatanım, en kutsal yerimsin gökkuşağı olur şiir kokarsın güneş olur tenimi ısıtırsın rüzgar olur, bahar olur, aşk olursun, hayat olur, deniz olur, dalga olursun öldürürsün beni aşk ile üstüme üstüme gelirsin her gece başımı döndürürsün... ey yüreğime mühür ölümsüzlüğün adı ey baharın neşesi, dağların moru gönlümün menekşesi, sevdanın onuru seni koklanmamış bir kır çiçeği gibi sevdim seni yazdığım bütün sayfalar hasret kokuyor sevgi dokuyor gönül defterime her mısra seni sevmek bir rüya en güzel rüya sensin yüreğime alıyorum seni gözlerime, dudaklarıma, tenime sarıyorum mutluluk ağacımda sevinç çiçeğimsin oluyorsun durmadan yürüyorsun gönül ülkeme canıma can, kalbime canan oluyorsun duygularım seni sevince böyle güzel tenim hasretinle sıcak böyle.. seni sevmek bir sevda en güzel sevda sensin Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gönül İniltisi Alıp başını gittin hüzün veren hazan yellerince bir hasret ateşi düştü ki yüreğime külden ateş, ateşten alev, alevden kor oldu tutuştu yandı gönül ağacım yaprağıma acılar üşüştü kırıldı dudağımdaki mor nenekşe ardından kuşları ürkütülmüş bir dal gibi kaldım acılarıma tipi, saçlarıma kar düştü yüreğime efkar, feryadıma zar düştü yapraklarıma sarı sonbahar düştü ırmak olup çağladım rüzgar olup estim çığlık çığlığa duydu herkes feryadımı bir sen duymadın bir sen duymadın Leylim gidişin kalbime düşmüş güz yaprağıydı gidişin kar üstünde bir damla gözyaşı gidişin tuz bastırılmış ayrılık acısı gidişin dinmeyen gönül iniltisi gidişin Nijmegen sokaklarında hüzün sisi gittin, ardından suların sesi, rüzgarın nefesi baharın neşesi, yaşama hevesi de gitti kimselere anlatamadım içimdeki uçurumu kimseler dinlemedi beni, kimse anlamadı gittin, baharı, yazı, kışı unuttum yaşamayı unuttum bir sen kaldın unutmadığım bir sarı sabır bir de kanayan, kapanmayan bu yara yüreğimde yoksun işte; kahretsin ellerin yok, gözlerin yok, gülüşün yok, üşüyorum. Bil ki, aşkını dağlayıp yüreğime kazımışım adını aldığım nefesime yazmışım Ve şimdi ben Ve şimdi ben baharımda karakışta kalmışım son çaremdir diye sığınıp anılara avunsamda; dinmiyor bu gönül iniltisi leylim… Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Gülsem Gül İncinir Gittin, gidişin yarama tuz basılmış acı gidişin karlı kış gecesi gidişin dağbaşı ıssızlığı çiçeksiz, renksiz ve uğul uğul bir rüzgar başımda Gittin öyle apansız hayaller birikti gözlerime ıpıslak büyüdü gitgide yalnızlığım yıldızlarda terketti beni, ay da küs ardında yalnızca anılar kaldı Kırık dökük boynu bükük anılar Yoksun işte gözlerin yok ellerin yok kar yağıyor anılara üşüyor hayat Her gece ırmaklara salıyorum gözlerimi denizler ortasında, kaybolmuş bir sandal gibi binlerce kıyıya çarpa çarpa öylesine yitik, öylesine çaresiz öylesine perişan yaşıyorum… Sen bu şehirde bulutlarla gittin zifiri geceydi,yağmur yağıyordu bütün sokaklar ağlıyordu gittin işte, gidiş o gidiş bir daha dönmedin bu yürek yara şimdi, bu hayal kırık ömrüm sokaklarda bir yaprak artık gelme, öyle yorgunumki… zemheri karlarını bekle… Gözlerimde bir sessiz gözyaşı bekler öylesi dağ sevdalı rüzgara hasret bir ince dal aşkına. gülsem gül incinir ağlasam dal gelme, seni çok özledim… nisan yağmurlarını bekle… Ben ki, unutulmuş gökyüzü masalıyım uzak iklimlerin güz çiçeği ve ben hala o gözleri sürgün hüzün bakışlı çocuğum öylesine sessiz, öylesine dilsiz. ne analar kucaklıyor beni artık ne de hasret kokan ıssız geceler Bir gün tarih düşülürse çizilirse aşkın miladı yapraklar düşerse, kuşlar göçerse ve sen dönersen kilitlenirse gözlerim gözlerine işte asıl o zaman ölürüm ben... işte asıl o zaman ölür... işte asıl o zaman… işte asıl o... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Mavi Sevda Bir mavi denizdeyiz şimdi seninle ak bir martı gibi umut ve sevinç yüklü gemimiz mutluluk rüzgarları vuruyor yelkenlerimize pupa yelken yol alıyoruz sabaha güneşli günlere çıkıyoruz, mavi gecelere güzelliklerin el değmemiş ormanlarında düşlenmemiş renklerin çılgınlığı düşüyor bakışlarımıza kulaklarımıza binlerce kuş sesi dökülüyor şiir cıvıltıları üşüşüyor saçlarımıza sevgi çelenkleri örüyor zaman içimizdeki ışıltılardan sevgiyle beslenerek, bin çiçek büyüyor özlemin kor bahçelerinden küskün çocuklar gülümsüyor yıldızlara seviyoruz bütün insanları, bütün hataları affediyoruz şarkılar bizim oluyor, şiirler bizim, yarınlar bizim su gibi yudum yudum, hava gibi nefes nefes mutluluğu tadıyoruz tüm pınarlardan sevgimizi koyup tüm sevdaların üstüne yelin suyla öpüştüğü kıyılara atıyoruz acılarımızı kaldırıp duvağını gökyüzünün öpüyoruz tüm beyaz bulutları alnından birer birer dudaklarımız gül oluyor, gözlerimiz yıldız, bakışlarımız ay uçuk bir mavide tutsak kalıyor hayallerimiz sokaklar dolusu mutluluk çiçekler dolusu sevgi ekiyoruz güzelliğin doruklarına martılar uçuruyoruz samanyoluna mavi düşler boyu bir Adem ile Hava faslındayız şimdi seninle mavi bir rüya görüyoruz, mavi bir bahar yeşeriyor tenlerimizde yeni bir aşk masalı yaşıyoruz şarkıların tılsımında güneşi, mehtabı, yıldızları içiyoruz tüm pınarlardan dudakların kalplere sığındığı bir adada şimdi binbir arzuyla köpürüp kabarıyor dalgalar şiir’in yedirenk çakılları vuruyor kıyılarımıza bütün ihanetlerden arı, bütün çirkinliklerden uzak yıldızları yol yapıp umutlarımıza mavilere tırmanıyoruz ince alımlı ayaklarıyla aşkın Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Eski bir sevda Masalı ‘’Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece bülbül öter’’ Beyatlı Menekşe rengi bir çiçekti sevdiğim kız Anadolu yaylalarında karanfil kokan Yanaklarında güneşin gül öpücükleri Dudaklarında hayatın nazlı gülücükleri Pınarlara her akşam aşk masalları anlatan Erguvan rengi bir çiçekti sevdiğim kız Munzur’un eteklerinde nergiz kokan Bakışı ayışığı yüklü bir ceylandı Sevda ve gül işlerdi yüreklere İpek saçlarında çayır çiçekleri Esmer alnında duygu gelincikleri Her gece yıldızları alıp koynuna yatan Bende sevmiştim ah deli gönlüm bende Hasret rengi bir çiçekti sevdiğim kız Gözlerinde dağların ilkyaz gülücükleri Dilinde sevdanın içli sözcükleri Saçlarında her bahar seher yelleri eserdi Yaşamak bir şarkıya benzerdi dudaklarında Dünyanın bütün dillerini konuşan Bende sevmiştim ah ömrüm bende Kar rengi bir çiçekti sevdiğim kız Nefesinde dağgüllerinin kokuları Kalbinde sevdanın gizli korkuları Üşüyen yüreklere beyaz çiçekler sunardı her gece Türkü türkü seher yeliydi yüzü Şiir şiir ay güzeli Doğanın bütün renklerine yakışan Bende sevmiştim ah dostlarım bende Hayat rengi bir çiçekti sevdiğim kız Hala özlem kokuyor bir köşesinde anadolunun Hala sevda kokuyor uzaklarda sesizlikler içinde Kimselerin uğramadığı bir yerde Yıldızlara bakıp üşüyor her gece Şimdi güller gülümsemiyor artık, uzak dağbaşlarında Cerenler inmiyor sulara Derin uykuya dalmış gözlerinde sevdiğimin Nergizler uyanmıyor sabahlara Sarmıyor yaşamı maviler Sonsuz bir hüzün gibi devrildi düştü gecelere Bir hüzünki ne yazgılara sığar ne yıldızlara Ya ben nasıl ağlamam dostlarım ya ben nasıl Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Sen gittin Masal bitti Sen gittin evimin adresi, kapımın zili gitti Sen gittin sazımin teli, kuşumun dili gitti yangınlar düştü yüreğime, ıssızlaştı şehir sokaklara hüzün yağdı, gözlerime yağmur kapandı üstüme kapılar, ben kapandım içime günlerce haftalarca ağladım kırık bir ağaç dalında,öksüz bir kuş gibi kaldım Sen gittin hazanlar başladı ömrümde yaprağa duran ağaçlarım gitti umutlarım gitti, baharlarım tutam tutam saçlarım gitti dudağımda şarkılar yarım kaldı bardağımda rakılar Sen gittin yüreğimde kanayan şiirler masamda sigara izmaritleri kaldı ben kaldım öyle tesellisiz ortalarda birde yıkıntım Sen gittin Şiirlerim öksüz kaldı kalemlerim, defterlerim ellerim, gözlerim, kirpiklerim yüreğimde kalkıp giden gemilerim dillerim öksüz kaldı ne varsa dağıldı geride kalan çöl oldu şiiristanım hayalim, düşistanım Sen gittin kemanım yayım, güneşim ayım mutluluk payım gitti kara bulutlar çöktü üzerime bir ben kaldım öyle boynu bükük ortalarda yastığımda yağmur hıçkırıkları bir de ve yüreğime batan cam kırıkları her gece Sen gittin sustu kalbimin bülbülü bahçemin gülü soldu yoldu bağrımı yokluğun Sen gittin ağzımın tadı mutluluğumun adı gitti yaslı yaşım, gamlı başım zehir aşım, otuz yaşım kaldı Sen gitin hayalim düşüm sevincim gülüşüm servetim işim gitti Sen gittin özlemin yüreğimde yokluğun kirpiğimde çoğaldı sen gittin umudum gitti gururum gitti her gece oturup ağladım ıslandı ekmeğime karıştı korkunç acı gülmek nedir unuttum gitti gittin ömrüm insafsız ayaklarına toprak oldu kavruldu bahçelerim çiçeklerim soldu acılarım içimde fışkıran kan, gönlüm rüzgarlarda savrulan yaprak oldu Sen gittin çakıl taşlarım yürekvuruşlarım sevgikuşlarım gitti yaralı bir ceylanın bakışında yaralı kaldım her yerde izimi sürüyor avcılar gittin işte o gidiş gittin, bir daha dönmedin geri yarısı sende kaldı kalbimim, yarısı bende ezgili ardında kara bulutlar, kara günler ve her gece soğuk ölümler kaldı hasretin kaldı birde ben kaldım öyle deli, öyle divane ortalarda ah seher yeli sen gittin ben bittim masal bitti Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 ES VE HA Seni türküler gibi sevdim Es ve ha öyle ince öyle kırık dağ suları gibi serin kitaplar gibi aydınlık seni yüreğim gibi sevdim Es ve ha Seni yeni yaprağa duran bir goncagül sevinciyle sevdim. sesindeki karanfil fısıltısı gizemli bir masalın tılsımıyla. seni şiirler gibi derin şarkılar gibi içli seni unutmamak üzre sevdim Es ve ha salkım-saçak türküler gibi gül kokulumsun benim usul boylum güzel huylumsun yağmuruyla ıslandığım Güneşiyle ısındığım düştükçe yaslandığım tutkum, sevincim sevda yüklü bulutumsun özlemlere uçan güvercinim yaşamama sebep umudumsun ….. bir gün gitmek olmasa diyorum solmasa çiçekler yüreğimde kuşlar uçmasa silinmese gölgeleri sevincin hasretin ince yollarına inmese gözlerimde sular sevdasına şiir yüklediğim rüzgar dinmese bitmese dudaklarına yakıştırdığım gülümseme ayrılık olmasa Es ve ha ölüm olmasa mutluluklara yazılsa adresimiz her üşüdüğümde bakışına sarılsam güvercinler havalansa üzerimizden ömrümüz dört mevsim bahar olsa gönlümüz arı aşkımız bal olsa aksa damla damla hayatımıza dolsa ey kır lalem, düğün çiçeğim çayır güzelim, gelinciğim süsenim, sümbülüm, caneriğim uzansam dokunabilir miyim yüreğine öpebilir miyim gözlerinin içini ...../ susma Es ve ha, kapama gözlerini üşürüm bırakma ellerimi Es ve ha bırakma düşerim Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Eftelya Koyup herşeyi bir yana çekip ellerini hayatımdan git Eftelya artık ne kaybedecek ne de konuşacak bir şeyimiz kaldı gözlerini ıstırabımı hicranımı seven yanımı al git hayatımdan yüreğimdeki yarayı sar git Say ki hiç yaşamadık bu aşkı sevişmedik geceler boyu git Eftelya mim koyup efkarıma bir güvercin gibi kanadımda taşırım ateşimi bir mecnun gibi çölde de yaşarım leylaysa aşkım yeterki sırtımdan vurmasın beni hayat zaten ben bu dünyanın bu yeryüzünün kara sevdalısıyım iflah olmam Eftelya yüreğimi kimsesiz sevgilere bırakıp git alevler içinde tutuşan iksirler istiyorum artık değilmi ki, her aynaya baktığımda niftrit asit ter döküyorum bardak bardak git Eftelya oklarını duygu bahçemden topladıklarını ve yüreğimden kopardıklarını bırak koy bir yana sancılarımı kelepçeni vur git hayatıma sevdamıza ihanet prangaları vur git bırak çözülsün dizlerimin bağı hasret dilimin ucunda suküt gibi naçar susku gibi suküt kalsın Eftelya bırak hayat beni aşkın oklarıyla vursun vuracaksa kalbimin tam orta yerinden sevda bahçelerinde gül toplarken git Eftelya indir yükünü yüreğimin bir avuç ateş değil midir? aşk gömülüp soluğuna hasretin bırak yaksın kanatlarımı varsın acıdan parça parça olsun içim açmasın daha hiç bir çiçek bütün kuşlar terkedip gitsin bahçemi git Eftelya mevsimlere yazarım adını, sonbaharlara bulutlara yazarım, yağmurlara, yalnızlıklara bir veda sözcüğü düşer gibi uçurumdan rüzgarlara saklayıp adını giderim ben de Aslı yolunda Kerem meyli değil midir? AŞK Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Selvina Sevgiler büyüttüm kır çiçeklerinden, güneşin kanını emen umutlar yeşerttim bahar renginde al yeşil dağlarda kar erirken ceylanlar emzirdim melekler uyandırdım her tan ağardığında toplamak için bütün düş kırıklarını aynalardan yıldızlarla selam yolladım sana her gece mavi bir kuş saklayarak avuçlarıma gül ve rüzgar iliştirip kanatlarına, gelirsin diye bekledim özledim, gözledim, gelmedin Selvina... upuzun köprüler kurdum içimdeki yolculuklara sana kavuşmak için beyaz günlere uzandım beyaz atlarla, sana getirsinler diye umutlarımı kavaklar öpüşürken beyaz güvercinler kanat çırpısın diye mavi göklerin burçlarında bütün ayrılıkların, savaşların, ihanetlerin üzerine bir çizgi çektim en güzel barış çiçeklerini versin diye dünya ak alınlı taylar koşarken alnımın çayırlarında al türkülerle inledim lekesiz sabahlara her bahar özlemler kanatıp gecenin sayfalarında mavi rüzgarların terkisinde sevgiler yolladım sana çoğaldıkça çoğaldı çılgınlığım, kanımda milyonlarca yıldız tutuştu alevler içinde parlayan nehirler aktı yüreğime her defasında her defasında suların sesine bir damla gözyaşı bıraktım gül desenli yaylalara senin için bilmedin bilki sensiz uzak dağbaşı ıssızlığında yalnız bir ağacım yoksan ürpertilerde tiril tirildir yapraklarım seni özlemenin korkunç girdabında göğünü ve yönünü yitirmiş göçmen bir bulut olup her gece uçurumlara ağlarım hasret ateşine bürünürken geceler uzun ayrılıkların dağladığı sevdalarda korkunç alevler içirdim seni seven yanıma iç çekmeyi öğrendi bir yanım, acı çekmeyi bir yanım ve ardından oturup ağladım küskün ırmaklar gibi karışıp gitti gözyaşlarım çağlayanlara silmedin ey kırçıl saçlarımda yıldız tutuşturan alıp savuran yangınlara, yalnızlıklara hazan bahçelerinde yaralı bir güldür şimdi kalbim dört mevsim aşkı kanayan sen ki,yüreğimde demlenen aysın, gözlerimde çiçeklenen aşk uzun saçlı hasretimsin, iki büklüm beklediğim her gece özledim, gözledim, gelmedin Selvina... özlemlerle yaralı bir yağmur bulutuyum şimdi firari bir hüznün girdabında yitirdim güldesenli sevinçlerimi bil ki, çağlayan bütün nehirler benim gözlerimdir benim yüreğimdir ağlayan bütün denizler su içtiğim bütün pınarlarda seni susarım seni sorarım geçtiğim bütün yollarda düştüğüm her uçuruma bir tutam çiçek bırakır gibi bir tutam kor ve bir demet gözyaşı bıraktım senin için gelmedin, bilmedin, silmedin.... bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana... Bekle... Nuri CAN Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2006 Yağmur Aşkına Kal Seni nasıl unuturum usul boylum, nazlı huylum yeşil gözlüm aybakışlım, bal sözlüm gülnakışlım nasıl unuturum seni deniz yeşili gözlerini, ipek sarısı saçlarını kalbim kalbine düğümken ben seni sevdiğim zaman yağmur yağıyordu alanlara yeşil gözlüm sokaklar ağlıyordu kar yağıyor şimdi dağlara gitme kal yağmur aşkına kal gidersen gecenin siyahı çöker yüreğime göç eder kelebekleri ömrümün boynunu büker gelincikler dağlar ceylansız nehirler türküsüz kalır Gidersen tarlalar susuz çocuklar uykusuz kalır bahar gözlüm ben senin yürekkırgını gülüşünü sevdim en çok umutsuzluğa umudu sürüşünü acılara sevda yazışını sevdim kendinle barışını yeşil gözlüm seni seviyorum deyişini sevdim en çok tüm sevgiler sürgünken yaşamak bir türkü seninle bahar bakışlım yediveren tomurcuk gidersen boynu bükük kalır bu şehir ölür kahrından bu içli çocuk yokluğuna nasıl alışırım dudağın dudağıma mühürken ben senin en çok ince kırgın gülüşünü sevdim seni seviyorum deyişini bir ekmeği bölüşünü düşkünlerle öksüzleri sevişini sevdim ve yüzündeki hüznü yeşil gözlüm bakınca insan gibi bakışını ağlayınca çağlayanlar gibi akışını sevdim insanı sevişini sevdim en çok yeşil gözlüm omuzuna dayanmayı efkarlıyken ve affedişini sevdim düşmanını bile düşkünlere el uzatışını hayatın bu kirli sahnesinde temiz kalışını sevdim en çok bir umut gibi, bir türkü gibi, bir şiir gibi duruşunu bin bahar tazeliğinde saçlarına günün vuruşunu sevdim ben senin bir gülü koparmasınlar diye günlerce gül düşmanlarına yalvarışını sevdim bir annenin acısına ağlayışını tüm kavramları ve kuralları çiğneyip küflenmiş törelere ve haksızlıklara karşı çıkışını sevdim ben seni beyaz beyaz sevdim yeşil gözlüm mavi mavi, yeşil yeşil, al al seninle sokaklar dolusu çığlık, acılar dolusu yalnızlık çiçekler dolusu sevgi ektik dağların doruklarına maviler boyunca beyaz güvercinler uçurduk meydanlara sınırlar çiçek açmaz dikenli teller içinde bahar gözlüm gitme kal gidersen mutluluğumdan sızılar kalır yüreğimde yarım elvedalar kalır, soğuk odalar, karanlık geceler sensiz koma yüreğimi yağmur aşkına seninle başlayan hikayem seninle son bulsun yağmur gözlüm elveda demek zor şeydir bilirsin Nuri CAN Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.