Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Mühendislik Perspektifinden Kıyamet


ahirzaman

Önerilen İletiler

Kıyamet insanlığın ve dünyanın sonudur. Bu son, önemine binaen Kur’ân-ı Kerîm’de teferruatlı anlatılır. Birçok sûrede insanlık bu dehşetli sona karşı şiddetle uyarılır. Allah’ın (cc) kudret ve azametinin tecelli edeceği bu günde, bütün insanlar ölecek ve hemen akabinde diriltilerek hesaba çekilecektir. Âyetlerden anlaşıldığına göre insanlığın ve dünyanın sonunu getiren Kıyamet hâdiseleri muhtemelen önce fizik kanunları çerçevesinde cereyan edecek, daha sonra ise, bütün insanların diriltilmesi ile başlayan safhada bilinen kâinat kanunlarının geçerliliğinin kaldırıldığı bir devir başlayacaktır. Fizik kanunlarının geçerli olduğu ilk safhayla ilgili bazı âyet ve hadîsler dinamik bilimi prensipleri çerçevesinde yorumlanabilir. Bu âyet ve hadîsler bugüne kadar birçok tefsirci tarafından yorumlanmış ve değişik görüşler öne sürülmüştür. Bugünün bilgi birikimiyle yapılan yorumlar ise, öncekilere yeni zenginlikler katabilir. Bütün yorumlar insanların sınırlı ilim ve anlayışı ile yapıldığından, yanılmaların da olabileceği unutulmamalıdır. Bu hakikati gözönüne alan âlimler yorumlarının sonuna “En doğrusunu ancak mutlak ilim sahibi Allah (cc) bilir.” şeklinde not düşmüşlerdir.

 

Zilzal sûresindeki âyetler kıyamet sahnelerini çarpıcı şekilde anlatmaktadır: “Yer o müthiş depremiyle sarsıldığı zaman... Ve yer bağrındaki ağırlıkları çıkardığı zaman...” (Zilzal, 1-2) .1 Burada bahsedilen müthiş deprem bazı volkanik faaliyetlerden kaynaklanabileceği gibi, başka bir gök cismi ile çarpışma neticesinde de vuku bulabilir. Son devrin âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursi bu depremi, Dünya’nın başka bir gök cismi ile çarpışmasına bağlamıştır. Yerin ağırlıklarını çıkarmasından bahsedilen ikinci âyet, önceki tefsirlerde2 volkanik hareketlenmelerden ve şiddetli sarsılmalardan dolayı yeraltındaki magma, maden vb. ağır kütlelerin yeryüzüne çıkması, ölülerin kabirlerinden fırlatılıp çıkarılması şeklinde yorumlanmıştır. Dinamik bilimine göre, kütlesi olan ve yerküre tarafından çekilen her cismin bir ağırlığı vardır. O hâlde ağırlıktan kasıt, yeryüzündeki bütün cisimler (insanlar, evler, arabalar vb) olabilir. Bu cisimlerin yeryüzünden yukarıya doğru fırlaması anlatılıyor olabilir. Kıyametin başlangıcında yerçekimi kuvvetinin iptal edilmediği farzedilirse böyle bir fırlatılma mümkün müdür?

 

Şekil 1’de çarpışma senaryosu şematik olarak verilmiştir. Dünya’ya m kütleli bir gök cismi şekildeki doğrultuda (dünyanın dönme ekseni ile d kadar dik uzaklıktaki bir doğru boyunca) v hızıyla yaklaşır ve çarpar. Açısal momentumun korunumu prensibi gereğince çarpışma sonrasında, Dünya’nın dönme yönü ve hızı değişecektir. Şekilde gösterilen doğrultudaki bir çarpma saatin tersi yönünde olan Dünya’nın dönme yönünü de saat yönü olarak değiştirebilir. Dünya’nın dönme yönünü değiştirip açısal hızını çok arttıracak bir çarpışma için m v d çarpımı yeterince büyük olmalıdır. Dünya’mız kendi ekseni etrafında w=1 devir/gün veya 7,27x10-5 rad/s açısal hızına sahiptir ki bu dönme hızı çok düşüktür ve tesiri hissedilmemektedir. Şiddetli çarpışma sonrasında açısal hız artarak cisimler üzerinde büyük merkezkaç kuvvetler oluşmasına yol açabilir. Şekil 2’de Ekvator’da bir insan ve ona tesir eden zıt yönlü çekim kuvveti ve merkezkaç kuvvet gösterilmiştir. Çekim kuvveti mg ile merkezkaç kuvvet mw2R birbirine eşitlenirse elde edilir. g=9,81m/s2 ve Dünya’nın yarıçapı R=6370000m ifadeye yerleştirilirse açısal hız w=1.24x10-3 rad/s olarak bulunur. Bu hız şu andaki hızın 17.06 katıdır. Dönme eksenine yaklaştıkça (kuzeye ve güneye doğru gittikçe) dönme eksenine olan mesafe azalacağı için merkezkaç kuvvet azalacak ve yönü de değiştiği için ağırlığı tamamen yok edemeyecektir. Yaklaşık 17 kat hızın üzerinde bir hızla dönen dünya üzerinde Ekvator’a yakın kısımlarda insanlar havaya uçuşacaktır. Diğer bölgelerde ne olabileceğini tahmin etmek için Şekil 3’e bakalım. Verilen bir q açısı konumunda bulunan bir insana tesir eden atalet kuvveti mw2 Rcosq olur. Bu kuvvetin yere dik bileşeni mw2Rcos2q, yere paralel bileşeni ise, mw2Rcosq sinq olur. Ekvator’dan (q=0o) Kutuplara (q=90o) doğru ilerledikçe dik bileşen maksimum değerinden düzenli azalarak Kutuplarda sıfır olur (q enlem değerini temsil etmektedir). Yere paralel bileşen ise, Ekvator ve Kutuplarda sıfırdır. Kutuplardan başlayarak önce artış gösterir, q=45o için maksimum değerine ulaşır, sonra da azalarak Ekvator’da sıfırlanır. Bu yüzden q=45o konumu önem arz etmektedir. Eğer Ekvator’da ağırlık tamamen kayboluyorsa, q=45o konumunda (ABD’nin kuzeyi, Avrupa, Kazakistan, Moğolistan, Arjantin, Yeni Zelanda vb.) insan yarı ağırlıkta olacak ve yine yarı ağırlıkta yere paralel bir kuvvetle çekilecektir. Bu durum insanın yüzükoyun yere kapaklanmasına yol açabilir. Bu anlatılanları destekleyen başka âyet ve hadîsler de vardır.

 

 

ekil11ee.jpg

 

 

 

 

Kari’a sûresinde “Kari’a. Nedir o Kari’a. Kari’ayı, o kapıları döven ve dehşetiyle kalblere çarpan o kıyamet felaketini sen nereden bileceksin ki? O gün insanlar uçuşan kelebekler gibi şuraya buraya fırlatılırlar. Dağlar atılmış rengarenk yünlere dönerler. Artık kimin tartıları ağır basarsa, memnun kalacağı bir hayata girer. Kimin tartıları da hafif gelirse, onun barınağı da haviye olur. Onun ne olduğunu bilir misin? Haviye bir ateştir, kızgın mı kızgın!” 1 . Bu âyetlerde kelebekler gibi uçuşan insanlardan bahsediliyor

 

 

Bu uçuşma çok şiddetli çarpışmadan olabileceği gibi, çarpışma sonrasında dönme hızının artması ile savrulmadan da kaynaklanabilir. Tartıların ağır veya hafif gelmesi ifadeleri mecâzî mânâda olsa da maddî ağırlıktaki azalmaya da ince bir işaret vardır. Ekvator’a yakın bölgede havaya uçuşan insanlar tartıları hafif gelenleri temsil etmekte, çarpışmadan kaynaklanan taş ve meteor yağmuru havanın sürtünmesiyle alev topuna dönüşmekte, insanlar bu alevlere doğru uçan kelebeklere benzetilmektedirler. Havaya uçmayan daha emniyetli bölgedeki insanların tartıları ağır gelmiş, uçanlarla karşılaştırıldığında daha az kötü durumdadırlar. Benzer bir işaret Zilzal sûresinin son ayetlerinde geçen “zerre ağırlığınca hayır” ve “zerre ağırlığınca şer” ifadelerinde de mevcuttur çünkü “zerre miktar hayır” yerine “zerre ağırlığınca hayır” ifadeleri tercih edilmiştir. Dağların atılmış yünlere dönmesi hem çarpışmanın şiddeti, hem de açısal hızdaki artma ile ilgili olabilir. Hac sûresinin ilk iki âyetinde ise “Ey İnsanlar! Rabb’inize karşı gelmekten sakının. Gerçekten kıyamet saatinin depremi müthiş bir hâdisedir. Onu göreceğiniz gün… Çocuğunu emziren anne, dehşetten çocuğunu unutup terk eder. Hamile olan her kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş olmuş görürsün, halbuki gerçekte onlar sarhoş değillerdir. Fakat Allah’ın azabı pek çetindir.”1 buyrulmaktadır. Şiddetli çarpışma ve bilhassa açısal hızın çok artması ile insanlar sarhoş gibi yürümektedirler; ama sarhoş değillerdir, açısal hızın artması denge merkezlerine tesir etmekte ve baş dönmesi yapmaktadır. Bu insanlar muhtemelen Ekvator ve orta bölge arasında veya orta bölge ile kutuplar arasındaki bölgededirler. (Ekvator’dakilerin uçtuğunu ve orta bölgedekilerin yüzükoyun kapaklandığını varsayıyoruz). Hamilelerin korku ve dehşetten çocuklarını düşürmesi3 psikolojik bir izah olmakla beraber, bu konuya tamamen fizikî bir açıklama da getirilebilir.

 

sekil21xe.jpg

 

Otobüs anî bir fren yaptığında veya anî bir kalkış yaptığında kendimizi öne veya arkaya doğru çekiliyor hissederiz. Bunun sebebi atalet kuvvetidir ve bu kuvvet, kütlemizle ivmenin çarpımına eşittir. Benzer şekilde şiddetli çarpma ve dönme tesiriyle oluşacak atalet kuvvetleri rahimdeki çocuğu tutan kas kuvvetlerini yenebilir ve düşüklere yol açabilir. Hamileliğin ileri safhalarında uçak yolculuğunun tavsiye edilmemesi bu tip atalet kuvvetlerinden dolayıdır. Âyette geçen “Allah’ın azabı pek çetindir.” ifadesi Kıyametin inanmayanlar üzerine kopacağına işarettir. Bunu teyid eden çok sayıda hadîs de vardır.

 

Nebe sûresi 20. âyette “Dağlar yürütülür, serab olur gider, her taraf dümdüz olur.” 1 buyrulmaktadır. Her tarafın dümdüz olması çarpışmanın şiddeti ile birlikte dönme hızının çok artması ile olabilir. Tekvîr sûresi 6. ayette “Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman” 1 ifadesi geçmektedir. Bu yüzden çarpışma doğrultusu Dünya’nın Güneş etrafında dönerken süpürdüğü eliptik alanın dışından içe doğru seçilmiştir ki (Şekil 1) çarpışma sonrasında lineer momentum korunumundan Dünya Güneş’e yaklaşabilsin. Kıyamet sûresi 7-11. âyetlerde, “Gözler kamaşıp karardığı, Ayın ışığının büsbütün gittiği, Güneş ile Ay yan yana getirildiği zaman… İşte o gün insan der: ‘Var mı kaçacak mekân?’ Hayır, sığınacak hiçbir yer yoktur.” 1 buyrulmaktadır. Bu âyetlerde çarpışmanın tesiriyle Ay’ın Dünya çekiminden kurtulup Güneş’e doğru ilerlemesi anlatılmaktadır. Güneş’e doğru ilerleyen Ay artık, Dünya’ya ışığını yansıtamamakta, bir nevi Ay tutulması olmaktadır. Şiddetli çarpışma ve akabindeki savrulma tesirlerinden dolayı artık emin ve sığınılacak bir mekân kalmamıştır.

 

Târık sûresinin 11-13. âyetlerinde “Andolsun o dönüşlü göğe (semaya), o yarılıp çatlayan yere, kuşkusuz Kur’ân ayırıcı bir sözdür.” 4 ifadesi geçmektedir. Bazı meallerde [1,5] yağmur dolu göğe (semaya) mânâsı da verilmektedir. Eğer “dönüşlü” mânâsı alınırsa, ve sema olarak da atmosfer kabul edilirse, bu, çarpışmadan sonra aşırı hızlanan dünyanın viskoz tesirlerle (akışkan sürtünmesi) atmosferi de zamanla aynı hıza ulaştırarak döndürmesi olarak düşünülebilir. Eğer yağmur mânâsı alınırsa bildiğimiz yağmur olabileceği gibi çarpışmanın tesiriyle kopan taş parçalarına ait bir taş ve meteor yağmuru da kastedilmiş olabilir. Sema kelimesi ile kâinat kastediliyor ise, dönüşlü semanın bir diğer anlamı da kâinatın Big-Bang ile açılmasından sonra kıyamet günü tekrar eski hâline dönüp içine kapanması olabilir. Tâhâ sûresi 105-107. âyetlerde “Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini dümdüz, boş vaziyette bırakacak. Orada artık ne iniş, ne yokuş göremeyeceksin” 1 buyrulmaktadır. Şiddetli çarpma ile un ufak olan dağlar, yüksek dönme hızı ile de homojen hâle getirilmekte, çukur ve tümsek kalmamaktadır. İnşikak sûresinin ilk dört âyetinde ise, “Gök yarıldığı zaman… Ve hep yapageldiği gibi, Rabbinin buyruğunu dinlediği zaman…Yer yayılıp dümdüz edildiği, İçindekileri dışarı atıp boşaldığı, Ve hep yapageldiği gibi, Rabb’inin buyruğunu dinlediği zaman…”1 denilmektedir. Buradaki ifadelerde de şiddetli çarpışma ve hızlı dönme senaryosunu destekleyecek açıklamalar mevcuttur.

 

Konu ile ilgili sahih hadîslerde de kuvvetli deliller mevcuttur.Peygamberimiz (sas) buyuruyor: “Güneş, battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmaz. Batıdan doğunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamış veya imanın sevkiyle hayır kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz.”

 

sekil31ep.jpg

 

6 Daha önce de belirttiğimiz gibi çarpışmanın tesiriyle Dünya’nın dönme yönü değişmiştir ve saat yönünde dönmeye başladığı için Güneş artık batıdan doğmaktadır. Güneş’in batıdan doğmasından sonra artık imanın fayda vermemesi, bundan sonra hayatın çok kısa bir süre devam edeceğine işarettir. Dünya’nın dönme yönünü değiştirecek şiddette böyle bir çarpışma, dünyayı, hayatın devamı için elverişsiz hâle getirecektir. Asrın büyük müfessiri ve İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursi, çarpışma ve Güneş’in batıdan doğması ile ilgili şöyle demektedir: 7 “Amma Güneş’in mağripten tuluu (doğması) ise, bedahet derecesinde bir alâmet-i kıyamettir. Ve bedaheti için aklın ihtiyarı ile bağlı olan tevbe kapısını kapayan bir hâdise-i semaviye olduğundan tefsiri ve mânâsı zahirdir, te’vile ihtiyacı yoktur. Yalnız bu kadar var ki: Allahu a’lem, o tuluunun sebebi zâhirisi küre-i arz kafasının aklı hükmünde olan Kur’ân onun başından çıkmasıyla zemin divane olup, -izn-i İlâhî ile başını başka seyyareye çarpmasıyla hareketinden geri dönüp- garbden şarka olan seyahatini irade-i Rabbani ile şarktan garba tebdil etmekle Güneş garbden tulua başlar.” Güneşin kıyamet alâmeti olarak batıdan doğması açıkça Kur’ân-ı Kerîm’de geçmese de buna dâir işaret bulunabilir. Hazreti İbrahim’in (as) Nemrut ile münazarası Bakara sûresi 258. âyette şöyle ifade edilir: “Allah kendisine hükümranlık verdiği için şımararak, Rabbi hakkında İbrahim ile tartışan kişinin hâline bir baksana! İbrahim ona: ‘Benim Rabbim hayatı veren ve hayatı alandır’ deyince O: ‘Ben de yaşatır ve öldürürüm.’ dedi. Bunun üzerine İbrahim: ‘İşte Allah Güneş’i doğudan doğuruyor, haydi sen de batıdan doğdur bakalım.’ der demez kafir donakaldı” 1. Bu âyette Güneş’in doğuş yönünü değiştirecek derecede büyük bir kudretin ancak Rab olabileceği ima edilmektedir ve kıyamette de Âlemlerin Rabbi bunu yapacaktır, misâl boşuna verilmemiştir.

 

Dünyanın dönme hızının artmasına işaret eden sahih bir hadîs şöyledir “Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çıra tutuşması gibi (kısa) olur” .8 Zamanın yakınlaşması tabiri için eski yorumlarda8 zamanın bereketinin azlığı, faydasının azalması, insanların karşılaştıkları musibetlere ilgileri ve kalblerinin büyük fitnelerle meşguliyeti gibi sebeplerle gece ve gündüzlerinin nasıl geçtiğini idrak edememeleri şeklinde mecâzî yorumlar yapılmışsa da, bu yorumlara hiç gerek olmadan zâhiri mânâ fizik prensipleri ile kolaylıkla izah edilebilmektedir. Bir günün 1 saate inmesi demek dünyanın kendi ekseni etrafında dönme hızının 24 katına çıkması demektir. Hızın yaklaşık 17 katı geçmesi durumunda Ekvator’da bulunanların havaya savrulacağını belirtmiştik. Bir yılın 1 aya inmesi ile kastedilen ise Güneş’e yaklaşan Dünya’nın Güneş etrafındaki turunu daha kısa sürede tamamlaması olabilir. Ebu Hureyre’den (ra) gelen bir hadîs rivayetinde “Kıyamet günü insanlar üç sınıf olarak haşrolunurlar: Yayalar sınıfı, binekliler sınıfı, yüzüstü sürünenler sınıfı” Aleyhissalatu Vesselam’a soruldu: “Ey Allah’ın Resulü! Bunlar yüzleri üzerine nasıl yürürler?” Şu cevabı verdiler: “Onları ayakları üzerine yürüten Zât-ı Zülcelâl, yüzleri üzerine yürütmeye de kâdirdir. Ancak bilesiniz, bu yüzleri üstü yürüyenler, önlerine çıkan her engele, her dikene karşı kendilerini yüzleriyle korumaya çalışırlar.” 9 Bu sahneler fizik kurallarının bittiği, gelmiş geçmiş bütün insanların diriltildiği bir ana ait gibi gözükmekle birlikte, kıyametin başlangıç safhalarına da işaret ediyor olabilir. Eğer böyleyse, binekliler havada uçuşan Ekvator civarındaki insanları, yüzüstü sürünenler Kuzey ve Güney Yarımküre’nin orta bölgelerini, yayalar ise Ekvator’la orta bölge arasında veya orta bölge ile Kutuplar arasında kalan insanları temsil edebilir. Yüzüstü sürünenler hadîsin ifadesiyle bir zorlama ile bu şekilde hareket etmektedirler. Merkezkaç kuvvetin yere paralel bileşeninin ağırlığın yarısına ulaştığı ve insan ağırlığının yarı yarıya azaldığı orta bölgelerde böyle bir durum ortaya çıkabilir. Başka bir hadîste Allah Rasulü (as) buyuruyor: “Kıyamet gününde semiz, iri bir adam gelecek. Fakat Allah indinde bir sivrisineğin kanadı kadar ağırlığı olmayacaktır.” 10 Ağırlığının olmaması Allah katında hiçbir kıymeti olmaması şeklinde yorumlanmıştır. Yukarıdaki açıklamaların ışığında gerçekten maddî ağırlığının olmaması da düşünülebilir. En doğrusunu ancak kıyamet gününün sahibi bilir.

 

 

_______________

 

Dipnotlar

1. Prof. Dr. Suat Yıldırım, ’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Işık Yayınları, 2002.

2. Prof. Dr. Davut Aydüz, Kısa Sûrelerin Tefsiri, Işık yayınları, 2004.

3. Seyyid Kutub, Kur’ân’da Kıyamet Sahneleri, Hilal yayınları.

4. Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Cilt 9, Feza Gazetecilik.

5. Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Anlamı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 1986.

6. Prof. Dr. İbrahim Canan, Hâdis Ansiklopedisi, Kütüb-i Sitte, Cilt 14, Feza Gazetecilik [buhari, Rikak 39, İstiska 27, Zekat 9; Müslim, İman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312)].

7. Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, Yirminci Mesele.

8. Prof. Dr. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, Kütüb-i Sitte, Cilt 14, Feza Gazetecilik [Tirmizi, Zühd 24, (2333)].

9. Prof. Dr. İbrahim Canan, Hâdis Ansiklopedisi, Kütüb-i Sitte, Cilt 14, Feza Gazetecilik [Tirmizi, Tefsir Beni İsrail (İsra), (3141)].

10. Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Cilt 11, (2785).

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu kadar uzun bir yazıyı okuyacak sabır ve erdeme keşke hepimiz sahip olsak. tüm yazılan çizilenleri ayrımsız olarak okuyabilsek. dahası günümüzde az da olsa insanlarımız ve bizler de dahil okuyabilsek. bilgi bizi daha insan yapacak ama cehalet kadar kolayı varken! okumuyoruz.

 

...ben de bu yazıyı okuyamadım vakit darlığından yada başka sebeplerden ama izninizle kopyaladım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Rica etsem, bir de aşağıdaki kıyamet ile ilgili ayeti bilimsel yönden irdeleyebilir misiniz?

 

21/104- Yazili kagit tomarlarinin dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düşün. Başlangiçta ilk yaratmayi nasil yaptiysak, -üzerimize aldigimiz bir vaad olarak- onu yine yapacagiz. Biz bunu muhakkak yapacagiz.

 

Kolay gelsin... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir yıldız veya gök cismi bir yokoluş sürecinde bir büzülme yaşar. bu büzülme dönüş hızındaki artış, ısı veya merkezi çekimindeki değişkenlikten kaynaklanır. büzüşen cisim ya soğuyarak bu halini korur yada parçalanır. ki büyük yıldızlarda bu büzülme sonrası devasa bir çekim alanı oluşur bu yılldız sonuçta ya bir beyaz cüceye yada karadeliğe dönüşür.

 

yukarıdaki açıklamayı kuranda günümzden 1400 yıl önce yazsaydı anlamlı olurmuydu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir yıldız veya gök cismi bir yokoluş sürecinde bir büzülme yaşar. bu büzülme dönüş hızındaki artış, ısı veya merkezi çekimindeki değişkenlikten kaynaklanır. büzüşen cisim ya soğuyarak bu halini korur yada parçalanır. ki büyük yıldızlarda bu büzülme sonrası devasa bir çekim alanı oluşur bu yılldız sonuçta ya bir beyaz cüceye yada karadeliğe dönüşür.

 

yukarıdaki açıklamayı kuranda günümzden 1400 yıl önce yazsaydı anlamlı olurmuydu?

 

Pardon ??? Bunu benim yazıma cevap olarak yazmadınız sanırım... Zira uzaktan yakından alakası yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pardon ??? Bunu benim yazıma cevap olarak yazmadınız sanırım... Zira uzaktan yakından alakası yok...

 

 

daha net anlatayım big bang denilen olay evrenin sıfırdan genişlemesidir. tersi ile kıyamet olacaktır. yani mutlak yok oluş. televizyonu kapattığınızda ışığın merkezde bir noktaya kadar geri çekilmesi ve yok olması gibi. evren kendini yutan bir karadeliğe dönecektir. bilim ve ilim.

 

 

allah mevkiyi isteyene, ilimi isteyene verir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

daha net anlatayım big bang denilen olay evrenin sıfırdan genişlemesidir. tersi ile kıyamet olacaktır. yani mutlak yok oluş. televizyonu kapattığınızda ışığın merkezde bir noktaya kadar geri çekilmesi ve yok olması gibi. evren kendini yutan bir karadeliğe dönecektir. bilim ve ilim.

allah mevkiyi isteyene, ilimi isteyene verir.

 

Siz tam okumadınız galiba...

 

"Yazili kagit tomarlarinin dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düşün"

 

Açık ve net olarak gök tavan inancının neticesi.. Hiç bir şekilde bilimsel açıklama bulmanız mümkün değildir. Zira gökyüzü bir tavan değildir...Evrenin yokoluşuyla ilgili hiç bir betimleme "kağıt gibi dürülme" şeklinde yapılamaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bal gibi de yapılır. neden yapılmasın. istendikten sonra herşey yapılır. gökyüzü, atmosfer, evren hepsinin bir sonu vardır. evrenin spiral yapısı şu an kabul edilen bilimsel bir gercektir. ve gün geçtikçe genişlemektedir. ve kuran da bundan bahsedilmiştir. arayın bulacaksınız. ayrıca yukarıda yapılan açıklamalar arasında kuranın anlaşılması için ne kadar sade yapılması gerekliliği bölümünü bir daha okuyunuz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bal gibi de yapılır. neden yapılmasın. istendikten sonra herşey yapılır. gökyüzü, atmosfer, evren hepsinin bir sonu vardır. evrenin spiral yapısı şu an kabul edilen bilimsel bir gercektir. ve gün geçtikçe genişlemektedir. ve kuran da bundan bahsedilmiştir. arayın bulacaksınız. ayrıca yukarıda yapılan açıklamalar arasında kuranın anlaşılması için ne kadar sade yapılması gerekliliği bölümünü bir daha okuyunuz

 

Sayın shankara ; bu forumda Kur'an'ın, gökyüzünü eski inançların etkisiyle tavan olarak nitelendirdiğine dair pek çok örnek verdim. Bu ayet de o örneklerden biridir. Kur'an daha göktavan inancını aşamamıştır, siz hangi spiralden bahsediyorsunuz? Evrenin sonu ayrı bir tartışma konusudur. Lütfen bir şeyin kağıt gibi dürülebilmesi için nasıl olması gerektiğini bir düşünün, sonra da göktavan inancına bir göz atın... Hala anlayamıyorsanız sizin için yapabileceğim bir şey yok. Neye inanmak istiyorsanız inanın ama, inandığınız şey ile bilimi birbirine karıştırmayın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz tam okumadınız galiba...

 

"Yazili kagit tomarlarinin dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düşün"

 

Açık ve net olarak gök tavan inancının neticesi.. Hiç bir şekilde bilimsel açıklama bulmanız mümkün değildir. Zira gökyüzü bir tavan değildir...Evrenin yokoluşuyla ilgili hiç bir betimleme "kağıt gibi dürülme" şeklinde yapılamaz...

 

Bu ne yamyam şimdi..

Bir mantık dersimi..

1<=>1 ise sonuç 1 mi sıfırmı..

Ne demek evrenin yokloluşuyla ilgili hiç bir parametre "kağıt gibi dürülme" şeklinde yapılamaz...

Evrenin yok oluşunu gördünde onun içinmi böyle yazdın..

Nedir ub muıtlak yargı..?

Kıyametin nasıl kopacağı hakkında bazı teoriler var..

Belkide dürülerek kopacak.. olay gök tavan olayı değildir..

Zaten tavan diye bir mantık yok..

Uzay spiriallerini bilirsin..

Zaman - ışık bükülümünü bilirsin..

Evren neden bükülmesin..?

Yada bükülmek bir tasvir olamazmı..

 

 

 

Saygılar-sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu ne yamyam şimdi..

Bir mantık dersimi..

1<=>1 ise sonuç 1 mi sıfırmı..

Ne demek evrenin yokloluşuyla ilgili hiç bir parametre "kağıt gibi dürülme" şeklinde yapılamaz...

Evrenin yok oluşunu gördünde onun içinmi böyle yazdın..

Nedir ub muıtlak yargı..?

Kıyametin nasıl kopacağı hakkında bazı teoriler var..

Belkide dürülerek kopacak.. olay gök tavan olayı değildir..

Zaten tavan diye bir mantık yok..

Uzay spiriallerini bilirsin..

Zaman - ışık bükülümünü bilirsin..

Evren neden bükülmesin..?

Yada bükülmek bir tasvir olamazmı..

Saygılar-sevgiler..

 

Yapma kralx... "Bükülmek" ten bahsetmiyoruz... "Dürülmek" ten bahsediyoruz...

 

Kur'an gökyüzünü bir tavan olarak nitelendirmemiş olsa idi, bir ihtimal bu konuyu benzetme şeklinde değerlendirebilirdiniz. Ancak bunun bir benzetme olamayacağını Kur'an'ın gökyüzü hakkındaki tasvirlerinden anlayabilirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizi anlamakta güçlük çekiyorum sayın yamyam..

Hem kendiniz diyorsunuz Kur'an gökyüzünü tavan olarak TASVİR etmeseydi diye..

Hemde tasviri kesin anlatım gibi anlıyorsun ve aktarıyorsun..

Tasvir betimlemek canlandırmaktır...

35 yaş şiirindeki merdivenler gibi..

Peki gökyüzünü gerçekten tavan olarak anlatıyorsa Kuranı kerim..

Aydan ve yıldızlardan bahsetmesini nasıl değerlendireceksiniz..

Sizce tavan arasındamı bunlar.. :)

Lütfen yapmayın..

Kuran-ı Kerim'in üslubunu anlamalısınız önce..

 

 

Saygılar-sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam kardeş açıkçası bu konuyu yazdığımda

senden ve bilimselci kardeşimden

sürüyle yanlış nokta bekliyordum

ancak buna bir müslüman kardeşim eleştiri kedirmişti vede çok daha mantıklıydı

kendi kuran anlayışından çıkıpta

bak ve baan bu ayzıdaki hesaplama ve fizik hatalarının söyle belkide vardır dediğim gibi bir arkadaş

bana bazı yönleri söyledi ama hangisi doğru bilmiyorum

açık açıkta söylüyorum

belki de sen veya bilimselci kardeşim bunun bana ola bilieceğini ve ya

 

olamayacağının söylersiniz açıklarsınız

veya bu konuda bilgisi olan biri benim yok

her kes yiyebileceği kadar yemek yer

öncelikle şu unutulmamalı bu bir senearyo yani dünyanın sonlanmasında yani size göre söylek gerekirse

sonlanırsa oluşacak bazı şeylerden ayetler gerçekleşe bilirmi ayetlere bilimsel olarak ulaşıla bilirmi

belki bu yazıda yanlış lıklar vardır ama bu yanlışlıklar bu yazınındır

 

buyurun

iyi günler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Klasik basit meal okumalarından elde edilen yetersiz ve eksik bilgilerle KOCA HÜKÜMLER vermek ve dilini dahi bilmediğinizi Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini bu yetersiz ve eksiz bilgilerinizle yorumlamak kadar DOĞMA birşey olamaz....

 

Bakınız başka bir mealde o kısım nasıl açıklanmış:.

 

104. O gün kitap sayfalarını dürer gibi semâyı düreriz. Sonra da, ilk yaratışa başladığımız gibi onu tekrar geri getiririz.(20) Bu Bizim sözümüzdür; mutlaka yerine getireceğiz.

 

(20) Bu tasvirler, modern teorilerin beklentilerine uygun şekilde, kâinattaki genişlemenin durarak geriye doğru bir daralmaya geçmesini ve yıldızların ve galaksilerin üst üste kapanmasını akla getirmektedir. 51:47’ye de bakınız.

 

51:47 ise...

 

47. Göğü elimizle Biz bina ettik ve Biz genişleticiyiz.(7)

 

(7) Uzak galaksilerin ışık tayfları üzerinde yapılan incelemeler, bu galaksilerin bizden uzaklaşmakta olduğunu, uzaklaşma hızlarının da, aramızdaki mesafe ile orantılı olarak arttığını göstermiştir. Bu da bütün galaksilerin birbirinden uzaklaşmakta olduğunu ortaya çıkarmakta, bu ise evrenin sürekli bir genişleme içinde bulunduğunu göstermektedir. Bu ve bununla ilgili diğer gözlem ve hesaplara dayanılarak geliştirilen modern teoriler, evrenin bir başlangıcının bulunduğunu ve bu başlangıç ânından itibaren sürekli bir genişleme içinde olduğunu kabul etmektedir. Âyetteki “Biz genişleticiyiz” ifadesi, halen devam etmekte olan bir fiili belirtmektedir ki, bunu, “Hâlâ da genişletiyoruz” şeklinde anlamak mümkündür. 21:30 ve 21:104 ile karşılaştırıldığında da bütün bu tasvirlerin, bir bütünlük içinde, modern teorilere uygun bir evren modelini desteklediği ortaya çıkacaktır.

 

 

ESAS AŞMAMIZ GEREKEN DOĞMATİK VEHİMLERİMİZDİR....

 

Sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.