Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 NÎTI, politikanın Sanskritçe'si; kelimesi kelimesine "İyi Davranış"anlamına gelir. Kral'ın politikası, dünyadaki yaşanan tehlikelerin ortasında nasıl hareket edilmesinin gerektiği bağlamında, genel düşüncelere seçkin bir model sunar.Kral, devlet içinde en yüksek pozisyonda olmasına karşın, o yüce, gıpta edilecek, ama hiç emin olmayan ihtişamının içinde en fazlatehlikeye maruz bulunan kişidir. Ülkesine komşu kıralların, kendimevki hırslı bakanları ve çok başarılı olan generalleri, hatta kendiailesinin üyeleri-yükselmeye çalışan oğulları ve prensler, entrikadüşünen kraliçeler- onun tahtına göz dikmişlerdir. Buna ilâveten,çok eziyet çekmiş olan ve iliğine kadar sömürülmüş olan halk, birdüşman kralıyla ya da alt sınıftan mevki hırsı olan bir başkaldırıcıile gizlice isyana kışkırtılabilir.Böyle bir tehditler atmosferinde, korkunun ve birdenbire değişmehavası/matsya-nyâya'da, balıkların âdetleri egemen olur. Ahlâkî bir nezaketle zayıflatılamayan Hayat Yasası, denizin acımasız ve loş derinliğinde geçerli olur. Hayat Yasası, Batı'da olduğu kadarHindistan'da da çok iyi bilinir. O, kadim bir atasözünde ifadesini bulmuştur: "Büyükler, küçükleri yerler.."XVI. yy. Flamen Ressamı Pieter Bruegel bunu, şaheserlerindenbir kaçında çok canlı ve ironik olarak canlandırmıştır. Tablolarda her türden ve büyüklükten bir çok balığın kaynaştığı ve ardındanküçük balıkların, büyükler tarafından yutulduğu ve büyüklerin desonradan balıkçılar tarafından yakalandıkları görülmektedir. Büyük balıkların yarılan karınlarından küçükleri ortaya çıkarlar. Böyle bir imza bu özdeyişi yeniden belirtir.Pieter Bruegel bu tabloları, bütün Avrupa bir kaynaşım denizine benzediğinde resmetmişti. Çünki Habsburg'lar ve Flandren'ler ozaman diliminde, dünyaya egemen olan İspanyol ve Almanlarıngüçlü bir koalisyon halindeki imparatorluklarının kuşatmasındankurtulmaya çalışan Fransa'nın, yükselmeye çok çaba harcayan iktidarına karşı savaşıyorlardı.O zamanlar, yeni silâhların/barut-top ve yeni bir savaş tarzının(şövalye süvari savaşları yerine, ücretli piyadeden daha büyükkıtaların kullanılması) sağladığı yerle bir ediş ile dehşetli korku yaydıkları bir dönemdi. Bu gün, modern tekniğin yarattığı yeni silâhlarının yaptığı gibi.Bruegel, atasözü tablolarında su ülkesindeki oburca soğukkanlıyaşamı tasvir etmekte/ betimlemektedir ve bunu yaparken de politika platformundaki herkesin, sadece kendini düşündüğünüve bir-çoklarının doyuncaya kadar yemeyi düşündüğünü uygunbir ifadeye kavuşturmaktadır.Bununla anlatılmak istenen şey şudur:Politika ebedi bir savaştır ve öyle kalacaktır.Politika platformunda, her bir ulusa, gruba ya da ırka, kendisinelâyık olan büyüklüğü, kültürel başarıları ve yeteneklerine haklı olarak tahsis edilecek dünyanın kısımlarının ayrıldığı düzenli ve dürüst bir duruşma olmadığıdır.Ne acıması olan ve ne de vicdan tanıyan politika üzerine, Hindukadim belgelerinde yazılmış ve tavsiye edilen, ANA ARAÇLAR/UPÂYA/BESLENME/TAKE NOURISH-MENT şunlardır:Philosophie und ReligionIndiens/Hind FelsefesiHeinrich ZIMMERRuh ve Madde Yayınları-1992 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Ne acıması olan ve ne de vicdan tanıyan politika üzerine, Hindukadim belgelerinde yazılmış ve tavsiye edilen, ANA ARAÇLAR/UPÂYA/BESLENME/TAKE NOURISH-MENT şunlardır:1. SÂMAN:Barışma ya da müzakere.Bu, yatıştırmanın, "yemle tuzağa düşürme/sersemleştirme"ninyoludur.Yılanları teşhir eden/oynatan hind fakiri, onları flüte benzer birçalgıyı çalarak yatıştırır; bu ses tehlikeli hayvanı sakinleştirir.Buna benzer olarak da, bir Tanrı'nın - ki daima iki anlamlıdır vetehlikeli de olabilir-"öfkeli" ya da "korkunç" yanı, kanatlarındakidörtlüklerin ifade ettiği kutsal büyüleyici formüllerinin, Tanrı'nıngörünmez olan dairesine, yükseğe taşıdığı büyülü melodileriylebüyülenir, yatıştırılır ve huzura kavuşturulur yada lehine olacakbir lütufta bulundurmaya sevk edilir.İngilizce "Charm" ve tarafımızdan Fransızca diline kazandırılan"Charma", Lâtince "Carmen" sözcüğünden türetilmiştir. Anlamı"Büyülü Şarkı/ Magic Melody" demektir ki, onunla insanüstü birvarlığın lütfu kazanılır. Aynı anlama gelen "Sâman" sözcüğü deSanskritçe'de kelimesi kelimesine/mot à mot "melody/nağme"demektir.Sâman ruhbanî sanatın özel bir dalını belirtir ve Vedalar'ın ritüelgeleneğinde: Rig Veda'nın çeşitli kıtaları/dörtlükleri ile belirtilenayetlerin kendisine / özüne dayanılarak musikîleştirildiği ya daterennüm edildiği melodiler ile uğraşır. Bu uğraş ise büyü yüklü,kısmen öyle tehlikeli bir bilimdir ki, içerisinde bulunulan mekân/yer sınırları dahilinde aktarılamaz. İşte bu sebebten üstadlar veöğrenicileri ormanda tenha, münzevi bir yere çekilirler.Bu bahsini ettiğimiz büyülü nağmeler/neşideler ise Yaratıcı'nın/Brahman'ın elinde dünya yumurtasının bir çift kalıntısını tuttuğuve dünyanın başında açılan ve üst yarısının yükselerek göklerioluşturduğu, oysa alt yarısının aşağıya inerek yeryüzü olduğu odünya yumurtasını tutarak terennüm ettiği nağmelerdir.İşte bu büyü taşıyan nağmeler ile Brahman, üst-gök kubbe'nin,Arş-ı âlâ' nın taşıyıcıları olmaları için dünyanın dört ucuna ve dearasında bulunmakta olan dört noktaya tahsis ettiği dört semavîfonksiyonu ortaya çıkarır. Bundan dolayı, fonksiyonlar/fi'l ler, Sâman dili ile "yaratılmışlar"anlamına gelen "Sâmobhava" olarak adlandırılırlar.Biz Sâman'ı gün içerisinde hep kullanırız. İnsanlara rastladığımızzaman onlara "Günaydın, nasılsınız?" ya da "Ziyarete gelmenizçok nazik bir hareketti." Ve "Allah'a ısmarladık, yakında tekrargeliniz." dediğimiz zaman ondan yararlanırız. Bu toplumsal âdet ve görenekler için Sâman Sanskritçe sözcüğü"Dostane Sözler/vecibe/nezaket" anlamında kullanılır.Politika ile ilintili olarak ise Sâman şöyle çevrilebilir:Barıştırıcı ya da yumuşak araçlar ve uyum, karşılıklı anlayış vehoşgörü ile oluşturulan ortam.Modern dünyada ise, "Ademî Tecavüz Paktı'na, tek tek ve çıkaralanlarının sınırlandırılmasına yönelik ön konuşmalar" anlamındakullanılır.Philosophie und ReligionIndiens/Hind FelsefesiHeinrich ZIMMERRuh ve Madde Yayınları-1992 . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 2. DANDA: Yaklaşmanın karşıt metodu. Terbiye Edici Çomak, hâkimin elindeki sopa ya da kapıcının elindeki sopa anlamına gelir ki, onlar bununla dilencileri ve haşarı sokak çocuklarını kovarlar. Danda demek; cezalandırış, haddini bildiriş, baskın yapmak, zorba güç; asa, sopa, çubuk, değnek, baston, cop, egemen oluş, ordu, boyunduruk altına alış, cebir, vakar, iyileştirme, kuvvet ve zor kullanma anlamlarına gelir. Kralın elinde, daima yukarıya doğru kaldırdığı disiplin simgesi olan Danda/Asa olmalıdır. Mahâbhârata'da söylenen budur. Manu Kitabı'nda bo konu ile ilgili olarak şunları okuyoruz: "Bir krallığın genişlemesi için Sâman ve Danda iki ana araçtır" Kısacası: Danda, haklılığın zahiriliği/dış görünüşü içerisinde hayasızca gizlenmiş olarak bulunan bir aşağılanmaya ya da tehdide karşı 'ceza' olarak kullanılan her türlü saldırganlıktır. Örneğin, eğer kurban olarak seçilmiş bir kimse veya komşu, birden silâhlanırsa veya daha güçlü olan komşusu ile ittifak kurarsa, katlanılamaz bir aşağılanma/değersizlik/sıradanlık ifade eder. 3. DÂNA: Donum/Donation. İntikâl, armağan, bağış, hediye anlamlarına gelir ve üçünü bir yakınlaşma yolu olarak tavsiye edilir. Politikada bu, kısaca "Rüşvet Veriş" tir. Dâna, savaş ganimetinin, hediyeler, ödüller vs. gibi bahaneler ile komşunun generalleri, bakanları ve gizli ajanlarına dağıtımı üzerine anlaşma ifade eder. 4. BHEDA: Bölme, ayırma, aksatma, sadakatı bozma, ihanet ve düşmanın arasına nifak ekmek demektir. İçten dışa doğru kazarak böl ve ayır metodudur. 5. MÂYÂ: ILLUSION/YANILSAMA. Aldatıcı görünüş, göz boyama, hile, aldatıcı bir hayalin ortaya çıkarılışı. Tanrı Indra, hiç kimseye kötülüğü dokunmayan bir Brahman'ın hayaline büründüğü, ve karşı tanrılar olan Titanlar'ın arasında göründüğünde o Mâyâ'sını geliştirdi. Tanrılar'ın bu düşmanları piramit şeklinde oluşturulmuş bir "Kurban Mihrabı" tesis etmiş idiler. Onlar, onun üzerine çıkarak göklere tırmandılar. Bunları Dünya egemenliğini ellerine geçirmek için bunu yaptılar. Saf Brahman kulenin en alt tabakasından birkaç taşını çıkardı. Bütün ifritler/Titan'lar yeniden Yer'e düştüler. Bir başka Veda efsanesi, Tanrı Indra'nın, biraz evvel ordularını savaşta yendikleri bir sürü Titan tarafından takibe uğradığında hızlı bir atın yelesine dönüştüğünü böylece onların gözlerinden gizlendiğini anlatır. Mâyâ, "aldatıcı görünüşler ortaya çıkarmak" anlamına gelir. Büyücülük sanatının ve büyünün her türlü kullanımı diplomatik bir beceri demektir. Japon yetkilisi, diplomatik bir görev ile görünüşte bir anlaşma sağlamak için Washington'a gelir. Oysa bu esnada Japonların bombardıman uçakları Pearl Harbor yolunda bulunmaktadır. Hint ve Uzak Doğu politikalarının Codex'ine/Kurallar Kitabı'na göre bu, yöntem dışı ve daha önceleri de oluşup, görülmemiş diyemeyeceğimiz bir hile değildi. Tam aksine bir klâsik savaş aldatmacasıydı. "Balıklar, birbirlerini hiçbir zaman uyarmadan, aniden saldırırlar ve yutarlar!." Mâyâ'nın Diplomasi Boyutu: Âhlâkî bir saygınlık maskesi takarak ve ayrıca dinî bir haklılıkla, ve insancıl bir öfke ile sahnede görünülmesi savaşını yapanlar, dünya görüşlerine ilişkin eğitim ve bilgileri sadece küstahça ve alaycı bir saldırıda bulunmaya uygun olan ve daha çok yüküm ahlâkı/minnet hissine yönelik düzeyde bir halk topluluğuna ve sözcüleri olan örgütlere ve basına dayanmak zorunda oldukları için, modern Batı Tarihinde çok etkili bir silâh olarak kullanılmış, test edilmiş ve değerini kabul ettirmiş olan Mâyâ'yı ve sistemi aynen alıp ve pratik olarak sürekli ve her devirde faydalanmış, kullanmış ve halâ kullanmaktadırlar. Philosophie und Religion Indiens/Hind Felsefesi Heinrich ZIMMER Ruh ve Madde Yayınları-1992 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2013 6. UPESKHÂ:Bir başka yardımcı araç olarak tavsiye edilir.Görüp de görmezlikten gelme, dikkate almama, savsaklama,kayda değer bulmama/kayda almama anlamına gelir.Japonya'nın Mançurya'yı, Mussolini'nin Habeşistan'ı, Hitler'inAvusturya'yı işgali/ele geçirmesi sırasında, İngiltere'nin tümbu olaylar karşısında takındığı tutum, bir Upeskha tutumu idi.Müdahale etmeye karar verilemediği için umursamaz bir rolebüründüler.7. INDRA-JÂLA:Indra'nın ağı/Jâla; ortaya çıkarmak, göz boyama, büyücülükyapma, savaş hileleri uygulama ya da aldatma manevralarıanlamını taşır.Jâla'da; gerçekten mevcut olmayan "Bir Şey/Object/Thing"in varmış gibi görüntüleri yansıtılır.Jâla; Beyt-Mer'a/Show-House/Carnival-Festival.Örneğin; eğer bir kale çizgisi sadece sahte/düzmece/yapay/artificial/ put-on hatlardan meydana getirilir, ya da BritanyaAdalarına yönelik bir zahirî saldırı girişiminde bulunulursa, veoysa bu arada Rusya'ya saldırı hazırlanırsa, böyle bir hareketIndra-Jâla uygulaması olur. Not:Orta-Doğu haritasının nasıl çizildiğini ve bu günkü koşullarınortaya çıkmasına nasıl sebeb olduğunu hatırlayınız.Indra-Jâla'ya dahil olan bir başka nokta, gerçek-dışı/yanlış/sahte/false haberlerin yaydırılmasıdır. Mâyâ İlkesi, böyle birsavaşı yürütmede özel uygulama şekli olarak izlenebilir.Örneğin: Tv, Radyo, Çeşitli Basın Organları..Şu halde bu söylediklerimiz bir komşu ile, balıkların duygusalolmayan okyanusunda ilişkide bulunmanın yedi türüdür.Acaba biz "bu konuyu daha büyük bir açıklıkla ve sadelikleanlatan kitaplara Batı'da sahip miyiz?" gibi bir soru aklımızageliyor.Biz, başarı üzerine yazılmış kadim "Hind El Kitapları"nın bazıaçıklamalarını, birkaç tipik öz-deyişi üzerine bir daha dikkatiçekerek bitirmek istiyoruz. Ve ilk olarak, Mahâbhârata'nın 12. Kitabı'ndan birkaç alıntı yapacağız:-Bilgeliğin her iki türü de/düz ve eğri olanı da, Kral'ın emrinde olmalıdır.-Sosyal Bilgeliğin son sözü "Asla İtimad Etme!" dir.-Bir anda şekillerini değiştiren bulutlar gibi, bu günkü düşman sana daha sonra dost olabilir.-Bu dünyada başarıyı arzu eden ve ulaşmak için her şeyi göze alan bir kimse, yerelere kadar uzanan reveranslar yapmaya, sevgi, dostluk, barış üzerine yeminler etmeye, kıygın-alçak gönüllü konuşmalar yapmaya ve sanki ağlıyor gibi görünerek göz yaşlarını silmeye hazır olmalıdır.-İktidar Hak'tan önce gelir. Hak iktidardan, güçlülükten doğar. Nasıl duman rüzgârın önüne düşüp-gidiyorsa, hak da gücün öyle peşinden gider.-Bizatihi hak emredemez. Nasıl ki sarmaşık, ağaca yaslanarak büyüyorsa, öyle de hak güce dayanır.-Hak, güçlünün elinde bulunur.-Güçlü olan için hiç bir şey olanak dışı değildir.-Güçlüden gelen her şey Temiz' dir..Philosophie und ReligionIndiens/Hind FelsefesiHeinrich ZIMMERRuh ve Madde Yayınları-1992 . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.