Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2006 19 yıl . TEHLİKE KAPIDA!... (Mutlaka okuyun) Sevgili okurlar… Herkesin artık şunu itirazsız kabul etmesi gerekiyor. Durum açık ve net olarak ortada. Yer küre üzerinde güçsüz devlet konumunda var olabilmek ve tehlikelerden uzak huzur içerisinde yaşam sürebilmek bundan böyle olanaksız! Neden? Çünkü dünya gittikçe bir girdaba doğru sürüklenmekte. Ülkelerin girdabın yaratacağı dibe doğru çöküşü aşabilmesinin tek çaresi ise; aşağıya doğru sürüklenme başlamadan, tehlikeye maruz ülkelerin önceden güçlü ve hazırlıklı olmaları gerekmekte. Peki, Türkiye olarak biz bu tehlikeye karşı hazırlıklı mıyız? Daha da açıkçası yaklaşan tehlikenin ayrımında mıyız? Bilincimizle ve oluşturduğumuz güçle ülkemize yönelik tehlike ve saldırıları göğüsleyecek ve olası tehlikeleri defedecek güçte miyiz? Ne yazık ki halen sinsi sinsi omurgamıza yerleşmekte olan bizi felç edecek mikrobun henüz ayrımında bile değiliz. Neden değiliz? Çünkü pek çoğumuz; “Benim çoluğum çocuğum var, ekmek parası peşinde koşup duruyorum, kitap gazete okuyacak ve ülkede neler oluyor diye düşünecek vaktim mi var, bütün gün çalışmaktan sağa sola koşturmaktan anam ağlıyor, seçip başa getirdiklerimiz ne güne duruyor…” tarzı düşünceler içerisinde, sütre gerisinde, yani parmağımızı taşın altına sokmayarak gidişat karşısında, bilinen fıkrada olduğu gibi, olaylara uzaktan bakarak “du bakali ne olacak?...” diye beklemekteyiz de ondan! Ancak bizler gamsız tasasız olayları ve gidişatı uzaktan izlerken, ülkemiz ne yazık ki elden gidiyor işin ayrımında değiliz! Değerli okurlarımıza güzel ülkemizin bugün hangi tehlikeli noktaya gelmiş olduğunu, çarpıcı biçimde anlatan ve belgeleyen iki önemli kitaptan söz etmek istiyoruz. Lütfen “böyle kitaplarda neler yazıyor biz biliriz” tarzı peşin hükümle değerlendirmede bulunmayın ve; BU İKİ KİTABI MUTLAKA OKUYUN!... Birincisi; “Şu değişen dünya” Yıldız SERTEL ötekisi ise “Mankurtlaşan Türkiye” Sinan AYGÜN. Bilgi Yayınevi’nin Atilla İlhan’ın başlatmış bulunduğu “Bir Millet Uyanıyor” dizisinin 8 inci ve 9 uncusu olarak son çıkan kitaplarda, ülkemiz ve geleceğimiz adına çok önemli bilgiler ve mesajlar yer almakta. Ulu önder Atatürk’ün, Türk gençliğine emanet etmiş bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin, ülkemizin, vatanımızın, son yıllarda nerelere doğru sürüklenmekte olduğu ve karşı karşıya olduğu tehlikeler, her iki kitap da belgeleriyle açık ve çarpıcı biçimde ortaya konmakta. Söz konusu kitapları okuyup da; bu ülkenin bir vatandaşı olarak rahat uyuyabilmek ve ülkemiz adına geleceğe güvenle bakmaktan kuşku duymamak olanaklı değil! Halkımız arasında yeri geldiğinde söylenen bir deyim vardır vardır; “ölmüşüz de haberimiz yokmuş…” işte tarihlerin 2006 yılını gösterdiği içerisinde bulunduğumuz bu süreçte kimi şeyleri yitirmişiz de hala işin farkında değiliz! “Amerika’da çok önemli bilim adamları ve hatta Beyaz Saray’a yakın politikacılar; artık ABD’nin gerileme sürecinde olduğundan, ağır bir ekonomik bunalımın kaçınılmazlığından, demokratik hakların ciddi şekilde kısıtlandığından ve hatta emperial savaş politikalarıyla faşizme doğru gidildiğinden söz ediyorlar. Avrupa’nın ekonomik ve politik bir bunalım içerisinde olduğunu görüyoruz. Batı dünyasında Pazar ekonomisinin iflas ettiği, rekabetin gelişmiş ülkelerin aleyhine döndüğü artık Washington’da bile açıklanıyor, örneğin Soros tarafından. Peki bizim halkımız bu gerçeklerin ne kadarını biliyor?...” Yıldız Sertel, sözünü ettiğimiz “Şu değişen dünya” kitabının önsözünde böyle söylüyor ve devam ediyor: “ Asya’da ise yeni bir dünya doğuyor; servet, üretim, teknik, batıdan doğuya kayıyor,. Asya tipi bir üretim biçimiyle güçlü Asya ülkeleri ve Çin gibi, 1.300 milyar nüfuslu bir dev ortaya çıkıyor. Türkiye sömürgeleşirken, dünyada güç dengeleri Asya’dan yana değişiyor…” Yazımızı Sertel’in kitabında da yer alan büyük (vatan haini (!)) şairimiz Nazım Hikmet’in bir şiiri ile noktalıyoruz Bu Vatana Nasıl Kıydılar... İnsan olan vatanını satar mı? Suyun içip ekmeğini yediniz, Dünyada vatandan aziz bir şey var mı? Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Onu didik didik didiklediler, Saçlarından tutup sürüklediler, Götürüp kafire buyur dediler. Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Eli kolu zincirlere vurulmuş, Vatan çırılçıplak yere serilmiş. Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş. Beyler bu vatana nasıl kıydınız? Günü gelir çark düzüne çevrilir, Günü gelir hesabınız görülür. Günü gelir sualiniz sorulur: Beyler bu vatana nasıl kıydınız? ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||| Burhan Özbey'e Teşekkürler...
Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2006 19 yıl bir süredir yazılarını okuyorum..güzel ve aydınlatıcı yazıyorsun..sağol..anlattıklarına gelince; evet dünyada dengeler değişiyor.hiç bir güç yada enerji sonsuza kadar sürecek değil..bunun herkez farkında.büyük ve gelişmiş ülkeler ileriki dönemlerin sürekliliği konusunda kaygılılar..insan artışı ve sınırlı dünya kaynakları..birde ülkeler arası ülke menfaatlerini korumak adına büyük ülkelerin gelişmemiş ülkelere karşı uyguladığı acımasız piyasa -ekonomi stratejileri , adaletsiz yaptırımları doğuruyor. ayrıyeten yabancı ve emperyalist güçlere karşı ülkeyi, kendi ülke insanları tarafından gümüş tepsilerde işbirlikçi haller içerisinde sunan hainlerde var..açıkçası çok iyi görmüyorum ileriki dönemleri..dünyada süren savaş-açlık-fakirlik-adaletsizlik gibi durumlar olduğu sürece kendi yurdunda da huzuru bulamazsın..evrensel huzur ve adalet lazım..Atatürk 'ünde dediği gibi; cihanda sulh,yurt ta sulh..
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.