Misafir meraba Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2013 Telekinezi nedir.Son günlerde başbakanın baş danışmanı Yiğit Bulut tarafından "bazı güçler, başbakanımızı telekinezi yöntemiyle öldürecekler" iddiasınki "telekinezi" terimini merak edenler için araştırdım.Nedir bu telekinezi?Öncelikle söyleyeyim ki hiç bir bilimsel gerçekliği yoktur. Metafizikidir, uydurmadır.Yunanca uzak anlamına gelen "tele" ile, hareket anlamındaki "kinesis" sözcüklerini birleşimiyle oluşmuş bir terim.Bazı özel güçleri olan, medyum diye iddia edilen insanların uzaktan, her hangi bir araç gereç kullanmadan eşyaları hareket ettirmesinin, bazı olayları yapabildiğinin uydurmasıdır. 1 Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2013 Telekinezi: 3 Parapsikolojide, zihnin madde üzerinde yoğunlaşarak maddede hareket yada değişime yol açması 4 Ruh biliminde nesnelerin dokunulmaksızın hareket edişi 5 Fiziksel etkili medyumların gerçekleştirdiği öne sürülen, nesnelerin dokunulmaksızın haraket edişi Eger dali parapsikoloji ise, zaten pseudoscience, yani sozde bilimdir. 1 Alıntı
Φ kadircanlı Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2013 tam bir savsata desenize şuna Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Telekinezi üzerine deneyler yapılıyor ve gerçektir. Yiğit Bulut biraz abartmış olabilir. 1 Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Telekinezi üzerine deneyler yapılıyor ve gerçektir. Yiğit Bulut biraz abartmış olabilir. Gercegin gercekligini bilimsel olarak aciklar misin? Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gercegin gercekligini bilimsel olarak aciklar misin? Gerçeğin gerçekliği nedir? Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gerçeğin gerçekliği nedir? Yani bir şeyin gerçek olduğunu nasıl açıklarsın? Ama "bilimsel olarak" diye şart koşmuş arkadaşımız. Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sultan Tarlacı ve Fizyoloji Uzmanı Doç.Dr. Sinan Canan'ın web sitelerini ve araştırmalarını inceleyebilirsiniz. Sultan Tarlacı http://www.evrenindili.com/ Sinan Canan http://www.sinancanan.net.tr/ http://www.ybu.edu.tr/sinancanan/ Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sultan Tarlacı ve Fizyoloji Uzmanı Doç.Dr. Sinan Canan'ın web sitelerini ve araştırmalarını inceleyebilirsiniz. Sultan Tarlacı http://www.evrenindili.com/ Sinan Canan http://www.sinancanan.net.tr/ http://www.ybu.edu.tr/sinancanan/ Bilimsel açıklamalar kişilere ait değil bilim kuruluna ait, yani evrensel kabul olmalı. Bilim kurulunun telekinezinin bilimsel olduğuna dair bir açıklama yok. Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bilimsel açıklamalar kişilere ait değil bilim kuruluna ait, yani evrensel kabul olmalı. Bilim kurulunun telekinezinin bilimsel olduğuna dair bir açıklama yok. Yurtdışında bilimsel açıklama bulabilirsiniz ülkemizde yeni araştırılıyor. Biraz zaman geçsin ülkemizde bilimsel kanıtlar netleşir. Evrensel olan her bilimsel verinin bu kurumlar tarafından tüm dünyaya yayılacağını düşünmek çok iyimser bir bakış açısıdır. Telekinezi bir savaş, casusluk stratejisi olabilecekken bunu tüm dünyaya yaygınlaştırmak için bilim insanlarının çıldırmış olması gerekir. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yurt dışındaki bazı tezler üzerine yapılan bireysel veye gurupsal çalışmalar sadece o kişiyi/kişileri bağlar. Söylenildiği gibi yapılan çaışmaların sonucu evrensel olarak kabullenilmeli. Telekinezinin bilimsel olmadığını söyleyen binlerce bilim adamı da var. Yani suyun yüz derecede kaynadığı GERÇEĞİ gibi evrensel olmalı. Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yurt dışındaki bazı tezler üzerine yapılan bireysel veye gurupsal çalışmalar sadece o kişiyi/kişileri bağlar. Söylenildiği gibi yapılan çaışmaların sonucu evrensel olarak kabullenilmeli. Telekinezinin bilimsel olmadığını söyleyen binlerce bilim adamı da var. Yani suyun yüz derecede kaynadığı GERÇEĞİ gibi evrensel olmalı. Bu durum da şu sonuca varmamızı sağlar; bilimsel olmayan ya da bilimin henüz kanıtlayamadığı, açıklayamadığı durumlar, olaylar vardır. Bilim bu durumu açıklayamıyor diye yok sayamayız. Gerçekte var olan her ne ise biz onun farkına varamıyoruz diye yok olacak değildir.Her gerçeği kanıtlayamıyor olmamız onu gerçek dışı yapmaz. Sadece bizim yetersiz kaldığımızı gösterir. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bu durum da şu sonuca varmamızı sağlar; bilimsel olmayan ya da bilimin henüz kanıtlayamadığı, açıklayamadığı durumlar, olaylar vardır. Bilim bu durumu açıklayamıyor diye yok sayamayız. Gerçekte var olan her ne ise biz onun farkına varamıyoruz diye yok olacak değildir. Her gerçeği kanıtlayamıyor olmamız onu gerçek dışı yapmaz. Sadece bizim yetersiz kaldığımızı gösterir. Bilimsel açıklamalarla örtüşmeyen her tür açıklama yalandır. Bilimin açıklayamadığı bir şey zaten bilinmiyor demektir. Bilinmeyen hakkında hüküm yürütmek te zaten uydurmadır. Bilinmeyen gerçek olabilir mi? Bilinmeyen o gerçek(!) hakkında neler söyleyebiliriz? Hiç bir şey.. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bu durum da şu sonuca varmamızı sağlar; bilimsel olmayan ya da bilimin henüz kanıtlayamadığı, açıklayamadığı durumlar, olaylar vardır. Bilim bu durumu açıklayamıyor diye yok sayamayız. Gerçekte var olan her ne ise biz onun farkına varamıyoruz diye yok olacak değildir.Her gerçeği kanıtlayamıyor olmamız onu gerçek dışı yapmaz. Sadece bizim yetersiz kaldığımızı gösterir. Telekinezi ile ilgili gozlem veren bir olgu var mi? Var ise hangibilimsel yontem ve deney ile bu gozlem saglanmis ve ortaya cikan olgu nedir? Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 @@evrensel-insan @ Bilim insanlarını bilim adamı kabul etmiyor musunuz? Bu konuya meraklı olan arkadaşlar Dr. Sultan Tarlacı'ya mail atıp detaylı bilgi alabilir, dünya çapındaki araştırmaları içeren kaynaklar hakkında bilgi edinebilir. “ÜLKELERİN ZİHİNLERİNİ” KONTROL ETMEK!.. 1 Mart 2012 Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sultan Tarlacı “Bilinçli olmak yorucu ve pahalı bir iştir” dedi. Prof. Dr. Mustafa Erol ise, “Beynin kimyasal olarak karaciğerden farkının olmadığını, ancak ondan farklı olarak insan uygarlıklarını yaratan bir mucize olduğunu” söyledi. Doç. Tarlacı, “Ülkelerin zihinlerini kontrol alma çalışmalarının uzun süredir uygulamada olduğunu” açıklayarak, önemli bir tartışmaya imza attı. Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu Ceviz Kabuğu’nun bu haftaki konukları Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Fizik Derneği İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erol, Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sultan Tarlacı ve Sihirbazlar Derneği Genel Sekreteri Mentalist-İllüzyonist Enis Talas’tı. Karadeniz TV’de(KRT) canlı yayınlanan Ceviz Kabuğu’nda beyin, bilinç, rüyalar, düşünce gücü gibi başlıklarla insan zihninin bilinmeyenlerine doğru bir yolculuk yapıldı. Mentalist Enis Talas’ın yaptığı gösterilerle renklenen Ceviz Kabuğu canlı yayını yine izleyicilerin yoğun ilgisiyle 5,5 saat sürdü. Enis Talas’ın Cevizoğlu’na yaptırdığı gösteride, usta gazeteci, yüzlerini görmeden 36 sanatçının hayatta olan ve olmayanlarını bilme başarısını gösterdi!.. ZİHİN MADDEYE ETKİ EDİYOR!..“Bilincin” insanın kafatası içindeki bir “et parçası” olan beyinden farklı olduğunu vurgulayan nöroloji uzmanı Doç. Dr. Sultan Tarlacı, “Beyin, bedenin dışına etki edebilir. Zihin kontrol edilebilir” dedi. Popüler Bilim Dergisi’nin Şubat sayısındaki makalesinde de yer alan bilgileri veren Doç.Tarlacı, şunları söyledi:“Beynin kendi içinde kimyasal olarak sahip olduğu elektriksel bir güç var. Bu güç kendi içinde harekete neden oluyorsa beynin dışında da etki edebilir. Bilinci uyanıklık ve farkındalık olarak ikiye ayırdığımızda, bunun farklı boyutları ortaya çıkar. Farkındalık her anda aynı değildir. Otomobil kullanmak buna örnek olabilir. Bir süre sonra otomatiğe bağlanmış hareketler farkındalık düzeyinde düşmeye neden olur. Bu bilincin bir alt seviyesidir. Bu hareketlerin sürekli olarak bilinçli yapılması zaten bizi yavaşlatır… Bilinç, beyin için pahalı ve enerjiyi fazla harcatan bir süreçtir. Bilinç yavaşlatıcı olduğu için bilinçle öğrenme kolay değildir.” “ÜLKELERİN ZİHNİNİ” KONTROL ALTINA ALMA ÇALIŞMALARI" Doç. Dr. Sultan Tarlacı, zihnin kontrol edilebileceği ile ilgili bu açıklamaları üzerine izleyicilerden, “Arap Baharı bilincin yönlendirilmesi ile mi gerçekleşti? Halk neden adeta işgalcilere kucak açtı?” şeklinde bir soru aldı. Tarlacı bu soruya, subliminal kodlarla yapılan bilinçaltı telkinlerine değinerek “Gizli servislerin bilinçaltı çalışmaları var” yanıtını verdi.Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erol, bilinci “içten ve dıştan gelen her veriye anında tepki vermek” olarak tanımladı. “Beyni, maddi bir varlık olarak kabul ettiğimiz için birtakım elektriksel sinyaller olduğu kesin. Ancak bundan ziyade bütünsel bir tepki var ortada” diyen Prof. Dr. Mustafa Erol alınan kararların doğru ya da yanlış olmasının bilinçle ilgili olmadığının da altını çizdi. Erol, “Bilinç, karar alabilmektir. Alınan kararlar bilinçlidir ama doğru ya da doğru değil diye tartışılmaz çünkü kişi bulunduğu ortama göre karar veriyor. Bilinç, bana göre bir karar verme yetisinin oluşmasıdır. Doğru ya da yanlış… Mesela doğru partiye oy vermek. Kime göre doğru?” dedi. RÜYA’DA BİLİNÇ KAPANMAZ Hulki Cevizoğlu’nun sorusu üzerine bilincin uykuda da açık olduğunu kaydeden Sultan Tarlacı, “Uyku tam bir bilinç kaybı değil. Uykuda bilgi işleme devam eder beyinde” dedi. Rüyaların buna kanıt olduğunu ifade eden Tarlacı, bilimle uğraşan insanların yaptıkları çalışmalarla ilgili bazı noktaları rüyada tamamlamalarını buna örnek gösterdi. Dikiş makinesinin iğnesindeki deliğin, üstte değil de kumaşa giren alt tarafta olmasının böyle bir rüya anında keşfedildiğini kaydeden Tarlacı; bilincin farkındalığının odaklanılan işle paralel olarak rüyada da devam ettiğini söyledi.Hulki Cevizoğlu bunun üzerine Sultan Tarlacı’ya, “rüyada görülen şeyin gönderilmiş ilahi bir haber olup olamayacağı” sorusunu yöneltti. Tarlacı, kişinin bilmediği, düşünmediği bir konuda rüya göremeyeceğini, görse de bunu hatırlayıp dışarıya aktaramayacağını söyledi. Doç. Dr. Tarlacı, “Bilmediği bir konuda da haber alabilir ama bunu dilsel olarak size aktaramayabilir. Mesela televizyonu bilmese de görmesi mümkün ama size aktaramaz dilsel olarak. Tanımlayamaz. Bu nedenle farkındalık pahalı bir şey ama olması gereken bir şey” dedi. DUYU DIŞI ALGILAMA: PSİŞİK İSTİHBARAT!.. Doç. Dr. Sultan Tarlacı, insanın “beş duyu organını kullanmadan, zihin yoluyla sadece düşünerek bilgi edinebileceğini” söyledi. Duyu dışı algılama olarak tanımlanan bu durumun 1965’ten 95’e kadar Amerika’da kullanıldığını kaydeden Tarlacı şöyle konuştu:“Amerika’da büyük paralar harcanarak yapılan bir stargate projesi var. Psişik istihbarat… Ruslardan öğreniyor bunu da... Dört bilimsel makaleyi Ruslardan çalıp kendi dillerine çevirip kendi bilim adamlarına soruyorlar. Ve bunun üzerine bir grup oluşturup devlet destekli olarak bu çalışmalara yöneliyorlar. Remootwieving deniyor, uzaktan görü yani. Devlet bütçesinden büyük fon ayrılıyor. 95’e kadar devam eden bu çalışmaları kullanımın sınırlı olduğunu belirtip bırakıyorlar. Teknoloji ilerliyor, gerek kalmıyor tabi. Kullanımı çok ancak pratik değil. Oradan ayrılanlar farklı alanlarda çalışmalara devam ediyorlar şimdi.” "ZİHİN GÜCÜYLE “DURU GÖRÜ” YA DA “ÖNGÖRÜ” Doç. Dr. Sultan Tarlacı, insanların gelecekte olacak şeyleri, daha çok olumsuzlarını olsa da, tahmin edebildiklerini söyledi. İyi şeylerin yüzde bir oranında duru görü ya da öngörü ile tahmin edildiğini belirten Tarlacı, buna en sık rüyalarda karşılaşıldığını kaydetti. Tarlacı, duru görülerde bulunanların şizofreni hastaları ile kıyaslanmalarının doğru olmadığını belirterek “Duyu dışı algılaması olanlara şizofreni denemez. Bu öngörüleri yapanlarda hayat normal devam ediyor. Şizofreni özellikleri onlarda yok” dedi. DÜŞÜNCE GÜCÜ (DUA VE ZİKİR) İLE İYİLEŞTİRME Düşünce gücü ile hastalıkların iyileştirilmesi üzerine bilimsel araştırmalar olduğunu söyleyen Sultan Tarlacı, bilimin dua ve zikri dışlamadan bu konuları araştırması gerektiğini savundu. Doç. Dr. Tarlacı, dua ile iyileştirme çalışmaları hakkında şunları söyledi:“Düşünce gücü ile iyileştirme konusunda çalışmalar var. İlk çalışmalarda sonuç yok ancak daha sonra lösemili çocuklarda çalışma yapılıyor. Her gün düzenli dua ediliyor. Edenler biliyor dua ettiklerini ama kendisine dua edilenler bilmiyor. Plasebo etkisini kaldırmak için bu. Dua edenler kendileri karar veriyor nasıl edeceklerine. Dinleri falan da önemli değil. Yüzde 11 daha fazla iyileşme olduğu görülüyor burada… AIDS hastaları 6 aydan sonra daha az enfeksiyona maruz kalıyor... Burada duadan çok karşılıklı bir bağlantı ortaya koymak lazım. İnsanların beyinleri iletişime geçiyorsa dua da bunun bir şekli olarak kabul edilebilir.” EVRENİN BİLMEDİĞİMİZ YASALARINI YOK SAYAMAYIZ Prof. Dr. Mustafa Erol, yapılan bu çalışmalarda bir rastlantısallık olmadığını ancak bunun siteminin henüz çözülemediğini ifade etti. “Biz bilmiyoruz diye bu ilkeleri yok sayamayız” diyen Prof. Dr. Erol şöyle devam etti:“Bunda rastlantısallık yok. İlkeler var ama bu ilkeleri biz bilmiyoruz. Nörologlar psikiyatristler bunu yüz yıldır araştırıyorlar ama işin içinden çıkamadılar. Çünkü içinde farklı disiplinler var. Bütün bunları bir arada barındıran kuantum da bilimin kraliçesidir… Bilincin bir enerji olduğunu söyleyebiliriz. Bilinç mademki bir et parçası üzerinde var oluyor burada kuantum var diyoruz. Nasıl olduğunu bilmiyoruz ama... Kuantum fiziği modelleri ile denklemler çözülürse… Bunu çözersek.. Bilinç kontrol altına alınabilir. Psikiyatrik hastalıklar tedavi edilebilir. Yeni bir bilinç oluşturulabilir. Yoktan mı var edildi bu bilinç? Bu insanlık için büyük bir adım olacak. Bütün bunlar kesinlikle bir kurala bağlı ama biz bu kuralı henüz bilmiyoruz.” BEYNİN YÜZDE 100’Ü KULLANILIYOR Doç. Dr. Sultan Tarlacı, izleyicilerden gelen bir soru üzerine, “İnsan, beyninin yüzde kaçını kullanıyor?” tartışmasının gereksizliğine dikkat çekti. Tarlacı, “İnsan ihtiyaç duyduğunda ve sorun çözme durumunda beyninin yüzde yüzünü kullanır. Bunun dışındaki tartışmalar mittir, efsanedir” dedi. Tarlacı, bilimin önündeki en önemli yüz sorudan ilkinin “Evrenin nasıl meydana geldiği”, ikincisinin “Bilincin biyolojik temeli” olduğuna işaret ederek “Biz bilincin biyolojik temelini çözersek daha net cevaplar vereceğiz ama şu anda bundan çok çok uzaktayız” diye konuştu. - Alıntı - Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bir ust mesajdaki soruya yanit bekliyorum. Bilim kisisinin bilimsel aciklamasi baskadir, kisisel aciklamasi baskadir. Kisisel aciklamasi da bilimi baglamaz. Cunku bilimin kisiselligi olmaz. Alıntı
Φ cell Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bir ust mesajdaki soruya yanit bekliyorum. Bilim kisisinin bilimsel aciklamasi baskadir, kisisel aciklamasi baskadir. Kisisel aciklamasi da bilimi baglamaz. Cunku bilimin kisiselligi olmaz. Bilim insanları bilimi temsil eder. Her bilim insanının yapacağı araştırmalar bilimin etik kuralları içinde bilimseldir. Sizler bilimsel olanı kabul etmemek için bahane arıyorsunuz. Dediğim gibi sizin farkında olmadıklarınız siz farkında değilsiniz diye gerçekliğini kaybetmez. Siz gerçeği göremiyor olabilirsiniz. Yukarıdaki kişiler avukat değil bilim adamı ve bu konuda sizden benden çok daha fazla söz sahibiler çünkü bu konu onların alanına giriyor. Sizlerin kabul etmemesi gerçeği değiştirmez. Kaynak sordunuz paylaştım, bilimsel dediniz paylaştım halen itiraz ediyorsanız bilime karşı çıkıyorsunuzdur, işte asıl bilimsel olmayan budur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Bilimsel açıklamalarla örtüşmeyen her tür açıklama yalandır. Bilimin açıklayamadığı bir şey zaten bilinmiyor demektir. Bilinmeyen hakkında hüküm yürütmek te zaten uydurmadır. Bilinmeyen gerçek olabilir mi? Bilinmeyen o gerçek(!) hakkında neler söyleyebiliriz? Hiç bir şey.. Bilinmeyen gerçek " olur ". Bilimin açıklayamadığı bir şey bilinmiyor değil, o şeyin nedeni bilinmiyordur. Mesela Michelson-Morley deneyinde ışık hızının hep sabit olduğu görüldü ( olgu ) ve bunun nedeni Einstein'ın teorisine kadar uzun süre açıklanamadı. Fakat, bu olgunun uzun süre açıklanamamış olması onun Metafizik bir nedeni olması gerektiğini göstermediği gibi, onu bir olgu olmaktan da çıkarmamıştır. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Bilinmeyen gerçek " olur ". Bilimin açıklayamadığı bir şey bilinmiyor değil, o şeyin nedeni bilinmiyordur. O "şey" hakkında bazı şeyler bilinmeyebilir. Yalnız o şey gözleme girdiği için o "şey" her hangi bir kavram/isimle çağrılmaktadır. Bu nedenle bilinendir, bilimseldir. Mesela Michelson-Morley deneyinde ışık hızının hep sabit olduğu görüldü ( olgu ) ve bunun nedeni Einstein'ın teorisine kadar uzun süre açıklanamadı. Fakat, bu olgunun uzun süre açıklanamamış olması onun Metafizik bir nedeni olması gerektiğini göstermediği gibi, onu bir olgu olmaktan da çıkarmamıştır. Ben gözleme girmiş bir olgu hakkındaki bilinmeyene metafiziktir gözüyle bakmıyorum. Bilimce, henüz yetersizliklerden dolayı bilinmeyen tarafı olarak bakıyorum. Bilinmeyenin açıklanmasına "uydurma" diyorum. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 O "şey" hakkında bazı şeyler bilinmeyebilir. Yalnız o şey gözleme girdiği için o "şey" her hangi bir kavram/isimle çağrılmaktadır. Bu nedenle bilinendir, bilimseldir. Evet, işte Telekinezi veya benzer iddialarda bir olguya ulaşılmışsa bu bilimseldir. Yukarıdaki alıntıda bu konuda veya benzer konularda bir takım gözlemlerin olduğu ve bazı olgulara ulaşılmış olduğu gibi beyanlar ve bilimsel temelli açıklamalar var ama konu tartışmalı. Zira, bu Tıp bilimi diğer bilimlere benzemez. İnsan üzerinde yapılan tüm deneyler istatistikidir. Bir ilacın bile bilinmeyen yan etkilerinin Epidemiyolojik çalışmalarla ancak 40 sene sonra bulunabildiğini düşünürsek. Ben gözleme girmiş bir olgu hakkındaki bilinmeyene metafiziktir gözüyle bakmıyorum. Bilimce, henüz yetersizliklerden dolayı bilinmeyen tarafı olarak bakıyorum. Bilinmeyenin açıklanmasına "uydurma" diyorum. Tabi uydurma denilebilir, başkası da değil der ve böylece tartışmalar bilimsel temelde yapılmamaya devam edildikçe konu uzar gider. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Evet, işte Telekinezi veya benzer iddialarda bir olguya ulaşılmışsa bu bilimseldir. Yukarıdaki alıntıda bu konuda veya benzer konularda bir takım gözlemlerin olduğu ve bazı olgulara ulaşılmış olduğu gibi beyanlar ve bilimsel temelli açıklamalar var ama konu tartışmalı. Zira, bu Tıp bilimi diğer bilimlere benzemez. İnsan üzerinde yapılan tüm deneyler istatistikidir. Bir ilacın bile bilinmeyen yan etkilerinin Epidemiyolojik çalışmalarla ancak 40 sene sonra bulunabildiğini düşünürsek. Tabi uydurma denilebilir, başkası da değil der ve böylece tartışmalar bilimsel temelde yapılmamaya devam edildikçe konu uzar gider. Bu durumda bilim kurulu tarafından yasalaşmamış açıklamalara itibar etmemek gerek. Tartışmalarda ortaya konulan tezlerin bilimsel olanı da olmayanı da olabilir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Bu durumda bilim kurulu tarafından yasalaşmamış açıklamalara itibar etmemek gerek. Tartışmalarda ortaya konulan tezlerin bilimsel olanı da olmayanı da olabilir. Yasa demeyelim de açıklama ve teoriler diyelim. Malum, teoriler kanıtlanınca ( bu da ne demekse ) yasa haline gelmez. Evet, açıklamalar akademik seviyede makaleler yayınlayan Bilim dergilerinde ( örneğin Citation Index ) yayınlanmadıkça muteber değildir. Yukarıdaki Bilim insanları da o ünvanları bu gibi dergilerde yayınlanan makaleler sayesinde almışlardır. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Yalakadan danisman olursa Telekineziden de katil olur. Hicbir bilimsel kanita dayanmayan tamamen hayal ürünü olan bu sahte bilim bazi cevrelerce hep gercek bilim olarak empoze edilmektedir. Kizilderililerin kötü ruhlari kovmak icin yaptiklari akrobasi hareketleri gibi,bazi cevreler de telekinezi yutturmacasi ile komplo teorileri üretmektedirler.Eger yakin zamanda Türkiyede ki medyumlar basbakana suikast bahanesi ile gözaltina alinmazlarsa gercekten mutlu sayilirlar. Korku sadece kötülerin öcüsü degildir,korku kötülere yandaslik ve yalakalik yapanlarinda öcüsüdür.Ve dünya üzerinde en cok korkanlar kötüler ve onlarin yardakcilaridir. Insanlarin demokratik haklarini polis zulmüyle bastirmak ve polisin zulmünü destan olarak görmek ancak korkaklar a mahsustur.Tencere Tava caldin suclusun diyenler korkaklardir.Cünkü tencere ve tavanin sesi kendi seslerinden daha gürdür,iste bu ses onlari ürkütür. Yigit Bulut,u düsününce aklima TEMEL'in fikrasi geldi: Temel ile Dursun,sigirlari otlatirken,sigirin biri pislemis.Dursun Temel'e demis ki: Ula Temel,ne düsindum biliymusun? Temel,yoo bilmiyrum, Düsindum ki Temel eldi,toprakta curidi,ot oldi,inek yedi ********* oldi. Temel biraz düsündü ve dedi ki: Ula Tursin ben de haman haman aynisini düsindum ama biraz farkli Nasi dedi Tursin. Düsindum ki,Tursin eldi,toprakta curidi,ot oldi,inek yedi ********* oldi sonra da güldum Dursun meraklandi; Niye güldun ki dedi, Temel: Güldum cünki baktim ki Tursin hic degismemis. Yigit Bulut budur iste. saygilarla Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 gozlem neyle yapilir ? gozle gozun gorme prensibini gozlemlemek ne ile tecrube edilir ? gozle .. simdi ; gozun gordugu bir madde icin - goren gozu gozlemleyen goz neyi tam olarak gorebilmelidir ? yoksa goz yetmiyor mu baze seyleri aciklamak icin ? baglanti kurmak ve anlam katmak icin goz baska bir gozu mu incelemeli yoksa kendinden mi pay cikarmali ? iste bunu bilinmeyen olarak kalicaktir : )) Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2013 Bilim insanları bilimi temsil eder. Her bilim insanının yapacağı araştırmalar bilimin etik kuralları içinde bilimseldir. Sizler bilimsel olanı kabul etmemek için bahane arıyorsunuz. Dediğim gibi sizin farkında olmadıklarınız siz farkında değilsiniz diye gerçekliğini kaybetmez. Siz gerçeği göremiyor olabilirsiniz. Yukarıdaki kişiler avukat değil bilim adamı ve bu konuda sizden benden çok daha fazla söz sahibiler çünkü bu konu onların alanına giriyor. Sizlerin kabul etmemesi gerçeği değiştirmez. Kaynak sordunuz paylaştım, bilimsel dediniz paylaştım halen itiraz ediyorsanız bilime karşı çıkıyorsunuzdur, işte asıl bilimsel olmayan budur. Telekinezi tamamen pseudoscience, yani sozde bilimdir. Bilimsel hic bir olgusu ve teorisi yoktur. Sadece aklin kendince uydurdugu inancsal ideolojik spekulasyonlar ve bilimsel olmayan ongoruler ve varsayinlardir. Nitekim senin 15 nolu mesajda aciklamalarin da, bunu icermektedir. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.