Φ Insomnia Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Merhaba Daha öncede forumda yazdığım yazılarımda belirttiğim gibi ülkemizde ciddi bir kavram karmaşası olduğunu düşünüyorum. Çoğu insanlar bazı kavramları ya anlamını bilmeden kullanıyorlar,ya anlamını bildikleri halde bilerek çarpıtıyorlar ya da kavramları kişiselleştirip belli bir kitleye veya gruba aitmiş gibi davranıyorlar. "Laiklik" kavramıda bunlardan bir tanesi. Peki nedir "Laiklik"? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Merhaba Daha öncede forumda yazdığım yazılarımda belirttiğim gibi ülkemizde ciddi bir kavram karmaşası olduğunu düşünüyorum. Çoğu insanlar bazı kavramları ya anlamını bilmeden kullanıyorlar,ya anlamını bildikleri halde bilerek çarpıtıyorlar ya da kavramları kişiselleştirip belli bir kitleye veya gruba aitmiş gibi davranıyorlar. "Laiklik" kavramıda bunlardan bir tanesi. Peki nedir "Laiklik"? Gzel ve yerinde bir konu;Laiklik,en canli cephesive en kisa ifadesiyledin özgürlügünü ve bundan dogan vatandas haklarini düsmanlarina karsi korumaktir.Devlet hayatinda laikligin gayesi budur.Laik devlet din özgürlügünü ve dindari her cesit tecavüze karsi koruyan devlettir Bugünkü hukukta laiklik din ile devletin ayrilmasi ve devletin din,dinin de devlet islerine karismamasi,ülkede mevcut din ve mezheplere devletin bitaraf bir vaziyet almasi bunlardan hicbirini digerleri aleyhine olarak,imtiyazlandirmamasi,buna karsi dinin de devlete karsi,mümkün oldugunca bir özerklik icinde ahlaki ve manevi hayatin düzenleyicisi olarak hüküm sürmesidir. Alıntı
Misafir seyrekler Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Laik'lik din ile devlet işlerini birbirine karıştırmamaktır. Hiçbir kimsenin dini görüşü, kimseyi ilgilindirmez. Saygı bekliyorsan,saygı göstermelisin. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ Sevgili Atam! Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş, Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş, Temel eğitimini tamamlamış, Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum. Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım. İlkokul birdim. Miniciktim. Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim. Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun. Bakışların keskindi. ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din. Çocuktum... Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin. Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık... Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık. ( Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.) Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana... Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin... Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın... En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı. Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin... Özgür geleceklere açılan pencereydin. Sözün özü benim sevgili atam; Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı. Beni milli bir şekilde eğitenler, Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini, Yes, it is a pensil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama yerleştirdiler de; Bana senin insan yönünü anlatmadılar. Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini, Aşık olduğunu, Evlendiğini, Boşandığını, Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp, Için için ağladığını, Özlemlerini, hasretlerini, Geleceği kazanmaya dair fikirlerini, Anlatmadılar. Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin. Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı. Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti. Biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.) Bir yandan; Heykellerini diktik, Dağa-taşa silüetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik. Bir yandan; Her işin kolayına kaçtık, Ticarette kazık attık, Üretim yerine kopyaladık, Bilimadamlarını sindirdik, Aydınları yargıladık, Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, Çoktan yere nice amaçsız gençler yetistirdik. Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. Eğitimi siyasete kurban verdik, Ekonomiyi siyasete kurban verdik, Aydınlık olması gereken gelecekleri Siyasete kurban verdik. Varlığımız siyasi emellere armağan oldu... Benim biricik Atam; Biz Demokles'in kılıcını sapından değil Keskin yanından tutmayı marifet bildik. Sözün özü sevgili Atam Senin ruhunu gıdım gıdım içtik, Tükettik... Tükettik... Tükettik... Dedemden babama, babamdan bana Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız. Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek Enkaz bile bulamayacağız... Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli; Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti... Uzun bir yoldu... Yorucu ve yıpratıcıydı... Adidas'larımız eskidi, McDonalds'ta mola verdik. Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik... Verdiğin en önemli görev: Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem Türk istiklalini ve cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, bilirim. Muhtaç olduğum kudretin, Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim... Alıntı
Misafir seyrekler Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Evet Sardunyam.Laiklik budur.Katılmayanlara duyurulur. Alıntı
Φ Insomnia Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Tekrar selam Sardunyam gerçekten güzel bir yazı ancak "Laiklik nedir?" sorusunun cevabı neresindedir anlamış değilim? Yazında pekçok açıdan haklı eleştiriler ve doğru saptamalar olsada sorumun cevabı değil... Laiklik en basit tanımıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir? Hangi toplumsal gelişmelerin ve süreçlerin sonucunda Laik bir yönetim sistemi benimsenmiştir? Neden laiklik gibi bir yönetimsel ilkeye ihtiyaç duyulmuştur? Yönetimsel ilke diyorum çünkü gerçektende laiklik kamu yönetimine ait bir kavramdır. Yani ülke yönetimi Laik olabilir ancak bana göre bir birey ya da daha açık bir ifade ile bir gerçek kişi Laik olamaz. Aynı herhangibir devlet için Müslüman,Hristiyan veya Yahudi devlet denemeyeceği gibi. Din bireye ait kişisel bir kavramdır bence... Neyse bir soru daha diğer sorularıma ek olarak...Dünyada başka hangi ülkeler Laiklik sistemini benimsemiştir? s e v g i l e r Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 "Evet Sardunyam.Laiklik budur.Katılmayanlara duyurulur." Eğer bu laiklik ise almayalım. Sardunyam reçetenin nasıl istismara uyguladığını didaktik bir şiirle anlatmış ki harikaaaaa. ancak ........ "Sardunyam gerçekten güzel bir yazı ancak "Laiklik nedir?" sorusunun cevabı neresindedir anlamış değilim? Yazında pekçok açıdan haklı eleştiriler ve doğru saptamalar olsada sorumun cevabı değil... Evvvetttt bakın bu da dogru. Bu şiir bir başkaldırıdır isyandır şikayettir herşeydir. Ama hakikaten laiklik değildir.Bu şiire arkadaş laiklik bu derse arkadaşlar karşımıza laiklik=istismar çıkar Lütfen ciddi olalım Laiklik din ile devlet işini birbirinden ayırmak diye tabir edilse de her ülkede din yönetimi illaki iktidarı etkilemiştir.Neden etkilemesin ki zira Teknik-ticaret -bilim hızla gelişmekte olduğu zaman hammadde -enerjı kaynakları ülkelere eşit olarak cografi yönden dağıtılmadığından,ülkeler bu kaynaklara nasıl ulaşabileceklerdir.Avrupa ve Amerika bunu çok önceden görüp hristiyanlık klubu içinde ortaçağ zihniyetini devam ettirselerdi diğer dinlerden olanlara ne mal satabileceklerdi nede onlarda olan kendileri için gerekli malzemeleri alabileceklerdi.Kutuplaşma had safhada olacaktı.Sürekli savaşarak bu işin içinden çıkamıyacaklarını bildiklerinden kimlik değiştirmek zorunda kaldılar. İnançların olduğu her ülkede laiklik aslında bir maskedir. Bu o ülkedeki inançlı insanların çoğunluğu ile değil inançın yoğunluğu ile ilgili bir kavramdır. Zamanımızda kuzu postundaki kurt olan Çin'in yaptığı gibi Çin bu bulmacayı çözmüş ve 21 yuzyıla fırtına gibi girmiştir. son zamanlardaki ılımlı müslüman kelimelerinin neden türetildiğini sanıyorsunuz? Alıntı
Φ KaRaKuRt Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Laiklik nedir değil de laiklik ne değildir desek daha iyi olur... İki şey değildir laiklik... 1)Dinsizlik... 2)İstismar ve dini alet etme... Ki Gazide böyle düşünerek bu ülkeyi laik kimliğine taşıdı... Sözde laiklik savunucuları milletin inaçlarına karışsın diye değil... Ben laik ve müslümanım cümlesine CIZZZZZ diyerek ikaz alarmları çalsınlar diye değil.... Laik bir ülkeyiz ki bence bunu da kimse değistiremez.... Ama nedense birileri açık yaraları kanatmakta ısrarcı.... Ve rant kapıları,istismar....Laiklik bunlara çok açık... Onlar da bu açıktan içeri girmeye hiç de çekingence davranmamaktalar.... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Laiklik hukukta din ayrımı olmaması;devletin belirli bir dini olmaması;her türlü dine ve dinsize saygı gösterilip hepsinin haklarının eşit olması;din yüzünden ayrım olmamasıdır... Laiklik ne değildir yaklaşımı gerçketen gerekli... Laik devlet dinsizliği esas alan devlet değildir;ayrım yapılmaksızın herkesi içinde barındıran ve bu yüzden ben şöyleyim demeyen devlettir... Laik devlet dine savaş açan devlet değildir... Laik devlet halkının çoğunluğunun dinine doğal olarak saygı gösterecektir;onu takmadan bazı şeyler yapılması da mümkün değildir(Çünkü bu sefer demokrasi-halk yönetimi- zarar görür)... Tabi bunlar benim görüşüm... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Laiklik nedir değil de laiklik ne değildir desek daha iyi olur... İki şey değildir laiklik... 1)Dinsizlik... 2)İstismar ve dini alet etme... Ki Gazide böyle düşünerek bu ülkeyi laik kimliğine taşıdı... Sözde laiklik savunucuları milletin inaçlarına karışsın diye değil... Ben laik ve müslümanım cümlesine CIZZZZZ diyerek ikaz alarmları çalsınlar diye değil.... Laik bir ülkeyiz ki bence bunu da kimse değistiremez.... Ama nedense birileri açık yaraları kanatmakta ısrarcı.... Ve rant kapıları,istismar....Laiklik bunlara çok açık... Onlar da bu açıktan içeri girmeye hiç de çekingence davranmamaktalar.... Sayın karakurt siz her ne kadar bundan önce ifade ettiğimde hayır kavramlar karışık değil deseniz de ... Bu seferde kavramları birbirine karıştırmışsınız... Aslında dediğiniz doğru ... kavramlar kendi başlarına kendi içlerinde karışık değil... Galiba sizin kafanız karışık...Hepsini bir araya geldiğinde birbirine karıştırmadan yorum yapamıyorsunuz... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Yanlış anlamadıysam arkadaş laiklik elden gidiyor diyerek ülkeyi karıştırmak isteyenlerden söz etmiş... Ve söylediklerini bu şekilde anlayarak hiçbir karmaşa olmadığını söyleyebilirim... Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Merhaba Daha öncede forumda yazdığım yazılarımda belirttiğim gibi ülkemizde ciddi bir kavram karmaşası olduğunu düşünüyorum. Çoğu insanlar bazı kavramları ya anlamını bilmeden kullanıyorlar,ya anlamını bildikleri halde bilerek çarpıtıyorlar ya da kavramları kişiselleştirip belli bir kitleye veya gruba aitmiş gibi davranıyorlar. "Laiklik" kavramıda bunlardan bir tanesi. Peki nedir "Laiklik"? Bak sevgili insomnia ( bu tür gavurcaları nereden bulursunuz bilmem ) sana ben kısaca hiç dolambaçlı yola sapmadan izah edivereyim laiklik ne imiş ; 1. Avrupada ; Avrupa beyninde ( arasında anlamındadır ey lisan bilmez Türk ve bu yüzden Atamız tarafından mutluluğun bahşedildiği gençlik ) siyasi iktidarın üzerine iktisadi kaynakları eline geçirerek abanmış, halkı ruhi ve fikri baskı altına almış, Tanrı adına milleti düdükleyen ruhban sınıfını iktidardan indirmek anlamında uygulanmış bir yaklaşım tarzıdır. Kısaca kiliseye artık bizim aklımız var sizin baskınızdan kurtulduk zira size emirnameler göndermiş Tanrıyı gömdük iletisi yollayan bir kısım adamın yaklaşımı. ( aslında burada olan şudur sosyo açıdan halk Tanrı adına yeterince kazıklanmış bu kazıklama biçimi içeriğini doldurmuştur, artık düdükleme eylemi Tanrısızlık adına icra edilecektir. 2. Bu ülkede Faşist bürokratların anladığı anlamda ; Laiklik köylü milletini Gazinin kendinde olmadığı bir anda söylediğini iddia ettikleri Efendilik konumuna yaklaştırmamaktır. Her ne kadar Atatürk köylü milletin efendisi derken gayet kendindeydi ve ne dediğini biliyordu amma ki Bürokrasiyi temizlemek o kadar da kolay değildi ve olabilemedi. Haaa derseniz ki köylüler akıllı adammıdır o da tartışılır tabi. ( en son ''DON HAREKATI UMUMİYE''sini unutmayalım. O denize donlşa girdiklerinde artık bütün büyü bozulmuşrtu zira donun içindeki gözüktü ve bu büğrokrasiyi yok edebilşecek kadar büyük değildi. Yani o Türk gücü falan demekki işlevsellikmiş dedirtti yorumculara. Yani faşist bürokratlar tek şeyi düşünür biz bu iktidarı köylü dincilere bırakmayız hepsi bu. 3. Köylüler ; Diğer taraf yani köylüler ise hep iktidar olup muktedir olamayan bir dizidir. Onlara göre laiklik herkesin dini inancını özgürce yaşamasıdır ki bu kadar salakça bir laiklik tanımı yalnızca bu ülkeye mahsustur. Zira bir fransız bu tanıma yalnızca donuyla güler. HAaaa burada önemli olan karşı taraf gibi davranıp asıl amacı gizlemektir. Yani Köylülerin tek amacı donla denize girdikleri gibi o kabineye de girmektir. bunu da hiçbir faşist bürokrat benimsemez. 4. bana göre ; Bu savaş, bu mücadele bitmez, zira ben başlatmadım, siz de başlatmadınız ve onlar da başlatmadılar ; işte bu hayattır. Yani laiklik kısaca daha çok kazanmanın önündeki bir ince örtüdür. Bozan Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Tekrar selam Sardunyam gerçekten güzel bir yazı ancak "Laiklik nedir?" sorusunun cevabı neresindedir anlamış değilim? Yazında pekçok açıdan haklı eleştiriler ve doğru saptamalar olsada sorumun cevabı değil... Laiklik en basit tanımıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir? Hangi toplumsal gelişmelerin ve süreçlerin sonucunda Laik bir yönetim sistemi benimsenmiştir? Neden laiklik gibi bir yönetimsel ilkeye ihtiyaç duyulmuştur? Yönetimsel ilke diyorum çünkü gerçektende laiklik kamu yönetimine ait bir kavramdır. Yani ülke yönetimi Laik olabilir ancak bana göre bir birey ya da daha açık bir ifade ile bir gerçek kişi Laik olamaz. Aynı herhangibir devlet için Müslüman,Hristiyan veya Yahudi devlet denemeyeceği gibi. Din bireye ait kişisel bir kavramdır bence... Neyse bir soru daha diğer sorularıma ek olarak...Dünyada başka hangi ülkeler Laiklik sistemini benimsemiştir? s e v g i l e r merhaba öncelikle teşekkür ederim... sonrasında da bu yazının içeriğinde "laik" kelimesini kelime olarak bulamasanızda varlığını hissedersiniz... bu yazı toplumun pek çok yozlaşmasına cevaben yazıldı... yani genel olarak bir bakış açısı...ben bu yazıyı ekleyecek en güzel başlığın burası olduğunu düşündüğüm için buraya geçtim. laikliğin ne olduğunu ve ne olmadığını gayet iyi kavrıyorum. inanan bir insanım inancım beni bağlar bu konuda hiç kimseye taviz vermem ve müdahele ettirmem. ancak laikliğin bir gereksinim olduğunu düşünüyorum ki yaşananlar da bunu kanıtlıyor, aksi takdirde birileri sizin inancınızı kontrol etmek istiyor ve düşünce özgürlüğünüze müdahale ediliyor. inanca belli kalıplar getirilmek isteniyor, ya onlar gibi düşünecek ve yaşayacaksınız ya da sizi inançsız sayarlar. laiklik gereksinimdir ulu önder bunu görmüş ve bu sistemi oturtmuştur. yapmış olduğu tüm devrimlerde ve inkılaplarında haklı olduğu gibi bunda da haklıdır. dünyada hangi ülkeler laikliği benimsemiştir demişsiniz, bu beni alakadar etmiyor... ki avrupa ülkeleri sözde laikler ancak, uygulamada malesef aşırı derecede dini meselelerini ön plana çıkarıyorlar, vatikandan habersiz hareket etmiyorlar... ancak onlar öyle diye bizde mi öyle olmalıyız. onlar medeni yobazlar (AB) biz ise dünyaya hakimiyet kurmuş bir neslin evlatlarıyız, biz onlara benzemeyiz, onlarda bize benzemezler... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 *** Bak sevgili insomnia ( bu tür gavurcaları nereden bulursunuz bilmem ) sana ben kısaca hiç dolambaçlı yola sapmadan izah edivereyim laiklik ne imiş ; 1. Avrupada ; Avrupa beyninde ( arasında anlamındadır ey lisan bilmez Türk ve bu yüzden Atamız tarafından mutluluğun bahşedildiği gençlik ) siyasi iktidarın üzerine iktisadi kaynakları eline geçirerek abanmış, halkı ruhi ve fikri baskı altına almış, Tanrı adına milleti düdükleyen ruhban sınıfını iktidardan indirmek anlamında uygulanmış bir yaklaşım tarzıdır. Kısaca kiliseye artık bizim aklımız var sizin baskınızdan kurtulduk zira size emirnameler göndermiş Tanrıyı gömdük iletisi yollayan bir kısım adamın yaklaşımı. ( aslında burada olan şudur sosyo açıdan halk Tanrı adına yeterince kazıklanmış bu kazıklama biçimi içeriğini doldurmuştur, artık düdükleme eylemi Tanrısızlık adına icra edilecektir. 2. Bu ülkede Faşist bürokratların anladığı anlamda ; Laiklik köylü milletini Gazinin kendinde olmadığı bir anda söylediğini iddia ettikleri Efendilik konumuna yaklaştırmamaktır. Her ne kadar Atatürk köylü milletin efendisi derken gayet kendindeydi ve ne dediğini biliyordu amma ki Bürokrasiyi temizlemek o kadar da kolay değildi ve olabilemedi. Haaa derseniz ki köylüler akıllı adammıdır o da tartışılır tabi. ( en son ''DON HAREKATI UMUMİYE''sini unutmayalım. O denize donlşa girdiklerinde artık bütün büyü bozulmuşrtu zira donun içindeki gözüktü ve bu büğrokrasiyi yok edebilşecek kadar büyük değildi. Yani o Türk gücü falan demekki işlevsellikmiş dedirtti yorumculara. Yani faşist bürokratlar tek şeyi düşünür biz bu iktidarı köylü dincilere bırakmayız hepsi bu. 3. Köylüler ; Diğer taraf yani köylüler ise hep iktidar olup muktedir olamayan bir dizidir. Onlara göre laiklik herkesin dini inancını özgürce yaşamasıdır ki bu kadar salakça bir laiklik tanımı yalnızca bu ülkeye mahsustur. Zira bir fransız bu tanıma yalnızca donuyla güler. HAaaa burada önemli olan karşı taraf gibi davranıp asıl amacı gizlemektir. Yani Köylülerin tek amacı donla denize girdikleri gibi o kabineye de girmektir. bunu da hiçbir faşist bürokrat benimsemez. 4. bana göre ; Bu savaş, bu mücadele bitmez, zira ben başlatmadım, siz de başlatmadınız ve onlar da başlatmadılar ; işte bu hayattır. Yani laiklik kısaca daha çok kazanmanın önündeki bir ince örtüdür. Bozan Müthiş bir izahat ve çok detaylı net bir açılama yapmışsınız... Sanırım herkesin kafasında karanlık bir nokta kalmamıştır... Yalnız son maddede yaşamın tanımlamasını yaparken biraz üstü kapalı anlatmışsınız tespit size ait olduğuna göre vardır bir bildiğiniz. Hazır onu biraz daha açarken, 1-"Din ve Laiklik bir arada olmaz! Ben hem müslümanim hemde laikim Olmaz!" 2-"Ya seriat´a iman edersiniz yada Laiklige" 3-"Atatürk de laiklik rejimini getirdigi icin Din düsmanidir bu apacik böyledir. “ Söylemlerinin ne demek olduğunu, yukarıda da yaptığınız gibi kısaca hiç dolambaçlı yola sapmadan izah etseniz de yaptınız bir iyilik tam olsun. Kimsenin kafasında karışık bir şey kalmasın... *** Yanlış anlamadıysam arkadaş laiklik elden gidiyor diyerek ülkeyi karıştırmak isteyenlerden söz etmiş... Ve söylediklerini bu şekilde anlayarak hiçbir karmaşa olmadığını söyleyebilirim... Evet haklısınız galiba?...Ben bunu fark edememişim..bunu fark edemediğim içinde yanılmışım... Ne iyi yaptınız anlamamı sağladınız dilleriniz dert görmesin.! Şimdi anlama mı sağlamanız gereken bir şey daha var, Bir de şöyle bir şey daha vardı sanırım...neydi dur bakayım..hah hatırladım... "Birde Din elden gitmiyor diye ülkeyi karıştırmak istemeyenler varmış" Siz anlatılanları çok iyi anlıyorsunuz.. Ben bunu da anlamadım biraz anlatırmısınız... Bir de isterseniz yukarıda sıraladığım üç soru daha var, vaktinizi almayacaksa onları da cevaplamanızı rica etsem kabul edersiniz değil mi? Şimdi den elinize dilinize sağlık olsun...Sağolun... *tna *** Alıntı
Φ KaRaKuRt Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 *** Müthiş bir izahat ve çok detaylı net bir açılama yapmışsınız... Sanırım herkesin kafasında karanlık bir nokta kalmamıştır... Yalnız son maddede yaşamın tanımlamasını yaparken biraz üstü kapalı anlatmışsınız tespit size ait olduğuna göre vardır bir bildiğiniz. Hazır onu biraz daha açarken, 1-"Din ve Laiklik bir arada olmaz! Ben hem müslümanim hemde laikim Olmaz!" 2-"Ya seriat´a iman edersiniz yada Laiklige" 3-"Atatürk de laiklik rejimini getirdigi icin Din düsmanidir bu apacik böyledir. “ Söylemlerinin ne demek olduğunu, yukarıda da yaptığınız gibi kısaca hiç dolambaçlı yola sapmadan izah etseniz de yaptınız bir iyilik tam olsun. Kimsenin kafasında karışık bir şey kalmasın... *** Evet haklısınız galiba?...Ben bunu fark edememişim..bunu fark edemediğim içinde yanılmışım... Ne iyi yaptınız anlamamı sağladınız dilleriniz dert görmesin.! Şimdi anlama mı sağlamanız gereken bir şey daha var, Bir de şöyle bir şey daha vardı sanırım...neydi dur bakayım..hah hatırladım... "Birde Din elden gitmiyor diye ülkeyi karıştırmak istemeyenler varmış" Siz anlatılanları çok iyi anlıyorsunuz.. Ben bunu da anlamadım biraz anlatırmısınız... Bir de isterseniz yukarıda sıraladığım üç soru daha var, vaktinizi almayacaksa onları da cevaplamanızı rica etsem kabul edersiniz değil mi? Şimdi den elinize dilinize sağlık olsun...Sağolun... *tna *** Sorduğun 3 sorunun 3ü de TCde yaşayan müslümanların sorunu değil... Çünli onların neredeyse hiçbirinin böyle saplantıları yok.... Din elden gitmiyor... Cumhuriytte elden gitmiyor... Ülke de hala laik ve demokratik.... Eeee... Peki ne diye sloganvari şekillerde din düşmanlığı yapılıyor... Ben cevabını kendi kafamda çoktan verdim ama bir de senden duymak isteriz... Alıntı
Φ ernesto Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 LAİKLİK En etkili ve önemli ilke kesinlikle bu ilkedir. Aslında bu sözcüğün anlamı din ile siyaseti ve dolayısıyla da din ile kamu yaşamını birbirinden ayırmaktır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında siyaset dinin emrine sokulmuştu. Hatta bazan din de siyasetin emrine sokulabiliyordu. Bunun böyle olmasındaki tarihsel neden, İslam dininin kurucusunun hem siyasî ve hem de dinî lider olmasından ve bunun yıllardan beri bir gelenek haline getirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır Akla hemen şu soru gelebilir: „Mustafa Kemal’in kamu yaşamıyla dini birbirinden ayırması kararı nereden kaynaklanmıştır?“ diye. Burada bir din düşmanlığından sözetmek tamamen yanlış olur. Çünkü Laiklik din karşıtı bir ilke değildir. Din, kişinin özel yaşamının bir parçasıdır. Laikliğe göre, insan yaşamında ibadetin dışında her türlü tasarruf, dîne, daha doğrusu kutsal kitaba göre d e ğ i l, Anayasaya, yasalara ve kurallara göre yapılır. Devlet yaşamında, hukukta, aile yaşamında, kültürde, eğitimde v.s. artık laiklik ilkesi ana temeldir. O’nu bu karara iten amaç dinî değil, siyasîdir. Bunun gerçekleşmesi için de önce siyasetin dinin emrinden kurtarılması zorunluydu. Mustafa Kemal henüz genç bir subayken şu kanaate varmıştı: „Mevzuatını ve hareket tarzını Kuran’dan ve hadisten alan bir devlet, bilimin ve çağdaşlığın gerisinde kalır.“ Bir ülkenin, çağı yakalamış olan ülkelerle boyölçüşebilmesi, onların arasında sürekli olarak sesini duyurabilmesi, o ülke yurttaşlarının aklını kullanmasına ve bilime öncelik vermesine engel teşkil eden kurum ve kuralların ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilirdi. Mustafa Kemal bu gerçeği gözönünde bulundurmuş ve bazı çağdaşlık değerlerini – savaşta düşmanı olmasına karşın – Batılı ülkelerden almıştır. O, 1924 yılında yaptığı bir konuşmada „Dünya yüzündeki her şey için, maddî ve manevî her şey için, yaşam için ve başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir“. „Bilimin ve tekniğin dışında yol gösterici aramak, düşüncesizliktir, bilgisizliktir, yanlıştır“, demiştir. Bilime ve tekniğe öncelik verme konusunda asıl engeli oluşturan Hilafet, Halife‘nin şahsında siyasî ve dinî temsilcilik bulmuştu. Bunu ortadan kaldırma planı, hem yurt içinde ve hem de yurt dışında karşıt güçlerin direnişiyle karşı karşıya kalmıştır. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, dış güçlerin bu konudaki planlarının Türkiye’nin içişlerine karışmak olduğunu saptayarak, 1 Kasım 1922‘de Saltanatın kaldırılmasında olduğu gibi, enerjik bir şekilde Hilafet yanlılarına karşı çıkması sonucu, 3 Mart 1924‘te Hilfet’in kaldırılması büyük bir çoğunlukla gerçekleştirilmiştir. Böylece, Şeyhülislamlık, dinî mahkemeler ve fetva usulü, dervişlik nişanı, medreseler de kaldırılmıştır. 1928 yılında, Anayasa’daki „Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dini Islamdır“ maddesi kaldırılmıştır. Böylece din ve mezhep ayrılığını kurumlaştıran yasalara son verilmiş ve önce devlet laikleştirilmiştir. Yani, laik devlet, bundan böyle meşruluğunu ne Tanrı’dan ne de kişiden alacaktır; ancak ve sadece ulusal yönetimden alacaktır; planlanan devrimler birer birer gerçekleştirilecektir: Eşit haklar, uygarlığa giden yolun açılması, eğitim birliğinin sağlanması, tek evlilik v.s. Özellikle Latin harflerinden oluşan yeni Türk alfabesi üç amaca hizmet edecektir: Yazı ve Konuşma dilinin herkes için aynı olması, Sesli harfler açısından zengin olan Türk diline en uygun yazı çeşidinin seçilmiş olması, Dünyanın büyük bir bölümüyle iletişimin kolayca sağlanabilmesi... Bu yenilikler olağanüstü bir tempoyla ama sadece okulda değil, okul dışı alanlarda da gerçekleştirildi. Mustafa Kemal’in eğitim ve öğretime verdiği önem o kadar açıktırki, kendisi bizzat yeni harflerle dersler vermiştir. Türk Dilinin yabancı sözcüklerden arındırılması 1932 yılında kurulan „Türk Dil Kurumu“ ile akademik bir seviyede de desteklendi. Bir yıl önce de „Türk Tarih Kurumu“ gerçekleştirilmişti. Bu kurumlar gerek „kültürel kimlik“ ve gerekse „ulusal kimlik“ bakımından da önemli görevler yapmışlardır, ve Mustafa Kemal’in özel vasiyetnamesinde yer almışlardır. Laik devlete giden yolda en büyük engellerden birini Şeriat mahkemeleri oluşturmuştur. Bu mahkemelerin kaldırılmasından sonra, Türk Medenî Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu çıkartılarak, devletin temeli Batı Hukuk Sistemine oturtulmuştur. Bundan böyle, Türkiye Cumhuriyeti’nde bireylerin ilişkisini, yurttaş-devlet ilişkisini düzenleyen hükümlerin yasalaştırılması TBMM’ne, uygulaması da T.C. hükümetine ait olmuştur. Artık her bakımdan özgürlüğüne kavuşturulan bir toplumun fertlerinin dış görünüşüyle de uygar olması gerekirdi. Bu nedenle Türk toplumu, fes, sarık, çarşaf, peçe gibi dinsel olduğu sanılan baş ve beden giysilerinden de kurtarıldı. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 *** Sorduğun 3 sorunun 3ü de TCde yaşayan müslümanların sorunu değil... Çünli onların neredeyse hiçbirinin böyle saplantıları yok.... Din elden gitmiyor... Cumhuriytte elden gitmiyor... Ülke de hala laik ve demokratik.... Eeee... Peki ne diye sloganvari şekillerde din düşmanlığı yapılıyor... Ben cevabını kendi kafamda çoktan verdim ama bir de senden duymak isteriz... *** Bu kadarcık mı sayın kurt; gerçi soru size yöneltilmiş değildi ama lütfedip yanıtlamaya çalışmışsınız... Dikkatinizi çekerim yanıtlamaya çalışmışsınız diyorum...yanıtlamış değil... Kafanızın içinde sessiz sessiz düşünmek yerine şöyle yüksek sesle ve takiye yapmadan yanıtlar verinde herkes ne dediğinizi anlamaya çalışsın... Yanıtlamaya çalıştığınız tek şey din elden gitmiyor söylemi, sizin le aynı firdeyim.Bu konuda hem fikiriz... Ancak beni değil sizin gibi düşünen bazı arkadaşlarınıza da bunu anlatıp onları da kendiniz gibi rahatlatmalısınız... Hem fikir olmadığımız bir konu var...Din düşmanlığı yapıldığı... Madde1- Namazınızı kılabiliyormusunuz? Madde2- Oruç tutabiliyormusunuz? Madde3- İslamiyetin diğer bütün gereklerini yerine getirebiliyormusunuz?... Bütün bu ibadetinize yönelik size engel olan bir yasa yada kişi var mı?..YOK... Hangi kişi kurum yada yasa size inançlarınızı yerinize getirmekte engel olabilir ...Mümkün mü? HAYIR... ÇÜnkü bu Anayasanın Laiklik ilkesiyle güvence altına alınmış durumda...Buna ne kimsenin gücü yeter nede Düşünebilir... Demek ki hertürlü şart ve koşul da Laik Cumhuriyette yaşayan herkesin ve sizin kişisel ibadetlerinizi yerine getirmeniz de bir engel bulunmadığına göre sizin ibadetinize engel olacak anlamda din düşmanlığı vardır diyemezsiniz...Başkalarına slogan vari bir şekilde diye yöneltiğiniz ama tam tersi sizin slogan vari bu tespitiniz doğru değildir...Havada asılı durmaktadır... KAVRAM karışıklığı 1... *** Laikliğin ifade ettiği anlam, din ile siyaseti ve dolayısıyla da din ile kamu yaşamını bir birinden ayırmaktır. Bunu telaffuz etmeyipte içinizden sessiz sessiz düşünerek buna itiraz ediyor olmanız, Cumhuriyetin bu temel ilkesi nedeniyle önünüze çıkan engeller sizin dini inançlarınıza değil, Dini de kullanan siyasal amaç ve tercihlerinize karşıdır... Yani bir önceki yazınızda diğer arkadaşın da aynı düşünceyi taşıdığınız için pat diye anlayıverdiği, laiklik elden gidiyor diye ülkeyi karıştırmak isteyenler değil, laiklik ilkesinin temel öngörülerine aykırı baskı ve dayatmalarda bulunan, siyasetlerinin içine dinsel kavramları sokmuş olan insanlara karşı Laiklik ilkesinin gereklerini yerine getiren kamusal alan sorumluları ve Cumhuriyetin bu ilkesini benimsemiş vatandaşlar tarafından bir karşı duruş ve uygulamalar söz konusudur... Buradan çıkarılacak sonuç şudur, Yine tarafınızdan slogan vari bir yaklaşımla siyasal dini amaçlarınız için laiklik adına birilerini ülkeyi karıştırmakla itham etmeniz üstelik toplumu dinsel ve siyasi olarak bölmeye yönelik kafa karışıklığınızdır... Çünkü Laiklik din karşıtı bir ilke değildir. Din, kişilerin özel yaşamının bir parçasıdır. onu siyasallaştırarak bu temel ilkeyi ortadan kaldırmaya yönelik her türlü dayatma ve takiyeci tutumlar Bu Cumhuriyetin Anayasaya, yasa ve kurallarına göre suçtur ve her vatandaş inançları ne olursa olsun laiklik ilkesini korumak ve ona göre davranmakla yükümlüdür... Kavram karışıklığı 2... *** Sanırım Sizin yanıtldığınız yere kadar Benden istediğiniz "bir de senden duymak isteriz..." arzunuza yanıt aldınız... Ama kavramlar sürekli kafanızda dinsel ve siyasi olarak karma karışık olduğu için şüphesiz hadi canım sende deyip, yeni kavram karışıklıkları üreterek yeni polemik ve saptırmalar yapacağınız kesindir... Ancak ne olursa olsun, göbeğinizden de çatlasanız, Hertürlü takiye ve gizli kapaklı seriat probagandaları da yapsanız...Anayasanın bu değişmez temel ilkesini bir şekilde ortadan kaldıramadıkça sizin siyasi amaçlarınız açısından yapılabileceğiniz hiç bir şey yok...1945 den bu yana kemire kemire buraya kadar geldiniz...yine değiştirbildiğiniz hiç bir şey yok...Yine din elden gidiyor yada laik dinsizler safsatalarından yada belediyeleriniz aracılığıyla şeriat dayatmalarınızdan başka ürettiğiniz başka bir şey yok... Bu yapılanlar da her ortaya çıktığında yapabildiğiniz tek şey kişiliksiz bir yaklaşımla en iyi bildiğiniz şeyi yani takiye yaparak biz yapmadık birileri yapmış kıvırtamalarından öteye gidemiyor... Bu nedenle Cumhuriyetin Temel ilkelerine inananlar, ülkenin genel gelişmişlik ve oturmuş temele değerlerini de bilerek asla amaçladıklarınıza ulaşacağınız kuşkunda değiller... Bu nedenle asla ülkeyi karıştırmak isteyen laikler var diyemezsiniz. Kabullenmeniz ve bilmeniz gereken şey "Siyasallaşmış dinin ve şeriat kafalı insanların dayatmalarına " her koşul ve şarta karşı onu koruyan kollayan yasa ve yaptırımlar ve onların arkasında dimdik duran yurtaş ve kamu alanı sorumluları var demeniz gerekiyor...Şu anda ne kadar yıpratmak için ellerinden geleni yapmaya çalışsalarda Akp iktidarı bile Liaklik nutukları atarak bir şeylerin mesajıını size vermiyor mu:? Demek onlarda size göre ülkeyi karıştırmaya çalışan Laik dinsiz patates dinine inanan yandaşlarınız oluyor öyle mi? *** Siz O üç soruyu da görmemezlikten gelmenin ortalık yerde sırıtacağını düşünerek, El çabukluğu maharet üstünü örtemeye yönelik cümleler üretmeye çalışsanızda o üç soruda ortalık yerde yanıtsız kalmış... Sizden istemek gibi bir lüksüm yok, olsaydı zaten çarpıtıp kaçamak yaklaşımlarda bulunmak yerine yanıt verirdiniz... Hoş yanıt versenizde, kafanızda yarattığınız kavram karışıklarıyla polemiğe yönelik yeni yaklaşımlar olacaktır.. Boş verin üzmeyin tatlı canınızı her şey ortada, Söylemleriniz ibadet etmekle ilgili samimi yakalaşımlar değil SİYASİ ! ... Bu kadarı bile dinsel yaklaşım ve inançlarınızın ne kadar siyasetle içi içe olduğunu apaçık ortaya seriyor zaten ! ... *tna *** Alıntı
Φ KaRaKuRt Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 *** *** Bu kadarcık mı sayın kurt; gerçi soru size yöneltilmiş değildi ama lütfedip yanıtlamaya çalışmışsınız... Dikkatinizi çekerim yanıtlamaya çalışmışsınız diyorum...yanıtlamış değil... . . . Boş verin üzmeyin tatlı canınızı her şey ortada, Söylemleriniz ibadet etmekle ilgili samimi yakalaşımlar değil SİYASİ ! ... Bu kadarı bile dinsel yaklaşım ve inançlarınızın ne kadar siyasetle içi içe olduğunu apaçık ortaya seriyor zaten ! ... *tna *** Uzun uzun yazabiliyorsun da uzun uzun anlayamıtorsun sanrım.... Böyle paragraflarca yazıyı hiçbir zaman yazmadım ve yine yazmayacağım... Çünki iki cümleyle açıklayabildiğim şeyler için gereksiz... Kavramlar gayet açık ve de net.. Bakınız anlayan anlıyor.... Burada sizde bir problem var demektir... Şunu da belirtmek isterim ki dini siyasete alet eden ---------- ---------------.... Ki beni böyle bir ithamla karşı karşıya getirmişsiniz.... İşte açıkça yazıyorum bunu yapan ---------- vede --------------.... Kimse dine karışmıyor demişsiniz ma bu bölümden bir başlık hatırlatayım... Türban=...... işte yobazdır medeniyeti sevmez falan filan.... Ve cumhuriyet gazetesinde domuza takılan baş örtüsü.... Bunlar dini siyasete alet etmek değil midir.. Bunlar vayandaşın vicdanına müdahale değil midir.... Ama o kadar istiyorsanız şu açıklamayıda getireyim benden de duyun rahatlayın... Laiklik:Devlet işlerine dinin karıştırılmaması.... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Türban=...... işte yobazdır medeniyeti sevmez falan filan.... Ve cumhuriyet gazetesinde domuza takılan baş örtüsü.... Bunlar dini siyasete alet etmek değil midir.. . . Domuza türban takmakta verilen mesaj açık ve nettir... Karikatür neydi? Kafasına türban takarak AB'ye girmeyi düşleyen ve sınırsız ödün vererek "Hıristiyan kulübünden" medet umanlar çizilmişti... Bugün tekrar yayımlanan yukarıdaki karikatürümün gerçeğini zaman haklı çıkarmıştır. Başına türban sararak AB yoluna düşen zavallıların hali pür melalini de zaman gösterecek!. Sevgiyle kalın... . Alıntı
Φ Insomnia Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Merhaba Aslında bu konu başlığını açarken aklımdan geçenler biraz tepkiseldi. Kavramların gerçekten ne olduğunu bilmeden bu kavramları kullanan(bazen bildiği halde kötüye kullanan) insanlara duyduğum tepkiden yola çıktım. Bu konuda hala son derece kararlı ve tutarlıyım. Hala kavramların doğru tanımlanması,algılanması ve kullanılması taraftarıyım. Yani daha az subjektif daha fazla objektif algılanmalıdırlar. Öncelikle yukarıda "Laiklik" kavramının ne anlama geldiği konusunda görüşlerini belirten herkese teşekkür ederim. Okuduğum kadarıyla herkesin hem fikir olduğu bir konu var bu da bazı kavramların kişisel ve/veya siyasi çıkarlar uğruna rahatlıkla istismar edilebildiği. Bunun önünü almanın tek yoluda şüphesiz toplumsal bilinci arttırmak ve mevcut kavram karmaşasının zihnimizi ve toplumsal barışımızı aşındırmasına izin vermemek. Demek ki konuları ve olayları değerlendirirken daha soğuk kanlı ve sağduyulu yaklaşmak önemli. Mustafa Kemal Atatürk sadece iyi bir asker ve komutan değil son derece ileri görüşlü ülkesini ve halkını gerçekten seven iyi bir devlet adamıydı. Türkiye Cumhuriyetinin proje ve kuruluş sürecinde diğer silah arkadaşları ve değerli devlet adamlarıyla birlikte ulusal ve uluslararası konjöktörü de dikkate alarak doğru adımları atma adına insan üstü bir çaba gösterdi. Ulusumuzun kurtuluş mücadelesinin başladığı andan itibaren aldığı doğru kararlar ve gösterdiği güçlü irade(ki bu noktada yanlız değildi) şüphesiz hayranlık uyandıran bir gerçek. Bütün bunları dikkate aldığımızda ulusumuzun temeli atılırken ne derece çok fedakarlıklarda bulunulduğu, nasıl mücadeleler verildiği hepimizin malumu. Bu noktadan da hareketle ben gerek bazı çevrelerin laiklik elden gidiyor telaşlarına, gerekse bazı çevrelerin Islam dini aşındırılıyor,elden gidiyor telaşlarına bir anlam veremiyorum.. Kendine,inancına,tarihine güvenen ve bunlara hakim bireylerin bu tür sloganlara ihtiyacı yoktur ve kendilerine sürekli bir düşman aramazlar. Her seferinde benzer söylemleri yaparak yollara dökülmek ve toplumu ayağa kaldırmak sadece toplumsal kuzuru bozmaya hizmet eder. Bunu yaparak ne sahip olduğunuz inanca ne de Laiklik ilkesine hizmet etmiş olmazsınız. Ancak ülkemizdeki birlik ve beraberliği bozmaya çalışanlara hizmet edersiniz ki onlarda muhtemelen bir kenarda oturmuş gülerek sizi izliyorlardır.. Elbette bir toplumda herkes aynı fikre veya görüşe sahip olacak diye bir zorunluluk yoktur. Ancak herkes birbirinin görüşüne saygı göstermek en azından tahammül etmek durumundadır.Her gerçek kişi veya tüzel kişi eleştirilere açık olabilmelidir. Yasalar,insan hakları ve hukuk sınırları içinde hareket edildiği sürece tabi... Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 sevgili sardunyam şiirin harika..olayı güzel yakalamışın ama anlayana.. Alıntı
Φ KEMAL´iN ASKERi Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Laiklik,Türkiye Cumhuriyetinin bekasi,yasamasi ve ilerleyebilmesini saglayan can damarlarindan biridir. Alıntı
Φ tan_vakti Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 laiklik, din özgürlüğüdür her şeyden önce... bir kısım insanın kendi tekellerine almak istedikleri inanç meselesini, özgür beyinle, özgür ifadeyle seçme hakkıdır, yaşama hakkıdır... inancı belli kalıplar içinde tutmaya çalışan bir kısım insana karşı, kendi özbenliğimizle içimizde istediğimiz gibi yaşama ve istediğimiz gibi anlama özgürlüğüdür. benim beynim özgürdür, fikrim özgürdür, bende olduğu gibi bir başkasındada özgürdür ve ben onun özgürlüğüne müdahele etmediğim gibi kendi düşüncemede müdahale edilmesine müsade etmem. birilerinin güdümünde değil İslam, kimseye göre yaşamak zorunda değiliz. "ya bizim gibi düşünür ve yaşarsınız ya da dinsizsiniz" mantığına karşı durabilme özgürlüğü tanıyan önemli bir ilkedir "LAİKLİK" saygılar Alıntı
Φ KEMAL´iN ASKERi Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 laiklik, din özgürlüğüdür her şeyden önce... bir kısım insanın kendi tekellerine almak istedikleri inanç meselesini, özgür beyinle, özgür ifadeyle seçme hakkıdır, yaşama hakkıdır... inancı belli kalıplar içinde tutmaya çalışan bir kısım insana karşı, kendi özbenliğimizle içimizde istediğimiz gibi yaşama ve istediğimiz gibi anlama özgürlüğüdür. benim beynim özgürdür, fikrim özgürdür, bende olduğu gibi bir başkasındada özgürdür ve ben onun özgürlüğüne müdahele etmediğim gibi kendi düşüncemede müdahale edilmesine müsade etmem. birilerinin güdümünde değil İslam, kimseye göre yaşamak zorunda değiliz. "ya bizim gibi düşünür ve yaşarsınız ya da dinsizsiniz" mantığına karşı durabilme özgürlüğü tanıyan önemli bir ilkedir "LAİKLİK" saygılar Iste mesele bundan ibaret.. Tebrikler. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 *** Laiklik, din özgürlüğüdür her şeyden önce... Bir kısım insanın kendi tekellerine almak istedikleri inanç meselesini, Özgür beyinle, özgür ifadeyle seçme hakkıdır, yaşama hakkıdır... İnancı belli kalıplar içinde tutmaya çalışan bir kısım insana karşı, Kendi özbenliğimizle içimizde istediğimiz gibi yaşama ve istediğimiz gibi anlama özgürlüğüdür. Benim beynim özgürdür, fikrim özgürdür, bende olduğu gibi bir başkasındada özgürdür Ve ben onun özgürlüğüne müdahele etmediğim gibi kendi düşüncemede müdahale edilmesine müsade etmem. Birilerinin güdümünde değil İslam, kimseye göre yaşamak zorunda değiliz. "Ya bizim gibi düşünür ve yaşarsınız ya da dinsizsiniz" mantığına karşı durabilme özgürlüğü tanıyan önemli bir ilkedir "LAİKLİK" *** Sevgili Tan; Artık bu ifadelerle mesele burada kapanmıştır... Bundan sonra "yeteneklerinin farkına varanların " yapacakları tek şey Demagoji ve laf salatası olacaktır... Eline ,Diline, beynine, yüreğine sağlık... Artık sana selam verme "vakti" dir sevgili "Tan" *tna *** Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.